SAĞLIK
Sağlık işçilerinden ’vergi sisteminin iyileştirilmesi’ çağrısı 24 Eylül 2024 Salı - 18:27:48 Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (TÜRK-İŞ) bağlı Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası üyeleri, vergi sisteminin iyileştirilmesi ve vergide adalet çağrısı yaptı. TÜRK-İŞ’e bağlı Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası Ankara Şube Başkanlığı üyeleri, "vergi sisteminin gelire göre iyileştirilmesi ve vergide adalet" çağrısıyla Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Mevki Ek Bina önünde toplandı. Grup adına konuşan Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası Ankara Şube Başkanı Nilgün Fidan, sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin hayat pahalılığı nedeniyle yaşadıkları sıkıntılarının gün geçtikçe arttığını, vergide adalet istediklerini söyledi. Türkiye’de gelir adaletinin sağlanması için vergide adaletin sağlanması gerektiğini ifade eden Fidan, "Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta fakat 2 buçuk aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV ve ÖTV olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır" dedi. Fidan, gelir vergisi oranının bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmesini ve işçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemesini talep ettiklerini de ekledi.
24 Eylül 2024 Salı - 18:16 Haşlanmış ve közlenmiş mısırın ‘Mutluluk hormonu’ salgıladığı belirtildi Merkezi Aydın’da bulunan ve Ege Bölgesi’ndeki endemik bitkilerin yanı sıra çeşitli sebze ve meyveler üzerinde bilimsel çalışmalar yürüten Karya Farma HBX Ar-Ge, genellikle haşlama ve közleme şeklinde tüketilen süt mısırın besin değerlerinin yanında mutluluk hormonu olarak bilinen dopamin ve serotonin salgıladığını açıkladı. Çalışmaların sonuçları hakkında açıklama yapan Karya Farma HBX Ar-Ge Bilim Kurulu Üyesi Kimyager Aslı Aktaş, “Mısırı sadece beslenmek ve damak tadı için değil mutluluğunuz için de tüketebilirsiniz” dedi. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Teknokent’te spesifik ve stratejik faaliyetlerini sürdüren ve yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalarında 17 ayrı patente sahip olan Karya Farma HBX Ar-Ge ekibi, bu haftaki çalışmalarında başta Ege ve Karadeniz olmak üzere ülkenin dört bir yanında tüketilen süt mısırı laboratuvara aldı. Közlenmiş ve haşlanmış mısırın lezzetli bir atıştırmalık olmanın ötesinde, vücudun mutluluk hormonlarını artırabilen bir besin kaynağı olduğunu belirten Kimyager Aslı Aktaş, özellikle közlenmiş ve haşlanmış mısır, serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin seviyelerini artırarak insanların daha mutlu, motive ve zinde hissetmelerine katkı sağlayan özelliğe sahip” diyerek insanların hiç değilse ara sıra böyle bir gıdayı tüketmesini önerdi. Serotonin, mutluluğun yanı sıra ruh hali dengesi için önemli bir hormon olduğunu kaydeden Aktaş, “ Mısır, triptofan adlı bir amino asit içerir ve bu amino asit, serotonin üretimini destekler. Közlenmiş ve haşlanmış mısırdaki karbonhidratlar, triptofanın beyne ulaşmasına yardımcı olarak serotonin üretimini hızlandırır. Dengeli bir serotonin seviyesi zihinsel ve duygusal dengeyi sağlar. Mısır, bu özellikleri ile kişilerin kendilerini daha iyi hissetmelerine katkıda bulunabilir” dedi.
24 Eylül 2024 Salı - 17:00 Tüp bebek yöntemiyle doğan çocuklarına doktorun adını verdiler Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisiyle dünyaya gelen çocuklarına aile, tedaviyi yapan doktorun ismini verdi. Adana’da 3 yıldır evli olan Büşra ve Şehmus Kavak çifti, çocukları olmayınca Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisi için Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer’e başvuruda bulundu. Anne Büşra Kavak, ilk tedavi sürecinde gebe kaldı. 9 ayın ardından anne Kavak, 3 kilo 450 gram ağırlığında erkek bebek dünyaya getirdi. Çift, çocuklarına doktorlarının ismi olan Sefa adını verdi. "Zorlu süreçti ama sonuna değdi" Evlat sahibi olduğu için çok mutlu olduğunu söyleyen Büşra Kavak, "Bayağı bir tedavi süreci oldu. En sonunda, Sefa hocamız sağ olsun bize yardımcı oldu. İlk tüp bebek denememiz başarılı oldu. Çok değişik mutlu bir duygu içerisinde, tarifi yok. Oğlumuza doktorumuzun ismini severek verdik. Zorlu bir süreçti ama sonuna değdi, Sefa’mız geldi" dedi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer de merkeze bugüne kadar bin 500’ün üzerinde tüp bebek başvurusu yapıldığını ve 150 civarında tüp bebek tedavisi gerçekleştirildiğini söyledi. Arlıer, "Hastalar geldiği zaman hepsini bireysel olarak değerlendiriyoruz. Çünkü tüp bebek tedavisindeki aşamalardan en önemlisi, hastanın bireysel olarak tedavisini planlamak. Daha sonra bazı tetkik tedaviler yapıyoruz. Bu tedaviler erkeğe ve kadına yönelik oluyor. Öncelikle bir ameliyat gerekiyorsa, rahimle ilgili bir sıkıntı var ise onları düzeltiyoruz. Yumurta ve spermin önemli olduğu gibi, bebeğin yerleşeceği rahim de önemlidir. Rahmin hazırlanması gerekiyor. Daha sonra hastaların yaşına göre, yumurtalık rezervine göre ileri teknoloji ultrasonla ve kan tetkikleriyle değerlendirerek bir doz belirliyoruz. Bu dozu hastaya bireysel olarak uyguluyoruz. Hastayı tedavi esnasında dört, beş kez yumurtalık takibine çağırıyoruz. Yumurtalıklar belirli bir olgunluğa eriştikten sonra, onu çatlatıyoruz ve daha dökülmeden toplayarak laboratuvara gönderiyoruz. Laboratuvarda erkeğin spermiyle en kaliteli sperm seçilip orada birleştiriliyor. Tüp içerisinde üç dört gün rahmi taklit eden bir ortamda büyütüldükten sonra gelişen embriyolar rahim içerisine transfer ediliyor. Ve mutlu son için 12 gün sonra gebelik testini bekliyoruz" dedi. Son olarak Arlıer, "30 yıllık hekimim ve herhalde 500’e yakın hasta ismimi verdi. Bu da hastayla olan ilgimizden, sevgimizden ve yaptığımız tedavinin ne kadar güzel olduğunu gösteriyor. Herkes için gurur kaynağı; beni de çok mutlu etti. Hastalar güvenmese, sevmeseler doktorun ismini vermez. Bu, zaten Anadolu’da bizim kültürümüzde oldukça yaygın; hem hekime hem tedavideki kişilere verilen değeri de gösteriyor" diye konuştu.
