EKONOMİ - 19 Kasım 2024 Salı 15:22

‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’

A
A
A
‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’

Türkiye’de en fazla bal üretiminin yapıldığı Ordu’da arıcılar, koloni ve rekolte kayıplarının önüne geçmek için kışlık bakım çalışmalarına başladı.


Ordu’da 3 bin 500 kayıtlı arıcı ve yaklaşık 10 bin aile arıcılık sektöründen geçimini sağlıyor. Ordulu arıcılar tarafından 50’yi aşkın ilde üretimi yapılan ballar Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor, yılda 20 bin ton ile Türkiye’de en fazla bal üretimi Ordu’da yapılıyor.


Bahar bakımlarının ardından yaklaşık 5 ay süren bal sezonunu tamamlayan arıcılar, şimdi ise kış mevsimi için bakımlara başladı. İlde bulunan arıcılar, varroa hastalığı başta olmak üzere, koloni ve balda rekolte kayıplarının önüne geçmek adına bu bakımlarını gerçekleştiriyor.



“Koloni ve balda rekolte kayıplarına neden olabilir”


Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, bakım yapılmadığı takdirde koloni ve gelecek sezon için rekolte kayıplarının yaşanabileceğini belirterek, “Arılarımız için sonbahar bakımı son derece önemli. Biz arılarımızı kış mevsimine ne kadar sağlıklı sokabilirsek, önümüzdeki sezona arılarımız daha düzenli çıkmış olur. Bununla ilgili zaten arıcılarımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Yaylalardan geldikten sonra arılarımızın bakımlarını yeterince yapmamış olursak, varroa mücadelesini yapmamış olursak, sonbahar bakımında arılarımızı yeniden yavrulatmaz isek gerçekten koloni kayıplarına yol açabilir, bununla birlikte rekolte kaybı da yaşanır” dedi.



“Kışlık bakım arılarımız için son derece önemli”


Ordu’da yaklaşık 35 yıldır arıcılık yapan Ercan Yıldız ise, “Normalde Nisan ayının 15’i ile Eylül ayının 15’i arasında bal sezonumuz oluyor. Bu tarihten sonra arılarımızın kışlık bakımlarını yapıyoruz. Bu bakımlarda eksik yiyeceklerini tamamlıyoruz, fazlalık çerçeveleri toplayıp, arılarımızı sıkıştırıyoruz. Bunların yanında varroa ilaçlamalarımızı yapıyoruz. Bu bakımları tamamladıktan sonra şubat ayına kadar arı ile ilgili pek bir işimiz kalmıyor, sadece gerekli kontrollerini sağlıyoruz. Kışlık bakımın ardından bahar bakımlarına başlıyoruz” ifadelerine yer verdi.



‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir’de yıkım yapılan binada göçük meydana geldi: 4 işçi yaralı Eskişehir’de elle yıkım yapılan binada göçük meydana geldi. Yaralanan 4 işçi hastanede tedavi altına alınırken, binanın yıkılma riskine karşı çevrede güvenlik tedbirleri alındı. Olay, saat 16.00 sularında İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı Adalar mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde elle yıkımı yapılan bir binada kısmı göçük meydana geldi. Yaşanan göçük sonucunda, yıkım çalışmasını gerçekleştiren Muhammed İsmail ve Eray Acatürk göçük altında kaldı. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye, AFAD ve 112 Acil Servis ekiplerince göçükten çıkartılan işçiler, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı. Yaralılardan Muhammed İsmail’in hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Öte yandan, göçük olduğu esnada bina içinde bulunan diğer işçiler Selçuk Acartürk ve Şehabettin Walizade, kendi imkanlarıyla dışarıya çıktı. Olayı çiziklerle atlatan işçiler, ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Kısmi göçük oluşan binanın yıkılma riskine karşı çevrede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Polis ekipleri, olayla ilgili tahkikat başlattı. Olay