SAĞLIK
25 Eylül 2024 Çarşamba - 15:42 Maltepe’de kansere yönelik farkındalık semineri düzenlendi Maltepe Belediyesince kadınlara yönelik serviks kanseri ve genel onkolojik bilgilendirmeyi içeren sağlık semineri düzenlendi. Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak düzenlenen seminerde uzmanlar tarafından kanserin nedenleri, en sık görülen türleri, erken teşhisi ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilen soruların yanıtları verildi. Uzman Doktor Sinemis Çelik, Türkiye’de bir yıl içinde yaklaşık 96 bin 200 erkek ve 67 bin 200 kadının kanser teşhisi aldığını, yılda 163 bin 500 yeni kanser vakası teşhis edildiğini, bir günde yaklaşık 450 kişinin kanser teşhisi aldığını kaydetti. Henüz belirti vermeyen kanserlere erken evrede tanı koymanın temel hedef olduğunu ifade eden Çelik, şikayeti olmayan kişilere tarama ve erken tanı testleri uygulanmasının önemine dikkat çekti. Erken evrede tanı koymak temel hedef olmalı Bütün dünyada kadınlarda en sık görülen ve ikinci sırada ölüme neden olan kanserin meme kanseri olduğuna işaret eden Çelik, “Sekiz kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanseri tanısı alacağı hesaplanmaktadır. Sıklığı yaş ile artar. Kalıtsal risk söz konusudur" dedi. Meme kanserinin risk faktörlerini sıralayan Çelik, kendi kendine ve doktor tarafından meme muayenesinin ve mamografinin önemine değindi. "Akciğer kanseri birinci sırada, sigara kullanımından kaçınmalı" Akciğer kanserinin dünyada birinci sıradaki kanser türü olduğunu ifade eden Çelik, “Vakaların büyük çoğunluğu sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımına bağlı olarak kanser olmaktadır. Sıklığı yaş ile artmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımından kaçınmak gerekir" şeklinde konuştu. "Serviks kanserinden aşılanma ile korunmak mümkün" Operatör Doktor Işıl Şafak Yıldırım ise serviks (rahim ağzı) kanseriyle ilgili bilgilendirme yaptı. Yıldırım, rahim ağzı kanserinin belirtilerinin ancak kanser ileri bir aşamaya geldiğinde ortaya çıktığına vurgu yaptı. Serviks kanserinin önlenebilir bir kanser türü olduğunun altını çizen Yıldırım, “Serviks kanserinden korunma aşılama ile mümkündür. İkincil koruma ise tarama işlemleridir. Bu işlemler smear testi ve HPV DNA testidir. 21 yaş üzeri cinsel aktif her kadının yıllık smear testi yapması önerilir. Ayrıca üç yılda bir HPV DNA testi veya beş yılda bir HPV DNA ve smear testi yaptırarak serviks kanserine karşı yüksek bir koruma sağlanabilir” dedi.
Hemoroitten 10 dakikada kurtulmak mümkün
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 10:56 Hemoroitten 10 dakikada kurtulmak mümkün Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Özlem Karaca Ocak, hemoroit (basur) sağlık probleminden 10 dakika süren ’lazer tedavisi’ ile kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi. Medicana Inrernational Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Özlem Karaca Ocak, halk arasında basur olarak bilinen hemoroit hastalığının toplumda oldukça sık görülen, yaşam kalitesini düşüren bir hastalık olduğunu belirterek, ”Toplum da hemoroit makatta ele gelen şişlik olarak tanımlanır ve kanama şikayeti ile doktora başvurulan bir şikayettir. Makattaki venüz yastıkçıkların genişlemesi sonucu, makattan dışarı gelen sarkma, ele gelen şişlik ya da kanama şikayetleri ile bize başvurabiliyorlar. Yıllardır hem erkeklerin hem de kadınların korkulu rüyası bu hastalık lazer tedavisi ile korkulacak bir operasyon olmaktan çıktı” dedi. 10 dakikalık işlem Dr. Öğr. Üyesi Özlem Karaca Ocak, lazer ile hemoroit tedavisinde ağrılı süreçlerin yaşanmadığını ifade ederek, ”Lazerle hemoroit tedavisinde işlem 10 dakika kadar sürmekte ve yıllardır çekilen bu halk arasında basur denilen hemoroit hastalığından kurtulabiliyorsunuz. Hastaneye yatmadan, günü birlik şekilde uygulanan bu yöntem kişinin de yüzünü güldürüyor. Fakat uygun tedavi edilmediği takdirde bu sağlık sorunu tekrarlayabilir. Şayet lazerle tedavi yönteminde uygun bir şekilde başarılı bir şekilde bu yöntem yapılırsa müdahale edilen noktada tekrar şikâyet yaşamazsınız” ifadelerini kullandı.
Mobil Kanser Tarama Tırı’nda erken teşhis konuluyor
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 10:25 Mobil Kanser Tarama Tırı’nda erken teşhis konuluyor Denizli İl Sağlık Müdürlüğü kanserle mücadele faaliyetlerine devam ediyor. Bu mücadele büyük paya sahip olan ve vatandaşların kanser taramalarını gerçekleştirebilen Mobil Kanser Tarama Tırı, bu hafta da ADM Elektrik Dağıtım bahçesinde konuşlandırılarak kurum çalışanlarına hizmet verdi. 2018 yılından bu yana Denizli İl Sağlık Müdürlüğü ve Denizli İş Kadınları Birliği (DİKAB) işbirliğiyle yürütülen Pembe Şehir Projesi kapsamında; Denizli’de il geneli kanser farkındalık eğitim ve çalışmaları, tarama faaliyetleri devam etmektedir. Bugüne kadar merkez ve ilçelerde tekstiller, kamu kurumları, okullar ve vatandaşların yoğun olduğu alanlarda kanser bilgilendirmesi ve tarama faaliyetleri gerçekleştirildi. Yine Denizli’ye kazandırılan Mobil Kanser Tarama Aracı ile merkez ve ilçelerde mobil olarak taramalar devam etmekte olup 2024 yılında 7 aylık dönemde; 5 bin 587 mamografi çekilerek 16 kişi de meme kanseri teşhisi ve bin 894 serviks kanseri taraması yapılarak 1 kişi de serviks kanseri teşhisi kondu. Bu sene Kale, Honaz, Baklan, Babadağ, Çal, Çivril, Bekilli ilçeleri ile merkezde Zümrütevler, Dokuzkavaklar da hizmet veren Mobil Tır, şu anda ADM Elektrik Dağıtımın kadın çalışanlara hizmet vererek taramalarına devam etmektedir. “Sağlıklı Kadınlar Sağlıklı Nesiller Yetiştirir” Aydem Enerji bahçesinde bulunan Mobil Tırı ziyaret eden Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, erken tanı ile kanserde hayatın kurtulabildiğine dikkati çekerek kanser taramalarının zamanında yapılmasının önemine vurgu yaptı. Uz. Dr. Berna Öztürk; “Türkiye’de yürütülen Ulusal Kanser Tarama programında; 40-69 yaş arasındaki kadınlara 2 yılda bir meme kanseri, 30-65 yaş arası tüm kadınlara 5 yılda bir rahim ağzı kanseri ve 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir kalın bağırsak kanseri taramaları ücretsiz yapılmakta olup yürütülen bu tarama programları ile meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanseri erken teşhis edilebilmektedir. Bu üç kanser, erken teşhis konulabildiğinde tedavi edilebilen en önemli kanserlerdir. Maalesef baktığımızda kanser hem dünya hem ülkemiz için ölüm nedenleri arasında hala ikinci sırada yer almakta olup meme kanseri ölümleri de yine çok fazla görülmektedir. Bizim bu taramaların yaptırılabildiği Denizli’de merkezde 3, toplamda 4 tane KETEM’imiz var. Fakat maalesef vatandaşlarımız, hasta olmadan doktora gitmek ya da buralara gidip tarama yaptırmak istemeyebiliyorlar. Denizli İl Sağlık Müdürlüğümüz ve DİKAB işbirliğiyle yürüttüğümüz Pembe Şehir Projesi kapsamında; kadınlar için ne yapabiliriz diye yola çıkmıştık ve kanserle mücadele faaliyetlerimizde bir mobil tırımız olsa her yeri dolaşırız diye düşünmüştük. Çok büyük çabalardan sonra 2021 yılında hayırsever bir ailemiz tarafından tır alınarak gerekli tıbbi donanımı Bakanlığımız tarafından tamamlandı ve Denizli’ye bir Mobil Kanser Tarama Aracı kazandırıldı. 3 yıldır aktif olarak ilçelerimizde ve pek çok fabrikada taramalar gerçekleştirdiğimiz Mobil Tırımız ile bugün de ADM Elektik Dağıtım ’da yaklaşık 400 kadın çalışanımıza kanser taraması yapacağız. ADM Elektrik Dağıtım Yönetim Kuruluna bizi buraya davet ettikleri için çok teşekkür ediyoruz. ‘Sağlıklı Kadınlar Sağlıklı Nesiller Yetiştirir’ sloganımızla kadınlarımızın sağlıklı olmaları, sağlıkla çalışmaları, evlatlar yetiştirmeleri, her şeyden önemlisi de hayatlarının kurtulması için bu taramaları yapıyoruz” diye konuştu.
