KÜLTÜR SANAT - 08 Kasım 2024 Cuma 09:15

Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosunu anlatan belgesele ödül

A
A
A
Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosunu anlatan belgesele ödül

Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Sevcan Sönmez’in 1923 yılında kurulan cumhuriyetin ilk yerel bandosu olan Tire Bandosu’nu anlattığı “Yüz Yıllık Seslerin İzinde” adlı belgesel, İzmir Büyükşehir Belediyesinin 20’ncisini düzenlediği “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri” kapsamında Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma dalında Katkı Ödülü’ne layık görüldü.


İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı tarafından kentteki tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan doğru çalışmaları özendirmek amacıyla verilen Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri bu yıl 20’nci kez düzenlendi. İzmir’den gelen 62 başvuru değerlendirilmeye alınarak farklı dallarda ödüller verildi. Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Sevcan Sönmez’in Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosu olan Tire Bandosu’yla ilgili belgeseli “Yüz Yıllık Seslerin İzinde”, Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma dalında Katkı Ödülü aldı. Belgeselin çekim ekibinde, Yaşar Üniversitesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümü’nden öğrenciler de yer aldı. Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden Müzik Bölümü öğrencileri ve Grafik Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencileri de filmin animasyon, grafik tasarım ve ses düzenleme bölümlerinde görev aldı.



100 yıl önce savaş ganimetleriyle kurulan tarihi bando


Kurtuluş Savaşı’nın ardından Yunan askerlerinin Tire’yi terk ederken bıraktığı bando enstrümanlarıyla Ali Başargan tarafından 1923 yılında kurulan tarihi bando, 1925 yılından 1943’e kadar her 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu kutlamalarında görev aldı. Kuruluşundan itibaren Tire’deki gençlerin ve müzik tutkunlarının yer aldığı bandoya 1930’lu yıllarda şef olarak gelen Hırvat asıllı Mösyö Slavo, bandonun müzikal olarak gelişmesine ve disiplinli bir sürece girmesine katkıda bulundu. Günümüzde ise Tire’de belediyede çalışan birçok kişi ve askeri bandolardan emekli profesyonel bandocular, bando çalışmalarını devam ettiriyor.



Belgesel ilk gösteriminde göz yaşlarıyla izlendi


Doç. Dr. Sevcan Sönmez, “Bu belgeseli çekerken gördüğümüz şey; 100 yıllık bir emek ve sevginin ürünü olan Tire bandosu, Cumhuriyet’in bir mirası olarak hem tüm Türkiye’de hem de Tire, İzmir ve çevresinde saygın ve sevilen bir müzik kurumu olmaya devam ediyor. Yaptığımız röportaj ve görüşmelerde tüm Tire halkının bandoya olan sevgisi ve ilgisini net bir şekilde gördük. Ayrıca çocukluğunda ve gençliğinde milli bayramlarda, törenlerde ve cuma günleri bayrak törenlerinde gören ve dinleyen birçok kişi bando sayesinde müziğe ilgi duymuş, bandoya giderek orada müzik eğitimi almışlar. Tire bandosu her cuma günü akşamüstü Tire meydanında 100 yıllık geleneği sürdürerek bayrak töreni yapmaya devam ediyor. Bando her sokağa çıkıp yürüdüğünde Tireliler heyecanla, alkışlarla bandoya eşlik ediyor. Bu ilgi 100 yıl geçmesine rağmen, her hafta ve her bayramda bandoyu dinlemelerine rağmen azalmamış durumda. Belgeselimizin ilk gösterimi Tire’de gerçekleştirildi ve oldukça büyük bir ilgi gördü, gözleri dolarak ve ağlayarak izleyen Tire bandosunun eski üyeleri, o kişilerin çocukları ya da torunları bizimle birlikteydi. Bu belgeseli Yaşar Üniversitesi’nin desteklediği bilimsel bir araştırma projesi kapsamında çekmiş olmak da oldukça önemlidir. ‘100. Yılında Tire Bandosu Üzerine Tarihsel Bir Araştırma’ projesi kapsamında bu filmi çekmemiz mümkün oldu. Ayrıca yine bu belgeselin çekimlerinde Tire Belediyesi’nin desteği ve katkıları da önemli rol oynadı” dedi.



Bandonun 40 yıllık üyesiyle röportaj


Belgeselde bandonun eski üyelerinden iki kişiyle röportaj yaptıklarını söyleyen Doç. Dr. Sönmez, “1953-1990 yılları arasında bandoda 40 yıla yakın görev almış olan Cengiz Dağ, biz çekim yaptıktan birkaç ay sonra vefat etti. Son hayatta kalan üyelerle görüşmüş olduk. Ayrıca bandonun 3. şefi M. Emin Ersümer’in oğlu Tamer Ersümer ile röportaj yaptık. Babasının bandodaki anılarını anlattı. Bandonun önceki şeflerinden Turgut Asma ile röportajlarımız var. Geçmişe dair bu önemli isimler bize bandoyu ve anılarını anlattı. Ayrıca Tireli araştırmacı yazar Yılmaz Göçmen bando tarihine ilişkin bilgiler vererek belgeselde yer alıyor. Çekimler çoğunlukla Tire’de oldu. Tire Bandosu her yıl Nazilli Basma Fabrikası’nın kuruluş yıl dönümü kutlamaları için Nazilli’ye gidiyor. Biz de bu fabrikada bandoyu çektik. 1937 yılında Mösyö Slavo ile fabrikanın balo salonunda bandonun çaldığı aynı salonda aynı şekilde bandoyu çektik” şeklinde konuştu



Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosunu anlatan belgesele ödül

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Sağlıkta hiyerarşik sistem hastane yoğunluğunu azaltıyor Kırıkkale’de sağlık hizmetlerinde verimliliği artırmak ve hastane yoğunluğunu azaltmak amacıyla, acil durumu olmayan vatandaşlara aile hekimlerine başvurmaları önerildi. Aile hekimlerine giden vatandaşlar da aldıkları sağlık hizmetinden memnuniyetlerini dile getirdi. Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, Hürriyet Aile Sağlığı Merkezi’ni ziyaret ederek aile hekimleri ve vatandaşlarla bir araya geldi. Ziyareti sırasında aile hekimleriyle bir araya gelen Vali Makas, sağlık çalışanlarının taleplerini ve önerilerini dinledi. Ayrıca merkezde muayene için bulunan vatandaşlarla sohbet eden Makas, sağlık hizmetlerinden memnuniyet durumlarını sordu. Gazetecilere yaptığı açıklamalarda bulunan Vali Makas, sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmak için birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha aktif kullanılmasının önemine dikkat çekti. Sağlık hizmetlerinde hiyerarşik sıranın korunması gerektiğini belirten Vali Makas, "Her bir doktorumuza ayda yaklaşık 4 bin hastanın düştüğü bir merkezdeyiz. Bu hastalarımızın birinci basamağı atlayarak üst basamak sağlık merkezlerine yönelmesi yoğunluğu artırıyor. Önemli olan, yerinde ve hiyerarşik sıraya uygun şekilde hizmet almaktır" dedi. Vatandaşlara birinci basamak sağlık hizmetlerini kullanma çağrısı yapan Makas, "Lütfen acil gerektirmeyen bir hizmeti öncelikle birinci basamak sağlık hizmeti veren aile hekimlerimizden almaları gerektiği noktasında bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. İnanıyoruz ki kurulan sisteme halkımız ne kadar entegre olabilirse, inşallah bu sistem daha da ileriye taşınacak" ifadelerini kullandı. Sağlık sistemindeki dönüşüme dikkat çeken Makas, Kanuni Sultan Süleyman’ın "Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi" sözlerini hatırlatarak Türkiye’nin sağlık alanında dünyaya örnek bir model sunduğunu söyledi. Şehir hastaneleri ve devlet hastanelerinin, özel hastaneleri dahi geride bıraktığını belirten Vali Makas, "Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm Sağlık Bakanlarına, teşkilatına ve aile hekimlerimize Kırıkkale’miz adına teşekkür ediyorum" diye konuştu. Vatandaşlar da aile hekimlerinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. 83 yaşındaki Ekrem Demirhan, "Çok güzel ilgi ve alaka var. Çok memnunuz," derken, 74 yaşındaki İsmail Gören, "Aile hekimimiz bizimle çok iyi ilgileniyor. Allah razı olsun" şeklinde konuştu. Gökhan Aydın ise, "Aile hekimimiz hastanelerden bile iyi ilgileniyor" diyerek memnuniyetini ifade etti.
Bolu 100 yıllık dostluk, sanatla birleşti Türkiye-Japonya Diplomatik ilişkilerinin 100.yılında, Japonya’da yapılan seramik ürünler Bolu’da sergilendi. Japon çay kültürü ile Türk kahve kültürünün birleştiği eserler sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin 100. yılını kutlamak amacıyla ‘Geleneğin Belleği Uluslararası Seramik Sergisi’ sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi’nde seramik sergisi açıldı. Japonya’da eserleri yapan sanatçıların takvim uyuşmazlığından dolayı katılamadığı sergide, onlarca eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Japon seramik sanatçıları yaptıkları eserlerle, çay kültürünü yapıkları seramiklere yansıttı. Türkiye’de yapılan kahve bardağı seramikleri ise Japonya’ya götürülerek Japon sanatçıların beğenisine sunuldu. Türk kahve kültürüyle Japonya çay kültürünün birleştiği etkinlikte iki ülkenin de kültürleri tanıtıldı. BAİBÜ’de yapılan sergi, sanatseverler tarafından yoğun ilgi gördü. Güzel Sanatlar Seramik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Melahat Altundağ, “Türk kahve kültürü ve Japon çay kültürünün tanıtılması için iki ülkenin sanatçıları tarafından seramik sergisi inşa edildi” dedi. “Diplomatik ilişkilerin 100. yılı kutlanıyor” Prof. Dr. Altundağ, Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılını kutladıklarını ifade ederek; “Geleneğin belleği sergisi Japonya ve Türkiye’nin 2024 yılı diplomatik ilişkileri 100. Yılı olarak kutlanıyor. Her iki ülkede bu kutlamalar çeşitli etkinliklerle, konferanslarla gerçekleştiriliyor. Bizde bölüm olarak bu 100. yılda diplomatik ilişkileri kutlamak amacıyla bir proje geliştirmek istedik. Biz diplomatik ilişkileri sanat tarafıyla çalışmayı gerçekleştirdik” diye konuştu. “Türkiye ve Japonya’nın köklü ve zengin bir mirası var” Türkiye ve Japonya’nın köklü ve zengin bir mirasa sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Altundağ, “Seramik sanatında Türkiye ve Japonya çok eski bir geçmişe sahip ve çok köklü ve zengin bir mirası var. İki ülkenin seramik sanatçılarını bir araya getirmek yine kültürler arası bir etkileşim sağlamak istedik. Türk kültüründe büyük bir önemi ve yeri olan kahve kültürü Japonlarda da çay kültürü var ve bu iki kültürü karşılıklı kültürlerde tanıtmak kültürlerimizin varlığını sürdürmek asıl hedefimizdi. Projeyi gerçekleştirirken Türk kahve kültürünü Japon sanatçılara, Japonların da çay kültürünü ve çay kültüründe kullanılan fincanları Türk seramik sanatçılarına anlatıldı. Karşılıklı bir etkileşim sağlandı ve bizim Türk kahve kültürümüzün fincanlarını Japon seramik sanatçıları uyguladı. Kendi anladıkları kendi seramik dilleriyle kendi ifadeleriyle bunu gerçekleştirdiler. Türkiye’deki seramik sanatçılarımızda Japonların kullandığı Japon çay fincanlarını kendi dilleriyle ortaya koydular ve böyle bir sergi ortaya çıktı. Seramik Japon sanatçılarımızı burada ağırlamak isterdik, Türkiye’de. Ama çeşitli nedenler takvim belki uymadı onları ağırlayamasak da eserlerini hem fakültemizde ağırladık, hem de fakültemize kalan güzel bir koleksiyon oldu” dedi.
Ankara Emine Erdoğan: "İsrail ateşiyle sınanan tüm mazlumların güvene ve hak ettikleri barışa ulaşmaları için kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, masumların yaşam haklarının ellerinden alındığı, çocukların karanlığa mahkum edildiği bir düzeni reddettiklerini belirterek, "Filistin halkı başta olmak üzere İsrail ateşiyle sınanan tüm mazlumların güvene ve hak ettikleri barışa ulaşmaları için kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz" dedi. Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından 15 Kasım Filistin Bağımsızlık Günü dolayısıyla Filistin’te adil ve kalıcı bir barışın ve ateşkesin tesis edilebilmesi için dayanışma amacıyla geçen yıl ev sahipliği yaptığı Filistin İçin Tek Yürek Lider Eşleri Zirvesi’nin yıl dönümüne ilişkin paylaşımda bulundu. "Filistin için tek yürek" etiketiyle yaptığı paylaşımda Erdoğan, "15 Kasım, adalet arayışının köklendiği, vicdanlarımızda yankılanan bir dayanışma günüdür. Geçtiğimiz yıl ’Filistin için Tek Yürek Lider Eşleri Zirvesi’nde Gazze için ateşkes çağrısı yaparken yalnızca bir barış talebi değil, işgale ve insanlık onuruna aykırı tüm eylemlere karşı seslerimizi birleştirdik" ifadelerini kullandı. İsrail zulmünün Filistin’in sınırlarını aşarak Lübnan’a da ulaştığını vurgulayan Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Masumların yaşam haklarının ellerinden alındığı, çocukların karanlığa mahkum edildiği bir düzeni reddediyoruz. Filistin halkı başta olmak üzere İsrail ateşiyle sınanan tüm mazlumların güvene ve hak ettikleri barışa ulaşmaları için kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Zira adalet, yalnızca bir ideal değil tüm masumların hakkıdır. Bu hakkı savunmak, insanlık sınavımızdır. Filistin Bağımsızlık Günü’nde hayattan koparılan Filistinli kardeşlerimizi rahmetle anıyorum. Vatanları için direnen kahramanlara selam olsun." Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi’ndeki lider eşlerinin çağrılarının yer aldığı videoyu paylaştı Emine Erdoğan, paylaşımında geçen yıl İstanbul’da 15 ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının eşleri ile özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen "Filistin İçin Tek Yürek" adlı zirvedeki katılımcıların İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına karşı birlik, beraberlik mesajları ve barış çağrılarının bulunduğu videoya da yer verdi. Zirveye Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin annesi Şeyha Moza binti Nasır, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in eşi Ziroat Mirziyoyeva, Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Denis Sassou N’Guesso’nun eşi Antoinette Sassou N’Guesso, Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin Çuppu’un eşi Rebeka Sultana, Malezya eski Kraliçesi Tunku Azizah Aminah Maimunah Iskandariah, Senegal eski Cumhurbaşkanı Macky Sall’ın eşi Marieme Faye Sall, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin eşi May Mikati, İskoçya Bölgesel eski Başbakanı Hamza Yusuf’un eşi Nadia El-Nakla, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nın eşi Amina Ali Muhammed El-Shavush El-Dilawi, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Hırvat üyesi Zeljko Komsic’in eşi Sabina Komsic, Filistin Özel Temsilcisi Ferial Kamel Abdalrahman Salem, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid en-Nehyan’ın eşi Sheikha Alyazia bint Saif Al Nahyan, Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Hala Elsaid ve Türkmenistanlı diplomat Chinar Rustamova katılmıştı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın eşi Rosangela da Silva ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun eşi Cilia Flores de toplantıya video mesaj göndermişti.