Yerel Haberler
İzmir
Metin Arolat’ın cenazesi İzmir’de gözyaşlarıyla uğurlandı 23 Eylül 2024 Pazartesi - 14:21:07 İstanbul Kozyatağı’nda 20 Eylül akşamı sahne alan ve aniden fenalaşarak geçirdiği kalp krizi sonucu 52 yaşında hayatını kaybeden şarkıcı ve yönetmen Metin Arolat için memleketi İzmir’de cenaze töreni düzenlendi. Törene, sanat camiasından çok sayıda ünlü isim katıldı. Arolatın cenazesi, düzenlenen törenin ardından Örnekköy Mezarlığı’na defnedildi. Sevenlerini yasa boğan Metin Arolat için dün İstanbul Teşvikiye Camii’nde cenaze töreni düzenlenmişti. Arolat’ın cenazesi bugün de memleketi İzmir’e getirildi. Arolat Ailesi ve ünlü sanatçının dostları, sevenleri Karşıyaka ilçesi Hacı Mustafa Beşikçioğlu Camii’nde son görevlerini yapmak üzere bir araya geldi. Törene Arolat’ın sanatçı arkadaşları televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan, şarkıcı Işın Karaca, ’Kuşum Aydın’ lakaplı Muharrem Aydın Uğurlular, Gökhan Keser, Özgür Çevik, oyuncu Alp Kırşan, ailenin yakınları ve vatandaşlar katıldı. Taziyeleri Arolat’ın ablası Fatoş Alkan kabul etti. Metin Arolat’ın yakın arkadaşı yapımcı Armağan Çağlayan cenaze namazında gözyaşlarını tutamadı. “Çok iyi bir kardeşti, sevilen biri olması çok önemli” Cenaze töreninde konuşan Arolat’ın ablası Fatoş Alkan, “Kimse için kötülük düşünmeyen, herkese elini uzatan bir insandı. Onun için de çok seviliyordu. Çok iyi bir kardeşti. Kalp rahatsızlığı da yoktu. Babası kalpten öldü dediler ama babam beyin kanserinden öldü. Ailede kalp rahatsızlığı olan yoktu. Sevilen bir insan olması çok önemli. Gerçekten kalben çok iyi bir insandı. Sadece insanlara değil hayvanlara, canlıların hepsine iyi davranırdı. Kimse için kötü düşünmez ve davranmazdı. Çok kişiye el uzattığına eminim. Allah rahmet eylesin” dedi. “Belirgin bir rahatsızlığı yoktu, sahneye çıkmadan önce serum almadı” Metin Arolat’ın yaklaşık 4 ay önce bir hastaneye Check-up yaptırmaya gittiğini ve oradaki sonuçlara göre hiçbir rahatsızlığının olmadığını söylediklerini belirten abla Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman diyet yapıyordu. Sabah 3 tane yumurta yemiş, öğle yemeğinde tavuğunu yemiş. Tuzu ve yağı azaltmıştı. Belirgin bir rahatsızlığı yoktu. Sahneye çıkmadan önce serum almadı. Ara ara kendini kötü hissettiği zaman serum alıyordu ama son zamanlarda serum almadı, bana söylüyordu.” Aydın Uğurlular ise Metin Arolat ile 35 yıldır tanıştıklarını, çok üzgün olduğunu, bu sebeple de söyleyecek kelime bulamadığını ifade etti. “Kendisiyle çok güzel projelere imza attık” Cenaze töreninde konuşan şarkıcı Gökhan keser de “Birlikte çok güzel projelere imza attık. Çok güzel klipler çektik. Oradaki hallerini tanıyınca kendisine daha da hayran oluyorsunuz. Çok üzgünüm. Allah yakınlarına sabır versin” diye konuştu. “Birlikte tatile gidecektik, Ekim ayı için bilet almıştık” Metin Arolat’ın bilindik bir rahatsızlığı olmadığına değinen televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan, “Ölen öldü, arkasından polemiklere gerek yok. Bizim can arkadaşımız öldü. Metin, Türkiye müzik sektörünün kıymet taşı. Ama hiç kimse bunu fark etmiyor. Türk Pop Müziği, Metin’in çektiği kliplerle Türk Pop Müziği oldu. Eğer Metin olmasaydı, bugün bir Türk Pop Müziği endüstrisi bence olmazdı. Metin, içinde kötülük olmayan tek insan. Hiç kötülük bilmezdi. O yüzden bu piyasada hak ettiği yerde olmadı. Bizim piyasada hak ettiğiniz yerde olmak kötülük gerektirir. Son programda çok neşeliydi. Bana tişört hediye etti. Çok güldük, eğlendik. Birlikte tatile gidecektik, Ekim ayı için bilet almıştık” açıklamalarında