yerine gelen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, “Burası elle yıkım yapılan bir yer ve yaklaşık 1 aydır çalışmalar sürüyor. Bugün bir blok çökmüş. Dolayısıyla 4 işçi arkadaşımız yaralanmış. Onların hastanede sağlık durumlarında ciddi bir şey yok, ağır bir durum yok ama yan binalarda bir esneme var sanıyorum. Öyle diyor arkadaşlar. Ona göre bakıp, değerlendirip bir karar vereceğiz. Elle yıkımı yerine başka türlü daha çabuk çalışma yapılabilir. Risk varsa yıkılması gerekir. Şimdi müteahhit arkadaşımız da buradaydı, onlarla konuşuyoruz. Gerekirse bir makine getirip daha hızlı bir şekilde yıkmanın yolunu bulacağız. Neden çöktüğüyle ilgili şu anda bir bilgimiz yok. Elle yıkım yaparken ya o kart bloku çöktü ya farklı bir yere vurdular, ondan oldu. Şimdi arkadaşlar çıkıp da bir inceleme yapamıyor tabii. Biraz ortalık sakinleşince daha net bilgi veririz. Müdürümüzün dediğine göre gereken önlemler alınmış" dedi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyesi: "Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ikinci gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan, "Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 2. gününde devam ediyor. Sanık Hasan Basri Gök’ün savunmasının alınmasının ardından mahkeme heyeti tarafından duruşmaya 45 dakikalık ara verilmişti. Verilen aranın ardından duruşma, tutuklu sanık Hüseyin Günerhan’ın savunması ile devam ediyor. "Alınan ilaçları imha ediyorduk, ilaçları imha edince kullanım oranları artıyordu" Savunma yapan sanık Günerhan, savcılıkta verdiği ifadeyi kabul etmediğini belirterek, "Üzerime atılı suçlamaları ve böyle bir örgütün olabileceğini reddediyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışan ve birbirini tanımayan insanlarız. Ben hemşireyim. Bir hastanede aklınıza gelebileceğiniz her bölümde çalıştım. 2020 yılında Reyap Hastanesi’nde sonrasında Güney Hastanesi’nde çalıştım son olarak evde sağlık hizmeti alanında çalıştım. Fırat Sarı’yla çalıştığım zaman ihtiyacı olan hastanelerin yoğun bakımlarında görevli olarak çalıştım. Çalıştığım tüm hastanelerin şartları gayet güzeldi ve çocukların ihtiyaçları karşılanıyordu. Alınan ilaçları imha ediyorduk, ilaçları imha edince kullanım oranları artıyordu. Biz de bu atılan ilaçları doktora söylüyorduk ve doktor imzalıyordu. Beni Doğukan gece aradı ve yabancı uyruklu bebek hastanın durumunun kötü olduğunu söyledi. Hastaneye gittim bebek sabah öldü. Kaya bebeğin ailesi hastaneye teşekkür mektubu yazmıştı" diye konuştu. "Kimseye hizmet etmedim ve kimseyi öldürmedim" 2022 yılında bağlı olduğu kurumdan ayrıldığını belirten Günerhan, "Herhangi bir örgütün üyesi değilim. İfademden dolayı cinayetle suçlandım. Ben ölen bebekler hakkında savcılığa ifade verdim. Beni bebek cinayetiyle suçladılar bunu savcıya söylediğimde ’Pardon’ dedi. Hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadım. Olay neyse onu uyguladım. Benim imzamla benim ismimle sahtekarlık yapılmışsa getirilsin, kanıtlansın, imzamla karşılaştırma yapılsın. Hasan Basri Gök, benim çalıştığım Güney Hastanesinin önünden bile geçmedi. Nasıl bu kadar biliyormuş gibi konuşuluyor? Ben hastaneden ayrıldıktan sonra iş arıyordum. Fırat Sarı bana Güney Hastanesi’nde çalışabileceğimi söyledi. Fırat Sarı bana hastanedeki sistemi anlatırken, bir hastanın sevk süreci üç dört saati bulabileceğini, bir hastanede birçok doktorun olabileceğini ve doktorların her yere bakabileceğini söyledi. Hastanede doktor bulunmuyorsa, bunun sorumlusu hastane değil başhekimdir. Fırat Sarı, çalıştığım hastaneyle anlaşma yaptıktan sonra hastaneye çok nadir uğrardı. Çalıştığım süre boyunca bir örgüte üye olmadım, kimseye hizmet etmedim ve kimseyi öldürmedim" diye konuştu. "Elime geçen paraları Fırat Sarı’ya veriyordum" Cumhuriyet Savcısı sanığa, eline gelen paraları ne yapıyordun diye sordu. Sanık, "Fırat Sarı’ya veriyordum. O da çalışanlara mesai ücreti olarak dağıtıyordu, para transferi içinde bu da var. Dışarıdan gelen hemşirelere de bu paralar veriliyordu" cevabını verdi. Sanık, "Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi" diye konuştu. Sanıkların yargılanmasına devam ediliyor
Kayseri Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı ile Kayseri Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı ile Kayseri Üniversitesi arasında denetimli serbestlik hizmetleri alanında iş birliği protokolü imzalandı. Kayseri Üniversitesi’nde gerçekleştirilen iş birliği protokolüne Kayseri Cumhuriyet Başsavcısı Habib Korkmaz ile Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa imza attı. Kayseri Cumhuriyet Başsavcısı Habib Korkmaz, yaptığı konuşmada iş birliği protokolünün hedefleri konusunda şunları söyledi; “Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüklerimiz, cezaevinden tahliye olan ya da hiç cezaevine girmeden cezasını dışarıdan çeken yükümlüleri takip eden müessesemizdir. Bu kapsamda denetimli serbestlik şube müdürlüğümüzün iş görev ve faaliyet alanlarını daha iyi yapması, daha kaliteli hizmet üretebilmesi için Bakanlığımızın talimatları ile üniversitelerle bir işbirliği yapma çalışmalarımız oldu ve üniversiteler sağ olsun bizim taleplerimize olumlu karşılık verdiler. Biz de hem denetimli serbestlikte çalışan personelimizin eğitilmesi hem de cezaevi sonrası takiplerini yaptığımız yükümlülerin eğitilmesi ve topluma kazandırılması konusunda birlikte iş birliği yapacağız ve projeler üreteceğiz. Bu süreçte suç işlemiş vatandaşlarımızı tekrar topluma kazandırmak için önemli faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Ben Sayın Rektöre göstermiş olduğu anlayış ve işbirliğinden dolayı teşekkür ediyor ve protokolün hayırlara vesile olmasını diliyorum.” Konuşmasında üniversitelerin üç temel görevinden bahseden Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ise şunları kaydetti; “Üniversitelerin üç temel görevi vardır. Birincisi, üniversiteler bilgi üreten üretim merkezleridir. Yapmış oldukları araştırmalar, lisansüstü çalışmalar, öğretim elemanlarımızın öğrencilerle birlikte yaptıkları araştırma projeleri, bilgi üretme anlamında önemli bir fonksiyonu içermektedir. Tabi, elbette, genel yaygın olarak bilinen eğitim-öğretim faaliyetleri de üniversitelerin ikinci temel görevini oluşturmaktadır. Bu manada üniversiteler üretilen bilgiyi, var olan bilgiyi öğrencilerle paylaşarak, toplumda nitelikli insan kaynağının oluşmasına, entelektüel bilginin oluşmasına katkı sağlarlar. Üçüncüsü toplumsal fayda oluşturan işler yapmak. Bu manada bizler Kayseri Üniversitesi olarak toplumda genel yaygın olarak bilinen görevleri icra ediyoruz. İmzalanan bu protokol çerçevesinde gerçekleştireceğimiz etkinlikler ve işbirlikleri ile sağlayacağımız katkılar da toplumsal fayda açısından değerlendirilebilir. Bizler bu konuda üzerimize ne görev düşüyorsa, öğretim kadromuzun vereceği eğitimler ile mevcut programlarımızda var olan uygulamalar ve atölye çalışmalarıyla bu protokole katkı sağlayacağız. İmzalanan protokolün, şehrimiz ve ülkemiz için faydalı sonuçlar oluşturması temennisi ile hayırlı olmasını diliyorum.”
Aksaray Bisikleti kaldırıp kaldırıma koydun kavgasında 1’i polis 3 yaralı Aksaray’da park yerindeki bisikleti kaldırıp kaldırıma koyma meselesinden çıkan park yeri tartışmasında bir kişi bıçakla bir kişi de darp sonucu yaralanırken, polisin gözaltına aldığı şüpheliye saldırmak isteyen şahıs polis memuru ve ekip otosuna çarpıp polisi hastanelik etti. Olay, Taşpazar Mahallesi Eski Sanayi Caddesi üzerinde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, H.A. (40) ve Ü.K. (42) araçlarını Eski Sanayi Caddesinde park yerine park etmek istedi. Rahat park edebilmek için park yerinde bulunan bir bisikleti alıp kaldırıma çıkartan H.A. ve Ü.K., bisikletin sahibi olan İ.E.D. (17), Y.E.D. (16) ve babaları Y.D. (42) ile tartışma yaşadı. Bisikleti kaldırıma çıkartıp araç park etme meselesi yüzünden çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüşürken, Y.E.D. eline geçirdiği bıçakla H.A.’yı göğüs ve sırtından olmak üzere 3 yerinden bıçakladı. Bıçaklanan arkadaşını gören Ü.K. de arkadaşını kucaklayarak hastaneye götürmek için arabaya bindirdiği esnada Y.E.D. eline geçirdiği sopayla Ü.K.’nin kafasına vurdu. Araç park etmek isteyen 2 arkadaş da yaralanarak yere düşerken çevredeki vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaralıları ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırdı. Polise çarpıp gözaltındaki şahsa saldırdı Olayla ilgili şüphelilerin yakalanıp olayın aydınlatılmasına yönelik Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde çalışma başlatan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri şüphelilerden İ.E.D.’yi olay yerinde yakalayarak gözaltına aldı. Diğer şüphelilerin peşine düşen ekipler şahısların Kurtuluş Mahallesinde olduğunu belirledi. Bunun üzerine gözaltına aldıkları araçtaki şüpheliyle birlikte diğer şüphelileri almaya giden cinayet ekipleri Latif Emekli Caddesi üzerinde şahısları yakaladığı sırada 68 ABZ 323 plakalı bir araç hızla gelerek önce polis memuruna sonra da polis aracına çarptı. Çarpışmanın etkisiyle 2 araç arasında kalan Cinayet Büro Amirliğinde görevli polis memuru Mustafa Kurt yaralandı. Polis aracına çarpan araç sürücüsü M.B.A. araçtan inerek gözaltına alınan şüpheliye saldırdı. Ekip arkadaşı yaralanan ve tek başına kalan polis memuru bir taraftan haber merkezine anons ederek takviye ekip ve ambulans isterken, öte yandan gözaltına alınan şüpheliyi korumaya çalıştı. Anonslar üzerine kısa sürede olay yerine çok sayıda takviye polis ekibi geldi. Yaralı polis memuru sağlık ekiplerince ambulansla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırılırken sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Bıçakla ve sopayla yaralanan H.A.’nın hayati tehlikesinin sürdüğü, başından sopayla yaralanan Ü.K.’nin ise hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi. Olayla ilgili İ.E.D. (17), Y.E.D. (16) ve babaları Y.D ile polis aracına çarpan M.B.A. olmak üzere toplam 4 kişi gözaltına alındı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili tahkikat başlatıldı.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Kazan kazan ilkesi temelinde Lesoto ile ilişkilerimize de yansıtmak istiyoruz” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ““Kazan kazan ilkesi temelinde Lesoto ile ilişkilerimize de yansıtmak istiyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Lesotho Başbakanı Samuel Ntsokoane Matekane ile Yuvarlak Masa Toplantısı toplantısına katıldı. Yılmaz burada yaptığı konuşmada, ‘Yatırımlara İlişkin Yuvarlak Masa Toplantısı’ vesilesiyle sizleri Ankara’da ağırlamaktan büyük onur duyduğunu ifade etti. Yılmaz, ilgili kurumların ve her iki ülkeden iş adamlarının katılımıyla gerçekleşen bu güzel toplantının ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamasını temenni etti. Başbakan Matekane’nin ziyareti, Lesoto Krallığı’ndan ülkemize bu zamana kadar gerçekleştirilen en üst düzey temas olması açısından önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Başbakanın