Yerel Haberler
Trabzon
Palamutun avı azalıp avlanan palamutlar da irileştikçe fiyatı da arttı 24 Eylül 2024 Salı - 12:01:30 Denizlerde av yasağının 1 Eylül itibariyle sona ermesinin ardından denize açılan tekneler sezonun ilk günlerinde bol miktarda palamut avlarken, bu av bugünlerde düşüşü geçti. Balık av sezonu başında tanesi 40-50 liradan satılan palamutun tane fiyatı 120 liraya yükseldi. Fiyatın yükselmesinde avlanan palamutun irileşmesi ve büyükşehirlere sevkiyatının artması da etkili oldu. Trabzon Balık Hali’nde sezonun ilk günleri tanesi 40-50 TL’ye satılan palamudun avının düşüşe geçmesiyle tane fiyatı 100-150 TL arasında değişiyor. Palamudun fiyatı yüksek olması Karadeniz’de avlanan balığın başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir gibi şehirlere gönderildiğinden de kaynaklandığı belirtildi. Balıkçı esnaflarından Adem Kaygusuz, avlanan balığın genelde İstanbul’a gönderildiğini belirterek “Avlanan balık Trabzon’da kalsa fiyatı 50-60 TL olur. Dışarı gittiği için oralarda daha pahalıya satılıyor. Genelde İstanbul’a gidiyor. İlk günler 400 gram palamutların fiyatları 50-60 TL iken şu anki palamutlar 850- 900 gram geliyor. Avı da biraz azaldı ilk günlerdeki gibi değil. Palamutların fiyatı 110, 120, 125 TL. Balığın boyutuna göre fiyatları değişiyor” dedi. Palamudun azalan avıyla birlikte fiyatının yükseldiğini belirten balıkçı esnaflarından Emin Avcı, “İlk günler 50-60 TL’ye sattığımız palamutlar şimdi 125 TL tanesi. İlk günlere göre hem avı azaldı hem de fiyatı yukarı çıktı. Palamut göç balığı olması ve havların sıcak gitmesinden dolayı Rusya taraflarına doğru kaydı. Genelde palamutlar Rize açıklarında avlanıyor oradan bize geliyor. Palamut İstanbul’a çok gönderildiği için dolayısıyla ilimizde biraz azaldı diyebiliriz. Palamut ilk günkü avı bugünlerde neredeyse yarı yarıya düştü. Şu an fiyatlarımız 125-140 TL arasında ilk günkü fiyatlar yok artık. Palamut göç hayvanı her an gidebilir bol da olabilir. Avı şu anda azaldı” diye konuştu. Karadeniz’de avlanan palamudun gelende İstanbul, Ankara, İzmir taraflarına gönderildiğini kaydeden balıkçı esnaflarından Çetin Kavzoğlu, “Avlanan balıklar genelde İstanbul, Ankara, İzmir taraflarına gidiyor. Buralara gelen balıklar zaten belli. Dolayısıyla Türkiye’nin her tarafına gidiyor. Son bir haftadan beri palamutlar büyümeye, kiloluk olmaya başladı. İlk zamanlar 40-50 TL idi ancak 400 gram geliyordu. Şu anda 900 gram, bir kilo geliyor. Fiyatlarımız 125-150 TL arasında değişiyor. Palamut göçmen bir balık olduğu için ne zaman ne olacağı belli olmaz. Ancak görüntü devam edecek gibi. Palamut büyüdükçe fiyatı artıyor” şeklinde konuştu.
24 Eylül 2024 Salı - 11:36 Avrasya Üniversitesi’nde 2024-2025 akademik yılı başladı Avrasya Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı açılış töreni üniversitenin Ömer Yıldız Yerleşkesinde gerçekleşti. Açılış törenine Avrasya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Yıldız, Rektör Vekili Prof. Dr. Yavuz Özoran, Genel Sekreter Gülay Yeniçeri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Yeni öğrencilerin ailelerinin de yoğun ilgi gösterdiği törenin açılış konuşmasını Rektör Vekili Prof. Dr. Yavuz Özoran yaptı. Özoran konuşmasında “Sevgili öğrenciler, burada sizlere sadece bir diploma kazanıp meslek sahibi olunması değil, bilgiyi ve kendini keşfederek kendiniz ve içerisinde yaşadığınız topluma faydalı bir birey olmanız hedeflenmiştir. Peki biz bunu yapmak zorunda mıyız? Evet zorundayız” dedi. Avrasya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Yıldız ise konuşmasında öğrencilerin ailelerine teşekkür etti. Yıldız “Yeni akademik yıla ailemize yeni katılan iki bin yeni öğrencimizle başlıyoruz. Bizlere canınızdan çok sevdiğiniz evlatlarınızı güvenerek teslim ediyorsunuz. Bizlerde onları öz evlatlarımızı yetiştirir gibi yetiştireceğiz ve sizlere teslim edeceğiz. Hepinize teşekkür ediyorum buraya gelemeyen uzak bölgelerdeki velilerimize de selamlarımı, teşekkürlerimi iletiyorum. Sevgili öğrencilerimiz, eğitim hayatınızdaki önemli dönüm noktalarından olan üniversite eğitimine başlıyorsunuz. Sizler kadar bizlerde heyecanlıyız. Önünüzde kendiniz, aileniz, üniversitemiz ve ülkemize karşı sorumluluklarınızın olduğu bilinciyle yapacağınız çok şey var. Bu eğitim sürecinizde elde edeceğiniz başarı ve toplumsal katkı siz ve aileniz kadar Avrasya Üniversitesi’ni de yüceltecek ve bizleri onurlandıracaktır. Değerli velilerimiz evlat yetiştirmek dünyanın en incelik ve fedakârlık isteyen durumlarından biridir. Evlatlarınız için nelerden vazgeçtiğinizi biliyoruz. Onların iyi bireyler olmaları için gösterdiğiniz çabanın, emeklerinizin farkındayız. Aile olmanın en iyi yanı zorlukların üstesinden birlikte gelebilmektir. Avrasya Üniversitesi kütüphaneleri, laboratuvarları, spor salonları, öğrenci yurtları, sosyal alanları ve en önemlisi deneyimli akademik kadrosu ile öğrencilerimize en iyi eğitim imkanını sunacağının sözünü veriyorum” diye konuştu.
Trabzon’un derelerinin su kaynakları temiz çıktı
01 Haziran 2024 Cumartesi - 09:18 Trabzon’un derelerinin su kaynakları temiz çıktı Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü önderliğinde Trabzon’da özellikle su ürünleri üreme ve istihsal sahası olarak ilan edilen alanların kirlilikten korunması amacıyla derelerin temizliği kontrol edildi. Toplam 11 ilçede 11 su kaynağından alınan numunelerin yapılan tahlillerinde herhangi bir kirliliğe rastlanılmadı. Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan, alıcı ortam su kirliliği izleme çalışmalarının su kaynakları ve su ürünleri sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla su ürünleri istihsal yerleri olan derelerde özellikle atıkların alıcı sudaki zararlı etkisinin tespiti için Mayıs ve Ekim ayları olmak üzere yılda iki kez yapıldığını söyledi. Su ürünleri üreme ve istihsal sahası olarak ilan edilen alanların kirlilikten korunmasını hedefleyen çalışmalar kapsamında teknik personelleri tarafından Beşikdüzü, Vakfıkebir, Çarşıbaşı, Akçaabat, Ortahisar, Maçka, Yomra, Arsin, Araklı, Sürmene ve Of ilçeleri olmak üzere belirlenen toplam 11 su kaynağından su numuneleri alındığını kaydeden Kaplan "Belirlenen su kaynaklarında sıcaklık, oksijen, renk ve koku analizleri yerinde yapılıp alınan su numuneleri Tokat Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünde kimyasal analizleri yapılmak üzere gönderilmektedir. Elde edilen analiz sonuçlarının Su Ürünleri Yönetmeliğinde yer alan parametrelere uygunluğu kontrol edilerek Su Ürünleri Bilgi Sistemi’ne kaydedilmektedir. İlimizdeki su kaynaklarından alınan su numunelerin analiz sonuçları, su kaynaklarımızda kirliliğin bulunmadığını gösterirken, sonuçlar bizi memnun etmiştir. Trabzon halkına su kaynaklarımıza gösterdikleri özen için teşekkür ederiz. Çalışmalarımız her yıl düzenli olarak devam edecektir" dedi.
Trabzon’da sürdürülebilir turizm için dijital dönüşüme imza attılar
31 Mayıs 2024 Cuma - 18:32 Trabzon’da sürdürülebilir turizm için dijital dönüşüme imza attılar Trabzon’da turizm sektörü çalışanları ile paydaşlarının sürdürülebilir turizm uygulamaları ve dijital pazarlama becerilerini geliştirilmesi amacıyla hazırlanan ‘Turizm Sektörü Çalışanları ve Paydaşlarının Sürdürülebilir Turizm ve Dijital Pazarlama Becerilerinin Geliştirilmesi Projesi’ne ilişkin sözleşme bugün imzalandı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Trabzon Bölge Müdürü Murat Güler ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Genel Sekreteri Kemal Akpınar tarafından imzalanan sözleşmeye göre, Trabzon’daki turizm sektörü çalışanları, basın mensupları ve kamu kurumu enformasyon görevlilerine yönelik "Sürdürülebilir Turizm Haberciliği", "Sürdürülebilir Turizm İçin Sosyal Medyada İçerik Üretimi", "Sürdürülebilir Turizmde Dijital Pazarlama", "Yapay Zeka Atölyesi" ve "Uygulamalar ve Strateji" konularında kapsamlı bir danışmanlık programı sunulacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Trabzon Bölge Müdürü Murat Güler, "Turizm sektörünün dijitalleşmesi ve sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi için çok önemli bir proje başlatıyoruz. Bu proje sayesinde Trabzon ve Doğu Karadeniz bölgesindeki turizm paydaşlarının kapasiteleri güçlenecek ve bölgenin rekabet gücü artacak" dedi. DOKA Genel Sekreteri Kemal Akpınar ise "Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı olarak, turizm sektörünün gelişimine verdiğimiz destek kapsamında bu önemli projeyi hayata geçiriyoruz. Turizm çalışanlarının ve işletmelerinin dijital dönüşümünü hızlandırmayı ve sürdürülebilir turizm uygulamalarını desteklemeyi amaçlıyoruz" açıklamasında bulundu.
