Yerel Haberler
Trabzon
Hulusi Akar: “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” 18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:23:43 TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye’nin Savunma ve Güvenlik Meseleleri” programına katıldı. KTÜ Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Hulusi Akar’ın yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, AK Parti Trabzon Milletvekili Vehbi Koç, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmalarının ardından öğrencilerle buluşan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan ve dijital vatanın bir bütün olduğunu belirterek, “Hiçbir zaman fidandan çınara Söğüt ruhunu Çanakkale ruhunu, Milli Mücadele ruhunu, 15 Temmuz hain darbe girişime karşı mücadele ruhunu unutmayacağız. Bunların daima hatırlayacağız. Bunlardan ders alacağız. Ülkemizin bekası, asil milletimizin refahı için. Bunların yapılması bizim için hayati önem taşıyor. Bu parti meselesi değil, zihniyet meselesi. Ülke tek, vatan tek bu vatanın, milletin, devletin bekası için bu milletin refahı için birlik ve beraberlik içerisinde bakmamız gereken hadise. Nedir bu? Anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan, dijital vatan bunlar birdir, bütündür. Bunlar parçalanamaz. Bunları Allah’a çok şükür bugüne kadar parçalamak isteyenler ya denizlere döküldü ya da bulundukları çukurlara gömüldüler. Bundan sonra da gömmeye hazırız” ifadelerini kullandı. “15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet” “Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var” diyen Akar, “15 Temmuz sebepleri ile ilgili birçok şey söylenebilir. Buradaki temel konu din. Eğer dini bilen toplum olsa bunun cevabını verir. Değilse aldatılırsınız. Aldatılmamak için gerçeği bilmek lazım. Trabzon’un nerede olduğunu bilmezsen İstanbul’da kahvede seni işletirler. 15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet. Bunun bir an evvel giderilmesi ve temizlenmesi lazım. Bütün bunlara rağmen Söğüt, Çanakkale, Milli Mücadele ve 15 Temmuz’a karşı mücadele ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti; büyük bir iftiharla, güvenle ve gururla ifade ediyorum uluslararası arenada şuanda özne haline geldi. Sevenler var, sevmeyenler var. Fakat özne haline geliyor. Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var. Şuanda 3 kıtada etki alanımız var. Avrupa, Asya, Afrika’da etki alanımız var orada işler yapıyoruz. Türkiye’nin kıymetini bilelim” şeklinde konuştu. “Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü” Çözüm sürecine değinen Akar, “2013-2015 senesinde bir çözüm süreci başlatıldı. Bu devletin zafiyeti değil, devletin alicenaplığı. Devlet diyor ki teröristler ben sizi yeneceğim, etkisiz hale getireceğim, ben sizi gömerim. Fakat ben size bir şans veriyorum silahlarınızı bırakın gidin adalete teslim olun diyor. Bunu teröristlerin ele başları, arkasındaki akıl verenler bu bir zafiyet gibi gördüler, zafiyet gibi gösterdiler ve şımardılar. Neler yaptılar. 24 Temmuz 2015 oldu yeter artık. O katliamlardan sonra yeter artık denildi ve harekata başlandı. Hakkari Yüksekova İkiyaka dağlarında, Şemdinli bölgesinde büyük operasyonlar yaptık. Bunlar dağlarda gömüldüler. Dağlarda Mehmetçikle baş edemeyeceğini anlayan teröristler şehirlere kaçtılar. Çukurlar kazdılar. Bu çukurlarla başarı sağlayacaklarını zannettiler. Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü. Türkiye’yi terk ettiler. Tam o sırada 15 Temmuz hain darbe girişim oldu. Buna karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, polisimizin, jandarmamızın gerçek, vatansever evlatları ve asil milletimizin hep beraber Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teröristleri, FETÖ’cüleri yerle bir etti” diye konuştu. “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” Teröristlerin önünde iki yolun olduğunu belirten Akar, “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler. Hiçbir şekilde bizim yaptığımızı maalesef bazı ülkelerin devlet başkanları, bakanları, genel kurmay başkanları dahil orayı çaptırıyorlar bizim Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde yaptığımız operasyonları oradaki Kürtlere, Araplara karşı yapıldı şeklinde ifadelerde bulunuyorlar. Bu kesinlikle doğru değil. Biz hiçbir ordunun göstermediği kadar planlamada, icraatta büyük bir ciddiyetle, samimiyetle dikkat ettik. Hiçbir sivile zarar vermedik. Kültürel, dini, tarihi yapılara, çevreye zarar vermemek için her türlü tedbiri aldık, almaktayız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” ifadelerini kullandı. Konuşmanın ardından KTÜ Rektörü Çuvalcı tarafından Hulusi Akar’a hediye takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:18 Hulusi Akar: “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye’nin Savunma ve Güvenlik Meseleleri” programına katıldı. KTÜ Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Hulusi Akar’ın yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, AK Parti Trabzon Milletvekili Vehbi Koç, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmalarının ardından öğrencilerle buluşan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan ve dijital vatanın bir bütün olduğunu belirterek, “Hiçbir zaman fidandan çınara Söğüt ruhunu Çanakkale ruhunu, Milli Mücadele ruhunu, 15 Temmuz hain darbe girişime karşı mücadele ruhunu unutmayacağız. Bunların daima hatırlayacağız. Bunlardan ders alacağız. Ülkemizin bekası, asil milletimizin refahı için. Bunların yapılması bizim için hayati önem taşıyor. Bu parti meselesi değil, zihniyet meselesi. Ülke tek, vatan tek bu vatanın, milletin, devletin bekası için bu milletin refahı için birlik ve beraberlik içerisinde bakmamız gereken hadise. Nedir bu? Anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan, dijital vatan bunlar birdir, bütündür. Bunlar parçalanamaz. Bunları Allah’a çok şükür bugüne kadar parçalamak isteyenler ya denizlere döküldü ya da bulundukları çukurlara gömüldüler. Bundan sonra da gömmeye hazırız” ifadelerini kullandı. “15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet” “Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var” diyen Akar, “15 Temmuz sebepleri ile ilgili birçok şey söylenebilir. Buradaki temel konu din. Eğer dini bilen toplum olsa bunun cevabını verir. Değilse aldatılırsınız. Aldatılmamak için gerçeği bilmek lazım. Trabzon’un nerede olduğunu bilmezsen İstanbul’da kahvede seni işletirler. 15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet. Bunun bir an evvel giderilmesi ve temizlenmesi lazım. Bütün bunlara rağmen Söğüt, Çanakkale, Milli Mücadele ve 15 Temmuz’a karşı mücadele ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir övünçle, güvenle ve gururla ifade ediyorum uluslararası arenada şuanda özne haline geldi. Sevenler var, sevmeyenler var. Fakat özne haline geliyor. Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var. Şuanda 3 kıtada etki alanımız var. Avrupa, Asya, Afrika’da etki alanımız var orada işler yapıyoruz. Türkiye’nin kıymetini bilelim” şeklinde konuştu. “Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü” Çözüm sürecine değinen Akar, “2013-2015 senesinde bir çözüm süreci başlatıldı. Bu devletin zafiyeti değil, devletin alicenaplığı. Devlet diyor ki teröristler ben sizi yeneceğim, etkisiz hale getireceğim, ben sizi gömerim. Fakat ben size bir şans veriyorum silahlarınızı bırakın gidin adalete teslim olun diyor. Bunu teröristlerin ele başları, arkasındaki akıl verenler bu bir zafiyet gibi gördüler, zafiyet gibi gösterdiler ve şımardılar. Neler yaptılar. 24 Temmuz 2015 oldu yeter artık. O katliamlardan sonra yeter artık denildi ve harekata başlandı. Hakkari Yüksekova İkiyaka dağlarında, Şemdinli bölgesinde büyük operasyonlar yaptık. Bunlar dağlarda gömüldüler. Dağlarda Mehmetçikle baş edemeyeceğini anlayan teröristler şehirlere kaçtılar. Çukurlar kazdılar. Bu çukurlarla başarı sağlayacaklarını zannettiler. Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü. Türkiye’yi terk ettiler. Tam o sırada 15 Temmuz hain darbe girişim oldu. Buna karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, polisimizin, jandarmamızın gerçek, vatansever evlatları ve asil milletimizin hep beraber Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teröristleri, FETÖ’cüleri yerle bir etti” diye konuştu. “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” Teröristlerin önünde iki yolun olduğunu belirten Akar, “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler. Hiçbir şekilde bizim yaptığımızı maalesef bazı ülkelerin devlet başkanları, bakanları, genel kurmay başkanları dahil orayı çaptırıyorlar bizim Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde yaptığımız operasyonları oradaki Kürtlere, Araplara karşı yapıldı şeklinde ifadelerde bulunuyorlar. Bu kesinlikle doğru değil. Biz hiçbir ordunun göstermediği kadar planlamada, icraatta büyük bir ciddiyetle, samimiyetle dikkat ettik. Hiçbir sivile zarar vermedik. Kültürel, dini, tarihi yapılara, çevreye zarar vermemek için her türlü tedbiri aldık, almaktayız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” ifadelerini kullandı. Konuşmanın ardından KTÜ Rektörü Çuvalcı tarafından Hulusi Akar’a hediye takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. (OK-
18 Kasım 2024 Pazartesi - 13:17 Başkan Kaya, Ortahisar’daki mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, Ortahisar mahalle muhtarlarıyla kahvaltı programında bir araya geldi. Muhtarların yol arkadaşları olduğunu ifade eden Başkan Kaya, “87 mahallemizdeki herhangi bir muhtarımızın derdi, bizim derdimizdir” dedi. Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, yeni haftaya muhtarlar toplantısı ile başladı. Başkan Kaya, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri ve birim müdürleri ile birlikte Ortahisar Muhtarlar Derneği Başkanı Muhittin Eyüpoğlu ve mahalle muhtarlarıyla kahvaltıda bir araya gelerek önemli mesajlar verdi. Programda konuşan Başkan Kaya, muhtarlarla birlikte Ortahisar’ı daha yaşanabilir ve daha güzel bir kent olması için gayret ettiklerini belirterek, “Biliyorsunuz 19 Ekim Muhtarlar Günüydü. O gün şehir dışındaki programımız nedeniyle bir araya gelememiştik. Bu programı yapıp sizlerle hasbihal etmeyi, birlikte bir yemek yemeyi çok istiyorduk ama programlar elvermediği için bugüne sarktı. Hep birlikte burada bir aile olduk. Bir parça ekmeği paylaşmak çok kıymetlidir. Hepimiz bu şehrin evladıyız. Bu şehrin daha yaşanabilir, daha güzel bir kent olması adına her birimiz olduğumuz yerde canla başla gayret ediyoruz. Bundan hiç kimsenin kuşkusu yok. Bir aile içinde, bir aile anlayışı içinde birbirimize omuz veriyoruz ve destek oluyoruz. Bu sonuna kadar böyle devam edecek” dedi. Kamu hizmetlerinin sunumunda yapılan işlerin kaliteli olmasının önemine işaret eden Başkan Kaya, sınırlı kaynakları doğru, yerinde ve verimli bir şekilde kullanmaya özen gösterdiklerinin altını çizerek şöyle konuştu: “87 mahallemizdeki herhangi bir muhtarımızın derdi, bizim derdimizdir. Ama bu diyalog yollarını iyi kullanmamız lazım. Birbirini incitmeden, birbirini rencide etmeden, ne konuştuğumuzu bilmeliyiz. Ufacık şeyleri büyüterek yol alma şansımız yok. Oturarak, konuşarak çözemeyeceğimiz sorunumuz yok. Elimizden geldiğince, işleri sıraya koyarak imkânlarımızı seferber edeceğiz. Gönül ister ki, bütün sorunları anında çözelim ama öyle ne imkânımız, ne bütçemiz ne de kaynağımız var. İletilen bütün sorunlara duyarlıyız. Çalışma arkadaşlarım anında notunu alıyor, planlamasını yapıyor. Ekip gönderiyor, inceliyor, yapılabilirliğini yerinde inceliyor. Kamu kaynaklarını da verimli kullanıyor. Birkaç yerde örneğini yaşadık, istinat duvarı yapılmış, devletin, milletin parası harcanmış. Ama yıkılmış! Niye? Doğru iş yapılmamış. Ya da asfalt yapılmış, standartlara uyulmamış, beton dökülmüş standartlara uyulmadan yapılmış. Bu tür işlemlere ben asla izin vermem. Yapılan iş belki biraz geç olur; ama düzgün olur, standartlara uygun olur. Bilimin, Fen’in, mühendisin dediği kurallar çerçevesinde olur. Bir çakıl taşını bile zayi etmeye hakkımız yok. Elimizden geldiğince işleri, sıraya koyup yapma gayreti içinde olduğumuzu siz de biliyorsunuz.” Muhtarlık müessesesinin taşıdığı önemi vurgulayan Başkan Kaya, “Sizler bizim mesai arkadaşlarımızsınız, mahallelerdeki yol arkadaşlarımızsınız. İlk geldiğimizde söylemiştim, ‘Muhtarlarımızla istişare halinde yol yürüyeceğiz’ demiştim. Bir mahallede bir imalat yapıyorsak, ekibimiz orada çalışıyorsa, muhtarımıza mutlaka bilgi verilsin. Biz meseleye çözüm odaklı bakıyoruz, derdimiz üzüm yemek. Derdimiz milletimize, şehrimize hizmet etmek, derdimiz milletimizin hayır duasını almak. Muhtarlarımıza her zaman kapımız açık gönlümüz açıktır, her dakika muhtarlarımızla görüşmeye açığım, bunu sizler de biliyorsunuz” şeklinde konuştu.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 13:12 Balkan Harbi’nde şehit düşen Trabzonlu Gönüllüler Taburu törenle anıldı Balkan Harbi sırasında 87. Alay içinde yer alan ve hepsi şehit düşen 511 kişilik Trabzon Gönüllüler Taburu bugün törenle anıldı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Balkan Harbi sırasında 87. Alay içinde yer alan Trabzon Gönüllüler Taburu’nu anmak için ‘Gidip de Dönmeyenler” isimli program düzenledi. Trabzon Gönüllüler Taburu’nun harbe uğurlandığı Kalepark’ta gerçekleşen etkinliğe Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in yanı sıra önceki Dönem Milli Savunma Bakanı, Kayseri Milletvekili ve TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Trabzon Şubesi Başkanı Gazi Ahmet Tezcan, gaziler, şehit aileleri, STK temsilcileri, askeri öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Şehitlere saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, “Mücadeleleriyle bu aziz vatan için büyük bir gayreti ortaya koyan gazilerimizle, muhterem şehitlerimizin çok kıymetli babalarıyla, çok kıymetli askeri öğrencilerimizle, sivil toplumumuzla beraber dedelerimizi anıyoruz. Tam bağımsız Türkiye uğruna canlarıyla beraber bize bu vatanı emanet eden dedelerimiz, şehitlerimiz... Bütün bu toprakların altı üstünden çok daha kıymetli. Çünkü şehitlerimizle beraber bu topraklar inşallah ilelebet Türk yurdu olarak ayakta durmaya, ayakta kalmaya devam edecek. 1912’de Balkan Harbi esnasında Bulgarların İstanbul’u işgalini öğrenen Anadolu harekete geçiyor. Trabzon’umuzdan vatansever dedelerimiz de 87. Alay 3. Tabur ismiyle Gülcemal vapuruna binmek üzere burada (Kalepark’ta) toplanıyorlar. Limandan Gülcemal vapuruna biniyorlar. 511 kahraman dedemiz Çatalca’ya ulaşıp oradaki birliklerle buluşuyorlar. 509’u bir hafta içerisinde şehit oluyor. Ama o bir hafta çok önemli bir hafta. Çünkü muhasarayı bir hafta öteliyorlar ve İstanbul belki bu vesileyle Alanya’dan da gelen birliklerle işgalden kurtarılıyor. Böyle önemli bir tarih. Bu vesileyle bize bu toprakları ilelebet Türk yurdu olarak bırakan bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Bugüne özgü olarak da 511 kahraman dedemizin anma törenini geleneksel hale getirdik. 4.’sünü düzenledik. İçerisinde dramanın da olduğu bir belgesel ile birlikte kayıt altına alacağız. Çocuklarımıza, gençlerimize, tarihimizi bir şuurla beraber öğreteceğiz” dedi. TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, “Trabzon’da çok güzel gelişmeler olduğunu gördük, görüyoruz ve bu da bizler için büyük bir memnuniyet vesilesi. Tarihi bilmek ve bunu gençlerimize aktarmak mecburiyetindeyiz. Tarihimizde çok şanlı ve hüzünlü sayfalar var. Dolayısıyla tarih okumak ve incelemek demek, herhangi bir şekilde düşmanlık konusu değildir. Tarihten maksat, oradaki başarılarımızdan, dedelerimizin, atalarımızın başarısından bugünkü yaptığımız çalışmalara ilham almak ve önümüze bakmak. Bu konuda bugünkü yapılan çalışmalar gerçekten son derece değerli. Çünkü büyük düşünürlerimizin ifade ettiği gibi herhangi bir şekilde bir milleti tarihinden sıyırırsanız; tarihle alakasını keserseniz geriye bir sürü kalır. Dolayısıyla bizim, tarihi bilme mecburiyetimiz var. Hak hukuk davası olduğunda, vatan imdadına koşmak gerektiğinde, sağına soluna bakmadan, kimseden medet ummadan ’Ben varım’ diye ortaya atılabilen bir milletin evlatlarıyız bizler. Dolayısıyla o gün de bu gönüllüler hiçbir şekilde sağına soluna bakmadan, görev kime ait demeden bu görevin gerekli olduğunu düşünerek, inanarak bu görevi üstlenmişlerdir. Gayet güzel görevlerini yapmışlardır ve şehadet rütbesine erişmişlerdir. Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bugün de herhangi bir şekilde silahlı kuvvetlerimiz, ordumuz ve milletimiz, 85 milyon vatandaşımız, gerekli olduğu zaman gözünü kırpmadan vatan müdafaasında görev alacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı. Vali Aziz Yıldırım ise yaptığı konuşmada “Bu topraklarda şehit torunu olmayan yoktur. Rus işgali zamanında benim de dedemin babası, amcası, dayısı Sis Dağı’na bir gitmişler bir daha cepheden dönmemişler. Annemin dedesi, annemin amcası Çanakkale’ye gitmiş, bir daha dönmemişler. Burada 4, Çanakkale’de 5 şehidimiz var. Hepimiz şehit torunuyuz. Gidenler döneceğiz diye gitmiyor. Vatan, millet için bu gerekli. Bu ezanlar susmayacak. Bu bayrak inmeyecek. Onun içindir ki hepsi, en kıymetli varlığı olarak bildiği sevdiklerini ve canını, bu vatan, bu millet, bu inanç için feda etmekten çekinmediler. Geriye dönmeyi düşünmeden gittiler. Allah hepsine rahmetiyle muamele eylesin” diye konuştu. Yapılan konuşmalardan sonra şehitler için dua edildi. Katılımcılar Trabzon Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı eşliğinde taburun yürüyüş yolunu takip ederek 17-18 Ekim 1912 tarihinde denize açıldığı Trabzon Limanı’na ulaştı. Program, şehitler anısına denize çelenk bırakılmasıyla son buldu.
Prof Dr. Tevfik Özlü: “Tüberküloz hastalığının tedavisi mümkün”
24 Mart 2024 Pazar - 09:38 Prof Dr. Tevfik Özlü: “Tüberküloz hastalığının tedavisi mümkün” Dünya genelinde yaklaşık 10 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalandığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Tüberküloz hastalığı uzun süren öksürük, balgam çıkarma, bazen balgamda kan gelmesi, iştahsızlık, zayıflık, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, ateş ve gece terlemeleridir. Akciğer grafisi ve balgam mikroskopisi ile tanısı konulur. Tüberküloz hastalığı tedavi edilebilir bir hastalıktır” dedi. Tıp dili ile tüberküloz olarak adlandırılan veremin bilinen en eski ve halen en ölümcül enfeksiyon hastalığı olduğunu dile getiren Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Her yıl yaklaşık 1,5 milyon kişinin verem hastalığından öldüğünü söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Oysa veremin etkeni bellidir, tanısı kolaydır, tedavisi mümkündür ve aşısı da vardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerileri doğrultusunda sağlık yönetimlerince konunun sahiplenmesi, kararlılık, liderlik ve yeterli bütçe ayrılması ile tüberküloza karşı mücadelede başarı mümkün olduğu mesajını verir Bu yıl 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ‘Evet! Tüberkülozu sona erdirebiliriz!’ temasını seçmiştir” diye konuştu. Veremin “Mycobacterium tuberculosis” adı verilen bir basilin yol açtığı ve en başta akciğerleri tutan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Hastadan sağlam kişilere bulaşır. Hasta kişinin havaya saçtığı basillerin solunması (damlacık çekirdeği) yoluyla bulaşmaktadır. Daha nadiren hasta ineklerin sütü ile bulaşabilir. Hasta kişinin maske kullanması, hasta odasının ve kullandığı banyonun ayrılması, odanın sürekli havalandırılması bulaşmayı büyük oranda önler” dedi. “Düşük ve orta gelirli ülkelerde daha fazla görülüyor” Dünya genelinde yaklaşık 10 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalandığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Tüberküloz hastalığına yakalananların çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır. Dünyanın yaklaşık dörtte biri tüberküloz basili ile enfektedir. Enfekte kişilerfde herhangi bir semptom yoktur ve hastalığı bulaştırmazlar. Enfeksiyon çoğu zaman hastalığa ilerlemez. Enfekte kişinin bağışıklık sistemi zayıfladığında enfeksiyon hastalığa dönüşür. Tüberküloz basili ile enfekte olan kişilerin, yaşamları boyunca tüberküloz hastalığına yakalanma riski yüzde 5-10 arasındadır. Enfekte olanlar arasından HIV pozitif, organ nakli veya böbrek yetmezliği olan kişiler hastalığa ilerleme konusunda daha yüksek riske sahiptirler. Tüberküloz ile enfekte ve yüksek riskli kişilere enfeksiyonun hastalığa ilerlemesini asını durdurmak için önleyici tedavi uygulanır” ifadelerini kullandı. “Uzun süren öksürük belirtiler arasındadır” Tüberkoluzun belirtilerine ve tanı konma yöntemlerine değinen Prof. Dr. Özlü, “Tüberküloz hastalığı uzun süren öksürük, balgam çıkarma, bazen balgamda kan gelmesi, iştahsızlık, zayıflık, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, ateş ve gece terlemeleridir. Akciğer grafisi ve balgam mikroskopisi ile tanısı konulur” açıklamasında bulundu. “Tedavi edilebilir bir hastalıktır” Tüberkülozun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Tüberküloz hastalığı tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavi başarısı yüzde 100’e yakındır. Ancak bazı ülkelerde ilaçlara dirençli tüberküloz sıklığı fazladır. İlaca dirençli tüberküloz hastalığının tedavisi daha uzun ve daha karmaşıktır” dedi.
Yumurta akı ile şekerin aşkı: ’Kaymaklı’
24 Mart 2024 Pazar - 09:19 Yumurta akı ile şekerin aşkı: ’Kaymaklı’ Türkiye’nin farklı yerlerinde farklı isimlerle adlandırılan ancak Trabzon’da ’Kaymaklı’ ismi ile bilinen yumurta akı ve şekerden yapılan tatlı özellikle Ramazanlar’ın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. 7’den 70’e herkesin tercih ettiği tatlılar arasında yer alan kaymaklıyı daha çok çocuklar tercih ederken, Trabzon’un son kaymaklı ustalarından 78 yaşındaki Hacı Emin Seven, her Ramazan kendilerine ait imalathanede 67 yıldır kaymaklı imal ettiklerini söyledi. Şehirdeki 3 kaymaklı ustasından sadece kendisinin kaldığını ve yeni neslin bu mesleğe çok ilgi duymadığını kaydeden Hacı Emin Seven “Mesleğime 1957 yılında başladım. O zamandan bugünkü gibi fazla tatlı çeşitleri pek yoktu ekseriya baklava türü tatlılar mevcuttu. Kaymaklı yapmaya da o dönemler başladım. Kaymaklının malzemesi yumurta akı ve şeker başka katkı olmaz. Kaymaklı genelde Ramazan’da tercih edilen bir tatlı türüdür. Zaman zaman yurt dışında çalışan gurbetçilerimiz memleketine geldiklerinde kaymaklı alıp götürüyorlar. Kaymaklıyı daha çok çocuklar sever. Trabzon’da hakiki kaymaklı ustası üç kişiydik şimdi sadece ben kaldım. Kaymaklı yurdun farklı yerlerinde de yapılır isimleri farklı söylenir. Biz kaymaklı derken Ege’de köpük derler. Gençlerin ise bu mesleğe fazla ilgisi yok. Bizim zamanımızda elle yapardık şimdi ise artık makineler yapıyor” diye konuştu. Kaymaklı sırrı pişirilmesinde Kaymaklının Ramazan’a özgü bir tatlı olduğunu ve 7’den 70’e herkesin yediğini kaydeden diğer bir tatlı ustası Hakan Özdemir ise “47 yıldır mesleğimi yapıyorum. Bu mesleğe 12 yaşında ustaların yaptığını görerek başladım. İlk yaptığım tatlı düz baklava idi. Daha sonra diğer çeşitleri yapmaya başladım. Kaymaklıyı yediden yetmişe herkes yer. Kaymaklı Ramazan’a özgü bir tatlı. Yapılışı sadece şeker ve yumurta beyazından ibaret başka hiçbir şey katılmaz. Önemli yanı ise pişirilişi” diye konuştu. Unutulmaya yüz tutacak gibi görünüyor Yeni neslin mesleğe pek ilgi duymadığından geleneksel tatlar arasında yer alan kaymaklının unutulmaya yüz tutacağını ifade eden Özdemir, “Yeni nesilde bu mesleğe karşı heves de bir eğilim de yok. Bizim dönemimizde genelde elle yapılırdı şimdi işin içine teknoloji girince daha da farklılaştı. Ustalar yetişmiyor ileride bu mesleğimiz tehlikeye girecek. Usta her yerde var ama şu anda yetişecek eleman yok. Bizim öne çıkan tatlılarımız zamanla unutulacak. Trabzon’un öne çıkan tatlıları kaymaklı ve kadayıf. Kaymaklıyı daha çok çocuklar tercih eder. Yeni nesil kaymaklıyı yeni yeni tanımaya başladı. Çocuklar genelde iftardan sonra tepsiyle kaymaklı satarlar” şeklinde konuştu.
Bakan Özhaseki, acı gerçeği Emek ve Aksaray Mahallesi örneği ile verdi: “Örgüt üyeleri istemiyoruz diye bağırdılar, bir kişi bile yaşamıyor”
23 Mart 2024 Cumartesi - 22:11 Bakan Özhaseki, acı gerçeği Emek ve Aksaray Mahallesi örneği ile verdi: “Örgüt üyeleri istemiyoruz diye bağırdılar, bir kişi bile yaşamıyor” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Hatay’daki Emek ve Aksaray Mahallesi yapılmak istenilen kentsel dönüşüm projesine örgütlerin karşı çıkarak mani olduğunu belirterek, "Emek ve Aksaray mahallesini aradım. Hiç kimsenin telefonu cevap vermiyor. Sonra resmi görevlilerden öğrendim. Bir kişi bile yaşamıyor. Bu siyasete alet edilir mi? Şimdi bana o gün mani olanların vicdanı rahat mı acaba bilmiyorum ki. Vicdan kaldıysa rahatsız olmaları lazım" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 31 Mahalli İdareler Seçim çalışmaları kapsamında geldiği Trabzon’da ’Sektör Temsilcileri Buluşması’na katıldı. DSİ toplantı salonunda düzenlenen buluşmada konuşan Bakan Özhaseki, Trabzon’un en önemli hamlesinin turizm olduğunu söyledi. Bakan Özhaseki, “Şimdi mesela biraz önce başkanım söyledi. Trabzon’da en önemli hamlesi turizm hamlesi gibi gözüküyor. Onun hazırlığını yapmak lazım. Çünkü hazır insanlar geliyorlar şehrinize can katıyorlar. Yiyorlar, içiyorlar. Tamam. Herhangi bir şekilde ithal tarafı da yok bu işin. Dışarıya borçlanmıyorsunuz. Siz coğrafyanızı gösteriyorsunuz, kültürünüzü gösteriyorsunuz. Güzellikleri gösteriyorsunuz. Para kazanıyorsunuz. Bu bile değişime ayak uydurmaktır. Son olarak da söyleyeceğiz. Belki en önemli kural şu arkadaşlar şehirlerin geleceği o şehirde yaşayan yerel yöneticilerin ufuklarıyla doğru orantılıdır. Kimi kast ediyorum. Vali Bey’i de kastediyorum, yerel yöneticileri de söylüyorum, siyasilerimizi de söylüyorum. Belediye başkanları tabii ki bu işin içerisinde olmazsa olmazlarımız. Eğer şehrinizle bizim ilgili düşünceleriniz ufuklarımız varsa hedef koymuşsak, oraya giderken hep birlikte kol kola girip gayret ediyorsak başarı o şehrin geleceği aydınlık değil. Birimiz güzel bir proje yapmışız ona partili diye kızıyoruz. Şu adam parlamasın. Bu proje uygulanırsa başımıza bela olur, büyür gibi şeytani duygularla mani olmaya çalışırsak Allah korusun o şehirde işler güzel gitmez. Çok şükür biz Trabzon’da hep birliktelik gördük. Eski bakanlarımızda, yeni bakanlarımızdan yerel yöneticilerden, Murat Bey’den, Ahmet Metin Bey’den. Kol kola giren bir yapı gördük” şeklinde konuştu. “İkide bir dizimize vurup ta deprem den sonra ağlamanın bir manası yok” Türkiye’de 500’e yakın hareketli fay hattının olduğunu vurgulayan Bakan Özhaseki, “Son yüzyılda gerek ana karamızda gerekse denizlerimizde meydana gelen 6 ve üzerinde şiddette yıkıcı diye tarif edebileceğimiz deprem sayısı 231. Yani her sene 2 veya 3 tane yıkıcı deprem var bu bölgede. Ana karamızda meydana gelen deprem sayısı ise 60’ın üzerinde. Ölen insan sayımız 130 bin. Böyle bir coğrafyada yaşıyoruz. Efendim bizim burası 3. veya 4. derecede inşallah bir şey olmaz bize. Amin inşallah olmaz. Allah’tan dileğimiz o. Ama tedbiri elden bırakırsak şuanda Türkiye’de 500’e yakın hareketli fay hattı var. Nerede, hangi tarihte nasıl bir şiddette kırılacağını kimse tahmin edemiyor. Başımıza büyük felaketler gelir. Elbette inançlı insanlarız. Allah’a tevekkül ederiz, dua ederiz ama tedbiri elden bırakamayız. İkide bir dizimize vurup ta deprem den sonra ağlamanın bir manası yok. Mevlana Hazretleri buyuyor ki, akıl dize vurup ah etmek için değildir. Akıl olanı bitine anlayıp ona göre yola revan olmak içindir. Bizde çok şükür akıllı insanlarız. Çok şükür gücümüz yerine geldi. Mühendislik, mimarlık fakültelerimiz var. Bilim adamlarımız var. Allah’a şükür hükümetlerimiz güçlü. Bu dönemde bizim bu gerçekliği bilerek hareket etme gibi bir hükümlülüğümüz var. Aslında tarihte bizim kendimize has o medeniyetimizin kurmuş olduğu ortamları son 18-19. asırlarda yitirdiğimiz için birazda zordayız” diye konuştu. Bakan Özhaseki, Emek ve Aksaray Mahallesi örneğini verdi Hatay’ın Emek ve Aksaray Mahallesi’nde yapılmak istenilen kentsel dönüşüm projesine örgütlerin mani olduğunu ve 6 Şubat depreminde mahallede bir kişinin bile kurtulamadığını kaydeden Bakan Özhaseki, “Bizim artık şehirlerimizi, işyerlerimizi her ne yapıyorsak depreme dirençli ve sağlıklı yapmamız icap eder. Bu sağlıksız yapılardan kurtulmamız icap ediyor. Bana göre Türkiye’nin en önemli meselesi sağlıklı şehirlerin inşa edilmesidir. Çünkü siz şehri kuruyorsunuz, içinde yaşarken şehre benziyorsunuz. Şehirler insanların aynasıdır. En önemli sorun olarak ben bunu görüyorum. 6 Şubat’ta bir deprem yaşandı. Bu depremde Doğu Anadolu fay hattı kırıldı. Orada 18 tane ilimiz etkilendi. 14 milyon insan bundan zarar gördü. Hep yine dizimize vurduk, ah ettik. Gece gündüz demeden uğraştık. Orada CHP’li belediye var demedik, diyemeyiz. İnsan bizim insanımız. Tercihleri başımızın üstüne. Hizmetlerine koştuk. Bu iş zaten siyaset üstü bir iş. Eğer bunu siyasete alet edersek çok acı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Benim bir önceki bakanlık döneminde Hatay’a davet ettiler. Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci hiç unutmuyorum. Kentsel dönüşüm yapacağım dedi peki dedim. Hesabını ve kitabını yaptık. Oraya gittik, alan çok kalabalık. Vatandaşın yüzde 80’i kentsel dönüşüm istiyor. Ama kenarlarda örgüt üyeleri dolu. Şimdi ki Hatay Belediye Başkanı başlarında. İstemeyiz de istemeyiz. Mimar, mühendis odalarının bir grubu. Bunu üzülerek söylüyorum. Başkanımız çıktı hoş geldiniz konuşmasına ömrümde öyle küfürler duymamıştım adamcağız selam bile veremedi indi. Kürsüye çıktım. İstemiyor musunuz dedim. Vatandaşta ses yok ama kenardaki örgüt üyeleri istemiyoruz diye bağırdılar. Tamam yapmıyoruz sakin olun dedim. Ankara’dan bende kendime iş aramak için gelmedim buralara dedim. Ama dedim, şuraya kadar geldim 10 dakika sohbet edelim meramımı anlatıyım size sonra ayrılacağım olur mu arkadaşlar dedim. Gençler sizde şu pankartlarını indirin dedim. Pankarttan hepsi bize hakaret ediyor. Herkes sakinleştikten sonra dedim ki arkadaşlar bakın burası Doğu Anadolu fay hattı üzerinde. Ülkede önemli 3 tane fay hattı var. Yarın bir gün burada deprem olabilir. Hocalarda sırası geldi diyorlar. Akşam, sabah burada deprem olur gelin mani olmayın da ben şu deprem işinde size yardımcı olayım. Kentsel dönüşümü yapalım hiçbirinize zarar gelmesin. Emek ve Aksaray Mahallesi. Eğer belediye yanlış hesap yaptıysa ben düzelteceğim, belediyeye bir tane bina kalıyorsa ben size vereceğim şeref ve namus sözü saatlerce sizi dinleyeceğim dedim. Gece 11-12’ye kadar herkesi dinledim. Fakat örgütler galip geldiler. Mani oldular ve bize kentsel dönüşümü yaptırmadılar" dedi. "Şimdi bana o gün mani olanların vicdanı rahat mı?" "Deprem sabahı erkenden önce Gaziantep Belediye Başkanımızı aradım Fatma hanım hüngür hüngür ağlıyordu. ’Ağabey evlerin altından feryatlar yükseliyor yetişemiyoruz ki’ dedi" ifadelerini kullanan Bakan Özhaseki, "Emek ve Aksaray mahallesini aradım. Hiç kimsenin telefonu cevap vermiyor. Sonra resmi görevlilerden öğrendim. Bir kişi bile yaşamıyor. Günah değil mi. Bu siyasete alet edilir mi? Lüzumlu, lüzumsuz davalar açılır mı? Şimdi bana o gün mani olanların vicdanı rahat mı acaba bilmiyorum ki. Vicdan kaldıysa rahatsız olmaları lazım. Ölünceye kadar tövbe istiğfar etmeleri lazım. Ama pişkin pişkin geziyorlar. Sonra da öğrenmiş bir kelam. En son mecliste ne olur dedim kentsel dönüşüme karşı değiliz de rantsal dönüşüme karşıyız gibi süslü laflar etmeyin midem dönüyor, almıyor içim dedim. Çıkın da kentsel dönüşüm yapın. Alnınızdan öpeyim. Bizde karşıyız. Rantsal dönüşüm yapmak isteyen mi var. Bu işin tek çözümü var, kentsel dönüşüm. Çok hızlı bir şekilde ülkemize depreme dirençli bir hale getireceğiz” ifadelerini kullandı.
Bakan Özhaseki: “Her güzelin bir kusuru olduğu gibi bu coğrafyanın da iki tane kusuru var; İkisi de yerin altında”
23 Mart 2024 Cumartesi - 15:45 Bakan Özhaseki: “Her güzelin bir kusuru olduğu gibi bu coğrafyanın da iki tane kusuru var; İkisi de yerin altında” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, her güzelin bir kusuru olduğu gibi Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın da iki tane kusuru olduğunu belirterek "İkisi de yerin altında. Yerin üstünde bir sıkıntı yok. Birisi fitne örgütleri Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyen yurtdışından destekli hainler hiç bitmek bilmiyor. İkincisi de depremsellik. Depremde başımızın belası. Onu bilerek hareket etmek durumundayız" dedi. 31 Mart Mahalli İdareler Seçim çalışmaları nedeniyle dün gece saatlerinde Trabzon’a gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Çarşıbaşı ilçesindeki seçim yürüyüşünün ardından Yomra ilçesinde mitinge katıldı. Partililerin ilgi gösterdiği mitingde konuşan Bakan Özhaseki, AK Parti Yomra Belediye Başkan adayı Abdülkadir Özdemir’e destek istedi. Konuşmasında coğrafyanın iki tane kusuru olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bu Anadolu coğrafyası son dönemlerde bütün mazlumların aynı zamanda sığınma coğrafyasıdır. Balkanlarda, Karadeniz’de Doğu’da, Güney’de bunalan daralan ne kadar kardeşimiz varsa hep bu coğrafyaya gelmiştir. Allah’a hamd olsun etle tırnak gibi olduk. Bir olduk, beraber olduk. Bayrağımız dalgalanıyor. Ezanımız okunuyor. Gittikçe büyüyoruz. Düşmana korku salıyoruz. Gönlü coğrafyamıza da huzur veriyoruz. Her güzelin bir kusuru olduğu gibi bu coğrafyanın da iki tane kusuru var. İkisi de yerin altında. Yerin üstünde bir sıkıntı yok. Birisi fitne örgütleri Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyen yurtdışından destekli hainler hiç bitmek bilmiyor. İkincisi de depremsellik. Depremde başımızın belası. Onu bilerek hareket etmek durumundayız” diye konuştu. Bir açılışta PKK’lıların sabaha kadar "Kayserili faşist bakan ne işin var? burada" diye bağırdıklarını dile getiren Bakan Özhaseki, “50 sene önce duvarda gördüğüm bir afişten sonra ’Bunlar ne istiyor?’ dedim. Nereyi bölmek istiyorlar ? Bu ülkenin içerisinde bir devlet mi kurmak istiyorlar. Ne yazık ki zaman içerisinde çukur eylemleri ile birlikte paçavralarını bayrak diye çekerek öz yönetim ilan ettik demek gafletinde bulundular. Ben o dönemde bakandım. O bölgelere ömrümde ilk defa gittim. Şırnak’a, Cizre’ye, Yüksekova’ya her tarafa gittim. Orada karşımdaki muhataplarımızın birçoğu da PKK’nın siyasi uzantılarıydı. Bir açılışta onlar karşımdayken emin olun şunları aynen yüzlerini söyledim. ’Dün gece Cizre’ye geldim hizmet ediyorum. Su getirdim, kanalizasyonunuzu yapıyorum, PKK’ların yıktığı evleri yapıyorum ama bana sabaha küfür ettiniz. PKK’lılar sabaha kadar Kayserili faşist bakan ne işin var burada diye bağırdınız durdunuz bana. Evet Kayseriliyim, sünniyim, Türkmen çocuğuyum ama size hizmet ediyorum’ dedim. Siz bana ’Faşist bakan burada ne işin var?’ derken birkaç kilometre ötede okyanus ötesinde gelmiş olan coniler var. 10 bin kilometreden gelmişler. ’O conilere sorsanıza ne işiniz var? burada’ diye. ’Amerikalılara sorsanıza ne işiniz var burada?’ diye. Milyarlarca dolar harcıyorlar. Çocuklarınızın eline veriyorlar dağa gönderiyorlar. Sonra da kurşunlar bize dönüyor kardeşliğimiz bombalıyorlar. Asıl o kitapsızlara sorun ne işiniz var burada diye. Bunlar size eşiklik mi getirecek, özgürlük mü getirecek. Nereye gittiler de insanlık götürdüler, nereye gittiler de özgürlük getirdiler. Her gittikleri yere kan, bela, sel götürdüler. Cenabı Hakka şükürler olsun PKK’yı da, FETÖ’yü de, DHKP-C’yi de, IŞİD’i de toprağa gömdük bir daha çıkamayacaklar inşallah” şeklinde konuştu. “Deprem bölgesinde şuana kadar dağıttığımız konut sayısı 76 bini buldu” 6 Şubat depreminden etkilenen illerde yapılan konutlar teslim edilmeye devam ettiğini ve gece-gündüz çalıştıklarını kaydeden Bakan Özhaseki, “Bir taraftan da yerin altında depremsellik var. Ne yazık ki kural böyle konmuş. Biz ona kafa tutamayız. Onu bilerek hareket edip, uygun şekilde hal almaktan başka çaremiz yok. En son 6 Şubat’ta hatırlayın iki tane deprem. Tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insanımız da zarar gördü. 680 bin evimiz yıkıldı. 170 bin işyerimiz yerle bir oldu. Maddi hasar çok büyük. 100 milyar doların üzerinde. Toprağa verdiğimiz kardeşlerimizin sayısı 53 bin 500. Çok büyük bir acı. O günden beri çalışıyoruz. O asrın felaketi asrın dayanışmasına döndürdük. 100 binlerce ev yapıyoruz. Köylerimizde çelikten evlerde yapıyoruz. Şehirlerimizi merkezini ve altyapısını yapıyoruz. Şuana kadar dağıttığımız konut sayısı 76 bini buldu. Her ay 10-15 bin ev vermeye devam edeceğiz. Ama biz böyle çalışırken tam bin tane şantiyede 110 bin kişilik orduyla çalışıyoruz. 4 bin 333 köyümüzde çelikten evler yapıyoruz. Fakat muhalefet çıkmış hani nerede evler diyorlar. Kimi verdiniz heralde akrabalarınıza veriyorsunuz. Allah ıslah etsin bunları. Biz gece-gündüz çalışıyoruz. Nasrettin Hoca’ya demişler ki, hocam adam olmanın yolu nedir demişti evladım kulaktır. Nasıl oluyor hocam demişler. Demiş ki karşınızdaki konuşurken can kulağı ile dinleyeceksiniz ki ne diyor anlayabilesiniz. Birde ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun ki, adam olmayı öğrenin. Allah bizim muhalefete de kulak versin ne diyelim. Ama biz yolumuzdan şaşmayacağız. Biz hizmetten başka bir şey bilmeyiz. Allah’ın izniyle hizmet edeceğiz” ifadelerini kullandı. “Kılıçdaroğlu herkesi kandırmış; Anadolu lisanı ile ’keklemiş’ ” Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken iki tane ittifak olduğunu hatırlatan Bakan Özhaseki, “Birisi Cumhur İttifakı, öbürü de Millet İttifakı. Cumhur ittifakı tarafından sizim ortaklığımız net. Özümüz, sözümüz bir. Biz yerli, milliyiz. Bizim ezan, bayrak ve bu vatan bölünmez diye bir derdimiz var. Ne söylüyorsak özümüzdeki söylüyoruz. Fakat karşı tarafta bir ittifak vardı. Önce 6’lıyız diyorlardı bizde masanın altından PKK kafasını gösteriyor saklamayın diyorduk. Sonradan Kılıçdaroğlu herkesi kandırmış, Anadolu lisanı ile keklemiş. İçişleri Bakanlığını da, MİT’i de vermiş. 8 oldu ortaklık. Sonradan dünyanın en başarısız iki belediye başkanını da ortak aldılar 10 oldu. Şunu iyi bilelim bu 10 tane grubun hiçbir şekilde görüşleri birbirine benzemez. Sosyal olaylara, siyasi meselelere bakışları, askeri noktalardaki görüşleri aynı değil benzemezler çetesi gibiler. Fakat bir araya gelmişler tek şey istiyorlar. Cumhur İttifakı, Recep Tayyip Erdoğan gitsin ne olursa olsun. Bunun dışında söyledikleri hiçbir şey yoktu. Aslında birbirlerini sevmezler. Birisi bir gün olsun diğerini özleyip te yanına çay içmeye bile gitmemişler. Hani şair diyor ya, hadi gel şu Süleymaniye’yi yıkalım desem iki kazma kürek iki de ırgat gerek. Hadi gel yeniden yapalım desem önce bir Sinan sonradan da Süleyman gerek. Yapmak zor iş yapmaktan gerçekten zor. Ama çok şükür Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde gece gündüz demeden çalışıyoruz” dedi.
Dr. İlknur Kul Çelik: “Tüberküloz önlenebilen, tedavi edilip iyileştirilebilen, kişi ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalıktır”
23 Mart 2024 Cumartesi - 10:17 Dr. İlknur Kul Çelik: “Tüberküloz önlenebilen, tedavi edilip iyileştirilebilen, kişi ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalıktır” Tüberküloz (verem) hastalığının önlenebilen, tedavi edilip iyileştirilebilen, kişi ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalık olduğu belirtildi. 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü öncesinde bir açıklama yapan İmperial Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. İlknur Kul Çelik, halk arasında ‘Verem’ olarak adlandırılan Tüberküloz hastalığının ‘mycobacterium tuberculosis’ isimli bir mikrop aracılığı ile oluşan bulaşıcı bir hastalık olduğunu hatırlattı. “Akciğerde yıllarca uyur durumda kalıp vücut direnci düştüğünde harekete geçer” Çelik “Tüberküloz basili çoğunlukla akciğerde hastalık oluşturmasına rağmen, beyin, böbrek, sindirim sistemi, omurga gibi organları da etkileyebilir. Hastalık, Tüberküloz hastası bir kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması ile havaya karışan basillerin solunum yolu ile sağlıklı bir insanın akciğerine ulaşması ile bulaşmaktadır. Basiller havada saatlerce asılı kalabilirler. Bu basilleri alan kişilerin bir kısmında basiller kişide hastalık oluşturmadan, uyur durumda akciğerde yıllarca kalıp, vücut direncinin düştüğü bir durumda hastalık oluşabilir. Bu özelliği ile sinsi bir hastalıktır. Tüberküloz hastalığı solunum yolu ile bulaştığında, tüberküloz hastası ile aynı evde yaşayanlarda daha sık olmak üzere yakın temas bulunan kişilerde görülür” dedi. Uzun süreli öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ateş, gece terlemesi ve kilo kaybı başlıca belirtileri Tüberkülozda bulaştırıcılığı önlemenin yollarını da anlatan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. İlknur Kul Çelik “Hastalığı önlemenin yolları; erken teşhis, etkili ve uyumlu tedavi, hastaların maske takması, hasta kişinin bulunduğu ortamın sık havalandırılmasıdır. Tüberkülozun en sık karşılaşılan belirtileri uzun süreli öksürük ,balgam çıkarma kan tükürme, ateş, gece terlemesi ve kilo kaybıdır. Hastalığın kesin tanısı radyolojik görüntülemelerin yanında balgamda tüberküloz basillerinin mikrobiyolojik olarak gösterilmesi ile konulur. Yiyecek, içecek veya kan yoluyla tüberküloz bulaşmaz.. Çocuklarda yapılan BCG aşısı genel olarak tüberkülozdan korur. Özelliklede menenjit tüberküloz gibi ağır tüberküloz formlarından koruyuculuğu daha yüksektir” ifadelerini kullandı. Tedavisi en az 6 ay Tüberkülozun tedavisi ile ilgili de bilgiler veren Çelik “Tedavisi en az 6 aydır. Tedavide hastaların ilaçlarını düzenli olarak aksatmadan yeterli süre ile almaları çok önemlidir. Böyle olursa hastalar genellikle iyileşirler. Ancak ilaçlar düzenli kullanılmadığı taktirde, ilaca dirençli tüberküloz değişebilir. Bu durumda tedavi çok güçleşir ve daha uzun sürer. Tedaviye başladıktan sonra bulaştırıcılık 1 ay içinde azalır. Beslenmeden daha önemli olan ilaçların dozlarının atlanmamasıdır. Tüberkülozlu hastaların mutlaka öksürürken, hapşırırken ,konuşurken mutlaka ağızını, burnunu kapatması gerekir. Sigara ve alkol kullanmamalıdır. Tedavinin başlangıç döneminde kalabalık ortamlara girmemeli, ziyaretçi almamalıdır. İlaçlar ve kontroller aksatılmadan tedavi süresi tamamlanmalıdır. Tüberküloz hastası ile temas eden kişilere de şartlara bağlı olarak koruyucu tedavi verilebilir. Temaslı kişilerin de muayene kontrolleri gereklidir. Tüberküloz hastalığı önlenebilen, tedavi edilip iyileştirilebilen, kişi ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalıktır” diye konuştu.
Mustafa Bıyık: "Benim siyasetim hizmet siyasetidir"
22 Mart 2024 Cuma - 12:03 Mustafa Bıyık: "Benim siyasetim hizmet siyasetidir" Trabzon’un Yomra ilçe Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, hizmet siyaseti yaptığını belirterek, "Yaptığımız işler ortadadır. Daha yapacak işlerimiz var. Yomra için hayallerimiz var. Yomra’nın ülkemizin en modern ilçesi olmasını istiyoruz" dedi. Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık seçim çalışmalarına devam ediyor. Gürsel mahallesinin sakinleri ile bir araya gelen Başkan Bıyık yoğun ilgi gördü. Gerçekleştirdiği icraatlar ve yeni dönem projelerine ilişkin açıklamalarda bulunan Başkan Bıyık, "Benim siyasetim hizmet siyasetidir. Bizim tek derdimiz Yomra’ya hizmet etmektir. Bu kadim ilçenin daha güzel hale gelmesi, insanlarımızın daha güzel ortamda yaşaması dışında bir gayemiz olmadı, bundan sonrada olmayacak" ifadelerini kullandı. Geride kalan beş yılda Yomra’ya oldukça güzel hizmetler kazandırdıklarını ifade eden Başkan Bıyık, "Ben yaptıklarımızla sizin karşınızdayım. Allah nasip etti, hep birlikte el ele verdik, çok güzel işler yapmayı başardık. Benim siyasetim hizmet siyasetidir, eser siyasetidir. Yaptığımız işler ortadadır. Daha yapacak işlerimiz var. Yomra için hayallerimiz var. Yomra’nın ülkemizin en modern ilçesi olmasını istiyoruz. Yomra’da yaşamanın bir ayrıcalık olmasını arzu ediyoruz. Bu amaçla çok güzel işler yaptık, yeni dönemde yine güzel işler yaparak ilçemizi zirveye çıkarmak istiyoruz. Bu nedenle sizlerden bir dönem daha yetki istiyoruz" şeklinde konuştu. Başkan Bıyık, konuşmasının ardından vatandaşların sorularını ayrıntıları ile yanıtladı.
Trabzonlu balıkçılar erken "Paydos" dedi
22 Mart 2024 Cuma - 11:01 Trabzonlu balıkçılar erken "Paydos" dedi Denizlerde 15 Nisan’da başlayacak av yasağına kısa bir süre kala balıkçılar denizlerde son dönemde umduğunu bulamayınca erken "Paydos" edip teknelerini limana demirleyerek ağlarını ve teknelerini bakıma almaya başladı. Balık av sezonunun bitimine kısa bir süre kala sezonu kapatan Trabzonlu balıkçılar, teknelerini limana çekti. Bu sezon bol şekilde avlanan hamsiden umduğunu bulan balıkçılar palamutta ise istenilen avı gerçekleştiremedi. Trabzon’daki farklı limanlara demirleyen bazı balıkçılar gelecek sezon için şimdiden teknelerini ve ağlarını bakıma alırken, bazıları da Mayıs’ta Orkinos avı için Akdeniz’e gitmeye hazırlanıyor. Ordu’dan gelerek Beşikdüzü limanına demirleyen Yılmaz Balıkçılık isimli teknede gemicilik yapan Muttalip İşlek, sezonu erken kapattıklarını belirterek “Bu sene hamsi güzeldi, palamut yoktu. Allah bereket versin. Hamside yüzümüz güldü. Hamsi harici diğer balıklar tükendi gibi bir şey oldu. Bu sene İstanbul’dan Trabzon’a kadar her yerde avlandık” dedi. Yılmaz Balıkçılık gemisinin reisi Volkan Şener ise, bu sene ağlarda çok fazla balığın kalmadığını dile getirerek “Sezonu kapattık. Bu sene mazotun pahalı olması nedeniyle sezonu erken bitirdik. Ağlarda çok balık kalmıyor. Çok çeşit balığımız kalmadı. Sadece hamsi, palamut olmadı. Avcılık oldu, yüzümüz güldü ancak mazot pahalı olduğu için pek bir şey kalmıyor” şeklinde konuştu. Orkinos avı için Mayıs’ta Akdeniz’e gidecekler Mayıs’ta Orkinos avcılığını başlayacağı için Akdeniz’e gitmeyi düşündüklerini kaydeden Şener, “Balıkçılık iyiye gitmiyor. Tutulan balıklar tekneleri bakmıyor. Mevsim kısa geçtiği için mecburen yurtdışına giden tekneler var. Afrika’ya da gittim orada da balıkçılık yaptım. Burada 3 ay balıkçılık sürüyor sonrasında bir şey kalmıyor. Sadece hamsi. Palamut her sene olmuyor. 10 yıl önce balık para ediyordu. Şimdi masraflarımız ağır. Şuan sezon bitti. Ağların bakımı yapılıyor. Bayrama kadar bakımları bitirmiş oluruz. Herkesin payını alıp gidecek. Mayıs’ta Orkinos avcılığı başlayacak. Onun için Alanya, Antalya tarafına doğru gideceğiz. Teknelerin çok olması nedeniyle mecbur tekne sahipleri Moritanya ve diğer ülkelere gidiyor. Şuanda belki de Moritanya’da 15-20 tane Türk balıkçısı var. Bu teknenin günlük 3-5 ton yakıt masrafı oluyor. Gemicisi, kumanyası derken bu tekne av yapmak zorunda” diye konuştu. “Eski balık ve balıkçılık yok” 19 yıldır balıkçılık yapan Hilmi Erçin de balıkçılıkta eski yılların arandığını söyledi. Eski balık ve balıkçının olmadığını belirten Erçin, “Av sezonu orta yollu geçti diyelim. Ne iyi ne kötü. Bazılarına iyi bazılarına kötü. Bu sene genelde hamsi oldu. Sezon başında az istavrit oldu. Allah bereket versin. Nisan’dan sonra Orkinos avı belli olacak. Olursa Orkinos avı yoksa önümüzdeki sezonu bekleyeceğiz. 19 yıldır balıkçılık yapıyorum. Balıkçılıkta eski dönemler aranıyor. Artık tekne sahipleri gemici aramaya başladı. Ağ tamir işini bilenler yaşlanıyor. Yaşlandıkça sezondan çıkıyor. Tekne sahipleri bunu yapanı artık bulamıyor. Onun için her şey zor. Eski balık ve balıkçı yok. Eskiden bu bölgede hamsi yılbaşına kadar kalırdı. Şimdi Aralık olmadan hamsi Gürcistan’a veya başka yere gidiyor. Biz burada avlanmaya devam etsek ağlarda hiç balık kalmaz. Onun için Gürcistan ve diğer bölgelere gidiyoruz. Balıkçı tekneleri artıyor. Arttıkça Avrupa ülkelerine açılmaya başladılar. O da ayrı bir sektör. Sadece Moritanya değil Umman, Somali gibi 5-6 ülke var. Orada da bir ekmek kapısı var. Bakarsın palamut 2-3 sene olur, 3-4 sene olmaz. Geçen sene palamut boldu, bu sene yoktu. Önümüzdeki sene olacak ama belki de daha az olacak. Tecrübelerime göre çok fazla beklentim yok. 19 yıl önce balıkçılığa başladığım sene öyle bir palamut oldu ki şuana kadar o palamutçuluk hiç olmadı gibi geliyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan denizlerde trol ve gırgır ağları ile avcılık yapan balıkçılar için 1 Eylül’e kadar sürecek yasak 15 Nisan’da başlayacak.