Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Yerel Haberler
İstanbul
Ankara
İzmir
Bursa
Antalya
Trabzon
Tüm Şehirler
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Antalya
Antalya’nın turunçları Korkuteli’nden sofralara uzanıyor
30 Aralık 2025 Salı - 13:09:05
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kadın istihdamını ve yerel üretimi güçlendirmeye yönelik çalışmaları Konyaaltı’ndan Korkuteli’ne uzanan bir hikayeye dönüştü. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, turunç meyvesi toplayarak, kadınların üretimine destek oldu. Toplanan turunçlar kadın kooperatiflerinin elinden lezzetli turunç reçellerine dönüşürken Başkan Vekili Özdemir, yerel ürünlerin sahiplenilmesi gerektiğini vurguladı. Başkan Vekili Özdemir, kadınlara destek olmak amacıyla ağaca çıkarak, turunç meyvesi topladı. Başkan Vekili Büşra Özdemir’in topladığı turunçlar, kadın kooperatiflerin ellerinde geleneksel yöntemlerle işlenmeye gitti. Başkan Vekili Özdemir, kadınların Antalya’nın simgesi turunçlara çok önemli değer kattığını belirterek, üreten kadınlara destek olmak amacıyla turunç topladığını söyledi. Doğal yöntemlerle turunç reçeli Kooperatif üyesi kadınlar turunçları ilk olarak yıkıyor. Daha sonra kabukları rendelenen turunçlar, dilimlenerek ipe asılıyor ve acısının geçmesi için dinlendiriliyor. Kaynatma, haşlama ve süzme aşamalarından geçirilen turunçlar hazır hale getirilerek paketleme işlemi yapılıyor. Antalya’nın simgesi turunçlar daha sonra kavanozlarda satışa sunuluyor. Katkı maddesi kullanılmadan hazırlanan reçeller, hem yerel pazarlarda hem de kooperatif aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaşmaya hazırlanıyor. Kadın emeğiyle üretilen turunç reçelleri, Korkuteli’nin yerel değerlerini yaşatırken aynı zamanda kadınların kendi ayakları üzerinde durabildiği bir başarı hikâyesine dönüşüyor. Büyükşehir’in desteği önemli 7 Renk Kadınları Sosyal Dayanışma Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Ayten İnce, yaklaşık 3 yıldır Büyükşehir Belediyesi tarafından geleneksel hale gelen turunç toplama etkinliğinden çok memnun olduklarını belirterek "Büyükşehir arkamızda olduğu sürece kadınlar olarak çok güçlüyüz" dedi. Geleneksel lezzetler kadın emeğiyle markalaşıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi’ne bağlı olan tesiste gıda mühendisi olarak görev yapan Meltem Uz, el emeğiyle üretilen ve yapımı oldukça zor olan turunç reçelinin büyük ilgi gördüğünü belirterek kadın kooperatiflerine verdikleri desteklerden bahsetti. Uz, "Tesislerimizde üretim yapan kadınlarımıza yer desteğinin yanı sıra ücretsiz elektrik, su, teknik destek, lojistik destek gibi alanlarda da yardımcı olmaktayız. Ayrıca yapmış olduğumuz festival ve organizasyonlarda kadın kooperatiflerine el emeği ürünlerini satmaları için ücretsiz stant desteğinde bulunmaktayız. Üretim tesislerimizde 3 farklı kadın kooperatifi, 3 farklı alanda üretim yapmaktadır. Kadınlarımız bu tesiste üretmiş oldukları ürünleri yine bu tesiste satışa sunmaktadırlar" dedi. Anne eli değen reçeller Antalya Büyükşehir Belediyesi Korkuteli Kadın Kooperatifleri Üretim ve Satış Alanı’ndan kadınların üretmiş olduğu el emeği göz nuru ürünlerden satın almaya gelen Nurten Yurtlu "Burada değişik tatları bulabiliyoruz, hepsi el yapımı zaten. Özellikle turunç reçeli almaya geldim. Çünkü, bu çocukluğumun tadı. Rahmetli anneciğimin yaptığı gibi hiçbir yerde bulamıyorum. Burada bu tadı yakaladıktan sonra da buranın müdavimi olduk" diyerek tesisten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Yerel üreticiye destek Tesisi ziyaret eden bir diğer misafir Kamile Özlü ise "Korkuteli’ne yeni taşındım. Burayı da yeni keşfettim. Ürünlerini çok beğendim çünkü çevre çiftçilerden aldıkları ürünleri burada işleyip, tertemiz mutfakta üretim yapıyorlar. Böylece yerel üreticiye de destek oluyorlar. Bende ürünlerimi buradan alıyorum. Buraya gelip pazar kahvaltılarını da yapabiliyoruz. Yakınımda böyle bir tesis olduğu için çok mutluyum" dedi. Konyaaltı Gürsu Mahallesi’nde gerçekleşen turunç toplama etkinliğine Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, 7 Renk Kadınları Sosyal Dayanışma Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Ayten İnce, Antkor Ekolojik Armoni Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nden Hayriye Alimoğlu, Gürsu Mahalle Muhtarı Özlem Saday ve kooperatif üyeleri katıldı.
30 Aralık 2025 Salı - 13:08
Antalya’da yıl başı etkinlikleri iptal edildi
Yalova’da DEAŞ terör örgütüne yönelik operasyonda 3 polisin şehit olması, 9 güvenlik görevlisinin yaralanmasının ardından Antalya’da Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı ve Kepez Belediyeleri yılbaşı etkinlikleri iptal ettiklerini duyurdu. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, "Yılbaşı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek tüm etkinlikler, Yalova’da yaşanan hain terör saldırısı sebebiyle iptal edilmiştir. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz" denildi. Konyaaltı Belediyesi’nden yapılan açıklamada da şu ifadelere yer verildi: "Kıymetli vatandaşlarımız, hain teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan kahraman polislerimizin acısı dolayısıyla, Konyaaltı Belediyesi olarak yılbaşı için planlanan tüm etkinliklerimizi iptal ettiğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz." Kepez Belediyesi de, tüm etkinliklerini iptal ettiğini duyurdu. Belediyeden yapılan açıklamada, "Yılbaşı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek tüm etkinliklerimiz, Yalova’da yaşanan hain terör saldırısı sebebiyle iptal edilmiştir. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz" ifadelerine yer verildi.
