Yerel Haberler
YEREL HABERLER
İzmir Ekonomi’de ‘Mikro Yeterlilik’ Zirvesi
19 Ocak 2025 Pazar - 10:23 İzmir Ekonomi’de ‘Mikro Yeterlilik’ Zirvesi İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), mikro yeterliliklere ilişkin farklı paydaşların bakış açılarını incelemek amacıyla ‘Dijital Çağın Kimlik Kartları’ konulu çalıştay düzenledi. Etkinlikte konuşan MYK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, dünya ile birlikte mesleklerin de büyük değişim içinde olduğunu belirterek, “OECD raporuna göre bir becerinin ömrü 6 yıl. 6 yıldan sonra mutlaka değişmemiz, kendimize yeni beceriler katmamız gerekiyor. Hepimiz, yeni çabalar içinde olmalıyız“ diye konuştu. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Konferans Salonu’nda gerçekleşen “Mikro-Yeterlilikler: ‘Dijital Çağın Kimlik Kartları” adlı çalıştay; çok sayıda akademisyen ve iş dünyası temsilcisinin katılımıyla düzenlendi. Etkinlikte, özel çalışma masaları oluşturulurken, farklı mesleklerden kişilerin bir araya gelip ortak değerlendirmelerde bulunarak fikir önerileri geliştirmesi amaçlandı. Çalıştay kapsamında; Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurul Üyesi Prof. Dr. Feyza Arıcıoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Mikro Yeterlilikler Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Eralp Hüseyin Altun, İEÜ Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nesrin Oruç Ertürk, MYK Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Dairesi Başkanı Tuğba Topuz, Badgeway Eğitim ve Finans Teknolojileri CEO’su Prof. Dr. Güner Gürsoy’un katılımıyla bir panel de düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü ise, İEÜ Rektör Danışmanı Dr. Öğretim Üyesi Burçin Önder yaptı. "Çağımız ’Dönüşümle’ şekilleniyor" Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren MYK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, kurum olarak yaptıkları çalışmaları anlatırken, geleceğe ilişkin önemli mesajlar verdi. Prof. Dr. İlhan, “Artık çağımız; dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm ve ikiz dönüşümle şekilleniyor. Bazı meslekler yok olmaya yüz tutarken ya da yeni şekillerle var olmaya çalışırken, bazı meslekler ise yeniden ortaya çıkıyor. Bazı meslekler ise kayboluyor. Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2030 yılına atıf yaptığı meslekler raporunda, bir becerinin ömrünün 6 yıl olduğu belirtiliyor. Nitekim biz de Mesleki Yeterlilik Kurumumuzda becerilerimizi 5 yılda bir yeniliyoruz. Biz, Mesleki Yeterlilik Kurumu olarak ülkemizin iş gücü piyasasını güçlendirmek ve bireylerin daha nitelikli bir şekilde kariyerlerine yön verebilmek için önemli adımlar atmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. "En iyisiyiz" Prof. Dr. İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversitelerin, bizim kurumumuzdan Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) logosu alması gerçekten çok önemli. Mezunumuz, iş başvurusuna gidip ‘Benim TYÇ logolu diplomam var’ dediğinde, görüyoruz ki bu kişi dünyada istenen bütün yeterliliklere sahip. Ama tüm bunları sağlarken arada bir boşluk olduğunu hissediyorum. Bunun da adı; mikro yeterlilik. Bireylerin mikro yeterliliklerini geliştirmek ve standartlara ulaştırmak gerekiyor. Bizim, sadece lisede ya da üniversitede aldığımız öğrenmeleri değil; kısa sertifikalar veren yerlerden öğrenmeleri ve serbest öğrenmeleri de belgelendirmemiz gerekiyor. Biz de MYK olarak bu konuda hızla ilerliyoruz. Avrupa İlerleme Raporu’na da baktığınızda, Türkiye’nin hem TYÇ logosu verme anlamında ve belgelendirmede istisnasız en iyi ülke olduğunu görebilirsiniz.” "İş dünyasının talepleri var" İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu, mikro yeterliliklerin önemine dikkat çekerek, “Yeterliliklere