SPOR - 05 Eylül 2025 Cuma 18:14

Fatih Tekke: "İstifa etmem söz konusu değil"

A
A
A

Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, istifasının söz konusu olmadığını belirterek, bütün zorluklara rağmen yollarına devam edeceklerini söyledi.

Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde Fenerbahçe maçı hazırlıkları öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Trabzonspor hiçbir oyuncunun gitmesiyle yolundan sapmaz"

Uğurcan Çakır’ın yaptığı açıklamaların süreci doğru yansıttığını dile getiren Tekke, "Benim de yaşadığım 6 aylık süreçte hemen hemen aynı şeyler geçerli. Uğurcan Çakır, Trabzonspor için önemli bir değer, Türkiye’nin en iyi kalecisi. Oyuncunun gitme arzusu ve isteği bu transferi belirledi. Futbolda bu tip şeyler yaşanabiliyor. Eski kaptanımızın yaptığı açıklamada olduğu gibi yeni bir sayfa açma isteği, yeni hedefler belirleme arzusu transferi gerçekleştirdi. Trabzonspor, hiçbir oyuncunun gitmesiyle yolundan sapacak bir kulüp değil. En iyi oyuncumuzu verdik ama ben oyuncularıma hep şunu söyledim; düşeceğiz belki ama tekrar kalkacağız" dedi.

İlk 4 haftalık periyodun çok zor geçtiğini söyleyen Tekke, "İkinci periyot daha rahat olur diye düşünüyordum ama maalesef sadece Uğurcan Çakır değil, Nwakaeme’nin 2-3 ay olmayışı, Pina ve Augusto’nun sakatlıklarıyla böyle bir tablo ortaya çıktı. Ama biz yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu.

"İstifa etmem söz konusu değil"

Fatih Tekke, göreve taraftarın isteğiyle geldiğini belirterek, "Son yılların en kaotik döneminde geldik. Taraftarımız nasıl gel dediyse bugün gönüllü olarak 7/24 çalışan ekibimiz, taraftar istemediği anda gider. Yarın da olabilir, 10 gün sonra da olabilir. Ben istiyorum ki 10 yıl burada kalayım ama çok gerçekçi gözükmüyor. Benim Trabzonspor’dan istifa etmem gibi bir durum söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

"Muci ile görüşmeler sürüyor"

Transfer gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tekke, "Başakşehir kalecisi Muhammet Şengezer ve Ernest Muci ile ilgilendiğimiz doğru. Ancak kaleci transferinde maddi koşullar istediğimiz gibi oluşmadığı için süreç askıda. Muci ise gündemimize yeni geldi. Benim beğendiğim, yetenekli bir oyuncu. Görüşmeler devam ediyor, beklentim olumlu olması yönünde" diye konuştu.

"Kiralık bir kaleci tercihi daha doğru duruyor"

Fenerbahçe maçında kaleyi kimin koruyacağına ilişkin konuşan Tekke, "Onuralp Çevikkan yeni antrenmanlara başladı, sakatlığı vardı. Ahmet Doğan Yıldırım ve Erol ile devam etme ihtimalimiz var. Onuralp’in maça kadar iyi duruma gelmesini umuyoruz. Eğer kaleci transferi yapamazsak bu sezonu kiralık bir kaleciyle geçirme planımız var. Türk kaleci konusunda istediğimiz koşulları bulamıyoruz. Yabancı kaleci transferinde ise ciddi rakamlar çıkıyor ve kontenjan sıkıntısı da mevcut bir durum" dedi

"Pina yetişemiyor"

Pina’nın Fenerbahçe maçına yetişme ihtimalinin düşük olduğunu belirten Tekke, "Bu bölgede alternatifimiz az. Sol bekte Arif ve Mustafa var. Samsunspor maçında yaptığımız gibi Arif ve Mustafa’yı kullanabiliriz ya da üçlü oynayabiliriz" ifadelerini kullandı.

"Ben sahiciliğimi kaybedemem"

Sahiciliğini kaybetmeyeceğini vurgulayan Tekke, "Sistem sahiciliği kaybetmeni istiyor ama ben kaybedemem, her şeyi net anlatıyorum. Yeni transferimiz Benjamin’in üç ay önce yaşadığı stres kırığı var. Eğer performansını yakalarsa Trabzonspor taraftarını heyecanlandıracak. Bu riski ben aldım, umarım Allah beni utandırmaz. Belki 1-1,5 ay onun sağlıklı hale gelmesini bekleyeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.

