Yerel Haberler
İzmir
Metin Arolat’ın cenazesi İzmir’de gözyaşlarıyla uğurlandı 23 Eylül 2024 Pazartesi - 14:21:07 İstanbul Kozyatağı’nda 20 Eylül akşamı sahne alan ve aniden fenalaşarak geçirdiği kalp krizi sonucu 52 yaşında hayatını kaybeden şarkıcı ve yönetmen Metin Arolat için memleketi İzmir’de cenaze töreni düzenlendi. Törene, sanat camiasından çok sayıda ünlü isim katıldı. Arolatın cenazesi, düzenlenen törenin ardından Örnekköy Mezarlığı’na defnedildi. Sevenlerini yasa boğan Metin Arolat için dün İstanbul Teşvikiye Camii’nde cenaze töreni düzenlenmişti. Arolat’ın cenazesi bugün de memleketi İzmir’e getirildi. Arolat Ailesi ve ünlü sanatçının dostları, sevenleri Karşıyaka ilçesi Hacı Mustafa Beşikçioğlu Camii’nde son görevlerini yapmak üzere bir araya geldi. Törene Arolat’ın sanatçı arkadaşları televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan, şarkıcı Işın Karaca, ’Kuşum Aydın’ lakaplı Muharrem Aydın Uğurlular, Gökhan Keser, Özgür Çevik, oyuncu Alp Kırşan, ailenin yakınları ve vatandaşlar katıldı. Taziyeleri Arolat’ın ablası Fatoş Alkan kabul etti. Metin Arolat’ın yakın arkadaşı yapımcı Armağan Çağlayan cenaze namazında gözyaşlarını tutamadı. “Çok iyi bir kardeşti, sevilen biri olması çok önemli” Cenaze töreninde konuşan Arolat’ın ablası Fatoş Alkan, “Kimse için kötülük düşünmeyen, herkese elini uzatan bir insandı. Onun için de çok seviliyordu. Çok iyi bir kardeşti. Kalp rahatsızlığı da yoktu. Babası kalpten öldü dediler ama babam beyin kanserinden öldü. Ailede kalp rahatsızlığı olan yoktu. Sevilen bir insan olması çok önemli. Gerçekten kalben çok iyi bir insandı. Sadece insanlara değil hayvanlara, canlıların hepsine iyi davranırdı. Kimse için kötü düşünmez ve davranmazdı. Çok kişiye el uzattığına eminim. Allah rahmet eylesin” dedi. “Belirgin bir rahatsızlığı yoktu, sahneye çıkmadan önce serum almadı” Metin Arolat’ın yaklaşık 4 ay önce bir hastaneye Check-up yaptırmaya gittiğini ve oradaki sonuçlara göre hiçbir rahatsızlığının olmadığını söylediklerini belirten abla Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman diyet yapıyordu. Sabah 3 tane yumurta yemiş, öğle yemeğinde tavuğunu yemiş. Tuzu ve yağı azaltmıştı. Belirgin bir rahatsızlığı yoktu. Sahneye çıkmadan önce serum almadı. Ara ara kendini kötü hissettiği zaman serum alıyordu ama son zamanlarda serum almadı, bana söylüyordu.” Aydın Uğurlular ise Metin Arolat ile 35 yıldır tanıştıklarını, çok üzgün olduğunu, bu sebeple de söyleyecek kelime bulamadığını ifade etti. “Kendisiyle çok güzel projelere imza attık” Cenaze töreninde konuşan şarkıcı Gökhan keser de “Birlikte çok güzel projelere imza attık. Çok güzel klipler çektik. Oradaki hallerini tanıyınca kendisine daha da hayran oluyorsunuz. Çok üzgünüm. Allah yakınlarına sabır versin” diye konuştu. “Birlikte tatile gidecektik, Ekim ayı için bilet almıştık” Metin Arolat’ın bilindik bir rahatsızlığı olmadığına değinen televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan, “Ölen öldü, arkasından polemiklere gerek yok. Bizim can arkadaşımız öldü. Metin, Türkiye müzik sektörünün kıymet taşı. Ama hiç kimse bunu fark etmiyor. Türk Pop Müziği, Metin’in çektiği kliplerle Türk Pop Müziği oldu. Eğer Metin olmasaydı, bugün bir Türk Pop Müziği endüstrisi bence olmazdı. Metin, içinde kötülük olmayan tek insan. Hiç kötülük bilmezdi. O yüzden bu piyasada hak ettiği yerde olmadı. Bizim piyasada hak ettiğiniz yerde olmak kötülük gerektirir. Son programda çok neşeliydi. Bana tişört hediye etti. Çok güldük, eğlendik. Birlikte tatile gidecektik, Ekim ayı için bilet almıştık” açıklamalarında bulundu. “Bir şey hazırlayacağım zaman metini arardım” Metin Arolat’ın 90’lı yıllardan bu tarafa herkesin yanında olduğunu söyleyen şarkıcı Işın Karaca, “Müzikal görüntü, ne ararsan bir şey hazırlayacağım zaman Metin’i arayıp ‘ne düşünüyorsun Meto?’ derdim. Onun görüşü çok önemli. Hepimiz için çok büyük bir kayıp. Çok sevilmenin bedeli bu. Yattığı yer hiçbir zaman incinmesin. Bu kadar değer verilmesi çok kıymetli. İnşallah hepimizin arkasından bu kadar iyi konuşan insan olsun. Başımız sağ olsun” diye belirtti. Karşıyaka’da toprağa verildi Törenin ardından alkışlarla uğurlanan Arolat’ın naaşı, Karşıyaka Hacı Mustafa Beşikçioğlu Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Örnekköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
