KÜLTÜR SANAT
Geleneksel Erzurum evlerinde kitabeler 17 Kasım 2024 Pazar - 08:33:10 Atatürk Üniversitesi’nden Zerrin Köşklü ve Muhammet Lütfü Kındığılı, Sanat Tarihi Dergisi’nde yayınlanan araştırmalarında Erzurum evlerindeki kitabeler üzerine ilgi çeken sonuçlara ulaştılar. Anadolu konut mimarisinde plan, mimari ve süsleme özellikleri ile dikkat çeken Erzurum evlerinin kitabeleri üzerine odaklandığı araştırmada, “Erzurum evlerinde tespit edilen kitabeler XVIII. -XX. yüzyıllara aittir. Çalışmada 65 evin kitabesi incelenmiş, bu kitabeler konum, istif-form, metin içeriği, hat, malzeme-teknik ve süsleme özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Kitabelerde dikdörtgen (kare) çerçeveli ya da kartuş şeklinde, damla, nar, armudi ve ibrik formlu örnekler tespit edilmiştir. İncelenen 65 kitabeden 37 örnekte “Mâşâallâh” ibaresine yer verilmiştir. Yanı sıra aynı formlarda tekil uygulamalarla diğer metin içeriklerine de rastlanmıştır. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taş olup, içeride ahşap üzerine işlenmiş örnekler de mevcuttur. Kitabelerde istifli yazılarla birlikte palmet, çiçek, dal ve yaprak motifleri, ay-yıldız, hilal motifleri ile S kıvrımları ve yelpazelerle oluşturulan süslemeler kompoze edilmiştir. Erzurum evi kitabeleri yapıldıkları dönemin tarihi belge niteliği, nazar ve nazara karşı korunma inancı ile verdiği mesaj ve bu mesajın farklı istif çeşitliliği ve diğer bezemesel ayrıntılarıyla korunması gereken önemli değerlerimizdendir.” denildi. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taş İncelenen 65 ev kitabesinden ancak 29 günümüze ulaştığı vurgulanan araştırmanın sonuç kısmında, “Diğerleri günümüze ulaşmayan kitabelerdir. Erzurum evlerinde kitabeler ön cephede ve iç mekânda olmak üzere farklı yerlerde karşımıza çıkmaktadır. Kitabelerin inşa kitabesi işlevi ile birlikte nazara karşı koruyucu bir güç olarak kullanılması dış cephede ve iç mekânda ilk bakışta rahatlıkla görülebilir yerlerin seçiminde etkili olmuştur. Erzurum evleri kitabelerinde daha çok celi sülüs hatla “Mâşâallâh” ibaresinin dikdörtgen (kare) çerçeveli ya da kartuş şeklinde, damla, nar, armudi ve ibrik formlu örnekleri tespit edilmiştir. Yanı sıra aynı formlarda tekil uygulamalarla diğer metin içeriklerine de rastlanmaktadır. Bu çeşitlilik bölgeye özgü tandırevi geleneğine bağlı unsurlarda kitabelere yer verilmesi ile de zenginleştirilmiştir. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taştır, yanı sıra ahşap kullanılmıştır. Taş kitabeler genellikle bölgeye özgü kamber taşındandır. Taş kitabelerin biri hariç tamamında kabartma tekniği uygulanmıştır. Ahşap üzerine işlenen kitabeler evin iç donatılarında olup, bunlarda oyma ve kabartma tekniği uygulanmıştır.” tespitlerine yer verildi. Kitabelerde sade tasarımlar kullanıldı Erzurum evlerinin kitabelerinin sade tasarımları olduğu dile getirilen araştırmada daha sonra şöyle denildi, “Kitabeler üzerinde istifli yazılarla birlikte palmet, çiçek, dal ve yaprak motifleri, ay-yıldız, hilal motifleri ile S kıvrımları ve yelpazelerle oluşturulan bezemeler dikkat çekmektedir. Kitabeli evler, Anadolu mimarisinde olduğu gibi Erzurum evlerinde de plan, mimari ve bezeme özelliklerinin yapıldıkları dönemlere ait özelliklerle tanımlanmasında etkili olmuştur. Kitabelerle tarihi belirlenen evlerin dönemsel değişimleri ve bu değişimlerin süreç içerisindeki görünürlüğü de dikkate değerdir. Erzurum ev kitabeleri tarih bilgisi, nazara karşı korunma inancıyla yazılmış metin içerikleri, istif çeşitliliği ve diğer bezemesel özellikleriyle korunması gereken değerlerimizdendir. Bununla birlikte geleneksel evlerin kitabeleri günümüzde çok az örnekle temsil edilmektedir. Çeşitli nedenlerle sorgulanabilecek (yıkımlar, kaybolma, çalınma, yer değiştirme) bu durum, belge niteliğini estetikle buluşturan ev kitabelerinin de özelliklerinin bilinmesi, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.”
