Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Yerel Haberler
İstanbul
Ankara
İzmir
Bursa
Antalya
Trabzon
Tüm Şehirler
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Ankara
Sahil Güvenlik Komutanlığına uzman erbaş alınacak
18 Aralık 2025 Perşembe - 00:28:35
Sahil Güvenlik Komutanlığı’na uzman erbaş alımı yapılacağı duyuruldu. Resmi Gazete’de yayımlanan ilanda Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın uzman erbaş alımı yapılacağı duyuruldu. Yayımlanan duyuruya göre başvurular, 19-29 Aralık tarihleri arasında ‘https://www.turkiye.gov.tr/sahilguvenlik-komutanligi-is-basvurusu’ internet sitesi üzerinden e-Devlet aracılığıyla yapılacak. Başvuruda bulunacak adayların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve erkek olmaları, en az lise mezunu ve 27 yaşını bitirmemiş olmaları (1 Ocak 1998 ve daha sonra doğmuş olanlar) gerekiyor. Adayların, askerlik görevini yapmış veya yapıyor olmaları, askerlik hizmetini yapmış olan adaylar için de terhis üzerinden 5 yıldan fazla süre (19 Aralık 2020 tarihi ve sonrasında terhis olanlar) geçmemiş olması isteniyor. Başvuru ile ilgili detayların yer aldığı bilgilendirme kılavuzuna ise ‘www.sg.gov.tr’ internet sitesi üzerinden ulaşılabilecek.
18 Aralık 2025 Perşembe - 00:25
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
18 Aralık 2025 Perşembe - 00:07
Bakan Işıkhan: "’Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçeleri görüşüldü. Milletvekillerinin konuşmalarıyla başlayan Genel Kurul toplantısında Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın sunumlarıyla devam etti. Sunumların ardından soru-cevap bölümüne geçilen toplantıda Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Burada konuşan Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2026 yılı bütçesinin düşük olduğuna yönelik iddialara yanıt vererek, "Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi merkezî yönetim bütçe kapsamı dışında olup ayrı bir bütçedir. 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrılan pay, Bakanlık bütçesi üzerinden SGK’ye ayrılan teşvikleri 261,3 milyar lira, açık finansman ise 43,7 milyar lira kalemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminin finansman kaynağını sadece genel bütçeden aktarılan pay üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. SGK bütçesinin 2026 yılında 7 trilyon 130 milyar lira olacağı öngörülmektedir" ifadelerine yer verdi. "Dilovası yangınında ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız" Işıkhan, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Dilovası yangınında insanların ihmalden dolayı hayatını kaybettiği iddialarına da yanıt vererek, şu ifadelere yer verdi: "İlk anından itibaren ailelerimizin yanında oldum, devlet olarak kimseyi yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. Olayla ilgili adli süreç hâlen devam etmektedir, yargının yürüttüğü soruşturmayı titizlikle ve yakından takip ediyoruz. Bununla birlikte, idari açıdan üzerimize düşen sorumluluğu gecikmeden yerine getirdim, 3 başmüfettişimizi ve 2 müfettişi görevlendirdi. Soruşturma kapsamında SGK Kocaeli İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürünü görevden aldık. Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkez Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü personelini görevden aldık. Hem adli hem de idari soruşturmalar eşzamanlı olarak devam etmektedir. Az önce açıkladığım gibi ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız." "‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Bakan Işıkhan, 2025 bütçesinde SGK’ye yapılan transferler arttığını ve sağlık sistemini kalkındırmak için bu transfer harcamalarının özel hastanelere gittiğini iddia edildiğini söyleyerek, "Bu iddia kesinlikle doğru değil. Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. Genel Kurul toplantısı Bakan Işıkhan’ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti.
17 Aralık 2025 Çarşamba - 22:49
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.
16 Aralık 2025 Salı - 20:10
Bakan Yumaklı: "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik"
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" dedi. Bakan Yumaklı, TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılına ilişkin faaliyetleri ve 2026 yılı bütçe teklifine ilişkin sunum yaptı. Suyun her alanda etkin kullanımı ve su verimliliği bilincinin artırılması için su verimliliği seferberliği’ni hayata geçirdiklerini dile getiren Yumaklı, "Diğer yandan, 2025-2035 dönemini kapsayan Ulusal Su Planı’nı hazırladık. Bu planın uygulanmasıyla; su kaynaklarımızın korunmasını, verimli kullanımını ve sürdürülebilir yönetimini amaçlıyoruz. Sulama sistemlerinin modernizasyonu, Ürün deseni değişikliği, yeraltı suyu kontrolü ve havzalar arası su transferleri gibi tedbirler konusunda çalışıyoruz. Kuraklık riski altındaki göllerimizi kurtarmak için de eylem planları hazırladık. Eğirdir Gölü Su Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştık. Akşehir, Eber, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca gölleri için de benzer eylem planlarını 2026 yılında uygulamaya başlayacağız. Kuraklık tahmini ve erken uyarı sistemi kapsamında, sektörel su tahsis modelini önümüzdeki yıl kuracağız. Ayrıca Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı hayata geçirdik. Kurakçıl peyzaj uygulama alanlarını da belirledik. Bu yöntemle yüzde 80’e varan oranda su tasarrufu sağlayacağız" şeklinde konuştu. "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Üreticiyi korumak ve üretimde öngörülebilirliği sağlamak amacıyla üretim planlaması ve yeni destekleme modelini hayata geçirdiklerini ifade eden Yumaklı, "Ayrıca tarımsal kredileri, hibe programlarını, tarım sigortalarını ve kırsal kalkınma desteklerini üretim planlamasına entegre ettik. Bitkisel üretim planlamasını, 2024 yılının Eylül ayında, 13 stratejik ürün ve yem bitkilerinde uygulamaya başladık.Planlamanın kapsamını genişleterek, üçer yıllık dönemler halinde güncelleyeceğiz. Üretim planlamasıyla uyumlu yeni destekleme modeliyle de temel, planlama ve üretimi geliştirme destekleri veriyoruz. Bu kapsamda, üreticilerimize mazot maliyetinin ortalama yüzde 50’si, gübre maliyetinin ise ortalama yüzde 25’i kadar temel destek veriyoruz. Planlama kapsamındaki ürünlerde, mazot maliyetinin tamamını, gübre maliyetinin yarısını; su kısıtı olan ilçelerde ise mazot ve gübre maliyetinin tamamını karşılıyoruz. Su ihtiyacı yüksek ürünleri, su sıkıntısı yaşayan havzalardan, daha elverişli bölgelere, ilave desteklerle yönlendiriyoruz. Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik. Hedefimiz bu sayıyı 500’e çıkarmak" diye konuştu. "Genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik" Şubat 2024’te 5 yıllık hayvancılık yol haritasını açıkladıklarını hatırlatan Yumaklı, "Üretim, kalite ve verimliliği artırmayı hedeflediğimiz bu haritamızı adım adım uyguluyoruz. Meyvelerini de almaya başladık. Su potansiyeli, mera varlığı, işletme kapasiteleri ve hastalık riskleri gibi kriterleri dikkate alarak, hayvansal üretim planlamasını hayata geçirdik. Besi, süt ve kanatlı yetiştiriciliği bölgelerini belirledik. Hayvancılıkta sağladığımız destekleri, hayvansal üretim planlamasıyla uyumlu bir çerçevede yeniden düzenledik. Yetiştiricilerimize temel, yönlendirici ve verimlilik destekleri veriyoruz. Kadın ve genç üreticilerimize ek destekler sağlıyoruz. Hayvansal üretimde ilk defa aile işletmelerine, genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik. Verimlilik kriterlerine göre de 2,8 milyar lira destek verdik.Kırmızı et üretimini artırmak, aynı zamanda kırsaldaki aile işletmelerini güçlendirmek için Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek Projesini başlattık. Tarımda üreticilerin yaş ortalaması dünyada 60 sınırına dayandı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nde 58, Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde ise 57’dir. Bu nedenle gençleri ve kadınları tarımsal üretime yönlendiriyor ve kırsal kalkınmayı güçlendirecek politikalar uyguluyoruz" dedi. "41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor" Gıda işletmelerine yıllık ortalama 1.3 milyon denetim gerçekleştirdiklerini söyleyen Yumaklı, "Denetim, kontrol ve analiz faaliyetlerimizi, uluslararası kabul görmüş metotlarla yürütüyoruz. Bu amaçla, 41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor. Buradan bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Gıda güvenilirliği bizim kırmızı çizgimizdir. Sağlığı riske atan gıdaları üreten ve satanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor, gerekli yaptırımları uyguluyoruz. Kurallara uymayanlara bu yıl 2,3 milyar lira para cezası uyguladık. Vatandaşımızın sağlığıyla oynayanları; taklit veya tağşişe konu ürün ve işletmeleri, hiçbir taviz vermeden ifşa ediyoruz. Ayrıca, gıda satış noktaları ve toplu tüketim yerlerine, en son ne zaman denetim yapıldığı bilgisine vatandaşlarımızın kolayca ulaşabilmeleri için Karekod Uygulamasını zorunlu hale getirdik. Hasat öncesinde bağ, bahçe, tarla, sera gibi üretim alanlarında; hasat sonrasında ise toptan ve perakende satış noktalarında pestisit kalıntı denetimleri gerçekleştiriyoruz. Yasaklı pestisit kullanımının tespit edilmesi durumunda ürünleri imha ediyoruz. 2025 yılında 2,5 milyon ton taze meyve ve sebze ihracatı gerçekleşmiş ve bunun binde biri gibi bir miktarı geri dönmüştür. Geri dönen ürünler mevzuata uygun değilse, ülkemize girişine izin vermiyoruz" ifadelerini kullandı. "Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık" Türkiye’nin tarımsal üretim alanı bakımından, 74 milyar dolarlık hasılayla, Avrupa’nın birinci, dünyanın 7’nci büyük tarım ekonomisi olduğunun bilgisini veren Yumaklı, "Tarım sektörümüz, son 22 yılın 18’inde büyüme kaydetmiştir. 2024 yılında ise yüzde 5,1’lik büyümeyle ülke ekonomisinin üzerinde bir performans sergilemiştir. 2025 yılının üçüncü çeyreğinde ise, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık faaliyetlerinde büyüme yaşanmıştır. Ancak sektörde baskın bir paya sahip olan bitkisel üretimin, olağanüstü iklim koşullarından etkilenmesi nedeniyle, genel tarım sektörü dönemsel olarak daralmıştır. Bu durum, sektörün yapısal kapasitesinden kaynaklı olmayıp, iklimsel olağanüstü koşulların etkisiyle oluşmuştur. 2025 yılı üretim sezonunu bir önceki yılla kıyasladığımızda; üretici sayımızda yüzde 2 artış, ekilen arazilerde ise yüzde 3 artış yaşanmıştır. Girdi miktarlarında herhangi bir azalış olmamıştır. Dolayısıyla bu konu sadece bitkisel üretimde ve ârızîdir. Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık. Türkiye tarım sektörü, güçlü üretim altyapısı, geniş ürün deseni ve sağlam tedarik zinciri sayesinde, söz konusu dönemsel kayıpları hızla telafi edecek güçtedir. Diğer taraftan tarım ve gıda ürünleri ticaretimizi, küresel ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmeye devam ediyoruz" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 19:37
Bakan Kurum: "27 Aralık’ta Hatay’ımızda, 455 bininci yuvamızın anahtarlarını teslim edeceğiz"
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "27 Aralık’ta Hatay’ımızda, 455 bininci yuvamızın anahtarlarını teslim edeceğiz" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 18:15
Ankara’da mezarlıkta çıkan yangını itfaiye ekipleri söndürdü
Ankara’nın Sincan ilçesinde Çimşit Mezarlığında çıkan yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Çimşit Mezarlığı’nın hemen altında bulunan boş arazide bilinmeyen nedenle yangın çıktı. Kısa sürede alevler yükselirken, ihbar üzerine bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Ekiplerin yoğun çalışma sonucu yangın kontrol altına alınarak söndürüldü. Sincan itfaiye birimleri tarafından yapılan müdahalenin ardından bölgede soğutma çalışmaları devam ediyor. Olayla ilgili inceleme sürüyor.
16 Aralık 2025 Salı - 17:32
İYİ Parti’li Çirkin’den Bakan Kurum’a Hatay teşekkürü
İYİ Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a Hatay’da gösterdiği hizmetler için teşekkür etti. TBMM Genel Kurulu’nda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşmeleri sırasında söz alan İyi Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, deprem bölgesinde yürütülen çalışmalarla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişkliği Bakanı Murat Kurum’a teşekkür etti. Çirkin, "Doğrusunu söylemek gerekir ki, Sayın Çevre Bakanı’na Hataylılar adına, Hataylı depremzedeler adına buradan teşekkür ederim. Hatay’a gerçekten çok güzel hizmetlerde bulunmuş. Depremde ağır yaralar almış olan Hatay’ın yaralarını sarmak adına neredeyse hafta sekiz, cuma dokuz Hatay’a gelmiştir" dedi. "Toplantılarda teşekkür ediyoruz orda basın yok ama burada da teşekkürü bir vazife biliyoruz" Milletvekili Çirkin, Bakan Kurum’un Hatay hassasiyetine dikkati çekerek şunları söyledi: "Hatay’la ilgili bölümünde gerçekten hakkını vermek gerekir. Biz kendisi geldiğinde, toplantılarda kendisine teşekkür ediyoruz. Orada basın yok, orada kimse duymuyor. Ama fikri namus gereği burada da teşekkürü bir vazife biliyoruz. Hatay’a gereken hizmeti verdiniz. Bundan dolayı da biz sizden razıyız."
16 Aralık 2025 Salı - 16:12
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Karadeniz’de sivil gemiler hedef alınmamalı, ikazlarımızı ilettik"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.
16 Aralık 2025 Salı - 15:58
Keçiören Belediyesi Pakistan Peşaver şehitlerini düzenlenen törenle andı
Pakistan’ın Peşaver kentinde 2014 yılında düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybedenler, Keçiören’de düzenlenen törenle anıldı. Pakistan’ın Peşaver kentindeki Ordu Halk Okulu’na (Army Public School) Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) tarafından 2014 yılında düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybedenler için Keçiören Belediyesi ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği iş birliğinde, Ovacık Mahallesi’ndeki Peşaver Şehitlik Anıtı’nda bir tören gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Milli Marşı ile İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı. "Pakistan halkının acısını yürekten paylaşıyoruz" Katılımcılara hitaben konuşan Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Atila Zorlu, Türkiye ile Pakistan arasındaki güçlü kardeşlik bağına vurgu yaparak, "16 Aralık 2014’te Peşaver’de gerçekleştirilen terör saldırısı yalnızca Pakistan’a değil, tüm insanlık onuruna yönelik bir cinayettir. Şehitlerimize rahmet diliyor, Pakistan halkının acısını yürekten paylaşıyoruz. Bugün burada olmamızın nedeni, sadece Pakistan’daki terör saldırısını kınamak değil, aynı zamanda Türkiye-Pakistan kardeşliğini, tarihi ve kültürel bağlarımızı yeniden hatırlamaktır. Türkiye ile Pakistan arasındaki dostluk, sıradan bir diplomatik ilişki olmanın çok ötesindedir; bu ilişki, derin tarihi, kültürel ve manevi temellere dayanan köklü bir bağdır. Bu bağın temelleri, Kurtuluş Savaşı yıllarında atılmıştır. O dönemde Pakistan topraklarında yaşayan Müslüman kardeşlerimiz, Türkiye için büyük bir manevi dayanışma göstermiştir. Bu desteği ve dayanışmayı unutmak mümkün değildir. Türkiye-Pakistan kardeşliği, sadece bir diplomatik ilişki değil, aynı zamanda derin bir güven ve karşılıklı anlayışa dayanan bir dostluktur. Bu güçlü bağ, gelecekte de daha da güçlenecek ve devam edecektir" ifadelerini kullandı. "Türkiye-Pakistan kardeşliği karşılıklı destek ve fedakarlıkla güçleniyor" Etkinliğe ev sahipliği yapan Keçiören Belediyesi’ne teşekkürlerini sunan Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Mazlahatgüzarı Shaiq Ahmed Bhutto ise, "Bugün, 2014’te Peşaver’de yaşanan ve 144 masum çocuğun şehit edildiği vahşi terör saldırısının 11. yılında, bu acıyı unutmamak ve paylaşmak için bir araya geldik. Bu saldırı sadece Pakistan’a değil, tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Keçiören’de bulunan Peşaver Şehitlik Anıtı, bu vahşeti unutturmamakla kalmayıp Türkiye-Pakistan kardeşliğinin güçlü bir simgesi olmayı da sürdürüyor. Her yıl 16 Aralık’ta burada bir araya gelerek, insanlık adına hafızamızı tazeliyoruz. Türkiye-Pakistan kardeşliği, her zaman karşılıklı destek ve fedakarlıkla güçleniyor. Bizler, insanlık ve barış için omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. Konuşmalarının ardından Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Atila Zorlu Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yousaf Junaid’e hediye takdim etti. Program, Peşaver Şehitleri Anıtı’na karanfil ve çelenk sunulmasıyla sona erdi. Düzenlenen programa Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Dr. Yousaf Junaid, Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Mazlahatgüzarı Shaiq Ahmed Bhutto, Keçiören Belediye Başkan Yardımcıları Dr. Atila Zorlu, Av. Serkan Bedirhanoğlu ve Emir Can Tunç ve davetliler katıldı.
16 Aralık 2025 Salı - 15:17
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "2028 için hedefimiz savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmek"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda gerçekleşen 16. Büyükelçiler Konferansında konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın başarılı geçmesini dileyerek katılımcıları selamladı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin devlet geleneğinde istişarenin ayrı bir yeri ve önemi olduğunu vurgulayarak, "Devlet aklı kavramı, istişare kültürünün zengin bir tecrübeden süzülerek uygulamaya geçirilmiş halidir. Bu yıl 16’ncısını düzenlediğimiz Büyükelçiler Konferansı’nın her konuda fikir teatisine, istişareye, müzakereye zemin oluşturduğunu görüyor, bundan da memnuniyet duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum" dedi.Konferansın düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Her yıl olduğu gibi bu sene de konferansa titizlikle hazırlık yapan, inşallah icrasını da başarıyla gerçekleştireceğine yürekten inandığım Dışişleri Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, konferansın tertiplenmesinde emeği geçen her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında, devletimizi ve milletimizi yurt dışında iftiharla temsil ederken terör örgütlerinin kalleş saldırılarında şehit düşen Hariciye Teşkilatımızın tüm mensuplarını rahmetle yâd ediyorum" diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konferansın bu yıl "Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika" temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, bölgesel ve küresel konjonktür dikkate alındığında bu üç kavramın son derece isabetli olduğunu ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, modern diplomasinin temellerinin atıldığı Vestfalya Anlaşması’ndan bu yana uluslararası ilişkilerde büyük dönüşümler yaşandığını belirterek, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte geleneksel diplomasinin daha karmaşık, dijital ve kontrolü zor bir yapıya evrildiğini söyledi. Erdoğan," Bu süre zarfında şüphesiz hem Avrupa’da, hem bölgemizde, hem de dünyada tüm insanlığı etkileyen çok mühim hadiseler yaşandı. Son yıllarda teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle ana aktörü devlet olan uluslararası ilişkiler, çok daha geniş bir alanı kapsar hale geldi. Çok uluslu şirketler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, uluslararası medya ve yatırımcılar gibi yeni oyuncular, geleneksel diplomasiyi dijital, dinamik ve kontrolü gittikçe zorlaşan bir zemine taşıdı" dediUluslararası sistemin son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa, ardından çok kutupluluğa doğru ilerlediğini belirterek, güç mücadelesinin daha da sertleştiğini ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hakları ve küresel adalet kavramlarının söylem düzeyinde daha fazla gündeme gelse de, bu gelişmelerin insani krizleri, eşitsizliği ve çatışmaları çözmek yerine derinleştirdiğini vurguladı. Erdoğan," Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Bunlar elbette dikkate değer gelişmelerdir. Hepsi ayrı ayrı önemlidir. Fakat burada şu tespitin de mutlaka yapılması gerekiyor: Tüm bu gelişmeler; insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir" açıklamasını yaptı.İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güvenlik ve yönetişim mimarisinin benzer trajedileri önlemeyi hedeflediğini ancak bu konuda tam başarı sağlanamadığını dile getiren Erdoğan, Ruanda, Bosna, Irak, Arakan, Somali ve Orta Afrika’daki örneklere işaret etti. Erdoğan," Bakınız geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştı. Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur. Ruanda’da yaklaşık 100 gün içinde 800 bin insan soykırıma uğradı. Bosna’da, Avrupa’nın göbeğinde utanç verici katliamlar yaşandı. Irak’ta, Arakan’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve daha pek çok yerde milyonlarca masum insan, çatışma ve iç savaş sebebiyle hayatını kaybetti. Haksız da olsa güçlüyü koruyan, haklı da olsa mazlumu ezen mevcut düzen, on yıllar boyunca istikrarsızlık üretti, kriz üretti, adaletsizlik üretti" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 600 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu acı hakikate hepimiz bizzat şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık" değerlendirmesini yaptı.Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinlinin öldürüldüğünü 170 binin üzerinde de yaralı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Şu anda pek çok anne, pek çok eş; çocuk, annelerini, babalarını, eşlerini arıyor ya da onların akıbetlerine ilişkin haber almayı bekliyor. Sadece annesini, babasını, kardeşini değil; evini, okulunu kaybetmiş on binlerce çocuk, soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Şuraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Gazze’nin yüz ölçümü biliyorsunuz 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz" dedi.Mevcut uluslararası kurumların büyük bölümünün işlevsiz hale geldiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını savunabilmesi hem de dost ve kardeşlerine yardım edebilmesi için ekonomik, askerî ve diplomatik bakımdan güçlü olmak zorunda olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: Uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askerî, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı" hedefi doğrultusunda çok boyutlu bir dış politika izlediklerini belirterek, Hariciye Teşkilatı’na bu süreçte büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti Erdoğan, Tecrübeyle sabit bu acı hakikat karşısında, biz de stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı planlıyor, yere sağlam basıyor, hiçbir işi şansa bırakmıyoruz. İçinde bulunduğumuz asrı, Türkiye Yüzyılı yapmak için incelikle örülmüş, çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçiriyoruz. Bu mücadelede ülkemizin dış ilişkilerinin icrasında merkezî bir konuma sahip olan Hariciye Teşkilatımıza tabiatıyla büyük sorumluluk düşüyor. Ekonomisiyle, ihracatıyla, turizmiyle, savunma sanayisiyle ve elbette uluslararası itibarıyla Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin küresel siyasetteki önemi ve ağırlığı arttıkça, sizin mesainiz de yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı.Türkiye’nin 264 dış temsilciliğiyle dünyada geniş bir diplomatik ağa sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, dış politikada ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopmanın söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, "Genişleyen diplomatik temsilcilik ağımızla, 264 dış temsilciliğimizle bugün şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında gururla dalgalandırıyoruz. Şunu bir defa altını çizerek ifade etmek durumundayım: Ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopma; dış siyasetimizde bunların hiçbirisi söz konusu değildir ve olamaz. Çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan ilhamı alan bir bakış açısıyla, dünyanın her köşesiyle ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi işbirlikleri tesis etmenin, karşılıklı saygıya dayalı samimi ilişkiler geliştirmenin çabasındayız. Özellikle son yıllarda kriz ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda, herkesin kazançlı çıkacağı bir barış ve istikrar kuşağı oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz" şeklinde konuştu.- Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdırABD Başkanı Donald Trump’la New York’ta yaptıkları toplantı sonrası başlayan sürecin, 10 Ekim’de ateşkes mutabakatıyla neticelendiğini hatırlatan Erdoğan," İsrail’in artan ihlallerine rağmen Hamas’ın serinkanlı tutumu sayesinde ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Çeşitli kısıtlamalara karşın, insani yardım sevkiyatı peyderpey ilerliyor. 103 bin tonu aşan insani yardımla burada da farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu aşamada önceliğimiz; ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaştırılmasıdır. Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz" değerlendirmesini yaptı.Suriye’de de benzer bir çaba içinde olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısı aralandı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa sürede ciddi mesafe alındı. Sadece ülkemizden Suriye’ye dönen mültecilerin sayısı 580 bini buldu. Suriyeli muhacirlerin gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşleri Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe şüphesiz hızlanacaktır. Ancak bunun biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik mütecaviz eylemleri, hâlihazırda bu ülkenin kalıcı güvenlik ve istikrarının önündeki en büyük engeldir" dedi.Suriye’de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığının, bir başka sorun alanı olduğunu belirten Erdoğan," DEAŞ belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak, Suriye hükümetine gereken her türlü desteği veriyoruz. Ayak direnmesi halinde krize dönüşme riski barındıran 10 Mart mutabakatının uygulanması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden, millî birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır. Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin, yarınlarına güvenle bakabilmesi ancak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Her zaman söylüyorum; biz 1000 yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız, birlikte yaşayacağız" açıklamasını yaptı.Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin vebalini kimsenin taşıyamayacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Dimyat’taki pirincin peşine düşmenin, evdeki bulgurdan da edebileceğini hiç kimse unutmamalı. Sağduyunun, hırsa ve ihtirasa galip geleceğine inanıyor, Türkiye olarak bunun için çalışmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum" dedi.Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, özel ilişkilerin bulunduğu her iki ülkenin bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirildiğini hatırlatan Erdoğan, "İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. İstanbul sürecinin yanı sıra, Ukrayna Savaşı çerçevesinde bugüne kadar Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir tutuklu değişimleri gibi pek çok insiyatife öncülük ederek insani sahada somut sonuçlara ulaştık.- Gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız"Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mâni olunduğunu kaydeden Erdoğan, son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırıların, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmekte olduğunu söyledi. Erdoğan, Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmayacağının altını çizerek" Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz. Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan’la diyalog halinde biz de Ermenistan’la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" ifadelerini kullandı.Büyükelçilere hitap eden Erdoğan, "Sizler de görev yaptığınız yerlerde görüyorsunuz. Türkiye’nin profili, sadece mücavir bölgelerde değil; uzak coğrafyalarda da yükselmekte, ülkemizin önünde yeni işbirliği kapıları açılmaktadır. Türkiye’ye yönelik ilginin arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Hiç ummadığınız yerlerde, dünyanın en ücra köşelerinde Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, tanıyan, takip eden sayısız insanla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunu öğrenciler, bugün bakan, üst düzey bürokrat, iş adamı, siyasetçi, diplomat olarak ülkelerine başarıyla hizmet ediyor. Sizin de gayretlerinizle inşallah bu tarihi fırsatları en güzel şekilde, en etkin şekilde değerlendireceğiz. Burada şunu da özellikle vurgulamak mecburiyetindeyim: Büyük devlet olmak, nerede yaşarsa yaşasın vatandaşına sahip çıkmak demektir. Dünyanın yüzde 90’dan fazla ülkesinde hayat kurmuş, bu şekilde kök salmış 7 milyonluk Türk diasporası, millet olarak bizim canımızdan bir parçadır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, İslam ve yabancı düşmanlığı başta olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Vatandaşlarımıza yurt dışında gerekli hizmetlerin sağlanması ve haklarının savunulmasında büyükelçilerimizin canla başla çalıştığının farkındayım. Sizlerden aynı hassasiyetle çalışmaya devam etmenizi bekliyorum" dedi.Ekonomi ve ticareti dış politikadan ayrı tutmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan," Türkiye, yılda sadece 36 milyar dolar ihracattan yıllık 270 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline geldiyse, sizin bunda büyük emeğiniz var. Yine sizin de çabalarınızla 61,1 milyar dolar turizm gelirine, 60 milyon 500 bin turist rakamına ulaştık. Dış ticarette, özellikle savunma sanayiinde hedef büyüterek yola devam ediyoruz. Hâlihazırda dünyanın en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. Yılın ilk 10 ayında 6,7 milyar dolarla önemli bir ivme yakaladık. 2028 için hedefimiz, savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmektir. El ele verecek, uyum içinde çalışacak ve bu hedefe inşallah ulaşacağız" diye konuştu.Bir diğer hususun, terör örgütleri ve organize suç çeteleriyle mücadele olduğunu kaydeden Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ’nün yurt dışındaki uzantılarıyla mücadelenin aynı kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan," Türkiye düşmanlarının maşasına dönüşen bu ihanet şebekesinin, ülkemiz ve demokrasimiz açısından tekrar bir tehdit oluşturmasına izin veremeyiz. Türkiye Maarif Vakfı’nın desteklenmesi, bu noktada elimizi güçlendirecektir. Çevre sorunları, kirlilik ve iklim krizi, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. 2053 vizyonumuz çerçevesinde burada da sorumluluk alıyor, iklim kriziyle küresel mücadeleye gerekli desteği sunuyoruz. Eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yürütülen ‘Sıfır Atık’ projemiz, bugün dünyada örnek teşkil eden bir girişim haline geldi. Önümüzdeki dönemde sıfır atığa ilişkin farkındalığı artırmamız, dünya genelinde en iyi sıfır atık uygulamalarını tespit ederek bunları ulusal ve küresel düzeyde hayata geçirmemiz önem taşıyor. Biliyorsunuz, gelecek sene COP31 Zirvesi’ne Antalya’da ev sahipliği yapacağız. NATO liderler zirvesiyle 13. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi de Türkiye’de gerçekleştirilecek. İnşallah bu zirveleri, sizlerin de katkısı, desteği, gayretiyle Türkiye’ye ve Türk milletine yakışır şekilde icra edeceğiz" ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan,"23 yıldır milletinin takdiriyle ülkesine hizmet eden bir siyasetçi ve devlet adamı olarak, şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Yurdumuza uzak coğrafyalarda, aileniz ve vatanınızdan uzak bir şekilde, zor şartlarda özveriyle görev yapmakta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Sizlerin bu samimi çabalarının devletimiz, hükûmetimiz ve milletimiz nezdinde takdirle karşılandığını bilmenizi isterim. Ülkemize ve milletimize yaptığınız değerli hizmetler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde de çalışmalarınızı aynı hassasiyet, aynı fedakarlık ve adanmışlık duygusuyla sürdürmenizi sizlerden istirham ediyorum. Ailelerinize de sizlere bu görevi yürütürken verdikleri destekten ötürü en kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi.Hariciye Teşkilatının mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirebilmesi için eylül ayında yeni yerleşkesinin temellerini attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan" Dışişleri Bakanlığımızın yeni binasının, devletimizin köklü diplomasi geleneğini, gelecek vizyonunu ve milletimizin güçlü iradesini yansıtacak bir eser olacağına yürekten inanıyorum. Elbette bunları sizlerden beklerken biz de boş durmuyor, Türkiye’yi en güzel yerlere taşımak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan," 2025 senesi içinde 24 yurt dışı seyahatlerinin olduğunu, Devlet ve hükümet başkanı düzeyinde 91 lideri Türkiye’de ağırladıklarını bildirdi.Erdoğan, Görüşme ve kabul olarak 270 temas gerçekleştirdiklerini Yine devlet ve hükümet başkanlarıyla 176 telefon görüşmesi yaptıklarını belirterek," Yani, "Aşkla koşan yorulmaz" şiarıyla milletimize karşı vazifemizi yerine getirmek için çok yoğun bir mesai içinde olduk. Rabbim ömür ve sağlık verdikçe tempomuzu asla düşürmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılmadan, yılmadan yorulmadan, duraksamadan inşallah Türkiye Yüzyılı hedefimize doğru koşar adım ilerleyeceğiz. Bunun için sadece daha fazla çalışmaya, kendimize ve devletimize daha fazla güvenmeye, hedeflerimizi daha sıkı kovalamaya ihtiyacımız var. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, "Allah utandırmasın" diyorum.16’ncı Büyükelçiler Konferansı’nın bir kez daha bakanlığımızla birlikte ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
16 Aralık 2025 Salı - 15:12
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık. Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz öldürüldü. Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda gerçekleşen 16. Büyükelçiler Konferansında konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın başarılı geçmesini dileyerek katılımcıları selamladı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin devlet geleneğinde istişarenin ayrı bir yeri ve önemi olduğunu vurgulayarak, "Devlet aklı kavramı, istişare kültürünün zengin bir tecrübeden süzülerek uygulamaya geçirilmiş halidir. Bu yıl 16’ncısını düzenlediğimiz Büyükelçiler Konferansı’nın her konuda fikir teatisine, istişareye, müzakereye zemin oluşturduğunu görüyor, bundan da memnuniyet duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum" dedi.Konferansın düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Her yıl olduğu gibi bu sene de konferansa titizlikle hazırlık yapan, inşallah icrasını da başarıyla gerçekleştireceğine yürekten inandığım Dışişleri Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, konferansın tertiplenmesinde emeği geçen her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında, devletimizi ve milletimizi yurt dışında iftiharla temsil ederken terör örgütlerinin kalleş saldırılarında şehit düşen Hariciye Teşkilatımızın tüm mensuplarını rahmetle yâd ediyorum" diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konferansın bu yıl "Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika" temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, bölgesel ve küresel konjonktür dikkate alındığında bu üç kavramın son derece isabetli olduğunu ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, modern diplomasinin temellerinin atıldığı Vestfalya Anlaşması’ndan bu yana uluslararası ilişkilerde büyük dönüşümler yaşandığını belirterek, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte geleneksel diplomasinin daha karmaşık, dijital ve kontrolü zor bir yapıya evrildiğini söyledi. Erdoğan," Bu süre zarfında şüphesiz hem Avrupa’da, hem bölgemizde, hem de dünyada tüm insanlığı etkileyen çok mühim hadiseler yaşandı. Son yıllarda teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle ana aktörü devlet olan uluslararası ilişkiler, çok daha geniş bir alanı kapsar hale geldi. Çok uluslu şirketler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, uluslararası medya ve yatırımcılar gibi yeni oyuncular, geleneksel diplomasiyi dijital, dinamik ve kontrolü gittikçe zorlaşan bir zemine taşıdı" dediUluslararası sistemin son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa, ardından çok kutupluluğa doğru ilerlediğini belirterek, güç mücadelesinin daha da sertleştiğini ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hakları ve küresel adalet kavramlarının söylem düzeyinde daha fazla gündeme gelse de, bu gelişmelerin insani krizleri, eşitsizliği ve çatışmaları çözmek yerine derinleştirdiğini vurguladı. Erdoğan," Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Bunlar elbette dikkate değer gelişmelerdir. Hepsi ayrı ayrı önemlidir. Fakat burada şu tespitin de mutlaka yapılması gerekiyor: Tüm bu gelişmeler; insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir" açıklamasını yaptı.İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güvenlik ve yönetişim mimarisinin benzer trajedileri önlemeyi hedeflediğini ancak bu konuda tam başarı sağlanamadığını dile getiren Erdoğan, Ruanda, Bosna, Irak, Arakan, Somali ve Orta Afrika’daki örneklere işaret etti. Erdoğan," Bakınız geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştı. Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur. Ruanda’da yaklaşık 100 gün içinde 800 bin insan soykırıma uğradı. Bosna’da, Avrupa’nın göbeğinde utanç verici katliamlar yaşandı. Irak’ta, Arakan’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve daha pek çok yerde milyonlarca masum insan, çatışma ve iç savaş sebebiyle hayatını kaybetti. Haksız da olsa güçlüyü koruyan, haklı da olsa mazlumu ezen mevcut düzen, on yıllar boyunca istikrarsızlık üretti, kriz üretti, adaletsizlik üretti" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 600 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu acı hakikate hepimiz bizzat şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık" değerlendirmesini yaptı.Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinlinin öldürüldüğünü 170 binin üzerinde de yaralı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Şu anda pek çok anne, pek çok eş; çocuk, annelerini, babalarını, eşlerini arıyor ya da onların akıbetlerine ilişkin haber almayı bekliyor. Sadece annesini, babasını, kardeşini değil; evini, okulunu kaybetmiş on binlerce çocuk, soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Şuraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Gazze’nin yüz ölçümü biliyorsunuz 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz" dedi.Mevcut uluslararası kurumların büyük bölümünün işlevsiz hale geldiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını savunabilmesi hem de dost ve kardeşlerine yardım edebilmesi için ekonomik, askerî ve diplomatik bakımdan güçlü olmak zorunda olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: Uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askerî, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı" hedefi doğrultusunda çok boyutlu bir dış politika izlediklerini belirterek, Hariciye Teşkilatı’na bu süreçte büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti Erdoğan, Tecrübeyle sabit bu acı hakikat karşısında, biz de stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı planlıyor, yere sağlam basıyor, hiçbir işi şansa bırakmıyoruz. İçinde bulunduğumuz asrı, Türkiye Yüzyılı yapmak için incelikle örülmüş, çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçiriyoruz. Bu mücadelede ülkemizin dış ilişkilerinin icrasında merkezî bir konuma sahip olan Hariciye Teşkilatımıza tabiatıyla büyük sorumluluk düşüyor. Ekonomisiyle, ihracatıyla, turizmiyle, savunma sanayisiyle ve elbette uluslararası itibarıyla Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin küresel siyasetteki önemi ve ağırlığı arttıkça, sizin mesainiz de yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı.Türkiye’nin 264 dış temsilciliğiyle dünyada geniş bir diplomatik ağa sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, dış politikada ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopmanın söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, "Genişleyen diplomatik temsilcilik ağımızla, 264 dış temsilciliğimizle bugün şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında gururla dalgalandırıyoruz. Şunu bir defa altını çizerek ifade etmek durumundayım: Ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopma; dış siyasetimizde bunların hiçbirisi söz konusu değildir ve olamaz. Çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan ilhamı alan bir bakış açısıyla, dünyanın her köşesiyle ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi işbirlikleri tesis etmenin, karşılıklı saygıya dayalı samimi ilişkiler geliştirmenin çabasındayız. Özellikle son yıllarda kriz ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda, herkesin kazançlı çıkacağı bir barış ve istikrar kuşağı oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz" şeklinde konuştu.- Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdırABD Başkanı Donald Trump’la New York’ta yaptıkları toplantı sonrası başlayan sürecin, 10 Ekim’de ateşkes mutabakatıyla neticelendiğini hatırlatan Erdoğan," İsrail’in artan ihlallerine rağmen Hamas’ın serinkanlı tutumu sayesinde ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Çeşitli kısıtlamalara karşın, insani yardım sevkiyatı peyderpey ilerliyor. 103 bin tonu aşan insani yardımla burada da farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu aşamada önceliğimiz; ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaştırılmasıdır. Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz" değerlendirmesini yaptı.Suriye’de de benzer bir çaba içinde olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısı aralandı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa sürede ciddi mesafe alındı. Sadece ülkemizden Suriye’ye dönen mültecilerin sayısı 580 bini buldu. Suriyeli muhacirlerin gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşleri Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe şüphesiz hızlanacaktır. Ancak bunun biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik mütecaviz eylemleri, hâlihazırda bu ülkenin kalıcı güvenlik ve istikrarının önündeki en büyük engeldir" dedi.Suriye’de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığının, bir başka sorun alanı olduğunu belirten Erdoğan," DEAŞ belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak, Suriye hükümetine gereken her türlü desteği veriyoruz. Ayak direnmesi halinde krize dönüşme riski barındıran 10 Mart mutabakatının uygulanması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden, millî birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır. Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin, yarınlarına güvenle bakabilmesi ancak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Her zaman söylüyorum; biz 1000 yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız, birlikte yaşayacağız" açıklamasını yaptı.Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin vebalini kimsenin taşıyamayacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Dimyat’taki pirincin peşine düşmenin, evdeki bulgurdan da edebileceğini hiç kimse unutmamalı. Sağduyunun, hırsa ve ihtirasa galip geleceğine inanıyor, Türkiye olarak bunun için çalışmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum" dedi.Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, özel ilişkilerin bulunduğu her iki ülkenin bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirildiğini hatırlatan Erdoğan, "İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. İstanbul sürecinin yanı sıra, Ukrayna Savaşı çerçevesinde bugüne kadar Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir tutuklu değişimleri gibi pek çok insiyatife öncülük ederek insani sahada somut sonuçlara ulaştık.- Gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız"Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mâni olunduğunu kaydeden Erdoğan, son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırıların, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmekte olduğunu söyledi. Erdoğan, Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmayacağının altını çizerek" Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz. Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan’la diyalog halinde biz de Ermenistan’la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" ifadelerini kullandı.Büyükelçilere hitap eden Erdoğan, "Sizler de görev yaptığınız yerlerde görüyorsunuz. Türkiye’nin profili, sadece mücavir bölgelerde değil; uzak coğrafyalarda da yükselmekte, ülkemizin önünde yeni işbirliği kapıları açılmaktadır. Türkiye’ye yönelik ilginin arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Hiç ummadığınız yerlerde, dünyanın en ücra köşelerinde Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, tanıyan, takip eden sayısız insanla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunu öğrenciler, bugün bakan, üst düzey bürokrat, iş adamı, siyasetçi, diplomat olarak ülkelerine başarıyla hizmet ediyor. Sizin de gayretlerinizle inşallah bu tarihi fırsatları en güzel şekilde, en etkin şekilde değerlendireceğiz. Burada şunu da özellikle vurgulamak mecburiyetindeyim: Büyük devlet olmak, nerede yaşarsa yaşasın vatandaşına sahip çıkmak demektir. Dünyanın yüzde 90’dan fazla ülkesinde hayat kurmuş, bu şekilde kök salmış 7 milyonluk Türk diasporası, millet olarak bizim canımızdan bir parçadır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, İslam ve yabancı düşmanlığı başta olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Vatandaşlarımıza yurt dışında gerekli hizmetlerin sağlanması ve haklarının savunulmasında büyükelçilerimizin canla başla çalıştığının farkındayım. Sizlerden aynı hassasiyetle çalışmaya devam etmenizi bekliyorum" dedi.Ekonomi ve ticareti dış politikadan ayrı tutmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan," Türkiye, yılda sadece 36 milyar dolar ihracattan yıllık 270 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline geldiyse, sizin bunda büyük emeğiniz var. Yine sizin de çabalarınızla 61,1 milyar dolar turizm gelirine, 60 milyon 500 bin turist rakamına ulaştık. Dış ticarette, özellikle savunma sanayiinde hedef büyüterek yola devam ediyoruz. Hâlihazırda dünyanın en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. Yılın ilk 10 ayında 6,7 milyar dolarla önemli bir ivme yakaladık. 2028 için hedefimiz, savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmektir. El ele verecek, uyum içinde çalışacak ve bu hedefe inşallah ulaşacağız" diye konuştu.Bir diğer hususun, terör örgütleri ve organize suç çeteleriyle mücadele olduğunu kaydeden Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ’nün yurt dışındaki uzantılarıyla mücadelenin aynı kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan," Türkiye düşmanlarının maşasına dönüşen bu ihanet şebekesinin, ülkemiz ve demokrasimiz açısından tekrar bir tehdit oluşturmasına izin veremeyiz. Türkiye Maarif Vakfı’nın desteklenmesi, bu noktada elimizi güçlendirecektir. Çevre sorunları, kirlilik ve iklim krizi, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. 2053 vizyonumuz çerçevesinde burada da sorumluluk alıyor, iklim kriziyle küresel mücadeleye gerekli desteği sunuyoruz. Eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yürütülen ‘Sıfır Atık’ projemiz, bugün dünyada örnek teşkil eden bir girişim haline geldi. Önümüzdeki dönemde sıfır atığa ilişkin farkındalığı artırmamız, dünya genelinde en iyi sıfır atık uygulamalarını tespit ederek bunları ulusal ve küresel düzeyde hayata geçirmemiz önem taşıyor. Biliyorsunuz, gelecek sene COP31 Zirvesi’ne Antalya’da ev sahipliği yapacağız. NATO liderler zirvesiyle 13. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi de Türkiye’de gerçekleştirilecek. İnşallah bu zirveleri, sizlerin de katkısı, desteği, gayretiyle Türkiye’ye ve Türk milletine yakışır şekilde icra edeceğiz" ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan,"23 yıldır milletinin takdiriyle ülkesine hizmet eden bir siyasetçi ve devlet adamı olarak, şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Yurdumuza uzak coğrafyalarda, aileniz ve vatanınızdan uzak bir şekilde, zor şartlarda özveriyle görev yapmakta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Sizlerin bu samimi çabalarının devletimiz, hükûmetimiz ve milletimiz nezdinde takdirle karşılandığını bilmenizi isterim. Ülkemize ve milletimize yaptığınız değerli hizmetler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde de çalışmalarınızı aynı hassasiyet, aynı fedakarlık ve adanmışlık duygusuyla sürdürmenizi sizlerden istirham ediyorum. Ailelerinize de sizlere bu görevi yürütürken verdikleri destekten ötürü en kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi.Hariciye Teşkilatının mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirebilmesi için eylül ayında yeni yerleşkesinin temellerini attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan" Dışişleri Bakanlığımızın yeni binasının, devletimizin köklü diplomasi geleneğini, gelecek vizyonunu ve milletimizin güçlü iradesini yansıtacak bir eser olacağına yürekten inanıyorum. Elbette bunları sizlerden beklerken biz de boş durmuyor, Türkiye’yi en güzel yerlere taşımak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan," 2025 senesi içinde 24 yurt dışı seyahatlerinin olduğunu, Devlet ve hükümet başkanı düzeyinde 91 lideri Türkiye’de ağırladıklarını bildirdi.Erdoğan, Görüşme ve kabul olarak 270 temas gerçekleştirdiklerini Yine devlet ve hükümet başkanlarıyla 176 telefon görüşmesi yaptıklarını belirterek," Yani, "Aşkla koşan yorulmaz" şiarıyla milletimize karşı vazifemizi yerine getirmek için çok yoğun bir mesai içinde olduk. Rabbim ömür ve sağlık verdikçe tempomuzu asla düşürmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılmadan, yılmadan yorulmadan, duraksamadan inşallah Türkiye Yüzyılı hedefimize doğru koşar adım ilerleyeceğiz. Bunun için sadece daha fazla çalışmaya, kendimize ve devletimize daha fazla güvenmeye, hedeflerimizi daha sıkı kovalamaya ihtiyacımız var. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, "Allah utandırmasın" diyorum.16’ncı Büyükelçiler Konferansı’nın bir kez daha bakanlığımızla birlikte ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
16 Aralık 2025 Salı - 15:04
En iyi haber fotoğrafları ödüllendirildi
Türkiye Foto Muhabirleri Derneğinin (TFMD) düzenlediği "Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması’nda 25 ödül düzenlenen törenle sahiplerini buldu. İHA Foto Muhabiri İsmail Coşkun 3 ödüle, İHA Muhabiri Ahmet Faruk Sarıkoç ve İHA Muhabiri Hakan Okay ise 1 dalda ödüle layık görüldü.
16 Aralık 2025 Salı - 14:40
Cumhurbaşkanı Erdoğan:"10 Mart mutabakatının uygulanması için gerekli telkinleri veriyoruz. Suriye’nin istikrarsızlaşmasından kimin faydalanacağı belli"
Cumhurbaşkanı Erdoğan:"10 Mart mutabakatının uygulanması için gerekli telkinleri veriyoruz. Suriye’nin istikrarsızlaşmasından kimin faydalanacağı belli"
16 Aralık 2025 Salı - 14:35
Pursaklar’da Yerli Malı Haftası kapsamında öğrencilere Togg tanıtıldı
Pursaklar Belediyesi, Yerli Malı Haftası etkinlikleri kapsamında Nezaket Okulu’nun öğrencilerine, Türkiye’nin yerli ve milli otomobili Togg tanıtıldı Pursaklar Belediyesi, Yerli Malı Haftası etkinlikleri kapsamında minik öğrencilere, Türkiye’nin yerli ve milli otomobili Togg’u yakından inceleyerek yerli üretimin önemini vurguladı. "Yerli ve milli aracımız Togg’u yakından inceleyen evlatlarımız, yarının mühendisleri, tasarımcıları ve üreticileri olacak" Yerli Malı Haftası’nda Togg ile buluşan öğrencilerin yerli ve milli üretimi yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirten Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, "Yerli Malı Haftası, çocuklarımıza kendi değerlerimizi tanıtmak ve yerli üretimin gücünü anlatmak açısından çok anlamlı bir haftadır. Yerli ve milli aracımız Togg’u yakından inceleyen evlatlarımız, yarının mühendisleri, tasarımcıları ve üreticileri olacak. Kendi markalarımıza sahip çıkmayı küçük yaşlarda öğrenen bir nesil, ülkemizin geleceğini daha güçlü kılacaktır. Bizler de yerli üretimi desteklemeye, bu bilinci her yaştan vatandaşımıza aşılamaya devam edeceğiz" dedi. Aracı inceleyen öğrenciler, Togg’un özellikleri ve yerli üretimin önemi hakkında bilgiler aldı.
16 Aralık 2025 Salı - 14:03
Merkez Kariyer Uzmanları ve Denetim Elemanları Platformu vaatlerin yerine getirilmesini istiyor
Merkez Kariyer Uzmanları ve Denetim Elemanları Platformu, merkez teşkilatında görev yapan merkez uzmanları ile denetim elemanlarının özlük haklarına ilişkin verilen vaatlerin yerine getirilmesini istiyor.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder