Yerel Haberler
Trabzon
Emrah Eren: "Türk futbolunda liyakat sorunu var" 17 Kasım 2024 Pazar - 13:19:00 Trabzonspor’un eski futbolcusu Emrah Eren, bordo-mavili kulübün değerinin, formasını giydiği diğer takımların çok üzerinde olduğunu söyledi. Eren, Türk futbolunda liyakat sorununun olduğunu vurgulayarak, Trabzon’a giden her oyuncunun formanın hakkını vermesi gerektiğini belirtti. Trabzonspor’da 2003-2006 yılları arasında forma giyen ve 83 maça çıkan Emrah Eren, Süper Lig’de Konyaspor, Giresunspor, Galatasaray, Denizlispor, Gaziantepspor, Malatyaspor, Adanaspor, İstanbulspor, Kocaelispor, Çaykur Rizespor ve Akhisar gibi kulüplerde 450’nin üzerinde maça çıktı. Eren, 61 Derece Dergisi’nin ikinci sayısına verdiği röportajda kariyeri ve Trabzonspor ile ilgili açıklamalarda bulundu. "Trabzonspor’un değeri diğer kulüplerin üzerinde" Bordo-mavili kulübün kendisi ve ailesi için her zaman diğer kulüplerin üzerinde bir değere sahip olduğunu belirten Emrah Eren, "Forma giydiğim her kulüpten çok şey öğrendim ve hepsinin benim için ayrı bir yeri var. Tabiri caizse, her birinin sayesinde ailemize ekmek götürdük, bu yüzden sonsuz saygım ve sevgim var. Ancak Trabzonspor’un benim için değeri, diğer kulüplerin çok üzerinde" dedi. Futbol kariyerinde önemli başarılar elde ettiğini belirten Eren, "Şükürler olsun ki Türkiye’de şampiyonluk yaşamış takımlarda da, alt sıralarda mücadele eden takımlarda da oynama fırsatım oldu. Allah bana özel yetenekler verdi. Kanat oyuncusu olarak süratliydim, adam geçme yeteneğim yüksekti ve orta yapabilme kabiliyetim vardı. Bu yeteneklerimi sahada kullanma şansım oldu. Ancak kariyerimde çok sık ağır sakatlıklarla karşılaştım. Trabzonspor’da üç kez A Milli Takıma çağırıldım ama her seferinde sakatlık yaşadım. Yurt dışından transfer tekliflerim oldu ama bazen yanlış kararlar verdim. Sonuç olarak, iyi işler yaptığımızı düşünüyorum. Allah’a şükürler olsun ki, o kulüplerden talep gördük" ifadelerini kullandı. "İyi ki Trabzonsporlu Emrah Eren olmuşum" Galatasaray’da kötü bir tecrübe yaşadığını vurgulayan Emrah Eren, "UEFA kupasını kazanan Galatasaray takımında genç yaşta gittiğim için yer bulamamıştım, bu da benim için kötü bir tecrübe oldu. Fuat Hoca, beni geleceğe yönelik planları doğrultusunda takımda görmek istiyordu ama ben kulübede oturmayı asla kabullenemeyen bir oyuncuydum. Bu nedenle, sözleşme uzatılacağı zaman Galatasaray’dan ayrılıp Kocaelispor’a imza attım. Kocaelispor o dönemde çok iyi bir takımdı ve burada müthiş bir sezon geçirdim. İki kez Avrupa karmasına seçildim. Sezon sonunda Trabzonspor ve Fenerbahçe benimle ilgilendi. Galatasaray’daki tecrübelerimden dolayı Fenerbahçe’ye gitmekten korkuyordum. Trabzonspor’a gitmekten de endişeliydim. Eski Trabzonspor oyuncularının kaybettikleri maçların ardından yaşadıkları zorlukları duymuştum ve taraftarın tepkisinden korkuyordum. Ama sonra Trabzonspor’un bana karşı olan samimiyetini ve beni ne kadar istediğini gördüm. O dönemde Özkan Hoca’nın başkanlığında Trabzonspor’a imza attım. İyi ki de atmışım; iyi ki Trabzonsporlu Emrah