16 Kasım 2024 Cumartesi - 19:36 Kütahya’da çini sanatçısı Sıtkı Olçar vefatının 14. yılında anıldı Kütahya Belediyesi, UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanına layık görülen ünlü çini sanatçısı Sıtkı Olçar’ın vefatının 14. yıl dönümünde anma programı düzenledi. Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Belediye Başkanı Eyüp Kahveci’nin açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Kahveci, Sıtkı Olçar’ın Türk çini sanatının en parlak temsilcilerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Sıtkı Usta’nın çinileri, sadece birer sanat eseri değil; Kütahya’nın ve Türk kültürünün evrensel bir dille anlatımıdır. Onun eserleri, geleneksel çini sanatımızın dünyaya açılan kapısı oldu” ifadelerini kullandı. “Eserleri, kültürel mirasımızın temsilcisi” Başkan Kahveci, Sıtkı Olçar Çini Müzesi’nde sergilenen eserlerin, sanatçının mirasını yaşattığını ve çini sanatına olan ilgiyi artırdığını belirterek, "Bu etkinlik, yalnızca Sıtkı Olçar’ı anmak değil, aynı zamanda çini sanatının değerini hatırlatmak için de büyük bir anlam taşımaktadır" dedi. Anma etkinliğinde, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dua okunmasının ardından konuşmacılar, Sıtkı Olçar’ın sanat yolculuğu ve Kütahya’ya kazandırdığı değerlerden bahsetti. Ayrıca, sanatçının ailesi ve dostları, onunla ilgili hatıraları paylaşarak duygusal anlar yaşattı. Kütahya Belediyesi Kültür Sanat Akademisi’nden Furkan Akyel ve Bilal Can Beydüz, Sıtkı Olçar’ın sevdiği türküleri seslendirerek programa sanatsal bir dokunuş kattı. Program, vatandaşların usta sanatçı hakkındaki hatıralarını paylaşmasıyla sona erdi. Sıktı Olçar’ın kızı çini sanatçısı Nida Olçar, program sebebiyle Belediye Başkanı Eyüp Kahveci’ye ve katılımcılara teşekkür etti. Anma programına CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Deniz Dağıstan, Çiniciler Odası Başkanı Sadık Erilbaylı, Sıtkı Olçar’ın kızı Nida Olçar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, sanatçılar ve çok sayıda vatandaş katıldı.
3. Uluslararası Tarsus Festivali başladı
01 Kasım 2024 Cuma - 17:37 3. Uluslararası Tarsus Festivali başladı Mersin Büyükşehir Belediyesinin bu yıl 3’üncüsünü düzenlediği ’Uluslararası Tarsus Festivali’ başladı. Renkli görüntülerin yaşandığı festival kapsamında Tarsus’un dört bir yanında düzenlenen etkinliklere, her yaştan vatandaş yoğun ilgi gösterdi. Büyükşehir Belediyesinin ’Tarihin İzinde, Efsaneler İçinde’ sloganıyla düzenlediği Uluslararası Tarsus Festivali, renkli görüntüler eşliğinde başladı. Tarsus sokaklarında gerçekleştirilen etkinlikler, her yaştan vatandaş tarafından yoğun ilgi gördü. Festivalin birinci günü; Nihat Sırdar ve Güçlü Mete’nin Kafa Radyo’daki canlı yayınlarıyla başladı. Söyleşilerden atölyelere, gastronomi sunumlarından dans gösterilerine, konserlerden sergilere kadar birbirinden farklı etkinlikler gün boyu vatandaşlarla buluştu. Tarsus lezzetleri şeflerin tabağında Festivalin kapsamında yöresel lezzetlerin ön plana çıkması ve sürdürülebilir olması amacıyla St. Paul Meydanı’nda ’Coğrafi İşaretli Tarsus Ürünleri’ konu başlığıyla gastronomi sunumu gerçekleştirildi. Tarihi Tarsus Evleri’nin bulunduğu alanda düzenlenen programda şefler Ege Üzrek ve Doğa Huriye Özkaya, Tarsus’un coğrafi işaretli ürünleri arasında yer alan kuşgözü lahmacun ile karakuş tatlısını kendi yorumlarıyla pişirdi. Şefler, Tarsus’a has ürünleri kullanarak da tabaklarını yorumladılar. Mersinden Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Meral Seçer’in de katıldığı programda, coğrafi işaret tescili alınan Mersin Kan Portakalı’nın da tanıtımı yapıldı. Mersin Kan Portakalı, şeflerin hazırladıkları leziz tabaklarda da kullanıldı. Kısa süreliğine de olsa şeflere yardımcı olan Meral Seçer, Mersinden Kadın Kooperatifi’nin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yöresel lezzetlerin hikayeleri anlatıldı Esin Erkoç ve Ayşe Aydın da ’Tarsusi Yöresel Yemek Hikayeleri’ konu başlığında kent gastronomisini anlattı. Tarsus Hacıhamzalı köyünden Ayşe Aydın, Yörük kültürünün lezzetli yemeklerinden Leppe’yi katılımcıların önünde hazırladı. Esin Erkoç ise Leppe’nin yapılışını ve malzemelerini paylaştı. Sunumuna soru-cevap şeklinde devam eden Erkoç, izleyicilerle eğlenceli bir sunum gerçekleştirdi. Esin Erkoç ve Ayşe Aydın, söyleşiyi dikkatle dinleyen izleyicilere Tarsus’un yöresel yemek kültüründen oluşan bir seçki sundu. Ünlü çizerler de festivalde Festivali kapsamında Tarsus’a Değer Katanlar (TADEKA) binasında öğrencilere yönelik olarak ’Çizgi Roman Atölyesi’ düzenlendi. Karikatürist ve çizer Güneri İçoğlu, çocuklara önce çizgi dünyasını teorik olarak anlattı, ardından çocukların serbest şekilde içlerinden geleni çizmelerini istediği bir atölye çalışması gerçekleştirdi. TADEKA binasında çocuklara yönelik gerçekleştirilen bir diğer atölye ise ’Karikatür Atölyesi’ oldu. Karikatürist İpek Özsüslü, atölyede çocuklarla bir araya geldi. ’Yünlü eserler’ sanatçısı Coşkun, vatandaşlarla buluştu ’Yünlü eserler’ sanatçısı Seçil Coşkun da Misak-ı Milli Binası’nda ’Sürdürülebilir Yünlü Sanat Atölyesi’ni gerçekleştirdi. Doğal malzemelerle çevre dostu tasarımlar oluşturmayı amaçlayan katılımcılar için dikkat çekici olan atölyede, Seçil Coşkun keçe sanatı üzerine odaklandı. Keçenin nasıl işlenebileceğini ve bu materyalle hangi tür tasarımların ortaya konabileceğini katılımcılara gösteren Coşkun’la birlikte katılımcılar; keçeden yelek, terlik, çanta gibi farklı tasarımlar yapmayı öğrendi. Felsefe meraklıları söyleşide buluştu Tarsus’un ruhunu yansıtan tarihi bir binada her yaştan ve birbirinden meraklı insanın katıldığı ’İnsan Felsefesi’ söyleşisi düzenlendi. Gözlükule Kazı Evi’nde gerçekleşen söyleşiye; Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zehragül Aşkın oturum başkanlığı yaparken, Maltepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Betül Çotuksöken, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Harun Tepe ve Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Mesut Tosun konuşmacı olarak katıldı. Aristo’dan Platon’a kadar birçok filozofun görüşünün konu edinildiği söyleşi, felsefe severlerin soru-cevabı ile sona erdi. Yarenlik Alanı farklı ülkelerin dans gruplarıyla renklendi Yarenlik Alanı ve Kültür Park’ta ise etkinlikler gün boyu sürdü. Yarenlik Alanı’nda; Adana Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Halk Dansları Topluluğu, İtalya’dan gelen Balarins Di Buje ekibi, Litvanya’dan gelen Müzik Dans Grubu, Slovakya’dan gelen Poleno Dans Grubu ve Bulgaristan’dan gelen Gaitani Folklor Dans ekibi rengarenk dans gösterileri gerçekleştirdi. Çekya Cumhuriyeti’nden gelen Sternovjan Müzik Grubu da konser verdi. Kültür Park’ta kurulan stantlarda ise çocuklara ve yetişkinlere yönelik farklı etkinlikler düzenlendi.