‘Kalp yetmezliğinde kök hücre ve eksozom tedavisi uygulanabilir’
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 10:24 ‘Kalp yetmezliğinde kök hücre ve eksozom tedavisi uygulanabilir’ Kalp yetmezliği, kalp krizi sonrası oluşan kasılma bozuklukları ve damar tıkanıklığına bağlı olmayan kalp yetmezliği durumlarında mezenkimal kök hücre (MKH) ve eksozom tedavilerinin uygulanabildiğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Aksakal, “Bu tedaviler, kalp kasılma gücünü ve kan dolaşımını artırmayı hedeflemektedir” dedi. Günümüzde medikal alanda kök hücre ve eksozom tedavilerinin çığır açan yenilikler arasında yer aldığını belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Aksakal, “Çeşitli hastalıkların tedavisinde umut vadeden bu tedaviler, hem yara iyileşmesini hızlandırmakta hem de damarlarda yeni oluşumlar sağlanmaktadır” diye konuştu. “Hasarlı dokuları tamir eden hücreler” Mezenkimal kök hücrelerin (MKH), vücudumuzda bağ dokusunda bulunan ve hasarlı dokuları tamir eden önemli hücreler olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Emre Aksakal, “Bu hücreler, laboratuvar ortamında çoğaltılarak tedavide kullanılmaktadır. MKH tedavilerinin ciddi yan etkileri bulunmamakta ve vücut tarafından reddedilmemektedir” açıklamasında bulundu. Eksozomların ise, MKH hücrelerinin üretiminde açığa çıkan çoklu protein yapısındaki maddelerin bütünü olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Eksozomlar da tedavide ayrı bir unsur olarak uygulanmaktadır” açıklamasında bulundu. “Kalp hastalıklarında tercih ediliyor” Kalp yetmezliği, kalp krizi sonrası oluşan kasılma bozuklukları ve damar tıkanıklığına bağlı olmayan kalp yetmezliği durumlarında, Sağlık Bakanlığı onaylı MKH ve eksozom tedavilerinin uygulanabildiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Bu tedaviler, kalp kasılma gücünü ve kan dolaşımını artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca, şeker hastalığı ve yoğun sigara kullanımına bağlı gelişen periferik arter hastalıklarında (bacak damar tıkanıklığı) oluşan ayak yaralarının iyileşmesinde de MKH ve eksozom tedavileri etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tedaviler, hem yara iyileşmesini hızlandırmakta hem de damarlarda yeni oluşumlar sağlayarak yürüme mesafesini artırmakta ve uzuv kaybını önlemektedir” ifadelerini kullandı. “Tedavi 2-3 seansta gerçekleştiriliyor” MKH ve eksozom tedavilerinin uygulanabilmesi için hastanın muayene, ekokardiyografi ve kalp MR sonuçlarının Sağlık Bakanlığı’na gönderildiğini ve oluşturulan heyet tarafından onay verilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Tedavi genellikle iki veya üç seansta gerçekleştirilmekte olup, ilk uygulama anjiyografi işlemi sırasında kalp damarına yapılmaktadır. Takip eden uygulamalar ise genellikle damar yoluyla gerçekleştirilmektedir” şeklinde konuştu. Kök hücre ve eksozom tedavilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan yenilikçi terapiler olduğunu ve çeşitli hastalıkların tedavisinde umut vaat ettiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Bu tedavi yöntemleri, konvansiyonel tedavilere ek olarak uygulanabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Duygusal açlığa yol açan hatalar”
