SAĞLIK
25 Eylül 2024 Çarşamba - 15:42 Maltepe’de kansere yönelik farkındalık semineri düzenlendi Maltepe Belediyesince kadınlara yönelik serviks kanseri ve genel onkolojik bilgilendirmeyi içeren sağlık semineri düzenlendi. Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak düzenlenen seminerde uzmanlar tarafından kanserin nedenleri, en sık görülen türleri, erken teşhisi ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilen soruların yanıtları verildi. Uzman Doktor Sinemis Çelik, Türkiye’de bir yıl içinde yaklaşık 96 bin 200 erkek ve 67 bin 200 kadının kanser teşhisi aldığını, yılda 163 bin 500 yeni kanser vakası teşhis edildiğini, bir günde yaklaşık 450 kişinin kanser teşhisi aldığını kaydetti. Henüz belirti vermeyen kanserlere erken evrede tanı koymanın temel hedef olduğunu ifade eden Çelik, şikayeti olmayan kişilere tarama ve erken tanı testleri uygulanmasının önemine dikkat çekti. Erken evrede tanı koymak temel hedef olmalı Bütün dünyada kadınlarda en sık görülen ve ikinci sırada ölüme neden olan kanserin meme kanseri olduğuna işaret eden Çelik, “Sekiz kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanseri tanısı alacağı hesaplanmaktadır. Sıklığı yaş ile artar. Kalıtsal risk söz konusudur" dedi. Meme kanserinin risk faktörlerini sıralayan Çelik, kendi kendine ve doktor tarafından meme muayenesinin ve mamografinin önemine değindi. "Akciğer kanseri birinci sırada, sigara kullanımından kaçınmalı" Akciğer kanserinin dünyada birinci sıradaki kanser türü olduğunu ifade eden Çelik, “Vakaların büyük çoğunluğu sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımına bağlı olarak kanser olmaktadır. Sıklığı yaş ile artmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımından kaçınmak gerekir" şeklinde konuştu. "Serviks kanserinden aşılanma ile korunmak mümkün" Operatör Doktor Işıl Şafak Yıldırım ise serviks (rahim ağzı) kanseriyle ilgili bilgilendirme yaptı. Yıldırım, rahim ağzı kanserinin belirtilerinin ancak kanser ileri bir aşamaya geldiğinde ortaya çıktığına vurgu yaptı. Serviks kanserinin önlenebilir bir kanser türü olduğunun altını çizen Yıldırım, “Serviks kanserinden korunma aşılama ile mümkündür. İkincil koruma ise tarama işlemleridir. Bu işlemler smear testi ve HPV DNA testidir. 21 yaş üzeri cinsel aktif her kadının yıllık smear testi yapması önerilir. Ayrıca üç yılda bir HPV DNA testi veya beş yılda bir HPV DNA ve smear testi yaptırarak serviks kanserine karşı yüksek bir koruma sağlanabilir” dedi.
Organları 3 kişiye hayat verdi
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 13:09 Organları 3 kişiye hayat verdi Turgutlu Devlet Hastanesi’nde beyin ölümü gerçekleşen ve ailesinin rızasıyla 3 kişiye hayat veren organ bağışında katkıları bulunan sağlık personeline Manisa İl Sağlık Müdürü Dr. Erol Karaca tarafından teşekkür belgesi verildi. Turgutlu Devlet Hastanesi, organ bağışı konusunda önemli bir adım atarak, 3. Basamak Yoğun Bakım Ünitesi’nde yaşam mücadelesi veren bir hastanın beyin ölümü gerçekleştiğinde, sağlık personelinin aileyi bilgilendirmesi ve ailenin olumlu karar vermesiyle organ nakli bölge koordinasyon merkeziyle iletişim kuruldu. Organ nakil bölge koordinatörlerinin gözetiminde gerçekleştirilen operasyon sonucunda alınan organlar 3 kişiye hayat verdi. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Manisa İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Erol Karaca, "Organ bağışı, toplumsal dayanışmanın ve yardımlaşmanın en üst örneklerinden biridir. Bu hayati karar ile 3 hastamız adeta yeniden hayata döndü. Organ nakli bekleyen diğer hastalarımıza umut olma yolunda önemli bir adım atıldı." dedi. Turgutlu Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Mahmut Ali Osman Eryılmaz başta olmak üzere organ nakil sürecinde aktif rol üstlenen Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Hemşire Sakine Korkmaz, Uzm. Dr. Rahşan Bikez, Op. Dr. Ayşegül Hassan, Uzm. Dr. Lale Tolu ve Hemşire Saadet Pekuslu Sanar’a Manisa İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Erol Karaca tarafından teşekkür belgesi verildi.
