SAĞLIK
İstanbul’daki sağlık çalıştayında imajı bozan merdiven altı kuruluşlar masaya yatırılacak 21 Eylül 2024 Cumartesi - 17:22:49 İstanbul Bakırköy’de sağlık turizminin geleceği ve sektördeki imajı bozan işlerin masaya yatırılacağı çalıştay başladı. Çalıştayda, merdiven altı kuruluşlar ve buna bağlı olarak yapılan karalama kampanyaları masaya yatırılacak. Türkiye’nin sağlıktaki büyük gücünün de konuşulacağı çalıştayda bu gücün sektöre daha fazla nasıl yansıtılabileceği anlatılacak. Uluslararası Antalya Sağlık Turizmi ve Eğitimi Derneği (UASTED), İstanbul Bakırköy’de, "Sağlık Turizminde Gelecek Misyonu" konulu bir çalıştay düzenledi. Bakırköy Yeşilköy’de bulunan Tarihi Halil Paşa Yalısında düzenlenen çalıştaya yerli ve yabancı çok sayıda davetli katıldı. Çalıştayda konuşan Uluslararası Antalya Sağlık Turizmi Derneği Üyesi Salih Kutlu, "Bu çalıştayı düzenleme amacımız, sağlık turizmi sektörü Türkiye’nin yüzde 40’larda olmasına rağmen hak ettiği değeri göremediğini düşünüyoruz. Burada hem özel sektöre hem de kamu tarafına düşen profesyonellerin yapması gerekenlerin yapması gerektiğini düşündüğümüz bazı hususlar var. Çalıştayda görünen ve görünmeyen bazı sorunlarımız var onları konuşacağız. Bu sorunlara ilişkin ne gibi çözüm önerileri bulabiliriz, bu çözüm önerileri kimin tarafından alınması gereken aksiyonları belirleyeceğiz. Kısa ve uzun vadede vizyonumuzun neresi olması gerektiğini ve vizyona doğru giderken hedeflediğimiz hangi tür adımlardan geçmemiz gerektiğini kısa bir şekilde belirlemeye çalışacağız” dedi. “En büyük sorunumuz merdiven altı kuruluşlar” Sağlık turizminde en büyük sorunun merdiven altı kurum ve kuruluşların olduğunu belirten Kutlu, “Tabii en başta herkesin bildiği üzere merdiven altı problemimiz var. Merdiven altını ikiye ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Birincisi kayıt dışı, ikincisi kayda girmemiş ve bu konuda hiçbir kurum ve kuruluştan akreditesini almamış ve yetkinliği de olmayan kuruluşlardan bahsediyoruz. Kayıt dışı dediğimiz şey, bizim faturalaşmaya girmeyen ve hastaların kaydını tutmayan kuruluşlar. Diğeri de kötü işler yapan klinikler, acenteler, hastaneler diyebiliriz. Uluslararası sağlık hizmeti yetki belgesi yabancılar için olmazsa olmazdır. Burada Sağlık Bakanlığı tarafından hastanelere, kliniklere, acentelere verilen Uluslararası Sağlık Turizmi Belgesi, bir yabancının Türkiye’de tedavi olabilmesi için en temel şart. Bu kesin olmalı, buna kesin bakmaları lazım. Bunun dışında da kaliteyi de araştırmaları gerekir. Nasıl ki biz araç alacağımız zaman detaylı inceliyoruz. Vücudumuza yatırım yapacağımız zaman da çok detaylı araştırma yapmak gerekir diye düşünüyorum. Referanslarına bakılabilir, kullandığı malzemelere bakılabilir, ortamlarına bakılabilir. Hatta bazen kliniklerin yeri doğru mu, diye bakmalarında çok fayda var” şeklinde konuştu. “Merdiven altı kuruluşlar karalama kampanyalarını arttırıyor” Türkiye’de verilen hizmetin kaliteli olduğunu söyleyen Kutlu, “Kesinlikle, karalama kampanyaları açısında biz bir faul yapıyoruz ki, onlar da bunu alıp değerlendiriyorlar. Ekonomik şartlarda normal olarak hastalarını göndermek istemiyorlar, bunun için ellerinden geleni yapmaları gayet normal. Ama bunun karşısında kalite odaklı akreditasyonlarını tamamlayan denetim odaklı bir yapı sergilersek hem özel sektörde hem de kamuda bu anlamda bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Yurt dışındaki karalama kampanyalarını bakıyoruz, inceliyoruz ve şunu görüyoruz, karalama kampanyaların altında yazan çoğu yorumda aslında böyle değil, Türkiye aslında çok kaliteli bir hizmet veriyor. ’Eğer gidip ucuz hizmet aldıysanız bunu yaşamanız normal’ diye yabancı kişiler yabancı kişilere yazdığını görüyoruz. Dolayısıyla bizim altyapımız çok iyi, bu anlamda fiyat politikasına aldanıp da en düşük hizmeti almaya çalışan kişilerin bu tarz sıkıntılara maruz kalması dünyanın her yerinde olabilecek ve olacak hakikattir” şeklinde konuştu. Sağlık turizminde Türkiye büyük bir güce sahip olduğunu belirten Kutlu, “Türkiye bulunduğu coğrafyada yaklaşık 4 milyar insana hitap eden ve bu da yaklaşık 4 saatlik bir uçuş olan bir ülke. Aynı zamanda baktığımız zaman son 20 yılda çok ciddi bir altyapı yatırımı gerçekleştirmiş bir ülke, hastane kuruluşları son 20 yılda arttığı için ve bu altyapıda yetişen doktorların hekimlerin sayısının çok olması ve bunların 80 milyondan fazla nüfusa hizmet veriyor olması da deneyimi de artıran bir husus. Bunu turizm sektörü destinasyonu anlamında çok ciddi bir avantajı var. Biz bunları ciddi anlamda kullandık. Son 10 yılda saç ekiminde ciddi dünya liderliğine soyunduğumuz bir nokta var, bunu yakın zamanda diş tedavileri takip etmeye başladı. Yakın zamanda estetik işlemler de hızlandı, obezite cerrahisi, onkoloji vesaire derken aslında çok ciddi bir artış görüyoruz” diye konuştu.