Yerel Haberler
İzmir
Bakıma alınan yürüyen merdivenler ekim sonuna hazır 25 Eylül 2024 Çarşamba - 09:30:33 İzmir Büyükşehir Belediyesinin yürüyen merdiven ve asansör kazalarına kalıcı çözüm getirebilmek için büyük çaplı başlattığı bakım seferberliğinde son etaba gelindi. İzmir Metro AŞ bünyesindeki istasyonlarda riskli görülen 50’nin üzerindeki yürüyen merdivenin 20 tanesi yedek parça montajlarının ardından kullanıma açıldı. Parça tedarik sürecindeki gecikmelere rağmen siparişlerin ulaşmaya başladığını ifade eden İzmir Metro AŞ Genel Müdürü Sinan Karakuzu, ekim ayı sonuna kadar metrolardaki tüm yürüyen merdiven ve asansörlerin hizmete açılacağını belirtti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın talimatıyla başlatılan yürüyen merdiven ve asansör bakım çalışmaları, gece gündüz demeden hızla sürdürülüyor. Yürüyen merdiven ve asansör kazalarının bir daha yaşanmaması için daha önce yapılmamış ölçüde, detaylı bakım ve onarım çalışması başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Metro AŞ bünyesinde yer alan istasyonlarda riskli gördüğü yürüyen merdiven ve asansörleri kullanıma kapatmıştı. Gerekli tespitlerin ardından yedek parça temin sürecini başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, parça montajı yapılarak kontrolleri tamamlanan merdivenleri yeniden kullanıma açmaya başladı. “Yedek parçalarımızın geri dönüşleri başladı” Fahrettin Altay Metro İstasyonu’nda yürütülen çalışmaları yerinde inceleyen İzmir Metro AŞ Genel Müdürü Ahmet Sinan Karakuzu, “Üçyol Metro istasyonumuzda yaşanan kötü hadiseden sonra, bünyemizde bulunan 194 yürüyen merdiven ve 84 asansörün hepsine bir anda baktık, kontrol ettik. Bir daha aynı şey yaşanmasın diye tüm önlemlerimizi aldık ve hummalı bir çalışma başlattık. Riskli gördüğümüz 50’nin üzerinde yürüyen merdiven ve 10’a yakın asansörü kapattık. 1 Temmuz tarihinden itibaren gerekli olan tüm yedek malzemenin siparişini verdik. Maalesef bu talep ettiğimiz malzemeler hemen gelemiyor. Bazıları yurt dışı kaynaklı, bazıları üretim kaynaklı 3-4 aylık bir gecikme olabiliyor. Artık yedek parçalarımızın geri dönüşleri başladı. Yedek parçaların montajlarıyla yürüyen merdivenlerimiz peyderpey açılmaya başladı” ifadelerini kullandı. “Ekim ayı sonuna kadar tamamen açacağız” Karakuzu, “İzmir halkının üzülmemesi ve benzer kazaların yaşanmaması için çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz. Bugün itibariyle açtığımız merdiven sayısı 20, diğer 30 merdivende de çalışmalarımız sürüyor ve çalışmalar tamamlandıkça merdivenleri kullanıma açıyoruz. Açılmayan asansörümüz ise sadece 4 tane kaldı. Bunları Ekim ayının 10’undan itibaren açmaya başlayacağız. Bu çalışmaların, üzdüğümüz İzmir halkımızın sabrını çok zorladığını biliyoruz. Ama bundan sonra daha güvenli ve emniyetli bir ulaşım sağlayacağız. Ekim ayının sonuna doğru merdiven ve asansörleri tamamen açacağımızı tüm İzmirlilerimizin bilgisine sunarız. Sahada en az 5 ayrı ekibimiz gece gündüz görev yapıyor. Kalıcı bir çözüm üretmek için yurttaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
25 Eylül 2024 Çarşamba - 09:16 Yeni Renault Rafale, Türkiye pazarına “rüzgâr” gibi giriş yaptı D-SUV segmentinin kurallarını yeniden yazmaya gelen Yeni Renault Rafale, Selçuk Havaalanında başlayan ve Bodrum’a uzanan rotada yapılan lansmanı ile Türkiye pazarına rüzgâr gibi bir giriş yaptı. Sportif ve karakteristik tasarımı, özel olarak tasarlanan iç mekânı, Solarbay teknolojisine sahip cam tavanı ve 200 HP E-Tech tam hibrit motoruyla otomobil severleri kendisine bağlayacak benzersiz bir model olan Yeni Renault Rafale, sürüş zevkini en üst seviyeye çıkarıyor. Araç, lansmana özel 2 milyon 650 bin TL’den başlayan fiyatıyla üst düzey bir sürüş deneyimini kullanıcılarına sunmaya hazırlanıyor. Renault’nun üst düzey SUV Coupe segmentindeki yepyeni modeli Renault Rafale, İzmir Selçuk’tan başlayarak Muğla Bodrum’a uzanan bir rotada gerçekleştirilen lansman ile Türkiye pazarına giriş yaptı. Adını Renault’nun Fransız havacılık endüstrisindeki prestijli geçmişi ve 1934 yılında 445 km/s hıza ulaşan Caudron-Renault Rafale uçağından alan Yeni Renault Rafale, iddialı ve karakteristik tarzı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Araç, Renault’nun yeni tasarım dili olan biçimli çizgileri ve ileri teknolojik özellikleri sonuna kadar taşırken, sunduğu gelişmiş sürüş deneyimiyle kullanım ve seyahat keyfini maksimum seviyeye çıkarıyor. Yeni Renault Rafale, güncel