30 Aralık 2025 Salı - 12:41
Muratpaşa Belediyesi, amatör spora 1.5 milyon TL destek sağlıyor
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, 2025 yılı için ilçedeki 103 amatör spor kulübüne 1 milyon 500 bin Lira nakdi destek vereceklerini açıkladı. Uysal, amatör spora yapılan bu yatırımların sağlıklı bir toplum için önemli olduğunu vurguladı. Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, ilçede faaliyet gösteren 103 amatör spor kulübüne 2025 yılı için yaklaşık 1 milyon 500 bin Lira nakdi destek sağladıklarını belirterek, "Amatör spor kulüplerimize destek olmayı, bu kentin spor geleceğine yapılan bir yatırım olarak görüyoruz" dedi. Muratpaşa Belediyesi’nin amatör spora yönelik desteklerinin 2014 yılından bu yana aralıksız sürdüğünü vurgulayan Başkan Uysal, sporun yalnızca başarı odaklı değil, aynı zamanda sağlıklı ve nitelikli bir toplumun temel unsurlarından biri olduğunu ifade etti. 16 bin 526 kursiyere ücretsiz spor yapma imkanı Uysal, sporu bir yaşam kültürü haline getirmek amacıyla 28 tesiste, 26 farklı branşta 16 bin 526 kursiyere ücretsiz spor yapma imkanı sunduklarını söyledi. Başkan Uysal, spor okulları projesi kapsamında her yaştan Muratpaşalının spora katılımı teşvik edilirken, voleyboldan yüzmeye, pilatesten squasha kadar geniş bir yelpazede kurslar düzenlediklerini de sözlerine ekledi. Belediyenin yalnızca bireysel sporcuları değil, amatör spor kulüplerini de güçlü biçimde desteklediğine dikkat çeken Başkan Uysal, 128 amatör spor kulübüne saha desteği sağlandığını, bu sahalarda 824 resmi müsabakanın oynanmasına fırsat tanındığını kaydetti. Muratpaşa Belediyesi Spor Kulübü’nün ise 800’ü lisanslı olmak üzere yaklaşık 2 bin sporcu ile çeşitli branşlarda resmi liglerde mücadele ettiğini belirten Uysal, kulübün yetiştirdiği sporcularla milli takımların altyapılarına önemli katkılar sunduğunu da sözlerine ekledi.
30 Aralık 2025 Salı - 11:59
Arkeologların çamur ve suyun içinde bin 850 yıllık antik havuzu gün yüzüne çıkarma çabası
Antalya’nın Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti sınırlarında yer alan ve milattan sonra 2. yüzyılda Roma döneminde inşa edildiği belirlenen termal yapı, yürütülen kazı ve koruma çalışmalarıyla ilk günkü işlevine kavuşturulmak üzere gün yüzüne çıkarılıyor. Myra ile antik liman kenti Andriake arasında, şifalı su kaynağı üzerine kurulu yapıdaki kazılarda ekipler yoğun su ve çamurla mücadele ederken, zaman zaman 16,5 derece sıcaklıktaki termal suda temizlenerek çalışmaya devam ediyor. Myra Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, "Bu yapının benzeri bölgede yok, Roma İmparatorluk Dönemi mimarlığı açısından orijinal bir keşfin içindeyiz" dedi. Myra Antik Kenti ile Andriake arasında, uzun yıllar Demre’nin eski sanayi bölgesi olarak kullanılan alanda yer alan antik su yapısındaki çalışmalar, sanayi faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve yapıların tamamen kaldırılmasının ardından hız kazandı. Alanın temizlenmesiyle birlikte, toprak altında kalan ve sürekli su alan yapı kademeli olarak ortaya çıkarılıyor. Milattan sonra 2. yüzyıla tarihlendirilen Roma dönemi yapısının, magnezyum, demir, kükürt ve fosfor içeren zengin bir termal su kaynağı üzerine inşa edildiği belirlendi. Yapının, klasik antik hamam ya da anıtsal çeşme örneklerinden farklı olarak, çevresindeki sarnıçlar, su kanalları ve kemerlerle birlikte bütüncül bir şifalı su kompleksi olarak işlev gördüğü değerlendiriliyor. "15 yıl bekledim, sanayi kalkmadan kazıya başlamadım" Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, yapının bilimsel olarak uzun süredir bilindiğini ancak çevresindeki sanayi dokusu nedeniyle kazının yıllarca ertelendiğini belirterek şunları söyledi: "Bu yapı, 2009 yılında kazılara başladığımız ilk yıldan beri odağımızdaydı. Ancak hemen yanında çok eski ve yoğun bir sanayi alanı vardı. O bölge kaldırılmadan burada kazıya başlamayacağımı söylemiştim ve tam 15 yıl bekledim. Nihayet bu yıl belediye tarafından tüm sanayi yapıları kaldırıldı, alan temizlendi. Biz de verdiğimiz söz doğrultusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ’Geleceğe Miras’ projesi kapsamında bu yapının kazısına başlamış olduk." Kazılar su ve çamurla mücadele içinde yürütüldü Kazı alanının doğrudan aktif termal kaynaklar üzerinde yer alması nedeniyle çalışmaların büyük bölümünün suyla mücadele içinde geçtiğini vurgulayan Çevik, kazının ilerleyişini şu sözlerle aktardı: "Toprakları açtıkça orijinal kaynak suları gelmeye başladı. Farklı noktalardan sürekli su doluyordu. Büyük pompalarla her gün suları tahliye ettik, kazdık; gece yeniden doldu, sabah tekrar boşalttık. Bu döngüyle ilerledik ve ancak bu seviyeye gelebildik. Çalışmalar sırasında, ortaya çıkarılan mil duvarların korunması ve çevreden gelen yüzey sularının alanı yeniden doldurmaması için yapının çevresi yaklaşık iki buçuk metre yüksekliğinde koruyucu bir engel duvarla çevrildi." Nymphaion değil, özgün bir termal yapısı Yapının uzun yıllar literatürde "nymphaion" olarak tanımlandığını hatırlatan Prof. Dr. Çevik, kazılar ilerledikçe bunun doğru olmadığının anlaşıldığını şu şekilde ifade etti: "1960’lı yıllarda Borchardt bu yapıyı ’nymphaion’ olarak tanımlamıştı. Biz de kazıya başlayana kadar bu şekilde anıyorduk. Ancak plan tamamen ortaya çıktığında bunun ne bir Roma hamamı ne de klasik bir nymphaion olduğunu gördük. Bu, doğrudan termal suya dayalı, özgün plan tipine sahip bir Roma dönemi termal yapısı. Bu yapının benzeri bölgede yok, Roma İmparatorluk Dönemi mimarlığı açısından orijinal bir keşfin içindeyiz." Burguç sularının ana kaynağı ortaya çıktı Yapının, Demrelilerin "Burguç" olarak adlandırdığı ve uzun yıllardır şifa amacıyla kullandığı sağlık sularının ana kaynağı olduğunu belirten Çevik, antik dönemde de aynı suyun değerlendirilmiş olmasının tesadüf olmadığını söyledi. Çevik, "Bugün Demreliler ve buraya gelenler, Burguç Değirmeni diye bilinen kaynak göletlerine girerek şifa buluyor. İşte o suların asıl kaynağı bu yapı. İçinde magnezyum, fosfor, kükürt ve demir bulunan çok zengin bir maden suyu söz konusu" şeklinde konuştu. Havuzlar ve mermer kaplamalar gün yüzüne çıktı Kazılar sırasında biri büyük, biri küçük olmak üzere iki havuzun ortaya çıkarıldığını belirten Prof. Dr. Çevik, bu havuzların bir dönem mermer kaplı olduğunu ve kaplamaların bir bölümünün hala yerinde bulunduğunu söyledi. Çevik, yapının farklı kotlarında su derinliğinin değişkenlik göstermesi nedeniyle çalışmaların kontrollü şekilde sürdürüldüğünü, fazla suların sürdürülebilir biçimde tahliyesi için uzmanlarla teknik planlamaların devam ettiğini ifade etti. "Çamurdan çıkıp şifalı suda temizleniyoruz" Çalışma şartlarının zorluğuna dikkat çeken Çevik, kazı ekibinin zaman zaman termal sudan yararlandığını belirterek, "Burası Roma döneminde bir şifalı su yapısıydı ve insanlar burada yüzüyordu. Biz de çamur içinde çalıştığımız için arkadaşlarımız zaman zaman bu suya girip temizleniyor, ardından kazıya devam ediyor. Yaz-kış 16,5 derece olan bu su, özellikle Demre’nin 40-45 derece sıcaklarında gerçekten rahatlatıcı" dedi. Vatandaşların bu sudan faydalanıp faydalanamayacağına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Çevik, alanın şu aşamada güvenlik nedeniyle kontrollü tutulduğunu vurgulayarak, "Şu anda yapının çevresi çitle çevrili, çünkü farklı kotlarda su derinliği var ve bu haliyle riskli. Vatandaşların faydalanması tamamen projeye bağlı. Yapıyı hem insanları hem de kendisini koruyacak şekilde planlamamız gerekiyor. İleride, bakanlığın iradesi ve yapılacak düzenlemeler doğrultusunda, kontrollü bir kullanım söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra, vatandaşların yapıyı güvenli şekilde izleyebileceği izleme yolları ve teraslar oluşturulması da planlarımız arasında. Ama şu an için önceliğimiz koruma ve sürdürülebilirlik" ifadelerini kullandı. Arkeopark hedefiyle yeni cazibe alanı Alan şu aşamada güvenlik gerekçesiyle kontrollü tutulurken, kazıların tamamlanmasının ardından izleme yolları, teraslar ve çevre düzenlemeleriyle birlikte bölgenin bir arkeopark olarak düzenlenmesi planlanıyor. Myra, Andriake Ören Yeri ve Likya Uygarlıkları Müzesi ile bütünleşmesi hedeflenen projenin, Demre’ye yeni bir kültürel cazibe alanı kazandırması amaçlanıyor. Prof. Dr. Nevzat Çevik, kazıların önümüzdeki yıl da devam edeceğini belirterek, bölgede termal tesisin yanı sıra bir Roma hamamının da ortaya çıkarıldığını ve alanın antik dönemde yoğun bir su yapıları bölgesi olarak kullanıldığını kaydetti.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 14:15
Kocagöz: "Antalya’yı ‘UNESCO Dünya Kitap Başkenti’ yapmak istiyoruz"
Antalya’nın kültür ve edebiyat alanındaki vizyonunu güçlendirmeyi amaçlayan ‘Akdeniz Kültür ve Edebiyat Başkenti Kepez ‘ çalıştayı, Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde başladı. Çalıştayın açılışında konuşan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, "Antalya’nın kültürünü, edebiyatını, hafızasını ve yarınlarını birlikte inşa edeceğiz. Ve bu yolculuğun kalbi Kepez’de atacak" diyerek Antalya’yı "UNESCO Dünya Kitap Başkenti" yapmak istedikleri vurguladı. Kepez Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Akdeniz Kültür ve Edebiyat Başkenti Kepez’ çalıştayı, Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde kentin kültür ve edebiyat dinamiklerini bir araya getirdi. Farklı oturumlarla gün boyu devam edecek olan çalıştayın açılışı Antalya Vali Yardımcısı Tahsin Aksu, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, gazeteci ve TV programcısı Cem Seymen’in katılımıyla gerçekleştirildi. Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, bugün yalnızca bir çalıştayın başlatmadığını, aslında bir kültür yolculuğuna çıkıldığını vurgulayarak, "Antalya’nın kültürünü, edebiyatını, hafızasını ve yarınlarını birlikte inşa edeceğiz. Ve bu yolculuğun kalbi Kepez’de atacak" dedi. "Şehirlerin mayası kültürdür" Kültürün bir şehrin mayası olduğuna değinerek konuşmasını sürdüren Başkan Kocagöz, "İnsanı insana, geçmişi geleceğe bağlayan görünmez bir bağdır. Edebiyat ise Yahya Kemal’in o güzel sözüyle ‘kendi gök kubbemizdir.’ Kelimelerle kurduğumuz, ruhumuzu taşıyan büyük bir kubbeBiz Kepez olarak, kültür ve edebiyatı modern çağın imkânlarıyla birleştirerek yeni, güçlü ve iddialı bir vizyon ortaya koyuyoruz. Amacımız net: Antalya’yı, Kepez’in öncülüğünde kültürel üretimin güçlü bir merkezi hâline getirmek, okuma alışkanlığını her yaşta yeniden canlandırmak, dijital çağın sunduğu fırsatları kültürel üretimle buluşturmak, şehrimizin hafızasını koruyup geleceğe taşımak ve yeni yazarların önünü açmak ve eserlerine hayat vermek" diye konuştu. "Çalıştay 6 masada yürütülecek" Çalıştayın altı masada yürütüleceğine değinen Başkan Kocagöz, Birincisi Gençlik Masası; Çünkü gençler olmadan kültür nefes alamaz. İkincisi Yapay Zekâ ve Dijital Okuryazarlık Masası; Kültürü yeniçağın diliyle buluşturacak. Üçüncüsü Süreç ve Organizasyon Masası; İşin mutfağını kuracak, planlamayı yapacak. Dördüncüsü Sponsorluk ve Tanıtım Masası; Kepez’i bir kültür markasına dönüştürecek fikirleri geliştirecek. Beşincisi Kent Belleği ve Antalya Koleksiyonu Masası: Şehrimizin tarihini, hikâyesini ve edebi mirasını görünür kılacak projeler üretecek. Altıncısı Veri ve İstatistik Masası: Tüm bu çalışmaların ölçülebilir olmasını sağlayacak. Buradan çıkacak fikirler yalnızca tartışılmakla kalmayacak; hayata geçirilecek, adım adım uygulanacak ve sonuç bildirgemizle resmiyet kazanacak. Çünkü biz Kepez’de bir söz veriyorsak, onu mutlaka yerine getiririz. Bu şehrin en büyük gücü de budur. Değerli katılımcılar, Bugün burada iddialı bir hedefi açıkça dile getiriyorum: Antalya’yı ‘UNESCO Dünya Kitap Başkenti’ yapmak istiyoruz. Evet, hedef büyük. Ama imkânsız değil. Çünkü biliyoruz ki; Bir şehir okuyorsa değişir. Bir şehir düşünüyorsa büyür. Bir şehir üretiyorsa dünyaya açılır. Bu vizyonun mimarı sizlersiniz. Bugün buraya fikrini ortaya koymaya, tartışmaya ve üretmeye gelen her biriniz bu yolculuğun en değerli ortağısınız. Biz Kepez’de yalnızca bir şehir yönetmiyoruz; bir ruhu ayağa kaldırıyoruz, bir hafızayı tazeliyoruz, bir geleceği hep birlikte kuruyoruz. Ve inanıyorum ki bugün attığımız bu adım, yarın Antalya’nın kültürel geleceğini değiştirecek. Hepinize gönülden teşekkür ediyorum. "İnsan Okur" mottosuyla çıktığımız bu yolda verimli tartışmalar ve güçlü sonuçlar diliyorum" diyerek çalıştayın hayırlı olması temennisinde bulundu. "İnsanlar eğitimle değişir" Antalya Vali Yardımcısı Tahsin Aksu da, "Konu başlığı çok güzel, iddia muhteşem, Antalya’yı ‘UNESCO Dünya Kitap Başkenti sonucunu hedefliyor " diyerek Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz ve emeği geçen herkes teşekkür etti. İnsanların değişebileceğini bunun ise eğitimle mümkün olduğunu belirten Vali Yardımcısı Aksu, "İnsanlar değişir, neyle değişir eğitimle değişir. Medeniyetimizin temelinde, değerlerimizin temelinde eğitim vardır" dedi.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 13:09
Tarım, ülkelerin yumuşak gücü
Growtech Antalya kapsamında düzenlenen Uluslararası Tarım Diplomasisi konferansları, sektörün uluslararası arenadaki önemli isimlerini bir araya geldi. Türk Tarım Diplomasi Grubu (TTDG) Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu ve Genel Sekreter İsmail Uğural’ın moderatörlüğünde gerçekleşen konferanslara Dünya Çiftçiler Birliği (WFO) Başkanı Arnold Puech d’Alissac, Dünya Tohumculuk Federasyonu (ISF) Başkanı Arthur Santosh Attavar, Uluslararası Tarım Gazetecileri Federasyonu (IFAJ) Genel Sekreteri Adrian Bell, Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Genel Sekreteri Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu ve Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği Temsilcisi Mahmut Ali Cengiz Körosmanoğlu konuşmacı olarak katıldı. "Tarım, ülkelerin yumuşak gücüdür" Tarımın yalnızca üretimle sınırlanamayacağını belirten TTDG Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, tarım sektörünün stratejik, ekonomik, jeopolitik ve uluslararası ilişkileri de kapsayan ’yumuşak güç’ olduğunu vurguladı. Dünyada 8 milyar insanın yaşadığını ve her 9 kişiden birinin yetersiz beslendiğini vurgulayan Mutlu, "Nüfus artıyor; fakat globalde yaşanan iklim değişikliği ve su kıtlığı gibi nedenlerle tarımsal üretim azalıyor. Uluslararası verilere göre küresel su kullanımı son yüzyılda 6 kat arttı. Tarım sektörü ise tatlı suyun yüzde 72’sini kullanıyor. İklim değişikliği en önemli sorunlardan biri. Gıda ve su yalnızca ekonomik değil artık jeopolitik varlıklar haline geldi. Bunların korunması için tarım diplomasisinin önemi daha da büyük. Bu konuda uluslararası arenada, politika yapıcıları, devletler, STK’lar ve firmalar tarımsal sürdürülebilirlik ve su kaynaklarının korunması konusunda geleceğin nasıl kurgulanabileceğini de konuşmalı. Ülkeler kapsamlı birer strateji geliştirmeli. Uluslararası tarım diplomasisiyle bu süreçlerin sürdürülebilir hale getirilmesi gerekiyor" diye konuştu. "Tarım diplomasisi çiftçiler için önemli" Dünya Çiftçiler Birliği (WFO) Başkanı Arnold Puech d’Alissac da, "WFO, 80 birliğin birleşmesiyle meydana gelen küresel bir organizasyon. Yaklaşık 1 milyar çiftçiyi temsil ediyoruz. Her kıtada lider ülke bulunuyor; şu anda Asya’nın temsilcisi Nepal mesela. Belki de önümüzdeki yıllarda Türkiye, yeni temsilci olur. Dünyada çiftçiler adına hem iyi hem de kötü gelişmeler aynı anda yaşanıyor. Enerji ve gübre fiyatları son dönemde çok arttı. Tahıl fiyatlarında düşüş yaşanıyor. Öte yandan gübre fiyatları da düşmeye başladı. Canlı hayvan üretimi de arttı. Et, hala günlük beslenmenin önemli bir parçası. Dünyada tarım ihracatı yapan ülke sayısı dünyanın 4’te biri. Yani 4’te 3’ü tarımsal ürün ithal ediyor. Türkiye de hem ürün çeşitliliği hem de tarım alanlarının genişliğiyle birlikte önemli bir tarım ülkesi. Dünya tarımında ise önemli aktörlerden birisi. Tarımsal diplomasi ise özellikle ithalat, ihracat ve lojistik süreçlerinde belirleyici bir unsur. Üreticiler alıcılarla sözleşmeler imzalıyor. Bu süreçlerin sözleşmelerle kayıt altında olması sürdürülebilirlik açısından da çok önemli. Çiftçilerin gelir elde etmesi için de önemli bir araç" ifadesini kullandı. Growtech Antalya’yı ilk defa ziyaret ettiğini ve çok etkilendiğini dile getiren WFO Başkanı d’Alissac, şunları söyledi: "Türkiye’ye ilk kez geliyorum ve Growtech fuarına da ilk kez katılıyorum. Fuarı keşfetmekten büyük mutluluk duyuyorum. Growtech, benim gözümde dünyanın en profesyonel tarım fuarlarından biri. Buraya gelmeden önce net bir fikrim yoktu; ama şimdi bu fuarın ne kadar yüksek kaliteye sahip olduğunu görüyorum. Çok ciddi firmalar, nitelikli ziyaretçiler ve olağanüstü bir organizasyon var. 725’ten fazla katılımcı, 136’dan fazla ülke ve dört gün boyunca 40 binden fazla ziyaretçi sayısı gerçekten etkileyici. Henüz Türkiye üyemiz değil, ancak bu ziyaretin ardından bunun değişmesini gerçekten umuyorum. Bugün dünya, tarıma her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Türkiye bana göre çok önemli bir noktada. Avrupa, Slav ülkeleri, Orta Doğu ve Afrika ile iletişim kurabilen bir köprü konumunda. Tarım açısından da küresel üretimin merkezinde olabilecek jeostratejik bir ülke. Growtech’e tekrar gelmeyi çok isterim. Bu ilk gelişimde fuar hakkında genel bir izlenim edindim, bir sonraki gelişimde randevularımı ve ziyaretlerimi planlayarak geleceğim." "Kaliteli gıdayı, insanlarla buluşturmalıyız" Tohumun tarımın vazgeçilmezi olduğunu dile getiren Dünya Tohumculuk Federasyonu (ISF) Başkanı Arthur Santosh Attavar ise şu bilgileri verdi: "Tüm dünyada 90 ülkeden üyemiz var. Hem ulusal hem de bölgesel tohum federasyonlarıyla çalışıyoruz. Türkiye tohum federasyonu ile de İstanbul’da güzel bir buluşma yaptık, 101. yılımızı da kutladık. Öte yandan sektöre baktığımızda iklim değişikliği bizler için de önemli bir sorun. Hem tohum üretimini, hem de gıda üretimini kısıtlıyor. En önemli amacımız üretilen tohumların ülkelerden zamanında ve sorunsuzca geçebilmesi. Bu konuda ülkeler arasında çeşitli bürokratik sorunlar yaşanıyor. Gıda ve tohum nakliyesi için bir çok politika ve farklı kanun var. Kaliteli tohum üretimi için de bir çok prosedür var. Devletler tarımsal diplomasiyi daha iyi anlamalı. Bu konferans da tarım diplomasisi adına atılan önemli adımlardan biri. İnsanlar gıdaya ulaşmada zorluklar yaşıyor ve yüz milyonlarca kişi her gün açlıkla karşı karşıya kalıyor. Bunu