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 14:57 Prof. Dr. Haluk Aydın Topaloğlu: "Tüm çocuklarımız eşit şekilde ilaçlara erişim sağlayabilmeli" Türkiye Çocuk Nörologları Nevşehir’in Avanos ilçesinde düzenlenen VII. Geleneksel Çocuk Nöromusküler Hastalıklar Kongresinde konuşan Prof. Dr. Haluk Aydın Topaloğlu, "Türkiye’de bulunan tüm çocukların eşit şekilde ilaçlara eşimi sağlanmalı. Bunun dışındaki bireysel çözümler eksik niteliktedir" dedi. VII. Nöromusküler Hastalıklar Kongresi Düzenleme Kurulu ve Nöromusküler Hastalıklar Araştırma Derneği tarafından düzenlenen ve Türkiye’den 126, İngiltere’den 1 misafir araştırıcının katıldığı kongrede, musküler distrofiler, spinal musküler atrofi, metabolik hastalıklar, nörogenetik hastalıklar, myopatiler, fizyoterapi prensipleri gibi konular ayrıntıları ile gözden geçirildi. Her yıl olduğu gibi moleküler tedaviler, yani gen ve ekzon tedavileri de uzun oturumlarda ele alındı. VII: Nöromusküler Hastalıklar Kongre Düzenleme Kurulu adına açıklamada bulunan Prof. Dr. Haluk Aydın Topaloğlu, "Uzun yıllardır çocukluk çağı nöromüsküler hastalıklarına gönül veren, her yeni tedaviyi heyecanla yakından takip eden ve güçlü bilimsel kanıtlar olduğunda onaylayan araştırıcıların ortak görüşü olarak önem verdiğimiz bir hususu paylaşmak isteriz: modern tedavi geliştiren ve güncel olarak bunun geçerliliğini öne süren tüm ilaç üreticilerini ellerindeki yayınlanmamış büyük veri, uzun süreli izlem ve ciddi tıbbi dergilerde yayınlanmış makalelerle ülkemizin sağlık idarelerine başvurmaya ve lisans almaya yönelik uğraş sürecine girmeye davet ediyoruz. Ancak bu şekilde tüm çocuklarımız eşit şekilde ilaçlara erişim sağlayabilecektir. Bunun dışındaki bireysel çözümler eksik niteliktedir" dedi. DMD aileleri derneği sözcüsü İlker Karcı da açıklamasında, "Sağlık Bakanlığının görevlendireceği Bilim Kurulu, DMD için geliştirilen tüm ilaç verilerini ayrıntılı bir şekilde incelemeli; etkili, güvenli tedavi seçeneklerini belirlemelidir. İlaç firmaları, sunacağı veriler ile objektif bir karar sürecinin işletilmesine imkan tanımalıdır. Bu tedaviler, yarar görecek tüm hastalara devlet güvencesi altında, zaman kaybetmeden sunulmalıdır. Yardım kampanyaları çözüm değildir. Bireysel yöntemlerle adil bir çözüme kavuşamayız" ifadelerini kullandı.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 14:45 Erkeklere göre kadınlar daha çok Alzheimer hastalığına yakalanıyor Nöroloji uzmanı Doktor Turgay Dölek, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında hastalıkla ilgili önemli bilgiler paylaştı. Uzman Dr. Dölek, 2050 yılında dünya genelinde 130 milyon kişinin Alzheimer hastası olmasının beklendiğini söyledi. 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeni ile İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine hastalık hakkında önemli açıklamalarda bulunan Şırnak Devlet Hastanesi doktorlarından Nöroloji Uzmanı Doktor Turgay Dölek, Alzheimer hastalığının genellikle 65 yaş ve üstü insanlarda görüldüğünü ve bu hastalığa kadınların erkeklere göre daha çok yakalandığını belirterek, 2050 yılında dünya genelinde 130 milyon insanın Alzheimer hastalığına yakalanmasının beklendiğini söyledi. Uzman Dr. Dölek, “Alzheimer hem hasta için hem de hasta yakınları için bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Demans (bunama) grubu içerisinde yüzde 70 oran ile en sık görülen hastalıktır Alzheimer hastalığı. Unutkanlık hastalığı demektir. Genellikle 65 yaşın üstündeki bireyleri etkiler. Beyinde hücrelerin ölümü ile seyreden bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklerden biraz daha fazla görülür. Alzheimer hastalığı ülkemizde yaklaşık olarak 600 bin kişi de mevcuttur. Dünya üzerinde ise 47 milyon insanda Alzheimer hastalığı mevcuttur. 