İşte Erzurum’un 2024’te 6 aylık sağlık karnesi
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 13:03 İşte Erzurum’un 2024’te 6 aylık sağlık karnesi Erzurum Sağlık İl Müdürü Dr. Gürsel Bedir, Erzurum’da 2024 yılı ilk 6 aylık verileri açıkladı. Üniversite ve özeller hariç Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki sağlık kuruluşlarına 2024 yılının ilk altı ayında toplam başvuru sayısı 4 milyon 569 bin 72 oldu. Kamu Hastaneleri, Halk Sağlığı, Acil Sağlık Hizmetleri, Destek Hizmetleri ve Personel Hizmetleri başkanlarıyla beraber Erzurum’daki sağlık hizmetlerinin son durumunu masaya yatırdıklarını ifade eden Sağlık İl Müdürü Dr. Gürsel Bedir, yaptığı paylaşımda ’’İyinin sonu yoktur. Daha iyiye ulaşmak için her zaman bir yol vardır, yeter ki azimle çalışalım...’’ felsefesiyle insanımıza hizmet için değerlendirmelerde bulunduk. Bakanlığımızın e nabız verilerine göre %88.30 hasta memnuniyet oranı bizleri mutlu etse de daha çok çalışma konusunda şevklendiriyor. Sağlık Bakanlığımıza ait sağlık tesislerimizin 2024 yılı ilk 6 aylık verilerini takdirlerinize sunmak istiyorum. Bu verilere Üniversite Hastanemiz ve özel sağlık tesisleri dahil değildir.” dedi. İşte 6 aylık rakamlar Erzurum Şehir Hastanesi’ne 2024 yılının ilk altı ayında toplam başvuru sayısı 1 milyon 357 bin 86 kişi, acil başvuru sayısı 338 bin 768 kişi, ameliyat sayısı 35 bin 299 kişi, robotik cerrahi ile yapılan ameliyat sayısı 102, doğum sayısı 2 bin 975, yatan hasta sayısı 32 bin 607 ve yoğun bakım yatan hasta sayısı 4 bin 667 oldu. Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri (Aile Hekimliği ve Diğer Hizmetler) toplam muayene sayısı 2 milyon 567 bin 18 oldu. 112 Acil Sağlık Hizmetleri ve ambulanslarla toplam taşınan vaka sayısı 38 bin 518 ve helikopter ambulansla taşınan vaka sayısı 217 olarak gerçekleşti. Ağız Diş Sağlığı Merkezleri’ne toplam hasta başvurusu 188 bin 862 oldu.