Austral modelinde kendini kanıtlamış olan üstün performans verimlilik oranına sahip 200 HP E-Tech hibrit güç-aktarma sistemi ile D-SUV segmentine damga vuruyor. “Çok sevileceğinden ve en çok tercih edilen SUV modelleri arasına gireceğinden hiç şüphem yok Gerçekleştirilen lansmanın ardından açıklamalarda bulunan MAİS Genel Müdürü Dr. Berk ÇAĞDAŞ, “Yeni Renault Rafale, bizim için SUV ailemizin eksik parçasını tamamlayan oldukça önemli bir model. D-SUV segmenti, Türkiye gibi SUV’yi giderek daha çok seven ve daha çok sahiplenen bir ülke için ilgi çekici bir segment. Yeni Renault Rafale ise gerek üst düzey dizaynı gerekse son teknoloji donanımlarıyla kullanıcılarına benzersiz bir sürüş deneyimi yaşatmak üzere üretilen ve D-SUV segmentinin bir numaralı oyuncusu olmak için pazara giriş yapan benzersiz bir model. Renault’nun ürün gamının en üstünde bulunan, bizim için aynı zamanda bir prestij modeli olan ve OYAK vizyonunun bir sonucu olarak Türkiye’ye etkileyici şekilde giriş yapan Yeni Renault Rafale’in çok sevileceğinden ve en çok tercih edilen SUV modelleri arasına gireceğinden hiç şüphem yok“ dedi. Rafale mavisi ile mavi rotada gerçekleşen rüzgâr gibi bir lansman Aracın Türkiye lansmanı, Ege’nin birbirinden güzel duraklarından oluşan harika bir rotada, üst düzey bir sürüş deneyiminin oluşturulduğu lansman kurgusuyla #rüzgarınakapıl sloganıyla gerçekleştirildi. Özel olarak Rafale dünyasında kurgulanan Selçuk Efes Havaalanında yapılan ürün sunumunun ardından, Caudron-Renault Rafale uçağının havacılık endüstrisindeki geçmişine atıfta bulunan; orijinal renklerinde tasarlanmış ve lansmana özel sadece Hindistan’da üretilebilen ‘Smoke Oil’ mavi duman çıkartan yarış uçağı ile Yeni Renault Rafale’ler pist üzerinde etkileyici bir gösterimle sahneye çıktılar. Rafale’lerin anahtarları da gökyüzünden mavi bayraklar ile dalışa geçen profesyonel paraşüt ekibi tarafından davetlilere teslim edildi. Selçuk Havaalanından başlayan test sürüşü Bafa Gölü etrafından devam ederek; Rafale kurgusuyla baştan sona tekrar dekore edilmiş olan Bodrum Xuma Village’daki Rafale deneyimi ile son buldu. Dış tasarım: Güçlü karaktere sahip SUV coupe Yeni nesil CMF-CD platformu kullanılarak geliştirilen araç, rakiplerinden farklı ve oldukça iddialı bir tasarıma sahip. Hafif yükseltilmiş fastback tarzıyla SUV coupe sınıfında yer alıyor. Belirgin omuz çizgisiyle dinamik ve sportif bir görünüm ortaya koyarken, güçlü ön cephesi ve gövde oranlarıyla güçlü bir izlenim bırakıyor. Renault’nun marka imajında sadık bir duruş sergileyen Rafale’in ön ızgarası, merkezi logonun etrafında 3 boyutlu tasarımla düzenlenen küçük elmaslar barındırıyor. Mavi arka plan, görüş açısına bağlı olarak optik bir illüzyon oluşturuyor. Yeni Renault Rafale, ikisi yeni olmak üzere beş farklı gövde rengiyle sunuluyor. Yeni renkler Saten Sedef Beyaz ve Alpine Mavi’nin yanı sıra; Alev Kırmızı, Yıldız Siyah ve Mineral Gri de diğer renk seçeneklerini oluşturuyor. Üst düzey bir deneyim, üst düzey bir iç mekân Araç, iç mekânda Solarbay otomatik kararan cam tavan ve yeni grafiklere sahip OpenR çift ekranlı konsol ile dikkat çekiyor. Solarbay cam tavanın dokuz segmenti istek üzerine kararıyor ve güneşliğe gerek kalmadan saniyeler içinde güneşten maksimum koruma sağlıyor. Sürücü ve yolcular dört cam tavan opaklık seviyesi arasından seçim yapabiliyor. Solarbay cam tavan, çok katmanlı lamine teknolojisi ile sauna ve buzlanma etkisini de en aza indiriyor. Sürücü kontağı kapatıp aracı terk ettiğinde cam tavan otomatik olarak kararıyor. İlk çalıştırma anında ise son ayarına geri dönüyor. Maksimum görüş ve rahatlık için konumlandırılan OpenR ekran, sürücünün gözlerini yoldan ayırmadan OpenR Link bilgi-eğlence sisteminin keyfini çıkarmasını sağlıyor. Yeni bir grafik arayüzüne sahip olan merkezi ekran ile her MULTI-SENSE ayarı; belirli bir ekran, desen ve renkler ile farklı bir görünüm sunuyor. Yeni Renault Rafale, büyük bir Head-up Display (9,3 inç) ile de donatıldı. Araç hızı, aktif sürüş yardımcıları, hız uyarıları ve navigasyon verileri gibi bilgiler her şartda optimum görüş için doğrudan ön cama yansıtılıyor. Yeni Renault Rafale, sürücüsü kendisine yaklaştığında onu tanıyor. Koltuk sırtlığının üst noktasındaki ışıklı Alpine logosu kalp atışı şeklinde yanıp-sönerek sürücüsü ile aralarındaki yakın bağı ifade ediyor. Aydınlatmanın rengi, MULTI-SENSE ayarlarından tercih edilen seçenekle eşleşiyor. Bu yeni teknoloji dünyada bir ilk olmasıyla öne çıkıyor. Hem önde hem de arkada geniş bir iç hacim sunan araç, seyahat keyfi açısından çıtayı yükseltiyor. 2,74 m aks mesafesine sahip olmakla birlikte, 302 mm ile pazarda öne çıkan genişlikte bir diz mesafesini sağlıyor. Tüm bunların yanında Yeni Renault Rafale, 627 litrelik bagaj hacmi ile uzun seyahatlerin vazgeçilmezi haline geliyor. Arka koltukta bulunan ileri teknolojili kol dayama; iki USB soketi, tabletler ve akıllı telefonlar için saklama alanı ve ekranları rahatça görmek üzere iki katlanabilir destek içeriyor. Bağlantılı, sezgisel ve güvenli Araç, sürüş yardımcılarından (ADAS) pazardaki en sezgisel OpenR Link bilgi-eğlence sistemine kadar CMF-CD platformunun tüm ileri teknoloji özelliklerinden yararlanıyor. Buluta bağlı açık uçlu bir sistem olan OpenR Link, FOTA (firmware over the air) teknolojisini kullanarak önerilen güncellemeleri otomatik olarak entegre ediyor. Ayrıca sistem, örneğin rot ayarı veya klima gibi yeni parçalar hakkında bilgi sağlayabiliyor. Yeni Renault Rafale hem sürücünün hem de yolcuların konforuna katkıda bulunan bir dizi yapay zekâ destekli işleve de sahip. Örneğin sistem bir cam açıksa klimayı kapatmayı veya çok sıcaksa klimayı açmayı öneriyor. Bu proaktif öneriler, her yolculukta listelenen ve analiz edilen rutin prosedürlere dayanıyor. Sürüş, güvenlik ve park olmak üzere üç kategoriye ayrılan 30 adet gelişmiş sürüş destek sistemi (ADAS) ile donatılan Yeni Renault Rafale; bilgi-eğlence ekranının yanı sıra direksiyonun solundaki yeni My Safety Switch düğmesi ile sürücünün tek bir düğmeye dokunarak aynı anda beş ADAS için tercih ettiği ayarları etkinleştirebilmesine imkan tanıyor. Ayrıca, mevcut hız sınırını okuyan ve araç çok hızlı hareket ediyorsa sürücüyü uyaran yeni bir “ISA” veya “Akıllı Hız Yardımcısı” işlevi de içeriyor. Araç tüm bunların yanı sıra daha sakin bir sürüş tarzını teşvik etmek ve kaza riskini azaltmak üzere standart olarak Safety Coach sistemini de içeriyor. Güç-Aktarma sistemleri: Verimliliğin zirvesi Yeni Renault Rafale’in çok modlu bir otomatik şanzımanla birleştirilen 200 HP E-Tech tam hibrit benzinli motoru, yakıt tüketimi (5,0 litre/100 km) ve CO2 emisyonu (107-113 g/km) (WLTP değerleri) açısından kendi sınıfında yeni standartlar belirliyor. 205 Nm tork ve 130 HP (96 kW) güç üreten 3 silindirli 1,2 litre turbo beslemeli benzinli motor ve iki elektromotordan oluşuyor. İçten yanmalı motor, yüzde 41’lik olağanüstü bir verimlilik seviyesini mümkün kılıyor. Ana elektromotor 50 kW (70 HP) güç ve 205 Nm tork sağlıyor. Elektromotorları 2 kWsa / 400 V lityum iyon batarya besliyor. İkincil elektromotor ise motoru çalıştıran ve debriyajsız multimode şanzımanın vites geçişlerini yöneten 25 kW / 50 Nm gücünde bir yüksek gerilimli marş jeneratörü (HSG) olarak çalışıyor. Araç yavaşladığında veya fren yaptığında otomatik olarak devreye giren tamamen elektrikli çalıştırma ve enerji geri kazanım sistemi ile E-Tech tam hibrid güç-aktarma sistemi, aracın şehir kullanımlarının yüzde 80’inde elektrik modunda kalabilmesini sağlıyor. Sürücü ayrıca direksiyon üzerindeki butonları kullanarak dört rejeneratif fren seviyesinden birini seçerek şarj sürecine katkıda bulunabiliyor. Optimum çeviklikle üstün yol tutuş Yeni Renault Rafale’de standart olarak sunulan gelişmiş 4Control dört tekerlekten yönlendirme teknolojisi, çeviklik ve performansta önemli oranda iyileşme sağlıyor. Yakıt tüketimi seviyesi eşdeğer güce sahip içten yanmalı bir motora göre yüzde 40’a kadar daha düşük olan araç; 200 HP E-Tech tam hibrit motor ile 0’dan 100 km/s hıza 8,9 saniyede ulaşırken, 80-120 km/s ara hızlanmasını 5,6 saniyede tamamlıyor. E-Tech teknolojisi, WLTP döngüsünde 5,0 litre/100 km yakıt tüketimi ile pazarın en iyi verimlilik seviyelerinden birini sunuyor. Üstün yakıt verimliliği ve 55 litre yakıt deposu ile uzun yolculuklar için ideal olan toplam bin 100 kilometrenin üzerinde bir menzil sağlıyor. Yolcular, kişiselleştirilebilir MULTI-SENSE ayarları ile zenginleştirilen, şarj kısıtlamaları olmayan gelişmiş sürüş kolaylığının keyfini çıkarıyor. Sürücü; Eco, Sport, Comfort ve MySense olmak üzere sürüş özelliklerini kişiselleştirilebilen dört modlu MULTI-SENSE ayarları (direksiyon sertliği, motor tepkisi ve şasi çevikliği) ile sürüş deneyimine odaklanabiliyor. Yeni Renault Rafale, lansmana özel 2 milyon 650 bin TL’den başlayan fiyatıyla üst düzey bir sürüş deneyimini kullanıcılarına sunmaya hazırlanıyor.
24 Eylül 2024 Salı - 18:19 Cevdet Yılmaz: “2025’in ortalarında enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” İzmir İş Dünyası Buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” dedi. Bir dizi program için İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ikinci durağı İzmir Ticaret Odası (İZTO) oldu. Cevdet Yılmaz, burada İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) iş birliğiyle düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşmasına katıldı. Programda konuşan Cevdet Yılmaz, “OVP’yi yeniledik. Geçen yıl seçimler oldu, siyasi belirsizlikler bitti. OVP ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Politikalarımızı kararlı bir şekilde hayat geçiriyoruz. Güncellediğimiz OVP’de geçen yıldan bugüne birtakım güncellemeler yapıldı. Ana politikamızı 4 başlıkta özetliyorum. Birincisi enflasyonla mücadele, yeniden ülkemizi tek haneli rakamlara düşürmek. 3 yıllık bir perspektif ile tekrar tek haneli rakamlara ulaşmak. Bunun için geçiş, dezenflasyon ve kalıcı fiyat istikrarı olarak 3 dönem belirlemiştik. O dönemleri başarı ile tamamlama sürecindeyiz. İkinci hedef büyüme, enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir ülke olarak büyümeyi belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. Kalkınma sürecini de eş zamanlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz. Üçüncü başlığımız, sosyal refahı arttırma. Geçici iyileştirmeler değil, enflasyonun düştüğü sürdürülebilir büyümenin sağlandığı ortamda kalkıcı refahı arttırmak nihai amacımız. Geçen yıl OVP’yi yaparken Gazze’de insanlık dramı, bir takım gelişmeler yoktu. Kontrol edemediğimiz birçok unsur bu süreçleri etkiliyor. Büyük oranda OVP’nin gerçekleştiğini, hedeflerimizde ilerlemeler sağladığımızı, bazı alanlarda bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim. Birçok hedefimizde geçen yıl ortaya koyduğumuz beklentilerden daha iyi durumdayız” diye konuştu. “Bugün ülkemiz dünyanın 17’nci büyük ekonomisi” Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5.1 büyüdüğünü, 14 yıl boyunca kesintisiz büyümesini devam ettirdiğini dile getiren Yılmaz, “Önemli olan uzun süre yüksek büyümeyi sağlamak. Türkiye bunu başaran ülkelerden biri. 2002 yılında dünyanın 21’inci ekonomisiydi ülkemiz, bugün ülkemiz 17’nci büyük ekonomisi. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre dünyanın 18’inci büyük ekonomisiydi, bugün 11’inci konumunda. Geçen yıl itibariyle milli gelirimiz ilk defa 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştı. Kişi başına gelirimiz 13 bin 243 dolar oldu geçen yıl itibariyle. Bu yıl beklentimiz 1,3 trilyon dolar mertebesine çıkması ekonomik büyüklüğümüzün. Kişi başına gelirin de 15 bin dolar seviyesini ilk defa aşmasını bekliyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında büyümemiz yüzde 3,8 oldu. Son 20 yılda ortalamamız 5,4. Ortalamamıza göre düşük diyebilirsiniz ama dünya ile mukayese ettiğinizde küçümsenecek bir rakam değil. Dünya ortalaması 3 ile 3.5 arasında. AB yüzde 1’in altında. Enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda azımsanacak rakam değil. OVP’de temel çerçevemiz dengeli büyüme. Dış talebin verdiği katkının yükseldiği bir büyümeyi yakalamış durumdayız. 2024’ün ikinci çeyreğinde dış talebin büyümeye katkısı iç talebi aştı. Yıl sonu beklentimiz yüzde 3,5 ile büyüme ile yılı kapatmak. 0.5 civarında aşağı yönlü revizyon yaptık” sözlerine yer verdi. “2024 sonunda 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz” “Gelecek yıla baktığımızda 3 tane olumlu etki görüyoruz” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Politikalar dışında küresel ortam önemli. İhracatımızı kurdan çok daha fazla etkileyen dış pazarlarında büyümedir. Dış pazarlarımız büyüdüğü zaman kur ve olursa olsun ihracatımız artıyor. En önemli 2 bölge Kuzey Afrika Orta Doğu ve Avrupa. Bu ikisi Türkiye’nin ihracatının yüzde 60-70’i. Her iki bölgede de büyüme geçmişe göre daha büyük olacak. Bu da ihracatçılar açısından olumlu. İkinci olumlu eğilim emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesi, bugün daha istikrara kavuştu. Üçüncü unsur FED ve AB Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizleri düşürme süreci başlıyor. Bu faizlerdeki düşüş gelişmekte olan ülkelerde fon akışını hızlandıracak ve ihraç pazarlarımızı olumlu etkileyecek. Bütün bu şartlara baktığımızda gelecek yıl yüzde 4 büyüme hedefi koyduk. Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonu ile başaracağımıza inanıyoruz. Büyüme ile enflasyon arasında kısa vadede zorluklar, sıkıntılı tablolar oluşabilir. Ancak enflasyonun düşürülmesi büyüme ortamını da güçlendirir. Enflasyon düştüğü ortamda öngörülebilirlik artar, yatırım ortamı iyileşir, beklentiler güçlenir. Kısa dönemli etkilenmeler olabilir. Geçmiş dönemlere baktığınız zaman enflasyonun düşük seyrettiği dönemler aslında büyümenin çok daha iyi olduğu dönemler. Önümüzdeki dönemde yüzde 4 büyüme, 2024 sonunda 1.3 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük, 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz.” “Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek” Bu süreçte enflasyonun yükseleceğini, sonra düşme eğilimine gireceğini söyleyen Cevdet Yılmaz, özellikle 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşmenin de olacağını söylediklerini kaydetti. Sözlerine devam eden Yılmaz, “Nitekim öyle oldu. Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. Yıl sonunda ise orta vadeli program hedefimiz yüzde 41,5. Bunu masa başında oturup yapmadık. Tüm kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Farklı tahminler her zaman olabiliyor. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz. Gelecek yıl bu zamanlar 20-30 arası bir enflasyon olacak; ancak enflasyon ile mücadelemiz devam edecek. 2025 sonu itibarıyla 20’nin altında bir enflasyonla kapatmayı planlıyoruz. 2026’da ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz” açıklamalarına yer verdi. “Önümüzdeki dönem cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” İstihdamda 1 puan civarında daha iyi bir sonucun çıktığına vurgu yapan Yılmaz, “OVP’yi hesaplarken 10.3 diye tahmin etmiştik, 9,3 ile kapatacağız gibi görünüyor. Son 1 yılda 1 milyonun üzerinde ekonomimiz istihdam üretmiş. Kadın ve genç istihdamı ağırlıklı. Bu politikamızı sürdürmeye kararlıyız. Türkiye’nin kalkınma tarihinde en kritik durum cari açıktır. Cari açığı kalıcı bir şekilde çözmezsek kalkınma süreci tıkanır. Biz cari açığı çözmek istiyoruz. Cari açık geçen yıl ilk yarıda yüzde 6,9’a kadar yükselmişti. Yılı yüzde 4 ile kapattık. Bugün geldiğimiz noktada haziran ayı itibarıyla 2,2, yıl sonunda da 1,7 gibi bir oranla kapatmayı hedefliyoruz. Cari açığın kapanması demek dövize ihtiyacımızın azalması demek. Cari açığı borçlanma ile finanse edersiniz. Önümüzdeki dönemde yapısal adımlarla cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” diye konuştu. “İhracatımız artıyor, ithalatımız azalıyor” İhracatın artmaya devam etiğini anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Ağustos ayında 262 milyar dolara ulaştık. İthalatımız azalıyor. Ticaret dengemiz iyileşiyor. Dış ticaret açığı 78 milyar dolarlara geldi. Turizmde neredeyse hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. 60 milyon turist 60 milyar dolar gelir demiştik. İzmir’in bu konuda performansını takdir ediyoruz ancak potansiyel için arzu edilen noktada değil. Önümüzdeki dönem potansiyelini daha fazla kullandığını görmek istiyoruz.” “2024’te bütçe açığı beklentimiz, yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak” “Son 1 yılda TL’ye olan cazibeyi arttırdık” diyen Cevdet Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye geçici mekanizma oluşturduklarını söyledi. Bu durumu aşama aşama kaldırdıklarını ifade eden Yılmaz, “Geçen yıl Ağustos’ta KKM 126 milyar dolara ulaşmıştı. Şu an 46,5 milyar dolara düştü. Bunu yaparken bir istikrarsızlığa yol açmadan gerçekleştirdik. Kısa süre sonra tamamen kalkmış olacak. Rezervlerimizde ciddi artışlar gerçekleşti. Merkez Bankası’nın rezervlerinde iyileşme sağlandı. Geçen sene 96,5 milyar dolara düşmüştü. Bu yıl 55 milyar dolar civarında artış var. Net rezervlerde 90 milyar dolara yakın artış sağlandı. Bütçe açığımız geriledi. Depremin ağır yüküne rağmen son 2 yılda 2 trilyon TL depreme kaynak ayırdık. Buna rağmen bütçe açığımızı belli seviyede tuttuk. 2023 gerçekleşmesi 5,2 oldu. 2024’te beklentimiz ise yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak. Gelecek yılda yüzde 3’ü hedefliyoruz. Cari açığı kontrol ettiğiniz zaman risk düşüyor. Bu riskleri düşürdüğünüz için piyasaya yansıyor. Özel sektör borçlanırken daha az ve düşük maliyetlerle borçlanıyor” sözlerine yer verdi. “Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü” “Bizim programımız sadece para programı değil. Maliye ve yapısal reformlarla tamamlanan bütüncül çerçeve” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Bütünlüğü ortaya koyuyor ve şekillendiriyoruz. Para politikamız yürürken, maliye politikalarımızla ciddi destek veriyoruz. Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü. Maliye politikaları kanalıyla enflasyonla mücadeleye ciddi destek sunduk. Para politikası önemli ama kalkınmakta olan bir ülke olarak yapısal reformların üzerinde durmalıyız. Bunu başaracağız ki ülkemizde verimlilik artsın, girişimci bir yapı oluşsun. Geçen yıl ilk defa reform gündemi koyduk. Bu yılda aynı çerçeveyi devam ettiriyoruz. Geçen yıl 26 tedbir planlamıştık, 20’sini gerçekleştirdik.” “Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” Yapısal reformlarda yer alacak başlıkları da sıralayan Yılmaz, “Yeni sanayi politikasına ihtiyacımız var. Ar-Ge’nin ticarileşmesi, projelerin desteklenmesi, yeşil dönüşüm önemli. Karbon nötr bir ekonomiye gitmeliyiz. Dijital dönüşümü yapay zeka dahil olmak üzere her alanda başarmalıyız. Kamu altyapı yatırımlarını etkinleştiriyoruz. Özellikle tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Dünyada modası geçmeyen tek sektör varsa tarımdır. Tarımsal verimliliği arttırmamız enflasyonla mücadeleye çok önemli katkılar sunacak. Planlı tarımı ve suyu esas alan bir destekleme modeli üzerine çalışıyoruz. Enerjide önemli çalışmalar var. Çalışma hayatında reform gündemlerimiz var. Yeni nesil çalışma sistemini ülkemize getirmek durumdayız. Artık geleceğin ihtiyaçlarını da ön görüp şimdiden eğitimi ayarlamak zorundayız. Yapay zeka ile bir çok mesleğin dönüşeceği bir döneme giriyoruz. Yeni nesil çalışma biçimleriyle eğitim sistemimizin içeriğini örtüştürmemiz gerekiyor. Finansal konularda sıkılaştırma ve sadeleştirme yönünde adımlarımız olacak. Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” diye belirtti. Tarımda işbirliği çağrısı 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Programda tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması amacıyla önemli hedefler bulunduğunu belirten İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Ekilebilir ve sulanabilir alanların genişletilmesinden genel tarım sayımına, üretim planlamasından sözleşmeli üretimin desteklenmesine, organize tarım bölgelerinin sayısının artırılmasından dijitalleşme, yapay zekâ ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına kadar birçok konuya OVP’de yer verilmiş durumda. Burada en önemli hususlardan birisi, bunları hızla hayata geçirmek. İzmir’in meslek odaları olarak bizler de birlik ve beraberlik içinde sektöre katkı vermeye devam ediyoruz. İzmir Ticaret Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odamız, Ege İhracatçı Birliklerimiz ve Borsamız öncülüğünde ve yereldeki kurumlarımız iş birliğinde, Dikili, Kınık ve Bayındır ilçelerimizde 3 adet Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin faaliyete geçmesi amacıyla aralıksız çalışıyoruz. Borsamız öncülüğünde oda, birlik ve özel sektör paydaşlarımızın desteği ile tarımın dijital gelişimine katkı sağlayacak kısaca İTTM olarak adlandırdığımız ülkemizin ilk Tarım Teknoloji Merkezini de birkaç ay içerisinde fiziki yerinde faaliyete geçirmeye hazırız” açıklamalarında bulundu. “OVP’deki en önemli veri, bütçe açık tahminleridir” Orta Vadeli Program (OVP) ‘nin enflasyonu düşürme programı olduğunu ifade eden İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çerçevede somut iyileşme kaydedilmesi halinde faizlerin yatırım yapılabilir seviyeye gerilemesini sabırsızlıkla bekliyoruz. OVP’nin gerçekçi bir yaklaşım sergilemesinin olumlu olduğu kanaatindeyiz. Dezenflasyonist süreç açısından OVP’deki en önemli verinin, bütçe açık tahminleri olduğunu değerlendiriyoruz. Geçen sene açıklanan OVP, 2024 için Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6.4’ü bir bütçe açığına işaret ediyordu. Bu sene, rakam yüzde 4.9 olarak revize edildi. 2025 yılı için yüzde 3.1 ve 2026 yılı için yüzde 2.8’lik bütçe açığı hedefleniyor. Vergi düzenlemeleri ve Merkez Bankası politikalarıyla sıkılaştırmanın hız kazandığını ve kayıt dışılıkla mücadelenin arttığını memnuniyetle izliyoruz. Bütçedeki açığı gidermek için atılacak ilk adımın, kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi olması gerektiğini düşünüyoruz.” “Adalete, eğitim sistemine, kurumlara olan güven zarar görürse kolay düzeltilemez” Konuşmasında yüksek enflasyonun düşürülmesi, mülteci ve sığınmacı politikası, eğitim sistemindeki sorunlar, hukukun üstünlüğü gibi konulara değinen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde; Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz” diye konuştu. “Prime esas ücret tavanı yeniden düzenlenmeli” “OECD ülkeleri arasında en katı istihdam piyasasına sahip ülkeyiz” diyen Yorgancılar, şunları kaydetti: “15 günden 30 güne çıkarılan kıdem tazminatından İstihdam yüklerine, emeklilik primlerinden, iş güvencesi tazminatı ve işsizlik sigortasına kadar rekabet ettiğimiz ülkelerin çok üstünde oranlara sahibiz. Kayıt dışılığa neden olan, rekabet gücümüzü zayıflatan tüm bu maliyetlere ek olarak, tamamlayıcı emeklilik gündemde. Reel sektörün artık yeni bir yüke 1 dirhem gücü kalmamıştır. Bir yanda çalışacak eleman bulamazken, diğer yanda emeklilik sistemi uygulamaları ile de adeta kolumuz kanadımız kırılıyor. Nitelikli elemana ihtiyaç duyarken, mevcut çalışanların sistem dışına çıkışına müsaade edilmemesini bir kez daha vurgulamak isterim. Kısa çalışma ödeneği, 5 puanlık prim teşviki, emek yoğun sektörlere özel ilave istihdam teşviklerine, İş davalarında zaman aşımı süresinin 5 yıldan bir yıla indirilmesine ihtiyaç duyduğumuz zor bir dönemden geçiyoruz. Çalışanlarımızın enflasyonist ortamda daha fazla mağdur olmaması adına, gelir vergisi basamakları ve oranları ile prime esas ücret tavanının yeniden düzenlenmesi faydalı olacaktır.” Toplantıya, İzmir Valisi Süleyman Elban, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve iş adamları katıldı.
Altınordu’nun 4 genci Fenerbahçe’ye transfer oldu
13 Ağustos 2024 Salı - 09:56 Altınordu’nun 4 genci Fenerbahçe’ye transfer oldu Altınordu Akademi’de forma giyen Muharrem Cizgili, Berkay İşcan, Metehan Kurt ve Fırat Başkaya, Fenerbahçe Futbol Akademisi U19 Takımı’na transfer oldu. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, yeni sezon öncesinde kadrosunu yapılandırma çalışmalarına devam ediyor. A takım kadrosunu büyük oranda tamamlayan kırmızı-lacivertlilerde akademi forması giyen Muharrem Cizgili, Berkay İşcan, Metehan Kurt ve Fırat Başkaya Fenerbahçe U19 Takımına transfer oldu. Yaşanan bu ayrılıklarla ilgili açıklamalarda bulunan Altınordu Altyapı Performans Dönemi Kıdemli Genel Kaptanı Sedat Gündoğdu, sporcuların başarılı olacaklarından emin olduğunu belirterek, “Bugün 4 gencimizi Türkiye’nin önemli kulüplerinden birisine uğurluyoruz. Bu duruma hepimiz seviniyoruz ama bir de burukluk yaşıyoruz. Onlara yıllardır önemli emekler verdik. Sporcularımızın Fenerbahçe’de Altınordu’yu en iyi şekilde temsil edeceklerine inanıyoruz. Onların orada başarılı olacaklarından yüzde yüz eminiz. Hepsine başarılar diliyoruz” dedi. Altınordu Akademi’den Fenerbahçe Futbol Akademisi U19 Takımına transfer olan Muharrem Cizgili, Berkay İşcan, Metehan Kurt ve Fırat Başkaya, İzmir ekibinin resmi sitesine önemli açıklamalarda bulundu. 9 yıldır Altınordu Akademisinde forma giyen Muharrem Cizgili, “9 yılım Altınordu’da geçti. Bizlerin gelişmesinde büyük pay sahibi olan başta Başkanımız Seyit Mehmet Özkan, hocalarımız, çalışanlarımıza çok teşekkür ediyorum. Uzun ve zorlu bir yolumuz olacak. Fenerbahçe’de Altınordu’yu en iyi şekilde temsil edeceğiz. Ben de çok çalışıp A Milli Takım formamızı giyip ülkemizi Avrupa’da temsil etmek istiyorum” dedi. Altınordu’ya geldiğinde 9 yaşında bir küçük çocuk olduğunu ve şu anda 17 yaşında bir genç olarak Fenerbahçe’ye transfer olduğunu kaydeden Berkay İşcan ise şunları ifade etti: “Bugünlere gelmemizde büyük emekleri olan herkese teşekkür ediyorum. Bu bir daha başlangıç. Umarım daha iyi yerlere gelirim. Akademideki genç arkadaşlarıma tavsiyem çok çalışsınlar.” 10 yıldır Altınordu’da olduğunu belirten Fırat Başkaya da “8 yaşında Altınordu’ya geldim. 18 yaşında buradan çıkma vakti geldi. Üzerimde emeğim olan herkese teşekkür ederim. Özellikle başkanımız bizi büyüttü ve eğitti. Burada aldığım eğitimim ile ilerleyen dönemlerde Avrupa’nın 5 büyük liginde forma giymek istiyorum. Herkesi onurlandırmak istiyorum” dedi. Fenerbahçe Akademi’ye transfer olan Metahan Kurt ise “10 yaşından beri Altınordu’da forma giyiyorum. Üzerimde emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Avrupa’nın 5 büyük liginde Altınordu’yu temsil etmek istiyorum” diye konuştu.