bulundu. “Bir şey hazırlayacağım zaman metini arardım” Metin Arolat’ın 90’lı yıllardan bu tarafa herkesin yanında olduğunu söyleyen şarkıcı Işın Karaca, “Müzikal görüntü, ne ararsan bir şey hazırlayacağım zaman Metin’i arayıp ‘ne düşünüyorsun Meto?’ derdim. Onun görüşü çok önemli. Hepimiz için çok büyük bir kayıp. Çok sevilmenin bedeli bu. Yattığı yer hiçbir zaman incinmesin. Bu kadar değer verilmesi çok kıymetli. İnşallah hepimizin arkasından bu kadar iyi konuşan insan olsun. Başımız sağ olsun” diye belirtti. Karşıyaka’da toprağa verildi Törenin ardından alkışlarla uğurlanan Arolat’ın naaşı, Karşıyaka Hacı Mustafa Beşikçioğlu Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Örnekköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
23 Eylül 2024 Pazartesi - 13:43 İzmir’in yeni Deprem Master Planı için yol haritası oluşturuluyor İzmir’in afetlere karşı dirençli hale getirilmesi yönünde yapılacak çalışmalara ışık tutacak “İzmir Deprem Master Planı 24” çalıştayı başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, deprem konusunda kentte ortak aklı harekete geçirmenin önemine değinerek “İklim kriziyle mücadele ederken de depremle ilgili hazırlık yaparken de siyaset üzerinden, kurumlar üzerinden ayrışma olmamalı. İş birliği ile çok daha hızlı yol alınabilir” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin afetlere karşı dirençliliğini artırmak, doğayla uyumlu ve güvenli yaşam alanları oluşturmak için Deprem Master Plan çalışmalarına başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlenen “İzmir Deprem Master Planı 24” çalıştayına ev sahipliği yaptı. Çalıştaya bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının temsilcileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları, belediye meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları, milletvekilleri, siyasi partilerin temsilcileri katıldı. Çalıştaya İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentte depremle ilgili yürüttüğü bilimsel çalışmaların anlatıldığı sunumla başlandı. “Hepimizin depremle ilgili endişesini gösteriyor” Açılış konuşması yapan Başkan Dr. Cemil Tugay, çalıştaydaki yoğun katılımdan dolayı mutlu olduğunu ifade ederek, “Bu, aslında biraz da hepimizin depremlerle ilgili endişesini gösteriyor. Bu, depremin İzmir için ne kadar önemli bir konu olduğunu, yapmamız gereken çok iş bulunduğunu gösteriyor” dedi. İzmir’in 4 yıl önce yaşadığı depremi hatırlatan Başkan Tugay, “30 Ekim 2020 depremi benim Karşıyaka Belediye Başkanı olduğum dönemde gerçekleşti. İzmir’de depremi yaşayarak gördük. O günden bugüne pek çok çaba gösterildi. Yaklaşık 4 yıl geçmiş durumda. 6 Şubat’ta korkunç bir depremi ülke olarak yaşadık. Sorumuz şu; o günden bugüne depremle ilgili dirençliliğimizi ne kadar artırdık? Olası bir deprem durumunda yaşanacak sorunlara ne kadar hazırlıklıyız? Yapılması gereken mevzuat değişiklikleri yapıldı mı? Almamız gereken kararları aldık mı? Mutlaka bir şeyler yapıldı ama görünen o ki yetersiz” diye konuştu. “O kapanmış olan kulakları ne zaman açacağız” Deprem çalışmaları konusunda iş birliğinin önemine değinen Başkan Tugay, “Körfez konusunda da aynı şeyi söyledim. Bu ülke artık siyaset üzerinden, falanca merkezi yönetim filanca yerel yönetim diye kendini ayırma hatasından acilen vazgeçmelidir. Belki burada belediye başkanı olarak vereceğim en önemli mesaj budur. Bu çalışmalar için bu ülkenin kaynakları kullanılıyor. Ülkemizin çok değerli yöneticileri, bilim insanları pek çok çalışma yapıyorlar ama bir şekilde ayrıştırılıyorlar. Farklı iki ülke varmış gibi iki ayrı ülkede iki ayrı çalışma yapılıyor gibi ilerliyor işler. Ancak iklim kriziyle mücadele ederken de depremle ilgili hazırlık yaparken de siyaset üzerinden, kurumlar üzerinden ayrışma olmaz. İş birliği ile çok daha hızlı yol alınabilir. Karşıyaka Belediyesi adına 4 sene önce mevzuatla ilgili yapılması gereken değişiklikleri bakanlığa bildirdik. Ne yapıldı? 