Yerel Haberler
İzmir
İzmir’de Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Entegre Üretim Tesisi açıldı 17 Ocak 2025 Cuma - 20:18:55 İzmir’de Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Entegre Üretim Tesisi açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. Hedefimiz bu ithalatı düşürerek ekonomimizin üzerindeki yükü hafifletmek ve nihai olarak Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır” diye belirtirken, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır ise “Ülkemizin 81 ilinin sahip olduğu potansiyelin değerlendirilmesi adına, yakın dönemde devreye alacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programımızla da İzmir’e yeşil teknolojilere yönelik yeni tesisler kazandıracağız” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır, İzmir temasları kapsamında Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Hücre Entegre Üretim Tesisi açılışına katıldı. “Enerji mimarisi oluşturmayı hedefliyoruz” Programda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Dünya, enerjide büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Dijitalleşme, çok büyük fırsatları ve başta siber saldırılar olmak üzere elbette tehditleri de beraberinde getiriyor. Yapay zekâ, büyük veri, her sektörde olduğu gibi enerjide de büyük bir talep artışı ile birlikte dönüşümü zorunlu kılıyor . Dağıtım ve iletim şebekesi işletmeciliğinde geleneksel çözümler yerini çok daha yenilikçi ve farklı alternatiflere bırakıyor. Bunun yanı sıra iklim değişikliği, covid sonrası yaşadığımız tedarik zincirindeki kırılmalar ve küresel ticarette ülkelerin giderek daha korumacı politikalar izlemesi hepimizi meseleye farklı bir anlayış ve yaklaşımla değerlendirmeye sevk ediyor. Biz de Türkiye olarak bu çerçevede yeni bir enerji mimarisi oluşturmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. “Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır” Enerjinin her alanında bütüncül ve kapsamlı yeni stratejiler ve politikalar geliştirerek Türkiye’deki enerji dönüşümünü gerçekleştirmeye gayret ettiklerini söyleyen Bakan Bayraktar, “Burada enerji dönüşümümüzün başarıya ulaşmasında üç temel önceliğimizin olduğunu belirtmek istiyorum. Bunlardan birincisi, artan enerji talebi karşısında vatandaşlarımıza, sanayicilerimize, tüm tüketicilerimize kaliteli, ucuz, kesintisiz enerji temin etmek yani arz güvenliğini sağlamak. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin enerji ihtiyacı üç katına çıktı, bunun içerisinde elektrik ihtiyacımız var, doğal gaz ihtiyacımız var, petrol ve petrol ürünleri ihtiyacımız var. Elektrik talebimizin 2035 yılına kadar en az yüzde 50 oranında artacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla artan talep karşısında arz güvenliğini sağlamak için gereken yatırımları en hızlı şekilde devreye almamız gerekiyor. İkinci konu, enerjide dışa bağımlılığımızı düşürmek. Enerji arzımızda ithal kaynaklara ait pay, şu an yaklaşık yüzde 70 düzeyinde. Her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. Hedefimiz bu ithalatı düşürerek ekonomimizin üzerindeki yükü hafifletmek ve nihai olarak Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır” diye ifade etti. “Hedefimiz Avrupa’da ilk 3’e girmek” Bu çerçevede yenilenebilir kaynaklar başta olmak üzere tüm yerli kaynakları çevreyle uyumlu bir şekilde ekonomiye kazandırmanın gayreti içinde olduklarını belirten Bakan Bayraktar, sözlerine şunları da ekledi: “Üçüncü husus, Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu ‘2053 net sıfır emisyon’ hedefi doğrultusunda küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele. 30 yıldan az bir sürede ekonomimizi karbon nötr bir ekonomi yapacağız. İşte bizim bu üç temel önceliğimizin; yani arz güvenliğinin sağlanmasının, dışa bağımlılığın azaltılmasının ve iklim değişikliğiyle mücadelenin merkezinde yenilenebilir enerji yer alıyor. Yenilenebilir enerji, adeta her derde deva. Yenilenebilir enerji yatırımlarına yoğunlaşarak, Artan talebi karşılayıp, dışa bağımlılığı azaltarak, Karbonsuz üretim ile net sıfır emisyon hedefine katkı sağlıyoruz. Türkiye olarak son 15 yılda yenilenebilir enerji alanında ülke olarak adeta sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Rüzgâr ve güneşte neredeyse sıfır olan kurulu gücümüzü, 33 bin megavatın üzerine çıkarttık. Sadece güneşte Mayıs 2013 te , bundan 11 yıl önce 91 KW lık ilk tesisimizle bu yolda hamdolsun bugün yaklaşık 20 bin megavatlık bir kurulu güce eriştik. Bu sayede yine bugün itibariyle rüzgâr ve güneşten ürettiğimiz elektrik, ülkemizdeki tüm hanelerin yıllık elektrik ihtiyacını karşılar hale geldi. Rüzgar ve güneşle birlikte tüm Yenilenebilir enerjinin, mevcut kurulu gücümüz içindeki payını yüzde 60’a ulaştırdık. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı verilerine göre, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa’da ilk 5’teyiz, Dünyada ise 11’inci sırada yer alıyoruz. bu yıl hedefimiz Avrupa’da ilk 3’e, dünyada da ilk 9 ülke arasına girmek.” “Yeka yarışmalarını da bu yıl sonunda yapmayı hedefliyoruz” Gelecek vizyon olan ‘Yenilenebilir Enerji 2035’ yol haritasını, ekim ayında kamuoyuna duyurduğunu ifade eden Bakan Bayraktar, “Cumhurbaşkanımız da COP 29 da Bakü’de tüm dünyaya ilan ettiler. Bu çerçevede Önümüzdeki 10 yılda rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü 4 katına çıkaracağız. Yaklaşık 80 milyar dolarlık yeni yatırımla 120 bin megavatlık bir kurulu güce ulaşacağız. Geçtiğimiz yıl yani 2024 yılında bir rekor kırarak 6 bin 200 megavatlık yeni rüzgar ve güneş kapasitesini devreye aldık. 2035’in sonuna kadar bu 120 bin megavatlık hedefe gitmek için her yıl 7-8 bin megavatlık ilave kapasite hedefimiz var. Bu amaç doğrultusunda yeni bir YEKA ihale modeli geliştirdik. Bu modelle 2035 yılına kadar her yıl en az 2 bin megavatlık YEKA yarışması yapacağız. 2024 yılı için YEKA RES ve YEKA GES yarışmaları, bu yıl Ocak ve Şubat aylarında tamamlanacak. 2025 RES ve GES Yeka yarışmalarını da bu yıl sonunda yapmayı hedefliyoruz” cümlelerine yer verdi. “Politikalarla daha güvenli bir yatırım ortamı oluşturmaya gayret ediyoruz” ‘Enerji politikalarımızı bilhassa yenilenebilir enerji politikalarımızı oluştururken şuna dikkat ettik’ diye konuşan Bakan Bayraktar şu sözlere yer verdi: “Ülkemizi bir bağımlılıktan yani ithal yakıttan kurtarıp başka bir bağımlılığa teslim etmeyeceğiz dedik. Doğal gaz ve kömür ithalatımızı düşürürken yenilenebilir enerji ekipmanlarında yani güneş panellerinde, rüzgar türbinlerinde hülasa yenilenebilir enerji teknolojilerinde ülkemizi dışa bağımlı hale getirmemeliyiz dedik. Milli enerji ve maden politikamızın en önemli sacayaklarından biri yerlileştirme ve en önemli modellerinden biri YEKA dediğimiz Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları projeleriydi. Bugün dünyada panel üretiminin yüzde 75’i, hücre üretiminin yüzde 85’i, wafer üretiminin de Yüzde 97’si tek bir ülkede gerçekleşiyor. Bu nedenle biz yerli sanayimizi teşvik amacıyla YEKA yarışmalarında RES’lerde kullanılacak olan türbinlerin asgari 55 puanlık yerlilik şartını, GES’lerde kullanılacak olan panellerde de asgari yüzde 75 yerlilik oranını sürdürmeye devam edeceğiz. Ortaya koyduğumuz uzun dönemli, ölçek ekonomisine sahip ve öngörülebilir. Politikalarla daha güvenli bir yatırım ortamı oluşturmaya gayret ediyoruz. Jeopolitik konumuyla, nitelikli insan gücü ve yenilikçi ekosistemiyle, Türkiye büyüyen potansiyeli yüksek bir pazardır. Ülkemize yatırımı güçlü sanayi politikalarımız ve teşvik programlarımız ile de daha da cazip hale getiriyoruz.” “26 milyar liralık yerli katkı bedeli ödedik” Bakan Bayraktar, “Milli Enerji ve Maden Politikamızın en önemli unsurlarından biri olan yenilenebilir enerji kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması noktasında YEKDEM ve YEKA süreçlerimiz ve sanayicilerimiz başta olmak üzere kendi öz tüketimlerini karşılamak isteyen tüketicilerimiz için geliştirdiğimiz çatı ve 5-1/h gibi uygulamalarla kapasite tahsisleri gerçekleştirirken aynı zamanda yerli ekipman üretimini de destekliyoruz. 2014 yılında sektörde sadece 27 tane imalatçı varken 11 yıllık süre içerisinde bu imalatçı sayısı yaklaşık 500’e çıktı. Bu sayede ana ekipman imalatçıları ve alt tedarikçilerle birlikte 50 bin kişiye yeşil istihdam imkânı sağladık. Güneş santrallerinde kullanılan akşamlarda yüzde 75, rüzgâr santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörde yüzde 70’in üzerinde yerlilik seviyelerine ulaştık. Bu alanda gidecek daha çok yolumuz, yapacak çok işimiz var. 2024 sonu itibarıyla yenilenebilir enerji santrallerine yaklaşık olarak toplamda 26 milyar liralık yerli katkı bedeli ödedik. Bu destekler sayesinde GES için; taşıyıcı yapı, kablolar, hücre, cam, çerçeve, kablo bağlantı kutusu ve fotovoltaik modüllerini yerli imkanlarla üretmeye başladık. RES için; biraz önce ifade ettiğim gibi, jeneratör, kanat, kule ve kule bağlantı elemanları ülkemizde üretilebilir hale geldi” dedi. “Rüzgar ve güneş izin süreçlerindeki değişikliklerle ilgili hazırlıklar tamam” 2035 hedefine ulaşmak için iletim ve dağıtım altyapısının güçlendirilmesi konusunda ciddi yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Bakan Bayraktar, “Güneş ve rüzgar kapasitesinin teknik olarak yönetilebilmesi ve elektriğin üretim noktalarından tüketim noktalarına sorunsuz taşınabilmesi için esnekliği yüksek iletim ve dağıtım şebekelerine sahip olmak gerekiyor. Bu sebeple ‘Yenilenebilir Enerji 2035’ yol haritamızda iletim ve dağıtım altyapısına özel bir bölüm ayırdık. 2035 yılına kadar yaklaşık 15 bin km uzunluğunda 40 GW kapasiteli HVDC hatları inşa etmeyi hedefliyoruz. İletim seviyesinde Yapacağımız ilave AC ve HVDC hatların ‘yeni yeşil şebekenin’ toplam yatırım tutarı yaklaşık 28 milyar dolar olacak. Ülkemizi katma değerli üretimle büyüyen, istihdamı, ihracatı her geçen gün artan güçlü bir ekonomi haline getirmek en büyük hedefimiz. Burada en büyük itici gücümüz, müteşebbislerimiz, üreten Türkiye’nin kıymetli sanayicileri. Sanayicilerimizin enerji maliyetlerine destek olmak, sınırda karbon düzenleme mekanizması gibi ihracatımızı doğrudan etkileyecek gelişmelere sanayicilerimizi hazırlamak için öz tüketim esaslı yenilenebilir enerji kapasite tahsisi yapıyoruz. Bugün itibariyle , çoğunluğu sanayi tüketicileri olmak üzere yatırımcılarımızın elinde toplamda yaklaşık 23 bin 500 megavatlık bir kapasite bulunuyor. Bu kapasitenin en hızlı şekilde devreye alınmasını istiyoruz. Elbette yatırımcıların karşı karşıya olduğu sıkıntıların da farkındayız. 48 ayı bulan izin süreçlerini yeni dönemde 18 aya düşürmek istiyoruz. Rüzgar ve güneş izin süreçlerinde Reform niteliğinde olacak değişikliklerle ilgili tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Konuyu bir an önce Meclis’imizin gündemine getirerek yasalaştırmak ve bu alandaki düzenlemeleri sadeleştirmek istiyoruz. İzin süreçlerinin kısalmasıyla birlikte tahsis ettiğimiz ve edeceğimiz kapasiteleri çok daha hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz. Ayrıca Gerçekleşme ihtimali olmayan projeleri de çok daha kısa bir süre içinde sistemden çıkararak ilgili kapasiteleri tekrar tahsis imkanına kavuşacağız” sözlerine yer verdi. “Cari açığımızı azaltmış olacağız” Bu tesiste 600 megavat kapasiteli ilk panel üretiminin 2023 yılında faaliyete geçtiğini dile getiren Bakan Bayraktar, “Yatırımın ikinci fazı olan 800 megavat kapasiteli hücre üretim tesisi de geçtiğimiz ağustos ayında üretime başladı. Bugün, biz ikinci faz yatırım olan hücre üretim tesisinin resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu sayede, güneş paneli üretiminde neredeyse tamamı ithal olarak temin edilen güneş hücreleri yerlileştirilmiş olacak. Bu alandaki dışa bağımlılığımızı ve dolayısıyla cari açığımızı azaltmış olacağız. Bu yeni yatırımın İzmir’imize, ekonomimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi. “Türkiye, OECD ülkeleri arasında sanayi üretimi artışında 1. sırada” Türkiye’nin, siyasi istikrarın getirdiği ekonomik istikrarla kalkınma yolculuğunda emin adımlarla yürüdüğüne dikkat çeken Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır, “Türkiye Yüzyılı’na adım atarken, son 22 yılda Türk sanayiinin öncülüğünde ihracatını 36 milyar dolardan, 262 milyar dolara çıkartan, OECD ülkeleri arasında sanayi üretimi artışında 1. sırada yer alan, Çin’den sonra Orta Avrupa’ya kadar uzanan kuşakta en fazla ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen bir Türkiye var. Günümüzde ekonomik ve siyasi bağımsızlığın, teknolojideki bağımsızlıkla doğrudan ilişkili olduğunun bilinciyle hareket ederek, kritik teknolojileri geliştiren ve üreten bir Türkiye’nin temellerini atıyoruz” diye konuştu. “Türkiye, güneş paneli üretiminde Avrupa’da lider” ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ hedefleri doğrultusunda, kritik ve stratejik sektörlerde teknoloji kabiliyetlerini güçlendirecek atılımları gerçekleştirdiklerinden bahseden Bakan Kacır, şunları kaydetti: “Son yıllarda küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar, ülkelerin enerjide tam bağımsızlık ve kaynak çeşitliliği arayışını kaçınılmaz hale getiriyor. Ayrıca, iklim değişikliğinin tetikleyicisi fosil yakıtların neden olduğu karbon salınımındaki artış da yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi hızlandırıyor. Başta yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere, alternatif enerji kaynaklarının kullanımını ülkemizde yaygınlaştırma, bu alanlarda teknoloji geliştirme ve üretim kabiliyetlerimizi güçlendirmeyi Türkiye Yüzyılı’nda müreffeh bir ülke inşa etmenin anahtarı olarak görüyoruz. Güneş enerjisinin, ülkemizin enerji tedarikinde yerli imkan ve kabiliyetlerle değerlendirilebilmesini sağlayan üretim altyapımız özel bir vurguyu hak ediyor. Türkiye olarak özellikle son yıllarda, güneş paneli üretiminde büyük bir atılım gerçekleştirerek Avrupa’da lider konuma geldik. Dünyada ise dördüncü sıraya eriştik.” “160,6 milyar sabit yatırım gerçekleşti” Türkiye’nin güneş paneli üretiminde, ingottan panele kadar değer zincirinin tüm halkalarında üretim yetkinliğine sahip olduğunun altını çizen Bakan Kacır, “Bu başarı kendiliğinden olmadı. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM), yenilenebilir enerji yatırımlarını ekonomik açıdan uygulanabilir hale getirdi. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) modeli ise enerji teknolojilerinde yerlileşmeyi teşvik etti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak teşvik ve destek mekanizmalarımızla, ülkemizin güneş enerjisi sanayisinin, araştırma ve inovasyon ekosistemimizle güçlü bir sinerji içinde büyümesini sağlıyoruz. Teşviklerimizle 2012’den bu yana 5 bin 284 Güneş Enerji Santrali (GES) yatırımı tamamlandı. 160,6 milyar sabit yatırım gerçekleşti. 7 bin 255 istihdam sağladık. Bazı vizyon yoksunları, güneş enerjisi santrallerini çöp olarak nitelerken biz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’yi yenilenebilir enerji yatırımlarıyla 2053 karbon nötr hedeflerimize ulaştırmada ve yine bu alanda yerli ve milli teknolojilerle milli teknoloji hamlesine katkı sunmada kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Artık su akar Türk bakar dönemi bitti. Akan sudan doğan güneşten, esen yelden kendi enerjisini kendi teknolojisi ile üreten bir Türkiye var. Türkiye’nin güneş paneli üretim kapasitesi elde etmesini hedefledik” diye belirtti. 347 bilim insanı ve genç ile toplam 5,8 milyar lira destek Güneş paneli imalatı için 2012’den bu yana toplam yatırım tutarı 71 milyar liraya ulaşan 135 yatırım için teşvik belgesi düzenlediklerini de söyleyen Bakan Kacır, son 22 yılda TÜBİTAK eliyle güneş enerjisi alanında 683 projeye, bin 347 bilim insanı ve genç ile toplam 5,8 Milyar lira destek verdiklerini ifade etti. Sözlerini sürdüren Bakan Kacır, “Ülkemizin Ar-Ge altyapısını güçlendirmek amacıyla kurulan ODTÜ Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni, ulusal araştırma merkezlerimiz arasına dâhil ettik. Merkezimiz bünyesinde, fotovaltaik teknolojileri, modül teknolojileri, güç elektroniği, şebeke ve sistem entegrasyonu başta olmak üzere güneşten enerji üretimi ile Ar-Ge başlıklarında yürütülen projeleri destekliyoruz. Güneş enerjisi sanayimizin son yıllarda kat ettiği muazzam mesafe, panel üretimine kıyasla daha Ar-Ge yoğun basamaklarını oluşturan ingot, wafer ve hücre aşamalarında üretim ve teknoloji geliştirme kabiliyetlerimizi güçlendirmek için bize büyük cesaret veriyor” açıklamalarına yer verdi. “Yeni güneş yatırımlarının kapasitesi 650 GW’a yakın” Aynı zamanda, üretim sürecinin tüm aşamalarında güneş enerjisi sanayisinin kabiliyetlerini geliştirmesi, sektörün rekabetçiliği ve enerji arz güvenliğinin sağlanması adına stratejik bir ihtiyacı da ifade ettiğini vurgulayan Kacır, “Önümüzdeki büyük fırsat penceresi de mevcut. Entegre yatırımların hayata geçirilmesini mümkün kılacak büyük bir pazara sahibiz. Avrupa ve ABD’de 2030 yılına kadar gerçekleştirilecek yeni güneş santrali yatırımlarının kapasitesi 650 GW’a yakın. Mevcut üretim altyapımızı katma değerli üretimi odağa alan yatırımlarla beslemek; küresel güneş paneli pazarında ülkemizin etkin bir oyuncu olması için kilit rol oynuyor. Ülkeler arasında yükselen duvarlar, ticaret ve teknoloji başlıklarında pek çok pazara açılan kapı niteliğindeki Türkiye’miz için yeni yatırımların hayata geçmesini hızlandırma potansiyeli taşıyor” cümlelerini aktardı. ‘Nitelikli ve kapsamlı destek’ vurgusu Son dönemde teşvik politikalarını güncellediklerinden de bahseden Kacır, “Yüksek teknoloji yatırımlarını önceleyen ve kapsamlı destekleri devreye alan bir yapıya kavuşturduk. Güneş santrallerinin kurulumuna ilişkin teşviklerimizi Türkiye’de üretilen güneş hücresi kullanımına yönlendirdik. Bir yandan da güneş hücresi üretim kapasitemizi artırmak üzere, teşviklerimizle ingot dilimleme aşaması veya öncesindeki bir aşamadan başlayarak gerçekleştirilecek toplam 6,5GW / yıl kapasiteye sahip 4 yatırımın önünü açtık. Güneş hücresi üretimi, geçtiğimiz yıl Temmuz