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 09:58 “Duygusal açlığa yol açan hatalar” Duygusal açlığın gerçekten bir açlık durumu olmadığını belirten Uzman Diyetisyen Gizem Bahadır, “Duygusal açlık stres, üzüntü, kaygı durumlarında yemek yeme isteğimizdir. Aç olmadığımızı bildiğimiz halde duygu durumlarımızı bastırmak için yemek yeme eylemine yönelmemizdir. Çocukluk çağında yaşanan olumsuzluklar, ergenlik döneminde çevrenin tutumu ile daha çok yemeye yönelme, stresle başa çıkamama, yanlış diyetler ile yetersiz kalori gibi onlarca sebep duygusal açlığa neden olabilir” dedi. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Gizem Bahadır, duygusal açlık hakkında açıklamalarda bulundu. Duygusal açlığın kısaca tanımını yapan Uzm. Dyt. Bahadır, “Duygusal açlık, kişinin fiziksel olarak aç olmadığında bile yemek yeme isteği duymasına neden olan bir durumdur. Bu tür bir açlık, genellikle duygusal boşlukları doldurma ya da stresle başa çıkma arzusundan kaynaklanır. Fiziksel açlıktan farklı olarak, duygusal açlık anlık rahatlama sağlar ancak uzun vadede duygusal ve fiziksel sağlığa zarar verebilir. Çocukluk çağında yaşanan olumsuzluklar, ergenlik döneminde çevrenin tutumu ile daha çok yemeye yönelme, stresle başa çıkamama, yanlış diyetler ile yetersiz kalori gibi onlarca sebep duygusal açlığa neden olabilir” diye konuştu. “Hızlı bir şekilde yemek yeme isteği oluşabilir” Duygusal yemeyi tetikleyen sebeplere değinen Uzm. Dyt. Gizem Bahadır, “Kişi yemek yedikten sonra doygunluk olsa bile kısa sürede yeme işlemine yöneliyorsa, açlık olmasa da üzüldüğünde, stres yaptığında, kaygılandığında yeme işlemine gidiyorsa ve yemekleri hızlı şekilde yeme isteği varsa duygusal yeme davranışı olabileceğini dile getirdi. Duygusal yeme, genellikle kişinin gerçek açlık sinyallerini göz ardı etmesine ve bu nedenle aşırı yeme eğilimlerine yol açabilir. Uzun vadede bu davranış sağlıksız kilo alımına, yeme bozukluklarına ve duygusal sağlığın daha da kötüleşmesine neden olabilir” dedi. “Duygusal açlık ve fizyolojik açlık arasındaki farklar” Fizyolojik açlık ve duygusal açlık arasındaki farklardan bahseden Uzm. Dyt. Bahadır, şu bilgileri paylaştı: “Fizyolojik açlık, vücudun gerçek ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkar. Yeme işleminden sonra şeker dengeleri normale döner ve doygunluk hissi oluşur. Kişi, açlık durumu meydana gelene kadar yemek yeme işlemini bırakır. Duygusal açlıkta ise gerçek bir açlık durumu söz konusu olmasa da, doygunluk hissedilse de bazı durumlar kişiyi yemeye devam etmeye iter. Fizyolojik açlıkta kişi, besinleri yavaş tüketir ve kendini iyi hisseder. Duygusal açlıkta ise hızlı yeme işlemi vardır ve ne kadar yenilirse yenilsin, doygunluğa rağmen yeme işlemine devam etmek istenir. Bu durumun ardından pişmanlık duygusu oluşur. Fizyolojik açlık durumlarında kilo kontrolü yapmak kolaydır, ancak duygusal yemede kişi kilo kontrolünden uzaklaşabilir ve kilo artışları görülebilir.” “Doğru bilinen yanlışlar” En çok yapılan yanlışın kısıtlayıcı ve zorlayıcı diyetler yapmanın ve uzun süre canımızın istediği besini yememeye çalışmak olduğunu dile getiren Uzm. Dyt. Bahadır, “Duygusal yeme ile beslenme şekli düzene sokularak baş edilebilir. Yetersiz diyet listeleri duygusal yemeyi tetikleyeceği için uygun kalorinin alınabileceği diyetler oluşturulmalıdır. Yeme işlemini düzenli zamanlarda yavaş yavaş yemeye özen göstermeliyiz. Canımızın istediği besini yememeye uzun süre dayanmak sonrasında yine bizi aşırı yeme davranışına itebilir. O besini az porsiyonla tüketmeyi denemek de bir çözüm olabilir. Fiziksel aktiviteler yapmak, gün içerisinde kendinize ait zamanlar oluşturmak, uyku düzeni oluşturmak, stres durumuna iten durumları gözden geçirmek, size uygun diyet listesinin oluşturulması ve ona uymak en kesin çözüm olacaktır“ diyerek sözlerini noktaladı.
