Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Yerel Haberler
İstanbul
Ankara
İzmir
Bursa
Antalya
Trabzon
Tüm Şehirler
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Trabzon
Ertuğrul Doğan: "Trabzonspor’un genlerinde her zaman büyük hedefler vardır"
29 Aralık 2025 Pazartesi - 11:32:22
Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, sezon başında atılan planlı adımların sahaya güçlü bir karakter olarak yansıdığını belirterek, "Trabzonspor her zaman büyük hedefleri olan ve bu hedefleri doğru planlama üzerine inşa etmeyi görev sayan bir kulüptür" dedi. Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, bordo-mavili kulübün dergisinde yer alan yazısında sezon başında doğru planlama, doğru insan kaynağı ve doğru futbol aklıyla yola çıktıklarını dile getirdi. Doğan, "Sezon başında attığımız adımlar bugün sahada gördüğümüz karakterin temelini oluşturuyor. Trabzonspor her zaman büyük hedefleri olan, bu hedefleri planlı bir yapı üzerine inşa etmeyi görev sayan bir kulüptür. Bu yıl yola çıkarken de böyle baktık meseleye: Doğru planlama, doğru insan kaynağı, doğru futbol aklı. Gençlerin enerjisini tecrübelilerin yol göstericiliğiyle bir araya getiren bir kadro kurduk. Şu an ortaya çıkan tablo bu kararın ne kadar yerinde olduğunu kanıtlıyor. Sahamızda veya deplasmanda, öne geçtiğimiz anlarda ya da geriden geldiğimiz bölümlerde ortaya konan irade bize büyük gurur veriyor. Mücadeleyi bütün anlara yayan, oyunun ruhunu her saniyede diri tutan bir takımımız var. Bu yaklaşım Trabzonspor’un tarihsel kimliğine de yakışıyor. Taraftarımızın benimsediği, tribünlerin kalbini hızlandıran o karakterli oyun yeniden varlığını hissettiriyor" ifadelerini kullandı. "Fatih Tekke’nin payı büyük" Gelinen süreçte Teknik Direktör Fatih Tekke’nin payının oldukça büyük olduğunu aktaran Doğan, "Oyuncularımızı tanıma biçimi, doğru müdahaleleri, anlık değişimlere uyumu, takımı bir bütün haline getiren en önemli unsurlardan biri. Sezon ilerledikçe takım içindeki uyumun artmasıyla birlikte sahaya yansıyan kalite de her hafta daha yükseliyor. Yarışın tam merkezindeyiz ve yolun sonundaki konumumuzu hep birlikte göreceğiz. Ancak Trabzonspor’un hedefi her zaman büyük kupalara uzanan o yolu yürümektir. Bu kulübün genlerinde başka türlüsü yoktur" cümlelerine yer verdi. "Ara transfer döneminde ihtiyaçlarımızı değerlendiriyoruz" "Ara transfer döneminin resmi olarak başlamasına kısa bir süre kala ihtiyaç duyduğumuz takviyeleri hocamızla değerlendiriyoruz" diyen Başkan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Takım kimyasını koruyan, rekabeti büyüten ve bizi daha ileriye taşıyacak hamleleri en doğru şekilde yapma kararlılığındayız. Türkiye Kupası’nda ilk aşamayı geçip gruplara kalmamız da sezonun önemli başlıklarından biridir. Amacımız bu kupayı yeniden müzemizde görmektir. Trabzonspor adına her kulvar bir sorumluluktur, her hedef ulaşılması gereken bir merhaledir. Kurulduğumuz günden bugüne adaletin ve tertemiz rekabetin yanında olduk. Bizim için başarı, kirli alanlardan güç devşirmeden, sahadaki emeğin hakkını arayarak kazanılır. Türk futbolunun geleceğinin daha güçlü bir zemine oturması için adil yönetimlerin varlığı şarttır. Sahaya çıkan her takım eşit mesafede yönetilmeli, hak edenin karşılığını alabildiği bir organizasyon kurulmalıdır. Bazı hakemlerin görevini hakkıyla yapmak yerine imtiyaz dağıtan bir anlayışa yönelmesi, futbolumuzun en büyük sorunlarından biri hâline gelmiş durumdadır. Fakat bu lig er ya da geç gerçek rekabet zeminine kavuşacaktır." "Birlik, inanç ve güçlü yürüyüş" Trabzonspor’un duruşundan güç alan bir camia olduğunu söyleyen Ertuğrul Doğan, "Bugün sahada ortaya koyduğumuz enerji, tribünlerde hissedilen birlik duygusu ve şehrin takımıyla kurduğu bağ bize büyük bir yol gösteriyor. Bu yürüyüş, inancın ve emeğin birleşmesiyle daha da büyüyecek. Sezonun ilerleyen dönemlerinde birlikte çok daha güçlü anlara tanıklık edeceğiz. Çünkü bu kulüp umudu her zaman diri tutmanın ve hedefe yürürken bir an bile tereddüt göstermemenin adıdır. Trabzonspor’un yolculuğu sürüyor ve biz bu yolun her adımında daha yüksek bir ışığa doğru ilerliyoruz" ifadelerini kullandı.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 10:04
Annesi için bekledi, üniversite hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi
Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan, kazaziye alanında kültür sanatçısı olan Emine Usta, gençlik yıllarında ertelemek zorunda kaldığı üniversite hayalini üniversite sınavıyla gerçeğe dönüştürdü. Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazanan Emine Usta, aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünde de eğitim görmeye başladı. İkinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan ve kazaziye alanında kültür sanatçısı olarak tanınan Emine Usta, yıllar sonra üniversite hayalini gerçekleştirdi. Üniversite sınavını başarıyla tamamlayan 53 yaşındaki Emine Usta, Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazandı. Aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünü kazanan Usta, öğrenme isteğiyle iki üniversitede eğitimini sürdürüyor. Genç yaşlarda üniversite hayali kuran ancak hayatın onu farklı bir yola yönlendirdiği Emine Usta, o dönem ailesi için verdiği mücadeleler nedeniyle eğitim planlarını askıya aldı. Zaman ilerledikçe hayalini kaybetmek yerine büyüten Usta, yıllar sonra şimdi diyerek yeniden öğrenci oldu. Sınıf arkadaşlarının çoğundan yaşça büyük olmasına rağmen üniversite ortamına kısa sürede uyum sağlayan Usta, gençlerle kurduğu bağın kendisine güç verdiğini belirtti. Eğitim hayatında özellikle İngilizce öğrenmeyi hedefleyen Usta, emekli olduktan sonra kendi restoranını açmayı planlıyor. Emine Usta, üniversitede edindiği turizm ve mutfak bilgisini bu hayalinde buluşturmayı amaçlıyor. "Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum" Bugün biri örgün, biri uzaktan olmak üzere iki üniversitede ikinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, ailesi tarafından desteklendiğini belirterek, "Aslında üniversitede 35 yaş üstü kişilere ÖSYM‘nin verdiği bir kontenjan vardı. Hem bu kontenjandan yararlanmak için hem de okuyamadığım için bu hayatı da görmek, tatmak istedim. Bu yaştan sonra yeni tecrübeler edinmek adına böyle bir deneyim istedim. Bunu yaşıyorum çok keyifli. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde aynı zamanda usta öğreticiyim. Kazaziyede kültür sanatçısıyım. Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum. Kültür sanatçısı olduğum için hem de gastronomiye de olan ilgimden dolayı yenilikleri yapmak adına bu bölümü seçtim. Bu bölümü seçtikten sonra da uzaktan eğitimde de aşçılık bölümünü seçtim. Birbirine tamamlayan iki üniversitede okuyorum. İkisinde de ikinci sınıftayım. İngilizceyi de geliştirmek adına böyle bir yola çıktım. Ağabeyimin kızı hala okumaya doyamadın, sürekli üniversite sınavlarına giriyorsun diyor. Birkaç tanesini kazanıp dondurmuştum. Hala okuyor musun diyenler var. Ailem tarafından çok destekleniyorum. Gençler teknolojiye çok hakimler. Çok pratik düşünüyorlar. Ben yapana kadar onlar Emine abla biz yaptık sana da gösterelim diyorlar. Onlardan öğrenmek çok güzel. Onlarda bazı deneyimleri soruyorlar. Bizde elimizden geldiğince kendi adıma onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama ben onlardan daha çok yardım alıyorum" dedi. "Rahmetli annem tansiyon hastasıydı; onun için üniversiteye gidemedim" Ailesinin tek kızı olduğunu ve rahmetli annesinin tansiyon hastası olması sebebiyle üniversiteye gidemediğini kaydeden Usta, "Bütün Türkiye olarak dil konuşmakta hala çok çekiniyoruz ve utanıyoruz. Burada öğretilen bilgiler dünyalı literatüründe geçen terimler. Buradan mezun olduktan sonra dilini iyi bilen birisi hizmet sektöründe çok iyi yerlere gelebilir. Gençlerin bu bölümü çok seçmelerinin nedeni devlette bir karşılığı olmaması. Yani sınıf öğretmenliği ve akademiyi bitirenler devlet memuru olabilir ama turizm bölümünde öyle olmadığı için gençler tarafından seviliyor ama ne yapacağız diyenler var. Emekli olduktan sonra Allah nasip kısmet ederse bir restoran bölümünü açarsan buradaki bilgiler benim için çok önemli olacak. Mezun olduktan sonra bilgilerimi bu alanda değerlendireceğim. Rahmetli annem tansiyon hastasıydı. Onun için üniversiteye gidemedim. Alaylı olarak halk eğitimde öğretmenliğe başladım. Sonra da bütün sınavları kazanarak 18 yılımı tamamladım. Öğretmeyi seviyorum ama rahmetli annemden dolayı tek kızı olduğum için okuma fırsatım olmadı. Şimdi imkanı oldu ve deneyimliyorum. Üniversitemizin akademisyenlerinin hepsi birbirinden kaliteli. Çok destek veriyorlar. Ders sırasında örnek gösteriyorlar. İnşallah mezun olup kep atmayı istiyorum. Usta öğreticiliğinde verdiği bir öğretmenlik vasfından dolayı hizmet sektöründe en azından gençlere bir şeyler öğretmek istiyorum. Onları hayata hazırlamak çok isterim" şeklinde konuştu. "Emine abla annemiz gibi hissettiriyor" Emine Usta’nın sınıf arkadaşlarından Mete Avcı, iyi bir arkadaşlıklarının olduğunu vurgulayarak, "Emine abla ile aynı sınıftayız. İyi bir arkadaşlığımız var. Bilgili ve deneyimleri olduğu için kendisinden yararlanıyoruz. Çok mutluyuz. Sınıfta her zaman en ön sırada oturuyor. Kendisi sürekli not tutuyor hatta ondan not istediğimiz oluyor" diye konuştu. Sınıf arkadaşlarından İlayda Köse de, Emine Usta’yı ilk gördüklerinden garip hissettiklerini dile getirerek, "Emine abla bizim için abladan öte bir annemiz gibi hissettiriyor. Bize ayak uydurmakta bazen zorlansa da ona yardımcı olmaya çalışıyoruz. İlk gördüğümüzde garip gelmişti. Sonrasında birbirimize ısındık. Bize çok şey kattı. Sınıfta bir büyüğün olduğun fark ederek davranmaya başladık. Ders konusunda çok istikrarlı" ifadelerini kullandı.
28 Aralık 2025 Pazar - 10:08
Uzungöl beyaz gelinliğini giydi, kar kalınlığı 15 santimetreye ulaştı
Trabzon’un dünyaca ünlü turizm merkezi Uzungöl, yurdun dört bir yanında etkili olmaya başlayan kar yağışıyla birlikte adeta beyaz gelinliğini giydi. Gece saatlerinden itibaren etkisini artıran kar yağışı, Uzungöl ve çevresini kısa sürede beyaza bürürken, bölgede kar kalınlığı yer yer 15 santimetreye ulaştı. Kartpostallık görüntülerin ortaya çıktığı Uzungöl’de, yoğun kar yağışı doğayla iç içe eşsiz manzaralar oluşturdu. Göl çevresi, ormanlık alanlar ve dağ siluetleri tamamen beyaz örtüyle kaplanırken, bölge kış turizmi açısından da yeniden ilgi odağı haline geldi. Kar yağışının ardından kış mevsiminde Uzungöl’ü görmek isteyen yerli ve yabancı turistler de harekete geçti. Otel ve konaklama tesislerine rezervasyon taleplerinin artmaya başladığı öğrenilirken, bölge esnafı ve turizmciler yoğun bir kış sezonu beklentisine girdi. Bölgede yaşayan işletmecilerden Alibey Aygün karlı bir güne uyandıklarını ifade ederek, "Sezonu bitirdik derken kar sezonu başladı. Burada çok güzel bir hava var. Yerli ve yabancı turistler için de aranıp da bulunamayacak bir güzellikte burası şu anda. Misafirlerimizi buraya bekliyoruz" dedi. Öte yandan Uzungöl’de 23, 24 ve 25 Ocak tarihlerinde kış turizmine yönelik çeşitli etkinlik ve hazırlıkların planlandığı öğrenilirken, Trabzon Valiliği, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Çaykara Kaymakamlığı, Çaykara Belediyesi, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası, bölgedeki sivil toplum kuruluşları ve Uzungöl Muhtarlığı gibi bir çok kurumun desteğiyle gerçekleştirilmesi planlanan organizasyonun 3 gün süreceği, festival programına ilişkin detayların ise ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşılacağı ifade edildi.
27 Aralık 2025 Cumartesi - 12:49
Trabzon’da belediye ekipleri hasta vatandaşın imdadına yetişti
Trabzon Büyükşehir Belediyesi ekipleri, yüksek kesimlerde karla mücadeleyi sürdürürken, acil durumlarda da teyakkuza geçiyor. Sağlık ekiplerinin hasta bir vatandaşa ulaşabilmesi için kar nedeniyle kapalı olan Maçka ilçesi Güzelyayla Mahallesi yolu ivedilikle ulaşıma açıldı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi Yol Yapım, Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı ekipleri, yüksek kesimlerde etkili olan kar yağışı nedeniyle kapanan mahalle yollarında karla mücadeleyi sürdürüyor. Ekipler, Çaykara ilçesinde Arpaözü, Demirkapı, Çayıroba ve Yaylaönü, Araklı ilçesinde Yeşilyurt, Erikli, Sulakyurt ve Bahçecik mahalleleri ile Köprübaşı ilçesi Arpalı Mahallesi’nde yol açma çalışmalarına devam ediyor. Maçka’nın Güzelyayla Mahallesi’ndeki hasta bir vatandaşa, yol kar nedeniyle kapandığı için ulaşamayan sağlık görevlileri, Büyükşehir Belediyesi ekiplerinden yardım istedi. Harekete geçen ekipler, yolu ksa sürede açarak hasta vatandaşın imdadına yetişti. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, yüksek rakımlı bölgelerde kar yağışının zaman zaman etkisini artırdığı belirtilerek, "Vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması için ekiplerimiz 24 saat esasına göre görev başındadır. Acil durumlarda gelen ihbarlara öncelik verilmektedir. Yüksek kesimlerde yaşayan vatandaşlarımızın tedbirli olmalarını ve zorunlu olmadıkça yayla yollarını kullanmamalarını önemle rica ediyoruz" denildi.
