DÜNYA - 05 Ağustos 2024 Pazartesi 20:40 | Son Güncelleme : 08 Ağustos 2024 Perşembe 15:23

Dışişleri Bakanı Fidan: “Artık (İsrail’in) tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı”

A
A
A
Dışişleri Bakanı Fidan: “Artık (İsrail’in) tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır Dışişleri, Göç ve Yurtdışı Mısırlılar Bakanı Badr Abdellaty ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “İsrail'in yaptığı her türlü kötülüğü ABD’nin arkadan süpürmeye, çalışması, hafifletmeye çalışması kabul edilebilir bir patern olmaktan çıkmıştır. Artık tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı. Bölge daha fazla İsrail provokasyonu kaldıracak durumda değildir” dedi.

Resmi ziyaret kapsamında Mısır’a gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır Dışişleri, Göç ve Yurtdışı Mısırlılar Bakanı Badr Abdellaty ile yaptığı görüşmenin ardından Mısırlı mevkidaşı ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Fidan, “Sayın Bakanla ikili ilişkilerimizi daha da güçlendirmek için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Değerli arkadaşlar, bölgemizin bir ateş çemberine döndüğü bu günlerde Mısırlı kardeşlerimizle yakın istişare içerisinde olmaya özen gösteriyoruz. Değerli mevkidaşım ile hem ikili konuları hem bölgemizdeki vahim gelişmeleri görüştük” dedi.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin Türkiye’ye yapacağı ziyaret sırasında Mısır-Türkiye arasından 1. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının yapılacağının aktaran Bakan Fidan, “Mevkidaşım ile bu toplantının hazırlık çalışmalarını da ele aldık. Malumunuz bu sabah Sayın Sisi tarafından kabul edildim. Kendisine Sayın Cumhurbaşkanımızın selamlarını ilettim. Kendisini en kısa zamanda Ankara'ya beklediğimizi de ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanımızın şubat ayındaki tarihi Kahire ziyareti ilişkilerimize muazzam bir ivme kazandırdı. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ekonomiden kültüre, çevreden eğitime kadar uzanan çok geniş bir yelpazede ilişkilerimizi geliştirme hususunda azimliyiz. Mevcut ticari ve ekonomik iş birliğimizi daha ileri seviyelere taşıyacağımız inanıyorum” dedi.
Türkiye-Mısır arasında serbest ticaret anlaşmamızı kapsamının genişletilmesine ve Mersin-İskenderiye Ro-Ro seferlerinin tekrar başlatılmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini ifade eden Bakan Fidan, “Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmini önümüzdeki 5 yıl içinde inşallah 15 milyar dolara yükseltmeyi kararlaştırdık. Bu hedefi en kısa sürede yakalayacağız, inanıyoruz” dedi.

“Gazze'de son 10 ayda tüm dünyanın gözü önünde 40 bin Filistinli katledildi”

Görüşmede Gazze de dahil olmak üzere bölgesel konuları ele aldıklarını ifade eden Bakan Fidan, “İsrail'in saldırganlığı bölge için büyük bir tehdit. Gazze'de son 10 ayda tüm dünyanın gözü önünde 40 bin Filistinli katledildi. Değerli kardeşimle Gazze'de vahşetin durması için önümüzdeki dönemde neler yapabileceğimizi istişare ettik. Ateşkes müzakerelerinde arabulucu olarak Mısır'ın Katar'la birlikte yürüttüğü çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Gerçekten çok yoğun mesai harcadılar. Bizler de Mısırlı ve Katarlı kardeşlerimize bu konuda her türlü desteği vermekten çekinmedik” dedi.

“Netanyahu barış istemiyor”

İsrail-Filistin arasında ateşkes anlaşmasına dair yapılan müzakerelere değinen Bakan Fidan, “Gelinen noktada şunu açıkça belirtmem gerekiyor. Müzakerelerde Filistinliler yapıcı bir yaklaşım sergilerken, oyunbozanlık yapan taraf hep İsrail olmuştur. İsrail bununla da yetinmemiş, ateşkes görüşmelerinin baş müzakerecisini kalleşçe bir suikastle öldürmüştür. İsrail'in Tahran'da yaptığı bu alçaklığı burada bir kez daha lanetliyor. Filistin davasının önemli isimlerinden şehit İsmail Haniye'yi rahmetle anıyorum. Bu suikast şunu açıkça ortaya koymuştur. Netanyahu barış istemiyor. Netanyahu tüm bölgeyi ateşe vermek istiyor. İsrail şiddet ve yayılmacılık peşinde koşuyor” dedi.

“İsrail'i kayıtsız şartsız destekleyenler, uluslararası düzenin temellerinin sarsılması için baş sorumludurlar”

Gazze'deki vahşetin uluslararası düzenin acizliğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini vurgulayan Bakan Fidan, “İsrail'i kayıtsız şartsız destekleyenler, uluslararası düzenin temellerinin sarsılması için baş sorumludurlar. Ukrayna'da işgali suç sayanlar, İsrail işgalcileri karşısında üç maymunu oynuyorlar. Bunu ABD Kongresi’nde Netanyahu'nun ağırlanması hadisesinde de gördük. Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlamasıyla yargılanan Netanyahu’ya demokrasinin beşiği olma iddiasındaki ABD Kongresi’nde konuşma yaptırıldığını gördük. Biz şuna inanıyoruz, savaş suçlularının yeri parlamento kürsüsü olamaz, savaş suçlularının oturtulması gereken yer ancak ve ancak sanık sandalyesi olmalıdır” dedi.

“Gazze'deki katliama dur denilmezse sadece bölgemiz değil, tüm dünya ağır bedeller ödeyecek”

İsrail'e destek verenler bu yanlıştan bir an önce geri dönmeli gerektiğini vurgulayan Bakan Fidan, “Fundamentalist Netanyahu hükümetinin bölgede yaptığı provokasyonlar tüm dünya için büyük bir tehdit oluşturuyor. Gazze'deki katliama dur denilmezse sadece bölgemiz değil, tüm dünya ağır bedeller ödeyecek” dedi.

“İsrail, yerlerinden ettiği bombalarla öldüremediği Gazzelileri sistematik biçimde aç susuz bırakıyor”

Türkiye’nin şu ana kadar Gazze'ye 56 bin tondan fazla insani yardım malzemesi ulaştırdığını aktaran Bakan Fidan, “Türkiye Gazze'ye en çok yardımda bulunan ülke olmuştur. Bu vesileyle ülkemizle yakın iş birliği ve koordinasyon içinde çalışan Mısır Kızılay'ına, Mısır Sağlık ve Nüfus Bakanlığına ve ilgili tüm kurumlara Sayın Bakanın şahsında teşekkür etmek istiyorum. Öte yandan İsrail Gazze'ye insani yardım ulaştırmak bile ciddi rahatsızlık duyuyor. İsrail, yerlerinden ettiği bombalarla öldüremediği Gazzelileri sistematik biçimde aç susuz bırakıyor” dedi.

“Orta Doğu'da barışın yolu gerçek anlamda bir Filistin devleti kurulmasından geçiyor”

Türkiye’nin Gazze'deki katliamın son bulması ve faillerin yargılanması için yoğun bir diplomasi yürüttüğünü aktaran Bakan Fidan, “İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılandığı sürecin yakın takipçisiyiz. Bu davaya Türkiye olarak müdahil olma kararı almıştık. Çarşamba günü başvuru dosyamızı mahkemeye teslim ediyoruz. Orta Doğu'da barışın yolu gerçek anlamda bir Filistin devleti kurulmasından geçiyor. Filistinli kardeşlerimizin başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir devleti olmalı. Bu onların en doğal hakkıdır. İsrail'in ya da Batılı ülkelerin bu konuda herhangi bir dayatma da bulunmasına karşıyız. Filistin halkı kendi yönünü kendisi çözebilecek, kendi yöneticilerini kendisi seçebilecek güçtedir” dedi.

“Mısırlı kardeşlerimizle Libya konusundaki istişarelerimizi daha da artırma kararı aldık”

Sadece Orta Doğu'yla ilgili konularda değil, Afrika ile ilgili konularda da Türkiye ve Mısır'ın yakın temas ve istişare içinde olmasını önemsediklerini aktaran Bakan Fidan, “Birçok meseleye aynı perspektiften bakıyoruz. Sudan'da devam eden çatışmalar hepimizi derinden üzüyor. Bu zor günlerinde Sudanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Resmi kurumlarımız ve STK'larımızla yardımlarımızı sürdürüyoruz. Sudan'ın komşusu olarak bu süreçte Mısır'ın yaptığı katkıları takdirle karşılıyoruz. Biz Sudan'da akan kardeş kanının bir an evvel durması ve krizin suhuletle çözülmesi için her türlü diplomatik girişime katkı sunmaya hazırız. Bu konuda da kardeşimle görüş alışverişinde bulunduk. Somali'nin toprak bütünlüğü, birlik ve egemenliğini muhafazası konusunda da Mısır'la fikir birliği içerisindeyiz. Aynı şekilde Libya'nın da birlik ve bütünlüğünün sağlanmasından yanayız. Libya'nın güvenlik ve istikrarını hep beraber destekliyoruz. Başkanlık ve parlamento seçimlerinin düzenlenmesi suretiyle devlet kurumlarının birleşmesi gerektiği hususunda da ülkelerimiz arasında tam bir mutabakat mevcuttur. Bu ortak hedefler çerçevesinde Mısırlı kardeşlerimizle Libya konusundaki istişarelerimizi daha da artırma kararı aldık” dedi.

“ABD ile Rusya arasındaki takas gerçekten Ankara'da şu ana kadar yapılan takasların en büyüğüydü”

Ankara’da Rusya ve ABD arasında yapılan takasa ilişkin bir soruya cevap veren Bakan Fidan, “Sorunların çözülmesini, arabuluculuk ettiğimiz gibi çeşitli takas konularına da arabuluculuk yapıyor. Sözünü ettiğiniz 26 kişiyi 7 ülkeden ABD ile Rusya arasındaki takas gerçekten Ankara'da şu ana kadar yapılan takasların en büyüğüydü. Daha önce de benzer takaslar oldu fakat bu en büyüğüydü. Burada Türkiye'ye olan güvenin bir yansımasını görüyoruz. ABD ve Rusya Türkiye'yi bu noktada güvenilir bir ortak olarak görmekteler. Milli İstihbarat Teşkilatı, sürecin başından itibaren muhatabı olan ABD ve Rus gizli servisleri ile bu konuyu koordine etmiştir, yürütmüştür. Bu vesileyle ben başta Teşkilat Başkanı İbrahim Bey olmak üzere burada adını veremeyeceğim diğer arkadaşlara da şükranlarımı ve tebriklerimi iletmek istiyorum. Konunun detayı ile ilgili daha fazla bu konuda konuşmaya imkanım yok. Çünkü olay gizli servisler tarafından yürütülmüş bir süreçtir” dedi.
Türkiye ve Mısır’ın bölgede savaşın yaygınlaşması için ellerinden gelen her türlü gayreti gösterdiğini belirten Bakan Fidan, “Bizler bölgenin. Sorumlu ülkeleri olarak bölgemizde olan sorunlara sadece gözlemci kalmayacağız. Bölgesel sahiplenme ruhuyla hareket ederek bölgenin sorunlarına yapabileceğimiz çözücü katkıların hepsini yapmak için sistemik bir şekilde çalışıyoruz. Aramızdaki ilişkilerin normalleşmiş olması, stratejik konuları çok rahat bir şekilde konuşuyor olmamız gerçekten bizim açımızdan bir nimet ve bunun kıymetinin de farkındayız. Başta İsrail yayılmacılığından kaynaklanan bölgesel tehditler olmak üzere Libya, Sudan, Somali gibi birçok konuyu Mısır ve Türkiye kendi arasında seviyeli bir şekilde istişare etmekte” dedi.

