SAĞLIK
Diyaliz hastaları için yeni merkez: Artık ilçe değiştirmek zorunda kalmayacaklar 27 Eylül 2024 Cuma - 16:16:26 Samsun 19 Mayıs İlçe Devlet Hastanesi’nde 5 cihaz kapasiteli diyaliz merkezi düzenlenen törenle açıldı. Diyalize girmek için ilçe değiştirmek zorunda kalan hastalar, yeni merkezle birlikte artık diyalize daha kolay ulaşacaklar. Sağlık Bakanlığı’na bağlı 19 Mayıs İlçe Devlet Hastanesi’nde diyaliz ünitesi hizmete girdi. Diyaliz merkezi, böbrek yetmezliği çeken ilçedeki hastalara daha kolay diyaliz hizmeti alma imkanı sağlayacak. Merkezin açılışında konuşan İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Uras, "19 Mayıs İlçe Devlet Hastanemizde diyaliz ünitesinin açılışını yaptık. İlçede yaşayan diyaliz hastalarımızdan 17’si Bafra’da, 19’u da Samsun’da diyaliz hizmeti almaktaydı. Buradaki hasta yoğunluğunu tespit ettikten sonra insanların daha konforlu ve daha güzel hizmet alması için diyaliz ünitesi açmayı planladık. Şu an için 5 artı 1 olarak diyaliz hizmeti sunmayı planlıyoruz. 16 hastamız diyaliz ünitesinden hizmet almaktadır. Bu rakam hızlı bir şekilde 20’ye çıkartılacak. Daha sonra 2 tane daha diyaliz cihazı alarak burada 28 hastaya diyaliz hizmeti sunmayı düşünüyoruz. Hastalarımız da burada hizmet almaktan çok memnun olduklarını ifade ettiler” dedi. 19 Mayıs Kaymakamı İbrahim Civelek ise "Bugün 19 Mayıs ilçemiz için son derece önemli bir gün. Yeni diyaliz ünitemizle vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine daha hızlı, daha kolay ve daha az zahmetle ulaşmasını sağlayacağız. Böbrek yetersizliği çeken vatandaşlarımız, daha kısa süre içerisinde hastaneye erişmiş olacaklar" diye konuştu. Konuşmaların ardından kurdele kesimi yapıldı. Protokol üyeleri diyaliz hastalarına çeşitli hediyeler verdi. Açılış programına ayrıca Canik Kaymakamı Şeref Aydın, 19 Mayıs Belediye Başkanı Osman Topaloğlu, 19 Mayıs Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Akif Gün, Bafra Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Alaiddin Domaç ve sağlık çalışanları katıldı.
Turist diyaresi çocuklarda hayati risk oluşturabilir
18 Ağustos 2024 Pazar - 10:59 Turist diyaresi çocuklarda hayati risk oluşturabilir Tatil dönüşü artan turist ishalleri, özellikle çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Medipol Sağlık Grubu’ndan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Güzel, sıvı kaybı ve beslenme bozukluklarına karşı aileleri uyardı. Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte, turist ishalinin çocuklarda görülme sıklığı artış gösterdi. Medipol Bahçelievler HastanesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Güzel, havuzlar, denizler, iyi yıkanmamış taze sebze ve meyveler ile bozulma eğilimli gıdaların bu durumun başlıca nedenleri arasında olduğunu belirterek özellikle çocukların yaz tatili boyunca sık tükettiği ketçap ve mayonez gibi yiyeceklerin derisk oluşturduğunu dile getirdi. Turist ishalinin, genellikle karın ağrısı, kusma, bulantı, halsizlik ve ateş gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Güzel, bu durumun seyahat esnasında olduğu gibi eve dönüş sonrasında da ortaya çıkabileceğini ifade etti. Bu şikayetlerin artış gösterdiği de son günlerde gözlemleniyor. “Besin ve sıvı gıdalarını almış olması çok önem arz ediyor“ Turist diyaresinin çocuklarda kusma, bulantı, halsizlik ve ateş gibi semptomlar ile görülebileceğini vurgulayan Medipol Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Güzel, “Son günlerde tatil dönüşüyle beraber toplumda sıklıkla artan turist diyareleriyle çokça karşılaşmaktayız. Havuzlar, denizler, iyi yıkanmamış taze sebze ve meyveler, onun dışında bozulma eğilimli bazı gıdalar, ketçap, mayonez gibi çocukların yaz tatili boyunca en sık tükettiği yiyecekler bunlar arasında yer almakta. Peki turist diyaresi dediğimiz olay nedir? Genellikle ishal ataklarıyla kendisini gösterir. Çocuklarınızda özellikle karın ağrısı, kusma, bulantı, halsizlik, ateş gibi durumlar söz konusu olabilir. Böyle bir durum seyahat esnasında olduğu gibi eve dönüşten sonra da ortaya çıkabilir. Peki böyle bir çocukla karşılaştığımızda biz nelere dikkat etmeliyiz? Özellikle besinlerini almış olması, sıvı gıdasını almış olması çok önem arz ediyor” diye konuştu. “Bakteriler, parazitler ve viral enfeksiyonlar sebep olabiliyor” Özellikle 2 yaş altı çocuklarda hayati tehlike oluşturabilecek noktalara gidebileceğini ifade eden Prof. Dr. Güzel, böyle bir durumda mutlaka çocuk hekimine başvurulması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Güzel, “Dehidratasyon dediğimiz sıvı kaybı çocuklarda vücudun direncinin daha da düşmesine neden olabiliyor. Böyle bir durumla karşılaşırsak ilk yapacağımız şey çocuğumuzun beslenmesini sağlamak. Kusma atakları, ateşler, karın ağrısı ve krampların fazla ve besin gıdasının giderek azaldığı durumlar söz konusu olduğunda bir çocuk hekimine mutlaka başvurmalısınız ve gereken tedaviyi almalısınız. Bunların içerisinde turizm yerlerinde neden olan etkenleri düşündüğümüzde bakteriler, parazitler, viral enfeksiyonlar daha ön planda çıkıyor. Özellikle 2 yaş altı çocuklarda sıvı kaybının, ateşin ve kusmanın, beslenmenin hayati tehlikeyi arz edebilecek durumlara kadar gelebilecek olmasından dolayı buna önem vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. (EK-
Aldıkları ilk yardım eğitimi sayesinde hayat kurtarıyorlar
18 Ağustos 2024 Pazar - 10:52 Aldıkları ilk yardım eğitimi sayesinde hayat kurtarıyorlar Gaziantep’te sağlık kurumlarının yanı sıra emniyet ve jandarma personeli de aldıkları ilk yardım eğitimi ile vatandaşların hayatlarına dokunuyor. Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğünün yeni hizmet binasında Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığına bağlı “İlk Yardım Eğitim Merkezi” açıldı. Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı “İlk Yardım Eğitim Merkezi”nde İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı kurumların personelinin yanı sıra İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve diğer kamu kuruluşlarının personeline gelen talepler doğrultusunda sertifikalı ilk yardım eğitimleri ücretsiz veriliyor. Merkezde katılımcılara yaşanabilecek muhtemel ilk yardım durumuna müdahale edebilmeleri amacıyla teorik eğitimlerin yanı sıra uygulamalı eğitim veriliyor. Son 1 yılda 932 kişiye eğitim verildi Bu kapsamda son bir yıl içerisinde Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü tarafından sağlık kurumları dışında emniyet ve jandarma başta olmak üzere 506 kişiye ilk yardım eğitimi ve 426 kişiye de ilk yardım farkındalık eğitimi verildi. Yeni ilk yardım eğitim merkezinin hem fiziki şartlarının daha uygun olması hem de ulaşımın daha rahat olmasıyla verilecek eğitim ve kursiyer sayısının artması hedefleniyor. Merkezde eğitimler ise ilk yardım eğitmen sertifikasına sahip sağlık personeli tarafından veriliyor. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı “İlk Yardım Yönetmeliği”ne göre “test ve uygulamalı” olarak verilen eğitimler sonucunda yapılan sınavlarda başarılı olanlara “İlk Yardımcı Belgesi” sertifikası veriliyor. Okullar başta olmak üzere birçok alanda ilk yardımın hayat kurtardığını söyleyen Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, emniyet ve jandarma personeli ile kamu kuruluşlarındaki personele ilk yardım eğitimi vererek toplumda farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını söyledi. Öncelikli olarak İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı personeline, ayrıca gelen talepler doğrultusunda diğer kamu kuruluşlarının personeline de sertifikalı ilk yardım eğitimlerinin ücretsiz olarak verildiğini bildiren Şahin, “Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü yeni hizmet binamızda Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı ‘İlk Yardım Eğitim Merkezi’ni kapasitesini artırarak açtık. Merkezimizde emniyet ve jandarma personelimize 2 gün sürecek hem teori hem pratik eğitimleri veriyoruz” dedi. İlk yardımın, herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren durumlarda sağlık görevlileri gelinceye kadar hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini engellemek amacıyla olay yerinde tıbbi araç gereç olmadan yapılan ilaçsız uygulamalar olduğunu belirten Şahin, bu kapsamda verilen eğitimler ile doğru ilk yardım müdahalelerinin öğretildiğini belirtti. Kaza yerinde ilk 5 dakika içerisinde uygulanacak etkili bir ilk yardım ile ölümlerin ve hayati risklerin önlenmesinin mümkün olduğunu ifade eden Şahin, “İlk yardım istenmeyen durumlara karşısında profesyonel sağlık ekibi gelinceye kadar mevcut şartlar içerisinde ilaçsız yapılabilecek bir takım işlemler ve uygulamaları içeriyor. Yapılacak o basit işlemlerin ne kadar basit gibi görünse de aslında hayat kurtaracak ciddi sonuçlara vesile olacak uygulamalardır. Daha çok toplumla iç içe olan kalabalık ortamlarda bulunan kurumlarımıza biz ücretsiz olarak bu eğitimleri yaygınlaştırarak veriyoruz” diye konuştu. Münifpaşa Ortaokulu Müdürü Cengiz Temiz de aldığı eğitim sayesinde okullarındaki bir öğrenciye müdahale ettiklerini söyledi. Öğrencilerinden yemek sırasında birinin nefes borusuna kaçan yemek nedeniyle boğulma tehlikesi yaşadığını anlatan Temiz, hızla gelişen duruma anında müdahale ettiğini ve ilk yardım eğitimi sayesinde heimlich manevrasını başarıyla uygulayarak öğrencisini kurtardığını ifade etti. Eğitime İl Emniyet Müdürlüğünden katılan İbrahim Bey ise merkezdeki eğitimlerin önemli olduğunu ve herkesin ilk yardım eğitimi alması gerektiğini belirtti.
Vitamin ve mineral eksikliği birçok hastalığa sebep olabiliyor
18 Ağustos 2024 Pazar - 10:46 Vitamin ve mineral eksikliği birçok hastalığa sebep olabiliyor İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serdal Baysal, görme bozukluğu, kansızlık, stres, uykusuzluk, cilt problemleri ve sinir hastalıkları gibi vücutta meydana gelen ani değişimler ve anlam verilemeyen hastalıkların vitamin eksikliklerinden kaynaklanabileceğini söyledi. Medicana Bursa Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serdal Baysal, sağlıklı beslenen kişilerde genellikle vitamin ve mineral eksikliğinin pek gözlenmediğini ifade ederken, sağlıksız beslenenlerde ise metabolizma için gerekli maddelerin eksiklikleriyle beraber değişik şikâyetler ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Vitamin ve minerallerin vücudun kendi yapamadığı, gıdalarla veya değişik preparatlar şeklinde dışarıda alındığını ifade eden Dr. Serdal Baysal, "A vitamini, vücutta eksikliği oluşursa, ciltte kuruluk, yüksek tansiyon, saç ve tırnak kırılmaları, görmede bozukluk, halsizlik ve enfeksiyonlara karşı dirençsizlik oluşabilir. B1 vitamini eksikliğinde dolaşım sistemi, sinir sistemi, sindirim bozukluğu ve halsizlik oluşabilir. B6 vitamini eksikliğinde de sinir sistemi ve halsizliğin yanı sıra böbrek taşı oluşumu ve kansızlık görülebilmektedir. B12 vitamininin eksikliğinde ise alzaymır gibi kalıcı sinir sistemi bozuklukları ortaya çıkabilir" dedi. Magnezyum eksikliğinin sık rastlanan bir sağlık sorunu olmadığını ifade eden Baysal, "Şeker hastalığı, kronik alkolizm, sigara kullanımı, kanser, mide bağırsak sistemi hastalıkları, böbrek hastalıkları ve bazı ilaçların kullanımı magnezyum eksikliğine sebep olur. Magnezyum ihtiyacını karşılamak için ise koyu yeşil sebzeler, tam tahıllı ekmek, fındık, fıstık, badem, susam, muz, maden suyu, soya fasulyesi ve kuruyemiş gibi besinler tüketilmelidir. Demir minerali eksikliği ise iç hastalıkları polikliniklerinde en sık karşılaşılan sorunlardan bir tanesidir. Demir eksikliği anemisi halk arasında kansızlık olarak da bilinir. Demir eksikliği anemisi başta mide bağırsak sistemi kanserleri olmak üzere pek çok önemli hastalığın ilk belirtisi olabilir. Kırmızı et, kuru baklagiller, tavuk eti, balıketi, yumurta, kuruyemiş, yeşil yapraklı sebzeler ve meyveler tüketilmeli. Kahve, çay, süt, posalı gıdalar demir emilimini bozdukları için demir eksikliğine sebep olurlar" diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı ’maymun çiçeği rehberi’ yayımladı
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 16:43 Sağlık Bakanlığı ’maymun çiçeği rehberi’ yayımladı Sağlık Bakanlığı, dünyada hızla yayılım gösteren maymun çiçeği virüsü ile ilgili rehber yayımlandı. Sağlık Bakanlığı tarafından Afrika kıtasından çıkan ve hızla dünyanın birçok yerine yayılım gösteren ‘Maymun Çiçeği’ virüsüne ilişkin rehber yayımlandı. Hastalığın temasla bulaştığı vurgulandığı rehberde, "İnsandan insana bulaşmada uzun süreli yakın ten tene temas önemlidir. Enfekte kişinin sekresyonları ile direkt temas cilt lezyonları ile bütünlüğü bozulmuş deri veya mukozalarla doğrudan temas veya yakın zamanda cilt lezyonlarından kontamine olmuş nesnelerle yakın temas diğer bulaş yollarıdır. Bu tür temas genel olarak aynı evi paylaşan kişilerde, kapalı ortamlarda çok uzun süre yakın mesafede bulunanlarda ve enfekte kişiyle kişisel koruyucu ekipman kullanmadan temas eden sağlık çalışanlarında risk oluşturur” ifadeleri yer verildi. Maymun Çiçeği belirtileri Virüsün PCR testi ile kesin olarak tespit edildiği belirtilirken rehberde, hastalığın belirtileri de yer aldı. Maymun çiçeği belirtileri ise, “M-Çiçeğinin kuluçka süresi, riskli temastan semptomların başlangıcına kadar olan süre, genellikle 6-14 gün olmakla birlikte 1-21 gün arasında değişebilir. Bir hayvan ısırığı veya tırmalaması öyküsü olan kişiler, dokunsal-temasla maruziyete sahip olanlardan daha kısa bir kuluçka süresine sahip olabilir” bilgileri yer aldı.
Sigara kullananlarda ’erken menopoz’ riski
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 10:22 Sigara kullananlarda ’erken menopoz’ riski Türkiye’de ortalama menopoz yaşı 47 ancak süreç bazı etkenler sebebiyle 40 yaşına kadar indiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Müzeyyen Uyanık, erken menopoza sebep olan faktörlerin başında ise sigara kullanımı geldiğini söyledi. Sigara kullanan kadınlara erken menopoz uyarısında bulunan Medicana Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Müzeyyen Uyanık, 40 yaş öncesi ortaya çıkan menopozun ’erken menopoz’ olduğunu açıkladı. Menopoz döneminin ortalama 40 yaş sonrası kadınlık hormonunun azalması ile başladığını ifade eden Uyanık, sigara ve benzeri unsurların bunu hızlandırdığına dikkat çekti. Sigara kullanan kadınlara erken menopoz uyarısında bulunan Medicana Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Müzeyyen Uyanık, "Menopoz bir kadın için en önemli yaş dönemlerinden biridir. Yaşlanmanın başlangıcı olarak bilinmesinin aksine kadın hayatının doğal safhalarından biri olarak düşünülmesi gereken bir dönemdir. Menopoz, 12 ay boyunca adet görememe durumudur. Ortalama 40 yaş sonrası kadınlık hormonunun azalması ile başlıyor. Ortalama menopozun görülme yaşı Türkiye de 47-49 iken, dünyada 51-55 yaşlar arasıdır. Bu süreç, neredeyse kadının yaşantısının üçte birini kapsayan dönem olduğundan, bu dönemi sağlıklı geçirmek çok önemlidir" diye konuştu. Menopoza giriş yaşının genetik durum ve sigara gibi faktörlerden etkilendiğinin altını çizen Uyanık, "Sigara kullanıldığında ortalama 2 yıl olarak menopoz yaşı geriye gitmektedir. Menopoz döneminde kadınlık hormonu östrojen azalmasına bağlı olarak erken ve geç dönemde çeşitli sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Bunlara bakacak olursak, sıcak basması özellikle geceleri görülen terleme, çarpıntı, uykusuzluk, sinirlilik, ruh hali değişiklikleri, unutkanlık, halsizlik, cinsel istekte azalma, idrar tutamama, idrar kaçırmaya kadar giden sağlık problemleri yaşanabilmektedir. Uzun dönemde ise kemik erimesi, kalp-damar hastalıkları görülebilen sıkıntılardandır" dedi. Kadınlara bu dönemde her gün 30 dakikalık yürüme ve basit ağırlık kaldırma, kas güçlendirici hareketler yapmalarını tavsiye eden Uyanık, "Yaz aylarında güneş ışığından faydalanmak faydalı. Beslenme önemli. Yüksek proteinli, yağ oranı az lif ve kalsiyumdan zengin beslenmek gerekiyor. Süt, yoğurt, peynir tüketimi artırılarak diyet ile kemik kaybı önlenmeye çalışılır. Hormon tedavisi önemlidir. Hastalara en düşük en etkili dozda hormon tedavileri uygulanarak, menopoz şikayetlerinin ve kemik erimesi problemlerinin önüne geçilebilir. Alt ürogenital bölgedeki sıkıntılarda kullandığımız lokal hormon tedaviler, cinsel ilişkide ağrı hissini azaltmaktadır. Menopoz sonucu gelişen sık idrara çıkma, zor idrara çıkma, idrar kaçırma gibi şikâyetlerde düzelme sağlar" şeklinde konuştu. Bu dönemlerde meme ve jinekolojik kanserlerin de sık görüldüğünü belirten Uyanık, "Menopoza geçiş ve menopoz sonrası dönemin sağlıkla geçirilebilmesi için kadınların yılda bir kez sağlık kontrollerinin yapılması lazım. Meme kanseri açısından mamografi, rahim ve rahim ağzı kanserleri açısından jinekolojik ultrasonografinin yapılması ve smear taraması yapılması gerekmektedir" dedi.
Prof. Dr. Şen: “Beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısında artış var”
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 10:05 Prof. Dr. Şen: “Beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısında artış var” Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, son yıllarda beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısının Türkiye’de artış gösterdiğini söyledi. Türkiye’de son yıllarda beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayılarında artış görüldü. Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, İhlas Haber Ajansı’na konu hakkında açıklamalarda bulundu. “Tansiyonunuz yükseliyorsa siz tansiyon hastasısınız” Tansiyon hastası olduğunuzu anlamanın birkaç yolu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Orhan Şen, “Günümüzde beyin kanamasına bağlı felçli hasta sayısında artış var, beyin kanamasının en sık yaşanma durumu kafa travmaları olsa da, önlenebilir beyin kanamaları yüksek tansiyon ile meydana geliyor. Eğer sinirlendiğinizde, strese girdiğinizde ya da hamilelik döneminde tansiyonunuz yükseliyorsa siz tansiyon hastası olabilirsiniz. Bunun için de kardiyoloji uzmanına veya nefroloji uzmanına görünerek yirmi dört saatlik tansiyon takibi yaptırarak tansiyon hastası mıyım, değil miyim sorusunun cevabını öğrenmek mümkün” ifadelerini kullandı. “Böbrek hastalığı da olabilir” Beyin damarındaki anevrizmanın beraberinde polikistik böbrek hastalığını da getirebileceğini ifade eden Prof. Dr. Orhan Şen, daha sonra şunları söyledi: “Bunlar genelde ailevi seyredebiliyor. O nedenle bir ailede beyinde damarda anevrizma, baloncuk varsa diğer aile fertlerinin de mutlaka beyin cerrahisi uzmanına veya nöroloji uzmanına muayene olmalarında fayda var ve artık teknoloji ilerledi. Beyin MR anjiyo adını verdiğimiz teknik imkanlarla büyük bir oranda beyin damarında anevrizma var mı yok mu, Baloncuk var mı yok mu söyleyebiliyoruz.” “Beyin kanamasından kaçınmak için hafif sporlar yapılmalı” Beyin kanamasında kaçınmak için öncelikle tansiyon hastası olup olunmadığının öğrenilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Orhan Şen, “Eğer tansiyon hastasıysanız mutlaka ve mutlaka ilaç kullanmamız zayıflamamız, kilo vermemiz ve yürüyüş yapmamız gerekiyor. Ağır sporlardan kaçınmamız gerekiyor” diye konuştu.
Ses estetiği operasyonu olan erkek hasta, tiz sesinden kurtuldu
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 09:59 Ses estetiği operasyonu olan erkek hasta, tiz sesinden kurtuldu Erkek hastanın çok tiz olan sesi, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uyanık gerçekleştirilen ‘Larenks’ ameliyatı ile kalınlaştırıldı. Sesi çok tiz olduğu için mutsuz olan 39 yaşındaki erkek hasta, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde geçirdiği ‘Larenks’ ameliyatı ile sesini kalınlaştırdı. Kıbrıs’ta ilk kez gerçekleştirilen ameliyatı Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferhat Erişir ve ekibi gerçekleştirdi. Yaklaşık 45 dakika süren operasyon sırasında, ses tellerinin gerilimi ayarlanarak hastanın arzu ettiği ses tonu elde edildi. Ameliyat boyunca uyanık kalan hasta, başarılı ve sorunsuz geçen ameliyatın ardından istediği ses tonuna sahip oldu. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen ‘Larenks’ ameliyatı, hastanın operasyon sırasında sesindeki değişiklikleri anında duymasına imkan tanıyor. Bu sayede, hasta ve hekim birlikte en uygun ses tonuna karar verebiliyor. Ses kalınlaştırma ameliyatı sonrasında, diğer ses değiştirme operasyonlarının aksine, hastanın sesini dinlendirmesine gerek kalmazken hasta hemen konuşmaya başlayıp, aynı gün taburcu ediliyor. Prof. Dr. Ferhat Erişir: “Bu tür operasyonlar kişisel istekler doğrultusunda yapılsa da süreç her zaman uzman görüşüyle yönetilmeli” Operasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Ferhat Erişir, “Bu tür operasyonlar kişisel istekler doğrultusunda yapılsa da, her zaman bir kulak burun boğaz uzmanına danışmak ve riskleri göz önünde bulundurmak önemlidir” dedi. Sesin, yaşa, cinsiyete ve fiziksel yapıya uygun olmasının toplumsal ve kişisel algı açısından önem taşıyabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Erişir, bu nedenle sesin tonunu değiştirmek için cerrahi veya cerrahi dışı yöntemlerle yapılan ses estetiği uygulamalarının kişilerin hayatını kolaylaştırdığını söyledi. Uzman hekimler tarafından gerçekleştirilen ses estetiği operasyonu öncesinde hastanın ses tellerinin incelendiğini, ses analizi yapıldığını belirten Prof. Dr. Erişir, ‘Laringostroboskopi’ yöntemiyle kişinin ses tellerini görüntülediklerini ifade etti. “Ses inceltme ya da kalınlaştırma yapılacaksa ses kaydı alınır, kişiye uygun frekans belirlenir. Hastaya ses hijyeni ve ses kullanımı hakkında gerekli bilgiler verildikten sonra operasyondan iki hafta önce sigara, alkol ve gazlı içeceklerin kesilmesi istenir” diyen Prof. Dr. Erişir, ameliyatın hasta için en uygun yöntem seçilerek, boyundan yapılan küçük bir kesi tekniğiyle gerçekleştirildiğini belirtti. Prof. Dr. Erişir, “Ses tellerine ulaşarak gerginliği, uzunluğu ve kütlesinin düzenlenmesini sağlıyoruz” dedi. Boyundan yapılan operasyonlarda kesi izinin genellikle aylar içerisinde kaybolduğunu ifade eden Prof. Dr. Ferhat Erişir, “Hastanın bu süreçte doktor kontrollerini aksatmaması, ses tellerini rahatsız edecek şekilde bağırma gibi davranışlardan kaçınması ve vücudu zorlayacak faaliyetlerden uzak durması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Ameliyat sonrası sürecin önemine de değinen Prof. Dr. Ferhat Erişir, “İyileşme sürecinde seste hafif değişmeler, kısılmalar ya da geçici kayıplar yaşanması normaldir. Ses estetiği operasyonlarından sonraki ilk 2-3 ayda hedeflenen ses tonuna yakın bir tını elde edilir, ancak istenilen ses tonunun tam olarak ortaya çıkması 6 ila 12 ayı bulabilir” şeklinde bilgi verdi.
Sarıgöl’de sokak hayvanlarına sıcak yuva protokolü
17 Ağustos 2024 Cumartesi - 09:16 Sarıgöl’de sokak hayvanlarına sıcak yuva protokolü Manisa’nın Sarıgöl Belediyesi ile Sarıgöl Ziraat Odası Başkanlığı arasında sokak hayvanlarına barınak yapılması için protokol imzalandı. Sarıgöl Ziraat Odası toplantı salonunda Sarıgöl Belediye Başkanı Tahsin Akdeniz ve Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen arasında ilçeye hayvan barınağı kazandırılması için gerçekleştirilen protokol önümüzdeki hafta içinde hayata geçirilecek. Sarıgöl Belediye Başkanı Tahsin Akdeniz protokol imza töreninin ardından yaptığı açıklamada, "Vatandaşlarımıza bugün bir müjdemiz var. Ülkemizin ve ilçemizin son zamanlardaki kanayan yarası haline gelen sokak hayvanları konusunda hayvan barınağı yapmak için Sarıgöl Ziraat Odası ile protokol imzaladık. Tahsis edecekleri yere önümüzdeki hafta itibariyle hayvan barınağı yapımına başlayacağız. Sokaklarımız güvenli, canlarımız mutlu olacak. Sarıgöl’ümüze şimdiden hayırlı olsun." dedi. Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen ise, "Sokak hayvanlarının yaşam hakları var. Önümüzdeki hafta barınak yapımı için çalışmalar başlayacak. Sarıgöl sokakları daha güvenli olacak. Odamıza ait olan 4 bin metrelik alanı barınak için verdik. Sarıgöl halkına hayırlı olsun." dedi. İki kurum arasında sokak hayvanları için yapılacak olan barınak protokolü ilçede de sevinçle karşılandı.