Amatör cilt bakımı tehlikesi
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 12:08 Amatör cilt bakımı tehlikesi Eskişehir’de güzellik eğitmeni olan Aylin Muradova, amatör cilt bakımı işlemlerinin tehlikelerinden bahsederek önerilerde bulundu. Son yıllarda güzellik merkezlerinin artması ile beraber profesyonel olmayan işlemler yaygınlaşıyor. Doğru ve düzenli kullanımda cilde birçok faydası olan işlemlerin amatör yapılması bir takım tehlikeleri beraberinde getiriyor. Aylin Muradova, amatör işlemlerle profesyonel işlemler arasında fark hakkında bilgiler verdi. Vatandaşların sertifikası ve eğitimi olmayan güzellik uzmanlarına cilt bakımı yaptırmamaları gerektiğini söyleyen Muradova, “Cilt bakımı uygulaması sayesinde cilt derinlemesine temizlenir. Düzenli yaptırıldığı zaman akneler, siyah noktalar ve kırışıklıklar azalır. Klasik ve hydrafacial olmak üzere iki uygulama vardır. Cilt bakımının hijyenik bir ortamda yapılması oldukça önemlidir. Temiz ortamda yapılmayan ya da evde yapılan uygulamalar amatör olup bir takım riskler barındırmaktadır. Güzellik uzmanının sertifikalarının ve eğitiminin olmaması o kişinin amatör olduğu anlamına gelmektedir. Güzellik merkezlerine giden danışanların bu sertifikalara dikkat etmesi gerekir. Uzmanın kişisel hijyeni, kullandığı ürünlerin kalitesi de dikkat edilmesi gereken unsurlar arasındadır. Güzellik uzmanı danışanın cilt tipine uygun ve sağlık bakanlığı onaylı ürünler kullanmalıdır” dedi. “Amatör ve yanlış uygulamalar kalıcı hasarlara neden olabilir” Amatör uygulamalar sonucunda ciltte bir takım problemlerle karşılaşıldığını dile getiren Muradova, “Amatör uygulamalar sonucunda en sık görülen cilt sorunları; kılcal damar (kuperoz) genişlemesi, cildin ph değerinin bozulması, gözenek genişlemesi, leke ve scar oluşumudur. Bu sorunların tedavisi cilt tipine ve hassasiyetine göre değişebilmektedir. Amatör uygulamalar kalıcı hasarlara da neden olabilir. Yanlış ya da amatör uygulamalarda ciltte hasar oluşma riski daha fazla olabiliyor. Deri hastalığı olan kişilerde, danışanın cildi doğru analiz edilmediği durumlarda ve cilt tipine uygun ürünler kullanılmadığında risk daha da artıyor” ifadelerini kullandı.
Epilepsi hastalarına 8 beslenme önerisi
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 12:04 Epilepsi hastalarına 8 beslenme önerisi Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Betül Merd, epilepsi hastalarının beslenmesi konusunda bilgi verdi. Epilepsi yani halk arasındaki adıyla sara hastalığı, genellikle ömür boyu süren bir sağlık sorunu olarak biliniyor. Hastalığın neden olduğu nöbetler kontrol altına alındığında epilepsili birçok insan yaşamını normal bir şekilde sürdürebiliyor. Epilepsi hastalarında uygulanacak dengeli ve düzenli beslenme planı, nöbetlerin sayısının ve hastalığın zararlı etkilerinin azaltılması sürecine önemli katkıda bulunuyor. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Betül Merd, epilepsi hastalarının beslenmesi konusunda bilgi verdi. Epilepsi (sara) önemli bir sağlık sorunu Epilepsi, sinir sistemini etkileyerek beyindeki işleyişi geçici olarak sekteye uğratan ve nöbetler şeklinde ortaya çıkan önemli bir sağlık sorunudur. Her yaştan insanda uzun süreli görülebilen bu sorun, birçok semptomu da beraberinde getirmektedir. Nöbetler, beynin hangi bölümünün tutulduğuna bağlı olarak insanları farklı şekillerde etkilemektedir. Epilepsi hastalığının 5 önemli belirtisi Epilepsi hastalığının muhtemel belirtileri şu şekilde gelişmektedir; “Baş dönmesi sonucunda yere yığılma. Kontrol edilemeyen sarsıntı ve sallanma hissi ile birlikte, boş boş olarak ifade edilen şekilde bakmak. Kollarda ve bacaklarda karıncalanma hissi. Kol ve bacaklarda istemsiz kasılmalar, elleri kontrol edememe, çığlık atma. Ağızdan köpük gelmesi, istemsiz idrar kaçırma.” Epilepsi hastalığının tedavisi var mı? Anti-epileptik ilaçlar olarak adlandırılan ilaçların kullanılması ana tedavidir. Cerrahi müdahale, nöbetleri kontrol etmeye yardımcı olabilecek bir cihazın vücuda konumlandırılması, nöbetleri kontrol etmeye yardımcı olabilecek özel bir diyet olan ketojenik diyet. Dengeli ve sağlıklı beslenme önemli Dengeli ve sağlıklı beslenme tüm insanlar için önemli ve vazgeçilmez bir kuraldır. Özellikle hastalık söz konusu olduğunda bu kural akıllara gelse de, yaşamın her döneminde bu kuralı uygulayan insanlar daha sağlıklı olmaktadır. Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda genel sağlık durumuna etkisi olduğu kanıtlanan dengeli ve düzenli beslenmenin birçok hastalıkla mücadele etmede olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir. Epilepsi hastalığı ile mücadelede etkili olan temel beslenme önerileri ise şu şekildedir; “Vücuttaki kan şekeri düzeyinin dengeli olması her hastalıkta olduğu gibi epilepsi sonunda da önemlidir. Bunun için kan şekerindeki ani yükselmeler epilepsi nöbetlerini tetikleyebilmektedir. Şeker seviyesini yükseltecek şekerli besinlerden uzak durulmalı, şeker oranı düşük tahıllı gıdalar tüketilmelidir. Günlük beslenme programında sağlıklı yağlarla hazırlanmış besinler dahil edilmelidir. Özellikle sağlıklı olan zeytinyağı kullanılmalı, Omega 3 ve Omega 9 gibi besin kaynakları tercih edilmelidir. Epilepsi nöbetlerini tetikleyebilen alkollü içeceklerden uzak durulmalıdır. İçeriğinde kafein olan kahve, çay ve kakao tüketimi sınırlandırılmalıdır. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlarla etkileşime girmesi muhtemel besinler, uzman hekimlerin kontrolünde tüketilmelidir. Kalsiyum, magnezyum ve sodyum açısından zengin kuru baklagiller ile tam tahıllı ürünlerin ve yeşil yapraklı sebzeler tüketilmelidir. Besinler yoluyla vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alındığından emin olunmalıdır. Kan şekeri dengeli seyretmeli Epilepsi hastalarının beslenmesinde dikkat edilecek en önemli hususlardan biri, hastanın kan şekerinin dengeli bir şekilde seyretmesidir. Bu nedenle bu hastalığa sahip kişilerin, şeker barındıran yiyeceklerden uzak durması, un yerine tam tahıllı ürünler tüketmeleri sağlık açısından oldukça önem taşımaktadır. Hastaların öğünlerini atlamamaları gerekir, çünkü uzun süreli açlık kaç şekerinin aşırı derecede düşmesine neden olmaktadır. Bu tür hastalar için balık tüketimi oldukça önem taşımaktadır. Balığın içerisindeki Omega 3 ve Omega 9 gibi sağlıklı yağlar epilepsi hastaları için çokça faydalı sağlıklı yağlardır. Bu nedenle epilepsi hastalarının balık tüketmeye özen göstermesi gerekmektedir. Epilepsi hastaları alkol, çayı çok sık tüketmemeli, kahve ve kola gibi kafein içeren içeceklerin tüketimi sınırlandırmalıdır. Bu içecekler epilepsi nöbetlerini tetikleyebilecek özelliğe sahiptir. Epilepsi için kullanılan bazı ilaçlar, nar ve greyfurt gibi meyvelerle etkileşime girebilmekte bu da ilacın etkilerini düşürebilmektedir. Bu nedenle greyfurt ve nar gibi meyvelerin tüketimine dikkat edilmeli, uzmana danışılmalıdır.
Kuru meyveler vazgeçilmez bir ara öğün alternatifi
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 11:35 Kuru meyveler vazgeçilmez bir ara öğün alternatifi Uzman Diyetisyen Rengin Özbay, tüketilen kuru meyvelerin iyi bir ara öğün alternatifi olduğunu kaydetti. Zamanında ve ürün çok iken toplanmış meyvelerin suyunun uçurulması ile hazırlanan kuru meyvelerin lif açısından zengin olduğunu ve sindirimi kolaylaştırdığını belirten Özbay, kuru meyvelerin aynı zamanda diyet yapanlar için de vazgeçilmez bir ara öğün alternatifi olduğunun altını çizdi. Özbay, “Kurutma işlemi yiyecekleri korumak için kullanılan en eski yöntemlerden biri. Kuru meyveler, yaş meyvenin içerdiği yüzde 90 oranındaki suyun yüzde 10-20 oranlarına düşürülmesi ile elde ediliyor. Bu işlem ile içlerindeki su oranı azalan sebze ve meyvelerin şeker oranları yükselir ve dayanıklılıkları artar. Kurutma işlemi sonrası C vitamini dışında bütün mineralleri korunur, kuru meyveler, vücudu yüksek antioksidan potansiyeller ile öncelikle serbest radikallere karşı korur.” dedi. Kurutmaya en elverişli meyvelerin elma, armut, vişne, erik, kayısı, üzüm ve dut, kivi, mango, muz, çilek, ananas olduğunu söyleyen Özbay, “Bu meyvelerin faydaları saymakla bitmez. Lif açısından zengin olan kuru meyveler sindirim sisteminin de dostudur. Özellikle diyet yapanlar için oldukça idealdir. Kurutulan meyveler uzun süre dayanıklılığını korur. İçerdiği su miktarı düşük olduğundan yiyeceği bozacak mikroorganizmalar gelişip, çoğalmaz." şeklinde konuştu.
Güneş lekeleri koyu tende daha yaygın
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 11:26 Güneş lekeleri koyu tende daha yaygın Güneş lekesinin yüksek ultraviyole radyasyonun olduğu bölgelerde yaşayan koyu ten rengi tonlarına sahip üreme çağındaki kadınlarda daha sık görüldüğünü söyleyen Dermatoloji Uzmanı Op. Dr. Yaman Sönmez, "Melanogenez (deride boyanın üretilmesi); UV dışında hormonlar, genetik yatkınlık, gebelik, tiroit disfonksiyonu, inflamasyon, kozmetikler, ilaçlar ve reaktif oksijen türevleri (ROS) gibi birçok faktör nedeniyle tetiklenebilir" dedi. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Op. Dr. Yaman Sönmez, melazma (güneş lekeleri) konusunda açıklamalarda bulundu. Melazmanın tanımını yapan Op. Dr. Sönmez, "Melazma epidermiste (cildin en dış tabakası) melanosit (pigment üretiminden sorumlu hücreler) sayısının ve aktivitesinin artmasına bağlı olarak epidermis ve/veya dermiste artan melanin (boya) birikimiyle sıklıkla yüzün güneşe maruz kalan bölgelerinde, bazen de boyun, yanak, alın, üst dudak, burun ve çenede lekeli, düzensiz desenli kahverengi veya bazen gri-kahverengi hipermelanoz (boyanın artması) şeklinde kendini gösteren pigment bozukluğudur. Melazma, yüksek ultraviyole (UV) radyasyonun olduğu bölgelerde yaşayan daha koyu ten rengi tonlarına sahip (Fitzpatrick cilt tipi IV - VI) üreme çağındaki kadınlarda daha sık görülür" dedi. "Tetikleyen faktörler" Lekelerin nedenlerinden bahseden Op. Dr. Sönmez, "Melanogenez (deride boyanın üretilmesi); UV dışında hormonlar, genetik yatkınlık, gebelik, tiroit disfonksiyonu, inflamasyon, kozmetikler, ilaçlar ve reaktif oksijen türevleri (ROS) gibi birçok faktör nedeniyle de indüklenebilir. Oral kontraseptifler, menstrüel döngüdeki değişiklikler ve gebelik nedeniyle meydana gelen östrojen ve progesteron düzeylerindeki değişiklikler MSH (melanosit uyarıcı hormon) salınımını artırabilir. İlaçlarla tetiklenen hiperpigmentasyonun patofizyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, ilacın veya metabolitlerinin ciltte birikiminin fotoduyarlılığa neden olarak melanogenezi başlatabileceği düşünülmektedir" diye konuştu.
11 yıl sonra hayata sıfırdan başladı
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 11:24 11 yıl sonra hayata sıfırdan başladı Çeşitli şikayetlerle başvurduğu hastanede yapılan tetkikler sonucunda “böbrek yetmezliği” tanısı koyulan Kamuran Dinçer (46) 11 yıl sonra gelen kadavradan bağış organla yeni bir hayata başladı. 11 yıldır diyaliz makinesine bağlı bir yaşam sürdüğünü belirten Dinçer, “Sadece kan grubu O olan vericilerden nakil olabilirdim. Ailemden uygun verici çıkmadığı gibi yıllarca bu kan grubundan kadavra bağışı bekledim. Diyalize gitmek günlük mesaimin bir parçası haline gelmişti. O yüzden hala o makineden kurtulduğuma inanamıyorum. Adeta hayata sıfırdan başladım. Artık özgürüm” dedi. Manisa’nın Demirci ilçesinde yaşayan, bir enerji dağıtım şirketinde çalışan üç çocuk babası Kamuran Dinçer’i böbrek nakline götüren süreç 2013 yılında başladı. Kalbinde sıkışma hissiyle Demirci Devlet Hastanesi acil servisine başvuran Dinçer, kan değerlerinin kötü çıkması üzerine Manisa Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Burada yapılan ileri tetkiklerde Dinçer’e böbrek yetmezliği tanısı kondu. Nitekim Dinçer 4 gün sonra kendini diyaliz makinesine bağlanmış buldu. Dinçer aynı yıl bir üniversite hastanesinde adını kadavradan bağış bekleyenler listesine yazdırdı, 2017 yılına kadar Demirci Devlet Hastanesi’nde haftanın üç günü diyaliz tedavisi gördü. Kan grubu 0 olduğu için sadece 0 grubu vericilerden organ alabilen Dinçer’e, ailesinde çok sayıda gönüllü olmasına rağmen kan grupları uymadığı için tek bir donör bile çıkmadı. Makineden kurtulup yeni bir hayat sürme şansı 0 grubu kadavra organ bağışına kalan Dinçer iş ve sosyal yaşamını etkileyen diyaliz tedavisini eve taşıdı. Dinçer bir yandan çalışıp diğer yandan her gün evinde diyaliz yaptığı bir rutin içine girerken, doktor takibini ve üniversite hastanesindeki kaydını 2022 Ekim’de Acıbadem Kent Hastanesi’ne taşıdı. Kadavra listesine ilk başvurusunun üzerinden 11 yıl geçen Dinçer, geçtiğimiz Temmuz ayının 13’ünde hastaneden gelen telefonla büyük şaşkınlık yaşadı. Bağış organ çıktığı bildirilen telefondan nakil için hastaneye çağrılan Dinçer, eşi Gülay Dinçer (46) ile 250 kilometrelik yolu adeta uçarak geldi. Dinçer, Uzm. Dr. Işık Özgü, Uzm. Dr. Uğur Saraçoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Töz, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok, Uzm. Dr. Gökhan Ekin’den oluşan ekip tarafından nakil operasyonuna alındı. Böbreğin uyum sağladığı Dinçer, makinesiz bir yaşama geçerken şifayla taburcu edildi. Sadece 0 grubu vericiden nakil mümkündü Acıbadem Kent Hastanesi Böbrek Nakli ekibinden Uzm. Dr. Işık Özgü, Dinçer’in geniş bir ailesi olmasına rağmen ailesinden 0 grubu verici çıkmadığını, kadavradan bağışta da aynı şartın geçerli olduğunu vurguladı. Özgü, “Hastamız 11 yılını diyalizle geçirmişti. Kan grubu 0’dı. Bu kan grubu genel verici ama ancak kendi kan grubundan alabiliyor. Kendi kan grubundan kadavra bağışı ile nakil şansına kavuştu. Artık çalışan bir böbreği var, makineli günleri geride bıraktı” dedi. “Dört nakil adayından biriydim” 4 yılını haftanın üç günü diyaliz merkezinde makineye bağlanarak geçirdiğini belirten Kamuran Dinçer, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ailemde 4 kardeşim, annem, babam, amcam dayım bana böbreğini verecek çok sayıda insanım vardı ama kan gruplarımız uymamıştı. Bir buçuk yıl kadar önce üniversite hastanesindeki kaydımı Acıbadem Kent Hastanesi’ne aldım. Umudumu tazeledim. İnsanlarda umut hep olmalı. Umutsuz yaşam olmuyor. Şans yüzüme güldü. Bu bağış organ için hastaneye 4 aday çağrılmıştı, hatta ben yedek adaydım. Ama en uygun alıcı adayı ben oldum ve başarılı bir nakil ameliyatı geçirdim. Adeta hayata sıfırdan başladım. Böbrek bağışlayarak bana yeni bir hayat kapısı açan acılı aileye, hekimlerime sonsuz teşekkürler. 2017 yılında eğitim alıp evde kendi kendime diyaliz yapmaya başladım. Sabah işe gidiyor, döndüğümde diyalize bağlanıyordum. Diyaliz mesaimin bir parçası olmuştu. 11 yıl böyle geçti. O yüzden hala makineden kurtulduğuma inanamıyorum. Artık özgürüm.”