Ferrero Grubu’ndan hedeflerine ulaşma noktasında önemli ilerleme
31 Mayıs 2024 Cuma - 16:15 Ferrero Grubu’ndan hedeflerine ulaşma noktasında önemli ilerleme Ferrero Grubu, sürdürülebilirlik yolculuğunda kat ettiği ilerlemeyi, yayımladığı 15. Sürdürülebilirlik Raporu ile kamuoyuyla paylaştı. Ferrero Grubu, şirketin temel sürdürülebilirlik yapıtaşları olan "Çevreyi Korumak", "Sorumlu Bileşen Tedariki", "Sorumlu Tüketimi Teşvik Etmek" ve "İnsanları Güçlendirmek" alanlarında önemli bir ilerleme kaydettiğini raporladı. Raporu değerlendiren Ferrero Grubu İcra Kurulu Başkanı Giovanni Ferrero, “Ferrero Grubu olarak gelecek nesiller için doğayı koruma konusunda kritik bir rol oynadığımızın farkındayız. Sürdürülebilirliğin Ferrero’nun uzun vadeli stratejisinin bir parçası olduğunu, elde ettiğimiz güçlü sonuçlarla bir kez daha teyit etmiş olduk. Sürdürülebilirlik çerçevemizi oluşturan dört yapıtaşı, aldığımız her stratejik karara rehberlik ediyor. Ferrero olarak büyümeye ve ürün portföyümüzü çeşitlendirmeye devam ederken, kurduğumuz uzun vadeli ortaklıklarımıza, özellikle de faaliyet gösterdiğimiz ve hammaddelerimizi tedarik ettiğimiz topluluklara değer vermeyi sürdürüyoruz. İlerleme kaydetmek, sektörümüzün sosyal ve çevresel gündemini ileriye taşımak ve toplumsal değer oluşturmak için ortaklıklar kurmanın önemine inanıyoruz" dedi. 2022-2023 mali yılını kapsayan Sürdürülebilirlik Raporu’nda Ferrero’nun sorumlu tedarik yaklaşımı doğrultusunda, temel bileşenlerin tedarik zincirinde daha fazla şeffaflık sağlamaya yönelik çalışmaları öne çıkıyor. Fındık tedarik zincirinde yüzde 90 izlenebilirlik sağlayan Ferrero, bir önceki yıl yüzde 79 olan izlenebilirliği, sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmek ve paylaşmak için üreticiler, tedarikçiler, kurumlar, üniversiteler ve araştırma merkezleriyle birlikte yürüttüğü çalışmalar sayesinde artırmayı başardı. Ferrero, içerik tedarik ettiği bölgelerdeki tedarik zincirlerinde meydana gelen ormansızlaşma gibi sorunların çözümü için kurduğu ortaklıklarla, sahada yürütülen çalışmalara destek oldu. Bu çalışmalar kapsamında uydu haritalama sisteminin kullanılmasıyla, kakaonun çiftlik düzeyinde izlenebilirliği 2022/23 döneminde yüzde 93’e çıktı. İleri teknolojiyle kapsamlı çalışmalar yürüten Ferrero, aynı zamanda Dünya Kakao Vakfı (WCF) ve Uluslararası Kakao Girişimi (ICI) üyesi. Ferrero, fındık tedarik zincirinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile iş birliği yapıyor. Ferrero Grubu’nun Sürdürülebilirlik İlerleme Raporu’nda öne çıkan diğer önemli veriler ise şöyle: "Ferrero ambalajlarının yüzde 90,7’si geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir veya kompostlanabilir şekilde tasarlandı. Bir önceki yıl bu oran yüzde 88,5’ti. Suyu azaltma ve yeniden kullanma girişimleri sayesinde, Ferrero tesislerinde su yoğunluğunda yüzde 20 azaltma kaydedildi (2017-2018 temel yılına kıyasla). 2021-2022 yılına kıyasla ise yüzde 9,6 azalma sağlandı."
Prof. Dr. Tevfik Özlü: "Yaşamınıza 15-20 yıl eklemek için sigarayı bırakın"
31 Mayıs 2024 Cuma - 14:15 Prof. Dr. Tevfik Özlü: "Yaşamınıza 15-20 yıl eklemek için sigarayı bırakın" Herkesin sigarayı bırakırken bir takım zorluklar yaşamasının doğal olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Sigarayı bıraktığınızda 15-20 gün biraz zorluk çekeceksiniz, ama 15-20 yıl yaşamınıza eklenecek. Çünkü sigara, günde 20 adetten fazla sigara içenlerin yaşamından bu kadar yıl çalmaktadır" dedi. Tüm tiryakilere 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü dolayısıyla çağrıda bulunan Medical Park Karadeniz Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Sigarayı bırakmak istiyorsanız bırakabilirsiniz. Sigarayı bırakamayan kişi olmaz, bırakamayacağına inanan kişi olabilir. Araştırmaların sonuçlarına göre, Fransa’da bir yıl içinde (2016-2017) bir milyon kişinin ve yine İngiltere’de 2020’nin ilk 6 ayı içinde bir milyon kişinin sigarayı bıraktığı anlaşılmıştır" ifadelerini kullandı. "İstekli olmak ilk adımdır" "Milyonlarca kişinin yapabildiği bir işi sizin yapamayacağınızı düşünmeniz kendinize haksızlık yapmaktır" diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Özlü, "Sigarayı bırakmak için öncelikle bırakma isteğiniz olmalı. İstekli olmak ilk adımdır ve çok önemlidir. Ardından bırakma kararı vermelisiniz. Kararlı olmak sigara bırakma eylemi sürecindeki en büyük gücünüz olacaktır. Sigarayı bırakmanız gerektiğine dair güçlü nedenleriniz varsa, bunları tek tek düşünmeli ve bırakma sürecinde hatırınızda tutmalısınız. Sigaraya devam etmeniz durumunda kaybedeceklerinizi de aklınızda bulundurmalısınız. Hatta bunları yazıp her gün göreceğiniz bir yere asabilir veya telefonunuza sesli uyarı verebilirsiniz" diye konuştu. "Hekim desteğine ihtiyacınız olabilir" Kişilerin sigarayı bırakma konusunda hekim desteğine ihtiyaçları olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Özlü, "İnsanların sigara içme davranışı birbirinden farklı olabilir. Örneğin, bazıları stresli olduğu zamanlarda, bazıları ise keyifli anlarında içer. Bazıları yemeğin üzerine, bazıları sabah uyandığında aç karnına içer. Kimi yalnız kaldığında, kimi de sosyalleştiğinde içer. Sizin sigara içme profilinize uygun bir bırakma planlamasını bu konuda eğitimli ve deneyimli bir hekimle birlikte yapabilirsiniz" şeklinde konuştu. "15 gün zorluk çekeceksiniz ama 15 yıl yaşamınıza eklenecek" Sigara bırakmanın zorluklarına da değinen Prof. Dr. Özlü, "Unutmayın, sigarayı bıraktığınızda 15-20 gün biraz zorluk çekeceksiniz, ama 15-20 yıl yaşamınıza eklenecek. Çünkü sigara, günde 20 adetten fazla içenlerin yaşamından bu kadar yıl çalmaktadır. Sigaradan kurtulduktan sonra şaşırıp bir tane içeyim demeyin. Eğer sigarayı bıraktıktan sonra nikotin yoksunluk belirtileri -sinirlilik, huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü, iştah artışı vb. ile aşırı sigara içme arzusundan muzdarip iseniz, hekiminiz size tıbbi tedaviler önerebilir. Unutmayın, eğer istiyorsanız sigarayı bırakabilirsiniz, ‘kendi başıma yapamam’ diyorsanız, biz hekimler size yardımcı olmaya hazırız" diyerek sözlerini sonlandırdı.
Öğr. Gör. Dr. Mehtap Er Kemal: "Laboratuvar ortamı dışında taklit ve tağşişe uğramış tereyağını ayırt etmek çok zor"
31 Mayıs 2024 Cuma - 08:45 Öğr. Gör. Dr. Mehtap Er Kemal: "Laboratuvar ortamı dışında taklit ve tağşişe uğramış tereyağını ayırt etmek çok zor" Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Maçka Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölümü Öğr. Gör. Dr. Mehtap Er Kemal, tüketicinin taklit ve tağşişe uğramış tereyağını ayırt etmesinin laboratuvar ortamı dışında çok zor olduğunu söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığı, tüketicileri korumak, ürünlerdeki taklit ve tağşişi önlemek amacıyla "Türk Gıda Kodeksi Tereyağı ve Sadeyağ Tebliğ Taslağı"nı hazırlayarak görüşe sundu. Düzenlemeyle tereyağı ve sade yağın tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretilmesi, muhafazası, ambalajlanması, depolanması, taşınması ve pazarlanması için gerekli özelliklerin belirlenmesi amaçlandı. Bu çerçevede, tuz ilave edilmeyen tereyağının süt yağı oranının ağırlıkça en az yüzde 82 olması kriteri getirildi. Konuyla ilgili konuşan Karadeniz Teknik Üniversitesi Maçka Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölümü Öğr. Gör. Dr. Mehtap Er Kemal, "Genel olarak tereyağın bileşimi ile ilgili herhangi bir değişim söz konusu değil. Tereyağı en az yüzde 80 süt yağı, yüzde 2’si protein ve diğer kuru maddeler, yüzde 16’sı da su içerikli olarak tebliğde tanımlanmaktaydı. Tebliğde kalan yüzde 2’lik kısım ile ilgili tuz mu yoksa süt yağı mı olması konusunda net bir bildirim yoktu. Dolayısıyla kar amacı güden bazı ticari işletmeler bu yüzde 2’lik kısım için ya yüzde 2 süt yağı ya da tuz kullanarak üretimlerini gerçekleştiriyordu. Bu belirsizlik genel olarak piyasada taklit ve tağşiş konusunda sorunlar oluşturduğundan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tebliğe yeni bir düzenleme getirdiğini düşünüyorum. Tuz ilaveli olmayan tereyağlarında süt yağı oranı mutlaka yüzde 82’ye çekildi ki totalde yüzde yüz bileşim tamamlanmış oldu" dedi. Vatandaş taklit ve tağşişe uğramış tereyağını anlayabilir mi? Son yıllarda taklidi en fazla yapılan ürünler arasında olan tereyağı ile ilgili, orijinal ve taklit tereyağı arasındaki farka da değinen Er Kemal, "Aslında tereyağının en az yüzde 82’lik süt yağı oranı temelli bir ürün olması; süt yağı dediğimiz şeyin de inek, manda, keçi ve koyun sütlerinden elde edilen yağların temelini oluşturması. Taklit ve tağşiş durumlarının en çok bitkisel yağ ilavesi ile gerçekleştirildiğinin bunun yanında patates nişastası kullanımı da görülür. Biz laboratuvarlarımızda fiziksel ve kimyasal ayırt edici metotlar kullanıyoruz ancak tüketicinin bıçak testi ve sürülebilirlik gibi bir takım denemeleri ile tereyağın sahte mi, taklitli ve tağşişli mi olduğunu anlama olasılığı maalesef yok. Ama tereyağının kendine has bir görüntüsü, kokusu ve tadı olmalı. Vücut sıcaklığında eriyebilmeli. Eğer bir tereyağına bitkisel yağ katkısı yapıldıysa ürün daha çabuk eriyebiliyor ve bir miktar yağ sızması gözlenebiliyor. Bu tarz durumlarda çıkarım yapılabilir elbette. Ama bunun dışında direkt ’Bu tereyağını erittim, şunu gördüm. Bu ürün taklit bir ürün’ gibi bir yorumu tüketici yapamaz. O yüzden akredite ya da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda kontrol laboratuvarlarında numuneler analiz edilmeli" diye konuştu. "Tonya tereyağının Osmanlı Devleti dönemlerine dayanan bir tarihi var" Trabzon’un Tonya ilçesinde üretilen ve coğrafi işaret de alan Tonya tereyağının ülkemizde önemli bir yeri olduğunu dile getiren Er Kemal, "Aslında Karadeniz Bölgesi hem coğrafi şartları hem de fazla yağış aldığı için bitki örtüsünden kaynaklı hayvancılığa oldukça uygun. Yaylacılık kültürü de çok fazla. Osmanlı Devleti dönemlerinden bile Tonya tereyağının oldukça meşhur olduğu biliniyor. Türkiye’de tereyağı adına tescil alan ilk bölge Tonya. Bu anlamda Türkiye’de duyulabilirliği ve gündemde oluşu her zaman devam ediyor. Bunun yanında bu bölgenin peynir çeşitleri de oldukça fazla gündemde. Ama tereyağı deyince Trabzon tereyağı akla geliyor. Tonya’daki tereyağının farklı oluşu ya da ayırt edici özelliği tamamen aslında bölgenin sanayiye yakın bölgelerden uzak olması, dolayısıyla daha bakir oluşu ve insanlar tarafından kirliliğe maruz kalmaması, yağmur aldığı için otlak ve meraların hayvan beslenmesi için oldukça iyi olması ve buna bağlı olarak ineklerin çok doğal bir şekilde beslenebilmesinden kaynaklanıyor. Direkt olarak A vitamini ve beta karoten açısından zengin otlarla beslenen hayvanların sütleri ve süt yağının renginin sarı olması bu bölgedeki otlarla beslenmesiyle ilgilidir. Hayvanların tükettiği otlar ile beta karoten ve dolayısıyla sarı renk tereyağına da geçiyor. Tonya tereyağının diğer tereyağlarından farklı oluşunu bu şekilde açıklayabiliriz" dedi. "İyi bir etiket okuyucusu olun" Tüketicilere de çağrıda bulunan Öğr. Gör. Dr. Mehtap Er Kemal, "İyi bir etiket okuyucusu olmak çok önemli. Gıda güvenliğini ve halk sağlığını düşündüğümüzde Bakanlık tarafından belirlenen tebliğ ve bazı parametreler mutlaka var. Bakanlık bu konuyla ilgili mutlaka takip ve analiz yapıyor. Ancak biz de tüketiciler olarak iyi bir etiket okuyucusu olursak, aldığımız ve tükettiğimiz şeyin içeriği ne, ne kadar, menşei ne, nerden elde edilmiş, nasıl bir ürün diye araştırırsak bu tarz problemlerin kalacağını çok fazla düşünmüyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Rayyan Baniya: "Trabzonspor’a gelmek benim için bir üst seviyeye geçmek demekti"
30 Mayıs 2024 Perşembe - 13:16 Rayyan Baniya: "Trabzonspor’a gelmek benim için bir üst seviyeye geçmek demekti" Trabzonspor’un annesi Türk babası İtalyan Beninli oyuncusu Rayyan Baniya bu sezon 3-0 kazanılan Beşiktaş maçını unutamadığını söyledi. Trabzonspor’un 25 yaşındaki defans futbolcusu Rayyan Baniya Trabzonspor Dergisine röportaj verdi. Trabzonspor’un çok büyük bir kulüp olduğunu, Karagümrük’ten ilk geldiğinde bunun kendisi için bir üst seviyeye geçmek demek olduğunu ifade eden Baniya, "Çok heyecanlıydım ve bu heyecanı hiç kaybetmiyorum. Hedefim bu güzel kulüpte iyi oynamak, kendimi ve yeteneklerimi gösterebilmek, faydalı olmak. Bunu başaracağım mutlaka. Ayrıca bu kulüpte kupalar kazanmak çünkü Trabzonluların kupa kazanmayı ne kadar arzuladıklarını biliyorum. Annem Türk, babam Beninli. Ben de İtalya’da doğdum. Bu üç ülke arasında hayat tarzım İtalya’ya benziyor ve çünkü çocukluğum orada geçti, 22 yaşına kadar orada yaşadım. Öte yandan annem bana Türk adetlerini aktardı. Düşünce tarzım yemek zevkim ise Türk gibi çoğunlukla. Babam Afrikalı, Beninli ve her yaz oraya giderim. Doğa güzelliği İtalya ile Türkiye birbirine eşit derecede bence, ikisi de harika. Bu iki ülke insanı da misafirperver, anlaşılması kolay. Ayrıca gülmeyi seven insanlar. Türkiye’ye gelince şunu fark ettim; Türkler hayvanları çok seviyor. İtalya’daki gibi evlerinde besliyorlar, değer veriyorlar ve bu çok güzel. Benin halkı ise çok doğaldır. Ama tabii ki aynı ekonomiye sahip değiller. İnsanlar çok az şeye sahip olsalar bile mutlular ve hep pozitif oluyorlar. Akıllarını kurcalayan çok fazla düşünce yok, özgür yaşıyorlar" dedi. "Küçükken boyum uzayınca savunma oyuncusu oldum" Futbol hayatında hep bu mevkide mi oynadın sorusuna cevap veren Baniya, "13-14 yaşlarındayken kanat oyuncusuydum çünkü şu anda olduğum gibi uzun boylu değildim. Çok hızlıydım ve antrenörümüz de koşmam için beni kanada koydu. Hızımla fark yaratıyordum ve çok da gol attım. 17-18 yaşlarında birden boyum uzamaya başladı. Bunun üzerine teknik direktörümüz beni savunmada denedi, orada başarılı olunca kalıcı hale geldi. Ama uzun boylu olsam da aynı zamanda hızlı olduğumu söyleyebilirim. Uzun boy avantajlar da sağlıyor bana aynı zamanda" diye konuştu. "Irkçılıktan hoşlanmıyorum" Sebepsiz yere insanların başkalarına saygısızlık yapmasından hoşlanmadığını ifade eden savunma oyuncusu, "Elbette ırkçılıktan asla hoşlanmıyorum, çünkü birinin siyahi olması ya da başka bir ırktan geliyor olması nedeniyle dışlanması ve saygısızlığa uğraması bence çok kötü. Bazen rakip hücum oyuncuları psikolojik açıdan sizinle oynamaya çalışır. Rahatsız edici şeyler söyleyerek beni kızdırmaya çalışırlar ama bu bende işe yaramaz. Bunu denediklerini ve dikkatimi dağıtmaya çalıştıklarını biliyorum ve oyunlarına gelmiyorum. Bundan hoşlanmıyorum gerçi ama aynı zamanda tuzağa da düşmüyorum. Çünkü onlardan daha akıllıyım, aksi halde her iki maçta bir kırmızı kart görürdüm. 5 yıl önce İtalya’da Mantova’da oynuyorum ve adrenalinin yüksek olduğu bir maçta gol atmıştım. O hırsla rakip taraftara yönelik sus işareti yapmıştım. Ama sonra bundan dolayı onları üzdüğümü ve kızdırdığımı anladım ve çok pişman oldum. Böyle bir harekete gerek yoktu. Bu tek hareketimdi ve daha sonra asla tekrarlamadım" şeklinde konuştu. "Bu sezon evimizdeki Beşiktaş maçını unutamıyorum" En unutmadığın maç sorusuna ise, "Bu sezon Beşiktaş’la oynadığımız ve 3-0 kazandığımız maç harikaydı. Hem iyi oyun, hem güzel skor ve hem de müthiş bir taraftar vardı. Böyle tezahüratları ve ateşli taraftarı daha önce görmedim. Sadece kazandığımız o gece değil, hafta boyunca o atmosferi düşündüm, çok etkilendim" ifadesinde bulundu. "Örnek aldığım oyuncu Varane" Örnek aldığı oyuncu ile ilgili de konuşan Baniya, "Her zaman Raphael Varane. O zamanlar Real Madrid’deydi ve sürekli takip ederdim. Şimdi Manchester United’da. Hızlı ve karizmatik. Sergio Ramos da var ama Varane çok iyi" dedi. Takım arkadaşları ile ilgili de konuşan oyuncu en yetenekli Pepe, en çalışkan Trezeguet, en tembel Taxiarchis Fountas, en komik Trezeguet, en sinirli Bero (Berat), en centilmen Benkoviç, en yakışıklı Uğurcan, en iyi giyinen Denswil, en sert sahada kendisinin olduğunu söyledi. En iyi 11’i Bir takım oluştursan nasıl bir kadro 11 kurarsın sorusuna ise Baniya, "Neuer, Cafu, Ramos, Puyol, Marcelo, Ronaldinho, Zidane, Pirlo, Kaka, Cristiano Ronaldo, Ronaldo Nazario" cevabını verdi.
Trabzon’da İletişim Fakültesi’nde mezuniyet sevinci
30 Mayıs 2024 Perşembe - 09:36 Trabzon’da İletişim Fakültesi’nde mezuniyet sevinci Trabzon Üniversitesi İletişim Fakültesi mezuniyet töreni ile yeni mezunlarını iletişim dünyasına uğurladı. Fatih Yerleşkesi Mahmut Goloğlu Kültür Merkezindeki mezuniyet törenine İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erdem Taşdemir, Genel Sekreter Doç. Dr. Ufuk Töman, İl Jandarma Alay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Erdem, İletişim Başkanlığı Bölge Müdürü Murat Güler, Basın İlan Kurumu İl Müdürü Ali Nuhoğlu, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ersen Küçük ve mezun öğrenciler ile aileleri katıldı. Mezuniyet töreninde konuşan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erdem Taşdemir “2003 yılında kurulan fakültemiz ilk olarak Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümüne, daha sonra Gazetecilik Bölümüne öğrenci aldı. 2018 yılında KTÜ’den ayrılarak yolumuza Trabzon Üniversitesi çatısı altında devam ediyoruz. Toplam mezun sayımız bini aştı. 703 öğrencimiz yükseköğrenimine devam ediyor. Radyo TV ve Sinema Bölümümüze bu sene öğrenci kabul ederek aktif bölüm sayımızı üçe çıkarıyoruz. Yeni Medya ve İletişim Bölümümüze de bir sonraki dönem öğrenci alarak inşallah bu sayıyı dörde çıkaracağız. Geleceğin iletişimcileri öğrencilerimiz 4 yıllık bir serüvenin sonuna geldiler. Bizi en iyi şekilde temsil edeceklerine eminiz” dedi. Yapılan konuşmaların ardından kep atan öğrenciler mezuniyet coşkusunu aileleriyle birlikte yaşadı.
Çocukken izlediği kovboy filmlerinden esinlendi, hayali olan tesisi kurdu
30 Mayıs 2024 Perşembe - 09:19 Çocukken izlediği kovboy filmlerinden esinlendi, hayali olan tesisi kurdu Trabzon’da 25 yıllık sağlık sektörü çalışanı Funda Alpak, çocukken izlediği western filmlerindeki kovboy kasabalarından esinlenerek hayali olan işletmeyi kurdu. Yalıncak mahallesindeki Funda’nın Teksas Kasabası’nı görenler büyük şaşkınlık yaşarken, tesisi gezen ziyaretçiler kendilerini bir kovboy kasabasında hissediyor. Çocukluk yıllarında izlediği kovboy filmlerindeki kasabaların görüntüsünden etkilenen Funda Alpak (42), yıllardır hayalini kurduğu işletmesini hayata geçirdi. Eskiden fındıklık olan bir bahçeye hayalini kurduğu kasabayı inşa eden kadın girişimci yoğun ilgiyle karşılaştı. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken restoran işletmesinde fotoğraf alanı da oluşturan Alpak, müşterilerine kovboy şapkası da vererek hatıralarını ölümsüzleştirme imkanı da sağladı. İşletme çalışanlarının da kovboy filmlerine uygun şekilde giyindiği işletmede ‘Bank’, ‘Old Town Salon’, ‘Post Office’, ‘Market’ ve ‘Sherıff Jaıl’ isimlerinden oluşan ahşap yapılar inşa edildi. Yapımı yaklaşık 10 ay süren konsept işletmesinin ismini de ‘Funda’nın Teksas Kasabası’ olarak koyan Alpak, patent başvurusu yaptı. Hem isim hem de logo patenti alan kadın girişimci Funda Alpak, hayalini gerçekleştirdiği için mutlu olduğunu söyledi. "Çocukluktan beri kovboy filmleri bir düşkünlüğüm vardı" Çocukluk yıllarında çok fazla kovboy filmi izlediğini belirten Alpak, “Önceden babamın baskısıyla sonrasında ise çok sevmeye başladık. Çocukluktan beri kovboy filmleri bir düşkünlüğüm vardı. Çok seviyordum. Sonrasında bu western düşkünlüğüne döndü. 25 yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum. Yurtiçinden ve yurtdışından çok fazla misafir ağırlıyorum. Trabzon’da çok güzel mekanlar var. Ama bir konsept mekan olsun istedim. Biraz daha salaş, içerisinde aktivitenin olduğu, keyifli zaman geçirebilecek ve şehre de yakın bir mekan yapmak istedim onu da yakaladığımı düşünüyorum. Hikaye bu şekilde başladı” dedi. İşletmeye çok fazla ilgi olduğunu kaydeden Alpak, “Çok mutlu oldum. Bunu da tahmin ediyordum. Gerçekten beklediğimden daha hızlı oldu. Kadın girişimci olmaktan mutluyum. Aldığım dönüşler çok güzel onun haklı gururunu yaşıyorum” şeklinde konuştu. “Beton yapı kullanmadık” Bir mimari proje çizmediklerini dile getiren Alpak, “Bildiğiniz bir kasaba görüntüsü vermek istedim. Bunun için bir mimari proje çizmedik. Tamamen yıllardır hedeflediğim üzerine koyduğum şeyleri kendimiz yaptık. Yaklaşık 10 ay gibi bir süre de burayı yaptık. Ciddi bir maliyeti oldu. Birçok materyale ulaşmak zor oldu. Herhangi bir destek almadım. Daha zor olacağını düşünüyordum ama beklediğimden daha çabuk oldu. İşletme isminin özel bir anısı var. Heather’s ’Funda’ demek zaten. Funda’nın Teksas Kasabası olarak yapmak istedim. Beton yapı kullanmadık. Gerçekten o Teksas kasaba havasını yaşatmaya çalıştık. Bu işletmenin inşaatını başlamadan direk patentine başvurdum. Hem isim hem de logo patentini aldım. Türkiye’de bildiğim kadarıyla böyle bir konsept yok gibi” diye konuştu. “Çok güzel bir yer yapmışlar” Sosyal medyada karşısına çıkan konsepti görmek için işletmeye geldiğini vurgulayan Emrah Sağlam isimli genç ise “Bir arkadaşımın vasıtasıyla burayı sosyal medyada gördüm. Görselde çok beğenmiştik ama geldik gördük burada da şahit olduk ki gerçekten çok güzel bir yer yapmışlar. Trabzonumuzu da hem turizm anlamında hem işletme anlamında değer katacak bir yer. Böyle şeylerin insanın kendi memleketine kazandırılması ayrı bir gurur. Dayımdan, dedemden Teksas Tommiks dergilerini hatırlıyorum. Çok fazla izlemiyordum ama görsel olarak çok hoşuma gidiyordu. İnşallah bundan sonra sık sık ziyaret edeceğiz” ifadelerini kullandı. “İnsanı çocukluğuna getiren bir mekan olmuş” Oğuzhan Süleyman isimli ziyaretçi de çocukluk yıllarına gittiğini belirterek “Sosyal medyada dolaşırken burayı gördüm. Bu konsept sadece Trabzon’da değil Türkiye’de de tek olduğu için çok dikkatimi çekti. Trabzon’umuzda böyle güzel bir işletme gördüğümüz için çok mutluyuz. Hepimiz çocukluğu pazar günleri kovboy filmleri izlemekle geçmiştir. O yüzden insanı çocukluğuna da getiren bir mekan olmuş. Burada geçirdiğim vakitlerde çocukluğumdan bir pazar geçirmiş gibi oldum” dedi.