4 sene önce ne kadar yanlış ve eksik varsa bugün de aynı yanlış ve eksikler duruyor. Bunları nasıl düzelteceğiz, değiştireceğiz? O kapanmış kulakları ne zaman açacağız?” ifadelerini kullandı. “Tespitler yapıldı ama vatandaşı ikna edemedik” Türkiye’deki mevzuat sıkıntısına da değinen Başkan Tugay, “Bir deprem ülkesindeyiz. Bilimsel araştırmalar da kentteki fayların deprem üretme potansiyelini gösteriyor. Ama kat sayısını önce 5’e düşürüp, sonra unutuldu diyerek tekrar 8’e çıkaran anlayışıyla yönetilmeyi hak etmiyor bu insanlar. Mevzuat öyle bir mevzuat ki, bir binanın hangi noktada hangi problemler nedeniyle depreme dayanıksız olduğuna dair tanımlama yetersiz kalıyor. Karşıyaka’da bina incelemesinde şunu gördük ki; betonarme yapısı sağlam olan binaların sakinleri yapı çok sağlam diye düşünüyorlar. Oysa zemin nedeniyle risk taşıyan binalar var. Tespitler yapıldı ama vatandaşı ikna edemedik. Biz sözlü ikna etmeye çalışıyoruz oysa bunun mevzuatta bir karşılığının olması lazım. Nasıl ölçülecek, denetlenecek? Problemin net olarak tanımlanması ve insanlara yardımcı olunması gerekiyor” diye konuştu. “Emsal artışı verilmesi doğru değildi” İzmir depremi sonrasında uygulanan emsal artışının yanlış olduğunu aktaran Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “2020 depreminden sonra bu şehirde ağır ve orta hasarlı binalara emsal artışı vermek zorunda kaldık. Çünkü başka kimsenin yardım niyeti yoktu. Doğru muydu? Değildi. Bugün de özellikle bozuk zeminli yerlerde binalara emsal artışı verip katları yükseltmek şehrimizin özellikle bazı bölgeleri için vahim bir hatadır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak söylüyorum bunu. Bunun bir hata olduğunu lütfen herkes idrak etsin. O arsanın sahibi, ortağı olabilirsiniz, orada daireniz olabilir, mülkiyet hakkınıza sonuna kadar saygı duyuyorum ama olası bir depremde o bina yıkılır ve altında kalırsanız bu bizim açıklayamayacağımız bir durum olur. Belediyeden ne istediğinizin farkında olun, bilinçli olun. Popülizm, oy avcılığı ve büyük seçim başarıları peşine düşmemek gerek. İzmir’in çok değerli, bilinçli insanlarının, halkının da bu gibi konularda hayır demesini özellikle rica ediyorum. Bundan sonra doğru olduğuna inandığımız şeylerin arkasında duralım. Ben belediye başkanı olarak bunun sözünü veriyorum. Doğru neyse onun arkasında olacağım ve onun yapılması için çaba göstereceğim. Bu dönem bir şeyleri değiştirmenin ve düzeltmenin dönemi olsun. Bu dönem İzmir’in bilinen, takdir edilen bilincinin gün yüzüne çıktığı dönem olsun.” “İzin vermeyelim” Deprem Master Plan çalışmasının önemine de değinen Tugay, “Kanun, mevzuat değişikliği bekliyoruz diyerek durmayacağız. Bekliyoruz, doğrusu o. Sadece İzmir değil Türkiye’nin ihtiyacı var ve bekliyor. Ama yapmayanların kendi sorumluluğudur. İnşallah yaşanmaz ama kötü bir olay yaşanırsa onların utancı olmalıdır. İmar aflarında olduğu gibi. Onlar da kapattıkları kulaklarını açsınlar. Hep beraber insanlarımızın yıkılan binalar altında ölmesine, sakat kalmasına izin vermeyelim” dedi. “Revizyondan öte yeni bir master plan olacak” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde depreme yönelik çalışmaların, İzmir’in Birleşmiş Birleşmiş Milletler tarafından RADIUS Projesi’nin dünyada uygulanacağı 9 kentten biri olarak seçilmesi ile 1 Şubat 1998’de başladığını belirten Tugay, “Bu kapsamda hazırlanan İzmir Deprem Master Planı, 1999 yılının Temmuz ayında tamamlandı. Şimdi bu projedeki çalışmaları güncelleyeceğiz. Bizim deprem master planı çalışmamız bu açıdan revizyon gibi değerlendirilebilir ama bence yeni bir çalışma olacak. Çünkü 1999’da yapılanın bugün için güncelliğini kaybettiğine dair pek çok veri var elimizde. Tamamen yeni bir master plan yapacağız gibi görünüyor. 