EKONOMİ - 03 Kasım 2024 Pazar 11:21

"Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliği ihtiyacı karşılamıyor"

A
A
A
"Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliği ihtiyacı karşılamıyor"

BURSA (İHA) – Hurda araçların görüntü kirliliği ile birlikte çevreye ve insan sağlığına verdiği zararın her geçen gün arttığını belirten ART Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Dursun, ömrünü tamamlamış araçlar yönetmeliğinin bir an önce değişmesi gerektiğini, değişmediği sürece çevreye ve ekonomiye daha çok zarar vereceğini söyledi.


Türkiye’de yol kenarlarında, kırsal bölgelerde veya depolama tesislerinde vatandaşların yıllardır kullanmadığı araçlarının çevreye ve ekonomiye verdiği zararlardan bahseden ART Group Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Dursun, “Şirket olarak, Türkiye’de otomotiv sektöründe atık yönetimi yapıyoruz. Global şirketlerin Türkiye’deki otomobillerinden çıkan atıklarının toplanması ve geri dönüşümü ile birlikte tüm hurda otomobillerin geri dönüşümünü yapmaktayız. Hem sektör hem de şirket olarak, ülkemizdeki ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili yönetmeliğin çok uzun yıllardan beri değişmemesinden dolayı ciddi bir hammadde sıkıntısı yaşıyoruz. Yılda 1 milyona yakın otomobil satılan Türkiye’de son 3 yıl içerisinde 3 bine yakın trafikten düşülen araç var. Türkiye’deki otomobil yaş ortalaması, 15’in üzerine çıkmaya başladı. Araçlarda yaş ortalamasının yükselmesi ve geri dönüşüme tabi tutulan otomobil sayısına baktığımızda, bu oran bizim çevremize ve dünyamıza zarar vermektedir. Çünkü karbon ayak izinin büyük bölümü, yaşlı otomobillerden ve eski trafik parkından kaynaklanıyor” dedi.



“Ömrünü tamamlamış araçlar, çevreye de trafiğe de tehlike arz ediyor”


Ömrünü tamamlamış veya 15 yaş üzeri araçların trafikte olmasının da ayrıca sorun olduğunu belirten Dursun, “Yaşlı araçlarda, güvenlik açığı da ortaya çıkmaktadır. Bu araçların çarpışma önleyicilerinin olmaması veya fren sistemlerinin doğru çalışmaması birçok trafik kazalarına ve can kaybına yol açmaktadır. Bundan dolayı bu araçların Avrupa’daki gibi bir sistemle düzenli bir şekilde trafikten çıkartılması gerekiyor. Türkiye’de uzun yıllardan beri yapılan uygulamayla, 5 veya 10 yılda bir, ÖTV indirimleri ile bu hurda araçları trafikten toplamaya çalışıyoruz. Bizim beklentimiz bu düzenlemelerin 5 veya 10 yılda değil, düzenli bir yönetmelik ile belli yaşa gelen aracın yine devletin belirlediği standartlar doğrultusunda trafikten çıkarılarak denetimli bir şekilde geri kazanıma yönlendirilmesini bekliyoruz” dedi.



“İnsanlar vahşi yöntemlerle aracını dönüşüme veriyor”


Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliğinin 14 yıldır değişmediğini ifade eden Gökhan Dursun, “Burada yine en önemli görev devletimize düşüyor. Çünkü 14 yıldan beri değişmeyen ve ihtiyacı karşılamayan ömrünü tamamlamış bir araç yönetmeliğimiz var. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı doğrultusunda hazırlanan tüzük taslağı kapsamında, araçlarda geri dönüştürülmüş malzeme ile ilgili düzenlemeler getiriliyor. 2030 yılı itibariyle yeni bir araç yapımında kullanılan plastiğin en az yüzde 25’inin geri dönüştürülmüş olması, bunun da yüzde 25’inin ömrünü tamamlamış araçtan gelmesi hedefleniyor. Ülkemizde yeni bir ÖTV muafiyeti çıkması durumunda bile teknik alt yapı yetersizliğinden dolayı bu araçların geri dönüşümü imkanı da yatırım eksikliğinden dolayı yetersiz kalıyor. Yönetmelik değişmediği için atık ve hammadde gelmiyor. Vatandaş ise aracını uygun olmayan şartlarda vahşi yöntemlerle geri dönüşüme sokuyor. Bu geri dönüşüm lisanlı şirketler tarafından yapılmıyor. Kenar köşe hurdacılarda ayrıştırılan araç da doğru şartlarda dönüştürülmediği için, içindeki bütün tehlikeli atıklar toprağa ve suya karışıyor” şeklinde konuştu.



“Bekleyen hurda araçlar, çevreye zarar veriyor”


Kendi tesislerine gelen hurda bir aracı önce arındırma işlemine soktuklarını belirten Dursun, “Tüm tehlikeli atıkları arındırıyoruz. Bu işlemin ardından aracın geri dönüşüm işlemleri başlıyor. Ama uygun olmayan şartlarda bu yapıldığı zaman tehlikeli atıklar ve içindeki yağlar, fren hidroliği gibi birçok tehlikeli sıvılar toprağa ve suya karışıyor. Maalesef bunların denetimi olmuyor. Aslında düzenleme tam olmadığı için denetimsizlik nedeniyle bu hurda araçlar çevreye ciddi anlamda zarar veriyor. Yine bekleyen yönetmeliklerden dolayı vatandaşlar hurda araçlarını yol kenarlarında, bağlarda, bahçelerde terk edip bekletiyor. Bu araçlar görüntü kirliliği yine zaman içerisinde korozyona ve emisyona uğradığı için çevreye ciddi olumsuz etkiler vermekte” dedi.


“Hurda araçları ekonomiye kazandırıyoruz”


Düzenlemenin bir an önce çıkmasının hem ekonomiye hem de geri dönüşüm sektörüne ciddi bir fayda sağlayacağını ifade eden Gökhan Dursun, “Bizler şu anda çalıştığımız global markaların 81 ildeki oluşan atıklarını topluyoruz. Yıllık ortalama 8 bin tona yakın atık kapasitemiz var. Yani 8 bin ton atığın geri dönüşümünü sağlayarak yaklaşık 500 milyon lira tutarındaki hacimle ekonomiye ciddi bir fayda sağlıyoruz. Doğru düzenlemeler olursa, önü açılacak yeni yatırımlarla birlikte bu rakamlar çok daha yükseğe çıkacaktır” diye konuştu.



“Satılan araç ile hurdaya ayrılan araç sayısı arasında ciddi fark var”


Türkiye’de her yıl ortalama araç satışının 1 milyonu bulduğunu belirten Dursun, “Pandemi ile bir düşüş yaşanmıştı. Ama pandemiden sonra her yıl ortalama 800 bin ila 1 milyon arası araç satıldı. Bu sene de 1 milyonu geçeceği düşünülüyor. Ama bugün baktığınız zaman piyasadan trafikten düşen araç sayısı 3 bini geçmiyor. Yani arada ciddi bir fark var. Bunların hepsi de uzmanlaşmış ayrıştırma tesislerine gelmiyor maalesef. Türkiye’de araç ekonomik bir değer. Ama baktığınız zaman bu işin çevre güvenliği ve halk sağlığı tarafı da var. Bunun ikisinin dengeli olması gerekiyor. Araçlara ulaşım ne kadar kolaylaşırsa kredilendirme kurumları ne kadar araç alınmasına destek sağlarsa o zaman bu hurda araçlar bizim gibi tesislere gelecektir. Ömrünü tamamlamış ve hurdaya ayrılmış araçlar bu tür geri dönüş tesislerine gelmeli ki, hem insanımız hem ülkemiz kazansın” dedi.



“Elektrikli araçlar, fosil yakıtlı araçların hurdaya ayrılmasına öncülük edecek”


Elektrikli araçların hem dünyada hem de Türkiye’de ciddi bir tercih sebebi olmaya başladığına değinen Dursun, “Özellikle Türkiye’de şu anda ÖTV ile birlikte içten yanmalı araçlara ulaşım daha zor olurken devlet desteği ile birlikte elektrikli araçlara ulaşım biraz daha kolay oldu. Vatandaş ciddi anlamda elektrikli araç tercih etmeye başladı. Burada elektrikli araçların çıkması içten yanmalı motorların hurdaya dönüşmesini sağlayacak. Bu da bizim mevzuat değişikliğimizi bir an evvel yapıp bu hurdaya çıkan fosil yakıtlı araçları vahşi yöntemlere değil, gerçek lisanslı tesislere ulaşmasını ve doğru şekilde geri dönüştürülmesini önemli kılıyor” şeklinde konuştu.




"Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliği ihtiyacı karşılamıyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Afrika Uluslar Kupası elemelerinde Fas’tan gövde gösterisi Fas Milli Takımı, 2025 Afrika Uluslar Kupası Elemeleri’nde Lesotho’yu 7-0 mağlup ederek grubu 6’da 6 yaparak tamamladı. Fenerbahçe’nin forveti Youssef En-Nesyri de sonradan girdiği mücadelede 1 gol kaydetti. 2025 Afrika Uluslar Kupası Elemeleri B Grubu’nda lider Fas, grubun son maçında Lesotho’yu konuk etti. Fas’ta Fenerbahçeli futbolculardan Sofyan Amrabat ilk 11’de sahaya çıkarken, Youssef En-Nesyri ise yedek başladı. Ev sahibi 5. dakikada Brahim Diaz ile 1-0 öne geçerken oyun üstünlüğünü tamamen eline aldı. Fas, müsabakanın ilk yarısını Brahim Diaz’ın 3, Soufiane Rahimi’nin 2 golüyle 5-0 üstün tamamladı. Maçta hat-trick yaparak yıldızlaşan Brahim Diaz, 62. dakikada yerini Ayoub El Kaabi’ye bıraktı. Youssef En-Nesyri ise Soufiane Rahimi’nin yerine girdi. En-Nesyri oyuna girdikten 5 dakika sonra şık bir kafa golüyle farkı 6’ya çıkardı. 70. dakikada ise Sofyan Amrabat’ın uzun pasında Ismael Saibari skoru 7-0’a getiren golü kaydetti. Karşılaşmanın kalan bölümünde başka gol olmadı ve Fas 7-0’lık galibiyet elde etti. Walid Regragui’nin öğrencileri grubun 6. karşılaşmasında da sahadan galibiyetle ayrılarak puanını 18’e yükseltti. Elemelerin en golcü takımı B Grubu’nda Gabon, Lesotho ve Orta Afrika Cumhuriyeti ile mücadele eden Fas, rakip filelere 26 gol gönderirken kalesinde sadece 2 gol gördü. Kırmızı-yeşillilerde gol yükünü Real Madridli futbolcu Brahim Diaz çekti. Diaz forma giydiği 4 maçta da gol sevinci yaşarken, ülkesi adına 7 gol kaydetti. Fenerbahçe’nin forveti Youssef En-Nesyri ile Soufiane Rahimi 3’er gollük katkı sağlarken, Galatasaraylı Hakim Ziyech ile Ismael Saibari 2’şer gole imza attı. 2025 Afrika Uluslar Kupası 21 Aralık 2025 – 18 Ocak 2026 tarihleri arasında Fas’ın ev sahipliğinde düzenlenecek.