SAĞLIK
19 Eylül 2024 Perşembe - 16:43 Alzheimer hastaları ve yakınlarına destek verecek Düzce’de alzheimer hastalarını ve yakınlarını desteklemek üzere belediye-hayırsever işbirliğiyle yapılan alzheimer hastaları gündüz bakım merkezi 23 Eylül Pazartesi günü kapılarını açacak. Sosyal belediyecilik anlayışı ile toplumun tüm kesimlerine dokunan Düzce Belediyesi, “Ertan Uçar Alzheimer Hastaları Gündüz Bakım Merkezi”ni hizmete alıyor. Geçtiğimiz aylarda tanıtımı yapılan ve personel görevlendirmesinin tamamlanması ile Dünya Alzheimer Günü’ne denk gelen haftada kapılarını açacak olan bakım merkezini ziyaret eden Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, hem bakımevinin içerisinde ve bahçesinde incelemelerde bulundu, hem de personelle tanıştı. “Ertan Uçar örnek olsun” Başkan Özlü, Düzce Belediyesi ve hayırsever iş insanı Ertan Uçar’ın katkılarıyla yapılan merkezin örnek olmasını dileyerek, “Burası daha önce kütüphane olarak planlanmış, ancak fonksiyonel olmayan bir binaydı. Bu binanın belediyemize tahsisi için o günkü şartlarda Milli Eğitim Bakanı’nı aramak durumunda kaldık. Sayın bakanımız uygun gördü ve burayı belediyemize tahsis ettiler. Burada bir hayırsever katkısı var, belediyemizin katkısı var. Aslında Düzce’de iş insanlarının, eşrafın bu tür yaklaşımları örnek alması ve çok sayıda kreş, Alzheimer merkezi, yaşlı bakım merkezi gibi yerlerin açılmasına vesile olmalarını temenni ediyoruz. Bu vesileyle Ertan Uçar’a teşekkür ediyoruz. Diğer Düzceli kardeşlerimiz ve işadamlarının Uçar’ı örnek almalarını, onların da birer sosyal sorumluluk projesi alarak, okullar, kreşler, bakım merkezleri yapmalarını istiyoruz. Düzce’mize hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. 23 Eylül’de kapılarını açıyor Demetevler Mahallesi’nde 2 dönüm alan üzerinde kurulu olan merkez 250 metrekare kapalı alana sahip. İçerisinde terapi ve dinlenme odası, 3 adet aktivite odası ve kış bahçesi yer alan merkez, hasta kabulüne başlayacak. Bakım merkezinde, sosyal hizmet uzmanı, yaşlı bakım personelleri, hemşireler, gerontolog, ergoterapist, hemşire ve antrenör olmak üzere 8 personel görev yapacak. Günlük 15 hastanın kabul edileceği merkez, ilk etapta haftanın 5 günü açık olacak. 2 günlük periyotlar halinde hastaların ağırlanacağı bakımevi, talep yoğunluğuna göre cumartesi günü de hizmet verecek. Ayrıca ilerleyen zamanlarda hobi bahçesi ve sera kurulacak. Sosyal yaşam desteği Alzheimer hastalarının ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen merkez, hastaların zihinsel ve duygusal olarak desteklenmesinden, sosyal yaşama aktif katılımlarının sağlanmasına kadar geniş bir yelpazede yardımcı olacak. Hastalığın oluşturduğu zorlukları en aza indirmeyi amaçlayan yaşam merkezi, etkinlikler ve sosyal aktiviteler ile hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerine de yardımcı olacak. Alzheimer hastaları ve yakınları için büyük bir rahatlama sağlayacak bu merkez, hastalara güvenli ve destekleyici bir ortam sunarken, aynı zamanda ailelerine de bir nefes alma imkanı tanıyacak. Hasta yakınları için gerek bireysel, gerekse gruplar halinde bilgilendirme seansları gerçekleştirilerek, bakım sürecinin daha bilinçli ve etkili bir şekilde yönetilmesi de sağlanacak. Düzce’de sağlık alanındaki önemli bir ihtiyacı karşılayacak olan gündüz bakımevi, sosyal hizmetler alanında yeni bir dönemin kapılarını da aralayacak.
19 Eylül 2024 Perşembe - 16:19 Meme kanseri hastaları ve uzmanlar buluştu: "Her raunda hazırız” Yaklaşan Meme Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla Acıbadem Ataşehir Hastanesi Meme Merkezi uzmanları ve tedavi gören hastalar buluştu. Düzenli kontrolün önemine dikkat çektiler. Ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle toplumu bilinçlendirmek için yapılan çalışmaların sayısı artıyor. “Her Raunda Hazırız” mottosuyla meme kanseri hakkında yeni bir farkındalık projesi başlatan Acıbadem Sağlık Grubu, bünyesine yeni kattığı Acıbadem Ataşehir Hastanesi Meme Merkezi’nin açılışıyla birlikte toplumsal bilinçlendirme çalışmalarına start verdi. Meme kanserinde multidisipliner yaklaşımla hizmet verecek Acıbadem Ataşehir Hastanesi Meme Merkezi’nde uzmanların yanı sıra tedavi gören hastaların katılımıyla açılış etkinliği düzenlendi. Uzmanlarıyla buluşan hastaların duygusal saatler yaşadığı açılış etkinliğinde meme kanserine karşı bilinmesi gerekenler anlatıldı, hastalar kendi tedavi hikayelerini paylaşarak erken tanının önemine dikkat çektiler. “Düzenli kontrol, erken tanıyı artırıyor” Açılışa Acıbadem Ataşehir Meme Merkezi Sorumlusu, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı ve merkez uzmanları; Prof. Dr. Tarık Zafer Nursal, Prof. Dr. Özge Gümüşay, Prof. Dr. Bülent Saçak, Prof. Dr. Evrim Kadriye Tezcanlı, Doç. Dr. Özden Sıla Ulus Buturak, Dr. Mümtaz Özarar, Dr. Evrim Abamor ve alanında önde gelen pek çok uzman katıldı. Meme kanseri hakkında önemli bilgiler veren Prof. Dr. Metin Çakmakçı yaptığı açılış konuşmasında, “Meme kanseri, tüm dünyada en sık görülen kanser türlerinden biri. İstatistikler her yıl, dünyada 2 milyon 296 bin, Türkiye’de ise 25 bin 249 kişinin meme kanseri ile tanıştığını gösteriyor. Bu sayı giderek artıyor. Eski yıllara oranla genç kadınların da bu kansere daha sık yakalandığını görüyoruz. Fakat bir yandan da toplumsal farkındalık çalışmalarıyla bilinç oranı yükseliyor, erken tanının oranı da artıyor. Daha çok insan düzenli kontrolünü yaptırıyor. Ayrıca meme kanseri tanı ve tedavisindeki bilimsel araştırmalar sonucu, tedavi başarısında da yüz güldüren artışlar var. Kadınların aklında tutması gereken ilk bilgi, düzenli kontrol yaptırmaları. 40 yaş altı kadınlar her yıl düzenli ultrason, 40 yaş sonrası ise her yıl ultrason ve mamografi yaptırmaları, erken tanı şansını artırır. Meme kanserinde erken tanı demek, tedavi başarısının artması demektir.” dedi. “Multidisipliner tedavi çok önemli” Meme kanseri tedavi başarısını artıran pek çok etken olduğunu anlatan Prof. Dr. Metin Çakmakçı, hastalara yönelik şu uyarılarda bulundu: “Meme kanserinin tedavisi diğer kanser türleri gibi, farklı dallardaki birçok uzmanın bir araya gelmesini, hastayı birlikte değerlendirmesini ve ortak karar almalarını gerektiren bir süreç. Dolayısıyla bir tedavi sürecine başlarken, multidisipliner bir anlayışla hizmet veren merkezlerin tercih edilmesi önemli.” “Madrid’e yerleşme planları kuruyordum” Etkinliğe katılan bankacı Gökçe Kemancı, 46 yaşında ilk kez mamografi olmaya karar verdiği andan itibaren hayatının nasıl değiştiğini anlattı: “İspanya’dan iş teklifi aldım. Oraya yerleşmeye karar verdim. Ama yurt dışında sağlık sistemiyle ilgili iç açıcı şeyler duymadığım için kontrollerimi burada yaptırıp gideyim istedim. 46 yaşında ilk kez mamografi oldum. Ailemizde genç yaşta kanser görülmedi. Anneannem 100 yaşına kadar yaşadı. Fakat mamografi sonucum, herkesi şaşırttı. Tabi önce beni. Meme kanseriydim. Üstelik 3.5 cm bir tümör vardı ama dışarıdan belli olmuyordu. Cerrahım bana durumu çok iyi bir şekilde anlattı. Dedi ki ‘Meme kanserisin ama bunu tedavi edeceğiz. Bu tedaviyi hayatında yalnızca ara bir dönem gibi düşün’. Öyle düşündüm ben de. Tabii bütün planlarım değişti, tedavimi ülkemde oldum.” Tanı aldıktan bir hafta sonra ameliyat olduğunu anlatan Gökçe Kemancı, “Kendimi şanslı da hissediyorum. Zira ameliyat sonrası yapılan genetik testte, kemoterapiye gerek olmadığı, ışın tedavisi yapılacağını öğrendim. Sonra da hormon tedavisiyle devam edeceğim. Tedavim çok uzun sürmeyecek. Ben Madrid’e yerleşme hayalimi yalnızca ötelemiş oldum” diye konuştu. “Oğlumun LGS sınavı var diye ameliyat olmak istemedim” Ayşe Aras Akpınar, oğlunu aşıya götürdüğü sağlık ocağındaki hemşirenin ‘siz mamografi çektirdiniz mi?’ demesiyle başlayan hastalık hikayesini şöyle anlatıyor: “Hemşire hanım sordu, yaptırmadığımı söyleyince bana randevu bile aldı. Mamografi sonucumu söylediklerinde şoktaydım. Cerrah anlatırken dinleyemiyordum. Hızlıca tedaviye başlandı. Kemoterapi gördüm. Ama siz bana sorun. Dünyam başıma yıkılmıştı. Sanki ben, ben değildim ve kimse ile konuşmak istemiyordum. Komik videolar izleyerek üstümdeki ağırlığı atmak istiyordum" 10 yaşında kızı ve 13 yaşında oğlu olduğunu söyleyen Ayşe Aras Akpınar, hastalığını çocukları etkilenmesin diye doğrudan söylemediğini belirterek, “Oğlum LGS sınavına girecekti. Benim de ameliyat olmam gerekiyordu. Oğlumun LGS sınavı var diye ameliyat olmak istemedim. Olumsuz etkilenir diye korkuyordum. Doktorum, ‘Merak etme, sandığın gibi uzun bir iyileşme süreci yaşamayacaksın’ deyince kabul ettim. Gerçekten de 29 Mayıs’ta ameliyat oldum, 2 Haziran’da oğlumu sınava götürdüm ve onu bekleyecek kadar kendimi iyi hissettim” dedi. Kızının, hastalığını annesi meme kanseri olan sınıf arkadaşıyla konuşması sırasında öğrendiğini anlatan Ayşe Aras Akpınar, “Ben kemoterapi görürken annesi de meme kanseri olan sınıf arkadaşı kızıma, ’senin annenin de saçları dökülüyor tıpkı annem gibi. Senin annen de meme kanseri galiba’ deyince çok üzülmüş, gelip bana sordu. Mememde bir tümör olduğunu söyledim. Ama o beni saçlarım ve kaşlarım dökük halde görmeyi hiç istemedi. Sürekli başımı örtmemi istiyordu. Zira bana bir şey olacağından korkuyordu. Bir müddet örttüm ve sürece alışması için çok konuştum. Zamanla saçlarımın çıktığını görünce, mutlu oldu.” ifadelerini kullandı.
19 Eylül 2024 Perşembe - 15:11 Medıcal Poınt’te “İlk Yardım Eğitimi ile Toplumsal Farkındalık” eğitimi Gaziantep Medical Point Hastanesi, İlk Yardım Günü vesilesiyle sağlık alanında farkındalığı artırmayı amaçlayan önemli bir eğitim etkinliği düzenledi. Eğitim, Medical Point Hastanesi Acil Servis hekimlerinden Prof. Dr. Polat Durukan tarafından verildi. Program, farklı gruplara özel olarak tasarlandı. Eğitimler, her grubun özellikleri ve görev tanımları dikkate alınarak hazırlandı. Bu yaklaşım, etkinliğin verimliliğini artırmayı ve katılımcıların konuya ilişkin bilgi düzeylerini yükseltmeyi amaçladı. Prof. Dr. Polat Durukan, sunumunda ilk yardımın acil durumlar karşısındaki önemi ve temel ilk yardım teknikleri hakkında detaylı bilgiler verdi. Eğitimde, solunum, yaralanma, zehirlenme ve boğulma gibi acil durumlarda izlenmesi gereken adımlar, görsellerle desteklenerek anlatıldı. Ayrıca, kuruyemiş sektöründe karşılaşılabilecek kazalar ve bu tür durumlarla başa çıkma yöntemleri de ele alındı. Katılımcılar, eğitimin interaktif yapısı sayesinde sorularını sorma ve pratik bilgiler edinme fırsatı buldular. Gaziantep Medical Point Hastanesi, sağlık alanında sürekli gelişim ve toplumsal bilinçlenmeyi artırma hedefinin bir parçası olarak yapılan bu eğitim büyük bir ilgiyle karşılandı. Eğitim sonrasında katılımcılar, ilk yardım bilgilerini pekiştirmek amacıyla küçük grup çalışmaları gerçekleştirdi. Bu uygulamalar, katılımcıların teorik bilgileri pratikte nasıl uygulayacaklarını öğrenmelerine yardımcı oldu.
Bulanık’ta yangın tatbikatı gerçeği aratmadı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 13:18 Bulanık’ta yangın tatbikatı gerçeği aratmadı Muş’un Bulanık Devlet Hastanesinde gerçekleştirilen yangın tatbikatı gerçeği aratmadı. Bulanık Devlet Hastanesinde yangın söndürme, mahsur kalan hastaları kurtarma, yaralıları bir başka sağlık kuruluşuna sevk etme gibi pratiklerin kazanılması, personel ve donanımların gözden geçirilmesi amacıyla tatbikat yapıldı. Acil servisteki temsili yangın üzerine harekete geçen ilk yardım ekibi, itfaiye ekibinden yardım isteyerek ilk müdahaleyi yaptı. Senaryo gereği yangın alanına gelen itfaiye ekipleri, alevleri kısa sürede söndürdü. İtfaiye ekipleri itfaiye merdiveni ile 2. katta mahsur kalan hastaları ise kurtararak sağlık ekiplerine teslim etti. Basın mensuplarına açıklamada bulunan Bulanık Devlet Hastanesi Mali Hizmetler Müdürü İsmet Özsubaşı, tatbikatta hastaların mağdur olmaması için tüm önlemlerin alındığını belirterek, "2024 yılı başında ‘Hastane Acil ve Afet Planı’ gereğince hazırlanması ve gerekli eğitimlerin ve tatbikatların yapılması zorunlu olduğu için, hastanemizce hazırlanan plan gereğince masa başı tatbikatı gerekli katılımcılarla birlikte yaptık. Bugün de saat 10.00’da sahada hastane bahçesinde sizlerinde izlemiş olduğu tatbikat gerçekleştirilmiştir. Bu tatbikatın amacı; görev verdiğimiz yangın söndürme ekibi, kurtarma ekibi, koruma ekibi ve ilk yardım ekibi personellerinin ne kadar bu tatbikata hazır oldukları belirlenmiştir. Bu amaçla bugün hastanemizde bir tatbikat yaptık. Gerçeğini yaşamayı istemeyiz, ama olabilecek bir yangında eksiklik ve aksaklıkları görmek açısından da önemli bir tatbikattır. Tatbikatta emeği geçen herkesi kutluyorum" dedi.
Sağlık-Sen’den tıp fakültesi öğrencilerine önemli destek
18 Eylül 2024 Çarşamba - 12:03 Sağlık-Sen’den tıp fakültesi öğrencilerine önemli destek Tıp fakültelerinde eğitim gören hekim adaylarına destek olmak isteyen Sağlık-Sen Kayseri Şubesi, ‘İlk Stetoskobun Sağlık Sen’den’ sloganıyla Tıp Fakültesi öğrencilerine stetoskop dağıttı. Sosyal sendikacılık anlayışıyla üyeleri için birçok projeyi hayata geçiren Sağlık-Sen, çalışmalarına devam ediyor. Sağlık-Sen Genel Merkezi tarafından tıp fakültelerinde eğitim gören hekim adayı öğrencilere destek olmak amacıyla başlatılan ‘İlk Stetoskobun Sağlık Sen’den’ projesi Gaziantep, Şanlıurfa, Batman ve Çanakkale şubelerinin ardından Sağlık-Sen Kayseri Şubesi tarafından da hayata geçirildi. “Hekimlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” ‘İlk Stetoskobun Sağlık Sen’den’ projesi kapsamında Tıp Fakültesi’nde eğitim gören hekim adaylarına ilk stetoskopları Kayseri Şube Başkanı Hakan Keser ve yönetimi tarafından verildi. Başkan Keser konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Sağlık-Sen Genel Merkezimiz tarafından başlatılan ‘İlk Stetoskobun Sağlık Sen’den’ projesi kapsamında tıp fakültesinde eğitim gören genç hekim adaylarımıza stetoskoplarını takdim ettik. Genel Merkezimiz öncülüğünde kısa sürede sosyal sendikacılık adına birçok projeyi hayata geçirdik. Bu çalışmaların son halkası da ‘İlk Stetoskobun Sağlık Sen’den’ projesi oldu. Bizler de Sağlık-Sen Kayseri Şubesi olarak genç hekim adaylarımıza önemli bulduğumuz bu desteğimizi verdik. Hem eğitim süreçlerinde hem de meslek hayatlarında hekimlerimizin ve tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.”
Alzheimer, obezite ve şeker hastalıklarının tedavisinde bitkisel ilaçlar araştırılıyor
18 Eylül 2024 Çarşamba - 11:58 Alzheimer, obezite ve şeker hastalıklarının tedavisinde bitkisel ilaçlar araştırılıyor Alzheimer, obezite ve şeker hastalıklarının tedavisinde bitkisel ilaçların geliştirilmesi üzerine çalışmalar yürüten Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Zengin, planladıkları proje ile doğal kaynakların sağlık alanındaki potansiyelini geliştirmek istediklerini söyledi. Alzheimer, obezite ve şeker hastalıkları üzerinde bitkisel ilaçlar geliştirmek amacıyla çalışmalar yürüten Selçuk Üniversitesi (SÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Zengin ve ekibi, doğal kaynakların sağlık potansiyelini araştırmayı ve bitkisel tedavi yöntemlerini geliştirmeyi hedefliyor. "Bitkilerin sentetik ilaçların yerini alma potansiyeli var" İnsan nüfusunun artışına bağlı olarak hastalıkların yaygınlığının giderek arttığını söyleyen Prof. Dr. Zengin, “Bu hastalıkların başında alzheimer, obezite ve şeker hastalıkları geliyor. Hastalıklara uygun herhangi bir aktif tedavi stratejisi henüz geliştirilmedi. Dolayısıyla da sentetik ilaçlar hala eczane raflarında birinci sırada yer alıyor. Bizim amacımız, özellikle sentetik ilaçlardan daha güvenli ve herhangi bir toksik özelliği olmayan bitkisel ilaçların eczane raflarında yer almasıdır. Özellikle hastalıkların patolojisinde önemli rol oynayan enzimlerin çalışmasını durdurarak bu hastalıkları bitkisel ilaçlarla tedavi etme yoluna gidiyoruz. Hem Türkiye’de toplanan hem de yabancı ülkelerden laboratuvarımıza gelen çok sayıda materyalin gerçekten sentetik ilaçların yerine geçebilecek potansiyeli olduğunu keşfettik” dedi. Bitkisel ilaç kapsülleri üzerine çalışmalar sürüyor Bitkisel kapsüller üzerine çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Zengin, “Bitki biyokimyası alanında çalışanların en büyük problemi, bitkisel ekstrelerin ya da bitkisel materyalin suda az çözülebilmesidir. Bu sorunu aşmak amacıyla, çeşitli yöntemler kullanarak bitkisel ekstreleri suda çözünebilir ve dolayısıyla insan vücudunda daha etkin bir şekilde taşınabilir şekle dönüştürmeye çalışıyoruz” dedi. “Laboratuvarımızda hem yurt içinden hem yurt dışından gelen bitkisel örnekler inceleniyor” İkisi yabancı öğrenci olmak üzere toplamda 5 kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Zengin, “Laboratuvarımızda temelde ülkemizden veya yurt dışından sağlanan bitkisel örneklerin kimyasal karakterizasyonu ve biyolojik potansiyellerinin belirlenmesine yönelik analizler gerçekleşiyor. Laboratuvarımız özellikle yurt dışı iş birlikleri açısından oldukça aktif. Yaklaşık 40 ülke ve 200’den fazla araştırmacı ile uluslararası iş birliklerimiz devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Uzmanından uyarı: “Tedavi edilmeyen karaciğer yağlanması kansere neden olabilir”
18 Eylül 2024 Çarşamba - 11:16 Uzmanından uyarı: “Tedavi edilmeyen karaciğer yağlanması kansere neden olabilir” Gazi üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, “Tedavi edilmeyen karaciğer yağlanması kansere neden olabilir” dedi. Uzmanlar, karaciğer yağlanmasının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok sık görüldüğüne dikkat çekiyor. Çoğu zaman göz ardı edilen karaciğer yağlanmasının karaciğer ve pankreas kanserini tetikleyebileceğini ifade eden Gazi üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun konu ile ilgili önemli bilgiler verdi. Coşkun, sigara, alkol ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarının kansere neden olabilecek risk faktörleri arasında olduğunu belirtirken, Hepatit B veya C virüsleri, tip 2 diyabet ve yağlı karaciğer hastalığının da karaciğer kanserine neden olabileceğini vurguladı. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda karaciğer yağlanmasının karaciğer kanseri riskini artırdığını belirten Coşkun, "Daha yeni çalışmalarda ise karaciğer yağlanmasının obezite ve diyabet gibi diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak pankreas kanseri riskini de arttırdığı gösterilmiş oldu” dedi. Diyetle aşırı karbonhidrat alınması yağlanmayı artıran faktörlerden Karaciğerin karnın sağ üst kısmında, midenin üzerinde ve diyaframın altında bulunan ortalama 1 ya da bir buçuk ağırlığında bir organ olduğunu söyleyen Coşkun, “Alkolden bağımsız olarak karaciğer yağlanması yaşayan kişilerde de karaciğer ve pankreas kanseri gelişme ihtimali daha fazladır. Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde aşırı miktarda yağ birikmesiyle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Diyetle aşırı karbonhidrat ve şeker alındığında, karaciğere gelen bu fazla miktarda karbonhidrat yağ asitlerine çevirerek depolanır. Bu durum yüksek düzeyde trigliserit oluşumunu da beraberinde getirerek karaciğerde yağ birikimine ve hepatik steatoza neden olur” açıklamasında bulundu. “Tedavi edilmeyen karaciğer yağlanması kansere neden olabilir” Göz ardı edilerek tedavi edilmeyen karaciğer yağlanmasının kansere neden olabildiğine işaret eden Coşkun, “Karaciğer yağlanması önemsenmesi gereken bir durumdur. İleri evre karaciğer yağlanmasında karaciğer yapısal ve fonksiyonel olarak bozunmaya uğrayarak görevlerini yerine getiremez ve kanser gibi daha ciddi hastalıkların oluşmasına zemin hazırlar. Son dönemde yapılan bir çalışmada karaciğer yağlanması olanlarda bağırsak kanserinin karaciğere yayılmasına zemin hazırladığı iddia edilmiştir. Karaciğer sağlığını korumak ve karaciğer yağlanmasını önlemek için sağlıklı beslenme tarzını benimsemek, alkol ve oldukça önemli” diye konuştu.
Uzmanından nöro gelişimsel bozukluklar hakkında açıklama
18 Eylül 2024 Çarşamba - 11:10 Uzmanından nöro gelişimsel bozukluklar hakkında açıklama Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. İbrahim Zeyrek, nöro gelişimsel bozukluklar hakkında açıklamalarda bulundu. Diyarbakır Memorial Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. İbrahim Zeyrek, nöro gelişimsel bozuklukların, anne karnındayken nöro gelişimi esnasında çeşitli faktörlerin etki etmesiyle beraber normal nöron gelişiminin kendi rayından sapması olarak belirtilebileceğini söyledi. Dr. Zeyrek, "Bu bozukluklar daha çok altı hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Otizm, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, özgür öğrenme bozukluğu, konuşma problemleri, zihinsel bozukluk ve son olarak motor bozuklukları, bunlar nöro gelişimsel bozukluklardır. Bu nöro gelişimsel rahatsızlıklar yaşam boyu devam eden hastalıklardır, bunlara erken dönemde teşhis konulup, gerekli müdahaleler yapılmazsa ileriki zamanlarda sosyal, duygusal ve akademik anlamda sıkıntılar yaşanabilir” dedi. İstatistiklerle nöro gelişimsel bozukluklar Dr. İbrahim Zeyrek istatistiklerle nöro gelişimsel bozuklukları açıkladı. Dr. Zeyrek, "Bu hastalıkların bazı oranlarından söz etmek istiyorum, özellikle DEHB dünya üzerinde yüzde 5-7 arasında görülürken, ülkemizde yüzde 12-13 arasında görülmektedir. Otizm spektrum bozukluğu ise son zamanlarda ilerleyişi artış göstermektedir. Her 36 kişiden 1’inde bu rahatsızlığı görmekteyiz. Disleksi yüzde 5-15 arası, konuşma bozuklukları yüzde 3-5 arasında, zihinsel bozukluklar yüzde 1-3 arasında görülürken, motor bozuklukları ise yüzde 0.5-5 arasında görülmektedir” diye konuştu. Ailelere ve eğitimcilere çağrı Dr. Zeyrek, ailelerin ve eğitimcilerin bu konuda duyarlı olması gerektiğini belirterek, erken teşhis ve müdahalenin önemine dikkat çekti. Bu bilgilerin, nöro gelişimsel bozuklukların yaygınlığı ve önemi hakkında farkındalık oluşturmak için değerli olduğu belirtildi.
ROG İnflamasyona ve Ağrıya Çok Yönlü Bakış Sempozyumu yapıldı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 09:47 ROG İnflamasyona ve Ağrıya Çok Yönlü Bakış Sempozyumu yapıldı Türkiye’nin önde gelen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon öğretim üyelerinin katıldığı ROG İnflamasyona ve Ağrıya Çok Yönlü Bakış Sempozyumu İstanbul’da 175 katılımcının katılmasıyla yapıldı. Sempozyumda Prof. Dr. Nilay Şahin, “Bazen iltihapların altından farklı romatolojik veya nörolojik hastalıklar çıkabilir” dedi. Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilay Şahin ve İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Geriatri Anabilim Dalından Prof. Dr. Mehmet Akif Karan, artık günümüzde hastalara ve hastalıklara tek bir pencereden değil de bütüncül olarak bakılması, her yönüyle hastaların değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Nilay Şahin, “Bazen iltihapların altından farklı romatolojik veya nörolojik hastalıklar çıkabilir” Balıkesir Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilay Şahin, iltihabın pek çok kas-iskelet sistemi sorununa yol açarak insan sağlığını çok olumsuz yönde etkilediğini, yaşam kalitesini bozarak günlük yapılması gerek işlerin hastalar tarafından yapılamadığı için hayatın çok sıkıntılı hale geldiğini vurguladı. Prof. Dr. Şahin, vücutta bazen kendiliğinden oluşan bazen de bir enfeksiyon ardından gelişen iltihabın büyük sıkıntılara sebebiyet verebileceğini belirterek, "Bazen iltihapların altından farklı romatolojik veya nörolojik hastalıklar çıkabiliyor. Bu nedenle öncelikle hastanın vücudunda neden iltihap olduğunu tespit etmeliyiz. İşte bu nedenle hastalığa erken dönemde müdahale etmek ve hastayı her yönüyle değerlendirerek tedaviye almak önemlidir. İltihapların çok çeşitli tedavi şekilleri vardır ve özellikle romatoloji, nöroloji, geriatri ve fizik tedavi gibi farklı branşların bazen ortak bir değerlendirme ile bu hastalığa yaklaşımı tedavi başarısını arttıracaktır" dedi. Ve sözlerine şöyle devam etti “İşte bu düşüncelerle çıktığımız yolda Sağlık ve Bilim Derneği, Akademik Geriatri Derneği, Balıkesir Üniversitesi ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi tarafından İstanbul’da düzenlenen ROG İnflamasyona ve Ağrıya Çok Yönlü Bakış Sempozyumu yaklaşık 175 katılımcı ile gerçekleştirildi”. Sempozyum İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Geriatri Anabilim Dalından Prof. Dr. Mehmet Akif Karan ve Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalından Prof Dr. Nilay Şahin ve Sempozyum Onursal Başkanı Prof. Dr. Yücel Oğurlu’ nun destekleri ile gerçekleştirildi. Kongre etkinlikleri; bilimsel oturumlar, paneller ve bildiri sunumlarından oluştu. Alanında uzman genel dahiliye, geriatrist, nörolog, fizik tedavi ve rehabilitasyon ve romatoloji uzmanları, akademisyenler ve asistanlar, sivil toplum kuruluşları, ilaç ve medikal firmalar sempozyumumuzda çeşitli düzeylerde katkı sağladı. Sempozyumumuzda gerçekleşen 20 bilimsel oturum ve 1 uydu sempozyunda 18 oturum başkanının moderatörlüğünde 30 konuşmacı sunumlarını gerçekleştirdi. Ayrıca 24 sözlü bildiri yer aldı. Sempozyum kapsamında düzenlenen Kas İskelet Sistemi Mezoterapi Uygulamaları, Miyofasiyal Gevşetme Teknikleri, Ozon Tedavisinde Prensipler ve Ozon Uygulamaları, Kas İskelet Hastalıklarında Kök Hücre Uygulamaları, Tanı ve Girişimsel Ultrasonografi ve Botilinum Toksin Enjeksiyonları Kurslarına ile farklı 7 kurs yapılmıştır. Kurslarımız öncelikle teorik eğitim ardından pratik uygulamalar ile pekiştirildi.