olmuşum" diye konuştu. "Trabzonspor’u o kadar sevdik ki" Trabzonspor’da iki sezon geçirdikten sonra sözleşmesinin bittiğini söyleyen Emrah Eren, o dönemde kontrat yenileme görüşmeleri yapacaklarını belirterek, "Ancak rahmetli Özkan Sümer’in ardından yeni bir yönetim gelmişti. İsimlerini vermek istemiyorum ama o yönetim bana göre tecrübesizdi ve yetersizdi. Bu durum beni gerçekten çok kırdı. Trabzonspor’da kalmak isteyen biri olarak çok zorlu bir dönem geçirdim. O sırada Galatasaray beni sürekli arıyordu, telefonlarım hiç susmuyordu. Yurt dışından da teklifler geliyordu ama ben Trabzonspor’da kalmak istiyordum. Fakat iki yönetici beni gerçekten çok kırdı ve o yüzden o gün sinirle Galatasaray’a gitmek için harekete geçtim" şeklinde konuştu. "Trabzon’da formanın hakkını vereceksin" "Trabzonspor’a gelirken, ilk duyduğum şeylerden biri, Trabzon’da mağlup olduğunuzda dışarı çıkmanın zor olduğuydu" diyen Emrah Eren, "Ama ben Trabzon’a gittiğimde, insanların gerçekten sahada formanın hakkını verdiğinizde sizi ne kadar sevdiğini deneyimledim. Orada kendimi aileden biri gibi hissettim. Trabzonspor taraftarı benim için bambaşka; gerçekten benim ailem gibidir. Bir yere gittiğimde, biri ’Galatasaraylı Emrah’ dediğinde, hemen kızan Trabzonsporlu taraftarlar olurdu. Onlar beni ’Trabzonsporlu Emrah’ olarak gördüler ve bu benim için çok büyük bir duygu. Yıllar geçmesine rağmen, ben Trabzonspor’dan ayrıldığımda bile bu sevgiyi hissetmek, onların bizi ailelerinden biri gibi görmesinden kaynaklanıyor. Onlar bizi ne kadar seviyorsa, biz de onları o kadar seviyoruz" ifadelerini kullandı. "Trabzonspor ikinci yarıdan sonra iyi bir ivme yakalayacaktır" Trabzonspor’u takip ettiğini belirten Emrah Eren, "Trabzonspor’un bu sezon bazı maçlarını izledim, özellikle Beşiktaş maçını. Açıkçası, oyunu pek beğenmedim ve oyuncu performanslarını da çok iyi bulmadım. Ancak, Şenol Hoca’nın geldiği ilk maçta yaşananları dikkate alarak, onun çok başarılı olacağına inanıyorum. Şenol Hoca, Trabzonspor’da bunu defalarca kanıtladı. Hüseyin Çimşir, bizim futbolcu arkadaşlarımızdan biri. Onun da antrenörlük ve teknik direktörlükte büyük tecrübeleri var. Bu nedenle, Trabzonspor’a önemli katkılarda bulunacağına inanıyorum. Özellikle ikinci yarıdan sonra takımın iyi bir ivme yakalayacağını düşünüyorum, ancak bazı eksikliklerin olduğunu da belirtmeliyim" dedi. "Teknik direktörlük konusunda hiç bir beklentim yok" Emrah Eren, teknik direktörlük hedefleriyle ilgili ise şunları söyledi: "Antrenörlük kurslarına gidiyorum, en son UEFA kursuna katıldım. Bu kursta gelecekle ilgili planlarımı paylaştım. Arkadaşlarımın ve eğitimcilerin önünde, ’Ben gelecekte şunu, şunu, şunu yapmak istiyorum,’ dedim. İnanın, oradaki eğitimciler bile açıklamalarımdan etkilenmişti. Antrenörlerin bile atandığı bir ülkede benim antrenörlükten ve teknik direktörlükten hiç bir beklentim yok. Sistem değişirse, liyakatli insanlar bir yerlere gelirse, o zaman ben bu ülkede antrenörlük veya teknik direktörlük yapmak için elimden geleni yaparım ve tecrübelerimi genç arkadaşlarıma aktarmaya çalışırım. Ama şu an, dürüst bir şekilde, hak ederek başarılı olma şansımız yok. Kapıların çoğunun kapalı olduğunu görüyoruz. Şu anda Süper Lig’de veya 1. Lig’deki takımlara baktığımda, açıkçası antrenörlükten çok fazla beklentim yok." "Ülkemizde liyakat sorunu var" Tecrübeli futbolcuların teknik direktörlük teklifi almasının zor olduğuna vurgu yapan Emrah Eren, sözlerini şöyle tamamladı: "Süper Lig’de uzun yıllar oynamış biri olarak, benim gibi tecrübeli futbolcuların teknik direktörlük teklifleri alması oldukça zor. Sonrasında çok kısa bir dönem Ispartaspor’da çalıştım ama Türkiye’deki şartlar nedeniyle bu da yeterli olmadı. Liyakatin maalesef futbol dünyasında eksik olduğunu düşünüyorum. Özellikle arkanızda bir güç varsa, bu işte bir yere gelebiliyorsunuz; aksi takdirde dünyanın en iyi teknik direktörü değilseniz bu işin dışında kalabiliyorsunuz. Futboldan gelecek bir şeye fazla ihtiyacımız yok ama yıllarca emek vermiş futbolcuların bu şekilde dışarıda kalması üzücü. Türk futbolunun durumu ortada. Örneğin, Türk milli takımında oynayan 10 oyuncudan 8’i yurt dışından. Türkiye’de 80 milyondan yeterince futbolcu çıkmıyor. 3-4 milyon içinden futbolcu çıkıyor. Çünkü onları yetiştirenlerde liyakat var."
17 Kasım 2024 Pazar - 11:09 "Karadeniz çevresindeki ülkelerin atıklarıyla kirletiliyor" Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Coşkun Erüz, Karadeniz’in çevre ülkelerin atıklarıyla kirlendiğini belirterek, “Yılda yaklaşık 8 milyon ton plastik atık denizlere ve okyanuslara dökülüyor. Şu anda tam net bir bilgi yok ama 100 bin tonu bulan bir rakam da Karadeniz’e boşalıyor. Dolayısıyla bu hızla artan kirleticiler denizi hem fiziksel olarak kirletiyor hem kimyasal hem de biyolojik yapıyı değiştiriyor” dedi. Karadeniz, çevresindeki ülkelerden her yıl gelen yaklaşık 100 bin ton atıkla giderek kirleniyor. Katı atık ve mikroplastikler ile yoğun bir kirlilik tehdidi altında bulunan Karadeniz’de balık popülasyonu da etkileniyor. Konuyla ilgili Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Coşkun Erüz, Karadeniz’in bir iç deniz olduğunu belirterek, “Avrupa ve Asya’nın arasında sıkışmış bir iç deniz. Çevresindeki ülkelerin direk nehirlerinden ve karalardan direk boşaltılan atıklarla kirlenen bir deniz. Uzun yıllardır kirliliğe maruz kalan bir deniz. Çevre ülke hirlerden su girdisi olan Karadeniz bu ülkelerin atıklarıyla kirleniyor” diye konuştu. Yaklaşık 100 bir ton plastik atığın Karadeniz’e boşaldığını dile getiren Erüz, “1960’lardan 2000’lere kadar olan endüstriyel gelişmenin getirdiği büyük bir kirlilik yükü söz konusuydu ama ondan sonra işte Avrupa Birliği’nin uygulamaları, bizim ve diğer ülkelerin de uyumuyla birlikte endüstriyel kirleticiler azalmakla birlikte, yani fabrikasyon ve diğer etkilerle kirlilik azaldı. Son yıllarda artan petrol taşımacılığı kaynaklı olan petrol kirliliği Karadeniz’de etkin ama şu anda en çok etkili olan ve hızla artan plastik kirliliği. Bu plastikler dediğimiz işte bizim poşetimiz işte pet şişelerimiz gibi diğer plastik malzemeler olabileceği gibi örneğin bir kremin içerisinde bulunanlardan başlayıp daha büyük boyuta kadar giden mikro plastik dediğimiz gözle görülen ya da gözle göremeyen boyuttaki plastiğin küçük parçacıkları da yoğun bir şekilde hem atmosferden hem nehirlerden hem de karalardan denize boşalıyor. Her yıl çok hızlı bir şekilde bu oran artıyor. Yılda yaklaşık 8 milyon ton plastik atık denizlere ve okyanuslara dökülüyor. Şu anda tam net bir bilgi yok ama 100 bin tonu bulan bir rakam da Karadeniz’e boşalıyor. Dolayısıyla bu hızla artan kirleticiler denizi hem fiziksel olarak kirletiyor hem kimyasal hem de biyolojik yapıyı değiştiriyor. Taşıyıcı olan görevi gördüğü için bazen işte istenmeyen organizmaların bir bölgeden bölgeye taşınmasında da taşıyıcı rolü oynuyor. Dolayısıyla bu anlamda biyolojik olarak da ortamdaki ekosistemi olumsuz yönde etkileyen bir durum var. Bu anlamda baktığımızda Karadeniz evet insan etkisiyle hızlı bir şekilde maalesef kirleniyor. Bu kirlenen denizden biz hamsi palamut gibi balıklarımızı avladığımız bir deniz. Dolayısıyla kirlettiğimiz deniz aslında nihayetinde dönüp dolaşıp bize besin olarak geri dönüyor. Kirliliğe neden olan insanoğlu kirliliği azaltması gereken de yine insanoğlu” şeklinde konuştu. “Kirliliğin balık popülasyonu ve varlığı üzerinde bir büyük etkisi var” Karadeniz’deki kirliliğinin balık popülasyonu da etkilediğini kaydeden Erüz, “Fiziksel, kimyasal, biyolojik kirlilik o bölgede yaşayan balık popülasyonunu mutlaka etkiler. Özellikle bu kıyı dolguları ile birlikte balıkların yaşadığı kırsal bölgeler çok büyük tahribat var. Sığ su balıklarının yaşam ortamının ortadan kaldırılması büyük bir sıkıntı. Plastik ve diğer kirleticilerin denizdeki varlığı denizde bulunan canlıların etkilenmesine sebep olmaktadır. Örneğin palamut sadece Karadeniz’de yaşamıyor. Akdeniz, Ege’de de yaşıyor ve oradan Karadeniz’e göçüp geri gidiyor. Yine aynı şekilde lüfer benzer bir davranış gösteriyor. Hamsi Karadeniz içerisinde tur atıyor. Kuzeyden kirli bir bölgeye denk gelirse yumurtladığı bölgede kirliliğe maruz gelirse yumurtlama oranı azalıyor. Beslendiği dönemde ortamda bir kirliliğe bağlı besin azalması söz konusuysa o da ondan etkileniyor. Dolayısıyla kirlilik mutlaka balık popülasyonu etkiliyor ama kirliliğe bağlı ne kadar popülasyon değişti, küresel ısınmaya veya sıcaklık artışı ne kadar etkiliyor anlamında söylemek çok kolay değil. Detaylı bir çalışma gerektiriyor. Kirliliğin balık popülasyonu ve varlığı üzerinde bir büyük etkisi var. Balıkların özellikle belli türlerin daha baskın hale gelip bazı türlerin ise yavaş yavaş ortadan kalkma riski olduğunu söylemek mümkün” ifadelerini kullandı. Erüz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Deniz İzleme Programı kapsamında TÜBİTAK MAM tarafından yapılan mevsimsel izleme ölçümlerinde Trabzon kıyılarında su kalitesi orta ve kötü sınıf olarak belirlendiğini belirterek, bölgenin en kirli sularının bulunduğu Trabzon’da hem akarsu hem de kanalizasyonlardan kaynaklanan kirliliğinin kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.