23 Eylül 2024 Pazartesi - 14:08 Çiğli Belediyesinde çözümsüzlük ve çalışan krizi: Çöpler sokakta kaldı İzmir’in Buca ilçesinde bazı cadde ve sokaklarda biriken çöp yığınları, oluşan kötü koku ve görüntüler şimdi de Çiğli’de vatandaşı çileden çıkarmaya başladı. Çiğli Belediyesinin çalışanlarına maaşlarını eksik ödemesi ve içerideki alacakları zamanında vermemesi nedeniyle çalışanların çöpleri toplamadığı öne sürülürken, sadece cadde sokaklarda değil yeşil alanlarda da biriken çöp yığınları tepkiye neden oluyor. Çiğli Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Kaner, ilçede yaşanan çöp krizi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çiğli Belediyesinin çalışanlarına maaşlarını eksik ödemesi ve içerdeki alacakları zamanında vermemesi nedeniyle büyük bir kriz yaşandığını belirten Kaner, ‘’Belediyenin mali yönetimindeki bu başarısızlık, Çiğli’de çöp toplama hizmetlerini durma noktasına getirdi. İşçiler, hak ettikleri maaşlarını ve alacaklarını alamadıkları için çöp toplamaya çıkmıyor. Bu durum, Çiğli’nin sokaklarında yığınla çöp birikmesine ve halkın ciddi bir mağduriyet yaşamasına sebep oluyor. Çiğli halkı, çöp yığınlarıyla boğuşurken, belediye işçilerinin emeğini karşılıksız bırakıyor. İşçilerin maaşları eksik ödeniyor, alacakları ise geciktiriliyor. Bir yandan ‘Çare CHP’ diyerek çözüm iddiasında bulunuyorlar, diğer yandan kendi önlerindeki çöpleri dahi toplayamıyorlar. Harmandalı çöplüğü değil Çiğli çöplüğü karşımızda!” ifadeleriyle tepkisini dile getirdi. "Kendi ürettikleri sorunları bile çözemez halde" Çiğli Belediyesinin uzun süredir devam eden mali sıkıntıları, belediyecilik anlayışlarındaki duruşlarını da gösterdiğini ifade eden AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Kaner, Çiğli Belediyesinin bu kriz karşısındaki kayıtsız tavrını eleştirerek, “Çiğli halkının yaşam kalitesini artıracak, işçinin hakkını koruyacak bir belediyecilik anlayışı yerine, popülist söylemlerle günü kurtarmaya çalışan bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Çare CHP dedikleri bu anlayış, kendi ürettikleri sorunları bile çözemez halde” dedi. "Temel hizmetleri bile yerine getiremediği ortada" Çiğli’de yaşanan bu krizin temelinde, CHP’li belediyelerin ekonomik yönetimdeki başarısızlıkları yattığını, işçiler maaşlarını tam olarak alamazken, belediye yönetiminin çözüm üretmek yerine, sorunu göz ardı etmeyi tercih ettiğini ifade eden Özgür Kaner, “Çiğli’ye hizmet etmek iddiasıyla yola çıkanların, temel hizmetleri bile yerine getiremediği ortada. Vatandaşlarımızın en temel beklentisi olan temiz, yaşanabilir bir çevre, bu beceriksiz yönetim tarafından sağlanamamaktadır. Çöp toplamak, bir belediyenin en basit ve asli görevidir. Ancak görüyoruz ki, Çiğli Belediyesi bu sorumluluğunu dahi yerine getirememekte, halkımızı pislik içinde bırakmaktadır’’ diye konuştu.
23 Eylül 2024 Pazartesi - 13:43 İzmir’in yeni Deprem Master Planı için yol haritası oluşturuluyor İzmir’in afetlere karşı dirençli hale getirilmesi yönünde yapılacak çalışmalara ışık tutacak “İzmir Deprem Master Planı 24” çalıştayı başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, deprem konusunda kentte ortak aklı harekete geçirmenin önemine değinerek “İklim kriziyle mücadele ederken de depremle ilgili hazırlık yaparken de siyaset üzerinden, kurumlar üzerinden ayrışma olmamalı. İş birliği ile çok daha hızlı yol alınabilir” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin afetlere karşı dirençliliğini artırmak, doğayla uyumlu ve güvenli yaşam alanları oluşturmak için Deprem Master Plan çalışmalarına başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlenen “İzmir Deprem Master Planı 24” çalıştayına ev sahipliği yaptı. Çalıştaya bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının temsilcileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları, belediye meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları, milletvekilleri, siyasi partilerin temsilcileri katıldı. Çalıştaya İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentte depremle ilgili yürüttüğü bilimsel çalışmaların anlatıldığı sunumla başlandı. “Hepimizin depremle ilgili endişesini gösteriyor” Açılış konuşması yapan Başkan Dr. Cemil Tugay, çalıştaydaki yoğun katılımdan dolayı mutlu olduğunu ifade ederek, “Bu, aslında biraz da hepimizin depremlerle ilgili endişesini gösteriyor. Bu, depremin İzmir için ne kadar önemli bir konu olduğunu, yapmamız gereken çok iş bulunduğunu gösteriyor” dedi. İzmir’in 4 yıl önce yaşadığı depremi hatırlatan Başkan Tugay, “30 Ekim 2020 depremi benim Karşıyaka Belediye Başkanı olduğum dönemde gerçekleşti. İzmir’de depremi yaşayarak gördük. O günden bugüne pek çok çaba gösterildi. Yaklaşık 4 yıl geçmiş durumda. 6 Şubat’ta korkunç bir depremi ülke olarak yaşadık. Sorumuz şu; o günden bugüne depremle ilgili dirençliliğimizi ne kadar artırdık? Olası bir deprem durumunda yaşanacak sorunlara ne kadar hazırlıklıyız? Yapılması gereken mevzuat değişiklikleri yapıldı mı? Almamız gereken kararları aldık mı? Mutlaka bir şeyler yapıldı ama görünen o ki yetersiz” diye konuştu. “O kapanmış olan kulakları ne zaman açacağız” Deprem çalışmaları konusunda iş birliğinin önemine değinen Başkan Tugay, “Körfez konusunda da aynı şeyi söyledim. Bu ülke artık siyaset üzerinden, falanca merkezi yönetim filanca yerel yönetim diye kendini ayırma hatasından acilen vazgeçmelidir. Belki burada belediye başkanı olarak vereceğim en önemli mesaj budur. Bu çalışmalar için bu ülkenin kaynakları kullanılıyor. Ülkemizin çok değerli yöneticileri, bilim insanları pek çok çalışma yapıyorlar ama bir şekilde ayrıştırılıyorlar. Farklı iki ülke varmış gibi iki ayrı ülkede iki ayrı çalışma yapılıyor gibi ilerliyor işler. Ancak iklim kriziyle mücadele ederken de depremle ilgili hazırlık yaparken de siyaset üzerinden, kurumlar üzerinden ayrışma olmaz. İş birliği ile çok daha hızlı yol alınabilir. Karşıyaka Belediyesi adına 4 sene önce mevzuatla ilgili yapılması gereken değişiklikleri bakanlığa bildirdik. Ne yapıldı? 4 sene önce ne kadar yanlış ve eksik varsa bugün de aynı yanlış ve eksikler duruyor. Bunları nasıl düzelteceğiz, değiştireceğiz? O kapanmış kulakları ne zaman açacağız?” ifadelerini kullandı. “Tespitler yapıldı ama vatandaşı ikna edemedik” Türkiye’deki mevzuat sıkıntısına da değinen Başkan Tugay, “Bir deprem ülkesindeyiz. Bilimsel araştırmalar da kentteki fayların deprem üretme potansiyelini gösteriyor. Ama kat sayısını önce 5’e düşürüp, sonra unutuldu diyerek tekrar 8’e çıkaran anlayışıyla yönetilmeyi hak etmiyor bu insanlar. Mevzuat öyle bir mevzuat ki, bir binanın hangi noktada hangi problemler nedeniyle depreme dayanıksız olduğuna dair tanımlama yetersiz kalıyor. Karşıyaka’da bina incelemesinde şunu gördük ki; betonarme yapısı sağlam olan binaların sakinleri yapı çok sağlam diye düşünüyorlar. Oysa zemin nedeniyle risk taşıyan binalar var. Tespitler yapıldı ama vatandaşı ikna edemedik. Biz sözlü ikna etmeye çalışıyoruz oysa bunun mevzuatta bir karşılığının olması lazım. Nasıl ölçülecek, denetlenecek? Problemin net olarak tanımlanması ve insanlara yardımcı olunması gerekiyor” diye konuştu. “Emsal artışı verilmesi doğru değildi” İzmir depremi sonrasında uygulanan emsal artışının yanlış olduğunu aktaran Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “2020 depreminden sonra bu şehirde ağır ve orta hasarlı binalara emsal artışı vermek zorunda kaldık. Çünkü başka kimsenin yardım niyeti yoktu. Doğru muydu? Değildi. Bugün de özellikle bozuk zeminli yerlerde binalara emsal artışı verip katları yükseltmek şehrimizin özellikle bazı bölgeleri için vahim bir hatadır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak söylüyorum bunu. Bunun bir hata olduğunu lütfen herkes idrak etsin. O arsanın sahibi, ortağı olabilirsiniz, orada daireniz olabilir, mülkiyet hakkınıza sonuna kadar saygı duyuyorum ama olası bir depremde o bina yıkılır ve altında kalırsanız bu bizim açıklayamayacağımız bir durum olur. Belediyeden ne istediğinizin farkında olun, bilinçli olun. Popülizm, oy avcılığı ve büyük seçim başarıları peşine düşmemek gerek. İzmir’in çok değerli, bilinçli insanlarının, halkının da bu gibi konularda hayır demesini özellikle rica ediyorum. Bundan sonra doğru olduğuna inandığımız şeylerin arkasında duralım. Ben belediye başkanı olarak bunun sözünü veriyorum. Doğru neyse onun arkasında olacağım ve onun yapılması için çaba göstereceğim. Bu dönem bir şeyleri değiştirmenin ve düzeltmenin dönemi olsun. Bu dönem İzmir’in bilinen, takdir edilen bilincinin gün yüzüne çıktığı dönem olsun.” “İzin vermeyelim” Deprem Master Plan çalışmasının önemine de değinen Tugay, “Kanun, mevzuat değişikliği bekliyoruz diyerek durmayacağız. Bekliyoruz, doğrusu o. Sadece İzmir değil Türkiye’nin ihtiyacı var ve bekliyor. Ama yapmayanların kendi sorumluluğudur. İnşallah yaşanmaz ama kötü bir olay yaşanırsa onların utancı olmalıdır. İmar aflarında olduğu gibi. Onlar da kapattıkları kulaklarını açsınlar. Hep beraber insanlarımızın yıkılan binalar altında ölmesine, sakat kalmasına izin vermeyelim” dedi. “Revizyondan öte yeni bir master plan olacak” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde depreme yönelik çalışmaların, İzmir’in Birleşmiş Birleşmiş Milletler tarafından RADIUS Projesi’nin dünyada uygulanacağı 9 kentten biri olarak seçilmesi ile 1 Şubat 1998’de başladığını belirten Tugay, “Bu kapsamda hazırlanan İzmir Deprem Master Planı, 1999 yılının Temmuz ayında tamamlandı. Şimdi bu projedeki çalışmaları güncelleyeceğiz. Bizim deprem master planı çalışmamız bu açıdan revizyon gibi değerlendirilebilir ama bence yeni bir çalışma olacak. Çünkü 1999’da yapılanın bugün için güncelliğini kaybettiğine dair pek çok veri var elimizde. Tamamen yeni bir master plan yapacağız gibi görünüyor. 1999’dan bugüne İzmir çok değişti. Dolayısıyla güncel verilerle revizyonlar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Diliyorum, umuyorum bu dönemde bunu başarabileceğiz. Hocalarımızdan özellikle ricam; bize, bu ekibe inançlarını korumalarıdır. Biz sıradan bir ekip değiliz. Tüm duyarlılıklarımızla, insanlarımıza duyduğumuz sevgi ve saygıyla bu görevin başındayız. Gücümüzün yettiğini elimizden geldiğince yapacağız. Sizlerin yardımıyla belki kilometrelerce daha ileriye taşınacak. Hepinizin yardımına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. “Soruların cevaplarını beraber bulacağız” İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zeki Yıldırım, Başkan Tugay’ın göreve gelir gelmez Deprem Master Planın güncellenmesi ile ilgili çalışmaların başlaması yönünde talimat verdiğini belirtti ve “RADIUS Projesi’ndeki çalışmalar Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında yapılmış çalışmalardan bir tanesiydi. Bu çalıştay ile projenin revize edilmesini ve yol haritası ortaya koymayı amaçlıyoruz. Güzel İzmir’imizin deprem gerçeği var. Buna hazırlıklı olmalıyız. Zararlarımızı minimuma indirmemiz gerekiyor. Bu çalıştayın güzel bir başlangıç olacağına inanıyorum. Soruların cevaplarını beraber bulacağımızı düşünüyorum” dedi.
Büyük Taarruz’un 102. yılında Selçuk, “O AN’A” tanıklık etti
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 16:13 Büyük Taarruz’un 102. yılında Selçuk, “O AN’A” tanıklık etti İzmir’in Selçuk ilçesinde, Büyük Taarruz’un 102. yıl dönümü Kurtuluş Yolu Anıtı’nda düzenlenen törenle kutlandı. İstasyon Meydanı’nda bulunan Kurtuluş Yolu Anıtı önünde düzenlenen törene Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, meclis üyeleri, siyasi parti temsilci ve üyeleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile üyeleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende Selçuk Efes Kent Belleği Sorumlusu Tarihçi Tolga Mert günün anlam ve önemini belirten konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışından, 26 Ağustos Büyük Taarruz emrine kadar geçen zamanı anlattı. Konuşmasında Türk Milletine büyük başarılar kazandıran Mustafa Kemal Atatürk’ün keskin zekâsına, silah arkadaşlarının gayretine ve inancına vurgu yapan Tolga Mert; “Atatürk, bunları aklıyla, keskin zekasıyla, cesaretiyle ve halkına olan inancıyla gerçekleştirdi. Devrimleri aklıyla gerçekleştirdi. Modern Türkiye Cumhuriyeti’ni aklıyla kurdu. Tüm dünyanın saygı duyduğu lider özelliğini aklıyla kazandı. Aklımızda hep çok yaşa Ata’m, fikirlerin her daim yaşasın. Zaferimizin 102. yılı kutlu olsun” dedi. “Bu anıt bir Atatürk saatidir” Cumhuriyet’e giden yolda zamanın ruhuna dokunan Kurtuluş Yolu Anıtı’nı Selçuk’a kazandıran Heykeltıraş Mehmet Aksoy yaptığı konuşmada; “Saat tam 12.30’da güneş, Kurtuluş Anıtı’nın içine girecek. Saniyesi saniyesine, dakikası dakikasına güneş yerinde durdukça, dünya ekseni ve yörüngesinde dönmeye devam ettikçe Atatürk’ün gölgesi buraya düşecek. Bu anıt bir Atatürk saatidir, şaşmaz. Hep doğruları söyler” ifadelerini kullandı. “Sanatı tarihle, bilimle birleştiren eser” Kurtuluş Anıtı’nın mimarı Heykeltıraş Mehmet Aksoy’a konuşmasının ardından Artemis Heykeli hediye eden Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Selçuk’a Kurtuluş Anıtı gibi bir değer kattınız ve değer katmaya da devam ediyorsunuz. Mehmet Aksoy’un da konuşmasında dediği gibi ‘bu bir Atatürk saatidir.’ Her 26 Ağustos’ta, Büyük Taarruz’un olduğu günde saat 12.30’da Atatürk’ün gölgesi Selçuk’a ve tüm Türkiye’ye tekrardan doğacaktır. Cumhuriyet’in tüm ilkelerine sahip çıkanlar, Atatürkçü düşünceye sahip çıkanlar Cumhuriyet’e sahip çıkanlardır. İşte onlar Atatürk’e sahip çıkanlardır. İşte o kişiler göğsünü gere gere bu meydanlara gelenlerdir. Sanatı, tarihle ve her şeyden önce bilimle birleşmiştir. O yüzden Mehmet Bey’in elini gururla sıkıyor ve çok teşekkür ediyorum” dedi. Zeybek ekibi beğeni topladı Filiz Başkan’ın konuşmasının ardından Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi kursiyerlerinden Zeynep Arslan “30 Ağustos” adlı şiirini okudu. Büyük Taarruz’un 102. yıl dönümü kutlamaları kapsamında Selçuk Belediyesi Zeybek Ekibi, dans gösterisi ile Selçuklu vatandaşların beğenisini topladı. Saat tam 12.30’u gösterdiğinde törene katılan tüm katılımcılar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün silüetinin Kurtuluş Yolu Anıtı’nda görülmesine her yıl olduğu gibi bu yılda heyecanla ve duygulanarak şahit oldular. Kurtuluş Yolu Anıtı, bir yüzünde Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye destanını da taşıması ve Kurtuluş Savaşı’nın aşamalarını anlatan bir eser olması açısından büyük önem taşıyor. Anıt Selçuk’un yanı sıra Türkiye’de de özel bir eser olarak biliniyor.
Başkan Tugay: “İşbirliğine hazırız”
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 14:25 Başkan Tugay: “İşbirliğine hazırız” İzmir Körfezi’ndeki balık ölümlerine ilişkin basın açıklamasında bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Yıllar içerisinde derelere, körfeze evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklar atılmış. Hepimiz, İzmir’in tüm yaşayanları, sanayi kuruluşları atık atıyor. İşin son noktasına gelinmiş. Körfezin temizlenmesi ve korunması için hepimizin ortak çaba içerisinde olması gerekiyor. Sorunumuz ağır ve birlikte çalışmak dışında seçeneğimiz yok" dedi. İzmir’de Bayraklı sahilinde geçtiğimiz günlerde balık ölümleri yaşanmış ve kent genelinde ağır bir koku hakim olmuştu. Balık ölümlerinin sebebine yönelik çalışmalar devam ederken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Egemenlik Evi’nde konuyla ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Körfezin sularının sığ, çamurların fazla olduğu alanlarda ve yüzeyde renk değişiminin olduğunu belirten Başkan Tugay, bu olayın arkasından toplu balık ölümlerinin ve yoğun bir kötü kokunun yayıldığını aktardı. Başkan Tugay, konuyla ilgili çalışmaların da başta İZSU, Çevre Koruma Daire Başkanlığı ve bilim insanlarının değerlendirmelerinin alınmasıyla yürütüldüğünü ifade etti. "1965 yılından beri körfez kirleniyor" Körfez kirliliği ile yüzleşmek gerektiğine dikkat çeken Tugay, körfezin ağır bir durumda olduğunu ve 1965 yılından beri Körfezin kirlendiğini söyledi. Bu kirliliğin yeni olmadığını aktaran Tugay, şunları kaydetti: “Yıllar içerisinde derelere, körfeze; evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklar atılmış. Evsel atıkların bir kısmı da kaçak ya da sistemin aşırı yüklenmesi sonrasında körfeze olan deşarjlar sebebiyle Bayraklı sahilinde metrelerde çamur birikimi oldu. Bu birikimin bir kısmı dolgu yapılarak çözülmeye çalışılmış. Çok uzun yıllardır körfeze hepimiz, İzmir’in tüm yaşayanları, sanayi kuruluşları atık atıyor. İşin son noktasına gelinmiş. Hepimizin ortak çaba içerisinde olması gerekiyor. Yaşadığımız renk değişikliği ve balık ölümlerinden sorumlu olan şey bir bitki organizma türünün çoğalmasıyla ortaya çıktı. Bizim kanaatimiz bu yönde. Yeni bir alg türü ve alg patlaması geçen yıl gerçekleşti. Bu sene ikincisini yaşıyoruz. Normalde bizim türlerimiz değil. Bunlar daha sonradan türemiş. Muhtemelen taşınma sonrasında iklim değişikliğinden yararlanarak çoğalıyorlar ve körfezde baskın oluyorlar." “Birlikte çalışmak dışında seçeneğimiz yok” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2000 yılından beri Körfez’i incelediğini ifade eden Tugay, TÜBİTAK’ın gemisinin gelerek 68 tane farklı noktadan 3 ayda bir yüzeyden ve derinden farklı seviyelerde örnekler aldığını söyledi. Bilimsel verilere bakıldığında herhangi bir yoruma neden olmayacak objektifte problemin ne olduğunu gördüklerini vurgulayan Tugay, “Bu sorunu ben her türlü siyasetin üzerinde görüyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, İzmir’i çok seven ve saygısı olan biri olarak çok üzüldüğüm bu çevre felaketinden sonra ne yapmam gerektiğini düşündüğümde tüm siyasi kimliklerimden sıyrılmam ve işbirliği yapmam gerektiğini düşünüyorum. Aynı tavrı öncelikle İzmir’de ve Türkiye’de olan tüm kişi ve kurumlardan bekliyorum. Sorunumuz ağır ve birlikte çalışmak dışında seçeneğimiz yok. Bu sözler herhangi bir siyasi zemine çekilmesin” diye belirtti. “Limana gelen yük gemileri körfezin ağır kirlenmesine yol açıyor” Körfezi kirleten etmenleri aktaran Tugay, “Arıtma sistemimiz var. Sonuçta İZSU’nun Sasalı Arıtma Tesisi, Narlıdere Arıtma Tesisi, Bakanlık tarafından sürekli kontrol edilen tesislerimizdir. Bizim elimizdeki bilgilere göre, bu tesislerden kaynaklanan anormal durum yok. Ben göreve geldikten sonra bir anormallik yaşamadık. Ağırlıklı olarak yağmurlarla birlikte sisteme yükleme oluyordu. Ancak yağmur da yağmadı. Geçen yıllara baktığımız zaman dönem dönem artıma ile ilgili sorunlar yaşıyoruz. İkinci görünen ağır sorun ise dereler. Yağışlı dönemlerde artmakla birlikte yılın tüm aylarında dereler yoluyla evsel ve endüstriyel bazı atıkların körfeze aktığını biliyoruz. Üçüncü gördüğümüz şey ise körfezde limanımız ve tersanemiz var. Bunlar da Körfez’i kirleten yapılar arasında. Bunlar özel tesisler ancak limana gelen yük gemileri körfezin ağır kirlenmesine yol açıyor. Sistemde bir eksilik var. Uzak ülkelerden bize gelen yük gemileri, bulundukları limandan gemi tabanına su alıyorlar. Bu suyu Körfeze geldiklerinde boşaltıyorlar. Geçen yıl gördüğümüz alg türü bu gemiler yoluyla körfeze taşındı. Bunlar bilim insanlarının söylediği şeyler. Aslında normalde bu tür başka limanlardan alınan suların geldiği limanlardan rastgele boşaltılmaması için arıtma tesisinin olması lazım. Geminin o tesise deşarj yapması sonra körfeze gelmesi lazım. Bu aslında zorunluluk ama bizim böyle bir tesisimiz yok. Bu tesisi yapma sorumluluğu limanındır” cümlelerini aktardı. Büyükşehir’in yetki ve sorumluluk alanlarının kısıtlı olduğunu ifade eden Başkan Cemil Tugay, şu sözlere yer verdi: “2000 yılında yapılan kanun ve yönetmeliklerden sonra denizler ve iç sularda birinci derecede sorumlu Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ikinci sorumluluk ise Tarım ve Orman Bakanlığı ve üçüncü derece sorumluluk da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığıdır. Belediyelere ve diğer kurumlara fiziki imkanları ve yetkileri açısından bir icraat yetkisi verilmiş değildir. Bunu bir bahane olarak veya sorumluluğu yıkma olarak söylemiyorum ancak yönetmeliğin bu olduğunu herkesin bilmesi lazım. Bu sebeple İZSU Körfez konusunda icracı olamıyor. İZSU ekipleri olayın başından beri acil durum ilanı ile bu soruna müdahale etmemiş olsalar da aslında yetkileri yok. İç körfezde milyonlarca ton çamur birikmiş. Bu çamuru almak istesek Büyükşehir’in sadece 50 bin metreküpe kadar temizlik yapma yetkisi var. Daha fazlası için bakanlık izni gerekiyor. Körfez’de proje yapma yetkisi de tamamen bakanlığa ait. Sanayi atıklarını arıtan tesislerin yaşadığı problemlerle ilgili yine tüm yetki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında. Biz gözlem dışında yetki sahibi değiliz.” “Gediz Nehri körfezi kirletiyor” Gediz Nehri’nin Körfez’i kirlettiğini söyleyen Tugay, “Kaynağından itibaren ne yazık ki Uşak’ta Manisa’da ve İzmir’de farklı dönemsel olarak atıkları körfezin ağzına boşaltıyor. Biz kirliliğe müdahale için sudaki oksijenin canlı yaşamını sürdüremeyeceğini saptadığımız ve oksijeni arttırmak için suyu havalandırma amaçlı çalışmalar yaptılar. Ölü balıkları toplayarak oluşabilecek kirliliklerin önüne geçmeye çalıştılar” şeklinde konuştu. “4. fazı Nisan ayında faaliyete geçireceğiz” Körfez ve altyapı için yapılacak yatırımlardan bahseden Cemil Tugay, sözlerine şöyle devam etti: "Önümüzdeki aylarda Kasım ayında çıkacağımız ihale ile 3 tane ayrı bölgede yağmur suyu ve kirli atık suyu ayrıştırma altyapı çalışmasını yapacağız. Çınarlı’da, Umurbey’de ve Poligon’da üçüncü bölge olarak toplam 4 milyar 200 milyon liralık bir yatırım için hazırız. Çok kısa bir süre içerisinde bitirmeyi planladığımız başka çalışmalar var. Yapımı devam eden 4. faz Çiğli Arıtma Tesisi çalışması Güneybatı atıksu arıtma tesisinin kapasitesini attıracak olan çalışma. Konak-Çınarlı’da yağmursuyu ayrıştırma çalışmalarını da yakın zamanda yapmak üzere yoğun şekilde çalışıyoruz. 