ayından Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı teşvik programı HIT-30’un ilk çağrı başlıkları arasında da yer alıyor. Çağrımız doğrultusunda güneş hücresi üretimine ingot dilimleme aşamasından başlayan yıllık asgari 5GW üretim kapasiteli yatırımlara nitelikli ve kapsamlı destekler sunuyoruz” şeklinde ifade etti. “İzmir’imize de hak ettiği kıymeti veriyoruz” Smart Güneş Teknolojileri’nin, ingottan panele kadar tüm üretim süreçlerini kapsayan, yıllık 2 GW kapasiteye sahip güneş paneli yatırım planını hayata geçireceğini kendilerine bildirmiş olduğunu söyleyen Kacır, “Cumhurbaşkanımızın kararıyla, proje bazlı yatırım teşviki sunduğumuz, ülkemizin üretim ve ihracat gücüne önemli katkı sağlayacak bu yatırımın ilk fazında firma; 2023 yılı mart ayında 1,2 GW/yıl üretim kapasitesine sahip panel üretim tesisini burada devreye aldı. Ardından açılışı için bir arada olduğumuz yıllık 800 MW kapasiteli güneş hücresi yatırımını tamamladı. Bu yatırımı kıymetli kılan bir diğer unsur da devamında gerçekleştirilecek wafer ve ingot yatırımı. Bu yatırım, güneş enerjisi sektörümüzün ingot ihtiyacını karşılamanın ötesinde, teknoloji savaşlarının kritik hâle getirdiği çip üretiminde de ülkemize stratejik bir kabiliyet katacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, müteşebbislerimizi teşvik sistemimizle ve kurduğumuz Ar-Ge ve üretim altyapılarıyla ülke sathında sürdürdüğümüz kalkınma hamlesine ortak etmeye devam edeceğiz. Kamu ve özel sektörün tüm imkanlarını seferber ederek 81 ilimizde yürüttüğümüz kalkınma hamlesinde, İzmir’imize de hak ettiği kıymeti veriyoruz” dedi. “KOBİ’leri KOSGEB eliyle destekliyoruz” Son 22 yılda düzenledikleri 6 bin 754 yatırım teşvik belgesi ile şehirde 990 milyar lira tutarında sabit yatırımın ve 190 bin kişilik istihdamın önünü açtıklarını vurgulayan Kacır, “Sayılarını 10’dan 14’e yükselttiğimiz organize sanayi bölgelerimizde 96 bin ilave istihdam oluşturduk. Şehirlerimizde kalkınmanın ana sac ayağı olan KOBİ’lerimizi KOSGEB eliyle desteklemeyi sürdürüyoruz. İzmir’de, 22 yıl önce KOSGEB desteklerinden yararlanan KOBİ sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, biz bugüne kadar 72 bin 214 KOBİ’ye 8,5 milyar liranın üzerinde destek sağladık” şeklinde belirtti. “İzmir’e yeşil teknolojilere yönelik yeni tesisler kazandıracağız” İzmir’de Ar - Ge ve inovasyonu güçlendirecek adımları kararlılıkla attıklarına dikkat çeken Kacır, şöyle konuştu: “İzmir’e kazandırdığımız 103 Ar - Ge, 26 Tasarım merkezi ve 6 teknoparkta teknoloji geliştirme çalışmaları yürütülüyor. İzmir Kalkınma Ajansımız eliyle şehrimizin yerel potansiyelini harekete geçirecek 665 projeye 5,2 milyar lira destek verdik. Geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edilen ve bölgesel kalkınma politikalarımızın beş yıllık yol haritasını oluşturan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisinde, İzmir’i rekabet gücünü artıracağımız potansiyel bir küresel şehir olarak tanımladık. Ülkemizin 81 ilinin sahip olduğu potansiyelin değerlendirilmesi adına, yakın dönemde devreye alacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programımızla da İzmir’e yeşil teknolojilere yönelik yeni tesisler kazandıracağız. Yüksek teknolojili üretime odaklanarak şehrimize değer katmaya ve İzmir’in büyüme ivmesini artırmaya devam edeceğiz.” “704 kalifiye personel istihdamı sağlanmaktadır” Kendi mühendislikleriyle ürettirdikleri panelin kalitesinden cesaret alarak 2017 yılında ilk panel fabrikasını devreye aldıklarını anlatan Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, “Bugün burada açılışını gerçekleştirdiğimiz tesis, 55 bin metrekarelik kapalı alanda yıllık bin 200 megavat panel üretim kapasitesine sahip olup 2024 yılı temmuz ayında devreye aldığımız 800 megavat hücre üretim hattımız ile enerji sektörüne katma değer sunmaktadır. Yapılan yatırım ile sadece bu çatı altında 704 kalifiye personel istihdamı sağlanmaktadır. Entegre üretim tesisimiz tam kapasiteye ulaştığında 3 bin 100 kişiye istihdam sağlamış olacağız” diye konuştu. “Enerjinin teknolojisini de üretme ve kullanma zorunluluğumuz var” İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bu tesis bizim için önemli. Çünkü artık, müreffeh gelişmiş ülkeler de olduğu gibi ilerlediğimiz bu yolda bizim de diğer gelişmiş ülkeler gibi temiz enerji kullanma zorunluluğumuz var. Sadece temiz enerjiyi kullanmak değil aynı zamanda enerjinin teknolojisini de üretme ve kullanma zorunluluğumuz var. Bu GES, HES, Biyoenerji gibi teknolojilerinin tamamında kendi teknolojimizi kullanmak zorundayız. Hem enerji tabii kaynaklar bakanlığımızın almış olduğu kararlar ve yaptığı uygulamalarla yerli üretimin teşvik edilmesi hem de Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar ve teşviklerle yerli üretimin teşvik edilmesiyle birlikte yatırımda kullandığımız malzemelerin dışarıdan gelmesi, ödeme dengesine çok ciddi katkı sağlıyor. Ayrıca enerji bağımlılığımızı da çok ciddi oranda azaltarak yine ödemeler dengesine ciddi katkılar sağlanmaya devam ediyor. Temiz enerjilerle birlikte gelmez dediğimiz zaman geldi ve Avrupa Birliği regülasyonları nedeniyle artık karbon ayak izi durumu bizim de temiz enerji kullanma konusundaki zorunluluğumuzu artırdı. Aksi taktirde ilave maliyetlere katlanmak durumundayız. Dolayısıyla hem temiz enerji kültürü hem de bu temiz enerjinin teknolojisini üretmemiz gerekliliği artık net bir şekilde ortada. Bunun en güzel timsali de Smart Enerji. Bakanlıklarımızın ve Cumhurbaşkanımızın sayesinde yatırımcılarımızın da gayretiyle, ekibinin gayretiyle bu güzel tesis ortaya çıktı” ifadesine yer verdi. Törene İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ve sektör temsilcileri katılım gösterdi.
17 Ocak 2025 Cuma - 16:58 İzmir’de Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Entegre Üretim Tesisi açıldı İzmir’de Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Entegre Üretim Tesisi açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. Hedefimiz bu ithalatı düşürerek ekonomimizin üzerindeki yükü hafifletmek ve nihai olarak Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır” diye belirtirken, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır ise “Ülkemizin 81 ilinin sahip olduğu potansiyelin değerlendirilmesi adına, yakın dönemde devreye alacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programımızla da İzmir’e yeşil teknolojilere yönelik yeni tesisler kazandıracağız” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır, İzmir temasları kapsamında Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Smart Güneş Enerjisi Teknolojileri Hücre Entegre Üretim Tesisi açılışına katıldı. “Enerji mimarisi oluşturmayı hedefliyoruz” Programda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Dünya, enerjide büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Dijitalleşme, çok büyük fırsatları ve başta siber saldırılar olmak üzere elbette tehditleri de beraberinde getiriyor. Yapay zekâ, büyük veri, her sektörde olduğu gibi enerjide de büyük bir talep artışı ile birlikte dönüşümü zorunlu kılıyor. Dağıtım ve iletim şebekesi işletmeciliğinde geleneksel çözümler yerini çok daha yenilikçi ve farklı alternatiflere bırakıyor. Bunun yanı sıra iklim değişikliği, covid sonrası yaşadığımız tedarik zincirindeki kırılmalar ve küresel ticarette ülkelerin giderek daha korumacı politikalar izlemesi hepimizi meseleye farklı bir anlayış ve yaklaşımla değerlendirmeye sevk ediyor. Biz de Türkiye olarak bu çerçevede yeni bir enerji mimarisi oluşturmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. “Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır” Enerjinin her alanında bütüncül ve kapsamlı yeni stratejiler ve politikalar geliştirerek Türkiye’deki enerji dönüşümünü gerçekleştirmeye gayret ettiklerini söyleyen Bakan Bayraktar, “Burada enerji dönüşümümüzün başarıya ulaşmasında üç temel önceliğimizin olduğunu belirtmek istiyorum. Bunlardan birincisi, artan enerji talebi karşısında vatandaşlarımıza, sanayicilerimize, tüm tüketicilerimize kaliteli, ucuz, kesintisiz enerji temin etmek yani arz güvenliğini sağlamak. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin enerji ihtiyacı üç katına çıktı, bunun içerisinde elektrik ihtiyacımız var, doğal gaz ihtiyacımız var, petrol ve petrol ürünleri ihtiyacımız var. Elektrik talebimizin 2035 yılına kadar en az yüzde 50 oranında artacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla artan talep karşısında arz güvenliğini sağlamak için gereken yatırımları en hızlı şekilde devreye almamız gerekiyor. İkinci konu, enerjide dışa bağımlılığımızı düşürmek. Enerji arzımızda ithal kaynaklara ait pay, şu an yaklaşık yüzde 70 düzeyinde. Her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturamız var. Hedefimiz bu ithalatı düşürerek ekonomimizin üzerindeki yükü hafifletmek ve nihai olarak Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır” diye ifade etti. “Hedefimiz Avrupa’da ilk 3’e girmek” Bu çerçevede yenilenebilir kaynaklar başta olmak üzere tüm yerli kaynakları çevreyle uyumlu bir şekilde ekonomiye kazandırmanın gayreti içinde olduklarını belirten Bakan Bayraktar, sözlerine şunları da ekledi: “Üçüncü husus, Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu ‘2053 net sıfır emisyon’ hedefi doğrultusunda küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele. 30 yıldan az bir sürede ekonomimizi karbon nötr bir ekonomi yapacağız. İşte bizim bu üç temel önceliğimizin; yani arz güvenliğinin sağlanmasının, dışa bağımlılığın azaltılmasının ve iklim değişikliğiyle mücadelenin merkezinde yenilenebilir enerji yer alıyor. Yenilenebilir enerji, adeta her derde deva. Yenilenebilir enerji yatırımlarına yoğunlaşarak, Artan talebi karşılayıp, dışa bağımlılığı azaltarak, Karbonsuz üretim ile net sıfır emisyon hedefine katkı sağlıyoruz. Türkiye olarak son 15 yılda yenilenebilir enerji alanında ülke olarak adeta sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Rüzgâr ve güneşte neredeyse sıfır olan kurulu gücümüzü, 33 bin megavatın üzerine çıkarttık. Sadece güneşte Mayıs 2013 te, bundan 11 yıl önce 91 KW lık ilk tesisimizle bu yolda hamdolsun bugün yaklaşık 20 bin megavatlık bir kurulu güce eriştik. Bu sayede yine bugün itibariyle rüzgâr ve güneşten ürettiğimiz elektrik, ülkemizdeki tüm hanelerin yıllık elektrik ihtiyacını karşılar hale geldi. Rüzgar ve güneşle birlikte tüm Yenilenebilir enerjinin, mevcut kurulu gücümüz içindeki payını yüzde 60’a ulaştırdık. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı verilerine göre, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa’da ilk 5’teyiz, Dünyada ise 11’inci sırada yer alıyoruz. bu yıl hedefimiz Avrupa’da ilk 3’e, dünyada da ilk 9 ülke arasına girmek.” “YEKA yarışmalarını da bu yıl sonunda yapmayı hedefliyoruz” Gelecek vizyon olan ‘Yenilenebilir Enerji 2035’ yol haritasını, ekim ayında kamuoyuna duyurduğunu ifade eden Bakan Bayraktar, “Cumhurbaşkanımız da COP 29 da Bakü’de tüm dünyaya ilan ettiler. Bu çerçevede Önümüzdeki 10 yılda rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü 4 katına çıkaracağız. Yaklaşık 80 milyar dolarlık yeni yatırımla 120 bin megavatlık bir kurulu güce ulaşacağız. Geçtiğimiz yıl yani 2024 yılında bir rekor kırarak 6 bin 200 megavatlık yeni rüzgar ve güneş kapasitesini devreye aldık. 2035’in sonuna kadar bu 120 bin megavatlık hedefe gitmek için her yıl 7-8 bin megavatlık ilave kapasite hedefimiz var. Bu amaç doğrultusunda yeni bir YEKA ihale modeli geliştirdik. Bu modelle 2035 yılına kadar her yıl en az 2 bin megavatlık YEKA yarışması yapacağız. 2024 yılı için YEKA RES ve YEKA GES yarışmaları, bu yıl Ocak ve Şubat aylarında tamamlanacak. 2025 RES ve GES Yeka yarışmalarını da bu yıl sonunda yapmayı hedefliyoruz” cümlelerine yer verdi. “Politikalarla daha güvenli bir yatırım ortamı oluşturmaya gayret ediyoruz” ‘Enerji politikalarımızı bilhassa yenilenebilir enerji politikalarımızı oluştururken şuna dikkat ettik’ diye konuşan Bakan Bayraktar şu sözlere yer verdi: “Ülkemizi bir bağımlılıktan yani ithal yakıttan kurtarıp başka bir bağımlılığa teslim etmeyeceğiz dedik. Doğal gaz ve kömür ithalatımızı düşürürken yenilenebilir enerji ekipmanlarında yani güneş panellerinde, rüzgar türbinlerinde hülasa yenilenebilir enerji teknolojilerinde ülkemizi dışa bağımlı hale getirmemeliyiz dedik. Milli enerji ve maden politikamızın en önemli sacayaklarından biri yerlileştirme ve en önemli modellerinden biri YEKA dediğimiz Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları projeleriydi. Bugün dünyada panel üretiminin yüzde 75’i, hücre üretiminin yüzde 85’i, wafer üretiminin de Yüzde 97’si tek bir ülkede gerçekleşiyor. Bu nedenle biz yerli sanayimizi teşvik amacıyla YEKA yarışmalarında RES’lerde kullanılacak olan türbinlerin asgari 55 puanlık yerlilik şartını, GES’lerde kullanılacak olan panellerde de asgari yüzde 75 yerlilik oranını sürdürmeye devam edeceğiz. Ortaya koyduğumuz uzun dönemli, ölçek ekonomisine sahip ve öngörülebilir. Politikalarla daha güvenli bir yatırım ortamı oluşturmaya gayret ediyoruz. Jeopolitik konumuyla, nitelikli insan gücü ve yenilikçi ekosistemiyle, Türkiye büyüyen potansiyeli yüksek bir pazardır. Ülkemize yatırımı güçlü sanayi politikalarımız ve teşvik programlarımız ile de daha da cazip hale getiriyoruz.” “26 milyar liralık yerli katkı bedeli ödedik” Bakan Bayraktar, “Milli Enerji ve Maden Politikamızın en önemli unsurlarından biri olan yenilenebilir enerji kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması noktasında YEKDEM ve YEKA süreçlerimiz ve sanayicilerimiz başta olmak üzere kendi öz tüketimlerini karşılamak isteyen tüketicilerimiz için geliştirdiğimiz çatı ve 5-1/h gibi uygulamalarla kapasite tahsisleri gerçekleştirirken aynı zamanda yerli ekipman üretimini de destekliyoruz. 2014 yılında sektörde sadece 27 tane imalatçı varken 11 yıllık süre içerisinde bu imalatçı sayısı yaklaşık 500’e çıktı. Bu sayede ana ekipman imalatçıları ve alt tedarikçilerle birlikte 50 bin kişiye yeşil istihdam imkânı sağladık. Güneş santrallerinde kullanılan akşamlarda yüzde 75, rüzgâr santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörde yüzde 70’in üzerinde yerlilik seviyelerine ulaştık. Bu alanda gidecek daha çok yolumuz, yapacak çok işimiz var. 2024 sonu itibarıyla yenilenebilir enerji santrallerine yaklaşık olarak toplamda 26 milyar liralık yerli katkı bedeli ödedik. Bu destekler sayesinde GES için; taşıyıcı yapı, kablolar, hücre, cam, çerçeve, kablo bağlantı kutusu ve fotovoltaik modüllerini yerli imkanlarla üretmeye başladık. RES için; biraz önce ifade ettiğim gibi, jeneratör, kanat, kule ve kule bağlantı elemanları ülkemizde üretilebilir hale geldi” dedi. “Rüzgar ve güneş izin süreçlerindeki değişikliklerle ilgili hazırlıklar tamam” 2035 hedefine ulaşmak için iletim ve dağıtım altyapısının güçlendirilmesi konusunda ciddi yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Bakan Bayraktar, “Güneş ve rüzgar kapasitesinin teknik olarak yönetilebilmesi ve elektriğin üretim noktalarından tüketim noktalarına sorunsuz taşınabilmesi için esnekliği yüksek iletim ve dağıtım şebekelerine sahip olmak gerekiyor. Bu sebeple ‘Yenilenebilir Enerji 2035’ yol haritamızda iletim ve dağıtım altyapısına özel bir bölüm ayırdık. 2035 yılına kadar yaklaşık 15 bin km uzunluğunda 40 GW kapasiteli HVDC hatları inşa etmeyi hedefliyoruz. İletim seviyesinde Yapacağımız ilave AC ve HVDC hatların ‘yeni yeşil şebekenin’ toplam yatırım tutarı yaklaşık 28 milyar dolar olacak. Ülkemizi katma değerli üretimle büyüyen, istihdamı, ihracatı her geçen gün artan güçlü bir ekonomi haline getirmek en büyük hedefimiz. Burada en büyük itici gücümüz, müteşebbislerimiz, üreten Türkiye’nin kıymetli sanayicileri. Sanayicilerimizin enerji maliyetlerine destek olmak, sınırda karbon düzenleme mekanizması gibi ihracatımızı doğrudan etkileyecek gelişmelere sanayicilerimizi hazırlamak için öz tüketim esaslı yenilenebilir enerji kapasite tahsisi yapıyoruz. Bugün itibariyle , çoğunluğu sanayi tüketicileri olmak üzere yatırımcılarımızın elinde toplamda yaklaşık 23 bin 500 megavatlık bir kapasite bulunuyor. Bu kapasitenin en hızlı şekilde devreye alınmasını istiyoruz. Elbette yatırımcıların karşı karşıya olduğu sıkıntıların da farkındayız. 48 ayı bulan izin süreçlerini yeni dönemde 18 aya düşürmek istiyoruz. Rüzgar ve güneş izin süreçlerinde Reform niteliğinde olacak değişikliklerle ilgili tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Konuyu bir an önce Meclis’imizin gündemine getirerek yasalaştırmak ve bu alandaki düzenlemeleri sadeleştirmek istiyoruz. İzin süreçlerinin kısalmasıyla birlikte tahsis ettiğimiz ve edeceğimiz kapasiteleri çok daha hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz. Ayrıca Gerçekleşme ihtimali olmayan projeleri de çok daha kısa bir süre içinde sistemden çıkararak ilgili kapasiteleri tekrar tahsis imkanına kavuşacağız” sözlerine yer verdi. “Cari açığımızı azaltmış olacağız” Bu tesiste 600 megavat kapasiteli ilk panel üretiminin 2023 yılında faaliyete geçtiğini dile getiren Bakan Bayraktar, “Yatırımın ikinci fazı olan 800 megavat kapasiteli hücre üretim tesisi de geçtiğimiz ağustos ayında üretime başladı. Bugün, biz ikinci faz yatırım olan hücre üretim tesisinin resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu sayede, güneş paneli üretiminde neredeyse tamamı ithal olarak temin edilen güneş hücreleri yerlileştirilmiş olacak. Bu alandaki dışa bağımlılığımızı ve dolayısıyla cari açığımızı azaltmış olacağız. Bu yeni yatırımın İzmir’imize, ekonomimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi. “Türkiye, OECD ülkeleri arasında sanayi üretimi artışında 1. sırada” Türkiye’nin, siyasi istikrarın getirdiği ekonomik istikrarla kalkınma yolculuğunda emin adımlarla yürüdüğüne dikkat çeken Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır, “Türkiye Yüzyılı’na adım atarken, son 22 yılda Türk sanayiinin öncülüğünde ihracatını 36 milyar dolardan, 262 milyar dolara çıkartan, OECD ülkeleri arasında sanayi üretimi artışında 1. sırada yer alan, Çin’den sonra Orta Avrupa’ya kadar uzanan kuşakta en fazla ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen bir Türkiye var. Günümüzde ekonomik ve siyasi bağımsızlığın, teknolojideki bağımsızlıkla doğrudan ilişkili olduğunun bilinciyle hareket ederek, kritik teknolojileri geliştiren ve üreten bir Türkiye’nin temellerini atıyoruz” diye konuştu. “Türkiye, güneş paneli üretiminde Avrupa’da lider” ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ hedefleri doğrultusunda, kritik ve stratejik sektörlerde teknoloji kabiliyetlerini güçlendirecek atılımları gerçekleştirdiklerinden bahseden Bakan Kacır, şunları kaydetti: “Son yıllarda küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar, ülkelerin enerjide tam bağımsızlık ve kaynak çeşitliliği arayışını kaçınılmaz hale getiriyor. Ayrıca, iklim değişikliğinin tetikleyicisi fosil yakıtların neden olduğu karbon salınımındaki artış da yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi hızlandırıyor. Başta yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere, alternatif enerji kaynaklarının kullanımını ülkemizde yaygınlaştırma, bu alanlarda teknoloji geliştirme ve üretim kabiliyetlerimizi güçlendirmeyi Türkiye Yüzyılı’nda müreffeh bir ülke inşa etmenin anahtarı olarak görüyoruz. Güneş enerjisinin, ülkemizin enerji tedarikinde yerli imkan ve kabiliyetlerle değerlendirilebilmesini sağlayan üretim altyapımız özel bir vurguyu hak ediyor. Türkiye olarak özellikle son yıllarda, güneş paneli üretiminde büyük bir atılım gerçekleştirerek Avrupa’da lider konuma geldik. Dünyada ise dördüncü sıraya eriştik.” “160,6 milyar sabit yatırım gerçekleşti” Türkiye’nin güneş paneli üretiminde, ingottan panele kadar değer zincirinin tüm halkalarında üretim yetkinliğine sahip olduğunun altını çizen Bakan Kacır, “Bu başarı kendiliğinden olmadı. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM), yenilenebilir enerji yatırımlarını ekonomik açıdan uygulanabilir hale getirdi. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) modeli ise enerji teknolojilerinde yerlileşmeyi teşvik etti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak teşvik ve destek mekanizmalarımızla, ülkemizin güneş enerjisi sanayisinin, araştırma ve inovasyon ekosistemimizle güçlü bir sinerji içinde büyümesini sağlıyoruz. Teşviklerimizle 2012’den bu yana 5 bin 284 Güneş Enerji Santrali (GES) yatırımı tamamlandı. 160,6 milyar sabit yatırım gerçekleşti. 7 bin 255 istihdam sağladık. Bazı vizyon yoksunları, güneş enerjisi santrallerini çöp olarak nitelerken biz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’yi yenilenebilir enerji yatırımlarıyla 2053 karbon nötr hedeflerimize ulaştırmada ve yine bu alanda yerli ve milli teknolojilerle milli teknoloji hamlesine katkı sunmada kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Artık su akar Türk bakar dönemi bitti. Akan sudan doğan güneşten, esen yelden kendi enerjisini kendi teknolojisi ile üreten bir Türkiye var. Türkiye’nin güneş paneli üretim kapasitesi elde etmesini hedefledik” diye belirtti. 347 bilim insanı ve genç ile toplam 5,8 milyar lira destek Güneş paneli imalatı için 2012’den bu yana toplam yatırım tutarı 71 milyar liraya ulaşan 135 yatırım için teşvik belgesi düzenlediklerini de söyleyen Bakan Kacır, son 22 yılda TÜBİTAK eliyle güneş enerjisi alanında 683 projeye, bin 347 bilim insanı ve genç ile toplam 5,8 Milyar lira destek verdiklerini ifade etti. Sözlerini sürdüren Bakan Kacır, “Ülkemizin Ar-Ge altyapısını güçlendirmek amacıyla kurulan ODTÜ Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni, ulusal araştırma merkezlerimiz arasına dâhil ettik. Merkezimiz bünyesinde, fotovaltaik teknolojileri, modül teknolojileri, güç elektroniği, şebeke ve sistem entegrasyonu başta olmak üzere güneşten enerji üretimi ile Ar-Ge başlıklarında yürütülen projeleri destekliyoruz. Güneş enerjisi sanayimizin son yıllarda kat ettiği muazzam mesafe, panel üretimine kıyasla daha Ar-Ge yoğun basamaklarını oluşturan ingot, wafer ve hücre aşamalarında üretim ve teknoloji geliştirme kabiliyetlerimizi güçlendirmek için bize büyük cesaret veriyor” açıklamalarına yer verdi. “Yeni güneş yatırımlarının kapasitesi 650 GW’a yakın” Aynı zamanda, üretim sürecinin tüm aşamalarında güneş enerjisi sanayisinin kabiliyetlerini geliştirmesi, sektörün rekabetçiliği ve enerji arz güvenliğinin sağlanması adına stratejik bir ihtiyacı da ifade ettiğini vurgulayan Kacır, “Önümüzdeki büyük fırsat penceresi de mevcut. Entegre yatırımların hayata geçirilmesini mümkün kılacak büyük bir pazara sahibiz. Avrupa ve ABD’de 2030 yılına kadar gerçekleştirilecek yeni güneş santrali yatırımlarının kapasitesi 650 GW’a yakın. Mevcut üretim altyapımızı katma değerli üretimi odağa alan yatırımlarla beslemek; küresel güneş paneli pazarında ülkemizin etkin bir oyuncu olması için kilit rol oynuyor. Ülkeler arasında yükselen duvarlar, ticaret ve teknoloji başlıklarında pek çok pazara açılan kapı niteliğindeki Türkiye’miz için yeni yatırımların hayata geçmesini hızlandırma potansiyeli taşıyor” cümlelerini aktardı. ‘Nitelikli ve kapsamlı destek’ vurgusu Son dönemde teşvik politikalarını güncellediklerinden de bahseden Kacır, “Yüksek teknoloji yatırımlarını önceleyen ve kapsamlı destekleri devreye alan bir yapıya kavuşturduk. Güneş santrallerinin kurulumuna ilişkin teşviklerimizi Türkiye’de üretilen güneş hücresi kullanımına yönlendirdik. Bir yandan da güneş hücresi üretim kapasitemizi artırmak üzere, teşviklerimizle ingot dilimleme aşaması veya öncesindeki bir aşamadan başlayarak gerçekleştirilecek toplam 6,5GW / yıl kapasiteye sahip 4 yatırımın önünü açtık. Güneş hücresi üretimi, geçtiğimiz yıl Temmuz ayından Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı teşvik programı HIT-30’un ilk çağrı başlıkları arasında da yer alıyor. Çağrımız doğrultusunda güneş hücresi üretimine ingot dilimleme aşamasından başlayan yıllık asgari 5GW üretim kapasiteli yatırımlara nitelikli ve kapsamlı destekler sunuyoruz” şeklinde ifade etti. “İzmir’imize de hak ettiği kıymeti veriyoruz” Smart Güneş Teknolojileri’nin, ingottan panele kadar tüm üretim süreçlerini kapsayan, yıllık 2 GW kapasiteye sahip güneş paneli yatırım planını hayata geçireceğini kendilerine bildirmiş olduğunu söyleyen Kacır, “Cumhurbaşkanımızın kararıyla, proje bazlı yatırım teşviki sunduğumuz, ülkemizin üretim ve ihracat gücüne önemli katkı sağlayacak bu yatırımın ilk fazında firma; 2023 yılı mart ayında 1,2 GW/yıl üretim kapasitesine sahip panel üretim tesisini burada devreye aldı. Ardından açılışı için bir arada olduğumuz yıllık 800 MW kapasiteli güneş hücresi yatırımını tamamladı. Bu yatırımı kıymetli kılan bir diğer unsur da devamında gerçekleştirilecek wafer ve ingot yatırımı. Bu yatırım, güneş enerjisi sektörümüzün ingot ihtiyacını karşılamanın ötesinde, teknoloji savaşlarının kritik hâle getirdiği çip üretiminde de ülkemize stratejik bir kabiliyet katacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, müteşebbislerimizi teşvik sistemimizle ve kurduğumuz Ar-Ge ve üretim altyapılarıyla ülke sathında sürdürdüğümüz kalkınma hamlesine ortak etmeye devam edeceğiz. Kamu ve özel sektörün tüm imkanlarını seferber ederek 81 ilimizde yürüttüğümüz kalkınma hamlesinde, İzmir’imize de hak ettiği kıymeti veriyoruz” dedi. “KOBİ’leri KOSGEB eliyle destekliyoruz” Son 22 yılda düzenledikleri 6 bin 754 yatırım teşvik belgesi ile şehirde 990 milyar lira tutarında sabit yatırımın ve 190 bin kişilik istihdamın önünü açtıklarını vurgulayan Kacır, “Sayılarını 10’dan 14’e yükselttiğimiz organize sanayi bölgelerimizde 96 bin ilave istihdam oluşturduk. Şehirlerimizde kalkınmanın ana sac ayağı olan KOBİ’lerimizi KOSGEB eliyle desteklemeyi sürdürüyoruz. İzmir’de, 22 yıl önce KOSGEB desteklerinden yararlanan KOBİ sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, biz bugüne kadar 72 bin 214 KOBİ’ye 8,5 milyar liranın üzerinde destek sağladık” şeklinde belirtti. “İzmir’e yeşil teknolojilere yönelik yeni tesisler kazandıracağız” İzmir’de Ar - Ge ve inovasyonu güçlendirecek adımları kararlılıkla attıklarına dikkat çeken Kacır, şöyle konuştu: “İzmir’e kazandırdığımız 103 Ar-Ge, 26 Tasarım merkezi ve 6 teknoparkta teknoloji geliştirme çalışmaları yürütülüyor. İzmir Kalkınma Ajansımız eliyle şehrimizin yerel potansiyelini harekete geçirecek 665 projeye 5,2 milyar lira destek verdik. Geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edilen ve bölgesel kalkınma politikalarımızın beş yıllık yol haritasını oluşturan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisinde, İzmir’i rekabet gücünü artıracağımız potansiyel bir küresel şehir olarak tanımladık. Ülkemizin 81 ilinin sahip olduğu potansiyelin değerlendirilmesi adına, yakın dönemde devreye alacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programımızla da İzmir’e yeşil teknolojilere yönelik yeni tesisler kazandıracağız. Yüksek teknolojili üretime odaklanarak şehrimize değer katmaya ve İzmir’in büyüme ivmesini artırmaya devam edeceğiz.” “704 