SAĞLIK
19 Eylül 2024 Perşembe - 16:43 Alzheimer hastaları ve yakınlarına destek verecek Düzce’de alzheimer hastalarını ve yakınlarını desteklemek üzere belediye-hayırsever işbirliğiyle yapılan alzheimer hastaları gündüz bakım merkezi 23 Eylül Pazartesi günü kapılarını açacak. Sosyal belediyecilik anlayışı ile toplumun tüm kesimlerine dokunan Düzce Belediyesi, “Ertan Uçar Alzheimer Hastaları Gündüz Bakım Merkezi”ni hizmete alıyor. Geçtiğimiz aylarda tanıtımı yapılan ve personel görevlendirmesinin tamamlanması ile Dünya Alzheimer Günü’ne denk gelen haftada kapılarını açacak olan bakım merkezini ziyaret eden Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, hem bakımevinin içerisinde ve bahçesinde incelemelerde bulundu, hem de personelle tanıştı. “Ertan Uçar örnek olsun” Başkan Özlü, Düzce Belediyesi ve hayırsever iş insanı Ertan Uçar’ın katkılarıyla yapılan merkezin örnek olmasını dileyerek, “Burası daha önce kütüphane olarak planlanmış, ancak fonksiyonel olmayan bir binaydı. Bu binanın belediyemize tahsisi için o günkü şartlarda Milli Eğitim Bakanı’nı aramak durumunda kaldık. Sayın bakanımız uygun gördü ve burayı belediyemize tahsis ettiler. Burada bir hayırsever katkısı var, belediyemizin katkısı var. Aslında Düzce’de iş insanlarının, eşrafın bu tür yaklaşımları örnek alması ve çok sayıda kreş, Alzheimer merkezi, yaşlı bakım merkezi gibi yerlerin açılmasına vesile olmalarını temenni ediyoruz. Bu vesileyle Ertan Uçar’a teşekkür ediyoruz. Diğer Düzceli kardeşlerimiz ve işadamlarının Uçar’ı örnek almalarını, onların da birer sosyal sorumluluk projesi alarak, okullar, kreşler, bakım merkezleri yapmalarını istiyoruz. Düzce’mize hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. 23 Eylül’de kapılarını açıyor Demetevler Mahallesi’nde 2 dönüm alan üzerinde kurulu olan merkez 250 metrekare kapalı alana sahip. İçerisinde terapi ve dinlenme odası, 3 adet aktivite odası ve kış bahçesi yer alan merkez, hasta kabulüne başlayacak. Bakım merkezinde, sosyal hizmet uzmanı, yaşlı bakım personelleri, hemşireler, gerontolog, ergoterapist, hemşire ve antrenör olmak üzere 8 personel görev yapacak. Günlük 15 hastanın kabul edileceği merkez, ilk etapta haftanın 5 günü açık olacak. 2 günlük periyotlar halinde hastaların ağırlanacağı bakımevi, talep yoğunluğuna göre cumartesi günü de hizmet verecek. Ayrıca ilerleyen zamanlarda hobi bahçesi ve sera kurulacak. Sosyal yaşam desteği Alzheimer hastalarının ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen merkez, hastaların zihinsel ve duygusal olarak desteklenmesinden, sosyal yaşama aktif katılımlarının sağlanmasına kadar geniş bir yelpazede yardımcı olacak. Hastalığın oluşturduğu zorlukları en aza indirmeyi amaçlayan yaşam merkezi, etkinlikler ve sosyal aktiviteler ile hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerine de yardımcı olacak. Alzheimer hastaları ve yakınları için büyük bir rahatlama sağlayacak bu merkez, hastalara güvenli ve destekleyici bir ortam sunarken, aynı zamanda ailelerine de bir nefes alma imkanı tanıyacak. Hasta yakınları için gerek bireysel, gerekse gruplar halinde bilgilendirme seansları gerçekleştirilerek, bakım sürecinin daha bilinçli ve etkili bir şekilde yönetilmesi de sağlanacak. Düzce’de sağlık alanındaki önemli bir ihtiyacı karşılayacak olan gündüz bakımevi, sosyal hizmetler alanında yeni bir dönemin kapılarını da aralayacak.
