GÜNDEM - 19 Kasım 2024 Salı 09:10

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

A
A
A

Konya’da yaşayan Lokman Yıldız, eşiyle beraber yaptığı yaklaşık 200 kişilik çorbayı 7 yıldır haftanın 3 günü hastane önlerine giderek vatandaşlara ikram edip hayır duası alıyor.

Konya’da geçirdiği bağırsak ameliyatlarından sonra esnaflıktan emekli olan 62 yaşındaki Lokman Yıldız, 7 yıl önce hayır işleri yapmak istedi. Yazın soğuk limonata, kışın ise çorba dağıtan Lokman Yıldız, olumlu tepkileri görünce ’bedava iş yapılmaz’ denilmesine rağmen hayır işlerine devam etti. Sabah erkenden kalkarak eşiyle birlikte çorba hazırlayan ve termosa dolduran Lokman Yıldız, hafif ticari aracı ile hastane önlerine giderek yanında ekmekle birlikte vatandaşlara dua karşılığı bardak bardak çorba dağıtıyor.

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

“İnsanların duasını almaya çalışıyorum, tek amacım bu”

Geçirdiği ameliyatlar sonrası kendini hayır işlerine veren Lokman Yıldız, “Ben çok büyük ameliyat geçirdim. 3 sefer bağırsak rahatsızlığımdan dolayı operasyon geçirdim. ‘Yarabbim beni bu dertten kurtar, emekli olunca sana çok hizmet edeceğim’ dedim. O amaçla başladım bu işe. Şu anda 62 yaşındayım. Devam edeceğim söz verdim, ömrüm olduğunca devam edeceğim. Emekli olduktan bir sene sonra limonata ile başladım. Vatandaşlardan güzel tepki aldım. Beğenilmesi üzerine Allah nasip ederse çorba yapıp dağıtacağım dedim. Daha sonra işte hedeflediğim gibi çorba ekmeğe başladım. 7 sene oldu, yılbaşında 8 olacak. İnsanların duasını almaya çalışıyorum, tek amacım bu, başka bir amacım yok” dedi.

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

“Vatandaşlarımızın yüzde 90’ı güzel tepki veriyor”

Hayır işinde en büyük destekçisinin eşi olduğunu anlatan Yıldız, “Vatandaşlarımızın yüzde 90’ı güzel tepki veriyor. Bir kişi çıkıyor ama bir kasa elmanın içinde birkaç tane çürük çıkar. Birisi geliyor niye dağıtıyorsun bırak diyor. Bazı kesim ise Allah razı olsun diyor, bu bana yeterli. Ayakta olduğum sürece devam edeceğim. Ben eşimle beraber yapıyorum, o olmasa zaten yapamam. O bana malzemeleri söyler ben alırım. O da sağolsun çorbayı yapıyor. Arabaya birlikte yükleriz, o evde kalır, ben gelirim dağıtırım bu şekilde. En büyük destekçim de eşim” şeklinde konuştu.

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

Çorba içen Nevzat Baran, “Sağolsun burada güzel bir uygulama. Hastaneden çıkanların başında bir sürü telaş var. Çıkanlar buraya gelip nefes alıp çorbasını içiyor. Teşekkür ediyoruz” dedi.

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

Hastaneden çıktıktan sonra çorba içmeye gelen Nurettin Yılmaz, “Ben uzun süredir hastaneye tedavi için gelip gidiyorum. Bazen çay, bazen çorba bazen başka şeyler ikram ediyor ve malumunuz yazıda yazdığı gibi ‘yiyin için Allah razı olsun’ deyin, kendisinden Allah razı olsun” ifadelerini kullandı.

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

Şehir dışından hastaneye gelen Yasemin Özkaymak ise “Ben Niğde’den geldim. Hastaneye tedavi olması için çocuğu getirdik. Hastaneden çıkıp dolaştığım sırada amcanın çorba dağıttığını gördüm. Bir sıcak çorbasını içeyim dedim, çok iyi geldi sağ olsunlar” diye konuştu.

İbrahim Yetkin - Halil İbrahim Taha Taş

Bu çorbadan içenlerin hesabı sadece ’hayır duası’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ANTGİAD ilk temsilciliklerini açtı Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD), büyümeye ve kurumsallaşmaya devam ediyor. Dernek, kurulduğu günden bu yana sürdürdüğü yenilikçi yaklaşım ve vizyon doğrultusunda, ilk kez ilçe temsilcilikleri oluşturma sürecini başlattı. Bu kapsamda Korkuteli, Kumluca ve Manavgat ilçelerinde ANTGİAD temsilcilikleri faaliyete geçti. ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş, derneğin kurumsallaşma yolculuğunda önemli bir kilometre taşı olan bu gelişme hakkında şu açıklamalarda bulundu: "ANTGİAD olarak her zaman genç iş insanlarının gelişimine destek olmayı ve iş dünyasında dayanışmayı artırmayı hedefliyoruz. Antalya’nın farklı ilçelerinde oluşturduğumuz bu temsilciliklerle, ANTGİAD’ın vizyonunu daha geniş kitlelere ulaştırmak ve yerel ekonomilere katkı sağlamak için önemli bir adım atmış bulunuyoruz. Açılan temsilcilikler, ANTGİAD’ın Antalya genelinde sınırlarını genişletmesini sağlayarak, yerel iş dünyasına yeni bir dinamizm kazandırmayı hedefliyor. Korkuteli Temsilciliği görevine Muharrem Yavuz, Kumluca Temsilciliği görevine Hasan Nizamoğlu ve Manavgat Temsilciliği görevine Deniz Tanır atanmış olup, bu isimler ANTGİAD’ın değerlerini bulundukları ilçelerde başarıyla temsil edecekler." Başkan Ercan Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: "Yeni temsilciliklerimiz aracılığıyla yerel iş insanlarını bir araya getirerek, Antalya’nın dört bir yanındaki iş potansiyelini harekete geçirmeyi hedefliyoruz. Bu süreç, hem derneğimizin büyümesi hem de genç iş insanlarının daha geniş bir ağda etkinleşmesi için de büyük bir fırsattır." Bu yeni yapılanma ile ANTGİAD, Korkuteli, Kumluca ve Manavgat’taki genç iş insanlarına ulaşarak, iş dünyasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmeyi amaçlıyor. Temsilcilikler, ilçeler arasındaki ticari faaliyetleri geliştirmek ve ortak projelerle bölgesel ekonomiyi canlandırmak için çalışmalar yürütecek. Ayrıca, ilerleyen dönemde Antalya’nın diğer ilçelerinde de yeni temsilciliklerin açılması planlanıyor. ANTGİAD’ın bu atılımı, derneğin gelecekteki projelerine dair önemli bir işaret olarak değerlendiriliyor. Kurumsal yapısını güçlendiren ANTGİAD, bölgesel ekonomiye katkı sağlamayı ve genç iş insanlarının sesi olmayı hedefliyor.
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyesi savunma yapıyor: "Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı, kimse hayrına bir şey yapmıyordu" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyeleri hakim karşısında savunmalarına devam ediyor. Duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, "Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK’dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum, başkaları da yazıyordu" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. "Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı, kimse hayrına bir şey yapmıyordu" Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, "Savcılıkta ve emniyette bildiklerimi söyledim. Epikriz değiştirme şöyleydi; bir şablon sistemi vardı, hastane hemşireleri atardı, ona göre yapılırdı. Bunlar görevli kişilerin gönderdiği notlardı. Ben 2019 yılından beri hemşire olarak çalışıyorum. Fırat Sarı’nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. 6 aylık sürede de şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir yapıyordu. Esenyurt’ta tıp merkezinde doğan bebeğin doktoru, Fırat Sarı’nın tanıdığı doktordu. 112 araya girmeden sevk yapıyorlardı. Bebeğin doğduğu hastanenin çocuk doktoru ile Fırat Sarı kendi arasında sevki ayarlıyordu. Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK’dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum, başkaları da yazıyordu. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Hemşireler bundan bir şey kazanmıyordu. Fırat Sarı’nın belirlediği basamak oranları vardı. Denetim olunca bunları düşürüyorduk. Doğru değildi bu basamak oranları. Epikriz raporlarına göre basamak düzenlemesi yapılıyordu. Epikriz de doğru değildi" dedi.
İzmir İzmir’de gözaltına alınan cani baba adliyede İzmir’de görüntülü aradığı boşanma aşamasındaki eşine tehditler savurup, 3 yaşındaki çocuğunun boğazına bıçak dayayan baba, emniyetteki ifadesinde kan donduran videonun eski olduğunu ileri sürüp suçlamaları reddetti. Burdur’da bulunan resmi nikahlı eşi F.A.’yı görüntülü arayarak tehditler savuran Ş.A. (32), 3 yaşındaki oğlunun boğazına ekmek bıçağı dayadı. O anları telefondan izleyen anne dehşeti yaşarken, görüntüler sosyal medyada infial uyandırdı. Çok sayıda paylaşımla olayı emniyet birimlerine duyurmaya çalışan kullanıcılar, cani babayla ilgili öfke mesajları paylaştı. Görüntülerin hızla yayılması sonrası Ş.A. isimli şahsın İzmir’de ikamet ettiği ortaya çıktı. Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği ekipleri, cani babayı kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. ’Video eski’ diyerek kendisini savundu Gözaltına alınan Ş.A.’nın emniyetteki ilk ifadesinde videonun eski olduğunu ileri sürerek suçlamaları reddettiği öğrenildi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmek üzere emniyet binasından çıkartılan Ş.A., basın mensuplarının sorularına da "Ben kimseye bir şey yapmadım" diye cevap verdi. Çocuklar devlet korumasında Bu arada, çiftin iki çocukları olduğu, Y.C.A. (7) ve boğazına bıçak dayanan B.A.’nın (3) Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı Karşıyaka Çocuk Yurdunda koruma altına alındığı öğrenildi. Olayla ilgili başlatılan inceleme sürüyor.
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyesinin savunması: “Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı, kimse hayrına bir şey yapmıyordu” İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyeleri hakim karşısında savunmalarına devam ediyor. Duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, “Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK’dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum başkaları da yazıyordu” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. “Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı kimse hayrına bir şey yapmıyordu” Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, “Savcılıkta ve emniyette bildiklerimi söyledim. Epikriz değiştirme şöyleydi; bir şablon sistemi vardı hastane hemşireleri atardı ona göre yapılırdı. Bunlar görevli kişilerin gönderdiği notlardı. Ben 2019 yılından beri hemşire olarak çalışıyorum. Fırat Sarı’nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. 6 aylık sürede de şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir yapıyordu. Esenyurt’ta Tıp Merkezi’nde doğan bebeğin doktoru Fırat Sarı’nın tanıdığı doktordu. 112 araya girmeden sevk yapıyorlardı. Bebeğin doğduğu hastanenin çocuk doktoru ile Fırat Sarı kendi arasında sevki ayarlıyordu. Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK’dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum başkaları da yazıyordu. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Hemşireler bundan bir şey kazanmıyordu. Fırat Sarı’nın belirlediği basamak oranları vardı. Denetim olunca bunları düşürüyorduk. Doğru değildi bu basamak oranları. Epikriz raporlarına göre basamak düzenlemesi yapılıyordu. Epikriz de doğru değildi” dedi.