SAĞLIK
Sağlık işçilerinden ’vergi sisteminin iyileştirilmesi’ çağrısı 24 Eylül 2024 Salı - 18:27:48 Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (TÜRK-İŞ) bağlı Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası üyeleri, vergi sisteminin iyileştirilmesi ve vergide adalet çağrısı yaptı. TÜRK-İŞ’e bağlı Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası Ankara Şube Başkanlığı üyeleri, "vergi sisteminin gelire göre iyileştirilmesi ve vergide adalet" çağrısıyla Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Mevki Ek Bina önünde toplandı. Grup adına konuşan Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası Ankara Şube Başkanı Nilgün Fidan, sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin hayat pahalılığı nedeniyle yaşadıkları sıkıntılarının gün geçtikçe arttığını, vergide adalet istediklerini söyledi. Türkiye’de gelir adaletinin sağlanması için vergide adaletin sağlanması gerektiğini ifade eden Fidan, "Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta fakat 2 buçuk aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV ve ÖTV olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır" dedi. Fidan, gelir vergisi oranının bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmesini ve işçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemesini talep ettiklerini de ekledi.
24 Eylül 2024 Salı - 18:16 Haşlanmış ve közlenmiş mısırın ‘Mutluluk hormonu’ salgıladığı belirtildi Merkezi Aydın’da bulunan ve Ege Bölgesi’ndeki endemik bitkilerin yanı sıra çeşitli sebze ve meyveler üzerinde bilimsel çalışmalar yürüten Karya Farma HBX Ar-Ge, genellikle haşlama ve közleme şeklinde tüketilen süt mısırın besin değerlerinin yanında mutluluk hormonu olarak bilinen dopamin ve serotonin salgıladığını açıkladı. Çalışmaların sonuçları hakkında açıklama yapan Karya Farma HBX Ar-Ge Bilim Kurulu Üyesi Kimyager Aslı Aktaş, “Mısırı sadece beslenmek ve damak tadı için değil mutluluğunuz için de tüketebilirsiniz” dedi. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Teknokent’te spesifik ve stratejik faaliyetlerini sürdüren ve yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalarında 17 ayrı patente sahip olan Karya Farma HBX Ar-Ge ekibi, bu haftaki çalışmalarında başta Ege ve Karadeniz olmak üzere ülkenin dört bir yanında tüketilen süt mısırı laboratuvara aldı. Közlenmiş ve haşlanmış mısırın lezzetli bir atıştırmalık olmanın ötesinde, vücudun mutluluk hormonlarını artırabilen bir besin kaynağı olduğunu belirten Kimyager Aslı Aktaş, özellikle közlenmiş ve haşlanmış mısır, serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin seviyelerini artırarak insanların daha mutlu, motive ve zinde hissetmelerine katkı sağlayan özelliğe sahip” diyerek insanların hiç değilse ara sıra böyle bir gıdayı tüketmesini önerdi. Serotonin, mutluluğun yanı sıra ruh hali dengesi için önemli bir hormon olduğunu kaydeden Aktaş, “ Mısır, triptofan adlı bir amino asit içerir ve bu amino asit, serotonin üretimini destekler. Közlenmiş ve haşlanmış mısırdaki karbonhidratlar, triptofanın beyne ulaşmasına yardımcı olarak serotonin üretimini hızlandırır. Dengeli bir serotonin seviyesi zihinsel ve duygusal dengeyi sağlar. Mısır, bu özellikleri ile kişilerin kendilerini daha iyi hissetmelerine katkıda bulunabilir” dedi.
24 Eylül 2024 Salı - 17:00 Tüp bebek yöntemiyle doğan çocuklarına doktorun adını verdiler Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisiyle dünyaya gelen çocuklarına aile, tedaviyi yapan doktorun ismini verdi. Adana’da 3 yıldır evli olan Büşra ve Şehmus Kavak çifti, çocukları olmayınca Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisi için Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer’e başvuruda bulundu. Anne Büşra Kavak, ilk tedavi sürecinde gebe kaldı. 9 ayın ardından anne Kavak, 3 kilo 450 gram ağırlığında erkek bebek dünyaya getirdi. Çift, çocuklarına doktorlarının ismi olan Sefa adını verdi. "Zorlu süreçti ama sonuna değdi" Evlat sahibi olduğu için çok mutlu olduğunu söyleyen Büşra Kavak, "Bayağı bir tedavi süreci oldu. En sonunda, Sefa hocamız sağ olsun bize yardımcı oldu. İlk tüp bebek denememiz başarılı oldu. Çok değişik mutlu bir duygu içerisinde, tarifi yok. Oğlumuza doktorumuzun ismini severek verdik. Zorlu bir süreçti ama sonuna değdi, Sefa’mız geldi" dedi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer de merkeze bugüne kadar bin 500’ün üzerinde tüp bebek başvurusu yapıldığını ve 150 civarında tüp bebek tedavisi gerçekleştirildiğini söyledi. Arlıer, "Hastalar geldiği zaman hepsini bireysel olarak değerlendiriyoruz. Çünkü tüp bebek tedavisindeki aşamalardan en önemlisi, hastanın bireysel olarak tedavisini planlamak. Daha sonra bazı tetkik tedaviler yapıyoruz. Bu tedaviler erkeğe ve kadına yönelik oluyor. Öncelikle bir ameliyat gerekiyorsa, rahimle ilgili bir sıkıntı var ise onları düzeltiyoruz. Yumurta ve spermin önemli olduğu gibi, bebeğin yerleşeceği rahim de önemlidir. Rahmin hazırlanması gerekiyor. Daha sonra hastaların yaşına göre, yumurtalık rezervine göre ileri teknoloji ultrasonla ve kan tetkikleriyle değerlendirerek bir doz belirliyoruz. Bu dozu hastaya bireysel olarak uyguluyoruz. Hastayı tedavi esnasında dört, beş kez yumurtalık takibine çağırıyoruz. Yumurtalıklar belirli bir olgunluğa eriştikten sonra, onu çatlatıyoruz ve daha dökülmeden toplayarak laboratuvara gönderiyoruz. Laboratuvarda erkeğin spermiyle en kaliteli sperm seçilip orada birleştiriliyor. Tüp içerisinde üç dört gün rahmi taklit eden bir ortamda büyütüldükten sonra gelişen embriyolar rahim içerisine transfer ediliyor. Ve mutlu son için 12 gün sonra gebelik testini bekliyoruz" dedi. Son olarak Arlıer, "30 yıllık hekimim ve herhalde 500’e yakın hasta ismimi verdi. Bu da hastayla olan ilgimizden, sevgimizden ve yaptığımız tedavinin ne kadar güzel olduğunu gösteriyor. Herkes için gurur kaynağı; beni de çok mutlu etti. Hastalar güvenmese, sevmeseler doktorun ismini vermez. Bu, zaten Anadolu’da bizim kültürümüzde oldukça yaygın; hem hekime hem tedavideki kişilere verilen değeri de gösteriyor" diye konuştu.
24 Eylül 2024 Salı - 16:59 Tüp bebek yönetimiyle dünyaya gelen çocuklarına, doktorun adını verdiler Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisiyle dünyaya gelen çocuklarına aile tedaviyi yapan doktorun ismini verdi. Adana’da 3 yıldır evli olan Büşra ve Şehmus Kavak çifti, çocukları olmayınca Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüp bebek tedavisin Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer’e tedavi olmak için başvuruda bulundu. Anne Büşra Kavak, ilk tedavi sürecinde gebe kaldı. 9 ayın ardından anne Kavak, 3 kilo 450 gram ağırlığında erkek bebek dünyaya getirdi. Çift çocuklarına doktorlarının ismi olan Sefa adını verdi. “Zorlu süreçti ama sonuna değdi” Evlat sahibi olduğu için çok mutlu olduğunu söyleyen anne Büşra Kavak, “Bayağı bir tedavi süreci oldu. En sonunda, Sefa hocamı sağ olsun bize yardımcı oldu. İlk tüp bebe denememiz başarılı oldu. Çok değişik mutlu bir duygu içerisinde, tarifi yok. Oğlumuza doktorumuzun ismini severek verdik. Zorlu bir süreçti ama sonuna değdi, Sefamız geldi” dedi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sefa Arlıer de merkeze bugüne kadar 1500’ün üzerinde tüp bebek başvurusu yapıldığını ve 150 civarında tüp bebek tedavisi gerçekleştirildiğini söyledi. Arlıer, ”Hastalar geldiği zaman hepsini bireysel olarak değerlendiriyoruz. Çünkü tüp bebek tedavisindeki aşamalardan en önemlisi, hastanın bireysel olarak tedavisini planlamak. Daha sonra bazı tetkik tedaviler yapıyoruz. Bu tedaviler erkeğe ve kadına yönelik oluyor. Öncelikle bir ameliyat gerekiyorsa, rahimle ilgili bir sıkıntı var ise onları düzeltiyoruz. Yumurta ve spermin önemli olduğu gibi, bebeğin yerleşeceği rahim de önemlidir. Rahmin hazırlanması gerekiyor. Daha sonra hastaların yaşına göre, yumurtalık rezervine göre ileri teknoloji ultrasonla ve kan tetkikleriyle değerlendirerek bir doz belirliyoruz. Bu dozu hastaya bireysel olarak uyguluyoruz. Hastayı tedavi esnasında dört, beş kez yumurtalık takibine çağırıyoruz. Yumurtalıklar belirli bir olgunluğa eriştikten sonra, onu çatlatıyoruz ve daha dökülmeden toplayarak laboratuvara gönderiyoruz. Laboratuvarda erkeğin spermiyle en kaliteli sperm seçilip orada birleştiriliyor. Tüp içerisinde üç dört gün rahmi taklit eden bir ortamda büyütüldükten sonra gelişen embriyolar rahim içerisine transfer ediliyor. Ve mutlu son için 12 gün sonra gebelik testini bekliyoruz” dedi Son olarak Arlıer, "30 yıllık hekimim ve herhalde 500’e yakın hasta ismimi verdi. Bu da hastayla olan ilgimizden, sevgimizden ve yaptığımız tedavinin ne kadar güzel olduğunu gösteriyor. Herkes için gurur kaynağı; beni de çok mutlu etti. Hastalar güvenmese, sevmeseler doktorun ismini vermez. Bu, zaten Anadolu’da bizim kültürümüzde oldukça yaygın; hem hekime hem tedavideki kişilere verilen değeri de gösteriyor" diye konuştu.
Şiddetli adet sancısı geçiren kadınlara çikolata kisti uyarısı
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 09:52 Şiddetli adet sancısı geçiren kadınlara çikolata kisti uyarısı Normalde adet sancısı yaşamayıp sonradan adet dönemlerini sancılı geçiren kadınlar tehlike altında olabilir. Sancının çikolata kisti (endometriozis ) habercisi olabileceğini belirten uzmanlar, tedavi edilmeyen bu kistlerin kısırlık başta olmak üzere pek çok olumsuzlukla sonuçlanabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Halk arasında çikolata kisti olarak bilinen rahmin iç kısmını oluşturan ve adet kanamalarını sağlayan bez dokusunun rahmin dışına sarkması sonucu ortaya çıkan bu hastalıkta rahmin iç zar tabakası nereye yerleşirse o organı tutar ve o organda çeşitli olumsuz durumlara neden olabiliyor. Bunun bazen yumurtalık, bazen karın boşluğu, bağırsaklar, mesane, akciğer ve hatta beyin bile olabileceğini aktaran uzmanlar, kistin yerleştiği bu organların, ciddi sorunlara neden olabileceğini, hastalığın belirti vermeden ilerleyebileceğini, kadınların rutin kontrollerini mutlaka yapmaları gerektiğini vurguluyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Perinatolog Prof. Dr. Selahattin Kumru, adet sırasında dışarı atılması gereken kanın tüplerden geriye doğru gitmesi ve buradan karın boşluğuna, bağırsaklara ve yumurtalığa yayıldığı bilgisini vererek, “Bu kanın içinde bulunan canlı endometriyal hücrelerin gittikleri organa yerleşip, orada büyümeye devam ettikleri düşünülmektedir. Adet kanaması çok olan, uzun süren ve sık sık adet olanlarda daha sık çikolota kisti (endometriyozis) görülmesi olabilecek bir durumdur. Böyle bir durumda hiç vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerekir. Tedavisi ise mümkün ancak ihmale gelmeyecek bir hastalıktır” dedi. “Şiddetli adet sancısı ciddiye alınmalı” Bu kistlerin bazen sessizce yumurtalıkta büyüdüğünü, herhangi bir şikayete neden olmadığını ve tesadüfen başka nedenlerle bakılan ultrasonografi ya da MR gibi testlerle farkedildiğini belirten Selahattin Kumru, “Çikolata kistlerinin bazıları ise özellikle başka yerlerde endometriozis varlığı durumlarında menstrüasyon yani adet görme sırasında ağrıya neden olmaktadır. Özellikle ilk adetleri ağrısız olduğu halde sonradan adet sancısı (dismenore) olanlarda endometriozis ya da çikolata kistlerinden şüphelenmek yerinde olacaktır. Böyle bir durum ve şiddetli adet sancısı mutlaka dikkate alınmalıdır” şeklinde konuştu. “Kesin tanı kapalı ameliyat ile konulur” Hastalığın önemli belirtileri arasında sonradan ortaya çıkan şiddetli adet sancısı, cinsel aktivite ya da dışkılama sırasında ağrı, karında şişlik ve dolgunluk ile birlikte sürekli kasık ağrısı olduğunu ve bunun yanında gebe kalmak istediği halde gebe kalamayan (infertil) kadınların çikolata kisti ya da endometriozis açısından ileri inceleme gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Selahattin Kumru, ağırlıklı olarak ultrasonografik muayene yapıldığını ancak basit kistler ya da başka kistik yapılar ile çikolata kistlerinin ayrımının tam olarak yapılabilmesi ve kesin tanı için laparoskopi (kapalı ameliyat) ya da laparotomi (karın açılarak) yöntemlerinin elzem olduğunu belirtti. Kumru, “Kistin çıkarılması ve patolojiye gönderilmesi, patolojiye gönderilen materyallerde rahimin içini döşeyen endometrium bez (gland) ve stroma yapılarının görülmesi gerekmektedir. Laparoskopi sırasında rahim ağzından verilen sıvının tüplerden geçip geçmediği (yani tüplerin açık olup olmadığı) da anlaşılabilir” dedi. “Kanser riski olabilir” Çikolata kistleri içerisinde kötü hücre bulundurmayan yani kanser olmayan kistler olarak bilindiğini, ancak son zamanlarda elde edilen bilgilerin çikolata kistlerinin içinde bulunan endometrial hücrelerde kansere yatkınlık oluşturan bazı genetik değişikliklerin varlığına ve bu nedenle bu kistlerden kanser oluşturabileceğine işaret edildiğini belirten Kumru, çikolata kisti olan kişilerde yumurtalık kanserlerinin normal toplumdan daha fazla sıklıkta görüldüğünün altını çizdi. Kumru, ameliyat yapılmayan çikolata kisti olgularının çok dikkatli yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Çikolata kistinin tedavisi Tedavisinin çok çeşitli olduğunu belirten Selahattin Kumru, bu sürecin kişiye özel yönetildiğini söyledi. Kumru, kistin durumuna veya hastanın şikayetine göre cerrahi müdahale ya da ilaç tedavisi uygulandığını buna hekimin karar vereceğini belirtti. Düzenli kontrolün ise altını bir kez daha çizdi.
Kuşadası Belediyesi, son 7 ayda 2 bin ücretsiz diyetisyenlik hizmeti verdi
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 09:35 Kuşadası Belediyesi, son 7 ayda 2 bin ücretsiz diyetisyenlik hizmeti verdi Kuşadası Belediyesi tarafından hayata geçirilen beslenme danışmanlığı hizmetiyle 2024 yılının ilk 7 ayında 264’ü çocuk 2 bin 183’ü yetişkin olmak üzere toplam 2 bin 447 kişiye ücretsiz diyetisyenlik hizmeti verdi. Kuşadası Belediyesi, obezite başta olmak üzere bilinçsiz beslenmeye bağlı kronik hastalıkların önlenmesi ve sağlıklı bir toplum hedefi ile yaşama geçirdiği ücretsiz diyetisyen hizmetini sürdürüyor. Kuşadası Belediyesi’nde görevli uzman iki diyetisyen 2024 yılının ilk 7 ayında 264’ü çocuk 2 bin 183’ü ise yetişkin olmak üzere 2 bin 447 kişiye beslenme danışmanlığı hizmeti verdi. Bireysel beslenme danışmanlığı hizmetinden faydalanan kişilere bir yandan ihtiyaca göre uygun beslenme listesi hazırlanırken bir yandan da sağlıklı beslenmenin püf noktaları anlatılıyor. Ayrıca uzman diyetisyen tarafından danışanların vücut analizleri ve kilo takipleri de yapılıyor. Vatandaşlar ücretsiz olarak aldıkları bireysel beslenme danışmanlığı hizmetinden oldukça memnun. Kuşadası Belediyesi’nin sağlıklı bir toplum hedefi ile yaşama geçirdiği ücretsiz diyetisyen hizmetinden sporcular da faydalanıyor. Kentte yaşayan sporcuların antrenman ve müsabaka dönemlerinde beslenme takipleri Uğur İnan Kapalı Spor Salonu’nda yapılıyor. Kuşadası Belediyesi, bireysel beslenme danışmanlığı hizmetinin yanı sıra kadın ve çocuklara yönelik dengeli beslenme eğitimleri de düzenliyor. Bu kapsamda İkiceşmelik Mahallesi Cafer Kotan Yaşam Parkı içerisinde yer alan Anne Baba Çocuk Merkezi ve SEYAKMER, okul öncesi çocuklar, kadınlar ve hamileler için gerçekleşen sağlıklı beslenme eğitimlerine ve atölye çalışmalarına ev sahipliği yapıyor.
Karadeniz Ereğli’de Medikal Onkoloji Servisi açıldı
25 Ağustos 2024 Pazar - 15:55 Karadeniz Ereğli’de Medikal Onkoloji Servisi açıldı Karadeniz Ereğli’de, özel bir hastanede Medikal Onkoloji servisinin açılışı gerçekleştirildi. Açılış töreninde konuşan hastanenin Genel Müdürü Şahin Elçi, yeni açılan servisin bölge halkı için taşıdığı öneme dikkat çekti. Elçi, 2007 yılından bu yana hizmet veren hastanenin, bölgedeki onkoloji hastalarının yaşadığı sıkıntılara çözüm bulmak amacıyla bu yatırımı gerçekleştirdiğini belirtti. Hastanenin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hayati Arkaz’ın bu yüksek maliyetli yatırımı desteklediğini ifade eden Elçi, “Bölge halkına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah kemoterapi gören hastalarımız artık mağduriyet yaşamayacak” dedi. Açılış töreninde konuşan bir hasta yakını ise, servisin bölge için büyük bir ihtiyaç olduğunu belirterek, "Ereğli ve Alaplı’ya ihtiyaç olan bir bölümdü. Açılmasına gerçekten sevindik. Doktorumuz Utku Hanım çok ilgili, çalışanlar ve hemşireler de çok iyiler. Açıldığı için memnunuz, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Allah herkese şifalar versin" şeklinde konuştu. Açılışta, Onkoloji Uzmanı Dr. Utku Dönem Gündoğdu da söz alarak, Batı Karadeniz bölgesinde sadece söz konusu hastanede onkoloji ünitesi bulunduğunu belirtti. Gündoğdu, "Bu ünitede dünya standartlarında tüm tedavileri verebiliyoruz. İmmünoterapi, kemoterapi ve akıllı ilaçlar gibi ileri tedavi yöntemlerini uygulayabiliyoruz. Ayrıca, tüm cihazlarımız dünya standartlarında. Batı Karadeniz bölgesinde sadece bu hastanede onkoloji ünitesi var ve burada çalışan arkadaşlarımız deneyimli. Halkımız rahatlıkla gelip hızlı bir şekilde tedavi olabilir" dedi. Gündoğdu, hastanede onkolojik cerrahilerin de yapıldığını ve görüntüleme yöntemlerinin son teknolojiye uygun olarak gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi.
Beyin ölümü gerçekleşen 70 yaşındaki hastanın organları 3 kişiye umut oldu
25 Ağustos 2024 Pazar - 14:56 Beyin ölümü gerçekleşen 70 yaşındaki hastanın organları 3 kişiye umut oldu Amasya’da tedavi gördüğü hastanede beyin ölümü gerçekleşen 70 yaşındaki Ali Osman Dizkırıcı’nın bağışlanan organları umutla bekleyen 3 kişiyi hayata bağladı. Bir saat sonra gelen telefonla zamana karşı yarış başladı Beynindeki damar tıkanıklığı nedeniyle Özel Amasya Kolmed Hastanesi’ne kaldırılan evli ve 3 çocuk babası Dizkırıcı, yoğun bakım ünitesinde doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Doktorların beyin ölümünün gerçekleştiğini bildirdiği Yıkılgan köyündeki ailesi, organ bağışı teklifini önce reddetti. Durumu yeniden düşünüp bağış kararı alan aileden hastaneye bir saat sonra gelen telefonla ekipler harekete geçerek zamana karşı yarış başladı. Bunun üzerine durum Ulusal Organ Nakil Koordinatörlüğüne bildirildi. Erzurum’dan yola çıkan organ nakli ekipleri Amasya’ya geldi. Yapılan operasyonla Ali Osman Dizkırıcı’nın karaciğeri ve sol böbreği Erzurum’a, sağ böbreği de Ankara’daki hastalara nakledilmek üzere gönderildi. “Eşimin organları çürüyüp gideceğine başkalarına faydası olsun” Babasının beyin ölümünün bildirilmesi sonrası çok üzgün oldukları için yapılan bağış teklifini reddettiklerini belirten Turgut Dizkırıcı annesinin, “Eşimin organları çürüyüp gideceğine başkalarına faydası olsun” sözlerine üzerine yeniden hastaneyi arayıp bağış işlemlerini başlatmalarını istediklerini anlattı. Kayınbiraderi Mehmet Muslu da, “Bir insanı yaşatmak çok güzel bir şey. Bu bağışla eniştemin de yaşayacağına inanıyorum” diye konuştu. “30 bin insan organ bağışı bekliyor” Dizkırıcı ailesinden gelen telefonla zamanla yarışılan nakil işlemlerine başlandığına değinen Özel Amasya Kolmed Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü Onur Ayıkoğlu “Bir böbrek Ankara’ya, diğer böbrek ve karaciğer Erzurum’a gitti” şeklinde konuştu. Hastanın organlarının yaşına göre daha sağlıklı olduğuna işaret eden ameliyathane sorumlusu Mehmet Aydın ise, “Örnek bağış için ailesine teşekkür ediyoruz. Çünkü 30 bin insan şu anda organ bağışı bekliyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ceylaner: "Türkiye’de bütün genetik testler yapılıyor"
25 Ağustos 2024 Pazar - 13:29 Prof. Dr. Ceylaner: "Türkiye’de bütün genetik testler yapılıyor" Avrupa Tıp Uzmanları Birliği Nadir Hastalıklar Komitesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Ceylaner, nadir hastalıkların tespiti noktasında bütün genetik testlerin Türkiye’de yapılabildiğini kaydetti. Avrupa Tıp Uzmanları Birliği ve Nadir Hastalıklar Gönüllüleri Derneği tarafından SMA, epilepsi, fenilketonüri gibi nadir hastalıkların görülme sıklığı, tarama yöntemleri, yenilikçi tedaviler ve tarama programları hakkında güncel bilgilerin paylaşıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, nadir hastalıklara yol açan genetik ve dış faktörler ile genetik ve nadir hastalıklarda tanı ve tedavide güncel gelişmelere dikkat çekildi. "Akraba evliliği risk artıran bir faktör ve ülkemizde beklenildiğinden çok daha fazla" Türkiye’de nadir hastalıkların diğer ülkelere göre daha fazla görüldüğüne dikkati çeken Avrupa Tıp Uzmanları Birliği Nadir Hastalıklar Komitesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Ceylaner yaptığı konuşmasında, "Akraba evliliği risk artıran bir faktör ve akraba evliliği de maalesef ülkemizde beklenildiğinden çok daha fazla. Bizde bir de akraba evliliğinin kapalı toplum olarak adlandırılan başka bir boyutu var. Hep aynı köyden, hep aynı sülalenin içinde evlilikler geçiyor. Bu ailelerde baktığımızda birden fazla hastalık aynı anda gözlenebiliyor. Belli köylere, ilçelere yığılmış aynı hastalıktan insanlar var ve bazı hastalıklar hatta dünyada bir köyde görülüyor" dedi. Akraba evliliği yapmayan ailelerde de genetik hastalığa sahip çocuğun dünyaya gelebildiğini ifade eden Ceylaner, ihtimal açısından bakıldığında akraba evlilikleri yapanlarda gebelik başına yüzde 7 civarında hastalık riski olduğunu vurguladı. Öte yandan Ceylaner, nadir hastalıkları önlemek için evlilik öncesi ve yeni doğan taramasının mutlaka yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi. “Türkiye’de bütün genetik testler yapılıyor” Ceylaner, Türkiye’de şu an bütün genetik testlerin yapılabildiğini kaydederek, “Neredeyse hiçbir şeyin yurt dışına gitmesine gerek olmuyor. Yerli üretim yapacak insanlarımız ve yapan insanlarımız var. Artık eskisi gibi değil” ifadelerini kullandı. “Aşılar genetik bozmaz, korurlar” Aşıların insan genetiğini bozmadığını hatta koruduğunu ifade eden Prof. Dr. Ceylaner, “Örneğin HPV aşısı şu anda yapısını bize aktararak kanser yapan virüs gruplarından bizi koruyor” açıklamasında bulundu. “Bebeğin topuğundan bir damla kan alarak bütün hayatını değiştirebiliyorsunuz” Nadir Hastalıklar Gönüllüleri Derneği Başkanı Doç. Dr. Gülay Ceylaner ise Kars Aile Mahkemesi tarafından ‘Yenidoğan Tarama Programı’ kapsamında topuk kanı alınmasına ilişkin süreci hatırlatarak, “Tarama, bu ülkenin yapması gereken en önemli şey. En önemlisi topuk kanından yapılan taramalarda, oradaki hastalıkların tamamında erken tanı konulduğunda çocuğun hayatını tamamen değiştiriyorsunuz. Şu anda 6 hastalık taranıyor ve daha da artırılması planlanıyor. Bebeğin topuğundan bir damla kan alarak bütün hayatını değiştirebiliyorsunuz” diye konuştu. “Genetik dış faktörlerden etkilenebiliyor” Genetiğin dış faktörlerden de etkilenebildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Ceylaner, “Mesela sigaranın kanserlerde ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ama her sigara içen kanser olmuyor. Sigara içenlerde birçok kanserin daha fazla olduğunu biliyoruz. Yediğimiz, içtiğimiz, spor yapmamız ve hayat kalitemiz genlerin çalışma hızlarını etkiliyorlar. Bu artık çok net biliniyor” şeklinde konuştu.
Mersin’de engeller sporla aşılıyor
25 Ağustos 2024 Pazar - 12:26 Mersin’de engeller sporla aşılıyor Mersin Büyükşehir Belediyesinin Toroslar ilçesinde hizmet veren Engelsiz Yaşam Merkezindeki fitness salonunda uzman eğitmen eşliğinde spor yapan özel gereksinimli bireyler, hem engelleri sporla aşıyor, hem sağlıklı bir yaşama hem de sosyal bir hayata adım atıyor. ‘Engelsiz Mersin’ inşa etmek için 2019’dan bu yana proje üreten Büyükşehir Belediyesi, Mersin’deki her bireyin hayatını kolaylaştırmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Engelliler Şube Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Engelsiz Yaşam Merkezinde yer alan fitness salonu ile özel gereksinimli bireyler, sporla iç içe bir yaşam sürüyor. Haftanın 2 günü fitness salonundan faydalanan özel gereksinimli bireyler, antrenör eşliğinde ve belirli bir program dahilinde spor yapmanın tadını çıkarıyor. Büyükşehir Belediyesinin, engelleri aşan Engelsiz Yaşam Merkezindeki fitness salonundan faydalanmak isteyen bireyler, ’Alo 185’ veya ’Teksin’ uygulaması üzerinden başvuruda bulunabiliyorlar. “Haftanın 2 günü gençler ve aileleri birlikte antrenman yapıyor” Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Engelliler Şube Müdürlüğünde beden eğitimi öğretmeni ve fitness antrenörü olarak görev yapan Emirhan Uka, haftanın 2 günü özel gereksinimli bireyleri fitness salonunda ağırladıklarını belirtti. Salondan 18 yaş üzeri ve en az yüzde 40 engeli olan bireylerin faydalanabileceğini aktaran Uka, “Önceden, ailelerle birlikte antrenman programı yoktu. Şu an aileleri de antrenman programına dâhil ettik. Haftanın 2 günü hem gençler hem de refakat eden aileleri antrenman yapıyor” dedi. Salondan faydalanan bireylerde oldukça güzel gelişmeler gözlemlediklerini söyleyen Uka, “Hem sosyal olarak hem de akranlarıyla olan iletişimde gayet başarılılar. Başvurmak isteyenler ’Teksin’ ya da ’Alo 185’ üzerinden bizleri arayarak ve Toroslar Engelsiz Yaşam Merkezi birimine gelerek her türlü kayıt oluşturabilirler. Biz de hem telefonla hem de mail yoluyla dönüş yapıyoruz” diye konuştu. Hem spor hem eğlence bu salonda Salondan yararlanan 24 yaşındaki Ahmet Taş, aktif olarak basketbol oynadığını, Büyükşehir Belediyesinin fitness eğitimine de hem basketbola katkı sağlamak hem de vücut geliştirmek için başvurduğunu belirtti. Bir kurumun bu tür bir hizmet vermesinin kendileri için oldukça büyük bir avantaj olduğunun altını çizen Taş, “Evde durmaktan, telefona bağlı kalmaktansa burada spor yapıp sosyal aktivite yapmak, zaman geçirmek bizim için çok iyi. Daha önce böyle hizmetler yoktu. Biz engelli kavramını kaldırmak için uğraşıyor ve çabalıyoruz. Bu da bizim için ön ayak oluyor. Engelleri aşmaya devam edeceğimizden şüpheniz olmasın” ifadelerini kullandı. 22 yaşındaki Furkan Koçak ise “Isınmak için bisiklete ve koşu bandına biniyorum, ona göre hareket ediyorum. Ağırlık da çalışıyorum. Ortam güzel, memnunum” şeklinde konuştu.