19 Eylül 2024 Perşembe - 16:19 Meme kanseri hastaları ve uzmanlar buluştu: "Her raunda hazırız” Yaklaşan Meme Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla Acıbadem Ataşehir Hastanesi Meme Merkezi uzmanları ve tedavi gören hastalar buluştu. Düzenli kontrolün önemine dikkat çektiler. Ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle toplumu bilinçlendirmek için yapılan çalışmaların sayısı artıyor. “Her Raunda Hazırız” mottosuyla meme kanseri hakkında yeni bir farkındalık projesi başlatan Acıbadem Sağlık Grubu, bünyesine yeni kattığı Acıbadem Ataşehir Hastanesi Meme Merkezi’nin açılışıyla birlikte toplumsal bilinçlendirme çalışmalarına start verdi. Meme kanserinde multidisipliner yaklaşımla hizmet verecek Acıbadem Ataşehir Hastanesi Meme Merkezi’nde uzmanların yanı sıra tedavi gören hastaların katılımıyla açılış etkinliği düzenlendi. Uzmanlarıyla buluşan hastaların duygusal saatler yaşadığı açılış etkinliğinde meme kanserine karşı bilinmesi gerekenler anlatıldı, hastalar kendi tedavi hikayelerini paylaşarak erken tanının önemine dikkat çektiler. “Düzenli kontrol, erken tanıyı artırıyor” Açılışa Acıbadem Ataşehir Meme Merkezi Sorumlusu, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı ve merkez uzmanları; Prof. Dr. Tarık Zafer Nursal, Prof. Dr. Özge Gümüşay, Prof. Dr. Bülent Saçak, Prof. Dr. Evrim Kadriye Tezcanlı, Doç. Dr. Özden Sıla Ulus Buturak, Dr. Mümtaz Özarar, Dr. Evrim Abamor ve alanında önde gelen pek çok uzman katıldı. Meme kanseri hakkında önemli bilgiler veren Prof. Dr. Metin Çakmakçı yaptığı açılış konuşmasında, “Meme kanseri, tüm dünyada en sık görülen kanser türlerinden biri. İstatistikler her yıl, dünyada 2 milyon 296 bin, Türkiye’de ise 25 bin 249 kişinin meme kanseri ile tanıştığını gösteriyor. Bu sayı giderek artıyor. Eski yıllara oranla genç kadınların da bu kansere daha sık yakalandığını görüyoruz. Fakat bir yandan da toplumsal farkındalık çalışmalarıyla bilinç oranı yükseliyor, erken tanının oranı da artıyor. Daha çok insan düzenli kontrolünü yaptırıyor. Ayrıca meme kanseri tanı ve tedavisindeki bilimsel araştırmalar sonucu, tedavi başarısında da yüz güldüren artışlar var. Kadınların aklında tutması gereken ilk bilgi, düzenli kontrol yaptırmaları. 40 yaş altı kadınlar her yıl düzenli ultrason, 40 yaş sonrası ise her yıl ultrason ve mamografi yaptırmaları, erken tanı şansını artırır. Meme kanserinde erken tanı demek, tedavi başarısının artması demektir.” dedi. “Multidisipliner tedavi çok önemli” Meme kanseri tedavi başarısını artıran pek çok etken olduğunu anlatan Prof. Dr. Metin Çakmakçı, hastalara yönelik şu uyarılarda bulundu: “Meme kanserinin tedavisi diğer kanser türleri gibi, farklı dallardaki birçok uzmanın bir araya gelmesini, hastayı birlikte değerlendirmesini ve ortak karar almalarını gerektiren bir süreç. Dolayısıyla bir tedavi sürecine başlarken, multidisipliner bir anlayışla hizmet veren merkezlerin tercih edilmesi önemli.” “Madrid’e yerleşme planları kuruyordum” Etkinliğe katılan bankacı Gökçe Kemancı, 46 yaşında ilk kez mamografi olmaya karar verdiği andan itibaren hayatının nasıl değiştiğini anlattı: “İspanya’dan iş teklifi aldım. Oraya yerleşmeye karar verdim. Ama yurt dışında sağlık sistemiyle ilgili iç açıcı şeyler duymadığım için kontrollerimi burada yaptırıp gideyim istedim. 46 yaşında ilk kez mamografi oldum. Ailemizde genç yaşta kanser görülmedi. Anneannem 100 yaşına kadar yaşadı. Fakat mamografi sonucum, herkesi şaşırttı. Tabi önce beni. Meme kanseriydim. Üstelik 3.5 cm bir tümör vardı ama dışarıdan belli olmuyordu. Cerrahım bana durumu çok iyi bir şekilde anlattı. Dedi ki ‘Meme kanserisin ama bunu tedavi edeceğiz. Bu tedaviyi hayatında yalnızca ara bir dönem gibi düşün’. Öyle düşündüm ben de. Tabii bütün planlarım değişti, tedavimi ülkemde oldum.” Tanı aldıktan bir hafta sonra ameliyat olduğunu anlatan Gökçe Kemancı, “Kendimi şanslı da hissediyorum. Zira ameliyat sonrası yapılan genetik testte, kemoterapiye gerek olmadığı, ışın tedavisi yapılacağını öğrendim. Sonra da hormon tedavisiyle devam edeceğim. Tedavim çok uzun sürmeyecek. Ben Madrid’e yerleşme hayalimi yalnızca ötelemiş oldum” diye konuştu. “Oğlumun LGS sınavı var diye ameliyat olmak istemedim” Ayşe Aras Akpınar, oğlunu aşıya götürdüğü sağlık ocağındaki hemşirenin ‘siz mamografi çektirdiniz mi?’ demesiyle başlayan hastalık hikayesini şöyle anlatıyor: “Hemşire hanım sordu, yaptırmadığımı söyleyince bana randevu bile aldı. Mamografi sonucumu söylediklerinde şoktaydım. Cerrah anlatırken dinleyemiyordum. Hızlıca tedaviye başlandı. Kemoterapi gördüm. Ama siz bana sorun. Dünyam başıma yıkılmıştı. Sanki ben, ben değildim ve kimse ile konuşmak istemiyordum. Komik videolar izleyerek üstümdeki ağırlığı atmak istiyordum" 10 yaşında kızı ve 13 yaşında oğlu olduğunu söyleyen Ayşe Aras Akpınar, hastalığını çocukları etkilenmesin diye doğrudan söylemediğini belirterek, “Oğlum LGS sınavına girecekti. Benim de ameliyat olmam gerekiyordu. Oğlumun LGS sınavı var diye ameliyat olmak istemedim. Olumsuz etkilenir diye korkuyordum. Doktorum, ‘Merak etme, sandığın gibi uzun bir iyileşme süreci yaşamayacaksın’ deyince kabul ettim. Gerçekten de 29 Mayıs’ta ameliyat oldum, 2 Haziran’da oğlumu sınava götürdüm ve onu bekleyecek kadar kendimi iyi hissettim” dedi. Kızının, hastalığını annesi meme kanseri olan sınıf arkadaşıyla konuşması sırasında öğrendiğini anlatan Ayşe Aras Akpınar, “Ben kemoterapi görürken annesi de meme kanseri olan sınıf arkadaşı kızıma, ’senin annenin de saçları dökülüyor tıpkı annem gibi. Senin annen de meme kanseri galiba’ deyince çok üzülmüş, gelip bana sordu. Mememde bir tümör olduğunu söyledim. Ama o beni saçlarım ve kaşlarım dökük halde görmeyi hiç istemedi. Sürekli başımı örtmemi istiyordu. Zira bana bir şey olacağından korkuyordu. Bir müddet örttüm ve sürece alışması için çok konuştum. Zamanla saçlarımın çıktığını görünce, mutlu oldu.” ifadelerini kullandı.
