POLİTİKA - 29 Ekim 2024 Salı 21:41

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Buradan köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum: Gelin, Türkiye Yüzyılını birl

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Buradan köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum: Gelin, Türkiye Yüzyılını birl

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Özel Programı’nda konuştu. Katılımcıları selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıldönümünü kutladı. Erdoğan, "Milli Mücadele’nin başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklalimizin ve istikbalimizin inşasında emeği, katkısı olan kahramanlarımızın her birini saygıyla yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakları vatanımız olarak tescillemek için canlarını feda etmekten çekinmeyen tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum. Bugün de, ister üniformalı, ister TUSAŞ’ta olduğu gibi üniformasız olsun, milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları pahasına mücadele eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Biz milletçe birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça, ne terör örgütleri, ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır. Nevzuhur devletlerin, köksüz toplumların, kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen “küresel tröstlerin” anlamadıkları bir hakikat var: Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyetinin, bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki, bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir” dedi.


Cumhuriyetin 101 yıl önce, yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ordumuz başta olmak üzere, devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce, hatta binlerce yıl ötesine uzanması, bu hakikatin en açık ifadesidir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri olmuştur. Ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet, tarihin her döneminde, maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir. Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz. Allah’ın izniyle, yokluklar içinde yürüttüğümüz Millî Mücadeleyi nasıl zaferle taçlandırdıysak, bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız” diye konuştu.


"Asya Hun Devleti’nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir"


Her milletin "devlet" mefhumuna bakışının farklı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ancak, Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet yoktur. Ezelden beri her şeyin fani olduğuna inanan milletimiz, sadece devletini “ebed müddet’ tahayyül etmiştir. Bu düşünce Orhun kitabelerinde ’Ey Türk milleti, üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir’ diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da ’ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl’ seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun Devleti’nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir. Anadolu’ya geldiğimizde de, burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak, kendimizden ayrı görmedik, cihan devletimizin ayrılmaz bir parçası olarak bağrımıza bastık. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebi milletimiz değildir. Emperyalistlerin vaatlerine, yalanlarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşularımız, kendi hırslarının ve hatalarının bedelini ödemiştir” diye konuştu.


“Cumhuriyetimizi kurduktan sonra, devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık, geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaşma anlayışını geride bırakıp, hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılına çevirmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi.


Dünyada ve bölgede tarihi gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmenin çok daha önemli ve hayati hale geldiğini vurguladı. Bunun için de, siyasi, sosyal, ekonomik sorunların hızla çözüme kavuşturulması gerekliliğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların, bu geniş arka plan ışığında önyargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım, kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hazreti Mevlana’nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik. Aksi haldi nevzuhur devletlerden ve toplumlardan bir farkımız kalmaz. Hiç uzağa gitmeye gerek yok; Milli Mücadele tek başına, bu halkın en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin en güzel timsalidir” diye konuştu.


"İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Milli Mücadele, dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir"


Milli Mücadele’de asker sayısı, ekonomik güç, silah, teçhizat, ulaşım ve istihbarat imkânları bakımından üstün olan tarafın işgalciler olduğunu ancak Allah’ın nusret ve inayetiyle zafer kazanıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü ’Kuvâ-yı milliye’yi âmil, irâde-i milliye’yi hâkim kılmak’ hedefiyle el ele verdik, kenetlendik, yekvücut olduk. ’Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ emri gereğince, Milli Mücadele’de hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Türk mü Kürt mü, Alevi mi Sünni mi olduğunu sormadı. Ülkenin dört bir yanındaki illerimizin temsilcileri Ankara’da buluşup Büyük Millet Meclisi’nde omuz omuza verdi, birlik oldu. Sakarya’da, Dumlupınar’da, Maraş’ın, Urfa’nın, Antep’in, İzmir’in işgalden kurtuluşunda hep bu ruhla düşmanı mağlup ettik. Bakınız burada Milli Mücadele dönemine ait bir hatırayı sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum: Yunan işgal kuvvetlerinin ilerleyişinden dolayı ordumuzun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi gündeme gelmişti. Birçok kişide endişelere sebep olan bu fikri tartışmak üzere Meclis gizli oturumla toplandı. Fevzi Paşa, ordunun rahatça manevra yapmasını sağlamak için Meclis’in Kayseri’ye taşınmasını teklif ediyordu. Meclis açıldığından beri hiç söz alıp konuşmamış, yemin merasiminden başka kürsüye çıkmamış olan Dersim Mebusu Diyap Ağa elini kaldırdı. Oturum başkanının davetiyle kürsüye gelen Diyap Ağa, Meclisi süzdü ve ’lafım kısadır’ dedi. ’Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga ederek ölmeye mi?’ Meclis alkıştan yıkılırken, tartışma o cümleyle hitama erdi. İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Milli Mücadele, dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir” açıklamasını yaptı.


Cumhuriyeti kurarak çıkılan yeni yolun, zaman içinde mazlum milletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarına giden kapıları açtığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün de bir asır önce Meclis kürsüsünde yaşanan iklimi yeniden hissediyor, aynı şeye inanıyor, aynı şeyi söylüyoruz. Yine bir asır önce olduğu gibi, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin umudunu yaşatacak, azmini bileyecek, inancını kökleştirecek tarihi bir duruş sergiliyoruz. Şunun bilinmesini isterim: Hiçbir zorluk bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Milletçe ve devletçe, dünyada ve bölgemizde oynanan oyunlar karşısında kaçmayacak, geri adım atmayacak, karanlık senaryolara teslim olmayacak, sinsi oyunlara yenilmeyeceğiz. Tam tersine, onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vaz geçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.


"Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim"


Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle Türkiye Yüzyılını mutlaka hayata geçireceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhuriyetimizin 101’inci yıldönümünde bu ahde 85 milyon vatandaşımızın her birinin canı gönülden katıldığına inanıyorum. Buradan köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum: Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim. Gelin, son iki asırdır dünyada yaşanan büyük dönüşümleri kaçırmamıza yol açan farklılıklarımızı, Türkiye Yüzyılın inşasının harcı, tuğlası, demiri haline getirelim. Gelin, Hünkar Hacı Bektaş’tan aldığımız ilhamla bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Gelin, ayrık otlarını değil bin yıllık kardeşliğimizi büyütelim, güçlendirelim. Bu hasbi çağrımıza kulak verecek, gönül açacak, yoldaşlık edecek herkes, tarihin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri muhakkak alacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımızı şanla, şerefle taçlandıracak yeni başarıları hayata geçirene kadar bize durmak, duraksamak yoktur. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Cumhuriyetimizin 101’inci yıldönümü bir kez daha kutlu olsun. Yurt içinde ve dışında bulunan vatandaşlarımızla birlikte, kendilerini bizden ayrı görmeyen, kardeş ve soydaş bütün halkların da Cumhuriyet Bayramını tebrik ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, istiklal ve istikbal mücadelemizin tüm önderlerini, bütün emektarlarını tekrar saygıyla yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakların vatanımız olması için, canlarını vermek dahil hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum" diye konuştu.


2024 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görülen sanatçıların, ilim ve kültür insanlarının da isimleri paylaşan Erdoğan, "Bilim-Kültür alanında: Gönül Tekin-Günay Kut, Edebiyat alanında: Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Müzik alanında: Ahmet Özhan, Sinema alanında: Göksel Arsoy, Tiyatro alanında: Turan Oflazoğlu, Kütüphanecilik alanında: Ramazan Minder, Zanaatlar alanında: Salih Balakbabalar’ın ödüle layık görülen isimler olduğunu duyurdu.


Vefa ödülümü ise Türk sinemasının abidevi isimlerinden merhum Halit Refiğ’e takdim edeceklerini açıklayan Erdoğan,” Kendilerini buradan tebrik ediyor, büyük usta Halit Refiğ’i bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum. Aziz milletimi tekrar sevgiyle, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan salona eşi Emine Erdoğan ile birlikte geldi. MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yan yana oturdu.


Program girişinde tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler Karşılamada yer aldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti yapılan programda Neml suresinden ayetler okundu. Programa şehit ve gazi aileleri ile yabancı misyon şeflerinin de yer aldığı 3 bin 500 davetli katıldı. Program kapsamında davetlilere Cumhuriyetin 101. yılına özel Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 1. Meclis fotoğraflarının yer aldığı özel pul konuklara dağıtıldı.


Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki programa İhlas Medya’dan da çok sayıda katılım oldu. İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahid Ören, İhlas Haber Ajansı Genel Müdürü Hamit Arvas, İhlas Medya Ankara Temsilcisi Fevzi Kahraman, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, Türkiye Gazetesi Yayın Koordinatörü Yücel Koç, TGRT Haber Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Ercan Seki, İhlas Haber Ajansı Ankara Haber Müdürü Bayazit Cebeci, Türkiye Gazetesi Ankara Temsilcisi Akif Bülbül, TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik, TGRT Haber Programcısı, Türkiye Gazetesi Yazarı Cem küçük de 29 Ekim özel programına katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara CHP Lideri Özel: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Teğmenlerine sahip çıkmak bu milletin askerlik kadar kutsal vatan borcudur, millet borcudur” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Geçen hafta 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde çok kıymetli bir heyeti ağırladığını ifade eden Özel, “Türk Diyabet Vakfı Başkanı ve yöneticileri, Tip 1 diyabetli, yani şeker hastalığına çocukluğundan yakalanmış, doğuştan gelen bir şeker hastalığı ile ömürlerini o hastalıkla geçirecek olan minik evlatlarımız vardı. Onlar bize bir sorumluluğumuzu hatırlatıyorlar. Ben bu kürsüye Genel Başkan olarak ilk çıktığım gün, ilk konu olarak bunu söylemiştim. Türkiye’de 30 bin Tip 1 diyabetlimiz var. Onlar doğru miktarda insülin kullanabilmek için günde 7-8 kez parmaklarını iğne ile delip, kanlarını damlatıp, ölçüm yapmak durumunda kalıyorlar. Oysa dünya bu acıyı, bu eziyeti çoktan geride bıraktı. Aslında Türkiye’de de parası olanlar geride bıraktı. Ama maalesef bu yöntemi kullanmak zorunda olan 30 bin Tip 1 diyabet hastası var” diye konuştu TBMM’de geri çekilen ve kamuoyunda "etki ajanlığı" düzenlemesi olarak bilinen madde ile ilgili konuşan Özel, "Bir yasa getirdiler. Adı; Etki Ajanlığı. Bu yasa ile güya MİT, Türkiye’deki üçüncü ülkelerin, birinci ülkelere yaptığı operasyonlarda filan filan’... Ama bir yazmış AK Parti grubu, herkes ajan. Gazeteci ajan, televizyoncu ajan, öğrenci ajan, siyasetçi ajan, her muhalif ajan. Dedim ki, ‘Arkadaşlar kırmızı alarm ilan ediyoruz. Bu yasa geçmeyecek. Geçmemesi için elden gelen ne varsa yapılacak’. Grup mesajı aldı. Burada bu talimata kararlı gözlerle, inançla, alkışla mukabele ettiler. Geçen hafta mücadele verildi, Etki Ajanlığı Yasası geri çekildi. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve yerine kayyum atanmasına ilişkin Özel “Bir şafak operasyonuyla, her sabah 08.00’da belediyenin kapısından giren Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in sabah 05.00’da evinin kapısına koçbaşlarını vurdular. Korkuyla kapıyı açan eşini ittirdiler. Yatak odasına eşinin ricasına rağmen, eşini almadan veya eşine Ahmet Bey’i uyandırma imkanı vermeden gittiler, Ahmet Bey’i yatağında, döşeğinde gözaltına aldılar. Sırf itibarsızlık için, sırf itibarsızlaştırmak için. Aynı anda belediye, devletin kapısını, devlerin kilidini balyozla kırdılar. İçeri girdiler, avukatları almadılar. Yalan yanlış, saçma sapan, sahte mahte deliller topladılar. Çıktılar, Ahmet Özer’i o topladıkları güya delillerle tutukladılar. İtiraz ettik. Hep birlikte kampımızı iptal ettik. CHP’li bütün grubumuzu, yöneticilerimizi, Parti Meclisimizi, MYK’mızı dört gün, beş gün sadece Esenyurt’ta topladık. Hep birlikte bir demokrasi darbesine, demokrasiye karşı girişilmiş siyasi bir darbe girişimine karşı ne yapmamız gerektiğini konuştuk” dedi. Konuşmasının devamında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nu eleştiren Özel, “Biraz önce ifade ettim. Bugün Meclis’te bir konuk var. Bir misafir. Dışarıdan geliyor, aslında artık gelmemesi gerekiyor. Sağlık Bakanı. Nasıl bir çelişkidir, ne hazin bir tesadüftür ki bir yanda yenidoğan çetesi İstanbul’da yargılanıyor bir yandan Sağlık Bakanı gelmiş Plan Bütçe Komisyonu’nda bir yıl boyunca sağlığı nasıl yöneteceğini, hastaneleri nasıl yöneteceğini, yenidoğan ünitelerini nasıl yöneteceğini anlatıyor, onunla ilgili bütçe istiyor. Milletin parasını kullanmak için, milletin vekillerinden yetki almaya gelmiş. O Sağlık Bakanı ki, 2016 yılından bakan olduğu güne kadar sekiz yıl boyunca İstanbul’da İl Sağlık Müdürü” dedi. “CHP ne cami kapattı ne de camiyi ahır yaptı” Milli Eğitim Bakan Yusuf Tekin’in “laiklik” açıklaması hakkında konuşan Özel, “CHP ne ahır yaptı camiyi ne de camiyi kapattı. Köyde cemaat yokken, cepheye camileri, ezanı, bayrağı, milleti kurtarmak için giden cephaneler akşam ıslanmasın, cephede tutukluk yapmasın diye camide barındırılan, köyde cemaat yok hepsi cephede çarpışırken, o camide barındırılan mühimmata ‘Camileri ahır yaptılar’ diyen o mühimmatın etrafındaki düşmüş olan, etrafındaki samanlara bakıp da ‘Buraları ahır yaptılar’ diyen, o zamanları söyleyen, o samanın üstündeki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cephesine yetiştirilen mermilerin ne kadar kutsal olduğunu görmeyen, bunun üzerinden bu utanç yalanlarını atana diyorum ki, ‘Biz cami mami kapatmadık. Ama cami kapatmanın bir günahı varsa, bu senin yaptığın, bu çocukları aç bırakmanın, hasta etmenin bin günahı var, milyon günahı var’. O yüzden bu hadsizin, bu küstahın söylediği sözlere siyasi zeminde laf yetiştirmek yerine bunu niye yaptığını görmek lazım” ifadelerini konuştu. “Teğmenlerine sahip çıkmak bu milletin askerlik kadar kutsal vatan borcudur, millet borcudur” İhraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilen teğmenlere ilişkin Özel, “Geçen seneye kadar yönergede var; kılıç çekiyorlar, yemin ediyorlar ve ‘Atatürk’ün askerleriyiz’ diye bitiriyorlar. Bu törende sizin gibi ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dediler diye teğmenlere ilk önce hiçbir şey olmadı. Bir şey olmadı. Sonra biraz önce söylediğim o Hizbullahçı kafa, o gerici kafa ve onun AK Parti’ye sirayet etmiş çeşitli uzuvları harekete geçtiler. Sekiz gün sonra Tayyip Erdoğan, sekiz gün önce elini sıktığı, selamını aldığı, hatrını sorduğu, şakalaştığı, madalyasını taktığı, hediyesini verdiği o birinci teğmen başta olmak üzere, o kadın teğmenimiz başta olmak üzere döndü hepsine saldırmaya başladı. Sonra soruşturmalar, bir takım haberler. ‘Hepsini atalım’ diyenler. ‘Darbeci’ diyenler, bilmem ne yapanlar. Suç, güya emre itaatsizlik, disiplinsizlik. Esas karın ağrısı; ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ denmesi” diye konuştu.
Antalya Rüşvet Operasyonu’nun ardından balıkçı barınağı yönetimine kayyım atandı Antalya’da Balıkçı Barınağı’na yönelik Sahil Güvenlik tarafından düzenlenen rüşvet operasyonunun ardından Tarım ve Orman Bakanlığı bugün sabah saatlerinde barınağa kayyım atadı. Kayyım yönetimi 25 Kasım’a kadar barınakta inceleme yapma kararı aldı. Sahil Güvenlik Antalya Grup Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Konyaaltı Karakol Komutanlığı tarafından Antalya Balıkçı Barınağı’nda başlatılan projeli dosya kapsamında yaklaşık 8 ay süren teknik ve fiziki takip neticesinde rüşvete yönelik çalışma başlatılarak düzenlenen operasyonda 7 şüpheli gözaltına alınmış, ifadelerine başvurulan 24 şüpheli ve 9 diğer şahıs olmak üzere toplam 40 şahıs hakkında adli işlem başlatılmıştı. Ekipler, teknelerin barınma ihtiyacı ve karaya çekilip indirilmesi işlemleri için yetkili Su Ürünleri Kooperatifinin tekne sahiplerinden Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce belirlenen fiyat tarifesi dışında usulsüz para aldığını, tekne sahiplerinin Antalya Balıkçı Barınağı içinde bağlama yeri edinebilmek için kooperatife resmi karşılığı olmayan ödemeler yapmalarına mecbur bırakıldığını, kooperatifin kendi bünyesinde yürütmesi gereken faaliyetleri yerine getirmeyip, tekne sahiplerini işletmeci kooperatif ile ilgisi olmayan şahıslara yönlendirerek haksız kazanç ve menfaat sağladığını tespit etmişti. Bakanlık barınağa kayyım atadı Aralarında Yeni Liman Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı C.T. ve kooperatif üyeleri ile birlikte barınak içinde teknelerin karaya alınması ve tekne park yeri temin ederek kendisine veya başkasına menfaat sağlayan şahıslara, rüşvet suçuna ilişkin Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla soruşturma başlatılmasının ardından Antalya Balıkçı Barınağı’na kayyım atandı. Sahil Güvenlik Antalya Grup Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Konyaaltı Karakol Komutanlığı tarafından düzenlenen operasyonun ardından bugün Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından barınağa kayyım atandı. Barınakta inceleme yapılacak Sabah saatlerinde Antalya Balıkçı Barınağı’na gelen Tarım ve Orman İl Müdürlüğü görevlileri 25 Kasım Pazartesi gününe kadar barınakta inceleme yapma kararı aldığı öğrenildi. Atanan kayyım tarafından alınan karar gereği 25 Kasım tarihine kadar barınaktaki ticari ve özel tekne sahipleri dışında tekne ve araçların giriş çıkışlarının yasaklandığı ayrıca, Antalya Balıkçı Barınağı içerisinde bulunan market ve işletmelerin pazartesi gününe kadar kapalı olması kararlaştırılırken, mesai saatlerini de 08.30 ile 17.30 saatleri arasında sınırlandırıldığı öğrenildi. Kayyım yönetimi, barınak içerisindeki tüm faaliyetler için kayyım yönetiminden izin alınması gerektiğini kararlaştırdı.