Yerel Haberler
İstanbul
19 Eylül 2024 Perşembe - 11:49 ING Türkiye’den genç yeteneklere Practica Kampı ile kariyer imkanı ING Türkiye, Uluslararası Yetenek Programı (ING International Talent Programı-ITP) ile geleceğin liderlerini yetiştiriyor. 30 yıldır düzenlenen ve ING’nin faaliyet gösterdiği 13 ülkede uygulanan bu programa başvuran ve değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan adaylar, Practica Kampı’na katılarak ING kültürünü ve çalışmak istedikleri iş kollarını yakından tanıma fırsatı buldu. ING Türkiye, 30 yıldır düzenlenen ve ING’nin faaliyet gösterdiği 13 ülkede uygulanan Uluslararası Yetenek Programı (ING International Talent Program - ITP) ile geleceğin liderlerini yetiştiriyor. Programa başvuran ve global değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan adaylar, ING Türkiye Genel Müdürlük binasında düzenlenen Practica Kampı’na katılarak bankanın kültürünü ve çalışmak istedikleri iş kollarını yakından tanıma fırsatı buldu. Kamptaki değerlendirme adımlarını başarıyla tamamlayan gençler ise bankanın geleceğini şekillendiren yetenekler arasında yerlerini alacak. Genç yetenekler, yurt dışında gerçekleşen eğitim programları, uluslararası geçerliliğe sahip sertifikasyon programları, kısa ve uzun dönem yerel ve global rotasyon fırsatlarını içeren iki yıllık programa dahil olarak kariyerlerine devam edecek. Uluslararası Yetenek Programı’na her yıl binlerce genç başvuruyor Gençlerin ilgiyle takip ettiği Uluslararası Yetenek Programı’na başvuran toplam 6 binin üzerinde genç arasından online değerlendirme aşamalarını başarıyla geçen 73 genç yetenek Practica Kampı’na katılarak kariyer hedeflerine bir adım daha yaklaştı. Bankandan farklı konuşmacıların adaylarla buluştuğu kampa katılan genç yetenekler bir gün boyunca ING Türkiye yönetimi ve çalışanları ile genel müdürlük binasında bir araya gelirken, kurumu ve iş kollarını yakından tanıyarak kurumsal ve bireysel değerlerin uygunluğunu değerlendirdiler, vaka çalışmalarına katıldılar. “Uluslararası yetenek programımız ile gençlere geleceklerini şekillendirme olanağı sunuyoruz” Uluslararası Yetenek Programı ile ilgili değerlendirmede bulunan ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hale Ökmen Ataklı, “Banka olarak genç yeteneklere kendi olabilecekleri, potansiyellerini gerçekleştirebilecekleri bir çalışma ortamı sunmayı stratejimizde önceliklendiriyoruz. Uluslararası yetenek programımız ile gençlere hem kendi kariyer yollarını belirleme hem de geleceklerini şekillendirme olanağı sunuyoruz. Bu programda yer almaya hak kazanan genç yeteneklerimiz yurt dışında gerçekleşen eğitim programlarını da içeren toplam iki yıllık süreçten sonra ING globaldeki seçeneklerden de faydalanarak kariyerlerine devam edebiliyorlar. Bununla birlikte çalışanlarımızın yeteneklerine uygun bir pozisyonda çalışmalarının başarı için önemli olduğuna inanıyoruz. Bu amaca hizmet eden Practica Kamp da oldukça değer verdiğimiz bir uygulamamız. Bu sene de oldukça güzel bir Practica Kamp geçirdik, ING ailesine katılacak yeni genç yeteneklerimizi aramızda görmek için sabırsızlanıyoruz” diye konuştu.