19 Eylül 2024 Perşembe - 15:11 Medıcal Poınt’te “İlk Yardım Eğitimi ile Toplumsal Farkındalık” eğitimi Gaziantep Medical Point Hastanesi, İlk Yardım Günü vesilesiyle sağlık alanında farkındalığı artırmayı amaçlayan önemli bir eğitim etkinliği düzenledi. Eğitim, Medical Point Hastanesi Acil Servis hekimlerinden Prof. Dr. Polat Durukan tarafından verildi. Program, farklı gruplara özel olarak tasarlandı. Eğitimler, her grubun özellikleri ve görev tanımları dikkate alınarak hazırlandı. Bu yaklaşım, etkinliğin verimliliğini artırmayı ve katılımcıların konuya ilişkin bilgi düzeylerini yükseltmeyi amaçladı. Prof. Dr. Polat Durukan, sunumunda ilk yardımın acil durumlar karşısındaki önemi ve temel ilk yardım teknikleri hakkında detaylı bilgiler verdi. Eğitimde, solunum, yaralanma, zehirlenme ve boğulma gibi acil durumlarda izlenmesi gereken adımlar, görsellerle desteklenerek anlatıldı. Ayrıca, kuruyemiş sektöründe karşılaşılabilecek kazalar ve bu tür durumlarla başa çıkma yöntemleri de ele alındı. Katılımcılar, eğitimin interaktif yapısı sayesinde sorularını sorma ve pratik bilgiler edinme fırsatı buldular. Gaziantep Medical Point Hastanesi, sağlık alanında sürekli gelişim ve toplumsal bilinçlenmeyi artırma hedefinin bir parçası olarak yapılan bu eğitim büyük bir ilgiyle karşılandı. Eğitim sonrasında katılımcılar, ilk yardım bilgilerini pekiştirmek amacıyla küçük grup çalışmaları gerçekleştirdi. Bu uygulamalar, katılımcıların teorik bilgileri pratikte nasıl uygulayacaklarını öğrenmelerine yardımcı oldu.
Covıd-19 kadar geniş bir kitleye ulaşmayacağı düşünülmekte
17 Eylül 2024 Salı - 10:44 Covıd-19 kadar geniş bir kitleye ulaşmayacağı düşünülmekte Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Dilek Akıncı, son günlerde gündemde olan Maymun Çiçeği Virüsü (MPOX) hakkında bilgilendirmede bulundu. Virüsün çiçek benzeri hastalık yaptığını belirten Dr. Dilek Akıncı, eski adıyla maymun çiçeği hastalığı olan Mpox hastalığının yeni bir hastalık olmadığını ifade etti. Maymun Çiçeği Virüsünün günümüze kadar yüz binden fazla kişiyi etkilediğine dikkat çeken Dr. Akıncı, “2022 yılında Türkiye de dahil olmak üzere yaklaşık 100 ülkede tespit edildi. Ülkemizden 12 vaka bildirildi. Bu nedenle 2023 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından acil durum ilan edildi, ancak gerekli aşı ve önlemlerle kontrol altına alındı ve 2023 yılında acil durum sonlandırıldı. Fakat olgular az sayıda görülmeye devam etti. 2023 yılından sonra Afrika’da daha ağır bir hastalık yapabilen Soy 1 alt tip 1b suşu salgını başladı. Bu salgından sonra sadece Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Ocak 2024’ten itibaren 15.000’den fazla kişi hastalandı, 400’den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu sebeple Dünya Sağlık Örgütü 14 Ağustos 2024’te tekrar Mpox salgını için acil durum ilan etti. Ancak 2022 salgınından sonra ülkemizde vaka görülmedi” diye konuştu. Maymun çiçeği virüsünün (Mpox), yakın temas yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olduğunun altını çizen Akıncı, “Enfekte bir kişinin deri döküntüleri, vücut sıvıları veya yaralarıyla doğrudan temas, virüsün başlıca bulaşma yoludur. Bulaş ciltle temas, cinsel ilişki veya diğer fiziksel temaslar yoluyla gerçekleşebilir. 2022 salgınında erkeklerle seks yapan erkeklerde cinsel ilişki ile bulaş daha sık görülmekteyken, günümüzdeki salgında normal heteroseksüel ilişki ile de bulaşabildiği görülmüştür. Bunun dışında uzun süreli yüz yüze temas sırasında, enfekte bir kişinin solunum damlacıkları da bulaşmayı sağlayabilir. Virüs, enfekte kişilerin giysileri, çarşafları veya diğer kişisel eşyalarla temas yoluyla da bulaşabilir. Özellikle Afrika’da enfekte hayvanların ısırması, tırmalaması veya vücut sıvılarıyla temas da bir diğer bulaş yoludur” ifadelerini kullandı. “Covıd-19 kadar geniş bir kitleye ulaşmayacağı düşünülmektedir” Maymun çiçeği virüsünün (Mpox), çiçek hastalığına benzer, özellikle cilt döküntüleri ve lenf bezlerinde şişme ile kendini gösterdiğine işaret eden Akıncı, “COVID-19 ise solunum yolunu tutan ateş, öksürük ve nefes darlığı ile seyreden bir hastalıktır. COVID-19’da solunum yoluyla bulaş daha ön plandayken Mpox virüste temas ile bulaş daha sıktır. Mpox virüs de solunum yoluyla bulaşabilir, ancak COVID-19 kadar kolay yayılmaz. Bu sebeple COVID-19 kadar geniş bir kitleye ulaşmayacağı düşünülmektedir. Çünkü COVID-19’da salgının bir sebebi de keşfi de olmayan olgulardı ve onların solunum yoluyla virüsü daha uzak bir mesafeye bulaştırabilmesiydi. Mpox virüs de ise en sık bulaş ev içi veya ortak yaşam alanı gibi yakın mesafede görülmektedir” şeklinde konuştu. “İlk belirti genellikle ateştir” Maymun çiçeği hastalığının belirtilerinin virüsün bulaşmasından 5-21 gün sonra ortaya çıktığı bilgisini paylaşan Öğretim Üyesi Akıncı, “Ancak çoğu hastalıkta olduğu gibi bunda da ilk başta ateş, baş ağrısı, kas-eklem ağrısı, yorgunluk gibi özellikli olmayan bulgular görülür. İlk belirti genellikle ateştir. Baş ağrıları şiddetli olabilir, kas ağrısı ise özellikle sırtta yaygındır. Çiçek hastalığı gibi diğer bazı döküntülü hastalıklardan en önemli farkı lenf bezlerinde şişmedir. Ateşten 1-3 gün sonra genellikle yüzde başlayıp vücudun diğer bölgelerine yayılan döküntüler ortaya çıkar. Bu döküntüler önce lezyonlar şeklinde başlar, daha sonra sıvı dolu kabarcıklara ardından irin dolu püstüllere dönüşür. Püstüller kabuklanır ve kabuklar düştüğünde iz kalabilir. En sık teşhis yöntemi vücutta bulunan lezyonlardan sürüntü şeklinde örnek alınıp PCR dediğimiz yöntemle test edilmesi şeklindedir” dedi. Maymun çiçeği virüsünden korunmak için alınabilecek önlemler hakkında da bilgi veren Dr. Akıncı, virüsün bulaşma yollarına dayandığından enfekte kişilerle doğrudan teması azaltmaya odakladığına dikkat çekti. Enfekte kişilerin ve bu kişilerin kullandığı kişisel eşyalar, kıyafetler ve çarşaflar gibi eşyalardan uzak durması gerektiğinin altını çizen Akıncı, “Elleri sık sık yıkamak veya alkol bazlı el dezenfektanı kullanmak, yüzeyleri ve kişisel eşyaları sık sık temizlemek önemlidir. Enfekte kişilere bakım verenler veya sağlık çalışanları maske, gözlük, eldiven gibi kişisel koruyucu ekipmanları kullanmalıdır. Hastalığın yayılmasını önlemek için en önemli etken de enfekte kişilerin izole edilmesidir” şeklinde konuştu. “Mpox için spesifik bir antiviral tedavi yoktur” Maymun çiçeği virüsü için spesifik bir antiviral tedavi olmadığını belirten Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Dilek Akıncı, “Ancak semptomları hafifletmek ve komplikasyonları önlemek için bazı tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Ağrı, ateş ve kaşıntı için daha çok destekleyici tedavi uygulanır. Ağır vakalarda ve bağışıklığı zayıf bireylerde, Tecovirimat gibi antiviral ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaç, ABD ve Avrupa’da Mpox tedavisi için onay almıştır. Fakat her ülkede mevcut değildir. Çiçek hastalığına karşı geliştirilmiş olup, Mpox virüsüne karşı da koruma sağladığı düşünülen bazı aşılar mevcuttur. Ancak aşılar şuan için bağışıklığı baskılanmış hastalığı olanlar ve sağlık çalışanları ya da teması olanlar gibi risk altında olan bireylere önerilmektedir” şeklinde açıklamasını tamamladı.
Uzmanlar uyardı: "İshal, 1-59 aylık çocuklarda dünya genelinde en sık görülen üçüncü ölüm nedenidir"
17 Eylül 2024 Salı - 10:14 Uzmanlar uyardı: "İshal, 1-59 aylık çocuklarda dünya genelinde en sık görülen üçüncü ölüm nedenidir" Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Soner Sertan Kara, "İshal, 1-59 aylık çocuklarda dünya genelinde en sık görülen üçüncü ölüm nedenidir" diyerek çocuklarda ishalin önemi önlenmesi ve tedavisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Soner Sertan Kara, ishalin çocuklarda yaygın bir sağlık sorunu olduğunu ve özellikle bebekler ve küçük çocuklar için ciddi riskler taşıdığını belirtti. Doç. Dr. Kara ishalin önemsenmesi gerektiğini ifade ederek, "İshal, 1-59 ay arası çocuklarda, dünya genelinde en sık görülen üçüncü ölüm nedenidir. İshale genellikle bulantı, kusma, ateş, karın ağrısı, kramplar, iştahsızlık ve baş ağrısı eşlik etmekte olup en yaygın sebebi bağırsak enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyonlar, mikrop, bulaşmış gıdalar, içme suyu veya kötü hijyen sonucu kişiden kişiye bulaşır. İshalin en büyük tehlikesi sıvı kaybıdır. Şiddetli sıvı kaybının belirtileri arasında uyuşukluk, çökük gözler, su içme isteğinin azalması, tansiyon düşüklüğü, nabız hızlanması ve idrar miktarında azalma yer almaktadır" dedi. İshalin önlenmesi için alınması gereken önlemleri sıralayan Kara, "Güvenli içme suyu kullanımı, el yıkama ve hijyen kurallarına uyum, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenme, Rotavirüs aşısı yapılmasıdır. İshal ve kusma sayısı çok fazlaysa, çocuk su içmek istemiyorsa, sıvı kaybı belirtileri varsa, dışkıda kan varsa, çocuk 6 aydan küçükse veya kronik bir hastalığı varsa mutlaka bir hekime başvurulması gerektiğini ifade etmektedir. İshal, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olup, temiz besin ve su kullanımı, hijyen kurallarına uyum ve Rotavirüs aşılaması ile ishal vakaları büyük ölçüde önlenebilir" ifadelerini kullandı.
