EKONOMİ
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:47 Metin: “1980’lerde manda sayısı yaklaşık 1 milyondu" Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de birinci sırada olduklarını belirterek, “Bu rakamlar geçen yıllara göre kıyaslandığında çok düşük. 1980’lerde bu sayı yaklaşık 1 milyondu. O döneme göre ciddi bir düşüş yaşandı. Manda yetiştiriciliğini geleceğe taşımak için çalışıyoruz” dedi. Türkiye’de en fazla manda yetiştiriciliğinin yapıldığı Samsun’da en çok manda Bafra ilçesinde bulunuyor. Samsun, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de en fazla yetiştiriciliğin yapıldığı il konumunda bulunurken, sadece Bafra ilçesinde yaklaşık 1O bin adet manda mevcut. “Üretim geçen yıllara göre ciddi şekilde azaldı, çalışacak hayvan bakıcısı dahi bulamıyoruz” Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, yaptığı açıklamada, 1980’li yıllarda il genelinde manda sayısının 1 milyona ulaştığını, o günden bu yana ciddi bir düşüş yaşandığını söyledi. Türkiye’de manda yetiştiriciliğinin yeniden canlanmasında, 2008 yılında Samsun’da kurulan Türkiye’nin ilk manda birliğinin ve devlet desteklerinin etkili olduğunu kaydeden Metin, “2009 yılından itibaren Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği desteklerle manda sayısında artış yaşandı. Ayrıca Anadolu Islah Projesi gibi çalışmalar da popülasyonun artmasına büyük katkı sağladı. Gençlerimiz, manda yetiştiriciliği gibi zorlu bir işe sıcak bakmıyor. Tarım ve hayvancılık ağır bir iş; sabah-akşam mesaiyle sınırlı değil. Sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar çalışmayı gerektiriyor. Üstelik sosyal hayat da kısıtlanıyor. Bu durum gençlerimizi sektörden uzaklaştırıyor. Kendi çiftliğimde bile çalışacak hayvan bakıcısı bulamıyoruz” diye konuştu. "Genç çiftçilere yönelim teşvikler arttırılmalı" Bu konuda genç çiftçilere verilen teşviklerin arttırılması gerektiğine dikkat çeken Metin, manda ürünlerinin ekonomiye ciddi bir katkısının olduğuna değinerek, “Ürünlerin markalaşması, sektörü kalkındırmak için büyük bir adım. Ancak üretim maliyetleri, yem fiyatları gibi sorunlar nedeniyle bu alanda da sıkıntılar yaşanıyor” ifadelerine yer verdi. Başkan İsmail Metin, sektörün devamlılığı için ellerinden geleni yaptıklarını, bu sektörün gelecek nesillere taşınması gereken bir değer olduğunu da sözlerine ekledi.
Bakan Bolat: "Suudi Arabistan ile ticaretimizde hedef 10 milyar dolarlık psikolojik eşiği aşmak"
03 Kasım 2024 Pazar - 20:50 Bakan Bolat: "Suudi Arabistan ile ticaretimizde hedef 10 milyar dolarlık psikolojik eşiği aşmak" Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Suudi Arabistan ile ticaretimizde bu yıl tarihi bir rekor kırıp 8 milyar doları aşacağız. 2025 için hedefimiz 10 milyar dolarlık psikolojik eşiği aşmak olacak" dedi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından İstanbul’da düzenlenen Türkiye-Suudi Arabistan İş Forumu, kapanış töreniyle sona erdi. Kapanış töreninde açıklamalarda bulunan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerden bahsederek, "Ekonomi, ticaret, enerji ve savunma alanlarında da mükemmel düzeye yakın ilişkilerimiz var ve giderek yükselmektedir" dedi. "Suudi Arabistan ile ticaretimizde hedef 10 milyar dolarlık psikolojik eşiği aşmak" Suudi Arabistan ile yapılan ticarete ilişkin bilgi veren Bakan Bolat, şöyle devam etti: "Karşılıklı ticaretimizde bu yıl tarihi bir rekor kırıp 8 milyar doları aşacağız. 