TEKNOLOJİ - 03 Aralık 2024 Salı 10:28

"Yapay zekâ ile hekimlerin iş yükü azaltılabilir"

A
A
A
"Yapay zekâ ile hekimlerin iş yükü azaltılabilir"

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, günümüzde yapay zekâ yazılımlarının sağlık alanında dünyada binden fazla merkezde kullanıldığını belirterek, “Hedef, hekimlerin iş yükünü azaltmak ve kararlarını desteklemektir. Yapay zekâ, tıbbi görüntülemede teşhis oranını artırır, raporlama zamanını kısaltır” dedi.


VM Medical Park Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, yapay zekânın tıpta kullanımı hakkında açıklamalarda bulundu. Yapay zekânın veriyi anlamlandırarak bilgiye ve klinik karar desteğine katkı sağladığını dile getiren Uzm. Dr. Serap Ket Alkan, Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan 500’den fazla yapay zeka algoritmasının yüzde 85’inin görüntüleme, yüzde 75’inin ise radyoloji odaklı olduğunu ifade etti.



“Dünyada binden fazla merkezde kullanılıyor”


Günümüzde yapay zekâ yazılımlarının sağlık alanında dünyada binden fazla merkezde kullanıldığını işaret eden Alkan, şu bilgileri paylaştı:


“Binlerce görüntü, bu sistemler kullanılarak radyolog ve klinisyenlerin görüşüne sunulmaktadır. Hedef, hekimlerin iş yükünü azaltmak ve kararlarını desteklemektir. Yapay zekanın performansı kullanılan verilerin kalitesine bağlıdır. Yapay zekâya ’öğretme’ aşamasında veri toplama, işaretleme ile uzman değerlendirmesi en önemli basamaklardır. Verileri doğru ve etik kullanmak, uzman değerlendirmesi basamağında hekim kontrolündedir.”



“İşaretleme süreci yavaş, değerlendirme süreci uzun olabilir”


Tıp alanında yapay zekâ çalışmalarının diğer alanlara göre daha karmaşık olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alkan, “Çünkü tıpta, yeterli veri mevcut değildir, olan verilere de erişim kısıtlıdır. Tetkiklerin çekim standartları birçok kurumda değişken ve yetersizdir. YZ model eğitimleri için işaretleme yapacak radyolog veya klinisyene ulaşıma genellikle zordur. Bu yüzden işaretleme süreci yavaş, değerlendirme süreci de uzun olabilmektedir. YZ sistemlerinde güvenlik ve güvenilirlik düzenlenmesi ile denetim mekanizmalarının bulunmaması eksiklik olarak kabul edilir” ifadelerine yer verdi.



“Yapay zekâ ile teşhis gecikme süresi 7 saatten 43 dakikaya düştü”


Yapay zekânın tıpta kullanıldığı alanların tıbbi görüntülemeden robotik cerrahiye kadar uzandığını belirten Uzm. Dr. Alkan, şunları söyledi:


“Yapay zeka ile tıbbi görüntülemede tanı oranını artırır, raporlama zamanını kısaltır. Yapay zeka tabanlı acil triyaj ile hem zamandan tasarruf hem de acil durumlarda vakaların daha kısa zamanda tanı alması ve müdahale yapılması sağlanır. YZ çalışmalarında, kritik hastalardaki tanıda gecikme süresinin 7,2 saatten 43 dakikaya düştüğü gösterilmiştir.”



“Tümörlerin görüntüleme verilerini ve genetik mutasyonlarını analiz eder”


Yapay zekanın başta kanser araştırmaları olmak üzere birçok farklı alanda katkı sunmaya başladığını söyleyen Uzm. Dr. Alkan, “Yapay zeka ile kanser araştırmalarında yaygın kullanılan radiogenomics, tümörlerin görüntüleme verilerini, bu tümörlerin genetik mutasyonlarını veya gen expresyon profillerini analiz eder. Bu sayede hastalığın genetik yapısı ve görüntüleme bağlantısı ile prognoz ve tedavi yanıtı değerlendirilir. Böylece, kişiye özel tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesinde büyük potansiyele erişilir. Yapay zeka destekli tıbbi eğitim ve öğretim de sağlanabilir. Yapay zeka tabanlı 3 boyutlu görüntüler ile anatomik yapılar cerraha gösterilebilir, girişimsel işlemlerin başarısı arttırılıp komplikasyon oranı azaltılabilir. Ayrıca cerrahi sonrası da hastaların risk skorları belirlenebilir. Torasik onkolojide yapay zeka kullanımı ile akciğer kanseri taraması ile erken tanı ve tedavi sağlanabilir. Pet-bt korelasyonu ile tümörlerin karakteristiği ile gereksiz biyopsi yapma işlemleri azaltılabilir. Yapay zekâ, böylece kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarına katkıda bulunur” dedi.


Akciğer hastalıklarında yapay zekâ kullanımına da değinen Uzm. Dr. Alkan, “Akciğer hastalıklarında yapay zeka kullanım alanları olarak nodül tespit ve takibi, akciğer kanseri tespit ve takibi, interstisyel AC hastalığı tespit ve takibi, pulmoner emboli, KOAH tespit ve takibi olarak sayılabilir. Diğer tıbbi branşlarda ise meme, prostat kanseri tespiti ile felç (inme) tanısında kullanımı sayılabilir” şeklinde konuştu.



“Yanlış negatiflik ve yanlış pozitiflik, endişelere yol açabilir”


Yapay zekâ kullanımlarında yanlış negatif ve yanlış pozitif sonuçların varlığı ve oluşturacağı sorunlara dikkat çeken Uzm. Dr. Alkan, “Yapay zeka ile yanlış negatiflik, teşhis ve müdahaleyi geciktirebilir. Ayrıca tek bir konuya odaklanırken farklı ciddi bir durum için gecikmeye vesile olabilir. Bunun dışında, yanlış pozitiflik oranı yüksek olduğunda da hasta ve klinisyende endişeye yol açabilir ve gereksiz tetkik istemine sevk edebilir” dedi.



“Yapay zekâ karar verici değil, dijital yardımcı konumunda olmalı”


Yapay zekânın insana göre hızlı, tutarlı, ölçeklenebilir ve her yerden ulaşılabilir olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alkan, “İnsan ve yapay zekâ işbirliği, gelecekte tıbbi görüntüleme alanında daha yaygın bir model olacaktır ancak unutulmamalıdır ki, empati, yorum ve karmaşık karar alabilme, insana özgü beceriler olup yapay zeka bunu sadece destekleyebilir. Klinik karar destek sistemlerinde yapay zeka, doktorların yanındaki dijital yardımcılar konumundadır” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te hayatını kaybeden vatandaşın organları iki kişiye umut oldu Bitlis’te beyin ölümü gerçekleşen 44 yaşındaki hastanın iki böbreği Diyarbakır’daki iki hastaya umut oldu. 5 gün önce evinde iki defa epilepsi nöbeti geçiren vatandaş, Bitlis-Tatvan Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavisine başlanıldı. Durumu kritik olan 44 yaşındaki erkek hasta bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra beyin ölümü gerçekleşti. Bunun üzerine hayatını kaybeden vatandaşın yakınları hastane yönetimine başvuruda bulunarak organların bağışlanmasını istediler. Hemen harekete geçen hastane yönetimi Sağlık Bakanlığı ile gerekli yazışmaları yaparak Diyarbakır Dicle Üniversitesinden gelen Prof. Dr. Mehmet Yılmaz tarafından yapılan başarı bir operasyonla hastanın her iki böbreği alındı. Konuyla ilgili olarak gazetecilere açıklamalarda bulunman Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, böbreklerin birinin Dicle Üniversitesinden diğerinin ise Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki hastalara nakledileceğini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, “Bitlis-Tatvan Devlet Hastanesi’nde 44 yaşında erkek hastamızın beyin ölümü teşhisi konulması sonucu Sağlık Bakanlığına bilgi verilmesi sonucu her iki böbreğini çıkarttık. Hastanemizin hekim arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Çünkü beyin ölümü teşhisi koymak bir sağlık hastanesinde sağlık hizmetlerinin en yüksek seviyede yapıldığının göstergesidir. Organ bağışı hayat kurtarıyor çünkü sonuçta organlarımız toprak oluyor veya karbonhidrojen moleküllerine ayrılıyor. Bu yüzden organ bağışına katkıda bulunmak insanlık adına bir borç olarak görüyoruz. Beyin ölümü gerçekleşmiş olan hastamızın her iki böbreğini Dicle Üniversitesi ve Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde böbrek bekleyen hastalarımıza nakledilecek. Yakınlarının gösterdiği bu candan bağış insanlar için umut oluyor ki bu ülkemizde yaygın bir şekilde gerçekleşmesini istiyoruz. Batı ülkelerinde bu organ naklinin yüzde 90’ı kadavradan sağlanmakta ülkemizde ise tam tersi bir oran mevcut” diye konuştu. Bitlis-Tatvan Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Gökmen Reyhanlı, hayatını kaybeden hasta yakınlarına bu duyarlı davranışlarından ötürü teşekkür ederek organ bağışının ne denli önemli olduğuna değindi. Reyhanlı, "Organ nakli sağlık durumları nedeniyle organ yetmezliği yaşayan insanların hayatını kurtarmanın en etkili yollarından biridir. Bu işlem, yalnızca tıbbi bir başarı değil, aynı zamanda insanlığın dayanışma ve yardımlaşma duygusunun somut bir ifadesidir. Bugün hastanemizde beyin ölümü gerçekleşen bir vatandaşımızın iki böbreğini başka vatandaşlarımıza umu olduğuna vesile olduğumuz için muyluyuz. Ekiplerimiz dün geceden beri özveri ile çalışıyor. Gerekli yazışmalardan sonra bakanlığımızdan da onayları alarak ve yine bakanlığımızın gönderdiği bir ekip sayesinde başka insanlara umut ve sağlık olmanın gururunun yaşadık. Ülkemizde ve dünyada binlerce insan organ bağışı sayesinde ikinci bir yaşam şansı elde ediyor. Ancak ne yazık ki organ bağışına duyulan ihtiyaç bağış oranlarından çok daha yüksek durumda. Her bağış bir hayatın kurtulması, ve bir ailenin umutla dolması anlamına gelmektedir. Organ bağışı hem bilimsel hemde etik açıdan son derece güvenli bir süreçtir. Üstelik bağışçı olmak için sadece birkaç dakika ayırmak yetiyor. Bugün buradan herkesi organ bağışı için bilinçlenmeye ve bir adım atmaya davet ediyorum. Daha önce hastanemizde son birkaç yılda 10-15 beyin ölümü tanısı koyduk. Ancak ilk defa bir organ nakline vesile oluyoruz. Bu duyarlı davranışları sebebi ile hayatını kaybeden vatandaşımızın ailesine şükranlarımı sunuyorum” dedi.