ÇEVRE - 15 Nisan 2025 Salı 11:22

Mersin’de 182 kişi sahiller için birleşti, 580 kilo çöp toplandı

A
A
A
Mersin’de 182 kişi sahiller için birleşti, 580 kilo çöp toplandı

Mersin’de onlarca gönüllü, ‘plastiksiz sahiller’ için harekete geçti. Farklı yaş ve kurumlardan gelen 182 kişi, sahillerde 580 kilo denizel atık topladı. Etkinlik, plastik kirliliğine karşı farkındalık oluşturmayı amaçladı.


Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen REMEDIES-2 programında hibe almaya hak kazandığı ‘Plastiksiz Mersin Sahilleri İçin Birleşiyoruz’ projesi kapsamında sahil temizliği etkinlikleri gerçekleştirdi. Etkinliklerde, doğada yok olma sürelerinin yüzyıllar boyu sürdüğü bilinen plastik atıkların, hem denizlere hem de deniz ekosisteminde oluşturduğu zararın etkilerini gözler önüne sermek ve farkındalık oluşturmak amacıyla gönüllüler, kentin çeşitli sahillerindeki çöp ve atıkları topladı. Soli, Adnan Menderes, Davultepe, Kazanlı ve Viranşehir sahilinde yapılan temizlik çalışmalarında 182 kişilik gönüllü katılımı ile 299 kilogramı plastik atık olmak üzere toplamda 580 kilo denizel atık toplandı.


Mersin Kent Konseyi, Kent ve Çevre Grubu, Mersin Barosu Kent ve Çevre Komisyonu ile Mezitli Belediyesi personelleri, ilkokul öğrencilerinin yanı sıra, Mersin Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölümü ve Tarsus Üniversitesi Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu akademisyen ve öğrencileri ile Mersin Toplum Gönüllüleri (TOG) ve Genç TEMA’nın yer aldığı etkinliklerde gönüllüler, farkındalık oluşturmak ve Mersin sahillerindeki kirliliğe dikkat çekmek için ellerine eldiven giyip, temizlik aparatlarının yardımıyla sahillerdeki çöp ve atıkları topladılar. Temizlik faaliyetlerine başlanmadan önce tüm gönüllülere, deniz kirliliği, plastik atıkların karasal ve denizel ortama verdiği zarar ile sıfır atık ve atık yönetimine yönelik kısa bilgilendirme ve eğitim verildi.



580 kilogram denizel atık toplandı


Doğada yok olma sürelerinin yüzyıllar boyu sürdüğü bilinen plastik atıkların hem denizlere hem de deniz ekosisteminde oluşturduğu zararın etkilerini gözler önüne seren etkinlik, çevre bilinci oluşturmanın sadece sözle değil, eyleme de dökülmesi gerektiğini bir kez daha anlattı. Etkinliğe katılan gönüllülere, proje görünürlüğünün yer aldığı şapka, tişört, Büyükşehir Belediyesinin ürettiği kompost, plastik kapaklardan üretilen saksı ve tek kullanımlık plastikten kaçınmak üzere su matarası hediye edildi. Etkinlik sonunda toplanan plastik atıklar, Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı personeli tarafından teslim alınarak geri dönüşüm tesislerine götürüldü.



"Etkinliklerimizle çevre farkındalığı oluşturmaya ve bunu yaymaya çalışıyoruz"


İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığında Sıfır Atık Şefi Dr. Zeki Altun, etkinlik hakkında bilgi vererek, "Buradaki en önemli amaçlarımızdan bir tanesi çevre farkındalığı ve bilinci oluşturmak ve bunu yaygınlaştırmak. Topladığımız atıkların büyük kısmı plastiklerden oluşuyor. Plastik atıklar bizler için kolay erişilebilir olsa da denizlerimiz ve geleceğimiz açısından ciddi bir kirlilik riski oluşturmaktadır. Bizler de bu etkinliklerle bunu aşılayarak umuyoruz ki, gelecek nesillere daha temiz bir deniz bırakmış olabiliriz" ifadelerini kullandı.



"Mersinimizi güzel yarınlara bırakmamızı diliyorum"


Çevre temizliği öncesi plastiksiz yaşama ilişkin bilgi aldıklarını söyleyen Mersin Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Buse Taşer, "Plastik atıklar, deniz ekosistemine çok ciddi zarar veriyor. Son yıllarda balık türlerinin çeşitliliği azaldı. Denizde bulunan canlılar plastik yiyorlar ve onları tüketen insanlar da aynı şekilde bu zararlara maruz kalıyorlar. Bu plastiklerin, sahil kıyısında yaşayan canlılara da zararı mevcut. Ağzına poşet dolandığı için ölen hayvanlar buluyoruz maalesef. Bu yüzden bu tür atıkların hiçbir şekilde doğada bulunmamasını temenni ediyoruz" dedi.


Vatandaşlara da seslenerek plastik kullanımının azaltılması çağrısı yapan Taşer, "Doğa hepimizin. Bugün biz yaşıyoruz, 50 yıl sonra başkaları yaşayacak. O yüzden 50 yıl, 100 yıl sonrasında da ülkemizi, Mersinimizi güzel yarınlara bırakmamızı diliyorum" sözlerine yer verdi.



Mersin’de 182 kişi sahiller için birleşti, 580 kilo çöp toplandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Deprem sonrası ruh sağlığına dikkat Marmara bölgesinde meydana gelen depremin ardından, afetlere karşı psikolojik hazırlığın önemini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, hem yetişkinler hem de çocuklar için uygulanabilir öneriler paylaştı. 23 Nisan’da İstanbul’da meydana gelen deprem, fiziksel bir yıkıma neden olmasa da toplumda yeniden deprem korkusunu gündeme getirdi. Özellikle çocuklar ve kaygı düzeyi yüksek bireyler için bu tür afetlerin psikolojik etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, psikolojik destek yöntemlerini anlattı. Deprem korkusuyla başa çıkmak için bilgi edinmek önemli Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, bireylerin yaşadığı en temel duygunun belirsizlik ve kontrol kaybı olduğunu belirterek şunları söyledi: "Deprem nedir, nasıl oluşur, ne zaman tehlike arz eder gibi konularda doğru kaynaklardan bilgi edinmek; kişinin kaygısını azaltır ve kriz anında kontrol duygusunu pekiştirir. Bilgi, çoğu zaman belirsizliği ortadan kaldırır ve ‘ne yapacağımı biliyorum’ düşüncesini güçlendirir." "Psikolojik hazırlık, travmatik stres tepkilerinin kronikleşmesini azaltır" Tansel, deprem öncesinde yapılan hazırlıkların yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılığı da artırdığını belirterek, "Acil durum planı hazırlamak, çıkış yollarını belirlemek, deprem çantası oluşturmak ve düzenli tatbikatlar yapmak, bireyin kendini daha hazırlıklı ve güçlü hissetmesini sağlar" dedi. Yüksek stres anlarında bireylerin "savaş-kaç-donakal" tepkileri verebildiğini belirten Tansel, nefes kontrolü ve içsel telkinlerin bu süreçte etkili olduğunu ifade ederek, "Derin nefesler almak, beyne tehlikenin geçtiği sinyalini verir ve kalp ritmini dengeler. Kişi kendine ‘Hazırlıklıyım, sakin kalmalıyım’ diyerek yönlendirme yapabilir" diye konuştu. Çocuklarda deprem korkusunu önlemenin yolları Çocukların depremi anlamakta ve duygularını ifade etmekte zorlandığını belirten Tansel, bu nedenle onlara yaşlarına uygun ve gerçekçi bir şekilde yaklaşılması gerektiğini vurgulayarak, "Çocuklara ‘korkmak normaldir ama biz hazırlıklıyız ve birlikteyiz’ gibi mesajlar verilmelidir. Depremden kaynaklı korkuyu bastırmak yerine paylaşmak çok önemlidir. Bu tür ifadeler hem güven verir hem de duygularını anlamlandırmalarına yardımcı olur" açıklamasında bulundu. Çocukların depremle ilgili korkularını oyun ve sanat yoluyla dışa vurabildiğini belirten Tansel, şu önerilerde bulundu: "Güvenli alanlar oluşturmayı öğretin. Tatbikatları oyunlaştırarak öğretici hâle getirin. Duygularını ifade etmeleri için resim ve hikâye yöntemlerini kullanın. Yaşadıkları korkularını hikâyeleştirmeleri, resimler ve oyunlarla duygularını ifade etmelerini sağlamak, iç görü geliştirmelerine ve farkındalık oluşturmalarına yardımcı olacaktır. Rutinlerin korunması, güvende olduklarını hissettirecek alışkanlıklar, Bağ kurma, aile içi iletişim ve öğretmen desteği, Güçlü hissettiren anlatılar, ‘seninle gurur duyuyorum, nasıl cesurca davrandın’ gibi ifadeler kullanılmalı." Ebeveyn ve öğretmenlere önemli uyarılar Tansel, ebeveynlerin kendi kaygılarını çocuklara doğrudan yansıtmamaları gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Çocuklar, çevrelerinden çok etkilenir. Bu nedenle kriz anında sakin kalan bir ebeveyn, çocuğun duygusal dengesini de korur. Bu sürecin sağlıklı şekilde atlatılabilmesi için ilk adım, duyguların bastırılmadan ifade edilmesidir. Bireyler yaşadıklarını anlatma, paylaşma, yazıya dökme gibi yollarla duygularını dışa vurmalıdır." "Deprem sonrası travma belirtilerini tanıyın" İstanbul Gelişim Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, yetişkinlerde sık görülen belirtilerin başında uykusuzluk, iştahsızlık, huzursuzluk, dikkat dağınıklığı ve suçluluk duygusunun geldiğini söyledi. Çocuklarda ise alt ıslatma, parmak emme, kâbuslar, ayrılık kaygısı ve oyunlarda deprem temalarının gözlemlenebileceğini belirterek, "Bu belirtiler doğal bir sürecin parçası olabilir ancak uzun sürerse mutlaka uzman desteği alınmalıdır" dedi. Özellikle çocuklara yönelik düzenlenecek psiko-eğitsel grup çalışmalarının, duyguların ifade edilmesi ve anlamlandırılması açısından büyük fayda sağlayacağını belirten Tansel, bu tür gruplarda çocukların yalnız olmadıklarını fark ettiklerini ve duygusal olarak rahatladıklarını söyledi.