EKONOMİ
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:47 Metin: “1980’lerde manda sayısı yaklaşık 1 milyondu" Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de birinci sırada olduklarını belirterek, “Bu rakamlar geçen yıllara göre kıyaslandığında çok düşük. 1980’lerde bu sayı yaklaşık 1 milyondu. O döneme göre ciddi bir düşüş yaşandı. Manda yetiştiriciliğini geleceğe taşımak için çalışıyoruz” dedi. Türkiye’de en fazla manda yetiştiriciliğinin yapıldığı Samsun’da en çok manda Bafra ilçesinde bulunuyor. Samsun, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de en fazla yetiştiriciliğin yapıldığı il konumunda bulunurken, sadece Bafra ilçesinde yaklaşık 1O bin adet manda mevcut. “Üretim geçen yıllara göre ciddi şekilde azaldı, çalışacak hayvan bakıcısı dahi bulamıyoruz” Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, yaptığı açıklamada, 1980’li yıllarda il genelinde manda sayısının 1 milyona ulaştığını, o günden bu yana ciddi bir düşüş yaşandığını söyledi. Türkiye’de manda yetiştiriciliğinin yeniden canlanmasında, 2008 yılında Samsun’da kurulan Türkiye’nin ilk manda birliğinin ve devlet desteklerinin etkili olduğunu kaydeden Metin, “2009 yılından itibaren Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği desteklerle manda sayısında artış yaşandı. Ayrıca Anadolu Islah Projesi gibi çalışmalar da popülasyonun artmasına büyük katkı sağladı. Gençlerimiz, manda yetiştiriciliği gibi zorlu bir işe sıcak bakmıyor. Tarım ve hayvancılık ağır bir iş; sabah-akşam mesaiyle sınırlı değil. Sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar çalışmayı gerektiriyor. Üstelik sosyal hayat da kısıtlanıyor. Bu durum gençlerimizi sektörden uzaklaştırıyor. Kendi çiftliğimde bile çalışacak hayvan bakıcısı bulamıyoruz” diye konuştu. "Genç çiftçilere yönelim teşvikler arttırılmalı" Bu konuda genç çiftçilere verilen teşviklerin arttırılması gerektiğine dikkat çeken Metin, manda ürünlerinin ekonomiye ciddi bir katkısının olduğuna değinerek, “Ürünlerin markalaşması, sektörü kalkındırmak için büyük bir adım. Ancak üretim maliyetleri, yem fiyatları gibi sorunlar nedeniyle bu alanda da sıkıntılar yaşanıyor” ifadelerine yer verdi. Başkan İsmail Metin, sektörün devamlılığı için ellerinden geleni yaptıklarını, bu sektörün gelecek nesillere taşınması gereken bir değer olduğunu da sözlerine ekledi.
Enflasyon rakamları açıklandı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 10:14 Enflasyon rakamları açıklandı Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %48,58, aylık %2,88 arttı. TÜFE’deki (2003=100) değişim 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,88, bir önceki yılın Aralık ayına göre %39,77, bir önceki yılın aynı ayına göre %48,58 ve on iki aylık ortalamalara göre %62,02 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %26,14 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %93,66 ile eğitim oldu. Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup %-0,54 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %14,32 ile giyim ve ayakkabı oldu. Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla, 26 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 110 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti. Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (b) yıllık %47,10, aylık %2,69 oldu İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,69, bir önceki yılın Aralık ayına göre %40,12, bir önceki yılın aynı ayına göre %47,10 ve 12 aylık ortalamalara göre %62,65 olarak gerçekleşti.
TÜİK Ekim ayı enflasyonunu açıkladı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 10:12 TÜİK Ekim ayı enflasyonunu açıkladı Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %48,58, aylık %2,88 arttı. TÜFE’deki (2003=100) değişim 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,88, bir önceki yılın Aralık ayına göre %39,77, bir önceki yılın aynı ayına göre %48,58 ve on iki aylık ortalamalara göre %62,02 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %26,14 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %93,66 ile eğitim oldu. Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup %-0,54 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %14,32 ile giyim ve ayakkabı oldu. Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla, 26 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 110 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti. Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (b) yıllık %47,10, aylık %2,69 oldu İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,69, bir önceki yılın Aralık ayına göre %40,12, bir önceki yılın aynı ayına göre %47,10 ve 12 aylık ortalamalara göre %62,65 olarak gerçekleşti.
Denizli Tarım ve Orman Müdürlüğü 19 ilçede 1179 çiftçiyi bilgilendirdi
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:44 Denizli Tarım ve Orman Müdürlüğü 19 ilçede 1179 çiftçiyi bilgilendirdi Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tüm teşkilatıyla geleneksel buluşma kapsamında, Tarımsal Üretim Planlanması ve Yeni Destekleme Modeli Çiftçi Bilgilendirme toplantıları devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı talimatları gereğince, ülke genelinde eş zamanlı olarak yapılan çiftçi bilgilendirme etkinliği kapsamında, Denizli’nin Acıpayam ilçesi Çakır Mahallesi’nde “Tarımsal Üretim Planlanması ve Yeni Destekleme Modeli Çiftçi Bilgilendirme” toplantısı gerçekleştirildi. Aynı zamanda Denizli genelinde, 19 ilçede gerçekleştirilen toplantı gerçekleştirilmiş oldu. Her ilçenin 3 köyünde toplam 57 mahallede, 179 teknik personel tarafından bin 179 çiftçimize ve üreticimize eş zamanlı olarak Tarımsal Üretim Planlaması ve Yeni Destekleme Modeli konusunda Bilgilendirme toplantısı yapıldı. Gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısına, Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun başkanlığında, Acıpayam Kaymakamı Ramazan Cankaloğlu, Denizli İl Tarım ve Orman Müdürü Şakir Çınar, Et ve Süt Kurumu Kombine Müdürü Alper Durmuş, TKDK İl Koordinatörü Bilal Taştepe, Acıpayam TMO Ajans Amiri Hakkı Karagöz, Şube ve İlçe müdürleri, Kooperatif ve Birlik Başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, İlçe Müdürlüğü personelleri, üreticiler ve çiftçilerin katılımı ile gerçekleştirildi. Toplantıda, İl Tarım ve Orman Müdürü Şakir Çınar, tüm katılımcılara Denizli Tarımı, Tarımsal Üretim Planlaması ve Yeni Destekleme Modeli konusunda “Bitkisel Üretim Planlaması ile ilişkilendirilmiş, Temel girdi (mazot-gübre) maliyetlerini baz alan, sade ve etkin bir destekleme modelinin hayata geçtiğini, Yeni Destekleme Modeliyle Birlikte ilk kez çiftçilerimize ödenecek desteklemelerin Üretim Döneminden Önce ve 3 yıllık olarak belirlendiğini, ülkemiz genelinde planlama dahilinde 13+1 Stratejik ürün belirlendiğini bu Stratejik ürünlere de İlave Planlama Desteği verileceğini, Her yıl girdi maliyetlerine göre (Mazot-Gübre) destekleme tutarlarının güncelleneceğini, Kamu tarafından ıslah edilen Milli tohum kullanan çiftçilerimize ilave destekleme verileceğini, üretimin ve üreticinin yüzyılında üretimi planlayıp, Bakanlık olarak destekleyeceğimizi, Bitkisel Üretim Planlamasında üreticilerimizin hangi havzada hangi üründen ne kadar destekleme alacağını bileceğini” belirtti. Toplantıdaki tüm katılımcılara bilgilendirme ve açıklamalar yapılarak, üreticilerimizin taleplerini isteklerini ve karşılaştıkları sorunları dinleyip yeni uygulama hakkında görüş alışverişinde bulundu. İklimsel değişikliklere ve suyun öneminin her geçen gün arttığını vurgulayan Denizli Valisi Sayın Ömer Faruk Coşkun, “Her geçen gün iklimsel değişikliğe bağlı olarak suyun öneminin arttığını, tüm ürünlerimizin üretimi aşamasında suyu tasarruflu ve ekonomik kullanmamız gerektiğini, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak üretim planlaması ve Yeni destekleme modeline geçildiğini, planlama dahilin de tüm ürünlerimizin pazar değerinin arttırılacağını, bu günde burada Tarımsal Üretim Planlaması ve Yeni Destekleme modelini sizlere anlatmak için gelindiğini” dile getirerek tüm çiftçilerimize hayırlı ve bereketli üretim yapmaları dileğinde bulundu.