1999’dan bugüne İzmir çok değişti. Dolayısıyla güncel verilerle revizyonlar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Diliyorum, umuyorum bu dönemde bunu başarabileceğiz. Hocalarımızdan özellikle ricam; bize, bu ekibe inançlarını korumalarıdır. Biz sıradan bir ekip değiliz. Tüm duyarlılıklarımızla, insanlarımıza duyduğumuz sevgi ve saygıyla bu görevin başındayız. Gücümüzün yettiğini elimizden geldiğince yapacağız. Sizlerin yardımıyla belki kilometrelerce daha ileriye taşınacak. Hepinizin yardımına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. “Soruların cevaplarını beraber bulacağız” İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zeki Yıldırım, Başkan Tugay’ın göreve gelir gelmez Deprem Master Planın güncellenmesi ile ilgili çalışmaların başlaması yönünde talimat verdiğini belirtti ve “RADIUS Projesi’ndeki çalışmalar Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında yapılmış çalışmalardan bir tanesiydi. Bu çalıştay ile projenin revize edilmesini ve yol haritası ortaya koymayı amaçlıyoruz. Güzel İzmir’imizin deprem gerçeği var. Buna hazırlıklı olmalıyız. Zararlarımızı minimuma indirmemiz gerekiyor. Bu çalıştayın güzel bir başlangıç olacağına inanıyorum. Soruların cevaplarını beraber bulacağımızı düşünüyorum” dedi.
Göztepe’nin savunmacıları skoru destekliyor
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 10:22 Göztepe’nin savunmacıları skoru destekliyor Göztepe, ilk 3 hafta itibariyle 3 gol atarken bu gollerin ikisi savunma oyuncularından geldi. Trendyol Süper Lig ekiplerinden Göztepe, ilk 3 hafta itibariyle 3 puan toplayarak yoluna devam ediyor. Bu süreçte ilk maçında Antalyaspor’la deplasmanda 0-0 berabere kalan sarı-kırmızılılar, ikinci maçında ise Fenerbahçe ile İzmir’de 2-2 berabere kaldı. Göz-Göz, ligin üçüncü haftasında ise Alanyaspor’a konuk oldu ve rakibiyle karşılıklı birer gol atarak sahadan ayrıldı. Henüz galibiyetle tanışamayan sarı-kırmızılılar, bu maçlarda rakip fileleri 3 kez havalandırmayı başarırken, kalesinde ise 3 gol gördü. İzmir ekibinde bu gollerin sadece birisini forvet oyuncusu olan Romulo atarken, diğer iki golü ise savunmadan öne çıkan isimler olan Koray Günter ve Heliton kaydetti. Böylece Göztepe’de şimdiye kadar atılan gollerin ikisini defans oyuncuları atmış oldu. Öte yandan Göztepe’nin bir diğer yeni transferi Juan, 2 maçta toplam 67 dakika süre alırken bu süreçte gol atamasa da 1 asist yapmayı başardı. Yalçın Kayan’ın durumu henüz netleşmedi Trendyol Süper Lig’in ikinci haftasında oynanan Fenerbahçe maçında oyuna giremediği için sinirlenen ve takım arkadaşlarını beklemeyip soyunma odasına gittiği iddia edilen Yalçın Kayan, daha sonra ise teknik direktör Stanimir Stoilov’la tartıştığı ifade edildi. Geçtiğimiz günlerde oynanan Alanyaspor maçında kadroya alınmayan 25 yaşındaki orta sahanın takımdan ayrılabileceği öğrenildi. Göztepe yönetiminin ise öncelikle Stoilov ile bir görüşme gerçekleştireceği ve Bulgar çalıştırıcının vereceği karara göre Yalçın’ın takımdaki geleceğinin belli olacağı kaydedildi. Öte yandan Yalçın Kayan için RAMS Başakşehir’in Göztepe ile temas kurduğu iddia edildi.
