SAĞLIK
22 Eylül 2024 Pazar - 13:17 Uzmanından ‘lenfödem’ uyarısı: “Lenf sistemindeki herhangi bir bozukluk lenfödem hastalığına yol açabilir” Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hülya Yüksel, lenfödem hastalığı konusunda uyarıda bulunarak “Kol ve bacaklarda oluşan şişlik, ısı artışı, ciltte kızarıklık veya değişiklik gibi belirtiler lenfödem hastalığına işaret ediyor” dedi. Lenf sisteminin insan vücudunda hem bağışıklık sistemi hem de sıvı dengesinde rol oynayan bir sistem olduğunun altını çizen Acıbadem Kayseri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hülya Yüksel, lenf sisteminde meydana gelen herhangi bir bozukluğun lenfödem hastalığına yol açabileceğini söyledi. Bu sürece dair bilgi veren Dr. Yüksel, “Bu durum herhangi bir kanser sonrası lenf bezlerinin alınması ya da radyoterapi sonrası lenf bezlerinde hasarlanma sonucu oluşabileceği gibi doğuştan da lenf kanallarındaki bir bozukluk sonrası oluşabilir. Hastalar genellikle kollarda ve bacaklarda olan şişlik sonrası doktora başvururlar. Bacaklarında şişlik, kollarında şişlik, ağrı ve cilt enfeksiyonları belirtileriyle bizlere başvurabilirler. Biz bu hastalarda öncelikle tanı, sonrasında tedavi uygulamaktayız” diye konuştu. “Doğuştan da olabilir, sonradan travma yoluyla da oluşabilir” Lenfödem hastalığının primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olarak ikiye ayrıldığını belirten Dr. Yüksel “Primer lenfödem lenf kanallarının doğuştan bozukluğu sonucu oluşan lenf akımının dolaşım sistemine dahil olmasıyla oluşan sorundan kaynaklanır. Genellikle doğumdan sonraki ilk bir yıldan başlayarak 30’lu yaşlara kadar da görülebilir. Primer lenfödem daha çok gençleri etkilemektedir” dedi. Sekonder lenfödemin ise herhangi bir travma, enfeksiyon, cerrahi bir müdahale, kanser öyküsü, kanser sonucunda oluşan lenf bezlerinin düğümlerinini cerrahi olarak çıkarılması ya da radyoterapiye bağlı lenf kanallarında büzüşmelerin olmasına nedeniyle lenf yollarındaki akımın kesintiye uğraması sonucu oluşabileceğini dile getirdi. Sekonder lenfödemin herhangi bir yaşta oluşabileceğini söyleyen Dr. Yüksel “Genellikle bir cerrahi, travma enfeksiyon gibi bir öykü altta yatar. Lenfödem öncelikle vücudumuzda oluşan büyük proteinli yapıları, yağ dokusunu vücudumuzdan temizlenerek, yukarı doğru çıkarılmasını sağlayan sistemdeki akışın bozulması lenfödemle sonuçlanır. Bu genellikle kollarda ve bacaklarda şişlik, boyunda, genital bölgelerde ve başta da olabilir” şeklinde konuştu. “Şişlik ve ağrı hastanın yaşam kalitesini bozuyor” Tanı koyma aşamasında hastanın tek ya da her iki kol veya bacağında oluşan şişlikle başvurduğunu aktaran Dr. Yüksel hastaların genellikle bir enfeksiyon geçirdiğini ve bu şişliğin nedenini anlayamadıklarını dile getirdi. Muayenede hastada görülen cilt değişiklikleri, ısı artışı ya da ciltte kızarıklık gibi belirtilerin lenfödem hastalığına işaret ettiğini belirten Dr. Yüksel, muayenenin ardından ihtiyaç halinde ultrason, lenfosintigrafi ve MR gibi tetkiklere de başvurarak kesin tanıyı koyup tedavi uyguladıklarını sözlerine ekledi. Hastalarımız genellikle kol ve bacaklarında şişlik ve ağrıyla geldikleri için yaşam kalitelerinin bozulmuş olduğuna dikkat çeken Dr. Yüksel “Hasta enfeksiyona daha açık bir hale geliyor. Enfeksiyonlar da şişlikleri daha da artırıyor. Bu anlamda biz hastalara kompleks boşaltıcı fizyoterapi uyguluyoruz” dedi. “Fizyoterapiye cilt bakımı ile başlanıyor” Fizyoterapiye ilk olarak cilt bakımıyla başlandığını kaydeden Dr. Yüksel “Cilt bakımı çok önemli çünkü enfeksiyon gelişimi açısından riskli. Geçirilen her enfeksiyon şişliği artırıyor. Cilt bakımı, egzersiz ve kompleks bandajlama dediğimiz tedavileri uyguluyoruz. Önce hastaların ölçümlerini yapıyoruz, hastanın çap farkı olan bölgeye cilt bakımı, manuel lenf drenajı ve kompleks boşaltıcı fizyoterapi dediğimiz kompleks bandajlamayı uyguladıktan sonra hastayı ev programlarıyla evine gönderiyoruz” diye konuştu. Dr. Yüksel hastaların egzersizlerini mutlaka planladıklarını, hastanın ölçümlerini yaptıktan sonra istenilen çap farkına ulaşınca evde giymesi için hastaya bası giysisi önerip bu şekilde takip ettiklerini anlattı.
Vali Aslan SMH’yi gezdi bebeklerle yakından ilgilendi
06 Eylül 2024 Cuma - 15:10 Vali Aslan SMH’yi gezdi bebeklerle yakından ilgilendi DÜZCE(İHA) – Vali Selçuk Aslan, Sağlıklı Hayat Merkezlerinde vatandaşlara ücretsiz hizmet verildiğini söyledi. Düzce’de Merkez, Bahçeşehir ve Akçakoca ilçesi olmak üzere 3 ayrı noktada hizmet veren Sağlıklı Hayat Merkezleri sağlığa yönelik risklerden birey ve toplumu korumak, sağlıklı hayat tarzını teşvik etmek amacıyla ücretsiz hizmet veriyor. Düzce Valisi Selçuk Aslan, Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığına bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi’ni (SHM) ziyaret ederek çalışmalar hakkında Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz’dan ve yöneticilerden bilgi aldı. SHM’de Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) faaliyetleri çerçevesinde 40-69 yaş arası kadınlara iki yılda bir mammografi çekimi, 30-65 yaş arası kadınlara beş yılda bir smear ve HPV DNA testi, 50-70 yaş arasındaki erkek ve kadınlara iki yılda bir gaitada gizli kan testi ücretsiz olarak yapılmakta. Mobil kanser tarama aracı ile köylerde kanser taramalar gerçekleştiriliyor. Kadın ve üreme sağlığı noktasında başvuran bireylere üreme sağlığı konularında danışmanlık hizmeti gerçekleştiriliyor. Evlilik öncesi danışmanlığı ve düzenli olarak gebe bilgilendirme eğitimleri düzenleniyor. Çocuk ve Ergen Sağlığı Danışmanlığı ile ilgili olarak her bebekten topuk kanı alınarak Fenilketonüri, Konjenital Hipertiroidi, Biotinidaz eksikliği ve Kistik Fibrozis hastalıklarının taramaları, hemoglobinopati tarama programı kapsamında evlilik öncesi taramalar, tüm yenidoğanlara işitme tarama testi, bebek ölümleri takip edilerek inceleme komisyonunda değerlendirilmekte. Evlilik öncesi danışmanlık için başvuran çiftlere eğitim verilirken, sağlık kuruluşlarında aile planlaması malzemeleri eğitimli personeller tarafından ücretsiz uygulanmakta. Sigara Bırakma Polikliniğinde; ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı yönlendirmesi ile veya kendisi doğrudan sigara bırakma polikliniklerine başvurarak ücretsiz danışmanlık alabilmekte. Verem Savaş biriminde tüberküloz hastaları ve temaslıları ile görüşmeler, tetkiklerinin yapılması, tanı koyulması, tedavileri ve takibi bu birimde sağlanmakta. Beslenme danışmanlığında; Sağlıklı Beslenme ile ilgili Sağlıklı Hayat Merkezinde diyetisyenler tarafından ücretsiz beslenme danışmanlığı hizmeti verilmekte ve yıl içerisinde önemli gün ve haftalarda çeşitli etkinliklerle halka yönelik bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirmekte. Kronik Hastalıkların yönetimi biriminde; diyetisyen, psikolog, fizyoterapist eşliğinde kronik hastalıklar ile ilgili danışmanlık verilmesi, kronik hastalıkların yönetimine yönelik tavsiye ve motivasyon görüşmeleri yapılması verilen hizmetlerden. Fiziksel Aktivite danışmanlığında; Fizyoterapistler eşliğinde kişiye özel fiziksel aktivite ve egzersiz programları planlanarak uygulanıyor. Aile Hekimlerince yönlendirilen ya da doğrudan başvuran kilo fazlası olan bireylerin fiziksel hareket danışmanlığı, engelli bireylere uygun programlar hazırlanarak uygulanıyor. Koruyucu ve destekleyici iyileştirme, cihaz ve teknolojilerinin kullanımına yönelik hasta ve ailesine gerekli eğitimler veriliyor. Sosyal Çalışmalar ve Toplumsal Destek birimi ise psikolog, sosyal çalışmacı ve çocuk gelişim uzmanları, bireysel psikososyal danışmanlık/aile danışmanlıkları verilmektedir. Davranışsal bağımlılıklar ve psikososyal risk faktörleri (şiddet, istismar, aile içi ruhsal sorunlar, yoksulluk vb.) ile başa çıkmaya yönelik eğitim ve danışmanlık yapılıyor. Obezite olgularında ve yeme bozukluklarında psikolojik danışmanlık hizmetleri gerçekleştiriliyor. Ayrıca Halk Sağlığı Laboratuvarı da içme ve kullanım suyu analizleri yapıyor. Vali Selçuk Aslan, sigara bırakma polikliniğine başvuran 358 kişiden 61’i sigarayı bıraktığını, KETEM’de 2 bin 494 momografi çekimi yapıldığını ve 108 kişinin erken teşhis ile tedavisin başlandığını aktırdı. SHM’lerin her zaman vatandaşlara desteğe hazır olduğunu söyleyen Vali Selçuk Aslan “Biz vatandaşlarımızın sağlığını korumak, onları doğru şekilde yönlendirmek için hizmete hazırız” dedi.
Emekli öğretmen, Simav Sağlıklı Hayat Merkezinde tüm ağrılardan ve hareketlerinde kısıtlılıktan kurtuldu
06 Eylül 2024 Cuma - 14:46 Emekli öğretmen, Simav Sağlıklı Hayat Merkezinde tüm ağrılardan ve hareketlerinde kısıtlılıktan kurtuldu Kütahya’nın Simav ilçesinde daha önce fizik tedavi hizmeti alan ve verilen hareketleri yapmakta zorluk çeken emekli öğretmen, başvurduğu Simav Sağlıklı Hayat Merkezi’nde tüm ağrılarından ve hareketlerinde kısıtlılıktan kurtuldu. Omuzunda ağrı ve kısıtlılık şikayetiyle Simav İlçesi Sağlıklı Hayat Merkezi’ne başvuran emekli öğretmen Mürşüde Sevil Teke, daha önce çeşitli kurumlardan fizik tedavi hizmeti aldığını ve verilen hareketleri yapmakta zorluk çektiğini belirtti. Kireçlenme ve kas yırtıklarından dolayı ameliyat olduğunu söyleyen Emekli öğretmen Teke, “Ameliyat sonrasında kısıtlılık geliştiği için, sosyal medyadan gördüğüm hareketleri yapmaya çalıştım. Ancak hareketleri doğru yapıp yapmadığımı bilmediğim için sonradan vazgeçtim. Sorun çıkacağını düşündüğüm için de olabildiğince kendimi korumaya çalıştım” dedi. Teke, “Sağlıklı Hayat Merkezi’ne ilk geldiğimde günlük kişisel bakımını yapamıyor, omuzunu hareket ettirmeye korkuyordum. Bana uygun germe, hareket açıklığı, wand egzersizleri gibi evde yapabileceğim egzersizler ve kontrolleri ile doğru uygulamalar için seanslar verildi. Şu an saçımı yıkayabilme, geriye hareket ettirebilme sevinci içindeyim. Ağrılarım ortadan kalktı. Egzersiz yapmayı seviyorum ve kontrollerini aksatmayacağım. Sağlıklı Hayat Merkezi’nden aldığım hizmetten çok memnun kaldım. Arkadaş ve yakınlarıma tavsiye ediyorum’ diye konuştu. “Sağlıklı Hayat Merkezleri” Sağlıklı Hayat Merkezleri, sağlığa yönelik risklerden birey ve toplumu korumak, sağlıklı hayat tarzını teşvik etmek, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek ve bu hizmetlere ulaşımı kolaylaştırmayı amaçlıyor. “Sağlıklı Hayat Merkezlerinde verilen hizmetler” Sağlıklı Hayat Merkezlerinde, beslenme danışmanlığı, kronik hastalıklar ve fiziksel aktivite danışmanlığı,kadın ve üreme sağlığı danışmanlığı, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) danışmanlığı, ruh sağlığı danışmanlığı, çocuk ve ergen sağlığı danışmanlığı, tütün ve madde bağımlılığı danışmanlığı, enfeksiyon kontrol hizmetleri, koruyucu ağız ve diş sağlığı danışmanlığı, tıbbi ve idari hizmetler veriliyor. Başvurular, kişinin bağlı bulunduğu aile hekiminin MHRS üzerinden randevu alarak yönlendirmesi veya Sağlıklı Hayat Merkezlerine giderek randevu alınması yoluyla gerçekleşiyor. Sağlıklı Hayat Merkezleri’ndeki tüm hizmetler ve Sağlıklı Hayat Merkezleri’nin listesine https://shm.saglik.gov.tr/ adresinden ulaşılabiliyor.
Osmaniye’de ilk kez 3D yazıcı tekniğiyle kafatası ameliyatı
06 Eylül 2024 Cuma - 14:44 Osmaniye’de ilk kez 3D yazıcı tekniğiyle kafatası ameliyatı Osmaniye’nin Kadirli İlçe Devlet Hastanesi’nde Opr. Dr. Saygı Uygur ve ekibi tarafından 3D yazıcı tekniğiyle ’kemik çimentosu’ ile kafatası ameliyatı gerçekleştirildi. Kadirli ilçesinde geçirdiği trafik kazasından sonrası parçalı kafatası kırığı olan ve kemiği geri yerine konulamayan 33 yaşındaki E.P.’ye, Kadirli Devlet Hastanesi’nde Opr. Dr. Saygı Uygur ve ekibi tarafından 3D yazıcı tekniğiyle ‘kemik çimentosu’ ile kafatası ameliyatı gerçekleştirildi. Kafatasındaki eksik kemik parçasını kusursuz bir şekilde kapatmak için ’3D yazıcı’ tekniği denilen yöntem Türkiye’de nadiren uygulanan bu yöntem, Kadirli Devlet Hastanesi’nde Opr. Dr. Saygı Uygur ve ekibi tarafından ilk defa gerçekleştirildi. Bu yöntemle önce kafatasındaki eksik bölge en ince ayrıntısına kadar ölçülüyor, daha sonra parça birebir ölçüleriyle 3D yazıcıdan çıkartılıyor. 3D yazıcı tekniği hastanın beyin dokusunun korunması kadar hastanın estetik görünümü de etkiliyor. Hastanın sağlığı kadar kendisini iyi hissetmesi için estetik görüntüsünü de düşündüklerini söyleyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Saygı Uygur, "Kranioplasti ameliyatları travma, kanama, tümör gibi nedenlerle kafatasının bir kısmının çıkarılıp aynı operasyonda geri yerine konulmasının mümkün olmadığı durumlarda ilk ameliyattan en az 6 ay sonra uygulanmaktadır. Bu ameliyat esnasında kafatası kemiğinin korunmasından yoksun olan beyin dokusunun korunmasının yanı sıra hastanın ameliyat sonrası estetik görüşü de göz önüne alınmaktadır. Standart uygulamada eksik kafatası dokusu titanyum plaklarla veya eliyle şekillendirilmiş kemik çimentosu ile kapatılmaktadır. Üç boyutlu kranioplasti tekniğinde ise hastanın ameliyat öncesinde çekilen tomografi tetkikleri bilgisayar ortamında 3D programlar aracılığıyla işlenerek kişiye özel, birebir kendi kafatasının eğimlerine sahip tasarım oluşturmakta ve bunun kalıbını çıkarmaktayız. Kalıbın tasarımını hiçbir dış destek almadan tamamen kendim yapmaktayım. 3D kranioplasti tekniği ile hem standart titanyum plakların beyni olan baskısının hem de olumsuz estetik sonuçlarının önüne geçmiş oluyoruz. Türkiye’de sayılı devlet hastanesinde uygulanan bu yöntemi, Mersin Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim dalındaki hocalarımın da desteğiyle Mersin’de ilk kez yapmıştık. Kadirli’deki ilk hastamızın da trafik kazası sonrası oluşan parçalı çökme kırığı nedeniyle 6 ay önce kafatası kemiği çıkarılmış. Bu nedenle polikliniğimize başvuran hastanın 3 boyutlu kranioplasti ameliyatını başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Osmaniye’de bu ameliyatı ilk kez yapmış olmak ve Osmaniye halkına fayda sağlayabilecek olmak beni çok mutlu ediyor. Amacımız ülkemize ve kentimize faydalı olacak yöntemleri uygulamaktır" diye konuştu.
İnce bağırsağından mesane yapıldı, sağlığına kavuştu
06 Eylül 2024 Cuma - 14:33 İnce bağırsağından mesane yapıldı, sağlığına kavuştu Diyarbakır’da yaşayan 61 yaşındaki Hamdullah Kurtuluş, 2020 yılında yakalandığı mesane tümörü nedeniyle uzun yıllar kanser tedavisi gördükten Memorial Diyarbakır Hastanesinde sağlığına kavuştu. Kurtuluş, yaşadığı kaygı ve üzüntülü yıllarda birçok hastane gezerek sağlığına kavuşmayı umut etti. Zamanla sağlık sorunları giderek ilerlediği için idrarda kanama, kilo kaybı, iştah kaybı, idrar yapmada zorluk, idrar yaparken bitmeme hissi ve azalma-artış şikayetleri oluştu ve bunlar artarak ilerlemeye devam etti. Kemoterapi ve ışın tedavisi de gören Kurtuluş; "4 yıldır bu kanser ile mücadele ediyorum. Birçok hastane gezdim. Diyarbakır’da bulunan devlet hastanelerinde 8 adet kapalı ameliyat oldum. Fakat sonuç alamadım. Yıllardır bu sağlık sorununu yaşıyorum. Tedavilerimin hepsi sonuçsuz kaldı. Mesane çok önemli bir organımız bilindiği üzere. Mesane sağlığımın bozulması çok yorucu ve yıpratıcı oldu" dedi. "Birçok hastanede tedavi gördüm fakat sonuç alamadım’’ Kanser sürecinde birçok hastanede şifa arayan Kurtuluş, doktorların da önerisiyle İstanbul’da bulunan farklı 3 hastanede tedavi görmeye başladı. Sağlığına kavuşmayı umut eden Kurtuluş, "Bu süreçte kanser tedavim devam ederken, İstanbul’da bulunan doktorlar önerildi. İstanbul’a gittiğimde kanamalarım başlamıştı. Aşırı kanamalarım oluyordu. İstanbul’da bulunan hastanelerden birinde kanamamı durdurmak amacıyla ışın tedavisi verildi. Fakat bu tedaviden de ne yazık ki sonuç alamadım. ‘’ diye konuştu. Yapılan tetkikler sonucunda aşırı kan kaybı yaşadım. 4 ayda 24 ünite kan verilmeye başlandı. Işın tedavisi görürken kanamalarım devam etti. Son zamanlarda yaşadığı kan kaybından dolayı 2 günde bir 1 ünite kan verilmeye başlandı" diye konuştu. Yeni bir mesane yapıldı, umut ışığı oldu Memorial Diyarbakır Hastanesine giden Kurtuluş, görüştüğü Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Fatih Kılınç‘a yaşadığı tedavi sürecini anlattı. İstanbul’da gittiği hastanelerde ameliyata olumlu bakmayan doktorların kanamasını durdurmaya çalıştığını fakat bu durumun devam ettiğini belirtti. Sürekli kan verilen Kurtuluş’u muayene eden Kılınç, yapılan tetkikler sonucunda ameliyata aldı. Ameliyat sonucunda Kılınç, mesaneyi alarak, yerine ince bağırsaklardan yapay bir mesane yaptı. Yapılan mesane ile idrarın bu torbaya akması sağlandı. Başarılı geçen ameliyat sonrasında açıklamalarda bulunan Kılınç; "Süreç zor bir şekilde ilerlese de ameliyat başarılı geçti. Hamdullah bey için yeni bir mesane oluşturduk, ince bağırsaklarından alınan parça ile yapay mesane yaptık. Daha önce gittiği doktorlar bu ameliyatı yapmak istememiş. Hamdullah beyin sağlığına kavuşması en büyük mutluluğumuz şuan. Gerekli tetkikleri de yaptık. Artık mesane tümöründen dolayı oluşan etkiler olmayacak" ifadelerini kullandı. Memorial Diyarbakır Hastanesinde görevli Üroloji Uzmanı Doç. Dr. M. Fatih Kılınç; mesane tümörünün en bilindik belirtisinin idrardan kan gelmesi durumu olduğunu söyledi. Kılıç, "35 yaş üzerindeki kişilere önerim sigarayı bırakmaları olabilir. Yapılan araştırmalarda sigara içen bireylerde mesane kanserine yakalanma riskinin daha fazla olduğu saptanmış. Ameliyatını gerçekleştirdiğimiz hastamızda 50 yaş ve üzeriydi" diye konuştu. Ameliyat sonrasında mutluluğunu dile getiren Hamdullah Kurtuluş, "Sağlığıma kavuştum. Artık yeni bir hayata adım atabilirim. Yaşam şeklimde ve beslenme düzenimde değişiklikler yapacağım. Su içerken daha rahat olabilmek mutluluk veriyor. Bol bol su içebileceğim" dedi.
Bu sözlük Trabzon’da tedavi gören Gürcü hastalar ile Türk doktorların başucu kitabı olacak
06 Eylül 2024 Cuma - 13:58 Bu sözlük Trabzon’da tedavi gören Gürcü hastalar ile Türk doktorların başucu kitabı olacak Trabzon’da tedavi gören Gürcü hastalar ile onları tedavi eden Türk doktorlara kolaylık sağlaması amacıyla Gürcistan’ın Trabzon Başkonsolosluğu’nun ve Trabzon’daki özel bir hastanenin desteğiyle hazırlanan Türkçe-Gürcistan-Latince Tıbbi Sözlük kitabının tanıtımı bugün düzenlenen toplantıyla gerçekleştirildi. Özel İmperial Hastanesinde düzenlenen tanıtım toplantısında kitabın hasta ve doktorlara çok önemli ölçüde katkı sağlayacağı belirtilerek kitabın Gürcüce ve Latince yaklaşık 20 bin kelimeden oluştuğu kaydedildi. Kitabın tanıtım toplantısına Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Nikoloz İashvili, Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Çelebi, Özel İmperial Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Füsun Sağlam ve Özel İmperial Hastanesi İşletme Müdürü Saadet Gülbay katıldı. "Kitap Gürcü hastalarımızın ve doktorlarımızın başucu kitabı gibi olacak" Burada bir konuşma yapan Özel İmperial Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Füsun Sağlam, kitabın sağlık turizmine önemli katkı sağlayacağını ifade ederek “Gürcistan ile birlikte sağlık turizminde büyük bir ivme kat ettik. Gelen Gürcü hastalarımızın ve doktorlarımızın başucu kitabı gibi olacak. İmperial Hastanesi olarak buna destek olduk. Böyle bir başucu kitabı çıkardık. Bu sözlükle şehrimize gelen misafirlerimize ve onları tedavi eden hekimlerimize yardımcı olmayı amaçladık” dedi. Gürcü Konsolos da sözlüğün hazırlanmasına destek verdi Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Nikoloz İashvili hazırlanan sözlüğün önemine işaret ederek ”En önemli hususlardan biri çeviri konusunda yaşadığı zorluklardı. Burada en önemli sorun tıbbi terimlerdi. Çünkü bunlar farklı kelimeler. Biz bu sorunları öğrendikten sonra bir araştırma yaptık. ’Bu hususları sorunları çözmek için acaba nasıl bir yol izleyebiliriz?’ diye. Sözlüğü hazırlayanlardan birisi de benim” ifadelerini kullandı. 15 günde hazırlandı Kitabın 15 günlük sürede hazırlandığına dikkat çeken Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Çelebi ise “İmperial Hastanesi yaklaşık 17 yıllık hizmet süresi içerisinde şehrine, bölgesine ve artık uluslararası alana hizmet veren bir hastane konumuna geldi. Bu vesileyle olmazsa olmazlarımızın içerisinde olan sağlık turizmi adına atılacak her adın bizi ilgilendirdiği için biz de sayın konsolosumuz göreve başladığı zaman bir nezaket ziyaretinde bulunduk. Kendileri bize böyle bir projeden bahsettiler. Biz de bu projeyi hayata geçirebilme adına elimizdeki bütün imkânları tereddütsüz olarak kullanacağımızı kendilerine beyan ettik. Sayın Konsolos bu konularda çok titiz davrandığı için diğer kurumlarla ve Trabzon’daki diğer özel hastanelerle de istişare ettik. Yaklaşık 15 günlük süreçte kitabımızı basıp hazırladık. Bu kitap bizim için sağlık turizmi alanında hizmet verecek arkadaşlar için çok önemli. Çok ince bir çalışma oldu. Çünkü tıbbı terimler ve tıbbı iletişim çok önemli” diye konuştu.
Seyahat sırasında yaşanan şişkinliğin sebebi mikrobiyom farklılığı olabilir
06 Eylül 2024 Cuma - 13:55 Seyahat sırasında yaşanan şişkinliğin sebebi mikrobiyom farklılığı olabilir Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Sena Nur Doğan, seyahat sırasında yaşanan şişkinlik, hazımsızlık ve sindirim sistemi değişikliğinin en büyük sebebinin mikrobiyom farklılığı olduğunu söyledi. Seyahat etmek, bedeninizde birtakım değişikliklere yol açabilir. Yeni bir şehre ya da ülkeye gittiğinizde sadece coğrafya ve kültürler değil, sindirim sisteminiz de değişir. Farklı bölgelere yapılan gezi, tatil ve seyahatler sırasında kişilerde şişkinlik, hazımsızlık ve sindirim sistemi değişiklikleri görülebiliyor. Her bölgenin kendine özgü mikrobiyal türleri bulunurken, yaşanılan çevre bağırsak mikrobiyom yapısını büyük ölçüde etkileyebiliyor. Coğrafi farklılıklar, ırksal çeşitlilik, yaş, cinsiyet, ilaç kullanımı ve beslenme alışkanlıkları gibi faktörlerin mikrobiyomun yapısında önemli bir rol oynadığını vurgulayan Medicana International Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Sena Nur Doğan, bu faktörlerin seyahatler sırasında sindirim sistemi üzerinde farklılıklar yaşanmasına neden olduğunu açıkladı. Dyt. Sena Nur Doğan, seyahatlerin sindirim sistemi üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi. Dyt. Sena Nur Doğan, “Beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, farklı mutfak kültürleri, fiziksel aktivite düzeyindeki dalgalanmalar ve saat dilimi değişiklikleri de vücudun mikrobiyotasında geçici dengesizlikler oluşturabiliyor. Yaşanılan çevre bağırsak sistemini etkiliyor” diye konuştu. Ulaşımın kolaylaşması ile birlikte artan seyahatlerin mikrobiyom çeşitliliğini de beraberinde getirdiğini belirten Dyt. Sena Nur Doğan, “Her ortamın, her bölgenin kendine özgü mikrobiyal türleri bulunuyor. Yaşanılan çevre bağırsak mikrobiyom çeşitliliğini büyük ölçüde etkiliyor. Mikrobiyom yapısındaki coğrafi ve ırksal farklılıklar; yaş, cinsiyet, ilaç kullanımı gibi faktörler bağışıklık ve diyet yüküne de etki ediyor” ifadesini kullandı. Şişkinlik ve hazımsızlığın en büyük sebebi Dyt. Doğan, seyahat sırasında yaşanan şişkinlik, hazımsızlık ve sindirim sistemi değişikliğinin en büyük sebebinin mikrobiyom farklılığı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Yeni bir coğrafyada karşılaşılan mutfak kültürü gibi değişikliklerin yanı sıra azalan veya artan fiziksel aktivite ile hava basıncı etkisi insan sağlığında hissedilebilir değişikliklere sebep olabilir. Yoğun tempodan kaynaklanabilen dehidrasyon ve farklı bir saat dilimine geçildiğinde karşılaşılan sirkadyen ritminde bozulmalar bu rahatsızlıkların yaşanma nedenleri arasında yer alır. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, 5 günden az süren beslenme değişikliği bile mikrobiyotayı etkileyerek farklılıklar ortaya çıkarmasına sebep olmaktadır." Vücudun yeni düzene alışması için zamana gerekir “Bedeniniz ve bağırsaklarınız, yeni şartlara en hızlı şekilde uyum sağlamanız için tam gaz çalışmaya devam edecektir” ifadelerini kullanan Dyt. Sena Nur Doğan, ortalama iki haftalık bir süreçten sonra mikrobiyotanın yeni düzene adapte olmaya başladığına dair çalışmalar bulunduğunu aktardı. Değişen hava, su ve besinlere karşı vücudun alışması için zamana ihtiyaç olduğunu kaydeden Doğan, şu önerilerde bulundu: “Bedeniniz yeni şartlara adapte olurken yeterli su tüketmek, probiyotik gıda takviyelerinden destek almak, fiziksel aktivitenizi arttırmak, tam tahıllar, taze meyve ve sebzeler gibi lif kaynaklarını tüketmek, alışık olmadığınız farklı yağ çeşitlerinin ve paketli ürünlerin tüketimini sınırlamak bu adaptasyon sürecini olumlu yönde hızlandıracaktır.” Bağırsak sağlığınız için seyahat edin “Belirli patojen türlerine maruz kalmak sağlığınıza zarar verebilirken, farklı mikrop türlerine maruz kalmak bağırsaklarınızı daha sağlıklı hale getirebilir” diyen Dyt. Sena Nur Doğan, İnsanlık tarihinde avcılık ve toplayıcılıktan kırsal çifçiliğe, oradan da sanayileşmiş kent yaşamına doğru ilerledikçe, mikrobiyal çeşitliliğin bir kısmının kaybolduğunun altını çizdi. Dyt. Doğan, “Ancak dayanıklılık oluşturan şey çeşitliliktir. Farklı coğrafyalarda bulunmak, oranın besinini, havasını, suyunu tanımak mikrobiyotanızı çeşitlendirerek dayanıklılığınızı arttıracaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Anne sütünün önemi açılan stantlarda anlatılıyor
06 Eylül 2024 Cuma - 13:47 Anne sütünün önemi açılan stantlarda anlatılıyor “Sağlığını Erteleme, Harekete Geç” temalı Halk Sağlığı Haftası’nda anne sütünün önemi açılan stantlarda anlatılıyor. Niğde İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bahadır Karaca, bu yıl ki “Sağlığını Erteleme, Harekete Geç” ana temalı Halk Sağlığı Haftası’nın üçüncü gününün konusunun anne sütü olduğunu belirterek emzirmenin önemine değindi. Karaca; “ Anne sütü alımının anne ve bebek sağlığı üzerine sayısız yararları vardır. Optimal emzirme uygulamaları çocukların hayatta kalması ve erken çocukluk gelişimi açısından hayati önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar emzirmenin bebeklerin hayatta kalmasını sağlamasının ötesinde anneler, aileler ve toplumlar açısından da kısa ve uzun vadeli çok çeşitli yararları olduğunu göstermektedir. Anne sütünün her zaman ulaşılabilir ve ekonomik olması, taze ve mikroorganizmalar tarafından kirlenmemiş olması toplum sağlığı açısından da ayrı bir öneme sahiptir. ” dedi. Emzirmenin anneye sağladığı katkılardan da söz eden Karaca; “ Anne sütü ile beslemenin anneyi yumurtalık kanseri ve meme kanserinden koruduğu, kemik erimesine karşı koruyucu etkisi olduğu, rahimin gebelik öncesi durumuna dönmesine yardımcı olduğu, annenin kilo vermesine ve doğum öncesi kilosuna dönmesini kolaylaştırdığı, annelik duygusunun gelişmesine neden olduğu, anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirdiği, anne için doğal bir sakinleştirici etkisi olduğu bildirilmiştir. Anne sütü bebeğin sadece besin ihtiyacını karşılamakla kalmaz aynı zamanda içerdiği biyoaktif maddelerle bebeği hem enfeksiyon hastalıklarına karşı korur hem de alerji, obezite, kanser ve kronik hastalıkları azaltıcı etkisi vardır. Ayrıca bebeğin ruhsal, bedensel ve zekâ gelişimine yardımcı olur.” şeklinde konuştu. Niğde İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı birimlerde anne sütü ve tamamlayıcı beslenmeye yönelik ücretsiz eğitimler verildiğini belirten Karaca bebeklerin yaşama sağlıklı başlaması hedefiyle bebeklerin doğumdan hemen sonra emzirmeye başlatılması, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6. aydan sonra uygun besinlerle beraber emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar devam ettirilmesi gerektiğini söyledi.
Mevsim geçişlerinde gün ışığına dikkat: Depresyona sebep olabilir
06 Eylül 2024 Cuma - 13:44 Mevsim geçişlerinde gün ışığına dikkat: Depresyona sebep olabilir Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, yaz mevsiminden kış mevsimine geçişlerde insanlarda psikolojik belirtiler görülebileceğini söyleyerek, “Gün ışığının azalması hormonlarda düşüşe sebep olarak depresyona sebep olabilir” dedi. Belirtilerin en önemli sebebinin gün ışığının azalması olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, “Yazın, aslında sıcak havaların yerini kışa ve soğuk havalara bırakması ile beraber mevsimsel bir geçiş yaşanmaktadır. Bu mevsimsel geçişin belirtileri olarak bizim de en fazla psikolojik gördüğümüz düşük enerji, halsizlik, odaklanmada zorluk, günlük aktivitelerde yavaşlama, ilgisizlik, iştah artışı ya da kapanması, uyku azalması ya da artması gibi birçok belirti görüyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi aslında gün ışığının azalması ile alakalı. Yani melatonin ve serotonin hormonunun daha az salgılanmasından dolayı bizim hormonlarımız bundan etkilenir ve biz daha fazla uyku haline bürünebiliriz. Daha isteksiz ve ilgi odağımızın daha fazla kaybolduğu rutinlerimizi geliştirebiliriz. Bu noktada da diyoruz ki; mevsimsel depresyon birçok insanda görülebilir ama bunun geçici olduğunun altını çizebiliriz. Bu mümkün olduğunca 2-3 hafta sürecek bir depresyon belirtisi olabilir. Eğer bunun daha uzun hali görülüyorsa da uzmana ya da doktora gidilerek tedavisinin alınması ihmal edilmemeli" dedi. Hamurcu, depresyon durumunda duygu günlüğü tutulabileceğini ve hissedilen duyguların not alınabileceğini söyleyerek, “Bunu kendi kendimize aşabilmek için evde neler yapabiliriz ya da dışarıda neler yapabiliriz diye de baktığımızda; en önemli noktalardan bir tanesi kendimizi sosyal ve aktif tutabilmek yani rutinlerimize mümkün olduğunca geri dönebiliyor olmak ve en önemlisi gün ışığından faydalanmak. Mümkün olduğunca güneşli alanlarda daha fazla durmak, gün ışığından daha fazla faydalanmak, düzenli egzersiz yapmak ve düzenli beslenmek, uyku saatimizi düzenli bir aralıkta tutabilmek aslında bizi daha da mutlu edecek ve o depresyona daha da az yakalanmamıza sebep olabilecek. Aynı şekilde duygu günlüğü tutulabilir. Bu çok önerdiğimiz ve işe yarayan tekniklerden bir tanesidir. Duygu günlüğü dediğimiz şey aslında gün içerisinde hangi duyguda olduğumuzu bir deftere not etmektir. Bu gün sonunda da yapılabilecek bir şey olabilir. O anda küçük bir defter bulundurup, o deftere o anda da yazılabilir. Önemli olan hangi duyguda olunduğunu ve bu duyguyu neyin tetiklediğini yazıp daha sonra diğer duyguya geçmektir. Bunda fark edilecek şey de şu olacaktır; bu duygular geçici. Bizler birer gökyüzüyüz, duygularımız ise hava durumudur. Bu noktada biz aslında hava durumuna teslim olmamayı önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
Üsküdar’da ücretsiz uygulanacak HPV aşısı için başvurular alınmaya başladı
06 Eylül 2024 Cuma - 12:32 Üsküdar’da ücretsiz uygulanacak HPV aşısı için başvurular alınmaya başladı Halk sağlığını tehdit eden HPV virüsüne karşı mücadelede aşı kampanyası başlatan Üsküdar Belediyesi, ilçede ikamet eden ihtiyaç sahibi bireylere ücretsiz uygulama yapacak Üsküdar Belediyesi, ilçede ikamet eden 9-26 yaş aralığındaki ihtiyaç sahibi bireylere HPV (İnsan Papilloma Virüsü) aşısını ücretsiz olarak uygulayacak. Aşı uygulaması için 6 ile 16 Eylül arasında talepler toplanıyor. Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunu olan HPV virüsü kaynaklı kanser vakaları son yıllarda artma eğilimi gösterdi. Bu nedenle Üsküdar Belediyesi halk sağlığını tehdit eden bu virüsle mücadele için HPV aşısına ilişkin uygulama başlattı. Aşı, sosyal yardım alan ailelerin raporu bulunan 9-26 yaş aralığındaki kız ve erkek çocukları ile kadınlara yapılacak. Başvurular 6 Eylül ile 16 Eylül tarihleri arasında alınacak. Belediyenin uskudar.bel.tr resmi internet sitesinden yapılacak başvurular değerlendirmelerin ardından Sağlık İşleri Müdürlüğü’nce randevu oluşturulacak. Aşı, 23 Eylül itibarıyla Validei Atik’te bulunan Zeynep Kamil Aile Sağlığı Merkezi’nde uygulanmaya başlayacak. HPV aşısını neden yaptırmalıyız HPV rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, anüs, penis, vajina, vulva ve orofaringeal (boğaz) kanserlere neden olabilir. HPV aşısı, bu kanser türlerinin büyük çoğunluğuna karşı koruma sağlar. HPV, genital siğillere de neden olabilir. Aşı, bu siğillere karşı da koruma sağlar. HPV, cinsel temas yoluyla kolayca yayılabilir. Aşı, virüsün yayılmasını engelleyerek toplum sağlığını korumaya yardımcı olur. HPV aşısı, en etkili şekilde 11-12 yaşlarında, cinsel aktivitenin başlamasından önce yapıldığında koruma sağlar. Ancak, daha ileri yaşlarda da faydalı olur. Araştırmalar, HPV aşısının güvenli ve etkili olduğunu göstermektedir. Aşı, dünya genelinde milyonlarca insana uygulanmıştır ve ciddi yan etkileri bulunmamaktadır. HPV aşısı, hem bireysel hem de toplum sağlığı için önemli bir koruyucu tedbirdir. Emziren kadınlar yaptırabilir. Bununla birlikte hamile kadınlara önerilmemektedir. HPV Nedir HPV (İnsan Papilloma Virüsü) insandan insana bulaşan bir virüstür. HPV virüsü deri ve mukoza zarlarını etkileyen birden fazla virüs türünden oluşan bir ailedir. HPV’nin çeşitli varyasyonları vardır ve bazıları enfeksiyonlara sebep olabilirken, bazıları ise hiçbir şikayete neden olmayabilir. En yaygın belirtisi genital bölgede oluşan siğillerdir. Bununla birlikte bazı türleri ciddi anlamda kanserojen olup, özellikle kadınlarda rahim ağzı gibi kanser türlerinin en önde gelen sebebidir. Ayrıca anüs kanserine, erkeklerde penis kanserlerine sebep olabilmektedir. Hatta yapılan çalışmalarda sebep olduğu kanser türlerinin genital bölge ile sınırlı kalmadığı; baş ve boyun kanserleri ile boğaz kanserine de yol açabildiği gözlenmektedir. HPV Nasıl Bulaşır Cinsel Temas: Cinsel yolla bulaşan HPV tipleri genellikle cinsel temas sırasında bulaşır. Virüs, cinsel organların derisi veya mukoz membranları yoluyla temasla geçer. Cinsel ilişki sırasında deri teması, HPV’nin yayılmasına neden olabilir. Cilt Teması: HPV’nin bazı tipleri, cilt teması yoluyla bulaşabilir. Bu, özellikle genital bölge dışındaki ciltte meydana gelen siğillerle ilişkilidir. Siğillerin olduğu bölgelere dokunmak veya temas etmek, virüsün bulaşmasına yol açabilir. Doğum Sırasında: Bir HPV taşıyıcısı anne, doğum sırasında virüsü bebeğine geçirebilir. Bu durum genellikle doğum kanalındaki enfekte dokuların bebeğin gözleri, ağızı, boğazı veya cildiyle temas etmesi sonucunda gerçekleşir. Cinsel Siğiller: HPV’nin düşük riskli tipleri cinsel siğillere neden olabilir. Cinsel siğillerin olduğu bölgelere dokunmak, virüsün bulaşmasına sebep olabilir. Kişisel Temas ve Ortak Kullanım: HPV’nin bulaşma riski, kişisel temas ve ortak kullanılan eşyalar yoluyla minimaldir. Ancak, bu yollarla bulaşma durumu sıfır değildir.