2025 için hedefimiz 10 milyar dolarlık psikolojik eşiği aşmak olacak. Onu da sizlerin sayesinde birlikte aşacağımıza yürekten inanıyorum. İslam ülkeleri 2002 yılında Türkiye’nin dış ticaretinde yüzde 10 civarında bir paya sahipti. Bugün bu oran yüzde 30’a ulaştı" şeklinde konuştu. Bakan Bolat, "Türkiye’de halihazırda tam 1400 Suudi Arabistanlı yatırımcı 2 milyar dolarlık yatırım yaptı ve sanayi, ticaret ve hizmetler sektöründe faaliyet gösterdi. Türkiye’nin 1,2 trilyon dolarlık milli gelire ulaştığını, yıl sonunda kişi başına milli gelirin 15 bin dolara ulaşacağını ve mal ile hizmet ihracatının 375 milyar dolarlık hacme ulaşacağını müjdelemek istiyorum" açıklamalarında bulundu. "Müteahhitlerimiz Suudi Arabistan’da 30 milyar dolarlık 420 projeyi başarıyla tamamladı" Türk müteahhitlerinin bugüne kadar 520 milyar dolarlık 12 bin 330 projeyi 138 ülkede başarıyla tamamladığının altını çizen Bakan Bolat, "Müteahhitlerimiz Suudi Arabistan’da 30 milyar dolarlık 420 projeyi başarıyla tamamladı. Türk müteahhitleri bu yılın 9 ayında dünyada en çok Suudi Arabistan’da inşaat ihalesi kazandı. 2,3 milyar dolarlık kontratlara imza attılar. Yıl sonuna kadar bu rakamın 3 milyar doları geçmesini ümit ediyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu: "Temel amacımız, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı üretimin, ihracatın ve istihdamın artırılmasıdır"
03 Kasım 2024 Pazar - 19:33 Ekonomi Koordinasyon Kurulu: "Temel amacımız, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı üretimin, ihracatın ve istihdamın artırılmasıdır" Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısının ardından yapılan açıklamada, programdaki temel amacın sürdürülebilir büyümenin sağlanması, enflasyonun tek haneli seviyelere düşürülmesi ve yapısal reformlarla verimliliğe dayalı üretimin, ihracatın ve istihdamın artırılması olduğu bildirildi. Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirildi. Toplantı sonrasında yapılan yazılı açıklamada, geçen yıl uygulanmaya başlanan ekonomi programı ile para ve maliye politikalarının etkin bir koordinasyon içinde sürdürüldüğü, yapısal reformların bir takvim çerçevesinde hayata geçirildiği vurgulandı. Programdaki temel amacın sürdürülebilir büyümenin sağlanması, enflasyonun tek haneli seviyelere düşürülmesi ve yapısal reformlarla verimliliğe dayalı üretimin, ihracatın ve istihdamın artırılması olduğu belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu kapsamda rekabet gücümüzü artıracak katma değerli üretim yapısını sağlamaya yönelik adımlar atılmaktadır. Sanayide teknolojik yenilenme ve dönüşümü sağlamak amacıyla sektörel önceliklendirme yaklaşımıyla aktif sanayi politikaları uygulanmaktadır. Aynı zamanda sanayinin dönüşümüne katkıda bulunmak amacıyla reel sektörün finansmana erişiminin kolaylaştırılmasına yönelik çalışmalar ilgili tarafların iş birliğiyle yürütülmektedir. Bu çerçevede güncellenmiş YTAK ve HIT-30 gibi programları da hayata geçirilmiştir. Programın başta emek yoğun sektörler olmak üzere imalat sanayine olası etkileri, dezenflasyon sürecinden etkilenebilecek sektörlerde rekabet gücünün artırılması ve istihdamın korunmasına yönelik çalışmalar değerlendirilmiştir. Ayrıca bu süreçte sanayi sektörünün karşılaştığı zorluklara yönelik çözüm önerileri ve atılabilecek ilave adımlar istişare edilmiştir. Uzun vadeli yatırım kredilerinin gelişimi ve kompozisyonu ile reel sektörün bu kredilere erişimine yönelik değerlendirmeler yapılmıştır. Uluslararası kuruluşlardan sağlanan kredi niteliğinde dış finansman kaynaklarına erişim ile söz konusu kredilerin kullanımına ilişkin gelişmeler ele alınmıştır."
