GÜNDEM - 17 Mart 2025 Pazartesi 10:24

İşte Erzurum’un yaşlı nüfus profili

A
A
A
İşte Erzurum’un yaşlı nüfus profili

Erzurum’da 65 yaş üzeri ve "yaşlı nüfus" olarak ifade edilen vatandaş sayısı 74 bin 436 oldu. Bu da toplam nüfusun yüzde 10’nu kapsıyor.


Ülkemizde yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda %20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında %9,1 iken, 2024 yılında %10,6’ya yükseldi. Yaşlı nüfusun 2024 yılında %44,6’sını erkek nüfus, %55,4’ünü kadın nüfus oluşturdu.


Erzurum’un toplam 745 bin 5 nüfusu bulunuyor. Bu nüfusun 371 bin 693’ü erkek, 373 bin 312’si ise kadınlardan oluşuyor. Erzurum’da yaşlı nüfusu oluşturan ve 65 yaş üzeri olarak tanımlanan nüfus 74 bin 436 olarak kayıtlara geçti. Bunlardan 33 bin 307’si erkek ve 41 bin 129’su kadın şeklinde oldu. Erzurum’da yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranına ise yüzde 10 oldu.


Erzurum’da en az bir yaşlı fert bulunan toplam hanehalkı sayısı 55 bin 121 olurken, hanehalkı tipi istatistiklerine bakıldığında; tek kişilik hanehalkı 13 bin 644, tek çekirdek aileden oluşan hanehalkı 26 bin 831, en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkı 13 bin 682 ve çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalkı 964 adet oldu.


Erzurum’da en az bir yaşlı fert bulunan hanehalklarının toplam hanehalkı içindeki oranı yüzde 26,7 oldu. Tek kişilik yaşlı hanehalklarının toplam hanehalkı içindeki oranı yüzde 6,6 olurken, Tek kişilik yaşlı hanehalklarının toplam tek kişilik hanehalkı içindeki oranı yüzde 36,4 oldu. Cinsiyete göre tek kişilik yaşlı hanehalkı oranı ise erkekler yüzde 26 ve kadınlarda yüzde 74 şeklinde oldu.



İşte Erzurum’un yaşlı nüfus profili

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Terörsüz Türkiye girişimimizle cesur bir adım attık" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörsüz Türkiye girişimimizle, Türkiye’nin 40 yılına, on binlerce canına mal olan musibetin çözümü için cesur bir adım attık" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar programında ana kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları ve Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeleriyle bir araya geldi. İftarda konuşan Erdoğan, "Allah’a hamdolsun böyle geniş bir mekana da sahip olduk. Bu geniş mekanda birlikte iftarımızı yapabilme imkanını Rabbim bizlere lütfetti. Soframızı şereflendirdiğiniz için her birinize öncelikle teşekkür ediyorum. Artık yarısını geride bıraktığımız Ramazan-ı Şerif’inizi her bakımdan en verimli şekilde idrak ettiğiniz inancıyla önümüzdeki haftalarda vasıl olacağımız Kadir Gecenizi ve bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum" dedi. "Bizim için Ramazan ayları manevi hasılası yanında milletimizle olan gönül bağımızı güçlendirme vesilesi olmuştur" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gündüzünü ayrı, iftarını ayrı, teravihini ayrı, sahurunu ayrı değerlendirdiğimiz bu mübarek günlerin şevki, yılın diğer günlerindeki çalışmalarımızı da olumlu yönde etkilemektedir. Elbette her zaman olduğu gibi milletimizin birlik ve beraberliğinin en önemli değerlerinden olan bu kutlu ayı zehirlemek isteyenler de çıkmıştır. Kimi zaman provokasyonla, kimi zaman milletin inancına hakaret ederek, kimi zaman da insanımızı tahkir ederek bunu yaptılar. Bugün de Ramazan’ın manevi atmosferine gölge düşürmeye çalışanların olduğunun farkındayız. Ancak Ramazan ve oruç düşmanlarının hezeyanları Allah’a hamdolsun artık komedi seviyesinde bile makes bulmuyor. İnsanlarımız milli ve manevi değerlerinin sembollerine samimiyetle sahip çıkmanın yanı sıra farklı hayat biçimlerini de hoşgörüyle karşılıyor" ifadelerini kullandı. "28 Şubat döneminde olduğu gibi azgın azınlığın sessiz çoğunluğa hayat tarzı dayattığı baskıcı günlere son verdik" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin beşeri zenginliğinin küresel ve yerel tüm kumpaslara rağmen hala en büyük dayanakları, güç ve güven kaynakları olduğunu belirterek, "Bu tablonun gerisinde asırlık ihmallerin ve yanlışların yol açtığı tahribatları gidermek için 23 yıla yakın süredir verdiğimiz çetin mücadeleler vardır. Ülkemizdeki hiçbir kesimin ne kökeni, ne inancı, ne mezhebi, ne meşrebi sebebiyle ötekileştirilmediği bir iklimi hamdolsun tesis ettik. 28 Şubat döneminde olduğu gibi azgın azınlığın sessiz çoğunluğa hayat tarzı dayattığı baskıcı günlere son verdik. Cumhur İttifakı olarak eşgüdüm içinde yürüttüğümüz terörsüz Türkiye girişimimizle Türkiye’nin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolarlık kaynağına mal olan bir musibetin çözümü için cesur bir adım attık. Aynı şekilde bölgemizi içten içe kemiren bir virüs olan mezhepçilik fitnesini ülkemize bulaştırma gayretlerini de boşa düşürdük" ifadelerini kullandı. İnsanı, merhameti, vicdanı, adaleti, hakkaniyeti esas alan politikalarıyla bölge başta olmak üzere tüm dünyada gönüllere girdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekonomide bir süredir yaşanan sıkıntılara kalıcı çözümler getirecek bir programı başarıyla uyguluyoruz. Bu yılı da disiplinli bir şekilde geçirdikten sonra önümüzdeki seneden itibaren bilhassa sabit ve dar gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı refah kaybını telafi edecek ciddi adımlar atmaya başlayacağız. İç siyasette özellikle ana muhalefet cenahında yaşanan boş tartışmaların bizi ülkemizin asıl sorunlarına odaklanmaktan uzaklaştırmasına asla izin vermiyoruz" şeklinde konuştu. Muhalefeti eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birileri kendi parti içi çekişmelerini ve kişisel hırslarını ülkenin meselesi haline getirmeye çalışsa da hakikatler gün gibi ortadadır. Asli sorumluluklarını yerine getirmeyenler, genel başkanı ve o makama göz diken aktörleriyle tüm vakitlerini 3 yıl sonrasının seçimine hasrederek kendilerince bir illüzyon peşinde koşuyorlar. Halbuki karşımızda yolsuzluğun, hırsızlığın, taciz ve tecavüzün, son olarak da sahtekarlığın tüm bünyeyi sardığı çürümüş bir yapı bulunuyor. Daha kötü ne olabilir dedikçe bakıyorsunuz ertesi gün daha fazlası, daha yüz kızartıcı olanı ortaya saçılıyor. Terör örgütlerine kaynak aktarmaktan petrol tankerleriyle sebze meyve taşıma skandallarına, şişirilmiş konser faturalarıyla vurgun yapmaktan kadınlara had bildirme edepsizliklerine kadar ne ararsan istisnasız hepsi var. Öyle ki bilhassa belediyelerde yamyamlık boyutuna varan yolsuzluklar, ana muhalefet içindeki vicdan sahibi partililerin bile sabır taşını çatlatmaya, onların da tahammül sınırlarını zorlamaya başladı. Demokrasimizi zehirleyen toksik muhalefet anlayışının tüm belirtilerine ana muhalefet cephesine baktıkça hepimiz şahit oluyoruz. Daha kendi partilerini yönetemeyenlerin, kendi evlerinin içine çeki düzen veremeyenlerin, henüz şaibesiz bir toplantı dahi yapamayanların ülke idaresine talip olma iddialarını ise sadece tebessümle takip ediyoruz" dedi. "Daha kıymetli kazanımlar ortaya koymayı milletimize borcumuz olarak görüyoruz" Gündemlerinin deprem, sağlık, tarım, enerji, ekonomi, dış politika gibi ülkenin gerçek ihtiyaçlarının çözümleriyle uğraşmak olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemize geçtiğimiz 23 yılda kazandırdıklarımızı taçlandıracak daha büyük başarılar, daha kıymetli kazanımlar ortaya koymayı milletimize borcumuz olarak görüyoruz. AK Parti’yi bir asırlık Cumhuriyet tarihimizdeki diğer tüm siyasi partilerden farklı kılan ve bunca yıldır iktidarda kalmasını sağlayan işte bu anlayış, işte bu pratiktir" değerlendirmesini yaptı. Elde ettikleri başarılarda kuruluşundan bugüne AK Parti’ye emek ve gönül veren herkesin katkısı olduğunu unutmadıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü biz bu ülkenin gelmiş geçmiş en iyi kadro hareketiyiz. Bu vesileyle hem ana kadememizin hem de kadın ve gençlik kollarımızın kongrelerinde yeni veya yeniden görev alan arkadaşlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. AK Parti’nin en önemli vasfı, hem ekip hem program olarak sürekli kendini yenileme, tazeleme, geliştirme kabiliyetine sahip olmasıdır" dedi. AK Partililere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eser ve hizmet siyaseti nöbetini devralan sizler, partimizi sadece bir sonraki seçimlerde zafere ulaştıracak çalışmalara imza atmakla kalmayacaksınız. Bunun yanında Cumhuriyetimizin ikinci asrını kucaklayacak Türkiye yüzyılı vizyonumuzu da sizler inşa edeceksiniz. Her birinizden birikiminizle, üretkenliğinizle, emeğinizle, ekip ruhunuzla bu kutlu davaya mümkün olan en yüksek katkıyı sunmanızı bekliyorum. Rabbime bana sizler gibi yol arkadaşları verdiği için hamdediyorum" ifadelerini kullandı. Genel merkezinden il ve ilçe teşkilatlarına kadar hangi kademede olursa olsun AK Parti yönetiminde görev almanın ülkenin ve milletin hizmetkârı olmak demek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Hizmetkârlık makamı ne kibri, ne riâyı, ne tembelliği ne de başka herhangi bir süflî tavır ve davranışı kaldırır" "Hizmetkârlık makamı ne kibri, ne riâyı, ne tembelliği ne de başka herhangi bir süflî tavır ve davranışı kaldırır. Bir Nasreddin Hoca kıssasıyla meramımı somutlaştırmak istiyorum. Hocaya sormuşlar, ’Kimsin?’ Hoca, ’Hiç’ demiş. Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce sormuş Hoca, ’Sen kimsin?’ ’Mutasarrıfım’ demiş adam kabara kabara. ’Sonra ne olacaksın?’ diye sormuş Nasreddin Hoca. ’Herhalde vali olurum’ diye cevaplamış adam. ’Daha sonra’ diye üstelemiş Hoca. ’Vezir’ demiş adam. ’Daha daha sonra ne olacaksın?’ ’Bir ihtimal sadrazam olabilirim.’ ’Peki ondan sonra?’ Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp, ’Hiç’ demiş. ’Daha niye kabarıyorsun be adam’ demiş Hoca. ’Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım.’ Evet, bize düşen vazife, hiçlik makamını en başta kabullenmek, rızayı ilahiye ram olmak, ülkemizle bütünleşmek, milletimizle tek yürek haline gelmektir. Bu yoldan sapmadığımız sürece AK Parti iktidarı 2053’e kadar da, 2071’e kadar da Allah’ın izniyle bu yola devam eder. Yolumuzu kaybettiğimizde ise ilk sınamada aşağı yuvarlanmamız mukadderdir. Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Türkiye’nin 90’lı yılları bu gerçeğin sayısız örnekleriyle doludur. Dikkat ederseniz AK Parti’ye ömür biçenlerin hepsinin ömrü bitti, ama biz dimdik ayaktayız." "Sıkıntı çektiğimiz hususların hiçbiri diğerlerinin bizden daha başarılı olmasıyla ortaya çıkmış değildir" ^diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsi de kendi eksiklerimizin, kendi hatalarımızın mahsulüdür. Yapmamız gereken, bunlardan gereken dersleri çıkartarak gece gündüz çalışıp milletimizle muhabbetimizi güçlendirmektir. Siyaset sahada yapılır. Gönüllere sahada girilir. Seçimler sahada kazanılır. Bunu becerdiğimizde ötekiler ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar hepsi beyhudedir. Biz sandıktan güçlü bir şekilde çıktığımızda isterse yedi düvel bir araya gelsin hiçbir anlam ifade etmez. Rabbim, ‘İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır’ buyuruyor. Muhalefetin yaptığı gibi hiç çalışmadan, üretmeden, gayret göstermeden, sadece yarısı yalan, yarısı yanlış lakırdılarla siyaset yaptığımızı sanırsak akıbetimiz de onlar gibi olur. Biz çalışacağız. Çok çalışacağız. Bilinçli çalışacağız, verimli çalışacağız. Hasbi ve harbi çalışacağız. Bunu hakkıyla yaptıktan sonra gerisini Rabbimize bırakacağız. Hakkımızda neyin hayırlı olduğunu ancak Rabbimiz bilir. Ramazan Bayramı sonrası artık havalar da ısınacağı için sıkı bir çalışma dönemine girmemiz şarttır. Unutmayınız, bizim bıraktığımız her boşluk muhalefetin yalanlarıyla doldurulacaktır. Milletimize kendi yaptıklarımızı, kendi projelerimizi, kendi vizyonumuzu bıkmadan, usanmadan, yılmadan, yorulmadan anlatacağız ki, böyle bir zafiyete mahal vermeyelim. Bu hususta ana kademesiyle, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, partimizin tüm organlarıyla ben sizlere güveniyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Rabbim tuttuğumuz oruçları, eda ettiğimiz ibadetleri, yaptığımız hayır ve hasenatı katında kabul edilsin. Bir kez daha sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Ramazan-ı Şerif’inizi tebrik ediyorum" dedi.
Bursa Öğrenciler müsilaj konusunda bilgilendiriliyor Gemlik Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile ilk ve ortaokul öğrencilerine yönelik "Çevre ve Deniz Kirliliği (Müsilaj)" konulu eğitim seminerleri düzenliyor. Belediye Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Yaşar Demirdirek ve Çevre Mühendisi Çiğdem Polatsivri’nin sunum yaptığı seminerlerde geri dönüşüm süreçlerinin önemi, atık yağlar, geri dönüşüm ve çevreye zarar vermeyen tüketim alışkanlıklarının geliştirilmesi ele alınıyor. Özellikle ilçenin en önemli sorunlarından biri olan deniz kirliliği ve müsilaj tehlikesi hakkında uzman görüşlerine yer verilerek, bilimsel veriler ışığında bilgilendirme yapılıyor. Eğitmenler, iklim değişikliği, denizlerde meydana gelen kirlilik ve deniz suyu sıcaklığının deniz salyalarının oluşumuna sebep olduğunu vurgularken, bu durumun önüne geçebilmek için ilgili kurumların gerekli önlemleri almasının önemine dikkat çekiyor. Müsilajla ilgili fotoğraf ve video görselleri eşliğinde yapılan sunumlarla konunun etkileri gözler önüne seriliyor. Atıkların ayrıştırılması için evlerde ve okullarda basit sistemler kurulabileceği, bu sayede geri dönüşüm süreçlerinin daha etkin hale gelebileceği belirtilirken; plastik kullanımını azaltmak, geri dönüşüm malzemelerini tercih etmek ve doğaya zarar vermeyen ürünleri kullanmanın uzun vadede çevre üzerinde olumlu etkiler oluşturacağı anlatılıyor. Eğitimlerde yapılan görsel sunumlarla öğrencilerin dikkatini çeken uzman eğitmenler, sıfır atık bilincinin günlük hayatın bir parçası haline getirilmesi gerektiği konusunda da ayrıca öğrencileri bilinçlendiriyor.
Ankara Bakan Tunç: "Terörsüz bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz" Ankara’da basın mensuplarıyla iftarda bir araya gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Etnik kökeni ne olursa olsun herkesin kardeşçe, hiçbir ayrım yapmadan terörsüz bir Türkiye’yi inşallah hep birlikte inşa edeceğiz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dikmen Hakimevi’nde düzenlenen iftar programında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Basın mensuplarıyla iftar programında bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu belirten Bakan Tunç, Ramazan ayının birlik, dayanışma ve kardeşlik ayı olduğuna değindi. Tunç, bu ayda kardeşlik duygularının daha da doruğa çıktığını ifade ederek, "Ben öncelikle mübarek Ramazan-ı Şerif’inizi tebrik ediyorum. Tabii birlik ve beraberlik deyince içinden geçtiğimiz günler önemli. 40 yıldan beri ülkemizin önünde engel olan, ayak bağı olan terör belasından da kurtulma eşiğindeyiz. İnşallah başarıya ulaşır. Tabii İmralı ve DEM heyetinin birkaç görüşmesi sonrasında ortaya çıkan çağrı; terör örgütünün feshine, silahların bırakılmasına yönelik bir çağrı. Bu çok önemli bir çağrı. Etnik kökeni ne olursa olsun herkesin kardeşçe, hiçbir ayrım yapmadan terörsüz bir Türkiye’yi inşallah hep birlikte inşa edeceğiz. Bundan şüphemiz yok. Geçtiğimiz gün Van’daydım. Çok büyük bir heyecan içerisinde insanlar. İnşallah bu heyecanlar yarım kalmaz, terör örgütü kendini fesheder, silahlar bırakılır. Bu anlamda da yapılan çalışmaları özellikle takip ediyoruz. Herkese düşen sorumluluklar var" dedi. "Ülkemiz 23 yıldan bu yana güvenilir adalet sisteminin tesisi anlamında çok önemli aşamalar kaydetti" Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğundan bahseden Bakan Tunç, "Adaletin tesisi, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasının ön şartı; adalet varsa orada huzur, barış olur. Bir yerde adalet varsa her şey yerli yerine konulur. Bu anlamda da ülkemiz 23 yıldan bu yana hukuk devletinin tahkimi, adaletin tesisi ve güvenilir adalet sisteminin tesisi anlamında çok önemli aşamalar kaydetti. Anayasa değişiklikleri yapıldı, sessiz devrim sayılan ülkemizi yüksek standartta bir demokrasiye kavuşturma noktasında çok önemli mesafeler aldık. Tabii ki özellikle anayasamızda vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılması, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti yolunda daha da ileri adımlar atması noktasında çok önemli reformlara imza attık" ifadelerine yer verdi. "Çok önemli reformları hayata geçirdik" Yönetim sistemindeki değişiklikler, yargı birliğinin sağlanması gibi reformlara imza attıklarını belirten Tunç, "Yargı alanında devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılması, askeri yargının kaldırılması, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının daha demokratik, hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmesi gibi çok önemli reformları hayata geçirdik. Tabii düşünce ve ifade özgürlüğü anlamında, basın özgürlüğü anlamında da ülkemiz önemli mesafeler kat etti" diye konuştu. Tunç konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çok önemli reformları hayata geçirdik. Tabii adaletin tesisi önemli dedik, hukuk devleti için adil olmak önemli ama adil olmak kadar adil görünmek de önemli. Dolayısıyla adaleti sağlayan adaletin olmazsa olmaz şartı olan tarafsız ve bağımsız yargının uygulamalarının topluma doğru bir şekilde aktarılması çok önemli. Gerçekten basın demokratik hukuk devleti için olmazsa olmaz şart. Dijital medyanın Basın Kanunu kapsamına alınması gibi özellikle birçok yenilikler hayata geçirildi. Sosyal medyanın etkisiyle dezenformasyonla artık yoğun bir şekilde karşı karşıya kaldığımız bir durum. Dezenformasyon aslında basın özgürlüğünü de tehdit eden bir durum. O nedenle dezenformasyonla mücadele noktasında da mevzuatımızda bazı yenilikler, düzenlemeler gerçekleştirildi. Sosyal medyada dezenformasyonun yazılı basına da teşkil etmesi nedeniyle birtakım sorunlar ortaya çıkabiliyor. O nedenle basın özgürlüğünü korumanın, fikir ve düşünce, ifade özgürlüğünü korumanın en önemli yollarından birisi de yine internet ve sosyal medyanın belli düzene sokulmasıdır." "Türkiye’yi basın özgürlüğü endekslerinde İsrail’in de gerisinde göstermek Türk basını için bir insafsızlıktır" Basın özgürlüğü ile ilgili gelen eleştirilere yanıt veren Tunç, "Basın ülkemizde özgürdür dediğimiz zaman birtakım eleştirilerle karşı karşıya kalıyoruz. Gazetecilerin tutuklandığı vesaire ifadeler söz konusu oluyor. Açıklıkla söyleyelim Türkiye’de herhangi faaliyeti nedeniyle tutuklanan bir gazeteci yoktur. Mesleği gazeteci olabilir ama farklı bir suç nedeniyle yargının soruşturması söz konusu olabilir. Hiçbirimiz bir gazetecinin bir suç soruşturmasına tabi tutulmasını elbette ki istemeyiz. Ama Türkiye’yi basın özgürlüğü endekslerinde gerilerde göstermek, hatta İsrail’in de gerisinde göstermek bir kere Türk basını için bir insafsızlıktır. Dolayısıyla İsrail son bir yılda 200’den fazla gazeteci katleden bir ülkedir. Nasıl Türkiye’nin önünde basın özgürlüğünde yukarıda gösterilebilir, bu mümkün olabilir mi?" ifadelerini kullandı. Ceza adaleti sisteminin artırılmasına yönelik alınacak tedbirler olduğundan bahseden Tunç, "Bu konudaki yargı paketini de hazırlamış durumdayız. Önümüzdeki günlerde milletvekillerimizin takdirine arz edeceğiz. Hukuk yargılamalarındaki etkinliği artırmak, vatandaşlarımızın uzun süren yargılamalardan kurtulması için alacağımız tedbirler var. O da hukukla ilgili paketimiz, o da hazır. Meclis yaz dönemine girmeden ikisi de milletvekillerinin takdiriyle Meclisten geçmiş olacak" dedi. Tunç konuşmasını şöyle noktaladı: "Önümüzde bir Yargı Reformu Strateji Belgesi konumuz var. Özellikle yargının hızlandırılması konusunda çok önemli hedeflerimiz var. Meclis yaz dönemine girmeden milletvekillerimizin takdiri ile geçmiş olacak. Tüm hedefimiz vatandaşlarımızın yargıya güvenini en üst noktaya çıkarmak. Ülkemizin en önemli hedeflerinden bir tanesi de demokratik bir anayasa. Baştan sona yeni yazılmış, sivillerin yazdığı bir anayasa ile yeni Türkiye yüzyılına gireriz. Anayasamızdaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok önemli reformları hayata geçirdik. Ama çok sayıdaki değişiklikler, yeni kurumların ilave edilmiş olması, anayasadaki iltisaklıyı da bozmuş durumda. Bu noktada yeni bir anayasa, baştan sona yeni yazılmış, sivillerin, milletin temsilcilerinin yazdığı bir anayasa ile Türkiye yüzyılına başlamamız lazım. İnşallah bu konuda Mecliste uzlaşma sağlanır. Meclis Başkanımızın bu konuda başlatmış olduğu bir çalışma var. O çalışma terörsüz Türkiye için yapılan çalışmalar. İnşallah ülkemiz yeni Türkiye yüzyılına başlarken bütün prangalarından kurtularak, demokratik hukuk devleti yolunda emin adımlarla yoluna devam eder." Programın ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç basın temsilcileriyle sohbet ederek, çay içti.