Trabzon’un Çarşıbaşı ilçesi açıklarında somon kafesleri yırtıldı, oltasını alan sahile koştu
04 Nisan 2024 Perşembe - 14:33 Trabzon’un Çarşıbaşı ilçesi açıklarında somon kafesleri yırtıldı, oltasını alan sahile koştu Trabzon’un Çarşıbaşı ilçesi açıklarında bulunan somon kafeslerinin yırtıldığını duyan vatandaşlar oltasını alarak sahile akın etti. Trabzon’da bu sabah saatlerinde Çarşıbaşı ilçesi açıklarında kültür balığı yetiştiren çiftlikteki kafesler henüz bilinmeyen nedenle yırtıldı. Kentte su ürünleri ihracatı yapan şirket tarafından üretimi yapılan binlerce somon yırtılan kafes ağlarından çıkarak Karadeniz’e dağıldı. Dün yaşanan fırtınadan dolayı yırtıldığı ihtimali üzerinde durulan kafeslerden çıkan somonları duyan vatandaş ve balıkçılar sahile akın etti. Beşikdüzü’nden oltasını alarak Çarşıbaşı’na gelen Tamer Kayış, kafesin yırtıldığını duyunca oltasını alarak somon tutmaya geldiğini belirterek, “Bu bizim için vazgeçilmez bir hobi. Hayatımızdaki bütün stresleri burada atıyoruz. Hele de yakalarsak bambaşka oluyor. Çevremizdeki avcı arkadaşlar var onlar söyledi kafesin patladığını. Bizde duyunca oltamıza alarak geldik. Daha önce Arsin’de kafes patlamıştı. Oraya da gitmiştik ama fazla alamamıştık. O balıklar daha sonra Beşikdüzü’ne geldi. Bizde burada bol miktarda aldık. Ramazan’da iftar soframızı süslediler. Bugün haberi alan herkes buraya geldi. Böyle durumlarda sadece Trabzon’dan geldi Ordu’dan Samsun’dan bile gelenler oluyor” dedi. 45 km uzaklıktan geldi 45 kilometre uzaklıktan somon tutmak için Çarşıbaşı’na geldiğini vurgulayan Hakan Terzi ise “Nasibimiz varsa alacağız. Kafesi patladığını duyunca 45 kilometre uzaklıktan Çarşıbaşı’na geldim. İlla tutacağız diye bir şey yok. 1 saattir buradayım henüz oltaya vurmadı. Haberi duyan geliyor. Daha da çok kişi gelecek. Kürtün’e bile balık tutmaya gidiyoruz. Bu ayrı bir hastalık. Stres atmak için birebir. Tuttuğun zaman ayrı bir zevkli oluyor” şeklinde konuştu. “Bunları tutuyoruz helal etsinler” Denize dağılan somonlardan bir tanesini tutarak rızkını aldığını dile getiren Hasan Köse de, “Somon kafesleri patladığı diye Trabzon merkezden geldik. Geldiğim gibi rızkımı aldım. Allah rızkımızı veriyor. Kafesleri patlayan arkadaşlara geçmiş olsun. Bunları tutuyoruz helal etsinler. Duyan geliyor. 3 kişiydik şimdi herkes geldi. Allah herkese rızkını versin” ifadelerini kullandı.
Fındık ihracatı artış trendini yılın ilk çeyreğinde de sürdürüyor
04 Nisan 2024 Perşembe - 10:44 Fındık ihracatı artış trendini yılın ilk çeyreğinde de sürdürüyor Türkiye’den 2024 yılı Ocak-Mart döneminde 77 bin 309 ton karşılığı 605 milyon 865 bin 60 dolar olarak gerçekleşen fındık ihracatı ile miktarda yüzde 9 ve değerde yüzde 34 oranlı ihracat artışı yaşandı. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Fındık ve Mamulleri Sektör Komitesi Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk, 2024 yılı Ocak - Mart döneminde 107 farklı ülkeye fındık ihracatı yapıldığını belirterek en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülkenin ise sırasıyla Almanya, İtalya, Polonya, Fransa ve Hollanda olduğunu söyledi. Aynı dönemde Trabzon’dan 199 milyon 623 bin 391 dolar ihracat yapılarak bir önceki yıl aynı dönemine göre yüzde 7 artış yaşandığını kaydeden Arslantürk, 2024 yılına artışla başlayan fındık ihracatının mart ayında da artışın devam ettirildiğini ifade ederek, ümitlerinin yılın tamamını artışla kapatması olduğunu söyledi. 2024 yılı öngörülerinde küresel piyasalarda enflasyonun kısmi olarak düşmeye başlayacak olması ile ekonomi politikalarının da buna göre şekilleneceğini söyleyen Arslantürk, buna bağlı olarak talepte meydana gelecek artışların üretime ivme kazandıracak olması nedeniyle, bu durumun fındık ihracatına da olumlu yansıyacağından ümitli olduklarına değindi. Arslantürk, Türkiye’nin net döviz girdisi sağlayan ender tarımsal ihraç ürünlerden olan fındıkta, üretici ve ihracatçının maliyetlerinin düşürülmesi ve finansmana erişim imkanlarının iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Özellikle kaliteli ürün üretimi ve birim başına verimin artırılması açısından üreticinin şimdiden bahçelerde gerekli çalışma ve bakımı yapması için girdi maliyetleri ve özellikle gübre fiyatlarında üreticinin desteklenmesinin çok önemli olduğunu belirten Arslantürk, rakip ülkelerin üzerinde olan işçilik maliyetleri ve gübre fiyatları yönünden ivedilikle üreticiye gerekli desteğin verilmesini talep etti. Arslantürk, Türkiye’de seçim atmosferinin sona erdiğini, seçilen tüm yerel yöneticileri tebrik ettiklerini ve kendilerinden yerel yönetim yanında tarıma da önem veren, tarım arazilerinin verimli işletilmesi ve boşalan köylere dönüşü teşvik edecek politikalar üretmelerini talep etti. Türkiye’nin seçim ortamından çıktığını ve reel sektörün en önemli beklentisinin ekonominin önceliklendirilmesini olduğunu vurgulayan Arslantürk, enflasyonun kontrol altına alınması, üretim ve ihracatı destekleyen politikalara odaklanılması gerektiği belirtti.
Saral, "TFF Başkanı ve sorumluluk sahibi herkes istisnasız istifa etmelidir"
03 Nisan 2024 Çarşamba - 18:25 Saral, "TFF Başkanı ve sorumluluk sahibi herkes istisnasız istifa etmelidir" Trabzonspor Kulüp Başkan Yardımcısı Taner Saral, Fenerbahçe ile oynadıkları müsabaka sonrasında yaşanan olaylarla ilgili PFDK’nın vermiş olduğu cezaların ardından, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve sorumluluk sahibi olan herkesin istisnasız istifa etmesi gerektiğini söyledi. Başkan Yardımcısı Taner Saral, 17 Mart 2024 tarihinde Fenerbahçe ile oynanan müsabaka sonrasında yaşanan olaylarla ilgili Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun (PFDK) utanma duygusundan ve adaletten yoksun verdiği kararlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Saral, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi: “Fenerbahçe ile oynadığımız maçın ardından yaşanan ve sadece Trabzonspor’u değil koca bir şehri linç kültürüyle boğmaya çalışan süreç bugün itibarıyla artık tanımlamakta zorlandığımız bir yere evirildi. Türkiye Futbol Federasyonu tarafından açıklanan cezalar ne kurala ne akla ne de ahlaka sığmaz bir halde. TFF Başkanı Büyükekşi ve A takımı, bugün duyurdukları cezalarla ülkemizde yeni bir kaosa neden olmuştur. Trabzonspor olarak ne TFF Başkanı’na ne liyakatsiz ekibine ne de belli çıkar gruplarının parmağında oynattığı hakem camiasına en ufak bir güven kırıntımız dahi kalmamıştır. Maalesef gelinen noktada işini yapan iyi insanlar dahi bu aşağılık düzenin ya parçası olmuş ya da sessiz kalıp koltuklarının derdine düşmüştür. Türkiye Futbol Federasyonu, sezonun başından beri devam ettirdiği tiyatroda bugün yeni bir perde açmıştır. Bir kez daha en net şekilde ifade ediyoruz Bu sürecin bir parçası olmadık, olmuyoruz ve olmayacağız. TFF Başkanı Büyükekşi ve avenesi milletimizin gözünün içine baka baka milyonlarca vatandaşımızın futbol aşkını mahvetmiş, toplumun ortasına nifak tohumları ekmiş ve bugün itibarıyla artık kontrolünü tamamen kaybetmiştir." "İstifa etmeliler" Saral, "Ülkemiz futbolunun girdiği bu derin komadan çıkmasının tek yolu, ilk önce TFF Başkanı olmak üzere sorumluluk sahibi pozisyondaki herkesin istisnasız bir şekilde istifa etmesidir. Eğer bugün bu adımlar atılmazsa ülkemiz futbolunun yarınları da yine bu gaspçı ekip tarafından hiç edilecektir. Şanlı Trabzonspor’un ve milyonlarca vefakar taraftarımızın hakkını bugün açıklanan kararda emeği olanlara asla helal etmiyoruz. Eğer içinizde ufacık bir Allah korkusu kaldıysa, ağzınızdan düşürmediğiniz şerefin, haysiyetin zerresi varsa artık o koltukta oturmazsınız. Büyük Trabzonspor taraftarı bilsin ki; emek hırsızları ve şikecilerle mücadelemiz sonsuza kadar devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Trabzon Nevruz Tatili’nden umduğunu bulamadı
03 Nisan 2024 Çarşamba - 14:17 Trabzon Nevruz Tatili’nden umduğunu bulamadı İran’da 20 Mart-1 Nisan arasındaki Nevruz tatili Ramazan ayına rastlaması dolayısıyla Trabzon’da önceki yollara oranla İranlı turist hareketliliği beklentileri karşılayamadı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TÜRSAB Doğu Karadeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Volkan Kantarcı, Nevruz Bayramı başladıktan sonra özellikle İran’dan çok sayıda turistin ülkemize giriş yaptığını belirterek bu sene Nevruz Tatili’nin Ramazan ayına rastlamasından dolayı önceki yılara göre turizm hareketliliğinin beklentilerin altında kaldığını söyledi. Kantarcı, “Nevruz Bayramı başladıktan sonra özellikle İran’dan çok sayıda turist ülkemize giriş yaptı. İran sınır kapılarından karayoluyla bölgemiz ve Doğu Anadolu bölgesindeki seyahat acenteleri otobüs grupları şeklinde sınır kapılarında karşılayıp hem Trabzon’a Doğu Karadeniz’e devamında Gürcistan’a getirdiler. Genellikle haftalık paketler yapıldı. Dört gece Doğu Karadeniz bölgesinde yoğun olarak Trabzon’da üç gecede Batum, Tiflis’e kadar giden gruplar oldu. Geçtiğimiz yıllara baktığımız zaman geçen seneki Nevruz ile bu seneki Nevruz birazcık daha düşük geçti. Ramazan’a rastlıyor olması büyük bir etken” dedi. Nevruz tatilinin en çok esnafa katkısı olduğunu kaydeden Kantarcı, “Önceki yıllarda bu artış devam ediyordu araya pandemi girince kesinti söz konusu oldu. 2022 yılında da gayet iyi idi. Bu sene Ramazan’a rastlamasından dolayı biraz azalmalar söz konusu oldu. Bu arada Azerbaycan, Bakü ve Trabzon arasında direkt uçak seferleri var haftada iki gün. Azerbaycan’dan da oldukça fazla havayoluyla turistler Doğu Karadeniz Bölgesine ve Trabzon’a geldiler. Gönül ister ki bu hareketliliğin biraz daha fazla olması ancak ekonomik nedenler etken. Gelenlerin sayısının azalmasında İran’da da ekonomik anlamda bazı sıkıntılar var. Örneğin geçmiş yıllarda özel araçlarıyla gelenlerin sayısı da çok fazlaydı. Artık özel araçlarıyla gelenler biraz azaldı ve gruplar halinde otobüslerle geliyorlar. En fazla esnafımıza katkısı oluyor. Şehir içinde alış veriş yapıyorlar bölgemizdeki AVM’leri ziyaret ediyorlar. Daha çok kılık kıyafet giyecek alıyorlar” diye konuştu.
Bu inek ’Ferdinand’ kadar şanslı olamadı
03 Nisan 2024 Çarşamba - 10:52 Bu inek ’Ferdinand’ kadar şanslı olamadı Trabzon’da telef olduğu tahmin edilen inek sahile vurdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sahil Tesisleri’nin bulunduğu kıyıya vuran inek ölüsü akıllara 2018 yılında 4 gün denizde yüzerek kesilmekten kurtulan Ferdinand isimli danayı akıllara getirdi. Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sahil Tesisleri’nde yürüyüş yapan vatandaşlar kıyıya vurmuş bir inek ölüsü ile karşılaştı. Telef olmuş ineği gören vatandaşlar durumu yetkililere bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen Trabzon Sahil Güvenlik Grup Komutanlığı’na bağlı ekipler tarafından yapılan incelemenin ardından ölü ineğin alınması için Trabzon Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı ile iletişime geçildi. İnek ölüsünü sahilde görerek durumu yetkililere bildiren Atilla İmamoğlu, “Burada yürüyüş yapıyorduk. Sahil kenarında bir tane ölü bir hayvana denk geldik. İnek olduğunu düşünüyoruz. Çevre sağlığı açısından risk oluşturacağını düşündük. Belediyeyi aradık. Sahil Güvenlik ekipleri ve ilgili birimlere haber verdik. Belki de etrafta daha da olabilir. Sahil Güvenlik ekipleri geldi gerekli kontrolleri yapacaklar. Gördüğümüz tek bir tane inek ölüsü ama şarbon gibi bulaşıcı hastalıklar var. O sebeple hassasiyet gösterip kurumlara bilgi vermeyi düşündük” dedi. Ferdinand’ı akıllara getirdi Trabzon’da sahile vuran inek ölüsü akıllara 2018 yılı Ağustos ayında Kurban Bayramı’nın birinci günü Rize’nin İyidere ilçesinde kurban edilmemek için kaçarak denize atlayan ve bayramın son günü Trabzon’un Sürmene ilçesinde denizde yüzerken bulunan dana Ferdinand’ı akıllara getirdi. Ferdinand, Kurban Bayramında ipini kopararak kaçmış, denize atlamış, Rize’den Trabzon’a kadar 3 gün kilometrelerce yüzmüştü. Rize’nin İyidere ilçesinde son anda kaçan ve denize atlayan boğa Trabzon’da karaya çıkarılmıştı. Ardından şarkıcı Haluk Levent olaya dahil olmuş ve kurucusu olduğu AHBAP Platformu Ferdinand’ı satın alarak, İzmir’in Kemalpaşa ilçesindeki Kurtarılmış Çiftlik Hayvanları Barınağı’na götürülmüştü.