TEKNOLOJİ - 07 Nisan 2025 Pazartesi 09:13

Kodlama köye girdi: Öğretmen öğrendi, öğrenciler üretti

A
A
A
Kodlama köye girdi: Öğretmen öğrendi, öğrenciler üretti

Ağrı’nın Tutak ilçesine bağlı Dağlıca köyünde görev yapan sınıf öğretmeni Eren Oruç, internet üzerinden öğrendiği robotik kodlama bilgisini öğrencilerine aktararak köy okulunu teknolojiyle buluşturuyor.


Yaklaşık 12 yıl önce köye atanan Oruç, görev yaptığı süre boyunca köyün ve okulun fiziki şartlarını iyileştirmek için çeşitli çalışmalar yürüttü. Su sorununu sondajla çözen, okul çevresini tel örgülerle çeviren ve ağaçlandırma yapan öğretmen, öğrencilerin gelişimi için organik tarım faaliyetleri başlattı. Elde edilen gelirle robot setleri satın alan Oruç, sınıfını bir teknoloji atölyesine dönüştürdü.


Öğrenciler, öğretmenlerinin desteğiyle temel elektronik devrelerden robotik sistemlere kadar pek çok alanda uygulamalı eğitim alıyor. Oruç, robotik kodlama alanındaki bilgilerini internet üzerinden aldığı eğitimlerle geliştirdiğini ve bu bilgileri öğrencilere aktardığını belirtti.



"O sabah hayatım değişti"


Köyde kalma kararını öğrencilerinin sevgisiyle aldığını belirten Oruç, "Bir sabah lojmanın kapısı çaldı, açtım kimse yoktu. Tam kapıyı kapatacakken merdivenlerin papatyalarla süslendiğini gördüm. Sonra çocuklar koşup bana sarıldılar. O gün burada kalmam gerektiğine karar verdim" ifadelerini kullandı.



Robotlar, organik tarımdan


Oruç, okulun fiziki şartlarını iyileştirmenin ardından robotik kodlama eğitimlerine yöneldiğini belirterek, "Sondajla su sorununu çözdük. Daha sonra tel örgü çektik, ağaçlandırma yaptık. Organik tarımdan gelir elde ettik ve bu gelirle robot setleri aldık" dedi.



"Günümüz artık teknoloji çağı"


Robotik kodlamayı internet üzerinden öğrendiğini, öğrencilerine bu alanda uygulamalı eğitimler verdiğini belirten Oruç, "8 robotumuz var. Engelden kaçan, arama-kurtarma yapan robotlarımız mevcut. Çocuklarımız yazılıma dokunuyor, robotları çalıştırıyor. Üniversitede bu eğitimi almadım, hâlâ internet üzerinden öğrenmeye devam ediyorum" diye konuştu.


Okulu daha cazip hale getirmek için müzik köşeleri ve renkli sınıflar oluşturduklarını da anlatan Oruç, çocukların okulu evleri gibi benimsemelerini istediğini belirterek, "Ben okulun sadece bir eğitim yeri değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olmasını istiyorum. Buradan geleceğin mühendisleri çıkabilir" dedi.



Kodlama köye girdi: Öğretmen öğrendi, öğrenciler üretti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Başkan Güler: "Sokak hayvanlarına doğal yaşam alanları oluşturulması için tüm desteği vereceğiz" Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, sokak hayvanlarına doğal yaşam alanları oluşturulması konusunda tüm ilçe belediyelerinin üzerine düşeni yapması gerektiğine dikkat çekerek, "Biz her türlü teknik desteği vereceğiz" dedi. Ordu Büyükşehir Belediyesi Nisan Ayı 2. Birleşim Toplantısı gerçekleştirildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in başkanlığında gerçekleştirilen meclis toplantısında Başkan Güler, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Özellikle son günlerde sokak hayvanları için alınan önlemler kapsamında İçişleri Bakanlığı’ndan gelen genelgeye göre ilçe belediyelerinin ‘doğal yaşam alanları’ oluşturmasına dair Ordu Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Fahrettin Seyhun Karabay tarafından meclis üyelerine sunum yapıldı. Daire Başkanı Karabay sunumunda ilçe belediyelerinin sokak hayvanları konusunda yapması gereken hususlar hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Sunumun ardından konuşan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, sokak hayvanları konusunun önemine vurgu yaparak, ilçe belediyelerinin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. Başkan Güler, "Durum ciddi, acilen yapmamız gerekiyor. Tüm arkadaşlarımızın bu konuyu dikkate almasını rica ediyoruz. Büyükşehir olarak biz her türlü teknik desteği vereceğiz" ifadelerine yer verdi.
Eskişehir Eskişehir Valisi Aksoy: "Dış turizm ve konaklama sürelerini artırmayı hedefliyoruz" Eskişehir’de 49. Turizm Haftası, Vali Hüseyin Aksoy’un katılımıyla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Hafta etkinlikleri kapsamında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda açılış programı düzenlendi. Programa Vali Hüseyin Aksoy’un yanı sıra, Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir ve Hava Komutanı Hv. Plt. Tuğgeneral Ali Özmen de katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende konuşan Vali Aksoy, Eskişehir’in turizm potansiyeline dikkat çekti. "Eskişehir turizmde öne çıkıyor" Vali Hüseyin Aksoy, Eskişehir’in turizmdeki başarısını değerlendirerek, "Geçtiğimiz yıl 1 milyondan fazla turist ağırlayan Eskişehir, turizm potansiyelini belirli bir ölçüde harekete geçirmiş ve bu alanda öne çıkan şehirlerden biri olmuştur. Şehrimizin mevcut durumunu daha da ileriye taşımak adına geçen yıl üniversitelerimizle iş birliği içinde bir Turizm Çalıştayı gerçekleştirdik. Çalıştayda sektörün tüm paydaşları bir araya gelerek, turizmde şehrimizi nasıl daha iyi bir noktaya getirebileceğimize dair öneriler sundular" diye belirtti. "Dış turizmi arttırmayı hedefliyoruz" Vali Hüseyin Aksoy, dış turizm ve konaklama sürelerini artırma hedeflerini vurgulayarak, "Eskişehir, iç turizmde Türkiye’nin en önde gelen illerinden biri olmasının yanı sıra, dış turizmi de daha aktif hale getirmek ve daha fazla yabancı turisti ağırlamak için çalışıyor. Ayrıca şehirdeki konaklama sürelerini artırmayı hedefliyoruz. Eskişehir, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle çok değerli bir potansiyele sahip. Frigya Vadisi ve Karacahisar’da yapılan kazı çalışmaları ile bu bölgelerdeki çalışmalara kazı evi oluşturulması ve Milli Mücadele Rotası gibi projeler, şehrimizin turizm değerlerini daha da ileriye taşıma amacını destekliyor. Sağlık turizmi, eko turizm gibi farklı başlıklar altında da şehrimizin turizm potansiyelini geliştirmek için yoğun bir çaba harcıyoruz. Tüm kurum ve kişilerin katkıları için teşekkür ediyor, Turizm Haftası’nı kutluyorum" dedi. Program, Anadolu Üniversitesi Turizm Araştırma ve Uygulama Birimi Müdürü Prof. Dr. Emre Ozan Aksöz’ün moderatörlüğünde düzenlenen panele ev sahipliği yaptı. Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ece Doğantan ve Yabancı Diller Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nil Göksel’in katılımıyla gerçekleşen "Turizm ve Dil Eğitiminde Tasarım Düşüncesi ve Teknoloji Entegrasyonu" panelinin ardından Vali Aksoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçılarının eserlerinden oluşan ve Nadine El Kaffel küratörlüğünde kobalt mavisi temasıyla hazırlanan sergiyi gezdi.
Ankara Sağlık Bakanlığı: "Normal doğum fizyolojik bir süreçtir" Sağlık Bakanlığınca yapılan açıklamada, sezaryen doğumun ancak tıbbi bir zorunluluk durumunda başvurulan cerrahi bir yöntem olduğuna dikkat çekilerek, "Normal doğum fizyolojik bir süreçtir" denildi. Tıbbi zorunluluk olmadıkça yapılan sezaryenlerin önlenmesi, normal doğumun teşvik edilmesi ve bu yolla anne-bebek sağlığının korunması amacıyla oluşturulan ’Normal Doğum Eylem Planı’na ilişkin Sağlık Bakanlığı tarafından yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, dünya genelinde sezaryen oranlarının artış gösterdiği belirtilerek, dünya ülkelerindeki sezaryen oranlarına değinildi. Bu çerçevede açıklamada, Brezilya’da sezaryen oranlarının yüzde 55, ABD’de ise yüzde 31 civarında olduğu kaydedildi. Ayrıca Avrupa’da ise bu oranların ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiği ifade edilerek, İtalya’da bu oranın yüzde 35, Almanya’da yüzde 32 ve İsveç gibi ülkelerde ise yüzde 17 seviyelerinde seyrettiğine vurgu yapıldı. Açıklamada, Türkiye’de sezaryen oranlarının son yıllarda büyük bir artış gösterdiği kaydedilerek, "2000’li yılların başında yüzde 20 civarında olan sezaryen oranları, 2013 yılı itibarıyla yüzde 50’nin üzerine çıkmıştır. Günümüzde ise Türkiye’de her 100 doğumun 61’i sezaryen ile olmaktadır. Bu oran, dünya ortalamasının çok üzerindedir" ifadeleri kullanıldı. ‘Gereksiz Sezaryenleri Azaltmak için Klinik Olmayan Müdahaleler Öneri Kılavuzu’na göre Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sezaryen oranlarının yüzde 10-15 civarında sürdürülmesinin hedef olarak gösterildiği vurgulanan açıklamada, hem anne hem de bebek sağlığı açısından sezaryenin gerekli durumlarda yapılması önerildiğine dikkat çekildi. "Normal doğum fizyolojik bir süreçtir" Normal doğumun fiziksel bir süreç olduğunun altı çizilen açıklamada, "Sezaryen doğum ise ancak tıbbi bir gereklilik durumunda başvurulan cerrahi bir yöntemdir. Sağlık alanında yapılan bilimsel araştırmalar, normal doğumun anne ve bebek sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Normal doğum yöntemi, doğal sürecin bir parçası olarak değerlendirilir ve sağlıklı bir gebelik döneminden sonra anne ve bebek açısından pek çok avantaj sağlar. Sezaryen ancak normal doğumun risklerinin sezaryenin risklerinden daha fazla olduğu durumlarda annenin ve bebeğin hayatını kurtarmak amacıyla uygulanır. Sezaryen cerrahi bir müdahaledir ve hekim kararıyla gereklilik olduğunda uygulanır" ifadelerine yer verildi. Normal doğumun avantajları Açıklamada, normal doğumun avantajlarına ilişkin ise şu ifadeler kullanıldı: "Doğum sürecinde vücut tarafından salgılanan hormonlar sayesinde doğum sonrasında anne sütü hemen gelir ve bebek emzirilebilir. Normal doğumdan sonra günlük yaşama daha kısa sürede dönülebilir. Normal doğum yapan annenin rahminde bir kesi veya hasar oluşmadığı için sonraki doğumlarını da normal yolla yapabilir. İleriki hayatında geçirebileceği karın ameliyatları için bir risk taşımaz. Normal doğum, doğum sayısını sınırlandırmaz. Hastanede kalış süresi sezaryen ameliyatına oranla daha kısadır. Normal doğum, bebeğin doğum kanalından çıkarken akciğerlerindeki sıvının çok büyük kısmının boşalmasına ve nefesini daha rahat almasına yardımcı olur. Bebekte solunum sıkıntısı görülme olasılığı sezaryen ameliyatına göre daha azdır. Normal doğumda genel anesteziye bağlı komplikasyonlara maruz kalınmaz."
Muğla Fethiye’de minik kalemler imza günü düzenlendi Fethiye’nin en eski ve en köklü okullarından olan Yunus Nadi İlkokulu ’Hadi Yazalım Gari’ adlı proje kapsamında geleneksel ‘Minik Kalemler’ İmza Günü düzenledi. Bu yıl 10.’su gerçekleştirilen Yunus Nadi İlkokulu "Hadi Yazalım Gari" adlı proje kapsamında Minik Kalemler İmza Günü düzenlenirken, öğrenciler yazdıkları minik kitapları satarak harçlık oluşturdular. Yunus Nadi İlkokulu tarafından Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen etkinliğe 76 öğrenci, 76 özgün eser ile katılırken, tam bir kitap şenliği yaşandı. Minik öğrencilerin kendilerini en iyi şekilde ifade etmeleri için her sene organize edilen etkinliğe bu yıl da velilerin yanı sıra vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmek, hayal dünyalarını tanımak, okul olarak toplu bir eser ortaya çıkarmanın yanı sıra öğrencilerin ilkokul dönemlerine ait kalıcı bir eser ortaya koyarak teknolojinin doğru kullanma alışkanlığını kazandırmak ve düşüncelerini yazarak ifade etme becerisini geliştirmek amacıyla 10 yıldır düzenlenen ‘Hadi Yazalım Gari’ projesine Fethiye’nin yazarlarından emekli öğretmen Şahsene Camuz ve İclal Nur’un da yazma atölyesi çalışmalarında destek verdikleri öğrenildi. Gelecekte büyük yazar olmaları da beklenen öğrencilerin eserleri sabah erken saatlerde adeta kapışıldı. Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürü Faruk Kaya, "Güzel bir etkinlik yapıldı. Öğrencilerin yaptığı eserleri incelemek için buradaydık. Her yıl düzenlenen bir etkinlik. Minik yazarlarımız çok heyecanlı. Güzel eserler ortaya koymuşlar. Bu tip etkinlikler çocukların gelişiminde ve yazarak ifade etme de çok önemli. Çocuklarımızı tebrik ediyorum" dedi. Okul Müdürü İsmail Cazağ, "Yunus Nadi İlkokulu olarak etkinliğin 10.’sunu gerçekleştirdik. 76 öğrenci, 76 özgün eseriyle bu etkinliğe katıldı. Bu etkinlik ile öğrencilerin kendilerini rahat ifade edip, kendilerini geliştirmesini amaçlıyoruz. Minik yazarlarımızdan gelecekte büyük yazarlar çıkmasını bekliyoruz. Katılım sağlayan herkese çok teşekkürler" şeklinde konuştu.