“Biz bu oyunda oynamıyoruz artık”

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırılarına karşı son 10 aydır Türkiye’nin sürekli uyarılarda bulunduğunu hatırlatan Bakan Fidan, “Özellikle İsrail'e yaptığı katliamlarda destek veren, ister fiili olarak ister sessiz kalarak ülkelere de bu uyarılarımızı her zaman yaptık. Ama olay şöyle bir paterne dönüşmeye başladı. İsrail öldürmeye başlıyor. Sonra Mısır'a geliyorlar, bize geliyorlar. Aman işte diğer ülkelere, taraflara söyleyin, savaşa girmesinler. Tamam. Yaygınlaşmasın. İsrail, İran'ın büyükelçiliğini Şam'da vuruyor. Ondan sonra Mısır'a geliyorlar, bize geliyorlar, ilgili taraflara gidiyor. ABD’liler aman müdahale edin işte müdahale olmasın. Şimdi yine aynı şekilde İsrail Hamas'ın liderini şehit ediyor, aynı şekilde geliyorlar. Arkadaşlar, bu artık sürdürülebilir bir patern değil. Biz bu oyunda oynamıyoruz artık. Yani İsrail'in yaptığı her türlü kötülüğü Amerika'nın arkadan süpürmeye, çalışması, hafifletmeye çalışması kabul edilebilir bir patern olmaktan çıkmıştır” dedi.

“Bölge daha fazla İsrail provokasyonu kaldıracak durumda değildir”

Artık İsrail’in tasmasını sahiplerinin eline alması ve sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Bakan Fidan, “Bölge daha fazla İsrail provokasyonu kaldıracak durumda değildir. Bunun altını çiziyorum. Bu uyarılarımı kulak versinler. Bölgenin evlatları olarak, bölgenin insanları olarak şunu söylüyorum. Bölgenin içinden geçtiği duygusal atmosfer, halkın içinde bulunduğu psikolojik durum, her gün ekranda gördüğü bu katledilme resimleri, çaresiz bırakılmış Filistinlilere hiçbir el uzatılmaması, bunun karşısında başka çok lüzumsuz konularda Müslüman ülkelere sürekli bir ders verilir durumda olunması, demokrasi ve insan hakları üzerinden artık tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. Dolayısıyla bu yeni ışıkta uluslararası sistemin bütün norm ve kurallarını yitirdiği bu dönemde Mısır, Türkiye ve diğer ülkeler arasındaki diplomatik iş birliği, yapıcı iş birliği, bölgesel barışı sağlamada daha da önemli hale gelmiştir. Çünkü uluslararası sistemin çöktüğü bir denklemde artık bölgenin güçleri olarak, ülkeler olarak biz meseleyi gerçekten sahiplenip el birliğiyle elimizden gelen her şeyi yapma gayreti içerisindeyiz” dedi.