dayalı eğitim modeli; endüstri ve iş dünyasının beklentilerine akademinin bir yanıtıdır. Ancak, hızla değişen bir dünyada bu model, iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılamada yeterince esnek ve erişilebilir olamadı. İşte mikro yeterlilikler, tam da bu noktada bireylerin belirli bir alanda yetkinliklerini hızla geliştirmelerine imkan tanıyan, odaklanmış, küçük parçalar halinde sunulan bir öğrenme yaklaşımı olarak gündemimize girdi. Toplum ve iş dünyası, mezunlardan diplomalarının ötesinde yeterlilik ve beceriler talep ediyor. Ama bu, tablonun sadece bir yüzü. Tablonun diğer yüzünde, halen çalışmakta olan iş gücünün ihtiyaç duyulan yeni becerilerle donatılması gerekliliği var” diye konuştu. "Stratejik hedeflerimiz arasında" Prof. Dr. Abacıoğlu, şöyle devam etti: “Mikro yeterlilikler, kapsayıcı bir eğitim modeliyle, farklı geçmişlere ve yaşam şartlarına sahip bireylerin öğrenim sürecine katılmasını sağlayarak sosyal eşitlik ve ekonomik kalkınma için de bir anahtar görevi görebilir. Değişim modellerini; yöntem, araç ve kaynaklarını birlikte geliştirmek zorundayız. Bunun için yenilikçi çözümlere ve kuşkusuz iş birliğine gerek var. İzmir Ekonomi Üniversitesi olarak bu konuyu çok önemsediğimizi, en önemli stratejik hedeflerimizden birisi olduğunu belirtmek isterim. Bu konuyu farklı boyutları ile irdeliyor ve çalışıyoruz. Bilgi ve deneyim biriktiriyoruz. Sizlerden öğrenmeye, bildiklerimizi paylaşmaya ve birlikte geliştirmeye tüm yüreğimizle açığız.” Donald Staub, eğitim ve istihdamın öneminden bahsetti Öte yandan 15 yılı aşkın süredir mikro yeterlilikler üzerine çalışmalar sürdüren İEÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Donald Staub, mikro yeterlilikler ve dijital rozetlerin tanımını ve içinde bulunduğumuz eğitim çağında neden kritik bir öneme sahip olduğunu açıklayan bir konuşma gerçekleştirdi. Esneklik, yetkinlik, güven, kalite, taşınabilirlik, yığılabilirlik ve dijitalleşme gibi kavramların mikro yeterlilikler ve dijital rozetlerin merkezinde yer aldığını ve bu kavramların eğitim ve istihdam için vazgeçilmez olduğunu ifade eden Dr. Staub, İEÜ genelinde oluşturulmuş ve uygulamaya konulmuş mikro-yeterlilikler ve dijital rozet örneklerini katılımcılarla paylaştı.
İtfaiyecilere Kocaeli’de önemli eğitim
19 Ocak 2025 Pazar - 10:18 İtfaiyecilere Kocaeli’de önemli eğitim Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı bünyesinde "Elektrikli Araç Yangınları ve Müdahale Yöntemleri" eğitimi düzenlendi. Eğitime 12 ilden gelen 125 kişi katıldı. Kocaeli İtfaiyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen eğitime; Bursa, İstanbul, Balıkesir, Sakarya, Tekirdağ, Edirne, Trabzon, Kırklareli, Bolu, Düzce, Yalova, Çorum İtfaiye teşkilatları başta olmak üzere özel sektör itfaiye teşkilatları ile endüstriyel tesislerin teknik emniyet birimi uzmanlarından oluşan 125 kişi katıldı. Etkinlik, seminer ve uygulama olmak üzere iki aşamalı olarak gerçekleştirildi. Etkinliğin seminer bölümünde; Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ebubekir Ardıç, İtfaiye Dairesi Başkanı Ömer İslamoğlu, Trabzon İtfaiye Dairesi Başkanı Olcay Bal, Sakarya Üniversitesi Yangın Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Hakan Serhad Seyhan da yer aldı. Elektrikli araç yangın sebepleri, riskleri ve müdahale yöntemleri eğitimde katılımcılara aktarıldı. Eğitimin uygulama bölümünde ise yangın battaniyesi kullanımı ile söndürme stratejileri ele alındı. Simülatör araçta gerçekleştirilen fiili batarya yangınına yangın battaniyesi ile muhafaza altına alma işlemi yapıldı. Kocaeli itfaiye personeli tarafından gerçekleştirilen uygulama adım adım katılımcılara aktarıldı. Su ile soğutma ve söndürme işlemi uygulaması da eğitim kapsamında gerçekleştirildi.
Karnelerini alan Suriyeli çocuklar, aileleriyle birlikte memleket yoluna düştüler
19 Ocak 2025 Pazar - 10:19 Karnelerini alan Suriyeli çocuklar, aileleriyle birlikte memleket yoluna düştüler Hatay’da bulunan sınır kapılarından Suriyelilerin memleketlerine dönüşleri sürüyor. Yarıyıl tatilinin başlamasıyla karnesini alan muhacir kardeşler Sana ile Ragat Hazladi, aileleriyle birlikte yıllar memleketlerine döndüler. Suriye’de 13 yıl süren iç savaşından ardından muhalif güçler, 61 yıllık bas rejimine son vermişti. Ülkelerinde savaşın son bulmasıyla savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, yeniden ülkeye dönmeye başladılar. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan memleketlerine dönen Suriyelilerin geçişleri devam ediyor. Okulların sömestr tatiline girmesiyle dönüşlerde artma yaşandı. Türkiye’de 7’nci ve 5 ‘inci sınıflarının karnelerinde takdirname belgesi kazanan muhacir kardeşler Sana ile Ragat Hazladi, ülkelerine döndükleri için çok mutlu ve heyacanlı olduklarını söyledi. “Arkadaşlarımı ve öğretmenlerimi özleyeceğim, çünkü onlar benim daha iyi olmama yardımcı oldular” 7 yıl sonra ülkesine döneceği için mutlu ve heyecanlı olduğunu ifade eden Ragat Hazladi, “Sınavları yaptık sonra arkadaşlarla eğlendik. Karneyi dün aldık. Suriye’ye dönmek için karneleri almayı bekliyorduk. Takdirname belgesi aldım. Arkadaşlarımı ve öğretmenlerimi özleyeceğim. Çünkü onlar benim daha iyi olmama yardımcı oldular. Ülkeme gideceğim için çok mutluyum ve heyecanlıyım. Suriye’de yeni arkadaşlıklar kuracağım ve diğer akrabalarımla daha güzel vakitler geçireceğim. Halep’e gideceğiz. Suriye’den ayrıldığım zaman 5 yaşındaydım ve bu yüzden Halep’i çok hatırlamıyorum. Türk milletine çok teşekkür ediyorum. Türkiye’de 7 yıl yaşadım ve çok mutluydum. Büyünce mühendis olmak istiyorum. Çünkü bir şeyler tasarlamayı seviyorum” dedi. “Benimle arkadaş oldukları ve beni korudukları için hepsine teşekkür ederim” 7 yıl sonra ülkesine dönen ve 5’inci sınıfta takdirname belgesi alan Sana Hazladi, “7 yıldır Türkiye’deyim. Ülkeme gideceğim için çok mutluyum ve heyecanlıyım. Ailemle Suriye’ye gideceğiz. Karne olarak takdirname belgesi aldım. Bu yıl okul güzel ve kolay geçti. Arkadaşlarımı, öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı hepsini özleyeceğim. Benimle arkadaş oldukları ve beni korudukları için hepsine teşekkür ederim. En sevdiğim ders matematikti. Büyüyünce matematik öğretmeni olmak istiyorum. Esad’ın kaçtığı için çok mutluyum. Suriye’ye gidip okuluma devam edeceğim. Halep’e gideceğiz. Halep’te sağlam evimiz var” ifadelerini kullandı. (RMZ-VK-
93 yaşındaki Ruhi Dede sağlıklı yaşamın sırlarını açıkladı
19 Ocak 2025 Pazar - 10:14 93 yaşındaki Ruhi Dede sağlıklı yaşamın sırlarını açıkladı Kocaeli’de yaklaşık bir asrı geride bırakan 93 yaşındaki Ruhi Ayaz, sağlıklı yaşamın sırlarını anlattı. Derince ilçesinde yaşayan 2 çocuk babası Ruhi Ayaz, hem fiziki görünümü hem de yaşam felsefesiyle çevresindekilerin büyük takdirini kazanıyor. 2008 yılında eşini kaybetmesine rağmen hayata dört elle sarılan Ayaz, tüm işlerini kendisi yaparak örnek bir yaşam sergiliyor. "Ruhi Dede" olarak tanınan Ayaz, sağlıklı yaşamın sırrını dengeli beslenme ve düzenli hareket olarak özetliyor. "Günde az 1 kilometre yürürüm" 1950’li yıllarda İstanbul’da bir otelde çalıştığını anlatan Ayaz, "Orada yemeklerle ilgili çok şey öğrendim. Hayatımı sağlıklı yaşamın üzerinde şekillendirmeye çalıştım. İzmit’e döndüğümde her şeyime dikkat etmeye başladım. Her sabah 06.00’da uyanıyorum. Mutfağımda yemeklerimi yapıyorum. 08.00’de kahvaltı yapıyorum. Bazı sabahlar tek yumurta haşlıyor, yanına da 10 zeytin koyuyorum. Domates ve salatalıkla birlikte yerim. Sonra aşağı Tütünçiftliği’ne giderim orada çay içerim. Günde en az 1 kilometre yürürüm. Kış da olsa, yaz da olsa asla ihmal etmem, kesinlikle yürürüm. Kahvaltıdan önce çıkar dolaşırım, sonra gelir kahvaltımı yaparım. Yeme içme işlerine çok dikkat ederim. Her yerde her şeyi yemem. Az da olsa evde ne varsa kendim yapar onu yerim. Abur cubur yemem" dedi. "Yemek yapmaya üşenmiyorum" Ruhi Ayaz, sebzeleri mevsiminde tüketmeye özen gösterdiğine dikkat çekerek, "Kışın ıspanak, lahana ve pırasa gibi yemekler tüketirim. Yazın yemeği biraz hafif yapmak gerekir çok salçalı, yağlı yenmez. Kışın eti de çok tüketmemek gerek. Haftada iki kere 100 gram yemek yeterli. Her etin ardından 50 gram da yoğurt yenir. Yoğurt çok tok tutar, sağlıklıdır. Et ve yoğurt 100 gramı geçmeyecek çünkü vücut fazlasını atar. Ben yemeğimi böyle yaparım. Bulgur pilavına da 50 gram sucuk atarım. Nohut yemeklerine de 50 gram pastırma atarım. Bunlar hem sağlıklıdır hem lezzet verir. Yemek yapmak bana zor gelmiyor ve üşenmiyorum. 75 yaşına kadar çalıştım. ’İş yorar, çok çalışılmaz’ derler ancak öyle değil. Çalışmak insanı diri tutar. İşsiz adam yolsuz yordamsız olur" diye konuştu. "Akşam 19.00’dan sonra yemek yemem" Sağlıklı yaşam için akşam saat 19.00’dan sonra yemek yemediğini belirten Ayaz, "Fazla yemek baş ağrısı yapar. Mide belirli zaman boş kalmalı. Akşam 19.00’dan sonra yemek yemeyin, sabaha kadar aralıklarla su için. Su insanı dinç tutar. Sabah kahvaltıda da fazla yenmez, iki dilim ekmek de fazla. Hafif bir öğün geçirmek gerek. Benim için sağlıklı yaşamın sırrı bunlar. Haftada bir kez veya iki kez balık da yenmeli. Ben en fazla 10-15 tane yerim, fazlası zarar. Üstüne el yapımı sağlıklı helva da yenebilir. ’Sağlıklı yaşamak istiyorum’ diyenler kendine bu şekilde iyi bakmalı, vücuduna faydalı hissettirmeli" ifadelerini kullandı.
Bakan Göktaş: “Doğal Gaz Tüketim Desteği’nde yeni yılın ilk ödemeleri başladı”
19 Ocak 2025 Pazar - 10:08 Bakan Göktaş: “Doğal Gaz Tüketim Desteği’nde yeni yılın ilk ödemeleri başladı” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Düzenli Doğal Gaz Tüketim Destek Programı’nda yeni yılın ilk ödemesinin başladığını belirterek, 529 bin 162 hak sahibine toplam 303,1 milyon lira ödeme yapacaklarını açıkladı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yaptığı açıklamada Düzenli Doğal Gaz Tüketim Desteği’nin 2022’den itibaren uygulanmaya başlandığını hatırlattı. Destekten yararlanmak isteyen ihtiyaç sahiplerinin başvurularını e-Devlet üzerinde bakanlıkça sunulan "Sosyal Yardım Başvuru Hizmeti" ekranından yapabileceğini belirten Göktaş, başvuruların Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca titizlikle incelendiğini, verilen onayın ardından ödemelerin yapıldığını belirtti. Doğal Gaz Tüketim Desteği’nin aylık 188 lira ile 438 lira arasında olduğunu ve ilden ile değişkenlik gösteren tutarlar üzerinden hesaplandığını bildiren Göktaş, "Düzenli Doğal Gaz Tüketim Destek Programı’nda yeni yılın ilk ödemeleri başladı. Bu kapsamda 529 bin 162 hak sahibine toplam 303,1 milyon lira ödeme yapacağız. Öte yandan 2024 yılında 705 bin 315 hak sahibine toplam 1,4 milyar lira ödeme yaptık" dedi. Göktaş, destekten yararlanacak olan vatandaşların mesken türü aboneliklerine ilişkin ikamet adreslerine ait faturalarını PTT ödeme noktalarında ibraz etmek suretiyle destekten yararlanabileceğini sözlerine ekledi. Düzenli Doğal Gaz Tüketim Desteği’nden yararlanmak için Türk vatandaşı olmak, doğal gaz arzı sağlanan ilçe/beldede ikamet etmek, e-Devlet kapısı üzerinden destek programına başvurmak, ikamet adresinde ön ödemeli ya da faturalı sayaca bağlı bir doğal gaz aboneliği bulunması, ikamet adreslerine ait mesken türü aboneliklere ilişkin doğalgaz faturasının olması, hakkında ilgili SYD Vakfınca hak sahipliği kararı verilmesi gerekiyor.
Prof. Dr. Faruk Buyru: “Rahim ağzı kanseri, tarama programları ve aşı ile önlenebiliyor”
19 Ocak 2025 Pazar - 10:03 Prof. Dr. Faruk Buyru: “Rahim ağzı kanseri, tarama programları ve aşı ile önlenebiliyor” Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, tarama programları ile erken belirlenebilen rahim ağzı kanserinde aşının büyük ölçüde önem taşıdığına dikkat çekti. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, yaptığı yazılı açıklamada, rahim ağzı kanserinin cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ve Human Papilloma Virüsü’nün (HPV) rahim ağzı kanserine yol açan bir etken olduğunu belirtti. Prof. Dr. Buyru, rahim ağzı kanserinin en önemli tarafının kanser gelişmeden belirlenebilmesi olduğunu kaydetti. “Aşı yaparak hastalığı önlemek mümkün olabiliyor” Rahim ağzı kanserini önlemenin iki yolu olduğuna dikkati çeken Buyru, “Biri bütün topluma, belirli yaş aralığında kız ve erkek çocuklarına aşı yapılması. Çünkü bu HPV ile ilişkili bir enfeksiyon hastalığı olduğu için büyük ölçüde aşı yaparak hastalığı önlemek mümkün olabiliyor. Buna ek olarak aşı yapılmış olsa da yine 21 yaş üstü kadınların HPV açısından taranması veya pap smear yapılıp, rahim ağzı kanserine dönüşebilecek problem olup olmadığının araştırılması hastalığın ortaya çıkmasını büyük ölçüde engelliyor” dedi. “Ülkemiz bu açıdan oldukça başarılı” Türkiye’nin kanser tarama programlarındaki başarısını anlatan Prof. Dr. Faruk Buyru, “Gelişmiş ülkelerde hem aşı yapılması hem tarama yönteminin tüm topluma düzgün olarak uygulanması sayesinde rahim ağzı kanseri giderek daha az görülüyor. Ama gelişmemiş ülkelerde rahim ağzı kanseri hem sosyoekonomik düzeyle hem de tarama yönteminin tam olarak uygulanmaması ile ilgili olarak daha sık karşımıza çıkan bir hastalık. Ülkemiz bu açıdan oldukça başarılı. Sağlık Bakanlığı’nın KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) ve aile hekimliklerinde ücretsiz uyguladığı bir HPV tarama yöntemi var. KETEM’lerde, kadın sağlığı merkezlerinde, aile hekimliklerinde uygun olan hastalarda yani gerekli şartlara uyan hastalarda ücretsiz olarak bu tarama yöntemi uygulanabiliyor. Eğer tarama yönteminde bir problem tespit edilirse daha ileri yöntemlere başvurup gerek teşhis gerek tedavi açısından önlemler alarak hastalığın tüm toplumdan uzaklaştırılması amaçlanıyor” ifadelerini kullandı. “21 yaş üzeri kadınların tarama yaptırmasını öneriyoruz” 21 yaş üzeri kadınların tarama yaptırmasını önerdiklerini belirten Buyru, “21 yaşından sonra evli olan veya cinsel aktivitesi olan kadınlar için bu yöntemleri öneriyoruz. Daha önce cinsel ilişkide bulunmayan bir kadın için bu yöntemlere başvurmaya gerek yok. Çünkü rahim ağzı kanseri cinsel yolla bulaşan bir hastalık. Eğer daha önce cinsel aktivitede bulunmuşsa 21 yaşından sonra her kadının HPV taraması veya smear yöntemi ile araştırılması ve bunun belirli aralıklarla tekrarlanması gerekir” şeklinde konuştu. “Tarama ile kansere dönüşebilecek lezyonların tespit ediliyor” Tarama ile kansere dönüşebilecek lezyonların tespit edildiğini aktaran Buyru, "Bu lezyonların çok az bir kısmı kansere dönüşse de kansere dönüşüm süresi oldukça uzun. Yani bir problem tespit etseniz de bu hemen kanser olmuyor. Eğer takip edilmezse ve gerekli şartlarda tedavi yapılmazsa bunun kansere dönüşmesi 6-7-8 sene sürebiliyor. Onun için mutlaka aile hekimliğine, KETEM’e veya doktorunuza başvurup ücretsiz olarak bu tarama yönteminin uygulanması çok önemli” diye konuştu.
14 yaşında dönerci ustası oldu
19 Ocak 2025 Pazar - 10:01 14 yaşında dönerci ustası oldu Kahramanmaraş’ta 14 yaşındaki Elif Naz Savran, babasının işlettiği iş yerinde dönerci ustası oldu. Onikişubat ilçesi Akif İnan Mahallesi’ndeki kendi işletmelerinde dönerci ustası olan 14 yaşındaki Elif Naz Savran, depremden sonra babasına yardım için gittiği iş yerinde dönerci ustası olarak çalışıyor. Bu işi yaparken kendimi çok iyi hissediyorum diyen Savran, "Ben 4 yıldır bu mesleği yapıyorum. Şuan aktif olarak dönerci ustasıyım. Aynı zamanda 5 gün çalışıyorum 1 gün okula gidiyorum ve bir gün dinleniyorum. Kendimi çok iyi hissediyorum. Bu işi herkesin yapabileceğine inanıyorum. İlk başta insanlar zorlanabilir ve vazgeçebilir. Ama ben bu işleri başarınca ve kendime güvenince kat kat artıyor başarım. Onları hayal kırıklığına uğratmıyorsun. Çalışıyorsun çabalıyorsun ve emek verip başarılı oluyorsun" dedi. "Kız dönerci mi olur’ gibisinden tuhaf karşıladılar" Savran, "İlk başta kız olduğum için tuhaf tuhaf bakanlar oldu. Ama şuan alıştılar. Müşterilerin kızı gibi oldum. Onlar beni çok seviyor, ben de onları çok seviyorum. Bazen çok yadırgayan insanlar da oluyor. ’Kız dönerci mi olur’ gibisinden. Onlara kulak asmıyorum. Beni gördüklerinde tuhaf tuhaf bakanlar oluyor. Benim hedeflerim var. Belgemi aldıktan sonra kendi iş yerimi açmak istiyorum. İnsanın her şeyi başaracağını herkese göstermek istiyorum. Bir kız çocuğunun neler yapabileceğini, neler başarabileceğini görsünler istiyorum" ifadesini kullandı. "Depremden sonra bana yardıma gelmişti şu an dönerci ustası oldu" Baba Özgür Savran ise, "Elif naz 10 yaşından bu yana yanımda. İşletmeye bana yardım amaçlı gelmişti. Daha sonra günden güne işi sevdi ve ilerledi. Depremden sonra benim yardımcım oldu. Döneri beraber yaptık, beraber kestik. Bu aşamada kendisi de kabiliyetinden dolayı baya bayağı bir ilerledi. Kahramanmaraş’ımıza hizmet etmek için o yolda ilerliyor. Elif naz 14 yaşında bir kız çocuğu. Türkiye’de döner ustası olarak tek diyebiliriz" dedi.