kalifiye personel istihdamı sağlanmaktadır” Kendi mühendislikleriyle ürettirdikleri panelin kalitesinden cesaret alarak 2017 yılında ilk panel fabrikasını devreye aldıklarını anlatan Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, “Bugün burada açılışını gerçekleştirdiğimiz tesis, 55 bin metrekarelik kapalı alanda yıllık bin 200 megavat panel üretim kapasitesine sahip olup 2024 yılı temmuz ayında devreye aldığımız 800 megavat hücre üretim hattımız ile enerji sektörüne katma değer sunmaktadır. Yapılan yatırım ile sadece bu çatı altında 704 kalifiye personel istihdamı sağlanmaktadır. Entegre üretim tesisimiz tam kapasiteye ulaştığında 3 bin 100 kişiye istihdam sağlamış olacağız” diye konuştu. “Enerjinin teknolojisini de üretme ve kullanma zorunluluğumuz var” İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bu tesis bizim için önemli. Çünkü artık, müreffeh gelişmiş ülkeler de olduğu gibi ilerlediğimiz bu yolda bizim de diğer gelişmiş ülkeler gibi temiz enerji kullanma zorunluluğumuz var. Sadece temiz enerjiyi kullanmak değil aynı zamanda enerjinin teknolojisini de üretme ve kullanma zorunluluğumuz var. Bu GES, HES, Biyoenerji gibi teknolojilerinin tamamında kendi teknolojimizi kullanmak zorundayız. Hem enerji tabii kaynaklar bakanlığımızın almış olduğu kararlar ve yaptığı uygulamalarla yerli üretimin teşvik edilmesi hem de Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar ve teşviklerle yerli üretimin teşvik edilmesiyle birlikte yatırımda kullandığımız malzemelerin dışarıdan gelmesi, ödeme dengesine çok ciddi katkı sağlıyor. Ayrıca enerji bağımlılığımızı da çok ciddi oranda azaltarak yine ödemeler dengesine ciddi katkılar sağlanmaya devam ediyor. Temiz enerjilerle birlikte gelmez dediğimiz zaman geldi ve Avrupa Birliği regülasyonları nedeniyle artık karbon ayak izi durumu bizim de temiz enerji kullanma konusundaki zorunluluğumuzu artırdı. Aksi taktirde ilave maliyetlere katlanmak durumundayız. Dolayısıyla hem temiz enerji kültürü hem de bu temiz enerjinin teknolojisini üretmemiz gerekliliği artık net bir şekilde ortada. Bunun en güzel timsali de Smart Enerji. Bakanlıklarımızın ve Cumhurbaşkanımızın sayesinde yatırımcılarımızın da gayretiyle, ekibinin gayretiyle bu güzel tesis ortaya çıktı” ifadesine yer verdi. Törene İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ve sektör temsilcileri katılım gösterdi.
Tanzanya’lı 20 uzman hekime acil sağlık eğitimi
28 Kasım 2024 Perşembe - 09:23 Tanzanya’lı 20 uzman hekime acil sağlık eğitimi Tanzanya Cumhuriyeti’nden gelen 20 uzman hekime 8 günlük afet ve acil sağlık hizmetleri eğitim programının ardından belgeleri törenle takdim edildi. TİKA desteği ile Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü koordinasyonu ve İzmir İl Sağlık Müdürlüğünün ev sahipliğinde hazırlanan Acil Tıp Kapasite Arttırma Programında; Afrika ve İslam coğrafyasının sağlık sistemlerini güçlendirmek ve desteklemek amacıyla gerçekleştirilen eğitim programının kapanışı için tören düzenlendi. İl Sağlık Müdürlüğü Urla Uluslararası Acil Afet Eğitim ve Simülasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen kapanış programına İl Sağlık Müdürü Dr. Öğretim Üyesi M. Burak Öztop, TİKA temsilcisi Mirzet Müezzinoğlu, AB Dış İlişkiler Daire Başkanı Azmi Ekmen, Acil Sağlık Hizmetleri Başkanı Dr. Ali Özbudak, eğitmenler ile Tanzanya Cumhuriyeti’nden eğitim alan uzman hekimler katıldı. İzmir İl Sağlık Müdürü Dr. Öğretim Üyesi M. Burak Öztop yaptığı konuşmasında, Tanzanya’dan gelen misafirleri özellikle İzmir’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 8 günlük yoğun bir programın ardından kısmen Türkiye’nin sağlık gücü ve deneyimi ile ilgili bilgi sahibi olduklarını tahmin ettiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “Hem bölgede hem de dünyada üst düzey sağlık hizmeti sunan bir sistemimiz var. İzmir özelinde de 4,5 milyon insana, 42 bin kamu sağlık çalışanı ile hizmet veriyoruz. Burada edindiğiniz deneyimleri kendi ülkenizde ihtiyacı olanlara sunmanızdan mutluluk duyacağız. Çünkü yaptığımız çalışmanın sonuçlarının iyi olduğunu ümit ediyoruz. Gittiğiniz yerdeki dostlarımıza selamlarımızı iletiyoruz”. Konuşmaların ardından, İlimizde, afet ve acil durumlarda medikal kurtarma hizmetlerine yönelik teorik-uygulamalı eğitim programını başarıyla tamamlayan Tanzanya Cumhuriyeti’nde görevli 20 uzman hekime belgeleri takdim edildi.
Yakalanmamak için dağda yaşayan zehir tacirleri polisten kaçamadı
27 Kasım 2024 Çarşamba - 20:22 Yakalanmamak için dağda yaşayan zehir tacirleri polisten kaçamadı İzmir’in Menemen ilçesinde yakalanmamak için dağlık alanda yaşayan uyuşturucu tacirleri, polis ekipleri tarafından gerçekleştirilen şok baskında yakayı ele verdi. Olayda gözaltına alınan 4 kişiden 2’si tutuklanırken 2 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İzmir Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Aliağa Narkotik Suçlarla Mücadele Büro Amirliği ekipleri, Menemen İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Asayiş Büro Amirliği ekiplerinin desteğiyle, polise yakalanmamak için Menemen ilçesi Asarlık Mahallesi’nde dağlık alanda yaşayan uyuşturucu tacirlerini tespit etti. Şüphelileri yakalamaya yönelik İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde operasyon gerçekleştirildi. Adreste yapılan aramada, uyuşturucu maddelerin yanı sıra 2 ruhsatsız tabanca ve mermiler ele geçirildi. 14 farklı suçtan aranıyordu Operasyon kapsamında, 14 adet farklı suçtan, 11 yıl 3 ay cezası bulunan ve aranan Ö.C. (38), 12 adet farklı suçtan 18 yıl cezası bulunan ve aranan M.C. (24), şüpheli şahıslardan uyuşturucu madde temin etmeye gelen ve yakalanan M.T.(30) ve B.Ç. (28) isimli şahıslar suçüstü yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Ö.C. Ve M.C. çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken M.T. ve B.Ç. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Yakalanmamak için dağda yaşayan zehir tacirleri polisten kaçamadı
27 Kasım 2024 Çarşamba - 20:12 Yakalanmamak için dağda yaşayan zehir tacirleri polisten kaçamadı Polise yakalanmamak için Menemen ilçesi Asarlık Mahallesi’nde dağlık alanda yaşayan uyuşturucu tacirleri, polis ekipleri tarafından gerçekleştirilen şok baskında yakayı ele verdi. Olayda gözaltına alınan 4 kişiden 2’si tutuklanırken 2 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İzmir Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Aliağa Narkotik Suçlarla Mücadele Büro Amirliği ekipleri, Menemen İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Asayiş Büro Amirliği ekiplerinin desteğiyle, polise yakalanmamak için Menemen ilçesi Asarlık Mahallesi’nde dağlık alanda yaşayan uyuşturucu tacirlerini tespit etti. Şüphelileri yakalamaya yönelik İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde operasyon gerçekleştirildi. Adreste yapılan aramada, uyuşturucu maddelerin yanı sıra 2 ruhsatsız tabanca ve mermiler ele geçirildi. 14 farklı suçtan aranıyordu Operasyon kapsamında, 14 adet farklı suçtan, 11 yıl 3 ay cezası bulunan ve aranan Ö.C. (38), 12 adet farklı suçtan 18 yıl cezası bulunan ve aranan M.C. (24), şüpheli şahıslardan uyuşturucu madde temin etmeye gelen ve yakalanan M.T.(30) ve B.Ç. (28) isimli şahıslar suçüstü yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Ö.C. Ve M.C. çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken M.T. ve B.Ç. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Altay, deplasmanda var, evde yok
27 Kasım 2024 Çarşamba - 14:11 Altay, deplasmanda var, evde yok Altay, TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta bu sezon deplasmanda maç kazanmayı başarabilirken, iç sahada ise henüz galibiyet yüzü göremedi. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altay, bu sezon istediği sonuçları alamasa da, iç saha ve dış sahada iki farklı performansa imza atmaya devam ediyor. Şuana kadar evinde oynadığı lig maçlarında 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan siyah-beyazlılar, galibiyetle tanışmayı başaramadı. Deplasmanda ise daha etkili bir oyun sergileyen İzmir ekibi, aldığı galibiyetleri taraftarından uzakta aldı. Bu süreçte 7 dış saha maçına çıkan Altay, 2 galibiyet ile 5 mağlubiyete imza attı. Böylece Altay, 13 hafta geride kalmasına rağmen Alsancak Mustafa Denizli Stadyumu’nda 3 puan alamadı. İzmir ekibi, hafta sonu konuk edeceği İnegölspor’u evinde mağlup ederek bu sezon bir ilki başarmak istiyor. Altay, 10 maç sonra kalesini gole kapattı TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta sezona etkili bir giriş yaparak 1 beraberlik ve 1 galibiyet alan Altay, bu iki maçta da kalesini gole kapatmayı başardı. Daha sonra işler siyah-beyazlıların istediği gibi gitmeyince üst üste başarısız sonuçlar alındı. Uzunca süren mağlubiyet serileri oluşturan siyah-beyazlılar, bu süreçte 9 mağlubiyet ve 1 beraberlik elde etti. Hafta sonu oynanan 1-0’lık Afyonspor galibiyetiyle bu durumu tersine çeviren İzmir ekibi, 10 maç sonra kazanmayı başarırken, 10 maç sonra da kalesini gole kapatmayı başardı.
Başkan Tugay: “Körfez sorunuyla başa çıkacağız”
27 Kasım 2024 Çarşamba - 12:31 Başkan Tugay: “Körfez sorunuyla başa çıkacağız” İzmir Körfezi’nde oluşan kirliliğin önüne geçebilmek amacıyla, ‘Körfez’in Geleceği İzmir’in Geleceği’ sloganıyla başlatılan İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılış toplantısı yapıldı. İzmir’in birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacağını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “İzmir, sorunlarına sahip çıkan ve bilim insanı bakış açısıyla, yönetmeyi ve sorunu çözmesiyle örnek olacaktır. Hiçbir zaman da iyiyi arayışımız sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız” dedi. İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından, İZPA, İZSU ve İZDENİZ işbirliği ile hayata geçirilen İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılış töreni gerçekleştirildi. ‘Körfez’in Geleceği İzmir’in Geleceği’ sloganıyla, İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda yapılan toplantıda, ekolojinin, deniz ulaşımının ve bunların kent yaşamına entegrasonu ile sağlıklı körfeze ulaşma yolunda yapılan çalışmalar ele alındı. “Bize lazım olan dil bilim dilidir” Çalışmanın, şimdiye kadar körfez için yapılan en iyi çalışma olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Bu çalışma başlangıç. Biz, kendi kurumumuzun kapasitesi ile değerlendirmek istedik. Bağlı bulunduğumuz merkezi hükümetin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının olaya çözüm sağlamaya yönelik bakmasını ve yardımcı olmasını bekledik. Bu sorunu siyaset yapma aracına dönüştürdüler. İzmir konusu siyasete malzeme olması gereken bir konu değil. Bugün yapılan bilimsel duyarlılık ile sorunu nedenleri ve ile mevcut haliyle ve gelecekte bize neler getirir düşüncesi ile değerlendirme konusudur. Bunları yabancı konukların huzurunda ifade ederken zorluk çekiyorum ama bize lazım olan dil bilim dilidir. Asla çirkin, iftiralarla dolu, suçlayıcı dil değildir. Çok uzaklardan gelen konuklara rağmen çok yakınımızda olan davet ettiğimiz ancak gelmesi engellenen bilim insanları da var. Başından itibaren sunumları dinledikten sonra benim için tablo daha netleşti. Bazı şeylerin değerlendirilmesinde bir süreklilik içinde olduğumuzu anladım. Bu çalıştaydan sonuç çıkaracaksak, ‘bir kriz yaşadık bununla ilgili çözüm üretince geçecek ve tekrar etmeyecek’ diye düşünmemek lazım. Dünyada birçok şehirden örnekler verildi. Dünyada birçok yerde görülebilen bir sorun olduğunu bilmek lazım” açıklamalarına yer verdi. “İzmir Türkiye’ye örnek olacak” Körfezdeki sorunun nedenlerinin belki tam olarak net olmadığını ifade eden Tugay, şöyle konuştu: “Denizin ekosisteminin bozulmasıyla bağlantıları olduğu açık. Arka planda denizin içeriği ile ilgili değişim mutlaka var. Ama aynı zamanda iklim değişikliğinin de etkisi var. Bir konuşmacı ‘toz fırtınalarının da denize taşınıp alg patlamalarını etkileyebilir’ dedi. Bundan hemen önce yaşanan orman yangınındaki küller ve atıkların da alg patlamalarını tetiklediğini düşünüyorum. Büyük bir orman yangınıydı ve körfezin yanındaydı. Hepimizin soluk alıp vermesini etkiyecek düzeydeydi körfezi de etkilemiş olabilir. Körfezin kirliliğini azaltmak kirliliğin oluşmasını engellemek ve süreci takip etmek için çalışma yapıyoruz ancak sürekli bir izleme sistemi kurmamız gerekiyor. Şu an için alg patlaması, balık ölümü ve koku problemi yok. Şuan hepimizin derdi gelecekte yaşarmayız diye düşünmek. Bu çalıştaydan çıkan veriler ile yol haritası çizeceğiz ve gelecekte deniz ekosistemindeki sorunu doğru yönetmek için elimizden geleni yapacağız. Özellikle bu konu ile ilgili duyarlılığı olan bilgi olan, birikimi olan tüm hocalarımız hiçbir olumsuz etki olmadan bu tuhaf siyasi baskılardan kendilerini sıyırarak bize yardımcı olmaları için davet ediyorum. Burada en önemli dayanağımız ve gücümüz aslında bilgi sahibi olan bilim insanlarımız yapacağız. İzmirlilere şunu demek isterim ki ‘lütfen sürekli moral bozan, suçlamaya çalışan’ insanlara kulaklarınızı kapayın. Körfezi temiz tutarak, bize yardımcı olun. Biz İZBB olarak üzerimize düşeni yapacağız ancak halkımızın desteği bize güç verecektir. İzmir birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacak. Çevre sorunlarına sahip çıkan ve bilim insanı bakış açısı ile yönetmeyi ve sorunu çözmesiyle örnek olacaktır. Çin, Amerika, Norveç’te de olsa bu bilgiye ulaşacağız. Hiçbir zaman da iyiyi arayışımız sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız.” “Sürekli olarak çözüm arayışı içerisindeyiz” İzmir Körfezi’nde kriz başladığından beri genel olarak İzmir’de bu sorunun nasıl çözüleceğine dair sürekli bir çözüm arayışında olduklarını belirten İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konunun çözüme kavuşması için her zaman sahada görev yapıyor. Bizler İZSU Genel Müdürlüğü olarak 24 Ağustos’ta kötü bir tabloyla güne uyandık. Bugün yaşadığımız olaylarda alg görüntüleri aslında Ekim 2023 yılında ortaya çıktı. Bizler 67 noktada TUBİTAK değerler alıyoruz ve Körfez’de izleme yapıyoruz. 2000 yılından bu yana İzmir Körfezi’nde değerler inceleniyor. Körfez suyunun kalitesiyle ilgili farklı bir tartışma var. Burada bazı değerler iyi miydi değil miydi? Tartışmaları sürüyor. Burada değerlere bakarak körfez hakkında karar vermemek gerekiyor. İzmir Körfezi’ndeki tüm kirletici kaynaklar Gediz Nehri, Kentsel Arıtma Tesisleri, Dereler, Gemiler, Limanlar Tersaneler Sanayi kuruluşları. Bu alanların denetimi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait” cümlelerini aktardı. “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ni 15 Nisan’da işletmeye alacağız” Sözlerini sürdüren Erdoğan, “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde hali hazırda bir arıtma tesisinin revizyon çalışması var. Şu an yüzde 95’i tamamlandı. Yılbaşında ise tamamlanacak. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Fazı ise 15 Aralık’ta tamamlanacak. 15 Nisan’da işletmeye alacağız. İzmir’de arıtma tesislerimizi sağlıklı bir şeklide çalıştırmaya devam ediyoruz. Yağmur suyu ayrıştırma projelerimiz var. Özellikle Alsancak ve Bayraklı bölgelerindeki yeni kent merkezinde yaşanan nüfus artışıyla doğru orantılı gerçekleştireceğimiz Lot1, Lot 2, Lot3 projelerimizde kanal at yapısı ve yağmur suyunu ayrıştıracağız. 4 milyar liralık yatırımla gerçekleştireceğimiz projemiz tamamlandığında İzmir Körfezi’ne doğrudan katkı sağlayacak. Öz kaynaklarımızla Bayraklı Sevgi Yolu, Çay Mahallesi, pazar yeri yağmur suyu ayrıştırma projesi devam etmekte. Alsancak Yağmur Suyu Ayrıştırma projelerimizin 6 Aralık’ta ihale süreci bitecek. Buca Yağmursuyu ve Bornova Yağmursuyu Ayrıştırma Projeleri devam ediyor. İzmir Körfezi’nin temizliğini etkileyen ve vatandaşımızın yaşam kalitesini artıracak Çiğli Balatçık Yağmur Suyu Ayrıştırma Projesi’ne de önümüzdeki ay ihaleye çıkacağız. İZSU Genel Müdürlüğü, Mavişehir Peynircioğlu ve Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde ön tarama izni bekliyoruz. Her iki noktada 700 bin metreküple tarama yapacağız. 2025 yılı sonuna kadar İki buçuk milyon metreküp toplam taramam yapacağız. Merkezde 34 deremiz İzmir Körfezi’ne dökülüyor. Tamamı İZSU tarafından temizleniyor. 150 bin tonluk temizleme yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. “9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz” Sirkülasyon ve Navigasyon Kanalı Projesi’ni 2006 yılında Ulaştırma Bakanlığı’yla yapma konusunun karara bağlandığını ancak şuanda projenin yeniden incelenmeye başladığını söyleyen İZSU Genel Müdürü Erdoğan, şöyle devam etti: “Sirkülasyon ve navigasyon kanalı projemiz var. 50 milyon metreküplük malzemenin belli alanlarda çıkarılması gerekiyor. Akış hızının 3 metre saniyelere düştüğü ifade ediliyor. Bununla birlikte yüzde 45’lik bir hızlanma hedefleniyor. 2016’da ÇED onayı aldı ancak hayata geçmiyor. Doğal yaşama adasına buradan çıkan malzemenin basılması gerekiyor ancak bununla ilgili sürecin tekrar incelenmesi istendi bakanlık tarafından. Bu uluslararası krediler ile yapabileceğimiz bir iş. Gerekli izinler tamamlanırsa hızla bunu hayata geçirmek istiyoruz. Çiğli Arıtma Tesisi’ni bitirmek istiyoruz ancak kredimiz hazır ama henüz ön onayı gelmedi. Toplamda 5 milyar 200 milyon TL kredi onayımız var. Kentteki diğer kredileri de eklersek 9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz.” “Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız” Bilim insanlarının sonuç alıcı tartışmalar yürüteceğini ve uygulanabilir, gerçekçi çözümler üreteceğini anlatan İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Can alıcı ihtiyacımız da budur. Çözüme, meşakkatli bir yolun ardından ulaşılacaktır. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Körfez ekolojisi, biyoçeşitliliği sorunlu bir konudur ve vakit geçirilmeden ele alınıp harekete geçirilmelidir. Körfezin durumu ne bugün tek bir sebeple açıklanabilir ne de çözümden sadece yerel yönetimler sorumludur. Kirlilik çok yönlüdür ve yılların birikimi sonucu ortaya çıkmıştır. Gediz Havzası’ndan başlayarak organize sanayi siteleri, tarımsal üretim, tersane ve limanlar, kentsel kirlilik, arıtma kapasitesi, körfez etrafındaki nüfusun hızla artması, körfezin sığ olması gibi etkenler söz konusudur. Çabalarımızın odak noktasında kordon metaforu yer almaktadır. Uzun olacağı bilinen çalışmalar kapsamında akademinin ve kentin tüm paydaşlarıyla uzmanların alanları çerçevesinde ortaklaşmaya, paydaşları sürecin öznesi haline getirmeye gayret edeceğiz” diye konuştu. “Körfezi dirençli hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğu ise şunları kaydetti: “Hem körfez temizliği hem de körfezi dirençli hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ekosistem hakkını tarif etme zamanı geldi. Objesi insan olmayan, kendi varlığı olan bu hakkı hayata geçirebilmek için çabalamamız gerekiyor. Sağlıklı çevre belgesini hazırlıyoruz. Bu belge, sadece körfez ve körfez temizliğinden ibaret olacak. İzmir’in çevre sorunlarına ve kirliliğe yönelik alacağımız bütün tedbirleri, bu kapsamda yansıtacağımız geniş çerçeve olacak. Bu çerçeve içinden de İzmir’in körfezi ve diğer çevre problemleri için oluşturabileceğimiz yol hartalarını hazırlıyoruz. İkinci ufuk 2054 ufku. Bu ufuk içinde de İzmir’in kentinin planlamasını, körfezi ve körfez etrafındaki yapılaşmayı rahatlatacak şekilde yeniden ele almamız gerekiyor. Bu bakış açısı sadece karadan başlamıyor. Denizden başlamamız gerekiyor. Deniz alanlarını planlamamız gerekiyor. Ajandamızın içine denizel alan planlaması, kıyı alanlarını yeniden ele alınması gibi meseleler girecek. Hem kıyı alanlarında körfezi hem de havzaları birlikte düşündüğümüz bir yeni plan anlayışı içinde hareket edeceğiz.” Törene, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Deniz Ekolojisi ve Çevre Bilimleri Laboratuvarı Uzmanı Dr. Isac Yongquan Yuan , Norveç Ocean Therm Baş Teknoloji Yöneticisi, ABD HBS Hydro BioSience Satış Temsilcisi Peter Trigiani ve Arup Avustralya Genel Müdür Yardımcısı ve Entegre Su Kaynakları Lideri Dr. Andrews Watkinson ve ilçe belediye başkanları katıldı.
Altınordulu oyuncuların hedefi galibiyet
27 Kasım 2024 Çarşamba - 11:59 Altınordulu oyuncuların hedefi galibiyet Altınordu’nun başarılı oyuncularından Keni Var Uzun ve Burak Gültekin, kulüp televizyonuna yaptıkları açıklamayla; hafta sonu deplasmanda Adana 01 FK’yı mağlup ederek çıkışlarını sürdürmek istediklerini söylediler. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, 14. hafta mücadelesinde Adana 01 FK ile deplasmanda karşı karşıya gelecek. 30 Kasım Cumartesi günü oynanacak müsabaka saat 14.00’te başlayacak. Karşılaşma öncesinde Altınordulu Keni Var Uzun ve Burak Gültekin, önemli açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz hafta sonu zorlu hava şartlarında 1461 Trabzon’a karşı muhteşem bir galibiyet aldığımızı hatırlatan Burak Gültekin, “Zor şartlarda da olsa kazanmasını bildik ve ligde ikinci sıraya yükseldik. Bu sezon maç maç hedefimize iliyoruz. Artık hafta sonu oynayacağımız maça konsantre olduk” dedi. Akademiden bu sezon A takıma yükselen genç futbolcu, cumartesi günü deplasmanda Adana 01 FK’yı mağlup ederek yolumuza devam etmek istediğimizi söyledi. Keni Var Uzun: “İlk golümü attığım için mutluyum” A takım forması altında bu sezon ilk kez fileleri havalandıran Keni Var Uzun da, “Bu sezon ilk golümü attığım için mutluyum. Bundan sonra atacağım gollerle takıma faydalı olmaya devam edeceğim. Takıma faydalı olabilmek için çok çalışıyorum. Bu sezon yeni bir yapılanma içindeyiz. Takımımıza katılan yeni arkadaşlarımız oldu. Takım içindeki havamız çok güzel. Takım olarak bu sezon Altınordu’yu üst lige çıkarmak istiyoruz. Herkes bu hedefi gerçekleştirmek için çok çalışıyor. Bizleri oynadığımız maçlarda destekleyen taraftarlarımıza teşekkür ederim” diye konuştu.
İğne deliğinden ameliyatla dalağını kaybetmeden sağlığına kavuştu
27 Kasım 2024 Çarşamba - 11:28 İğne deliğinden ameliyatla dalağını kaybetmeden sağlığına kavuştu Karaciğer, dalak ve mideye giden 3’lü atardamar sisteminin tam ortasında büyük bir anevrizma (damar balonlaşması) bulunan Erkut Recehan, İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş tarafından yalnızca 2 milimetrelik delikten yapılan ameliyatla şifa buldu. İzmir’de yaşayan Erkut Recehan, tesadüf eseri karaciğer, dalak ve mideye giden 3’lü atardamar sisteminin tam ortasında büyük bir anevrizma (damar balonlaşması) olduğunu öğrendi. İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş tarafından hastanın bacak atardamarından açılan 2 mm’lik bir delikle mide, dalak ve karaciğer ortak atardamarına girilip ameliyat gerçekleştirildi ve hasta sağlığına kavuştu. Rahatsızlığını tesadüfen öğrendiğini aktaran Erkut Recehan, “Çalıştığım şirketin anlaşmalı olduğu bir sağlık kuruluşuna genel sağlık taraması için kan örneği verdim. Sonuç olarak karaciğer değerlerim yüksek çıktı. Gastroenteroloji bölümüne geldim. Sonrasında karaciğer değerlerim normale dönerken ultrasonda atardamarlarımdan birinde anevrizma (damar balonlaşması) tespit edildi.” dedi. ‘Tespit edilmesi bile şans’ Yaptığı araştırmalar neticesinde Prof. Dr. Ahmet Memiş’i bulduğunu belirten Recehan, “Buna müdahale için çok araştırdım ve girişimsel radyoloji bölümüne tedavi olmak gerektiğini öğrendim. Ancak Medical Point’te bölümün olduğunu bilmiyordum 7-8 farklı profesör ile görüştüm. Yaptığım araştırmalarda bu işin uzmanının, tedavi olduğum gastroenteroloji bölümünün hemen yanında odası olan Prof. Dr. Ahmet Memiş olduğunu öğrendim. Hemen kendisiyle tanıştım. Öğrencisi gibi her şeyi tek tek anlattı ve sonrasında organ feda etmeyeceklerini belirtip ameliyatımı gerçekleştirdi. Ahmet hocam bana organımı tekrar bağışladı ve sağlığıma kavuştum. Herkese tavsiyem yılda bir veya iki kez rutin kontrol yaptırsınlar. Ben öylesine kan verdim ve böyle bir durumla karşılaştım. Hiçbir şeyim yoktu. Tespit edilmesi bile şanstı.” ifadelerini kullandı. ‘Hasta için en iyi tedaviyi uygun gördük’ İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş, zor bir vaka ile karşılaştıklarını ancak hasta konseyinde en doğru kararı aldıklarını belirtti. Memiş, “Karaciğer, dalak ve mideye giden 3’lü atardamar sisteminin tam ortasına yerleşen kompleks ve büyük bir anevrizma vardı. Hastaya hiçbir zarar vermeden, hiçbir organın kaybına sebep olmayacak şekilde operasyonu planlamamız gerekiyordu. Vakayı konseyde görüştük. Sadece anevrizmayı kapatacak, patlamasını engelleyecek bir yöntem seçmekte karar kıldık. Eğer atardamar bağlanırsa dalağı kaybetme ihtimalimiz vardı. Karaciğeri bağlarsak orada da sorun yaşanabilirdi. Hasta çok gençti ve hiçbir organını kaybetmemesi için hasta için en basit bizim için en kompleks tedaviyi uygun gördük.” diye konuştu. ‘Organlara zarar verilmedi’ Ameliyatı çok küçük bir delikten girerek yaptıklarının altını çizen Prof. Dr. Memiş, Hastanın bacak atardamarından açılan sadece 2 mm’lik bir delikle mide, dalak ve karaciğer ortak atardamarına girildi. Anevrizmanın boynuna stent konuldu. Stendin yan deliklerinden girilerek platinden yapılmış çok özel mikro sarmallarla anevrizma içi dolduruldu. Genellikle tek tek uygulanan bu tedavi yöntemi kombine uygulanarak kompleks, zor anevrizmanın tedavisi girişimsel radyolojik olarak sağlanmış oldu. Hasta ameliyattan bir gün sonra taburcu ettik. Organlarına ve dokularına zarar vermeden sağlığına kavuşturduk.” dedi. ‘Hastalar fark edemiyor’ Anevrizmaların hastalar tarafından patlamadan fark edilmesinin çok zor olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ahmet Memiş, “Aort dediğimiz en büyük atardamarda çok sıklıkla gördüğümüz bir şey. Dünyadaki en büyük fizikçi Einstein da anevrizma patlamasından şikayet vermeden başka organların şikayetleriyle teşhis edilebiliyor. Balonlaşmayı öncelikle hissetmek genellikle pek mümkün olmuyor. Genellikle hastalar anevrizma patlayıp kan akmaya başladıktan sonra hastaneye gidiyor. Büyük kanamalara sebep olduğunda acil hastaları tedavi etmek için bizim gibi birçok ekibin bir arada tedavileri yapabildiği, yüksek ihtisas cerrahi hastanelerine ihtiyaç var. Bu türlü hastanelerde en acil durumda bile bu hastaların tedavisini birlikte yapabiliyoruz. Bu hastada da olsaydı karın içine çok fazla miktarda kan akma olurdu ve ölümle sonuçlanabilirdi.” dedi.