2050’li yıllara geldiğimizde bu sayının dünya genelinde 130 milyon ulaşması tahmin edilmektedir” dedi. Alzheimer hastalığına yakalanan insanların hastalığın ilerleyen döneminde günlük yaşamlarında desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade eden Uzman Dr. Dölek, “Alzheimer hastalığı genellikle ileri yaş ile ilişkili bir hastalıktır. Hastalık üç evreden oluşur. Bu evrelerin de öncesindeki preklinik dönemde hastaların iç görüleri korunmuştur ve kendileri unutkanlıklarını fark ederek hekime müracaat edebilirler. Fakat hastalık ilerledikçe tabiri caizse unutkanlıklarını da unuttukları için yakınları veya aile bireyleri hastanın günlük yaşamı içerisinde bazı işleri yapmakta zorlandığını, davranışsal problemler yaşadığını fark ederek nöroloji hekimine muayene için getirirler. Tabii ki biz Alzheimer hastalığı tanısı koymadan önce unutkanlık yapan diğer sebepleri ayırt etmek için bazı testler yapmaktayız. Kan testi, beyin görüntülemeleri ve mental durum testleri, hastanemizde de psikologlar tarafından mini mental test uygulaması yapmaktayız. Daha sonrasında da hastalığın tanısını koyduktan sonra tedavisine, tedavi yaklaşımına geçmekteyiz. Burada en önemli husus Alzheimer hastalığının ve Alzheimer hastasına yaklaşımın hasta yakınları tarafından çok iyi özümsenmesi ve bu konuda da tıbbi profesyonellerin hasta yakınlarına eğitici ve bilgilendirici şekilde yaklaşmaları gerekmektedir” şeklinde konuştu.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 13:48 Öğretmen sağlığı eğitim kalitesini etkiliyor 2024-2025 eğitim yılının başlamasıyla birlikte Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Selim Mamiş, öğretmenlere yönelik sağlık tavsiyelerinde bulunurken, öğretmen sağlığının eğitim kalitesini etkilediği söyledi. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Selim Mamiş, yeni dönemin öğretmenlere ve öğrencilere başarı ve sağlık getirmesini dilerken, sağlıklı bir öğretmenin, öğrencilerine daha verimli eğitim sunabileceğine vurgu yaptı. Mamiş, özellikle öğretmenlerin sağlığının, eğitimin kalitesini doğrudan etkilediğini belirtti. Üst solunum yolu enfeksiyonları gibi sık karşılaşılan sağlık sorunlarına dikkat çeken Mamiş, okulların açılmasıyla kalabalık ortamlarda virüslerin hızla yayılabileceğini belirterek, sınıfların düzenli havalandırılması ve klimaların aşırı kullanımından kaçınılması gerektiğini söyledi. Öğretmenlerin ses sağlığına özen göstermeleri gerektiğine de değinen Mamiş, "2024-2025 eğitim öğretim yılının değerli öğretmenlerimize hayırlı olmasını, gençlerimize, çocuklarımıza ve minik yavrularımıza da başarılı olmasını temenni ediyorum. Tabii her şeyin başı sağlıktır. Öğretmenlerimizin gerek mesleki olarak ayakta uzun süreli kalmak ya da oturması gerektiği durumda da uzun süreli oturması sakıncalıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları açısından kalabalık ortama yeni öğrencilerin girmesi, farklı mikrobik ajanların aynı ortama girmesi gerek gençlerin gerek çocukların gerek diğer üniversite ortamındaki çalışanlar açısından büyük risk taşıyor. Haliyle sınıfların sıkça havalandırılması, çok sıcak tutulmaması ve çok ta serin olması için klimaların uzun süre açık kalmaması, oturacakları yerlerin klimanın tam karşısında olmamasına dikkat etmeleri, öğretmenlerimizin ders aralarında mümkün mertebe ılık suyu yudum yudum en az bir su bardağı içmelerini tavsiye ederiz. Ders anlatmak zorunda olan öğretmenlerimizin konuşmaya bağlı olarak ses tellerinde ödem dediğimiz şişkinliğin gelişmesi, ses tellerinde nodüllerin gelişmesi, benzer şekilde üst solunum yolu enfeksiyonları halsizlik, kırgınlık, eklem ağrıları, burun akıntısı ve hapşırık yapabilir. Öğretmenlerimiz uzun süreli ayakta da kalmasın, uzun sürelide oturmasınlar. Sürekli konuşmak yerine ders aralarında veya ders ortasında da zaman zaman öğrencilere hak vererek interaktif eğitim şeklinde o zamanın kendi lehine suskunluğa konulması sağlanmalıdır. Kahvaltılarını yapmalarına dikkat etmeleri, bel fıtığı olan öğretmenlerimizin ayakta uzun süre kalmaması gerektiği, ayakta uzun süre kalanlarda varis riskinin de arttığı varisleri olanlarında ayakta kalma süresi arttıkça varislerin daha da belirginleşip ilaçla değil, belki ameliyatla bile düzenlemeyecek düzeylere gelebileceğini unutmamak lazım’’ dedi.
Niğde’de Halk Sağlığı Haftası’nda bilinçlendirme çalışmaları devam ediyor
10 Eylül 2024 Salı - 12:47 Niğde’de Halk Sağlığı Haftası’nda bilinçlendirme çalışmaları devam ediyor Bu yıl “Sağlığını Erteleme, Harekete Geç” ana teması ile kutlanan Halk Sağlığı Haftası’nda “Sağlıklı Anneler, Sağlıklı Nesiller” başlığı ile anne adayları için bilgilendirme çalışması yapıldı. İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı birimlerde il genelinde belirlenen stantlarda sağlıklı nesillerin devamlılığını anlatan broşürler dağıtıldı. Halk Sağlığı Haftası’nda “Sağlıklı Anneler, Sağlıklı Nesiller” başlığı ile yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Niğde İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bahadır Karaca, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için anne karnındaki yaşamın da sağlıklı olması gerektiğini söyledi. Karca; “İnsanlığın ve ülkelerin geleceğinin teminatı sağlıklı nesillerdir. Sağlıklı nesillerin devamlılığı üreme sağlığı hizmetleri ile sağlanır. Üreme çağındaki kadınların üreme sağlığı danışmanlık hizmetleri, risk durumlarının tespiti, riskli gebeliklerin önlenmesi, gebelik öncesi danışmanlık hizmeti ile gebeliğe hazırlanması, gebe kalamıyorsa gebe kalmasını destekleyici hizmetlere yönlendirilmesi, gebeliğin izlenmesi, güvenli ve kaliteli doğum hizmetiyle bebeğin doğumunun gerçekleşmesi, lohusalık döneminde anne ve bebeğin sağlığını korumak sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için gereklidir. Anne rahminde bebeğin gelişimini etkileyen olumsuzluklar sadece bebeklik değil, erişkinlik, yaşlılık dönemindeki başlıca sağlık sorunlarının sebebinin başlangıcını oluşturur. Yani, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için anne karnındaki yaşamımızın da sağlıklı olması şarttır. Bu nedenle anne adayının gebeliğe iyi hazırlanması için gebe kalmadan gerekli risk tespiti yapılmalı, kalıtsal genetik geçişli hasatlıklar değerlendirilmeli, aşıları yapılmalı, folik asit desteği sağlanmalı, gebelikte sağlıklı beslenme ve gerekli nutrisyonel destek sağlanmalı, izlemleri tam yapılmalıdır. Tüm bu çalışmalardan sonra da muhtemel komplikasyonları önlemek için hastanede sağlık personeli eşliğinde güvenli bir doğum yapılması sağlıklı nesillerin çoğalmasını sağlayacaktır" dedi.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Çevik: “İntiharlar her yıl 108 milyon kişiyi etkiliyor”
10 Eylül 2024 Salı - 12:47 Psikiyatri Uzmanı Dr. Çevik: “İntiharlar her yıl 108 milyon kişiyi etkiliyor” Dünyada her yıl 1 milyon kişinin intihar nedeniyle hayatını kaybettiğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Mehmet Çevik, “Her bir intihar, yaklaşık 135 kişinin bu durumdan yoğun bir şekilde etkilenmesine neden olmaktadır. Bu, tüm dünyada her yıl intihar davranışı ile derinden etkilenen 108 milyon insana denk gelmektedir. Oysa nazik bir söz söylemek ve yargılamadan dinlemek; fark sağlayarak o kişinin hayatını kurtarmanıza vesile olabilir” dedi. Liv Hospital Samsun Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Mehmet Çevik, 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), Uluslararası İntiharı Önleme Derneği’nin bir girişimi olarak 2003 yılında dünyada intihar olgusu konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla 10 Eylül tarihini Dünya İntiharı Önleme Günü olarak ilan ettiğini vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Mehmet Çevik, “DSÖ verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık bir milyon kişi intihar nedeniyle ölmektedir. Bu değer kabaca her 40 saniyede 1 ölüm demektir” ifadelerini kullandı. “İntiharı önlemek büyük oranda mümkündür” Her 25 intihar girişiminden 1’inin ölümle sonuçlandığını, bundan çok daha fazla kişinin de intiharla ilgili ciddi düşünceleri olabildiğini işaret eden Uzm. Dr. Çevik, “Kaybedilen her hayat birinin eşini, çocuğunu, ebeveynini, arkadaşını veya meslektaşını temsil etmektedir. Her bir intihar yaklaşık 135 kişinin bu durumdan yoğun bir şekilde etkilenmesine neden olmaktadır. Bu, tüm dünyada her yıl intihar davranışı ile derinden etkilenen 108 milyon insana denk gelmektedir. İntihar davranışını önlemek için her gün yapabileceğiniz birçok şey var. Örneğin, her fırsatta konuyla ilgili farkındalığı artırabilir, intihar nedenleri ve intihar amaçlı uyarı işaretleri hakkında kendinizi ve başkalarını eğitebilir, çevrenizde sıkıntı yaşayanlara şefkat gösterebilir, yine kendi çevrenizdeki kişilerin intihar, intihar davranışı ve ruhsal sağlık sorunları ile ilgili ön yargılarını onlara fark ettirebilirsiniz” diye konuştu. “İntiharın önlenmesinde kilit oyuncu olabilirsiniz” “Eğer bir kişinin intihar düşüncesi olduğuna inanıyorsanız bunu kişiyle konuşmaktan korkmayın” diyen Uzm. Dr. Çevik, şunları söyledi: “Kişiyi yargılamadan, sevecen ve basit bir biçimde kendine zarar verme düşüncesi olup olmadığını sorun. İntihar girişiminde bulunmuş kişiler genellikle ölmek istemediklerini, bunun yerine birinin kendilerine müdahalede bulunup onları durdurmasını istediklerini belirtirler. Çoğu, umutsuzluklarını hisseden ve onlara iyi olup olmadığını soran birilerini aradığını söyler. Nazik bir söz söylemek ve yargılamadan dinlemek fark sağlayarak o kişinin hayatını kurtarmanıza vesile olabilir.”
Balıkesir Büyükşehir, halk sağlığı için sahada
10 Eylül 2024 Salı - 12:41 Balıkesir Büyükşehir, halk sağlığı için sahada Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından “3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası” etkinlikleri çerçevesinde Prof. Dr. Necmettin Erbakan Meydanı’nda kurulan stant ve Mobil Kanser Tarama TIR’ında vatandaşlara yönelik; ücretsiz kemik ölçümü, kanser taramaları ve bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirildi. Her yıl 3-9 Eylül günleri arasında kutlanan Halk Sağlığı Haftası çerçevesinde Balıkesir Büyükşehir Belediyesi önemli bir çalışmaya imza attı. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı; Altıeylül Belediyesi, Karesi Belediyesi ve İl Sağlık Müdürlüğü iş birliğinde stant çalışmaları yapıldı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Meydanı’nda kurulan stantlarda vatandaşlara yönelik kemik ölçümü ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilirken Mobil Kanser Tarama TIR’ında ise vatandaşların kanser taramaları yapıldı. Stantları gezerek çalışmalar hakkında bilgi alan Vali Yardımcısı Yusuf İzzet Karaman’a, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Serpil Kara ve Balıkesir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serkan Kadir Keskin eşlik etti. “Güzel bir çalışma yapılmış” Sağlık taraması yaptırdığını ve çok memnun kaldığını söyleyen Nermin Arabacı “Valla iyi buldum burayı. Çarşıya diye çıkmıştım. Baktım Sağ olsun Ahmet Akın Bey böyle güzel bir çalışma yapmış. Biz de yaptırdık testleri, 15 gün sonra sonucu çıkacakmış. Diğer testleri de yaptırdık ama onları evde yapmamız gerekiyormuş bazılarını. İyi yani hoşumuza gitti” şeklinde konuştu. “Toplumsal bilinçlendirme sağlamayı amaçlıyoruz” Toplum sağlığının korunması amacıyla çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Serpil Kara “Bugün burada; Karesi Belediyesi, Altıeylül Belediyesi, İl Sağlık Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi organizasyonuyla Halk Sağlığı Haftası’nı kutlamaktayız. Her yıl 3 ila 9 Eylül günleri arasında ülkemizde Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır. Biz de bu Halk Sağlığı Haftası’nın vurgulanması ve toplumsal bilinçlendirme sağlamak adına buradayız. İl Sağlık Müdürlüğümüzün bilinçlendirme çalışmaları var. Karesi Belediyesi’nin de bilinçlendirme çalışmaları var. Altıeylül Belediyesi’nin de öyle” diyerek çalışmalar hakkında bilgi verdi. “Kanser tarama Tır’ımız tüm ilçeleri geziyor” Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte yürüttükleri proje kapsamında Kanser Tarama TIR’ının tüm ilçeleri gezdiğini söyleyen Serpil Kara “Kanser tarama TIR’ımız bütün ilçeleri gezerek özellikle kırsaldaki kadınların meme ve rahim ağzı kanseri taramalarını yaparak tüm halkımıza yönelik kolon kanseri taramaları yürütüyor. Aynı zamanda Büyükşehir Belediyemizin kemik erimesi ölçüm cihazı burada bulunmakta. Ultrasonografik bir yöntemle topuktan ölçümle tarama yapıyoruz. Herhangi bir problem gördüğümüzde vatandaşlarımızı hastaneye yönlendiriyoruz. Böylece kemik erimesini erken düzeyde saptayabilmeyi amaçlıyoruz. Ahmet Başkanımızın talimatıyla Halk Sağlığı çalışmalarımıza son hızla devam etmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Okul hastalıklarından korunmanın yolu: ’El hijyeni’
10 Eylül 2024 Salı - 12:23 Okul hastalıklarından korunmanın yolu: ’El hijyeni’ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, çocukları okul hastalıklarından korumanın en önemli yollarından birisinin el hijyeni olduğunu söyledi. Okulların açılmasıyla birlikte velileri endişelendiren en büyük sorunlardan biri de hastalıklardan çocuklarını korumak olarak dikkat çekiyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, çocukları hastalıklardan korumanın yolları hakkında ipuçları verdi. El hijyeninin hastalıklardan korunmada hayati önem taşıdığını ifade eden Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Kişinin günlük yaşamında çevresiyle olan her türlü ilişkisini sağlayan eller bu nedenle de en çok mikroorganizmayı taşıyor. Özellikle okul gibi kalabalık ortamlarda el hijyenine dikkat edilmediğinde, vücut dirençleri erişkinlere göre daha zayıf olan çocuklar başta grip olmak üzere Hepatit A ve bağırsak enfeksiyonları gibi bulaşıcı hastalık riskleri ile karşı karşıya kalıyor. Temiz görünen ellerde bile hastalık yapıcı binlerce mikroorganizma bulunabilir. Grip, sarılık, ishal yapan etkenler, bağırsak parazitleri eller aracılığı ile ağıza oradan da vücuda yayılabilir. Çocuklar vücut dirençleri daha zayıf olduğu için daha kolay hasta olur. Bu nedenle özellikle tuvaletten sonra ellerin gerektiği gibi yıkanmaması, okulda çocuklar arasında yapılan silgi ve kalem gibi eşyaların alışverişinde bile mikrop transferi olabilir. Öksürme ve hapşırma ile bu eşyalara bulaşan hastalık yapıcı mikroplar, eller aracılığıyla vücuda alınabilir” dedi. “Hastalıklardan korunmada en iyi, en etkili ve en ucuz yöntem ise el yıkamadır” Çocukluk çağında temizlik bilincinin oluşturulması gerektiğine değinen Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Özellikle çocukluk döneminden itibaren temizlik bilinci oluşturmak çok önemlidir. Çocuklara hastalıkların bulaşma yolları anlatılıp, korunmada en başta gelen yöntem olan bireysel temizlik öğretilmeli, özellikle el yıkamanın önemi vurgulanmalıdır. Birçok enfeksiyon hastalığının kontrolünde kişisel temizlik alışkanlıkları çok önemlidir. Mikropların bulaşma riskini azaltmak için, elleri sık yıkamak gerekir. Kişisel hijyen, bireyin sağlığını sürdürmek için yaptığı öz bakım uygulamalarını içerir. Birçok enfeksiyon hastalığının kontrolünde kişisel temizlik alışkanlıkları çok önemlidir. Hastalıklardan korunmada en iyi, en etkili ve en ucuz yöntem ise el yıkamadır. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarda el yıkama alışkanlığının geliştirilmesi, önemli hastalıklardan korunmada oldukça etkilidir. Eller özellikle; yemek öncesi ve sonrasında, tuvalet öncesi ve sonrasında; çiğ et, tavuk, balık ve yumurtaya dokunduktan sonra, bozulmuş gıda ve çöplere elle temas ettikten sonra, hapşırma ve öksürme sırasında ağızın elle kapatılmasından sonra, toplu taşıma araçları, para alış verişi, ortak telefon kullanımından sonra, kedi, köpek ve diğer hayvanlarla yakın temas sonrası, ortak kullanılan oyuncaklarla oynadıktan ve oyun parklarından, okuldan ve işten eve geldikten sonra mutlaka doğru yöntemle yıkanmalıdır” diye konuştu. Eller nasıl yıkanmalı Elleri doğru teknikle yıkama konusunda da bilgi veren Uzm. Dr. Aykanat, şunları söyledi: “Eller ılık su ile ıslatılır. Sabun ellerin tüm yüzeylerine dağıtılır ve iyice köpürtülür. Bilekler, avuç içleri, parmaklar, parmak araları, el sırtı ve tırnak içleri en az 1 dakika kuvvetlice ovulur. Eller iyice durulanır. Özellikle halka açık ve toplu yerlerde tek kullanımlık havlu kağıt ile eller kurulanır. Kurulamada kullanılan kağıt havlu ile musluk kapatılır ve kağıt çöp kutusuna atılır.”
İEÜ Medical Point’te mide cerrahisi zirvesi
10 Eylül 2024 Salı - 12:22 İEÜ Medical Point’te mide cerrahisi zirvesi İEÜ Medical Point Hastanesi, Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen hekimler, asistan ve öğrencilere ‘Bir Organ-İki Rezeksiyon’ toplantısında ev sahipliği yaptı. İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Memiş, “Bu etkinlikler için hastanemizin kapıları hekimlerimize her zaman açık olacaktır” dedi. İzmir’in kurtuluş günü 9 Eylül’de İEÜ Medical Point Hastanesi’nde önemli bir toplantı düzenlendi. Bariatrik ve Metabolik Cerrahi Derneği, Cerrahi Onkoloji Derneği ve Türk Cerrahi Derneği tarafından organize edilen ‘Bir Organ-İki Rezeksiyon’ temalı toplantı İEÜ Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi bölümünden Prof. Dr. Özgür Fırat’ın ev sahipliğiyle Ata Salonu’nda gerçekleştirildi. Gün boyu süren etkinlikte farklı şehirlerden gelen hekimler, asistanlar ve öğrenciler ‘mide’ hakkında yapılan sunumları dinleme, soru sorma ve tartışma imkanı buldu. “Kapılarımız her zaman açık” Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Memiş, bu tür etkinliklere kapılarının her zaman açık olduğunu söyledi. Memiş, “Çok anlamlı bugünde değerli hekimlerimizi hastanemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Umarım bundan sonra daha sık bir araya geliriz. Hastanemizde her zaman kendi evinize gelmiş gibi ‘Hoş geldiniz’ denilerek karşılanacaksınız. Bu tarz etkinlikler için hastanemizin kapıları hekimlerimize her zaman açık olacaktır” sözlerine yer verdi. “Yeni bilgiler öğrendik” Toplantının oldukça verimli geçtiğini belirten Prof. Dr. Özgür Fırat, “Mide cerrahisini konuştuk. Mide ameliyatları kanser için yapılabildiği gibi artık son yıllarda obezite cerrahisi için de çok fazla ameliyat yapılıyor. Günün yarısını kanser cerrahisine diğer yarısını da obezite cerrahisine ayırdık. 3 ayrı oturum yaptık. Toplantıya ülkemizin her yerinden hekimlerimiz, asistanlarımız ve öğrencilerimiz katıldı. Hepimiz yeni bilgiler öğrendik. Ayrıca hastane olarak önümüzdeki süreçte ulusal ölçekte bu etkinliklere ev sahipliği yapabileceğimizi bir kez daha göstermiş olduk” ifadelerini kullandı.
Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ikinci anjiyo cihazı kuruldu
10 Eylül 2024 Salı - 11:43 Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ikinci anjiyo cihazı kuruldu Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kurulan ikinci anjiyo cihazı sayesinde, kalp ve damar hastalıkları tedavisinde önemli iyileşmeler sağlanarak, hastaların teşhis ve tedavi süreçleri daha güvenli ve hızlı hale gelecek. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi, sağlık hizmetlerini iyileştirme çalışmalarına bir yenisini ekleyerek modern bir anjiyo cihazını daha bünyesine kazandırdı. Hastalar, ikinci cihaz sayesinde daha kısa sürede, etkili ve doğru teşhis alarak tedavi edilebilecek. Bu gelişme, hastaların tedavi sürecinde yaşadıkları zorlukları azaltacak ve sağlık hizmetlerini daha kısa sürede sunacaktır. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Zülkif Karahan şu ifadeleri kullandı: “Bugün ikinci cihazımız olan Anjiyo Cihazını kullanmaya başladık. Hastanemizde daha önceden de bir cihazımız vardı. Ancak hasta yoğunluğu fazla olduğunda özellikle elektif hasta anında haliyle sıkıntılar oluşuyordu. Yeni getirilen bu cihazla birlikte Koroner Anjiyografinin dışında farklı hastaları da almaya başladık. Bunların arasında özellikle aritmi, pil ve konjenital kalp hastaları (kalbinde delik hastalar) huzurlu bir şekilde bu cihazımızla tedavi etmeye çalışacağız. Yeni cihazın gelmesiyle Hekim olarak bizleri çok rahatlattı. Bu cihazın getirilişinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” ifadelerini aktardı. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanemizin Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Ferhat Yıldız, “İkinci anjiyo cihazımızın bölgeye kazandırılmasında başta Sağlık Bakanlığımız ve İl Sağlık Müdürümüz Uzm. Dr. Saffet Yavuz’a çok teşekkür ediyoruz. Jeopolitik olarak İlimiz komşu şehirlerden de sevk alan bir yer. İkinci anjiyo cihazımızın bölgeye kazandırılmasıyla beraber hem kendi hastalarımızı hem de çevre illerimizden gelecek hastalarımızı sıra beklemeden hızlıca tedavi edebileceğiz. Ayrıca bu yeni cihazla sadece anjiyo değil, periferik damar hastalıklarda da gereken işlemleri yapmış olup Hastanemizde yeni adımlarla hizmet vereceğiz” şeklinde kaydetti.
Manisa Şehir Hastanesi’nde ilk kez hastanın daralan şah damarına stent takıldı
10 Eylül 2024 Salı - 11:40 Manisa Şehir Hastanesi’nde ilk kez hastanın daralan şah damarına stent takıldı MANİSA (İHA) – Manisa Şehir Hastanesi’nde ilk kez, felç geçiren hastanın daralan şah damarına ameliyatsız olarak stent takma işlemi gerçekleştirildi. Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Hekimleri Uzm. Dr. Mehmet Burak Özen, Doç. Dr. Ramazan Gündüz ve Girişimsel Nöroloji Hekimi Uzm. Dr. Ezgi Sezer Eryıldız tarafından serebrovasküler hastalık geçiren hastanın, daralan şah damarına (karotis) ameliyatsız stent ile müdahale edildi. Manisa Şehir Hastanesi’nde ilk kez gerçekleştirilen operasyon hakkında Uzm. Dr. Mehmet Burak Özen bilgi verdi. Özen, “Talip Bey polikliniğimize felç sonrası başvurdu. Felç sonrası sol şah damarında çok ciddi darlık vardı. Zaten felçlerin önemli bir sebebi de şah damarlarındaki darlıklar, bunlar ciddi oranda ise bu darlık özellikle yüzde 70’in üzerinde ise sadece kan sulandırıcı tedavi yetmiyor. Bu hastalara muhakkak ya ameliyatla ya da stent işlemiyle müdahale etmek gerekiyor. Biz de hastaya karotis dediğimiz şah damarına stentleme kararı aldık. İşlem için hastamızı anjiyo laboratuvarına aldık. Şah damarındaki ciddi darlığa müdahale ettik ve oraya bir adet stent koyduk. Bu işlem hastanemizde ilk defa yapıldı. Dediğim gibi karotis darlıkları yani şah damarı darlıkları önemli bir felç inme sebebidir. Bunu engellemek için alternatifler arasında hem ameliyat hem stentleme işlemi var. Stentleme işlemi iz bırakmaması, kasıktan lokal anestezi ile yapılması, genel anestezi ihtiyacı olmaması nedeniyle son zamanlarda daha çok tercih ediliyor. Hastamız bu işlem sonrası herhangi bir sıkıntı yaşamadı, sağlığına kavuştu. Bundan sonra da hastayı takip etmeye devam edeceğiz. Hastanemizde ilk kez yaptığımız şah damarı stent işlemini Kardiyoloji Hekimi Uzm. Dr. Ramazan Gündüz ve Girişimsel Nöroloji Hekimi Uzm. Dr. Ezgi Sezer Eryıldız ile birlikte yaptık” dedi. “Göğsümde daralma ve nefes alamama şikayetlerim vardı” Operasyonu geçiren hasta Talip Ökten ise yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Yaklaşık 1.5-2 ay önce göğsümde daralmalar nefes alamama gibi şikayetlerim başladı. Bunun üzerine bir gece sabah saat 04.00 civarlarında bu şikayetim yükseldiği için devlet hastanesine müracaat ettik. Burada entübe üzerine özel bir hastaneye sevk edildim ve orada 10 gün sonra kendime geldiğimde bir anjiyo geçirdim. Oradaki doktorlar bu işlem için Manisa Şehir Hastanesini tavsiye ettiler. Bunun üzerine Manisa Şehir Hastanesi’ne müracaat ettim ve Uzm. Dr. Burak Bey ’de anjiyomu gerçekleştirdiler. Şu an çok iyiyim. Hepsine tekrar tekrar teşekkür ediyorum”
Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ikinci anjiyo cihazı kuruldu
10 Eylül 2024 Salı - 11:35 Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ikinci anjiyo cihazı kuruldu Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kurulan ikinci anjiyo cihazı sayesinde, kalp ve damar hastalıkları tedavisinde önemli iyileşmeler sağlanarak, hastaların teşhis ve tedavi süreçleri daha güvenli ve hızlı hale gelecek. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi, sağlık hizmetlerini iyileştirme çalışmalarına bir yenisini ekleyerek modern bir anjiyo cihazını daha bünyesine kazandırdı. Hastalar, ikinci cihaz sayesinde daha kısa sürede, etkili ve doğru teşhis alarak tedavi edilebilecek. Bu gelişme, hastaların tedavi sürecinde yaşadıkları zorlukları azaltacak ve sağlık hizmetlerini daha kısa sürede sunacaktır. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Zülkif Karahan şu ifadeleri kullandı: “Bugün ikinci cihazımız olan Anjiyo Cihazını kullanmaya başladık. Hastanemizde daha önceden de bir cihazımız vardı. Ancak hasta yoğunluğu fazla olduğunda özellikle elektif hasta anında haliyle sıkıntılar oluşuyordu. Yeni getirilen bu cihazla birlikte Koroner Anjiyografinin dışında farklı hastaları da almaya başladık. Bunların arasında özellikle aritmi, pil ve konjenital kalp hastaları (kalbinde delik hastalar) huzurlu bir şekilde bu cihazımızla tedavi etmeye çalışacağız. Yeni cihazın gelmesiyle Hekim olarak bizleri çok rahatlattı. Bu cihazın getirilişinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” ifadelerini aktardı. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanemizin Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Ferhat Yıldız, “İkinci anjiyo cihazımızın bölgeye kazandırılmasında başta Sağlık Bakanlığımız ve İl Sağlık Müdürümüz Uzm. Dr. Saffet Yavuz’a çok teşekkür ediyoruz. Jeopolitik olarak İlimiz komşu şehirlerden de sevk alan bir yer. İkinci anjiyo cihazımızın bölgeye kazandırılmasıyla beraber hem kendi hastalarımızı hem de çevre illerimizden gelecek hastalarımızı sıra beklemeden hızlıca tedavi edebileceğiz. Ayrıca bu yeni cihazla sadece anjiyo değil, periferik damar hastalıklarda da gereken işlemleri yapmış olup Hastanemizde yeni adımlarla hizmet vereceğiz.” şeklinde kaydetti.
Ergenlik döneminde obezite cerrahisi
10 Eylül 2024 Salı - 11:13 Ergenlik döneminde obezite cerrahisi Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, son yıl yıllarda fiziksel aktivitenin azalmasına bağlı olarak ergenlik döneminde ortaya çıkan önemli bir sağlık problemi olan obezite hastası 4 kişi tedavi edildi. Obezite Cerrahisinin yetişkinlerde olduğu gibi ergenlerde de geleneksel kilo verme yöntemleriyle kilo kaybı sağlayamayan hastalar için hayat kurtarıcı olduğunu belirten Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mevlüt Pehlivan; 16-19 yaşları arasında dört obezite hastasını aynı gün ameliyat etti. Operasyonların başarı ile geçtiğini dile getiren Prof. Dr. Pehlivan, hastaların sağlık durumlarının iyi olduğunu bildirdi. Operasyon sonrası düzenli aralıklarla hastaların kilo kaybı ve tahlillerini değerlendirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Pehlivan, hastaların ideal kilolarına kavuşarak sağlıklı yaşama adım atmalarını hedeflediklerini belirtti. Erişkinlerde olduğu gibi adolesan(ergenlik) ve çocukluk çağı dönemde uygulanan obezite cerrahisinde ekip çalışmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Pehlivan, “Adolesan dönem cerrahilerimiz rutinde devam ediyor. Kliniğimizde aynı gün üç adolesan dönemde olan hastamızı ameliyat ettik. Bu hastalarımızdan biri ablası ile birlikte ameliyata girdi. Yıllardır bu işin içindeyim. Bu alanın ilklerindenim. Tabi ki bir takım çalışması dahilinde olan bir operasyon. Arka planda Çocuk Ruh sağlığı ve Hastalıkları, Anestezi Anabilim dalından ve Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalından hocalarımız bu operasyonun ön hazırlığında çok büyük emek verdiler. Bu bütünün sağlanması başarı katkı sağlıyor. Ameliyat öncesinde de sonrasında da ekibimiz takiplerine devam edecek” dedi. Ameliyat olan hasta ve aileleri de zor bir karar olduğunu çok araştırdıktan sonra tercihlerini Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden yana kullandıklarını belirtti. Diyet ve egzersizle sonuç alamadıklarını ifade eden hastalar, bir dizi değerlendirmeden sonra ameliyata uygun görüldüklerini belirtti. Ameliyat sürecinin iyi geçtiğini belirten hastalar, daha sağlıklı bir yaşama adım atacakları için mutlu olduklarını belirterek Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne teşekkür etti.