Niğde 7. Kitap Fuarı Açıldı
01 Kasım 2024 Cuma - 16:53 Niğde 7. Kitap Fuarı Açıldı Niğde 7. Kitap Fuarı’nda 120 yayınevine ait binlerce eser ve 50 yazar kitapseverlerle buluşacak. Niğde Belediyesi’nin bu yıl 7’incisini düzenlediği Kitap Fuarı, Cumhuriyet Meydanı’ndaki eski Valilik Binası Yerleşkesinde açıldı. 120 yayınevine ait binlerce eser fuar alanında kitapseverlerin beğenisine sunuldu. Niğde Valisi Cahit Çelik açılış töreninde yaptığı konuşmasında, geçmişten günümüze Niğde’nin okuma kültürünün önemine değindi. Kültürel çalışmalara verdikleri destek ve bu etkinliğin gerçekleşmesine katkıları için Başkan Özdemir’e teşekkür eden Vali Çelik, “Niğde’yi kültür ve sanatın merkezi haline getiren bu gayretleri, eğitim, sanat ve ortak değerlerin önemini vurgulayarak şehir kimliğimize büyük katkı sağlamaktadır” dedi. Vali Çelik; “Bu fuarın toplumumuzda bilgiye, meraka ve paylaşım ruhuna dair bir meşale olmasını temenni ediyorum. Kelimelerin gücünü onurlandırarak hepimizi bir arada tutan öğrenme ruhunu kutlayalım. Bu imkanı bize sunan Niğde Belediyemize ve burada bulunan tüm katılımcılara bir kez daha teşekkür ederim. Bu kitap fuarının herkes için ilham ve mutluluk kaynağı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı. Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, açılış töreninde yaptığı konuşmada, 7’sini gerçekleştirdikleri Kitap Fuarı’nın, Türkiye’nin sayılı fuarlarından biri olduğunu belirtti. Önümüzdeki yıl daha büyük bir fuar organize etmeyi planladıklarını anlatan Belediye Başkanı Özdemir, kitapların medeniyetlerin taşıyıcıları, geleceğin en güçlü teminatları olduğunu belirtti. Niğde’nin kitap için önemli bir şehir olduğuna vurgu yapan Başkan Özdemir, kendisi de yazar olan Niğde Valisi Cahit Çelik’in de bu anlamda şehrin önemli bir şansı olduğunu vurguladı. Kitap fuarının şehrin hayatında güzel izler bırakıp vatandaşlara yeni ufuklar açacağını kaydeden Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, “Fuar bizleri bilgi denizinde güzel bir yolculuğa çıkaracak” dedi. Niğde Belediyesi olarak kente son 5 yıl içerisinde 5 kütüphane kazandırdıklarını da hatırlatan Belediye Başkanı Emrah Özdemir; "Şehir merkezine açtığımız yeni nesil kütüphanemiz 24 saat hizmet veriyor. Ayrıca herkesin dilinde olan bir kütüphane daha kazandırdık Niğde’mize. 100 yıldır atıl vaziyette duran eski Rum Kilisesini kütüphaneye dönüştürdük. Türkiye’nin en güzel kütüphanesi oldu. Böylesine iddialıyız” diye konuştu. "Kültür adına önemli adımlar atıyoruz" Niğde’nin her anlamda gelişip dönüştüğünü anlatan Başkan Özdemir; “Türkiye’nin de en önemli projeleri arasında gösterilen Kale ve Çevresi Koruma ve Yenileme Projesi ile geçmişimizi koruyup geleceğe taşıyoruz. Eski Sanayi Sitesi’ndeki Kentsel Dönüşüm Projesi ile de bölgeyi Niğde’mizin cazibe merkezi haline getiriyoruz. Bu bölge turizm anlamında şehrimize çok büyük katkılar sağlayacak” şeklinde konuştu. Niğde’nin kültür hayatına da çok önemli katkılar sunacak proje ve etkinlikleri de geçirdiklerini ifade eden Başkan Özdemir; "Niğde Belediyemizin bir Kültür merkezi oldu. Burada tiyatro kurduk ve gösterimler yapılıyor. Belediyemize ait koromuz var. Kültür adına önemli adımlar atıyoruz” dedi. 7. Kitap Fuarı’nın açılış töreninde eğitimci ve yazar Vehbi Vakkasoğlu ile yönetmen, senaryo yazarı ve sanatçı Müfit Can Saçıntı da birer konuşma yaptı. Yapılan konuşmaların ardından fuarın açılış kurdelesi kesildi. İl Protokolü ve vatandaşlar stantları gezdi. 10 Kasım tarihine kadar açık kalacak olan Kitap Fuarı, her gün 09.00-21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. 7. Kitap Fuarında yazar ve sanatçıların söyleşi ve imza günlerine ilişkin takvim ise şu şekilde belirlendi: 1 Kasım Vehbi Vakkasoğlu ve Müfit Can Saçıntı, 2 Kasım Dilek Cesur, Doç. Dr. Gökçen Çatlı, Cem Arslan ve Sedat Çağlar 3 Kasım Ülkü Demiray ve Sertaç Abi 6 Kasım Işıl Işık ve Yüksel Ercan 7 Kasım Haluk Öztekin ve Mehmet Ali Bulut 8 Kasım Cihat Yağcı, Fikret Eroğlu ve Mehmet Baş 9 Kasım Merve Gülcemal, Aydan Şener, Ali Ekber Yıldırım ve Mehmet Ali Çatal 10 Kasım Hilal Kahraman ve Dilek Özipek