Kahramanmaraş’ta ihtiyaç sahiplerine "Derman Kart" uygulaması
03 Kasım 2024 Pazar - 13:12 Kahramanmaraş’ta ihtiyaç sahiplerine "Derman Kart" uygulaması Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, “Derman Kartlı 6 bin 798 hemşerimizin hesaplarına Ekim ayı ödemeleri kapsamında toplam ‘16 Milyon 186 Bin 500 TL’ yatırılmıştır. Rabbim bereketli kılsın” dedi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin ihtiyaç sahibi ailelere destekleri artarak sürüyor. Kadın Aile ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından koordine edilen çalışmalar kapsamında 7’den 70’e vatandaşların ihtiyaçları gözetilirken, Derman Kart sahibi vatandaşlara da aylık nakdi destek sağlanıyor. Bu kapsamda 6 bin 798 Derman Kart kullanıcısına Ekim ayı ödemeleri yapıldı. Sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, “Derman Kartlı 6 bin 798 hemşerimizin hesaplarına Ekim ayı ödemeleri kapsamında toplam ‘16 Milyon 186 Bin 500 TL’ yatırılmıştır. Rabbim bereketli kılsın” ifadelerini kullandı. Büyükşehir Belediyesi’nin ihtiyaç sahibi vatandaşlara sunduğu Derman Kart, pos cihazı olan tüm iş yerlerinde kullanılabiliyor. Türkiye’ye örnek olan uygulama ile vatandaşlar ihtiyaçlarını gönül rahatlığıyla karşılayabiliyor. Kadın Aile ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ya da e-devlet üzerinden kolay bir şekilde yapılan Derman Kart başvuruları, değerlendirmenin ardından neticelendiriliyor. Konu ile ilgili bilgi almak isteyen vatandaşlar Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğünden detaylı bilgi alabilir.
Kastamonu’da Eylül ayında ihracat 6 milyon 552 bin dolar oldu
03 Kasım 2024 Pazar - 12:41 Kastamonu’da Eylül ayında ihracat 6 milyon 552 bin dolar oldu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından verilen bilgiye göre, Eylül ayında Kastamonu’da yapılan ihracat 6 milyon 552 bin dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ‘Dış Ticaret İstatistikleri’ni açıkladı. Verilere göre, 2024 yılı Eylül ayında Kastamonu’dan yapılan ihracat 6 milyon 552 bin dolar oldu. Eylül ayında Kastamonu’dan gerçekleşen ihracatın ISIC Rev4 ürün sınıflamasına göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada 2 milyon 142 bin dolar ile “değerli ana metaller ve diğer demir dışı metallerin imalatı” ürün grubu yer aldı. Bu ürün grubunu 1 milyon 181 bin dolar ile “kürk hariç, giyim eşyası imalatı” ürün grubu, 978 bin dolar ile “diğer demir dışı metal cevherlerin madenciliği” ürün grubu takip etti. Eylül ayında Kastamonu’dan ISIC Rev4 sınıflamasına göre 59 farklı ürün grubundan ihracat gerçekleşti. Eylül ayında Kastamonu’dan 48 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup ilk sırada 1 milyon 363 bin dolar ile İspanya yer aldı. En fazla ihracatın gerçekleştiği ikinci ülke 761 bin dolar ile Birleşik Krallık olurken üçüncü sırada 754 bin dolar ile İtalya bulundu. Kastamonu’nun 2024 yılı Eylül ayındaki ithalatı ise 8 milyon 89 bin dolar oldu. Eylül ayında İhracatın ithalatı karşılama oranı Kastamonu’da yüzde 81,0 oldu. İthalat ise 61 farklı ürün grubunda gerçekleşti. İthalatın ilk üç sırasında 2 milyon 203 bin dolar ile “demir ve çelik dökümü” ürün grubu, 1 milyon 380 bin dolar ile “maden, taş ocağı ve inşaat makineleri imalatı” ürün grubu ve 1 milyon 195 bin dolar ile “ana demir ve çelik imalatı” ürün grubu yer aldı. Eylül ayında Kastamonu’ya yapılan ithalatta ise ilk sırada 2 milyon 256 bin dolar ile Avusturya yer aldı. İkinci sırada 1 milyon 607 bin dolar ile Norveç ve üçüncü sırada 840 bin dolar ile İsveç yer aldı. Eylül ayında Kastamonu’ya 32 farklı ülkeden ithalat gerçekleşti.
Çankırı’da Eylül ayında ihracat 35 milyon 931 bin dolar oldu
03 Kasım 2024 Pazar - 12:40 Çankırı’da Eylül ayında ihracat 35 milyon 931 bin dolar oldu Türkiye İstatistik Kurumu tarafından verilen bilgiye göre, Çankırı’da Eylül ayında ihracat 35 milyon 931 bin dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ‘Dış Ticaret İstatistikleri’ni açıkladı. paylaşılan verilere göre, Eylül ayında Çankırı’da yapılan ihracat 35 milyon 931 bin dolar oldu. Eylül ayında Çankırı’dan gerçekleşen ihracatın ISIC Rev4 ürün sınıflamasına göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada 27 milyon 226 bin dolar ile “iç ve dış lastik imalatı” ürün grubu bulundu. Bu ürün grubunu 5 milyon 418 bin dolar ile “makarna, şehriye, kuskus ve benzeri unlu mamullerin imalatı” ve 787 bin dolar ile “tuz çıkarması” ürün grubu takip etti. Eylül ayında Çankırı’dan ISIC Rev4 sınıflamasına göre 53 farklı ürün grubundan ihracat gerçekleşti. Eylül ayında Çankırı’dan 83 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup ilk sırada 11 milyon 69 bin dolar ile Almanya yer aldı. En fazla ihracatın gerçekleştiği ikinci ülke 6 milyon 487 dolar ile Birleşik Krallık olurken üçüncü sırada 2 milyon 465 bin dolar ile Somali bulundu. Çankırı’nın 2024 yılı Eylül ayındaki ithalatı ise 10 milyon 676 bin dolar oldu. Eylül ayında İhracatın ithalatı karşılama oranı Çankırı’da yüzde 336,6 oldu. İthalat, 57 farklı ürün grubunda gerçekleşti. İthalatta ilk üç sırada 2 milyon 894 bin dolar ile “diğer çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi” ürün grubu, 2 milyon 383 bin dolar “birincil formda plastik ve sentetik kauçuk imalatı” ve 1 milyon 714 bin dolar ile “temel kimyasal maddelerin imalatı” ürün grubu yer aldı. Eylül ayında 24 farklı ülkeden Çankırı’ya yapılan ithalatta ise ilk sırada 2 milyon 359 bin dolar ile kotdivuar, yer aldı. İkinci sırada 1 milyon 744 bin dolar ile Japonya, üçüncü sırada 1 milyon 382 bin dolar ile Çin takip etti.
Seçer: "Tarıma verilen desteği yüzde 80 oranında arttırdık"
03 Kasım 2024 Pazar - 12:35 Seçer: "Tarıma verilen desteği yüzde 80 oranında arttırdık" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, tarım konusunda 2019 yılından itibaren büyük destekleri olduğunu belirterek, "Bizim direkt desteğimiz geçen yıl 119 milyon liraydı, bu yıl yüzde 80 artışla 215 milyon TL’ye çıkardık" dedi. Seçer, 3. Uluslararası Tarsus Festivali kapsamında Tarsus Müzesinde düzenlenen ‘Küresel İklim Krizi, Tarım ve Onarıcı Tarıma Geçiş’ konulu söyleşiye katıldı. Yekta Kopan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide organik ve sürdürülebilir üretim, Türkiye tarımında üretim bileşenlerine gidiş yolu, onarıcı tarım yöntemleri neler olabilir, bütünleyici ve onarıcı tarımla doğaya zarar vermeden üretim anlayışı, karbon ayak izi, sera gazı emisyonu gibi konu başlıklarında önemli bilgiler paylaşıldı. “Tarıma yapılan desteği bu yıl yüzde 80 oranında artırdık” Büyükşehir Belediyesinin tarım konusunda 2019 yılından itibaren büyük destekleri olduğunu ve kendisinin de ziraat mühendisi olduğunu kaydeden Başkan Seçer, “Benim için tarım önemli. Bölgem tarım bölgesi ve tarıma destek yaparken de son derece bonkör davranıyorum. Türkiye’de 2025 bütçesi hazırlanıyor. Tarıma ayrılan bütçe yaklaşık 90 milyardan, 135 milyara çıkarıldı. Bizim de direkt desteğimiz geçen yıl 119 milyon liraydı, yüzde 80 artışla 215 milyon TL’ye çıkardık. Direkt destek bu; fide, fidan, hayvancılık, sulama borusu desteği” diye sıraladı. Bu yıl güneş enerji santrali (GES) desteğini de eklediklerini belirten Seçer, yüzde 50 hibe ile sulama kooperatiflerine destek olduklarını ve sulama için gereken elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından alınmasını sağladıklarını kaydetti. “Verdiğimiz GES destekleri onarıcı tarımdır” GES’e verdikleri desteklerin ciddi mali bütçeler gerektirdiğini kaydeden Seçer, "Aslında bir onarıcı tarımdır. Ben o GES desteğini yapmasam üretici o güneş enerji santralini kurmayacak, elektrik kullanacak. Çoğunlukla Türkiye’de elektrik üretimi termo elektrik santrallerdir. Buyurun size sera gazı emisyonunda artışa neden olan bir üretim şekli. Organik tarımı önceliyoruz. Örneğin; Balandız’ın sarı buğdayı, Gülnar’ın nohudu var, ata tohumları. ‘Bunlara yönelin, organik tarım yapın, kimyasal gübre kullanmayın. Bunların desteğini verelim’ diyoruz” ifadelerini kullandı. “Bilinçli tarım destekleri yapmaya gayret ediyoruz” “Biz Büyükşehir Belediyesi olarak kendi ölçeğimizde bilinçli tarım desteklerini yapmaya gayret ediyoruz” diyen Başkan Seçer, 2020 yılında başladıkları ‘Hadi Gel Köyümüze Destek Verelim’ projesinin detaylarını paylaştı. Başkan Seçer, “300 yeni çiftlik kurduk. Bu çiftliğin yüzde 50’si kadın. Bu insanların gücü, bilgi birikimi var, sermayesi yok. Biz şu anda Mersin coğrafyasına 5 yılda 20-25 bin küçükbaş hayvan kazandırdık. Proje böyle olur. Proje ve kaynak kullanımı bu şekilde olursa Türkiye her işi başarır” şeklinde konuştu. Başkan Seçer, söyleşinin ardından eşi Meral Seçer ile beraber üretici kadın stantları, Yeryüzü Pazarı ve tarihi Kırkkaşık Bedestenini gezerek vatandaşlar ile sohbet etti.
Muş merkezde yetiştirdiği kabakları Varto’da satıyor
03 Kasım 2024 Pazar - 12:23 Muş merkezde yetiştirdiği kabakları Varto’da satıyor Muş’ta yetiştirdiği bal kabaklarına pazar bulamayan üretici ürünlerini Varto ilçesinde satıyor. Muş merkeze bağlı Üçdere köyünde çiftçilik yapan Maşallah Yıldırak, yetiştirdiği kabaklar için pazar bulamamaktan yakınıyor. Muş merkezde pazar bulamayan Yıldırak, kabakları Varto ilçesinde satmaya çalışıyor. Bu yıl 50 dekar alanda yetiştirdiği bal kabağının hasat ve depolama çalışmalarına başladıklarını ve Muş’ta pazar bulamadıkları içinde çeşitli il ve ilçelerde satış yapıklarını söyleyen Yıldırak, "Bu yıl havaların sıcak geçmesi nedeniyle verimin düşük oldu. Bu yıl yaklaşık 50 ton bal kabağı ürettik. 11 yıldır bal kabağı yetiştiriyorum. Hiçbir yıl bu kadar verimsiz ürün alamadım. Çünkü bu yıl hava çok sıcak geçti ve kabak verimi büyük ölçüde düştü. Kabaklar ortalama 20-35 kilo olması gerekirken bu yıl 10-20 kilo ağırlığında kaldı. Bal kabaklarını kışa saklamak için depolayamıyoruz. Çünkü kabak çok hassas özellikle soğuk havalarda hemen bozulma riski çok yüksek olan bir üründür. Gerekli pazarı da bulamadığımız için kamyonet üzerinde zarar etmemek için ilçe ilçe ilçe gezip satıyoruz. Özellikle Varto ilçesinde üretici olmadığı için burada bal kabaklarını daha rahat bir şekilde satma ve tüketme imkânını buluyorum" dedi. Bal kabağını çok sevdiğini ve bunun tatlısını yapacağını söyleyen Selâhattin Aktar ise “Varto ilçesinde büyük bir şekilde üretim yapan yok. Arkadaşımız sağ olsun Muş’tan buraya kadar kabakları getirmiş bize de bu kabaktan alma nasip oldu. Kilosu da 10 lira olduğu için gayet fiyatı da uygundur" dedi.
Muş merkezde yetiştirdiği kabakları Varto da satıyor
03 Kasım 2024 Pazar - 12:14 Muş merkezde yetiştirdiği kabakları Varto da satıyor Muş’ta yetiştirdiği bal kabaklarının pazarını bulamayan üretici Varto ilçesinde satıyor. Muş merkeze bağlı Üçdere köyünde çiftçilik yapan Maşallah Yıldırak, yetiştirdiği kabakları için pazar bulamamaktan yakınıyor. Muş merkezde pazar bulamayan Yıldırak, kanamalarını Varto ilçesinde satmaya çalışıyor. Bu yıl 50 dekar alanda yetiştirdiği bal kabağının hasat ve depolama çalışmalarına başladıklarını ve Muş ilinde pazar bulamadıkları içinde çeşitli il ve ilçelerde satış yapıklarını söyleyen Yıldırak, "Bu yıl havaların sıcak geçmesi nedeniyle verimin düşük oldu. Bu yıl yaklaşık 50 ton bal kabağı üretti. 11 yıldır bal kabağı yetiştiriyorum. Hiç bir yıl bu kadar verimsiz ürün alamadım. Çünkü bu yıl hava çok sıcak geçti ve kabak verimi büyük ölçüde düştü. Kabaklar ortalama 20-35 kilo olması gerekirken bu yıl 10-20 kilo ağırlığında kaldı. Bal kabaklarını kışa saklamak için depolayamıyoruz. Çünkü kabak çok hassas özellikle soğuk havalarda hemen bozulma riski çok yüksek olan bir üründür. Gerekli pazarı da bulamadığımız için kamyonet üzerinde zarar etmemek için ilçe ilçe ilçe gezip satıyoruz. Özellikle Varto ilçesinde üretici olmadığı için burada bal kabaklarını daha rahat bir şekilde satma ve tüketme imkânını buluyorum ”dedi. Bal kabağını çok sevdiğini ve bunun tatlısını yapacağını söyleyen Selâhattin Aktar ise “Varto ilçesinde büyük bir şekilde üretim yapan yok. Arkadaşımız sağ olsun Muş’tan buraya kadar kabakları getirmiş bize de bu kabaktan alma nasip oldu. Kilosu da 10 lira olduğu için gayet fiyatı da uygundur ”dedi.
"Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliği ihtiyacı karşılamıyor"
03 Kasım 2024 Pazar - 11:21 "Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliği ihtiyacı karşılamıyor" BURSA (İHA) – Hurda araçların görüntü kirliliği ile birlikte çevreye ve insan sağlığına verdiği zararın her geçen gün arttığını belirten ART Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Dursun, ömrünü tamamlamış araçlar yönetmeliğinin bir an önce değişmesi gerektiğini, değişmediği sürece çevreye ve ekonomiye daha çok zarar vereceğini söyledi. Türkiye’de yol kenarlarında, kırsal bölgelerde veya depolama tesislerinde vatandaşların yıllardır kullanmadığı araçlarının çevreye ve ekonomiye verdiği zararlardan bahseden ART Group Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Dursun, “Şirket olarak, Türkiye’de otomotiv sektöründe atık yönetimi yapıyoruz. Global şirketlerin Türkiye’deki otomobillerinden çıkan atıklarının toplanması ve geri dönüşümü ile birlikte tüm hurda otomobillerin geri dönüşümünü yapmaktayız. Hem sektör hem de şirket olarak, ülkemizdeki ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili yönetmeliğin çok uzun yıllardan beri değişmemesinden dolayı ciddi bir hammadde sıkıntısı yaşıyoruz. Yılda 1 milyona yakın otomobil satılan Türkiye’de son 3 yıl içerisinde 3 bine yakın trafikten düşülen araç var. Türkiye’deki otomobil yaş ortalaması, 15’in üzerine çıkmaya başladı. Araçlarda yaş ortalamasının yükselmesi ve geri dönüşüme tabi tutulan otomobil sayısına baktığımızda, bu oran bizim çevremize ve dünyamıza zarar vermektedir. Çünkü karbon ayak izinin büyük bölümü, yaşlı otomobillerden ve eski trafik parkından kaynaklanıyor” dedi. “Ömrünü tamamlamış araçlar, çevreye de trafiğe de tehlike arz ediyor” Ömrünü tamamlamış veya 15 yaş üzeri araçların trafikte olmasının da ayrıca sorun olduğunu belirten Dursun, “Yaşlı araçlarda, güvenlik açığı da ortaya çıkmaktadır. Bu araçların çarpışma önleyicilerinin olmaması veya fren sistemlerinin doğru çalışmaması birçok trafik kazalarına ve can kaybına yol açmaktadır. Bundan dolayı bu araçların Avrupa’daki gibi bir sistemle düzenli bir şekilde trafikten çıkartılması gerekiyor. Türkiye’de uzun yıllardan beri yapılan uygulamayla, 5 veya 10 yılda bir, ÖTV indirimleri ile bu hurda araçları trafikten toplamaya çalışıyoruz. Bizim beklentimiz bu düzenlemelerin 5 veya 10 yılda değil, düzenli bir yönetmelik ile belli yaşa gelen aracın yine devletin belirlediği standartlar doğrultusunda trafikten çıkarılarak denetimli bir şekilde geri kazanıma yönlendirilmesini bekliyoruz” dedi. “İnsanlar vahşi yöntemlerle aracını dönüşüme veriyor” Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliğinin 14 yıldır değişmediğini ifade eden Gökhan Dursun, “Burada yine en önemli görev devletimize düşüyor. Çünkü 14 yıldan beri değişmeyen ve ihtiyacı karşılamayan ömrünü tamamlamış bir araç yönetmeliğimiz var. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı doğrultusunda hazırlanan tüzük taslağı kapsamında, araçlarda geri dönüştürülmüş malzeme ile ilgili düzenlemeler getiriliyor. 2030 yılı itibariyle yeni bir araç yapımında kullanılan plastiğin en az yüzde 25’inin geri dönüştürülmüş olması, bunun da yüzde 25’inin ömrünü tamamlamış araçtan gelmesi hedefleniyor. Ülkemizde yeni bir ÖTV muafiyeti çıkması durumunda bile teknik alt yapı yetersizliğinden dolayı bu araçların geri dönüşümü imkanı da yatırım eksikliğinden dolayı yetersiz kalıyor. Yönetmelik değişmediği için atık ve hammadde gelmiyor. Vatandaş ise aracını uygun olmayan şartlarda vahşi yöntemlerle geri dönüşüme sokuyor. Bu geri dönüşüm lisanlı şirketler tarafından yapılmıyor. Kenar köşe hurdacılarda ayrıştırılan araç da doğru şartlarda dönüştürülmediği için, içindeki bütün tehlikeli atıklar toprağa ve suya karışıyor” şeklinde konuştu. “Bekleyen hurda araçlar, çevreye zarar veriyor” Kendi tesislerine gelen hurda bir aracı önce arındırma işlemine soktuklarını belirten Dursun, “Tüm tehlikeli atıkları arındırıyoruz. Bu işlemin ardından aracın geri dönüşüm işlemleri başlıyor. Ama uygun olmayan şartlarda bu yapıldığı zaman tehlikeli atıklar ve içindeki yağlar, fren hidroliği gibi birçok tehlikeli sıvılar toprağa ve suya karışıyor. Maalesef bunların denetimi olmuyor. Aslında düzenleme tam olmadığı için denetimsizlik nedeniyle bu hurda araçlar çevreye ciddi anlamda zarar veriyor. Yine bekleyen yönetmeliklerden dolayı vatandaşlar hurda araçlarını yol kenarlarında, bağlarda, bahçelerde terk edip bekletiyor. Bu araçlar görüntü kirliliği yine zaman içerisinde korozyona ve emisyona uğradığı için çevreye ciddi olumsuz etkiler vermekte” dedi. “Hurda araçları ekonomiye kazandırıyoruz” Düzenlemenin bir an önce çıkmasının hem ekonomiye hem de geri dönüşüm sektörüne ciddi bir fayda sağlayacağını ifade eden Gökhan Dursun, “Bizler şu anda çalıştığımız global markaların 81 ildeki oluşan atıklarını topluyoruz. Yıllık ortalama 8 bin tona yakın atık kapasitemiz var. Yani 8 bin ton atığın geri dönüşümünü sağlayarak yaklaşık 500 milyon lira tutarındaki hacimle ekonomiye ciddi bir fayda sağlıyoruz. Doğru düzenlemeler olursa, önü açılacak yeni yatırımlarla birlikte bu rakamlar çok daha yükseğe çıkacaktır” diye konuştu. “Satılan araç ile hurdaya ayrılan araç sayısı arasında ciddi fark var” Türkiye’de her yıl ortalama araç satışının 1 milyonu bulduğunu belirten Dursun, “Pandemi ile bir düşüş yaşanmıştı. Ama pandemiden sonra her yıl ortalama 800 bin ila 1 milyon arası araç satıldı. Bu sene de 1 milyonu geçeceği düşünülüyor. Ama bugün baktığınız zaman piyasadan trafikten düşen araç sayısı 3 bini geçmiyor. Yani arada ciddi bir fark var. Bunların hepsi de uzmanlaşmış ayrıştırma tesislerine gelmiyor maalesef. Türkiye’de araç ekonomik bir değer. Ama baktığınız zaman bu işin çevre güvenliği ve halk sağlığı tarafı da var. Bunun ikisinin dengeli olması gerekiyor. Araçlara ulaşım ne kadar kolaylaşırsa kredilendirme kurumları ne kadar araç alınmasına destek sağlarsa o zaman bu hurda araçlar bizim gibi tesislere gelecektir. Ömrünü tamamlamış ve hurdaya ayrılmış araçlar bu tür geri dönüş tesislerine gelmeli ki, hem insanımız hem ülkemiz kazansın” dedi. “Elektrikli araçlar, fosil yakıtlı araçların hurdaya ayrılmasına öncülük edecek” Elektrikli araçların hem dünyada hem de Türkiye’de ciddi bir tercih sebebi olmaya başladığına değinen Dursun, “Özellikle Türkiye’de şu anda ÖTV ile birlikte içten yanmalı araçlara ulaşım daha zor olurken devlet desteği ile birlikte elektrikli araçlara ulaşım biraz daha kolay oldu. Vatandaş ciddi anlamda elektrikli araç tercih etmeye başladı. Burada elektrikli araçların çıkması içten yanmalı motorların hurdaya dönüşmesini sağlayacak. Bu da bizim mevzuat değişikliğimizi bir an evvel yapıp bu hurdaya çıkan fosil yakıtlı araçları vahşi yöntemlere değil, gerçek lisanslı tesislere ulaşmasını ve doğru şekilde geri dönüştürülmesini önemli kılıyor” şeklinde konuştu.