24 Eylül 2024 Salı - 16:59 Tüp bebek yönetimiyle dünyaya gelen çocuklarına, doktorun adını verdiler Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisiyle dünyaya gelen çocuklarına aile tedaviyi yapan doktorun ismini verdi. Adana’da 3 yıldır evli olan Büşra ve Şehmus Kavak çifti, çocukları olmayınca Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisin Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer’e tedavi olmak için başvuruda bulundu. Anne Büşra Kavak, ilk tedavi sürecinde gebe kaldı. 9 ayın ardından anne Kavak, 3 kilo 450 gram ağırlığında erkek bebek dünyaya getirdi. Çift çocuklarına doktorlarının ismi olan Sefa adını verdi. “Zorlu süreçti ama sonuna değdi” Evlat sahibi olduğu için çok mutlu olduğunu söyleyen anne Büşra Kavak, “Bayağı bir tedavi süreci oldu. En sonunda, Sefa hocamı sağ olsun bize yardımcı oldu. İlk tüp bebe denememiz başarılı oldu. Çok değişik mutlu bir duygu içerisinde, tarifi yok. Oğlumuza doktorumuzun ismini severek verdik. Zorlu bir süreçti ama sonuna değdi, Sefamız geldi” dedi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer de merkeze bugüne kadar 1500’ün üzerinde tüp bebek başvurusu yapıldığını ve 150 civarında tüp bebek tedavisi gerçekleştirildiğini söyledi. Arlıer, ”Hastalar geldiği zaman hepsini bireysel olarak değerlendiriyoruz. Çünkü tüp bebek tedavisindeki aşamalardan en önemlisi, hastanın bireysel olarak tedavisini planlamak. Daha sonra bazı tetkik tedaviler yapıyoruz. Bu tedaviler erkeğe ve kadına yönelik oluyor. Öncelikle bir ameliyat gerekiyorsa, rahimle ilgili bir sıkıntı var ise onları düzeltiyoruz. Yumurta ve spermin önemli olduğu gibi, bebeğin yerleşeceği rahim de önemlidir. Rahmin hazırlanması gerekiyor. Daha sonra hastaların yaşına göre, yumurtalık rezervine göre ileri teknoloji ultrasonla ve kan tetkikleriyle değerlendirerek bir doz belirliyoruz. Bu dozu hastaya bireysel olarak uyguluyoruz. Hastayı tedavi esnasında dört, beş kez yumurtalık takibine çağırıyoruz. Yumurtalıklar belirli bir olgunluğa eriştikten sonra, onu çatlatıyoruz ve daha dökülmeden toplayarak laboratuvara gönderiyoruz. Laboratuvarda erkeğin spermiyle en kaliteli sperm seçilip orada birleştiriliyor. Tüp içerisinde üç dört gün rahmi taklit eden bir ortamda büyütüldükten sonra gelişen embriyolar rahim içerisine transfer ediliyor. Ve mutlu son için 12 gün sonra gebelik testini bekliyoruz” dedi Son olarak Arlıer, "30 yıllık hekimim ve herhalde 500’e yakın hasta ismimi verdi. Bu da hastayla olan ilgimizden, sevgimizden ve yaptığımız tedavinin ne kadar güzel olduğunu gösteriyor. Herkes için gurur kaynağı; beni de çok mutlu etti. Hastalar güvenmese, sevmeseler doktorun ismini vermez. Bu, zaten Anadolu’da bizim kültürümüzde oldukça yaygın; hem hekime hem tedavideki kişilere verilen değeri de gösteriyor" diye konuştu.
Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı
25 Ağustos 2024 Pazar - 12:20 Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bölümüne; karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle başvuran ve yapılan tetkikler sonucunda yaklaşık 15 kilo ve 28 santimetrelik dev kitle tespit edilen hasta, gerçekleştirilen başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu. İzmir’de yaşayan 68 yaşındaki Selma Coşkun, karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucu yaşlı kadının karnında yaklaşık 15 kilogram ağırlığında, 28 santim boyunda nadir görülen kitle olduğu teşhisi konuldu. O an ilk şoku yaşayan ve Mart ayı için kendisine ameliyat tarihi verilen talihsiz kadın, ameliyata gitmedi. Coşkun, ilerleyen süreçte kitlenin büyümesi ve şikayetlerinin artması üzerine yaklaşık 3 ay sonra tekrar hastanenin yolunu tuttu ve bu sefer ameliyat olmayı kabul etti. Dev kitle, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Bağcı ve ekibinin birlikte girdiği operasyonla başarılı bir şekilde çıkartıldı. “Kitlenin kesin olmamakla beraber yumurtalıklarla ilgili olduğu söylenildi” Yapılan ameliyata ilişkin genel bilgiler veren Opr. Dr. Mustafa Bağcı, “Hastamız karın ağrısı, karında şişlik, nefes darlığı, halsizlik gibi şikayetlerle hastanemize başvurdu. Yaptığımız muayene ve tetkikler sonunda hastanın karnında dev bir kitle olduğunu tespit ettik. Hastamızın 25 yıl önce rahim ve yumurtalıkların alındığını tespit ettik. Yumurtalıklar alındığı için yumurtalıklarla ilgili bir şüphe ortadan kalktı ama yine de biz onu değerlendirdik. Ameliyatı gerçekleştirdik ve yaklaşık 15 kilo ağırlığında, 28 santim çapında yumurtalıklarla ilgisi olduğunu düşündüğümüz dev bir kitle çıkardık. Kitleyi de patolojiye gönderdik. Kitlenin kesin tanı verememekle beraber yumurtalığa ait olduğu söylenildi. Hastamızın şu an herhangi bir sıkıntısı yok, durumu gayet iyi. Patoloji sonucunu göre de gerekli tedavilere devam edeceğiz” diye konuştu. “Hastalar doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyor” Bu tarz kitlelerin vücutta geç fark edilebildiğine işaret eden Opr. Dr. Bağcı, şunları kaydetti: “Kitle 5-10 kiloya kadar belli olmayabiliyor. Bazen de hastanın ihmali söz konusu oluyor. Hastalar kitleleri hissettiği halde doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyorlar. Bizim hastamıza mayıs ayına ameliyat günü vermiştik. Mayıs ayında ameliyat gününden korktuğu için kaçtığını beyan etti. Daha sonra şikayetlerinin artması, kitlenin büyümesi üzerine hasta tekrar gelmek zorunda kaldı ve ameliyatını yapmak zorunda kaldık.” “Hasta oturarak uyuyordu” Opr. Dr. Bağcı, hastadaki kitle çok büyük olduğu için anestezinin hastaya, ‘ameliyat olması çok risklidir’ ibaresi verdiğini belirtti. Sözlerini sürdüren Bağcı, hastanın akciğerlerinden kalbine kadar büyük bir baskının olduğunu ve hastanın o süreçte oturarak uyuduğunu söyledi. “Korktum, kaçtım ama çok pişmanım” Korktuğunu ve bu yüzden hastaneden kaçtığını ifade eden Selma Coşkun da “Kaçtığım için çok pişman oldum. Eğilemiyordum, nefes alamıyordum. Çok şikayetim vardı. Şu an çok iyiyim. Bütün hocalarım çok güzel ilgilendi” cümlelerine yer verdi.
Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı
25 Ağustos 2024 Pazar - 12:19 Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bölümüne; karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle başvuran ve yapılan tetkikler sonucunda yaklaşık 15 kilo ve 28 santimetrelik dev kitle tespit edilen hasta, gerçekleştirilen başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu. İzmir’de yaşayan 68 yaşındaki Selma Coşkun, karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucu yaşlı kadının karnında yaklaşık 15 kilogram ağırlığında, 28 santim boyunda nadir görülen kitle olduğu teşhisi konuldu. O an ilk şoku yaşayan ve Mart ayı için kendisine ameliyat tarihi verilen talihsiz kadın, ameliyata gitmedi. Coşkun, ilerleyen süreçte kitlenin büyümesi ve şikayetlerinin artması üzerine yaklaşık 3 ay sonra tekrar hastanenin yolunu tuttu ve bu sefer ameliyat olmayı kabul etti. Dev kitle, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Bağcı ve ekibinin birlikte girdiği operasyonla başarılı bir şekilde çıkartıldı. “Kitlenin kesin olmamakla beraber yumurtalıklarla ilgili olduğu söylenildi” Yapılan ameliyata ilişkin genel bilgiler veren Opr. Dr. Mustafa Bağcı, “Hastamız karın ağrısı, karında şişlik, nefes darlığı, halsizlik gibi şikayetlerle hastanemize başvurdu. Yaptığımız muayene ve tetkikler sonunda hastanın karnında dev bir kitle olduğunu tespit ettik. Hastamızın 25 yıl önce rahim ve yumurtalıkların alındığını tespit ettik. Yumurtalıklar alındığı için yumurtalıklarla ilgili bir şüphe ortadan kalktı ama yine de biz onu