ING Türkiye’den genç yeteneklere Practica Kampı ile kariyer imkanı
19 Eylül 2024 Perşembe - 11:49 ING Türkiye’den genç yeteneklere Practica Kampı ile kariyer imkanı ING Türkiye, Uluslararası Yetenek Programı (ING International Talent Programı-ITP) ile geleceğin liderlerini yetiştiriyor. 30 yıldır düzenlenen ve ING’nin faaliyet gösterdiği 13 ülkede uygulanan bu programa başvuran ve değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan adaylar, Practica Kampı’na katılarak ING kültürünü ve çalışmak istedikleri iş kollarını yakından tanıma fırsatı buldu. ING Türkiye, 30 yıldır düzenlenen ve ING’nin faaliyet gösterdiği 13 ülkede uygulanan Uluslararası Yetenek Programı (ING International Talent Program - ITP) ile geleceğin liderlerini yetiştiriyor. Programa başvuran ve global değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan adaylar, ING Türkiye Genel Müdürlük binasında düzenlenen Practica Kampı’na katılarak bankanın kültürünü ve çalışmak istedikleri iş kollarını yakından tanıma fırsatı buldu. Kamptaki değerlendirme adımlarını başarıyla tamamlayan gençler ise bankanın geleceğini şekillendiren yetenekler arasında yerlerini alacak. Genç yetenekler, yurt dışında gerçekleşen eğitim programları, uluslararası geçerliliğe sahip sertifikasyon programları, kısa ve uzun dönem yerel ve global rotasyon fırsatlarını içeren iki yıllık programa dahil olarak kariyerlerine devam edecek. Uluslararası Yetenek Programı’na her yıl binlerce genç başvuruyor Gençlerin ilgiyle takip ettiği Uluslararası Yetenek Programı’na başvuran toplam 6 binin üzerinde genç arasından online değerlendirme aşamalarını başarıyla geçen 73 genç yetenek Practica Kampı’na katılarak kariyer hedeflerine bir adım daha yaklaştı. Bankandan farklı konuşmacıların adaylarla buluştuğu kampa katılan genç yetenekler bir gün boyunca ING Türkiye yönetimi ve çalışanları ile genel müdürlük binasında bir araya gelirken, kurumu ve iş kollarını yakından tanıyarak kurumsal ve bireysel değerlerin uygunluğunu değerlendirdiler, vaka çalışmalarına katıldılar. “Uluslararası yetenek programımız ile gençlere geleceklerini şekillendirme olanağı sunuyoruz” Uluslararası Yetenek Programı ile ilgili değerlendirmede bulunan ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hale Ökmen Ataklı, “Banka olarak genç yeteneklere kendi olabilecekleri, potansiyellerini gerçekleştirebilecekleri bir çalışma ortamı sunmayı stratejimizde önceliklendiriyoruz. Uluslararası yetenek programımız ile gençlere hem kendi kariyer yollarını belirleme hem de geleceklerini şekillendirme olanağı sunuyoruz. Bu programda yer almaya hak kazanan genç yeteneklerimiz yurt dışında gerçekleşen eğitim programlarını da içeren toplam iki yıllık süreçten sonra ING globaldeki seçeneklerden de faydalanarak kariyerlerine devam edebiliyorlar. Bununla birlikte çalışanlarımızın yeteneklerine uygun bir pozisyonda çalışmalarının başarı için önemli olduğuna inanıyoruz. Bu amaca hizmet eden Practica Kamp da oldukça değer verdiğimiz bir uygulamamız. Bu sene de oldukça güzel bir Practica Kamp geçirdik, ING ailesine katılacak yeni genç yeteneklerimizi aramızda görmek için sabırsızlanıyoruz” diye konuştu.
Petrol Ofisi Madeni Yağlar Lubricant Expo’da ilgi gördü
19 Eylül 2024 Perşembe - 11:43 Petrol Ofisi Madeni Yağlar Lubricant Expo’da ilgi gördü Türkiye madeni yağlar ve kimyasallar pazarının önde gelen firmalarından Petrol Ofisi Madeni Yağlar, 17-19 Eylül’de Almanya’nın Düsseldorf kentinde düzenlenen ve dünya genelinden birçok madeni yağ markasını bir araya getiren Lubricant Expo’da geniş ürün portföyünü ve yenilikçi çözümlerini 3. kez sergiledi. Dünya genelinden birçok madeni yağ markasının buluştuğu "Lubricant Expo", Almanya’nın Düsseldorf kentinde bulunan Messe Düsseldorf fuar alanında gerçekleşti. Türkiye madeni yağlar ve kimyasallar pazarının önde gelen firmalarından Petrol Ofisi Madeni Yağlar da bu yıl 3. kez katıldığı fuarda, geniş ürün portföyünü ve yenilikçi çözümlerini misafirlerle buluşturdu. 2021 yılından bu yana düzenlenen fuar, her geçen yıl artan ilgi ve katılımcı sayısı nedeniyle bu yıl Almanya’nın Essen kentinden Düsseldorf’a taşındı. 5 binden fazla ziyaretçinin bir araya geldiği fuar, madeni yağ çözüm sağlayıcıları ile son kullanıcıların yanı sıra tüm kimyasal ve ekipman tedarik zincirini bir araya getirdi. Ziyaretçiler madeni yağlar, katkı maddeleri, otomasyon sistemleri, veri teknolojileri, son kullanıcı uygulama sistemleri ve daha fazlasını içeren teknolojileri yerinde görüp deneyimleme fırsatını yakaladı. Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsu, fuara katılımları hakkında yaptığı açıklamada, "Lubricant Expo, sektörümüzün kıymetli paydaşlarının bir araya geldiği ve Petrol Ofisi’nin global görünürlüğünü güçlendirdiğimiz etkinliklerden biri. Türkiye madeni yağlar ve kimyasallar pazarının 2010’dan beri geleneksel lideri olarak yenilikçi çözümlerimizi ve yüksek kalite standartlarımızı bu prestijli platformda 3. kez sergilemiş olmaktan mutluluk duyduk. Aynı zamanda bu yıl Türkiye’nin madeni yağ tüketiminin yarısını sağlayan firma apoletiyle burada bulunmak da bizim için ayrı bir gurur kaynağı oldu. Bu fuar ülke sınırlarımızın ötesinde global pazardaki varlığımızı daha da güçlendirmemiz için benzersiz fırsatlar sundu. Lubricant Expo’da hem mevcut hem de potansiyel iş ortaklarımızla bir araya gelerek sektördeki en son gelişmeleri ve trendleri değerlendirme imkanı bulduk” dedi.
Rönesans Holding’in Hollanda’daki iştiraki Ballast Nedam, sürdürülebilir yaşam alanları tasarlıyor
19 Eylül 2024 Perşembe - 11:29 Rönesans Holding’in Hollanda’daki iştiraki Ballast Nedam, sürdürülebilir yaşam alanları tasarlıyor Rönesans Holding’in 2015 yılında bünyesine kattığı, Avrupa’nın en büyük inşaat ve taahhüt şirketlerinden biri olan Hollanda merkezli Ballast Nedam, sürdürülebilirlik odaklı projeleriyle küresel inşaat sektöründe öne çıkıyor. Şirketin öncelikli hedefi, topluma katkı sağlayan sürdürülebilir ikonik yapılar inşa ederek, geleceğin yaşam alanlarını şekillendirmek. İklim değişikliğinin çevre, ekosistemler ve toplumlar üzerindeki kapsamlı etkileri, enerji, su, kentsel gelişim, ulaşım ve sanayi gibi temel sektörlerde dönüşümü zorunlu kılıyor. İnşaat, taahhüt ve gayrimenkul sektörlerinin sürdürülebilirlik odağındaki dönüşümüne öncülük eden Hollanda merkezli Ballast Nedam, Rönesans Holding çatısı altında Avrupa, Karayipler, Afrika ve Asya’daki faaliyetlerini artırarak uluslararası varlığını güçlendirmeyi hedefliyor. Köprü, tünel, kamu binası, liman, konut ve otoyol inşaatı gibi farklı projeleri hayata geçiren şirket, ekonomik kalkınma, hareketlilik ve erişilebilirliği artırmak amacıyla sunduğu yenilikçi çözümlerle sürdürülebilir yaşam alanları oluşturuyor. Hedef, 2040’ta enerji nötr inşaat 2024 yılı boyunca enerji, su, konut, ulaşım ve sanayi gibi temel sektörlerde sürdürülebilir dönüşümleri hayata geçirerek büyümeyi hedefleyen şirket, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, iklim krizine karşı dirençli sistemler kurmaya odaklanıyor. Şirket, sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda, 2030 yılına kadar şantiyelerde yüzde 100 karbon nötr olmayı, 2040 yılına kadar ise ‘enerji nötr inşaat’ hedefini gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Yenilikçi projelerle dönüşen altyapılar Hollanda’nın temel altyapısını yenileme konusunda önemli adımlar atan Ballast Nedam, Rijkswaterstaat ile iş birliği içinde, DEME ve Macquarie konsorsiyum ortaklığıyla A24 Blankenburgverbinding yol bağlantısı projesini hayata geçiriyor. Rotterdam bölgesinde erişilebilirliği ve ulaşımı geliştirmeyi, sürdürülebilir altyapı yoluyla bölgenin geleceğini güvence altına almayı hedefleyen proje kapsamında, iki kavşak, bir kara tüneli ve Scheur Nehri’nin altından geçen bir tünelin tasarımı, inşası, finansmanı ve 20 yıllık bakımı üstleniliyor. Tünel parçalarının suyun altına yerleştirilmesi gibi karmaşık ve hassas bir operasyon gerektiren Maasdeltatunnel projesi, Ballast Nedam’ın 2023 yılına attığı başarılı bir imza olarak değerlendiriliyor. Hollanda’da bir ilk olarak kabul edilen bu operasyon, dünya çapında önemli bir teknik başarı olarak görülüyor. Bölgedeki trafiği rahatlatmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek açısından önemli bir role sahip olacak tünelin inşasının 2024 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor. Proje Direktörü Patrick van Os, proje hakkında şöyle konuştu: “Bu proje, üstün teknik yetenek ve yenilikçi düşünce gerektiren bir çalışmaydı. Çığır açan bu projeyi başarıyla tamamlayan ekibimizle büyük gurur duyuyorum. BAAK ve Rijkswaterstaat yetkilileri, danışmanlar, çok sayıda alt yüklenici ve Rotterdam Liman İdaresi gibi paydaşlar da dahil olmak üzere yüzlerce kişi bu projenin gerçekleşmesini mümkün kıldı. Ballast Nedam çalışmalarımızın 2024 sonunda kullanıma girdiğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Bizi en çok heyecanlandıran, Rotterdam bölgesinin erişilebilirliğini geliştirmek ve ekonominin büyümesine katkıda bulunmak.” Cartesius: Kent yaşamını sürdürülebilirlik ve refah ile birleştiriyor Ballast Nedam, sürdürülebilir yaşam alanları kurma hedefi kapsamında, yenilenebilir enerjiye yönelik küresel stratejisini de genişletiyor. Bu stratejinin bir parçası olan Cartesius projesi, dünya genelinde insanların daha uzun, mutlu ve sağlıklı yaşadığı “Mavi Bölgeler” biliminden esinlenerek hayata geçirildi. Mavi Bölgeler bilimi, modern kentleşme projelerinde ve sürdürülebilir yaşam alanlarının tasarımında ilham kaynağı olarak kullanılıyor. Proje, yoğun kent yaşamını sürdürülebilirlik ve refah ile birleştirirken, modern ulaşım yöntemlerini de entegre ediyor. Cartesius’taki tüm evler, düşük enerji tüketimi ve yeniden kullanılabilir malzemelerle inşa edilerek çevresel etkiler minimize ediliyor. Sıcak su ve ısıtma, ortak toprak enerji kaynağı ve güneş panelleri aracılığıyla sağlanırken, binalar iklimle uyumlu beyaz çatılarla donatılarak yaz aylarında soğutma ihtiyacı azaltılıyor. Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp’in, projeye yönelik değerlendirmeleri şöyle: “Amacımız, yaşam alanları ile sürdürülebilirliği bir araya getiren, kendi kendine yeten, akıllı ve yeşil binalar inşa etmekti. Ballast Nedam’ın bu alandaki global başarılarından ve sürdürülebilirlik odaklı yürüttüğü öncü çalışmalardan büyük gurur duyuyoruz.” Hidrojenle güçlenen gelecek Ballast Nedam, sürdürülebilirlik taahhüdünü bir adım daha ileri taşıyarak, kablo kanallarından temellere ve çatıya kadar tamamı sürdürülebilir malzemelerle inşa edilen çok işlevli bir hidrojen istasyonu geliştirdi. Hollanda’nın ilk 700 bar hidrojen dolum istasyonu olan Mexicostraat Hidrojen İstasyonu, hidrojen üretimini yerinde elektroliz yöntemiyle gerçekleştiriyor. Bu yenilikçi tesis, otomobillerden otobüslere, kamyonlardan teknelere kadar geniş bir yelpazede taşıma araçlarının fosil yakıtlar yerine hidrojenle dolum yapmasına olanak tanıyor ve temiz enerjiye geçişi hızlandırıyor. Jonas Projesi Şirket, Rönesans Holding ile birlikte, bu yıl Edie Ödülleri’nde Jonas Projesi ile finalistler arasında yer alırken, SEAL Sürdürülebilirlik İş Ödülleri’nde ise Yılın Sürdürülebilir Ürün Ödülü’nü kazanarak, önemli bir başarıya imza attı. Amsterdam’ın IJburg bölgesinde yer alan bu yeni ikonik bina, sağlıklı yaşam, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve enerji verimliliği esas alınarak tasarlandı. Projede ahşap ve sürdürülebilir beton gibi çevre dostu malzemeler kullanılırken, yapı yüzde 97’lik atık ayırma oranına ulaşarak sürdürülebilirlik alanında en yüksek BREEAM sertifikasına layık görüldü. Jonas Projesi, modern şehir yaşamının gereksinimlerini karşılayan, çevresel etkiyi en aza indiren ve geleceğe yön veren bir model olarak öne çıkıyor.
Ataşehir Belediyesi’nden sokak hayvanları için dikkat çeken mektup
19 Eylül 2024 Perşembe - 11:13 Ataşehir Belediyesi’nden sokak hayvanları için dikkat çeken mektup Ataşehir Belediyesi, ilçedeki sokak hayvanlarının sahiplendirilmesi amacıyla önemli bir çağrıya daha imza atıyor. Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel imzasıyla ilçede bulunan kurumsal firmalara, fabrikalara ve okullara mektup gönderilerek, geçici hayvan bakım merkezlerinde bulunan sokak hayvanlarının sahiplenilmesi teşvik ediliyor. Sokak hayvanlarının sağlığı ve refahı için önemli bir adım attıklarını vurgulayan Başkan Adıgüzel, duyarlı yurttaşları sokak hayvanlarını sahiplenmeye davet etti. Ataşehir Belediyesi, sokak hayvanlarının daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürebilmeleri için önemli bir kampanya başlattı. Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel kampanya kapsamında geçici hayvan bakım merkezlerinde bulunan sokak hayvanlarının sahiplenilmesi için ilçede faaliyet gösteren şirketlere, fabrikalara ve okullara birer mektup gönderdi. Sokak hayvanlarının sahiplenilmesi için destek istenen mektuplarda, onlara güvenli yaşam alanları sunulması gerektiği vurgulanıyor. Modern rehabilitasyon merkezi çalışmaları sürüyor Sokak hayvanlarının yaşadığı sorunlara çözüm üretmek için çeşitli adımlar atan Ataşehir Belediyesi, büyük bir projenin çok yakında hayata geçirileceğini duyurmuştu. Bu proje kapsamında; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ve Ataşehir Belediyesi ile Maltepe Belediyesi’nin iş birliğiyle, Kayışdağı Ormanı’nda 76 bin metrekarelik alanda modern bir rehabilitasyon merkezi inşa edileceği müjdesi paylaşılmıştı. Sahiplendirilme konusunda destek bekleniyor Bu projeye ek olarak, sokak hayvanlarının sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürmesi için farklı metotlara da ihtiyaç duyulduğunu gözlemleyen Ataşehir Belediyesi yetkilileri, toplum bilincinin arttırılması için de çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalarda; bakıma ve sevgiye muhtaç sokak hayvanlarının geçici bakım merkezlerinden alınarak, sıcak bir yuvaya ve sevgi dolu güvenli bir ortama kavuşmaları için onların sahiplendirilmesi teşvik ediliyor. “Can dostlarımızı, sahiplenmeye davet ediyorum” Kampanya hakkında açıklamada bulunan Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, şunları ifade etti: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ve Ataşehir ile Maltepe belediyelerinin iş birliğiyle Kayışdağı Ormanı’nda inşa ettiğimiz modern rehabilitasyon merkezi, sokak hayvanlarına iyi bir yaşam sunacak. Ancak, bakıma ve sevgiye ihtiyaç duyan sokak hayvanlarının sıcak bir yuvaya kavuşmaları için toplumsal destek ve sahiplenme bilinci de büyük bir rol oynuyor. Bu nedenle, İlçemizdeki şirketlerin, fabrikaların ve okulların bakımevlerimizdeki can dostlarımızı sahiplenerek onlara güvenli yaşam alanları sunabileceğine yürekten inanıyoruz. Birlikte, daha yaşanabilir bir şehir ve mutlu hayvanlar için çalışmaya devam edeceğiz.” Proje kapsamında Başkan Adıgüzel imzasıyla gönderilen mektupta şu ifadelere yer veriliyor: “Hızla büyüyen ve modernleşen ilçemiz, sokak hayvanlarının refahını sağlama konusunda da büyük bir sorumluluk taşıyor. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonrasında, sokak hayvanlarının bir yuvaya olan ihtiyaçları her geçen gün artıyor. İlçemizdeki sokak hayvanlarının tam sayısını bilmesek de, bu dostlarımızın bizimle birlikte sağlıklı, huzurlu ve güven içinde yaşaması için hepimize büyük görevler düşüyor. Ataşehir Belediyesi olarak, can dostlarımızın yaşam şartlarını iyileştirmek amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ve Maltepe Belediyesi ile iş birliği içinde modern bir rehabilitasyon merkezi inşa ediyoruz. Kayışdağı Ormanı’nda 76 bin metrekarelik bir alanda kurulacak bu merkez, modern tıbbi üniteler, barınma, egzersiz ve sosyalleşme alanları gibi pek çok yaşam alanını içeriyor. Ancak bu adımların tek başına yeterli olmayacağını düşünüyoruz. İlçemizdeki şirketlerin, fabrikaların ve okulların bakımevlerimizdeki can dostlarımızı sahiplenerek onlara güvenli yaşam alanları sunabileceğine yürekten inanıyoruz. Sizler de iş yerlerinizde küçük yaşam alanları oluşturarak bu projeye katkıda bulunabilir ve dostlarımızın mutlu ve güvenli bir hayata kavuşmasına yardımcı olabilirsiniz. Bu sayede hem kurumunuzun sosyal sorumluluk bilincini pekiştirebilir hem de topluma örnek bir adım atabilirsiniz.”
“Dijital Benim İşim” projesi 4 yılda 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer üretti
19 Eylül 2024 Perşembe - 11:07 “Dijital Benim İşim” projesi 4 yılda 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer üretti Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Vodafone Vakfı iş birliğiyle hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi, kadınları ekonomik ve sosyal hayata kazandırmaya devam ediyor. Projenin başından bu yana 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer elde edilirken, bu yıl proje için yapılan her 1 TL’lik yatırım 14 TL’nin üzerinde sosyal getiri sağladı. Toplumun dijitalleşmesine katkıda bulunmak, kadınların gelişimini desteklemek ve iş gücüne katılımını artırmak amacıyla hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi 3’üncü yılını tamamladı. Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Vodafone Vakfı iş birliğiyle hayata geçirilen projede bugüne kadar 20 ilde 35 bine yakın kadın kursiyere Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimleri verildi. Projenin etkisini ölçmek için hazırlanan sosyal etki analiz raporuna göre, bu eğitimlerle 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer elde edilirken, bu yıl proje için yapılan her 1 TL’lik yatırım bir önceki döneme kıyasla 1,5 katına çıkarak 14 TL’nin üzerinde sosyal getiri sağladı. Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Cengiz Mete, şöyle konuştu: “Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü olarak, "Hayata mutlu bireyler hazırlamak için her zaman, her yerde, herkese eğitim" anlayışıyla çalışıyoruz. Bünyemizde Türkiye genelinde faaliyet gösteren 1000 halk eğitimi merkezi ve 31 olgunlaşma enstitüsünde 3 bin 741 adet yaygın eğitim kurs programıyla örgün eğitimin içinde veya dışında kalan bireylere yönelik açılan genel, meslekî ve teknik alanlardaki kurslar ve diğer faaliyetlerle hayat boyu öğrenme çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Ayrıca paydaşlarımızla, kursiyerlerimizin mesleki, sosyal, kültürel olarak geliştirilmesi amacıyla çeşitli projeler yürütüyoruz. Vodafone Vakfı ile hayata geçirdiğimiz Dijital Benim İşim Projesi de dijital dünyanın gücünü, kadınların potansiyeliyle buluşturmak üzere kamu ve özel sektör birlikteliğinin başarılı örneklerinden. Proje kapsamında eğitim verdiğimiz on binlerce kadının dijital alanda farkındalığının, bilgi ve becerilerinin artmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Bu faydanın kadınların özgüvenine, motivasyonuna da yansıdığını görmek çok kıymetli.” Konu hakkında değerlendirmede bulunan Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, “Amaç odaklı bir şirket olarak, dijital geleceğin toplumdaki her kesimi kapsaması için çalışıyoruz. “Dijital Benim İşim” de bu vizyonla hayata geçirdiğimiz bir proje. Temel amacımız, kadınları dijital dünyayla tanıştırarak onlara dijital okuryazarlık becerileri kazandırmak, kadınların sosyal hayatta güçlenmelerini sağlamak ve onları potansiyel dijital iş olanaklarıyla buluşturmak. Bu projeyle bugüne kadar 20 ilde 35 bine yakın kadına dijital okuryazarlık ve dijital pazarlama eğitimleri verdik. Projemizin etkisini de düzenli olarak ölçümlüyoruz. Son dönem sosyal etki raporumuza göre, projemiz kadınların yalnızca dijital bilgi ve becerilerini artırmıyor, aynı zamanda özgüven ve motivasyonlarının artmasında, dijital dünyanın önemine dair farkındalık kazanmalarında ve destekleyici ilişkiler geliştirmelerinde önemli rol oynuyor. Diğer yandan, projeye yaptığımız her 1 TL’lik yatırımın geçen döneme kıyasla 1,5 katına çıkarak 14 TL’nin üzerinde değer oluşturduğunu gördük. Tüm veriler, proje hedeflerine uygun ve yüksek etkili sonuçlar elde edildiğini gösteriyor. Vakıf olarak, kadınların yanında durmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Dijital bilgi ve becerilerde artış Yapılan açıklamaya göre, “Dijital Benim İşim” projesi kapsamında dijital okuryazarlık katılımcılarındaki en büyük değişim yaklaşık yüzde 44 ile bilgi ve becerilerindeki artış oldu. Projede görev yapan eğiticiler dijital okuryazarlık kursiyerlerindeki en büyük değişimin yüzde 67 ile dijitalleşmenin önemine dair farkındalık başlığı altında yaşandığını belirtti. Diğer yandan, dijital pazarlama kursiyerlerinin gözünden kendilerindeki en büyük değişim yüzde 43 oranında dijital pazarlama konusundaki bilgi ve becerilerindeki artış olurken, ikinci en yüksek değişim yüzde 32 ile iş geliştirmeye yönelik motivasyon alanında oldu. Eğiticiler, dijital pazarlama kursiyerlerindeki en büyük değişimin yüzde 75 ile destekleyici ilişkiler ve yüzde 70 ile özgüven ile dijitalleşmenin önemine dair farkındalık alanlarında yaşandığını belirtti. Projenin eğiticiler üzerinde de etkisi oldu. Buna göre, hem dijital pazarlama hem de dijital okuryazarlık eğiticilerinde en yüksek değişim bilgi, beceri ve yetkinlik gelişimi başlığında gerçekleşti. Dijital alışkanlıklarda değişim Analiz kapsamında Dijital Pazarlama Kampanya Yarışması finalistleriyle yapılan görüşmeler, yarışmanın itibar kazanma, özgüvenin güçlenmesi, planlama ve istikrarlı çalışma motivasyonu, iş büyütme, satış ve takipçi artışı gibi alanlarda olumlu etkiler oluşturduğunu ortaya koydu. Katılımcıların dijital beceri ve alışkanlıklarındaki değişimlere yönelik etki değerlendirildiğinde, davranış bazında en büyük gelişimin dijital araçların etkin kullanımı ile mobil platformlar ve internet üzerinden satış yapabilme konularında olduğu görüldü. Deprem bölgesine özel eğitim “Dijital Benim İşim” Projesi kapsamında verilen eğitimlere bu yıl ayrıca “Dijital Dünyaya Giriş” seminerleri eklendi. Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinden etkilenen kadınların iyi olma hallerine katkı sağlanması amacıyla bölgenin koşullarına uygun olarak geliştirilen seminer, halk eğitimi merkezleri ve konteyner kentlerde kadınlarla buluştu. 8 binin üzerinde kadına ulaşılan seminerlerle kadınların gündelik hayatlarında kullanabilecekleri dijital araçlar hakkında bilgi verildi. Katılımcıların en büyük gelişimi, yüzde 19 oranında bankacılık işlemlerini dijital araçlar üzerinden yapabilme konusunda olurken, cep telefonu ve internet üzerinden satış yapabilme başlıklarında ise yüzde 18’lik artış yaşandı. Seminerlerden sonra internet üzerinden alışveriş yapan kadınların sayısında önemli bir artış sağlanırken, e-Devlet ve e-Nabız gibi devlet kurumlarıyla ilgili işlemlerini dijital araçlar aracılığıyla yapan kadınların oranı ise yüzde 94’e çıktı. Seminerlere katılan kadınların yüzde 56’sı aldıkları eğitimden sonra internet ve cep telefonu ile yeni uygulamaları öğrenme ve kullanma isteklerinde artış olduğunu belirtti. Yatırımın Sosyal Getirisi (SROI) metodolojisi kullanıldı “Dijital Benim İşim Projesi Sosyal Etki Analizi” kapsamında uygulanan Yatırımın Sosyal Getirisi (SROI) metodolojisi, sosyal temelli projelerin oluşturduğu sosyal değerin hesaplanması için kullanılıyor. SROI yolu ile değişim, bu değişimi yaşayan ya da ona etki eden paydaşları kapsayacak şekilde hesaplanıyor. SROI analizinde, saha çalışmaları yolu ile paydaşlar üzerinde oluşturulan sosyal değişimi anlamak hedefleniyor ve bu değişimin, finansal değerler kullanılarak yansıtılması yolu ile değişimin hikayesi anlatılmaya çalışılıyor. Bu sayede, sosyal kazanım ve maliyetleri yansıtacak bir oranın hesaplanması mümkün oluyor. Buna göre, 2:1 oranında bir etki, 1 birimlik yatırımın 2 birimlik sosyal değer oluşturabildiğini dile getiriyor.
“Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde İGÜ’den 5 akademisyen yer aldı
19 Eylül 2024 Perşembe - 10:57 “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde İGÜ’den 5 akademisyen yer aldı Stanford Üniversitesi tarafından her yıl yayımlanan “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesi açıklandı. Bu yılki listede, İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) bünyesinden 5 akademisyenin ismi yer aldı. Bilim insanlarının araştırmalarının etki değeri, yayımlanan makale sayısı, atıf sayıları ve uluslararası ölçütler gibi birçok kriterle değerlendirilen listede, İGÜ’nün akademik başarıları bir kez daha ön plana çıktı. Bilim insanlarının makalelerinin yayımlandığı derginin etki değeri, nitelikli yayın sayısı, çalışmalarına yapılan atıf sayısı, h-indeks, hm-indeks, ilk isim ve tek isim makale sayısı, atıf alan makale sayısı ve atıf yapan makalenin yayımlandığı derginin etki değeri gibi uluslararası ölçütler temel alınarak oluşturulan; Stanford Üniversitesi’nin her yıl gerçekleştirdiği “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesi açıklandı. Stanford Üniversitesi’nden Dr. John P. A. Loannidis tarafından Elsevier veri tabanında; "Kariyer Boyu Etki" ve "Yıllık Etki” olarak iki kategoride yayımlanan ve 2023 alıntı yılına göre, ilk yüzde 2’lik dilimde bulunan “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden 5 akademisyen yer aldı. “Kariyer Boyu Etki” ve “Yıllık Etki” kategorilerinde İGÜ’den 5 akademisyen “Araştırma Üniversitesi” vizyonuyla ilerleyen; çağa uygun, gelişen, üreten ve kaliteli eğitim anlayışıyla ilerleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), uluslararası platformda bir başarıya daha imza attı. İGÜ Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, listelerde ismini koruyan bilim insanı olarak “Kariyer Boyu Etki” listesinde yer alırken; aynı listede İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİSBF) Lojistik Yönetimi Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Festus Victor Bekun, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi (MMF) Uçak Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Cihat Baytaş ve Diş Hekimliği Fakültesi (DHF) Diş Hekimliği Bölümü’nden Prof. Dr. Kemal Sıtkı Türker de “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” arasında yer aldı. Detaylı kriterlere göre sıralanan listede, “Yıllık Etki” kategorisinde ise İİSBF Lojistik Yönetimi Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Festus Victor Bekun ve MMF Yazılım Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Neslihan Özdemir “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesine adını yazdırdı. “Akademik katkılarımızla küresel bilim camiasında daha fazla söz sahibi olmayı hedefliyoruz” Listesiyle ilgili açıklama yapan İGÜ Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, “Stanford Üniversitesi tarafından yayımlanan ‘Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları’ listesinde yer alan kıymetli akademisyenlerimizi en içten dileklerimle tebrik ediyorum. Bu başarı, yalnızca üniversitemizin değil, ülkemizin de uluslararası arenada tanınan bir güç olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bilimsel araştırmalara yapılan atıflar ve yayımlanan makalelerin etkisi gibi uluslararası ölçütlerle oluşturulan bu prestijli listede yer almak, hepimiz için büyük bir gurur kaynağı. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak, ’Araştırma Üniversitesi’ vizyonumuz doğrultusunda, nitelikli eğitim ve bilimsel üretkenlik alanında çıtayı her geçen gün yükseltiyoruz. Bu başarıların arkasında yatan azim ve kararlılıkla, gelecekte daha büyük başarılara imza atacağımıza olan inancım sonsuz. Gelecekte, akademik katkılarımızla küresel bilim camiasında daha fazla söz sahibi olmayı hedefliyoruz” dedi.
Akcoat, Sustainable Brands Türkiye 2024’te sürdürülebilir çözümlerini paylaştı
19 Eylül 2024 Perşembe - 10:44 Akcoat, Sustainable Brands Türkiye 2024’te sürdürülebilir çözümlerini paylaştı Akcoat, Sustainable Brands Türkiye 2024’te; inovasyon, sürdürülebilirlik ve ileri Ar-Ge’ye dayalı deneyim ve başarılarını katılımcılarla paylaştı. Akcoat, 17-18 Eylül tarihlerinde düzenlenen Global Sürdürülebilir Markalar Topluluğu’nun Büyük Türkiye Buluşması Sustainable Brands Türkiye 2024’te ‘Activation Hub’ sponsoru olarak yer aldı. Markaların sürdürülebilirliğin nabzını tutmak ve güncel gelişmelerini paylaşmak için bir araya geldiği etkinlikte emaye, seramik, cam, yapışmaz dekoratif kaplamalar ve pigment ürün grubunda kaplama malzemeleri üreticisi Akcoat, inovasyon, sürdürülebilirlik ve ileri Ar-Ge’ye dayalı deneyim ve başarılarını katılımcılarla paylaştı. Etkinlik kapsamında, “Net Sıfır Gelecek İçin Bir Rota Çizmek: Tedarik Zinciri Evrimi” başlıklı panelde Akcoat Ar-Ge Direktörü Selçuk Yazan konuşmacı olarak yer aldı. Şirketin tedarik zincirindeki sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarını ürün geliştirme sürecinden enerji verimliliğine kadar hayatın her aşamasına nasıl entegre ettiklerine dikkat çekti. Yazan, sürdürülebilirlik vizyonları doğrultusunda yenilikçi yaklaşımlarını katılımcılara aktararak, sektörün geleceğine dair önemli bilgiler paylaştı. Sustainable Brands Türkiye 2024’te yer almak ve Akcoat’un sürdürülebilirlik vizyonunu paylaşmanın önemli bir fırsat olduğu değerlendirmesinde bulunan Akcoat Genel Müdürü Burç Yıldırım, “Etkinlik boyunca ziyaretçilerle bir araya gelerek, sürdürülebilirlik stratejilerimizi ve çevresel etkileri azaltma konusundaki yenilikçi çözümlerimizi tanıtma imkanı bulduk. Akcoat olarak, sürdürülebilir bir gelecek için atacağımız adımları ve sektöre katkılarımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. Paneli destekleyen standıyla yalnızca ürünlerini değil, aynı zamanda enerji verimliliği, atık yönetimi ve karbon emisyonlarını azaltma gibi alanlarda sunduğu yenilikçi çözümleri de ziyaretçilere deneyimleme fırsatı sunan şirket, katılımcıların dikkatini çekerken, geleceğe dair heyecan uyandırdı.