Türk edebiyatında kadın öznesi Osmangazi’de konuşuldu
01 Kasım 2024 Cuma - 16:19 Türk edebiyatında kadın öznesi Osmangazi’de konuşuldu Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen “Kadın Yazarlar-Yazılan Kadınlar: Türk Edebiyatında Kadın Öznesi” adlı konferansta, Türk edebiyatının zenginleşmesinde kadın yazarların katkıları ve edebiyatımızdaki kadın karakterlerin yeri konuşuldu. Şadırvanlı Han Eğitim Akademisi’nin ev sahipliğini yaptığı “Kadın Yazarlar-Yazılan Kadınlar: Türk Edebiyatında Kadın Öznesi” adlı konferans, Prof. Dr. Nesrin Karaca’nın sunumuyla gerçekleşti. Konferansta, Türk edebiyatında yalnızca erkeklerin değil, kadınların da geniş bir eser külliyatına sahip olduğu ve hem klasik hem de modern dönemde şair, romancı ve öykücü olarak aktif bir rol üstlendikleri vurgulandı. Kadının, Türk ve dünya edebiyatının şekillenmesinde birincil bir yere sahip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Karaca, geçmişten günümüze, kadın güzelliğini öven sayısız şiir ve eserin varlığının, edebiyatımızda kadının estetik ve ilham verici bir özne olarak bulunduğu konumun göstergesi olduğunu belirtti. Kadim medeniyetimizin, kadını hayatın dışına itmek yerine onu toplumun ayrılmaz bir parçası olarak gördüğüne değinen Prof. Dr. Karaca, buna rağmen, ataerkil yapı sebebiyle edebiyattaki kadın sesinin tam anlamıyla duyulmadığına vurgu yaptı. Prof. Dr. Karaca, modern zamanlarda ise kadının edebiyat da dahil olmak üzere hayatın her alanın söz sahibi olduğunu fakat giderek metalaştırıldığını ve bunun tarihi meyan medeniyetimizin değerleriyle örtüşmediğine dikkat çekti. Klasik dönem, tanzimat, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerinde öne çıkan kadın şair ve yazarların tanıtıldığı konferansta, kadın yazarların eserlerindeki kadın karakterler ile toplumsal cinsiyet rolleriyle nasıl bir ilişki kurduğu ve kadınların edebi katkılarının edebiyatı nasıl zenginleştirdiği incelendi. Program sayesinde katılımcılar, kadınların edebiyat dünyasındaki varlıklarını ve eserlerdeki etkilerini yeniden düşünme fırsatı buldu.
Üniversiteli öğrenciler Sakarya’nın tarihinde yolculuğa çıktı
01 Kasım 2024 Cuma - 13:42 Üniversiteli öğrenciler Sakarya’nın tarihinde yolculuğa çıktı Sakarya Büyükşehir Belediyesi, gezi programları çerçevesinde SUBÜ Turizm Fakültesi öğrencilerini Sapanca, Geyve, Pamukva’da Alifuatpaşa Müzesi, II. Bayezid Köprüsü, Kuvayı Milliye Müzesi gibi noktalarda şehrin tarihi derinliğine doğru yolculuğa çıkardı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından öğrencilere yönelik düzenlenen gezi programları tüm hızıyla devam ediyor. Son olarak Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Turizm Fakültesi öğrencileri, programın misafiri oldu. Gençler Büyükşehirle Sakarya’nın doğal güzellikleri başta olmak üzere tarihi, kültürel ve sosyal dokusunu tanıdı, unutulmaz bir yolculuğa çıktı. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen programda öğrencilerin ilk durağı İl Ormanı Tabiat Parkı oldu. Burada sonbaharın en güzel görüntüleri arasında yürüyüş yapan öğrenciler doğanın eşsiz güzelliği arasında temiz oksijeni soludular. Gezinin bir diğer durağı ise Geyve ilçesinde bulunan Ali Fuat Paşa Kuvayı Milliye Müzesi ve II. Bayezid Köprüsü oldu. Kuvayı Milliye Müzesi’nde Kurtuluş Savaşı’na dair birçok tarihi eseri yerinde inceleyen öğrenciler, daha sonra tarihi menzil yollarının üzerinde bulunan II. Bayezid Köprüsü’nü gezdi. Geyve’nin ardından öğrenciler Pamukova Esentepe Seyir Terası’na gitti. Pamukova Ovası’nın eşsiz manzarasının keyfini çıkaran gençler, Büyükşehir Belediyesi Esentepe Park Tesisleri’nde günün yorgunluğunu attı. Son durak ise Taraklı oldu. Tarihi Taraklı Evleri’nin yanı sıra anıt ağaç, Yunuspaşa Cami ve tarihi hamamları ziyaret eden turizm öğrencileri, ilçedeki eserleri inceledi.
HAK-İŞ’in 5. Uluslararası Emek Fotoğraf Yarışması ödülleri sahiplerini buldu
01 Kasım 2024 Cuma - 12:18 HAK-İŞ’in 5. Uluslararası Emek Fotoğraf Yarışması ödülleri sahiplerini buldu Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Kültür Sanat Komitesi tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen 5. Uluslararası Emek Fotoğrafları Yarışması ödülleri sahiplerini buldu. HAK-İŞ’in Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği 5. Uluslararası Emek Fotoğrafları Yarışması’nda dereceye girenler belli oldu. Bu yıl ilk kez uluslararası alanda gerçekleştirilen yarışmaya toplam 2 bin 654 fotoğrafla başvuruda bulunuldu. Yapılan değerlendirmeler sonucunda ulusal ve uluslararası kategoride dereceye giren fotoğraflar belirlendi. Ödül kazanan ve sergilemeye değer görülen eserler, seçkiler kitabında bir araya getirildi. HAK-İŞ Genel Merkezi’nde düzenlenen ödül töreni ile ilk 3’e giren fotoğrafçılara ödülleri verilirken, dereceye giren diğer fotoğraflar ise HAK-İŞ tarafından sergilendi. Ödül töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun emekçinin haklarını her zaman savunan bir sosyal paydaş olarak bu yarışmayı 5 yıldır başarıyla sürdürdüğünü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak da bu hikayenin içerisinde olmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını dile getirdi. Mumcu, “Emeğin önemini yalnızca üretimde değil, kültürel anlamda da ifade eden alın terinin görünürlüğünü sağlayan bu proje toplumun bel kemiğini oluşturan emekçimizin çalışma koşullarını, zorluklarını, özverisini ve başarılarını sanatsal bir bakış açısıyla gözler önüne sermekte” dedi. “Yarışmanın emeğin gücünü ve emekçinin sesini duyurma misyonunu sürdürmesini diliyorum” Kültür ve sanatın topluma ulaşan mesajını güçlendiren en etkili araçlardan birisi olduğuna dikkati çeken Mumcu, “Bugünkü organizasyonun merkezinde de insan onurunun ve emeğinin kutsallığı var. Bu değerin fotoğraf sanatına taşınarak gönüllülüğünü arttırmak son derece kıymetli. Bu bağlamda yarışmanın gelenekselleşerek emeğin gücünü ve emekçinin sesini duyurma misyonunu sürdürmesini diliyorum. Emeğe ve üretime dair etkileyici ifadeler, hikayeler sunan tüm fotoğrafçıları gönülden tebrik ediyorum. Çıkış noktası emek ve insan olan serginin sınırları aşması, platformlarda da hedefine ulaşmasını canı gönülden diliyorum” ifadelerine yer verdi. “Sanatla, kültürle işçileri buluşturmak, sendikalarımızı buluşturmak kolay bir iş değil” HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ise, emeği sanat ve kültürle buluşturduklarını söyleyerek, “Sadece sanat değil, her alanda sendikal hareketi toplumsallaştırmanın ana temellerinden bir tanesi bu. Her alanda HAK-İŞ olmalı; sanatta olmalı, kültürde olmalı, hatta bunu sinemaya götürmeniz gerekiyor. Sivil toplum olarak çevrede olmalıyız, çok temel sorunumuz var. Bu ülkenin ihtiyacı olan, toplumların ihtiyacı olan, insanlığın ihtiyacı olan her alanda HAK-İŞ olmalı. Her alanda söyleyecek sözü, sorumlulukları olduğunun altını çizerek geldik. Tabii ki sanatla, kültürle işçileri buluşturmak, sendikalarımızı buluşturmak kolay bir iş değil. Konfederasyonumuzu bu konuda marka haline getirmek kolay bir iş değil” şeklinde konuştu. Bir fotoğraf karesinin binlerce sayfalık kitabın verdiği mesajı verdiğini vurgulayan Arslan, “Bu alana daha fazla ilgi göstermemiz gerekiyor. Sendikalarımızdan HAK-İŞ’te biz bunu teşvik konusu yapıyoruz ama daha fazlasını bekliyoruz. Aslında bütün bu çalışmalarımızla HAK-İŞ mensuplarının da kültür ve sanatla buluşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunu istediğimiz düzeyde başaramadık. Ama tabii ki toplantılarımızda bu mesajları veriyoruz, arkadaşlarımızın daha çok buna ilgi göstermesi için teşvikler de yapıyoruz ama görüyoruz ki üyelerimizden daha çok bu konuyu takip eden fotoğrafçılar, kısa film çekenler. Dünyanın her yerinden 120 ülkeden kısa film yarışması için başvuru var" dedi. Yarışmanın ilk başladığı döneme göre katılım sayısının daha iyi bir noktada olduğunu fakat HAK-İŞ olarak daha fazlasını yapmaları gerektiğini vurgulayan Arslan, hem HAK-İŞ üyelerinin hem yöneticilerin hem de toplumun bu konudaki desteğini daha fazla almak için bu konuda teşvik edecek bir yeni anlayışı geliştireceklerini aktardı. "Fotoğraf sanatında ‘emek’ temalı bakış açısının yaygınlaştırılması amacıyla çıktığımız yolda emin adımlarla ilerliyoruz" HAK-İŞ Kültür Sanat Komitesi Başkanı Birsen Çiçek Odabaşı ise tek bir fotoğraf karesinin söylenecek pek çok sözden, yazıdan ve rapordan daha etkili olduğuna işaret ederek, “Fotoğraf sanatında ‘emek’ temalı bakış açısının yaygınlaştırılması ve emeğin sanatsal dünyadaki karşılığını bulması amacıyla çıktığımız yolda emin adımlarla ilerliyoruz. Bu yıl uluslararası boyutta gerçekleştirdiğimiz yarışmamız kapsamında 2 bin 654 fotoğraf, emeğin evrensel diliyle bizimle buluştu. Emeği, alın terini ve yaşam mücadelesini sanat yoluyla anlatan birbirinden değerli fotoğraf sanatçılarını HAK-İŞ çatısı altında bir araya getirmenin ve eşsiz emek hikayelerine tanık olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Açılış konuşmalarının ardından ulusal kategoride ‘Ayçiçek’ fotoğrafı ile yarışmaya katılan Ali Aslan üçüncü, ‘Selde Can Pazarı’ adlı fotoğrafla Emre Çelik ikinci, ‘Kış’ fotoğrafı ile yarışmaya katılım sağlayan Mustafa Kılıç ise birinci olurken, ödülleri Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu tarafından takdim edildi. Ödül takdiminin ardından HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan fotoğraf serginin açılışını gerçekleştirdi.
Limak Filarmoni Orkestrası yurt dışındaki ilk konseri ile Barselona’da
01 Kasım 2024 Cuma - 11:52 Limak Filarmoni Orkestrası yurt dışındaki ilk konseri ile Barselona’da Limak Filarmoni Orkestrası, ilk yurt dışı konserini Barselona’nın kültürel simgelerinden Palau de la Música Catalana’da (Katalan Müzik Sarayı) verdi. Dünyanın en prestijli sahnelerinden biri olarak kabul edilen Katalan Müzik Sarayı’nın tarihi atmosferinde dün akşam gerçekleşen konserde, operanın dünyaca ünlü yıldızları aynı sahnede buluştu. Limak Şirketler Grubu, çeşitli sektörlerde ve farklı coğrafyalardaki ekonomik yatırımlarının yanı sıra sosyal yatırım faaliyetlerine de devam ediyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, İspanya’nın Barselona şehrindeki dünyaca ünlü Palau de la Música Catalana’nın (Katalan Müzik Sarayı) resmi destekçileri arasında yer alan Limak, Türkiye ve İspanya’nın ortak kültürel mirasını görkemli bir konserle taçlandırdı. İspanya’nın doğu ve güney bölgelerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle hayatını kaybedenler anısına saygı duruşu ile başlayan konseri, Limak Şirketler Grubu Onursal Başkanı Nihat Özdemir, Limak Şirketler Grubu ve Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Nüket Küçükel Ezberci, Barselona Spor Kulübü Başkanı Joan Laporta, Palau de la Música Başkanı Joaquim Uriach ile her iki ülkenin iş, spor, sanat ve medya dünyasından pek çok davetli izledi. Limak Filarmoni Orkestrası’nın ‘Akdeniz’in Büyüleyici Melodileri: Aryalar, Düetler ve Daha Fazlası’ isimli ilk uluslararası konseri Akdeniz’in zengin müzikal ve kültürel mirasından geniş bir repertuvar sunarak izleyenleri büyüleyici bir yolculuğa çıkardı. Limak Filarmoni Orkestrası ile birlikte, Katalonya’nın önde gelen orkestralarından Vallés Senfoni Orkestrası müzisyenlerinin de sahne aldığı konserde, geleneksel halk ezgileri ve çağdaş eserlerden oluşan eserler de izleyicilerden büyük alkış aldı. Konser geliri İspanya’daki afetzedelere aktarılacak İspanya’nın doğu ve güney bölgelerinde son iki gündür etkili olan ve onlarca kişinin hayatını kaybettiği sel felaketi dolayısıyla başsağlığı dileklerini ileten Limak Şirketler Grubu ve Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, konserden elde edilecek gelirin bölgedeki afetzedelere aktarılacağını söyledi. Limak Filarmoni Orkestrası’nın Barselona’daki ilk yurt dışı konserinin önemli bir dönüm noktası olduğunu da ifade eden Özdemir, şöyle devam etti: "Faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki ekonomik yatırımlarımızı, sosyal yatırımlarımız ile destekliyoruz. Bu çerçevede Barselona’nın müziğe, kültüre ve mimari mükemmelliğe olan bağlılığını ve ruhunu temsil eden Katalan Müzik Sarayı ile (Palau de la Música Catalana) bu yıl mayıs ayında bir iş birliği protokolü imzalamıştık. Şimdiyse Limak Filarmoni Orkestrası’nın bu güzel konseri ile ortaklığımız açısından çok önemli bir anı hep birlikte yaşadık ve ‘bir rüyayı’ gerçekleştirdik. Ortak Akdeniz kültürünü paylaştığımız İspanya’daki projelerimizle iki ülke arasındaki kültürel ve sosyal bağları güçlendiriyoruz. İspanya’nın önemli kültür ve turizm merkezlerinden Barselona’nın ruhunu ve kalbini tanımlayan simge yapılarında imzamız bulunuyor. Bunlardan biri de futbol dünyasının önemli mabetlerinden Barselona’nın simgesi Spotify Camp Nou Stadı. Bu simge yapının Barselona için taşıdığı derin önemin farkında olarak sürdürdüğümüz yenileme çalışmasıyla Katalan kültür mirasına anlamlı bir iz bırakıyoruz. Diğer bir yandan Limak Vakfı liderliğinde yürüttüğümüz Global Engineer Girls (GEG) programını Türkiye, Kuzey Makedonya, Kosova ve Suudi Arabistan’dan sonra yakın bir zamanda İspanya’da başlatıyoruz. Bu hedefle faaliyet gösterdiğimiz coğrafyalara kültür, sanat ve eğitim başlığı altında anlamlı girişimlerle dokunuyoruz. Grubumuzun gerçekleştirdiği bu anlamlı sosyal yatırımların uluslararası bir boyut kazanması doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor. Türkiye’nin Mühendis Kızları olarak 9 yıldır gururla yürüttüğümüz projemizin küresel bir sosyal etki hareketine dönüşerek Global Engineer Girls’e (GEG) evrilmesi gibi Limak Filarmoni Orkestrası’nın da 8 yıllık başarı dolu yolculuğunun yurt dışına taşınmasından büyük mutluluk duyuyoruz.” Palau de la Música Catalana’nın resmi destekçileri arasına katılan Limak Şirketler Grubu, bu iş birliği ile çocuklar ve gençlerden oluşan kolektif koro çalışmalarıyla kapsayıcılığı ve sosyal entegrasyonu teşvik eden bir girişim olan ‘Palau Vincles’ programını destekliyor.
64’ü aşkın ülkeden akademisyenler Şanlıurfa’daki Dünya Neolitik Kongresi’nde buluşacak
01 Kasım 2024 Cuma - 11:15 64’ü aşkın ülkeden akademisyenler Şanlıurfa’daki Dünya Neolitik Kongresi’nde buluşacak Dünyanın en eski neolitik bölgeleri arasında bulunan Göbeklitepe ve Karahantepe gibi önemli tarihi alanlara ev sahipliği yapan Şanlıurfa, Dünya Neolitik Kongresi’ne ev sahipliği yapacak. Kongreye 64’ü aşkın ülke ve 487 kurumdan bine yakın akademisyen katılacak. Dünya çapında neolitik kültürleri anlamaya yönelik yeni bakış açılarının geliştirileceği buluşma için geri sayım başladı. Türkiye’de ilki 4-8 Kasım tarihleri arasında Şanlıurfa’da düzenlenecek Dünya Neolitik Kongresi’ne 64’ü aşkın ülke ve 487 kurumdan bine yakın akademisyen katılacak. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılışını yapacağı kongre, uzmanlara ve tarih meraklılarına, farklı bölge ve dönemlerdeki neolitik oluşumları tartışmak ve dönemin artan küresel sosyal karmaşıklığını aydınlatmak adına benzersiz bir platform sunacak. Kültür ve Turizm Bakanlığının himayesi ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının (TGA) desteğiyle düzenlenecek Dünya Neolitik Kongresi, neolitik döneme ilişkin geleneksel teorileri, yerleşik yaşam biçimleri, sosyal hiyerarşi ve kimlikler, inançlar ve çevresel faktörlerin yanı sıra biyoarkeoloji, tarihleme yöntemleri, fiziksel antropoloji ve jeoarkeoloji gibi çalışmalara da odaklanacak. Kongrenin uzun vadede dünya çapında neolitik araştırmalara yön vermesi bekleniyor. Dünyanın seçkin üniversiteleri Şanlıurfa’da olacak İstanbul Üniversitesi ile Harran Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği kongre, Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirilecek. Dünyanın seçkin üniversitelerinden akademisyenlerin konuşmalar yapacağı bilimsel oturumlarda neolitik döneme ilişkin bölgesel ve küresel perspektifler ele alınacak. Kongrede ayrıca Şanlıurfa arkeolojik kazılarında görev yapmış Klaus Schmidt, Harald Hauptmann ve Bruce Howe gibi önemli isimler için anma konuşmaları da yapılacak. Kongre katılımcıları Göbeklitepe, Karahantepe, Sayburç, Çakmaktepe ve Sefertepe gibi Şanlıurfa’daki neolitik yerleşim yerlerini ziyaret etme şansına sahip olacak.