SAĞLIK
Gölbaşı Belediyesi, çocukların fiziksel gelişimini desteklemek amacıyla "FitKids" projesini hayata geçiriyor 23 Aralık 2024 Pazartesi - 15:49:19 Ankara’nın Gölbaşı Belediyesi, çocukların fiziksel ve sosyal gelişimlerini desteklemek amacıyla "FitKids" projesini hayata geçiriyor. ‘Kuvvetli Çocuklar Güçlü Yarınlar’ sloganıyla Fitkids projesini başlatan Gölbaşı Belediyesi, 6-10 yaş arası çocuklar için başlatılan proje ile eğlenceli ve öğretici egzersiz programları düzenleyerek çocukların sosyal bağlarının güçlendirilmesi ve fiziksel sağlıklarının iyileştirilmesini amaçlıyor. Projede egzersiz programları, eğilme, çömelme, sıçrama, atma ve tutma gibi günlük yaşamda kullanılan temel hareketlerin doğru şekilde öğretilmesini kapsayacak. Ayrıca voleybol, futbol, basketbol, fitness ve jimnastik gibi branşlara yönelik temel düzeyde eğitimler de verilecek. Bu aktivitelerle, çocukların metabolik sağlıklarını, kardiyovasküler performanslarını, iskelet sistemlerini ve hareket becerilerini geliştirmenin yanı sıra kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltılması hedefleniyor. “Sağlıklı bir geleceğin temelini atıyoruz” FitKids projesinin çocukların geleceğine yapılan önemli bir yatırım olduğunu belirten Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, “Gölbaşı Belediyesi olarak çocuklarımızın fiziksel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlayacak, onların hayatını olumlu yönde değiştirecek projeler üretmeyi görev biliyoruz. FitKids, çocuklarımızın sağlıklı bir geleceğe adım atmaları için attığımız önemli bir adım. Bu proje ile çocuklarımızın küçük yaşlardan itibaren hareket alışkanlığı kazanmalarını, sosyal becerilerini geliştirmelerini ve gelecekte daha güçlü bireyler olarak toplumda yer almalarını hedefliyoruz” dedi. Bugün teknoloji çağında büyüyen çocukların daha az hareket ettiğini ve sosyal etkileşimden uzak bir yaşam sürdüğüne dikkati çeken Odabaşı, “Çocuklarımız, hem fizyolojik hem de kültürel nedenlerle daha fazla olumsuz etki altında kalıyor. Bu proje, onların sağlıklı bir bedene, güçlü bir özgüvene ve yüksek bir yaşam kalitesine sahip olmalarını sağlamayı amaçlıyor” diye konuştu. Odabaşı, bu tür projelerin toplumun geleceğini şekillendireceğine inandıklarının altını çizdi. Şehit Demet Sezen Spor Merkezi’nde verilecek Fitkids kursları için başvurular, 26 Aralık’ta belediye ana merkez binasında alınacak. Kurslar, 4-5 Ocak tarihinde başlayacak. Kontenjanla sınırlı kurslar için 2018 Aralık öncesi doğumlu olma şartı aranacak.
23 Aralık 2024 Pazartesi - 14:22 Uzmanlardan uyarı, aile bireyleri diş fırçalarını aynı yerde tutmasın Aydın’da faaliyetlerini sürdüren Ege Bölgesi’nin yanı sıra yurt dışından da pek çok kişiye hizmet veren Aydın Özel CNG Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği hekimlerinden Diş Hekimi Mehmet Bekir Haylı aile bireylerinin diş fırçalarını aynı ortamda birbirine temas edecek şekilde tutmaması gerektiğini belirtti. Haylı, birbirne temas eden diş fırçalarında bakteri taşınması yaşanabildiğini kaydetti. Fırçalar arasında virüs ve bakteri geçişi olmaması için farklı kişilere ait diş fırçalarının birbirleri ile temas etmemesi gerektiğini belirten Mehmet Bekir Haylı, gribal enfeksiyonlardan sonra diş fırçasının yenilenmesini da tavsiye etti. Pek çok ailede diş fırçalarının lavaboda aynı kabın içinde ve birbirine temas eder vaziyette tutulduğunu bunun aile bireyleri arasında bakteri taşınmasına da neden olduğunu belirten Aydın Özel CNG Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği hekimi Haylı "Diş fırçanızı kapalı kapta da saklamayın. Kapalı ortamda nemli diş fırçasının kılları üzerinde bakteriler oluşur. Diş fırçası kıllarının yıpranması kontrol edilerek en fazla 3 ayda bir değiştirilmeli. Fırçanıza karşıdan ve yandan baktığınızda fırça kıllarında açılma görüyorsanız fırçanızı değiştirme vaktiniz gelmiştir. Bazı fırçalar, üzerine entegre edilmiş olan indikatörlü fırça kılları ile kullanım süresi dolan diş fırçalarında renk değiştirerek kullanıcıyı uyarıyor. Bunun yanında diş fırçası kişiye özel olduğu için farklı kişilere ait diş fırçaları birbirine temas edecek şekilde aynı ortamda saklanmamalıdır" diyerek aile bireylerinin aynı kutu içinde diş fırçası saklamasını hekim olarak uygun bulmadıklarını kaydetti.
23 Aralık 2024 Pazartesi - 12:16 Kontrolsüz magnezyum kullanımı problemleri de beraberinde getiriyor Magnezyumun vücuttaki önemlerinden ve rollerini bahseden Denizli Özel Cerrahi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Dündar Güngör, vücutta 300’den fazla reaksiyonda görevi olduğu ve yoğunluk açısında vücutta dördüncü sırada geldiğini belirtti. Ayrıca vatandaşların kendi tercihine göre magnezyum ilaçları almamasını belirten Uz. Dr. Güngör, “Magnezyumun aşırı tüketilmesi halinde de yine tersine uyku problemleri, zihinsel sorunlar yaşanabiliyor. Hekim kontrolü olmadan hastalarımız gidip kendi inisiyatifleriyle magnezyum almasınlar” dedi. Uzmanlar, magnezyumun vücutta 300’den fazla reaksiyonda görevi olduğu bir katyon olduğunu ve vücudun içinde yoğunluk açısından dördüncü sırada geldiğini belirtti. Denizli Özel Cerrahi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Dündar Güngör, magnezyumun vücuttaki önemi ve magnezyumun vücuttaki rollerini değindi. Uyku problemleri, zihinsel problemlere, kas güçsüzlüklerinden kemik erimesine ve kabızlıktan gastrointestinal sistem problemlerine kadar her şeyde magnezyumun rolü olduğunu belirtildi. Aynı zamanda magnezyumun eksikliğinde ne tür şikayetlerin olduğunu belirten Uz. Dr. Güngör, uyku ile ilgili sorunlar olabildiğini yani rahat uyuyamadığında veya uyumasına rağmen dinlenemediğini ve özellikle de gece kas krampları olabileceğini belirtti. Magnezyumu eksik olan hastalarda en sık görülen hasta belirtilerini de dile getiren Uz. Dr. Güngör, Tansiyon yüksekliği, diyabette kontrolsüzlük, zihinsel problemler yani hafıza problemleri ayrıca beslenmede sorun yaşayabilir yani beslenme bozukluklarından magnezyum eksikleri olabilir. Bunlarda ise yine en çok gördüğümüz hasta belirtileri ise kas krampı gözüküyor” diye konuştu. “Magnezyum takviye ilaçlarının vücutta rolleri ayrıdır” İç Hastalıkları Uz. Dr. Dündar Güngör, magnezyum eksikliğinin gidermek için yeşil bitkilere başvurulmasını gerektiğini belirtti. Ayrıca magnezyum eksikliğinde genellikle ilaç takviyesi verildiğini belirten Uz. Dr. Güngör, “Magnezyum eksikliğini gidermek için ıspanak gibi yeşil bitkilere başvurabilirler. Ayrıca ceviz, badem, kuru baklagiller ve yağlı somon balığı gibi genellikle günümüzde beslenme eksikliğine bağlı magnezyum eksikliği pek görmüyoruz. Çünkü herkes bu besin maddelerine ulaşabiliyor. Daha çok biz ilaçlara bağlı magnezyum eksikliği görüyoruz veya bağırsaktaki bir takım problemler yani kron hastalıkları gibi mide bağırsak hastalıkları sonucu magnezyum eksiklikleri görüyoruz. Biz magnezyumun doğal yoldan alınmasının tarafındayız ancak loval yolla vücut bunları karşılayamadığında dışarıdan bizim magnezyum desteği ilaçlar ile destek veriyoruz. Mesela Alzheimer da bile kullanılan magnezyum çeşitleri var. Magnezyumun birden çok çeşitleri bulunmaktadır. Hepsinin vücuttaki rolü ayrıdır. Mesela kabızlığa iyi gelen magnezyum Alzheimer için kullanılan magnezyum gibi çeşit çeşit magnezyum türleri var. Biz bunlar gelen hastaların şikayetlerine göre düzenliyoruz. Ardından hastalara takviye gıdalara verdiğimizde hastaların çok fayda gördüğünün geri dönüşlerini alıyoruz” dedi. “Hekim kontrolü olmadan hastalar kendi inisiyatifleriyle magnezyum ilaçları almasınlar” Herhangibi birisi eczaneye gidip magnezyum ilacını ücreti karşıladıktan sonra alabileceğini ancak magnezyum fazlalığında vücuda zararları olduğunu ancak hekimine başvurmadan alınan ilaçların vücuda zararları olabileceğini dile getiren Uz. Dr. Güngör, “Eczaneye gidip bir vatandaş magnezyum ilacını ücreti karşılığında alabilir ancak magnezyum fazlalığında vücuda zararları var. Bu nedenle mutlaka hekimine başvurup tetkiklerine başvurup ondan sonra kendisine uygun gelecek yani magnezyum çeşidine hekim belirlemesi gerekiyor. Bisglisinat hapı var bu uyku problemlerinde, kas kramplarında ve kronik yorgunluklarda verebiliyoruz. Aynı şekilde, magnezyum malat var o ise adet ağrılarında yine kas kramplarında verebiliyoruz. Yani bunların hepsinin tespiti yapılıp hekim tarafından önerildikten sonra alınmasında fayda var. Çünkü magnezyumun aşırı tüketilmesi halinde de yine tersine uyku problemleri, zihinsel sorunlar yaşanabiliyor. Hekim kontrolü olmadan hastalarımız gidip kendi inisiyatifleriyle magnezyum almasınlar” diye konuştu.
Uzmanından ’estetik’ uyarısı: "Estetik de bir ameliyattır ve riskleri vardır"
20 Aralık 2024 Cuma - 12:23 Uzmanından ’estetik’ uyarısı: "Estetik de bir ameliyattır ve riskleri vardır" Ünlü estetikçi Prof. Dr. Hayati Akbaş, estetik operasyonları hakkında uyarıda bulunarak, "Her ameliyatta olduğu gibi estetik operasyonlarda da riskler söz konusu olabilir. Estetik operasyon düşünen bir insanın ameliyattan önce hekimiyle ne tür risklerle karşılaşabileceği konusunda bilgi alışverişinde bulunması şarttır" dedi. FBM Tıp Merkezi Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Akbaş, estetik ameliyatlarında bazı riskler oluşabileceğini, estetik operasyon düşünen kişinin ameliyattan önce mutlaka doktoruyla detaylı konuşması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Akbaş, "Estetik ameliyat olmak için bizlere gelen insanların özellikle sorduğu sorulardan bir tanesi şu: ‘Bu ameliyatların riskleri var mı?’ Her ameliyatta olduğu gibi belli ameliyatlarda da riskler söz konusu olabilir. Sonuçta bu da bir ameliyattır. Mutlaka lokal anestezi veya genel anestezi gibi uygulamaların yapılması gerekiyor. Gerek anestezilere bağlı gerek kullanılan ilaçlara bağlı gerekse de ameliyatlara bağlı bazı komplikasyonlar, riskler söz konusu olabilir. Bu yüzden estetik operasyon düşünen bir insanın mutlaka ameliyattan önce hekimiyle ne tür risklerle karşılaşabileceği konusunda bilgi alışverişinde bulunması şarttır” diye konuştu. Prof. Dr. Hayati Akbaş, açıklamasının devamında şunları söyledi: “Ameliyattan önce estetik cerrahlar hastalarına tasvip formlarını gösterirler ve orada hastalar ne ameliyatı oluyorsa o ameliyatla ilgili muhtemel riskler yazılıdır. Hayatta hiçbir eylemin risksiz olması söz konusu değildir. Ameliyat da sonuç olarak bir cerrahi eylemdir. Mutlaka cerrahi bilgi, ekipman, ortam gerektiren yerlerde yapılır. Uzman kişiler tarafından yapılır. Her türlü tedbire rağmen zaman zaman beklenmeyen durumlar olabilir. Bu bir burun estetiği, vücut şekillendirme estetiği olabilir. Bunlarla ilgili ne tür risklerin olacağı konusunda ameliyatı yaptıracak kişi ile ameliyatı yapan arasında mutlaka ameliyat öncesinde detaylı bir görüşme yapılması önemlidir."
Hem aile hekimleri hem de vatandaşlar yeni yönetmelikten memnun
20 Aralık 2024 Cuma - 11:52 Hem aile hekimleri hem de vatandaşlar yeni yönetmelikten memnun Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni aile hekimliği yönetmeliği, sağlık sistemine önemli değişiklikler sağladı. Bu değişiklikler hem aile hekimlerinin çalışma şeklini hem de vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini etkilerken, Manisa’da hem aile hekimleri hem de vatandaşlar genel olarak yeni yönetmelikten memnuniyetlerini ifade etti. Yeni yönetmelik, aile hekimleri için bazı yeni uygulamalar ve teşvikleri de sağlarken, kronik hastalıkların taraması ve takibi, akılcı ilaç kullanımı gibi konulara daha fazla vurgu yapılıyor. Bu hizmetleri sağlayan aile hekimlerinin maaşlarında da bir artış öngörülüyor. Manisa Alaşehir Piyadeler Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan Aile Hekimi Bedriye Erdağ, yeni yönetmelik ile birlikte hastalarına daha fazla zaman ayırabildiğini ve sağlık durumlarını daha yakından takip edebildiğini ifade etti. Özellikle yaşlı ve kronik hastaların düzenli olarak kan tahlili yaptırabilmesi, hastalıkların erken teşhis ve tedavisi açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Dr. Erdağ ayrıca, Türkiye’de yaygın olan gereksiz ilaç kullanımına dikkat çekerek, yönetmeliğin akılcı ilaç kullanımını teşvik etmesi açısından önemli olduğunu ve hastaların akılcı ilaç kullanımı konusunda bilinçlenmelerine de katkı sağladığını belirtti. Erdağ yeni yönetmelikte getirilen teşviklerin maaşına artış olarak yansıdığını belirterek, "Benim maaşımda bir artış oldu, o açıdan memnunum. Daha önce de yaptığım bir uygulamanın pozitif olarak geri dönüşünü almak beni mutlu etti." dedi. Vatandaşlar memnun Manisa’daki vatandaşlar, yeni yönetmelikle birlikte aile hekimlerinin kendilerine daha fazla zaman ayırdığını ve sağlık durumlarını daha yakından takip ettiğini belirterek yönetmelikten memnun olduklarını söyledi. Serkan Edabalı isimli vatandaş, "Aile hekimimiz artık tansiyonumuzu, kan grubumuzu, her şeyimizi düzenli olarak kontrol ediyor. Annemi de getirdim, onun da kontrollerini sağladılar. Aile sağlığı merkezinden çok memnunuz." şeklinde konuştu. Vatandaşlar, özellikle kanser taramaları gibi önemli sağlık hizmetlerinden de faydalandıklarını ve devletin sağlık hizmetlerine verdiği önemi hissettiklerini belirtiyor. Yeni aile hekimliği yönetmeliği, Türkiye’deki sağlık sisteminin daha etkin ve verimli hale getirilmesi, koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ve akılcı ilaç kullanımının yaygınlaştırılması hedefiyle hazırlanırken, Manisa’da hem aile hekimlerinin hem de vatandaşların düşünceleri yönetmeliğin bu hedeflere ulaşma yolunda önemli adımlar attığını gösterdi. Hem aile hekimleri hem de vatandaşlar, yeni yönetmelikten genel olarak memnun kalırken, yönetmeliğin uygulama sürecinde karşılaşılabilecek zorlukların aşılması ve sistemin sürekli olarak iyileştirilmesi, hem vatandaşların sağlık hizmetlerinden daha iyi faydalanması hem de aile hekimlerinin motivasyonunun artması açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Kepez’in 60 mahallesinde kanser tarama hizmeti
20 Aralık 2024 Cuma - 11:23 Kepez’in 60 mahallesinde kanser tarama hizmeti Antalya’nın Kepez ilçesinde 60 mahallede 595 kişinin rahim ağzı kanseri, 600 kişinin ise meme kanseri taramasından faydalandığı bildirildi. Kepez Belediyesi Mobil Sağlık Merkezi, ilçedeki mahallelerde ücretsiz kanser taraması hizmeti sunmaya devam ediyor. Duraliler Mahallesi’ndeki çalışmaları yerinde inceleyen Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, vatandaşlara sağlık taraması hizmetinden memnun olup olmadıklarını sorarak, istek ve taleplerini dinledi. Kanser tarama hizmetiyle 60 mahalleye ulaşıldı Kepez’de sürdürülen kanser taramaları hakkında bilgi veren Başkan Kocagöz, “İlçe sakinlerimizin sağlığı bizim için çok önemli. Mobil Sağlık Merkezimiz ile mahallelerimize kanser tarama hizmeti ulaştırıyoruz. Mobil Sağlık Merkezimiz bugüne kadar 60 mahallemize ulaştı. 595 vatandaşımız rahim ağzı, 600 vatandaşımız da meme kanseri tarama hizmetinden faydalandı. Kepez’in 68 mahallesinde kanser tarama hizmetlerini sürdürmeye devam edeceğiz. İlçe sakinlerimizin sağlığı bizim için çok önemli. Lütfen sağlığınızı ihmal etmeyin“ dedi. Meme kanseri 40 ile 69 yaş, rahim ağzı kanseri 30 ile 65 yaş aralığı kadınlarda araştırılıyor. Mobil sağlık merkezinde, meme kanseri taraması için mamografi çekimi, rahim ağzı kanseri taraması için smear ve HPV DNA testi gerçekleştiriliyor. Mamografi sonuçları Ulusal Tarama Mamografi Raporlama Merkezi’ne, rahim ağzı kanseri tarama sonuçları Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Daire Başkanlığı Ulusal HPV Laboratuvarı’na gönderiliyor. Tarama sonucunda risk grubuna girdiği tespit edilen hastalar aranarak, konuya ilgili bilgilendiriliyor ve Sağlık Bakanlığının imkânlarıyla tedavi altına alınıyor.
Diş sıkmanın zararları hakkında uzmanından uyarılar
20 Aralık 2024 Cuma - 11:06 Diş sıkmanın zararları hakkında uzmanından uyarılar Diş sıkma, stres ve kaygı gibi psikolojik faktörlerden kaynaklanan yaygın bir alışkanlık haline geldi. Ancak, uzmanlar diş sıkmanın yalnızca estetik sorunlara yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda ciddi sağlık problemlerine de sebep olabileceğini belirtiyor. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Münir Demirel, diş sıkmanın vücutta neden olduğu olumsuz etkiler hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Münir Demirel, diş sıkmanın başta çene ekleminde olmak üzere, dişlerde, kaslarda ve diş etlerinde ciddi tahribatlara yol açabileceğini belirtti. “Diş sıkma, özellikle gece uyku sırasında ortaya çıkan bir alışkanlık olup, bu durum çene ekleminde aşırı baskıya neden olur. Çene kasları sürekli gerilim altında kaldığında, baş ağrıları, çene ağrıları, dişlerde aşınma ve kırılmalar meydana gelebilir” dedi. Diş sıkma alışkanlığının tedavi edilmemesi durumunda, uzun vadede çene ekleminde dejeneratif değişikliklere yol açabileceğini vurgulayan Dr. Demirel, bu tür sorunların sadece dişleri değil, tüm vücut sağlığını etkileyebileceğini ifade etti. Stresin rolü büyük Diş sıkmanın en yaygın nedenlerinden biri, stres ve kaygı gibi duygusal durumlar olduğunu belirten Dr. Demirel, “Günümüzde hızla artan stres, bireylerin bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde dişlerini sıkarak bu duygusal gerilimden kurtulmaya çalışmasına neden oluyor. Ancak bu alışkanlık, zamanla fizyolojik problemlere dönüşüyor” diye ekledi. Diş sıkma tedavi yöntemleri Diş sıkma tedavisinde ilk adım, alışkanlığın altında yatan sebepleri belirlemektir. Stres ve kaygı gibi psikolojik faktörler varsa, psikolojik destek ve stres yönetimi teknikleri, tedavinin önemli bir parçası olabilir. Diş hekimleri, gece boyunca dişlerin sıkılmasını engellemek için özel koruyucu diş plağı (gece plağı) önerir. Bu plaklar, çene eklemine ve dişlere binen baskıyı azaltarak, dişlerin aşınmasını ve kırılmasını önler. Ayrıca, kas gevşetici tedaviler ve fizik tedavi de kas gerilimini hafifletebilir. Uzun süreli diş sıkma alışkanlıklarında, çene eklemi sorunlarının tedavisi için cerrahi müdahale gerekebileceğini belirten Dr. Demirel, erken teşhisin ve tedaviye zamanında başlanmasının önemli olduğunu vurguladı. Erken müdahale önemli Diş sıkma alışkanlığının tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Münir Demirel, bu tür sorunların erken teşhisinin önemine dikkat çekti. "Bir diş hekimine danışarak, gece plağı gibi koruyucu tedbirler alınabilir. Ayrıca, stres yönetimi ve psikolojik destek de diş sıkma sorununun önlenmesinde önemli rol oynar" dedi.
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Sezgin Barutçu SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde
20 Aralık 2024 Cuma - 11:03 Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Sezgin Barutçu SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Sezgin Barutçu, SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı. Doç. Dr. Barutçu 1983 yılında İskenderun’da doğdu. 2001 yılında İstiklal Makzume Anadolu Lisesi’nden, 2008 yılında ise Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2005 yılında “International Federation of Medical Students” bursu ile 1 ay boyunca İspanya’da “Hospital Clinico Universitario Lozano Blesa de Zaragoza” Hastanesi’nde Kardiyoloji rotasyonu için gözlemci olarak bulundu. Dicle Üniversitesi’nden 2013 yılında İç Hastalıkları uzmanlığını alan Doç. Dr. Barutçu, 2017 yılında Gastroenteroloji yan dal uzmanlığını Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladı. Aynı yıl Türk Gastroenteroloji Derneği tarafından düzenlenen board sınavında başarılı olarak Gastroenteroloji Yeterlik Belgesini almaya hak kazandı. 2019-2023 yılları arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı / Gastroenteroloji Bilim Dalı’nda “Doktor Öğretim Üyesi” olarak görev yaptı. 2022 yılında 1 ay süreyle Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Endoskopik Ultrasonografi eğitimi aldı. 2022 yılında Türk Gastroenteroloji Derneği bursu ile Güney Kore’de “CHA University Hospital Digestive Disease Center”da İleri Endoskopik İşlemler (EUS, ESD, EMR, POEM) Eğitimi’ni başarıyla tamamladı. 2023 yılında “Doçent” unvanını aldı. Uluslararası ve ulusal hakemli dergilerde yayınlanmış 40 makale, 8 kitap bölüm yazarlığı, 4 tez yöneticiliği ile uluslararası ve ulusal kongrelerde sunulan 120’den fazla sözlü ve poster bildirisi bulunmaktadır. İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları konusunda uluslararası katılımlı 4 faz çalışmasında baş araştırıcı olarak görev yaptı. 17. Doğu-Güneydoğu Anadolu Hepato-Gastroenteroloji Günleri’nde Kongre Başkan Yardımcısı, 41. Ulusal Gastroenteroloji Kongresi’nde Kurs Koordinatör Yardımcısı olarak görev alan Doç. Dr. Barutçu, birçok ulusal kongrede davetli konuşmacı olarak görev aldı. Halen Türk Gastroenteroloji Derneği tarafından desteklenen Pankreas Çalışma Grubu, Endoskopik Ultrasonografi (EUS) Çalışma Grubu ve ERCP Çalışma Grubu’nda aktif olarak görev almaktadır. Türk Gastroenteroloji Derneği, İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Derneği, Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği ve Avrupa Pankreas Kulübü üyelikleri bulunmaktadır. Doç. Dr. Barutçu’nun ilgi alanları; Yutma güçlüğü, Yemek borusu hastalıkları (Reflü, Akalazya), Endoskopik reflü tedavileri (ARM, ARMA), Mide ve bağırsak hastalıkları (Şişkinlik, gaz, gastrit, ülser, ishal, kabızlık, irritabl bağırsak sendromu), Endoskopi, Kolonoskopi, Karaciğer sirozu, Kronik ve Akut Hepatitler (Hepatit A, B, C, D), İnflamatuvar bağırsak hastalıkları (Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı) ,Çölyak hastalığı, Obezite takip ve tedavisi, Safra kanalı taşları, ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjio Pankreotografi), Pankreas hastalıkları ve komplikasyonları (Akut-kronik pankreatit), Pankreas kistleri tanı ve tedavisi, EUS (Endoskopik ultrasonografi).
Tavşanlı’da kan bağışına katılım çağrısı
20 Aralık 2024 Cuma - 10:52 Tavşanlı’da kan bağışına katılım çağrısı Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde kan bağışları hız kesmeden devam ediyor. Her hafta perşembe günleri Kızılay Konağında kan bağışları kabul edilirken, belirli günlerde ise Cumhuriyet meydanında konuşlanan Kızılay mobil kan bağış tırı sayesinde vatandaşlardan kan bağışı toplanıyor. Kızılay Kütahya Şube Başkanı Dr. Mahmut Ulusoy, kan bağışına sadece sağlık açısından değil, aynı zamanda toplumsal açıdan da büyük bir öneme sahip olduğunu belirterek, vatandaşları bu hayırlı işe katkı sağlamaya davet etti. Dr. Ulusoy, "Normalde Tavşanlı Balık Pazarının yanında Kızılay Şubede kan bağışlarını alıyoruz. Ayda 2 gün de Cumhuriyet meydanında tırımız kan bağışlarını alıyor. Sabah saat 10.00’dan 17.30’a kadar bağışlar kabul ediliyor. Kan bağışı sadece başkalarına hayat kurtarmakla kalmayıp bağış yapanlar için de faydalı bir işlemdir. Kan bağışı faydalı olduğu gibi özellikle kan değeri yüksek olan kişiler için baş ağrısı halsizlik yorgunluk olabiliyor. İnsanların kan bağışında bulunması hem kendileri için iyi, hem de insan hayatını kurtarmak çok değerli çok büyük sevap” dedi. Son zamanlarda kan bağışlarında bir azalma olduğunu dikkat çeken Dr. Ulusoy, özellikle bazı dedikoduların kan bağışına olan ilgiyi düşürdüğünü söyleyerek açıklamasını şöyle sürdürdü; “Son yıllarda insanlar kan bağışının güvenliği ile ilgili endişeler taşıyor ve bu da kan bağışının azalmasına yol açıyor . Ancak unutmayalım ki bugün bir kan ihtiyacı doğarsa bu ihtiyacın karşılanmasında yine vatandaşlarımızın bağışladığı kanlar kullanılacak.” Kızılay’ın Türkiye genelinde kan ihtiyacının yüzde 95’ini karşılayan bir kuruluş olduğunu belirten Dr. Mahmut Ulusoy, halkın kan bağışına olan duyarlılığının kritik önem taşıdığını ifade etti .
Sosyal medyadaki kusursuz hayatlar ‘yetersizlik hissine’ neden oluyor
20 Aralık 2024 Cuma - 10:51 Sosyal medyadaki kusursuz hayatlar ‘yetersizlik hissine’ neden oluyor “Modern dünyada sosyal medya gibi etkenlerin yetersizlik hissini artırdığını söylemek mümkün” diyen Psikolog Melike Urcan, “Sosyal medya platformlarında paylaşılan "kusursuz" hayatlar, bireylerin kendi yaşamlarını sorgulamalarına ve eksik olarak değerlendirmelerine yol açabilir. Doğru yaklaşımlar ve profesyonel destekle bu durumun üstesinden gelinebilir” dedi. Yetersizlik hissi, birçok insanın hayatının bir döneminde yaşayabildiği, bireyin kendini statü, yetenek, zekâ, bilgi, sosyal beceriler gibi alanlarda eksik, yetersiz veya başarısız hissetmesiyle gerçekleşen karakterize bir durumdur. Kişilerde yetersiz, değersiz, önemli konularda yararsız olduğu düşünceleri ya da sosyal ilişkilerde reddedilme kaygısı ve güvensiz hissetme, eleştiriye aşırı hassasiyet ya da kişinin algıladığı yetersizlikle ilgili utanç duygusu gözlenebilir. Çakmak Erdem Hastanesi Uzman Psikolog Melike Urcan, bu inancın hem bireyin kişisel gelişimini hem de yaşam kalitesini etkileyebileceğini belirterek, doğru yaklaşımlar ve profesyonel destekle bu durumun üstesinden gelinebileceğini ifade etti. “Çocukluk döneminde başlar ve yetişkinlikte farklı nedenlerle devam edebilir” Psikolog Melike Urcan, “Yetersizlik inancı çoğunlukla bir his olarak tanımlansa da kişinin kendisine dair bir inancını yansıtır; çocukluk döneminde başlar ve yetişkinlikte farklı nedenlerle devam edebilir. Özellikle çocukluktaki duygusal ihtiyaçların karşılanmaması, sık sık eleştirilmek, başkalarıyla kıyaslanmak veya aile ortamı, okul ya da akran gruplarında yüksek beklentilere maruz kalmak bu durumun temel nedenleri arasında yer alabilir” şeklinde konuştu. “Öz güven kaybı, sosyal ilişkilere yönelik kaygılara neden olur” Psk. Melike Urcan’a göre, bu duygunun etkileri kişiden kişiye değişse de genelde öz güven kaybı, sosyal ilişkilere yönelik kaygılar ve karar verme güçlükleri gibi sonuçlarla karşılaşılabilir. Kişiler yetersizliğin oluşturduğu etkiyle; başarısız olunacağı kaygısıyla sorumluluk üstlenmekten kaçınarak, başkalarına karşı eleştirel davranarak ya da kendilerini yetersiz hissettikleri alanlarla ilgili aşırı performans göstermeye zorlayarak işlevsel olmayan yöntemlerle baş etmeye çalışabilirler. “Kendine karşı şefkatli ol” “Yetersizlik hissiyle başa çıkabilmek için kişinin öncelikle bu duygunun doğal olduğunu kabul etmesi gerekir” diyen Psk. Melike Urcan, “Kendine karşı daha şefkatli olmak ve hataları öğrenme sürecinin bir parçası olarak görmek, bu duygunun etkilerini hafifletmede önemli bir adım olabilir. Bunun yanı sıra, bireyin gerçekçi hedefler belirleyerek kendi gelişimine odaklanması, olumlu bir içsel değişim oluşturabilir” dedi. Psk. Melike Urcan sözlerini şöyle sürdürdü: Yetersizlik hissinin bireyin sosyal hayatını ve iş performansını olumsuz etkilediğinde, bir uzmandan destek almalı. Psikoterapi süreci, bireyin kendi değerini fark etmesine, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine ve daha sağlıklı bir öz-değer algısı geliştirmesine yardımcı olabilir. Kendinizle barışmak ve yetersizlik hissini aşmak için, ilk adımı atmak önemlidir. Bu adım bazen bir uzmana başvurmak, bazen de kendinize şans vermekle başlar. Bu inancın temelleri çocukluk yaşantılarımızla atılmış olsa da bugün bunu devam ettiren yetişkin olarak kendi izlediğimiz yollardır. Bu durum aynı zamanda kendimize söylediğimiz ve bizi aşağıya çeken tüm yanlış inançlarımızı değiştirme potansiyelinin de bugün kendi elimizde olduğunun da bir hatırlatıcısıdır. Kendimizle ilgili olumsuz inançların değişmez bir gerçeklik olmadığını fark etmek çözüme yönelik atılabilecek ilk adımdır. Çünkü yanlış inançlar sorgulanabilir böylelikle hatalı ve işlevsiz oldukları fark edilebilir. Bu fark ediş hayatımızda duygusal, davranışsal ve düşünsel boyutta değişimlerin de önemli bir basamağı olacaktır.”
Erken yaşta ekran bağımlılığı ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıklara neden oluyor
20 Aralık 2024 Cuma - 10:24 Erken yaşta ekran bağımlılığı ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıklara neden oluyor Son zamanlarda artan ekran bağımlılığı konusunda Denizli Özel Tekden Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Bahtiyar önemli açıklamalarda bulundu. Çocukların ekran bağımlılığı sonucunda çeşitli hastalıkların sebebiyet verdiğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahtiyar, “Ekran bağımlılığı oluşan çocuklarda hem dil gelişimin yavaşladığını hem de zihinsel becerilerin bozulduğunu ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gözlemliyoruz” dedi. Son zamanlarda çocuklarda ve gençlerde ekran bağımlılığın artması ile birlikte çeşitli hastalıklar gözlemleniyor. Günümüzde hızlıca ilerleyen teknoloji ile birlikte çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürede ise ciddi artış gözlemleniyor. Bununla birlikte yaş gruplarının telefon ve ekran bağımlılığının kontrol altına tutulmasının önemli olduğunu belirten Denizli Özel Tekden Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Bahtiyar, bu süreçte ebeveynlere önemli iş düştüğünü belirtti. Özellikle bağımlılık düzeyine gelmiş çocuklarda ailelerin kontrol altına almaya çalışırken çeşitli davranış sorunlarına sebebiyet olacağını dile getirdi. Aileler çocuklarıyla ilgili doğru iletişim kurmasını vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahtiyar, “Aileler çocuklarıyla birlikte doğru iletişim kurma konusunda ve ekran bağımlılığın önüne geçme anlamında zorluk çekebilirler. Bu konuda sorunlar devam ediyor ise bir psikiyatri uzmana başvurması gerekiyor” dedi. “Erken yaşta ekran bağımlılığı ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkları sebep oluyor” Telefon ve ekran bağımlılığı oluşan çocuklarda hem dil gelişimin yavaşladığını hem de zihindel becerilerin bozulduğunu ve ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gözlemlediklerini dile getiren Denizli Özel Tekden Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Bahtiyar, “Telefon ve ekran kullanımlarında 0-3 yaş özellikle bizler için önemli. Çocukların sosyal ve dil gelişim en yoğun şekilde devam ettiği yaş aralığı. Öncelikle ebeveynlerin bu yaş gruplarında özellikle ekran kullanımını kontrol altına almalarını ve hatta hiç kullandırılmamalıdır. Çünkü bu alanda ekran bağımlılığı oluşan çocuklarda hem dil gelişimin yavaşladığını hem de zihinsel becerilerin bozulduğunu ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Dikkat çektiğimiz yaş aralığı 0-3 yaş olarak belirleyebiliriz. Sonrasında ise okul çağından sonra 12 yaş altı olarak söyleyebiliriz. Ebeveynin kontrolü olmak üzere maksimum yarım saat kullanımı idealdir. Ekran kullanımından kastımız ise, telefon, tablet ve televizyon tarzı teknolojik aletler. 12 yaş ve üzerinde ise genellikle günde 1 saat olarak öneriyoruz” dedi. “Ailelerin özellikle sosyal medya konusunda kontrolü elden bırakmamalı” Ergenlik dönemi öncesindeki süreçte genellikle oyun bağımlılığının görüldüğünü, ergenlik ile beraber değişen dinamikler ile ise sosyal medya üzerinden fiziksel istismara varan adli olaylara varan süreçlerin çok sık görüldüğünü belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahtiyar, “Ergenlik dönemi öncesinde ki süreçte genellikle oyun bağımlılığı görüyoruz. Ergenlik ile birlikte değişen dinamikleri de göz önünde bulundurursak sosyal medya üzerinden tehlikeli birliktelikler, duygusal veya fiziksel istismara varan adli olaylara varan süreçler görebiliyoruz. Bu anlamda gençlerimizi korumak hepimizin görevidir. Ailelerinde özellikle bu anlamda kontrolü elden bırakmamaları öneriyoruz” diye konuştu.
Karabük Üniversitesi’nden yapay zeka ile kemik dokusu üzerindeki tümörü tespit eden proje
20 Aralık 2024 Cuma - 10:21 Karabük Üniversitesi’nden yapay zeka ile kemik dokusu üzerindeki tümörü tespit eden proje Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yazılım Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Özcan’ın, TUBİTAK 1002-A kapsamında desteklenen "Derin Öğrenme Yaklaşımları ile Kemik Yapısı Üzerindeki Kanserin Tespiti ve Sınıflandırılması" projesi, yapay zeka tabanlı tümör tespitiyle erken tanıya katkı sağladı. Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yazılım Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Özcan’ın “Derin Öğrenme Yaklaşımları ile Kemik Yapısı Üzerindeki Kanserin Tespiti ve Sınıflandırılması” başlıklı projesi, TÜBİTAK 1002-A Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı bünyesinde destek alarak tamamlandı. Proje, sağlık kurumlarına başvuran ve X-Ray grafisi çekilen hastaların görüntüleri üzerinden yapay zeka destekli tümör tespitini sağlıyor. Çalışma çerçevesinde, ortopedi alanında farklı veri merkezlerinden elde edilen gerçek hastalara ait arşiv verileri kullanılarak derin öğrenme modelleri eğitildi. Bu modeller, milisaniyeler içerisinde tümör tespiti yapabilecek bir hale getirildi. Projeyi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ferhat Say ile birlikte yürüttüklerini vurgulayan Özcan, iş birliği sağlayan iki üniversitenin yazılım ve ortopedi bölümlerinin projeye destek verdiğini belirtti. Doç. Dr. Caner Özcan, projenin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu projede, derin öğrenme yaklaşımları ile kemik dokusu üzerinde asemptomatik karakterli bir lezyon olan enkondromun direkt grafiler üzerinde tespiti ve lezyon bölgesinin işaretlenmesi sağlandı. Bu tür lezyonların erken tespiti, hastaların takibi ve tedavi sürecinde büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca, rutin taramalarda tetkik sağlama ve bilgilendirme işlevi sunmaktadır. Çalışma, görüntü işleme ve derin öğrenme tekniklerinin entegrasyonu sayesinde uzman hekimlerin insan faktörlerinden bağımsız olarak daha doğru ve hızlı tespit yapabilmesini mümkün kıldı. Elde edilen yüksek doğruluk oranı, özellikle rutin taramalarda erken tanı koyulmasına katkı sağladı." Bu tür projelerin, farklı tümörlerin veya diğer kemik hastalıklarının erken teşhisi için benzer sistemlerin geliştirilmesine imkan tanıyabileceğini ifade eden Özcan, sağlıkta yapay zeka uygulamalarının ülkenin kalkınmasına katkı sağladığını vurguladı. Proje ile kemik hastalıklarının erken tanısında yapay zekanın etkin kullanımını sağlayarak ortopedi alanında önemli bir yenilik ortaya koyuldu.