TEKNOLOJİ
Malatya’da gençlere yapay zeka anlatıldı 23 Aralık 2024 Pazartesi - 14:31:09 Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Kentsel Gelişim Derneği (KEGED) iş birliğiyle düzenlenen, T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü destekli “Yapay Zeka Araçları ve Uygulamaları Öğrenme Yöntemleri” adlı eğitim gerçekleştirildi. Malatya Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eğitim, Dijital Gençlik Merkezi’nde yoğun katılımla yapıldı. Eğitime katılanlar ‘Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesi Alanında Temel Bilgileri ve Uygulamaları” konularını öğrenme fırsatı buldu. Özellikle gençlerin rağbet gösterdiği eğitimde “Yapay Zekanın Temel Kavramları, Makine Öğrenmesi Algoritmaları, Yapay Zeka Araçlarının Tanıtımı ve Uygulamalar, Gerçek Hayatta Yapay Zeka Kullanım Örnekleri” konuları ele alındı. Tam gün süren eğitim, teknolojiyi yakından takip etmek isteyen gençler ve alanında uzmanlaşmak isteyen katılımcılara büyük katkılar sağladı. Program sonunda katılımcılara, e-Devlet onaylı katılım belgeleri takdim edildi. Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin gençlerin teknolojik alanlarda gelişimlerine destek sunmak amacıyla düzenlediği ‘Yapay Zeka Eğitimi’ 100. Yıl Kitap Kafe Projesi kapsamında gerçekleştirildi. Gençlerin teknolojiyi doğru ve etkin bir şekilde kullanmalarına, bireysel ve toplumsal fayda sağlamaları adına çalışmalar yapan Malatya Büyükşehir Belediyesi, her alanda olduğu gibi gençlerin geleceklerine de katkı sağlıyor. Eğitime katılan gençler, aldıkları bilgilerle hem kişisel hem de profesyonel hayatlarında yapay zekayı daha etkin bir şekilde kullanabilecek ve bu alanda kendilerini geliştirme fırsatı da bulabilecekler.
23 Aralık 2024 Pazartesi - 12:41 Gökyüzü tutkunları yılın en uzun gecesinde GUHEM’de buluştu Bursa Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde hayata geçen Türkiye’nin uzay temalı en büyük merkezi Gökmen Uzay Havacılık ve Eğitim Merkezi (GUHEM), yılın en uzun gecesinde gökyüzü tutkunlarını ‘Gece Gece GUHEM’ etkinliğinde buluşturdu. BTSO öncülüğünde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi destekleriyle kurulan GUHEM, uzay farkındalığının artırılması amacıyla çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Uzaya ilgi duyan ve gelecek nesillere ilham vermeyi hedefleyenlere yönelik interaktif programlar düzenleyen merkez, yılın en uzun gecesinde farklı bir aktiviteye imza attı. En uzun geceye özel aktiviteler Karanlığın en uzun sürdüğü özel gecede düzenlenen programa onlarca gökyüzü meraklısı bir araya geldi. Gökyüzü meraklılarına benzersiz bir deneyim sunan program kapsamında teleskopla yıldız ve gezegen gözlemi, bilim yarışmaları ve gösteriler, atölye çalışmaları ve ailelerin katılımıyla eğlenceli bir dizi aktiviteler gerçekleştirildi. Türkiye’nin, ‘Milli Uzay Programı’nda da yer alan ve Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ilk 5 merkezi arasında yer alan GUHEM’i ziyaret eden katılımcılar ise etkinlikten büyük bir memnuniyet duyduklarını söyledi. “BTSO’ya çok teşekkür ederiz” GUHEM’e gelen ziyaretçilerden 9 yaşındaki Mustafa Kerem Sezgin, GUHEM sayesinde uzay ve havacılık konusunda çok güzel bilgiler edindiğini belirterek, ‘Gece Gece GUHEM’ programında ailesiyle birlikte çok güzel bir deneyim yaşadığını söyledi. Etkinlik için GUHEM’e gelen Yusuf Sezgin, “Daha önceki birkaç kere GUHEM’e geldik. Oğlum buradaki etkinliklerden oldukça memnun. Buradaki tüm etkinliklere katılmaya gayret gösteriyoruz. Yılın en uzun gecesine yakışır bir program yapılmış. Bu merkezin hayata geçmesini sağlayan BTSO’ya teşekkür ederim” şeklinde konuştu. “GUHEM’in Bursa’da olması bir şans” Ziyaretçilerden Murat Topan, merkeze daha önce 4 kere geldiğini her geldiğinde büyük bir memnuniyetle ayrıldığını söyledi. “GUHEM’i evimiz gibi görüyoruz” diyen Topan, “Çocuklarımla her fırsatta GUHEM’e gelmeye çalışıyorum. Çalışanları ve ziyaretçilerine sundukları imkanlarla mükemmel bir merkez hazırlanmış. Böyle bir merkezin Bursa’da olması da ayrı bir şans. Gökyüzü ve havacılık konusunda merakı olan herkes GUHEM’e gelmeli” dedi.
23 Aralık 2024 Pazartesi - 11:44 Geleceğin Teknikerleri Paneli Manisa Celal Bayar Üniversitesinde gerçekleşti Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Enerjisa Üretim AŞ ve European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) iş birliğiyle düzenlenen "Geleceğin Teknikerleri Yaygınlaştırma Paneli" yoğun katılımla tamamlandı. Panelde, enerji sektörünün geleceği ve genç teknikerlerin bu alandaki önemi ele alındı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Enerjisa Üretim AŞ ve European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) ortaklığında gerçekleştirilen ’Geleceğin Teknikerleri Yaygınlaştırma Paneli’, üniversite öğrencilerinin ve sektör temsilcilerinin yoğun katılımıyla düzenlendi. Panelde konuşmacı olarak; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Ekonomik Kapsayıcılık Türkiye Lideri Özen Tümer, EnerjiSA Üretim-Akademi Lideri Fatih Çay, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Cihangir Alaca ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Cenk Yoldaş yer aldı. Panele Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çetin de katıldı. Panelde enerji sektöründeki yenilikçi projeler, teknik uzmanlık alanları ve geleceğin teknikerlerinin mesleklerine nasıl yön verebileceği konuları masaya yatırıldı. Etkinlikte, sektördeki gelişmeler ve sürdürülebilir enerji çözümlerinin yaygınlaştırılmasında genç teknikerlerin oynayacağı kritik role dikkat çekildi. Ayrıca, öğrenciler panel sonunda düzenlenen soru-cevap oturumuyla sektöre dair merak ettiklerini birebir sorma fırsatı buldu. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çetin, bu tür iş birliklerinin öğrencilerin mesleki gelişimine büyük katkı sunduğunu belirterek gelecekte de benzer etkinliklerin düzenleneceğini ifade etti.