4. faz ile ilgili üzülerek şunu söylemek isterim. Normal şartlarda 2002 yılında bu tesis alındığında planlandığı şekilde gitseydi 2007 yılında 4. fazın bitmesi gerekiyordu. Önümüzdeki Nisan ayında yapımı bitecek şekilde çalışmalar devam ediyor. Çok yakın zamanda bu sorunu çözeceğiz ve yatırım için toplam 2 milyar TL harcayacağız. Biz kendi kaynaklarımızla yapımını sürdürüyoruz. Nisan ayında her ne olursa olsun faaliyete geçireceğiz. Kaynak gelirse onu da başka bölgelerde kullanacağız.” 5. faz ihtiyacı Çiğli Arıtma Tesisi için 5. fazın da yapılması gerektiğine işaret eden Tugay, “Kanalda oluşan kirli su yoğunluğu ile 5. faza da ihtiyaç olduğunu belirtti. Konuyla ilgili talimat verdiğini söyleyen Tugay, proje çalışmasına başlanıldığını da aktardı. “İşbirliğine hazırız” Geçen 5 yıllık süreçte Körfez için çalışma yapılmadığına vurgu yapan Tugay, “Bu çalışmayı yapmakla yükümlü olan kurum Büyükşehir Belediyesi değil. Bizim iç ve orta körfezimiz suyun hareketsiz olduğu ve akımın hiç olmadığı yerler. Bu sebeple kendini temizleyemiyor. Kendini temizlemesi için bu tür sirkülasyon kanalına ihtiyacımız var. Bu iki kanalın yapımı çok yüksek maliyetli ve teknik olarak zor. Biz Büyükşehir olarak alabildiğimiz kadar sorumluluğu almaya hazırız. Ancak Kocaeli’de dip taramasında yaptığı gibi Bakanlığımızın bu konuda sorumluluk almasını bekliyoruz. Bizler işbirliğine hazırız. 3 bakanlığın sorumlulukları çerçevesinde üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz” açıklamalarında bulundu. Nüfus vurgusu: “Yoğun yapılaşmayı kaldıracak altyapımız yok” Nüfus artışına da vurgu yapan Başkan Cemil Tugay, “2002 yılında kanalizasyon altyapısı yapılırken nüfusumuzun önümüzdeki yıllara bakıldığında şu an geldiğimiz duruma geleceğimizi kimse hesaplayamamıştı. Bizler 4,5 milyonuz. Bu nüfusun 4 milyonu Körfez çevresinde yaşıyor. İzmir’in nüfusuna 2000 yılından beri baktığınız zaman 1 milyon 200 bin ilave nüfus geldi. Bunun 1 milyonu körfeze geldi. Ancak yoğun yapılaşmayı kaldıracak altyapımız yok. Metropol alana bu kadar yoğun nüfus gelmeye devam ederse bu sorunlar artarak devam edecek” cümlelerinde bulundu. Bilim Kurulu oluşturulacak İlerleyen günlerde Körfez ile ilgili durumu en detaylı yönleriyle ele alabilmek için Bilim Kurulu oluşturacaklarını aktaran Tugay, Körfez’e dair tüm verileri Büyükşehir ve İZSU’nun sayfalarından yayınlayacaklarını belirtti. “Büyükşehir, kaynaklarının önemli bir kısmını altyapı, körfez, arıtmalar, kirli ve temiz su yatırımları için kullanacak” diyen Tugay, şöyle ekledi: “İzmir’in altyapı yatırımına ihtiyacı var. Hiçbir siyasi hesap içerisinde olmadan önceliğimiz altyapı çalışmaları olacak. Bunun için ayırabildiğimiz tüm kaynaklarını ayıracağız. Yurtdışı kaynaklarının kullanımı için devletten bize yardımcı olmalarını bekliyoruz. İzmir’e herkes borçlu. İzmir’i İzmir yapan, en önemli değerlerimizden biri olan körfezi hep beraber kurtaracağız. Ben sizlere bu şartlarda Körfez’de yüzmeyi vaat edemem. Geçen dönem ciddi başarılı bir çalışma yapıldı. Ancak daha yapılacak çok iş olduğu ortada.” ‘İç Körfez’den tutulan balıkları yemeyin’ uyarısı Başkan Tugay, kendisine yöneltilen ‘bu sorun halk sağlığını nasıl etkileyecek’ sorusuna ise “Önümüzdeki süreçte İzmir’in İç Körfezi’nden tutulan balıklar yenmemeli. İç Körfez’de balık tutulmasını doğru bulmuyorum. İnsan sağlığıyla ilgili bir mikrop türü bulgumuz yok. Ama bu kirliliği gidermezsek ilerde onları da yaşayacağız” cevabını verdi.
ÇEŞTOB’da yeni yönetim belirlenirken tüzük de değişti
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 14:07 ÇEŞTOB’da yeni yönetim belirlenirken tüzük de değişti Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB), 2024 yılı olağan genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulunu belirledi. Tüzük değişikliğiyle artık yöneticilerin de ÇEŞTOB başkanı olma yolu açılırken, 6 yıldır yönetim kurulu başkanlığı yapan Yakup Demir’in görevi seçimle birlikte sona erdi. Seçimli olağan genel kurul toplantısı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Toplantıya 55 üye katıldı. Divan başkanlığına Mehmet Görgün, divan üyeliklerini ise Ozan Atilla ve Hüseyin Çetin seçildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Yakup Demir, altı yıl süren başkanlık görevinin sona erdiğini belirterek, 20 yıldır ÇEŞTOB’a katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Demir, altı yıllık faaliyet raporunu sunarken, "Altı yıl önce devraldığımız yönetimi borçsuz devrediyoruz, yeni yönetime başarılar ve iyi yolculuklar dileriz" diyerek yeni yönetime başarı dileklerinde bulundu. Tüzük değişti, yöneticilere başkan olma yolu açıldı 2024 yılı olağan genel kurulunda önemli bir tüzük değişikliği de gerçekleştirildi. 2012 yılında kabul edilen ve bazı üyeler tarafından “anti-demokratik” bulunduğu ifade edilen, yalnızca işletme sahiplerinin ÇEŞTOB Başkanı seçilebileceğini belirten madde, üyelerin oy çokluğuyla değiştirilerek, yöneticilerin de başkan olabilmesinin yolu açıldı. Ayrıca, üye olma koşulları da değiştirildi. Artık restoranlar, beach club’lar ve turizm belgeli işletmeler de ÇEŞTOB’a üye olabilecek. Yeni yönetim kurulu eylül ayında başkanını seçecek Tüzük değişikliğinin ardından, yönetim kurulu seçim metodu oylanarak, seçime çarşaf listeyle girilmesi oy çokluğuyla kabul edilmesinin ardından tek aday olan Mert Gönül, başkan adaylığından çekildiğini açıkladı. Seçime 30 yönetim kurulu adayı katılırken, önceki yönetimde yer alan Gökçe Kesikçiler Buğday, Hakan Aydın ve Halil Yeni bu dönemde aday olmadı, Mustafa Eryaman ise yedek listede yer aldı. Yeni ÇEŞTOB yönetimi, başkanını Eylül ayında yapılacak ilk yönetim kurulu toplantısında seçecek. Yeni yönetim kurulu üyeleri şu şekilde oluştu: Orhan Belge, Serkan Aslan, Ebru Tuğgan, Deniz Arı, Kadir Alpat, Ozan Atilla, Toker Gürer, Kerem Ünsal, Seda Zabıtçı, Tuncay Karaca, Hamit Çalış, Tayfun Başkurt, Hakan Güvener.
Eren Tokat: “Altınordu’yu hak ettiği yere getireceğiz”
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 11:44 Eren Tokat: “Altınordu’yu hak ettiği yere getireceğiz” TFF 2. Lig ekiplerinden Altınordu’nun kaptanı Eren Tokat, Altınordu’yu elbirliğiyle hak ettiği yere getirmeye çalışacaklarını söyledi. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, yeni sezon öncesinde kamp çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Kırmızı-lacivertlilerin kaptanı Eren Tokat, kulübün resmi internet sitesine değerlendirmeler bulundu. Sezon başından beri güzel bir kamp dönemi geçirdiğimizi belirten 31 yaşındaki savunma oyuncusu, “Takımın abileri olarak yurt dışından gelen yeni arkadaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yine Altınordu’nun Öz Kaynak Sistemi’nden arımıza katılan gençlerimiz var. Bu sezon elbirliğiyle Türkiye’nin Altınordusu’nu hak ettiği yerlere getirmeye çalışıyoruz” dedi. “Genç bir kadromuz var” Genç takım olmalarının dezavantaj gibi görülebileceğini fakat bunun öyle olmayacağını dile getiren Eren Tokat, “Genç futbolculardan oluşan bir kadromuz olması bizlere sahada ekstra bir dinamizm katacaktır. Bazılarına göre dezavantaj görünen genç kadromuz bizim için çok büyük avantaj olacak. Bunu herkes sezon içinde görecektir” diye konuştu. Sezon ilk haftasındaki oynayacakları İnegölspor maçına tüm taraftarları davet eden kaptan sözlerini şöyle tamamladı: “Taraftarlarımız gelsinler bize destek olsunlar. Çünkü bu takımda gelecekte bu ülkenin yıldızı olacak futbolcu adayları var. Gelsinler onları hep beraber izleyip görsünler."
Bayraklı’da 20 çocuk ilk kez havuzla tanıştı
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 11:32 Bayraklı’da 20 çocuk ilk kez havuzla tanıştı Bayraklı Belediyesi, hayatlarında hiç havuza girmemiş 20 çocuğu Postacılar Mahallesi’ndeki portatif havuzda ağırlayarak onlara unutulmaz bir deneyim imkanı sundu. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında İsmet İnönü Kültür Merkezi yanında bulunan havuzda gerçekleştirilen etkinlikte çocuklar, suyla ilk kez tanışmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşadı. Bayraklı Belediyesi, sosyal sorumluluk projeleriyle çocukların yüzlerini güldürmeye devam ediyor. Bu kapsamda hayatlarında hiç havuza girmemiş 6-12 yaş arasındaki 20 çocuk, havuzla tanıştı. Spor İşleri Müdürlüğü ve Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, uzman eğitmenler eşliğinde suya ilk adımlarını atan çocukların heyecanı görülmeye değerdi. Eğitmenler, çocukların suya olan korkularını yenmelerine yardımcı olurken, aynı zamanda yüzme tekniklerini de öğretti. Çeşitli oyunlarla eğlenceli anlar yaşayan çocuklar, suyun keyfini doyasıya çıkardı. Etkinlik sonunda çocuklara yiyecekler ikram edildi. Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, "İlçemizde hiç havuza girmemiş 20 çocuğumuzu, Postacılar Mahallemizdeki portatif havuzda ağırladık. Bu tür faaliyetlerle daha fazla çocuğumuza ulaşmak istiyoruz, daha fazla çocuğumuzu mutlu etmek ve yüzmeyi öğretmek istiyoruz. Bu kapsamda temel yüzme eğitimi verdiğimiz çocuklarımızı havuzla buluşturduk, yüzme tekniklerini öğrenmelerini sağladık. Bayraklı Belediyesi olarak, bu tür projelerle çocuklarımızın mutluluğuna katkıda bulunmaya devam edeceğiz" dedi.