Yerel Haberler
İzmir
İZAZDER Başkanı Altay: "Bu zaferle Azerbaycan Türkiye kardeşliği perçinlendi”
08 Kasım 2024 Cuma - 15:29 İZAZDER Başkanı Altay: "Bu zaferle Azerbaycan Türkiye kardeşliği perçinlendi” İzmir Azerbaycan Derneği (İZAZDER) Başkanı Perviz Altay, Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtuluşunun 4. yıl dönümünde "8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü"nü kutlayan anlamlı bir mesaj yayımladı. Altay, Azerbaycan’ın haklı mücadelesini onurlandırırken Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine vurgu yaptı. “İşgal altındaki Karabağ topraklarının özgürlüğe kavuşmasının 4. yıl dönümünde, can Azerbaycan’ımızın 8 Kasım Zafer Günü’nü en kalbî duygularımla tebrik ediyorum.” diyen İZAZDER) Başkanı Perviz Altay, 30 yıl süren işgalin ardından Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlamak için gösterdiği azim ve kararlılıkla Karabağ’ın özgürlüğüne kavuştuğunu belirtti. Altay, Türkiye’nin bu süreçteki manevi ve siyasi desteğini de unutmadıklarını ifade etti. "Türkiye ve Azerbaycan bir millet, iki devlet" Mesajında, Azerbaycan’ın mücadelesinde Türkiye’nin kardeşlik bağlarına dayalı desteğini de vurgulayan Altay, Mustafa Kemal Atatürk’ün "Azerbaycan halkının sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir." ve Haydar Aliyev’in "Türkiye ve Azerbaycan: Bir millet, iki devlettir." sözlerine atıfta bulunarak, iki ülke arasındaki dostluk ve stratejik iş birliğinin her geçen gün daha da derinleştiğini belirtti. 44 günlük mücadelede tarihi zafer Başkan Altay, Azerbaycan ordusunun 44 gün süren zorlu mücadelede 5 şehir, 4 kasaba ve 286 köyü işgalden kurtardığını, bu süreçte 2 bin 908 şehit verdiklerini ve sivillerin de Ermenistan saldırılarından etkilendiğini hatırlattı. "Karabağ için sürdürülen kutlu mücadelede şehit düşenleri saygıyla anıyor, Kardeş Azerbaycan halkına en içten tebriklerimi sunuyorum," dedi. İşgalden kurtarılan topraklarda hayat yeniden canlanıyor İkinci Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan, işgalden kurtarılan topraklarda yeniden imar çalışmalarına başladı. Başkan Perviz Altay, bu bölgelerde "akıllı şehir" ve "akıllı köy" projeleriyle birlikte havalimanları, yollar ve tarım alanlarının inşa edildiğini belirterek, Azerbaycan’ın bu süreçte bölgenin kalkınması için 10 milyar dolardan fazla harcama yaptığını vurguladı. Şuşa, Zengilan, Fuzuli, Cebrayıl ve Laçın’da binlerce ailenin geri dönüş yaptığını belirten Altay, Azerbaycan devletinin 2026 yılına kadar bu bölgelere 140 bin insanın yerleşmesini planladığını söyledi. Türkiye’nin destekleri Azerbaycan’a güç verdi Başkan Altay, savaşın ilk anlarından itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türk yetkililerin Azerbaycan’ın yanında olduklarını sık sık ifade ettiklerini ve Türkiye’nin desteğinin Azerbaycan ordusuna moral sağladığını belirtti. Cumhurbaşkanı Aliyev’in, Erdoğan’ın “Azerbaycan yalnız değildir” sözlerinin savaşın seyri üzerindeki olumlu etkisini sıklıkla dile getirdiğini hatırlattı. "Karabağ Azerbaycan toprağıdır ve öyle kalacaktır" Perviz Altay, Azerbaycan’ın Karabağ’daki egemenliğini tam anlamıyla sağladığını belirterek, “Karabağ Azerbaycan toprağıdır ve inşallah kıyamete kadar da öyle kalacaktır,” dedi. Türkiye ve Azerbaycan kardeşliğinin ebediyen süreceği temennisinde bulunan Altay, barış ve huzur içinde bir gelecek dilediğini ifade etti.
Medical Point Hastanesinde tüp bebekte hatasız süreç yönetimi
08 Kasım 2024 Cuma - 12:51 Medical Point Hastanesinde tüp bebekte hatasız süreç yönetimi Doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftler için tüp bebek tedavisi sunduğu avantajlarla öne çıkıyor. Bu süreçte güvenlik ve doğruluk kritik öneme sahip. Dolayısıyla gelişen teknolojiyle birlikte tüp bebek merkezleri de bu alandaki yenilikleri yakından takip ediyor. Tüp bebek tedavisinde öne çıkan yeniliklerden biri olan ve 2005 yılından bu yana başarıyla kullanılan RI Witness yani "Elektronik Tanıklık Sistemi" laboratuvarlarda gerçekleştirilen tüm işlemlerin hem denetlenmesini hem de kayıt altına alınmasını sağlıyor. İEÜ Medical Point Hastanesi Tüp Bebek ve İnfertilite Merkezinde RI Witness sisteminin uzun zamandır kullanıldığını belirten Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Funda Göde, teknoloji hakkında bilgi aktardı. RI Witness sisteminin tüp bebek tedavisinde kullanılan ve tedavi güvenliğini maksimize eden bir teknoloji olduğunu belirten Doç. Dr. Funda Göde, şu açıklamaları yaptı: "RI Witness, tüp bebek laboratuvarlarında kullanılan gelişmiş bir güvenlik sistemidir ve radyo frekanslı tanımlama (RFID) teknolojisi ile çalışır. Bu sistem tedavi sürecinde çiftlere ait yumurta, sperm ve embriyo gibi biyolojik örneklerin doğruluğunu ve güvenliğini sağlamak için özel olarak geliştirilmiştir. Her çifte tedavinin başında özel bir RFID etiketi tanımlanır. Tanımlanan etiket çiftlerimizin biyolojik örneklerinin bulunduğu tüm kaplara eklenir. Bu sayede laboratuvarımızda yapılan her işlemde kullanılan örneklerin doğru kişilere ait olup olmadığı RFID okuyucular sayesinde otomatik olarak kontrol edilir. RFID okuyucular işlem aşamalarının her birinde biyolojik örnekleri doğrular ve hastaya ait bilgileri kontrol eder. Bu sayede sistem yanlış örneklerin kullanılması veya yanlış eşleşmelerin yapılması durumunda anında uyarı verir." Tedavinin her aşaması kontrol altında Elektronik Tanıklık Sistemi sayesinde çiftlerin endişelerinin azalmasının birçok nedeni olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Funda Göde; sistem sayesinde tedavinin her aşamasının kaydedildiğini, kontrol altına alındığını ve hatta işlemleri gerçekleştiren sağlık çalışanlarının da bilgisine erişilebildiğini aktarırken, şu detayları paylaştı: "RI Witness, tüm işlem aşamalarını dijital olarak kaydederek tedavi sürecinde tam bir izlenebilirlik sağlar. RFID etiketleri, laboratuvarda gerçekleşen işlemlerin tarihini, zamanını ve aşamasını kaydeder. Böylece hem laboratuvar personeli hem de hastalar tedavi sürecinin geçmişine dair detaylı kayıtlara ve rapora sahip olur. Sistemin izlenebilirlik avantajı, sürecin şeffaflığını artırır ve gerektiğinde hangi işlemin ne zaman, kim tarafından yapıldığının bilinmesini sağlar. Böylelikle hasta hakları korunur ve herhangi bir aşamada işlem geçmişine ulaşılması sağlanır." Çalışanların stresi de azalıyor Doç. Dr. Funda Göde, "Tabii bu teknolojinin sağlık çalışanlarına sunduğu spesifik faydalara da değinmek önemli. RI Witness, laboratuvar personelinin iş yükünü azaltan ve işlem süreçlerini kolaylaştıran bir sistem olma özelliğine de sahiptir. Manuel doğrulama ihtiyacını ortadan kaldırarak örneklerin doğruluğunu otomatik olarak kontrol eder. Otomatikleşen sistem laboratuvar çalışanlarının manuel takip veya çift kontrol gibi işlemlerle zaman kaybetmeden süreci devam ettirmesini mümkün kılar. İş akışı hızlanırken çalışanların hata riski de minimize edilmiş olur. Sistem hatalı bir işlem yapılması durumunda otomatik uyarı verdiği için işlem güvenliğini artırır ve çalışanların yükünü hafifletir." dedi.
Kuru kayısıda sezonun ilk çeyreğinde ihracat yüzde 12 arttı
08 Kasım 2024 Cuma - 10:38 Kuru kayısıda sezonun ilk çeyreğinde ihracat yüzde 12 arttı Türkiye kuru kayısı ihracatında 2024/25 sezonun ilk çeyreğinde başarılı bir grafik ortaya koydu. 1 Ağustos 2024 tarihinde başlayan 2024/25 sezonunun ilk çeyreğinde Türkiye’nin kuru kayısı ihracatı 25 bin 461 ton olurken, kuru kayısı ihracatından elde edilen döviz tutarı yüzde 12’lik artışla 112,8 milyon dolardan 125,5 milyon dolara ulaştı. 2024/25 sezonuna girerken Malatya İli kuru kayısı rekoltesinin 107 bin ton olarak öngörüldüğünü, 7 bin tonda stokla sezona girdiklerini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, sezonun ilk çeyreğinde, 2024/25 sezonu için ortaya koydukları 100 bin ton ihracat hedefiyle uyumlu bir dönem geçirdiklerini kaydetti. Dünya Sağlık Örgütü’nün kuru kayısıya sağlıklı gıdalar listesinde yer verdiğini hatırlatan Işık, “Kuru kayısı antioksidan zengini bir meyve, kolesterolü düşürürken, kasları besliyor, bağırsak dostu ve sindirim sistemini destekliyor. Bu yıl hava koşulları kuru kayısı üretimini artırdı. Kuru kayısımızın katma değerli bir şekilde dönüşmesi için fuarlara, TURQUALITY ve UR-GE Projelerine, sektörel ticaret heyetleri ve alım heyetlerine ağırlık vereceğiz. Ticaret Bakanlığımızın Uzak Ülkeler Stratejisiyle uyumlu olarak Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Avustralya, Çin, Japonya, Brezilya, Güney Kore gibi uzak pazarlara yoğunlaşacağız. Üreticilerimiz, Tüccarlarımız, İhracatçılarımız, Tarım ve Orman Bakanlığımız, Araştırma Enstitülerimiz, Ticaret Bakanlığımız ve Üniversitelerimizle Türk kayısımızın hak ettiği değere ulaşması için koordineli bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Türk kayısısına en büyük talep ABD, Almanya ve Fransa’dan Kuru kayısı ihracatında Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 49 milyon dolarlık payla liderliğini koruduğu bilgisini veren Başkan Işık, en çok ihracat yapılan ülkeleri ise şöyle özetledi; “Amerika Birleşik Devletleri 21,3 milyon dolarlık tutarla kuru kayısı ihracatında liderliğini sürdürürken, Almanya’ya 11 milyon dolarlık, Fransa’ya 10 milyon dolarlık kuru kayısı ihraç ettik. Bu ülkeleri 6,8 milyon dolarla Brezilya ve 6 milyon dolarla Cezayir izledi.” 2024/25 sezonunun ilk çeyreğinde Türkiye’den Çin, Cezayir, Hindistan ve Kazakistan’a kuru kayısı ihracatındaki artışlar dikkat çekti. Çin’e kuru kayısı ihracatı yüzde 356’lık artışla 1 milyon dolardan 4,7 milyon dolara çıkarken, Cezayir’e kuru kayısı ihracatı yüzde 1.329’luk sıçramayla 418 bin dolardan 6 milyon dolara fırladı. 2023/24 sezonunun ilk çeyreğinde Hindistan’a 900 bin dolarlık kuru kayısı ihraç eden Türkiye, 2024/25 sezonunun ilk çeyreğinde Hindistan’a ihracatını yüzde 221’lik yükselişle 3 milyon dolara taşıdı. Aynı dönemde Kazakistan’a yapılan kuru kayısı ihracatı da, yüzde 143’lük artışla 1,5 milyon dolardan 3,8 milyon dolara ilerledi.