17 Temmuz 2025 Perşembe - 09:22
Esnafın peşinden ayrılmayan pitbull görünümlü köpek sosyal medyada gündem oldu
Trabzon’da pitbull cinsi olduğu sanılan bir sokak köpeği, her gün işyerine giden esnafın peşine takılarak adeta ona yoldaşlık ediyor. Köpeğin esnafla kurduğu bağ sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Of ilçesi Cumapazarı mahallesinde esnaflık yapan bir kişinin sabah saatlerinde iş yerine gidişi sırasında yanında beliren sokak köpeği, gün boyu dükkân önünden ayrılmıyor. Akşam saatlerinde ise esnafın otomobile binmesinin ardından köpek, camdan içeriye sevgi dolu gözlerle bakarak veda ediyor. Sosyal medyada paylaşılan videoya kısa sürede binlerce beğeni ve yorum geldi. Bazı vatandaşlar, "Sadece mama değil, sevgi de vermişler belli ki" ifadelerini kullanırken, çok sayıda kişi de köpeğin sahiplendirilmesi çağrısında bulundu. Görüntüleri cep telefonuyla kayda alan Yaşar Falcı isimli vatandaş, köpeğin her gün aynı rutini tekrarladığını belirterek, "Oğlumla iş çıkışı arabaya bindik, eve gideceğimiz sıra bana camı göstererek ’Baba bakar mısın dedi’ ve köpeği farkettim. Arabanın camına dayanmış adeta beni de alın der gibi bir bakışı vardı. Bakışları gözlerimin önünden gitmiyor. Çok masumane bir görüntüsü vardı. Oğlum da o anları kameraya kaydetti. Sosyal medyada da paylaştık. Bayağı ilgi gördü. Köpeği sahiplenmek isteyenler oldu. Bir köpeğin sahibine duyduğu bağlılık, insani ölçülerin çok çok ötesindedir. Bu köpeği de bir kaç kez yedirdik, bizi hiç bırakmıyor. Fırsat buldukça hayvanları sevelim ve koruyalım" dedi. Öte yandan köpeğin, pitbull cinsi olduğu yönündeki tahminlere rağmen çevre sakinlerine karşı son derece uysal davrandığı öğrenildi.
16 Temmuz 2025 Çarşamba - 09:59
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: "İsraf ekolojik bir günahtır"
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliği ile mücadelede bireysel tüketim alışkanlıklarının önemine dikkat çekerek, su, enerji ve gıda israfının çevreye verdiği zararın göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Kadıoğlu, israfı sadece ekonomik değil, aynı zamanda ekolojik bir günah olarak tanımladı. İklim değişikliğiyle mücadelede bireysel tüketim alışkanlıkları her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Uzmanlara göre su, enerji ve gıda başta olmak üzere kaynakların bilinçsiz kullanımı, hem çevresel tahribatı artırıyor hem de iklim krizini derinleştiriyor. İsrafın sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel bir tehdit olduğuna dikkat çekiliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, su ayak izi yüksek ürünlerin tüketimi, aşırı alışveriş ve atık üretimi gibi bireysel davranışların doğaya olan baskıyı artırdığını belirtti. Kadıoğlu, "Bizim dinimizde israf günahtır. Fazla alışveriş yapıyoruz çöpe atıyoruz bu bir israf. Su, gıda, enerji gibi çok kötü kullanım var. İklim değişikliği ile mücadelede az tüket yeniden kullan geri dönüşüm diyoruz. Aslında bunlar çevreyi koruma ile ilgili ekolojik şeyler. Bunların israfla ilişkili olduğu düşünerek ben buna ekolojik günahlar diyorum. Çünkü vatandaş belki de olayı böyle daha iyi anlar. İsrafı ne kadar engellersek çevreye, doğaya baskımız o kadar azalacak. Bu çevreyi, doğayı, iklim değişikliği ile mücadeleyi kolaylaştıracak" dedi. "Aşırı et tüketimi iklimi zorluyor" İklim değişikliğiyle mücadelede beslenme alışkanlıklarının da önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Kadıoğlu, özellikle aşırı kırmızı et tüketiminin çevresel etkilerine dikkat çekti. Bir kilogram kırmızı etin sofraya gelene kadar yaklaşık 15 ton su tüketildiğini belirten Kadıoğlu, İklim değişikliğinde yediğimize, içtiğimize dikkat etmemiz gerekiyor. Çok aşırı et tüketimi iklim değişikliğine katkıda bulunuyor. 1 kilogram kırmızı et sofraya gelene kadar 15 ton su tüketilmiş oluyor. O yüzden su ayak izi küçük ürünler kullanmamız lazım. Tropikal bitkiler, meyveler avakoda, kivi gibi bunlardan uzak durmak lazım. Bunlar tropikal yağmur suyu istiyor. Buraya özgü bitkiler mısır, fasulye onlarda da protein var. Tamam et yemeyin demiyorum ama aşırıya kaçmamak lazım. Su ayak izi ne kadar yüksek ürünler tüketiyorsak o kadar dünyada zarar veriyoruz" şeklinde konuştu. "Sıcak hava dalgaları görmezden geliniyor" Prof. Dr. Kadıoğlu, yaz aylarında artan sıcak hava dalgalarının şehirlerde ölüm riskini artırdığını, ancak bu ölümlerin çoğu zaman kayıt altına alınmadığını da dile getirdi. Betonlaşmanın etkisiyle oluşan "kent ısı adası" etkisinin, yaşlılar, çocuklar, obez bireyler ve hastalar için ciddi tehlike oluşturduğunu vurgulayan Kadıoğlu, "Yaz ayları sıcak. Arada bir sıcak hava dalgaları geliyor. Beton olan yerlerde kent ısı adası var. Bütün bunlar birleştiği zaman apartmanların üst katlarında hasta, obez, yaşlı ve çocuklarda ölümler gerçekleşiyor. Avrupa’da 2003 yılının Ağustos ayında 35 bin kişi öldü. Hastanelerde bunların kayıtları sıcak hava dalgası diye kaydedilmiş. Türkiye’deki ölümlerde böyle bir kayıt düşürülmüyor. Trabzon’da sıcak hava dalgalarından kaç kişi ölüyor diye araştırma yapsak kayıt yok. Bunlar kayıt dışı. Ölümlerin kök nedenlerinin arasına sıcak hava dalgalarının katılmasında büyük yarar var" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz 2025 Salı - 22:55
Trabzon’da "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" anma programı
Trabzon’da 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı, vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. Trabzon Valiliği himayesinde, Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı’na Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ile eşlerinin yanı sıra kent protokolü, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan anma programı, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Sancak koşusunun yer aldığı anma programında "15 Temmuz" konulu video gösterimi gerçekleştirildi. Trabzon İl Müftülüğü Tasavvuf Musikisi Korosu’nun hazırladığı dinletinin ardından Trabzon Büyükşehir Belediyesi Kanuni Mehter Takımı konser verdi. 15 Temmuz’un sadece bir darbe değil memleketi işgal projesi olduğunu vurgulayan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, "Emperyal güçler, bizi kendi sınırlarımız içine hapsetmek istediler. Yıllarca darbelerle bizi sindirmeye çalıştılar. Ama 15 Temmuz gecesi bu millet, vatan sevgisini imandan bilen evlatlarıyla bu hain girişime dur dedi. 251 şehidimizle, 2 bin 193 gazimizle bu ihanet püskürtüldü. Tankın önüne yatan, bedeniyle karşı koyan gazilerimizle gurur duyuyoruz. Bu millet ölümü ölümle korkutan bir millettir, Allah’ın izniyle bu millete hiçbir şey olmaz. O gece bu milletin lideri, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokaklara çıktı. Trabzon Meydanı tarihinde görülmemiş bir kalabalıkla doldu. O gece milletimiz iradesine sahip çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bu süreçteki cesareti, dirayeti ve liderliği için teşekkür ediyoruz. Eğer o gece bu girişim başarılı olsaydı, Türkiye de Suriye, Libya, Irak gibi bölünüp parçalanacaktı. 15 Temmuz’un başarılı olması durumunda amaç, bu toprakları işgal etmekti. Ama asil Türk milleti buna izin vermedi. Güçlü Türkiye istenmiyor çünkü tarih boyunca güçlü olduğumuzda neleri başardığımızı gördüler. Bu yüzden daha çok çalışacağız. Tam bağımsız Türkiye için hep birlikte mücadele edeceğiz. Bugün Gazze’de bebekler katlediliyorsa, kadınlar doğurmasın diye öldürülüyorsa, buna sessiz kalamayız. Bu yüzden daha güçlü, daha kararlı olacağız. Şehitlerimizin aziz hatırasına layık olacağız. Bu toprakları bize vatan yapan tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. 15 Temmuz şehitlerimizi, özellikle şehrimizin evlatlarını rahmetle yad ediyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Ordumuza, emniyetimize, güvenlik güçlerimize dua ediyor, Cenabı Allah’tan onları korumasını diliyorum. Tam bağımsız Türkiye yolculuğumuzu hep birlikte sürdüreceğiz. Demokrasi ve Milli Birlik Günümüzü kutluyor, bu günü irademize sahip çıktığımız bir bayram olarak görüyorum" dedi.
15 Temmuz 2025 Salı - 15:37
"Arapça Tabela" tartışmasına Uzungöl’den yanıt
Uzungöl Çevre Koruma Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Abdullah Özen, sosyal medyada dolaşıma giren ve Uzungöl’deki bazı tabelalar üzerinden yapılan "Araplaştırma" söylemlerine tepki gösterdi. Özen, yapılan paylaşımların kasıtlı ve yanıltıcı olduğunu belirterek, "Bu tür algı operasyonları hem bölge halkını hem de ülkemizin turizm imajını hedef alıyor" dedi. Bir sosyal medya kullanıcısı tarafından yapılan paylaşımda Uzungöl’deki bazı işletmelerin önündeki Arapça yazılar görüntülenerek, "Trabzon’un korkunçluk seviyesi" ifadeleriyle paylaşıldı. Sosyal medyada dolaşıma giren bu görüntülerle ilgili Uzungöl Çevre Koruma Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Abdullah Özen açıklama yaparak, tepki gösterdi. Söz konusu yazıların bilgilendirme amacıyla Türkçe, İngilizce ve Arapça olmak üzere çok dilli hazırlandığını, ancak paylaşımda yalnızca Arapça bölümlerin öne çıkarılarak kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini belirten Özen, "Son günlerde sosyal medyada ‘Gezenti Mühendis’ adlı bir kullanıcı tarafından Uzungöl ile ilgili kasıtlı ve yanıltıcı bir paylaşım yapılmıştır. Söz konusu paylaşımda, çeşitli işletmelerin önünde yer alan ve bilgilendirme amacıyla hazırlanmış Türkçe, İngilizce ve Arapça yazılar yalnızca Arapça bölümler seçilerek görüntülenmiş bu durum ‘Trabzon’un korkunçluk seviyesi’ gibi maksatlı ve ayrıştırıcı bir yorumla sosyal medya hesaplarından sunulmuştur. Öncelikle belirtmek isteriz ki, Uzungöl Türkiye’nin ve Doğu Karadeniz’in en önemli turizm destinasyonlarından biridir. Coğrafi ve iklimsel yapısı gereği yılın büyük bölümünde serin ve yağışlı bir hava hâkimdir. Bu nedenle sıcak iklim bölgelerinden özellikle Orta Doğu’dan gelen turistlerin tercih ettiği doğal bir tatil noktasıdır. Bu durum, bölgenin doğası, iklimi ve geleneksel yapısıyla ilgilidir; herhangi bir etnik ya da siyasi tercihin sonucu değildir" şeklinde konuştu. "Uzungöl’de yabancıların mülkiyet edinmeyle ilgili kamuoyunda oluşturulmak istenen ‘toprak satışı’ algısı bütünüyle gerçek dışıdır" Özen, kamuoyunda sıkça dile getirilen "Araplara toprak satılıyor" iddialarının da gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Uzungöl’ün fiziki alanı sınırlı olduğundan birkaç bin kişilik turist kalabalığı dahi göze yoğun gelebilmektedir. Bu durumu manipüle ederek, bölge hakkında ‘Araplaştırılıyor’, ‘satıldı’, ‘işgal edildi’ gibi akıl dışı iddialarla algı oluşturmaya çalışmak hem yerli işletmecilere hem de ülkemizin turizm imajına açık bir saldırıdır. Dünyadaki tüm turizm merkezlerinde olduğu gibi Uzungöl’deki işletmeler de hizmet sundukları turist gruplarına yönelik olarak bilgilendirme afişleri ve tabelalar hazırlamaktadır. Bu içerikler genellikle Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak sunulmaktadır. Ancak bazı kesimler yalnızca Arapça yazılı bölümleri seçerek paylaşmakta ve bu durumu kötü niyetli bir algı çalışmasına dönüştürmektedir. Oysa bu bilgilendirme notları hizmet kalitesini artırmak, iletişimi kolaylaştırmak ve müşteri memnuniyetini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca şu hususun altını özellikle çizmek isteriz Uzungöl’de yabancıların mülkiyet edinmeyle ilgili kamuoyunda oluşturulmak istenen ‘toprak satışı’ algısı bütünüyle gerçek dışıdır. Elbette münferit satışlar olabilir; ancak bu bölgenin hâlihazırda imar planı bulunmaması, burada herhangi bir yatırımcının yerli ya da yabancı fark etmeksizin arsa satın almasını ticari açıdan akıl dışı ve riskli hâle getirmektedir. İmar planı olmayan ve aynı zamanda koruma kurulları tarafından denetim altında tutulan bir bölgede mülk edinmenin hiçbir rasyonel karşılığı yoktur. Kaldı ki, ömrü boyunca geçimini turizmle sağlayan Uzungöllü bir vatandaşın, sürdürülebilir ve bereketli ekmek teknesini satması düşünülemez. Uzungöl’de kalıcı yerleşim ya da demografik bir dönüşüm kesinlikle söz konusu değildir. Bölgeye gelen turistlerin büyük çoğunluğu kısa süreli konaklamalarla tatillerini geçirip ülkelerine geri dönmektedir. Turizm sezonu bittiğinde yine Uzungöl kendi insanı ile kendi ekmek teknesi ile kendi toprağı ve varlıkları ile baş başadır. Bu algıya sebebiyet vermemek için hemşehrilerimizi sağduyulu ve uyanık olmaya davet ederek kesinlikle her hangi bir mülk satışında bulunmamalarını istirham ediyoruz" diye konuştu. "Gerekli hukuki ve toplumsal adımları atacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz" Uzungöl’ün herkesin ortak mirası olduğunu dile getiren Özen, "Bu noktada sormak gerekir bu paylaşımı yapan şahıs, kendi yaşadığı şehirde hiç mi yabancı turist görmemektedir? Hiç mi İngilizce tabelayla karşılaşmamıştır? Ya da başka bir dilde yazılmış uyarı ve yönlendirme levhasına denk gelmemiş midir? Gelmişse, neden buna ses çıkarmamıştır? Asıl rahatsızlık turistin gelmesinden mi kaynaklanmaktadır? Yoksa özellikle Arap turistlerin gelmesinden mi? Ya da bunun arkasında daha derin bir kültürel önyargı ya da İslamofobi mi vardır? Bu soruların cevabını sağduyulu her vatandaşın kendi vicdanında araması gerekmektedir. Uzungöl hepimizin ortak mirasıdır. Bu doğa harikası yerin turizm potansiyelini karalamak, hem bölge halkına hem de ülke ekonomisine zarar verir. Sosyal medya üzerinden yapılan bu tip kasıtlı algı operasyonlarına karşı sessiz kalmayacağımızı gerekli hukuki ve toplumsal adımları atacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz 2025 Salı - 09:26
Termik santral çevresindeki zeytinlerde ağır metal alarmı
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü tarafından yürütülen bilimsel araştırmada bir termik santralin çevresindeki zeytin ağaçlarında ağır metal birikimi tespit edildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) tarafından yürütülen ve TÜBİTAK-COST 2515 Aksiyon Üyeleri Ar-Ge Destek Programı kapsamında desteklenen bilimsel projede, bir termik santralin çevresinden farklı uzaklıklardaki üç bölgeden toplanan zeytin örneklerinin insan hücreleri üzerindeki etkileri analiz edildi. Araştırma dahilinde laboratuvar ortamında yürütülen deneylerde, zeytin yaprakları ve meyvelerinden özütler elde edildi. Bu özütler, akciğer ve göz epiteli gibi farklı tiplerdeki normal insan hücreleriyle temas ettirildi. Sonuçlarda, santrale yakın bölgelerden alınan zeytin örneklerinin hücrelerde belirgin toksik etki oluşturduğu tespit edildi. Aynı özütlerin kanser hücreleri üzerindeki etkileri de laboratuvar ortamında incelendi. Elde edilen veriler, santral yakınına ait zeytinlerin kanser hücrelerini normalden daha yüksek oranda öldürdüğünü ortaya koydu. Termik santrali etrafındaki zeytinler antimikrobiyal aktivite göstermiyor Ağır metal analizleriyle desteklenen çalışmada, santrale yakın örneklerde zeytinin hem yaprak hem de meyve dokularında kurşun, kadmiyum gibi toksik ağır metallerin biriktiği belirlendi. Uzmanlar, bu birikimin bitkide biyolojik işlev kaybına ve insan hücreleri üzerinde zararlı etkilere neden olabileceğini ifade etti. Ayrıca zeytinin bilinen antimikrobiyal özellikleri de değerlendirildi. Yapılan testlerde, santrale yakın bölgelerden alınan zeytin yaprağı ve meyvesinin, mikroplara karşı etkisini önemli ölçüde yitirdiği gözlemlendi. Araştırmacılar, elde edilen bulguların yalnızca zeytin özelinde değil, çevresel kirliliğin diğer tarım ürünlerine ve insan sağlığına etkilerinin de araştırılması açısından yol gösterici nitelikte olduğunu vurguladı. Proje derinleştirilecek Projenin yeni fazında, santral çevresinden Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında zeytin örnekleri yeniden toplanacak. Bu aşamada Zeytincilik Araştırma Enstitüsü de projeye dahil edilirken, örneklerin araziden toplanması süreci enstitüde görevli bir araştırmacı tarafından yürütülecek. Derinleştirilen araştırmada Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) Dr. Öğretim Üyesi Emre Aksoy’un da dahil olduğu ekip, bu kez zeytin bitkisinin kendi fizyolojisinde ağır metalin oluşturduğu biyolojik ve epigenetik değişiklikleri araştıracak. Zeytinde ağır metal birikiminin bitkinin dokularında, genetik ifadesinde ve biyolojik savunma mekanizmalarında ne tür etkilere yol açtığı, transkriptomik ve epigenetik düzeyde incelenecek. Doç. Dr. Selcen Çelik Uzuner: "Ağır metal birikimiyle zeytin toksik hale gelmiş oluyor ve bu normal hücrelere zarar vermiş oluyor" Projenin yürütücülüğünü yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Selcen Çelik Uzuner, araştırma sürecinin bir öğrencilerinin gözlemiyle başladığını belirterek, "2 yıl önce o bölgede yaşayan Esra Gürbüz isimli lisans öğrencimiz ‘termik santralinin etrafındaki zeytinler daha küçük oluyor, 10-15 kilometre uzaklıktaki zeytinlik daha büyük oluyor bunlarla ilgili bilimsel bir çalışma yapabilir miyiz’ diye sordu. Deneyebiliriz dedik sonra bu TÜBİTAK tarafından 2209A lisans öğrenci projesi olarak desteklendi. Termik santrale en yakın, orta uzaklıkta ve en uzakta olan 3 bölgeden örnek topladık. Bunlardan özütler elde ettik. Elde ettiğimiz özütleri normal hücrelere verdik. Bunları akciğer, göz epitel hücreleri gibi farklı insan hücreleri ile muamele ettik. Termik santrali etrafındakilerin insan hücrelerine toksik olduğunu gözlemledik. Sonrasında bunu derinleştirdik. Ağır metal analizlerine baktığımızda termik santrali yakının olan zeytinin yaprak ve meyvesinde ağır metallerin biriktiğini gözlemledik. Ağır metal birikimiyle zeytin toksik hale gelmiş oluyor ve bu normal hücrelere zarar vermiş oluyor. Biz sadece zeytine odaklandık ama bu bütün tarım ürünleri için denenebilir" dedi. "Ağır metaller gördüğümüz kadarıyla 10 kilometre kadar etki edebiliyor" Termik santralinin 10-15 kilometre etrafındaki bir tarım arazisinin olmamasını önerdiklerini belirten Uzuner, "Biz epigenetik ve kanser araştırma grubuyuz. Kanser araştırmaları yaparken bir yandan da normal hücrelerle ilgileniyoruz. Zeytin normalde faydalı bir bitki, kansere iyi geldiği biliniyor. Acaba ağır metal birikimi gösteren örnekler kanser hücrelerinde nasıl bir etki gösterecek. İşin güzel tarafı kanser hücrelerini de daha fazla öldürdü. Termik santral etrafında biriken ağır metal kanser hücrelerinde toksik oluşturdu. Normalde zeytin normal hücrelere zarar vermezken, termik santral etrafındakiler zarar vermiş hale geliyor. Dolayısıyla burada normal hücre mi kanser hücresi mi ayırt etmemiş oluyor. Termik santrali etrafında zeytinlerin olması bir tarafı iyi bir tarafı kötü gibi oluyor. Termik santraller günümüzün enerji ihtiyacı için çok önemli. Dolayasıyla bunlar mutlaka hayatımızda olacak ama burada termik santralleri yaparken bunların nerelere konumlandırılacağının çok ciddi çalışılması gerekiyor. Bizim yaptığımız çalışmaya göre 10-15 kilometre etrafında herhangi bir tarım arazisinin olmamasını öneriyoruz. Tarım arazisiyle beraber yaşam alanının da olmamasını öneririz. Ağır metaller gördüğümüz kadarıyla 10 kilometre kadar etki edebiliyor. Bunları iyi planlarsak hem termik santralden yeterince fayda görmüş oluruz hem tarım açısından avantajlı olur hem de insan sağlığına zarar vermemiş oluruz" şeklinde konuştu. "Baştan örneklerimizi toplayacağız" Projenin ikinci ayağında çalışmaların derinleştirileceğini vurgulayan Uzuner, "Kanser hücrelerini öldürmesine çok şaşırmadım ama sağlıklı hücrelerin biraz daha dirayetli olmasını bekliyordum. Bilim zaten bizi şaşırtmak için var. Biz her zaman şaşırırız. Şaşırmadığımız zaman bilim olmuyor. Bu proje için sonrasında TÜBİTAK’a başvurduk. Çünkü kabaca bir sonuç elde ettik biz şimdi bunu hücresel düzeyde nasıl oluyor hangi genler değişiyor hangi genler daha fazla ve daha az çalışıyor gibi bunun epigenetik kontrolü nasıl oluyor bunu anlamak için TÜBİTAK’a başvuruda bulunduk ve COST projesi kapsamında yani uluslararası bir TÜBİTAK projesi olarak desteklendi. Şimdi baştan örneklerimizi toplayacağız. Bu sefer işin içerisinde Zeytincilik Araştırmacılık Enstitüsü de var. Enstitüden Dr. Özgür Dursun hocamız zaten zeytin konusunda uzman. Örnekleri o toplayacak. Sonra ağır metal analizleri yapılacak. Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında toplayacağız. Bu sefer ki projede ODTÜ’den de Dr. Öğretim Üyesi Emre Aksoy hocamız bizimle olacak. Biz sadece insan hücrelerine baktık Emre hocamız da zeytinin kendinde ne oluyor ona bakacak. Ağır toksik birikimi insan hücrelerinin dışında zeytinin asıl kendisinde ne yapıyor buna bakılacak. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Kimya Bölümünden Doç. Dr. Emine Akyüz Turumtay hocada bu özütlerin içeriğini (zeytine özel olan bazı moleküller, fenolik bileşikler) analiz edecek. Bu bilimsel araştırmanın sonu yok. Aldığınız bir sonucu yeni sorularla başka bir yere taşıyorsunuz. Sonrasındaki aşama için kapsamlı bir çalışma yaptık" diye konuştu. "Zeytinin kendisi ve yaprağı antimikrobiyal aktivite göstermiyor" Termik santral etrafında alınan örneklerde zeytinin kendisi ve yaprağının antimikrobiyal aktivite göstermediğini belirten Uzuner, "Zeytinler mikroplara karşı etkili bildiğimiz bitkiler. Antimikrobiyal aktivitesi değişiyor mu diye ona da baktık. Onu da bölümümüz asistanı Funda Bilgin Tetikoğlu incelemişti. İşin ilginç kısmı termik santral etrafındaki örnekler zeytinin kendisi ve yaprağı antimikrobiyal aktivite göstermiyor. Zeytinin o bildiğimiz aktivitesi azalmış oluyor. Bu durumda aslında o bölgedeki zeytinin bazı işlevleri yerine getiremediği söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 09:50
Trabzon’da evin girişini arılar bastı; anne, tencere kapaklarıyla çocuklarını korudu
Eline aldığı tencere kapaklarını birbirine vurarak arıları uzaklaştırmaya çalışan anne, kısa süreli paniğe rağmen durumu soğukkanlılıkla kontrol altına aldı.
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 09:49
Gençlerin oltasına yavru köpekbalığı takıldı
Trabzon’da denize açılan üç arkadaş, balık avı sırasında karşılaştıkları manzara karşısında kısa süreli şaşkınlık yaşadı. Oltaya takılan balığın yavru bir köpekbalığı olduğu anlaşıldı. Edinilen bilgilere göre, Araklı ilçesi Kalecik mahallesi açıklarında Resul Memişoğlu, Ertan Küçükaslan ve Fatih Alemdar isimli gençler hafta sonunu değerlendirmek için Kalecik açıklarında balık avına çıktı. Oltaya gelen balık, ilk bakışta sıradan bir tür gibi görünse de yakından incelendiğinde bunun yavru bir köpekbalığı olduğu fark edildi. Gençler bir süre balığı teknede inceledikten sonra tekrar denize bıraktı. Görüntüler sosyal medyada büyük ilgi gördü Gençlerin cep telefonlarıyla kaydettiği o anlar kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Görüntüler, hem merak uyandırdı hem de Karadeniz’de nadir rastlanan bu tür olaylara bir yenisinin eklendiğini gözler önüne serdi. Bölge halkı ve deneyimli balıkçılar, zaman zaman Karadeniz’de benzer türlere rastlandığını, ancak bu denli kıyıya yakın bir bölgede köpekbalığı görülmesinin alışılmış bir durum olmadığını belirtti. Araklı ilçesi Kalecik mahallesi açıklarında yaşanan bu sıra dışı olay, bölgede denizin sürprizlerle dolu yapısını bir kez daha ortaya koydu.
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 09:49
Trabzon’da örnek vatandaş: 3 yıl önce kaybolan dronu bulup sahibine ulaştırdı
Trabzon’un Araklı ilçesinde yaşanan olay, hem yürekleri ısıttı hem de vatandaşlık bilinciyle örnek oldu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen turistlerin ziyaret ettiği Aytaş Asmasu Şelalesi’nde 3 yıl önce kaybolan bir dron, bölge sakini Gökhan Özbay’ın duyarlılığı sayesinde sahibine teslim edildi. Binlerce liralık dron, sarp kayalıklarda kayboldu Olay, 3 yıl önce şelaleyi ziyaret eden Mürsel Aydın isimli bir turistin bölgede dron uçurmasıyla başladı. Şelalenin sarp kayalık yamacında kontrolünü kaybeden dron, ağaçlık alana çarparak düştü. Tehlikeli arazide düşen cihazı alamayan Aydın, canını tehlikeye atmamak adına bölgeden ayrılmak zorunda kaldı. Binlerce lira değerindeki cihazını geride bırakmanın üzüntüsüyle memleketine döndü. Her şey bir sosyal medya yorumuyla başladı Aradan geçen 3 yılın ardından, Aydın sosyal medyada şelale hakkında yapılan bir videoya yorum yaptı. Yorumu gören Araklılı doğasever Gökhan Özbay, yaşanan bu kayba kayıtsız kalamadı. Aydın’a ulaşıp detayları öğrenen Özbay, hafta sonu şelalenin bulunduğu 1850 rakımlı zorlu araziye tek başına bir arama operasyonu düzenledi. 2 saatlik arama sonucu bulundu Şehir merkezinden yaklaşık 45 kilometre uzaklıktaki dağlık alana ulaşan Özbay, 2-3 saat süren titiz bir arama çalışmasının ardından dronu, şelalenin yukarı mevkiinde bulunan kartal yuvasına yakın sarp bir noktada buldu. Cihazın sağlam durumda olduğunu belirten Özbay, sadece bir pervanesinde kırık olduğunu ve bunun da tamir edilebileceğini ifade etti. "Mutluluğumu tarif edemem" Olay sırasında cep telefonuyla çektiği görüntülerde oldukça zor anlar yaşadığı görülen Özbay, dronu bulduktan sonra yaptığı açıklamada, "Mutluluğumu tarif edemem. Bulunduğum yerde olmak akıl karı değil. Kimseye tavsiye etmiyorum. Tam 3 yıl sonra abimizin dronunu buldum. Makine kaliteli, pek bir şeyi yok gibi görünüyor. Çok zor bir tırmanış gerçekleştirdim. 3 yıl sonra bile olsa bir misafiri sevindirmek benim için vicdanen büyük mutluluk" dedi. Trabzonlu Gökhan Özbay’ın bu fedakar ve duyarlı davranışı, sosyal medyada da büyük takdir topladı. Vatandaşların yorumlarında "Gerçek Trabzon misafirperverliği", "helal olsun" ve "insanlık ölmemiş" ifadeleri yer aldı.
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 09:43
Gençlerin oltasına yavru köpekbalığı takıldı
Trabzon’da denize açılan üç arkadaş, balık avı sırasında karşılaştıkları manzara karşısında kısa süreli şaşkınlık yaşadı. Oltaya takılan balığın yavru bir köpekbalığı olduğu anlaşıldı. Edinilen bilgilere göre, Araklı ilçesi Kalecik mahallesi açıklarında Resul Memişoğlu, Ertan Küçükaslan ve Fatih Alemdar isimli gençler hafta sonunu değerlendirmek için Kalecik açıklarında balık avına çıktı. Oltaya gelen balık, ilk bakışta sıradan bir tür gibi görünse de yakından incelendiğinde bunun yavru bir köpekbalığı olduğu fark edildi. Gençler bir süre balığı teknede inceledikten sonra tekrar denize bıraktı. Görüntüler sosyal medyada büyük ilgi gördü Gençlerin cep telefonlarıyla kaydettiği o anlar kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Görüntüler, hem merak uyandırdı hem de Karadeniz’de nadir rastlanan bu tür olaylara bir yenisinin eklendiğini gözler önüne serdi. Bölge halkı ve deneyimli balıkçılar, zaman zaman Karadeniz’de benzer türlere rastlandığını, ancak bu denli kıyıya yakın bir bölgede köpekbalığı görülmesinin alışılmış bir durum olmadığını belirtti. Araklı ilçesi Kalecik mahallesi açıklarında yaşanan bu sıra dışı olay, bölgede denizin sürprizlerle dolu yapısını bir kez daha ortaya koydu.
13 Temmuz 2025 Pazar - 19:28
Saadet Partisi Genel Başkanı Arıkan: "Yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz"
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin 10. Olağan Trabzon İl Kongresi’ne katıldı. Arıkan, "Biz, yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz. Yeniden büyük Türkiye istiyoruz. Hak ve adalet ekseninde yeni bir dünya istiyoruz" dedi. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin 10. Olağan Trabzon İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’nin temel sorunlarını çözmenin mümkün olduğunu belirterek, Saadet Partisi’nin bu çözümün adresi olduğunu söyledi. Saadet Partisi’nin nasıl bir Türkiye istediğini anlatan Arıkan, "Biz yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz. Yeniden büyük Türkiye istiyoruz. Hak ve adalet ekseninde ‘yeni bir dünya’ istiyoruz. Saadet Partisi, hakikatle yüzleşmek, muhatabıyla helalleşmek ve bölgenin tüm halkları olarak kucaklaşmak için üzerine düşeni yapmakta tereddüt etmeyecektir. Yine Saadet Partisi, bölge halklarını kardeşlerimizin aleyhine ‘yeni savaşların hazırlığı’ olan her bir süreci hem ifşa edip hem de baskılamaktan geri durmayacaktır. Daha net anlaşılsın diye söylüyorum. İçeride iktidarın ceberrutluğuna imkan veren, dışarıda bölge halklarını birbirlerine karşı savaşmaya sürükleyen her sürecin karşısındayız. Biz, ne kin ve öfke ile hareket ederiz ne de emperyal politikalara teslim oluruz. Kendimiz için ne istiyorsak kardeşlerimiz için de aynısını istemekte tereddüt etmeyiz" dedi. "Hedefte sadece Gazze değil Kıbrıs da var" Arıkan, Ortadoğu’daki gelişmeler ve bölgesel tehditler hakkında açıklamalarda bulunarak, Gazze’deki insanlık dramının yanı sıra Lübnan, Yemen, Suriye ve İran’daki istikrarsızlıkların da bölgeyi yeni bir çatışma düzenine sürüklediğini ifade etti. Özellikle Netanyahu ve Trump ikilisinin son dönemdeki temaslarına dikkat çeken Arıkan, "Trump ve Netanyahu yine boş durmuyor. Geçen hafta Washington’da yeni işgal planlarını görüştüler. ABD’yi arkasına alan Netanyahu, bölgenin tek aktörü olmak için büyük çaba gösteriyor" diye konuştu. Gazze’de yeni bir "toplama kampı" planları yapan İsrail’in Kıbrıs’ı da ihmal etmediğini belirten Arıkan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki bir muhalefet liderinin "İsrail ülkemizi işgal ediyor. Vatandaşlık alıyorlar, toprak alıyorlar, sinagog-okul yapıyorlar" şeklindeki sözlerini aktardı. "Adeta feryat ediyorlar" diyen Arıkan, Ortadoğu’daki İsrail yayılmacılığının sadece Arap coğrafyasıyla sınırlı olmadığını, Akdeniz’in merkezine kadar uzandığına dikkat çekti. "Fındıkta taban fiyat en az 300 TL olmalı" Arıkan, fındık üreticisinin yıllardır emeğinin karşılığını alamadığını da ifade ederek, 2025 yılı için fındık taban fiyatının en az 300 TL olması gerektiğini vurguladı. "Biz fındık taban fiyatını açıkladığımızda kemençeli kutlamalar yapılıyordu. Siz fiyat açıklayınca üretici matem havasına giriyor" diyen Arıkan, merhum Necmettin Erbakan’ın başbakanlık yaptığı 54. Hükümet döneminde fındık taban fiyatında yüzde 467’lik artış yaşandığını söyledi. "Gelişmeleri okuyup sürece yön vereceğiz" Bir grup PKK’lı teröristin silahlarını yakmasıyla yeni bir aşamaya gelen sürece ilişkin de değerlendirmede bulunan Arıkan, Milli Görüş Hareketi’nin bu meselenin çözümü için ilk inisiyatifi alan, ilk bedel ödeyen hareket olduğunu belirterek, "Kimsenin cesaret edemediği bir dönemde Erbakan Hocamız, 1994’te Bingöl’de o meşhur konuşmasını yapmış, bunun için DGM’de yargılanmış ve kendisine siyasi yasak getirilmişti. Bizim bu konuda samimiyetimiz, görmek isteyen, şöyle bir tarihe baksın yeterli olacaktır. Bizim en büyük kaygımız AK Parti’nin süreç yönetimi ile ilgili samimiyeti. Çünkü biz daha önce de ne yaptıklarını, nasıl yaptıklarını çok iyi biliyoruz" diye konuştu. Durum tespitinin siyaset yapmak olmadığının altını çizen Arıkan, "Peki biz ne yapacağız? Biz, hem gelişmeleri okuyacağız hem de sürece yön vereceğiz. Barış sadece silahların susması değil, herkes için esenlik ve iyilik hali olduğudur. Düşüncenin cezalandırıldığı, ekranların karartıldığı, emeğin sömürüldüğü, umutların söndürüldüğü, cezaevlerinin dolup taştığı, KHK mağduriyetlerinin devam ettiği, yerel yönetimlerin baskılandığı, seçme ve seçilme hakkının buharlaştırıldığı bir sürece ‘Terörsüz Türkiye’ demek bir anlam ifade etmez. İktidarın hukukun dışına çıkması, hak ve özgürlükleri kısıtlaması da bir terördür, en azından psikolojik terördür" dedi. Trabzonspor’a övgü Trabzon’da iyi giden şeylerin de olduğunu dile getiren Arıkan, Trabzonspor’un yalnızca sporda başarı elde eden bir kulüp değil, aynı zamanda vefa ve aidiyetin sembolü olduğunu vurgulayarak, "Trabzonspor bu şehrin ruhunun, hassasiyetinin, azminin simgesidir. Eren Bülbül’ü unutmayan vefanın adıdır Trabzonspor, Ahmet Minguzzi’yi sahiplenen hassasiyetin adıdır Trabzonspor. Ben inanıyorum ki Trabzonspor, Fatih Tekke hocamızla, kendi evlatlarıyla daha da başarılı bir kulüp olacak ve sadece süper lig değil, bir gün bu şehre Avrupa Kupası da getirecek" dedi.
13 Temmuz 2025 Pazar - 12:04
Trabzon Şehir Hastanesi Kavşağı trafiğe açıldı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon Şehir Hastanesi’ne ve Şenol Güneş Spor Kompleksi’ne ulaşımı kolaylaştıracak modern kavşağın 20 gün gibi kısa bir sürede tamamlanarak trafiğe açıldığını bildirdi. Bakan Uraloğlu, Şehir Hastanesi’nin kuzeyinden geçen bağlantı yolunun da hastane hizmete açılmadan tamamlamayı planladıklarını belirtti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon Akyazı Mahallesi’nde yapımı hızla devam eden 900 yataklı Trabzon Şehir Hastanesi’ne ve Şenol Güneş Spor Kompleksi’ne ulaşımı kolaylaştıracak modern kavşak düzenlemesinin tamamlandığını açıkladı. Bakan Uraloğlu, hastaneye ulaşımda artan talebi karşılamak ve trafik akışını daha konforlu hale getirmek amacıyla bağlantı yollarını ve modern dönel kavşağı projelendirdiklerini belirtti. Bakan Uraloğlu, "İlk etapta 20 gün gibi kısa bir sürede tamamladığımız modern dönel kavşağı 11 Temmuz tarihinde trafiğe açtık. Ağustos ayında başlayacak Süper Lig sezonu öncesinde, stadyuma ve şehir hastanesine bağlantıların hazır olması için çalışmalarımızı hızlandırdık. Sezon açılmadan önce konforlu ve güvenli bir trafik akışı sağlamak en önemli hedefimizdi" dedi. Bakan Uraloğlu ayrıca, Şehir Hastanesi’nin kuzeyinden geçen bağlantı yolunun da hastane hizmete açılmadan tamamlamayı planladıklarını belirterek, "Bu yatırımlar sayesinde Trabzon’a modern ve güvenli bir ulaşım hizmeti sunacağız" diye konuştu.
13 Temmuz 2025 Pazar - 10:33
Trabzon’un yol ağı, Washington gidiş-geliş mesafesini geride bıraktı
Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki şehirlerinden biri olan Trabzon, sahip olduğu yol ağı uzunluğuyla dikkat çekiyor. Kentin toplam yol ağı uzunluğu 22 bin kilometreye ulaşarak, Türkiye’nin en uzun yol ağına sahip illeri arasında yer alıyor. Coğrafi açıdan zorlu ve dağlık bir yapıya sahip olan Trabzon’da yol yapımı, şehirleşme ve altyapı çalışmaları yıllar içinde geniş bir kapsama ulaştı. Özellikle mahalle yolları, stabilize yollar, şehir içi bağlantı yolları ve kırsal altyapı projeleriyle şekillenen bu geniş ulaşım ağı, Karadeniz’in engebeli coğrafyasında yaşamı kolaylaştırıyor. Türkiye ortalamasının üzerine çıkan Trabzon yol ağı ulaşım yükünü gözler önüne sererken, ilginç bir detayı da beraberinde getiriyor. Trabzon ile Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington arasındaki kuş uçuşu mesafenin 9 bin 57 kilometre olduğu göz önünde bulundurulduğunda Trabzon’un toplam yol uzunluğu bu mesafenin iki katından daha fazlasına denk geliyor. Başkan Genç: "Neredeyse dünyanın yarı çapını dolaşıyoruz" Yol ağı uzunluğu bakımından Türkiye’nin en önde illeri arasında yer aldıklarını belirten Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, engebeli arazi ve dağınık yerleşimden dolayı çok zorlandıklarını kaydetti. Yol ağı uzunluğu bakımından neredeyse dünyanın yarıçapını dolaştıklarını belirten Başkan Genç, "Gerçekten çok zorlanıyoruz. Bizim topoğrafyamız, arazilerimiz oldukça engebeli. Tam 22 bin kilometrelik bir yol ağına sahibiz. Bunun 2 bin kilometresi Karayolları Genel Müdürlüğü’ne, 20 bin kilometresi ise Büyükşehir ve ilçe belediyelerimize, mezra ve yayla yollarına ait. Engebeli arazi yapısı ve dağınık yerleşim nedeniyle ciddi zorluklar yaşıyoruz. Ankara’ya gittiğimizde bakanımız, milletvekillerimiz ve genel müdürlüklerimiz bize destek oluyor. Ancak bizim temel önceliğimiz, mevcut imkan ve kabiliyetlerimizle, şartlar ne olursa olsun vatandaşımızın ulaşımını sağlamak. Türkiye’de bu kadar uzun bir yol ağına sahip başka bir yer olduğunu sanmıyorum. Çünkü mesele yalnızca yol uzunluğu değil arazinin zorluğu, engebeliliği işimizi daha da zorlaştırıyor. 22 bin kilometrelik yol ağıyla adeta dünyanın yarıçapını dolaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder