Son Dakika
|
Eski muhtar varilde ölü bulunmuştu, düştüğü ihtimali üzerinde duruluyor
İngiltere’ye kaçan şüpheli ve eşi hakkında kırmızı bülten çıkarıldı
Bakırköy’de otomobile silahlı saldırı: 1 ölü
ABD'de nükleer bilimci MIT profesörü vurularak öldürüldü
Bakan Işıkhan: "Asgari ücrette rakam konuşmak için daha çok erken"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Karadeniz’de sivil gemiler hedef alınmamalı, ikazlarımızı ilettik"
Tayland-Kamboçya çatışmasında can kaybı 45'e yükseldi
PFDK’dan 218 futbolcuya bahis cezası!
Gazeteci Fatih Altaylı hakkında gerekçeli karar açıklandı
Bolivya'da sel felaketi: 20 ölü, 24 kayıp
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Pakistan’s Traditional Instrument ‘Rubab’ Reaches Beyond Borders
Trendyol Süper Lig’de 17. hafta heyecanı
ABD ordusu, uyuşturucu taşıyan bir tekneyi daha vurduğunu açıkladı
Türkan Şoray, ‘İyilik Korosu’ ile Mersin’de sanatseverlerle buluştu
2025 FIFA Kıtalararası Kupa’nın sahibi PSG
Almanya Başbakanı Merz: "Büyük güçlerin oyun topu değiliz"
İsrail'den Mısır’a gaz ihracatına onay
Zelenskiy: "Bugün Moskova'dan, gelecek yılın savaş yılı olacağına dair yeni sinyaller aldık"
EKONOMİ
51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu
18 Aralık 2025 Perşembe - 10:26:24
Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
18 Aralık 2025 Perşembe - 10:19
Akay Grup, Ekonomist Dergisi ‘‘Anadolu 500’’ listesinde 93. sırada yer aldı
Akay Grup, Ekonomist Dergisi tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen "Anadolu 500" araştırmasında önemli bir başarıya imza atarak 39 sıra yükselip 93. sırada yer aldı. Van’dan listeye giren tek şirket olma özelliğini taşıyan Akay Grup, bölgesel kalkınmanın önde gelen temsilcilerinden biri olarak faaliyet alanlarını hızla genişletmeye devam ediyor. Grup bünyesinde yer alan DoubleTree by Hilton Van Oteli ile turizm sektöründe güçlü bir konuma sahip olan Akay Grup, bunun yanı sıra teknoloji ve enerji alanlarındaki yatırımlarıyla da dikkat çekiyor. Dünyaca ünlü birçok global markanın Türkiye distribütörlüklerini yürüten şirket, 2025 yılında yenilenebilir enerji alanında önemli bir adım attı. Akay Grup İcra Kurulu Başkanı Umut Akay, elde edilen başarıya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Sürdürülebilir hedeflerimiz doğrultusunda büyüme trendimizi istikrarlı bir şekilde devam ettiriyoruz. Bu başarıda emeği geçen çalışanlarımız başta olmak üzere tüm iş ortaklarımıza ve paydaşlarımıza teşekkür ederiz. Akay Grup olarak hem bölgemize hem de ülkemize değer katan yatırımlar yapmayı sürdüreceğiz." Ekonomist’in Anadolu 500 sıralamasında elde edilen bu önemli başarı, Akay Grup’un güçlü finansal performansının yanı sıra farklı sektörlerdeki stratejik hamlelerinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Akay Grup hakkında 1970’li yıllardan bu yana faaliyet gösteren Akay Grup; turizm, teknoloji, enerji ve distribütörlük alanlarında yatırımlar yapan, bölgesel ve ulusal ölçekte büyümeyi hedefleyen bir şirketler topluluğudur.
18 Aralık 2025 Perşembe - 10:14
Kısa vadeli dış borç stoku Ekim ayında 165,7 milyar dolar oldu
Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre 21 milyon dolar azalarak Ekim ayı itibarıyla 165,7 milyar dolar oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayı Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri’ni paylaştı. Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre 21 milyon dolar azalarak Ekim ayı itibarıyla 165,7 milyar dolar oldu. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçları gösteren kalan vadeye göre KVDB stoku, 226,0 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bankalar kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 0,8 oranında artarak 73,4 milyar ABD doları olurken, Merkez Bankası yükümlülükleri yüzde 0,4 oranında azalarak 27,6 milyar ABD doları oldu. Yurt içi bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, bir önceki aya göre yüzde 16,7 oranında azalarak 7,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Yurt dışı yerleşik bankaların yurt içindeki mevduatı yüzde 0,5 oranında azalışla 19,4 milyar ABD doları olmuştur. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 0,4 oranında artışla 21,1 milyar ABD doları olurken, TL cinsinden mevduatları yüzde 9,2 oranında artarak 25,1 milyar ABD doları oldu. Diğer sektörler kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 0,7 oranında azalarak 64,7 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret işlemlerinden kaynaklanan ticari krediler yüzde 0,7 oranında azalarak 59,2 milyar ABD doları olurken, nakit kredi kaynaklı yükümlülükler yüzde 1,1 azalarak 5,5 milyar ABD doları oldu. Döviz kompozisyonu incelendiğinde, KVDB stokunun yüzde 34,5’inin ABD doları, yüzde 26,8’inin euro, yüzde 23,0’ının Türk lirası ve yüzde 15,7’sinin diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü. Kalan vadeye göre KVDB stokunda, bankalar ve diğer sektörlerin kredi ve tahvil yükümlülükleri yaklaşık 65,4 milyar dolara düşerken, yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’de yerleşik bankalardaki mevduat stoku ise yaklaşık 65,6 milyar dolara yükseldi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 10:05
Mersin’de örtü altı üreticiye sera ipi ve tuzak desteği
Mersin Büyükşehir Belediyesi, örtü altı üretimde verimliliği artırmak ve artan girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla Akdeniz ilçesinde üreticilere sera ipi ve yapışkanlı tuzak desteği sağladı. Mersin Büyükşehir Belediyesinin, örtü altı üretimde verimliliği artırmak ve girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla, üreticilere nefes olmaya devam ettiği bildirildi. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından, Akdeniz ilçesinde örtü altı üretim yapan üreticilere sera ipi ve yapışkanlı tuzak desteği verildi. Büyükşehir tarafından bugüne kadar toplam 13 bin 950 üreticiye 209 bin 250 kg sera ipi, toplam 5 bin 800 üreticiye de 5 bin 800 adet mavi ve sarı yapışkan tuzak desteği sağlandığı kaydedildi. Destekten yararlanan üreticiler, sağlanan katkının, artan girdi maliyetleri karşısında büyük kolaylık sağladığını söyledi. "Verilen desteklerle, örtü altı yetiştiricilik güçlendiriliyor" Belediye Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görevli Ziraat Teknikeri Fatma Karataş, örtü altı bitkilerin sağlıklı ve düzgün bir şekilde büyümesine yardımcı olması için üreticilere sera ipi, zararlılarla mücadeleyi kolaylaştırmak için ise mavi ve sarı yapışkan tuzak desteği verildiğini ifade etti. Karataş, "Üretim maliyetlerini düşürmek, verimliliği artırmak ve üreticilerin daha güçlü bir sezon geçirmesini sağlamak amacıyla çeşitli destekler sağlıyoruz. Verilen bu destekler; örtü altı yetiştiriciliğini güçlendirmek, sürdürülebilir üretimi desteklemek ve üreticinin yükünü hafifletmek amacıyla yapılıyor" dedi. "Daha önce hiçbir yerel yönetim çiftçiye bu şekilde dokunmamıştı" Adanalıoğlu Limonlu Mahalle Muhtarı İsa Sakar’da, bölgenin seracılık açısından önemli bir üretim alanı olduğunu vurgulayarak, "Büyükşehir Belediyesi üreticiye ip ve yapışkan tuzak desteği vererek, büyük bir ihtiyacı karşılıyor. Daha önce hiçbir yerel yönetim çiftçiye bu şekilde dokunmamıştı. Başkanımız geldiği günden bu yana, her bölgeye ayrı projelerle destek veriyor. Katkılarının devamını diliyorum, çünkü herkes çok memnun. Büyükşehir Belediyesi çiftçinin yanında durduğu için vatandaşlar çok mutlu" diye konuştu.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
17 Aralık 2025 Çarşamba- 10:19
Türk şirketi, Kongo’da 1 milyar dolarlık yatırım için mutabakat zaptı imzaladı
2
16 Aralık 2025 Salı- 14:03
Merkez Kariyer Uzmanları ve Denetim Elemanları Platformu vaatlerin yerine getirilmesini istiyor
3
17 Aralık 2025 Çarşamba- 15:45
Puan sistemi kuryeler için hayati risk oluşturuyor
4
16 Aralık 2025 Salı- 11:09
İMD BÜRO-SEN’den, iş ve meslek danışmanlarının ’taşra kariyer uzmanlığı’ statüsünde değerlendirilmesi talebi
5
17 Aralık 2025 Çarşamba- 14:48
Patatesleri sokağa döken CHP’li başkan bu kez kamu kurumuna hakaret etti
12 Aralık 2025 Cuma - 13:08
Antalya’ya 2050 sözü: "Bu şehir için ortak bir gelecek inşa ediyoruz"
ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya’nın gelecek 25 yılına yön verecek stratejilerin ortak akılla belirleneceğini söyleyerek, "Antalya 2050 Vizyonu sadece bir plan değil, bu şehre verdiğimiz bir sözdür" dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda kentin sosyo-ekonomik yapısını geliştirmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla Antalya’nın gelecek 25 yılına yön verecek stratejilerin ortak akılla belirleneceği "Antalya 2050 Vizyonu Arama Konferansı" başladı. ATSO öncülüğünde gerçekleştirilen konferans, ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman ev sahipliğinde, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Serik Kaymakamı Dr. Cemal Şahin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir, ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (AESOB) Başkanı Adlıhan Dere, Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek kuruluşları, iş dünyası temsilcileri ve sivil toplum paydaşlarının geniş katılımıyla gerçekleşti. Üç gün sürecek olan etkinlik, tarım, turizm, ticaret/sanayi ve kentsel dönüşüm başlıkları altında dört oturum şeklinde ilerleyecek. Elde edilen çıktılar doğrultusunda her alan için hazırlanacak "Antalya 2050 Vizyonu Stratejik Yol Haritası Raporları" ilgili kurumlarla paylaşılarak, belirlenen stratejilerin hayata geçirilmesi için ATSO iş birliğinde projeler geliştirilecek. Antalya’nın uzun vadeli geleceğini ilk kez konuşacağız Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, şehrin geleceğini planlama konusundaki heyecanlarını vurgulayarak, "ATSO olarak şehrimizin geleceğini planlama konusunda büyük heyecan içinde olduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü ilk kez Antalya’nın uzun vadeli geleceğini konuşacağız, ilk kez camiamızın her kesiminden temsilcileri bir araya getiriyoruz ve ilk kez Antalya’yı farklı sektörler boyutunda, şehircilik boyutunda, insan, çevre ve iklim değişikliği boyutunda her açıdan değerlendireceğiz" dedi. Rakamlarla antalya dinamizmi Hacısüleyman, Antalya’nın ekonomik ve demografik gücüne dikkat çekerek, "Antalya bizler için bir memleket, bir yuva olmanın çok ötesinde bir il. Türkiye’nin en büyük altıncı ekonomisiyiz. Ülkemizde her yıl oluşturulan ekonomik katma değer 100 ise Antalya bunun 3,5’ini üretiyor. Tarımsal üretimde lider illerden biriyiz. Örtü altı üretimde ise birinci sıradayız. Her yıl 17 milyona yakın yabancı turist ağırlıyoruz. Ülkenin hizmet ihracatına, döviz gelirlerine en fazla katkı veren illerden biriyiz. Türkiye’deki konut satışlarının aşağı yukarı yüzde 4-5’i Antalya’da gerçekleşiyor. Nüfusumuz 3 milyona yaklaşıyor. Yurt içinden ve yurtdışından yüksek miktarda göç alıyoruz. Trafikteki araç sayısı 1,5 milyonu aştı. Ülkemizdeki her 5 araçtan biri Antalya yollarında. 500 binden fazla öğrencimiz, 40 bine yakın öğretmenimiz var" ifadelerini kullandı. Hacısüleyman, bu verilerin Antalya’nın dinamizmini gösterdiğini belirterek gelecek planlamalarının bu değişkenlere göre şekillenmesi gerektiğini kaydetti. Geleceğin kentini inşa etmek için bir aradayız Konuşulacak her konu, dile getirilen her öneri ve masaya yatırılacak her sorunun, 2050’nin Antalya’sına atılmış bir tohum olacağını belirten Başkan Hacısüleyman, "Bugün burada, sadece bir toplantı yapmak için değil; geleceğin Antalya’sını hep birlikte inşa etme sorumluluğunu üstlenmek için bir aradayız. Bir şehrin geleceği, yalnızca fiziki projelerle, yatırımlarla veya planlarla değil; o şehirde yaşayan insanların ortak aklıyla, birlikte ürettiği vizyonla, cesareti ve kararlılığıyla şekillenir. İşte bu konferans da tam olarak bu nedenle büyük önem taşıyor" dedi. Hacısüleyman, Antalya’nın ulusal ve uluslararası ölçekteki konumuna ilişkin değerlendirmesini yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Antalya, Türkiye’nin vitrin şehirlerinden biridir. Ekonomik olarak ülkemizin en güçlü merkezlerinden biri olmasının yanında, uluslararası ölçekte marka bir şehir olmayı başarmıştır. Türkiye için Antalya turizmin omurgası olduğu gibi, Antalya için de turizm bizim ekonomik yapılanmamızın omurgası. Yılda milyonlarca yabancı turistin kente gelmesi, Antalya’yı ekonomik olarak ayakta tutuyor. Antalya’yı dünyanın farklı kültürlerine ev sahipliği yapan bir ‘barış ve medeniyet vitrini’ hâline getirme konusunda daha fazla ne yapmamız gerektiğini de düşünmeliyiz." Tarım, teknoloji, girişimcilik ve dijital dönüşüm vurgusu Tarımda güçlü yönlerin yanında kırılganlıkların da bulunduğunu belirten Başkan Hacısüleyman, "Tarım konusunda hakikaten büyük bir üretim kapasitemiz var. Türkiye’yi besliyoruz, gelen misafirlerimizi besliyoruz, bir de üzerine ihracat yapıyoruz. Ama aynı zamanda bazı kırılganlıklarımız, bazı zayıf noktalarımız var. Bu konularda ne adımlar atmalı, neler üzerinde kafa yormalıyız? Karşı taraftan, tüm dünyayı saran iki ana eğilim var. Yeni nesil girişimcilik ve yüksek teknoloji yarışı. Antalya bu alanlarda da potansiyeli olan bir il. 2050 için planlarımız ne olmalı? Girişimcilik ekosistemini nasıl desteklemeliyiz? Antalya’nın yüksek teknolojili üretim alanlarını, girişimcileri destekleyen kuluçka merkezlerini, dijital dönüşüme hazır işletmeleri çoğaltmak için neler yapmalıyız? Bunları da konuşmamız gerekiyor" açıklamasında bulundu. Gücümüz insan kaynağı Konuşmasında kentin demografik çeşitliliğine de değinen Hacısüleyman; "Bir şehrin gerçek gücü, insan kaynağıdır. Antalya’nın en büyük avantajı da işte burada yatıyor. Çünkü ilimizde yaşayan yabancı misafirlerin payı son yıllarda hızla artıyor ve bu da Antalya’yı, Türkiye’nin en kozmopolit şehirlerinden biri yapıyor. Bu çeşitliliği enerjiye, sinerjiye, üretime, katma değere dönüştürmek için yapabileceğimiz çok şey var" diye konuştu. Artan şehirleşme ve iklim krizi ciddi riskler taşıyor Kentin büyümesine bağlı riskleri de sıralayan Başkan Hacısüleyman, sözlerini şöyle sürdürdü; "Antalya, ülkemizin en yüksek yaşam kalitesine sahip illerinden biri. Ancak artan nüfus, artan şehirleşme, yoğunlaşan trafik ve bunlara bağlı olarak gürültü kirliliği, görüntü kirliliği, çevre kirliliği gibi risklerimiz de giderek yükseliyor. Şehir içi ulaşım ağı, altyapı ve yeşil alanlarda güçlü, iddialı ve uzun vadeli planlara ihtiyaç var. İklim değişikliği artan yaklaşan bir tehdit olmanın ötesine geçti. Resmen hayatımıza girdi. Su kaynaklarımız azalıyor, sıcaklık artıyor, orman yangınları artıyor. Bunlar zamanla tarım sektörünü de turizm sektörünü de olumsuz etkilemeye başlayacak. Dolayısıyla 2050 vizyonumuz mutlaka, yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji, su yönetimi gibi konuları da içermek zorunda. Antalya ortak akılla büyüyecek Antalya’nın ortak akılla büyüyerek kalkınacağına inandıklarını vurgulayan Başkan Hacısüleyman, ortak akıl vurgusu yaparak, "Vizyon, bir kişinin değil, bir toplumun ürünüdür. 2050, bugünden hazırlanmazsa sadece bir tarih olur; ama bugün çalışırsak bir hedefe dönüşür. 2050 vizyonu konferansında, bilgi ile deneyimi buluşturacak, kamu, akademi, özel sektör ve sivil toplumu bir araya getirecek, fikirlerin çarpışmasına değil, birleşmesine zemin sağlayacak ve Antalya’nın geleceğine dair somut bir yol haritası oluşturacağız" ifadelerini kullandı. Geleceğe umutla bakan bir şehir inşa edeceğiz Antalya’nın geleceğini şekillendirecek güçlü bir adım attıklarını kaydeden Başkan Hacısüleyman, "Eminim ki buradan çıkacak fikirler, öneriler, projeler ve stratejiler, Antalya’nın geleceğini olumlu yönde değiştirecek, geleceğe umutla bakan bir şehir inşa etmemizi sağlayacaktır. Antalya 2050 Vizyonunun sadece bir plan değil; Antalya’ya verdiğimiz bir söz olmasını umuyoruz. Biz bu sözü, çocuklarımıza, torunlarımıza, bu şehre emek veren herkese ve bu eşsiz coğrafyaya veriyoruz" diye konuştu. "Bugünün meselesi su ve iklim" Antalya Valisi Hulusi Şahin, ATSO Arama Konferansı’nda yaptığı konuşmada kentin geleceğinin bugünden alınacak kararlarla belirleneceğini vurgulayarak, "25 yıl sonra dönüp baktıklarında Antalya’ya dair nasıl bir vizyon ortaya koyduğumuzu bugün burada yazdıklarımız gösterecek. Bu nedenle popülizme değil, gerçek sorunlara dokunan çözümlere odaklanmalıyız" dedi. Tarihe not düşecek nitelikte bir toplantıda bir araya gelindiğini belirten Vali Şahin, sosyal bilimlerin laboratuvarının tarih olduğunu hatırlatarak, geçmişten çıkarım yapmadan geleceğe dair doğru politika üretilemeyeceğini söyledi. Antalya’nın 30 yıl öncesiyle bugününün karşılaştırmasını yapan Şahin, turizm ve tarımda yaşanan büyük dönüşümlere dikkat çekti. 1980'li ve 90'lı yılların en büyük sorununun turistik yatak kapasitesi olduğunu hatırlatan Şahin, "Bugün Antalya’nın yatak kapasitesi birçok ülkenin toplamından fazla. O dönem eksik olan ne varsa bugün fazlasıyla var edildi. Ama artık başka şeyleri konuşuyoruz" dedi. Tarımda da benzer bir değişim yaşandığını vurgulayan Vali Hulusi Şahin, geçmişte en temel meselenin verimlilik ve mekanizasyon olduğunu, bugün ise su kıtlığı ve iklim krizinin ön planda olduğunu söyledi. "Artık üretimi değil, suyu konuşuyoruz. Antalya’nın en kıymetli varlığı su. Onu korumak ve doğru yönetmek zorundayız" diye konuştu. "En acil gündem: kentsel dönüşüm ve şehircilik" Arama Konferansı'nda tartışılan tüm başlıkların önemli olduğunu söyleyen Şahin, özellikle şehircilik ve kentsel dönüşüm konusunun kritik seviyede olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; "Antalya’nın yapı stoğu ciddi anlamda yetersiz. Sadece bina yenilemek değil, şehirleri yeniden planlamak zorundayız. Kimi yerde zemin sıkıntılı, kimi yerde aşırı sıkışık yapılaşma var. Antalya merkez, Kumluca, Alanya… Hepsi bütüncül bir planlamaya ihtiyaç duyuyor." Antalya’da deprem riskinin düşük görülmesine rağmen yakın zamanda yaşanan 4.9’luk sarsıntının bir uyarı niteliğinde olduğunu belirten Şahin, "Oturduğumuz evlerin hangi yıllarda, hangi şartlarda yapıldığını düşünmek zorundayız" dedi. "2050’de bıraktığımız metinler olacak" Vali Şahin, "Bu konferanstan çıkacak her rapor, her öneri 2050’nin Antalya’sına ışık tutacak. Bugünün popülist tartışmaları hatırlanmayacak ama bugün çözüme kavuşturmadığımız her sorun geleceğe taşınacak. Gelin, bu kente kalıcı katkı sunan bir yol haritası oluşturalım" diye konuştu. Antalya sadece turizm değil, ticaret ve üretim üssü Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir, ATSO Arama Konferansı’nda yaptığı konuşmada, Antalya’nın turizm kenti olmanın ötesinde güçlü bir ticaret merkezi ve tarımda dünya markası olma potansiyeline sahip bir üretim üssü olduğunu söyledi. Özdemir, kentin inovasyon ve girişimcilik alanında da giderek büyüyen bir çekim noktası haline geldiğini vurgulayan Özdemir, Antalya’nın geleceğinin tüm kurum ve kuruluşların işbirliğiyle şekilleneceğini belirtti. Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak, üst düzey yöneticiler ve yaklaşık 20 uzman personelle konferansa katkı sunduklarını kaydeden Özdemir, arama konferanslarının yalnızca sorunları değil, kentlerin potansiyellerini de ortaya koyduğunu dile getirerek, "Bugün burada yalnızca sorunları konuşmak için değil; çözümler üretmek, yeni fırsatlar keşfetmek ve sürdürülebilir, dirençli bir Antalya ekonomisi için güçlü bir yol haritası oluşturmak için toplandık" dedi. Konferanstan dijitalleşme, yeşil dönüşüm, iklim kriziyle mücadele, kent planlaması, istihdam ve üretim gibi birçok alanda yol gösterici sonuçlar beklediklerini belirten Özdemir, "Antalya’nın geleceğini birlikte konuşmak, birlikte karar almak ve birlikte uygulamak zorundayız" ifadelerini kullandı.
