SPOR - 30 Ekim 2024 Çarşamba 10:14

Samsunspor deplasman karnesiyle dünya devlerini geride bıraktı

A
A
A
Samsunspor deplasman karnesiyle dünya devlerini geride bıraktı

SAMSUN (İHA) – Samsunspor, bu sezon Trendyol Süper Lig’de deplasmanda oynadığı 5 deplasman maçını da kazanarak, Avrupa’nın birçok takımını geride bıraktı.


Trendyol Süper Lig’de geçen sezon deplasmanda oynadığı 19 maçtan sadece 1’ini kazanabilen Samsunspor, bu sezon ise dış sahada iyi bir grafik yakaladı. Bu sezon Süper Lig’de konuk olduğu 5 müsabakanın tamamını kazanan Karadeniz temsilcisi, bu performansıyla Avrupa’nın birçok önemli takımını geride bıraktı. Samsunspor’un bu sezonki deplasman performansı, İngiltere’nin Manchester City, İspanya’nın Barcelona, Fransa’nın Paris Saint-Germain, Almanya’nın Bayern Münih ve İtalya’nın Napoli takımlarının önüne geçti.


Avrupa’nın önemli liglerindeki takımların deplasman karnelerine bakıldığında, İngiltere’de Liverpool 5 maçta 4 galibiyet, 1 beraberlik, İspanya’da Barcelona 7 maçta 6 galibiyet, 1 mağlubiyet, İtalya’da Napoli 5 maçta 3 galibiyet, 1 mağlubiyet ve 1 beraberlik, Fransa’da Paris Saint-Germain 5 maçta 3 galibiyet, 2 beraberlik, Almanya’da Bayern Münih 5 maçta 4 galibiyet, 1 beraberlik ve Belçika’da Genk 6 maçta 4 galibiyet, 2 mağlubiyet aldı.


Samsunspor ile aynı başarıyı gösteren ve deplasmanda en az 5 maçın tamamını kazanan takımlar ise Hollanda’nın PSV (5’te 5), Portekiz’in Sporting Lisbon (5’te 5) ve İskoçya’nın da Celtic ekibi (6’da 6) oldu.


Süper Lig’de 10. haftayı 22 puanla 2. sırada tamamlayan Samsunspor, bir sonraki dış saha maçını Galatasaray’a karşı oynayacak.



Samsunspor deplasman karnesiyle dünya devlerini geride bıraktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Başkent parklarında sonbahar şöleni Doğanın en büyüleyici manzaralarını sunan sonbahar, Ankara’nın parklarında adeta bir şölen havası estiriyor. Sarı, kırmızı ve yeşilin birbirine karıştığı renk cümbüşü, doğanın sanat eseri gibi görünen yüzünü gözler önüne sererken ziyaretçilere hem huzur hem de görsel bir ziyafet sunuyor. Sonbaharın gelişiyle birlikte Ankara’nın parkları, doğa severler ve fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez adresi haline geldi. Özellikle hafta sonları, şehirden uzaklaşmadan doğayla iç içe olmak isteyenler bu alanlarda keyifli zaman geçiriyor. Yere dökülen yaprakların oluşturduğu altın sarısı örtü, ağaçların arasında yapılan yürüyüşlere benzersiz bir atmosfer katarken, güneş ışıklarıyla birleşen manzara âdeta büyüleyici bir tabloya dönüşüyor. Bodrum’dan Ankara’yı ziyaret için gelen Zeynep Ercan, “Eymir’i de görmeden gitmek istemedik. Çünkü karabataklar ve doğal güzellikleriyle yemyeşil yani bütün yeşillerin tonları var. Yürüyüş yolunu çok beğendik. Yani böyle dinlendirici böyle huzurlu bir gezi oldu bizim için. Yani temiz hava bir kere fark ettiriyor. Onu hemen hissediyorsunuz” dedi. Çocuklarla beraber birlikte hava almaya geldiklerini söyleyen Dilan Çakan, “Yani Ankara için bulunmaz bir fırsat burası. Hem de sonbaharda bu güzel renklerle beraber bir de eşsiz bir tatil yaşatıyor şu anda. Ankara şartlarında. Ankara Gümüş şehir Ankara düzenli şehir. Görmesini bile ne rengarenk bir şehir” diye konuştu. Ara tatili ailesi ile birlikte Eymir’de geçirdiğini belirten Uras Mustafa Çakan da, “Güzel geçiyor, eğlenceli geçiyor ailemle beraber takılıyorum. Bazen Eymir’e geliyorum. Bazen başka yerlere geliyorum. Eymir’i seviyorum, bisiklet sürüyoruz annemle beraber. Eğlenceli vakit geçiriyoruz burada. Ankara birazcık fazla kentleşme olan bir şehir ama doğal güzellik anlamında da çok önemli bir şehirimizdir. Doğayla beraber bütün oluyoruz. Beraber güzel vakitler geçiriyoruz, dinleniyoruz. Güzel güzel fotoğraflar çekiliyor turuncu yapraklarında” ifadelerine yer verdi. Şehir merkezine yakınlığıyla bilinen Kurtuluş Parkı, hem spor yapanların hem de doğanın tadını çıkarmak isteyenlerin tercih ettiği yerler arasında bulunuyor. Daha uzak bir konumda yer alan Eymir Gölü ise sessizliği ve sakinliğiyle huzur arayanların gözde mekânı olmayı sürdürüyor.
Antalya Antalya’da Yörüklerin yayladan dönüşü başladı Antalya’da nisan ve mayıs aylarında yaylalara çıkan Yörükler, havaların soğumasıyla dönüşe başladı. Sıcak havalardan etkilenmemek, hayvanlardan daha yüksek verim sağlayıp tereyağı ve peynir yapmak için yeşil meraların bulunduğu Toros Dağları’nın zirvelerine, Akseki’nin yaylalarına Nisan ve Mayıs aylarında çıkan Yörükler, havaların soğumasıyla dönüş hazırlığına başladı. Eskiden at ve develerle yapılan yolculuklar günümüzde kamyon ve diğer motorlu taşıtlar yardımıyla yapılarak köylere dönülüyor. Manavgat ilçesinin dağlık kesimlerinde bulunan kırsal mahallesi olan Gebece köyünde yaşayıp hayvancılıkla uğraşan ve yaz aylarında ailesi ile birlikte Akseki’nin Alacabel yakınlarındaki Kaklıktaş mevkisinde hayvanlarını otlatan Mehmet Çoşkun, havaların soğuması ile birlikte Yayladan dönüş hazırlıklarına başladıklarını söyledi. Yaz aylarında ailesi ile birlikte hayvancılık yaptığını anlatan Çoşkun, "Biz yaz aylarında Akseki’nin Alacabel yakınlarında Kaklıktaş mevkiinde hayvanlarımızı otlatmak için yaylaya çıkıyoruz. Buradan hava şartlarına göre Ekimin sonu, Kasım ayının ortaları gibi kendi köyümüze dönüyoruz. Kışın hayvanlarımız 7 ay kendi yerlerimizde, yazın ise yaklaşık 5 ay yaylada kalıyoruz. Bu yıl havalar çok iyi gittiği için yaklaşık 6 ay yaylada kaldık. Şimdi havalar soğumaya başladı. Hazırlıklarımızı tamamladık ve yeniden kış ayını çıkarmak üzere köyümüze geri dönüyoruz" diye konuştu. "Her yıl yüksek rakımlı yaylalara çıkıyoruz" Yörüklerden Duran Topaça (73) yaptığı açıklamada, hayvancılık mesleğinin atalarından kaldığını söyledi. Manavgat ilçesine bağlı Gecebece Mahallesi’nde yaşadıklarını ve geçimlerini sağladıkları küçükbaş hayvanların daha iyi şartlarda beslenmesi için bahar ve yaz aylarında geniş otlaklara ihtiyaçları olduğunu anlatarak, bu nedenle bu dönemi yüksek rakımlı yaylalarda geçirdiklerini, her yıl Akseki’nin Yarpuz Mahallesi yakınlarında bulunan bin 800 metre rakımlı Kaklıktaş Yaylası’na çıktıklarını, kasım ayının ilk haftasında ise dönüş yolculuklarının başladığını kaydetti. "Anamdan doğalı davarcılık yapıyorum" 73 yaşında olmasına rağmen halen küçükbaş hayvancılığı yaptığını anlatan Topaça, "Anamdan atamdan davarcılık mesleği kalmış ve halen davarcılık mesleğini sürdürüyorum. Kendim 72 yaşındayım. Yaylaya hava şartlarına göre Mayıs ayının 20’sinde çıkıyoruz ve Kasım ayının 15’inde iniyoruz” dedi. Hayatının hayvancılık yaparak geçtiğini söyleyen Topaça, “Davarcılık zor bir meslek. Dağlara çıkıyoruz. Bırakacağız diyoruz bırakamıyoruz. Çünkü hayvancılık ata mesleğimiz. 6 oğlum var, 4 tanesini okuttum. Onlar devlette çalışıyor. Diğer 2 oğlum ile birlikte davarcılık mesleğine devam ediyoruz ama artık yoruldum. Ömrümüz böyle geçip gidiyor " diye konuştu. "Eskiden günlerce yürüyerek yaylaya çıkıyorduk" Hayvanlarımızı eskiden yürüyerek yaylalara çıktıklarını anlatan Topaça, "Şimdi ise hayvanlarımızı kamyonlarla götürüyoruz. Belirli bir yerde indirip oradan yine yaya yolu ile devam ediyoruz. Köyümüzde bulunan ağıllarda hayvanlarımızı besliyoruz. Eşyalarımızı ise traktörlerimiz ile götürüyoruz. Artık göçme zamanımız geldi. Havalar soğumaya başladı" şeklinde konuştu.