23 Aralık 2024 Pazartesi - 10:28 TİKA’dan Pakistan’a modern eğitim ve kontrol serası Türk İş birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Pakistan’ın en eski ve köklü tarım üniversitesi olan Sindh Tarım Üniversitesi Tandojam’da modern teknoloji ile donatılmış ve yenilenebilir güneş enerji sistemiyle desteklenen bir eğitim ve kontrol serası kurdu. Projenin açılış töreni TİKA ve üniversite yetkililerinden yanı sıra çok sayıda misafirin katılımıyla gerçekleştirildi. Açılış programında konuşan TİKA Daire Başkanı Dursun Ali Yaşacan, TİKA’nın dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Pakistan’da da önemli tarım projelerine imza attığını belirtti. Yaşacan, Pakistan’ın tarım alanındaki en eski ve kapsamlı kurumu olan Sindh Tarım Üniversitesine böyle modern bir serayı kazandırmaktan memnuniyet duyduklarını ifade etti. “Türkiye’nin tecrübesinden yararlanmak istiyoruz” Üniversitenin Rektörü Dr. Fateh Marri ise TİKA ile 2022 yılında başlayan iş birliğinin bu modern sera projesiyle devam etmesinden gurur duyduklarını söyledi. Türkiye’nin tarım alanındaki tecrübelerini bizzat gözlemleme fırsatı bulduklarını belirten Marri, bu birikimden faydalanmak istediklerini dile getirdi. Marri, TİKA ve Türkiye’ye, gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik katkılarından dolayı Daire Başkanı Dursun Ali Yaşacan aracılığıyla teşekkürlerini sundu. Konuşmaların ardından TİKA yetkilileri ve üniversite mensupları diğer misafirlerle birlikte proje alanına geçerek Seranın açılışını gerçekleştirdi. Dualarla gerçekleştirilen açılışın ardından Başkan Yaşacan ve Rektör Marri, Serayı gezerek hali hazırda devam eden akademik çalışmalarla ilgili bilgi aldılar. Sindh tarım üniversitesi ile iş birliği 2022 yılında Pakistan’da yaşanan selden etkilenen Pakistanlı çiftçilere buğday tohumu dağıtımı, 2023 yılında Pakistan’ın en kalabalık şehri olan Karaçi’nin Lyari semtinde yaşayan kadınlara evde tarım setleri dağıtımı gibi birçok proje, TİKA ile Sindh Tarım Üniversitesi iş birliğinde gerçekleştirildi. TİKA tarafından kurulan ve elektronik sistemle çalışan eğitim ve kontrol serası, başta üniversitenin akademik çalışmalarının yanı sıra kamu tarım eğitiminin gelişimine ve yenilikçi teknolojilerin kullanımına katkı sağlayacak.
Türk Telekom, WiFi HaLow teknolojisini test etti
05 Aralık 2024 Perşembe - 11:03 Türk Telekom, WiFi HaLow teknolojisini test etti Türk Telekom, Nesnelerin İnterneti (IoT) alanında büyük öneme sahip olan WiFi HaLow teknolojisini test ettiğini açıkladı. Düşük güç tüketimi ve uzun menzile sahip yeni nesil bir kablosuz ağ teknolojisi olan WiFi HaLow, özellikle akıllı şehirler, tarım ve sanayi gibi alanlarda daha geniş bir IoT ekosistemi kurmaya olanak tanıyacak. Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük edenlerden Türk Telekom, kullanıcılarını yeni nesil teknolojilerle buluşturmak üzere, yüksek teknoloji birikimiyle çalışmalar gerçekleştiriyor. Wi-Fi teknolojilerine yön veren en önemli uluslararası organizasyonlardan olan WBA ile birlikte, Nesnelerin İnterneti (IoT) alanında büyük öneme sahip WiFi HaLow teknolojisini test eden şirket, bu teknolojiyi Avrupa’da deneyen ilk operatör olduğunu açıkladı. Uzun menzilli, düşük güç tüketimi özellikleriyle IoT cihazları için ideal bir teknoloji olarak öne çıkan WiFi HaLow, akıllı şehirler, giyilebilir teknolojiler, tarım ve sanayi gibi alanlarda daha geniş bir IoT ekosistemi kurmaya olanak tanıyacak. WBA, halihazırda Wi-Fi HaLow deneme programına devam ediyor ve bu programı 2025 yılında OpenRoaming ile birlikte çalışabilirliği de kapsayacak şekilde genişletmeyi planlıyor. “En yeni teknolojilerin öncüsü olma hedefiyle çalışıyoruz” Konu hakkında değerlendirmede bulunan Türk Telekom Network Genel Müdür Yardımcısı Zafer Orhan, “Ülkemizin dijital geleceğini şekillendirirken yenilikçi teknolojilerin kullanılması konusunda öncü çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. WiFi HaLow teknolojisini Avrupa’da ilk kez test eden operatör olarak, dijital dönüşüm hedeflerimizde önemli bir rol oynayan Nesnelerin İnterneti (IoT) alanında önemli fark oluşturacak bir adım attık. Bu teknoloji, düşük enerji tüketimi ve uzun menzil avantajlarıyla endüstriyel uygulamalardan akıllı şehir çözümlerine kadar geniş bir alanda yenilikçi çözümler sunmamızı sağlayacak. Şirket olarak öncü çalışmalarımızla birçok sektörün dijitalleşmesinde önemli katkı sağlamayı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. WBA CEO’su Tiago Rodrigues, "Nesnelerin İnterneti’nin (IoT) katlanarak büyümeye devam ettiği bir dönemde, Wi-Fi HaLow, maliyet avantajının yanı sıra kapasite ve kapsama alanı ile bu büyümeyi pekiştiriyor. Türk Telekom’u Wi-Fi HaLow konusundaki liderliği, yenilikçi yaklaşımı ve WBA ile deneme programında yaptığı iş birliği için tebrik ediyorum. Avrupa’da Wi-Fi HaLow’un benimsenmesi konusunda öncülük ettiklerini görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz” dedi. IoT dünyasına uzun mesafeli alanlarda bağlantı imkânı Yapılan açıklamaya göre, WiFi HaLow teknolojisini test eden Türk Telekom, testler sırasında kapsamlı bir altyapı oluşturarak, kapalı ve açık alanda olmak üzere iki ayrı test gerçekleştirdi. Standart WiFi bağlantısı ile aradaki farklılıkları gösteren çalışma WiFi HaLow’un potansiyelini ortaya koydu. WiFi HaLow’un standart WiFi bağlantılarına kıyasla düşük güç tüketimi ve uzun mesafedeki etkinliği değerlendirildi. Böylece, bu teknoloji IoT cihazlarının yaygınlaşması ve bağlantı gereksinimlerinin artması ile daha düşük enerji tüketimi ve geniş erişim mesafesi sunan bir çözüm olarak dikkat çekti.
İlkokul öğrencilerinden örnek proje Akıl Küpü TV
05 Aralık 2024 Perşembe - 10:32 İlkokul öğrencilerinden örnek proje Akıl Küpü TV Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde eğitim-öğretim veren kurumlar arasında yer alan Çorlu-Şehit Hamza Çavuş İlkokulu, çağın gerekliliklerine uygun, yenilikçi bir eğitim medyası platformu olan Akıl Küpü TV projesini hayata geçirdi. Okul Müdürü İlyas Yılmaz öncülüğünde başlatılan bu proje, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni temel alarak öğrenciler, veliler ve gönüllü uzman kişiler arasında bilgi paylaşımını artırmayı hedefliyor. Projenin temel amacı konusunda bilgiler veren Okul Müdürü İlyas Yılmaz, “Projemizde bilgiyi sadece sınıf ortamında bırakmak yerine daha geniş kitlelere ulaştırarak, okul-aile iş birliğini güçlendirmek ve farklı meslek gruplarından uzmanların desteğiyle öğrenci ve velilerde farkındalık oluşturmayı amaçlıyoruz. Proje, aynı zamanda okuldaki haberlerin, duyuruların ve okulun eğitim vizyonunu yansıtan içeriklerin paylaşılması için modern bir mecra olma özelliğini de taşıyor” dedi. Akıl Küpü TV ile çeşitli meslek gruplarıyla düzenleyecekleri programlarla izleyicilere bilgi sunmayı ve farklı alanlarda farkındalık kazandırmanın da amaçlandığını sözlerine ekleyen Yılmaz, “İlk programın konuğu Çorlu Kaymakamı Murat Eren oldu. Kaymakam Eren’in katılımıyla gerçekleşen bu özel programda, eğitim ve toplumsal dayanışma konuları ele alındı. Akıl Küpü TV, okul olarak sadece eğitimde değil, toplumsal bilinç oluşturma noktasında da sorumluluk almayı hedeflediğimiz bir adım. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin ışığında, uzman kişilerle birlikte öğrencilerimize ve velilerimize değerli bilgiler sunmak istiyoruz. Bu projeyle, okulumuzun bir eğitim medyası olarak kimlik kazanmasını amaçlıyoruz” diye konuştu. Yılmaz ayrıca, “Akıl Küpü TV’de ilerleyen günlerde farklı meslek gruplarından uzmanlar, aile içi iletişim, teknolojinin doğru kullanımı, çevre bilinci gibi konularda bilgi paylaşımı yapacak. Bu sayede, öğrencilerin ve velilerin günlük hayatta karşılaştıkları sorunlara çözüm bulmalarına yardımcı olunması planlanıyor. Şehit Hamza Çavuş İlkokulu, bu projeyle yalnızca bir okul olmanın ötesine geçerek bir eğitim ağı kurmayı hedefliyor. Akıl Küpü TV’nin, hem Çorlu hem de Türkiye genelinde örnek bir proje olması bekleniyor” ifadelerini kullandı.
“Dijitalleşme yatırımları ekonomik büyümeyi artıracaktır”
04 Aralık 2024 Çarşamba - 10:28 “Dijitalleşme yatırımları ekonomik büyümeyi artıracaktır” Biruni Teknopark Genel Müdürü Sezgin Erzan, Türkiye’nin Endüstri 4.0 sürecine yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin dijitalleşme potansiyelinin yüksek olmasına rağmen ilerlemenin yavaş olduğu söyleyen Erzan, “Dijital dönüşüm sürecindeki yavaş ilerlemenin aşılması için cesur kararlar alınmalı ve uzun vadeli stratejiler oluşturulmalıdır” dedi. Erzan, “Endüstri 4.0, sadece büyük işletmeler için değil, tüm sanayi sektörü için bir fırsat. Türkiye, otomotiv, tekstil ve kimya gibi sektörlerde dijitalleşme adına önemli adımlar atmış olsa da, bu dönüşümün daha geniş bir kitleye yayılması gerekiyor” dedi. KOBİ’lerin dijitalleşme sürecine daha entegre olabilmesi için devletin ve özel sektörün ortaklaşa yatırım yapması gerektiğini belirten Erzan, “Küçük ve orta ölçekli işletmeler, teknolojik altyapıyı oluşturabilmek için büyük işletmelerle aynı kaynaklara sahip değil. Bu noktada teşviklerin artırılması, eğitim ve altyapı yatırımlarının desteklenmesi önem taşıyor” şeklinde konuştu. Türkiye’nin dijitalleşme potansiyeli yüksek Erzan, Türkiye’nin dijitalleşme potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu, ancak teknolojik entegrasyon sürecinin henüz istenilen düzeye gelmediğini vurguladı. Özellikle robot teknolojileri, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi yeni teknolojilere yapılan yatırımların artırılmasının gerektiğini belirten Erzan, “Yüksek teknolojiye dayalı üretim süreçlerinin yaygınlaşması, Türkiye’nin küresel pazarlarda rekabet gücünü artıracaktır” dedi. Dijital dönüşüm süreci ve çözüm önerileri Endüstri 4.0 dönüşüm sürecinde karşılaşılan en büyük zorluklardan birinin dijital dönüşümdeki yavaş ilerleme olduğunu ifade eden Erzan, “Türkiye’nin bu dönüşümü hızlandırabilmesi için cesur kararlar alması ve uzun vadeli dijitalleşme stratejileri geliştirmesi büyük önem taşıyor. Bu alanda yapılacak yatırımlar, hem ekonomik büyümeyi hem de rekabet gücünü artıracaktır” diye ekledi. Biruni Teknopark Genel Müdürü Erzan, dijital dönüşümdeki en büyük engellerin başında yüksek yatırım maliyetlerinin geldiğini ancak bu maliyetlerin zaman içinde verimlilik artışı ve maliyet tasarruflarıyla telafi edilebileceğini söyledi. Türkiye’nin teknolojiye yatırım yaparak sadece üretim süreçlerini iyileştirmekle kalmayıp, aynı zamanda yeni iş modelleri ve iş gücü potansiyeli de oluşturabileceğini belirtti. Sezgin Erzan, Türkiye’nin Endüstri 4.0 dönüşümünde daha hızlı ve etkili bir yol alabilmesi için, tüm paydaşların bir arada çalışması gerektiğinin altını çizdi. Teknoloji yatırımları, Ar-Ge destekleri ve stratejik planlamalarla Türkiye’nin dijitalleşme yolunda daha sağlam adımlar atacağına inandığını söyledi.
Van’da “kapsüllenmiş maya” üretildi
04 Aralık 2024 Çarşamba - 10:13 Van’da “kapsüllenmiş maya” üretildi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde (Van YYÜ) hayata geçirilen projeyle nanoteknoloji ile probiyotik mikroorganizmaların ekmek gibi temel gıdalarda canlı kalması sağlandı. Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raciye Meral, bu yenilik sayesinde probiyotiklerin bağırsaklara kadar sağlıklı bir şekilde ulaştığını ifade ederek, “Kolon kanserini önleme, bağırsak faaliyetlerini düzenleme gibi önemli etkiler sağlayabilir. Ekmek, halkımızın beslenmesinde temel bir yer tuttuğundan bu projeyle hem besleyiciliğini artırmayı hem de fonksiyonel bir gıda olarak kullanılmasını hedefledik” dedi. Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raciye Meral ve doktora öğrencisi Aslıhan Alav’ın geliştirdiği “kapsüllenmiş maya” teknolojisi probiyotiklerin gıdalarda dayanıklılığını artırırken, besin değerlerini koruma potansiyeliyle dikkat çekiyor. Çalışma, probiyotiklerin ısıl işlemden sonra bile etkisini kaybetmeden insan sağlığına fayda sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Van YYÜ İnovan Girişimcilik Merkezi’nin desteklediği ve patent başvurusu yapılan projede laboratuvar ortamında yapılan testlerde de probiyotiklerin sindirim sisteminde canlılığını koruduğu tespit edildi. “Dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor” İHA muhabirine konuşan Doç. Dr. Raciye Meral, probiyotiklerin ısıl işleme dayanıklılığını artırmak için geliştirilen bu projenin Aslıhan Alav’ın doktora tezinin bir parçası olarak yürütüldüğünü belirtti. Probiyotiklerin oksijen ve sıcaklıktan olumsuz etkilendiğini, bu sebeple insan sağlığına olan olumlu etkilerini kaybedebildiğini ifade eden Doç. Dr. Meral, “Probiyotik mikroorganizmaları nanoteknolojinin sağladığı avantajlarla nanoliflere entegre ederek, ekmek gibi gıdalarda korumayı hedefledik. Yaptığımız analizler, pişirme süreci sonrasında da bu mikroorganizmaların canlı kaldığını gösterdi ancak bu yeterli değildi; sindirim süreçlerine de dayanıklı olmaları gerekiyordu. Laboratuvar ortamında yaptığımız testlerde probiyotiklerin sindirim sisteminde de canlılığını koruduğunu tespit ettik. Bu çalışma dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor” dedi. “Bağırsaklara kadar sağlıklı ulaşıyor” Bu yenilik sayesinde probiyotiklerin bağırsaklara kadar sağlıklı bir şekilde ulaştığının altını çizen Meral, “Kolon kanserini önleme, bağırsak faaliyetlerini düzenleme gibi önemli etkiler sağlayabilir. Pandemi sonrası probiyotiklere olan ilgi artış gösterdi. Ekmek, halkımızın beslenmesinde temel bir yer tuttuğundan bu projeyle hem besleyiciliğini artırmayı hem de fonksiyonel bir gıda olarak kullanılmasını hedefledik” diye konuştu. “Pişme sonrası canlılıklarını tespit ettik” Doktora öğrencisi Aslıhan Alav ise projeyle ekşi maya fermantasyon sürecini 10 günden 1 güne indirdiklerini belirterek, “Geleneksel yönteme göre pişme sonrası canlılıklarını tespit ettik. Daha sonra bu pişme sonrasında da bağırsağa inip inmediklerini tespit ettik ve bu canlı organizmaların pişme sonrasında da bağırsağımıza inebildiğini ve yaklaşık 9 bin koloni olduğunu tespit ettik. Elde ettiğimiz bu sonuçlar, çalışmamızın değerini daha da artırıyor” dedi. “Patent başvurusu yapıldı” Projeyi destekleyen İnovan Girişimcilik Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Erol Kına, merkezin Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) ve Van YYÜ ortaklığıyla kurulduğunu belirtti. Üniversitede geliştirilen projelerin genellikle fikir aşamasında kaldığına dikkat çeken Kına, “Biz projelerin ticarileşmesi ve şirketleşmesi için mentörlük ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Şu an kuluçka programında devam eden nanobiyotikler projemiz de bu kapsamda yer alıyor. Patent başvurusu yapıldı ve çalışmalar devam ediyor. Bu proje hem bölgemiz hem de ülkemiz için önemli bir inovasyon” şeklinde konuştu.
Van’da “kapsüllenmiş maya” üretildi
04 Aralık 2024 Çarşamba - 09:56 Van’da “kapsüllenmiş maya” üretildi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde (Van YYÜ) hayata geçirilen yenilikçi bir projeyle nanoteknoloji kullanılarak probiyotik mikroorganizmaların ekmek gibi temel gıdalarda canlı kalması sağlanıyor. Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raciye Meral ve doktora öğrencisi Aslıhan Alav’ın geliştirdiği “kapsüllenmiş maya” teknolojisi, probiyotiklerin gıdalarda dayanıklılığını artırırken besin değerlerini koruma potansiyeliyle dikkat çekiyor. Çalışma probiyotiklerin ısıl işlemden sonra bile etkisini kaybetmeden insan sağlığına fayda sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Van YYÜ İnovan Girişimcilik Merkezi’nin desteklediği ve patent başvurusu yapılan proje, laboratuvar ortamında yapılan testlerde de probiyotiklerin sindirim sisteminde canlılığını koruduğu tespit edildi. “Dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor” İHA muhabirine konuşan Doç. Dr. Raciye Meral, probiyotiklerin ısıl işleme dayanıklılığını artırmak için geliştirilen bu projenin, Aslıhan Alav’ın doktora tezinin bir parçası olarak yürütüldüğünü belirtti. Probiyotiklerin oksijen ve sıcaklıktan olumsuz etkilendiğini, bu sebeple insan sağlığına olan olumlu etkilerini kaybedebildiğini ifade eden Doç. Dr. Meral, “Probiyotik mikroorganizmaları, nanoteknolojinin sağladığı avantajlarla nanoliflere entegre ederek ekmek gibi gıdalarda korumayı hedefledik. Yaptığımız analizler, pişirme süreci sonrasında da bu mikroorganizmaların canlı kaldığını gösterdi. Ancak bu yeterli değildi; sindirim süreçlerine de dayanıklı olmaları gerekiyordu. Laboratuvar ortamında yaptığımız testlerde, probiyotiklerin sindirim sisteminde de canlılığını koruduğunu tespit ettik. Bu çalışma dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor” dedi. “Bağırsaklara kadar sağlıklı ulaşıyor” Bu yenilik sayesinde probiyotiklerin bağırsaklara kadar sağlıklı bir şekilde ulaştığının altını çizen Meral, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kolon kanserini önleme, bağırsak faaliyetlerini düzenleme gibi önemli etkiler sağlayabilir. Pandemi sonrası probiyotiklere olan ilgi artış gösterdi. Ekmek, halkımızın beslenmesinde temel bir yer tuttuğundan, bu projeyle hem besleyiciliğini artırmayı hem de fonksiyonel bir gıda olarak kullanılmasını hedefledik.” “Pişme sonrası canlılıklarını tespit ettik” Doktora öğrencisi Aslıhan Alav ise projeyle ekşi maya fermantasyon sürecini 10 günden 1 güne indirdiklerini belirterek, “Geleneksel yönteme göre pişme sonrası canlılıklarını tespit ettik. Daha sonra bu pişme sonrasında da bağırsağa inip inmediklerini tespit ettik ve bu canlı organizmaların pişme sonrasında da bağırsağımıza inebildiği ve yaklaşık 9 bin koloni olduğunu tespit ettik. Elde ettiğimiz bu sonuçlar, çalışmamızın değerini daha da artırıyor” diye konuştu. “Patent başvurusu yapıldı” Projeyi destekleyen İnovan Girişimcilik Merkezi’nin Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Erol Kına, merkezin Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) ve Van YYÜ ortaklığıyla kurulduğunu belirtti. Üniversitede geliştirilen projelerin genellikle fikir aşamasında kaldığına dikkat çeken Kına, “Biz projelerin ticarileşmesi ve şirketleşmesi için mentörlük ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Şu an kuluçka programında devam eden nanobiyotikler projemiz de bu kapsamda yer alıyor. Patent başvurusu yapıldı ve çalışmalar devam ediyor. Bu proje, hem bölgemiz hem de ülkemiz için önemli bir inovasyon” şeklinde konuştu.
Mustafa Kemal Parlak’a TOBB Malatya Genç Girişimciler’den destek ziyareti
03 Aralık 2024 Salı - 13:36 Mustafa Kemal Parlak’a TOBB Malatya Genç Girişimciler’den destek ziyareti TOBB Malatya Genç Girişimciler Kurulu, kendi imkanlarıyla çevresinden topladığı malzemelerle akülü araçlar ve çeşitli tarım makineleri tasarlayan ortaokul öğrencisi Mustafa Kemal’i ziyaret ederek her zaman yanlarında olacaklarını söyledi. TOBB Malatya GGK Başkanı Abdurrahman Baydemir, ortaokul 8’inci sınıf öğrencisi Mustafa Kemal Parlak’ın elde ettiği başarısının Türk gençlerinin potansiyelini ve üretkenliğini gözler önüne serdiğini söyledi. Mustafa Kemal Parlak gibi vatana ve millete faydalı olan gençlerin sayısının artması istediği temennisinde bulunan Baydemir, “Bugün, sosyal medya ve oyun platformlarında vakit geçiren yaşıtlarına örnek olan Mustafa Kemal’i en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Gerçekten, toplum olarak böyle gençlere ihtiyacımız var. Mustafa Kemal gibi girişimci ruhlu ve üretken bir genci yetiştiren ailesine de şükranlarımı sunuyorum” dedi. Baydemir, Mustafa Kemal’in projelerini hayata geçirebilmesi için TOBB Malatya GGK olarak maddi ve manevi desteklerini sürdüreceklerini belirtti. Mustafa Kemal’in en büyük ihtiyacının bir üç boyutlu yazıcı olduğunu öğrendiklerini ve en kısa zamanda bu ihtiyacını karşılayacaklarını ifade eden Başkan Baydemir, “Genç girişimcilerimize destek olmak, onların fikirlerini hayata geçirmelerinde yardımcı olmak, bizim için onur kaynağıdır” şeklinde konuştu. Ortaokul öğrencisi Mustafa Kemal Parlak ise, yaptığı projeleri anlatırken küçük bir tasarımla bu işe başladığını belirtti. 7. sınıfta Teknoloji ve Tasarım dersi ödevi için yaptığı ilk çalışmasından çok etkilendiğini ve bu projeyi geliştirerek daha büyük bir çalışmaya dönüştürdüğünü söyleyen Parlak, “Caddelerde bulduğum plastik, karton ve kontrplak gibi parçaları toplayarak, eve gelip bunlarla elektrik enerjisiyle çalışan bir tarım makinesi tasarladım. Şu anda elimdeki malzemelerle sınırlı kalıyorum. Eğer üç boyutlu bir yazıcım olursa, daha büyük projeler yapabilirim ve bu alanda kendimi geliştirebilirim” dedi. Parlak, projelerini daha ileri seviyelere taşımak için gerekli desteğin sağlanması halinde önemli başarılar elde edebileceğine inandığını belirtti. Ziyaret sırasında Mustafa Kemal’i telefonla arayan Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er de Parlak’ı tebrik ederek, “Seninle gurur duyuyoruz. Senin projelerini görmek beni çok mutlu etti. Biz seni TEKNOFEST’e göndermek istedik, fakat Selçuk Bayraktar seni keşfetti ve biz seni göndermeden önce seni çağırdı. Biz de bunu duyunca çok sevindik. Seni burada ağırlamak bizim için büyük bir onur olur” diye konuştu.
Dünya’da pozitif değişim için oyunlar kullanılacak
03 Aralık 2024 Salı - 12:09 Dünya’da pozitif değişim için oyunlar kullanılacak Eğitim, sağlık, sosyal fayda ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda pozitif değişim oluşturmak için oyunların gücünü kullanmayı hedefleyen Games for Change Türkiye Festivali, 7-8 Aralık tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Türkiye ayağını BUG Lab TEKMER’in organize ettiği etkinlik, oyun tutkunları, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve kamu temsilcilerini bir araya getirecek. Oyunların sadece eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda güçlü bir ifade ve farkındalık oluşturma platformu olduğunu savunan, oyunlarla eğitim, sosyal, sanat ve kültürel alanlarda pozitif etkiler oluşturmayı amaçlayan Games for Change (G4C) Türkiye Festivali 7-8 Aralık tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde yapılacak. Mayadem ana sponsorluğunda “Press Start for Change” temasıyla gerçekleştirilecek festivalin ilk gününde, Beşiktaş’taki BAU Güney Kampüs’te seminerler düzenlenecek. Uzman konuşmacılar, oyunların sağlık hizmetlerinde iyileştirme ve bireysel refahı artırma potansiyeli, toplumsal farkındalık oluşturma ve sosyal değişimi desteklemedeki rolleri, eğitimde inovasyon ve etkileşimli öğrenme modelleri, çevresel farkındalık ve iklim krizi gibi konulara çözümler, oyunların kültürel, sosyal ve ekonomik yapılar üzerindeki dönüştürücü gücü gibi konularda bilgi verecek. Ayrıca oyunların tarih, anı ve değişim oluşturma etkilerinin ile çevresel farkındalık ve sosyal değişim oluşturmada nasıl ilham verici bir rol oynayabileceği örneklerle anlatılacak. BAU Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu, Games for Change Global Başkanı Susanna Pollack, BAU Dijital Oyun Tasarımı Bölüm Başkanı ve Games for Change Türkiye Başkanı Doç. Dr. Güven Çatak’ın da konuşma yapacağı seminerde, ünlü oyun tasarımcısı Eric Zimmerman “What Good is Game Design?” başlığıyla oyun tasarımının anlam oluşturma gücü hakkında konuşacak. İkinci günde atölye çalışması Üniversitenin Galata Kampüsü’nde gerçekleşecek olan festivalin ikinci gününde ise oyun tutkunlarının atölye çalışmaları yapılacak. Oyunların sosyal fayda, eğitim, sürdürülebilirlik ve tasarım konularındaki potansiyelini keşfetme fırsatı sunacak atölye çalışmalarının sabah oturumlarında, oyunların derin anlamlar ve güçlü duygusal bağlar oluşturmadaki rolü, sürdürülebilirlik odaklı oyun tasarımının incelikleri ve edebiyat temalarının oyunlara nasıl uyarlanabileceği konuları ele alınacak. Öğleden sonra ise, eğitim sistemlerinin oyunlaştırma ile öğrenme için daha faydalı hale getirilmesi, oyun mekaniklerinin toplumsal sorunlara çözüm üretmek için kullanılması ve hikâye anlatıcılığının oyunlarla birleştirilerek empati ve farkındalık gibi başlıklar işlenecek.
Türkiye’de bir ilk: 10 bin iskelet ve fosil dijital arşive taşınıyor
03 Aralık 2024 Salı - 10:38 Türkiye’de bir ilk: 10 bin iskelet ve fosil dijital arşive taşınıyor Türkiye’de bir ilk olarak 10 bin insan iskeleti ve fosili dijital ortamda arşivlenecek. Üç boyutlu taramalarla oluşturulacak bu dijital arşiv, arkeoloji ve antropoloji dünyasına önemli bir katkı sağlayarak Anadolu’nun tarihi zenginliklerini uluslararası bilim camiasına sunacak. Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde, bilim dünyasında dijitalleşme önemli bir rol oynamaya başladı. Özellikle antropoloji ve arkeoloji gibi geçmişi anlamaya yönelik disiplinlerde, dijital teknolojiler bilimsel araştırmaların seyrini değiştiriyor. Bu alandaki en dikkat çekici gelişmelerden biri, iskelet ve fosil koleksiyonlarının dijitalleştirilmesiyle oluşturulan geniş arşivlerin hazırlanması. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek olan bu dijital arşivleme projesi, arkeolojik verilerin ve insanlık tarihine dair keşiflerin dijital ortamda saklanmasını ve dünya çapında paylaşılmasını sağlayacak. "Dijitalleşme ile arkeolojik zenginlikler gün yüzüne çıkıyor" Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Antropoloji Bölümü Fiziki Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, bu dijital dönüşümün önemli örneklerinden birine öncülük ediyor. Aytek konuşmasında, “Antropoloji Laboratuvarlarında çok zengin bir iskelet ve fosil koleksiyonumuz var. Yaklaşık 7 bin insan kemiğinin yanında Türkiye’deki yaklaşık 30 farklı alandan gelen hayvan kemikleri ve yine bizim kendi kazımızı yaptığımız Denizli’den birçok fosilimiz bulunuyor. Bunların üzerinde birçok bilimsel araştırma gerçekleştiriyoruz” dedi. Aytek, bu bilimsel çalışmaların yanı sıra, dijitalleştirmenin nasıl bir fayda sağladığını şu şekilde vurguladı: “Ancak artık teknolojinin de gelişmesiyle beraber dünyanın birçok yerinde üç boyutlu teknolojileri de kullanmaya başladılar. Böylelikle geleneksel metotlarla bizim metrik ölçülerimiz, morfolojik değerlendirmelerimizin yanında üç boyutlu görüntü elde ederek kemiğin ya da fosilin bütün noktalarından çok daha fazla bilgi elde edip bunları dijital anlamda çok daha üst düzey yayınlara dönüştürebiliyoruz. Hem kemiklerin tanımlanması, hastalıkların tanımlanması tür tahlillerinin yapılmasında elimize daha fazla veri geçiyor, hem de bu verilerin daha sonra üst düzey yayınlara dönüştürülmesi noktasında da çok büyük avantaj sağlıyoruz.” Türkiye’de bir ilk: Dijital arşiv oluşturuluyor Proje kapsamında, laboratuvardaki iskeletlerin ve fosillerin dijitalleştirilmesiyle oluşturulacak dijital arşiv, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirecek. Bu arşiv ile hem kemiklerin hem de fosillerin dijital ortamda saklanması sağlanacak, ayrıca dünya çapında bilim insanlarının kullanımına sunulacak. Aytek, projedeki hedeflerini, “Bizim bu taramalardaki bir diğer amacımız dijital oluşturmak. Bu da Türkiye’de ilk olacak. Bizim burada çok zengin bir koleksiyonumuz var. Bu koleksiyon sadece iskeletlerden oluşmuyor. Çok önemli patoloji ve hastalıklardan da oluşuyor. Bazıları dünyada ilk ki biz bir tane örneğimizi dünyada ilk kayıt olarak yayınladık. Onun dışında yine dünyada ilk kayıt olarak yayınlayacağımız birkaç örneğimiz daha var. Bunları da üç boyutlu taramalarla yapıp tanımlayacağız" sözleriyle açıkladı. Bu dijital arşiv projesinin sadece arkeologlar ve antropologlar için değil, aynı zamanda bilimsel araştırmalar için önemli bir kaynak oluşturacağını da belirten Doç. Dr. Aytek, “Dijital arşivde de amacımız, tabii bu kısa bir sürede olmayacak ama uzun bir vadede elimizdeki bütün tanımlanabilir iskeletleri ve fosilleri dijital ortama aktarıp üç boyutlu taramalarını yapıp bir web sitesi vasıtasıyla dünyaya açmak. Bunu da bir yüksek lisans öğrencimiz bir çalışma başlatacak. Tabii ki bu bir yüksek lisansa sıkışıp kalmayacak. Uzun vadede her şeyi tarayarak bilimsel çalışmasını gerçekleştirdiğimiz, yayınını yaptığımız bütün malzemeleri uluslararası bilim camiasına açacağız. İsteyen herkes bu malzemelere online olarak ulaşıp üç boyutlu görüntüleri indirip kendi çalışmalarında karşılaştırma materyali olarak kullanacaklar. Böylelikle hem bilime önemli bir katkımız olacak. Bizim malzemelerimizin, Anadolu’nun malzemelerinin önemli yayınlarda kullanılarak daha fazla bilinir olmasını sağlamak amacındayız” ifadesini kullandı. "10 bin iskelet ve fosil dijital arşivde" Dijitalleştirme projesi tamamlandığında, 10 bin insan iskeleti ve 10 binden fazla hayvan iskeleti ve fosilinin dijital arşivde yer alması hedefleniyor. Bu verilerin çok büyük bir kısmı, 30 farklı arkeolojik alandan toplanan materyallerden oluşuyor. Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek de bu koleksiyonun büyüklüğüne dikkat çekerek, "Biz yaklaşık olarak 30 farklı arkeolojik alanda çalışıyoruz ve buralardan gelen 7 bin civarı insan iskeletimiz var. Tabii hayvan iskelet ve fosillerini birey anlamında saymamız mümkün değil. Onlara binlerce diyebiliriz hatta 10 binin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu 7 bin insan iskeletinin yanında bizim alanlarda çalıştığımız, buraya getirmediğimiz insanlarımız da var. İleriye dönük onları da tarayacağız arkeolojik alanların içerisinde yer alan. Biz bunları da dahil ettiğimizde belki 10 bine yakın insan iskeleti üzerinde çalışma yapacağımızı söyleyebilirim" dedi. Gelecekteki etkileri: Uluslararası paylaşım ve iş birlikleri Proje, sadece dijitalleştirme süreciyle sınırlı kalmayacak; elde edilen veriler dünya çapında bilim insanlarının erişimine sunulacak. Bu dijital arşiv sayesinde, arkeologlar ve antropologlar geçmişe dair bilgileri daha kolay ve hızlı bir şekilde karşılaştırabilecek ve çalışmalarını daha geniş bir veri havuzuyla zenginleştirebilecekler. Bu arşiv ile Anadolu’nun tarihinin herkes tarafından bilinmesinin büyük anlamda sağlanacağını da belirten Doç. Dr. Aytek, “Dijitalleştirdiğimiz verileri, bilim dünyasına sunarak Anadolu’nun tarihi ve arkeolojik zenginliklerini daha geniş bir kitleyle paylaşmayı amaçlıyoruz” ifadelerine yer verdi. Bu projeye katkı sağlayanlardan biri olan yüksek lisans öğrencisi Aybüke Yeşilada, dijital modelleme ile tanışmasının lisans dönemine dayandığını, bu teknolojiyi kullanarak arkeolojik alanlarda yaptığı taramaları açıkladığı konuşmasında, "Benim üç boyutlu modelleme ile tanışmam lisans bitirme tezimde gerçekleşti. Juliopolis’te mezar odaları taradım ve bunları kullandık yayınlarımızda. Şimdi ise bunu ilerletip arşivlemeye geçmek istiyorum. O yüzden yüksek lisans tezimi dijital model arşivlemesi üzerine yapıyorum” dedi. Yeşilada, projede kullanılan dijital arşivleme yöntemlerini ve amaçlarını da açıklayarak, “Bu arşivi oluşturmak için çeşitli yöntemlerden faydalanıyoruz. Bu yöntemler fotogrametri ve lidar. Bu yöntemleri uygulama ve arşiv oluşturmamızın nedenlerini saymamız gerekirse erişilebilirliği kolaylaştırmak, çalışmalara yardımcı olabilmek, herkesin eşit imkanlarda erişim sağlamasına imkan tanımak ve materyalleri doğru bir şekilde aktarabilmek” sözlerini sarf etti. Dijital arşiv oluşturma projesi yalnızca Türkiye’nin değil, dünya çapında bilimsel araştırmaların önünü açacak, antropoloji ve arkeoloji alanlarında yeni bir dönemin kapılarını aralayacak. Bu dijital arşivle, Anadolu’nun zengin arkeolojik mirası daha geniş bir kitleye tanıtılacak ve küresel ölçekteki bilimsel iş birliklerine katkı sağlanacak.
"Yapay zekâ ile hekimlerin iş yükü azaltılabilir"
03 Aralık 2024 Salı - 10:28 "Yapay zekâ ile hekimlerin iş yükü azaltılabilir" Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, günümüzde yapay zekâ yazılımlarının sağlık alanında dünyada binden fazla merkezde kullanıldığını belirterek, “Hedef, hekimlerin iş yükünü azaltmak ve kararlarını desteklemektir. Yapay zekâ, tıbbi görüntülemede teşhis oranını artırır, raporlama zamanını kısaltır” dedi. VM Medical Park Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, yapay zekânın tıpta kullanımı hakkında açıklamalarda bulundu. Yapay zekânın veriyi anlamlandırarak bilgiye ve klinik karar desteğine katkı sağladığını dile getiren Uzm. Dr. Serap Ket Alkan, Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan 500’den fazla yapay zeka algoritmasının yüzde 85’inin görüntüleme, yüzde 75’inin ise radyoloji odaklı olduğunu ifade etti. “Dünyada binden fazla merkezde kullanılıyor” Günümüzde yapay zekâ yazılımlarının sağlık alanında dünyada binden fazla merkezde kullanıldığını işaret eden Alkan, şu bilgileri paylaştı: “Binlerce görüntü, bu sistemler kullanılarak radyolog ve klinisyenlerin görüşüne sunulmaktadır. Hedef, hekimlerin iş yükünü azaltmak ve kararlarını desteklemektir. Yapay zekanın performansı kullanılan verilerin kalitesine bağlıdır. Yapay zekâya ’öğretme’ aşamasında veri toplama, işaretleme ile uzman değerlendirmesi en önemli basamaklardır. Verileri doğru ve etik kullanmak, uzman değerlendirmesi basamağında hekim kontrolündedir.” “İşaretleme süreci yavaş, değerlendirme süreci uzun olabilir” Tıp alanında yapay zekâ çalışmalarının diğer alanlara göre daha karmaşık olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alkan, “Çünkü tıpta, yeterli veri mevcut değildir, olan verilere de erişim kısıtlıdır. Tetkiklerin çekim standartları birçok kurumda değişken ve yetersizdir. YZ model eğitimleri için işaretleme yapacak radyolog veya klinisyene ulaşıma genellikle zordur. Bu yüzden işaretleme süreci yavaş, değerlendirme süreci de uzun olabilmektedir. YZ sistemlerinde güvenlik ve güvenilirlik düzenlenmesi ile denetim mekanizmalarının bulunmaması eksiklik olarak kabul edilir” ifadelerine yer verdi. “Yapay zekâ ile teşhis gecikme süresi 7 saatten 43 dakikaya düştü” Yapay zekânın tıpta kullanıldığı alanların tıbbi görüntülemeden robotik cerrahiye kadar uzandığını belirten Uzm. Dr. Alkan, şunları söyledi: “Yapay zeka ile tıbbi görüntülemede tanı oranını artırır, raporlama zamanını kısaltır. Yapay zeka tabanlı acil triyaj ile hem zamandan tasarruf hem de acil durumlarda vakaların daha kısa zamanda tanı alması ve müdahale yapılması sağlanır. YZ çalışmalarında, kritik hastalardaki tanıda gecikme süresinin 7,2 saatten 43 dakikaya düştüğü gösterilmiştir.” “Tümörlerin görüntüleme verilerini ve genetik mutasyonlarını analiz eder” Yapay zekanın başta kanser araştırmaları olmak üzere birçok farklı alanda katkı sunmaya başladığını söyleyen Uzm. Dr. Alkan, “Yapay zeka ile kanser araştırmalarında yaygın kullanılan radiogenomics, tümörlerin görüntüleme verilerini, bu tümörlerin genetik mutasyonlarını veya gen expresyon profillerini analiz eder. Bu sayede hastalığın genetik yapısı ve görüntüleme bağlantısı ile prognoz ve tedavi yanıtı değerlendirilir. Böylece, kişiye özel tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesinde büyük potansiyele erişilir. Yapay zeka destekli tıbbi eğitim ve öğretim de sağlanabilir. Yapay zeka tabanlı 3 boyutlu görüntüler ile anatomik yapılar cerraha gösterilebilir, girişimsel işlemlerin başarısı arttırılıp komplikasyon oranı azaltılabilir. Ayrıca cerrahi sonrası da hastaların risk skorları belirlenebilir. Torasik onkolojide yapay zeka kullanımı ile akciğer kanseri taraması ile erken tanı ve tedavi sağlanabilir. Pet-bt korelasyonu ile tümörlerin karakteristiği ile gereksiz biyopsi yapma işlemleri azaltılabilir. Yapay zekâ, böylece kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarına katkıda bulunur” dedi. Akciğer hastalıklarında yapay zekâ kullanımına da değinen Uzm. Dr. Alkan, “Akciğer hastalıklarında yapay zeka kullanım alanları olarak nodül tespit ve takibi, akciğer kanseri tespit ve takibi, interstisyel AC hastalığı tespit ve takibi, pulmoner emboli, KOAH tespit ve takibi olarak sayılabilir. Diğer tıbbi branşlarda ise meme, prostat kanseri tespiti ile felç (inme) tanısında kullanımı sayılabilir” şeklinde konuştu. “Yanlış negatiflik ve yanlış pozitiflik, endişelere yol açabilir” Yapay zekâ kullanımlarında yanlış negatif ve yanlış pozitif sonuçların varlığı ve oluşturacağı sorunlara dikkat çeken Uzm. Dr. Alkan, “Yapay zeka ile yanlış negatiflik, teşhis ve müdahaleyi geciktirebilir. Ayrıca tek bir konuya odaklanırken farklı ciddi bir durum için gecikmeye vesile olabilir. Bunun dışında, yanlış pozitiflik oranı yüksek olduğunda da hasta ve klinisyende endişeye yol açabilir ve gereksiz tetkik istemine sevk edebilir” dedi. “Yapay zekâ karar verici değil, dijital yardımcı konumunda olmalı” Yapay zekânın insana göre hızlı, tutarlı, ölçeklenebilir ve her yerden ulaşılabilir olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alkan, “İnsan ve yapay zekâ işbirliği, gelecekte tıbbi görüntüleme alanında daha yaygın bir model olacaktır ancak unutulmamalıdır ki, empati, yorum ve karmaşık karar alabilme, insana özgü beceriler olup yapay zeka bunu sadece destekleyebilir. Klinik karar destek sistemlerinde yapay zeka, doktorların yanındaki dijital yardımcılar konumundadır” ifadelerini kullandı.
Görme engelli bireylerin hayatı ’Rehber Göz’ ile kolaylaşacak
03 Aralık 2024 Salı - 09:47 Görme engelli bireylerin hayatı ’Rehber Göz’ ile kolaylaşacak Karabük Üniversitesi’nde görevli öğretim üyesi görme engelli bireylerin kabiliyetlerini artırmayı ve sosyal hayata katılımlarını güçlendirmeyi hedefleyen proje geliştirdi. Karabük Üniversitesi Tıp Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz, “Rehber Göz” projesiyle görme engelli vatandaşların hayatını kolaylaştıracak. Görme engelli bireylerin hareket kabiliyetini artırmayı ve sosyal hayata katılımını güçlendirmeyi hedefleyen proje, bireylerin bağımsız bir şekilde günlük yaşamlarını sürdürebilmelerine destek olmayı amaçlıyor. 2019 yılında Doç. Dr. Hakan Yılmaz ile öğrencileri Nadi Doğan, Bahadır Bektaş Doğmuş ve Recep Tayyip Çitil tarafından temelleri atılan proje için 2021 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “Faydalı Model Belgesi” alındı. Proje bünyesinde geliştirilen cihaz, kullanıcıların çevresindeki engelleri algılayarak sesli uyarılar ve geri bildirimler ile yönlendirme sağlıyor. Hafif ve ergonomik yapısıyla günlük kullanıma uygun olarak tasarlanan cihaz, yapay zeka ve sensör teknolojilerini bir araya getirerek kullanıcıların çevrelerini güvenli ve etkili bir şekilde keşfetmelerine imkan tanıyor. Karabük Üniversitesi Tıp Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz, bu yenilikçi ürünün özel bir çözüm olduğunu vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine dikkat çeken Doç. Dr. Yılmaz, dünya genelinde yaklaşık 45 milyon, Türkiye’de ise 1,1 milyon görme engelli bireyin bulunduğunu belirterek şunları ifade etti: “Görme engelli bireylerimizin hayatlarını kolaylaştırabilmek adına hem teknolojiden faydalanalım hem yapay zekayı kullanalım hem de yerli bir üretim ve yerli bir çözüm olsun diye ‘Rehber Göz’ isimli projemizi geliştirdik. Proje yürütücülüğünü yapıyorum. Projeyi tıp mühendisliğinde üç öğrencimizle birlikte başlattık. Şuan patenti de almış durumdayız bu ürünün. Umarım ilerleyen süreçte hızlıca seri üretimi geçirerek çalışmalara devam edeceğiz.” dedi. "Ürünümüz giyilebilir" ’Rehber Göz’ cihazının özelliklerini anlatan Doç. Dr. Yılmaz, ürünün kullanıcı dostu ve taşınabilir bir teknoloji sunduğunu ifade ederek, "Ürünümüz giyilebilir bir ürün. Birey doğrudan üzerine giyebiliyor. Göğüs bölgesinde bulunan mini bir bilgisayarımız var. Yine değiştirilebilir bataryalarımızla birlikte kesintisiz olarak cihazı kullanabiliyor. Cihazın ön tarafında bulunan kamerayla birlikte nesnelerin tanınması ve kızıl ötesi sensörlerle ve ultrasonik sensörlerle birlikte çeşitli nesnelerinde algılanabilmesi sağlanıyor. Özellikle yalnız yaşayan ya da yalnız yaşamak zorunda kalan bireylerin çevresinin tanıtılmasında, çevresindeki eşyaların bulunmasında ya da önündeki engellerin bulunması gibi durumlarda oldukça işe yarayacağını düşünüyoruz" diye konuştu. Cihazın günlük yaşamda birçok farklı senaryoda kullanılabileceğini ve cihazın pilot uygulamasının Karabük Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirildiğini anlatan Doç. Dr. Yılmaz, şunları söyledi: “Görme engelli bir birey evinde yalnız kalmak zorunda kalıyor. Klimanın kumandasını bulacak. Böyle bir durumda etrafında yavaş bir tur atması sonucunda bizim uygulamamız ve geliştirdiğimiz sistem klimanın kumandasını tanıyor ve yerini tespit ediyor. Yerini de bluetooth kulaklık aracılığıyla sesli olarak kişiye tarif ediyor. Kişi de kumandayı alıp daha konforlu bir yaşam sürmeye devam edebiliyor. Bunun gibi özellikler var. Aynı zamanda yapay zekayı kullanarak nesneleri tanıma da oldukça hızlı sonuçlar alabiliyoruz. Cep telefonuyla bağlantılı olarak internete bağlı entegre olarak çalışabiliyor. İnternet olmadan da çalışabiliyor. Biz üniversitemizin kampüsünü pilot uygulama olarak belirlemiştik. Şuan üniversitemizdeki görme engelliler için oluşturulan kabartmalı şeritleri tanıyabiliyor. Belli bir mesafe tahmini yapabiliyor. ‘Beş metre sonra sola döneceksin’ ya da ‘ileride engel var, dikkatli bir şekilde yürü’ şeklinde bluetooth kulaklıkta sürekli olarak yönlendirebiliyor. Taşınabilir ve güç kaynağı değiştirilebilir bir sistem. Bataryasını değiştirerek de kişi gün içerisinde kesintisiz bir şekilde kullanabiliyor. Diyelim ki sokağımızda bir bakkal var. Görme engelli bireyde o bakkala gitmek istiyor. O kadar kısa mesafede navigasyon istediğimiz gibi etkili çalışmayabiliyor. Biz rehber moduna aldığımız zaman önce sokağı tanıtıyoruz sistemimize. Görüntü işleme yöntemleri veya yapay zeka teknikleriyle sokağı tanıyor ve kişi tekrardan o sokağa çıktığı zaman o sokaktaki tanıdığı yerlerle birlikte kamera yönlendirme yaparak kişinin doğru bir şekilde gitmesini sağlıyor. Yine benzer şekilde de engelleri otomatik olarak tanıyarak hem mesafe sensörleriyle hem de görüntü işleme teknikleriyle kişiye bilgi vererek daha güvenli bir şekilde ulaşımın yapılmasına izin veriyor.”
Gaming Parkour sezon finali yaptı
02 Aralık 2024 Pazartesi - 15:41 Gaming Parkour sezon finali yaptı Oyun bilgisayarlarının güçlü soğutma performansına atıfla Teknosa, Intel ve Lenovo iş birliğiyle yıl boyu farklı şehirlerde gerçekleşen yarışma serisi Gaming Parkour, İstanbul ESA Arena’da heyecan ve coşku dolu bir yarışma serisiyle şampiyonunu bulup, sezon finali yaptı. Türkiye’nin dört bir yanında oyun tutkunlarını bir araya getiren Gaming Parkour, İstanbul ESA Arena’da coşku dolu bir etkinlikle sezon finali yaptı. Farklı şehirlerde gerçekleşen etkinliklerde finalist olmaya hak kazanan 11 yarışmacı, şampiyonluk için kıyasıya mücadele etti. Heyecanın son ana kadar sürdüğü büyük finalde 11 finalistten sadece 3’ü parkuru tamamlayabildi ve şampiyon son yarışmada yer değiştirdi. Bu sezonun şampiyonu olan Bedirhan Sak, 300 bin TL değerinde Teknosa hediye çekiyle ödüllendirildi. Sak ödülünü, Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, Lenovo Genel Müdürü Emre Hantaloğlu ve Intel Türkiye Satış Direktörü Serkan Civlik’in elinden aldı. Cosplay yarışmasında renkli görüntüler Pqueen’in katılımıyla gerçekleşen Gaming Parkour’da final yarışmalarının yanı sıra Aldrean, Risucos ve HMD’nin jüri koltuğunda oturduğu cosplay yarışması da büyük ilgi gördü. Ön elemeler sonrası finale kalmaya hak kazanan 11 yarışmacı, dereceye girmek için kostümlerini ve sahne şovlarını sergiledi. Cosplay yarışmasının birincisi 30 bin, ikincisi 20 bin, üçüncüsü ise 10 bin TL değerinde Teknosa hediye çeki kazandı. Etkinlik kapsamında Chos7n dans topluluğu iki ayrı koreografi ile sahne şovu yaparken, Umutcan Tütüncü ile Just Dance gösterisi katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Sürpriz hediyeler kazandılar Katılımcılar, etkinlik fuaye alanında da farklı markalarla keyifli deneyimler yaşadı. Teknosa Sanal Evren’i VR ile deneyimleyen katılımcılar, Deneyim alanında eğlenceli mini oyunlar oynayarak sürpriz hediyeler kazandı, scooter deneyimi yaşadı ve sağlıklı atıştırmalıklarından tattı. DJ performansı ve pizza partisiyle coşan katılımcıların yüzü ödüllü yarışmalarla da güldü. Bir katılımcı Segway-Ninebot Kickscooter F2, beş kişi Teknosanet’ten 12 aylık ücretsiz ev interneti kazandı.