Kardiyoloji uzmanı uyardı: “Sıcak günlerde yanınızda su şişesi taşıyın ve düzenli su için”
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 09:47 Kardiyoloji uzmanı uyardı: “Sıcak günlerde yanınızda su şişesi taşıyın ve düzenli su için” Yazın sıvı ve elektrolit kaybı nedeniyle kalbin daha çok çalıştığına, bunun da kalp krizi ve diğer kalp hastalıklarını artırdığına dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol özellikle sıcak günlerde su şişesi taşınarak düzenli su içilmesini, öğle saatlerinde açık havada dolaşılmamasını, alkol ve kafeinden uzak durulmasını tavsiye etti. Havaların ısınması ile birlikte kalp damar hastalıklarında artış görüldüğünü belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol “Yüksek sıcaklıklar vücut ısısını artırır ve bu da kalp hızını yükseltir. Vücut, ısısını dengelemek için daha fazla çalışmak zorunda kalır. Bu süreç, zaten kalp hastalığı olan bireyler için özellikle tehlikeli olabilir. Sıcakların arttığı bu günlerde yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı ve ritm bozukluğu tanısı olan hastalar, şikayetlerinin artması ve hastalıklarının gün yüzüne çıkması ile karşı karşıya kalabilir” diye konuştu. Özellikle yaz aylarında terlemenin artmasıyla vücudumuzdan çok fazla sıvı ve elektrolit kaybı olduğunu; bu dehidrasyonun kanın daha yoğunlaşmasına neden olarak kalbin iş yükünü artırdığını söyleyen Dr. Şenol bu durumun kalp krizi ve diğer kalp rahatsızlıklarına yol açabileceğini anlattı. Sıcak havalarda kan damarlarının genişleyip (vazodilatasyon) kan basıncının düşmesine neden olabileceğini; özellikle yeterli sıvı alınmadığında tansiyon düşmesi, bayılma ve baş dönmesi gibi sorunlara yol açabileceği gibi, elektrolit kaybı ritim sorunları olan hastalarda ani ritim bozulmalarına ve hayati tehlikelere yol açabileceğini ifade etti. Çok sıcak havalarda, özellikle yaşlı hastalarda yüksek tansiyon atakları görülebildiğine değinen Dr. Şenol bu ataklara bağlı olarak inme, kalp krizi gibi ciddi hayati problemler doğabileceğini dile getirdi.çKalp yetmezliği bulunan hastalarda da terleme ile sıvı ve elektrolit kaybının ciddi etkileri olduğundan bahseden Dr. Şenol “Bu sıvı ve elektrolit kaybı, kalbin iş yükündeki artışa bağlı olarak, nefes darlığı, halsizlik, çarpıntı gibi şikayetlere yol açabilir. Bu durum kalp yetersizliğinde ani artış ve hastane yatışlarına neden olabilir. Ayrıca bu kişilerde kalp yetersizliği için kullanılan ödem söktürücülere veya sıvı alımındaki kısıtlamalara bağlı olarak hayati riskler gelişebilir” dedi. “Alkollü ve kafeinli içeceklerden kaçının” Dehidrasyonu önlemek için bol su tüketilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Şenol özellikle sıcak günlerde su şişesi taşıma ve düzenli olarak su içmenin önemini anlattı. Vücuttan su kaybını artırabileceği için alkollü ve kafeinli içeceklerden kaçınmak gerektiğini çünkü bu içeceklerin özellikle kalp yetersizliği tanısı olan hastalarda olumsuz sonuçlar doğurabileceğini; idrar söktürücülerin dozunun yeniden düzenlenmesi ve sıvı alımının hastanın sağlık durumuna göre belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Tansiyon tedavisi altındaki hastaların takiplerinin düzenli yapılması ve sıvı alımının düzenli olması gerektiğini vurgulayan Dr. Şenol “Sıcak havalarda ağır fiziksel aktivitelerden kaçınılmalıdır. Egzersiz yapmak isteyenlerin, sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde hafif egzersizler yapmaları daha uygun olacaktır. Mümkün olduğunca serin ve klimalı ortamlarda bulunmak, güneşin en güçlü olduğu 10:00 ile 16:00 saatleri arasında dışarıda olmaktan kaçınmak gerekir. Açık havada bulunmak zorunda olanların gölge alanlarda kalmaları önerilir” diye konuştu. “Ağır ve yağlı değil hafif yiyecekler tercih edin” Sıcak havalarda hafif, gevşek ve açık renkli kıyafetlerin tercih edilmesini; güneşin zararlı etkilerinden korunmak için şapka ve güneş gözlüğü kullanılmasını tavsiye eden Dr. Şenol ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınarak daha hafif ve sindirimi kolay yiyeceklerin tercih edilmesinin; meyve ve sebze tüketiminin artırılmasının önemini anlattı. Özellikle kalp hastalarının yaz aylarında düzenli olarak doktor kontrolünden geçmeleri gerektiğini belirten Dr. Şenol şunları söyledi: “İlaç dozlarının ve tedavi planlarının sıcak hava şartlarına göre düzenlenmesi gerekebilir. Sonuç olarak, yaz aylarında artan sıcaklıklar kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilir. Bu nedenle, yeterli sıvı alımı, serin ortamlarda bulunma, uygun giyim ve beslenme alışkanlıkları gibi önlemler alarak kalp sağlığınızı koruyabilirsiniz. Unutmayın, herhangi bir rahatsızlık durumunda en kısa sürede doktorunuza başvurmalısınız.”
Büyükşehirden vatandaşlara hasta nakil ambulansı hizmeti
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 09:12 Büyükşehirden vatandaşlara hasta nakil ambulansı hizmeti Manisa Büyükşehir Belediyesi, hasta nakil ambulansıyla dezavantajlı yurttaşlara hizmet veriyor. Nakil ambulansı ile hasta, yatalak ve engelli yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimleri kolaylaşırken, 2024 yılı içinde 864 kişi nakil hizmetinden yararlandı. Manisa Büyükşehir Belediyesi, hasta nakil ambulansı hizmeti ile desteğe ihtiyaç duyan dezavantajlı yurttaşların yanında olmayı sürdürüyor. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde görev yapan uzman ekipler eşliğinde evinden alınan hastalar, sağlık kontrolleri için randevu aldıkları hastaneye götürülüyor. Tedavileri tamamlanan hastalar, daha sonra tekrar ambulansla evlerine bırakılıyor. Manisa il sınırları içerisinde ücretsiz olarak hizmet veren hasta nakil ambulansı hizmetleri 2024 yılı başından bu yana 864 kişiye ulaştı. “Hizmetten çok memnunum” Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hasta nakil ambulansı, 2017 yılında belinden rahatsızlık geçiren emekli memur Nurdan Gümüşbaş’a da destek veriyor. 3 yıldır Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hasta nakil ambulansı hizmetinden faydalandığını söyleyen Nurdan Gümüşbaş, “Belediye’nin bu hizmeti vermesinden ve çalışanlarından aşırı memnunum. 3 senedir bu hizmeti alıyorum ve en ufak bir hata görmedim. Çok memnunum” dedi. “Hastalar profesyonel ekiplerce sağlık tesislerine götürülüyor” Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı olarak 2024 yılı başından bu yana 864 kişiye hizmet verdiklerini söyleyen Daire Başkanı Erhan İnce, “Özellikle yatalak durumda olan ve engelli vatandaşlarımız, sağlık tesislerine ulaşım sağlamak için bizleri arıyor. Profesyonel ekiplerimizle yurttaşlarımızı sağlık tesislerine götürüyoruz. Tedavileri tamamlandıktan sonra tekrar evlerine bırakarak hizmet veriyoruz” diye konuştu. “Her an yanlarında olmaya devam edeceğiz” Önümüzdeki süreçte araç ve ekip sayısının arttırılacağını, daha verimli bir şekilde hizmet verilmesinin planlandığını ifade eden Daire Başkanı Erhan İnce, “Vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu her an yanlarında olmaya devam edeceğiz. Hasta veya dezavantajlı vatandaşlarımız, sağlık tesislerine ulaşmak için bizleri 444 99 45 veya 0531 373 59 15 numaralı hatlardan arayabilirler” ifadelerini kullandı.
Uzmanı uyardı: Omuz çıkıklarının iyileşme süresi 6 ayı bulabilir
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 08:57 Uzmanı uyardı: Omuz çıkıklarının iyileşme süresi 6 ayı bulabilir Medipol Üniversite Hastanesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Soyarslan, baş üstü sporlardaki biceps yaralanmaları ve omuz çıkıklarının ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Ani kol hareketine bağlı olarak omuz bölgesinde ciddi hasarların oluşabileceğini belirten Dr. Soyarslan, “Fizik tedavi ile iyileşme ihtimali olmayan hastalarımıza cerrahi olarak müdahale ediyoruz. Ameliyat sonrası tam anlamıyla iyileşme süreci 3 ila 6 ayı bulabiliyor. 2-3 günden fazla süren şiddetli ağrılarda mutlaka uzman bir hekime danışmakta fayda var” dedi. Baş üstü sporlarla ilgilenen sporcularda biceps yaralanmaları sıklıkla görülüyor. Sürecin ciddi bir şekilde takip edilmesi gerektiğini belirten Medipol Pendik Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmoloji uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Soyarslan, yaralanmaların sıklıkla fizik tedavi ile iyileştiğini belirtti. Fizik tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda ise cerrahi işlem yapıldığını söyledi. Biceps tendonunun yapışması Voleybol, hentbol ve yüzme gibi baş üstü spor dallarında sporcuların biceps bölgesinde çeşitli sakatlıkların sıklıkla yaşandığını ifade eden Dr. Soyarslan, “Özellikle omuz bölgesinde birçok sporcuya özgü yaralanmalar olabiliyor. Bizim de en sık gördüğümüz yaralanmaların başında kol bölgesindeki biceps dediğimiz tendonun zorlanmaya bağlı iltihaplanmasıdır. Hastalarımızı çoğunlukla fizik tedaviyle sağlıklı haline getiriyoruz. Biceps tendonunun yapıştığı omuz eklemi içerisinde bir kıkırdak yapı mevcut. Ani harekete bağlı olarak burada bir hasarlanma olabiliyor. Geçmeyen, omuz ağrısı devam eden