“Yapay zeka ve lazer teknolojileri göz hastalıkları tedavisinde fark oluşturuyor”
17 Eylül 2024 Salı - 10:03 “Yapay zeka ve lazer teknolojileri göz hastalıkları tedavisinde fark oluşturuyor” Görme yetisi, dünyayı keşfetmemize ve bilgi edinmemize yardımcı oluyor. Göz sağlığının korunması, görme yetisinin devamlılığı için hayati önem taşıyor. Göz Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Efekan Coşkunseven, “Görme yetisinin bozulması, günlük yaşamı zorlaştırıyor ve bağımsız hareket etmeyi engelliyor yani kişinin yaşam kalitesi ciddi şekilde etkileniyor. Yapay zeka ve lazer teknolojileri gibi gelişmeler, göz hastalıklarının tedavisinde fark oluşturuyor” dedi. Göz hastalıklarının tedavisinde son yıllarda önemli teknolojik ilerlemeler kaydediliyor. Bu yenilikler, tedavi süreçlerini daha etkili, hızlı ve hasta dostu hale getiriyor. Bilgisayar destekli lazer tedavilerine ek olarak günümüzde yapay zeka, göz hastalıklarının hem teşhisinde hem de tedavisinde kullanılmaya başlandı. Türkiye’de de göz hastalıklarındaki yeni teknolojiler dünyadaki gelişmelere paralel olarak takip ediliyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden. Doç. Dr. Efekan Coşkunseven, gelişen teknolojilerin önemini vurgulayarak şunları ekledi: “Göz topograficihazı gibi gelişmiş teknolojiye sahip cihazlar aynı yapay zekânın yaptığı gibi bütün ihtimalleri değerlendirip en doğru sonucu ortaya çıkarabilir. Eskiden bir resme bakıp karar verilirdi şimdi ise cihazlar bu resme bakarken korneanın en ince noktasını bulup, sonra bu en ince noktanın diğer kalın noktadan ne kadar farkı olduğunu bulabiliyor. Hastanın göz numaralarını, yaşını, bu yaştaki diğer insanlarla karşılaştırıp rafine bir sonuç ortaya çıkartır. Bütün bu bilgiler ışığında belirli bir rakamsal değer elde edip hastanın risk ölçüsü bulup, bu hasta keratakonus için riskli diyebilmektedir. Lazerle göz ameliyatlarında hastanın keratakonusu olup olmaması büyük önem taşır. Bu cihaz, çeşitli göz hastalıklarının teşhisinde, tedavi planlamasında ve cerrahi operasyonlarda kritik bir rol oynar.” İris tanıma teknolojisi Doç. Dr. Efekan Coşkunseven, göz hastalıklarının tedavisinde önemli bir yeri olan lazer teknolojilerinin daha önce sadece gözü takip ettiğini ama gözün kendi ekseni etrafında dönmesini takip edemediğini belirterek şunları söyledi: “Şimdi iris tanıma teknolojisini öyle bir hale geldi ki; cihaz göze kitlenerek, gözle beraber dönmektedir. Böylece astigmatın tedavisi başarılı bir şekilde yapılabilir. Eskiden hastanın sadece gözlük numaralarını girilerek ameliyat yapılıyordu, yani sadece hastanın gözlük numaraları düzeltilebiliyordu. Göz Numaraları; gözün ön - arka çapının uzunluğu, lensin kırıcılığı ve korneanın kırıcılığının sonucunda oluşur . Lazer operasyonlarında bütün bu veriler kullanılarak ameliyat yapılmakta, sonrasında ise hastalar gözlüklerinden kurtulabilmektedir. Lazer operasyonlarıyla gözdeki aberasyonlar da (ışığın gözde dağılma problemleri) düzeltilebilmektedir. Eskiden astigmat tedavileri gözün kendi ekseni etrafında dönmesi tespit edilemediği için en zor tedavi idi şimdi 6 dereceye kadar astigmat tedavileri yapılabilmektedir. Yine katarak ameliyatlarında bundan 20 yıl önce kornea 7- 8 milimetre kesilip, katarakt çıkarılıp, dikiş atılırdı. Hasta 4-5 gün hastanede yatardı. Şimdi gelinen noktada hasta sabah geliyor, kan tahlilleri alınıyor, ameliyata giriyor, ameliyattan sonra gözü açık bir şekilde hastaneden çıkış yapabiliyor.” Katarakt ameliyatlarında Femtosaniye lazer yöntemi Göz hastalıklarının Katarakt tedavisinde güncel yöntemlerden biri olan femtosaniye lazer teknolojisiyle ilgili de bilgiler veren Doç. Dr. Coşkunseven, şunları söyledi: “Katarakt cerrahisinde kesilerin daha hassas bir şekilde yapılmasına imkan tanıyan en güncel yöntemlerden biri femtosaniye lazerdir. Bu teknolojide cihaz hastanın gözlerinin 3 boyutlu resimlerini çeker. Saniyeler içerisinde kornea kesileri, merceğin ön kapsülünün kesilmesi kusursuza yakın, doğru lokasyonda, doğru çapta yapılırken, hastanın astigmatı içinde kapsülde lazer tarafından işaret konmaktadır. Özellikle sert kataraktlarda, katarakt lazer tarafından küp küp kesilerek lazer sonrası yapılan fakoemülsifikasyon yöntemi de daha az enerji kullanılmasını sağlar. Saniyeler içinde Femtosaniye lazer yöntemiyle kornea girişi, kapsülün istenilen şekilde kesimi, kataraktın parçalanması yapıldık sonra hasta fakoemüsifikasyon yöntemiyle katarakt parçalarının temizlenerek lensin göz içine takılması bölümüne alınır.” Hastanın bu sırada hiçbir acı hissetmediğini ileten Doç. Dr. Efekan Coşkunseven, “Femtosaniye lazer milimetrik hesaplamalar yaparak ameliyatın başarısını artırmakta hem hekimlere hem de hastaya konfor sağlamaktadır. Göz içi lensler de yine son yıllarda gelişen ve hastaların görme kalitesini artırmayı hedefleyen yenilikçi çözümlerdir. Katarakt ameliyatı sırasında göz içine yerleştirilen lensler, yalnızca kataraktı tedavi etmekle kalmaz, aynı zamanda uzak ve yakın görmeyi de iyileştirebilir. Multifokal (Edof veya trifokal) lensler, hem uzak hem de yakın görüşte netlik sağlayarak gözlük ihtiyacını azaltır. Bu teknolojiler, göz hastalıklarının daha etkin bir şekilde tedavi edilmesine imkan tanırken, hastaların yaşam kalitesini artırmayı hedeflemektedir” diye konuştu.
Safra yolu hastalıklarında ameliyat yerine ERCP
17 Eylül 2024 Salı - 10:01 Safra yolu hastalıklarında ameliyat yerine ERCP Safra kanallarında çamur ve taş tespit edilen hasta Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nde ERCP yöntemi ile sağlığına kavuştu. Gaziantep’te yaşayan Güneş Şişkin’in uzun zamandır hazımsızlık, şişkinlik ve karın ağrısı şikayetleri bulunuyordu. Tedavi olmak için farklı sağlık kuruluşlarına başvuran ancak şikayetleri geçmeyen Şişkin, son olarak Anka Hastanesi’ne başvurdu. Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ali Bilgen tarafından muayene edilen Şişkin’in yapılan tahlil ve ultrason tetkikleri sonucu karaciğer değerlerinde yükseklik ve safra kanallarında çamur ve taş tespit edildi. Şişkin’e vakit kaybetmeden Dr. Ali Bilgen tarafından müdahale edildi. Uygulanan ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi) yöntemi ile safra yollarındaki çamur ve taşlar kapalı yöntemle temizlenen hasta sağlığına kavuşup ertesi gün hastaneden taburcu edildi. Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Şişkin, “Uzun zamandır çaresizdim. Artık ağrılarım dayanılmaz hale gelmişti. Sağlık her şeyden değerli. Şu an kendimi iyi hissediyorum, ağrılarım geçti. Beni sağlığıma kavuşturan doktoruma teşekkür ederim” dedi. “Karın ağrısı ve şişkinliğini ciddiye alın” Gaziantep Özel Anka Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ali Bilgen, karın şişkinliği ve karın bölgesindeki ağrıların hafif veya ciddi hastalıkların sonucunda olabileceğine, bu nedenle ciddiye alınması gerektiğine dikkat çekti. Dr. Ali Bilgen, ERCP’nin özellikle son yıllarda giderek artan önemiyle karaciğer, safra yolları ve pankreas hastalıkları, safra yolu taşları ve tıkayıcı safra yolu-pankreas tümörleri gibi birçok alanda hem tanı hem de tedavide önemli bir yer tuttuğunu, işlemin kapalı yöntemle anestezi eşliğinde uygulandığını ve çok başarılı sonuçlar elde edildiğini ifade etti.
Kanser vakalarında ürküten rakamlar
17 Eylül 2024 Salı - 09:53 Kanser vakalarında ürküten rakamlar Dünya genelinde yaklaşık her 5 kişiden 1’i hayatı boyunca kansere yakalandığı, her 9 erkekten birinin ve her 12 kadından birinin kanser nedeniyle öldüğü belirtildi. Dünya genelinde 2050 yılında 35 milyondan fazla yeni kanser vakasının olacağı öngörülüyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Umut ve Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr Nimet Baki, artan kanser vakalarına dikkat çekerek Türkiye’de 2022’de 240 bin kanser vakası görüldüğünü hatırlattı. Baki “Dünya genelinde yaklaşık her 5 kişiden 1’i hayatı boyunca kansere yakalanıyor. Her 9 erkekten 1’i ve 12 kadından 1’i ise kanser nedeniyle ölüyor. 2050’de kanser vakalarında yüzde 77’lik artış öngörülüyor. Dünya genelinde 2050’de 35 milyondan fazla yeni kanser vakasının olacağı öngörülürken, 2022’deki tahmini 20 milyon vakaya oranla yüzde 77’lik artış yaşanması bekleniyor. Küresel kanser yükü hızla artarken, tütün, alkol ve obezite, kanser vakalarının artmasının ardındaki temel faktörler olarak öne çıkıyor. Hava kirliliği ise kanser için ‘çevresel risk faktörlerinin’ temel etkenlerinden biri arasında yer alıyor. Türkiye’de 2022’de 240 bin kanser vakası görüldü. Hastanın yaşam kalitesini artırmak da önemli bir hedef olarak öne çıkarken, bu, kanserin son evrelerinde hastanın fiziksel, psikososyal ve ruhsal esenliği ile palyatif bakım için destek sağlanmasıyla başarılabiliyor. Meme kanseri, rahim ağzı kanseri, ağız kanseri ve kolorektal kanser gibi en yaygın kanser türlerinden bazılarının, erken teşhis edildiğinde ve en iyi uygulamalara göre tedavi edildiğinde yüksek iyileşme olasılıklarına sahip olduğu biliniyor. Ülkelerin gelir düzeylerine göre tedaviye erişimde önemli farklılıklar öne çıkarken, kapsamlı tedavinin yüksek gelirli ülkelerin yüzde 90’ından fazlasında, düşük gelirli ülkelerin ise yüzde 15’inden azında mevcut olduğu ifade ediliyor” dedi. Öte yandan Umut ve Yaşam Derneği, 6. Olağan Genel Kurul Toplantısını gerçekleştirdi. Yapılan Genel Kurul toplantısında Dr. Nimet Baki, yeniden başkan seçildi.
Prof. Dr. Özdil’den canlı yayında ileri endoskopi dersi
17 Eylül 2024 Salı - 09:40 Prof. Dr. Özdil’den canlı yayında ileri endoskopi dersi ‘8. Gastroenteroloji Günleri’ Türkiye’nin alanında önde gelen hekimlerini bir araya getirdi. Biruni Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Kamil Özdil, Akalazya hastalığının tedavisinde uygulanan POEM operasyonunu canlı yayında gerçekleştirirken, güncel endoskopi tekniklerini de genç hekimlere aktardı. Öncü isimlerin deneyim ve birikimlerini paylaştığı 8. Gastroenteroloji Günleri’nde Biruni Üniversitesi’nden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Kamil Özdil, karaciğer yağlanması ile Hepatit B ilişkisine dikkat çekti. Gastroenterolojinin öncü isimlerinden büyük katılım Sağlık Bilimleri Üniversitesi tarafından düzenlenen kongrede konuşan Prof. Dr. Özdil, "Gastroenteroloji Günleri, Türkiye çapında yaklaşık 60 civarındaki eğitim araştırma hastanesi ve diğer bütün gastroenteroloji camiasını kapsayan büyük bir organizasyon. Güncel gelişmeler takip edilirken, canlı yayınlarla da endoskopideki ileri teknikler uygulanarak katılımcılara yeni ufuklar açılıyor. Bu kapsamda 8’incisi düzenlenen ulusal çaptaki Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gastroenteroloji Günleri’ne Türkiye’nin her bölgesinden hekimlerimiz ve gastroenteroloji alanının önde gelen isimleri katılım sağladı" diye konuştu. "Karaciğer yağlanması toplumun 3’te birini etkiliyor" Prof. Dr. Özdil canlı yayında gerçekleştirilen operasyonla ilgili şu bilgileri verdi: "Akalazya tedavisinde kullanılan yemek borusundaki darlığı endoskopik yolla ameliyat gerekmeksizin açma işlemini, canlı yayında POEM tekniğiyle gerçekleştirdik. Bu konudaki bilgi ve tecrübelerimizi de genç hekimlere aktardık. Kongrede karaciğer yağlanması ve Hepatit B ilişkisine dikkat çektik. Hepatit B Türk toplumunda yüzde 4 civarında görülüyor. Karaciğer yağlanması da yine toplumun 3’te birini etkiliyor. Bunların birlikteliği halinde karaciğerde oluşturacağı sorunları en güncel yayınlarla birlikte destekleyerek katılımcılarla paylaştık.”
Bisiklet binen Başkan Çavuşoğlu hareketliliğe dikkat çekti
17 Eylül 2024 Salı - 09:34 Bisiklet binen Başkan Çavuşoğlu hareketliliğe dikkat çekti Denizli Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Avrupa Hareketlilik Haftası gerçekleştirilen farkındalık yürüyüşü ile başladı. Bisiklet binerek çevrenin hayati öneminden bahseden Başkan Çavuşoğlu, “Doğa atalarımızdan miras değil, çocuklarımızın bize emanetidir” dedi. Sürdürülebilir kentsel hareketlilik konusunda farkındalık kampanyası olan Avrupa Hareketlilik Haftası kutlamaları Denizli Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği farkındalık yürüyüşü ile coşku içinde başladı. Avrupa çapında kutlanan etkinlik kapsamında ilk olarak Enverpaşa Caddesi’nden (Eski Özel İdare Önü) başlayarak Denizli Büyükşehir Belediye Bandosu eşliğinde Delikliçınar Meydanı’na kadar süren kortej düzenlendi. Programa Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Başkanvekili Ali Marım, Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Bülent Bozbaş, davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Renkli ve yoğun ilgi gören yürüyüşün ardından Delikliçınar Meydanı’nda vatandaşlara seslenen Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmalardan bahsetti. İklim krizleri, fosil yakıtların getirdiği olumsuzluklar gibi çevre sorunlarına da değinen ve çevrenin hayati öneminden bahseden Başkan Çavuşoğlu, “Doğanın korunmasıyla ilgili hepimizin büyük sorumlulukları var. Doğa bize babalarımızdan, dedelerimizden miras değil, gelecekte çocuklarımızın emaneti olduğu bilinciyle hareket etmemiz gerektiği düşüncesi içerisinde bu haftanın daha hareketli, daha görünür ve herkes tarafından bilinir bir hale getirilmesi için hep beraber bir çaba içerisine girdik” dedi. Su tasarrufu ve toplu ulaşıma dikkati çekti Bu anlamda Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak bir yol haritası çizdiklerini aktaran Başkan Çavuşoğlu, hemşehrilerini su tasarrufu konusunda duyarlı olmaya davet etti. Toplu ulaşımda özellikle yakıt tasarrufu anlamında bazı düzenlemelere de gittiklerini anımsatan Başkan Çavuşoğlu, “Bu şehirde daha az yakıt tüketerek daha maksimum hizmete ulaşma noktasında bir çaba içerisindeyiz. Tabii ki her çabamızın karşılığında bazı ufak da olsa memnuniyetsizlik oluşturduğumuzun da farkındayız. Ama bugünkü küçük memnuniyetsizlikler emin olun gelecekte bu doğanın ve ülkenin korunmasına bir mihenk taşı olacaktır” dedi. “Çevremize, doğamıza sahip çıkılan bir Denizli inşa edeceğiz” Kenti güzelleştirmek ve sahip çıkmak adına sadece Büyükşehir Belediyesinin değil herkesin sorumluluk alması gerektiğini belirten Başkan Çavuşoğlu, “Bu şehri güzelleştirmek ve bu şehre sahip çıkmak bizlerin ellerindedir. Bu şehrin tamamının buna sahip çıkması gerekiyor. Bu haftadan sonra yayalaşmayı arttıracağız. Toplu ulaşımda yeni projelerle ilgili çalışmalarımız var. Artık bundan sonra toplu ulaşımı hep beraber kullanmayı arttıracağız. Çevremize, doğamıza sahip çıkılan bir Denizli inşa edeceğiz. Bizim bununla ilgili sizlere güvenimiz, kendimize inancımız tam” ifadelerini kullandı. Başkan Çavuşoğlu bisiklete bindi Konuşmanın ardından her yıl farklı bir tema ile kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası’nın 2024 yılı teması “Paylaşımlı Kamusal Alanlar” kapsamında Delikliçınar Meydanı’nda hazırlanan stantları gezen Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu ve beraberindekiler burada çocuklarla boyama etkinliğine katıldı. Toplu taşımada farkındalık amaçlayan belediye otobüsünü graffiti sanatçısı ile birlikte boyayan Çavuşoğlu daha sonra yaya durağı noktaları ile ilgili anket çalışmasına katılan ve görüşlerini paylaşan vatandaşlarla sohbet etti. Meydanda kurulan bisiklet parkurunda çocuklarla da yakından ilgilenen Başkan Çavuşoğlu, bisiklete binerek sağlıklı bir yaşam için pedal çevirdi. Dolu dolu bir hafta Denizlilileri bekliyor Öte yandan hafta boyunca Büyükşehir Belediyesi Trafik Eğitim Parkı’nda bisiklet eğitimleri, Delikliçınar Meydanı’nda bisiklet tamir istasyonu kurulması, Çocuk Resim Atölyesi, Canlı performans- otobüs boyama, Bisikoop etkinliği, Toplu Taşımayı Keşfediyorum, İncilipınar Parkı’nda yoga ve zumba etkinlikleri gerçekleştirilecek. Trafik Eğitim Parkı’nda bisiklet eğitimine katılanlara 20 Eylül Cuma günü saat 18.00’de katılım belgeleri verilecek. 22 Eylül Pazar günü ise Çamlık Caddesi’nde canlı müzik, duvar boyama etkinliği, bisiklet tamir istasyonu kurulması, otobüsümü tasarlıyorum çocuk resim sergisi, boyama atölyesi, badminton, Tek pota basketbol, bardak ve pinpon oyunu, mas güreşi, masa tenisi, dart oyunu, palyaço, sosis balon ve yüz boyama, ahşap anahtarlık boyama, taş boyama atölyeleri, çocuk dans atölyesi ve çeşitli etkinlikleri ile festival havasında bir gün yaşanacak.
Sıradışı Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Sempozyumu Balıkesir’de yapıldı
17 Eylül 2024 Salı - 09:28 Sıradışı Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Sempozyumu Balıkesir’de yapıldı Balıkesir’in Havran ilçesi, Sıradışı Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Sempozyumu’na ev sahipliği yaptı. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu 14-15 Eylül’de Havran ilçesinde Olive House ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Sempozyuma 70 kursiyer katıldı. Yerli, yabancı GETAT profesyonellerinin katılım sağladığı sempozyumda başarıları bilim adamları bilgi paylaşımında bulundu. Seminere konuşmacı olarak katılan Dr. Amina Ather, deneyim ve bilgilerini katılımcılar ile paylaştı. Seminere Hindistan’dan katılan Dr. Amina Ather, “Ben burada yeni insanlarla tanışmak için toplandım. Benim için her insan bir kitap. Ben de kitapları okumayı seviyorum. Bizim bu sempozyomdaki toplanma amacımız fikirleri değişmek, tecrübeleri değiştirerek daha yeni bilgileri öğrenip bunu insanların kullanımına sunmak” dedi. Seminer hakkında bilgi veren Uluslararası Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entergratif Tıp Platformu (UGTET) Platformu Başkanı Ebru Karaaslan, “Amacımız yurt dışında geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında değerli bilim insanlarını Türkiye’ye getirmek ve onları Türkiye’deki geleneksel ve tamamlayıcı tıp doktorlarıyla birleştirmek. Burada kendi alanlarında fikir istişarelerinde bulunsun istiyoruz ve bunu Türkiye’nin her şehrinde yapmak istiyoruz. Bu amaçla yola çıktık. UGTET platformu olarak burayı tercih etmemizin sebebi Havran, Balıkesir dünyanın havası en kaliteli olan bir yer. Böyle geleneksel ve tamamlayıcı tıpta da her şehrimizin bir özelliğini de tanıtmak istiyoruz aynı zamanda. Doktorlarımızı da böyle kültür özelliği önemli olan şehirlerimize birleştirmek istiyoruz. Buraya geleneksel ve tamamlayıcı tıp doktorları geldi ve her biri yaklaşık 80 kişi geldi buraya sağ olsunlar. İşte Balıkesir’den, Bursa’dan, İstanbul’dan, Hollanda’dan gelen hekimlerimiz var bu arada. Tabii burada hem değerli hocalarımız, Türk hocalarımız birleştiği için aynı zamanda Hintli Doktorumuz Amina Ather, bilim insanı ve yine Prof. Dr. Christopher Roehrig için de geldiklerinden dolayı yurt dışından da gelenler var” dedi.