Yerel Haberler
Ankara
30 Aralık 2025 Salı - 16:05 ASKİ Spor’dan tarihi yıl: 8 altın madalya, 451 kürsü başarısı ABB ASKİ Spor Kulübü, 2025 yılında olimpik branşlarda elde ettiği 8 altın madalya ve 451 kürsü başarısını düzenlenen toplantıda değerlendirdi. ABB ASKİ Spor, 2025 yılındaki başarı tablosunu, şampiyon sporcularla birlikte yeni yıl yemeği kapsamında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, ASKİ Spor Genel Koordinatörü Abdullah Çakmar, Koparma ve Toplam Dünya Şampiyonu Muhammed Furkan Özbek, Karakucak Dünya Şampiyonu Feyzullah Aktürk, Dünya Tekvando Şampiyonu Emine Göğebakan ile Merve Dinçel Kavurat katıldı. Çakmar’ın açılış konuşmaları ile başlayan toplantıda, 2025 yılındaki başarılar ile müsabakalar değerlendirildi ve 2026 yılı olmak üzere gelecek yıllardaki hedefler konuşuldu. "Bu yıl özellikle Dünya Şampiyonasında 8 altın madalya kazandık" Bu yıla ve 2028 yılına dair açıklamalarda bulunan Çakmak, "Bu yıl özellikle Dünya Şampiyonasında 8 altın madalya kazandık. Bu çok önemli. Güreşte aldığımız dereceler, başarılar vardı. Her zaman şunu söylüyorduk biz, Türk sporunun lokomotifi güreş, güreşin lokomotifi ASKİ diyorduk. Biz artık güreşin dışına da çıktık ASKİ Spor Kulübü olarak. Bugün tekvandoda, halterde, judoda, atletizmde, masa tenisinde ve diğer branşlarda artık şampiyonlar çıkartıyoruz ve madalyalar alıyoruz. Bu da hem ülkemiz için hem de bizler için çok önemliydi. Tabii ki bu bize yetmeyecek. Sporcunun ve sporun her zaman zirvesi olimpiyatlardır. Sporcularımız 2028 olimpiyatlarında burada bizlerle beraber inşallah güzel bir şekilde hazırlanacaklar. Ülkemize altın madalyalar alarak dönmek istiyoruz" diye konuştu. "Furkan Özbek kardeşimiz, bu yıl Naim Süleymanoğlu’nu geçerek toplamda dünya şampiyonu oldu" Milli sporcuların başarılarını anlatan Çakmar, "Tekvandoda kızlarımız cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek takım dünya şampiyonu oldu. 2 sporcumuz Merve ve Emine dünya şampiyonu olarak burada takımımıza, ikisinin şampiyonluğu takım dünya şampiyonluğunu getirdi. Bu bizim için çok önemliydi. Özellikle Merve’nin ikinci dünya şampiyonluğunu kazanması apayrı bizim için. Feyzullah kardeşimiz hem minderi yapıp hem yağlı hem karakucak güreşlerini yapan nadir güreşçilerdendir kendisi. Karabucaklara giriyor. Dünya şampiyonu oluyor. Kırkpınar’da Kırkpınar ikincisi oldu. Talihsiz bir şekilde yeniliyor. Avrupa Şampiyonası’nda üç Avrupa şampiyonluğu var. Dünya şampiyonasında üçüncülüğü var. Tek eksik madalyası olimpiyat. 2028 olimpiyatlarında ülkemize altın madalyayla geleceğine inanıyorum. Özellikle Muhammed Furkan Özbek kardeşimiz, bu yıl Naim Süleymanoğlu’nu geçerek toplamda dünya şampiyonu oldu. Ben kendisini kutluyorum" ifadelerini kullandı. "300 çocukla başlattığımız proje şu an 4 binin üzerinde" Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Spor Kulübü olarak başarılı olduklarını belirten Abdullah Çakmar, "En önemlisi şuydu, biz 15 branşta halter dahil olmak üzere tekvando, güreş, jimnastik, masa tenisi bütün branşlarda biz bir proje başlatmıştık. 300 çocukla başlattığımız proje şu an 4 binin üzerinde. Biz hizmet veriyoruz. İnşallah buradaki rol model olmuş şampiyonlar, sporcularımızla beraber orada biz hem çocuklara hem de ailelere dokunmak istiyoruz. Bizim burada sadece sportif başarı değil amacımız. Özellikle biz devletimize, milletimize şunu yapmak istiyoruz. Kültürel ve sosyal yönden o çocukların gelişimini sağlayıp devlete iyi bir birey olmasını istiyoruz. Bunları biz 15 ve 20 binlere çıkarmak istiyoruz 2026 yılında. Sonrasında daha büyüteceğiz. Aldığımız dereceler ve başarılarla beraber ASKİ Spor Kulübü dünyada bir numara" şeklinde konuştu. Aynı zamanda, milli sporcular bu yıl aldıkları başarıları anlattı ve 2026 yılı için iyi dileklerde bulundular. Toplantı, hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi. ABB ASKİ Spor’un 2025 Başarıları ABB ASKİ Spor, 2025 yılını 451 kürsü başarısı ile tamamladı. Bu başarıların 272’si ulusal, 179’u uluslararası platformlarda elde edildi. Öte yandan ASKİ Spor, 2025 yılında Olimpik sporlarda uluslararası alanda en çok şampiyon çıkaran kulüp unvanını kazandı. Bu yıl ki ASKİ Spor şampiyonları ise şu şekilde: Ordular Arası Dünya Şampiyonu Ahmet Duman, Para Atletizm Dünya Şampiyonu Aysel Önder, 2 şampiyonluk ile Koparma ve Toplam Dünya Şampiyonu Muhmmed Furkan Özbek, Dünya Şampiyonu Abdullah Kayapınar, Karakucak Dünya Şampiyonu Osman Göçen ile Feyzullah Aktürk, Emine Gögebakan ile Merve Dinçel Kavurat Dünya Tekvando Şampiyonu oldu. Ayrıca, İşitme Engeliler Yaz Olimpiyat Oyunları’nda 3 madalya kazanıldı.
30 Aralık 2025 Salı - 14:54 TÜRKYED Genel Başkanı Çelik; "TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" Tarımsal Üretim ve Küçükbaş Yetiştiricileri Genel Merkezi (TÜRKYED) Genel Başkanı Nihat Çelik, 2025 yılının tarım ve hayvancılıkta oldukça zor geçtiğini belirterek, "2026 yılından en büyük beklentilerimiz kırsalda yaş ortalamasını düşürmek için gençlerin kırsala dönüşünün sağlandığı, girdi maliyetlerinin düşürüldüğü, desteklerin daha fazla artırıldığı bir yıl olmasıdır. TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" dedi. Tarımda 2025 yılının zor geçmesine karşın olumlu manada önemli gelişmelerin de yaşandığına dikkati çeken Çelik, 2025’te yeni projeler ile tarımsal desteklerden su planlamasına kadar birçok başlıkta önemli gelişmeler yaşandığını söyledi. Çelik, zirai don ve kuraklığın tarımsal üretime önemli ölçüde zarar verdiğine işaret ederek "Nisan ayı döneminde 65 ilde yaşanan don olayı, 16 üründe ciddi hasarlar oluşturdu. Diğer taraftan yağışlardaki azalma ve artan sıcaklıklar nedeniyle bu defa kuraklık nedeniyle tarım havzalarında toprak nemi kritik seviyelere geriledi. Barajlar tükenme noktasına geldi. Birçok üründe rekolteler yarıdan fazla düştü. Bu manada suyun önemi bir kez daha anlaşıldı. Dolayısıyla Tarım Bakanlığımızın gerekli tedbirleri almak adına 10 Yıllık Ulusal Su Planını ortaya koyması geleceğimiz açısından en önemli gelişmelerden birisi olmuştur" ifadelerini kullandı. Öte yandan tarım politikalarına ışık tutacak olan genel tarım sayımı çalışmalarının 2025 yılında başlamasının önemli bir gelişme olduğunu belirten Çelik, Tarım ve Orman Bakanlığınca Tarım Orman Şurasının dördüncüsünün gerçekleştirilmesinin de önemli bir adım olduğunu vurguladı. Çelik, Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek projesinin 2025 yılının da başladığını anımsatarak projeye 2026 yılında küçükbaş hayvancılığın da dahil edilecek olmasının hayvancılığa önemli bir ivme kazandıracağını kaydetti. "Hayvan varlığında özellikle küçükbaş hayvan varlığında artışlar yaşandı" 2025 yılının bitkisel ve hayvansal üretimdeki durumuna dikkati çeken Çelik, "Bitkisel üretimde düşüşler kaydedilmesi yanında hayvan varlığında özellikle küçükbaş hayvan varlığında artışlar yaşandı. Ancak tarımsal girdi fiyatlarının yüksek olması üreticilerin zor bir yıl geçirmesine neden oldu. Ayrıca 2025 yılı, sektörde en önemli sorun olarak sürekli gündemde tutulan gerek et gerekse süt ürünlerinin fiyatlarındaki artışlarda fırsatçılar, tedarikçiler ve aracıların etkin rol oynaması yetiştiricinin kar etmemesi ve tüketicinin de pahalı fiyatlardan dolayı yeterince et ve süt tüketemediği bir yıl olmuştur" ifadelerini kullandı. Çelik, Kurban Bayramı sonrasında ortaya çıkan şap hastalığının hayvancılığa ciddi manada zararlar verdiğini kaydederek bu konuda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve Bakanlık personelinin hastalığı bertaraf etmek için ülke genelinde yoğun bir şekilde gayret saf ettiklerini sözlerine ekledi. "TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" Çelik, TÜRKYED’in 2026 vizyonunun kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanı olduğuna işaret ederek, "TÜRKYED olarak öncelikle 2026 yılında her alanda tarımsal üretimin artacağı gerek çiftçilerimizin ve üreticilerimizin gerekse tüketicilerimizin mutlu olacağı bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Özellikle kırmızı et üretim ve tüketiminin artırılarak ithalat yerine ihracat yapan bir ülke konumuna geçmek en önemli beklentilerimizdendir. 2026 yılının tarımsal üretimde iklim değişikliklerinden en az etkilendiği, çiftçileri üretimde tutacak desteklerin artırılacağı bir yıl olmasını diliyoruz. Sadece üretimi değil gıda güvenliğimizi de tehlikeye sokmamak için iklim değişikliklerine uyumlu uzun vadeli politikaların hayata geçirilmesini bekliyor bu konuda önemli çalışmalar yapan Bakanlığımıza topyekûn sektör paydaşlarının destek olmasını istiyoruz. 2026 yılından en büyük beklentilerimiz, üreticilerin tarımdan uzaklaşmadığı, tarım arazilerimizin her bir karışının ekilip biçildiği, kırsalda yaş ortalamasını düşürmek için gençlerin kırsala dönüşünün sağlandığı, girdi maliyetlerinin düşürüldüğü, desteklerin daha fazla artırıldığı, üreticinin ve tüketicinin kazanacağı bir yıl olmasıdır. TÜRKYED olarak 2026 vizyonumuz kentsel dönüşüm değil, köysel dönüşüm zamanıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Güler: "Ülkemizin hak ve menfaatlerini yok sayan girişimlere hiçbir şekilde müsamaha göstermiyoruz göstermeyeceğiz"
11 Aralık 2025 Perşembe - 20:13 Bakan Güler: "Ülkemizin hak ve menfaatlerini yok sayan girişimlere hiçbir şekilde müsamaha göstermiyoruz göstermeyeceğiz" Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Diplomasi ve iyi niyet kapısını açık tutarken, bölgede tek taraflı oldubittiler oluşturma gayretlerine ve ülkemizin hak ve menfaatlerini yok sayan girişimlere hiçbir şekilde müsamaha göstermiyoruz göstermeyeceğiz" dedi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap kanun Teklifi görüşmelerine katılarak milletvekillerine sunum yaptı. Güler, Terörsüz Türkiye sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve devam etmesi için terör örgütü PKK ve iltisaklı tüm grupların fesih kararına uygun olarak başta Suriye olmak üzere bulundukları tüm bölgelerde derhal terör faaliyetlerine son vermeli ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmesi gerektiğini aktararak, "Ne var ki son dönemde yapılan bazı açıklamalar ve uluslararası medyada yer alan analizler YPG-SDG terör örgütünün bölgesel aktörler tarafından bir aparat olarak kullanılmaya çalışılarak yeni jeopolitik mühendisliklere zemin hazırlanmak istendiğini de göstermektedir. Bu durum yalnızca Suriye için değil, Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik de doğrudan bir tehdittir. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizin kalıcı biçimde tesis edilmesi için Suriye’deki silahlı unsurların merkezi yönetime hızlı bir şekilde entegre olması zorunludur. Örgütün de kendi içinden gelen silah bırakma ve entegrasyon çağrılarını dikkate alarak dış müdahaleleri engelleyecek şekilde bu dönüşümü geciktirmeden tamamlamasını bekliyoruz. Komşumuz Suriye ve Irak ile de bu konudaki yakın iş birliği ve koordinasyonumuzu sürdürüyoruz. Ülkemiz hangi isim altında olursa olsun güvenliğimizi ve bölgedeki huzuru tehlikeye atacak hiçbir terör yapılanmasının devamına izin vermeyecektir" ifadelerini kullandı. "Kahraman ordumuzun ve güvenlik güçlerimizin yurt içinde ve sınır ötesinde yürüttüğü kararlı operasyonlar sayesinde terör örgütlerinin hareket alanı büyük ölçüde daraltılmış terör örgütü bitme noktasına getirilmiş ve Terörsüz Türkiye’ye giden yol açılmıştır" diyen Bakan Güler şöyle konuştu: "Bu yolda canını feda eden aziz şehitlerimiz ve gazi olan kahramanlarımız milletimizin gönlünde sonsuza kadar yaşayacak birer onur abidesidirler. Dolayısıyla bu süreçte atılan her adımın şehitlerimizin aziz hatırasına gazilerimizin fedakarlığına zarar vermeyecek şekilde olması ve değerli ailelerini incitmemesi en büyük önceliğimizdir. Görevi başında hayatını kaybeden veya yaralanan her bir personelimiz bizim için çok kıymetlidir ve baş tacıdır. Şehitlik ve gazilik statüleri ise hem toplumumuzun ortak vicdanında hem de hukuki düzenlemelerimizde titizlikle korunan çok özel kavramlardır." "Kıbrıs’ta eşit - egemen - ve iki devletli kalıcı bir çözümü savunuyor Kıbrıslı soydaşlarımızın haklarını görmezden gelen hiçbir anlaşma ve girişimi kabul etmiyoruz" Mavi ve Gök Vatan’ın hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli adımları attıklarını söyleyen Bakan Güler, "Komşumuz Yunanistan’la aramızdaki meselelerin iyi komşuluk temelinde uluslararası hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde çözülmesini ve mevcut olumlu diyalog ortamının geliştirilmesini samimiyetle arzu ediyoruz. Ancak altını çizmek isterim ki diplomasi ve iyi niyet kapısını açık tutarken, bölgede tek taraflı oldubittiler oluşturma gayretlerine ve ülkemizin hak ve menfaatlerini yok sayan girişimlere hiçbir şekilde müsamaha göstermiyoruz göstermeyeceğiz. Kıbrıs’ta eşit - egemen - ve iki devletli kalıcı bir çözümü savunuyor Kıbrıslı soydaşlarımızın haklarını görmezden gelen hiçbir anlaşma ve girişimi kabul etmiyoruz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin siyasi etkinliğini artırma ve dış desteklerle askeri kapasitesini geliştirme adımlarını da yakından takip ediyor millî güvenliğimiz açısından değerlendirerek gerekli tedbirleri alıyoruz. Şu bir gerçek ki Türkiye hem uluslararası hukuktan doğan garantörlük hakları hem de tarihî sorumlulukları gereği Kıbrıs Türkü’nün güvenliğini egemenliğini ve meşru çıkarlarını koruma azim ve kararlılığındadır" dedi. Türkiye’nin NATO’da etkin bir konumda olduğunu belirten Güler, "Türkiye ittifakın ikinci büyük ordusu olarak geniş bir alanda sorumluluklarını örnek bir şekilde yerine getirmektedir. Savunma harcamalarında NATO’nun asgari yüzde 2 hedefini aşarak önümüzdeki yıllarda ulaşmayı amaçladığımız yüzde 5 hedefine doğru ilerlememiz ise İttifaka katkımızın bir diğer büyük göstergesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürütülen etkin diplomasi neticesinde 2026 NATO Zirvesi’nin Ankara’da düzenlenecek olması da ülkemizin İttifak içindeki güvenilirliğini açıkça ortaya koymuştur" şeklinde konuştu. "Deniz ve hava unsurlarımızla seyir-keşif-gözetleme faaliyetlerine aralıksız devam ediyoruz" Rusya Ukrayna savaşına değinen Güler, "Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yüksek düzeyde risklerin devam ettiği Karadeniz’de Montrö’nün titizlikle uygulanması deniz seyir güvenliği /ve mayın tehditlerinin bertaraf edilmesi için hem milli olarak hem de çok uluslu girişimlerle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Müttefiklerimiz Romanya ve Bulgaristan’la oluşturduğumuz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu bu konuda Karadeniz’deki güvenliğe odaklanan faaliyetlerine başarıyla devam etmektedir. Ayrıca son dönemde kendi münhasır ekonomik bölgemizde seyir can ve çevre emniyetini tehdit eden saldırıların sonlandırılması için tüm taraflara gerekli ikaz ve uyarılarda bulunduk, bulunuyoruz. Bu bağlamda deniz yetki alanlarımız ile kritik su altı ve üstü yapılarımızın güvenliği için gerekli tedbirleri alıyor deniz ve hava unsurlarımızla seyir-keşif-gözetleme faaliyetlerine aralıksız devam ediyoruz. Şu bir gerçek ki