İTO Başkanı Avdagiç: "48 trilyon dolarlık 18 yeni rekabet arenasında kazanan biz olalım"
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:37 İTO Başkanı Avdagiç: "48 trilyon dolarlık 18 yeni rekabet arenasında kazanan biz olalım" İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “McKinsey’in son raporundaki 18 yeni rekabet arenası global ekonomiyi şekillenecek. 2040 yılına kadar 29 trilyon dolar ile 48 trilyon dolar arasında gelir üretecek bu 18 endüstride yapacağımız atılımla kazananlar listesinde biz de olmak zorundayız. Gündelik ekonomik tartışmalar içinde kaybolmayıp, geleceğe de hazırlık yapmalıyız” dedi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yaptığı yazılı açıklamada, iş dünyasını ve tüm sektörleri derinden etkileyecek küresel değişim dalgalarının geldiğini kaydetti. Bugün geçerli birçok endüstrinin yarının rekabet arenaları arasında yer almayacağını belirten Avdagiç, yüksek büyüme ve dinamizm ile ‘benzersiz’ endüstri kategorilerine daha fazla açılmamız gerektiğini kaydetti. Avdagiç, bunun bir zorunluluk olduğuna dikkat çekerek, “Sürekli tüketim malları üreten ülke değil, geleceği düşünüp teknolojik yatırım malları da üreten ülke olmanın günümüzdeki anlamı budur” yorumu yaptı. E-ticaret, elektrikli araçlar, cloud (bulut) servisleri, yarı iletkenler sektörlerinin ilerlemesini sürdürdüğünü belirten Avdagiç, “Yapay zeka, dijital reklamlar, streaming video ise dönüşüm içindeki teknolojiler. Örneğin yapay zeka, yazılımın içinden çıktı ve kendini gösterdi. Bir de tamamen yeni gelişen süreçler var. Bunların başında da paylaşımlı otonom araçlar, uzay, siber güvenlik, batarya teknolojileri, video oyunları, robotik, biyoteknoloji, modüler inşaat, nükleer fizyon, hava hareketliliği ve obezite ilaçları geliyor. McKinsey Global Institude’ün (MGI) son raporundaki bu 18 yeni rekabet arenası, global ekonomiyi şekillenecek. 2040 yılına kadar 29 trilyon dolar ile 48 trilyon dolar arasında gelir üretecek bu 18 endüstride yapacağımız atılımla kazanan biz olmak zorundayız. McKinsey’e göre bu 18 alanda 2040 yılına kadar 2-6 trilyon dolar kar bulunuyor. Bu teknolojilerin kolektif milli gelirdeki payı ise yüzde 4’te yüzde 10-16’ya çıkacak. Dolayısıyla bu kategoriler bizim için asıl ve en önemli hedeftir” değerlendirmesinde bulundu. “Ekonomik karını teknoloji ile artıran teknolojilere yoğunlaşmalıyız” Avdagiç, gelecek 10 yılı Türkiye’nin yüksek teknoloji ile kalkınacağı bir döneme çevirmek için çalışmaya şimdi başlamamız gerektiğini söyledi. Türkiye Yüzyılında endüstrilerimizi dönüştürmemizin artık bir tercih değil, mecburiyet olduğunu kaydeden Avdagiç, şunları kaydetti: “Ekonomik karını teknoloji ile artıran, dünyaya hitap eden, Ar-Ge yatırımlarına daha fazla ihtiyaç duyan teknolojilere yoğunlaşmalıyız. Unutmayalım ki 2005 yılında dünyanın en büyük 20 şirketi arasında yer alanlardan Eylül 2024 itibariyle sadece 4’ü ilk 20’de kalabildi. Sonraki 20 yılda listeden çıkacak olanların yerini, Türk firmalarının alması için şimdiden çalışmalıyız. 2005’te iPhone yoktu, bulut depolamadan bahseden kimse yoktu, elektrikli otomobiller bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görülüyordu. Bugün bunlar fazlasıyla hayatımızda bu firmalar dünyanın en büyük şirketleri. Gelecekte Fortune 500 listesinde düzenli yer alan firma sayımız kadar başarılı olmuş olacağız. Türkiye Yüzyılına ancak Time100 AI listesine adımızı yazdırarak girip ilerleyebileceğiz.” TÜİK verilerine Türkiye’nin yılın ilk 9 ayındaki yüksek teknolojili ürün ihracatı 6,1 milyar dolar oldu. Toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payı ise yüzde 3,4 olarak gerçekleştiğini kaydeden Avdagiç, “İhracatımızda teknoloji yoğunluğunu artırmak için büyük bir küresel dönüşüm imkanı önümüzde. İş dünyamızı ve tüm sektörlerimizi derinden etkileyecek değişim dalgaları geliyor. Dünyanın 48 trilyon dolarlık yeni rekabet arenalarını kaçırmayalım” çağrısında bulundu.
Dubai çikolatasına rakip: Adana Çikolatası
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:34 Dubai çikolatasına rakip: Adana Çikolatası Adanalı tatlıcı, içeriği Kilis’in coğrafi işaret belgesiyle tescilli ‘Cennet Çamuru’ olan Dubai çikolatasına yeni bir yorum katarak Adana Çikolatası olarak satmaya başladı. Tatlıcı, "Kendi ürünlerimizi yurt dışında pazarlatmak yerine bu ürünlere sahip çıkalım" dedi. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar sayesinde popülerleşen Dubai çikolatası, son dönemin en çok tüketilen ürünleri arasında yer aldı. Özellikle sosyal medyada büyük ilgi gören Dubai çikolatası hem tadı hem de gösterişli ambalajlarıyla kısa sürede popüler hale geldi. Adana çikolatası yaptı Ancak popüler ürünün içerisindeki ise Kilis’in coğrafi işaret belgesiyle tescilli ‘Cennet Çamuru’. Adanalı tatlıcı Zeynep Geyik ise Dubai çikolatası olarak bilinen çikolatayı yeniden yorumlayarak Adana Çikolatası yaptı. Ayrıca Geyik, Cennet Çamuru’ndan Adana Bombası’da yaparak menüsüne ekledi. Kısa sürede sosyal medyada ve müşterileri arasında popüler hale gelen lezzetler, “yerli ve milli” bir tat olarak ilgi gördü. “Yoğun talep var” İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zeynep Geyik, “Dubai çikolatası çok Dubai olarak nam saldı. Bizde talepler üzerine yapmaya başladık ama bu çikolatanın içerisindeki ürün Kilis’e ait coğrafi işaret belgesiyle tescilli ‘Cennet Çamuru’. Biz bu ürünün satışını Adana Çikolatası olarak yapıyoruz. Şuanda yoğun talep var. Gelen misafirlerimizin hoşuna gitti” dedi. “Ürünlerimize sahip çıkalım” Herkesin yöresel ürünlere sahip çıkması gerektiğini anlatan Geyik, “İç dolgusunu Adana Bombasında da denedik. Fıstık bizim, şeker bizim, kadayıf bizim. Kendi ürünlerimizi yurt dışında pazarlatmak yerine kendi ülkemizde bu ürünlere sahip çıkalım” ifadelerini kullandı. “Bize ait olan bizimdir” Tatlıyı yemeye gelen Halef Noyan, “Biz buna Dubai çikolatası demeyelim. Tescilli ürünümüz Cennet Çamuru’nu bize yedirmeye çalışıyorlar. Bize ait olan bizimdir. Adanalı tatlıcı buna sahip çıkmış. Cennet Çamuru herkesin tüketebileceği, güzel bir ürün. Çikolatası ve Adana Bombası’da çok güzel olmuş” diye konuştu. “Neden Dubai çikolatası deniyor onu bilmiyorum” Oğuz Gülnaz isimli vatandaş, “Sosyal medyada görüp geldim ve denedim. Çok güzel bir ürün. Cennet Çamuru bizim tescilli ürünümüz. Neden Dubai çikolatası deniyor onu da bilmiyorum. Adana Çikolatası ismi çok yakışmış. Böyle ürünlere sahip çıkılması lazım” dedi.
Tarım fuarında birçok ürün ziyaretçilere tanıtıldı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:11 Tarım fuarında birçok ürün ziyaretçilere tanıtıldı Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Adana’da yapılan Tarım-Sera ve Bahçe Fuarı’nın Adana tarımının hem ulusal hem de uluslararası platformlarda tanıtılması açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Yüreğir Ziraat Odası standında, Adana’nın verimli topraklarında yetişen narenciye, avokado, muz, karpuz, şeker kamışı, yerfıstığı, pamuk, pikan cevizi, hurma, nar, şadok ve ejder meyvesi gibi bölgenin öne çıkan tarım ürünleri tanıtıldı. Ziyaretçilere, Adana’nın doğal ve lezzetli ürünlerinden oluşan çeşitli ikramlar yapıldı. Misafirler, Çukurova’nın bereketli topraklarının sunduğu bu eşsiz ürünleri tatma fırsatı buldu ve Adana tarımının potansiyelini yakından tanıma imkanı elde etti. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, fuarın bölge tarımına olan katkılarını değerlendirerek, “Bu fuar, Adana tarımının hem ulusal hem de uluslararası platformlarda tanıtılması açısından büyük önem taşıyor. Çiftçilerimiz ve tarım sektörü paydaşları, modern tarım tekniklerini ve yenilikçi çözümleri keşfederek, sürdürülebilir tarım uygulamalarını daha geniş kitlelere ulaştırma fırsatı buldu” dedi. Doğan, bu fuarın üreticiler ve sektör temsilcileri için bir bilgi paylaşım ve iş birliği platformu olduğunu vurguladı. Başkan Doğan, fuarın Adana’nın tarımsal potansiyelini sergileyerek çiftçilerin ürünlerini daha geniş kitlelere tanıtmasına ve bölge ekonomisine katkıda bulunmasına yardımcı olduğunu belirterek, “Ayrıca çiftçilerimizin modern tarım yöntemleri ve yenilikçi teknolojiler hakkında bilgi edinmesi için büyük bir fırsat sundu” şeklinde konuştu. Doğan, fuarın kapanışında yaptığı değerlendirmede, “Bu tür etkinlikler, sadece tarımsal ürünlerimizin tanıtımı için değil, aynı zamanda çiftçilerimizin sektördeki yenilikleri takip etmesi ve gelişen tarım teknolojilerine adapte olmaları için önemli. Yüreğir Ziraat Odası olarak, bölge tarımının güçlenmesi adına bu tür etkinliklere katılmaya ve destek olmaya devam edeceğiz. Standımızı ziyaret eden ve Adana tarımının tanıtımına katkı sağlayan herkese minnettarız. Bu ilgi, bizleri daha iyi işler yapma konusunda motive ediyor ve Adana tarımının daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Çimento satışı iç piyasada artarken ihracatında düşüş kaydedildi
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:09 Çimento satışı iç piyasada artarken ihracatında düşüş kaydedildi TÜRKÇİMENTO’nun 17.’sini gerçekleştirdiği Uluslararası Teknik Seminer ve Sergisi, Antalya’da başladı. Yerli ve yabancı firmaların teknolojilerini sektörle buluşturan etkinliğin açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, “2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde; Türkiye’de çimento üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artış gösterdi. Aynı dönemde çimento ihracatında yüzde 19,7’lik bir azalma yaşansa da iç satışlar yüzde 16,9 oranında arttı. 2023 yılı, deprem sonrası artan talep ve yerel seçimlerin etkisiyle sektörde büyüme yaşandı. 2024 yılının ilk yarısında ise üretim artışı devam etti ancak ihracatta düşüş kaydedildi” diye konuştu. 67 yıllık köklü geçmişiyle Türk çimento sektörünün global anlamda tartışmasız en prestijli etkinliğine imza atan TÜRKÇİMENTO’nun gerçekleştirdiği 17’nci Uluslararası Teknik Seminer ve Sergisi, yerli yabancı firmaların katılımıyla çimento sektörünü bir araya getirdi. 2-5 Kasım 2024 tarihleri arasında ulusal ve uluslararası tedarikçi firmalarla sektörü buluşturacak program, “Çimento Sektöründe Üçüz Dönüşüm Entegrasyonu” temasıyla Antalya’da düzenleniyor. “Katılım, rekor seviyeye ulaştı” TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, 1987 yılından itibaren düzenledikleri etkinliğin, yıllar içinde uluslararası düzeyde güncel teknik konuların tartışıldığı ve yenilikçi uygulamaların paylaşıldığı önemli bir platforma dönüştüğünü dile getirdi. Yücelik, “Çimento sektörüne yeni teknoloji, hizmet, sistem ve ürün geliştiren firmaların, bu çalışmalarını, sektördeki paydaşlara tanıtma olanağı sunduğumuz bu ortamda, sektör temsilcileri de en güncel gelişmeleri yakından takip etme şansı bulmaktadırlar. Bu yıl özellikle fabrika temsilcilerimizin katılımı rekor seviyeye ulaştı. Organizasyonumuza gösterilen bu yoğun ilgi, tüm katılımcıları olduğu gibi Birliğimizi de onurlandırmaktadır. Sektörümüze de bu büyük ilgisi için ayrıca teşekkür etmek isterim” ifadelerini kullandı. Türk çimento sektörü, Avrupa’nın lider üreticisi Türkiye çimento sektörünün 110 yılı aşkın geçmişi ile dünyanın en önemli üreticileri arasında yer aldığına işaret eden Fatih Yücelik, dünyada 5’inci büyük üretici olan Türk çimento sektörünün, Avrupa’nın lider üreticisi olduğunu belirtti. Cumhuriyetimizin ilanından bu yana sektör adına “Türkiye’nin temelinde biz varız!” dediklerini ifade eden Yücelik, Türkiye geneline yayılan, 56 Entegre ve 21 öğütme olmak üzere toplam 77 fabrikayla üretime devam edildiğini aktardı. Yücelik, şöyle devam etti: “Dünyadaki 2. büyük ihracatçı konumundayız. ABD, İspanya, Mozambik ve Fildişi Sahili gibi ülkelerde tesis yatırımlarımız devam ediyor ve global çimento ihracat pazarının önemli oyuncularından biri olarak 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Rakamlarımıza baktığımızda; 2023 yılında yaklaşık yüzde 20 büyüme yaşadığımız sektörümüz, 2024 yılına iç piyasadaki büyüme ile ihracatta düşüş yaşayarak başladı. Depremin neden olduğu baz etkisi ve yerel seçimlerin etkisiyle 2023’te büyük bir büyüme kaydedildi, ancak Haziran ayında iç satışlarda ilk kez bir düşüş gözlemlendi. 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde; Türkiye’de çimento üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artış gösterdi. Aynı dönemde çimento ihracatında yüzde 19,7’lik bir azalma yaşansa da iç satışlar yüzde 16,9 oranında arttı. 2023 yılı, deprem sonrası artan talep ve yerel seçimlerin etkisiyle sektörde büyüme yaşandı. 2024 yılının ilk yarısında ise üretim artışı devam etti ancak ihracatta düşüş kaydedildi. Bu dönemde en çok ihracat yaptığımız ülkeler ABD, İtalya, Suriye ve Arnavutluk oldu; Temmuz ayında en fazla çimento ihracatını ise ABD’ye gerçekleştirdik.” “Bu tebliğ ile çevresel açıdan 500 milyon ton ağaca eş değer fayda sağlanabilecek” Çimento sektörü olarak yeşil dönüşüme uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımının arttırılması, enerji verimliliği ile dijitalleşme gibi önemli konular üzerinde çalıştıklarını kaydeden Fatih Yücelik, Yeşil Çimento’nun yaygınlaştırılmasına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan ve geçtiğimiz Mart ayında yürürlüğe giren tebliğin önemine değindi. Yücelik, “Bu tebliğ ile önümüzdeki 10 yılda sektörümüzde 11 milyon ton karbon salımını azaltabilecek ve bu sayede 1,3 milyon ton petrokok ve kömür ithalatının önüne geçilerek, çevresel açıdan 500 milyon ton ağaca eş değer fayda sağlanabilecektir. Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi yolunda büyük katkılar sağlamayı hedefleyen sektörümüz, özellikle düşük karbonlu çimentonun iç pazarda tüketimini artırmak üzere kamu ile yakın iş birliği içindedir. Hedefimiz, bu tip çimentoların kamu ihalelerinde daha fazla kullanılmasına imkan sağlamaktır. Çimento, ekonomik verilerin ötesinde stratejik bir üründür. Bizler sektör olarak üretim ve satış rakamlarından daha fazlasına odaklanarak, düşük karbonlu üretimi sağlamayı amaçlıyoruz. Düşük karbonlu üretim yol haritamızda belirttiğimiz gibi, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, klinker kullanımını azaltma, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar sektörümüzün en kritik konularıdır” şeklinde konuştu. Enerji ihtiyacının yüzde 12’si alternatif yakıttan elde edildi Çimento sektöründe, 2023 yılında 1,8 milyon ton atık kullanarak enerji ihtiyacının yüzde 12’sinin alternatif yakıttan elde edildiğini aktaran Fatih Yücelik, karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmanın da büyük önem taşıdığının altını çizdi. Enerji verimliliğini artırmak için; üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla “atık ısı geri kazanım” tesisleri kurulduğunu söyleyen Yücelik, şöyle konuştu: “Güncel rakamlarla, öz sermayelerle 17 fabrikada kurulu 26 hatta toplam 154,5 megawatt gücünde enerji üretiliyor. Bu rakam, yaklaşık 618 bin hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık gelmektedir ve yaklaşık 2,5 milyon kişinin elektrik tüketimine eşdeğerdir. Çimento üretim maliyetlerinde enerjinin payını düşündüğümüzde, atık ısı geri kazanımının çevresel ve ekonomik getirileri oldukça önemli hale geliyor.” “İkiz dönüşümü üçüz dönüşümle revize ederek, yol haritamızı bu anlayışla şekillendiriyoruz” TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, çimento sektörünün, 2024 ve 2025 yıllarında da büyüme potansiyelini korumaya devam edeceğini açıklayarak, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Enerji ve hammadde maliyetlerindeki artışlar fiyatlara yansımakla birlikte, alternatif yakıt kullanımı ve karbondan arındırma girişimleri sektörde sürdürülebilirlik adına büyük adımlar olarak öne çıkmaktadır. İhracat pazarlarındaki değişim ve iç talepteki büyüme, sektörün geleceğini şekillendirecektir. Bu süreçte, sektördeki şirketlerin maliyet yönetimi, verimlilik artışı ve sürdürülebilirlik stratejileri, başarılı bir çimento sektörü için kritik öneme sahiptir. Ülkemizin 2053 net sıfır hedefine katkıda bulunarak, Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi’ni destekleyen çimento sektörümüz, yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerine entegre olarak toplumsal dönüşümü de içeren bir yaklaşımı benimsemektedir. Bu çerçevede; ikiz dönüşümü üçüz dönüşümle revize ederek, yol haritamızı bu anlayışla şekillendiriyoruz. İşte tam da bu hedefle bu yıl etkinliğimizin temasını, “Üçüz Dönüşüm” olarak belirledik. 2025 yılında sizlerle farklı bir konseptle olmayı planlıyoruz.” “Üçünün birden entegrasyonun yapılması gerekiyor” TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefleri kapsamında hazırlanan “Kamu İhale Sözleşmelerinde Düşük Karbon Emisyonuna Sahip Yeşil Çimento Kullanımının Yaygınlaştırılmasına İlişkin Tebliğ” değişikliğinin üçüz dönüşümün bir parçası olduğunu kaydederek, şu ifadelere yer verdi: “Global olarak önemli bir değişim sürecinden geçiyoruz, hem enerjide hem üretim kısmında sanayi devriminden sonra en önemli değişimlerden birini yaşıyoruz. Burada çimento sektörü de stratejik bir ürün ve bu stratejik ürünün de dönüşümü kaçınılmaz. Buradaki üçüz dönüşüm parçası olarak da yeşil çimento bunun alt bir ayrımı. Mart ayında çıkan tebliğle, önümüzdeki yılın başından itibaren klinker oranı düşük çimentolar kamu ihalelerinde kullanılmaya başlanacak, belirli şartlar getirdiler. Dolayısıyla bunlar karbon emisyonunu önemli ölçüde etkileyecek ve düşüklüğüne sebep olacak. Ama tabi bu burada söylediğimiz gibi sadece belli bir dönüşüm değil, üçünün birden entegrasyonun yapılması gerekiyor. Bu değişimde bir şekilde esen bir rüzgar var, dünyada bununla ilgili olarak klinker oranlarının düşürülmesiyle ilgili önemli yollar kat ediliyor. Ama hem mevzuat alt yapısının hem firmaların yapacağı yatırımlar açısından nasıl ilerlenmesi gerektiğine yönelik yol haritalarının aksiyona dönme aşamasına geldik. Bunun yapılabilmesi için aslında hem yeşil dönüşümün hem dijital dönüşümün üçüncü olarak da bunun toplumsal olarak benimsenip toplumun bunu uygulamaya geçmesi gerekiyor. Bu ilgili paydaşların başatı olarak da sektörümüz görünüyor. Üçüz dönüşümü en ideal en sağlıklı şekilde nasıl sağlarız diye sektörümüzü de bütün tedarikçilerle kamuyla burada bir araya getirdik. Önümüzdeki dönemde meyvelerini toplamaya başlayacağız, özellikle bu yıl başında başlayacak yeşil çimento bunun ilk örneği. Fakat bunların dışında alternatif ham maddeler yeşil çimento için çok önemli bir unsur, alternatif yakıtın yüzde 12’lerden yüzde 50’lere çıkarılması hem önümüzdeki dönemde sektörün düşük karbon üretimine katkı sağlayacak, hem de ülke emisyonlarının düşürülmesine önemli bir veri olacak diye düşünüyorum.”
Erzincan’dan Elazığ’a balık sevkiyatı başladı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 06:43 Erzincan’dan Elazığ’a balık sevkiyatı başladı Erzincan’dan Elazığ’a sevkiyat başladı. Erzincan’da bulunan baraj göllerinde yetiştirilen alabalıklar somon olmak üzere kamyonlarla Elazığ’a taşınıyor. Erzincan’dan Elazığ’a günde 5-6 kamyon sevk ediliyor. Erzincan’da su ürünleri yetiştiriciliği gelişmeye devam ediyor. Erzincan’ın Tercan ilçesinde bulunan Tercan Baraj Gölü’nde kafeslerde yetiştirilen alabalıklar kamyonlarla somon olmak üzere Elazığ’a sevk ediliyor. Erzincan genelinde 15 adet su ürünleri üretim tesisi bulunuyor. Bu ürünlerin yıllık üretim kapasitesi ise 2.845 ton. Bu üretimin bir kısmı ise Tercan Baraj Gölü’nde kurulu olan kafeslerde gerçekleştiriliyor. Kafeslere bırakılan yavru alabalıklar porsiyonluk düzeye gelinceye kadar Tercan Baraj Gölü’nde yetiştiriliyor. Ardından somon olmak ve yurt dışına ihraç edilmek üzere Elazığ’a sevk ediliyor. Tercan Baraj Gölü’nden bu dönemde yaklaşık 250 ton balık somon olmak üzere Elazığ’a gönderiliyor. Porsiyonluk alabalıklar özel donanımlı kamyonlarla Elazığ’a gönderiliyor. Günde ortalama 5-6 adet kamyon Erzincan’dan Elazığ’a alabalık taşıyor. Kamyonlarla canlı olarak taşınan balıklar, Keban Baraj Gölü’ne sevk ediliyor. “Erzincan’da deniz yok ama iyi balık çıkarıyoruz!” Tercan Su Ürünleri işletme sahibi Şükrü Adam ise balık üretim sürecini anlattı. Adam, sabah saat altıda balıklara yemleme yaptıklarını gün içerisinde ise balıkların yanına tekrar gelmediklerini söyledi. Tercan Barajının 23-24 derece olduğunu kaydeden Adam, günün geri kalanında ise ağları temizlediklerini belirtti. İşletme sahibi Adam, balık yapma kapasitesinin 50 ton olduğunu dile getirerek şunları kaydetti; “220 bin tane alıyorum. Bu balıkları 250-300 grama getirip Elazığ’a gönderiyoruz. Yani balık üretiyoruz. Erzincan’da deniz yok ama iyi balık çıkarıyoruz.”