Yerel Haberler
Ankara
Mansur Yavaş’a ‘Yeşil Enerji Ödülü’ 20 Eylül 2024 Cuma - 10:30:26 Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, sürdürülebilir enerji girişimlerine sağladığı büyük kurumsal ve finansal destekler nedeniyle Dünya Kalkınma Teşkilatı tarafından ‘Yeşil Enerji Ödülü’ne layık görüldü. Sosyal medya hesapları üzerinden açıklama yapan Yavaş, “Kentimizi yeşilin ve dönüşümün başkenti haline getirmek için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Bizleri bu ödüle layık gören herkese teşekkür ederim” dedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmaları ile Brezilya’nın Rio de Janeiro Belediye Başkanı Eduardo Da Costa Paes’i ve Birleşik Arap Emirlikleri Endüstri ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan Bin Ahmed Al Jaber’i geride bırakarak uluslararası prestije sahip ‘Yeşil Enerji Ödülü’ne layık görüldü. “Kentimizi yeşilin ve dönüşümün başkenti haline getirmek için aralıksız çalışmayı sürdüreceğiz” Yavaş, ‘Yeşil Enerji Ödülü’ hakkında sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada, enerji projelerine sağlanan kurumsal ve finansal desteklerin bu başarıda büyük rol oynadığını belirtti. Yavaş açıklamasında şu sözlere yer verdi: "Kentimizi yeşilin ve dönüşümün başkenti haline getirmek için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Bizleri bu ödüle layık gören herkese teşekkür ederim." “Betona değil yeşile yatırım yapalım” Uluslararası Dünya Kalkınma Teşkilatı’nın gerçekleştirdiği ödül törenine Mansur Yavaş adına katılan ABB Başkan Vekili Emre Doğan ise konuşmasında, “Ankara’dan, Mansur Yavaş’tan sizlere selamlar getirdim. Bu ödül için çok teşekkür ediyoruz. Kentlerimizi koruyalım. Betona değil yeşile yatırım yapalım. Daha yeşil bir dünyada hep birlikte kardeşçe yaşayalım” dedi.
20 Eylül 2024 Cuma - 10:28 TİKA’dan Tacikistan Askeri Lisesine Türkçe dil sınıfı Tacikistan Savunma Bakanlığı bünyesinde hizmet veren ve ülkedeki tek askeri lise olan Tacikistan Askeri Lisesine Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Türkçe dil sınıfı kuruldu. Tacikistan tarihinde ilk defa 2024-2025 eğitim-öğretim döneminde Türkiye’de eğitim alacak Tacikistanlı askeri lise öğrencilerinin Türkçe öğrenmelerine katkı sağlamak amacıyla Tacikistan Askeri Lisesinde Türkçe dil sınıfı kuruldu. Sınıfın açılış törenine Tacikistan Savunma Bakan Yardımcısı Tuğgeneral Muzaffar Anvar Rahimzoda, Türkiye’nin Duşanbe Büyükelçisi Umut Acar, Askeri Ataşe Ertan Binay, Askeri Lise Müdürü Tuğgeneral Muhiddin Tociddin Karimzoda, TİKA Duşanbe Koordinatörü İbrahim Ethem Ünal, Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezi (TTÖMER) Müdürü Haydar Deveci ve öğrenciler katıldı. Açılış töreninde konuşan Büyükelçi Acar, Türkiye ile Tacikistan arasındaki ilişkilerin her alanda olduğu gibi askeri alanda da geliştiğini görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti. Tacikistan Savunma Bakan Yardımcısı Tuğgeneral Rahimzoda da, Tacik askeri öğrencilerin Türkiye’deki harp okulunda eğitim alacak olmaları dolayısıyla projeyi gerçekleştiren TİKA’ya teşekkür etti. 25 kişilik bilgisayarlı dil sınıfının yanı sıra bir toplantı salonunu da içeren proje ile her yıl 50 askeri öğrencinin Türkçe öğrenmesi hedefleniyor.
20 Eylül 2024 Cuma - 10:23 Narin’in cansız bedeninin bulunduğu köydeki çocukların psikolojik durumuna ilişkin ön rapor tamamlandı Diyarbakır’da cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın yaşadığı Tavşantepe Mahallesi’ndeki çocukların durumlarına ilişkin psikososyal destek ekibince hazırlanan ön rapor tamamlandı. Raporda, “çocukların yaşanan durumla ilgili konuşmadıkları, bu durumu bastırmış ya da anlamlandıramamış olabilecekleri veya aileleri tarafından çok sıkı bir şekilde telkinde bulunulduğu” değerlendirmesi yer alırken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın çocukların psikolojik iyilik hallerine yönelik kapsamlı bir ekip oluşturularak, köyde görevlendirilmesi talimatı verdiği öğrenildi. Diyarbakır’da cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduğu ihbarının hemen ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ekipleri Tavşantepe Mahallesi’ne giderek, psikososyal destek çalışmalarına başladı. Narin’in kaybolmasından cesedinin bulunması, sonrasında ise okulların açılması sürecinde çalışmalarını sürdüren Bakanlığa bağlı sosyal çalışmacılar, psikologlar ve psikolojik danışmanlar, 7-13 yaş arası 50’ye yakın çocuğa destek veriyor. Güvenli alan çalışmalarından stres, kaygı ve korku anlarında yapılması gerekenlere, gelecek hayallerinden umutlarına kadar birçok konu üzerinde çocuklarla yapılan oturumlara ilişkin psikososyal destek ekibi tarafından hazırlanan ön rapor tamamlanarak Bakanlığa gönderildi. Saha ekiplerinin Tavşantepe Mahallesi’ndeki çocukların durumlarına ilişkin hazırladığı ön raporda, “çocukların yaşanan durumla ilgili konuşmadıkları, bu durumu bastırmış veya anlamlandıramamış olabilecekleri” değerlendirmesi yer aldı. Tavşantepe özel ekibi Bununla birlikte çocuklara “aileleri tarafından çok sıkı bir şekilde konunun konuşulmaması telkininde bulunulduğu ihtimalinin” de ifade edildiği raporda, yaşanan süreçte köyde çok sayıda jandarma ve arama kurtarma ekibinin bulunmasının çocukların günlük yaşam rutinlerini etkilediği ve çocukların bu duruma gerek psikolojik gerek sosyal uyum sağlamakta zorlandıkları değerlendirmesinde bulunuldu. Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın gelen ilk raporun ardından çocukların durumlarının daha derinlemesine incelenmesine yönelik talimat verdiği öğrenildi. Bu kapsamda Bakanlıkta Tavşantepe Mahallesi’ndeki çocukların psikolojik iyilik hallerinin arttırılması ve günlük yaşam rutinlerinin tekrar eski düzene girmesine yönelik daha kapsamlı bir ekibin oluşturulduğu öğrenildi. Afet ve Acil Durumlarda Psikososyal Destek Daire Başkanlığı bünyesinde oluşturulacak Tavşantepe özel ekibi ile yakın zamanda köydeki çocuklarda yas ve travmalara yönelik çalışma yapılmasının planlandığı belirtildi. Daha kapsamlı çalışmaların soruşturmanın tamamlanmasının hemen ardından başlayacağı kaydedildi.
20 Eylül 2024 Cuma - 09:47 Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: “Sağlık alanında da yerlileşme ve millileşmeye yoğunlaşmalıyız” Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, “Sağlık hizmet kalitesinin yanı sıra sağlık teknolojileri ve sağlık ürünleri alanında da kendi kendine yeter hale gelmemiz elzemdir” dedi. Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, Op. Dr. Orhan Koç ve Dr. Hakkı Gürsöz’ü Sağlık-Sen Genel Merkezi’nde ağırladı. Genel Başkan Yardımcıları Yasin Barutcu, İdris Baykan ve Mustafa Irgatoğlu’nun da yer aldığı görüşmede, Sağlık-Sen’in de paydaşı olduğu ‘Sağlık Sanayimizin Geleceği Çalıştayı’ hakkında görüş alışverişi yapıldı. 11-12 Ekim tarihlerinde ‘Hayat ve Dünya Değişiyor, Ya Biz?’ teması ile ülkenin sağlık sanayisinin geleceğinin konuşulacağı çalıştaya yönelik değerlendirmelerde bulunulan ziyarette, sağlıkta teknolojinin önemi tartışıldı. “Sağlık alanında da yerlileşme ve millileşmeye yoğunlaşmalıyız” Sağlık sisteminin nitelikli insan kaynağı, yenilenen alt yapısı ile dünyada örnek gösterilecek seviyeye ulaştığını belirten Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan, “Sağlık hizmet kalitesinin yanı sıra sağlık teknolojileri ve sağlık ürünleri alanında da kendi kendine yeter hale gelmemiz elzemdir” dedi. Yerli üretime dikkat çeken Doğan, “Bugün savunma sanayii alanında olduğu gibi sağlık alanında da yerlileşme ve millileşmeye yoğunlaşmamız gerektiği kanaatindeyiz. Enjektör ucundan en nitelikli cihazlara kadar yerli ve milli imkanlarla üretilen, dışa bağımlılığın olmadığı bir sağlık endüstrisini arzuluyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Güler: “Şehit yakınlarımızın, gazilerimizin ve gazi yakınlarımızın atamaları yapılacak”
18 Eylül 2024 Çarşamba - 15:34 Bakan Güler: “Şehit yakınlarımızın, gazilerimizin ve gazi yakınlarımızın atamaları yapılacak” Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Şehit yakınlarımızın, gazilerimizin ve gazi yakınlarımızın atamaları yapılacak” dedi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği ile Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanları ve Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti. Milli Savunma Bakanlığındaki buluşmada Bakan Yaşar Güler’in beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Bakan Yardımcısı Bilal Durdalı da yer aldı. Kabulde konuşan Bakan Güler, kahraman gazilerin gösterdikleri cesaret ve fedakârlıkla milletin gönlünde müstesna bir yere sahip olduğunu belirterek, “Siz gazilerimizin varlığı, kutsal vatan topraklarımızın en büyük güvencesidir. Sizlerin yüksek özverisi sayesinde bayrağımız göklerde gururla dalgalanmakta, asil milletimiz cennet vatanımızda başı dik, güvenli ve onurlu bir şekilde yaşamaya devam etmektedir. Gazilik ünvanı; sadece bir onur nişanı değil, aynı zamanda bu milletin size olan sonsuz şükranının da bir göstergesidir. Sizler; vatan sevgisinin, birlik ve beraberlik ruhunun en güzel örneklerini sergileyen kahramanlarsınız. Ortaya koyduğunuz emsalsiz mücadele örneği ve azminiz, bizlere ve sizlerin mirasını taşıyan ordumuzun kahraman mensuplarına her daim yol göstermektedir” ifadelerini kullandı. “Şehit yakınlarımızın, gazilerimizin ve gazi yakınlarımızın atamaları yapılacak” Bakan Güler, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Vatanımızın her karış toprağında şehit ve gazilerimizin al kanları var. Başarılarımızda en büyük pay, aziz şehitlerimiz ve gazilerimizindir. Bizlere düşen görev, emanet bıraktığınız mirası korumak, geleceğe daha güçlü ve daha kararlı adımlarla ilerlemektir. Elbette şehit ve gazilerimizin fedakârlıklarının karşılığının olmadığının bilincindeyiz. Ne yaparsak yapalım haklarınızı ödeyemeyecek olsak da Millî Savunma Bakanlığı olarak her zaman vefa ve minnet duygularıyla şehit ailelerimiz ile gazilerimiz ve ailelerinin yanında olmayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Bu kapsamda bugün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından 729 şehit yakını, gazi ve gazi yakınının kamu kurum ve kuruluşlarına atamasının yapılacağını da müjdelemek isterim.”
Duayen ressam Mustafa Ayaz son yolculuğuna uğurlandı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 15:04 Duayen ressam Mustafa Ayaz son yolculuğuna uğurlandı Ankara’da 86 yaşında hayatını kaybeden ressam Mustafa Ayaz, Ankara Kocatepe Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. Dün Ankara’da tedavi gördüğü hastanede 86 yaşında hayatını kaybeden ressam Mustafa Ayaz için Kocatepe Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene ailesi, dostları, güzel sanat fakültelerinden öğretim üyeleri, Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği (BRHD) yönetici ve üyeleri, Tüm Sanat Galerileri Derneği (TÜSGAD) yöneticileri ve üyeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü yetkilileri, gazeteciler ve sanatseverler katıldı. Ayaz, Kocatepe Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Mustafa Ayaz kimdir? 1938’de Trabzon’un Çaykara ilçesinin Kabataş köyünde doğan Mustafa Ayaz’ın çocukluğu, yoksulluk ve hastalıklarla geçtiğinden ilkokula 10 yaşında başladı. 1953’te Erzurum Pulur Köy Enstitüsü ortaokul son sınıfta resim yeteneğiyle hocalarının dikkatini çeken Ayaz, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Resim Bölümü sınavlarını kazandı. Mezuniyetinin ardından bir yıl ilkokul öğretmenliği yapan Ayaz, 1960’ta Gazi Eğitim Enstitüsü’nün resim bölümüne girdi ve buradan 1963’te mezun oldu. Ayaz, sonrasında 3 yıl Çorum’da resim öğretmenliği ve atölye şefliği yaptı.
Türk savunma sanayiinden ‘eğitim’ ihracatı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 15:01 Türk savunma sanayiinden ‘eğitim’ ihracatı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Türk savunma sanayisinin üç ülkeyle eğitim ve akademi programları üzerine ihracat görüşmelerinin devam ettiğini ve bir ülkeye ihracat yapıldığını söyledi. Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Ankara’da bir otelde gerçekleştirilen “Milli Yetkinlik Hamlesi" lansman programında Türk savunma sanayisinin gelecek dönemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Savunma sanayiindeki gelişimin yalnızca salt rekabet yerine sistematik bir düzen içerisinde olması gerektiğine vurgu yapan Görgün, “Bağımsız savunma sanayiinin gerekliliği olan tüm teknolojilerde bir sistematik dahilinde kazanmaya devam ederken, yarının teknolojilerine de bugünden odaklanmaya başladığımızı, bu alanda faaliyetler gösterdiğimizi de ifade etmek isterim. Savunma sanayimizin yeni dönem gelişimini salt rekabetten ziyade ekosistemin yetenek, yetkinlik, performans, potansiyel ve kapasite olarak birbirlerini tamamlamaları üzerine gayret gösteriyoruz” dedi. Şirketlerin icra kurullarıyla toplantılar gerçekleştirdiklerini ve mutabakatlar oluşturulduğunu dile getiren Görgün, “Şirketlerle alanları netleştirerek birbirlerini tamamlama yönünde çalışmaların önünü açacak politikalar üretiyoruz. Şirketlerimizin stratejilerini, birbirlerinin eksikliklerini ya da yetenek açılımlarını tamamlamaya yönelik oluşturdukları iş birliği imkanları da doğal olarak artacak” ifadelerini kullandı. Görgün ayrıca Savunma Sanayii Başkanlığı’nın sahip olduğu beceri ve deneyimlerin kişiler yerine sistemde kalmasını sağlayacak çalışmaları olduğunu da kaydetti. Görgün konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yaptığımız ihracat teslimatlarla birlikte vurguladığımız bir hususta teslimatlardan daha fazla yeni sözleşmeler de imzalıyoruz. Bakiye siparişimiz de her geçen gün artarak devam ediyor. Geçtiğimiz yıl 5,5 milyar teslimat, 10,2 milyar değerinde sözleşme imzalamıştık. Bu sene hem teslimatta hem sözleşme imzası bakımından 2023’e göre çok daha iyi bir sonucu sizlerle paylaşacağımı tekrardan ifade etmek istiyorum.” Savunma sanayiinden eğitim ihracatı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, ayrıca ‘eğitim’ ihracatı gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Bu çerçevede üç ülkeyle savunma sanayii alanında eğitim ve akademi programları üzerine ihracat görüşmelerinin devam ettiğini dile getiren Görgün, ayrıca bir ülkeye ihracat yapıldığını kaydetti.
Savunma Sanayii Araştırmacısı Küçük: “İsrail bu cihazlar üretilirken ya da üretildikten sonra çok düşük miktarda patlayıcı madde yerleştirdi”
18 Eylül 2024 Çarşamba - 14:57 Savunma Sanayii Araştırmacısı Küçük: “İsrail bu cihazlar üretilirken ya da üretildikten sonra çok düşük miktarda patlayıcı madde yerleştirdi” Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük, Hizbullah mensuplarının haberleşme amacıyla kullandığı çağrı cihazlarının eş zamanlı patlatılması ile ilgili, "Bir diğer iddia bu cihazların İran üzerinden tedarik edildiği. İran da aynı yöntemle bu cihazları tedarik edecektir. İsrail bunu tespit ettikten sonra bu cihazlar ya üretilirken ya da üretildikten sonra çok düşük miktarda ancak gelişmiş bir patlayıcı madde konuldu" dedi. Lübnan’da Hizbullah mensuplarının haberleşme amacıyla kullandığı çağrı cihazlarının eş zamanlı patlatılması ile şu ana kadar 9 kişinin ölümüne, 2 bin 750 kişinin yaralanmasına yol açan saldırının yankıları sürüyor. Lübnan’da gerçekleşen saldırıda çağrı cihazlarına müdahale edilip patlatılmasına ilişkin İhlas Haber Ajansı muhabirine değerlendirmelerde bulunan Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük, Lübnan’da gerçekleştirilen saldırıda Hizbullah’ın güvenli iletişim aracı olarak gördüğü yaklaşık 95 gram ağırlığında küçük çağrı cihazları kullanıldığını belirterek, “Büyük ihtimalle Hizbullah, kendi ekosistemi içerisindeki insanlarla güvenli haberleşme için kullanıyordu. Kuvvetle muhtemel çağrı cihazına sinyal giden kişi, güvenli iletişim cihazından ulaşması gereken ilgili yere ulaşıyordu. Aslında kendi güvenliğini sağlamak için kullandığı bir yöntemdi, fakat İsrail Hizbullah’ın bunu üçüncü parti tedarik hattından temin ettiğini fark etti. Hizbullah’ın adını vermeden bir alıcı bu tarz cihazları alır ve teslim eder. Bir diğer iddia da bu cihazların İran üzerinden tedarik edildiği. İran da aynı yöntemle bu cihazları tedarik edecektir. İsrail bunu tespit ettikten sonra bu cihazlar ya üretilirken ya da üretildikten sonra çok düşük miktarda ancak gelişmiş bir patlayıcı madde konuldu. Çeşitli uluslararası gazetelerde bunların içine ’20 gramlık gelişmiş patlayıcının entegre edildiği’ bilgileri var ancak doğruluğunu bilemeyiz” dedi. “Saldırı MOSSAD’ın imajını tekrar düzeltmek için büyük bir fırsat oldu” Saldırının etkisinin büyük olduğunu vurgulayan Küçük, Hizbullah’ın otonom hareket edebilme kabiliyetinin zarar görmesinin İran’a olan bağımlılığını artırdığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bu tarz idari ve lojistik taraftaki beyin takımı adamlarını yok ettiğiniz zaman Hizbullah, İran’a daha bağımlı oluyor. Bu aslında görece bakımından İran’ın da işine gelebilecek bir durum. Dolayısıyla İran’dan cihazlar geldi, İran’ın içinde istihbarat zafiyetleri var ya da yok ayrı bir tartışma konusu. MOSSAD’ın 7 Ekim’de ciddi bir yara aldığını biliyoruz. MOSSAD imaj olarak yara aldı. Çünkü yıllarca MOSSAD propagandası yapıldı, ‘MOSSAD düşmanı dünyanın neresinde olursa bulup öldürür, her türlü bilgiyi önceden ele geçirir’ gibi ama burnunun dibindeki saldırıyı görememişti. Bu da büyük bir imaj kaybıydı. Bu saldırı MOSSAD’ın imajını tekrar düzeltmek için büyük bir fırsat oldu.” “Marketten alınan bir üründe böyle bir patlama olması ekonomide yıkıcı etkilere sebep olabilir” Sivil kullanımdaki iletişim cihazlarında böyle bir durumun görülme ihtimalinin düşük olduğunu dile getiren Küçük, “Marketten alınan bir üründe böyle bir patlama olması, devasa markaların çok büyük para kaybetmesine, ekonomide yıkıcı etkilere sebep olabilir. Buna da kimsenin kolay kolay cesaret edebileceğini zannetmiyorum” dedi. Saldırıda patlayan cihazlarda aşırı ısınma yaşanması durumunda güvenlik hattı bulunan lityum bataryalar kullanıldığını dile getiren Küçük, “Batarya ısındığı zaman işlemcinin frekansını kesmek, elektrik akımını kontrol etmek gibi bir önlem oluyor. Bu önlemi kaldırırsanız bataryanın ısınmasını sağlayıp patlayıcıyı da harekete geçirebilirsiniz. Ürünün sağlam halini görmediğimiz için şu an bir yorum yapamıyoruz” dedi. Saldırıda Hizbullah üyelerinin yanı sıra sivil kaybının da yaşandığını belirten Küçük, İsrail doğrudan hastaneyi vurduğunda bile uluslararası kamuoyunun harekete geçildiğini görülmediğini hatırlattı.
Sigorta Shop Voleybol Takımı, Keçiören Belediyesi ismiyle mücadele edecek
18 Eylül 2024 Çarşamba - 14:50 Sigorta Shop Voleybol Takımı, Keçiören Belediyesi ismiyle mücadele edecek Sigorta Shop Kadın Voleybol Takımı, Voleybol Sultanlar Ligi’nde “T.C. Keçiören Belediyesi Sigorta Shop Spor Kulübü” olarak boy gösterecek. Voleybol Sultanlar Ligi ekiplerinden Sigorta Shop ile Keçiören Belediyesi güçlerini birleştirdi. Sigorta Shop Kadın Voleybol Takımı, yeni sezonda “T.C. Keçiören Belediyesi Sigorta Shop Spor Kulübü” olarak müsabakalarda boy gösterecek. Belediye binasında gerçekleşen imza törenine Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan ve voleybol takımının yöneticileri ile oyuncuları katıldı. Tören öncesi Özarsalan oyuncularla sohbet etti. Törende konuşan Özarslan, “Bugün Keçiörenimiz için gerçekten de çok özel bir adımı hep birlikte atacağız. Onun için toplanmış bulunmaktayız. Keçiören Belediyemiz olarak sporun birleştirici ve geliştirici gücüne biz her zaman inandık. Ve bunu desteklemeye karar verdik. Sağ olsun Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş beyefendi de bu noktada hassasiyet göstermekte. Ve bizim desteklemiş ve içinde olduğumuz bütün faaliyetlere kendisi birebir hem destek vermekte, hem de ciddi katılım göstermektedir. Biz de olan desteğe hem de gerçekten de kadının gücüne çok inanıyoruz. Bu noktada da biliyorsunuz filenin sultanları, Türkiye’nin gerçekten de kalbi durumuna gelmiş vaziyette” dedi. “Kız çocuklarımız bizden voleybol direkleri, fileleri istiyorlar” Son dönemlerde ilköğretim ve lise hocaları ile çok kez görüştüğünü söyleyen Özarslan “Belediyeye geliyorlar. Kız çocuklarımızın ihtiyacı olan voleybol direkleri, fileleri istiyorlar. Kızlar inanılmaz derecede bu işe gönül vermiş durumda. Sebebi de voleybol takımımız çok iyi sevdirdi. Bu iş önem arz ediyor. Göreceksiniz biz elimizden gelen bütün desteği vereceğiz. Ama lafta değil. İcraatta vereceğiz. Yeter ki biz bu işe gönül verelim” diye konuştu.
2 bin 500 yıllık bronz sedir Getty Müzesi’nden Türkiye’ye iade edildi
18 Eylül 2024 Çarşamba - 14:47 2 bin 500 yıllık bronz sedir Getty Müzesi’nden Türkiye’ye iade edildi Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri sonucu M.Ö. 530 yılına tarihlenen nadir bronz sedir, J. Paul Getty Müzesi tarafından Türkiye’ye iade edildi. M.Ö. 530 yılına ait bronz sedir, 1982 yılında J. Paul Getty Müzesi tarafından İsviçreli bir sanat tacirinden satın alındı. Tacir, sedirin 1920’lerden bu yana Avrupa’da koleksiyonlarda yer aldığına dair sahte kanıtlar sundu. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ve J. Paul Getty Müzesi’nin yürüttüğü kapsamlı araştırmalar, bu iddianın asılsız olduğunu ortaya koydu. Yapılan bilimsel çalışmalar, bronz sedirin 1980’lerin başında Manisa yakınlarındaki bir mezardan kaçak kazılarla çıkarıldığını ve yasadışı yollarla ülke dışına kaçırıldığını kanıtladı. Bakanlık ve Getty Müzesi’nin bilimsel iş birliği ile yürütülen incelemelerde, sedirin üzerine yapışmış olan keten parçaları, Türk arkeologlar tarafından mezarda bulunan ahşap ve bronz levha parçaları ile mezarın tarihlendirilmesine yardımcı olan mermer ve seramik kalıntılarıyla birebir örtüştü. Böylece sedirin kökeni ve tarihi bağlamı net bir şekilde ortaya konmuş oldu. İadesi gerçekleştirilen sedir, günümüzde oldukça nadir rastlanan bir mobilya türü olarak dikkat çekiyor. Tarihi resimlerde ve o döneme ait kap kacak üzerindeki tasvirlerde görülen bu tür sedirler, antik dönemde günlük yaşamda dinlenme ve yemek yeme amacıyla kullanılıyordu. Dökme bronz ayak ve raylara sahip, demir bir iskelet üzerine inşa edilen sedir, delikli bakır levhalardan oluşuyor. Tornalanmış ayakları, köşelerde çıkıntılı zıvanaları ve minderleri destekleyen kafesli yüzeyiyle o dönemde yaygın olarak ahşaptan üretilmiş sedirlerin bronzdan bir örneğini temsil ediyor. Kültürel mirasın geri kazanılmasında büyük adım Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, eserin iadesinin sadece bir kültürel varlığın geri kazanılması anlamına gelmediğini, aynı zamanda kültürel miras kaçakçılığına karşı önemli bir zafer olduğunu vurguladı. Yazgı, “Anavatanından yasadışı yollarla çıkarılan her kültür varlığının iadesi, kültürel miras kaçakçılarına güçlü bir mesaj gönderir. Bronz sedir, yasa dışı bir şekilde evinden alınmış nadir bir arkeolojik eserdir. Türkiye ve Getty Müzesi arasında yeniden başlayan diyalog sayesinde artık ait olduğu yerde korunacak” dedi. Kültür varlıklarının iadesi konusunda Getty Müzesi ile farklı görüşlere sahip olunduğunu belirten Yazgı, bu iade ile birlikte her iki tarafın da birbirlerinin bakış açılarını anlamaya çok daha yakın olduğunu ve kültür varlığı kaçakçılığı ile mücadeleyi hedefleyerek gelecekte yakın işbirlikleri kurulabileceğini söyledi. Getty Müzesi Maria Hummer-Tuttle ve Robert Tuttle Direktörü Timothy Potts ise, bu iadenin Türk ve Amerikalı akademisyenler arasında uzun süredir devam eden bir araştırmayı sonuçlandırdığına dikkat çekti. Potts, “Türk arkeologlarının çalışmaları, bu istisnai objenin arkeolojik ve tarihi bağlamının ortaya çıkarılmasına yardımcı oldu. Getty konservatörleri de malzeme ve üretim tekniğini analiz etti” dedi. Potts ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve Türkiye’de çalışan arkeolog, küratör ve diğer meslektaşlarıyla yapıcı ilişkiler kurmaya devam etmek istediklerini belirtti. Bu iade ile birlikte 2024 yılında Türkiye’ye getirilen eser sayısı 36’ya ulaştı. 2018 yılından bu yana sadece son 6 yılda toplam 7 bin 840 eserin ülkemize iadesi sağlandı. 2002 yılından bu yana ise toplamda 12 bin 155 eser Türkiye’ye geri kazandırıldı. Bu başarılar, Türkiye’nin kültürel mirasın korunmasındaki kararlılığını ve uluslararası alanda elde ettiği kazanımları bir kez daha gözler önüne seriyor.