ASAYİŞ - 18 Mart 2025 Salı 00:09

Bodrum’da uyuşturucu ve silah operasyonu: 2 tutuklama

A
A
A
Bodrum’da uyuşturucu ve silah operasyonu: 2 tutuklama

Muğla’nın Bodrum ilçesinde jandarma ekiplerince düzenlenen operasyonda uyuşturucu madde, ruhsatsız silah ve yüklü miktarda nakit para ele geçirildi. Gözaltına alınan 3 şüpheliden 2’si tutuklandı.



Bodrum İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Turgutreis Mahallesi’nde B.A., Ş.C. ve N.G. isimli şahısların ikametlerine operasyon düzenledi. Yapılan aramalarda 65 gram bonzai, 35 gram metamfetamin, 7 gram kokain, 5 gram skunk ve 1 gram esrar ele geçirildi. Ayrıca 3 ruhsatsız tabanca, 12 şişe bandrolsüz içki, 83 bin TL nakit para ve 8 cep telefonu bulundu.



Gözaltına alınan şüpheliler, jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, şüphelilerden 2’si tutuklanarak cezaevine gönderildi, 1 kişi ise serbest bırakıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Kayısıda ilaç kalıntısına karşı seferberlik Malatya’da kayısı üretiminde ilaç kalıntısı sorununun önüne geçmek amacıyla düzenlenen toplantıda doğru ilaç kullanımı ve ihracattaki riskler ele alındı. Dünya kayısı başkenti olarak anılan Malatya’da kayısı üretiminde yaşanan ilaç kalıntısı sorununun çözümüne yönelik bir toplantı gerçekleştirildi. Malatya Ticaret Borsası ev sahipliğinde düzenlenen bilgilendirme toplantısına Tarım ve Orman İl Müdürü Osman Akar, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yetkilileri ve zirai ilaç bayileri katıldı. "İhracatta büyük riskler söz konusu" Toplantıda konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek, kayısı üretiminde zirai mücadelenin başladığını belirterek, ihraç edilen ürünlerde ilaç kalıntısına hassasiyet gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Çiçek, "Kayısı sattığımız ülkeler, özellikle tüketici sağlığı açısından çok daha titiz davranıyor. İlaç kalıntısı nedeniyle ihracatta büyük risklerle karşı karşıyayız. Doğru zamanda, doğru dozda ve doğru ilaç kullanımına dikkat etmeliyiz" dedi. "Kayısıda ilaç kalıntısıyla mücadele yılı ilan edildi" Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan ise dünya genelinde tarım ürünlerinde rekabetin arttığına dikkat çekerek, kayısının ihracattaki konumunu koruyabilmesi için ilaç kalıntısı sorununun çözülmesi gerektiğini söyledi. Özcan, "Özellikle Avrupa pazarı, pestisit tahlillerine büyük önem veriyor. Yaş kayısı ihracatında ciddi sıkıntılarla karşı karşıyayız. Bu nedenle 2025 yılını ‘İlaç Kalıntılarıyla Mücadele Yılı’ ilan ettik. Üreticilerimizin ve bayilerimizin bu sürece hassasiyetle yaklaşmasını bekliyoruz" diye konuştu. "Tüketiciye güvenli ürün ulaştırmak önceliğimiz" Tarım ve Orman İl Müdürü Osman Akar da bitkisel üretimde dikkat edilmesi gereken hususlara değinerek, ilaçlama süreçlerinin mevzuata uygun şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Kayısıda pazar payının kaybedilmemesi adına dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Akar, "Ülkelerin bizden beklentileri her geçen gün artıyor. Amacımız, tüketiciye sağlıklı ve güvenli ürün ulaştırmak" şeklinde konuştu. Toplantının ardından Tarım İl Müdürlüğü uzmanları tarafından zirai ilaç bayilerine yönelik "Pestisitler ve Güvenli Kullanımı ile Bitki Koruma Ürünlerinin Satışı ve Depolanması" konulu bir sunum gerçekleştirildi.
Antalya Corendon Airlines, "Corendon Sport Talks" YouTube programında efsaneleri buluşturuyor Corendon Airlines, 2021 yılında başlattığı ve Türk spor tarihine damga vuran isimleri ağırladığı "Sport Talks" programına devam ediyor. Sporun temsil ettiği evrensel değerleri içselleştiren ve sporu marka DNA’sına yerleştiren Corendon Airlines, yeni dönemde de "Sport Talks" programında efsaneleri bir araya getiriyor. İş, spor, sanat ve medya dünyasının liderlerini izleyicilerle buluşturacak olan program serisinin ilk bölümüne; Hürriyet Gazetesi Spor Müdürü Mehmet Arslan’ın moderatörlüğünde, spor dünyasının efsanesi Onvo Antalyaspor Teknik Direktörü Emre Belözoğlu ile iş dünyasının efsanesi Corendon Turizm Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer konuk oldu. Corendon Airlines, 20. yılını kutladığı 2025 yılında özel çalışmalara imza atıyor. Corendon’un önceki dönemlerde beğeniyle takip edilen "Sport Talks" programı, yenilenen formatı ve dopdolu içeriği ile yeniden sporseverlerle buluşuyor. 343 Digital’in prodüksiyonuyla gerçekleştirilen program, izleyenlere ilham kaynağı olabilecek sporcuları ve spora değer katan isimleri ağırlayacak. Program, İngilizce altyazı ve işaret dili desteği ile birlikte her hafta Corendon Airlines TV Youtube kanalında yayınlanacak. "Corendon Sport Talks"; spor, iş, sanat, medya dünyasından ve Corendon Airlines’ın sponsor olduğu takımlardan lider isimleri ağırlayacak. Keyifli ve sürpriz anların yaşanacağı programlarda, bir taraftan konukların kariyer yolculuğu hakkında sohbet edilirken bir yandan da sıcak gündem ile ilgili düşünceler ekrana yansıyacak. Program içinde yer alan "uçuş kartı" ve "iniş kalkış" bölümleri de eğlenceli içerikleri ile sohbete renk katacak. Çekimleri Antalya Lara’daki Corendon Football Center’da yapılan programın ilk bölümde, Corendon Airlines’ın stadyum isim sponsoru olduğu Onvo Antalyaspor’un Teknik Direktörü Emre Belözoğlu ile Corendon Turizm Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer bir araya geldi. Hürriyet Gazetesi Spor Müdürü Mehmet Arslan’ın moderatörlüğünde yapılan programda, merak edilen konular üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. Programda Corendon’un büyüme yolculuğunu anlatan Karaer, sporun dinamizmi ile turizmi ve havacılığı buluşturan yatırım vizyonunun detaylarını paylaştı. Belözoğlu ise başarılarla dolu futbolculuk yıllarından teknik direktörlüğe evrilen kariyerinden ve gelecek dönemdeki hedeflerinden bahsetti.
İstanbul Bakırköy’de oruçlar hep birlikte açıldı Bakırköy Belediyesi, Cumhuriyet Meydanı’nda iftar yemeği düzenledi. Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu’nun katıldığı iftar yemeğinde yüzlerce vatandaş orucunu birlikte açtı. Ramazan ayının bereketini ve dayanışma ruhunu yaşatan Bakırköy Belediyesi, Cumhuriyet Meydanı’nda iftar yemeği düzenledi. Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu’nun vatandaşlarla bir araya geldiği iftarda oruçlar hep birlikte açıldı. Yüzlerce kişinin katıldığı iftar programında gerçekleştirilen semazen gösterisi ile manevi bir atmosfer yaşandı. Program sonunda Başkan Ovalıoğlu, vatandaşların sorunlarını dinleyerek onların her zaman yanlarında olacaklarını belirtti. "Bakırköy her zaman birliğin, beraberliğin, dayanışmanın ve hoşgörünün temsilcisi olmuştur" İftar yemeğinde Bakırköylüleri selamlayarak bir konuşma gerçekleştiren Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu, "Ramazanın bereketiyle bu akşam iftar soframızda sizlerle buluşmaktan, lokmamızı paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Rabbim oruçlarımızı ve dualarımızı kabul etsin. Bakırköy’ün bir evladı olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; tarihe ev sahipliği yapmış, pek çok farklı kültürün bir arada yaşadığı İstanbul’un kadim ilçesi Bakırköy her zaman birliğin, beraberliğin, dayanışmanın ve hoşgörünün temsilcisi olmuştur. Bu akşam beraberlik ve hoşgörü kültürümüz sayesinde kardeşlik soframızda orucumuzu açarak Ramazan’ın bereketini paylaşıyoruz. Bundan tam bir yıl önce güçlü desteğinizle sizlerin desteğiyle evim dediğim Bakırköy’ün yönetimini sizlerden emanet aldım. Emanet diyorum çünkü bu kentin yönetim hakkı tüm Bakırköylülere ait. Bizler seçilmiş belediye başkanları olarak bu görevleri sadece milletten alır, görevimiz bittiğinde yine yönetim hakkımızı milletimize teslim ederiz. Bir yıldır bu anlayışla çalışıyor, emanetimize de sahip çıkıyorum" dedi. "Ne işe başlıyorsam sizlerden aldığım güçle yapıyorum" Başta kentsel dönüşüm olmak üzere, kültür ve sanattan sağlık alanına kadar gerçekleştirdikleri çalışmalardan da bahseden Başkan Ovalıoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: "Kıymetli Bakırköylü komşularım, bugüne kadar yaptığımız çalışmalarımızın çok daha fazlasını önümüzdeki süreçte gerçekleştireceğiz. Yeter ki sizlerin desteği, dayanışması hep bizlerle birlikte olsun. Her nerede ne işe başlıyorsam sizlerden aldığım güçle yapıyorum. Sizlere Teşekkür ediyorum. Değerli komşularım bu duygularla Ramazan ayını hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyor. Yaklaşan Ramazan Bayramımızı da şimdiden kutluyorum."
Çanakkale Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde kutlandı Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" dedi. Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı. Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu. Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, "Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi. Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.