12 Aralık 2025 Cuma - 12:54
Merkez Bankası Başkanı Karahan: "Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız"
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda alınan mesafeyi önemsediklerini belirtti. Karahan, "Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" dedi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), 2’nci Yüksek İstişare Konseyi toplantısını gerçekleştirdi. Ankara’da gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmalarını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan gerçekleştirdi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ise programa onur konuğu olarak katıldı. Toplantıda konuşan Karahan, Merkez Bankası olarak real sektörle çift yönlü iletişime önem verdiklerini ifade ederek, şubelerinde görev yapan uzman ekiplerin, 2013 yılından bu yana firmalarla, real sektör temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini belirtti. Karahan, "Makro ve mikrobiyatrilerden yaptığımız analizleri, saha görüşmelerinden elde ettiğimiz bilgilerle destekliyoruz. Elde ettiğimiz bilgileri hem karar alma süreçlerinde kullanıyoruz, hem de çeşitli sektörlerdeki durum ve yapısal sorunlar hakkında tespit yapma fırsatı buluyoruz. Bunları ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla paylaşıyoruz. Bu kapsamda 2025 yılında iki bin 500’den fazla firmayla, son 5 yılda da toplamda yaklaşık 15 bin firma ile görüştük. Bu sene bu iletişimi bir adım öteye taşımaya karar verdik. Bu doğrultuda para politikası ve makroekonomik görünüm adlı toplantılar yapmaya başladık. Birçok şehirde sanayi ve ticaret odalarıyla, esnaf odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler gerçekleştirdik. Yeni yılda da bu toplantılara devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" Yapılan çalışmalarda 3 temel öncelikleri olduğuna değinen Karahan, "Rezerv yeterliliğini sağlamak, KKM bakiyesini azaltmak ve fiyat istikrarını tesis etmek. Merkez Bankası net rezervlerinde 120 milyar dolardan fazla artış kaydettik. Geldiğimiz noktada Merkez Bankası rezervlerinin artık günlük bazda takip edilmediğini görüyoruz. Bu da bize piyasanın, rezervlerimizin belli bir yeterlilik seviyesine ulaştığını düşündüğünü söylüyor. Bildiğiniz gibi şartlı bir yükümlülük olan KKM hesaplarının bakiyesi 143 milyar dolara ulaşmıştı. Şu anda bu bakiyenin 1 milyar doların altına indiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu konuyu da başarıyla gündemden çıkarmış oluyoruz. Üçüncü ama en önemli önceliğimiz fiyat istikrarı. En önemli diyorum çünkü rezerv ve KKM konularının kök sebebi olan yüksek enflasyon, aynı zamanda vatandaşın alım gücünü ve yaşam standartını düşürüyor. Bu nedenle ilk olarak enflasyonu kontrol altına almayı hedefledik. Aldığımız tedbirlerle enflasyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladık. Daha sonra dezenflasyonu tesis ettik ve geldiğimiz noktada enflasyonun yüzde 31 seviyesine indiğini görüyoruz. Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Hem kısa dönem göstergeler hem de orta vadeli görünüm bize dezenflasyonun sürdüğünü ve süreceğini gösteriyor. Bu düşüşün kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Elbette bu dönemde uygulanan politikaların real sektör üzerine bir takım etkileri söz konusu. Ancak geldiğimiz noktada ekonomideki büyümenin kompozisyonun değişerek devam ettiğini görüyoruz. Bununla birlikte ciddi bir sektörel dönüşümün de gerçekleştiği açık. Fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte kalıcı ve genele yayılan refah artışına ulaşacağız" dedi. "Fiyat istikrarı demek faizlerin kalıcı olarak düşük olması demek" Fiyat istikrarının önemine değinen Karahan, açıklamalarına şu sözlerle devam etti: "Bildiğiniz gibi fiyat istikrarına giden yolda bazı maliyetler olabiliyor. Bu maliyetlere neden katlanılması gerektiğini anlatmak istiyorum. Sonrasında bugüne kadar enflasyonda yaşadığımız düşüşü nasıl sağladığımızı, bunun hangi kaynaklar aracılığıyla gerçekleştiğini anlatacağım. Bu aynı zamanda bize bundan sonraki düşüşün nasıl olacağı hakkında da bir fikir verecek. Son olarak kamuoyunda sık sık konuşulan faiz kararlarımız hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum. Burada hem vatandaş için hem real sektör için önemli olan, belirleyici olan piyasadaki faizler. Piyasadaki faizler ne zaman düşer? Piyasa faizleri Merkez Bankası’nın politika faizinden nasıl ve ne ölçüde etkilenir? Bu etki hangi unsurlara bağlıdır? Bu konuda bir değerlendirme yapacağım. Böylelikle kararlarımızı alırken göz önünde bulundurduğumuz bazı unsurları da vurgulayacağım. Merkez Bankamızın internet sitesini açtığınızda sol üst köşede şöyle bir ifade görürsünüz. Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu fiyat istikrarı konusu neden bu kadar önemli ki, temel amacı bu olan bir kurum kurulması gerekli görülmüş. Bir ülkenin refahı için fiyat istikrarı neden bu kadar kritik? Fiyat istikrarının önemini anlamanın yolu, fiyat istikrarı olmadığında yani yüksek enflasyon ortamında neyi kaybettiğimizi analiz etmekten geçiyor. Hepimiz dönem dönem yaşamışızdır. Bazı şeylerin kıymetini en iyi onu kaybettiğimizde anlarız. Bu nedenle önce yüksek enflasyonun maliyetini anlatarak başlamak istiyorum. Her şeyden önce yüksek enflasyon demek, alım gücünde düşüş demek. Ücretlerde yaşanan artışların refahı aynı ölçüde artıramaması demek, yaşam standartlarına yansımaması demek. Bunun yanında her ne kadar yüksek enflasyon dönem dönem yüksek büyüme ile birlikte görülse de aslında aynı zamanda istikrarsızlık demek. Yüksek enflasyon dönemlerinde büyümenin çok oynak olduğunu görüyoruz. Bazı dönemlerde çok yüksek olabilen büyüme takip eden dönemlerde yavaşlayabiliyor. Maliyet artışları da benzer şekilde hareket ediyor. Bu nedenle yüksek enflasyon dönemleri genelde öngörülebilirliğin son derece düşük olduğu dönemler. Bunun neticesinde de böyle dönemlerde uzun vadeli planların ve uzun vadede verimlilik artışı sağlayacak yatırımların yapılması zorlaşıyor. Dolayısıyla bu dönemler uzun sürdüğü takdirde ekonominin verimliliği düşüyor ve uzun vadeli potansiyeli de zarar görüyor. Fiyat istikrarını sağladığınızda ise aynı zamanda öngörülebilirliği tesis etmiş oluyorsunuz. Bunun yanında fiyat istikrarı demek faizlerin kalıcı olarak düşük olması demek ve finans sektörü tarafından uzun vadeli finansmanın uygun şartlarda sağlanabilmesi demek. Uzun vadeli finansman imkanı ve öngörülebilirlikle birlikte düşük enflasyon yatırım ortamında ciddi bir iyileşme sağlar. Bu iyileşme ile beraber uzun vadeli yatırımlar yapılabilir hale gelir. Ülkenin büyüme potansiyeli artar, büyüme sürdürülebilir hale gelir. Büyümenin getirdiği refah artışı toplumun birçok kesimi tarafından daha dengeli şekilde paylaşılabilir." "Özel tüketim büyümesinin dengelenmesi, ekonomideki büyüme için oldukça önemli" 2020 yılından sonra Türkiye’nin yeniden yüksek enflasyonla tanıştığına değinen Karahan, 5 yıllık süreçte enflasyonun ortalama olarak yaklaşık yüzde 45 olarak gerçekleştiğini ifade etti. Karahan, "Bu dönem aynı zamanda para politikasının gevşek olduğu, kredi maliyetlerinin düşük tutulduğu ve kredi miktarının da oldukça bol olduğu bir dönemdi. Yani yatırım yapmak isteyenin, finansmana ulaşmak isteyenin ne erişim ne maliyet açısından zorlanmayacağı bir ortamdı. Böyle bir dönemde yatırımların hızlanmasını beklersiniz. Ancak veriye baktığımızda fiyat istikrarı döneminde neredeyse yüzde 8’i bulan yatırım büyümesinin bu söz konusu dönemde hızlanmak bir yana yavaşladığını gördük. Bu son dönemin bir başka özelliği ise büyüme oranlarının fiyat istikrarı dönemine benzer olması. 2004-2019 yılları arasında ortalama yüzde 5.5 kadar büyüyen Türkiye ekonomisi, ondan sonraki 5 yılda da benzer oranda büyüdü. Peki yatırım büyümesi bu dönemde zayıfladı ise ekonomi nasıl aynı hızda büyümeye devam etti? Sorunun cevabı aslında özel tüketimde yatıyor. Fiyat istikrarı döneminde yıllık bazda yüzde 4.5 büyüyen özel tüketim, yüksek enflasyon döneminde yüzde 10 oranında ve neredeyse tarihi olarak en büyük seviyelerde büyüdü. Bu büyüme kompozisyonu çok sağlıklı değil. Verilere baktığımızda yüksek enflasyon döneminde yani 2020’den sonraki dönemde yatırımlar Yüzde 5.7 büyürken özel tüketim yüzde 10 oranında yani yatırımlardan çok daha yüksek oranda büyüyor. Üretim kapasitesinin bu hızla artmadığı bir ekonomide bu kadar hızlı özel tüketim büyümesi ancak ithalatla mümkün. Nitekim ekonomimizde de bunu gördük. 2023 başında cari açığın milli geliri oranı ithalattaki artış kaynaklı yüzde 5’i aştı. Fiyat istikrarını sağladığımızda bu büyüme kompozisyonunun geçmişte olduğu gibi düzeleceğini yani yatırım tüketim dengesinin çok daha sağlıklı seyredeceğini düşünüyoruz. Özel tüketim büyümesinin dengelenmesi ve büyüme kompozisyonunun iyileşmesi dezenflasyon için önemli olduğu kadar ekonomideki büyümenin dengeli olabilmesi için de oldukça önemli. Bildiğiniz gibi parasal sıkılaşmaya başlayalı iki yıldan fazla bir süre oldu. Geldiğimiz noktada büyüme kompozisyondaki dengelenmenin ne boyutta olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda baktığımızda yatırım büyümesinin yüzde 7,7 olduğunu özel tüketimdeki hızla artışında önemli ölçüde törpülendiğini görebiliriz. Ve tıpkı anlattığım gibi yatırım büyümesinin özel tüketimden daha hızlı olduğu ve dolayısıyla büyümenin daha sürdürülebilir olduğu bir görünüm elde etmiş olduk" ifadelerini kullandı.
12 Aralık 2025 Cuma - 12:52
Bakan Şimşek: "Enerji fiyatları ve ihracat cari dengeyi destekleyecek"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Enerji fiyatlarındaki olumlu görünüm ve ihracat performansımızın cari dengeyi desteklemesi bekleniyor" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından ekim ayı cari denge verilerini değerlendirdi. Bakan Şimşek, ekonomi yönetiminde elde kazanımları kalıcı hale getirmek için yapısal reformları kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini belirterek, şu ifadelere yer verdi: "Ekim ayında cari denge 0,5 milyar dolar fazla verdi. Yıllık cari açık 22 milyar dolar ile sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam etti. Altın hariç cari açık program döneminde belirgin şekilde iyileşti. Tasarruf tercihlerinde önemli yeri olan ve son dönemde fiyatı yükselen altın, artan dış ticaret açığında etkili oldu. Ekim ayında altın hariç cari denge 3,2 milyar dolar fazla verirken yıllık açık 2,6 milyar dolar gerçekleşti. Enerji fiyatlarındaki olumlu görünüm ve ihracat performansımızın cari dengeyi desteklemesi beklenirken elde ettiğimiz kazanımları kalıcı hale getirmek için yapısal reformları kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz."
12 Aralık 2025 Cuma - 12:42
Bakan Şimşek: "Ekim ayında cari denge 0,5 milyar dolar fazla verdi. Yıllık cari açık 22 milyar dolar ile sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam etti."
Bakan Şimşek: "Ekim ayında cari denge 0,5 milyar dolar fazla verdi. Yıllık cari açık 22 milyar dolar ile sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam etti."
12 Aralık 2025 Cuma - 12:20
Marmara Yüksek Teknoloji ve Makine İhtisas OSB’de doluluk oranı yüzde 90’ı aştı
Balıkesir’in Bandırma ilçesinde kurulumu devam eden Marmara Yüksek Teknoloji ve Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB), kısa sürede önemli ilerleme kaydederek yüzde 90’ın üzerinde doluluk oranına ulaştı. OSB’nin tamamlanmasıyla birlikte yaklaşık 187 üretim tesisi ve 10 binin üzerinde istihdam oluşturulması hedefleniyor. OSB Yönetim Kurulu Başkanı Menderes Akar, bölgede yürütülen çalışmalar ve hedeflere ilişkin açıklamalarda bulundu. Akar, makine, otomotiv, savunma sanayi, enerji, bilişim, medikal, uydu, havacılık, kalıp ve elektronik gibi pek çok stratejik sektörde faaliyet gösterecek firmaların Marmara OSB’ye yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Akar açıklamasında, "Marmara OSB, Türkiye’nin stratejik üretim üssü olacak. Bölgemizi sadece üretim alanı olarak değil, aynı zamanda bilim ve teknolojinin merkezi hâline gelecek bir Ar-Ge üssü olarak tasarlıyoruz." ifadelerini kullandı. Akar, bölgenin her geçen gün daha fazla yatırımcı çektiğini belirterek, "Sanayicilerimizle birlikte yüksek teknoloji üretimini, bilimi ve yenilikçiliği aynı çatı altında buluşturuyoruz. Bu vizyonla büyümeye devam ediyoruz" dedi. Teknokent projesi hazırlanıyor Marmara OSB’nin Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi iş birliğiyle hayata geçireceği Teknokent Projesi kapsamında Teknoloji Üretim Merkezi, Ar-Ge ve Test Merkezleri ile Kuluçka Merkezi kurulması planlanıyor. Atık yönetiminde sıfır tolerans: "Bir Evin Atığından Daha Azdır" Saha gezisinde basın mensuplarına fabrikaların çevre standartları hakkında da bilgi verildi. OSB Yönetimi, özellikle atık kontrolü ve çevresel denetimlerin en üst seviyede tutulacağını vurguladı. Başkan Menderes Akar, atık yönetimi konusunda son derece net bir duruş sergilediklerini ifade ederek şu açıklamada bulundu: "Firmalar atıklarını rastgele atamayacak. Evde yağ atarsınız ama burada atamazsınız. Her fabrika kendi atık ayrıştırma tesisine sahip olmak zorunda. Atık çıkışları elektronik sensörlerle takip edilecek. Gerektiğinde uzaktan müdahale edebileceğimiz bir sistem kuruyoruz. Bu bölgedeki fabrikaların atığı, tabiri caizse bir evin atığından daha az olacak. Uluslararası standartlara uyum zorunlu; özellikle ihracat hedefleyen firmalar için karbon ayak izi kriterleri kritik önem taşıyor" dedi. Yenilenebilir enerji Marmara OSB’de yeşil enerji kullanımı öncelikli hedeflerden biri. Yönetim, OSB’deki tüm fabrikaların çatılarına güneş enerjisi sistemleri kurulabilmesi için gerekli yasal altyapının tamamlandığını duyurdu. Akar "Kendi enerjisini üreten, çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir sanayi bölgesi olmak istiyoruz. Bu vizyonla ilerliyoruz." açıklamasında bulundu. Akar, yabancı yatırımcıların bölgeye olan ilgisinin arttığını belirtti. Bir Alman firmanın OSB’de yer aldığını, ayrıca farklı ülkelerden yatırımcılarla görüşmelerin sürdüğünü ifade etti. Yatırımcı sürecindeki işleyiş hakkında da bilgi veren Akar:"Biz bir anlamda belediye gibi çalışıyoruz. Altyapıyı hazırlıyoruz, arsaları planlıyoruz. Ön tahsiste bölgemizin yüzde doksanı doldu. Yatırımcıya arazi tahsis edildikten sonra süreler belirli: Ruhsat için 1 yıl, gerekirse +1 yıl uzatma, ardından 2 yıllık üretim süreci. Toplam 4 yıl içinde üretime geçilmezse, bakanlık devreye giriyor ve ciddi yaptırımlar uygulanıyor." dedi. OSB içerisinde ada ve yol hafriyatlarının büyük kısmının tamamlandığı, atık su ve içme suyu hatlarının, doğalgaz ve elektrik altyapılarının ise büyük oranda tamamlandığı bildirildi. Yol ve aydınlatma çalışmalarının da devam ettiği belirtildi. Akar, "Yol medeniyettir sözünün sahadaki karşılığını görüyoruz. Beton yol uygulamalarımız ve sokak aydınlatmalarımızla bölgemiz modern, düzenli ve dinamik bir kimliğe kavuştu."ifadelerini kullandı. 30 parselde tahsis gerçekleşti Altyapısı tamamlanan 30 sanayi parselinin tahsisi gerçekleştirildi. Bu parsellerden 17’sinin inşaat ruhsatını aldığı, 16’sında ise fabrika inşaatlarının başladığı açıklandı. Fabrikaların 2026 yılı içerisinde üretime geçmesi hedefleniyor. Akar,"2026’da üretime başlayacak tesislerimizle birlikte Marmara OSB güçlü bir üretim ekosistemine dönüşecek. Yeni fabrika yatırımlarıyla büyüme süreci hız kesmeden devam edecek." dedi. 2 milyar dolar ihracat hedefi Tam kapasiteye ulaşıldığında Marmara OSB’nin yıllık 2 milyar dolar ihracat hedeflediği bildirildi. Menderes Akar, ihracat vizyonuna ilişkin, "Attığımız her adım Türkiye’nin yüksek teknoloji vizyonu açısından büyük önem taşıyor. Ülkemizin üretim gücünü dünyaya taşıyan, katma değer kazandıran bir sanayi modeli oluşturuyoruz "şeklinde konuştu.
12 Aralık 2025 Cuma - 12:13
KTO’da uluslararası öğrenciler ile Kayseri firmaları bir araya geldi
Kayseri Ticaret Odası (KTO), şehrin iş dünyası ile uluslararası gençleri bir araya getiren Uluslararası Öğrenci-Firma Buluşmaları Etkinliği’nin ikincisini gerçekleştirdi. Erciyes Üniversitesi ve Kayseri Üniversitesi’nde eğitim gören 72 uluslararası öğrenci, 33 farklı ülkeyi temsilen etkinlikte yer aldı. Kentin birçok sektöründen 37 firmanın katıldığı organizasyonda, öğrenciler ve firmalar arasında yoğun bir görüşme trafiği yaşandı. Etkinlik sonunda toplam 637 birebir görüşme kaydedildi. Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada gençlerin Kayseri’nin ihracat vizyonu için önemli bir güç olduğunu vurguladı. Gülsoy, uluslararası öğrencilerin firmalar için yalnızca bir stajyer ya da aday çalışan değil, aynı zamanda yeni pazarlarla Kayseri arasında köprü olabilecek büyük bir fırsat sunduğunu belirtti. Başkan Gülsoy konuşmasında, özellikle Kayseri’nin ‘Gençlik-İhracat’ vizyonu vurgusunu öne çıkararak şunları söyledi; "Gençlerimiz buraya eğitim amacıyla geldiler; bir kısmı mezun olunca ülkelerine dönecek, bir kısmı Türkiye’de kalacaklar. Her iki yol da firmalarımız için büyük bir avantajdır. Ülkelerine dönen gençler gönüllü ihracat elçilerimiz, burada kalanlar ise dış ticaret ekiplerimizde adeta ihracat akıncılarımız olabilir. Bu süreç, hem firmalarımız hem gençlerimiz için kazan-kazan mantığıyla ilerleyen gerçek bir fırsattır." "Kayseri güçlü bir üretim şehridir" diyen Başkan Gülsoy, "Ancak güçlü üretimin yanında yeni kanallara, yeni pazarlara ve yeni akıllara ihtiyaç vardır. Uluslararası öğrencilerimiz tam da bu noktada firmalarımız için yeni bir yön ve yeni bir kapı açıyor. Kendi ülkelerinin dilini, kültürünü ve ticaret yapısını bilen bu gençler; firmalarımıza ihracat yolculuğunda eşsiz bir avantaj sağlıyor" dedi. Gülsoy, Kayseri Ticaret Odası’nın üniversitelerle birlikte yürüttüğü ‘Üretimde ve İhracatta Dönüşüm Programı’ sayesinde genç yeteneklerle sektörlerin ihtiyaçlarının buluşturulduğunu da ifade ederek, "Gençlerimizi bir öğrenci olarak değil, bir yol arkadaşı olarak görüyoruz. Cesaretleri, kültürel birikimleri ve vizyonları Kayseri için çok değerli. Firmalarımızla kuracakları her bağ, yeni pazar kapılarını ve yeni iş fırsatlarını beraberinde getirecektir" ifadelerini kullandı. Global Talent Kayseri - Uluslararası Öğrenci-Firma Buluşmalarında üniversitelerde eğitim gören 72 uluslararası öğrenci ile 37 firmanın dış ticaret, ihracat ve pazarlama birimlerinden temsilcilerle yer aldı. Yapılan birebir görüşmeler, dış ticaret, pazarlama, müşteri ilişkileri ve ülke pazarları hakkında karşılıklı bilgi alışverişine sahne oldu. Görüşmeler, firmaların hedef pazarları ve öğrencilerin dil-ülke-sektör bilgilerine göre önceden yapılan eşleştirmelere dayalı olarak yürütüldü. Tunus’ta bayilik süreci, yeni dış ticaret ekibi ve fabrika ziyaretleri Etkinliğin öne çıkan çıktılarından biri de somut bir başarı örneğiyle dikkat çekti. Geçtiğimiz Mayıs ayında düzenlenen ilk ‘Global Talent Kayseri’ buluşmasında tanıştığı uluslararası öğrenciyle iletişimini sürdüren bir Kayseri firması, Tunus’ta bayilik süreci başlattığını açıkladı. Firma yetkilileri ayrıca, bu etkinlikte tanıştıkları öğrencilerle görüşmeleri sürdürdüklerini, 15 kişilik yeni bir dış ticaret ekibi kurma aşamasında olduklarını ve tüm öğrencileri fabrikalarında birebir değerlendirme görüşmeleri için davet ettiklerini belirtti. Bu örnek, etkinliğin yalnızca tanışma ve ağ kurma platformu değil; aynı zamanda somut iş birliklerinin ve sürdürülebilir ihracat hamlelerinin başlangıç noktası olabileceğini gözler önüne serdi. Etkinliğe katılan öğrenciler, görüşmelerin kendileri için son derece faydalı olduğunu, birçok firma ile doğrudan temas kurma fırsatı bulduklarını belirterek Kayseri Ticaret Odası’na teşekkür etti. Öğrenciler, Kayseri Ticaret Odası’nın bu tür organizasyonlarla hem şehre hem de genç yeteneklere önemli fırsatlar sunduğunu ifade ederek, etkinliğin kariyer hedeflerine yön verme konusunda büyük katkı sağladığını ifade etti. Firma temsilcileri ise bu tür buluşmaların dış ticaret yapma konusunda çok değerli olduğunu vurgulayarak, etkinlikte birçok öğrenciyle kayıt aldıklarını ve bu başvuruları ihracat süreçlerinde değerlendireceklerini belirtti. Firmalar, Kayseri Ticaret Odası’nın sağladığı bu platform sayesinde yeni pazar araştırmaları, yabancı dil desteği ve ülke bazlı ticari temaslar açısından somut kazanımlar elde ettiklerini belirterek organizasyondan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
12 Aralık 2025 Cuma - 12:08
EPDK, yükümlülüklerini yerine getirmeyen 5 şirketin önlisansını iptal etti
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), önlisans süresi içinde projelerinde gerekli ilerlemeyi göstermeyen Akfen Elektrik Enerjisi Toptan Satış AŞ, Powergy Elektrik Enerjisi Üretim AŞ, YBT Enerji Elektronik İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ, Call Enerji AŞ ile Ral Enerji AŞ’nin süre uzatımı taleplerini reddederek, söz konusu izinleri iptal etti. Depolamalı elektrik üretim tesisi olarak bilinen ve rüzgar ve güneş enerji santrallerinin büyük ölçekli enerji depolama üniteleri ile birlikte kurulmasına ilişkin düzenlemeler sonrası Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 19 Kasım 2022’de başvurular alınmaya başlanmış, bu kapsamda rüzgar ve güneş enerjisine dayalı üretim tesisleri ile depolama ünitelerinin birlikte kurulması amacıyla 33 bin megavat kapasite için önlisans verilmişti. Verilen önlisanslar kapsamında, yatırımcıların önlisans süresi içerisinde yatırıma başlayabilmesi için gerekli izin ve onayları tamamlayarak üretim lisansı başvurusunda bulunmaları gerekiyor. Söz konusu önlisansların süreleri, projenin kurulu gücüne göre 30 ila 36 ay arasında değişiklik gösteriyor. 33 bin megavat gücündeki 678 önlisans EPDK tarafından titizlikle takip ediliyor EPDK; tarafından verilen önlisans sürelerinin sonunda yatırımcılar üretim lisansı aşamasına geçerek sahada yatırım sürecine başladı, 29 megavat kurulu gücündeki ilk depolamalı güneş santrali de işletmeye alınarak üretime başladı. Bu süreçte önlisans yükümlülüklerini tamamlayamayan projelerin sahipleri de gerekçeleriyle birlikte süre uzatımı talebiyle EPDK’ya başvuruda bulundu. Söz konusu süre uzatım başvuruları EPDK tarafından titizlikle incelenerek sonuçlandırılmaya başlandı. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen 5 şirketin önlisansı iptal edildi Yapılan inceleme ve değerlendirmelerde önlisans süresi içinde projelerinde gerekli ilerlemeyi göstermeyen Akfen Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş., Powergy Elektrik Enerjisi Üretim A.Ş., YBT Enerji Elektronik İnşaat Sanayi Ve Ticaret A.Ş., Call Enerji A.Ş., Ral Enerji A.Ş.’nin toplam 168 Megavat kurulu gücündeki 5 adet önlisansında yapılan süre uzatımı başvuruları reddedilerek önlisansları iptal edildi. Konuyu değerlendiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz; 29 Megavatlık depolamalı güneş enerjisi santralinin işletmeye alındığını, 611 megavatlık depolamalı yatırımın da üretim lisansını aldığını hatırlatarak bugün sahada yaklaşık 500 milyon dolarlık yatırımın olduğunu ve bu rakamın 20-25 milyar dolar düzeyine ulaşacağını vurguladı. EPDK Başkanı Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: "Depolamalı yatırımlar Türkiye’nin enerji dönüşümünün omurgasıdır; yenilenebilir enerji hedeflerimize ulaşmak için vazgeçilmezdir. Bu kapsamda tüm önlisans sahibi yatırımcıların gecikmeksizin yükümlülüklerini yerine getirmesini, projelerin de hızla sahaya yansımasını bekliyoruz. Kimsenin Türkiye’ye vakit kaybettirmeye hakkı yok. İzin süreçlerini aksatan, sektörümüze zaman kaybettiren ve gerçek bir yatırım iradesi ortaya koymayan şirketlere asla müsamaha göstermeyiz. Bugün aldığımız kararın, önlisans sahibi tüm yatırımcılara net bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte ağır davranan, bahane peşinde koşan, gerekli sorumluluğu almayan kaybeder."
12 Aralık 2025 Cuma - 12:04
Başkan Öztürk: "Şehrimizin üretim kabiliyeti büyük fırsatlar sunuyor"
Güçlü üretim altyapısıyla ülkemizin en önemli ihracatçılarından olan Konya’nın özellikle makine ve takım tezgahları sektöründeki başarısının önemli olduğunu söyleyen Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, "Konya’nın makine üretim kabiliyeti, küresel alanda sektörümüz için stratejik fırsatlar oluşturmaktadır" dedi. Konya Ticaret Odasında (KTO) Meslek Komiteleri ile istişare toplantıları devam ediyor. Sektörlerin sorunlarının ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı istişare toplantıları kapsamında 37. Makine ve Takım Tezgahları İmalatı Meslek Komitesi ile istişare toplantısı gerçekleştirildi. Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen istişare toplantısına Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk başkanlık ederken, toplantıda sektörün sorunları ele alındı, üyelerin öneri ve talepleri dinlendi. Konya’nın üretim çeşitliliği fırsatlar sunuyor Makine imalat sanayinin Türkiye’nin en rekabetçi sektörlerinden biri olduğunu belirten Başkan Öztürk, Konya’nın bu alandaki gücüne dikkat çekti. Takım tezgahları özelinde Türkiye’nin; Avrupa’nın en büyük 6’ncı, dünyanın en büyük 14. üreticisi konumunda olduğunu ifade eden Başkan Öztürk, "Güçlü üretim altyapısıyla ülkemizin en önemli ihracatçılarından olan şehrimiz ise, Türkiye’nin toplam makine ihracatında yüzde 10’un üzerinde pay almaktadır. Konya’da özellikle; takım tezgahları, işleme makineleri, tarım makineleri, endüstriyel üretim hatları, otomasyon sistemleri gibi alanlarda güçlü bir sanayi altyapısı bulunmaktadır. Konya makine sektörü; 160’tan fazla ülkeye ihracat yapmakta, teknolojik dönüşüme açık, Ar-Ge yatırımları artan, Avrupa standartlarında üretim kabiliyetine sahip bir yapı sergilemektedir. Sektördeki küresel dönüşüm, Konya’nın makine üretim kabiliyetiyle birleştiğinde sektörümüz için stratejik fırsatlar oluşturmaktadır" dedi. "Komite olarak sektörün sorunlarına çözüm arıyoruz" KTO 37. Hizmete Yönelik Makine ve Takım Tezgahları İmalatı Meslek Komitesi Başkanı Mustafa Emrah Elmalı da yaptığı konuşmada, komite olarak yürüttükleri faaliyetlerler hakkında biilgiler verdi. Sektörel sorunlara çözüm aradıklarını dile getiren Elmalı, yürüttükleri çalışmalara verdikleri destekten dolayı KTO Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyelerine teşekkür etti. Konuşmaların ardından KTO üyelerine söz verilerek, sektörlerinde yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri dinlendi, sektörün geleceği konusunda istişarelerde bulunuldu.
12 Aralık 2025 Cuma - 11:56
MSKÜ’de Bin 434 öğrenci İŞKUR gençlik programıyla iş hayatına ilk adımını attı
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile Muğla İŞKUR’un ortak yürüttüğü 2025-2026 Eğitim Öğretim Yılı İŞKUR Gençlik Programı, bu yıl rekor bir katılıma sahne oldu. Tam 1.434 öğrenci, hem gelir elde edecekleri hem de profesyonel becerilerini geliştirecekleri programda görev almaya başladı. Gençlere iş gücü piyasasına daha güçlü hazırlanma, çalışma disiplini kazanma, iletişim ve problem çözme becerilerini geliştirme gibi kritik alanlarda büyük fırsatlar sunan program, üniversite öğrencileri için adeta "erken kariyer laboratuvarı" niteliği taşıyor. Üç alanda görev: Kampüs, idare ve akran danışmanlığı Program kapsamında öğrenciler, üniversitenin farklı birimlerinde kısmi zamanlı olarak üç temel alanda destek veriyor: Sürdürülebilir kampüs faaliyetleri Öğrenciler, çevre dostu uygulamaların yaygınlaşması, ekolojik dengenin korunması ve sürdürülebilirlik kültürünün güçlendirilmesi için çeşitli projelerde aktif görev alıyor. Bu çalışmalar, gençlere hem çevre bilinci kazandırıyor hem de proje yönetimi ve ekip çalışması gibi profesyonel becerilere ciddi katkı sağlıyor. İdari birim faaliyetleri Üniversitenin idari yapısında görev alan öğrenciler, kurumsal işleyişi yakından tanıma fırsatı buluyor. Planlama, organizasyon ve bürokratik süreçlere dair edindikleri deneyim, mezuniyet sonrası kariyer yolculuklarında büyük avantaj oluşturuyor. Akran danışmanlığı Yeni başlayan öğrencilere rehberlik eden akran danışmanları, üniversiteye uyum sürecinde kritik rol üstleniyor. Bu görev, gençlerde liderlik, empati ve iletişim becerilerinin gelişmesine doğrudan katkıda bulunuyor. Gençlere hem deneyim hem güvence: Eğitimle uyumlu gelir desteği Program, öğrencilerin eğitim hayatlarını aksatmadan düzenli gelir elde etmelerini sağlıyor. Aynı zamanda çalışma disiplini, sorumluluk duygusu ve kariyer yönelimi geliştirmeleri için güçlü bir altyapı sunuyor. Geleceğe güçlü bir yatırım İŞKUR Gençlik Programı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencilerine yalnızca bir çalışma alanı değil; kişisel gelişim, profesyonel yönelim, mezuniyet sonrası güçlü bir kariyer başlangıcı için önemli bir fırsat sunuyor. Bu program sayesinde öğrenciler, üniversite yıllarında edindikleri deneyimleri mezuniyet sonrasında bir adım önde olmak için kullanabilecek.
12 Aralık 2025 Cuma - 11:34
Aydın’ın Kasım ayı ihracatı geriledi
Aydın’ın Kasım ayında yüzde 3,3 gerileyen ihracatı, bölge genelindeki düşüş trendine eşlik ederken kent 11 aylık dönemde yakaladığı yüzde 5’lik artışla yılı pozitif tabloda sürdürdü. Ege Bölgesi’nin önemli ihracat merkezlerinden biri olan Aydın, Kasım ayında hanesine yazdırdığı 176 milyon dolarlık ihracat ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3’lük düşüş yaşadı. Ancak Ocak-Kasım döneminde yüzde 5’lik artış yakalayarak 1 milyar 746 milyon dolarlık ihracata ulaşan Aydın, yılı genel tabloda artıda götürmeyi başardı. Ege İhracatçı Birlikleri’nden paylaşılan verilere göre, Aydın’ın kasım ayı performansındaki kayıp bölge genelindeki düşüş trendiyle paralellik gösterirken, özellikle İzmir, Manisa ve Denizli’deki gerilemeler Ege’nin toplam ihracatını aşağıya çekti. Aydın’ın kasım ayında yaşadığı yüzde 3,3’lük düşüş bu tabloya eklenince, bölgenin toplam ihracatı 3 milyar 700 milyon dolardan 3 milyar 400 milyon dolara geriledi.
12 Aralık 2025 Cuma - 11:04
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Ekim ayında yıllıklandırılmış cari açık 22 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Cari denge temmuz, ağustos ve eylül aylarından sonra ekim ayında da fazla vermiştir. Ekim ayında yıllıklandırılmış cari açık 22 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, sürdürülebilir cari açık patikasında ilerleyiş sayesinde makro finansal istikrarın, rezerv birikimi ve güçlü ekonomik görünüm ile güçlenmeye devam ettiğini ifade ederek, "Mal ihracatı ve hizmet gelirlerinin destekleyici rolüyle cari denge temmuz, ağustos ve eylül aylarından sonra ekim ayında da fazla vermiştir. Ekim ayında yıllıklandırılmış cari açık 22 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Küresel ekonomide jeopolitik gerilimlerle daha da derinleşen çok boyutlu sınamalara rağmen Türkiye ekonomisi dengeli ve dayanıklı görünümünü korumaktadır. Enflasyondaki düşüş TL’ye duyulan güveni pekiştirirken, artan rezervlerimiz ve iyileşen risk primimiz (CDS) sayesinde dış finansal maliyetlerimiz düşmektedir. Önümüzdeki dönemde iş yapma kolaylığını güçlendirecek ve yatırımcı güvenini artıracak düzenlemelerin yanı sıra uygulayacağımız yapısal reformlarla birlikte üretime ve istihdama pozitif katkı veren uluslararası doğrudan yatırımların hızlanmasını amaçlıyoruz. Yüksek katma değerli üretimi önceleyen sanayi politikalarımızın katkısıyla dış ticaret yapımızı daha rekabetçi hale getirerek mal ve hizmet ihracatımızı artırmayı, verimlilik artışlarını odağına alan bir büyüme modeliyle vatandaşımızın refahını kalıcı olarak yükseltmeyi hedefliyoruz" ifadelerine yer verdi.
12 Aralık 2025 Cuma - 10:53
Tescilli Akçadağ halısı, ABD ile Uzak Doğu’ya ihraç ediliyor
Malatya’nın Akçadağ ilçesinde bin bir emekle üretilen coğrafi işaret tescilli Akçadağ halısı, ABD ile Uzak Doğu’ya ihraç ediliyor. Deprem bölgesi Malatya’da üretim kesintisiz sürerken el sanatları arasında önemli bir yere sahip olan el dokuması halı üretimi Akçadağ ilçesinde Halk Eğitim Merkezi’ne bağlı kurslarda devam ediyor. Kursiyerlerin ilmek ilmek dokuduğu Akçadağ halıları hem kent ekonomisine katkı sağlıyor hem de bölgenin kültürel mirasını yaşatıyor. Büyük emek ve sabırla üretilen halıların ilçeye önemli katma değer sağladığı belirtilirken, geleneksel bir kültürün yaşatılması açısından da çalışmaların büyük önem taşıdığı ifade ediliyor. Kursiyerlerden Sultan Döğer halı dokumayı çok sevdiğini belirterek, "Hem meslek öğreniyoruz hem de para kazanıyoruz. Ürünlerin ihracata gitmesi bizi çok sevindiriyor" dedi. Usta öğretici Sema Düz ise mesleğini yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğünü ifade ederek, " Öğrenciler halıyı hem evde hem kursta dokuyor. Genellikle kök boyalı yün halılar üretiyoruz, desenlerimiz yöresel. Bu meslek babaannelerimizden kalan bir miras. Ben de babaannemin mesleğini devraldım ve zevkle sürdürüyorum. Yeni nesillere hem maddi hem manevi katkı sunarak bu sanatı aktarmaya çalışıyorum" ifadelerini kullandı Akçadağ Halk Eğitimi Merkezi Müdürü İbrahim Karaçelik de ilçede halıcılığın özellikle Kürecik ve Ören beldelerinde geçmişten gelen bir ünü bulunduğunu belirterek, "Değişen yaşam şartlarıyla bu gibi geleneksel sanatlar kaybolmaya yüz tuttu. Biz de bu sanatın yaşatılması için çaba gösteriyoruz. Coğrafi işaretli Akçadağ halısının, Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ortak komisyonunca kabul edilmesi için teklifimizi sunduk. Kabul görmesi halinde kursların açılması daha kolay olacak ve üretim artacak" dedi. Karaçelik, ilçe merkezi ve Ancar Mahallesi’nde iki ayrı kursla halı dokuma faaliyetinin sürdüğünü, toplam 24 kursiyer ve 2 usta öğreticiyle üretime devam ettiklerini belirterek, Akçadağ halılarının özellikle Amerika ve Japonya’ya aracı firmalar aracılığıyla ihraç edildiğini ve turistik bölgelerde de satışa sunulduğunu söyledi.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder