SAĞLIK
Kars’ta HAP tatbikatı nefes kesti 20 Eylül 2024 Cuma - 15:58:34 Kars’ta HAP Tatbikatı (Hastane Afet Planı) nefesleri kesti. Kimyasal atıklara maruz kalan yaralıların, hastaneye sevkleri ve yapılan müdahaleler gerçeği aratmadı. Kars’ta, Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) afetlerden etkilenenlere daha hızlı müdahale edilmesi ve koordinasyonun sağlanması için saha tatbikatı gerçekleştirildi. Eğitim, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tatbikatta senaryo gereği, 112 Acil Çağrı Merkezine Paşaçayır mevkisi Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan çimento fabrikasında kimyasal varillerin, HCL asit, nitrit asit analizi yapılırken devrilmesi sonucu 6 kişi olay yerinde kimyasala maruz kaldı. Şahısların hastane KBRN ünitesi ve Acil Servise getirileceği bildirildi. Bunun üzerine kısa sürede KBRN ünitesi hazır hale getirildi. Hastaneye sevk edilen yaralıların dekontaminasyonları yapıldıktan sonra triyaj alanlara dağılımı gerçekleştirilip gerekli müdahaleler yapılarak tedavi altına alındı. Düzenlenen tatbikatla ilgili açıklama yapan Eğitim, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Samet Kırat, "Biz de bir sınır şehri olarak bu gibi durumlara her zaman hazırlıklı olmalıyız. Bu yüzden kamu kurum ve kuruluşlarıyla bir tatbikat gerçekleştirdik. Tatbikatımız başarılı bir şekilde sonuçlandırılmıştır" dedi. Kars’ta düzenlenen HAP Tatbikatı’na AFAD ekipleri de destek verdi. Tatbikat daha sonra sona erdi.
20 Eylül 2024 Cuma - 15:36 Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Çiğdem: "Bebeğinizde dışkı yapamama durumu ’Hirschsprung Hastalığı’ tedavi edilebilir" Memorial Diyarbakır Hastanesi’nde Çocuk Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Kemal Çiğdem, "Halk arasında bağırsak felci olarak da bilinen Hirschsprung hastalığının bazı tipleri karında hiç kesi olmadan sadece anüsten yapılan bir ameliyatla düzeltilebilirken bazılarında aşamalı ameliyatlar gerekebiliyor" dedi. Doğumsal bir hastalık olan Hirschsprung Hastalığı, bebeklerin dünyaya geldiği andan itibaren meydana gelen dışkı yapamama durumu olarak biliniyor. Kalın bağırsağın alt kısımlarında bulunan bazı sinir hücrelerinin gelişememesi ile oluşan bağırsak felci, çoğu anne baba tarafından da bilinmeyen bir sağlık problemi olarak gözlemleniyor. Memorial Diyarbakır Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Kemal Çiğdem, bu hastalığın önemine dikkat çekti. Günümüzde sıklıkla kabızlık ile de karıştırıldığını belirten Prof. Çiğdem, "Kabızlık sonradan oluşabiliyor fakat bağırsak felci ilk günden var olan bir sağlık sorunu olarak kabul ediliyor. Genel semptomları aynı olmakla birlikte birçok aile bu durumun tedavi edilebilir olduğundan da habersiz olabiliyor. Biz doktorlar için ise en önemli nokta hastalığın erken teşhis edilebilmesi oluyor. Erken teşhis edilen vakalarda cerrahi müdahale ile çocuklar için umut ışığı olabiliyoruz" dedi. Prof. Çiğdem, bebeklerin doğumdan sonra ilk 24 saat ile 48 saat aralığında gaitalarını çıkarabilmelerinin normal dışkılama sürecini ifade ederek, "İlk günlerde belirti göstermeyebilen Hirschsprung Hastalığıyla ilgili teşhis aşamasında bağırsakların görüntülenmesi ve biyopsi süreci ile ilerliyoruz. Erken tanı almak oldukça önemli, erken tanı ve tedavi ile cerrahi müdahale yapıyoruz ve başarı şansı oldukça yüksek olabiliyor. Ameliyatla çalışmayan bağırsak kısmı çıkarılabiliyor, çalışan kısımdan anüse doğru, bağırsakları getirip dikme işlemi yapılabiliyor" şeklinde konuştu. Tekrarlama ihtimali oldukça düşük olan Hirschsprung hastalığında başarı şansı oldukça fazla olabildiğini aktaran Prof. Çiğdem, "Fakat bazı durumlarda bu düşük oranı görebiliyoruz. Bu durumda tekrarlayan kabızlık atakları olabiliyor. Ameliyat ettiğimiz bebeklerin ailelerine önerimiz ameliyat sonrası da aynı hassasiyetle takip ve kontrollerini düzenli olarak gerçekleştirmeleri olacaktır. Bazı durumlarda kabızlık atakları da görülebilir. Bunu fark eden ebeveynler bizlere başvurmalılar. Sağlığına kavuşan bebekler bizim için her zaman mutluluk kaynağı oluyor" diye konuştu.
20 Eylül 2024 Cuma - 15:08 Japon uzmandan Alzheimer hastalarına öneriler Konyaaltı Belediyesi, günümüzde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelen Alzheimer hastalığına dikkati çekmek ve bu konuda farkındalık uyandırmak için ’Alzheimer Farkındalık Buluşması’ gerçekleştirdi. Etkinliğe katılan Japon Öğretim Üyesi İkuko Murakami, Alzheimer’e karşı Japonya’daki çalışmalar hakkında bilgi verdi. Konyaaltı Belediyesi, günümüzde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelen Alzheimer hastalığına dikkati çekmek ve bu konuda farkındalık uyandırmak için ’Alzheimer Farkındalık Buluşması’ gerçekleştirdi. Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Nöroloji Uzmanı Dr. Melih Vural, Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi İkuko Murakami ve Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Özlem Özgür, Alzheimer hakkında vatandaşları bilgilendirdi. Halk sağlığı buluşmaları Nazım Hikmet Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe 50 yaş üstünde çok sayıda vatandaşın yanı sıra Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan da katıldı. Konuşmacıları ve katılımcıları selamlayan Başkan Kotan, “Konyaaltı’mızda halk sağlığını çok önemsiyoruz. Bununla ilgili göreve geldiğimizden bu yana çok sayıda etkinlik yaptık. Biz her yaştaki dostumuzu önemsiyoruz ama özellikle sizin yaşınızdaki büyüklerimizi fazlasıyla önemsiyoruz. Alzheimer zor ve önemli bir hastalık. Bunu biliyoruz. Bu konuda bilinçlenmek ve bu konunun farkındalığını artırmak için sizlerle alanında uzman hocalarımızı bir araya getirdik. Umarım etkinliğimiz sizler için faydalı olur” dedi. “Keşke gençler de katılsaydı“ Etkinlikte Akdeniz Üniversitesi 60+ Tazelenme Üniversitesi Kurucu ve Gönüllü Öğretim Üyesi Nöroloji Uzmanı Melih Vural, vatandaşlara Alzheimerdan korunma yollarını anlattı. Nüfusun gerek ülkemizde gerekse dünyada giderek hızlandığını belirten Dr. Vural, 2050 yılında her 3 kişiden birinin 60 yaşında olacağını ifade etti. Uzun yaşamda önemli olan noktalardan birinin beyin sağlığını korumak olduğunu kaydeden Dr. Vural, “Beyin sağlığımızı korumaya, Alzheimerdan korunmaya erken yaşlardan itibaren başlamamız gerekiyor. Bakıyorum etkinliğimize çok sayıda kişi gelmiş ama keşke gençlerimiz de aramızda olabilseydi. Çünkü Alzheimer erken yaştan itibaren önlem alınması gereken bir hastalık. Yapılan bir araştırmada yeni doğan bebekten alınan kanda tarım ilaçları, hazır gıda paketleri gibi birçok zararlı madde tespit edilmiş. Çocuk zaten bu yükle hayata geliyor. Bu nedenle çocukluktan itibaren yeme alışkanlığı ve yaşam şekliyle insan Alzheimerdan korunmaya çalışmalı” dedi. “Ot ilacı çok tehlikeli” Yiyip içtiklerimizden yaşam şeklimize kadar her şeyin Alzheimere neden olabildiğine vurgu yapan Dr. Vural, nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda şu bilgileri verdi: “Sebzeler üretilirken ayrık otlar temizlensin diye ot ilacı diye bir ilaç atılıyor. Sebzelere bir şey yapmıyor, diğer otları temizliyor. Fakat o ilaç sebzelerin üzerinde kalıyor. Dünyada birçok yerde bu ilaç yasaklandı fakat Türkiye’de internetten bugün sipariş verin, yarın kapınızda. Bu Alzheimerdan kansere kadar birçok hastalığa neden oluyor. Bu nedenle sebzelerinizi aldığınızda yarım saat karbonatlı suda bekletin. Sirkede değil, karbonatta. Bakliyatlarda pektin denilen bir madde bulunuyor. Alzheimer hastalarına çok fazla bakliyat önermiyorum. Ama yiyeceklerse de düdüklüde pişirerek yesinler. Mangal tavsiye etmiyorum. Yanan ürünler çok tehlikeli, seviyoruz biliyorum. En iyi yemek kısık ateşte uzun sürede pişen tencere yemeğidir. Magnezyum beyin sağlığı için çok önemli. Egzersiz ve ketojenik diyet çok önemli. Gıdalarınızdan baharatı eksik etmeyin. Özellikle de sumağı.Ev yapımı turşu tüketin. Deniz balıkları, köy tavuğu ve yabanıl hayvan eti tüketin.” Murakami, Japon modelini anlattı Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi İkuko Murakami de, Japonya’da demans hastalarına nasıl bir bakım hizmeti verildiği ve Japonya’da bulunan Günlük Bakım Merkezi Kogure Gakuen hakkında bilgiler verdi. Japonların dünyada ömür ortalamasında 1. sırada yer aldığını ifade eden Murakami, Japonya’da 100 yaş üzerinde 90 bin kişi bulunduğunu, her 3 kişiden birinin ise 65 yaşında olduğunu söyledi. Yaşlanmaktan en çok korkulan şeyin Alzheimer olduğunu dile getiren Murakami, “Açıkçası ben de çok korkuyorum. Ama bundan korunmak için de yapılması gereken şeyler var. Onlara dikkat edeceğiz” dedi. Japonya’da demans hastalarına bakım hizmetlerinin çok gelişmiş olduğunu dile getiren Murakami, “Japonya’da hem huzurevleri gibi yatılı merkezler, hem de Alzheimer hastalarının günlük kalacağı bakım merkezleri bulunuyor. Bu merkezlerde hastalara örgü örme, satranç ve su doku oynatma, spor yapma gibi etkinlikler yapılıyor. Günlük Bakım Merkezi Kogure Gakuen’de ise hastalara üniversite eğitimi veriliyor. Çünkü beyni iyi çalıştıran eğitimler Alzheimerda çok önemli” diye konuştu. “Alzheimer hastası yer değiştirmemeli” Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Özlem Özgür de Alzheimer hastalarıyla nasıl yaşanması gerektiği konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Özgür, Alzheimer hastalığının uzun ve 7-24 bakım gerektiren bir hastalık olduğunu bu nedenle ailelerin zorlandıklarını dile getirdi. Alzheimer hastalarının evlerinde bakılması gerektiğini, bu hastaların çok fazla yer değiştirmemesi gerektiğine vurgu yapan Özgür, “Başka kişi bakacaksa bile evindeki ortamdan çıkarılmamalı. Çok fazla misafirliğe götürülmemeli. Çünkü gittiği yerde tuvalet banyoyu bulamadıklarında bu hastalar çok fazla kaygı yaşıyor” dedi. Etkinlik sonunda katılımcılar, günlük yaşantının koşuşturması içinde stresle baş etmeyi kolaylaştıran, dikkati yoğunlaştırarak odaklanmayı sağlayan mandala tekniğiyle duvara resim yaptılar.
