SAĞLIK - 04 Nisan 2025 Cuma 10:34

Bu hastalığın tedavisinde toplumsal farkındalık şart

A
A
A
Bu hastalığın tedavisinde toplumsal farkındalık şart

Eskişehir’de psikiyatrist olarak görev yapan Dr. Sıdıka Oksay, Manik Depresif Hastalık ile ilgili olarak, "Manik dönemde kişi enerjik, coşkulu ve risk almaya eğilimli olurken; depresif dönemde umutsuzluk, ilgi kaybı ve yorgunluk ön plandadır" dedi.


Özel Ümit Batıkent Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Sıdıka Oksay, toplumda sık görülen ancak çoğu zaman yanlış anlaşılan iki uçlu duygudurum bozukluğu (bipolar bozukluk) hakkında önemli bilgiler verdi. Dr. Oksay, iki uçlu duygudurum bozukluğunun kişinin ruh halinde ciddi iniş ve çıkışlara neden olan kronik bir rahatsızlık olduğunu belirterek, "Bu hastalıkta manik (taşkınlık) ve depresif (çökkünlük) dönemler bir döngü içinde yaşanır. Manik dönemde kişi enerjik, coşkulu ve risk almaya eğilimli olurken; depresif dönemde umutsuzluk, ilgi kaybı ve yorgunluk ön plandadır" şeklinde konuştu.



"Belirtiler döneme göre değişiyor"


Belirtilerin dönemlere göre farklılık gösterdiğini dile getiren Dr. Oksay, "Manik dönemde aşırı enerji ve coşku, uyku ihtiyacında azalma, hızlı düşünce ve konuşma, büyüklenmeci düşünceler, riskli davranışlar; depresif dönemde umutsuzluk, değersizlik hissi, ilgi ve zevk kaybı, yorgunluk ve uyku sorunları, konsantrasyon zorluğu, intihar düşünceleri görülür. Genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki dengesizlikler ve çevresel faktörler hastalığın nedenleri arasında. Ayrıca stres, travmalar ve madde kullanımı gibi etkenlerin riski artırır. Bu hastalığın tanısı yalnızca bir psikiyatrist tarafından konulabilir. Tanıda kişinin tıbbi geçmişi, yaşadığı belirtiler ve genel yaşam öyküsü dikkate alınır" ifadelerini kullandı.



"Atak dönemleri dışında bu bireylerin bizden hiçbir farkı yoktur"


İki uçlu bozuklukta tedavinin mümkün olduğunu vurgulayan Oksay, sözlerine şöyle devam etti:


"Tedavi sürecinde ilaçlar (duygudurum dengeleyiciler, antipsikotikler, antidepresanlar) ve psikoterapi birlikte kullanılır. İlaçlar atakları kontrol altına almaya yardımcı olurken, terapi kişinin stresle başa çıkmasına ve ilişkilerini düzenlemesine destek olur. Bu hastalar toplumsal damgalanma nedeniyle çoğu zaman destekten uzak kalıyor. Atak dönemleri dışında bu bireylerin bizden hiçbir farkı yoktur. Onları yadırgamak yerine anlamaya, destek olmaya ve tedaviye yönlendirmeye çalışmalıyız. Bu, sadece sağlık çalışanlarının değil, tüm toplumun sorumluluğudur. İki uçlu duygudurum bozukluğu, kişinin yaşam kalitesini etkilese de, erken tanı ve düzenli tedavi ile sağlıklı ve mutlu bir yaşamın mümkün. Belirtiler fark edildiğinde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmak büyük önem taşır."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt Belediyesinden öğrenciler için güvenli geçiş önlemi Esenyurt zabıtası, okul giriş ve çıkış saatlerinde trafiği kontrol altına alarak, öğrencilerin güvenli geçişini sağlıyor. Esenyurt Belediyesi, ilçede bulunan okulların giriş ve çıkış saatlerinde öğrencilerin güvenliği için önemli bir çalışmaya imza atıyor. Zabıta Müdürlüğü ekipleri, okul önlerinde görev alarak öğrencilerin güvenli bir şekilde karşıdan karşıya geçmelerini sağlıyor. Trafiğin yoğun olduğu bölgelerde gerektiğinde araç akışını durdurarak çocukların geçişine öncelik tanıyan ekipler, olası kazaların önüne geçmek için yoğun çaba sarf ediyor. Öğrencilerin can güvenliğini önceleyen bu uygulama, hem velilerden hem de okul yönetimlerinden takdir topluyor. Zabıta ekipleri sadece öğrencilere değil, velilere de dikkatli ve sakin olmaları yönünde çağrıda bulunuyor. Aceleci davranışların kazalara yol açabileceğine dikkat çeken ekipler, özellikle okul çıkış saatlerinde daha kontrollü olunmasını istiyor. Esenyurt Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, bu uygulamanın ilçedeki tüm okullarda kesintisiz olarak devam edeceğini belirterek, öğrenci güvenliği konusunda üzerlerine düşen her görevi yerine getirmeye kararlı olduklarını vurguladı. "Öğrencilerimizin güvenliği bizim için önemli" Zabıta Personeli Yasemin Can, denetim ve önlemlerin aralıksız olarak devam edeceğini ifade ederek şöyle konuştu: "Esenyurt Belediyesi Zabıta Müdürlüğü olarak, ilçemiz genelinde bulunan okulların giriş-çıkış saatlerinde öğrencilerimize yardımcı oluyoruz. Trafiğin yoğun ve akıcı olduğu noktalarda zaman zaman müdahale ederek trafiği durduruyor, öğrencilerimizin güvenli bir şekilde karşıdan karşıya geçmelerini sağlıyoruz. Bu konuda çalışmalarımız devam edecek. Özellikle ailelerimize şunu belirtmek isterim: Biz öğrencilerimize yardımcı olurken, karşıdan karşıya geçişlerde bazen ailelerimizin daha dikkatsiz davrandığını gözlemliyoruz. Çok aceleci olabiliyorlar. Biraz daha sakin ve dikkatli davranmaları ve çocuklarıyla bu konuda konuşmaları çok önemli. Daha rahat ve kontrollü bir şekilde karşıdan karşıya geçmeleri, hem kendi hem de öğrencilerimizin güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve bu konuda her zaman yardımcı olmaya devam edeceğiz."
İstanbul Usta oyuncu Nur Sürer ve "Mukadderat" filmi ekibi Küçükçekmece’de Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi film ödülünü kazanan "Mukadderat" filminin başrolüne hayat veren usta oyuncu Nur Sürer ve filmin yönetmeni ve senaristi, Küçükçekmece Belediyesi Film Ofisi’nin düzenlediği söyleşiye konuk oldu. Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen, ünlü oyuncu Nur Sürer, filmin yönetmeni Nadim Güç ve Senaristi Erdi Işık’ın konuşmacı olduğu söyleşiye, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi’de katıldı. Söyleşi öncesi "Mukadderat" filminin özel gösterimi sanatseverlerle buluştu. Eşini kaybettikten sonra yalnız kalma korkusu yaşayan Sultan’ın hikâyesini anlatan film, ilgiyle izlendi. Nur Sürer: Yumuşak veya komik bir kadını oynamak isterdim Film gösteriminin ardından düzenlenen söyleşide Nur Sürer böyle güzel bir hikayenin içinde Sultan’ın yolculuğuna çıkmaktan mutlu olduğunu ifade etti. Kariyeri boyunca güçlü kadın karakterlere hayat veren Nur Sürer, "Hayat verdiğim karakterler hepsi birbirinden farklı karakterlerdi ama evet güçlü karakterlerdi. İnsanlarda da böyle bir izlenim kalıyor. Beni yeni gören biri nasıl cümle kuralım, nasıl başlayalım diye düşünüyor. Ama ben öyle biri değilim. Aslında ben çok yumuşak, çocuklarına sevgiyle sarılan bir kadını oynamak istiyorum ya da komik bir kadını Ama bizim seçimimizle olmuyor, iş geliyor ve sevdiğim bir yapım şirketiyse ekmek parası diyorum" diye konuştu. "En iyi yapabildiğim iş oyunculuk, iyi ki oyuncuyum" "En iyi yapabildiğim iş oyunculuk" diyerek sözlerine devam eden usta oyuncu, "Ben anarşist bir tipim. İyi ki bu mesleği seçmişim diyorum. Otorite sevmiyorum tepemde. Sinema bu anlamda çok bağımsız bir iş kolu. İnsana sınırsız bir özgürlük sağlıyor. Önüme gelen sevdiğim tüm karakterleri oynuyorum. Ve hiç de işsiz kalmak istemiyorum" dedi. "Keşke ‘Yol’ filminde oynasaydım, diyorum" Nur Sürer, bir hayranının "keşke oynasaydım ya da oynamasaydım dediğiniz bir film var mı?" sorusuna, "Ben çok seçici bir oyuncu oldum sinemada. Yönetmen odaklı bir oyuncuydum. Yönetmen hep çok önemliydi. Hikâyenin daha sonra farkına vardım. Yönetmen kötü bir hikâyeden iyi bir film çıkarabilir düşüncesindeydim. Ama tabi senaryoda çok önemli. İkisi birbirini besler. Keşke oynasaydım dediğim bir film var. ‘Yol’ filmi Yılmaz Güney hapisteydi o dönem. Ziyarete gitmiştik kendisini. Ama onu o gün başka bir cezaevine alıyorlardı. Benim ilk filmimi seyretmişti filmin yönetmeni Erden Kıral. Filmde mutlaka bu kadın olsun, demiş. Erden Kıral’ı daha sonra yönetmenlikten aldılar. Biz de filmde oynayacak oyuncular olarak bunu protesto etmiştik. Şimdi bazen düşünüyorum, bir oyuncu portföyünde ‘Yol’ gibi bir film ister miydi? Tabii ki isterdi. Ama ben hala o protestonun arkasında duruyorum. Şerif Gören çekti sonrasında. Bir daha geldiler bana. Yine hayır dedim" cevabını verdi. Senarist Erdi Işık: Cide filmi yaptık diye düşünüyorum Filmin memleketi Cide’de çekildiğini belirten senarist Erdi Işık, "Cide, aynı zamanda Rıfat Ilgaz’ın memleketi. Hababam Sınıfı’nın doğduğu yer diyebiliriz. Filmde esintileri var. Filmdeki bütün karakterler ailemi temsil ediyor. Cide, Türk televizyon ve sinemasında çok bilinen bir yer değil. Tüm Cideliler filme öyle bir ev sahipliği yaptı ki tüm ekibi güzel bir şekilde kucakladılar. Bir Cide filmi yaptık diye düşünüyorum" dedi. Yönetmen Nadim Güç’ten Cide halkına teşekkür Mukadderat filminin yönetmeni Nadim Güç ise, "Cide’de film çekmek daha önce hiç prodüksiyon yapılmamış bir kasaba olduğu için bizi biraz zorlasa da halkı sanki senelerdir bu anı bekliyormuş gibiydi. Yardımcı oyuncuları hep oralardan bulduk. Herkes üstüne düşen vazifeyi sonuna kadar yaptı. Mükemmel bir şekilde, her gün o işi yapıyorlarmış gibilerdi. Filmi sahiplendiler. Cide müthiş doğası olan bir yer. Normalde daha fazla problem yaşardık, ama olabilecek en az problemi yaşadık diyebilirim. Cide halkına teşekkür ediyoruz" diye konuştu. Söyleşi sonunda Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Nur Sürer ve film ekibini Küçükçekmece’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, konuklara çiçek takdiminde bulundu.
İstanbul Kuzey Marmara otoyolu Nakkaş - Ispartakule bölümünde çalışmalar hızla devam ediyor Kuzey Marmara Otoyolu Nakkaş-Ispartakule kesiminde çalışmaları devam ediyor. Otoyol çerçevesinde yapılan Sazlıdere köprüsü hızla yükselirken, projenin tamamlanmasıyla binlerce yeni konut projesinin olduğu Ispartakule ve Başakşehir bölgelerindeki trafik yoğunluğu da azalacak. İstanbul’un batısından Kınalı’dan başlayarak Kocaeli, Sakarya illerini kuzeyden katedip Sakarya’nın Akyazı ilçesi yakınlarında sonlanan Kuzey Marmara Otoyolu, bölgenin trafik yükünü çekiyor. 398 kilometre uzunluğunda tasarlanan otoyola Nakkaş-Başakşehir-Ispartakule kesimi de dahil edildi. 24,2 kilometre ana gövde ve 20,8 kilometre bağlantı yolu olmak üzere 45 kilometrelik Nakkaş-Başakşehir kesimiyle projenin toplam uzunluğu 443 kilometreye ulaştı. Yapımı hızla devam eden proje kapsamında Sazlıdere köprüsü de yükseldi. Köprü ve otoyol şantiyesinde dron ile çekilen görüntülerde köprü direklerinin 100 metre yüksekliğe ulaştığı ve üzerindeki yoğun çalışmalarının devam ettiği görüldü. İstanbul’un trafiğini önemli ölçüde rahatlatması beklenen proje Bahçeşehir Kavşağı’ndan güney yönde 5 kilometrelik bir bağlantı yoluyla binlerce yeni konut projesinin bulunduğu Ispartakule bölgesindeki imar yollarına ve TEM İstanbul-Edirne Otoyolu’na bağlantı sağlanabilecek. İstanbul Havalimanı’ndan Beylikdüzü istikametine gidecek vatandaşlar da Nakkaş bağlantı yolunu kullanarak kısa sürede ulaşım imkanına kavuşacak. Yeni İstanbul bu bölgede yer alıyor İstanbul’da yer alan deprem riski nedeniyle yapılan projelendirme çalışmalarında İstanbul’un yeni yerleşim yerlerinin kilit noktası olan Ispartakule ve Sazlıbosna mevkileri etrafında TOKİ, Emlak Konut gibi bir çok firmanın toplu konut projelerinin de yer alacağı öğrenildi. "Ispartakule’den başlıyor, Arnavutköy’e kadar uzanıyor" Bölgede uzun süredir Gayrimenkul Yatırım Uzmanlığı yapan Arif Genç projeler ve bölgeyle alakalı, "Biz şu anda İstanbul’un üçüncü bölgesi diye adlandırılan bir bölgedeyiz. Arkamızda görülen viyadük Nakkaş Kuzey Marmara Otoyolu bağlantısı bu bölgeyi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da yakın zaman önce ziyaret etti. Bölgemiz zemin etüdü açısından en sağlam bölgelerden bir tanesi bu nedenle yeni konut ihtiyaçları bu üçüncü bölgede gideriliyor. 16 milyon nüfusa sahip bir il kendi içerisinde bile yüzde 1 büyüme kat etse yılda büyük miktarda konut ihtiyacı oluşuyor. Bu bahsettiğim bölge Ispartakuleden başlayıp Başakşehir, Altınşehir, Şamlar ve Arnavutköy diye adlandırıyoruz. Bölgemizde çok ciddi projeler var ama bunun yanında zaten burası bir rezerv alanı ve konut ihtiyacının karşılanacağı bölge bu üçüncü bölgede yer alıyor. Dünyanın en büyük havalimanı bölgemizde mevcut, 25 bin konut bitmek üzere bu nedenle yatırımcılara bir şey anlatmaya gerek kalmıyor kendi gözleriyle projelerin yapıldığını görüyorlar." İfadelerini kullandı. "Projeler bittikten sonra İstanbul’un bütün yükü ve yoğunluğu bu bölgede toplanacak" Yine bölge yatırımcılarından İbrahim Duman "İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu ve Nakkaş - Başakşehir viyadüğünün birbiriyle bağlantılı olduğunu görebiliyoruz. Marmara ile Karadenizi birleştiren bir proje olduğunu biliyoruz. Yeni projelerle bu bölgenin önemi artıyor. Projeler bittikten sonra İstanbul’un bütün yükü ve yoğunluğu bu bölgede toplanacak" şeklinde konuştu.
Mersin Mersin’de 182 kişi sahiller için birleşti, 580 kilo çöp toplandı Mersin’de onlarca gönüllü, ‘plastiksiz sahiller’ için harekete geçti. Farklı yaş ve kurumlardan gelen 182 kişi, sahillerde 580 kilo denizel atık topladı. Etkinlik, plastik kirliliğine karşı farkındalık oluşturmayı amaçladı. Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen REMEDIES-2 programında hibe almaya hak kazandığı ‘Plastiksiz Mersin Sahilleri İçin Birleşiyoruz’ projesi kapsamında sahil temizliği etkinlikleri gerçekleştirdi. Etkinliklerde, doğada yok olma sürelerinin yüzyıllar boyu sürdüğü bilinen plastik atıkların, hem denizlere hem de deniz ekosisteminde oluşturduğu zararın etkilerini gözler önüne sermek ve farkındalık oluşturmak amacıyla gönüllüler, kentin çeşitli sahillerindeki çöp ve atıkları topladı. Soli, Adnan Menderes, Davultepe, Kazanlı ve Viranşehir sahilinde yapılan temizlik çalışmalarında 182 kişilik gönüllü katılımı ile 299 kilogramı plastik atık olmak üzere toplamda 580 kilo denizel atık toplandı. Mersin Kent Konseyi, Kent ve Çevre Grubu, Mersin Barosu Kent ve Çevre Komisyonu ile Mezitli Belediyesi personelleri, ilkokul öğrencilerinin yanı sıra, Mersin Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölümü ve Tarsus Üniversitesi Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu akademisyen ve öğrencileri ile Mersin Toplum Gönüllüleri (TOG) ve Genç TEMA’nın yer aldığı etkinliklerde gönüllüler, farkındalık oluşturmak ve Mersin sahillerindeki kirliliğe dikkat çekmek için ellerine eldiven giyip, temizlik aparatlarının yardımıyla sahillerdeki çöp ve atıkları topladılar. Temizlik faaliyetlerine başlanmadan önce tüm gönüllülere, deniz kirliliği, plastik atıkların karasal ve denizel ortama verdiği zarar ile sıfır atık ve atık yönetimine yönelik kısa bilgilendirme ve eğitim verildi. 580 kilogram denizel atık toplandı Doğada yok olma sürelerinin yüzyıllar boyu sürdüğü bilinen plastik atıkların hem denizlere hem de deniz ekosisteminde oluşturduğu zararın etkilerini gözler önüne seren etkinlik, çevre bilinci oluşturmanın sadece sözle değil, eyleme de dökülmesi gerektiğini bir kez daha anlattı. Etkinliğe katılan gönüllülere, proje görünürlüğünün yer aldığı şapka, tişört, Büyükşehir Belediyesinin ürettiği kompost, plastik kapaklardan üretilen saksı ve tek kullanımlık plastikten kaçınmak üzere su matarası hediye edildi. Etkinlik sonunda toplanan plastik atıklar, Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı personeli tarafından teslim alınarak geri dönüşüm tesislerine götürüldü. "Etkinliklerimizle çevre farkındalığı oluşturmaya ve bunu yaymaya çalışıyoruz" İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığında Sıfır Atık Şefi Dr. Zeki Altun, etkinlik hakkında bilgi vererek, "Buradaki en önemli amaçlarımızdan bir tanesi çevre farkındalığı ve bilinci oluşturmak ve bunu yaygınlaştırmak. Topladığımız atıkların büyük kısmı plastiklerden oluşuyor. Plastik atıklar bizler için kolay erişilebilir olsa da denizlerimiz ve geleceğimiz açısından ciddi bir kirlilik riski oluşturmaktadır. Bizler de bu etkinliklerle bunu aşılayarak umuyoruz ki, gelecek nesillere daha temiz bir deniz bırakmış olabiliriz" ifadelerini kullandı. "Mersinimizi güzel yarınlara bırakmamızı diliyorum" Çevre temizliği öncesi plastiksiz yaşama ilişkin bilgi aldıklarını söyleyen Mersin Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Buse Taşer, "Plastik atıklar, deniz ekosistemine çok ciddi zarar veriyor. Son yıllarda balık türlerinin çeşitliliği azaldı. Denizde bulunan canlılar plastik yiyorlar ve onları tüketen insanlar da aynı şekilde bu zararlara maruz kalıyorlar. Bu plastiklerin, sahil kıyısında yaşayan canlılara da zararı mevcut. Ağzına poşet dolandığı için ölen hayvanlar buluyoruz maalesef. Bu yüzden bu tür atıkların hiçbir şekilde doğada bulunmamasını temenni ediyoruz" dedi. Vatandaşlara da seslenerek plastik kullanımının azaltılması çağrısı yapan Taşer, "Doğa hepimizin. Bugün biz yaşıyoruz, 50 yıl sonra başkaları yaşayacak. O yüzden 50 yıl, 100 yıl sonrasında da ülkemizi, Mersinimizi güzel yarınlara bırakmamızı diliyorum" sözlerine yer verdi.