Bu proje ile geleceğin elektronik dünyasına daha temiz ve verimli katkı sağlanacak
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 09:53 Bu proje ile geleceğin elektronik dünyasına daha temiz ve verimli katkı sağlanacak Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Enerji Teknolojisi Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Adem Mutlu’nun yürütücülüğünü yaptığı “ Yeni Nesil, Kurşunsuz Yüksek Performanslı FET’ler İçin Bizmut Tabanlı Yarı İletkenler” başlıklı proje TÜBİTAK-ARDEB “1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında destek almaya hak kazandı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Proje Yürütücüsü Dr. Öğr. Üyesi Adem Mutlu’yu makamında ağırlayarak tebrik etti. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam kurumsal akreditasyona sahip, öğrenci odaklılıkta ödüllü, öncü araştırma üniversitemizde oluşturduğumuz örnek bilim üretme ekosistemimiz bünyesinde görev yapan araştırmacılarımızın yürütücülüğünü yaptığı nitelikli projeler ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlardan destek görmeye devam ediyor. Küresel standartlarda araştırma geliştirme ve inovasyon faaliyetlerine ev sahipliği yapan üniversitemiz çatısı altında, proje hazırlama, başvuru yapma, patent ve ticarileşme konularının sürdürülebilir hale geldiğini ve bir kültüre dönüştüğünü müşahede ediyoruz. Mensuplarımızla birlikte üniversitemizi daha iyiye taşımak, sadece ülkemizde değil tüm dünyada tercih edilen, örnek gösterilen bir üniversite olmak için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. TÜBİTAK-ARDEB programı kapsamında projesi desteklenen öğretim üyemizi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi. “Yenilikçi elektronik cihazlar geliştirilecek” Araştırmanın içeriği ile ilgili bilgi veren Proje Yürütücüsü Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Enerji Teknolojisi Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Adem Mutlu ise “Yenilikçi elektronik cihazlar geliştirme yolunda önemli bir adım atıyoruz. Projemiz, çevre dostu ve yüksek performanslı alan etkili transistörler (FET) üretmeyi amaçlayan, metil amonyum bizmut iyodür (MBI) ve gümüş bizmut iyodür (ABI), yarıiletkenleri üzerine odaklanmaktadır. Bizmut tabanlı bu yeni nesil yarıiletkenler, daha stabil ve toksik olmayan yapılarıyla kurşun bazlı malzemelere güçlü bir alternatif sunmaktadır” diye konuştu. “Çevre dostu ve yenilikçi bir proje” Projenin amacı ve hedeflerini sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Adem Mutlu, “MBI ve ABI ince filmleri kullanarak, çevre dostu çözücülerle üretilen yüksek performanslı transistörler geliştirmeyi hedefliyoruz. Bizmut tabanlı malzemelerin, yüksek performanslı transistörler için güçlü bir aday olduğunu göstererek çevre dostu yeni malzeme uygulamalarının önünü açmayı hedefliyoruz. Üreteceğimiz FET’lerin yüksek mobilite ve düşük histeresis özellikleri ile öne çıkmasını planlıyoruz” dedi. Araştırmanın yönteminden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Adem Mutlu, “Proje kapsamında, transistör uygulamaları için yeni nesil yarıiletken yapıların geliştirilmesine odaklanmaktadır. Metilamin (MA) gazı kullanılarak MBI yapısını oluşturacak ve farklı Ag/Bi molar oranlarıyla ABI rudorffite yapılarını oldukça kolay yöntemlerle elde ettikten sonra altlıklar üzerine