SAĞLIK
26 Eylül 2024 Perşembe - 16:45 Medical Point’te HPV Virüsü ve Aşıları Üzerine Eğitim Semineri düzenlendi Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde HPV Virüsü ve Aşıları Üzerine Eğitim Semineri düzenlendi. Medical Point Gaziantep Hastanesi, sağlık alanında farkındalık oluşturmak amacıyla Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Demiroğlu ve Yenilikçi Avukatlar Grubu iş birliğiyle HPV virüsü ve aşıları hakkında kapsamlı bir eğitim semineri düzenledi. Seminer, hastanenin konferans salonunda gerçekleştirildi ve sağlık profesyonellerinin yanı sıra hukuk camiasından birçok katılımcıyı bir araya getirdi. Eğitim seminerinin açılışında konuşan Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Demiroğlu, HPV virüsünün cinsel yolla bulaşan en yaygın enfeksiyonlardan biri olduğunu söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Demiroğlu, "HPV, birçok kanser türünün, özellikle de rahim ağzı kanserinin başlıca nedenidir. Ancak bu virüsle ilgili bilgi eksiklikleri ve aşıya dair yaşanan tereddütler, toplum sağlığını tehdit etmektedir" dedi. Dr. Demiroğlu, HPV aşısının etkinliği ve güvenliği hakkında güncel verileri katılımcılarla paylaştı. Seminerin bir diğer önemli konusu ise HPV aşılarının yasal boyutu oldu. Yenilikçi Avukatlar Grubu’ndan uzman hukukçular, aşıların zorunlu hale getirilmesi ve bireylerin hakları konusunda bilgi vererek sağlık hizmetlerinin hukuki çerçevesini anlattılar. Katılımcılar, HPV aşısının hukuki düzenlemeleri, sorumluluklar ve aşıya erişim konularında kapsamlı bir şekilde bilgilendirildi. Seminer, katılımcıların aktif katılımıyla zenginleşti. Soru-cevap bölümünde, katılımcılar HPV virüsü ve aşılarıyla ilgili merak ettikleri konuları Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Demiroğlu’na yönelttiler. Dr. Demiroğlu, “Aşılar, sadece bireysel değil, toplumsal sağlık açısından da kritik bir öneme sahiptir. Eğitim ve farkındalık çalışmaları, aşılamanın artması ve HPV ile mücadelede önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Ayrıca, seminerin katılımcılar üzerinde olumlu bir etki oluşturduğunu belirtti.
26 Eylül 2024 Perşembe - 14:23 ‘Alzheimer ile nasıl yaşanır?’ sorusu bu konferansta yanıt buldu Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin Alzheimer hastalığına önemli bir farkındalık oluşturduğu “Azlehimer Hasta ile Yaşam” konferansında nöroloji uzmanı Doç. Dr. Güzey Aras ve konuşma terapisti Emrah Karacaoğlu, YADEM’in yaşlılarına teşhis sonrasında yapılacaklar ve hasta psikolojisiyle ilgili önemli aktarımlar yaptı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Yaşlı Destek Merkezi (YADEM) günümüzün önemli hastalıklarından biri olan Alzheimer ile ilgili farkındalık oluşturacak bir konferansa imza attı. Yaşlıların önemli bir sınavla karşı karşıya kaldığı ve aileleri için büyük önem arz eden hastalık, Adapazarı Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SGM) gerçekleştirilen konferansta anlatıldı. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Yeşim Güzey Aras ve Dil Konuşma Terapisti Emrah Karacaoğlu, YADEM çatısı altındaki yaşlılara hastalıkla ilgili önemli bilgiler verirken ailelere ise muhtemel bir teşhis durumunda ne yapmaları gerektiği konusunda aktarımlar yaptı. Hastalığa karşı farkındalığın artması ve hasta yakınlarının yaşadıkları zorluklara dikkat çeken alanında uzman iki isim, hastalar üzerinden örnekler vererek “Alzheimer ile yaşamak” konu başlığını masaya yatırdı. Konferansı İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ahmet Öksüzoğlu da takip etti. Sabır, anlayış ve inancın en önemli başlıklar olduğunu vurgulayan uzmanlar, konuyla ilgili ciddi bir motivasyon ortaya koydu. "Sabır ve anlayış doğru yola götürür" Doç. Dr. Yeşim Güzey Aras, “Hastalarımızın yaşam kalitesini artırmak çok önemli bir etken. Alzheimer hastalarının ihtiyaçlarını anlamalı ve onlara uygun bir destek sunmamız çok önemli. Hastalarımızın günlük rutinlerine devam etmesini sağlamak onlar üzerindeki olumlu etkileri ciddi şekilde artıracaktır. Bu noktada bizi sabır ve anlayış huzurlu bir yola iletecektir” dedi. "Etkili iletişim ve doğru yöntemler" Konuşma terapisti Emrah Karacaoğlu ise uygulamalı yöntemler ile bu sorunların nasıl üstesinden gelinebileceği hakkında pratik bilgiler paylaşarak etkili iletişimin stratejik önemini vurguladı. Karacaoğlu, “Hastaların genellikle konuşma bozuklukları ve yutma güçlükleri yaşıyor, bu durumun hem hastanın hem de bakım veren aile yakınlarının yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Hastalarımızla sağlıklı bir iletişim kurarak onları anlamaya ve anlaşmayı sağlamalıyız” ifadelerine yer verdi. Program sonunda uzman isimlere sorular soran YADEM’in yaşlıları tansiyonlarını ölçtürerek farkındalık adımı için teşekkür etti.
‘Kalp yetmezliğinde kök hücre ve eksozom tedavisi uygulanabilir’
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 10:24 ‘Kalp yetmezliğinde kök hücre ve eksozom tedavisi uygulanabilir’ Kalp yetmezliği, kalp krizi sonrası oluşan kasılma bozuklukları ve damar tıkanıklığına bağlı olmayan kalp yetmezliği durumlarında mezenkimal kök hücre (MKH) ve eksozom tedavilerinin uygulanabildiğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Aksakal, “Bu tedaviler, kalp kasılma gücünü ve kan dolaşımını artırmayı hedeflemektedir” dedi. Günümüzde medikal alanda kök hücre ve eksozom tedavilerinin çığır açan yenilikler arasında yer aldığını belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Aksakal, “Çeşitli hastalıkların tedavisinde umut vadeden bu tedaviler, hem yara iyileşmesini hızlandırmakta hem de damarlarda yeni oluşumlar sağlanmaktadır” diye konuştu. “Hasarlı dokuları tamir eden hücreler” Mezenkimal kök hücrelerin (MKH), vücudumuzda bağ dokusunda bulunan ve hasarlı dokuları tamir eden önemli hücreler olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Emre Aksakal, “Bu hücreler, laboratuvar ortamında çoğaltılarak tedavide kullanılmaktadır. MKH tedavilerinin ciddi yan etkileri bulunmamakta ve vücut tarafından reddedilmemektedir” açıklamasında bulundu. Eksozomların ise, MKH hücrelerinin üretiminde açığa çıkan çoklu protein yapısındaki maddelerin bütünü olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Eksozomlar da tedavide ayrı bir unsur olarak uygulanmaktadır” açıklamasında bulundu. “Kalp hastalıklarında tercih ediliyor” Kalp yetmezliği, kalp krizi sonrası oluşan kasılma bozuklukları ve damar tıkanıklığına bağlı olmayan kalp yetmezliği durumlarında, Sağlık Bakanlığı onaylı MKH ve eksozom tedavilerinin uygulanabildiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Bu tedaviler, kalp kasılma gücünü ve kan dolaşımını artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca, şeker hastalığı ve yoğun sigara kullanımına bağlı gelişen periferik arter hastalıklarında (bacak damar tıkanıklığı) oluşan ayak yaralarının iyileşmesinde de MKH ve eksozom tedavileri etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tedaviler, hem yara iyileşmesini hızlandırmakta hem de damarlarda yeni oluşumlar sağlayarak yürüme mesafesini artırmakta ve uzuv kaybını önlemektedir” ifadelerini kullandı. “Tedavi 2-3 seansta gerçekleştiriliyor” MKH ve eksozom tedavilerinin uygulanabilmesi için hastanın muayene, ekokardiyografi ve kalp MR sonuçlarının Sağlık Bakanlığı’na gönderildiğini ve oluşturulan heyet tarafından onay verilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Tedavi genellikle iki veya üç seansta gerçekleştirilmekte olup, ilk uygulama anjiyografi işlemi sırasında kalp damarına yapılmaktadır. Takip eden uygulamalar ise genellikle damar yoluyla gerçekleştirilmektedir” şeklinde konuştu. Kök hücre ve eksozom tedavilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan yenilikçi terapiler olduğunu ve çeşitli hastalıkların tedavisinde umut vaat ettiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Aksakal, “Bu tedavi yöntemleri, konvansiyonel tedavilere ek olarak uygulanabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Duygusal açlığa yol açan hatalar”
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 09:58 “Duygusal açlığa yol açan hatalar” Duygusal açlığın gerçekten bir açlık durumu olmadığını belirten Uzman Diyetisyen Gizem Bahadır, “Duygusal açlık stres, üzüntü, kaygı durumlarında yemek yeme isteğimizdir. Aç olmadığımızı bildiğimiz halde duygu durumlarımızı bastırmak için yemek yeme eylemine yönelmemizdir. Çocukluk çağında yaşanan olumsuzluklar, ergenlik döneminde çevrenin tutumu ile daha çok yemeye yönelme, stresle başa çıkamama, yanlış diyetler ile yetersiz kalori gibi onlarca sebep duygusal açlığa neden olabilir” dedi. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Gizem Bahadır, duygusal açlık hakkında açıklamalarda bulundu. Duygusal açlığın kısaca tanımını yapan Uzm. Dyt. Bahadır, “Duygusal açlık, kişinin fiziksel olarak aç olmadığında bile yemek yeme isteği duymasına neden olan bir durumdur. Bu tür bir açlık, genellikle duygusal boşlukları doldurma ya da stresle başa çıkma arzusundan kaynaklanır. Fiziksel açlıktan farklı olarak, duygusal açlık anlık rahatlama sağlar ancak uzun vadede duygusal ve fiziksel sağlığa zarar verebilir. Çocukluk çağında yaşanan olumsuzluklar, ergenlik döneminde çevrenin tutumu ile daha çok yemeye yönelme, stresle başa çıkamama, yanlış diyetler ile yetersiz kalori gibi onlarca sebep duygusal açlığa neden olabilir” diye konuştu. “Hızlı bir şekilde yemek yeme isteği oluşabilir” Duygusal yemeyi tetikleyen sebeplere değinen Uzm. Dyt. Gizem Bahadır, “Kişi yemek yedikten sonra doygunluk olsa bile kısa sürede yeme işlemine yöneliyorsa, açlık olmasa da üzüldüğünde, stres yaptığında, kaygılandığında yeme işlemine gidiyorsa ve yemekleri hızlı şekilde yeme isteği varsa duygusal yeme davranışı olabileceğini dile getirdi. Duygusal yeme, genellikle kişinin gerçek açlık sinyallerini göz ardı etmesine ve bu nedenle aşırı yeme eğilimlerine yol açabilir. Uzun vadede bu davranış sağlıksız kilo alımına, yeme bozukluklarına ve duygusal sağlığın daha da kötüleşmesine neden olabilir” dedi. “Duygusal açlık ve fizyolojik açlık arasındaki farklar” Fizyolojik açlık ve duygusal açlık arasındaki farklardan bahseden Uzm. Dyt. Bahadır, şu bilgileri paylaştı: “Fizyolojik açlık, vücudun gerçek ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkar. Yeme işleminden sonra şeker dengeleri normale döner ve doygunluk hissi oluşur. Kişi, açlık durumu meydana gelene kadar yemek yeme işlemini bırakır. Duygusal açlıkta ise gerçek bir açlık durumu söz konusu olmasa da, doygunluk hissedilse de bazı durumlar kişiyi yemeye devam etmeye iter. Fizyolojik açlıkta kişi, besinleri yavaş tüketir ve kendini iyi hisseder. Duygusal açlıkta ise hızlı yeme işlemi vardır ve ne kadar yenilirse yenilsin, doygunluğa rağmen yeme işlemine devam etmek istenir. Bu durumun ardından pişmanlık duygusu oluşur. Fizyolojik açlık durumlarında kilo kontrolü yapmak kolaydır, ancak duygusal yemede kişi kilo kontrolünden uzaklaşabilir ve kilo artışları görülebilir.” “Doğru bilinen yanlışlar” En çok yapılan yanlışın kısıtlayıcı ve zorlayıcı diyetler yapmanın ve uzun süre canımızın istediği besini yememeye çalışmak olduğunu dile getiren Uzm. Dyt. Bahadır, “Duygusal yeme ile beslenme şekli düzene sokularak baş edilebilir. Yetersiz diyet listeleri duygusal yemeyi tetikleyeceği için uygun kalorinin alınabileceği diyetler oluşturulmalıdır. Yeme işlemini düzenli zamanlarda yavaş yavaş yemeye özen göstermeliyiz. Canımızın istediği besini yememeye uzun süre dayanmak sonrasında yine bizi aşırı yeme davranışına itebilir. O besini az porsiyonla tüketmeyi denemek de bir çözüm olabilir. Fiziksel aktiviteler yapmak, gün içerisinde kendinize ait zamanlar oluşturmak, uyku düzeni oluşturmak, stres durumuna iten durumları gözden geçirmek, size uygun diyet listesinin oluşturulması ve ona uymak en kesin çözüm olacaktır“ diyerek sözlerini noktaladı.
Kardiyoloji uzmanı uyardı: “Sıcak günlerde yanınızda su şişesi taşıyın ve düzenli su için”
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 09:47 Kardiyoloji uzmanı uyardı: “Sıcak günlerde yanınızda su şişesi taşıyın ve düzenli su için” Yazın sıvı ve elektrolit kaybı nedeniyle kalbin daha çok çalıştığına, bunun da kalp krizi ve diğer kalp hastalıklarını artırdığına dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol özellikle sıcak günlerde su şişesi taşınarak düzenli su içilmesini, öğle saatlerinde açık havada dolaşılmamasını, alkol ve kafeinden uzak durulmasını tavsiye etti. Havaların ısınması ile birlikte kalp damar hastalıklarında artış görüldüğünü belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol “Yüksek sıcaklıklar vücut ısısını artırır ve bu da kalp hızını yükseltir. Vücut, ısısını dengelemek için daha fazla çalışmak zorunda kalır. Bu süreç, zaten kalp hastalığı olan bireyler için özellikle tehlikeli olabilir. Sıcakların arttığı bu günlerde yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı ve ritm bozukluğu tanısı olan hastalar, şikayetlerinin artması ve hastalıklarının gün yüzüne çıkması ile karşı karşıya kalabilir” diye konuştu. Özellikle yaz aylarında terlemenin artmasıyla vücudumuzdan çok fazla sıvı ve elektrolit kaybı olduğunu; bu dehidrasyonun kanın daha yoğunlaşmasına neden olarak kalbin iş yükünü artırdığını söyleyen Dr. Şenol bu durumun kalp krizi ve diğer kalp rahatsızlıklarına yol açabileceğini anlattı. Sıcak havalarda kan damarlarının genişleyip (vazodilatasyon) kan basıncının düşmesine neden olabileceğini; özellikle yeterli sıvı alınmadığında tansiyon düşmesi, bayılma ve baş dönmesi gibi sorunlara yol açabileceği gibi, elektrolit kaybı ritim sorunları olan hastalarda ani ritim bozulmalarına ve hayati tehlikelere yol açabileceğini ifade etti. Çok sıcak havalarda, özellikle yaşlı hastalarda yüksek tansiyon atakları görülebildiğine değinen Dr. Şenol bu ataklara bağlı olarak inme, kalp krizi gibi ciddi hayati problemler doğabileceğini dile getirdi.çKalp yetmezliği bulunan hastalarda da terleme ile sıvı ve elektrolit kaybının ciddi etkileri olduğundan bahseden Dr. Şenol “Bu sıvı ve elektrolit kaybı, kalbin iş yükündeki artışa bağlı olarak, nefes darlığı, halsizlik, çarpıntı gibi şikayetlere yol açabilir. Bu durum kalp yetersizliğinde ani artış ve hastane yatışlarına neden olabilir. Ayrıca bu kişilerde kalp yetersizliği için kullanılan ödem söktürücülere veya sıvı alımındaki kısıtlamalara bağlı olarak hayati riskler gelişebilir” dedi. “Alkollü ve kafeinli içeceklerden kaçının” Dehidrasyonu önlemek için bol su tüketilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Şenol özellikle sıcak günlerde su şişesi taşıma ve düzenli olarak su içmenin önemini anlattı. Vücuttan su kaybını artırabileceği için alkollü ve kafeinli içeceklerden kaçınmak gerektiğini çünkü bu içeceklerin özellikle kalp yetersizliği tanısı olan hastalarda olumsuz sonuçlar doğurabileceğini; idrar söktürücülerin dozunun yeniden düzenlenmesi ve sıvı alımının hastanın sağlık durumuna göre belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Tansiyon tedavisi altındaki hastaların takiplerinin düzenli yapılması ve sıvı alımının düzenli olması gerektiğini vurgulayan Dr. Şenol “Sıcak havalarda ağır fiziksel aktivitelerden kaçınılmalıdır. Egzersiz yapmak isteyenlerin, sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde hafif egzersizler yapmaları daha uygun olacaktır. Mümkün olduğunca serin ve klimalı ortamlarda bulunmak, güneşin en güçlü olduğu 10:00 ile 16:00 saatleri arasında dışarıda olmaktan kaçınmak gerekir. Açık havada bulunmak zorunda olanların gölge alanlarda kalmaları önerilir” diye konuştu. “Ağır ve yağlı değil hafif yiyecekler tercih edin” Sıcak havalarda hafif, gevşek ve açık renkli kıyafetlerin tercih edilmesini; güneşin zararlı etkilerinden korunmak için şapka ve güneş gözlüğü kullanılmasını tavsiye eden Dr. Şenol ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınarak daha hafif ve sindirimi kolay yiyeceklerin tercih edilmesinin; meyve ve sebze tüketiminin artırılmasının önemini anlattı. Özellikle kalp hastalarının yaz aylarında düzenli olarak doktor kontrolünden geçmeleri gerektiğini belirten Dr. Şenol şunları söyledi: “İlaç dozlarının ve tedavi planlarının sıcak hava şartlarına göre düzenlenmesi gerekebilir. Sonuç olarak, yaz aylarında artan sıcaklıklar kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilir. Bu nedenle, yeterli sıvı alımı, serin ortamlarda bulunma, uygun giyim ve beslenme alışkanlıkları gibi önlemler alarak kalp sağlığınızı koruyabilirsiniz. Unutmayın, herhangi bir rahatsızlık durumunda en kısa sürede doktorunuza başvurmalısınız.”
Büyükşehirden vatandaşlara hasta nakil ambulansı hizmeti
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 09:12 Büyükşehirden vatandaşlara hasta nakil ambulansı hizmeti Manisa Büyükşehir Belediyesi, hasta nakil ambulansıyla dezavantajlı yurttaşlara hizmet veriyor. Nakil ambulansı ile hasta, yatalak ve engelli yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimleri kolaylaşırken, 2024 yılı içinde 864 kişi nakil hizmetinden yararlandı. Manisa Büyükşehir Belediyesi, hasta nakil ambulansı hizmeti ile desteğe ihtiyaç duyan dezavantajlı yurttaşların yanında olmayı sürdürüyor. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde görev yapan uzman ekipler eşliğinde evinden alınan hastalar, sağlık kontrolleri için randevu aldıkları hastaneye götürülüyor. Tedavileri tamamlanan hastalar, daha sonra tekrar ambulansla evlerine bırakılıyor. Manisa il sınırları içerisinde ücretsiz olarak hizmet veren hasta nakil ambulansı hizmetleri 2024 yılı başından bu yana 864 kişiye ulaştı. “Hizmetten çok memnunum” Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hasta nakil ambulansı, 2017 yılında belinden rahatsızlık geçiren emekli memur Nurdan Gümüşbaş’a da destek veriyor. 3 yıldır Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hasta nakil ambulansı hizmetinden faydalandığını söyleyen Nurdan Gümüşbaş, “Belediye’nin bu hizmeti vermesinden ve çalışanlarından aşırı memnunum. 3 senedir bu hizmeti alıyorum ve en ufak bir hata görmedim. Çok memnunum” dedi. “Hastalar profesyonel ekiplerce sağlık tesislerine götürülüyor” Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı olarak 2024 yılı başından bu yana 864 kişiye hizmet verdiklerini söyleyen Daire Başkanı Erhan İnce, “Özellikle yatalak durumda olan ve engelli vatandaşlarımız, sağlık tesislerine ulaşım sağlamak için bizleri arıyor. Profesyonel ekiplerimizle yurttaşlarımızı sağlık tesislerine götürüyoruz. Tedavileri tamamlandıktan sonra tekrar evlerine bırakarak hizmet veriyoruz” diye konuştu. “Her an yanlarında olmaya devam edeceğiz” Önümüzdeki süreçte araç ve ekip sayısının arttırılacağını, daha verimli bir şekilde hizmet verilmesinin planlandığını ifade eden Daire Başkanı Erhan İnce, “Vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu her an yanlarında olmaya devam edeceğiz. Hasta veya dezavantajlı vatandaşlarımız, sağlık tesislerine ulaşmak için bizleri 444 99 45 veya 0531 373 59 15 numaralı hatlardan arayabilirler” ifadelerini kullandı.
Uzmanı uyardı: Omuz çıkıklarının iyileşme süresi 6 ayı bulabilir
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 08:57 Uzmanı uyardı: Omuz çıkıklarının iyileşme süresi 6 ayı bulabilir Medipol Üniversite Hastanesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Soyarslan, baş üstü sporlardaki biceps yaralanmaları ve omuz çıkıklarının ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Ani kol hareketine bağlı olarak omuz bölgesinde ciddi hasarların oluşabileceğini belirten Dr. Soyarslan, “Fizik tedavi ile iyileşme ihtimali olmayan hastalarımıza cerrahi olarak müdahale ediyoruz. Ameliyat sonrası tam anlamıyla iyileşme süreci 3 ila 6 ayı bulabiliyor. 2-3 günden fazla süren şiddetli ağrılarda mutlaka uzman bir hekime danışmakta fayda var” dedi. Baş üstü sporlarla ilgilenen sporcularda biceps yaralanmaları sıklıkla görülüyor. Sürecin ciddi bir şekilde takip edilmesi gerektiğini belirten Medipol Pendik Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmoloji uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Soyarslan, yaralanmaların sıklıkla fizik tedavi ile iyileştiğini belirtti. Fizik tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda ise cerrahi işlem yapıldığını söyledi. Biceps tendonunun yapışması Voleybol, hentbol ve yüzme gibi baş üstü spor dallarında sporcuların biceps bölgesinde çeşitli sakatlıkların sıklıkla yaşandığını ifade eden Dr. Soyarslan, “Özellikle omuz bölgesinde birçok sporcuya özgü yaralanmalar olabiliyor. Bizim de en sık gördüğümüz yaralanmaların başında kol bölgesindeki biceps dediğimiz tendonun zorlanmaya bağlı iltihaplanmasıdır. Hastalarımızı çoğunlukla fizik tedaviyle sağlıklı haline getiriyoruz. Biceps tendonunun yapıştığı omuz eklemi içerisinde bir kıkırdak yapı mevcut. Ani harekete bağlı olarak burada bir hasarlanma olabiliyor. Geçmeyen, omuz ağrısı devam eden hastalarımızda yaptığımız tetkiklerde eğer burada bir yırtık tespit edersek buranın tamiri yine fizik tedavi ile söz konusu olabilir” dedi. Kronik zorlamada cerrahi yöntem söz konusu olabilir Sporcularda kronik zorlamaya bağlı olarak bazı dokularda ödem oluşabileceğini vurgulayan Dr. Soyarslan, “Bunun tedavisini de çeşitli enjeksiyonlarla yapıyoruz. İnatçı olgularda cerrahi tedavi de söz konusu olabilir. Omzumuzu kaldırmamızı sağlayan döndürücü kaslarımız bulunuyor. Daha ileri vakalarda omzumuzu kaldırmamızı sağlayan kaslarda yırtılmalar görülüyor. Bu yırtıklarında cerrahi yolla tedavi ediyoruz” ifadesini kullandı. Omuz çıkıklarına dikkat Voleybol ve hentbol gibi fırlatma sporlarında omuz çıkıklarının da sıklıkla görüldüğünü belirten Dr. Soyarslan, “Bunların tekrarlaması halinde kıkırdak hasarı oluşabiliyor. Bu hastalarımızı da ameliyat ile tedavi ediyoruz. Yaptığımız bu ameliyatlardan sonra hastanın bir süre fizik tedavi görmeleri de gerekebiliyor. Bunun tam anlamıyla iyileşme süreci ise 3 ila 6 ayı bulabiliyor“ şeklinde konuştu. Günlük hayatta spor yaparken omuz ağrılarının olabileceğine değinen Dr. Soyarslan, 2-3 günden fazla süren şiddetli ağrılarda mutlaka uzman bir hekime danışmakta fayda olacağını söyledi.
15 yıldır saç yeme alışkanlığı olan genç kızın karnından 2 kilogram kıl yumağı çıktı
21 Ağustos 2024 Çarşamba - 08:57 15 yıldır saç yeme alışkanlığı olan genç kızın karnından 2 kilogram kıl yumağı çıktı Hatay’da karın ağrısıyla hastaneye başvuran 20 yaşındaki genç kızın karnından 50 santimetre boyutunda ve yaklaşık 2 kilogram ağırlığında kıl yumağı çıktı. Genç kızda 15 yıldır saç yeme alışkanlığı olduğu öğrenildi. Şiddetli karın ağrısı şikayetiyle Ö.A. isimli genç kız, İskenderun Devlet Hastanesi’nin acil servisine başvurdu. Yapılan tetkiklerde; 20 yaşındaki Ö.A.’nın midesinde yabancı cisim olduğu ve midesinde yırtık olduğu tespit edildi. Hastanın durumu üzerine Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Süleyman Belli ve ekibi, acil ameliyat kararı aldı. Cerrah Belli ve ekibi tarafından yaklaşık 1 saatte ivedilikle gerçekleştirilen ameliyatta Ö.A.’nın karnından 50 santimetre boyutunda ve yaklaşık 2 kilogram ağırlığında kıl yumağı çıktı. Midesinde yaklaşık 1 santimetrelik delik oluşan genç kızın ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Uzmanların genç kızla yaptıkları görüşmelerde Ö.A.’nın 15 yıldır saç yeme alışkanlığı olduğu öğrenildi. Genç kızın sağlığına kavuşabilmesi için psikiyatr tarafından destek verileceği ifade edildi. "Midenin içindeki kılları ve geri kalan artıkların hepsini temizledik" Genel Cerrah Dr. Süleyman Belli, ameliyatın başarılı geçtiğini belirterek, "Bu hastamız 20 yaşında genç kız, şiddetli karın ağrısı şikayetiyle bizim acilimize başvurdu. Yapılan tetkikler ve görüntüleme sonuçlarında midede bir yabancı cisim gördük. Aynı zamanda batında sıvı olduğu gözlendi. Biz de bu durum üzerine hemen acil ameliyat kararı aldık, ameliyata aldığımızda batında yaklaşık 1 santimlik bir yırtık tespit ettik, bu yırtık saç yumağına bağlı olmuş. Bu yırtık içinden mideyi muayene ettiğimizde mideyi tam dolduran 12 parmak bağırsağı da dolduran yaklaşık 50 santim boyutunda 1 buçuk 2 kilo ağırlığında bir saç yumağı ve mide şeklini almış saç yumağı kitlesini çıkardık. Midenin içindeki kılları ve geri kalan artıkların hepsini temizledik" dedi. Genç kızın sağlığına kavuşması için tedavi sürecinin psikiyatriden sağlanacak destekle devam edeceğini belirten Dr. Belli, "Hastanın midesinden, bu işlemden sonra da ameliyatı sonlandırdık. Hastanın şu an genel durumu iyi, İskenderun Devlet Hastanesi genel cerrahi servisinde tedavisi devam etmektedir. Aşağı yukarı 60 dakika sürdü ameliyat, bu tip ameliyatlar biraz ivedikle gerçekleşir, enfeksiyona maruz kalmaması için. En kısa sürede hastayı yabancı cisim temasından kurtarmak lazım, mümkün olduğunca ve güzel bir şekilde tamamlamaya çalıştık ameliyatı. Başarılı oldu, şu an hastanın genel durumu çok iyi. Saç yeme hastalığı uluslararası literatürde ’Rapunzel sendromu’ bunun için psikiyatriden destek alacağız, hasta için ne gerekiyorsa yapılacak. 15 yıldan beri belki saç yeme hastalığı var trikofaji dediğimiz. Gereğini yaptık Allah’a çok şükür her şey yolunda, hastamız da iyi durumda" ifadelerini kullandı.
Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye umut oldu
20 Ağustos 2024 Salı - 17:58 Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye umut oldu Niğde’de beyin ölümü gerçekleşen hastanın organları 4 kişiye umut oldu. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde beyin ölümü sonrası hayatını kaybeden 59 yaşındaki vatandaşın organları, ailesi tarafından bağışlandı. Organ nakli bekleyen 4 hastaya umut olan bağışın ardından hastanenin organ bağışı birimi tarafından yapılan operasyonla hayatını kaybeden kişiden karaciğer, 2 kornea ve 2 böbrek alındı. Donör organizasyonu neticesinde kornealar Ankara Şehir Hastanesine, karaciğer Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, böbrekler ise Adana Şehir Hastanesine organ nakil araçları ile gönderildi. Hayatını kaybeden hastanın ailesine teşekkür eden Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Organ Nakil Sorumlusu Anestezi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz, "Yoğun bakımımızda yatmakta olan 59 yaşındaki erkek hastamızın beyin kanamasını nedeniyle takibine devam ediyorduk. Beyin ölümü gerçekleşti sonrasında donör bakımının başlandı, ailenin de onayı ile ameliyata aldık. Hastamızın ailesine çok teşekkür ediyoruz. Bu sayede hastamızın karaciğeri, ve böbrekleri ve korneası başka hastalara umut oldu, uzun yıllardır organları bekleyen hastalara nakledilecek ve bu hastalar da şifalarına kavuşacaklar" dedi. Türkiye’de organ bağışının çok az sayıda olduğuna değinen Gaziantep Sanko Üniversitesi Hastanesi’nden Doç. Dr. Yücel Yüksel ise, "Bir kişi hayatını kaybetti ama 3 kişi de bu sayede yaşamaya devam edecek" diyerek aileye ve ekibe teşekkür etti.
Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye can verdi
20 Ağustos 2024 Salı - 17:56 Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye can verdi Niğde’de beyin ölümü gerçekleşen hastanın organları 4 kişiye umut oldu. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde beyin ölümü sonrası hayatını kaybeden 59 yaşındaki vatandaşın ailesi, "ismi değil organları yaşasın" diyerek organ bağışı kararı aldı. Organ nakli bekleyen 4 hastaya umut olan bağışın ardından hastanenin organ bağışı birimi tarafından yapılan operasyonla hayatını kaybeden kişiden karaciğer, 2 kornea ve 2 böbrek alındı. Donör organizasyonu neticesinde kornealar Ankara Şehir Hastanesine, karaciğer Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, böbrekler ise Adana Şehir Hastanesine organ nakil araçları ile gönderildi. Hayatını kaybeden hastanın ailesine teşekkür eden Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Organ Nakil Sorumlusu Anestezi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz; "Yoğun bakımımızda yatmakta olan 59 yaşındaki erkek hastamızın beyin kanamasını nedeniyle takibine devam ediyorduk. Beyin ölümü gerçekleşti sonrasında donör bakımının başlandı, ailenin de onayı ile ameliyata aldık. Hastamızın ailesine çok teşekkür ediyoruz. Bu sayede hastamızın karaciğeri, ve böbrekleri ve korneası başka hastalara umut oldu, uzun yıllardır organları bekleyen hastalara nakledilecek ve bu hastalar da şifalarına kavuşacaklar" dedi. Türkiye’de organ bağışının çok az sayıda olduğuna değinen Gaziantep Sanko Üniversitesi Hastanesi’nden Doç. Dr. Yücel Yüksel ise; "Bir kişi hayatını kaybetti ama 3 kişi de bu sayede yaşamaya devam edecek" diyerek aileye ve ekibe teşekkür etti.
Bu şikayetleriniz varsa pelvik taban kaslarına dikkat
20 Ağustos 2024 Salı - 16:34 Bu şikayetleriniz varsa pelvik taban kaslarına dikkat Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ayşe Şener Boduç idrar ve dışkı kaçırma, cinsel işlev bozuklukları, kronik pelvik ağrı, doğum sonrası kasların güçlendirilmesi için veya menopoz döneminde, erkeklerde prostat cerrahisi sonrası, çocuklarda işeme bozuklukları gibi şikayetlerin pelvik taban rehabilitasyonu ile giderilebileceğini söyledi. Acıbadem Kayseri Hastanesi’nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ayşe Şener Boduç, pelvik taban rehabilitasyonu hakkında bilgiler verdi. Leğen kemiği olarak da bilinen pelvis bölgesinin karnın en alt bölümü olduğunu belirten Dr. Boduç, pelvisin kalça kemikleri, mesane ve rektumu kapsadığını ifade etti. Karın ve uyluklar arasındaki leğen şeklindeki bu bölgenin vücudun üst kısmının ağırlığını taşıyıp bacaklara iletmesi sonucu ayakta durma, yürüme ve oturma gibi eylemlerin gerçekleştirildiğini belirtti. Pelvik taban kaslarının görevlerine değinen Dr. Boduç “Bu kaslar mesane, bağırsaklar ve üreme organlarını destekler; idrar ve dışkı tutmaya yardımcı olur; cinsel fonksiyonların düzenlenmesine katkıda bulunur. Ayrıca bu kaslar güçlü olursa anne adayı daha kolay bir doğum gerçekleştirebilir” dedi. “İdrar kaçırma ve cinsel sorunlara yol açabilir” Pelvis kaslarının işlevlerini başarıyla sürdürmesi için güçlendirilmesi gerektiğine işaret eden Dr. Boduç “Pelvik taban kasları pelvis bölgesinde yer alan, idrar torbası, rahim ve bağırsak gibi organları destekleyen kaslardır. Bu kasların zayıflaması idrar kaçırma, pelvik organ sarkması, pelvik ağrı ve cinsel işlev bozuklukları gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir” diye konuştu. Pelvik taban kaslarının kuvvet ve dayanıklılığını artırmak amacıyla pelvik taban rehabilitasyonu yapılmasını tavsiye eden Dr. Boduç böylece idrar ve dışkı kontrolünü sağlamak, pelvik organ sarkmasını önlemek, cinsel işlevleri iyileştirmek ve pelvik ağrıyı azaltmanın mümkün olabileceğini dile getirdi. Hangi durumlarda bu rehabilitasyona ihtiyaç olduğuna dair konuşan Dr. Boduç “İdrar ve dışkı kaçırma, pelvik organ sarkması, cinsel işlev bozuklukları, kronik pelvik ağrı ve doğum sonrası kasları güçlendirmek için gebelik sonrası dönemde, menopoz döneminde, erkeklerde prostat cerrahisi sonrası, çocuklarda işeme bozuklukları yani altını ıslatma gibi durumlarda pelvik taban rehabilitasyonu yapılmalıdır" ifadelerini kullandı. “Tedavi planı kişiye özel olmalı” Pelvik taban rehabilitasyonunun fizik tedavide çeşitli egzersizler, biofeedback, elektriksel stimülasyon, manyetik alan tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve hasta eğitimi gibi bir takım destek ve yöntemleri içerdiğini belirten Dr. Boduç her hastanın durumu farklı olduğundan tedavi planlarının kişiye özel olarak belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Uygulanan yöntemlerin hastanın spesifik ihtiyaçlarına göre şekillendiğine işaret ederek pelvik taban rehabilitasyonunun pelvik taban kasları ile ilgili problem yaşayan bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırdığını sözlerine ekledi.
Bakan Memişoğlu: “Sağlık sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörü olabileceği inancıyla çalışıyoruz”
20 Ağustos 2024 Salı - 15:53 Bakan Memişoğlu: “Sağlık sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörü olabileceği inancıyla çalışıyoruz” Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “Bizler, sağlık sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörü olabileceği inancıyla çalışıyoruz. Bizim için en büyük hedeflerden bir tanesi Türkiye’de sağlıkla ilgili çok büyük bir gelişim süreci yaşanmışken, bunu dünya çapında yaşanır hale getirmek” dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen Sağlık Sektörü İstişare Toplantısı’na katıldı. İlaç sanayi, medikal, kozmetik, sağlık hizmetleri ve uluslararası sağlık turizmi olmak üzere 5 sektörden birçok temsilcinin yer aldığı toplantıda, sektörlerdeki sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı. Toplantıda bir açılış konuşması gerçekleştiren Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, sağlıkla ilgili hizmetleri, dünyaya örnek olacak şekilde yönetip geliştirdiklerini kaydetti. Memişoğlu, sağlık alanında sadece hizmet alanının yeterli olmadığını ifade ederek, “Türkiye’ye sadece sağlık hizmetini iyi sunmak yetmez. Bu kadar iyi sağlık çalışanlarıyla, bu kadar iyi bir altyapıyla, bu kadar iyi bir insan gücüyle artık sadece dünyanın en iyi ulaşılabilir sağlık hizmetini sunmak bize yetmez. Biz artık dünyada sağlık sektöründe ana öncü olmak zorundayız. Ana öncü olacaksak da sağlığın bilgisini üretmek, sağlığın teknolojini üretmek, sağlıkla ilgili yeni şeyler sunmak durumundayız. Buraya gelirken, sizlerle beraber bundan sonra sağlığın sadece hizmet tarafını değil dünyada sağlıkla ilgili her türlü yeniliğin başlangıcı olacak bir adım atmak istiyoruz” ifadelerine yer verdi. “Sağlık sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörü olabileceği inancıyla çalışıyoruz” Sağlık sektörü temsilcileriyle, sektörün sorunlarını, taleplerini ve eleştirilerini duymak için bir araya geldiklerini de kaydeden Bakan Memişoğlu, “Bizler, sağlık sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörü olabileceği inancıyla çalışıyoruz. Bizim için en büyük hedeflerden bir tanesi Türkiye’de sağlıkla ilgili çok büyük bir gelişim süreci yaşanmışken, bunu dünya çapında yaşanır hale getirmek. Dünyada özellikle gelecekte biyoloji ve sağlıkla ilgili büyük bir değişimin olacağını öngörülüyor. O zaman biz bugün sağlıkla ilgili sizlerin heyecanıyla ve desteğiyle yeni bir ufuk açmak durumundayız. Bu ufuk sadece hizmette değil, teknoloji üretmek, cihazlarını üretmek veya dünyadaki büyük üreticilerle beraber Türkiye’de ortaklık yapmak. Türkiye sadece sağlık cihazının pazarlanacağı yer değil, onun üretileceği ya da ortak olunacağı yer olması için hep beraber çalışmamız gerekiyor” “Üretimle ilgili çaba harcayan her bir ferdin destekçisi olacağıma dair söz veriyorum” Memişoğlu, Bakanlık olarak sağlık sektöründe üretime yönelik yapılan çalışmalara destek olacaklarını vurgulayarak, “Ben ekibimle beraber, iyi şeyler yapacak, üretimle ilgili her türlü çabayı harcayan kamu veya özel her bir ferdin destekçisi olacağıma dair sizlere söz veriyorum. Bizler yeni bir şey yapmakta çok büyük yeteni olan insanlarız. Biliyorum ki Covid döneminde hiç kimsenin aklına gelmeyen çok çeşitli çözümler üretildi lokal sahada. Baktığınız zaman krizlerde bir araya gelip hiçbir ayrımcılık yapmadan büyük başarılar elde ettik. Fakat biraz rahata varınca sorunlarımız yeniden ortaya çıkıyor. Onun için bu toplumun ayrıştırıcı taraflarını değil, birleştirici taraflarını ön plana çıkarması gerektiğini, farklılıklarımızın zenginlik olduğunu ve en önemli şeyin her birimizin birlikte hareket etmesi durumunda başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığına inanıyorum” açıklamasında bulundu. Bakan Memişoğlu’nun konuşmasının ardından Sağlık Sektörü İstişare Toplantısı, basına kapalı olarak devam etti.