hastalarımızda yaptığımız tetkiklerde eğer burada bir yırtık tespit edersek buranın tamiri yine fizik tedavi ile söz konusu olabilir” dedi. Kronik zorlamada cerrahi yöntem söz konusu olabilir Sporcularda kronik zorlamaya bağlı olarak bazı dokularda ödem oluşabileceğini vurgulayan Dr. Soyarslan, “Bunun tedavisini de çeşitli enjeksiyonlarla yapıyoruz. İnatçı olgularda cerrahi tedavi de söz konusu olabilir. Omzumuzu kaldırmamızı sağlayan döndürücü kaslarımız bulunuyor. Daha ileri vakalarda omzumuzu kaldırmamızı sağlayan kaslarda yırtılmalar görülüyor. Bu yırtıklarında cerrahi yolla tedavi ediyoruz” ifadesini kullandı. Omuz çıkıklarına dikkat Voleybol ve hentbol gibi fırlatma sporlarında omuz çıkıklarının da sıklıkla görüldüğünü belirten Dr. Soyarslan, “Bunların tekrarlaması halinde kıkırdak hasarı oluşabiliyor. Bu hastalarımızı da ameliyat ile tedavi ediyoruz. Yaptığımız bu ameliyatlardan sonra hastanın bir süre fizik tedavi görmeleri de gerekebiliyor. Bunun tam anlamıyla iyileşme süreci ise 3 ila 6 ayı bulabiliyor“ şeklinde konuştu. Günlük hayatta spor yaparken omuz ağrılarının olabileceğine değinen Dr. Soyarslan, 2-3 günden fazla süren şiddetli ağrılarda mutlaka uzman bir hekime danışmakta fayda olacağını söyledi.
15 yıldır saç yeme alışkanlığı olan genç kızın karnından 2 kilogram kıl yumağı çıktı
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 08:57 15 yıldır saç yeme alışkanlığı olan genç kızın karnından 2 kilogram kıl yumağı çıktı Hatay’da karın ağrısıyla hastaneye başvuran 20 yaşındaki genç kızın karnından 50 santimetre boyutunda ve yaklaşık 2 kilogram ağırlığında kıl yumağı çıktı. Genç kızda 15 yıldır saç yeme alışkanlığı olduğu öğrenildi. Şiddetli karın ağrısı şikayetiyle Ö.A. isimli genç kız, İskenderun Devlet Hastanesi’nin acil servisine başvurdu. Yapılan tetkiklerde; 20 yaşındaki Ö.A.’nın midesinde yabancı cisim olduğu ve midesinde yırtık olduğu tespit edildi. Hastanın durumu üzerine Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Süleyman Belli ve ekibi, acil ameliyat kararı aldı. Cerrah Belli ve ekibi tarafından yaklaşık 1 saatte ivedilikle gerçekleştirilen ameliyatta Ö.A.’nın karnından 50 santimetre boyutunda ve yaklaşık 2 kilogram ağırlığında kıl yumağı çıktı. Midesinde yaklaşık 1 santimetrelik delik oluşan genç kızın ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Uzmanların genç kızla yaptıkları görüşmelerde Ö.A.’nın 15 yıldır saç yeme alışkanlığı olduğu öğrenildi. Genç kızın sağlığına kavuşabilmesi için psikiyatr tarafından destek verileceği ifade edildi. "Midenin içindeki kılları ve geri kalan artıkların hepsini temizledik" Genel Cerrah Dr. Süleyman Belli, ameliyatın başarılı geçtiğini belirterek, "Bu hastamız 20 yaşında genç kız, şiddetli karın ağrısı şikayetiyle bizim acilimize başvurdu. Yapılan tetkikler ve görüntüleme sonuçlarında midede bir yabancı cisim gördük. Aynı zamanda batında sıvı olduğu gözlendi. Biz de bu durum üzerine hemen acil ameliyat kararı aldık, ameliyata aldığımızda batında yaklaşık 1 santimlik bir yırtık tespit ettik, bu yırtık saç yumağına bağlı olmuş. Bu yırtık içinden mideyi muayene ettiğimizde mideyi tam dolduran 12 parmak bağırsağı da dolduran yaklaşık 50 santim boyutunda 1 buçuk 2 kilo ağırlığında bir saç yumağı ve mide şeklini almış saç yumağı kitlesini çıkardık. Midenin içindeki kılları ve geri kalan artıkların hepsini temizledik" dedi. Genç kızın sağlığına kavuşması için tedavi sürecinin psikiyatriden sağlanacak destekle devam edeceğini belirten Dr. Belli, "Hastanın midesinden, bu işlemden sonra da ameliyatı sonlandırdık. Hastanın şu an genel durumu iyi, İskenderun Devlet Hastanesi genel cerrahi servisinde tedavisi devam etmektedir. Aşağı yukarı 60 dakika sürdü ameliyat, bu tip ameliyatlar biraz ivedikle gerçekleşir, enfeksiyona maruz kalmaması için. En kısa sürede hastayı yabancı cisim temasından kurtarmak lazım, mümkün olduğunca ve güzel bir şekilde tamamlamaya çalıştık ameliyatı. Başarılı oldu, şu an hastanın genel durumu çok iyi. Saç yeme hastalığı uluslararası literatürde ’Rapunzel sendromu’ bunun için psikiyatriden destek alacağız, hasta için ne gerekiyorsa yapılacak. 15 yıldan beri belki saç yeme hastalığı var trikofaji dediğimiz. Gereğini yaptık Allah’a çok şükür her şey yolunda, hastamız da iyi durumda" ifadelerini kullandı.
Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye umut oldu
20 Ağustos 2024 Salı - 17:58 Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye umut oldu Niğde’de beyin ölümü gerçekleşen hastanın organları 4 kişiye umut oldu. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde beyin ölümü sonrası hayatını kaybeden 59 yaşındaki vatandaşın organları, ailesi tarafından bağışlandı. Organ nakli bekleyen 4 hastaya umut olan bağışın ardından hastanenin organ bağışı birimi tarafından yapılan operasyonla hayatını kaybeden kişiden karaciğer, 2 kornea ve 2 böbrek alındı. Donör organizasyonu neticesinde kornealar Ankara Şehir Hastanesine, karaciğer Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, böbrekler ise Adana Şehir Hastanesine organ nakil araçları ile gönderildi. Hayatını kaybeden hastanın ailesine teşekkür eden Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Organ Nakil Sorumlusu Anestezi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz, "Yoğun bakımımızda yatmakta olan 59 yaşındaki erkek hastamızın beyin kanamasını nedeniyle takibine devam ediyorduk. Beyin ölümü gerçekleşti sonrasında donör bakımının başlandı, ailenin de onayı ile ameliyata aldık. Hastamızın ailesine çok teşekkür ediyoruz. Bu sayede hastamızın karaciğeri, ve böbrekleri ve korneası başka hastalara umut oldu, uzun yıllardır organları bekleyen hastalara nakledilecek ve bu hastalar da şifalarına kavuşacaklar" dedi. Türkiye’de organ bağışının çok az sayıda olduğuna değinen Gaziantep Sanko Üniversitesi Hastanesi’nden Doç. Dr. Yücel Yüksel ise, "Bir kişi hayatını kaybetti ama 3 kişi de bu sayede yaşamaya devam edecek" diyerek aileye ve ekibe teşekkür etti.
Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye can verdi
20 Ağustos 2024 Salı - 17:56 Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye can verdi Niğde’de beyin ölümü gerçekleşen hastanın organları 4 kişiye umut oldu. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde beyin ölümü sonrası hayatını kaybeden 59 yaşındaki vatandaşın ailesi, "ismi değil organları yaşasın" diyerek organ bağışı kararı aldı. Organ nakli bekleyen 4 hastaya umut olan bağışın ardından hastanenin organ bağışı birimi tarafından yapılan operasyonla hayatını kaybeden kişiden karaciğer, 2 kornea ve 2 böbrek alındı. Donör organizasyonu neticesinde kornealar Ankara Şehir Hastanesine, karaciğer Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, böbrekler ise Adana Şehir Hastanesine organ nakil araçları ile gönderildi. Hayatını kaybeden hastanın ailesine teşekkür eden Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Organ Nakil Sorumlusu Anestezi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz; "Yoğun bakımımızda yatmakta olan 59 yaşındaki erkek hastamızın beyin kanamasını nedeniyle takibine devam ediyorduk. Beyin ölümü gerçekleşti sonrasında donör bakımının başlandı, ailenin de onayı ile ameliyata aldık. Hastamızın ailesine çok teşekkür ediyoruz. Bu sayede hastamızın karaciğeri, ve böbrekleri ve korneası başka hastalara umut oldu, uzun yıllardır organları bekleyen hastalara nakledilecek ve bu hastalar da şifalarına kavuşacaklar" dedi. Türkiye’de organ bağışının çok az sayıda olduğuna değinen Gaziantep Sanko Üniversitesi Hastanesi’nden Doç. Dr. Yücel Yüksel ise; "Bir kişi hayatını kaybetti ama 3 kişi de bu sayede yaşamaya devam edecek" diyerek aileye ve ekibe teşekkür etti.