değerlendirdik. Ameliyatı gerçekleştirdik ve yaklaşık 15 kilo ağırlığında, 28 santim çapında yumurtalıklarla ilgisi olduğunu düşündüğümüz dev bir kitle çıkardık. Kitleyi de patolojiye gönderdik. Kitlenin kesin tanı verememekle beraber yumurtalığa ait olduğu söylenildi. Hastamızın şu an herhangi bir sıkıntısı yok, durumu gayet iyi. Patoloji sonucunu göre de gerekli tedavilere devam edeceğiz” diye konuştu. “Hastalar doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyor” Bu tarz kitlelerin vücutta geç fark edilebildiğine işaret eden Opr. Dr. Bağcı, şunları kaydetti: “Kitle 5-10 kiloya kadar belli olmayabiliyor. Bazen de hastanın ihmali söz konusu oluyor. Hastalar kitleleri hissettiği halde doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyorlar. Bizim hastamıza mayıs ayına ameliyat günü vermiştik. Mayıs ayında ameliyat gününden korktuğu için kaçtığını beyan etti. Daha sonra şikayetlerinin artması, kitlenin büyümesi üzerine hasta tekrar gelmek zorunda kaldı ve ameliyatını yapmak zorunda kaldık.” “Hasta oturarak uyuyordu” Opr. Dr. Bağcı, hastadaki kitle çok büyük olduğu için anestezinin hastaya, ‘ameliyat olması çok risklidir’ ibaresi verdiğini belirtti. Sözlerini sürdüren Bağcı, hastanın akciğerlerinden kalbine kadar büyük bir baskının olduğunu ve hastanın o süreçte oturarak uyuduğunu söyledi. “Korktum, kaçtım ama çok pişmanım” Korktuğunu ve bu yüzden hastaneden kaçtığını ifade eden Selma Coşkun da “Kaçtığım için çok pişman oldum. Eğilemiyordum, nefes alamıyordum. Çok şikayetim vardı. Şu an çok iyiyim. Bütün hocalarım çok güzel ilgilendi” cümlelerine yer verdi.
Sağlıklı beyin için 10 süper gıda
25 Ağustos 2024 Pazar - 10:49 Sağlıklı beyin için 10 süper gıda Hafıza Merkezi Diyetisyeni Beyza Tağraf, beyin sağlığını korumak için günlük beslenmeye eklenmesi gereken süper gıdaları açıkladı. Yaban mersininden somonbalığına, cevizden zeytinyağına kadar birçok besin, beyin fonksiyonlarını destekleyebilir venörodejeneratifhastalıkların riskini azaltabilir. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Hafıza Merkezi Diyetisyeni Beyza Tağraf, beyin sağlığının yaşam boyu korunması gereken kritik bir alan olduğunu ve doğru beslenme ile beyin fonksiyonlarının desteklenebileceğini belirtti.DiyetisyenTağraf, bilimsel olarak desteklenen ve günlük beslenmeye eklenmesi gereken süper gıdaları sıralayarak, bu besinlerin beyin sağlığını nasıl koruyabileceğini venörodejeneratif hastalıkların riskini nasıl azaltabileceğini açıkladı. İşte beyin sağlığına katkı sağlayan süper gıdalar. 1. Yaban Mersini:Yüksekpolifenoliçeriği sayesinde yaban mersini, antioksidan kapasitesiyle beyin sağlığını koruma potansiyeline sahiptir. Özellikle hafıza ve öğrenme yeteneklerini iyileştirebilir ve Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilir. 2. Karadut:Karadut,antosiyaninlerbakımından zengin olup antioksidan özellikleriyle beyin hücrelerini koruyabilir ve bilişsel işlevleri destekleyebilir. 3. Ceviz:Omega-3 yağ asitleri,polifenollerve vitamin E gibi besin öğeleri açısından zengin ceviz, beyin sağlığını korumak için önemli bir bileşendir. Bu besinlerin kombinasyonu,nörodejeneratif hastalıkların gelişimini önlemede etkili olabilir. 4. Somon:EPA ve DHA gibi omega-3 yağ asitleri bakımından zengin somon, beyin hücre zarı sağlığını korur ve sinir iletimini iyileştirir. Böylece bilişsel işlevlerin sürdürülmesine yardımcı olabilir ve Alzheimer gibi hastalıkların gelişimini azaltabilir. 5. Zeytinyağı:Zeytinyağı,monounsaturatedyağ asitleri ve antioksidanlar bakımından zengindir. Anti-inflamatuaretkileri sayesinde beyin sağlığını destekler ve Alzheimer hastalığının oluşum riskini azaltabilir. 6. Hindistan Cevizi Yağı:Hindistan cevizi yağı,trigliseritlerve ketonlar açısından zengin olup beyin enerji kaynağı olarak işlev görür. Bu özelliği, bilişsel fonksiyonları artırabilir ve nörodejeneratif hastalıkların ilerlemesini yavaşlatabilir. 7. Zerdeçal ve Karabiber:Zerdeçal, güçlü biranti-inflamatuar olan kurkuminiçerir. Beyin sağlığını korumada etkili olabilir ve nörodejeneratif hastalıkların gelişimini azaltabilir. Karabiber ise,kurkumininemilimini artırarak etkinliğini maksimize eder. 8. Yumurta:Yumurta, kolin açısından zengin bir kaynaktır ki bu da beyin sağlığı ve sinir hücresi iletimi için gereklidir. Bu nedenle, hafıza ve öğrenme yeteneklerini destekleyebilir. 9. Ispanak:Ispanak, folat ve demir gibi besin öğeleri bakımından zengindir. Folat, beyin fonksiyonlarını destekleyebilirken demir, beyin sağlığı için kritik öneme sahiptir. 10. Lahana Turşusu:Lahana turşusu, probiyotik bakteriler açısından zengin olup bağırsak sağlığı ile beyin sağlığı arasındaki bağlantı üzerinde olumlu etkiler sağlayabilir. Böylece bilişsel işlevlerin korunmasına katkıda bulunabilir.
Yutma güçlüğü çeken hasta, yıllar sonra doya doya su içti
25 Ağustos 2024 Pazar - 10:43 Yutma güçlüğü çeken hasta, yıllar sonra doya doya su içti Diyarbakır’da tedavi gören Meryem Akkurt, ameliyatsız bir işlem olan Peroral Endoskopik Myotomi (POEM) yöntemi ile sağlığına kavuşup yıllar sonra doya doya su içti. Şanlıurfa’da yaşayan 17 yaşındaki Meryem Akkurt uzun yıllar boyunca yutma güçlüğü şikayeti yaşadı. Bu nedenle pek çok doktora ve hastaneye başvurdu ancak hastalığına bir türlü tanı konulamadı. Yıllardır yemek yeme konusunda da güçlük çeken Akkurt, zamanla 44 kiloya kadar düştü. Gittiği hastanelerde durumunun psikolojik olduğunu düşünen doktorlar yemek yiyemediği için psikoloğa yönlendirdi. Bu süreçte Akkurt, su içerken de sorun yaşamaya başladı. Bir bardak suyu bile içerken zorlanan Akkurt, bu duruma bir çözüm ararken yapılan tetkiklerin sonuçsuz kalması nedeniyle fiziksel ve psikolojik olarak zorlanmaya başladı. Zamanla belirtileri artarken; yuttuğu gıdaları geri çıkarmaya ve göğüs bölgesinde baskı hissi de yaşamaya başladı. Memorial Diyarbakır Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Nurettin Tunç’a başvuran Akkurt’a yapılan endoskopik muayene sonucunda mide borusunda bulunan kaslardan kaynaklı akalazya rahatsızlığı teşhisi konuldu. Akkurt, ameliyatsız bir işlem olan Peroral Endoskopik Myotomi yöntemi ile yeniden sağlığına kavuştu ve dilediği şekilde yemek yiyip, su içmeye başladı. Akkurt, "Yıllardır bu sorunu yaşıyorum. Tedavilerin hepsi sonuçsuz kaldı. 56 kilodan 44 kiloya kadar düştüm. Yemek yiyemediğim için zamanla vücudum vitaminsiz ve mineralsiz kaldı. Ameliyat sonrası ilk defa su içerken rahatsızlık hissetmedim. İçtiğim su beni hiç rahatsız etmedi. Bu mutluluğu tarif etmek çok zor" dedi. Doç. Dr. Nurettin Tunç, başarılı geçen işlemin sonrasında Meryem Akkurt’a su içirdi. Tunç, "Hastamıza yıllarca tanı bile konamamış. Uygulanan mevcut tedaviler sonucunda ne yazık ki şikâyetleri artarak devam etmiş. Bunun yanı sıra durumu kötüye gitmeye devam ettiği için günlük rutinlerin de de aksama yaşanmaya başlamış. Yemek yiyememe ve göğüste rahatsızlık hissi hastamızın okul hayatına kadar olumsuz etkilemeye başlamış. Meryem Hanım için elimizden gelen her şeyi yaptık. POEM yöntemi ile mide borusundaki kaslara bir işlem uyguladık, sonrasında da sağlıklı bir şekilde taburcu ettik. Şu anda da mutlu ve sağlıklı olmasından dolayı bizler de mutluyuz" diye konuştu. "Yutma güçlüğü ve sıvı içerken tıkanma ihmale gelmez" Tunç, bazı insanların bu durumu fark edemediğini ifade ederek, "Uzun yıllar akalazya ile yaşamaya devam edebiliyor. Yavaş ilerleyen belirtiler sonucunda hastalarda kilo kaybı ve sıvı kaybı yaşanıyor. Bu durum sonucunda bazı hastalar yedikleri yemekleri sindiremediği için geri çıkarabiliyor. Bu durum oldukça ciddi sonuçlara neden olabilir. Hastalığın geçmişine baktığımız zaman 2-3 yıl öncesine dayandığını söyleyebiliriz. Yutma güçlüğü beraberinde yemek yiyememe durumuna da eşlik ediyor. Vücudumuz için gerekli gıdaları alamayan kişiler de zamanla birçok rahatsızlık oluşabiliyor. İhmal edilmemesi gerekiyor" dedi. Doç. Dr. Nurettin Tunç, sağlık sorunları nedeniyle okul hayatı da olumsuz etkilenen Meryem Akkurt’un en büyük hayali olan avukatlığa artık daha sıkı hazırlanabileceğini, kaygı ve stresinin de sona erdiğini belirtti. Tunç, sağlıklı bir şekilde taburcu edilen Akkurt’un artık doya doya su içebilmenin mutluluğunu yaşadığını ifade etti.
Muğla’da halkın sağlığı ile oynayanlara sıkı takip
25 Ağustos 2024 Pazar - 09:35 Muğla’da halkın sağlığı ile oynayanlara sıkı takip Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, il genelinde imalatı, satışı ve kullanımı yasak olan zirai ilaç ürünlerini satan bayileri sıkı takip altına aldı. İnsan sağlığını ve ekosistemi tehdit eden ve Bakanlık tarafından satışı yasaklanan ürünleri bulunduran, üreticiye satışını yapan kişiler hakkında yasal işlem gerçekleştiriliyor. Hafta sonunda, Milas İlçesi Kafaca Mahallesi’nde yapılan denetimlerde izinsiz satış yapan ve son kullanma tarihi geçmiş, ‘Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması, Depolanması’ hakkındaki yönetmelik ile Zirai Mücadele Alet ve Makineleri hakkındaki yönetmelik çerçevesinde, Muğla il genelinde zirai ilaç satışı yapan bayilerde denetimler devam ediyor. Milas’ta faaliyet gösteren bitki koruma ürünleri perakende bayilerinde, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik ekipleri tarafından denetim ve kontrol işlemi gerçekleştirildi. Hafta sonunda yapılan denetimlerde, Kafaca Mahallesi’nde Bakanlık tarafından yasaklanan zirai ilaçların satışını seyyar olarak gerçekleştiren bir şahıs hakkında yasal işlem başlatıldı. Yapılan denetimlerde, ekseriyetinin son kullanma tarihi geçmiş olduğu tespit edilen ürünlere el konuldu. Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, il genelinde zirai ilaç satışı gerçekleştiren bayilerde yılda dört kez rutin denetimler yaptıklarını ve insan sağlığını tehdit eden bitki koruma ürünlerinin kullanımı konusunda taviz vermediklerini belirtti. İl Müdürü Saylak, “Arkadaşlarımız bu denetimlerde, bayilerimizin fiziki şartlarının mevzuata uygunluğunu, satışı yapılan bitki koruma ürünleri ile zirai mücadele makinelerinin ruhsat kontrollerini, yasaklı olan aktif ürünlerin işyerinde bulunup bulunmadığını, son kullanım tarihi geçmiş ürünlerin kontrolünü ve güvenlik tedbirlerini denetleyerek, üreticilerimizi ve en nihayetinde tarladan sofralarımıza gelen ürünlerin güvenliğini temin etmeye çalışmaktadır” diye konuştu. Tarım ve Orman Bakanlığının, insan sağlığı açısından riskli veya çevre ve hayvan sağlığını tehdit eden aktif maddeleri içeren bitki koruma ürünlerinin kullanımını ve satışını yasakladığını hatırlatan İl Müdürü Barış Saylak, Muğla çiftçilerini yetkilendirilmiş bayiler dışında herhangi bir yerden zirai ilaç satın almamaları konusunda uyardı. Saylak, üreticilere, “Gerek vatandaşlarımızın sağlığının gözetilmesi, gerekse ekosistemin ve doğanın korunması için lütfen bu konuda hassasiyet gösteriniz, yasa dışı çalışan bayi ve şahıslara itibar etmeyiniz” çağrısında bulundu. Muğla’da 172 bayi ve bir toptancı yılda dört kez denetleniyor İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerince, 2024 yılı Haziran ayı sonu itibariyle il genelinde faaliyet gösteren toplam 172 adet Bitki Koruma Ürünleri bayiinde ve toptan satış yapan bir işletmede denetimler yapıldı. Yılda dört kez yapılan kontroller çerçevesinde, mevzuata aykırı satış yaptığı tespit edilen işletmeler hakkında idari para cezaları uygulandı. Denetimlerde tespit edilen tarihi geçmiş ürünler yedi emine alınarak, firmalara iade işlemi gerçekleştirmeleri konusunda uyarılarda bulunuldu.
Dr. Sarıkaya: "Sağlıklı bir zihin, hayat kalitesini artırır"
24 Ağustos 2024 Cumartesi - 13:00 Dr. Sarıkaya: "Sağlıklı bir zihin, hayat kalitesini artırır" Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, mental sağlık ve stres yönetimi konusuyla ilgili yaptığı açıklamada, olumlu bir bakış açısının mental sağlığı iyileştirebileceğini belirtti ve sağlıklı bir zihnin bireyin yaşam kalitesinin artıracağını belirtti. Mental sağlığın, bireyin duygusal, psikolojik ve sosyal iyi oluşunu kapsadığını ifade eden İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, stresle başa çıkma, üretken olma ve toplumsal katkı sağlama kapasitesinin mental sağlıkla doğrudan ilişkili olduğunu söyledi. Sağlıklı bir zihinsel durumun hem fiziksel hem de mental sağlığın bir bütün olarak ele alınmasını gerektirdiğine dikkat çekti. Stresin vücut üzerinde ciddi etkileri olabileceğini belirten Dr. Sarıkaya, sürekli ve kontrol altına alınamayan stresin anksiyete, depresyon, kalp hastalıkları, uyku sorunları ve sindirim problemleri gibi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade etti. Ayrıca, stresin bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara karşı savunmasız hale getirebileceğini kaydetti. Dr. Sarıkaya, mental sağlığı iyileştirmenin birçok yolu olduğunu belirtti ve özellikle olumlu bir bakış açısının bu süreçte önemli bir rol oynadığını vurguladı. Fiziksel aktivite, yeterli uyku, sağlıklı beslenme, zaman yönetimi, sosyal destek, meditasyon ve farkındalık gibi stratejilerin stres yönetiminde etkili olabileceğini aktardı. Sağlıklı bir zihinsel durumun bireyin yaşam kalitesini artırdığını, ilişkileri güçlendirdiğini ve işte verimliliği yükselttiğini belirten Dr. Sarıkaya, mental sağlığa yatırım yapmanın hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük önem taşıdığını ifade etti. Son olarak, stres yönetiminde kişisel bakım rutinlerinin geliştirilmesi, yardım aramanın ve uygun tekniklerin uygulanmasının kritik olduğunu vurguladı. Dr. Sarıkaya, "Mental sağlık, mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürmenin temelidir. Stresi iyi yönetebilen, mutluluğun anahtarını yakalamış demektir" dedi ve sağlıklı, stressiz günler diledi.
Yeşilyurt’ta halk sağlığını tehdit eden ürünlere geçit verilmiyor
24 Ağustos 2024 Cumartesi - 12:15 Yeşilyurt’ta halk sağlığını tehdit eden ürünlere geçit verilmiyor Gıda, çevre ve ulaşım güvenliği gibi pek çok sorumluluk alanında başarıyla görev yapan Yeşilyurt Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, vatandaşın sağlığını olumsuz etkileyecek durumlara karşı taviz vermiyor. İlçe genelindeki rutin denetimlerine devam eden Zabıta Müdürlüğü ekipleri, sorumluluk alanında gerçekleştirdiği incelemeler sonucunda tarihi geçen gıda ürünlerine el koyup, imha etti. Yeşilyurt ilçesinin genelinde halk sağlığına yönelik denetimlerini periyodik olarak sürdüren Yeşilyurt Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, gelen ihbarları da anında değerlendirerek, halkın sağlığı ile oynayanlara göz açtırmıyor. Gıdaların uygun koşullarda muhafaza edilmesini sağlamak ve son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin satışını engelleme çalışmalarını sürdüren Zabıta Müdürlüğü ekipleri, bu kapsamda marketlere yönelik denetimlerini artırdı. Ticaret İl Müdürlüğü ile koordineli hareket eden Zabıta Müdürlüğü ekipleri, sorumluluk alanında gerçekleştirdiği incelemeler sonucunda tarihi geçen gıda ürünlerine el koyup, imha etti. Vatandaşların sağlıklı ürünler tüketmesi için denetimlerin aralıksız devam ettiğini söyleyen Yeşilyurt Belediyesi Zabıta Müdürlüğünden Sorumlu Başkan Yardımcısı Erkan Dikenli, “Ticaret İl Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğü ekiplerimizin market, lokanta, kasap ve işletmelere yönelik denetimleri aralıksız devam etmektedir. Vatandaşlarımızın alış verişlerini temiz ve düzenli alanlarda yapmaları, sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşmaları içinde titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bu kapsamda tarihi geçmiş, vatandaşlarımızın sağlığını tehdit eden ürünlerin toplatılıp imha edilmesine ve o ürünleri raflarında bulunduran işletmelere karşı tavizsiz bir çalışma yapılmaktadır. İlgili kanun maddeleri gereğince, tarihi geçmiş bu ürünlere el koyup, imha ediyoruz. Bu konuda tüketicilere de büyük görev düşmektedir. Vatandaşlarımızın aldıkları ürünlerin son kullanım tarihlerine mutlaka bakmalarını ve şüphe duydukları ürünleri Ticaret İl Müdürlüğü ile Zabıta Müdürlüğümüze bildirmelerini istiyoruz” dedi.
Uzmanından açıklama:  “Nörolojik semptomlar görüldüğünde yüzde 10 oranında ölümcül olabilir”
24 Ağustos 2024 Cumartesi - 11:27 Uzmanından açıklama: “Nörolojik semptomlar görüldüğünde yüzde 10 oranında ölümcül olabilir” Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Müberra Hraloğlu, Batı Nil Virüsü hastalığının sıklıkla döküntüler, baş ağrısı, bulantı ve kusma ile kendini gösterdiğini belirtti. Hastalığın nörolojik semptomlarla ilerlediğinde yüzde 10 oranında ölümcül olabileceğini dile getirdi. Sağlık Bakanlığı, sivrisineklerden bulaşan Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu ile ilgili açıklama yaptı. Hastalığın sivrisineklerin sokmasıyla bulaştığı, kişiden kişiye doğrudan bulaşmadığı belirtildi. Merak konusu olan hastalıkla ilgili Biruni Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Müberra Hraloğlu bilgi verdi. ‘Culex’ cinsi sivrisinekler aracılığıyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirten Uzm. Dr. Müberra Hraloğlu, sivrisinek ısırmalarına karşı dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Döküntülerle, baş ağrısıyla, bulantı ve kusmayla kendini gösterebilir” Batı Nil Virüsü hastalığının ‘culex’ cinsi sivrisineklere bulaşan bir hastalık olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Müberra Hraloğlu, “Her sivrisinekten geçmez. Ateşli bir hastalıktır. Genellikle döküntülerle, baş ağrısıyla, bulantı, kusmayla kendini gösterebilir. Yine kas ağrıları görülebilir. Döküntüleri de genellikle kabartı ve kızarıklık şeklindedir. Yüzde 80’inde hiçbir belirti vermez. Yüzde 20’si bu belirtilerle gelir. Bunlardan yüzde biri de nörolojik semptomlarla gelir. Aslında tehlikeli olan taraf da burasıdır. Nörolojik semptomlarla görülen Batıl Nil Hastalığı ölümcül olabiliyor” dedi. “Nörolojik semptomlar görüldüğünde yüzde 10 oranında ölümcül olabilir” Uzm. Dr. Müberra Hraloğlu, “Döküntülü, ateşli bir hastalıkla mücadele ettiğimizde ayrıca menenjit bulguları denilen şiddetli baş ağrısı, kusma, bulantı şikayetleri, bilinç bulanıklığı olduğunda mutlaka hastaneye başvurmalıyız. Çünkü bu durumda muhtemelen bizim korktuğumuz nörolojik semptomlarla giden Batı Nil Virüsü hastalığı söz konusudur. Nörolojik semptomlarla görülen Batı Nil Virüsü hastalığı yaklaşık yüzde 10 oranında ölümcül olabilir. Eğer kendi kendini sınırlamazsa ölümcül olabilir” şeklinde konuştu. “Sivrisineklerle mücadele edersek hastalıktan korunabiliriz” Maymun Çiçeği hastalığı ile Batı Nil Virüsü hastalığının semptomları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Müberra Hraloğlu, “Maymun Çiçeği hastalığı semptomları daha sakin giden, ölümcül olma riski daha düşük olan bir hastalık iken Batı Nil Virüsü hastalığının daha ciddi semptomları vardır. Nörolojik şikayetleri daha sıkıntılıdır. Ölüm riskine daha çok yol açar. Bu nedenle daha riskli olduğu söylenir. Batı Nil Virüsü hastalığı sivrisineklerle bulaştığı için aslında yazın ve sonbaharın ilk zamanlarında görülür. Şu an sivrisineklerle mücadele edersek kendimizi de bu hastalıktan korumuş oluruz” ifadelerini kullandı.
Dr. Duran Tok : “M-çiçeği, enfekte anneden bebeğine geçebilir”
24 Ağustos 2024 Cumartesi - 11:26 Dr. Duran Tok : “M-çiçeği, enfekte anneden bebeğine geçebilir” Halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen M-çiçeği virüsünde enfekte anneden bebeğine plasenta yoluyla geçiş olabildiğini belirten Doç. Dr. Duran Tok, “Ateş, deri döküntüleri, baş ağrısı, lenf düğümlerinin büyümesi, sırt ve kas ağrısı, halsizlik, cilt lezyonları genellikle ateş çıktıktan bir kaç gün sonra başlar. Döküntüler yüz ve ekstremitelerde daha fazla görülmektedir. Yüz bölgesinde vakaların çok büyük bir kısmında görülen döküntüler, farklı olarak avuçları ve ayak tabanlarını da tutabilmektedir” dedi. Liv Hospital Ankara Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr Duran Tok M-çiçeği virüsü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Maymun Çiçeği (MPOX)virüsünün Orthopoxvirus ailesine ait bir virüs olduğunu aynı zamanda çiçek hastalığına neden olan variola virüsü ile de akraba olduğu, Orta ve Batı Afrika’nın tropikal yağmur ormanlarında endemik olarak görülse de tüm dünyada risk potansiyeline sahip olduğunu açıkladı. Doç. Dr. Duran Tok, “Maymun çiçeği virüsü, hem insandan insana hem de hayvandan insana bulaşabilen viral bir zoonotik hastalıktır” diye konuştu. “İlk defa 1958’de Danimarka’da saptandı” MPOX virüsünün ilk olarak 1958 yılında Danimarka Kopenhag’da Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden deney hayvanı olarak getirilen maymunlarda görüldüğünün altını çizen Doç. Dr. Duran Tok, “Her ne kadar maymun çiçeği dense de kesin rezervuarlarının kemirgenlerin olduğu düşünülmektedir” ifadelerini kullandı. “Yalnızca insandan insana değil, hayvandan insana da bulaşma söz konusu” Hastalığın insandan insana bulaşmasının dışında hayvandan insana da bulaşmasının söz konusu olduğunu aktaran Doç. Dr. Duran Tok, “Uzun süreli yakın ten tene temas, enfekte kişinin sekresyonları ile bunun yanında cilt lezyonları ile direkt temas ve kısa zaman önce enfekte lezyonlarla kontamine olmuş kıyafet, yatak çarşafı, havlu gibi nesnelerle direk temas sık bulaşma yollarındandır” dedi. Doç. Dr. Tok, ayrıca hasta ile aynı evde yaşayan, kapalı ortamlarda uzun süre yakın mesafede bulunup kişisel koruyucu önlem almadan temas eden sağlık çalışanlarında riskin oldukça yüksek olduğunu vurguladı. “Anne karnında bebeğe geçer mi?” Enfekte anneden bebeğe plasenta yoluyla geçiş olabildiğini belirten Doç. Dr. Duran Tok, hastaların belirtilerini şöyle sıraladı: “Ateş, deri döküntüleri, baş ağrısı, lenf düğümlerinin büyümesi, sırt ve kas ağrısı, halsizlik, cilt lezyonları genellikle ateş çıktıktan bir kaç gün sonra başlar. Döküntüler yüz ve ekstremitelerde daha fazla görülmektedir. Yüz bölgesinde vakaların çok büyük bir kısmında görülen döküntüler, farklı olarak avuçları ve ayak tabanlarını da tutabilmektedir.” “Virüsün kesin tedavisi olmasa da antiviral ilaçlar etkilidir” Tanı konusunda ise M-pox için en uygun teşhis yönteminin, cilt lezyonlarından alınan numunelerin polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testi ile tespiti olduğunu aktaran Doç. Dr. Duran Tok, “Virüsün kesin tedavisi olmamakla birlikte bazı antiviral ilaçların etkili olabileceği bildirilmektedir. Ancak; semptomları hafifletmek, bazı komplikasyonları ve sekelleri önlemek için destek tedavisi mutlaka sağlanmalıdır diyerek açıklamalarını sonlandırdı.