ülkemizi farklı kurumlardan ve iş çevrelerinden temsilcilerin yer aldığı geniş bir heyetle ziyaret ediyor olması, bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Sabah, Başbakan ile Başbaşa ve Lesoto heyetiyle heyetlerarası son derece verimli temaslarda bulunduk. İki ülke iş dünyasını buluşturan bu yuvarlak masa toplantısının da; Türkiye ve Lesoto arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve karşılıklı yatırım imkânlarının ele alınabilmesi bakımından yepyeni fırsatlar sunacağına inanıyorum. İki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmak ve karşılıklı yatırımları teşvik etmek için bu tür etkinliklerin düzenlenmesi, iş birliğimizin daha da gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Türkiye olarak, Lesoto ile olan ilişkilerimizi her alanda ilerletme arzusunu taşıyoruz. İki ülke iş çevreleri arasında doğrudan temasların artırılması için her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı. Afrika Kıtası’ndaki tüm ülkelerle ilişkilerin ve işbirliğin geliştirilmesi büyük önem ve öncelik verdiği bir husus olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Türkiye köklü tarihi ve insani bağlara sahip olduğu Afrika ülkeleriyle ilişkilerini 25 yıl önce yürürlüğe koyduğu Afrika’ya Açılım Eylem Planıyla bütüncül, kurumsal ve sistematik bir çerçeveye oturtmuştur. Afrika Ortaklık Politikamızın amacı, ’Afrika’nın sorunlarına Afrika perspektifinden çözümler’ ilkesi doğrultusunda, eşit ortaklık ve kazan kazan temelinde kıtanın barış ve istikrarına katkıda bulunmaktır. Bu politika, kamu kurumlarımızın, özel sektörümüzün ve sivil toplum kuruluşlarımızın çalışmalarını içeren bütüncül bir anlayışla icra edilmektedir. Afrika ülkeleriyle işbirliğimizin özünde, ülkemizin tarihi tecrübesini ve toplumsal, siyasal ve kültürel birikimini paylaşma arzusu bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. “Kazan kazan ilkesi temelinde Lesoto ile ilişkilerimize de yansıtmak istiyoruz” Türkiye’nin 2002’de Afrika’daki büyükelçiliklerinin sayısı sadece 12 iken, bugün itibariyle Afrika’nın 44 ülkesinde büyükelçiliğin olduğunu aktaran Yılmaz, “38 Afrika ülkesinin de ülkemizde Büyükelçiliği bulunmaktadır. 2003 yılında Afrika kıtası ile 5,4 milyar dolar seviyesinde olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 7 kat artarak 37 milyar dolara ulaşmıştır. 2023 yılında Afrika ülkelerine 22 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştirirken, 15 Milyar Dolarlık da bir ithalatımız olmuştur. Hedefimiz Kıta’yla ticaret hacmimizi 50 milyar dolara ulaştırmaktır. Afrika’daki Türk yatırımlarının sermaye pozisyonu, 2023 yılı itibarıyla 2,5 milyar Dolara ulaşmıştır. Türk yatırımlarının toplam değerinin ise 10 milyar dolar seviyesine ulaştığı tahmin edilmektedir. Türk müteahhitlik firmalarının Afrika kıtası genelinde üstlendiği 1.977 projenin toplam değeri 92 milyar dolara ulaşmıştır. Bu tecrübeyi yine kazan kazan ilkesi temelinde Lesoto ile ilişkilerimize de yansıtmak istiyoruz” diye konuştu. “Lesoto’nun Güney Afrika bölgesinde ticari ve yatırımlar için bir destinasyon olabileceğine inanıyorum” Lesoto Krallığı, Türkiye’nin Güney Afrika bölgesinde önem verdiği, ilişkilerimizin olumlu seyrettiği ortaklardan biri olduğunu belirten Yılmaz, “Lesoto’nun, 3 Milyar Dolara yakın bir dış ticaret hacmi olduğu dikkate alındığında ülkelerimiz arasındaki 242 Bin Dolarlık ticaret hacminin çok düşük olduğunu görüyoruz. Sayın Başbakanla görüşmelerimizde ikili ticaret ve yatırımlarımızın gerçek potansiyelini yakalaması için ilk aşamada 50 milyon dolar ticaret hacmine ulaşma hedefi belirledik. Buradan hareketle, Lesoto ile de ticaretimizi karşılıklı olarak artırabileceğimize ve Lesoto’nun Güney Afrika bölgesinde ticari ve yatırımlar için bir destinasyon olabileceğine inanıyorum” dedi. “Yatırımlar sayesinde, Lesoto’nun ekonomik kalkınmasına ve istihdamına da katkı sağlayacaklardır” Firmalarımızın ne yazık ki hâlihazırda Lesoto’da yatırımları bulunmadığını aktaran Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “Ancak, iki ülke kamu otoriteleri ve iş dünyaları arasındaki temaslar arttıkça, Türk girişimcileri, Lesoto’daki fırsatları daha iyi değerlendireceklerdir. Bunun neticesinde yapacakları yatırımlar sayesinde, Lesoto’nun ekonomik kalkınmasına ve istihdamına da katkı sağlayacaklardır.” Başbakanla bugün başbaşa ve heyetlerarası gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, ilişkilerimizi ticaret, yatırımlar, enerji, madencilik, tarım, eğitim, turizm ve çevre alanlarında geliştirmek yönünde mutabık kaldıklarını söyleyen Yılmaz, “Gerek bölgesel gerek çok taraflı platformlarda Lesoto’yla işbirliği içerisinde olmaktan memnuniyet duyacağız. Bu kapsamda, Lesoto’nun AGOA (Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası) yararlanıcısı bir ülke olması, SAKU ve SADAK gibi bölgesel örgütlerin üyesi olması, ayrıca da Afrika Kıtası Serbest Ticaret Anlaşmasına taraf olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Bu anlaşmalar vesilesiyle özellikle tekstil ve konfeksiyon sektöründe önemli bir ihracat performansı bulunduğunu görüyoruz. Diğer taraftan, Lesoto’nun gıda güvenliği ile ilgili sorunlarını da dikkate alarak tarım sektöründe ve tarımsal mekanizasyon alanında da işbirliği fırsatları sunduğunu belirtmemiz gerekir” şeklinde konuştu. Müteahhitlik olarak firmalarımız henüz Lesoto’da herhangi bir proje gerçekleştirmediğini bildiren Yılmaz, “Ancak önümüzdeki dönemlerde Lesoto’da geliştirilecek altyapı ve üstyapı projelerinden müteahhitlik firmalarımızın da pay alacağına inanıyorum. Böylece müteahhitlerimiz dünya çapında edindiği tecrübeleriyle Lesoto’nun gelişmesine önemli katkılar yapabilecektir. Lesoto’nun Highland Water Projesinin İkinci Aşamasının gerçekleştirilmesinde, ülkenin otoyol ağının güçlendirilmesinde ve demiryolu hatları inşasında müteahhitlerimizin katkı sunabileceğini düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin 48 Afrika ülkesiyle İş Konseyi mekanizması bulunduğunu belirten Yılmaz, “Türkiye ve Lesoto arasında henüz bir İş Konseyi mekanizmasının tesis edilmediğini biliyoruz. Bu bağlamda, DEİK ve Lesoto’dan bir muhatap kuruluş arasında, iki ülke iş dünyaları arasında ilişkilerin geliştirilmesi ve ticaret ve yatırımların artırılmasına katkı sağlayacağına inandığımız bir Türkiye-Lesoto İş Konseyi’nin kurulması faydalı olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin, Afrika ülkeleriyle ilişkilere verdiği önemin bir göstergesi de iki yılda bir Türkiye’de Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu düzenlemekteyiz. Bu kapsamda 2023 yılı Ekim ayında İstanbul’da Türkiye - Afrika Dördüncü Ekonomi ve İş Forumu gerçekleştirilmiş ve Kıta’dan binlerce iş insanı İstanbul’da muhataplarıyla bir araya gelmiştir. Beşincisini 2025 yılı sonbaharında gerçekleştirmeyi öngördüğümüz Forum’da Lesoto’yu aramızda görmekten memnuniyet duyacağız. Afrika ülkeleriyle ahdi altyapımızı güçlendirmek için bugüne kadar 49 ülke ile Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması; 32 ülke ile Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması; 17 ülke ile Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması (ÇVÖA) imzalanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda, Ülkelerimiz arasında 2016’da imzalanan Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının da yakın zamanda iç onay prosedürlerinin tamamlanarak yürürlüğe girmesini umuyorum. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle, Karma Ekonomik Komisyon toplantılarını düzenli bir şekilde Bakanlar düzeyinde gerçekleştirebilecek ve ekonomik ve ticari konulardaki ikili işbirliğini bir üst seviyeye taşıma imkânı bulabileceğiz. Ayrıca müzakere aşamasında olan Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması’nı da en kısa zamanda neticelendirerek imzaya hazır hale getirmeyi umuyoruz” diye konuştu.