Gökmen Şahin - Tolga Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van İl Müftüsü Şık: "Taziye yemekleri aileleri borca sürüklüyor" Van İl Müftüsü Dr. Mehmet Sırrı Şık, taziye kültüründe zamanla oluşan yanlış uygulamalara dikkat çekerek, özellikle taziye evlerinde yemek verme adetinin birçok aileyi maddi açıdan zor durumda bıraktığını söyledi. Taziyelerin İslam’da acıların paylaşıldığı, duaların edildiği ve kederli ailelerin teselli edildiği önemli bir dayanışma örneği olduğunu belirten İl Müftüsü Şık, bu güzel geleneğin abartılı uygulamalar nedeniyle amacından uzaklaştığına dikkat çekti. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İl Müftüsü Şık, taziye; acıların paylaşıldığı, duaların edildiği, kederli ailelerin teselli edildiği ve aynı zamanda İslam’ın da istediği güçlü bir dayanışma örneği olduğunu belirtti. Ancak bu güzel adetin zamanla abartılı bir hâl aldığını ve çoğu insan için bir yük olmaya başladığını ifade eden Müftü Şık, "Özellikle taziyelerde yemek verme adeti, kardeşlerimizi ciddi anlamda zora sokmaktadır. Öyle ki bazı aileler, sırf taziye yemeği masrafını karşılayabilmek için borç altına girebilmekte, hatta faizli kredi çekmek zorunda kalanların olduğu dile getirilmektedir. Oysa hüzün ve kederle imtihan edilen bir ailenin, taziye için gelenlere ikram hazırlamakla meşgul olması insani de değildir, vicdani de değildir. Nitekim Hazreti Peygamberimiz, bu anlayışın tam aksine taziye evine yemek götürülmesini emretmiştir. Yardımlaşma budur, dayanışma budur, acıyı paylaşmak tam olarak budur" dedi. "Yemek saatlerinde taziyeye gitmesi doğru bir davranış değildir" Bazı yerlerde akrabalar, köylüler ya da mahalle halkı kendi aralarında para toplayarak taziye sahibine destek olduğunu dile getiren Şık, "Bu elbette güzel bir davranıştır. Ancak bu uygulamanın da kendine göre sakıncaları bulunmaktadır. Çünkü birçok insan, vermek istemediği hâlde mahalle baskısı ya da utanma duygusuyla katkı sunmak zorunda kalabilmektedir. İslam’da ve kültürümüzde misafirperverlik ve ikram elbette önemli bir meziyettir; buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak adet ve kültür gerekçe gösterilerek misafire ikram yükünün taziye evine ve yakınlarına bindirilmesi doğru değildir, yeri de değildir. Varlıklı insanlar olabilir; onlar için taziye yemeği vermek bir külfet sayılmayabilir. Fakat maddi durumu iyi olanların alışkanlıklarını ve tercihini herkese dayatmak adil değildir. Özellikle uzaktan gelen misafirler konusunda da hassas davranılmalıdır. Onlar için taziye sahibine yük olmadan bir çorba ikramı yapılabilir. Ancak diğer kardeşlerimizin sırf yemek yemek için taziye evinde beklemesi ya da özellikle yemek saatlerinde taziyeye gitmesi doğru bir davranış değildir" diye konuştu. "Herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz" Teselli amacı taşıması gereken taziyelerin zamanla bir gösteriş yarışına dönüşmesi de İslam’da asla kabul edilemez olduğunun altını çizen Şık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Zengin ya da makam sahibi kişilerin taziyelerine özel ilgi gösterilirken, garibanların taziyelerinin adeta görmezden gelinmesi birçok yüreği incitmektedir. Bu durum, zamanla İslam’ın asla tasvip etmediği bir sınıflaşmaya yol açmaktadır. Ayrıca taziyelerde, teselli ve irşat amaçlı konuşmalar dışında gündem dışı konulara girilmesi taziye adabına aykırıdır. Bundan özellikle sakınılmalıdır. Hakikat budur. Ne mutlu hakikate tabi olanlara. Bu konuda özellikle sözü geçen, yetki sahibi ve toplum üzerinde etkisi bulunan herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz. Çünkü bu mesele son derece ciddi bir meseledir."