Türkiye Karadeniz’de denge istikrar ve barışın tesisinde kilit aktörlerden biridir. Bu çerçevede Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın sona ermesi ve ateşkesin tesis edilmesine yönelik Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yoğun gayret sarf ederken uluslararası çabaları da destekliyoruz" diye konuştu. Filistin ile ilgili olarak Bakan Güler, "Yürütülen yoğun diplomatik gayretler neticesinde ulaşılan kalıcı ateşkes sürecinin mimarları arasında yer almamız, ülkemizin bölgede barışın tesisine yönelik samimi çabasının en somut göstergesidir. Türkiye Gazze Deklarasyonu’nun imzalanmasında yapıcı rol oynayan aktörlerden biri olarak hem insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaştırılması hem de ateşkesin sahada denetlenmesi ile barış ve istikrarı temin edecek her adımda sorumluluk almaya hazırdır" diye konuştu. Uzman Erbaşların Astsubaylığa geçişi kapsamında müracaat eden ve yapılan sınavlarda başarılı olan tüm Uzman Çavuşların Astsubaylığa geçirildiğini kaydeden Güler, "Özellikle vurgulamak isterim ki 2023-2024 yıllarında bin 271 uzman çavuşumuzun astsubaylığa geçişi sağlanmış olup 2025 yılı statü geçiş faaliyetleri de halen devam etmektedir. Sözleşmeli erbaş ve erlerimiz için de operasyonel görevlerin ağırlığı ve süresi gözetilerek özel harekat ve operasyon tazminatının kapsamı genişletilmiş yüzer birliklerde ve amfibi tugaylarda görev yapan personele artırımlı maaş ile aile yardımı ödeneği imkanı sağlanmıştır. Aynı şekilde sözleşmeli erlerin uzman erbaşlığa geçişi de kolaylaştırılmış kontenjan artırılmıştır. Bu kapsamda 2023 yılında 2 bin 364, 2024 yılında ise 4 bin 788 nitelikleri uygun olan Sözleşmeli Erbaş ve Erimiz Uzman Çavuş olmaya hak kazanmışlardır" ifadelerini kullandı. Eurofighter tedarikine ilişkin bilgi veren Güler, "Eurofighter tedariki hızlı temin avantajı sayesinde hava üstünlüğü kabiliyetimizi ve müşterek harekât etkinliğimizi kısa sürede daha da artırmamıza imkân tanıyacaktır. Bu uçakların birim maliyetlerinin diğer Eurofighter üretim konsorsiyumuna dâhil ülkelerle aynı seviyelerde olduğunu sözleşme bedelinin önemli bir bölümünü de mühimmat ve görev ekipmanlarının oluşturduğunu özellikle vurgulamak isterim" şeklinde konuştu. F16 ve F35 uçaklarına ilişkin Güler, "F-16 Blok 70 uçaklarının tedarikine ilişkin süreç ABD’li muhataplarımızla koordineli biçimde devam etmektedir. F-35 dahil ülkemizin çıkarları ve savunma ihtiyaçları doğrultusunda ilgili süreç yeniden değerlendirilmektedir" ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç: "Hedefimiz, anayasa borcumuzu milletimize ödemektir"
11 Aralık 2025 Perşembe - 19:43 Bakan Tunç: "Hedefimiz, anayasa borcumuzu milletimize ödemektir" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bizim hedefimiz, Türkiye Yüzyılı’nı darbe ürünü bir anayasayla değil, temel hak ve özgürlükleri önceleyen yeni bir toplum sözleşmesiyle karşılamak, demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa borcumuzu milletimize ödemektir" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde yapılan, ’İnsan Hakları Kurumları Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Toplantıda, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Serap Yazıcı Özbudun ile TİHEK Başkanı Fahrettin Altun yer aldı. Son 23 yılda atılan adımların Türkiye’yi yüksek standartlı demokrasi hedefine taşıyan köklü bir dönüşümün yapı taşları olduğunu ifade eden Bakan Tunç, "Anayasanın 90. maddesinde yaptığımız değişiklikle usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin anlaşmalarla; kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağını düzenledik. 2003 yılında 4982 sayılı kanunla yürürlüğe giren bilgi edinme hakkını 2010 Anayasa değişikliğiyle Anayasal güvenceye kavuşturarak, demokratik bir yönetimin temel unsurlarından biri olan bilgi edinme hakkını güçlendirdik. Böylece vatandaşlarımızın devlete erişimini, denetim ve katılımını daha şeffaf ve güvenilir bir zemine kavuşturmayı amaçladık. Vatandaşlarımızın insan hakları ihlallerinde AİHM’ne başvurmadan önce hakkını kendi ülkesinde arayabilmesi için Bireysel başvuru imkanını getirdik. İdarenin her türlü eylem ve işlemleri nedeniyle mağdur olduğunu düşünen vatandaşlarımızın haklarının takibi noktasında kurumsal bir mekanizmayı, Kamu Denetçiliği Kurumu’nu ihdas ettik. İnsan onurunu koruyan, ayrımcılığa karşı herkes için eşitlik ilkesini güçlendiren daha sağlam bir kurumsal yapı oluşturmak amacıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nu hayata geçirdik" dedi. "Anayasa Mahkememizin yapısını daha demokratik hale getiren düzenlemeleri hayata geçirdik" TİHEK ile birlikte, insan hakları ihlallerini izleyen, ayrımcılığı önleyen ve devletin tüm kurumlarında eşit muamele standardını güvence altına alan bağımsız ve etkin bir mekanizmayı ülkeye kazandırdıklarından bahseden Bakan Tunç, "Anayasamızda yapılan değişikliklerle kadın haklarından çocuk haklarına; temel hak ve özgürlükleri güçlendiren ve genişleten reformları milletimizin onayıyla hayata geçirdik. Anayasamızda hukuk devleti ilkesini güçlendiren, yüksek standartlı bir demokrasi için önemli yapısal reformları gerçekleştirdik. Bu kapsamda; Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Anayasa Mahkememizin yapısını daha demokratik hale getiren düzenlemeleri hayata geçirdik. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılmasından Milli Güvenlik Kurulunun sivilleştirilmesine, askeri yargının kaldırılmasından sıkıyönetim ilanına izin veren Anayasa maddesinin kaldırılmasına; darbecilerin yargılanmasına engel olan Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılmasına varıncaya kadar önemli reformlara imza attık" ifadelerini kullandı. Tunç, söz konusu bu reform belgeleri çerçevesinde bugüne kadar yargı ve insan hakları alanında ciddi mesafeler kat ettiklerinden bahsetti. "Hedefimiz demokratik, sivil, katılımcı bir Anayasa borcumuzu milletimize ödemektir" İnsan hakları alanında yürütülen özverili çalışmaların, ülkenin demokratik standartlarını yükselten önemli reformlar olduğuna değinen Tunç, "Bizim hedefimiz, Türkiye Yüzyılını darbe ürünü bir Anayasayla değil, temel hak ve özgürlükleri önceleyen yeni bir toplum sözleşmesiyle karşılamak, demokratik, sivil, katılımcı bir Anayasa borcumuzu milletimize ödemektir. İnsan haklarına ilişkin ülkemizdeki tüm kurumların aynı masa etrafında buluştuğu bu toplantının, ortak aklı ve kurumsal iş birliğini daha da güçlendirecek önemli sonuçlar üreteceğine yürekten inanıyorum. Bugün ortaya koyacağımız değerlendirmeler, yalnızca bugünün çalışmalarına yön vermeyecek; Türkiye’nin insan hakları standartlarını daha ileriye taşıyacak yeni adımların da kapısını aralayacaktır" ifadeleriyle konuşmasını noktaladı.
Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş: "Kurslarımızı Peygamber Efendimizin örnekliğinin hayata taşınması hususunda güçlü bir zemin olarak değerlendiriyoruz"
11 Aralık 2025 Perşembe - 18:19 Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş: "Kurslarımızı Peygamber Efendimizin örnekliğinin hayata taşınması hususunda güçlü bir zemin olarak değerlendiriyoruz" Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş, "Kurslarımızı, Kur’an-ı Kerim’in ilkelerinin ve Peygamber Efendimizin örnekliğinin hayata taşınması hususunda güçlü bir zemin olarak değerlendiriyoruz" dedi. Diyanet Akademisi Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘3’üncü Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Programı’, Ankara Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde yapıldı. Programa Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Hüseyin Hazırlar, Diyanet Akademisi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, 1’inci Hukuk Müşaviri Ertuğrul Coşkun, Özel Kalem Müdürü Mehmet Fatih Sönmez, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili Dr. Fatih Mehmet Aydın, Ankara Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Dr. Mustafa Sarıcaoğlu, mezun kursiyerler ve aileleri katıldı. "Verilen bu eğitimleri, milletimizin bu sahada güvenilir bilgiye ulaşmaları noktasında büyük bir imkan olarak görüyoruz" Mezun kursiyerlere son dersini veren Arpaguş, Diyanet İşleri Başkanlığının görevleri arasında Kur’an öğretimi ve eğitimi programlarının özel bir yeri olduğunu ifade etti. Diyanet İşleri Başkanlığının, 4-6 yaş kurslarından hafızlık kurslarına, ihtiyaç odaklı programlardan yaz Kur’an kurslarına kadar birçok farklı formatta aktif olarak Kur’an ve din eğitimi veren bir kurum olduğuna dikkati çeken Arpaguş, "Verilen bu eğitimleri, milletimizin bu sahada güvenilir bilgiye ulaşmaları noktasında büyük bir imkan olarak görüyoruz. Bu kurslarımızı, Kur’an-ı Kerim’in ilkelerinin ve Peygamber Efendimizin örnekliğinin hayata taşınması hususunda güçlü bir zemin olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu. "Milletimizin her bir ferdinin manevi hayatına rehberlik etmek, bizim sorumluluk alanımızdır" Arpaguş, Diyanet İşleri Başkanlığının hizmetlerinin sadece mihrap, minber, kürsü görevlerinden ve Kur’an hizmetlerinden ibaret olmadığını belirterek, "Günümüz toplumunun ihtiyaçları, din görevlilerinin görev alanını cami ve Kur’an kursu duvarlarının çok ötesine taşımayı da gerektirmektedir. Gençlik merkezlerinde, hastanelerde, huzurevlerinde, cezaevlerinde, üniversite yurtlarında ve daha pek çok alanda hizmet üretmek ve bütün bu alanlarda milletimizin her bir ferdinin manevi hayatına rehberlik etmek, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizim sorumluluk alanımızdır" ifadelerini kullandı. "Zorlu süreçten yüz akıyla çıkmanın yolu, Kur’an ve sünnete sarılmak" İletişim alanındaki teknolojik gelişmelerin inanç ve kültür alanındaki etkileşimi küresel bir boyuta taşıdığını aktaran Arpaguş, şu ifadelere yer verdi: "Dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir düşünce, kısa sürede bütün insanlığı etkisi altına alabilmektedir. Hayatın birçok alanını etkileyen oldukça karmaşık ve bir o kadar da zorlu olan bu süreçten yüz akıyla çıkmanın yolu, öncelikle temel kaynaklarımız Kur’an ve sünnete sarılmak, inanç ve medeniyet değerlerimizi olabildiğince kuşanabilmektir. Doğru bilgi edinmek ve bu bilgiyi doğru şekilde aktarabilmektir. Bunu yaparken de topluma en güzel şekilde örneklik etmek, nezaket ve zarafetle davranmak, hizmette dirayet göstermek ve bu yolda kararlılıkla yürütmektir." Program, Arpaguş’un mezun kursiyerlere başarı belgelerini takdim etmesinin ardından tamamlandı.
Bakan Işıkhan: "Hedeflerimize işçilerle ve işverenlerle birlikte hareket ederek ulaşabiliriz"
11 Aralık 2025 Perşembe - 16:25 Bakan Işıkhan: "Hedeflerimize işçilerle ve işverenlerle birlikte hareket ederek ulaşabiliriz" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, vatandaşların huzuru ve refahının sağlanması hedefi doğrultusunda hareket ettiklerini belirterek, "Bu hedeflere işçilerle, işverenlerle birlikte hareket ederek ulaşabiliriz. Ortak yarınları ancak sosyal diyaloğu güçlendirerek kurabiliriz" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 29’uncu Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Işıkhan, sendikal faaliyetlerin işçi, işveren ve devlet taraflarından oluşan üçlü yapının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi ve sosyal diyaloğun geliştirilmesi bakımından vazgeçilmez bir öneme sahip olduğunu dile getirdi. "Hepimizin ortak hedefi vatandaşlarımızın huzur ve refahını sağlamaktır" Türkiye’nin bugüne kadar küresel belirsizlik atmosferinin sebep olduğu finansal sınavlardan, sınamalardan alnının akıyla çıkmayı başarmış bir ülke olduğunun altını çizen Işıkhan, "Türkiye, özellikle son yıllardaki pandemi, küresel krizler, savaşlar ve afetler gibi hadiselere rağmen Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla hız kesmeden büyümeye devam etmektedir. Elbette bu süreçte aşılması gereken pek çok engel, çözüme kavuşturulacak pek çok mesele önümüze çıkmış ve çıkmaya da devam edecektir. Ancak sosyal diyaloğun hakim olduğu bir çalışma hayatıyla biz tüm bu engelleri aşmaya devam edeceğiz. Hepimizin ortak hedefi, milli kalkınma hedeflerimizi başarıyla menzile ulaştırmak, ülkemizin dirliğini, birliğini, vatandaşlarımızın huzur ve refahını sağlamaktır" açıklamasında bulundu. "Hedeflerimize işçilerle, işverenlerle birlikte hareket ederek ulaşabiliriz" Işıkhan, vatandaşların huzuru ve refahının sağlanması hedefi doğrultusunda hareket ettiklerini sözlerine ekleyerek, "Bu hedeflere işçilerle, işverenlerle birlikte hareket ederek ulaşabiliriz. Ortak yarınları ancak sosyal diyaloğu güçlendirerek kurabiliriz. Çalışanlarımızın alın teri ve emeği, işverenlerimizin hakkaniyetli ve adil tutumu, sosyal paydaşlarımızın uzlaşmacı ve aklıselim yaklaşımı ile her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimize yürekten inanıyorum Bu anlayışla çalışma hayatı dinamiklerini iyileştirirken attığımız her adımda sosyal paydaşların desteğini önemsiyor, işverenlerimizin yolunu açmak, yatırım ortamını iyileştirerek bu yapıyı üretime ve istihdama elverişli hale getirmek için büyük bir gayretle çalışıyoruz" ifadelerine yer verdi. SGK aracılığıyla işverenlere ve işletmelere yönelik çeşitli teşvik ve destekleri artırdıklarını söyleyen Işıkhan, diğer yandan da İŞ-KUR aracılığıyla iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun nitelikli işgücünü yetiştirecek yeni uygulamaları hayata geçirdiklerini ifade etti. Işıkhan, bu anlayışla kendini güncelleyen, değişime ve yeniliğe açık, daha adil, daha müreffeh ve herkesin kazandığı bir çalışma hayatını birlikte inşa etmeye devam edeceklerini aktardı. Türkiye olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla istihdamda, işgücüne katılımda, üretimde ve ihracatta Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdıklarının altını çizen Işıkhan, "İşverenlerimizin aldığı insiyatifler ve devletimizin sağladığı desteklerle Türkiye’yi dünyanın en önemli üretim üslerinden birisi haline getirmekte kararlıyız. Zatı alinizin işaret ettiği Türkiye Yüzyılı hedefimize emin adımlarla yürürken, çalışma hayatı mensupları olarak kendimize hedef edindiğimiz ‘yatırım-istihdam-üretim ekseninde büyük ve güçlü Türkiye’ sözünden hareket ediyoruz" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan, Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın ve TİSK üyelerinin yer aldığı program, Bakan Işıkhan’ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasıyla devam etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Asgari ücret) "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum"
11 Aralık 2025 Perşembe - 16:17 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Asgari ücret) "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından gerçekleştirilecek olan çalışmalarda işverenleri temsilen yer alan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) heyetinden ellerini taşın altına koymalarını beklediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Congresium’da gerçekleştirilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 29. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, kurulun, Türkiye, Türk milleti, işverenler ve çalışma hayatının tüm paydaşları için hayırlara vesile olmasını, kurulda alınacak kararlarla belirlenecek yol haritasının işçi, işveren ve sendikasıyla iş dünyasının tamamı için faydalı sonuçlar getirmesini canı gönülden temenni ettiğini söyledi. TİSK camiasının 2,3 milyon çalışanıyla tam 63 yıldır güçlü ve kurumsal bir varlık gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "‘Birlikte mümkün’ anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TİSK ailesi ülkemizin gayrisafi yurt içi hasılasına 200 milyar dolar, ihracatına ise 100 milyar doların üstünde çok önemli katkılar sunuyor. Türkiye’nin en büyük 5 yüz sanayi kuruluşunun yer aldığı ISO-500’deki ilk 10 işletmemizin 7 TİSK camiası içerisindedir. İhracatımızın neredeyse yarısı TİSK bünyesindeki işletmeler tarafından gerçekleştiriliyor. Ayrıca TİSK, 40’ın üzerinde ulusal 10’u aşkın uluslararası platformda işverenlerimizi başarıyla temsil ediyor" ifadelerini kullandı. "Dünya değişirken işletmelerimizin ve işverenlerimizin bu yeni gerçekliğe uyum sağlamasa kritik önemlidir" TİSK’in icraat odaklı ve gerçekçi bir yaklaşımla hareket ettiğini memnuniyetle müşahede ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Dünya değişirken, küreselleşme tüm hızıyla devam ederken, teknoloji baş döndürücü bir şekilde ilerlerken işletmelerimizin ve işverenlerimizin bu yeni gerçekliğe uyum sağlaması kritik önemdedir. Bu anlamda planlamadan seri üretime, istihdam politikasından proje uygulama süreçlerine, ihracat stratejilerinden dijital dönüşüme, reel sektörün tüm aktörlerinin yeni şartlara hızla adapte olması büyüme ve kalkınmanın yanı sıra küresel rekabette de elimizi güçlendiren ekonomimize dinamizm katan önemli faktörlerdir" açıklamasında bulundu. Erdoğan, üç dönemdir refah ve istikrarı tehdit eden sımalarla mücadelede TİSK’in Türk milleti ve devletinin yanında olduğunu açık ve net bir şekilde gösterdiğini belirterek, "Dışarıdan aldıkları talimatlarla siyaset ve toplum mühendisliğine soyunan, vesayete vefa borcunu ödemeye çalışan kimi oluşumların aksine TİSK, kritik dönemeçlerde yerli ve milli bir duruş sergilemiştir" şeklinde konuştu. "İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olması bizim için vazgeçilmezdir" İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olmasının kendileri için vazgeçilmez olduğunu aktaran Erdoğan, "Bu ilişki sağlıklı bir zemine oturtulmadığında Allah muhafaza sömürü ve adaletsizliğe giden yol önümüzde açılacaktır. Bu da yalnızca sosyal barışın altını oymakla kalmayacak aynı zamanda birlik ve dayanışma iklimine de zarar verecektir. Geçmişte bunun acı örneklerini millet olarak hep birlikte yaşadık. Anadolu’nun gönül hamurunu mayalayan o büyük insan Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri bu konuda bizlere neler söylüyor? ‘Ekmeği öğrendim, sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini, sonra ekmeği hakça bölüşmenin bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.’ Diğer tüm alanlarda olduğu gibi işçi ve işveren arasındaki ilişkilerde de baktığımız yer hak ve adalet eksenindedir" dedi. "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum" Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısının yarın gerçekleştirileceğine dikkati çeken Erdoğan, "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum. İşçi kardeşlerimize yönelik atacağınız her olumlu adım verimlilik, kazanç ve bereket olarak dönecektir. Hep söylerim, kefenin cebi yok. Dar dünyadan dar bekaya mal mülk değil, adalet, hakkaniyet, dürüstlük üzerine yaşanmış bir hayat ile hayır dualar götüreceğiz. İster siyasetçi ister işveren olalım eğer geride hayırla yad edilen bir miras bırakabiliyorsak işte asıl zenginlik budur. Bahtiyarlık kaynağı budur" ifadelerine yer verdi. Devlet olarak, emekçilerin güvenli ortamlarda gönül huzuruyla ve rahatça çalışabilmesi için tüm imkanları azami ölçüde seferber ettiklerini kaydeden Erdoğan, hem sertifikasyon hem teftiş mekanizmalarını tam anlamıyla işletmeye özen gösterdiklerini söyledi. Ayrıca Erdoğan, İzmir, İstanbul, Bolu ve Kocaeli’nde meydana gelen facialarda ihmali olan kim varsa kamu ve belediye görevlileri dahil olmak üzere kimsenin gözünün yaşına bakılmadığını, işverenlerinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda üzerlerine düşen tüm yükümlülükleri titizlikle yerine getirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. "2028 için belirlediğimiz 1,9 trilyon dolar milli gelir hedefine emin adımlarla yürüyoruz" İktidar olarak ekonomiden demokrasiye hak ve özgürlüklerden güvenliğe uzanan geniş bir alanda son 23 yılda Türkiye’ye tarihi başarılar yansıttıklarının altını çizen Erdoğan, "Dış politikada sözü, tavrı ve duruşu dikkatle takip edilen, sadece bölgesinde değil küresel ölçekte etki sahibi bir Türkiye’yi sabırla hep birlikte inşa ettik. Dış ticarette sizlerin de emekleriyle ihracatımızı 36 milyar dolardan aldık, kasım ayı itibarıyla 270 milyar doların üzerine çıkarttık. Milli gelirimiz 238 milyar dolardı. 2025 yılı üçüncü çeyrek rakamlarına göre 1,5 trilyon doları aşmış bulunuyoruz. Ekonomik büyümemiz 21 çeyrektir kesintisiz bir şekilde sürüyor. Deprem bölgemizin ihyası için harcanan 90 milyar dolara rağmen bunları başardık. 2028 için belirlediğimiz 1,9 trilyon dolar milli gelir hedefine emin adımlarla yürüyoruz. Merkez Bankası rezervlerimiz güçlenirken ülke risk primimiz düşüyor" diye konuştu. "OVP’nin rehberliğinde enflasyonda nihayet hedefimiz olan tek haneli oranlara mutlaka ulaşacağız Erdoğan, enflasyonda kasım ayında umutları artıran bir tabloyla karşılaştıklarını ve kasım ayında 0,87 gelen enflasyonun doğru yolda olduklarını teyit ettiğini kaydederek, "Hayat pahalılığının temel sebeplerinden biri olan fiyatlama davranışındaki bozulma da yavaş yavaş düzeliyor. Fırsatçılıkla mücadelemiz ise hız kesmeden devam ediyor. Orta Vadeli Program’ın (OVP) rehberliğinde enflasyonda nihayet hedefimiz olan tek haneli oranlara mutlaka ulaşacağız. Bu süreçte hep yaptığımız gibi reel sektörümüzün önerilerine taleplerine ve eleştirilerine kulak vereceğiz. Son kabine toplantımızda emek yoğun üretim yapan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerine yönelik koruma programını 2026 yılında da devam ettirmeyi kararlaştırdık. İstihdamını koruyan KOBİ’lerimize çalışan başına verdiğimiz aylık 2 bin 500 liralık desteği 2026 senesinde 3 bin 500 liraya yükseltiyoruz. Ayrıca büyük ölçekli firmalarımızı da programa dahil ediyoruz. Böylece toplam 48 milyar liralık bir destekle 1 milyon 100 bin istihdamı koruyacak, emekçi ve sanayicimizin yanında olacağız. 2025 yılı için işverenlerimize asgari ücret desteği olarak her bir işçimiz için malumunuz bin lira veriyoruz. 2025 yılı Ocak-Kasım döneminde istihdamın korunması amacıyla 53 milyar lira kaynak kullandık. Kadın, Genç ve Mesleki Yeterlilik Belgesi Olanların Teşviki programında 24 ila 54 ay arasında sosyal güvenlik desteği sunuyoruz. Bu teşvik programının 2026 yılının sonuna kadar uzatılacağına dair müjdeyi de bugün burada paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullandı. İş dünyasının finansman yükünü hafifletmek amacıyla farklı programları devreye aldıklarına da değinen Erdoğan, Merkez Bankası’nın günlük reeskont limitini 300 milyon liradan 15 kat artışla 4,5 milyar liraya çıkardığını söyledi. "Sadece ekonomimize maliyeti 2 trilyon doları bulan terör meselesini sonsuza kadar geride bırakmak istiyoruz" İş dünyasının desteğini bekledikleri meselelerden bir diğerinin de ‘Terörsüz Türkiye’ süreci olduğunu belirten Erdoğan, "Sizleri, 40 kırk yıldır ülkenin ayağına pranga olan terör sorununun çözümünün ülkemiz aslından ne manaya geldiğini en iyi bilenlerdensiniz. Türkiye’nin bu yükten kurtulduğunda hangi ölçekte bir potansiyelin çarpan etkisiyle devreye gireceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Sadece ekonomimize maliyeti 2 trilyon doları bulan terör meselesini artık sonsuza kadar geride bırakmak istiyoruz. Bunu da olabilecek en geniş toplumsal ve siyasal mutabakatla milletimizin değerleriyle örtüşen bir zeminde yapmanın hassasiyeti içindeyiz. Gayemiz belli; artık kan akmasın, ocaklara ateş düşmesin ve yürekler dağlanmasın. Türkiye bu sorunu gündeminden tamamen çıkarsın. Terörden beslenen odakların tahrip edici, tahrik edici söylemlerine rağmen iktidar ve ittifak olarak ilk günden itibaren hem samimiyetimizin hem de kararlılığımızı yeter ki bu sorun çözülsün diye en yüksek düzeyde olduğunu gösterdik. Yine ittifak olarak elimizle birlikte tüm gövdemizi taşın altına koyduk" dedi. "Meclisimizde kurulan komisyon çok önemli bir misyon üstlendi" Terörsüz Türkiye sürecine muhalefet partilerinin de dahil olması için daima yapıcı davrandıklarını, uzlaşmacı bir tavırla hareket ettiklerini aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Meclisimizde kurulan komisyon kritik eşiklerde su koyuverenler olsa da gerek şeffaflık gerekse siyaset ve ilgili tüm tarafların katkısının alınması noktasında çok önemli bir misyon üstlendi. Milletimizin sürece dair umutlarını güçlendiren komisyonun aynı özgüvenli yaklaşımı son ana kadar devam ettireceğine inanıyorum. Komisyon raporunun sürecin önünü açacak öneri ve değerlendirmeleriyle müteakip adımlar için ortak bir perspektif çizmesini temenni ediyorum. Bunun yolu da sağduyuyla, samimiyetle hareket ederek bu tarihi süreci başta günlük siyasetin geçici tartışmaları olmak üzere küçük hesaplara kurban etmemekten geçiyor. Biz ilk günden beri bu hassasiyetimizi koruyoruz ve koruyacağız. ‘Yarımı yeme bütünü bölme’ anlayışıyla hiçbir yere varılmaz. Terörsüz Türkiye menziline ancak özgüvenle ve cesaretle ulaşabiliriz. Başarısız olmamızı bekleyenleri ancak bu şekilde hüsrana uğratabiliriz. Türkiye’yi yarım asırlık bu sıkıntısından ancak bu şekilde kurtarabiliriz."