ASAYİŞ - 17 Mart 2025 Pazartesi 22:05

Amasya’da sulama birliği başkanı mühendis asılı bulundu

A
A
A
Amasya’da sulama birliği başkanı mühendis asılı bulundu

Amasya’da sulama birliği başkanlığı yapan ziraat mühendisi evinde barfiks çubuğuna asılı halde bulundu. "Görevimde başarılı olamadım" yazılı not bırakan 36 yaşındaki genç mühendisin ölümüne ilişkin soruşturma başlatıldı.


Gümüşhacıköy Sulama Birliği Başkanı A.G.’ye ulaşamayan il dışındaki yakınları, 112’yi arayıp yardım istedi. 55 Evler Mahallesi’ndeki eve giden polis, itfaiye ve acil sağlık ekipleri içeri girince barfiks çubuğuna asılı haldeki cansız bedenle karşılaştı. Geride "Görevimde başarılı olamadım" yazılı not bıraktığı öğrenilen genç mühendisin DSİ’deki mesai arkadaşları da acı haberi polislerden aldı. Arkadaşları büyük üzüntü yaşadı.


A.G.’nin cenazesi yapılan incelemenin ardından hastane morguna kaldırıldı. Şüpheli ölüme ilişkin soruşturma başlatıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümü kutlandı 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümü dolayısıyla Muğla’da tören düzenlendi. Muğla Valiliği, Garnizon Komutanlığı, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Muğla Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından şehitlik büstüne çelenk sunuldu. Çelenk sunumunun ardından şehitler için saygı atışı gerçekleştirildi. Tören, Muğla Valisi İdris Akbıyık’ın anı defterini imzalamasıyla devam etti. Vali Akbıyık: "Çanakkale ruhunu sonsuza dek yaşatacağız" Muğla Valisi İdris Akbıyık, törende yaptığı konuşmada Çanakkale Zaferi’nin tarihi önemine vurgu yaparak şunları söyledi: "Aziz Şehitlerimiz, yurdumuzun her karış toprağına kanlarını akıtarak tarihe adlarını altın harflerle yazdıran Kahraman Askerlerimiz, Çanakkale Zaferi’mizin 110. yıl dönümünde saygıyla ve minnetle huzurunuzdayız. Tam 110 yıl önce, tarihte eşine rastlanılamayacak kadar muhteşem bir milli duygu ve inançla birlik olup, düşmanın hayasızca akınına dur dediniz. Vatan ve istiklal uğruna canlarınızı feda ederek, bu toprakları ebedi yurdumuz kıldınız. İman dolu yüreklerinizle dönemin en güçlü ordularını hüsrana uğratarak, ’Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe altın harflerle yazdırdınız. Yazdığınız eşsiz kahramanlık destanı, birlik ve beraberliğimize kast eden her türlü tehdide karşı vereceğimiz mücadelede bizlere ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Bizlere bıraktığınız bu aziz mirası ilelebet muhafaza edecek, Çanakkale ruhunu canlı ve diri tutmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Çanakkale Zaferi’ni bize armağan eden, huzur ve güven içerisinde yaşadığımız bu toprakları bize vatan kılan tüm şehitlerimizin, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızın aziz hatıraları önünde saygı ve şükranla eğiliyoruz" dedi.