 MUSA KAZIM SENGUL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Nesli tükenmeyen meslek anahtarcılık ve çilingirlik Temeli yaklaşık 2 bin yıl öncesinde ki Mısırlılara dayanan ve tarihin en eski mesleklerinden biri olan anahtarcılık ve çilingirlik, tarihin tozlu sayfalarına karışan mesleklerin aksine yeniçağa ayak uydurarak devam ediyor. İlk olarak kapı köçeğinin kilidini açmak için kullanılan ve işin bilirkişisi olan anahtarcılık ve çilingirlik mesleği eskiden beri süregelen en önemli mesleklerden biri. Gelişen teknolojinin etkisiyle kaybolmayan anahtarcılık ve çilingirlik mesleği uzun yıllardır devamlılığını korumasıyla birlikte mesleği icra edenler tarafından nesli bitmeyen meslek olarak adlandırılıyor. Anahtarcı kelime anlamıyla işlenmeyen kapı, kasa, oto, masa, dolap gibi eşyaların kilitlerini açma, kilide ve anahtar numunesine göre anahtar, kilit montajı, kilit bakım ve onarım işlerini yapan kişi olarak tanımlanıyor. Beraberinde çok yönlü işlerin yapımında görülen anahtarcılık ve çilingirlik mesleği; örnek anahtara “Chip” kontrolü, anahtar kopyasını çıkarma, anahtar yapım esnasında oluşan çapakları alma, anahtar kodlama, maymuncuk hazırlama, kilit açma tutanağı, kilit açma, kilide anahtar yapma, kilit tamir ve bakımları, kilit şifrelerini değiştirme, kilide barel takma, emniyet sistemi takma ve gerekli durumlarda ise bilirkişilik yapma gibi birçok detayı olan bir iş kolu olarak sürdürülmeye devam ediyor. Bu mesleğe 1983’lü yıllarda başlayan esnaf Turan Yıldırım mesleği oğlu Furkan Yıldırım’a öğrettiğini belirterek, “Nesilden nesile bu işi aktarıyoruz, işi devam ettirecek elemen yetiştiriyoruz. Oğlum öğrendikten sonra ben artık işi bıraktım. Bu dükkanda oğlumun, ben arada uğruyorum.” ifadelerini kullandı. Çelik kapı dâhil tüm kapı anahtarlarını yenilediklerini söyleyen Yıldırım tüm bu kapılar için çilingirlik hizmeti de verdiklerinin altını çizdi. Söz konusu meslek günümüzde Meslek Yüksekokullarında “Makine Teknolojisi” alanında anahtarcılık ve çilingircilik dalında eğitimleri verilen bir meslek kolu haline gelmiş durumda. Mesleğe başlamak için öncelikle çıraklık eğitim sürecinden geçmek gerekiyor. En az ortaokul mezunu olanlar çıraklık eğitimi alabiliyor. Bir işyeri kurmak veya çırak olarak bu meslekte çalışmak için ise çıraklık sözleşmesinin imzalanması gerekiyor.
Erzincan Aktarlardan soğuk algınlığına karşı “kış çayı” tavsiyesi Erzincan’da sonbahar hastalıklarından korunmak isteyen vatandaşlar soluğu aktarlarda alıyor. Satışların arttığını belirten aktarlar ise soğuk algınlığına karşı kış çayını tavsiye ediyor. Sonbaharın kendini hissettirmesi ve havaların soğumasının ardından Erzincan’da yaşayan vatandaşlar, hastalıklara önlem alabilmek için aktarlara koşuyor. Kış çaylarının, hastalanmadan önce bağışıklık sistemini güçlendirmek için içilmesi gerektiğini vurgulayan aktarlar, bu dönemde en çok ıhlamur, hatmi çayı ve hibiskus gibi nebati ürünleri tavsiye ediyor. Birçok ilaçlı tedavinin yanı sıra aktarları tercih eden vatandaşlar, her zaman tercih ettikleri nebati ürünlerin yerine bu kez aktarların tavsiyesini dinledi. Aktarlar hava değişimi rahatsızlığı olarak görülen hastalıklara karşı kullanılması için birçok bitki ve nebati ürünle harmanlanarak kaynatılan kış çayını tavsiye etti. İçerisinde ıhlamur, hatmi çiçeği, kuşburnu, zencefil, tarçın, karanfil, zerdeçal, papatya ve kızılcık gibi ürünleri barındıran kış çayı vatandaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. Aktarlar kış çayını tavsiye ederken, hem çayın yapılışını hem de faydalarını anlattı. Vatandaşlar ise aktarlardan aldıkları tavsiyelerle fayda gördüklerini ve tavsiye ettiklerini belirtti. "İnsanlar kış çayının grip olduktan sonra içildiğini düşünüyor" Özellikle sonbahar mevsimine geçiş aylarında insanların sert hava değişiminden etkilendiğini kaydeden aktar Murat Sönmez, bu dönemlerde vatandaşların genellikle ıhlamur, kış çayı, tarçın ve zencefil gibi ürünler tükettiğini söyledi. Sönmez, "Sonbaharda hastalıkların daha çok artması ile birlikte ülke genelinde aktara ilgi arttı. Son zamanlarda insanların alternatif tıpa talebi arttığı için biz daha çok burada hatmi çayı, hibiskus, ıhlamur ve benzeri ürünleri öneriyoruz. Hem boğazı yumuşatır, hem de boğazdaki enfeksiyon oranını azaltır. İnsanlarda yanlış bilinen bir algı var. Genellikle kış çayının grip olduktan sonra içildiği düşünülür ama tam tersi. Kış çayı vücudun bağışıklığını ve direncini kuvvetlendirmek için tüketilmesi gereken bir içecektir” dedi. Kış çaylarının faydalarından da bahseden Murat Sönmez, “Kış çayının olmazsa olmaz ıhlamurdur. Boğazı yumuşatma etkisi vardır. Çünkü kuru öksürüğe ve boğazdaki tahribata çok iyi geliyor. Onun haricinde enfeksiyonu azaltacak etkisi olduğu için kuru zencefil antioksidan özelliğe sahip tarçın ve karanfil çok etkilidir. Bunun içine tatlandırıcı olsun biraz daha vücudun direncini arttırması için hibiskus bizim önerdiğimiz bitkiler arasındadır. Bu saydığım bitkiler genellikle demirbaş ürünlerdir yani herhangi bir aktarda olmazsa olmaz ürünlerdir. Kış çayına ilave olarak genelde herhangi bir içeceğinize veya tükettiğiniz yiyeceğiniz içerisine sıvı propolis de takviye ederek bağışıklığımızı koruyabiliriz. Sıvı propolis bence Türkiye’de hak ettiği değeri görmüyor. Sıvı propolis vücudun bağışıklığı ve direnci için çok önemli. Özellikle küçük yaştaki çocukların bağışıklığını güçlendirmek için propolis öneriyoruz. İnsanların daha çok kimyasal ilaçlardansa yavaş yavaş aktar ürünlerine, yani alternatif tıpa yönelmesini destekliyoruz" diye konuştu.
Erzincan Havaların soğumasıyla hastalıklara deva sakatata ilgi artıyor Erzincan’da havaların soğumasıyla birlikte insan sağlığına faydası olan büyük ve küçükbaş hayvanların sakatatlarına ilgi artıyor. Erzincan’da özellikle kış aylarında vatandaşların tercih ettiği sakatat, zengin vitamin ve mineral içeriği dolayısıyla "doğal antibiyotik" olarak da tanımlanıyor. Erzincan’da kelle, paça, ciğer, yürek, böbrek ve işkembe gibi sakatatlar müşteriler için özenle hazırlanıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan sakatat hazırlama telaşı, akşama kadar devam ediyor. "Suyu ayrı faydası oluyor, etinin ayrı bir faydası oluyor" İçeriğindeki vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren bir besin olarak bilindiğini aktaran sakatat satıcısı Selim Erdoğan, "Havaların soğumasıyla bizim işlerimizde de hareketlilik başlar. Kış aylarının gelmesiyle birlikte en çok tüketilen ürünlerimiz kelle paça ve pöç. Çünkü, bu ürünler düdüklüde pişirildiği zaman kemiğinden ayrılarak suyu ayrı faydası oluyor, etinin ayrı bir faydası oluyor. Bu pişirilen ürünün suyu daha çok vitaminli ve daha çok faydalı. Eti ise ayrı tüketiliyor. Pöç dediğimiz ürün dananın kuyruk kısmından çıkan bir bölümdür, daha çok lezzetli ve daha çok faydalıdır" dedi. Sakatatın birçok rahatsızlıklara faydalı olduğunu anlatan Selim Erdoğan, "Sakatat Türkiye’de en güzel tutulan ürünlerden birisidir. Ciğerimiz zaten her kesimde bilindiği üzere tutulan ve tüketilen bir üründür. Pişirildiğinde çok lezzetli ve faydalıdır. Paça ve kelleye baktığımızda kış aylarında en çok tüketilen ürünler arasında. Bu ürün ise hem eti, hem suyu protein olarak tüketiliyor. Tüm vücuda jel gibi yayılan bir besin kaynağı olduğu biliniyor. Sakatat deyince kış aylarında daha fazla tüketilen bu ürün, genel olarak da birçok üründen daha faydalı olarak görülür" şeklinde konuştu.