kaplayarak FET üretiminde aktif yarıiletkenler olarak kullanılacaktır. Çalışmada, çözelti hazırlama, ince film kaplama, termal işlem ve elektriksel karakterizasyon yöntemleri detaylı olarak incelenecektir. Elde edilen sonuçlar, ileri elektronik cihazlar için bizmut tabanlı toksik olmayan malzemelerin potansiyelini açığa çıkaracaktır” diye konuştu. “Elektronik dünyasında yeni bir alan açılacak” Proje kapsamında pek çok yeniliği literatüre ve bilim dünyasına sunacaklarına ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Adem Mutlu, “Çevre dostu çözücülerle üretilen MBI ve ABI yapıları, yeşil elektronik alanında önemli bir adım atmamızı sağlayacaktır. Transistörlerin, yüksek yük taşıyıcı mobilite ve Ion/Ioff akım oranı ile yüksek performans sergilemesi beklenmektedir. Projemiz ile bizmut tabanlı malzemelerin transistör uygulamalarındaki potansiyelini ortaya koyarak, yeni nesil elektronik cihazların geliştirilmesine öncülük edilecektir. Bu proje, sadece bilimsel anlamda değil, aynı zamanda çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesine de katkı sağlayacak. Kurşunsuz ve toksik olmayan MBI ve ABI yarıiletkenlerinin kullanımı, elektronik dünyasında yeni bir alan açacak. Projemizle birlikte, geleceğin daha temiz ve verimli elektronik dünyasına katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Çocukluğundan ilham aldı, mimarlık ödülü kazandı
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 09:44 Çocukluğundan ilham aldı, mimarlık ödülü kazandı Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Aslı Çaylı’nın Bingbong’un Oyun Evi” adını taşıyan projesi, “Murat Artu ve Mimarlık Tutkusu Öğrenci Yarışması 2024”te Özel Aile Ödülü’nü hak eden 5 projeden biri oldu. Mimar Murat Artu anısına bu yıl ikincisi düzenlenen “Murat Artu ve Mimarlık Tutkusu Öğrenci Yarışması 2024, birinci sınıf öğrencilerinin özgün düşünceleri ve tasarımları ile ortaya koyacakları başarılarını ödüllendirerek mimarlık mesleğini sevmelerine bir motivasyon sağlamak ve ileride mimarlık mesleğine katkıda bulunacak genç mimarlara bu yolda el vermek amacını taşıyor. Bu yıl “Kurgusal bir kahraman için bir mekan tasarlayın” konu başlığı altında gerçekleşen yarışmada, Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Aslı Çaylı’nın Bingbong’un Oyun Evi” adını taşıyan projesi, Özel Aile Ödülü’nü hak eden 5 projeden biri olarak seçildi. Oyun dünyası kurdu Aslı Çaylı dereceye giren projesi ile ilgili şu bilgileri verdi: “Çocukken oyunlar türetirken aslında kendimize mekânsal tarifler de ürettiğimizin farkında değiliz. Yastıklardan kaleler, masalardan sahneler gibi. Çocuğun sahip olduğu özgür alan ve somut nesneler aslında kendine geliştireceği bir dünyanın kapılarını aralar. Bu dünya da fazla eşyaya gerek yoktur. Tek gereksinim içinde özgürce hareket edeceği korunaklı bir alan. Karakterimi seçerken de bu düşünce bana çok yardımcı oldu. Bing Bong aslında hayallerimizdeki oyun dünyasını kurarken yanımızda olan bir arkadaş.” Projesinin tasarımına ilişkin detaylara da değinen Çaylı, “Seçtiğim kahramanın oyun kurabileceği bir alan tasarladım. Tasarımımı oluştururken iki farklı alana böldüm. Biri daha dinamik ve ritmik bir dil taşırken ikinci alanım daha stabil hacimler oluşturuyor. Plan olarak bakıldığında iki alan da birbiri içinde dolanım imkanı sunuyor” dedi.
Çocukluğundan ilham aldı, mimarlık ödülü kazandı
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 09:40 Çocukluğundan ilham aldı, mimarlık ödülü kazandı Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Aslı Çaylı’nın, “Bingbong’un Oyun Evi” adını taşıyan projesi, “Murat Artu ve Mimarlık Tutkusu Öğrenci Yarışması 2024”te Özel Aile Ödülü’nü hak eden 5 projeden biri oldu. Mimar Murat Artu anısına bu yıl ikincisi düzenlenen “Murat Artu ve Mimarlık Tutkusu Öğrenci Yarışması 2024, birinci sınıf öğrencilerinin, özgün düşünceleri ve tasarımları ile ortaya koyacakları başarılarını ödüllendirerek mimarlık mesleğini sevmelerine bir motivasyon sağlamak ve ileride mimarlık mesleğine katkıda bulunacak genç mimarlara bu yolda el vermek amacını taşıyor. Bu yıl “Kurgusal bir kahraman için bir mekan tasarlayın” konu başlığı altında gerçekleşen yarışmada, Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Aslı Çaylı’nın “Bingbong’un Oyun Evi” adını taşıyan projesi, Özel Aile Ödülü’nü hak eden 5 projeden biri olarak seçildi. Oyun dünyası kurdu Aslı Çaylı, dereceye giren projesi ile ilgili şu bilgileri verdi: “Çocukken oyunlar türetirken aslında kendimize mekânsal tarifler de ürettiğimizin farkında değiliz. Yastıklardan kaleler, masalardan sahneler gibi. Çocuğun sahip olduğu özgür alan ve somut nesneler aslında kendine oluşturacağı bir dünyanın kapılarını aralar. Bu dünyada fazla eşyaya gerek yoktur. Tek ihtiyaç içinde özgürce hareket edeceği korunaklı bir alan. Karakterimi seçerken de bu düşünce bana çok yardımcı oldu. Bingbong aslında hayallerimizdeki oyun dünyasını kurarken yanımızda olan bir arkadaş.” Projesinin tasarımına ilişkin detaylara da değinen Çaylı, “Seçtiğim kahramanın oyun kurabileceği bir alan tasarladım. Tasarımımı oluştururken iki farklı alana böldüm. Biri daha dinamik ve ritmik bir dil taşırken, ikinci alanım daha stabil hacimler oluşturuyor. Plan olarak bakıldığında iki alan da birbiri içinde dolanım imkanı sunuyor” dedi.
Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı
25 Ağustos 2024 Pazar - 12:20 Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bölümüne; karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle başvuran ve yapılan tetkikler sonucunda yaklaşık 15 kilo ve 28 santimetrelik dev kitle tespit edilen hasta, gerçekleştirilen başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu. İzmir’de yaşayan 68 yaşındaki Selma Coşkun, karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucu yaşlı kadının karnında yaklaşık 15 kilogram ağırlığında, 28 santim boyunda nadir görülen kitle olduğu teşhisi konuldu. O an ilk şoku yaşayan ve Mart ayı için kendisine ameliyat tarihi verilen talihsiz kadın, ameliyata gitmedi. Coşkun, ilerleyen süreçte kitlenin büyümesi ve şikayetlerinin artması üzerine yaklaşık 3 ay sonra tekrar hastanenin yolunu tuttu ve bu sefer ameliyat olmayı kabul etti. Dev kitle, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Bağcı ve ekibinin birlikte girdiği operasyonla başarılı bir şekilde çıkartıldı. “Kitlenin kesin olmamakla beraber yumurtalıklarla ilgili olduğu söylenildi” Yapılan ameliyata ilişkin genel bilgiler veren Opr. Dr. Mustafa Bağcı, “Hastamız karın ağrısı, karında şişlik, nefes darlığı, halsizlik gibi şikayetlerle hastanemize başvurdu. Yaptığımız muayene ve tetkikler sonunda hastanın karnında dev bir kitle olduğunu tespit ettik. Hastamızın 25 yıl önce rahim ve yumurtalıkların alındığını tespit ettik. Yumurtalıklar alındığı için yumurtalıklarla ilgili bir şüphe ortadan kalktı ama yine de biz onu değerlendirdik. Ameliyatı gerçekleştirdik ve yaklaşık 15 kilo ağırlığında, 28 santim çapında yumurtalıklarla ilgisi olduğunu düşündüğümüz dev bir kitle çıkardık. Kitleyi de patolojiye gönderdik. Kitlenin kesin tanı verememekle beraber yumurtalığa ait olduğu söylenildi. Hastamızın şu an herhangi bir sıkıntısı yok, durumu gayet iyi. Patoloji sonucunu göre de gerekli tedavilere devam edeceğiz” diye konuştu. “Hastalar doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyor” Bu tarz kitlelerin vücutta geç fark edilebildiğine işaret eden Opr. Dr. Bağcı, şunları kaydetti: “Kitle 5-10 kiloya kadar belli olmayabiliyor. Bazen de hastanın ihmali söz konusu oluyor. Hastalar kitleleri hissettiği halde doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyorlar. Bizim hastamıza mayıs ayına ameliyat günü vermiştik. Mayıs ayında ameliyat gününden korktuğu için kaçtığını beyan etti. Daha sonra şikayetlerinin artması, kitlenin büyümesi üzerine hasta tekrar gelmek zorunda kaldı ve ameliyatını yapmak zorunda kaldık.” “Hasta oturarak uyuyordu” Opr. Dr. Bağcı, hastadaki kitle çok büyük olduğu için anestezinin hastaya, ‘ameliyat olması çok risklidir’ ibaresi verdiğini belirtti. Sözlerini sürdüren Bağcı, hastanın akciğerlerinden kalbine kadar büyük bir baskının olduğunu ve hastanın o süreçte oturarak uyuduğunu söyledi. “Korktum, kaçtım ama çok pişmanım” Korktuğunu ve bu yüzden hastaneden kaçtığını ifade eden Selma Coşkun da “Kaçtığım için çok pişman oldum. Eğilemiyordum, nefes alamıyordum. Çok şikayetim vardı. Şu an çok iyiyim. Bütün hocalarım çok güzel ilgilendi” cümlelerine yer verdi.
Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı
25 Ağustos 2024 Pazar - 12:19 Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bölümüne; karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle başvuran ve yapılan tetkikler sonucunda yaklaşık 15 kilo ve 28 santimetrelik dev kitle tespit edilen hasta, gerçekleştirilen başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu. İzmir’de yaşayan 68 yaşındaki Selma Coşkun, karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucu yaşlı kadının karnında yaklaşık 15 kilogram ağırlığında, 28 santim boyunda nadir görülen kitle olduğu teşhisi konuldu. O an ilk şoku yaşayan ve Mart ayı için kendisine ameliyat tarihi verilen talihsiz kadın, ameliyata gitmedi. Coşkun, ilerleyen süreçte kitlenin büyümesi ve şikayetlerinin artması üzerine yaklaşık 3 ay sonra tekrar hastanenin yolunu tuttu ve bu sefer ameliyat olmayı kabul etti. Dev kitle, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Bağcı ve ekibinin birlikte girdiği operasyonla başarılı bir şekilde çıkartıldı. “Kitlenin kesin olmamakla beraber yumurtalıklarla ilgili olduğu söylenildi” Yapılan ameliyata ilişkin genel bilgiler veren Opr. Dr. Mustafa Bağcı, “Hastamız karın ağrısı, karında şişlik, nefes darlığı, halsizlik gibi şikayetlerle hastanemize başvurdu. Yaptığımız muayene ve tetkikler sonunda hastanın karnında dev bir kitle olduğunu tespit ettik. Hastamızın 25 yıl önce rahim ve yumurtalıkların alındığını tespit ettik. Yumurtalıklar alındığı için yumurtalıklarla ilgili bir şüphe ortadan kalktı ama yine de biz onu değerlendirdik. Ameliyatı gerçekleştirdik ve yaklaşık 15 kilo ağırlığında, 28 santim çapında yumurtalıklarla ilgisi olduğunu düşündüğümüz dev bir kitle çıkardık. Kitleyi de patolojiye gönderdik. Kitlenin kesin tanı verememekle beraber yumurtalığa ait olduğu söylenildi. Hastamızın şu an herhangi bir sıkıntısı yok, durumu gayet iyi. Patoloji sonucunu göre de gerekli tedavilere devam edeceğiz” diye konuştu. “Hastalar doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyor” Bu tarz kitlelerin vücutta geç fark edilebildiğine işaret eden Opr. Dr. Bağcı, şunları kaydetti: “Kitle 5-10 kiloya kadar belli olmayabiliyor. Bazen de hastanın ihmali söz konusu oluyor. Hastalar kitleleri hissettiği halde doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyorlar. Bizim hastamıza mayıs ayına ameliyat günü vermiştik. Mayıs ayında ameliyat gününden korktuğu için kaçtığını beyan etti. Daha sonra şikayetlerinin artması, kitlenin büyümesi üzerine hasta tekrar gelmek zorunda kaldı ve ameliyatını yapmak zorunda kaldık.” “Hasta oturarak uyuyordu” Opr. Dr. Bağcı, hastadaki kitle çok büyük olduğu için anestezinin hastaya, ‘ameliyat olması çok risklidir’ ibaresi verdiğini belirtti. Sözlerini sürdüren Bağcı, hastanın akciğerlerinden kalbine kadar büyük bir baskının olduğunu ve hastanın o süreçte oturarak uyuduğunu söyledi. “Korktum, kaçtım ama çok pişmanım” Korktuğunu ve bu yüzden hastaneden kaçtığını ifade eden Selma Coşkun da “Kaçtığım için çok pişman oldum. Eğilemiyordum, nefes alamıyordum. Çok şikayetim vardı. Şu an çok iyiyim. Bütün hocalarım çok güzel ilgilendi” cümlelerine yer verdi.