20 Eylül 2024 Cuma - 14:18 Sinop’ta 112’ye yapılan çağrıların yüzde 71,99’u vakaya dönüşmeyen ihbarlar Sinop’ta 2024 yılında 112 Acil Çağrı Merkezi’ne gelen 195 bin 102 çağrının yüzde 71,99’unun vakaya dönüşmeyen ihbarlardan oluştuğu, asılsız ihbarda bulunan 14 şahıs hakkında idari para cezası uygulandığı açıklandı. Sinop’ta “Acil Çağrı Hizmetleri İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı” gerçekleştirildi. Toplantıda, 112 Acil Çağrı Merkezi’nin vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmesi için yapılması gerekenler gündeme getirildi. Kurumun çalışma sistemi, görevleri, iş ve işleyişi, acil çağrı hizmetlerinin daha etkin sunulması için yapılabilecekler ile birlikte acil çağrı hizmetleri veren kurumlar arasında koordinasyon ve iş birliğinin sağlanması ve olası doğal afet durumunda yapılacak müdahaleler ile ilgili fikir ve öneriler masaya yatırıldı. 14 şahıs hakkında idari para cezası Toplantıda konuşan Sinop Valisi Mustafa Özarslan, acil çağrı merkezlerinin, toplumun güvenliği ve sağlığı açısından son derece önemli olduğunu vurguladı. Özarslan, “2024 Yılında 112 Acil Çağrı Merkezi’ne gelen 195 bin 102 çağrının yüzde 71,99’u, vakaya dönüşmeyen ihbarlardan oluşmaktadır. 54 bin 645 çağrıya ise ivedilikle cevap verilerek ilgili kurumların ekipleri sevk edilmiştir. 112 Acil Çağrı Merkezi’ni gereksiz yere meşgul etmek ve asılsız ihbarda bulunmak fiillerinden dolayı 2023 yılında 11 şahıs hakkında, 2024 yılında ise 14 şahıs hakkında idari para cezası uygulanmıştır” dedi. 112 Acil Çağrı Merkezi’nin tanıtımı, bilgilendirilmesi, olay anında vatandaşların nasıl iletişim kuracağı ve asılsız ihbarların önüne geçilmesinde kurumsal iş birliğinin önemine dikkat çeken Vali Özarslan, bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerinin devam edeceğini sözlerine ekledi.
Eskişehir İl Sağlık Müdürü Yaşar Bildirici’nin ’Dünya İlk Yardım Günü’ açıklaması
13 Eylül 2024 Cuma - 12:02 Eskişehir İl Sağlık Müdürü Yaşar Bildirici’nin ’Dünya İlk Yardım Günü’ açıklaması Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici her yıl eylül ayının ikinci cumartesi günü kutlanan ’Dünya İlk Yardım Günü’ dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, bireylerde ilk yardım farkındalığını artırmayı ve temel ilk yardım bilgisini yaygınlaştırmanın amaçlandığını ifade ederek, acil durumlarda doğru müdahale ile hayatların kurtarılabileceğini hatırlattı. Toplumda bilinçli ilk yardım uygulamalarının yaygınlaştırılmasının önemine değinen Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, ilk yardımın hayat kurtarıcı bir bilgi ve beceri olduğunu vurguladı. Bildirici, her bireyin ilk yardım eğitimi almasının önemine dikkat çekerek, acil durumlarda yapılan doğru müdahalelerin hem hayatta kalma şansını artırdığını hem de komplikasyonları önlediğini belirtti. “İlk birkaç dakikanın hayati önemi var” Doç. Dr. Yaşar Bildirici, açıklamasının devamında ise şu bilgilere yer verdi: "Özellikle kalp durması, solunum yetmezliği ve ciddi yaralanmalar gibi durumlarda ilk birkaç dakikanın hayati önemi var. Bu nedenle halkımızın ilk yardım konusundaki farkındalığını artırmak ve eğitimler düzenlemek için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Ayrıca, Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Birimi tarafından, 2024 yılının ilk 8 ayında toplamda 5 bin 291 kişiye eğitim verildiğini açıkladı. Bu eğitimlerin 691’i İlk Yardım Eğitimi, 241’i İlk Yardım Güncelleme Eğitimi ve 4 bin 359’u İlk Yardım Farkındalık Eğitimi olarak gerçekleştirilmiştir. Bildirici, ayrıca 2024 yılının ilk 8 ayında özel ilk yardım eğitim merkezleri tarafından eğitilen bin 552 kursiyere teorik ve pratik sınavlar yapıldığını, başarılı olanlara ilk yardımcı belgeleri ve kimlik kartları verildiğini ifade etti. Doç. Dr. Bildirici, Dünya İlk Yardım Günü’nün sadece farkındalık oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumu bu konuda harekete geçirmeyi de hedeflediğini vurguladı. "Kazalar ve ani hastalık durumlarında, tıbbi yardım gelene kadar yapılacak doğru ilk yardım, hayat kurtarır. Bu bilgi ve becerilere sahip olmak, her bireyin topluma karşı sorumluluğunun bir parçasıdır."
Rahim ağzı kanser taraması hayat kurtarıyor
13 Eylül 2024 Cuma - 11:55 Rahim ağzı kanser taraması hayat kurtarıyor Kadın sağlığı takibinin önemli bir parçası olan rahim ağzı kanseri taramasının hayat kurtardığını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nigar Allahverdiyeva, “Rahim ağzı kanser taraması, rahim ağzı hücrelerindeki yüksek dereceli değişiklikleri kansere dönüşmeden önce tespit edebilir. Düşük dereceli değişiklikleri olan kadınlar, hücrelerinin normale dönüp dönmediğini görmek için daha sık takip edilebilir. Yüksek dereceli değişiklikleri olan kadınlarda ise tedaviler uygulanır” dedi. Liv Hospital Samsun Kadın Hastalıkları Kliniği’nden Opr. Dr. Nigar Allahverdiyeva, rahim ağzı kanser taraması hakkında bilgilendirdi. Rahim ağzı kanser taramasının, rahim ağzı hücrelerinde kansere yol açabilecek değişiklikleri bulmak için kullanıldığını dile getiren Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Tarama testi, servikal sitolojiyi (Pap testi veya pap smear olarak da bilinir), insan papilloma virüsü (HPV) testini veya her ikisini birden içerir. Rahim ağzı kanserine çoğu zaman HPV enfeksiyonu neden olur. HPV bir virüstür, rahim ağzı hücrelerine yerleşir ve onların değişmesine neden olabilir. Bazı HPV tipleri rahim ağzı kanserinin yanı sıra vulva, vajen, penis, anüs, ağız ve boğaz kanseriyle de ilişkilendirilmiştir” diye konuştu. “Bazı kadınlarda HPV kaybolmaz” Kansere neden olabilecek HPV tiplerinin ‘yüksek riskli tipler’ olarak bilindiğinin altını çizen Opr. Dr. Allahverdiyeva, “HPV tipleri çoğunlukla cinsel yolla kişiden kişiye bulaşır. HPV çok yaygındır. Cinsel açıdan aktif olan insanların çoğu, yaşamları boyunca HPV enfeksiyonu ile karşılaşır. Bu virüs sıklıkla hiçbir belirtiye neden olmaz ve çoğu insan enfekte olduğunu bile bilmez. Çünkü bağışıklık sistemi güçlü olan bireylerde vücut virüsten kendi kendine kurtulacaktır. Vücudun enfeksiyonla mücadele etme yeteneği nedeniyle çoğu HPV enfeksiyonu kendi kendine iyileşir. Bu kısa süreli enfeksiyonlar rahim ağzı hücrelerinde yalnızca hafif veya ‘düşük dereceli’ değişikliklere neden olur. HPV enfeksiyonu temizlendiğinde hücreler normale döner. Bazı kadınlarda HPV ortadan kaybolmaz. HPV enfeksiyonu uzun süre devam etmesini ‘kalıcı’ enfeksiyon olarak tanımlarız. Yüksek riskli HPV tipleri rahim ağzı hücrelerinde daha ciddi veya ‘yüksek dereceli’ değişikliklere neden olabilir. Bu yüksek dereceli değişiklikler, 1 veya 2 yıl boyunca tedavi edilmediği takdirde kansere dönüşme ihtimali daha yüksektir” şeklinde konuştu. Rahim ağzı hücrelerindeki yüksek dereceli değişikliklerin kansere dönüşmesi genellikle 3 ila 7 yıl sürdüğünü vurgulayan Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Rahim ağzı kanser taraması bu değişiklikleri kansere dönüşmeden önce tespit edebilir. Düşük dereceli değişiklikleri olan kadınlar, hücrelerinin normale dönüp dönmediğini görmek için daha sık takip edilebilir. Yüksek dereceli değişiklikleri olan kadınlarda ise tedaviler uygulanır. Rahim ağzı kanser taraması pap testini, HPV testini veya her ikisini birden içerir. Her iki test için rahim ağzından sürüntü örneği alınır. Tarama işlemi basit ve hızlıdır. Alınan sürüntü genellikle özel bir sıvıya konulur ve test için laboratuvara gönderilir. Pap testi için alınan numunede, anormal rahim ağzı hücrelerinin mevcut olup olmadığı incelenir; HPV testi için alınan numunede ise, en yaygın yüksek riskli HPV tiplerinin varlığı test edilir. Genellikle pap testi için alınan örnek HPV testi için de kullanılabilir. Bazen iki ayrı örnek alınır. Bu kullanılan pap testinin türüne bağlıdır” ifadelerini kullandı. “Taramadaki anormal bir sonuç kanser anlamına gelmez” Rahim ağzı kanser taraması kadın sağlığı takibinin önemli bir parçası olduğunu işaret eden Allahverdiyeva, “Taramaya 21 yaşında başlamalısınız. Hangi testleri ve ne sıklıkla rahim ağzı kanser taraması yaptırmanız gerektiği yaşınıza ve sağlık geçmişinize bağlıdır. 21-29 yaş arası kadınların her 3 yılda bir sadece Pap testi yaptırılması gerekir. 30 ila 65 yaş arası kadınların ise 2 seçeneği vardır; ya her 5 yılda bir Pap testi ve HPV testi (co-test) beraber yapılır ya da 3 yılda bir sadece Pap testi yapılabilir. Takiplerinde risk olmayan hastaların tarama takibi 65 yaşından sonra bırakılabilir” açıklamasında bulundu. "Hayat kurtarır” Birçok kadının rahim ağzı kanseri tarama sonuçlarının anormal olabileceğine dikkat çeken Allahverdiyeva, şu bilgileri verdi: “Ancak anormal bir sonuç, kanser olduğunuz anlamına gelmez. Servikal hücre değişikliklerinin sıklıkla kendi kendine normale döndüğünü unutmayın. Yüksek dereceli değişikliklerin bile kansere dönüşmesi genellikle birkaç yıl alır. Anormal bir tarama testi sonucunuz varsa, yüksek dereceli değişikliklerin veya kanserin gerçekten mevcut olup olmadığını öğrenmek için ek testlere ihtiyaç vardır. Ek testlerin sonuçları da yüksek dereceli değişiklikleri gösteriyorsa, anormal hücreleri çıkarmak için cerrahi tedaviler uygulanır. Diğer tarama testlerinde de olduğu gibi rahim ağzı kanser tarama sonuçları her zaman doğru değildir. Bazen hücreler normalken sonuçlar anormal hücreleri gösterir, buna ‘yanlış pozitif sonuç’ denir; anormal hücreleri mevcut olduklarında tespit edemediği durumda da yanlış negatif sonuç denir. Yanlış negatif veya yanlış pozitif sonuçların önlenmesine yardımcı olmak için testinizden önceki 2 gün boyunca duş yapmaktan, cinsel ilişkiden ve vajinal ilaç veya hijyen ürünleri kullanmaktan kaçınmalısınız. Unutmayın, rahim ağzı kanser taraması hayat kurtarır.”
Okullar açıldı, enfeksiyonlara dikkat
13 Eylül 2024 Cuma - 11:49 Okullar açıldı, enfeksiyonlara dikkat Kreş ve okul ortamında mikropların damlacık, hava yolu, temas veya oral yolla bulaştığını söyleyen Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ruken Tekdemir; okula giden çocukları enfeksiyondan korumak için neler yapılması gerektiğini anlattı. Tekdemir; "Kreşe ve okula başlayan çocuklarda özellikle iki yılda daha çok enfeksiyon hastalıklar görüyoruz fakat zaman geçtikçe bağışıklık sistemleri güçlendiği için enfeksiyon miktarı azalır. Çocukları bu enfeksiyonlardan korumak için öncelikle aşılar önemli. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan aşı programının her çocuğa yapılması gerekir. Aşılar koruyuculuk anlamında önemli" dedi. "El yıkama alışkanlık haline gelmeli" Enfeksiyonlardan korunmak için çocuğun hijyenine dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Ruken Tekdemir, enfeksiyonların bulaşmasını önlenmede en önemli noktalardan birisinin el temizliği olduğuna vurgu yaparak; "Okulda ve okul dışında el hijyeni her çocuğumuz için alışkanlık haline gelmeli. Bu konuda hem öğretmen hem de ailelerin çocuklara bu alışkanlığı kazandırmak için iş birliği yapması şart. Okullarda enfeksiyon bulaşması oral, damlacık yada temas yolu ile oluyor. Bunlardan en iyi korunmayı sağlayan şey ise bol su ve sabunla el yıkamak. Ortak alanlarda, oyunlardan sonra, beslenme öncesi ve sonrası çocukların el yıkaması alışkanlık haline gelmeli" ifadelerini kullandı. "Hasta olan çocuk istirahat etmeli" Hastalık belirtisi olan çocukların evde istirahat etmesi gerektiğinin altını çizen Tekdemir; "Hastalık belirtisi gösteren çocukların mutlaka evde istirahatinin sağlanması gerek böylece hem çocuğun iyileşmesi hızlanacak hem de diğer çocukların korunmasını sağlanacak. Çocuklara öksürme ve hapşırma sırasında kollarıyla ağızlarının kapatılmasını öğretmek de önemli bu sayede damlacık yoluyla bulaşan hastalıkları engeller. Okul dışında çocuklarımız için yapabileceğimiz diğer şeyler ise sağlıklı beslenme, egzersiz, açık alanda spor faaliyetleri, düzenli uyku ve tütün ürünlerine maruz kalmamaları olacaktır" diye konuştu.
Prostat kanserinden korunmak için 5 kural
13 Eylül 2024 Cuma - 11:44 Prostat kanserinden korunmak için 5 kural Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Erdal Kukul, prostat kanseriyle ilgili önemli bilgiler paylaştı. Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Erdal Kukul “15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalığı Günü” nedeniyle, prostat kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Prostatın, erkeklerde spermi besleyen ve taşıyan seminal sıvıyı üreten küçük ceviz biçimli bir bez olduğunu belirten Kukul, prostat kanseriyle ilgili de, “Prostatta oluşan kanserdir ve erkeklerde görülen en yaygın kanser türlerinden biridir. Prostat kanserinin bazı türleri yavaş büyür, prostat beziyle sınırlı kalır ve yayılmaz. Hatta sadece takip edilir ve hiç tedavi gerektirmeyebilir. Ancak, bazı prostat kanseri türleri agresiftir ve hızla yayılabilir” dedi. “8 erkekten 1’i prostat kanserine yakalanır” Prof. Dr. Kukul, 50 yaşın üzerinde olanlar veya ailesinde prostat kanseri öyküsü olanlar daha yüksek risk altında olabileceğini söyledi. Kukul, prostat kanserinin her zaman yaşamı tehdit edici olmadığına işaret ederek, “Ne kadar erken fark edilirse iyileşme olasılığı o kadar yükselir” diye konuştu. “Erken teşhis hayat kurtarıyor” Prostat kanserinde erken teşhisin önemine vurgu yapan Kukul, “Mesanenin altında ve rektumun önünde bulunan küçük ceviz şeklindeki bir bez olan prostatta gelişir. Bu küçük bez, spermin gebe kalma ve gebelik için sağlıklı kalmasını sağlayan, semenle karışan sıvıyı salgılar. Prostat kanseri ciddi bir hastalıktır. Neyse ki, prostat kanseri olan çoğu kişi, prostat bezlerinin ötesine yayılmadan önce teşhis edilir. Bu aşamadaki tedavi genellikle kanseri ortadan kaldırır. Prostat kanseri erken evrelerde belirti vermez. Çoğunlukla belirtiler kanserle birlikte olan normal prostat büyümesinin idrar yolunu sıkıştırmasıyla ortaya çıkar. İleri dönemlerde ise prostat kanserinin spesifik belirtileri daha çok kemik ağrılarıdır” ifadelerine yer verdi. “Obezite prostat kanserini tetikleyebilir” Prostat kanserinin nedeni genellikle bilinmediğini belirten Kukul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaş, ırk ve genetik durumlar yakalanma riskini artırabilir. Prostat kanserinin çoğu 50 yaş ve üzeri erkeklerde görülür. Siyahi erkeklerde daha yaygın ve Asyalı erkeklerde daha az yaygındır. Babası veya erkek kardeşi prostat kanserine yakalanan erkekler daha fazla risk altındadır. Son araştırmalar ayrıca obezitenin prostat kanseri riskini artırdığını göstermektedir.” “Erken evrede yakalanan prostat kanseri yüz güldürüyor” Prof. Dr. Erdal Kukul, prostat kanseri için tek bir tanı yöntemi olduğunu aktararak, “Prostatın fiziksel muayenesi, kan testleri (PSA), multiparametrik MR taraması ve biyopsi gibi birkaç tanı yöntemine başvurulmaktadır. Prostat kanseri tanısı alan hastalarda, hastanın genel sağlık durumu, hastalığın derecesi ve görülen bir şikayetin olup olmadığı gibi durumlara bakılarak tedavi belirlenir. Erken evrede hiçbir şikayeti olmayan hastalar gözlemlenerek hiçbir tedavi bile almayabilir, bazı prostat kanseri türlerinde ise erken evrelerde tedavi sayesinde prostat kanseri tamamen ortadan kaldırılabilir. Prostat kanserinde cerrahi, erken dönem prostat kanserinin en yaygın ve en başarılı tedavisidir. Cerrahi yaklaşımda amaç prostatın tamamının alınmasıdır. Cerrahi dışında radyoterapi vb (HIFU gibi) yöntemler prostat kanserinin tedavisinde uygulanmaktadır. Uygun vakalarda prostat çevresinde bulunan ve peniste sertleşmeye yardımcı olan sinirler korunabilir” dedi. Kukul, prostat kanserinden korunmak için düzenli prostat taramaları yaptırılması, ideal kilonun korunması, düzenli egzersiz ile besleyici bir diyet yapılması ve son olarak da sigaranın bırakılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Tavşanlı’ya yeni hastane müjdesi
13 Eylül 2024 Cuma - 11:34 Tavşanlı’ya yeni hastane müjdesi Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine yapılacak yeni hastanenin müjdesini AK Parti Kütahya Milletvekili Mehmet Demir verdi. Demir, Sağlık Bakanlığı tarafından ihalesi tamamlanan ve 4 Temmuz 2024 tarihinde yer teslimi yapılan projenin ayrıntılarını paylaştı. Yeni hastane binasının 5 bin 163 metrekarelik bir oturma alanına ve 19 bin 681 metrekarelik bir kapalı alana sahip olacağı açıklandı. Bu dev proje, Tavşanlı’nın sağlık hizmetleri açısından önemli bir dönüm noktası olacak. 75 yatak kapasiteli hastanede, 29 + 2 diyaliz ünitesi ile birlikte pek çok modern tıbbi alan bulunacak. Hastanede, 10 yataklı 1. Basamak Erişkin Yoğun Bakım, 4 yataklı 1. Basamak Yenidoğan Yoğun Bakım ve 6 yataklı 2. Basamak Yenidoğan Yoğun Bakım üniteleri yer alacak. Böylece, özellikle yenidoğan ve erişkin yoğun bakım ihtiyaçlarına cevap verebilecek modern bir sağlık tesisi inşa edilecek. Proje kapsamında, 40’tan fazla poliklinik odasının yer alacağı belirtildi. Bunun yanı sıra, çeşitli tıbbi alanlar da hastanede hizmet verecek. Yeni hastane binasının Tavşanlı halkının sağlık ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılaması bekleniyor. AK Parti Kütahya Milletvekili Mehmet Demir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Tavşanlı Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi’nde yeni yapılacak olan hastane binamızın ihalesi yapıldı ve 4 Temmuz 2024 tarihinde yer teslimi gerçekleştirildi. Bu yeni bina, 5163 metrekare oturma alanına ve 19681 metrekare kapalı alana sahip olacak. 75 yatak kapasiteli, 29+2 diyaliz ünitesi, 10 yataklı 1. Basamak Erişkin Yoğun Bakım, 4 yataklı 1. Basamak Yenidoğan Yoğun Bakım, 6 yataklı 2. Basamak Yenidoğan Yoğun Bakım ünitelerinin yanı sıra, 40’tan fazla poliklinik odası ve birçok tıbbi alan yer alacak. Tavşanlı ilçemize hayırlı olsun."
Deprem korkusunu Yozgat Sağlıklı Hayat Merkezinde yendi
13 Eylül 2024 Cuma - 10:27 Deprem korkusunu Yozgat Sağlıklı Hayat Merkezinde yendi Sağlık Bakanlığının tüm illerde başlattığı uygulama çerçevesinde Yozgat’ta da açılan Sağlıklı Hayat Merkezinde, 6 Şubat depreminden sonra Yozgat’a Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinden gelen çocuk, deprem korkusunu yendi. Yozgat’ta birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek, sağlığa yönelik risklerden birey ve toplumu korumak ve sağlıklı yaşam tarzını teşvik etmek amacıyla 2022 yılında hayata geçirilen sağlıklı hayat merkezi, vatandaşlara hizmet vermeye devam ediyor. Bu doğrultuda Yozgat İl Sağlık Müdürlüğü ek binasında hizmete açılan sağlıklı hayat merkezinde; beslenme, kronik hastalıklar ve fiziksel aktivite, kadın ve üreme sağlığı, kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezi (KETEM), ruh sağlığı, çocuk ve ergen sağlığı gibi birçok dallarda danışmanlık hizmeti veriliyor. Kişinin hayatını kolaylaştırmak ve yaşam kalitesini artırmak için verilen sağlık hizmetlerinden yılda binlerce kişi ücretsiz faydalanabiliyor. Kentte sağlıklı hayat merkezinin bilinirliği ve vatandaşların da ilgisi her yıl katlanarak artıyor. “Bize çok büyük katkıları oldu” Kurumun Yozgat’ta açılmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Sağlıklı Hayat Merkezi danışanlarından Arzu Nur Eser, gebelik sürecinden doğum sonrasına kadar birçok konuda merkezden yararlandığını belirterek, “Annelik zor bir süreç ve merkezdeki bu eğitimler gerçekten bize çok büyük katkılar sağladı, fazlasıyla bilinçlendik. Güzel bir şekilde bebeğimizi yetiştirmeye çalışıyoruz. Sağlıklı Hayat Merkezi’nin burada kurulmasından dolayı çok büyük mutluluk duyuyoruz. Bizim için çok iyi oldu” dedi. “Depremin etkilerinden kurtulmak için tercih ettik” 6 Şubat 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra Yozgat’a geldiğini belirten Hatice Yürek isimli danışan ise çocuğunun destek alması için sağlıklı hayat merkezini tercih ettiğini söyleyerek, “Çocuğumun daha iyi gelişmesi için merkezdeki çocuk gelişimciye getiriyorum. Buradan çok mutluyum. 6 Şubat depreminden sonra buraya Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinden geldik. Çocuğum çok korkuyordu, korkusunu atlatması için buraya geldik ve hocamız çocuğumuzun korkusunu yenmeyi başardı. Çok güzel de ilgileniyor, çok olumlu sonuçlar aldık, çocuğum buradaki aktivitelerle sosyalleşiyor. Çok güzel bir hizmet” şeklinde konuştu. “7-8 ay gibi bir sürede 25 kilogram verdim” Kilo sorunları nedeniyle sağlıklı hayat merkezini tercih ettiğini ifade eden Oğuz Sarıgeçili de 7-8 ay gibi bir süre sonunda 25 kilogram vererek sağlıklı hayata adım attığını söyledi. Sarıgeçili, “Çocukluktan itibaren uzun yıllardır kilo problemim vardı. Daha sonrasında Yozgat’ta Sağlıklı Hayat Merkezi kurulduğunu duydum, diyetisyen ve psikolog hizmeti olduğu söylendi. Sonrasında ben de diyetisyene başvurmak istedim. 125 kilogramdım ilk başvuru yaptığımda. Diyetisyenim ve benim çabalarımla 7-8 ay gibi bir sürede 25 kilogram verdim ve şu anda 100 kilogramım. Halen diyetime devam ediyorum ve sağlıklı bir şekilde hayatıma devam etmeye çalışıyorum. Verilen hizmetler kesinlikle çok kaliteli ve ulaşmakta çok kolay oluyor, randevuyu kolaylıkla bulabiliyoruz. Sağlıklı hayat merkezleri kurulduğu için çok mutluyum, burada insanlar sağlık buluyor” ifadelerine yer verdi. “Amacımız birinci basamak sağlık hizmetlerini desteklemek” Yozgat Sağlıklı Hayat Merkezi’nin 2022 yılından itibaren vatandaşlara ücretsiz hizmet verdiğini belirten Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Dr. Adalet Kübra Erkılıç ise, “Sağlık Müdürlüğümüz bünyesinde bulunan merkezimiz halkımızın sağlığını korumak, sağlıklı hayata teşvik etmek ve bu hizmetlere ulaşımı kolaylaştırmak için oluşturulan bir merkezdir. Sağlık Müdürlüğümüzün ek binasında hizmet veriyoruz ve hizmetlerimiz tamamen ücretsizdir. Buraya gelen danışanlarımız sağlığına kavuşuyor. Bakanlığımızın ‘Sağlığını koru harekete geç’ sloganı ile sağlığımızı koruyama yönelik hizmetlerde bulunuyoruz. Burada birçok alanda danışanlarımıza hizmet veriyoruz. Amacımız burada birinci basamak sağlık hizmetlerini ve aile hekimliklerini güçlendirmek ve desteklemek. Danışanlarımız bize telefon ve aile hekimlikleri aracılığıyla rahatlıkla ulaşabiliyorlar” dedi.
KBB Uzmanı Özbay: "Sosyal medyanın sık kullanılmasından sonra estetik burun ameliyat talepleri de arttı"
13 Eylül 2024 Cuma - 10:16 KBB Uzmanı Özbay: "Sosyal medyanın sık kullanılmasından sonra estetik burun ameliyat talepleri de arttı" Sosyal medyanın sık kullanılmasından sonra burun ameliyatlarının arttığını belirten Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, kemik gelişim yaşı tamamlanmadan yapılan ameliyatlarda burunda şekil bozukluğu olabileceğini söyledi. Elazığ Medilines Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, son zamanlarda artan burun ameliyatları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Burun ameliyatlarının sık bir şekilde yapılığını aktaran Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, "Özellikle sosyal medyanın sık kullanılmasından sonra bütün dünyada ve ülkemizde rinoplasti ameliyatlarına aşırı bir talep olmaya başladı. İnsanların estetik kaygıları her geçen gün daha da artmaktadır. Eskiden sadece nefes alma problemiyle ilgili talepler varken bugün nefes alma problemlerinin yanında burun şekliyle ilgili talep de oldukça yoğunlaştı. Buna bağlı olarak insanlar bir an önce hayal ettikleri burunla yaşamak istediklerinden dolayı rinoplasti ameliyatlarını olabilecek en erken yaşta olmaya çalışıyorlar. Burada da önemli olan şahsın kemik gelişmesini tamamlamış olması gerekiyor. Bu kemik yaşı erkeklerde 17 yaş sonu, kadınlarda ise 16 yaş sonudur. Eğer nefes almada ciddi bir sıkıntı varsa ailenin onayıyla burun ameliyatı bir sene daha öne alınabilir. Onun dışında kemik gelişiminin tamamlanmasını beklemek gerekmektedir" dedi. "Kemik yaşı tamamlanmayan ameliyatlarda şekil bozuklukları görülebilir" Bu ameliyatlarda ister istemez burundaki gelişme noktalarına müdahalelerin olduğunu da belirten Op. Dr. Özbay, "Bu müdahaleler sonucunda burnun istenilen büyüklüğe ulaşamama problemlerinin yanında büyüme noktalarının kayması nedeniyle ileride burunda eğilmeler ve istenmeyen şekil bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle en güzeli kemik gelişiminin ve burun iskelet yapısının tamamlandıktan sonra ameliyat yapılması daha uygundur" ifadelerini kullandı.
Yeniköylüler, ilk yardım ve sağlık konularında bilgilendirildi
13 Eylül 2024 Cuma - 10:08 Yeniköylüler, ilk yardım ve sağlık konularında bilgilendirildi Aydın’ın Kuşadası ilçesinde ’Sağlığınız için köylerdeyiz’ sloganıyla gerçekleştirilen sağlık kontrollerin son durağı Yeniköy Mahallesi olurken, vatandaşların sağlık ölçümleri yapıldı. Aydın İl Sağlık Müdürlüğü koordinesinde ilçe sağlık müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen bilgilendirme ve sağlık taraması çalışmaları aralıksız devam ediyor. Bu çerçevede Kuşadası’na bağlı Yeniköy Mahallesi’nde ’Sağlığınız için köylerdeyiz’ sloganıyla sağlık kontrolü etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte tansiyon, şeker, satürasyon ölçümü, sigarasız yaşam, boy-kilo indeksi, bel çevresi ölçümü sağlıklı beslenme, el hijyeni, ağız ve diş sağlığı, kanser taramaları, organ bağışı, gebe sınıfı, çocuk izlemi, keneyle mücadele gibi sağlık taramaları yapıldı. Ayrıca Heimlich manevrası, böcek sokmalarında müdahale, deniz canlıları ile temasta müdahale gibi konularda da ilk yardım eğitimleri verilirken, Sosyal Hizmet Merkezi ekiplerince de KADES ve yapılan diğer çalışmalar hakkında bilgilendirmeler yapıldı.. Konu ile ilgili Kuşadası Kaymakamlığı’ndan yapılan açıklamada “İlçe Sağlık Müdürlüğümüzün ‘Sağlık için köylerdeyiz’ etkinlikleri kapsamında Yeniköy’de vatandaşlarımıza sağlık taramaları ve sağlık hizmetleri ile Sosyal Hizmet Merkezimizce KADES ve yapılan diğer çalışmalar hakkında bilgi paylaşımı yapılmıştır” ifadeleri yer aldı.
KBB Uzmanı Özbay: "Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte estetik burun ameliyat talepleri de arttı"
13 Eylül 2024 Cuma - 10:04 KBB Uzmanı Özbay: "Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte estetik burun ameliyat talepleri de arttı" Sosyal medyanın sık kullanılmaya başlamasından sonra burun ameliyatlarının arttığını belirten Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, “Kemik gelişim yaşı tamamlanmadan yapılan ameliyatlarda burunda şekil bozukluğu olabileceğini söyledi. Elazığ Medilines Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, son zamanlarda artan burun ameliyatları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Burun ameliyatlarının sık bir şekilde yapılığını aktaran Op. Dr. Ahmet Sacit Özbay, “Özellikle sosyal medyanın sık kullanılmasından sonra bütün dünyada ve ülkemizde rinoplasti ameliyatlarına aşırı bir talep olmaya başladı. İnsanların estetik kaygıları her geçen gün daha da artmaktadır. Eskiden sadece nefes alma problemiyle ilgili talepler varken bugün nefes alma problemlerinin yanında burun şekliyle ilgili talep de oldukça yoğunlaştı. Buna bağlı olarak insanlar bir an önce hayal ettikleri burunla yaşamak istediklerinden dolayı rinoplasti ameliyatlarını olabilecek en erken yaşta olmaya çalışıyorlar. Burada da önemli olan şahsın kemik gelişmesini tamamlamış olması gerekiyor. Bu kemik yaşı erkeklerde 17 yaş sonu kadınlar da ise 16 yaş sonudur. Eğer nefes almada ciddi bir sıkıntı varsa ailenin onayıyla burun ameliyatı bir sene daha öne alınabilir. Onun dışında kemik gelişiminin tamamlanmasını beklemek gerekmektedir” dedi. "Kemik yaşı tamamlanmayan ameliyatlarda şekil bozuklukları görülebilir" Bu ameliyatlarda ister istemez burunda ki gelişme noktalarına müdahalelerin olduğunu da belirten Op. Dr. Özbay, “Bu müdahaleler sonucunda burunun istenilen büyüklüğe ulaşamama problemlerinin yanında büyüme noktalarının kayması nedeniyle ileride burun da eğilmeler ve istenmeyen şekil bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle en güzeli kemik gelişiminin ve burun iskelet yapısının tamamlandıktan sonra ameliyat yapılması daha uygundur” cümlelerini kullandı.