Ankara Dışişleri Şehitliğinde diplomatlar için anma töreni düzenlendi Şehit Türk diplomatlar, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü dolayısıyla Cebeci Asri Mezarlığındaki Dışişleri Şehitliğinde düzenlenen törenle anıldı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeki Levent Gümrükçü, Dışişleri Bakanlığı mensupları ve yabancı misyon temsilcilerinin katılımı ile Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki Dışişleri Şehitliğinde düzenlenen törene, saygı duruşu ile başlandı. Gümrükçü, hem Türkiye’yi yurt dışında temsil ederken şehit edilen diplomatların ve aile fertlerini hem de 18 Mart Şehitleri Anma Günü vesilesi ile tüm şehitleri andı. Maalesef, çağımızın en önemli sorunlarından biri olan terör, tüm insanlığın karşısında halen büyük bir tehdit olarak duruyor. Terörün tüm insanlığın karşısında halen büyük bir tehdit olarak durduğunu dile getiren Gümrükçü, "Sayısız masum insanı teröre kurban vermiş bir ülke olarak amacı, hedefi, gerekçesi ne olursa olsun dünyanın her yerindeki bütün terör eylemlerini en şiddetli şekilde lanetliyoruz. Hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütleri ile mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Aynı zamanda, terörle mücadelede etkin uluslararası iş birliğinin yılmaz savunucusu olmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı. Terör saldırılarına rağmen Dışişleri Bakanlığı mensupları olarak dünyanın dört bir yanında Türkiye’yi temsil ettiklerini aktaran Gümrükçü, "1973 yılında bir münferit saldırı ile başlayan ve tam 50 yıl önce 1975 örgütlü hale bürünen bir terör kampanyasının hedefi olan Türk Dışişleri uluslararası terörün karanlık yüzünü en net şekilde gören ve doğurduğu acıları en derin şekilde yaşayan kurumlar arasında yer almaktadır. ASALA, JCAG, 17 Kasım ve PKK terör örgütleri tarafından dünyanın dört düzenlenen onlarca saldırıda diplomatlarımız, temsilcilik çalışanlarımız, müşavir ve ateşelerimiz ile aile fertlerinden 41 kişi şehit olmuş, çok sayıda mensubumuz ve yakınları yaralanmıştır. Ancak, bu alçak terör eylemleri bizleri yıldırmamış bilakis her şart altında vatana hizmet etme azim ve kararlığımızı artırmıştır. Mensuplarımız dünyanın dört bir yanında ulusal davalarımızın savunulması amacıyla var gücü ile çalışmaya devam etmişlerdir. Şehitlerimizin canları ile ortaya koydukları fedakarlık hepimize yol göstermiş ilham ve güç kaynağı olmuştur" diye konuştu. Konuşmanın ardından törende, şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan adına anıta çelenk bırakıldı.
Afyon Çanakkale’de Afyonkarahisar Redif Tümeni’nin eserleri ortaya çıktı Miralay Şükrü Bey komutasında kurulan Afyonkarahisar Redif Tümeni’nin Çanakkale Savaşları’nın en çetin geçtiği yerlerden Seddülbahir ve Kilitbahir bölgelerinde yaptıkları yol ve çeşme, ‘Karahisar Fırkası Yolu ve Karahisar Çeşmesi’ ismiyle belgesel haline getirildi. Belgesel çalışması Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Basın Yayın ve Hakla İlişkiler Müdürlüğü Araştırma Görevlisi Hakan Yılmaz’ın yönetmenliğinde yapıldı. Senaryosu ve seslendirmesi Serkan Baksı tarafından yapılan belgeselde tarihi siyah beyaz görüntülerde kullanıldı. Yılmaz, belgeselin uzun süren uğraşlar sonucu hazırlandığını kaydederek içeriği hakkında, "Miralay Şükrü Bey komutasında, Afyonkarahisar Redif Tümenine bağlı askerler tarafından 1913 yılında Çanakkale’de yapılan yol ‘Karahisar Fırkası Yolu’ olarak bilinir. Bu yol, Afyonkarahisar Redif Tümeni’nin, Seddülbahir ve Kilitbahir bölgelerine giderken kullandığı intikal güzergâhını işaret eder. Söz konusu intikal güzergâhı; Eceabat’taki müstahkem mevkiler ile Kilitbahir’deki tabyaları birbirine bağlayan en güvenli ve en kısa yoldur. Karahisar Çeşme’si, Karahisar Fırkası Yolu’nun Eceabat’tan başlayan ucunda inşa edilmiş olup Çanakkale Muharebeleri esnasında söz konusu güzergâhtaki tüm askerlerin su ihtiyacını karşılar. Çeşmenin üzerinde bulunan orijinal kitabesinde ‘Karahisar Fırkası Yolu ve Miralay Şükrü Bey’in eseridir. Fî sene 1329" ifadeleri yer alır. Rumi 1329 yılı, miladi olarak 1913 yılına denk gelir. Günümüzde hala kullanılmakta olan çeşme mimarisi ile Afyonkarahisar Kalesi’ni akıllara getirir. Doğal bir kayalık üzerine inşa edilmiş olan çeşme, üzerine eklenen sur ve burçlarla ihtişamlı Afyonkarahisar Kalesi’ne benzer" ifadelerine yer verdi.
İzmir Bergama’da vatandaşları kadın davulcular sahura kaldırıyor İzmir’in Bergama ilçesinde bir mahallede, erkekler ramazan davulculuğundan vazgeçince mahallenin gönüllü kadınları davulu eline alıp sokağa indi. Ramazan geleneklerini yaşatmak isteyen kadınlar, vatandaşları maniler söyleyerek sahur için uyandırıyor. Bergama ilçesi Kadıköy Mahallesi’nde ramazan ayında birkaç yıldır sahur vaktinde davul çalınmıyordu. Bu geleneği tekrar yaşatmak isteyen mahallenin muhtarı Levent Atlayan (61) ise bu seneki ramazan ayında da mahallenin erkeklerinden sahur vaktinde davul çalmalarını istedi. Kadıköy Mahallesi erkekleri, ilk birkaç gün davul çalarak vatandaşları sahura kaldırmaya başlasa da daha sonra iddiaya göre mahallenin eski muhtarının basıklarından dolayı bıraktı. Sahur vaktinde davul çalınmadığını gören kadınlar ise ramazan geleneğinin yaşatılmaya devam edilmesi için bir araya gelerek mahalleliyi sahura kaldırmak istedi. Davulu eline alan mahallenin gönüllü kadınları, maniler eşliğinde davul çalarak vatandaşları sahura uyandırmaya başladı. "Eski muhtarın baskısından bıraktılar" Ramazan dolayısıyla davulculardan sahur vaktinde davul çalınmasını istediğini belirten Muhtar Levent Atlayan, "Davulcularımız belli bir zaman sonra davul çalmaktan vazgeçtiler. Sebebi ise davulun sesinden değil de davulun çalınmasından rahatsız olan eski muhtarın baskısı. Bu yaşanan duruma tepkisiz kalmayan bizim tarafımızdaki kadınlar da ‘Biz bu yola çıktıysak hep beraber başlayalım ve davulu çalalım’ dedi. Şimdi mahallenin kadınları her akşam çıkıp ve davulu çalıyorlar. Grup halindeki kadınlar bütün köyü bir ucundan bir ucuna gezdikten sonra hep birlikte sahurlarını yapıp evlerine dağılıyorlar" sözlerini söyledi. "Kadınlarımız camlardan bize sesleniyor" Bu geleneği yaşatmak adına ramazan ayının son gününe kadar davul çalacaklarını belirten muhtar azası Nurşen Örnek (57), "Öncelikle bu görevi köyümüzün gençlerine, erkeklerine verelim dedik. Kendileri 3-4 akşam çaldılar fakat daha sonra herhalde eski muhtardan dolayı davul çalmayı bıraktılar. Sonra biz kadınlar olarak toplandık ve düşündük "biz yapar mıyız bu işi?" diye ve kendi aramızda her gece davul çalma kararı aldık. Başta muhtarımızın eşi Sevda Hanım ve bütün arkadaşlar belli bir noktada toplanıyoruz. Daha sonra Köyümüzün sokaklarını dolaşarak davulumuzu çalıyoruz. Kadınlarımız camlardan bize sesleniyor, alkışlıyorlar. Ardından dönüşte kafemizde toplanıp hepimizin getirdiği kahvaltılık malzemeleri paylaşarak sahurumuzu yapıyoruz. Bu bizim kültürümüz, davul çalmak atalarımızdan dedelerimizden gelen bir kültür. Bunu da biz burada canlandırmaya çalışıyoruz. Kadınlar olarak her alanda varız diyoruz" İfadelerini kullandı. (AD-