Yerel Haberler
Trabzon
29 Aralık 2025 Pazartesi - 11:32 Ertuğrul Doğan: "Trabzonspor’un genlerinde her zaman büyük hedefler vardır" Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, sezon başında atılan planlı adımların sahaya güçlü bir karakter olarak yansıdığını belirterek, "Trabzonspor her zaman büyük hedefleri olan ve bu hedefleri doğru planlama üzerine inşa etmeyi görev sayan bir kulüptür" dedi. Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, bordo-mavili kulübün dergisinde yer alan yazısında sezon başında doğru planlama, doğru insan kaynağı ve doğru futbol aklıyla yola çıktıklarını dile getirdi. Doğan, "Sezon başında attığımız adımlar bugün sahada gördüğümüz karakterin temelini oluşturuyor. Trabzonspor her zaman büyük hedefleri olan, bu hedefleri planlı bir yapı üzerine inşa etmeyi görev sayan bir kulüptür. Bu yıl yola çıkarken de böyle baktık meseleye: Doğru planlama, doğru insan kaynağı, doğru futbol aklı. Gençlerin enerjisini tecrübelilerin yol göstericiliğiyle bir araya getiren bir kadro kurduk. Şu an ortaya çıkan tablo bu kararın ne kadar yerinde olduğunu kanıtlıyor. Sahamızda veya deplasmanda, öne geçtiğimiz anlarda ya da geriden geldiğimiz bölümlerde ortaya konan irade bize büyük gurur veriyor. Mücadeleyi bütün anlara yayan, oyunun ruhunu her saniyede diri tutan bir takımımız var. Bu yaklaşım Trabzonspor’un tarihsel kimliğine de yakışıyor. Taraftarımızın benimsediği, tribünlerin kalbini hızlandıran o karakterli oyun yeniden varlığını hissettiriyor" ifadelerini kullandı. "Fatih Tekke’nin payı büyük" Gelinen süreçte Teknik Direktör Fatih Tekke’nin payının oldukça büyük olduğunu aktaran Doğan, "Oyuncularımızı tanıma biçimi, doğru müdahaleleri, anlık değişimlere uyumu, takımı bir bütün haline getiren en önemli unsurlardan biri. Sezon ilerledikçe takım içindeki uyumun artmasıyla birlikte sahaya yansıyan kalite de her hafta daha yükseliyor. Yarışın tam merkezindeyiz ve yolun sonundaki konumumuzu hep birlikte göreceğiz. Ancak Trabzonspor’un hedefi her zaman büyük kupalara uzanan o yolu yürümektir. Bu kulübün genlerinde başka türlüsü yoktur" cümlelerine yer verdi. "Ara transfer döneminde ihtiyaçlarımızı değerlendiriyoruz" "Ara transfer döneminin resmi olarak başlamasına kısa bir süre kala ihtiyaç duyduğumuz takviyeleri hocamızla değerlendiriyoruz" diyen Başkan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Takım kimyasını koruyan, rekabeti büyüten ve bizi daha ileriye taşıyacak hamleleri en doğru şekilde yapma kararlılığındayız. Türkiye Kupası’nda ilk aşamayı geçip gruplara kalmamız da sezonun önemli başlıklarından biridir. Amacımız bu kupayı yeniden müzemizde görmektir. Trabzonspor adına her kulvar bir sorumluluktur, her hedef ulaşılması gereken bir merhaledir. Kurulduğumuz günden bugüne adaletin ve tertemiz rekabetin yanında olduk. Bizim için başarı, kirli alanlardan güç devşirmeden, sahadaki emeğin hakkını arayarak kazanılır. Türk futbolunun geleceğinin daha güçlü bir zemine oturması için adil yönetimlerin varlığı şarttır. Sahaya çıkan her takım eşit mesafede yönetilmeli, hak edenin karşılığını alabildiği bir organizasyon kurulmalıdır. Bazı hakemlerin görevini hakkıyla yapmak yerine imtiyaz dağıtan bir anlayışa yönelmesi, futbolumuzun en büyük sorunlarından biri hâline gelmiş durumdadır. Fakat bu lig er ya da geç gerçek rekabet zeminine kavuşacaktır." "Birlik, inanç ve güçlü yürüyüş" Trabzonspor’un duruşundan güç alan bir camia olduğunu söyleyen Ertuğrul Doğan, "Bugün sahada ortaya koyduğumuz enerji, tribünlerde hissedilen birlik duygusu ve şehrin takımıyla kurduğu bağ bize büyük bir yol gösteriyor. Bu yürüyüş, inancın ve emeğin birleşmesiyle daha da büyüyecek. Sezonun ilerleyen dönemlerinde birlikte çok daha güçlü anlara tanıklık edeceğiz. Çünkü bu kulüp umudu her zaman diri tutmanın ve hedefe yürürken bir an bile tereddüt göstermemenin adıdır. Trabzonspor’un yolculuğu sürüyor ve biz bu yolun her adımında daha yüksek bir ışığa doğru ilerliyoruz" ifadelerini kullandı.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 10:04 Annesi için bekledi, üniversite hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan, kazaziye alanında kültür sanatçısı olan Emine Usta, gençlik yıllarında ertelemek zorunda kaldığı üniversite hayalini üniversite sınavıyla gerçeğe dönüştürdü. Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazanan Emine Usta, aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünde de eğitim görmeye başladı. İkinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan ve kazaziye alanında kültür sanatçısı olarak tanınan Emine Usta, yıllar sonra üniversite hayalini gerçekleştirdi. Üniversite sınavını başarıyla tamamlayan 53 yaşındaki Emine Usta, Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazandı. Aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünü kazanan Usta, öğrenme isteğiyle iki üniversitede eğitimini sürdürüyor. Genç yaşlarda üniversite hayali kuran ancak hayatın onu farklı bir yola yönlendirdiği Emine Usta, o dönem ailesi için verdiği mücadeleler nedeniyle eğitim planlarını askıya aldı. Zaman ilerledikçe hayalini kaybetmek yerine büyüten Usta, yıllar sonra şimdi diyerek yeniden öğrenci oldu. Sınıf arkadaşlarının çoğundan yaşça büyük olmasına rağmen üniversite ortamına kısa sürede uyum sağlayan Usta, gençlerle kurduğu bağın kendisine güç verdiğini belirtti. Eğitim hayatında özellikle İngilizce öğrenmeyi hedefleyen Usta, emekli olduktan sonra kendi restoranını açmayı planlıyor. Emine Usta, üniversitede edindiği turizm ve mutfak bilgisini bu hayalinde buluşturmayı amaçlıyor. "Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum" Bugün biri örgün, biri uzaktan olmak üzere iki üniversitede ikinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, ailesi tarafından desteklendiğini belirterek, "Aslında üniversitede 35 yaş üstü kişilere ÖSYM‘nin verdiği bir kontenjan vardı. Hem bu kontenjandan yararlanmak için hem de okuyamadığım için bu hayatı da görmek, tatmak istedim. Bu yaştan sonra yeni tecrübeler edinmek adına böyle bir deneyim istedim. Bunu yaşıyorum çok keyifli. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde aynı zamanda usta öğreticiyim. Kazaziyede kültür sanatçısıyım. Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum. Kültür sanatçısı olduğum için hem de gastronomiye de olan ilgimden dolayı yenilikleri yapmak adına bu bölümü seçtim. Bu bölümü seçtikten sonra da uzaktan eğitimde de aşçılık bölümünü seçtim. Birbirine tamamlayan iki üniversitede okuyorum. İkisinde de ikinci sınıftayım. İngilizceyi de geliştirmek adına böyle bir yola çıktım. Ağabeyimin kızı hala okumaya doyamadın, sürekli üniversite sınavlarına giriyorsun diyor. Birkaç tanesini kazanıp dondurmuştum. Hala okuyor musun diyenler var. Ailem tarafından çok destekleniyorum. Gençler teknolojiye çok hakimler. Çok pratik düşünüyorlar. Ben yapana kadar onlar Emine abla biz yaptık sana da gösterelim diyorlar. Onlardan öğrenmek çok güzel. Onlarda bazı deneyimleri soruyorlar. Bizde elimizden geldiğince kendi adıma onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama ben onlardan daha çok yardım alıyorum" dedi. "Rahmetli annem tansiyon hastasıydı; onun için üniversiteye gidemedim" Ailesinin tek kızı olduğunu ve rahmetli annesinin tansiyon hastası olması sebebiyle üniversiteye gidemediğini kaydeden Usta, "Bütün Türkiye olarak dil konuşmakta hala çok çekiniyoruz ve utanıyoruz. Burada öğretilen bilgiler dünyalı literatüründe geçen terimler. Buradan mezun olduktan sonra dilini iyi bilen birisi hizmet sektöründe çok iyi yerlere gelebilir. Gençlerin bu bölümü çok seçmelerinin nedeni devlette bir karşılığı olmaması. Yani sınıf öğretmenliği ve akademiyi bitirenler devlet memuru olabilir ama turizm bölümünde öyle olmadığı için gençler tarafından seviliyor ama ne yapacağız diyenler var. Emekli olduktan sonra Allah nasip kısmet ederse bir restoran bölümünü açarsan buradaki bilgiler benim için çok önemli olacak. Mezun olduktan sonra bilgilerimi bu alanda değerlendireceğim. Rahmetli annem tansiyon hastasıydı. Onun için üniversiteye gidemedim. Alaylı olarak halk eğitimde öğretmenliğe başladım. Sonra da bütün sınavları kazanarak 18 yılımı tamamladım. Öğretmeyi seviyorum ama rahmetli annemden dolayı tek kızı olduğum için okuma fırsatım olmadı. Şimdi imkanı oldu ve deneyimliyorum. Üniversitemizin akademisyenlerinin hepsi birbirinden kaliteli. Çok destek veriyorlar. Ders sırasında örnek gösteriyorlar. İnşallah mezun olup kep atmayı istiyorum. Usta öğreticiliğinde verdiği bir öğretmenlik vasfından dolayı hizmet sektöründe en azından gençlere bir şeyler öğretmek istiyorum. Onları hayata hazırlamak çok isterim" şeklinde konuştu. "Emine abla annemiz gibi hissettiriyor" Emine Usta’nın sınıf arkadaşlarından Mete Avcı, iyi bir arkadaşlıklarının olduğunu vurgulayarak, "Emine abla ile aynı sınıftayız. İyi bir arkadaşlığımız var. Bilgili ve deneyimleri olduğu için kendisinden yararlanıyoruz. Çok mutluyuz. Sınıfta her zaman en ön sırada oturuyor. Kendisi sürekli not tutuyor hatta ondan not istediğimiz oluyor" diye konuştu. Sınıf arkadaşlarından İlayda Köse de, Emine Usta’yı ilk gördüklerinden garip hissettiklerini dile getirerek, "Emine abla bizim için abladan öte bir annemiz gibi hissettiriyor. Bize ayak uydurmakta bazen zorlansa da ona yardımcı olmaya çalışıyoruz. İlk gördüğümüzde garip gelmişti. Sonrasında birbirimize ısındık. Bize çok şey kattı. Sınıfta bir büyüğün olduğun fark ederek davranmaya başladık. Ders konusunda çok istikrarlı" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ersan Başar: "Türkiye’deki buzullar hızla eriyor"
03 Temmuz 2025 Perşembe - 10:09 Prof. Dr. Ersan Başar: "Türkiye’deki buzullar hızla eriyor" Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Başar, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen yıl daha belirgin hale geldiğini belirterek, özellikle kutuplar ve yüksek dağlardaki buzulların hızla eridiğini söyledi. Başar, Türkiye’de de buzul alanlarında gözle görülür kayıplar yaşandığını vurguladı. Küresel iklim değişikliği, Türkiye’nin yüksek dağlarındaki buzulları da tehdit ediyor. Bilimsel verilere göre son yıllarda Türkiye’deki birçok buzulda ciddi oranda erime gözlemleniyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Başar, özellikle Erciyes Dağı’nda yer alan buzulun tamamen yok olduğu, Kaçkar, Cilo-Sat ve Ağrı dağlarındaki buzulların ise hızla küçüldüğünü söyledi. Kutuplarda ve yüksek dağlık alanlarda yaşanan bu hızlı erimenin küresel ısınmanın en net göstergelerinden biri olarak değerlendirildiğini kaydeden Başar, "Kutup bölgeleri, küresel iklime bağlı olarak son yıllarda yoğun bir şekilde erime durumunda. Hem deniz buzullarının hem de buzulların erimesi de dünyadaki tüm küresel ısınmanın net bir göstergesidir. Buzulların erimesiyle de iklim değişimi önemli bir noktaya geliyor. Son 10 yıl içerisinde yoğun bir erimenin olduğu istatiksel veriler üzerinde ortaya çıkıyor. Bu erimeyi bizler kutuplarda hem Antarktika, Arktik ve Himalaya gibi yüksek dağlarda görüyoruz. Yüksek dağlarda bulunan buzullar, yoğun bir şekilde eriyor. Bu noktalar, bizim için dünyadaki iklimin belirlenmesi açısından çok önemli alanlardır. 5 bin metre serisinde bulunan dağlarda da buzullar eriyor. Türkiye’de de Erciyes buzulu tamamen eridi. Kaçkar Dağları’ndaki buzul küçüldü. Cilo-Sat Dağları ve Ağrı Dağı’nda bulunan buzullar da yoğun bir şekilde eriyor. Küresel ısınmanın buzullardaki etkisini Türkiye’de net bir şekilde görüyoruz. Son dönemde açıkça gözlemlediğimiz bir durum. Kutuplar ve dağlardaki buzullar, dünyadaki iklimi belirleyen en önemli unsurlardır. Küresel ısınmaya bağlı olarak buzullarda erime meydana geliyor. Erime sonucunda da iklim sürekli değişiyor. Buzullar eriyince açığa çıkan karbon ve metan gazları dünyanın ısınmasına neden oluyor" dedi.
Özellikle bayanlar bu hatayı daha çok yapıyor
02 Temmuz 2025 Çarşamba - 10:12 Özellikle bayanlar bu hatayı daha çok yapıyor Özel İmperial Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Yusuf Aşık, günlük yaşamda yapılan basit hataların omurga sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabileceğine dikkat çekerek, özellikle yanlış duruş, çantanın tek omuzda taşınması, hatalı hareketler ve bilinçsiz yapılan sporların omurga eğriliklerine neden olabileceğini belirtti. Kadınlarda sıkça görülen tek omuzda çanta taşıma alışkanlığının omurgada zamanla eğriliklere yol açtığını vurgulayan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Yusuf Aşık, "Çantanın ağırlığı çok önemli değil. Bir kilo, hatta yarım kilo bile olsa çantanın düşmemesi için omuzun yukarı kaldırılması gerekiyor. Bu durum uzun vadede sırt bölgesinde postür bozukluklarına neden olabilir" dedi. Masa başında çalışanlarda da benzer riskler söz konusu olduğuna dikkat çeken Dr. Aşık, "Yanlış duruş, çantanın yanlış şekilde taşınması, hatalı hareketler veya bilinçsiz yapılan sporlar; vücudun bir tarafındaki kasları fazla çalıştırarak omurga eğriliklerine neden olabiliyor. Özellikle kadınlarda sıkça karşılaştığımız tek omuzda çanta taşıma alışkanlığı bu duruma örnektir. Çantanın ağırlığı çok önemli değil; bir kilo, hatta yarım kilo bile olsa çantanın düşmemesi için omuzun yukarı kaldırılması zamanla sırt bölgesinde eğriliklere yol açabiliyor. Bu tür postür bozukluklarına, masa başında çalışanlarda, özellikle bankacılar gibi sürekli oturarak çalışan kişilerde sıkça rastlıyoruz. Kişi karşısındaki müşteriyle yüz yüze dururken, yanda bulunan bilgisayar monitörüne dönerek çalışmak zorunda kalıyor. Bu da sürekli eğri durmaya ve zamanla skolyoz ya da kifoz gibi omurga sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Aynı şekilde çocuklarda da cep telefonu, tablet gibi cihazlarla uzun süre ilgilenirken sergiledikleri anormal duruşlar bu tür rahatsızlıkların gelişmesine zemin hazırlayabiliyor" diye konuştu.
Trabzonspor’un yeni transferi Wagner Pina, Trabzon’a geldi
30 Haziran 2025 Pazartesi - 10:34 Trabzonspor’un yeni transferi Wagner Pina, Trabzon’a geldi Trabzonspor’un yeni transferi Portekizli futbolcu Wagner Pina, gece saatlerinde Trabzon’a geldi. Trabzonspor’un, Portekiz temsilcisi Estroil’den kadrosuna kattığı 22 yaşındaki sağ bek Wagner Pina, Trabzon’a geldi. Havaalanında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Pina, yeni bir maceraya atılmak için hazır olduğunu belirtti. Wagner Pina, "Gayet iyiyim, mutluyum, yeni maceraya hazırım. Her şey çok hızlı gelişti. Ben de gelmek istiyordum, son teklifi bekliyordum ve çabucak karar verdim" dedi. Trabzonspor hakkında daha önce bilgi sahibi olduğunu belirten Portekizli oyuncu, "Pereira, Bosingwa gibi isimlerden dolayı kulübü biliyordum. Milli takımdan arkadaşım Djaniny de bana Trabzonspor hakkında bilgiler verdi" ifadelerini kullandı. Forma numarası konusunda henüz karar vermediğini söyleyen Pina, "Hangi numarayı giyeceğime henüz karar vermedim. Türkiye liginin çok kaliteli bir lig olduğunu biliyorum. Avrupa’dan birçok iyi oyuncunun burayı tercih ettiğini görüyoruz" şeklinde konuştu. Teknik Direktör Fatih Tekke ile henüz bir görüşme yapmadığını da dile getiren Wagner Pina, "Hocamla yüz yüze görüştüğümüzde detaylı bir konuşma yapacağız. Hedefim burada kalıcı olup başarılar elde etmek ve takıma katkı sağlamak" cümlelerine yer verdi. Pedro’yu önceden tanıdığını ifade eden Pina, "Pedro gayet iyi bir oyuncuydu, burada çok iyi işler yaptı. Onun başardıklarını ben de başarmak istiyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Dr. Öğretim Üyesi Olcay Ayçiçek: "Dünyada her yıl ortalama 230 bin kişi, Türkiye’de ise 600-bin arası kişi suda boğularak hayatını kaybediyor"
30 Haziran 2025 Pazartesi - 10:16 Dr. Öğretim Üyesi Olcay Ayçiçek: "Dünyada her yıl ortalama 230 bin kişi, Türkiye’de ise 600-bin arası kişi suda boğularak hayatını kaybediyor" Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Olcay Ayçiçek, dünyada her yıl ortalama 230 bin kişinin, Türkiye’de ise 600-bin arası kişinin suda boğularak hayatını kaybettiğini belirterek, vatandaşların güvenli yerlerde denize girmeleri ve cankurtaran hizmetinin olduğu plajları tercih etmesi gerektiğini söyledi. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte ülkemizde boğulma vakaları yaşanmaya başlarken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya genelinde her yıl ortalama 230 bin kişi suda boğularak hayatını kaybediyor. Türkiye’da ise her yıl ortalama 600 ila bin kişinin suda boğularak hayatını kaybettiği kaydedilirken, 1-24 yaş arasındaki kişiler suda boğulma riski en yüksek olan yaş grubunu oluşturuyor. Bu sayının doğal afetlerden bile daha fazla can kaybına yol açtığı belirtilirken, boğulmaların yüzde 70’ten fazlası yaz aylarında özellikle tatil dönemlerinde meydana geliyor. Konuyla ilgili uyarılarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Olcay Ayçiçek, vatandaşların güvenli yerlerde denize girmeleri gerektiğini söyledi. Ülkemizde her yıl 600 ila bin kişinin suda boğulma sonucu hayatını kaybettiğine dikkat çeken Ayçiçek, "Yaz mevsiminde, bayram tatillerinde boğulma vakalarında artış gözlemliyoruz. Bu nedenle vatandaşlarımızın bu konuda dikkatli olmaları gerekir. Suda boğulma, suya battıktan sonra nefessiz kalma sonucu gelişen durum olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre dünya çapında önlenebilir ölümler arasında en yaygın üçüncü neden. DSÖ’ye göre dünya genelinde her yıl ortalama 230 bin civarında kişi suda boğularak hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de ise her yıl ortalama 600 ila bin kişi suda boğularak hayatını kaybediyor. Bu ciddi bir oran. Bu bakımdan vatandaşlarımızın özellikle güvenli yerlerde denize girmeleri, cankurtaran hizmetinin olduğu plajları tercih etmesi çok önemli" dedi. "Kalıcı hasara yol açabilir" Su altında kalma süresinin kişide kalıcı hasarlara yol açabileceğine dikkat çeken Ayçiçek, boğulma olayı sırasında veya hemen sonrasında görülen etkileri şöyle anlattı: "Nefessizlik (Hipoksi): Boğulan kişi suya batınca nefes alamaz ve kısa sürede oksijen yetersizliği başlar. Bu durum çok tehlikelidir, çünkü beyin 4-6 dakika oksijensiz kaldığında hasar görmeye başlar. Bilinç kaybı: Kişi su altında birkaç dakika kalırsa bayılabilir. Bilinç kaybı, müdahale gecikirse kalıcı hasara yol açabilir. Kalp durması: Nefes alamama kalp atışlarının durmasına neden olabilir. Bu durumda acil müdahale (CPR) hayat kurtarıcıdır." Ayçiçek, uzun vadeli hasarları da şöyle anlattı: "Boğulmadan kurtulan bazı kişilerde olaydan sonra uzun süre devam eden sağlık sorunları oluşabilir: Beyin Hasarı: Oksijensiz kalma süresi uzunsa kişi yaşasa bile beyninde kalıcı hasarlar olabilir. Bu hafıza kaybı, konuşma bozukluğu, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara yol açabilir. Hareket Bozuklukları: Sinir sistemi zarar gördüyse kişi yürüme, el-kol hareketleri gibi işlevlerde zorluk yaşayabilir. Psikolojik Etkiler: Boğulma tehlikesi geçiren kişilerde travma, suya karşı korku (hidrofobi), panik atak veya stres bozuklukları gelişebilir. Bu da kişinin hayat kalitesini olumsuz etkileyebilir. Akciğer Problemleri: Olay sonrası bazı kişilerde zatürre (aspirasyon pnömonisi) gibi solunum yolu enfeksiyonları gelişebilir." "Başını yana çevirin, kusturmaya çalışmayın" Boğulma vakalarında alınacak tedbirlerle ilgili bilgi veren Ayçiçek, "Boğulan kişiye yardım edecek kişinin önce kendi güvenliğini kontrol altına alması gerekir. Hasta güvenli bir şekilde kıyıya alındıktan sonra hemen 112’ye haber verilmeli. Hastanın nefes alıp almadığı, bilincinin kapalı olup olmadığı kontrol edilmeli. Başını yana çevirin, kusturmaya çalışmayın. Nefes kontrolünü gözlemleyin, tekrar bilinci kapanırsa tekrar 112’yi bilgilendirin. Eğer hastanın bilinci kapalı, solumuyorsa bu durumda en hızlı sürede kalp ve solunum masajı yapılmalı. Bunun da eğitim görmüş kişiler tarafından yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.