Uşak YÖK engelsiz üniversite ödüllerinde Uşak Üniversitesi öne çıktı Uşak Üniversitesi, YÖK engelsiz üniversite ödüllerinde en çok bayrak alan üniversiteler arasında 4’üncü sırada yer aldı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından bu yıl da düzenlenen "2025 Engelsiz Üniversite Bayrakları ve Program Nişanı Ödülleri" sahiplerini buldu. Uşak Üniversitesi, aldığı bayrak sayısıyla en çok ödül alan üniversiteler arasında yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Üniversitemiz en çok bayrak alan üniversiteler arasında 4’üncü sırada yer aldı. YÖK’te gerçekleştirilen ödül törenine, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Demir ile Engelsiz Birim Koordinatörü Doç. Dr. Şule Güçyeter katıldı. Üniversitelere ödülleri, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar tarafından takdim edildi. Törende konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, 2018 yılından bu yana büyük bir hassasiyetle sürdürülen Engelsiz Üniversite Ödüllerinin, eğitimde adalet, fırsat eşitliği ve insan onuruna saygının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. Özvar, "Engelsiz üniversite yaklaşımını yükseköğretim politikalarımızın merkezinde tutuyoruz. Üniversitelerimizin bu bilinçle ortaya koyduğu her samimi çaba, kampüs yaşamını herkes için daha erişilebilir ve kapsayıcı hâle getiriyor" dedi. Üniversite eğitiminin yaygınlaşmasının Türkiye’nin akademik, sosyal ve ekonomik kalkınmasına önemli katkılar sunduğunu belirten Prof. Dr. Özvar, dezavantajlı gruplara yönelik projeleri hayata geçirmenin YÖK için önemli bir sorumluluk olduğunu ifade etti. Engelsiz Üniversite Bayraklarının; mekânda erişim, eğitimde erişim ve sosyokültürel faaliyetlerde erişim olmak üzere üç temel alanda yürütülen çalışmaları kapsadığını belirtti. Turuncu bayrağın fiziksel mekânlarda erişilebilirliği, yeşil bayrağın eğitim süreçlerinde erişilebilirliği, mavi bayrağın ise sosyokültürel faaliyetlerde kapsayıcılığı temsil ettiğini aktaran Özvar, 2024-2025 eğitim öğretim yılında 112 üniversiteden yapılan 1768 başvurunun değerlendirildiğini, 124 başvurunun Engelsiz Üniversite Bayrağı, 138 başvurunun ise Engelsiz Üniversite Program Nişanı almaya hak kazandığını açıkladı. Konuşmaların ardından Prof. Dr. Özvar, en çok bayrak ve nişana sahip üniversiteleri tebrik ederek ödüllerini takdim etti. Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Demir, en çok bayrak almaya hak kazanan üniversiteler arasında 4’üncü olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Prof. Dr. Demir, "Uşak Üniversitesi, ‘Engelsiz Üniversite’ olma hedefi doğrultusunda yürüttüğü çalışmalarla bu yıl da önemli bir başarı elde ederek en çok bayrak almaya hak kazanan üniversiteler arasında 4’üncü oldu. Engelsiz eğitim ve erişilebilirlik alanında yapılan çalışmaların ödüllendirilmesi bizler için büyük bir motivasyon kaynağı. Uşak Üniversitesi olarak elde ettiğimiz bu başarıyla engelsiz ve kapsayıcı yükseköğretim vizyonuna katkı sunmayı sürdürüyoruz. Başta Engelsiz Birim Koordinatörlüğümüz olmak üzere emeği geçen tüm personelimize teşekkür ediyorum. Erişilebilirlik çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz" dedi. Lisansüstü Eğitim Enstitüsü’nün yanı sıra İletişim Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uygulamalı Bilimler Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi eğitimde erişebilirlik kategorisinde yeşil bayrak ödülünü aldı.
Van Prof. Dr. Lokman Aslan: "Afet yönetimi veteriner hekimsiz olmaz" Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, afetlerde insanlar kadar hayvanların da etkilendiğini belirterek, veteriner hekimlerin yangın, salgın ve kriz durumlarında etkin rol alması gerektiğini söyledi. Van YYÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı ile Uluslararası Veteriner Öğrencileri Topluluğu (IVSA Van) tarafından düzenlenen "Kriz anında veteriner hekimin rolü" başlıklı IVSA Van Zirvesi gerçekleştirildi. Cengiz Andiç Konferans Salonu’nda düzenlenen programa akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Zirvede konuşan Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, meydana gelen afetlerde insanlar kadar hayvanların da etkilendiğinin unutulmaması gerektiğini belirtti. Afet durumlarında veteriner hekimlerin etkin rol alması gerektiğini vurgulayan Aslan, "Veteriner hekimleri de bir afet durumunda sivil örgütler kurmalıdır. Yangın gibi bir afette yangın ekibimizin olması lazım. Türk Veteriner Hekimleri Birliği veya gönüllü kuruluşlar bünyesinde yangına nasıl müdahale edileceğine yönelik tatbikatlar yapılması gerekiyor. Projeler çerçevesinde bu ekiplerimizi kurmamız gerekiyor. Çünkü afet yönetimi veteriner hekimsiz olmaz. İleride zoonoz hastalıklarla ve krizlerle mücadele etmek zorundayız. Çünkü köpekleri topladığımız yerlere tilkiler geldi. Eğer tilkiler geliyorsa kuduzla mücadeleye hazırlanın" dedi. Karantina uygulamalarında veteriner hekimlerin önemine de dikkat çeken Aslan, "Bunu Covid-19 sürecinde gördük. En iyi karantinayı, dezenfeksiyonu ve sterilizasyonu veteriner hekim bilir. Çünkü kuduz çıkar karantina uygular, şap çıkar karantina uygular. Bu yüzden afet ve kriz durumlarında veteriner hekimle birlikte çalışılması gerekir" ifadelerini kullandı.
İstanbul VEPARA’ya operasyon: 31 şüpheli hakkında gözaltı kararı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından VEPARA Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. ile şirket yetkilileri hakkında Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunlarının Düzenlenmesi Kanunu’na muhalefet ile suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında 31 şüpheli hakkında gözaltına talimatı verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından VEPARA Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. ile şirket yetkilileri hakkında Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunlarının Düzenlenmesi Kanunu’na muhalefet ile suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında TCMB denetim raporu ve MASAK analizlerinde, yasadışı bahis ve yasa dışı forex/dolandırıcılık faaliyetlerinden elde edilen suç gelirlerinin elektronik para ve ödeme hizmeti sunan kuruluşlar üzerinden sistematik şekilde finansal sisteme sokulduğu sonrasında ise çok sayıda yurtiçi ve yurtdışı şirket üzerinden aklanmaya çalışıldığı tespit edildi. Örgüt yapılanması içerisinde yazılım mühendisi, bilgi teknolojileri (İT) personeli ve proje yöneticisi sıfatlarıyla görev yapan bazı şüphelilerin; yasadışı bahis ve yasadışı forex/dolandırıcılık faaliyetlerinden elde edilen suç gelirlerinin elektronik para altyapıları, yazılımsal sistemler ve finansal yönlendirme mekanizmaları aracılığıyla transfer edilmesine ve gizlenmesine aktif şekilde katıldıkları ve "para nakline aracılık etme" suçunu işledikleri belirlendi. Bu kapsamda örgüt hiyerarşisi içerisinde operasyonel, idari ve teknik süreçlerde aktif rol üstlendiği, suç gelirlerinin yazılımsal altyapılar üzerinden yönlendirilmesi, elektronik para hesaplarının yönetimi ve finansal akışların gizlenmesi faaliyetlerine katıldığı değerlendirilen şüphelilere yönelik operasyon düzenlendi. İstanbul, Ankara, Kastamonu, Tokat, Kocaeli ve Bursa’da İstanbul İl Emniyet Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda 31 şüpheli hakkında gözaltına talimatı verildi. Şüphelilerin örgüt içi görev ve konumlarının netleştirilmesi, finansal ve dijital delillerin temini, suçtan elde edilen gelirlerin izinin sürülmesi ve delillerin muhafazası amacıyla adreslerinde arama ve el koyma işlemleri de gerçekleştirildi.