İZSU’dan altı ayda 1 milyar 685 milyon liralık yatırım
08 Kasım 2024 Cuma - 09:48 İZSU’dan altı ayda 1 milyar 685 milyon liralık yatırım İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü 6 ayda İzmir’e 1 milyar 685 milyon liralık altyapı yatırımı yaptı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın Nisan 2024’te göreve gelmesinin ardından, İZSU Genel Müdürlüğü kentin öncelikli altyapı sorunlarına el attı. Ekonomik kriz baskısı ve kamuda tasarruf tedbirlerine rağmen yatırımlara hız kesmeden devam eden İZSU, son 6 ayda 1 milyar 685 milyon liralık yatırım yaptı. İlk etapta, şehrin öncelikli sorunlarına müdahale etmek için 180 günlük Hızlı Eylem Planı çalışmalarını tamamlayan İZSU Genel Müdürlüğü, Körfez temizliği, su kayıp-kaçaklarıyla mücadele, yağmur suyu ayrıştırma ve kanalizasyon altyapısı projelerini hızla hayata geçirdi. Suda indirim başladı Başkan Dr. Cemil Tugay, seçim döneminde verdiği suda indirim sözünü tuttu. Su faturalarında yüzde 25’lik indirim 1 Haziran itibariyle başladı. Tüm İZSU abonelerini kapsayan uygulamada tüketilen ilk 4 metreküplük su, yüzde 25 indirimli olarak hesaplanıyor. 1 milyon 954 bin 548 abonenin her birinin 8 metreküplük su tükettiği düşünüldüğünde, indirimle birlikte 66 milyon 454 bin 632 TL’lik bir tutar İzmirlilerin cebinde kalıyor. Ayrıca ihtiyaç sahibi emeklilerin 0 - 4 metreküp su kullanımı Emekli Dayanışma Kartları aracılığı ile ücretsiz hale getirildi. İZSU ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ile yapılan protokol kapsamında ise kentte ihtiyaç sahibi emekliler 0-4 metreküp suyu ücretsiz, geri kalan fatura tutarını ise yüzde 50 indirimli ödeyecek. Destek doğrudan faturalara yansıyacak. Uygulama kısa bir süre içinde hayata geçecek. 232 kilometrelik içme suyu hattı yatırımı İZSU Genel Müdürlüğü, son 6 ayda İzmir genelinde toplam 232 kilometre içme suyu hattı imalatı yaparak kesintisiz içme suyuna erişimi güvence altına aldı. Yapılan yatırımlar sayesinde İzmir genelindeki su kayıp-kaçak oranı Tarım ve Orman Bakanlığı kriterlerinin altına düşerek, yüzde 27,72 oldu. Yine içme suyu yatırımları kapsamında, son 6 ayda İzmir genelinde toplam 23 içme suyu sondaj kuyusu devreye alındı. İzmir’de temiz su kalitesinden ödün vermeyen kurum, kente kazandırılacak bir paket içme suyu arıtma tesisinin inşaatı için ise çalışmalarına devam ediyor. Dört mevsim dere temizliği İZSU Genel Müdürlüğü ekipleri, şiddetli yağışların olduğu dönemlerde yaşanabilecek sel ve taşkın olaylarını önlemek, yaz mevsiminde ise bölgesel koku sorunlarının önüne geçmek amacıyla düzenli olarak yürütülen dere temizlik çalışmalarına da devam etti. İZSU ekipleri Başkan Tugay’ın göreve geldiği günden bu yana İzmir’de 113 kilometrelik dere temizlik çalışmasını tamamladı. Kent genelinde pek çok noktada yürütülen mazgal ve ızgara yenileme çalışmaları kapsamında, toplam 302 ızgara imalatı yapıldı. Altyapı güçleniyor, yağmur suyu ve atık su hatları ayrışıyor İklim değişikliğinin yağış düzeni üzerindeki olumsuz etkilerini dikkate alarak, kentin altyapısını sel ve taşkın olaylarına karşı güçlendiren İZSU Genel Müdürlüğü, 25 kilometrelik yağmur suyu ayrıştırma hattı imalatını tamamladı. Çeşme, Gümüldür, Seferihisar, Urla, Bergama, Menemen, Ödemiş, Menderes, Bornova, Bayraklı, Çiğli, Gaziemir, Konak, Gültepe, Karabağlar ve Buca olmak üzere 16 ilçede yapılan imalatlar, bu bölgelerde uzun yıllardır yaşanan su baskını ve taşkın sorunlarını çözüme kavuşturdu. İZSU Genel Müdürlüğü’nün öne çıkan altyapı projelerinden “Konak ve Karabağlar İlçeleri Atıksu ve Yağmursuyu Ayrıştırma İnşaatı Projesi” kapsamında, Konak Güzelyalı ve Göztepe mahalleleri ile Karabağlar Poligon ve Şehitler mahallelerinde yürütülecek atık su ve yağmursuyu ayrıştırma hattı imalatı için kısa süre içerisinde ihale yapılacak. Narlıdere Altıevler ve Huzur mahalleleri ile Balçova İnciraltı ve Korutürk mahallelerinde planlanan atık su şebeke imalatı için ise ihale hazırlık çalışmaları sürüyor. Yüksek katlı binalardan oluşan Gökdelenler bölgesindeki eskiyen ve yetersiz kalan altyapının yenilenmesi amacıyla hazırlanan, “Konak İlçesi, Umurbey, Halkapınar, Mersinli ve Çınarlı Mahalleleri ile Bayraklı İlçesi Adalet Mahallesi Yağmursuyu ve Atıksu İnşaatı Projesi” işine ait ihale sürecinin kısa zamanda tamamlanmasıyla, projenin saha çalışmaları da başlayacak. İZSU enerji ihtiyacını güneşten karşılıyor İklim kriziyle mücadelede yenilenebilir enerji yatırımlarıyla önemli adımlar atan İZSU Genel Müdürlüğü, Menemen’in Değirmendere Mahallesi’nde 3,75 megawatt (MW) kapasiteli ve şebeke bağlantılı güneş enerjisi santralinin kurulumunu tamamladı. İZSU’nun öz kaynakları ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) yükleniminde yapılan GES projesi ile yıllık 6,5 milyon kWh elektrik enerjisi üretilmesi planlandı. İZSU bünyesindeki toplam 7 atık su arıtma tesisinin ve su kuyusunun elektrik ihtiyacının, buradan elde edilecek enerjiyle karşılanması hedefleniyor. 10 GES daha geliyor İZSU Genel Müdürlüğü işletmesi altındaki tesislerin çatı alanlarında kurulması planlanan toplam 3,95 MW kapasiteli, 10 güneş enerji santrali için izin süreçleri ve proje çalışmaları tamamlandı. Kurulum için ihale öncesi çalışmaları devam eden santraller sayesinde yılda 6 milyon 715 bin kWh elektrik enerjisi üretilerek, kurumun enerji ihtiyacının yüzde 1,6’sı karşılanacak. Ayrıca 2025 yılında kurulumu tamamlanacak olan toplam 23 yenilenebilir enerji santrali ile yıllık 27 milyon 440 bin kWh elektrik enerjisi üretilerek İZSU’nun elektrik tüketiminin yüzde 10’u karşılanacak. 4. faz Nisan 2025’de devrede Körfezin temizliği konusunda da çalışmalarını hızlandıran İZSU, son 6 ayda atık su yönetimi için de önemli adımlar attı. Bu çerçevede 49 kilometre kanalizasyon hattı imalatı gerçekleştirilirken, 5 yıl içerisinde 5 atık su arıtma tesisi inşaatı ve kurum bünyesindeki 6 tesisin kapasite artırımı çalışmaları da tamamlanacak. İZSU Genel Müdürlüğü, temiz körfez hedefi doğrultusunda Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde kapasite artırma çalışmalarına da aralıksız devam ediyor. Tesisin 4. fazının yapım çalışmalarında sona gelindi. 2025 yılı Nisan ayında tamamlanması hedeflenen yeni ünitelerin devreye girmesiyle tesisin kapasitesi yüzde 36 artacak ve Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi yeniden Türkiye’nin en büyüğü olacak. Ayrıca kentin artan nüfusu dikkate alınarak orta ve uzun vadede Çiğli AAT’nin kapasitesinin artırılması amacıyla gerekli olan 5. Faz projesinin hazırlık çalışmalarına da başlandı. Güneybatı AAT’ye kapasite artırımı Güzelbahçe yerleşim bölgesinden ve Narlıdere’deki askeri birlik alanlarından kaynaklanan evsel atık suların ileri biyolojik atık su arıtma yöntemleri ile arıtıldığı Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisi’nde, bölgenin nüfus projeksiyonu ve İzmir Atık Su ve Yağmursuyu Master Planı doğrultusunda kapasite artışına gidilecek. Böylelikle Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisi’nin günlük 21 bin 600 metreküp arıtma kapasitesi 58 bin metreküpe çıkacak.
Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosunu anlatan belgesele ödül
08 Kasım 2024 Cuma - 09:15 Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosunu anlatan belgesele ödül Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Sevcan Sönmez’in 1923 yılında kurulan cumhuriyetin ilk yerel bandosu olan Tire Bandosu’nu anlattığı “Yüz Yıllık Seslerin İzinde” adlı belgesel, İzmir Büyükşehir Belediyesinin 20’ncisini düzenlediği “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri” kapsamında Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma dalında Katkı Ödülü’ne layık görüldü. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı tarafından kentteki tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan doğru çalışmaları özendirmek amacıyla verilen Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri bu yıl 20’nci kez düzenlendi. İzmir’den gelen 62 başvuru değerlendirilmeye alınarak farklı dallarda ödüller verildi. Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Sevcan Sönmez’in Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosu olan Tire Bandosu’yla ilgili belgeseli “Yüz Yıllık Seslerin İzinde”, Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma dalında Katkı Ödülü aldı. Belgeselin çekim ekibinde, Yaşar Üniversitesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümü’nden öğrenciler de yer aldı. Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden Müzik Bölümü öğrencileri ve Grafik Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencileri de filmin animasyon, grafik tasarım ve ses düzenleme bölümlerinde görev aldı. 100 yıl önce savaş ganimetleriyle kurulan tarihi bando Kurtuluş Savaşı’nın ardından Yunan askerlerinin Tire’yi terk ederken bıraktığı bando enstrümanlarıyla Ali Başargan tarafından 1923 yılında kurulan tarihi bando, 1925 yılından 1943’e kadar her 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu kutlamalarında görev aldı. Kuruluşundan itibaren Tire’deki gençlerin ve müzik tutkunlarının yer aldığı bandoya 1930’lu yıllarda şef olarak gelen Hırvat asıllı Mösyö Slavo, bandonun müzikal olarak gelişmesine ve disiplinli bir sürece girmesine katkıda bulundu. Günümüzde ise Tire’de belediyede çalışan birçok kişi ve askeri bandolardan emekli profesyonel bandocular, bando çalışmalarını devam ettiriyor. Belgesel ilk gösteriminde göz yaşlarıyla izlendi Doç. Dr. Sevcan Sönmez, “Bu belgeseli çekerken gördüğümüz şey; 100 yıllık bir emek ve sevginin ürünü olan Tire bandosu, Cumhuriyet’in bir mirası olarak hem tüm Türkiye’de hem de Tire, İzmir ve çevresinde saygın ve sevilen bir müzik kurumu olmaya devam ediyor. Yaptığımız röportaj ve görüşmelerde tüm Tire halkının bandoya olan sevgisi ve ilgisini net bir şekilde gördük. Ayrıca çocukluğunda ve gençliğinde milli bayramlarda, törenlerde ve cuma günleri bayrak törenlerinde gören ve dinleyen birçok kişi bando sayesinde müziğe ilgi duymuş, bandoya giderek orada müzik eğitimi almışlar. Tire bandosu her cuma günü akşamüstü Tire meydanında 100 yıllık geleneği sürdürerek bayrak töreni yapmaya devam ediyor. Bando her sokağa çıkıp yürüdüğünde Tireliler heyecanla, alkışlarla bandoya eşlik ediyor. Bu ilgi 100 yıl geçmesine rağmen, her hafta ve her bayramda bandoyu dinlemelerine rağmen azalmamış durumda. Belgeselimizin ilk gösterimi Tire’de gerçekleştirildi ve oldukça büyük bir ilgi gördü, gözleri dolarak ve ağlayarak izleyen Tire bandosunun eski üyeleri, o kişilerin çocukları ya da torunları bizimle birlikteydi. Bu belgeseli Yaşar Üniversitesi’nin desteklediği bilimsel bir araştırma projesi kapsamında çekmiş olmak da oldukça önemlidir. ‘100. Yılında Tire Bandosu Üzerine Tarihsel Bir Araştırma’ projesi kapsamında bu filmi çekmemiz mümkün oldu. Ayrıca yine bu belgeselin çekimlerinde Tire Belediyesi’nin desteği ve katkıları da önemli rol oynadı” dedi. Bandonun 40 yıllık üyesiyle röportaj Belgeselde bandonun eski üyelerinden iki kişiyle röportaj yaptıklarını söyleyen Doç. Dr. Sönmez, “1953-1990 yılları arasında bandoda 40 yıla yakın görev almış olan Cengiz Dağ, biz çekim yaptıktan birkaç ay sonra vefat etti. Son hayatta kalan üyelerle görüşmüş olduk. Ayrıca bandonun 3. şefi M. Emin Ersümer’in oğlu Tamer Ersümer ile röportaj yaptık. Babasının bandodaki anılarını anlattı. Bandonun önceki şeflerinden Turgut Asma ile röportajlarımız var. Geçmişe dair bu önemli isimler bize bandoyu ve anılarını anlattı. Ayrıca Tireli araştırmacı yazar Yılmaz Göçmen bando tarihine ilişkin bilgiler vererek belgeselde yer alıyor. Çekimler çoğunlukla Tire’de oldu. Tire Bandosu her yıl Nazilli Basma Fabrikası’nın kuruluş yıl dönümü kutlamaları için Nazilli’ye gidiyor. Biz de bu fabrikada bandoyu çektik. 1937 yılında Mösyö Slavo ile fabrikanın balo salonunda bandonun çaldığı aynı salonda aynı şekilde bandoyu çektik” şeklinde konuştu