İzmir’deki kira zamları, tahliye davalarını patlattı
13 Ağustos 2024 Salı - 09:54 İzmir’deki kira zamları, tahliye davalarını patlattı Kiraya en çok zam yapılan iller arasında 3’üncü sırada yer aldığı açıklanan İzmir’de ev sahibi-kiracı anlaşmazlıkları, tahliye davalarının rekor derecede artmasına yol açtı. Durumla ilgili açıklama yapan Avukat Şenay Geçkil, yargının iş yükünün bu davalar nedeniyle ciddi manada arttığına vurgu yaparak, uzayan davalar nedeniyle suç oranlarında da artış olduğunu söyledi. Türkiye’de kiraların en yüksek olduğu şehirler sıralamasında İzmir; Muğla ve İstanbul’un ardından 3’üncü sırada yer aldı. Kiracıların başka bir eve taşınma masrafları, ev sahiplerinin de yüksek zamlı kira istemesi sonucunda tahliye davalarında da rekor derecede artışa neden oluyor. Son zamanlarda en ucuz kiralık ev fiyatının 17-20 bin lira bandında olması kiralık ev tutacak vatandaşları zor durumda bırakırken, ev kiralarının lokasyonlara göre düşük kaldığını düşünen ev sahiplerinin mevcut kiracılarına uyguladıkları zam da anlaşmazlıkları beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz yıllarda devlet tarafından uygulanan yüzde 25 üst sınır, 1 Temmuz itibarı ile yüzde 65’e çıkartılsa da Avukat Şenay Geçkil, bu durumla birlikte ev sahipleri ve kiracılar arasındaki tahliye davalarının rekor seviyede artışının söz konusu olduğuna dikkat çekti. Geçkil: "Mevcut düzenlemeler, uyuşmazlıkların çözümünde yetersiz" Konuyla ilgili açıklama yapan İzmir Barosu avukatlarından Şenay Geçkil, "Mevcut düzenlemelerin uyuşmazlıkların çözümünde yetersiz olduğunu söyledi. Yüzde 25’lik sabit bir oran olacak şeklinde yapılan düzenleme, kiraya verenlerin kira bedeli bakımından beklentilerini karşılamamakta, bu nedenle de kiracı ile kiraya veren arasında hukuki ihtilaflar ortaya çıkmaktadır. Dava sayısında son yıllarda yaşanan hızlı artış mahkemelerin iş yükünü artırmakta, dava süreci uzamakta bu durum da hem kiracıların hem de kiraya verenlerin mağduriyetine sebep olmaktadır. Kiraya verenler tarafından açılan tahliye davaları mahkemelerin iş yükü nedeniyle çok uzun sürede sonuçlanmaktadır. Davaların uzun süre devam etmesi bazı durumlarda haksız olan kiracıların kötü niyetli olarak uyuşmazlığı yargıya götürmesine yol açmaktadır. Kira davalarında yaşanan uyuşmazlıklarda aslında her iki tarafın da istisnai durumlar hariç olarak haklı olduğunu görmekteyiz. Yargıda iş yüküne sebep olan tahliye davalarının azalması ve barışçıl çözüm yollarının ortaya konulmasının gerekliliği göz önüne alındığında mevcut kanuni düzenlemelerin bu uyuşmazlıkların çözümünde yetersiz kaldığı ortadadır" dedi. "Uyuşmazlıklar suçu da artırdı" Ev sahibi-kiracı arasında yargıya intikal eden uyuşmazlıklarda, dava süreçlerinin uzaması sonucu suçun da arttığına vurgu yapan Avukat Şenay Geçkil, "Bunun bir sonucu olarak vatandaşlarımızın hukuki olmayan yollara başvurmaya başlamaları kaçınılmazdır. Tahliye davalarında yaşanan artış aynı zamanda kira ilişkisinden kaynaklanan kasten öldürme, yaralama, mala zarar verme, hakaret, tehdit ve benzeri suçların artışını da etkilemiştir" dedi. Geçkil, "Uzun yargılama süreçlerinden kötü niyetli olarak faydalanan yahut uyuşmazlığı açık ve öngörülebilir şekilde haksız olarak mahkemeye taşıyan kişilere adli ve idari yaptırımlar uygulanması gereklidir" açıklamasında bulundu. Sözleşmede yer alandan fazla zam talep edemez Kira sözleşmelerinde genellikle Tüketici Fiyat Endeksi baz alınarak zam yapılacağının yer aldığına değinen Avukat Şenay Geçkil, ev sahibinin kiracılardan bunun üzerinde bir zam talep etmesi halinde kiracıların, sözleşmede yer alan artış miktarına uygun şekilde kira bedellerini göndermelerinin yeterli olacağını söyledi.
15 yıl sonra dünyası aydınlandı: "Karanlık dünyada yaşıyormuşum"
13 Ağustos 2024 Salı - 09:50 15 yıl sonra dünyası aydınlandı: "Karanlık dünyada yaşıyormuşum" İzmir’de, her iki gözüne de doğuştan katarakt teşhisi konulan ve henüz daha 2 aylıkken ameliyat edilen Alanur Algül, aradan geçen 15 yıl içinde sürekli takip edildi, 12 numara gözlüklere mercek takılarak artık veda etti. Alanur’un küçük kardeşi Ecrin’e de aynı şekilde katarakt teşhisi konulurken, 15 yaşındaki Alanur, “Dünyam yeniden aydınlandı, karanlık dünyada yaşıyormuşum” dedi. 15 yıl boyunca iki kardeşin tedavisiyle ilgilenen Op. Dr. Mucize Yararcan Eranıl, “Bebeklerde katarakt 10 binde 3 olarak görülüyor. Erken teşhis çok önemli. Tedavi olmazsa göz tembelleşir ve ömür boyu tembel kalır” diye konuştu. İzmir’de yaşayan Neriman ve Zülfü Algün çiftinin, 15 yıl önce Alanur adında bir bebekleri dünyaya geldi. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mucize Yararcan Eranıl, Alanur bebeğin ilk göz muayenesinde katarakt olduğunu tespit etti. Dr. Yararcan, aileye durumu bildirdi ve minik Alanur bebek 15 yıl önce; yani 2009 yılında henüz daha 2 aylıkken ameliyata alındı. Op. Dr. Mucize Yararcan Eranıl, Alanur’un durumunu takip etti, sürekli gözlük numaraları değişti. Bu arada Neriman ve Zülfü Algün çiftinin, 2014 yılında Ecrin adında bir çocukları daha dünyaya geldi ve Ecrin’e de katarakt teşhisi konuldu. Şu an 10 yaşında olan Ecrin’de, tıpkı ablası Alanur gibi 2 aylıkken ameliyat edildi ve gözlük kullanmaya başladı. Alanur 12 numara gözlüklerden kurtuldu 2 aylıkken ameliyat edilen Alanur Algül, 15 yaşında yeniden ameliyat masasına yattı. 15 yıl boyunca iki kardeşin durumunu takip eden Op. Dr. Mucize Yararcan Eranıl, Alanur’un her iki gözüne de mercek yerleştirdi. Bu operasyonla Alanur, 12 numara gözlüklere veda ederek, gözlüksüz ilk hayatına “merhaba” dedi. “Dünyam aydınlandı” “Benim gerçekten dünyam aydınlandı. Merceklerden önce; yani gözlüğüm varken sanki karanlık bir dünyada yaşıyormuşum” diyen Alanur Alcan (15), “Böyle her şey negatifti sanki. Negatif enerjiler yağıyordu; ama merceği koyduktan sonra dünyam birden değişti. Ameliyattan sonra o bandajı çıkarır çıkarmaz yeniden doğdum” diye konuştu. 10 binde 3 civarında görülüyor: Erken teşhis vurgusu Her iki kardeşin doktoru İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mucize Yararcan Eranıl, kataraktın yüzde 90 erişkin hastalığı olduğunu söyledi. Bebeklerde kataraktın 10 binde 3 civarında görüldüğünü anlatan Yararcan, erken teşhis vurgusu yaparak, “Alanur ve Ecrin, doğuştan katarakta sahipti, ikisinin de her iki gözünde de katarakt vardı. 10 binde 3 civarında görüyoruz kataraktı bebeklerde. Genelde yüzde 90 erişkin hastalığıdır katarakt. Göz merceğinin bulanıklaşmasıyla giden ve görmeyi bozan bir rahatsızlıktır. Bebeklerdeki önemi, erken cerrahi, erken tedavi gerektirmesi; çünkü o göz merceğindeki bulanıklığı almadığımız takdirde, göz tembelleşir ve ömür boyu tembel kalır. Daha sonrasında yapılan tedavilerin yararı olmaz. Ecrin ile Alanur’u iki aylıkken ameliyat etmiştim bundan 15 yıl önce, bebektiler. Doğuştan katarakt ameliyatları, biraz daha erişkin katarakt ameliyatlarına göre özellik ister; yani daha teknik olarak farklıdır ve komplikasyonları daha fazladır. Biz Alanur’da da Ecrin’de de ikinci bir müdahaleyi gerektirecek hiçbir problem yaşamadık. Erişkinlerdeki gibi hemen mercek yerleştiremedik; çünkü gözün gelişimini tamamlaması gerekiyordu. Gayet basit bir ameliyatla, 10-15 dakika süren bir işlemle her iki gözünün içerisine mercek yerleştirdik. Kızımız o kalın gözlüklerden kurtuldu” dedi. "Doğuştan kataraktlarının yarısında sebebi bulabiliyoruz" Yararcan, her iki kardeşte bebeklikten katarakt görülmesine ilişkin ise şu ifadelere yer verdi: “Doğuştan olan kataraktlarda; annenin karnındayken bebeğin geçirdiği enfeksiyonlar, annenin aldığı ve bazı bebeğe zarar verebilecek ilaçlar, bebeğin doğuştan gelen sistemik ve metabolik bozuklukları rol oynayabilir. Doğuştan kataraktlarının yarısında sebebi bulabiliyoruz. Diğer yarısında; kalıtsal bir takım faktörler, kromozomlar, genler rol oynayabiliyor.” Alanur ve Ecrin’in annesi Neriman Algül de, Alanur’un gözlüklerden kurtulduğu için mutlu olduklarını ve sürecin kendileri açısından zahmetli olduğunu söyledi. Neriman Algül, şuan 10 yaşında olan Ecrin’in de 15 yaşında mercek ameliyatı olacağını ve onunda ablası gibi gözlüklerden kurtulacağını belirtti.
AK Parti İzmir İl Başkanı Saygılı’dan Büyükşehir Meclisi’ne teşekkür
12 Ağustos 2024 Pazartesi - 21:37 AK Parti İzmir İl Başkanı Saygılı’dan Büyükşehir Meclisi’ne teşekkür AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, Cumhur İttifakı’nın önerisiyle İsrail’in Tel-Aviv kenti ile kardeş şehir protokolünün sonlanmasının Büyükşehir Meclisi’nde kabul edilmesine ilişkin, "İzmir tarafını en net şekilde belli etti. Bizim kimliğimiz Türkiye ve İzmir’dir; kardeşimiz Filistin’dir, Gazze’dir. Cumhur İttifakı meclis gruplarımıza, komisyonda mesai harcayan ve elleri Filistin için adalete kalkan tüm vicdan sahibi Büyükşehir Belediyesi meclis üyelerine, Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a teşekkür ediyorum" dedi. AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oylama sonucu İsrail’in Tel-Aviv kenti ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasındaki kardeş şehir protokolünün sonlanması sonrası açıklama yaptı. Saygılı, "İzmir’den Filistin’e selam olsun. Geçtiğimiz süreçte dile getirdiğimiz ve hep gündemde tuttuğumuz İzmir’in Tel-Aviv ile kardeş şehir olma utancı artık son buldu. Yerel diplomasinin gerekliliğini her alanda önemsedik; ama soykırım suçlularıyla kardeş olmayı reddettik. Ne katil siyonist sapkınlığın ne de ona destek veren suç ortaklarının yanı bizim tarafımız olamazdı. Bilhassa İzmir’de bu net tavrın sergilenmesi bizim için hayati bir önem taşıyordu. Yoğun gayretlerimiz neticesinde oluşturduğumuz kamuoyu ile İzmir tarafını en net şekilde belli etti. Bizim kimliğimiz Türkiye ve İzmir’dir; kardeşimiz Filistin’dir, Gazze’dir dedi. Geçtiğimiz hafta ilgili komisyondaki meclis üyelerinin oybirliği ile kabul edilen öneri, bugün Büyükşehir Meclisi’ne gelerek yine oybirliğiyle kabul edildi. İzmir an itibarıyla çocukların, kadınların ve cümle masum Müslüman sivilin ölümünün planlandığı ’soykırım başkenti Tel-Aviv’i’ sözde kardeşlikten tamamen çıkardı. Bir daha böylesine büyük bir ayıp bu kentin alnına kara leke olarak sürülmeyecek. Bu vesileyle Cumhur İttifakı meclis gruplarımıza, komisyonda mesai harcayan ve elleri Filistin için adalete kalkan tüm vicdan sahibi Büyükşehir Belediyesi meclis üyelerine, konuyla ilgili gösterdiği ilgi ve hassasiyetle süreci hızlandıran, bu kara lekenin İzmir’in alnından silinmesi konusunda paydaş olan Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a teşekkür ediyorum" dedi.