önlemek adına bir araya gelerek çalışabilir, devletlere sesimizi daha iyi duyurabiliriz. İnsanlara daha iyi kaliteli ve hızlı şekilde gıda ürünlerine ulaşması konusunda yardımcı olabiliriz." İklim değişikliği ve su krizinin artık bir realite haline geldiğini de kaydeden Attavar, "Aşırı kuraklık kadar aşırı yağmurlar ve seller de ekili arazilere zarar veriyor. Üyeler olarak bir araya gelerek farklı iklim şartlarına dayanan özellikteki en iyi tohumları kullanmaya ve yaymaya çalışıyoruz. Tohum ıslahı alanında en iyi genetiği elde etmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. "Hedefimize bir adım daha yaklaşmış olduk" Türkiye’nin tarım, gıda ve ormancılıkta sahip olduğu potansiyelin dünyaya açılması ve tanıtılması için yola çıktıklarını belirten TTDG Genel Sekreteri İsmail Uğural da, Growtech Antalya’da dünyada ilk defa uluslararası tarım diplomasisi zirvesine imza attıklarının altını çizdi. Uğural sözlerine şöyle devam etti: "Bu yılın ocak ayında başlayıp nisan sonunda tamamlanan Tarım ve Orman Şurası kapsamında yer alan Tarımsal Diplomasi Grubu olarak, Türk tarım, gıda ve ormancılık sektörlerinin dış tanıtımı ve uluslararası düzeyde temsil gücünün artırılması için çalışıyoruz. Küresel iş birliklerinin güçlendirilmesi amacıyla çalışmalar yürütmek; bu alandaki farkındalığı artırmak, dünya ile entegre olmuş bir tarımsal diplomasi anlayışı geliştirmek, lobi faaliyetleri gerçekleştirmek ve tüm süreci sektörel bir seferberlik ruhuyla ele almayı hedefliyoruz. Tarım, gıda ve ormancılık alanında 117 sektörel temsilcinin bir araya gelerek ve gönüllülük esasıyla oluşturduğu Türk Tarımsal Diplomasi Grubu (TTDG) yenilikçi bir vizyon ortaya koyuyor. TTDG olarak bu amaçla tarım ve gıda ihracatının gelişmesi için 9 ayrı çalışma grubu da kurduk. Growtech Antalya’da düzenlediğimiz bu konferanslarla hedefimize bir adım daha yaklaşmış olduk"
22 Kasım 2025 Cumartesi - 12:32
Akdeniz Üniversitesi’nde sinema söyleşisi
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi ev sahipliğinde Antalya Sinema Derneği ve Uluslararası Şehirler Derneği’nin organizasyonunda sinema ve tiyatro sanatçılarıyla söyleşi gerçekleştirildi. Antalya Sinema Derneği ve Uluslararası Şehirler Derneği’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği ‘Kısa Film Yarışması’ öncesinde İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümü öğrencileriyle sanatçılar bir araya geldi. Yarışma hakkında kısa bir bilgi veren Antalya Sinema Derneği Başkanı Okan Dilek yarışmaya son katılım tarihinin 31 Aralık 2025 olduğunu hatırlattı. Kısa filmin önemi vurgulandı Antalya Sinema Derneği Başkanı Okan Dilek, "Sinema öğrencileri için kısa film, teorinin pratiğe dönüştüğü en uygun formdur. Kısıtlı bütçeyle üretilebilmesi, deneme yapma özgürlüğü tanıması ve ekip çalışmasını öğretmesi bakımından eşsizdir. Öğrenciler kısa filmle birlikte sadece kamera kullanmayı ya da kurgu yapmayı değil, aynı zamanda anlatı disiplinini, ritim duygusunu ve görsel ekonomiyi de öğrenirler. Bu sayede, uzun metrajlı projelere geçtiklerinde hem teknik hem de anlatı anlamında çok daha donanımlı hale gelirler." dedi. Okan Dilek, kısa filmin, genç sinemacıların festivaller aracılığıyla seslerini duyurabilmelerini sağladığını belirterek, "Dünyanın dört bir yanında düzenlenen kısa film festivalleri, öğrenciler için hem uluslararası bir ağ kurma fırsatı hem de geri bildirim alma olanağı sunar." diye konuştu. Sanatçılar deneyimlerini paylaştı Söyleşiye Antalya’da başarılı sinema filmlerinin yapımcılığını üstlenmiş Mehmet Urba, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Murat Ercanlı, tiyatro ve dizi oyuncusu Abdullah Sürekli ile Hababam Sınıfı sinema filminin ilk üç serisinde yer alan Bülent İğdiroğlu katıldı. Konuklar, öğrencilere kısa film yarışması, kısa film yapımı ve sinema alanındaki deneyimlerinden söz ettiler. Sanatçıları büyük bir dikkatle dinleyen öğrenciler, söyleşinin ardından merak ettikleri konularla ilgili sorular yöneltti. İletişim Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğin sonunda organizasyonu gerçekleştiren Uluslararası Şehirler Derneği Başkanı Bülent Yüksel ve Antalya Sinema Derneği Başkanı Okan Dilek etkinlikte emeği geçenlere teşekkür plaketi takdim etti.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 12:25
Kazada yaşamını yitiren genç kızın cenazesi gözyaşlarıyla alındı
Antalya’nın Serik ilçesinde dün akşam sınıf arkadaşıyla birlikte yolun karşısına geçmeye çalışırken hayatını kaybeden 17 yaşındaki lise öğrencisinin cenazesi, ailesinin gözyaşlarıyla teslim alındı. Cenazenin alındığı sırada genç kızın babası ayakta durmakta güçlük çekti, teyzesi ise "gözleri açıktı" diyerek haykırdı.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 11:21
Metin Akpınar’ın biyolojik kızı olduğu iddia edilen Duygu Nebioğlu: "Dava bittiğinde susturulmuş çocukların da sesi olacağım"
Yeşilçam oyuncusu Metin Akpınar’ın 1980’li yıllarda Suphiye Orancı ile evlilik dışı ilişkisinden doğan ikiz kızlarından biri olan Duygu Nebioğlu’nun Metin Akpınar hakkında "babalığı benimsememe" ve "babalık görevlerini yerine getirmeme" gerekçesiyle açtığı 10 milyon liralık tazminat davası karşı tarafın sosyal ve ekonomik araştırma tutanağı olmadığı için ertelendi. Duygu Nebioğlu, "Mahkeme emniyete müzekkere yazmasına rağmen ertelendi. Emniyet tarafından kendisine ulaşılıp, bu tutanak hazırlandığında dosyada bir eksik kalmayacak ve haklılığım ortaya çıkacaktır" dedi.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 10:58
Metin Akpınar’ın biyolojik kızı Duygu Nebioğlu: "Dava bittiğinde susturulmuş çocukların da sesi olacağım"
Yeşilçam oyuncusu Metin Akpınar’ın 1980’li yıllarda Suphiye Orancı ile evlilik dışı ilişkisinden doğan ikiz kızlarından biri olan Duygu Nebioğlu’nun Metin Akpınar hakkında "babalığı benimsememe" ve "babalık görevlerini yerine getirmeme" gerekçesiyle açtığı 10 milyon liralık tazminat davası karşı tarafın sosyal ve ekonomik araştırma tutanağı olmadığı için ertelendi. Duygu Nebioğlu, "Mahkeme emniyete müzekkere yazmasına rağmen ertelendi. Emniyet tarafından kendisine ulaşılıp, bu tutanak hazırlandığında dosyada bir eksik kalmayacak ve haklılığım ortaya çıkacaktır" dedi. İhlas Haber Ajansı’na dava sonrası açıklamalarda bulunan ve süreci anlatan Duygu Nebioğlu, davanın uzun sürmesinin kendisi için zorlu bir süreç olduğunu belirterek hakikatin gün yüzüne çıkmasının kolay olmadığını gördüğünü bu süreçte çok yıpransa da kimsesiz kalmış, yalnız bırakılmış kadınlara, kucağından kopartılan çocuklara, yeryüzüne düşen tüm gözyaşları için mücadeleyi bırakmayacağını söyledi. "İlk öğrendiğimde 21 yaşındaydım, kimliğimin peşine düştüm" 21 yaşındayken kimliğinin peşine düştüğünü anlatan Nebioğlu, "Kendi köklerimi ve kimliğimi öğrenmek için araştırmalar yaptım. Annemi ve babamı bulma sürecinde devlet kurumlarına başvurdum. Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kaldığım dönemde annemin kuruma bir mektup gönderdiğini öğrendim. O mektup kız kardeşlerine ulaşmış ve orada Metin Akpınar’ın öz babam olduğunu, annem Suphiye Orancı’nın beyanlarından sonra öğrenmiş oldum. O yıllarda 21 yaşındaydım, üniversite öğrencisiydim. Bu süreç çok uzun, çok derin ve yıllarımı verdim" diye konuştu. "6 yıl boyunca Çocuk Esirgeme Kurumunda kaldım" 6 yıl boyunca kimsesiz çocuklarla birlikte yaşadığını dikkat çeken Nebioğlu, "Gözlerimi Çocuk Esirgeme Kurumu’nda açtım. 6 yıl boyunca kimsesiz çocuklarla birlikte yaşadım. O yıllar çok ağırdı. Karanlık odalar, açlık, sefalet. 1988’li yılların şartları çok zordu. 6 yaşındayken Antalya’da fizik öğretmeni Özdemir Nebioğlu ve eşi Emine Nebioğlu beni evlat edindi. İkiz kardeşim olduğunu da orada öğrendim. Yetkililer ‘İkizleri ayıramayız’ deyince kardeşimle ayrılmadık. O benim ilk kök bağım oldu. Bu arayışımın en büyük sebebi ikiz olarak dünyaya gelmekti" dedi. "Tek gecelik ilişti açıklaması beni duygusal olarak yıktı" Basın açıklamasının kendisini çok üzdüğünü ve duygusal olarak yıkıma uğradığını ifade eden Nebioğlu, tazminat davası açmasının en önemli sebeplerinden birinin, Metin Akpınar’ın annesiyle ilişkisinden ‘tek gecelik’ olarak bahsetmesi olduğunu söyledi. Bu açıklamanın kendisini ve annesini toplum önünde itibarsızlaştırdığını dikkat çeken Nebioğlu " Bir sanatçının böyle bir açıklama yapması beni çok üzdü, hedef haline geldim. Bu nedenle hem çocukluk yaralarım hem de insan onuruna sahip çıkma adına tazminat davası açtım. Avukatlarımla birlikte yasal süreç devam ediyor. Kendisiyle görüşme talebim yok, böyle bir sorumluluk bana ait değildir" şeklinde konuştu. "Bu dava bittiğinde kimsesiz çocukların sesi olacağım" Nefes aldığı sürece bu davadan vazgeçmeyeceğini, sonuçlandıktan sonra toplumun karşısına çıkmaktan çekinen bütün çocukların, annelerin, babaların sesi olmak istediğini söyleyen Nebioğlu şöyle devam etti: " Ben yaşadıklarımı paylaşacağım. Kimlik arayışına giren, susturulmuş her bireye destek vereceğim. Her şey çok güzel olacak, ben onların yanında olacağım. Karşı taraftan bana, ‘Dondurma mı alacaktık, parka mı götürecektik, salıncakta mı sallandıracaktık?’ dediler. Ben de kendi eksikliklerimin üzerine gitmeye karar verdim. Kimsesiz çocuklara dondurma alacağım, parka götüreceğim, salıncakta sallandıracağım. Hayallerimi bunun üzerine kurdum. Türkiye’nin buna ihtiyacı var" "Akseki’de doğanın içinde bir yaşam" Şu anda Antalya’nın Akseki ilçesindeki köyünde yaşadığını ,burada büyüdüğünü söyleyen Duygu Nebioğlu, "Önce yazları gelirdim, artık yaz-kış buradayım. Annem ve babamla yaşıyorum. Bu toprakları da buranın insanlarını da çok seviyorum. Ayrılmayı düşünmüyorum. Sadece çocukların değil, hayvanların da yanındayım. Köyümüzdeki hayvanları besliyorum, başka köylere ve ilçelere de gidiyorum. Sahipsiz kedi, köpek, katır ve atlarla ilgileniyorum. Elimden geldiğince bakıyorum. Köydeki kadınlara da destek olmaya çalışıyorum. Onlara şifa olduğuma inanıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor, çünkü iyilik sadece insanla değil hayvanla da başlar" diye konuştu. (AÇ-SM-
22 Kasım 2025 Cumartesi - 10:49
2024 yılında 1,5C küresel ısınma eşiği aşıldı
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Avrupa Birliği’nin desteklediği CLIMAAX Projesi kapsamında ‘İklim Değişikliğinde Bilimden Eyleme: Antalya’nın Aşırı Sıcaklardan Etkilenebilirliği Çalıştayı’ düzenlendi. Avrupa Birliği’nin desteklediği CLIMAXX çağrısı kapsamında Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü Antalya’da Kentsel Isı Adası (UHI) Etkisini Azaltma Stratejileri: Gelişmiş İklim Dayanıklılığı için Yüksek Çözünürlüklü Yerel Verilerin Entegrasyonu MUHIR Projesine ilişkin olarak ‘İklim Değişikliğinde Bilimden Eyleme: Antalya’nın Aşırı Sıcaklardan Etkilenebilirliği Çalıştayı’ düzenlendi. 5 yıldızlı bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya kamu kurum ve kuruluş ile STK temsilcileri ve uzmanlar katıldı. Çalıştay kapsamında sunumlar, yuvarlak masa çalışması ve değerlendirmeler gerçekleştirildi. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan ve ‘Nötr Karbon Hedefinde Antalya’ başlıklı sunum gerçekleştiren Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Lokman Atasoy, Antalya’nın iklime dirençli olması konusunda önemli bir adım daha attıklarına dikkat çekerek, "Şehrimiz Avrupa Birliği destekli CLIMAXX İklim Risk Değerlendirme Projesine dahil olarak aşırı sıcaklıklar, sıcak hava dalgaları ve kentsel ısı adası etkisi gibi riskleri daha bütüncül ve bilim temelli ele alma fırsatı elde etmiştir. CLIMAXX, Avrupa’nın farklı şehirlerinin aynı metodolojik çerçevede iklim risklerini değerlendirmesini sağlayan güçlü bir programdır. Antalya’nın CLIMAXX platformunda yer alması kentimiz için iklim uyum çalışmalarına değer katmakta hem de uluslararası ölçekte görünürlüğünü arttırmaktadır" diye konuştu. Atasoy, çalıştayda Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği çevre ve doğa dostu çalışmalarından da bahsetti. Atasoy, "Antalya’da iklim değişikliğinin etkilerini hepimiz yaşıyor görüyoruz. İstilacı türlerin artması, orman yangınları, kuraklık tehdidi, karada ve denizde biyolojik çeşitlilik kaybı gibi etkiler. Şehir merkezleri insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 70’e kadarını üretmektedir. Aslında metropol kentler sera gazı emisyonunun en yüksek üretildiği alanlardır. 2022 yılında belirlediğimiz İklim Eylem Planımız kapsamında, 2030 yılına kadar yüzde 40 oranında sera gazı emisyon azaltımı ve 2050 yılında da nötr karbon hedefimizi deklare ettik. Çalışmalara başlarken Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak kurumsal yapımızı ele aldık. İklim Değişikliği ve Temiz Enerji Şube Müdürlüğü ile Deniz ve Kıyı Yönetimi Şube Müdürlüklerini kurduk. Mavi Bayrak birimimizi oluşturduk, İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanlığını Türkiye’de kuran ilk belediye olduk. Kentimizin önemli çevre sorunlarını ele aldığımız meclis kararıyla belirlenen kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşan bir Çevre Kurulu oluşturduk. Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binamızı nötr karbona ulaştırarak iklim dostu kuruluş belgesini ilk alan kamu kurumu olduk. Binamızın çatısına depolamalı GES kuran, atık ısıdan enerjiden üreten ilk belediyeyiz. Elektronik gemi denetim sistemini Türkiye’de ilk uygulayan belediye olduk. Türkiye’nin yine ilk kurakçıl peyzaj uygulamasını başlatan belediyesi olduk. Zirai ambalaj atıklarıyla mücadelede Çevre Dostu Çiftçi Kartı Projemizi 9 ilçemizde uygulama başlattık. GES ile 12.89 megavat kurulu güçte Güneş Enerji Santrallerimiz var. 19’uncu tesisi de kuruyoruz. Tüm bunların sonucunda 2019’dan bu yana Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak 26 çevre ödülüne layık görüldük" diye konuştu. 2024 yılında 1,5C küresel ısınma eşiği aşıldı Çalıştayın konuşmacılarından Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş de "İklim Değişikliği Ekstremler Kentsel Isı Ada Etkisi" konulu bir sunum yaptı. Türkeş şöyle konuştu, "Karbondioksit sanayi devrimi sonrasında, özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte insan kaynaklı iklim değişikliğine katkıda bulunan başlıca sera gazıdır. Küresel ortalama yıllık sıcaklıklar artık her yıl rekor kırıyor. 2023’te 1,5 santigrat derece küresel ısınma eşiğine yaklaşıldı, 2024 ise hem küresel ortalama aletli yüzey hava sıcaklıkları açısından en sıcak yıl hem de 1,5 santigrat derece küresel ısınma eşiğinin ilk kez aşıldığı yıl olarak tarihe geçti. Bunlar önemli iklim değişikliği sinyalleri. 2025 yılı ise 2. ya da 3. en sıcak yıl olabilir. Sıcaklıklar ve buharlaşmanın artmasıyla giderek ısınan bir dünyada kuraklıklar yaşanırken yağışların da kuvvetli sağanak, fırtınalar ve hortumlar olmasını arttırıyor. Antalya’da da son 5 yıl normallerin altında yağış alıyor. Sıcak hava dalgaları, orman yangınları toz fırtınaları bu coğrafyayı çok etkiliyor. Antalya, tropikal gerçek Akdeniz ikliminin yaşandığı bir kent" diye konuştu. Sunumlar ve yuvarlak masa çalışması Çalıştayda Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü Uzaktan Algılama Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nusret Demir ‘Afet ve İklim Değişikliği ile Mücadelede Uydu Teknolojileri’, Antalya Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı Uzman Araştırmacı ve CLIMAXX Ekip Lideri Dr. Fulya Kandemir ‘Yerelde Sıcak Hava Dalgası ve Kentsel Isı Adasının Mekansal ve Klimatolojik Değerlendirmesi : CLIMAXX Çerçevesinde Antalya’, Akdeniz Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi Esra Aksoy ‘Sıcak Hava Dalgalarına Karşı Kentlerin Yol Haritası’ isimli sunumlar gerçekleştirdi.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 10:14
Antalya Edebiyat Günleri’nde öykü ve şiirin en iyileri ödüllendirildi
Antalya’da bu yıl 10’uncusu düzenlenen Antalya Edebiyat Günleri, Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ödül töreniyle edebiyat dünyasının öykü alanındaki en iyilerini bir araya getirdi. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, törende yaptığı konuşmada, "Bu zaman diliminde ‘Sanat’ demeye, sanatın altını çizmeye ve umut etmeye devam ediyoruz" dedi. Muratpaşa Belediyesi’nce 21-23 Kasım tarihlerinde 10’uncusu düzenlenen Antalya Edebiyat Günleri’nin ödül töreni, Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. "Edebiyat, Nereye?" temasıyla bu yıl okuyucular ve yazarları buluşturan etkinlik, ödül töreni öncesinde küratörlüğünü İbrahim Karaoğlu’nun yaptığı ve 43 ressamın eserlerinin yer aldığı "Sanat, Nereye?" sergisinin açılışıyla başladı. Ödül gecesinde konuşan Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, sanatın tarih boyunca toplumların vicdanı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Bir felsefeyi, bir dünya görüşünü hayata geçirmeye çalıştığımız için yaptığımız her işi aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Sanatın tarih boyunca protest bir yanı ağır basıyor. Bugün ise dünya, çok zenginler ve aynı standartta yaşayan fakirler olarak ikiye bölünmüş gibi. Böyle bir tabloda sanat, insanın duygu ve düşüncelerinden bağımsız kalamaz. Bu zaman diliminde ‘Sanat’ demeye, sanatın altını çizmeye ve umut etmeye devam ediyoruz." Konuşmaların ardından "En İyi Öykü Kitabı" ödülü Cabir Özyıldız ve Özlem Dikeçligil’e verildi. Ödülünü alırken "Yazmak da direnmektir. Bütün direnenlere selam olsun; bu ödülü onlar adına alıyoruz" diyen Dikeçligil, salondan büyük alkış aldı. "En İyi İlk Öykü Kitabı" ödülü ise Ceyhan Usanmaz’a Tuncer Çetinkaya tarafından takdim edildi. Antalya Edebiyat Günleri kapsamında ekim ayında düzenlenen öykü ve şiir atölyelerinde öne çıkan katılımcılar da gecede ödüllerini aldı. Öykü atölyesinde Özlem Oral Gürdal, Aydan Bengi Matur, Ezgi Kavaklı Aydemir, Sude Naz Aydın, Ayşe Kural ve Canan Gülel sahneye çıkarken ödüllerini atölye yürütücüsü Özcan Karabulut verdi. Atölyenin 9 yaşındaki katılımcısı Zafer Kartal Narman, jüri tarafından ‘Jüri Özel Ödülü’ne değer görüldü. Narman, "Okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Bu benim edebiyat alanındaki ilk ödülüm ama devamı gelecek" sözleriyle sevincini paylaştı. Şiir atölyesinde ise Gülhis Topçu, Hacı Yusuf Sayın, Gülbahar Düşün ve Nilgün Oğuz’a ödülleri şair ve akademisyen Nazmi Ağıl tarafından takdim edildi. Gece, Gülcan Altan konseriyle sona erdi. Antalya Edebiyat Günleri, hafta sonu Erdal İnönü Kent Parkı’nda yapılacak paneller, söyleşiler, imza günleri ve şiir performanslarıyla devam edecek.
22 Kasım 2025 Cumartesi - 10:13
Kemer’de jandarmanın operasyon düzenlediği evden çok sayıda silah çıktı
Antalya’nın Kemer ilçesinde bir adrese düzenlenen operasyonda 7 tabanca, 7 ruhsatsız av tüfeği ve çok sayıda mühimmat ele geçirilirken, şüpheli hakkında adli işlem başlatıldı. Antalya İl Jandarma Komutanlığı ekipleri yapılan uyuşturucuyla mücadele çalışmaları kapsamında Kemer ilçesinde (T.Ö.) isimli şüphelinin evine operasyon düzenledi. Evde yapılan aramada 7 tabanca, 7 ruhsatsız av tüfeği, 1 kılıç, 1848 tabanca fişeği, 57 av tüfeği fişeği, 179 boş kovan ve 19 kurusıkı mermisi ele geçirildi. Şüpheli hakkında adli soruşturma başlatıldığı bildirildi
21 Kasım 2025 Cuma - 22:16
Finike’de uyuşturucu operasyonu: 1 tutuklama
Antalya’nın Finike ilçesinde jandarmanın gerçekleştirdiği uyuşturucu operasyonunda 2 bin 184 adet sentetik ecza hapı ele geçirilirken, bir şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Finike’de uyuşturucu ile mücadele kapsamında yürütülen çalışmalar doğrultusunda önemli bir operasyon gerçekleştirildi. Finike Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Finike İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından yapılan operasyonda, şüpheli U.U.’nun adresinde arama yapıldı. Aramada 2 bin 184 adet Lyrica isimli sentetik ecza hapı ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheli U.U., jandarma işlemlerinin ardından çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak Elmalı Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.
21 Kasım 2025 Cuma - 22:11
Sınıf arkadaşlarını feci kaza ayırdı
Antalya’nın Serik ilçesinde yolun karşısına geçmeye çalışan lise öğrencisi iki kız öğrenciye otomobil çarptı. İki arkadaştan biri hayatını kaybetti, 18 yaşındaki öğrenci ise yaralandı.
21 Kasım 2025 Cuma - 19:09
Alanya’da şehitlerin isimleri halk otobüslerinde yaşatılacak
Antalya’nın Alanya ilçesinde, şehit asker ve polislerin fotoğrafları ile bilgilerinin yer aldığı özel kartlar ve görseller otobüs tutamaçlarına basılarak 90 halk otobüsüne takıldı. Emniyet Teşkilatı Vazife Malülü ve Şehit Aileleri Vakfı (EMŞAV) tarafından proje kapsamında Alanya’nın kahraman 9 şehidinin fotoğrafları, isimleri ve nerede şehit olduklarına ilişkin bilgiler kartlara işlendi. Kartların üzerinde ayrıca "Sayenizde ayaktayız" ifadeleri yer aldı. Şehitlerin aileleri de düzenlenen programda hazır bulunarak duygusal anlar yaşadı. Program, Alanya’da halk otobüslerinin bulunduğu alanda gerçekleştirildi. Vakıf yetkilileri, şehitlerin adını yaşatmak ve toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla böyle bir çalışmayı hayata geçirdiklerini belirterek destek veren tüm kurum ve vatandaşlara teşekkür etti. Şehitleri unutulmaması için bu şekilde bir proje hazırladıklarını söyleyen Alanya EMŞAV Başkanı Hakan Çoban, "’Şehitlerimizi unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız’ sloganıyla yola çıktık. Bu kapsamda tüm Alanya halkının da şehitlerini unutmaması için böyle bir çalışma yaptık. Çünkü şehitlerimizin sayesinde bu memleket ayakta kalıyor. Şehitlerimiz sayesinde ayakta durduğumuzu unutturmayacağız. Bizlere bu imkanı sağlayan yetkililere de teşekkür ediyoruz. Şehit ailelerimizde bu görselleri gördüklerinde çok mutlu oldular. Tabii onların mutluluğu bizleri ayrıca mutlu etti. İnsanların otobüse bindiğinde oğullarını ve eşlerini görmelerini çok istediler" dedi. Şehit Coşkun Nazilli’nin annesi Sultan Nazilli, "Çok mutluyum. Normalde otobüse binmezdim ama bundan sonra bineceğim. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Oğlumun fotoğraflarını otobüs de gördüğümde o duyguları yeniden yaşadım" şeklinde konuştu. Şehit Ümit Sercan’ın eşi Özay Sercan ise, "Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Geride kalanlara sahip çıkılması, adının geçtiği her yer bize gurur veriyor. O her zaman kalbimizde hiçbir zaman unutmadık. Benim bir oğlum var. 2 aylıktı babayı hiç tanımadan büyüdü. O hep bizimle birlikte zaten. Anılmak güzel bir şey. İsminin geçmesi ve unutulmamak çok güzel bir şey. Biz zaten şehit aileleri olarak çok zor günler yaşadık. Geride kalan evladı, eşi bunlar ülke olarak unutulmamalı" ifadelerini kullandı.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder