SAĞLIK
Kış mevsiminde yanıklara dikkat 22 Aralık 2024 Pazar - 14:31:59 İçinde bulunduğumuz kış aylarında çok sık karşılaşılan yanık vakarı ile ilgili konunun uzmanları çeşitli uyarılarda bulundu. Yanığın insanı etkileyen çok önemli fiziksel ve psikolojik travmalardan biri olduğunu belirten Of Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Şaban Uysal, "Beraberinde ömür boyu devam edebilen sakatlıklar, estetik sorunlar (özellikle yüz bölgesi yanıkları) yanında hayatı tehdit edebilen klinik durumlara yol açabilmektedir. Ayrıca toplumlar ve ülkeler için de çok önemli sosyal ve ekonomik sorundur. Yanıkların birçok nedenleri mevcut olup (sıcak su yanığı, alev yanığı, kimyasal yanık, elektrik yanığı, donma vb.) bunlar içinde en sık karşılaştığımız vakalar, yaşlanma yanığı (çay, sıcak su) ve alev yanıkları olarak tüm yaş gruplarında karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca özellikle diyabet (şeker hastalığı) olan kişilerin ayaklarında oluşan his kaybı (diyabetik nöropati) nedeniyle ayaklarını ısıtma, sıcak su torbası tutma gibi durumlarda farkında olmadıkları için geniş ve iyileşmesi zor yanık durumları ile acil servislerimize başvurabilmektedir. Bu konuda hem hastaların hem de hasta yakınlarının dikkatli olması ve iyi bir eğitim verilmesi gerekmektedir. Yanık vakalarının üçte biri 5 yaş altındaki çocuklarda görülebilmektedir. Ev kazaları en büyük neden olup, sıcak çay yanığı, soba üstünde kaynamış şu yanıkları ilk sırayı almaktadır. Kış aylarında yanıklarda artış olup, ısınma amaçlı soba, elektrikli ısıtıcı ve kapalı alanlarda geçirilen zamanın fazla olması yanık vakalarında belirgin artışa neden olmaktadır “dedi. Yanık durumunda öncelikle panik ve telaş yapmadan hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Uysal, "İlk yapılması gerekenler; etkenden uzaklaştırma, yanmış ve haşlanmış elbiselerin çıkarılması ile erken soğuk su ile soğutmadır. Soğuk su ile 5-10 dakika soğutma işlemi hem ağrıyı azaltmakta hem de yanığın derinleşmesine engel olmaktadır. Bu esnada yüzük, saat, bilezik gibi takılar hızlıca çıkarılmalıdır. Geniş yanık alanları steril yada geniş örtüler ile kapatılıp hasta hızlıca en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Ayrıca; yanık yerine diş macunu, yoğurt, zeytinyağı ve şeker sürmek doğru bilinen ancak yanlış olan uygulamalardır. Yanık hastasına yapılacak ilk müdahaleler çok önemli olup bazen hayat kurtarıcı da olabilmektedir. Özellikle elektrik yanıklarına çok dikkat etmek ve elektrik giriş ve ayak tabanlarından çıkış yerleri kontrol edilmelidir. Yanık tipi ve büyüklüğü ne olursa olsun yanık hastaları hızlı ve sağlıklı bir şekilde en yakın sağlık kuruluşuma ulaştırılmalıdır. Burada yanıklı hastaların, yanık oranları, yanık derinlikleri, eşlik eden yaralanmaları ve eşlik eden kronik hastalıkları göz önüne alınarak ilk değerlendirmeleri yapılmaktadır. Yanıkların büyük kısmı poliklinik takibi ile tedavi edilebilirken, geniş alanlı yanıklar el, yüz ve genital bölge yanıkları ile elektrik yanıkları mutlaka hastanelerde veya yanık merkezlerinde yatırılarak tedavi altına alınmalıdır. Çocuk ve yaşlı hastalarda ayrıca daha hassas ve dikkatli olunmalıdır" diye konuştu.
"Normal Doğum Eylem Planı" kapsamında anne adaylarına bilgilendirme
21 Aralık 2024 Cumartesi - 11:27 "Normal Doğum Eylem Planı" kapsamında anne adaylarına bilgilendirme Niğde İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı tarafından anne adayları ve anne olmak isteyen kadınlara yönelik normal doğum hakkında bilgilendirme çalışmaları sürdürülüyor. Normal doğumu teşvik etmek, sezaryen oranlarını düşürmek ve anne-bebek sağlığını iyileştirmek amacıyla yürütülen "Normal Doğum Eylem Planı" kapsamında yürütülen çalışmalar kapsamında Çamardı Toplum Sağlığı Merkezinde görevli ebeler tarafından Çamardı Halk Eğitim Merkezindeki kursiyerlere, Bor İlçe Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Uzmanı tarafından ise Bor Halk Eğitim Merkezi’nde kursa devam eden kursiyerlere normal doğumla ilgili bilgiler verildi. Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışma kapsamında Çiftlik İlçe Devlet Hastanesi’nde görevli ebeler tarafından açılan stantta da hastaneye gelen anne adaylarına normal doğumun anne adaylarının daha hızlı bir iyileşme süreci yaşamasına imkan tanıdığı, annenin fiziksel sağlığının yanı sıra psikolojik iyilik hali için de fayda sağladığı aktarıldı. Normal doğumun avantajlarının ve sürecin ayrıntılı bir şekilde aktarıldığı çalışmalarda bu yöntemin çoğu durumda güvenli ve doğal bir seçenek olarak öne çıktığı ifade edildi. Altunhisar Devlet Hastanesi’nde ise daha önce normal doğum yapan Esra Çakıl yaşadığı deneyimi anlatırken normal doğumla iyileşme sürecinin daha hızlı olduğunu aktardı.
Prof. Dr. Erdal Karaöz: "Doğru hücreleri, doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor"
21 Aralık 2024 Cumartesi - 10:51 Prof. Dr. Erdal Karaöz: "Doğru hücreleri, doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor" Liv Hospital Gaziantep’te ’2. Kök Hücre, Eksozom ve Somatik Hücre Uygulamalarında Güncel Yaklaşımlar’ sempozyumu düzenlendi. Liv Hospital Gaziantep tarafından düzenlenen 2. Kök Hücre, Eksozom ve Somatik Hücre Uygulamalarında Güncel Yaklaşımlar sempozyumu, Rejeneratif Tıp ve Kök Hücre Merkezi Direktörü Prof. Dr. Erdal Karaöz katılımıyla gerçekleştirildi. "Doğru hücreleri, doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor" Sempozyum hakkında bilgi veren Prof. Dr. Erdal Karaöz, "Kök hücre alanında gelişmeler oluyor. İyi ve kötü yönde oluşan gelişmeler var. Ne yazık ki, bilimsel ve etik olmayan eylem ve davranışlarda söz konusu. Özellikle kök hücrelerin ilgi alanındaki hasta grupları ki bunlar zaten günümüzde bildik yöntemlerle tedavi edilemeyen hastalardır, bilimsel ve etik çalışmayan kişi ya da gruplarca kolaylıkla istismar edilebilmektedir. Dolayısıyla, hastalar ya da aileleri hem maddi hem de manevi yönden zarar görmesi gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Doğru hücreleri doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor. Doğru hücre derken, Sağlık Bakanlığının ruhsat verdiği uluslararası standartlarda faaliyet gösteren ve uygun yöntemlerle üretilmiş hücreleri kastediyorum. Ülkemizdeki mevcut yasalara göre şayet siz bir hastanıza hücresel tedavi yöntemlerinden birini uygulayacaksanız, mutlaka Sağlık Bakanlığına başvurmanız ve onay almanız gerekmektedir. Amacımız, kök hücrenin bilimsel ve etik kurallar çerçevesinde doğru hastalara, doğru zamanda doğru hücreleri kullanarak, doğru eller tarafından verilmesi ve onaylı olanlarının kullanılmasının gerekliliğini vurgulamaya çalışmaktır" şeklinde konuştu.
Vatandaşların aile hekimlerine hasta olduktan sonra değil sağlamken gidilmesi konusunda uyarıldı
21 Aralık 2024 Cumartesi - 10:45 Vatandaşların aile hekimlerine hasta olduktan sonra değil sağlamken gidilmesi konusunda uyarıldı Denizli’de Sevindik Değirmenci Grup Aile Sağlığı Merkezinde Aile Hekimi olan Dr. Ali Tatar, Aile Sağlığı Merkezlerinde yürütülen hizmetler, Aile Hekimliğinin koruyucu sağlık hizmetlerindeki önemi ve Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan yeni aile hekimliği yönetmeliği hakkında açıklamalarda bulundu. Vatandaşların aile sağlığı merkezlerine düzenli gidilmesi gerektiğini belirten Dr. Tatar, “Vatandaşlarımız, Aile Hekimine hasta olduktan sonra değil aslında sağlamken gitmeli, sağlıklarının devam edip etmediğinin kontrolünü yaptırmalıdırlar” dedi. Denizli Sevindik Değirmenci Grup Aile Sağlığı Merkezinde Aile Hekimi olan Dr. Ali Tatar, Aile Sağlığı Merkezlerinde yürütülen hizmetler, Aile Hekimliğinin koruyucu sağlık hizmetlerindeki önemi ve Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan yeni aile hekimliği yönetmeliği hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Aile Hekimi Dr. Tatar, Aile Hekimliğinin modern dünyada birinci basamak hekimlikte uygulanması gereken en önemli yöntemlerden birisi olduğuna vurgu yaparak Aile Sağlığı Merkezlerinde verilen hizmetler hakkında ise, Aile hekimliğinde hekim ile hastayı birbirine birebir eşlemekle hastanın her yönden daha hasta olmadan takibi, muayenesi, tedavisi ve daha sonra hasta olarak da en iyi şekilde takibini yapmak mümkün olduğunu belirtti. Aile Sağlığı Merkezlerimizde verilen hizmetlerin; aile planlaması uygulaması ile çocuk daha annesi ve babasının beyninde bir düşünce iken den başladığını dile getirdi. Her konuda takiplerin yapıldığını ve ayrıca küçük basit tıbbi müdahaleler, tedavi hizmetleri ve kontroller yapıldığını dile getiren Dr. Tatar, “Kişilerin anne karnındayken takibi, yine bebek doğduktan sonra aşılamaları ile koruyucu hekimliğin ilk safhaları, daha sonra okul sağlığı, göz taramaları, boy kilo takibi, çocuk sağlığı hizmetleri, biraz büyüyünce ergenlikte sağlık hizmetleri ve en son çıkan HYP uygulaması ile de bütün toplumun sağlığının genel durumunun bir takibi yapılıyor. Merkezlerimizde küçük basit tıbbi müdahaleler, tedavi hizmetleri ve ana çocuk sağlığı takipleri yapılabilmektedir. İnsanlarımız aile hekimliğini hemen gelip reçete yazdırmak gibi görüyor ve en büyük yanılgı da sistemde ne yazık ki bu” dedi. “Vatandaşlarımız, Aile Hekimine hasta olduktan sonra değil sağlamken gitmeli” Sağlık Bakanlığının yayınladığı yeni aile hekimliği yönetmeliğinin bütün insanların hasta olsun olmasın taranması metoduyla henüz daha hastalık yok iken yakalanmasını amaçladığını belirten Dr. Ali Tatar; “Türkiye de insanlar tam olarak anlayamadığı için 2006 yılında aile hekimliğine gösterdiği peşin hüküm tepkisini bu yönetmeliğe de gösteriyorlar. O zaman da biz istediğimiz hekime muayene olamayacak mıyız diye tepkiler gösterilmişti. Halbuki herkesin bir aile hekimi olmasının faydasını şimdi daha iyi anlıyorlar. Hastalarımız şu anda kendilerine ilaç yazılmayacağı, hizmetin paralı olacağı gibi düşünceler söylüyorlar, herkes kendi anladığını dile getiriyor. Akılcı ilaç uygulaması yıllardır yapılan bir şeydi; benim gibi eski hekimler de bilirler ki; eskiden önümüze gelene antibiyotik yazarken şu anda çok seçici davranıyoruz. Ağrı kesicileri kişilerin kendine uygun olanlarını yazıyoruz. Türkiye’de çok antibiyotik kullanımı yönünden tüm Dünya ülkeleri içinde kötü durumdayız. Antibiyotik diğer ilaçlar gibi değil, eğer sadece gerektiğinde kullanılmaz, sık sık kullanılırsa mikropların direnç kazanmasına yol açıyor. Bu yönetmelikle de antibiyotik kullanımındaki bu durumlar da düzene girecek diye düşünüyorum. Yine yeni yönetmeliğin bir başka vurguladığı kronik hastalık takiplerini biz zaten aile hekimliğinde kısmen yapıyorduk ama son yönetmelikle bu biraz daha önem kazanacak. Çünkü bir hastanın tansiyonunu, beyin kanamasına yol açtıktan sonra teşhis etmenin kime ne faydası olacak. İşte Aile Hekimi olarak yaptığımız taramalar ile henüz daha sınırda olan kronik hastalıkları yakalayıp kişilere gerekli tedavileri uyguluyor ya da gerekli branşlara yönlendirebiliyoruz. Bu takiplerin önemini aslında; basit bir gaita da gizli kan ile tespit edebildiğimiz kalın bağırsak kanseri olan bir hastaya ya da beyin kanaması olmadan hiç farkında olmadığı tansiyon yüksekliğini belirlediğimiz bir hastaya veya da organ kaybına gitmeden diyabeti olduğunu tespit ettiğimiz ve tedavisini düzenlediğimiz bir hastaya sormak gerekli. Aile Sağlığı Merkezlerimizde yaptığımız kronik hastalık takiplerinin önemini en iyi onlar anlatabilirler. Vatandaşlarımız, Aile Hekimine hasta olduktan sonra değil aslında sağlamken gitmeli, sağlıklarının devam edip etmediğinin kontrolünü yaptırmalıdırlar. Son çıkan yönetmelikte de düzenli Aile hekimine gidilmesi kısmını ben çok önemsiyorum, hastalarımız da bunu lütfen önemsesinler” ifadelerini kullandı. “Vatandaşlarımız, aile sağlığı merkezlerine düzenli gitmelidir” Son olarak erken teşhisle hayatı kurtulan iki hastasından örnekler veren ve vatandaşların aile sağlık merkezlerine düzenli gidilmesi gerektiğini belirten Aile Hekimi Dr. Tatar, “Poliklinik yaparken salonda bir çocuk inleme sesi duydum ve çocuğu muayene ettiğimde ense sertliğini gördüm. Hemen çocuğu babası ile hastaneye götürdük ve menenjit teşhisi konan bu çocuk erken müdahale ile kurtuldu. Yine HYP dediğimiz kronik hastalık takiplerimizde de bir hastamızın kanı sürekli düşük çıkıyordu. GGT tahlili de pozitif çıkan bu hastamızın kalın bağırsak kanseri olduğu ortaya çıktı ve erken teşhis, tedavi ile hayatı kurtuldu. Bunlar gibi hem hastalarımızı hem de bizleri mutlu eden bu örneklerin çoğalması için vatandaşlarımız, aile sağlığı merkezlerine düzenli gitmelidir” diye konuştu.
72 yaşındaki hasta, ’stentleme tedavisi’ ile artık daha sağlıklı
21 Aralık 2024 Cumartesi - 10:32 72 yaşındaki hasta, ’stentleme tedavisi’ ile artık daha sağlıklı İzmir’de 72 yaşındaki Mübeccel Yapar, nefes darlığı şikayetiyle başvurduğu birçok hastaneden sonuç alamadıktan sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi’nde yapılan başarılı ana damar stentleme işlemiyle sağlığına kavuştu. İEÜ Medical Point Hastanesi Kardiyoloji Bölümüne başvuran Mübeccel Yapar’a Doç. Dr. Burak Ayça umut oldu. İEÜ Medical Point Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Doç. Dr. Burak Ayça, "Daha önce de benzer vakaları başarıyla tedavi ettik. Mübeccel hanıma da doğru bir operasyonla stent takılabileceğimizi söyledik" dedi. "Stendi terzi gibi işledik" Doç. Dr. Burak Ayça, "Tıbbi literatürde de yeri var. Doğru teknik ve doğru malzeme kullanıldığında ana damar stentleme işlemleri cerrahi operasyonlarla benzer sonuçlar veriyor. Mübeccel hanımın da tedavisi için öncelikle ana damara özel bir stent getirdik. Ardından, damar içi görüntüleme yöntemleri kullanılarak damarın çapı ve yapısını detaylı bir şekilde inceledik. Bu görüntüleme teknikleri sayesinde damarın özelliklerini tam olarak belirledik ve stendi terzi usulü damara göre şekillendirdik" ifadelerini kullandı. "Beni hayata döndürdünüz" Doç. Dr. Burak Ayça’nın kendisini hayata döndürdüğünü dile getiren Mübeccel Yapar, "Nefes darlığı şikayetlerim tamamen ortadan kalktı ve yaşam kalitem gözle görülür şekilde yükseldi. Daha önce 15 dakika bile yürüyemiyordum, sürekli nefes nefese kalıp dinlenmek zorunda kalıyordum. Şimdi ise her gün bir saat boyunca hiç durmadan yürüyebiliyorum" diye konuştu. "Hiç kimse bu tedaviyi önermedi" Mübeccel Yapar, yaşadığı zorlu süreci şu sözlerle anlattı: "Çok fazla doktora gittim ama hiçbiri bana bu tedaviyi önermedi. Ameliyat olmam gerektiğini söylediler ancak ben ameliyata karşıydım, istemiyordum. Doç. Dr. Burak Ayça’dan Allah razı olsun, beni sağlığıma kavuşturdu. Çok memnunum, kendimi çok iyi hissediyorum."
Kartal Şehir Hastanesi Radyoloji Kliniği üst düzey teknolojilerle donatılmaya devam ediyor
20 Aralık 2024 Cuma - 16:37 Kartal Şehir Hastanesi Radyoloji Kliniği üst düzey teknolojilerle donatılmaya devam ediyor İstanbul Anadolu yakasında bulunan ve günde 20 bin hastanın ayaktan muayene ve tedavi olduğu Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesine Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans (MR) ve röntgen cihazı kuruldu. Temmuz ayında 2 yeni MR cihazının kurulduğu Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesinde 1’er adet 256 kesit bilgisayarlı tomografi ve röntgen cihazı daha kurulumu tamamlanarak hizmete alındı. Böylece Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi Radyoloji Kliniğinde toplam 5 MR, 4 BT, 14 röntgen ve 22 USG odasında günde yaklaşık 6 binin üzerinde hastanın çekimleri yapılıyor. Türkiye’de yüksek teknolojiye sahip kamu hastanelerinden biri olan Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesinin Başhekimi Prof. Dr. Recep Demirhan, “Sağlık Bakanlığımızın katkılarıyla hastanemize kazandırdığımız 256 kesit yeni bilgisayarlı tomografi cihazımız ve 1 röntgen cihazımız hastanemize ve hizmet alan hastalarımıza hayırlı olsun. 2024 yılında 5 milyona yakın vatandaşımıza sağlık hizmeti sunan hastanemizde hizmete açılan son teknoloji cihazlarımız ile uzun randevu sürelerini ortadan kaldırmayı ve vatandaşlarımızın sağlık hizmetine kolay ulaşmasını amaçlıyoruz. 256 kesit bilgisayarlı tomografi ile çok düşük dozlarda radyasyon ile yüksek çözünürlüklü görüntü kalitesi elde edilebilecek. Bu cihazlar ile Sağlığın Güvenli Adresinde hizmete erişim daha da kolaylaşacak. Aynı zamanda son teknolojiye sahip yeni cihazlar ile bazı hastalıkların teşhisi kolaylaşırken hasta konforu ve güvenliği de üst düzeye çıkacak. Bu cihazlar vatana, millete ve hastanemize hayırlı olsun" dedi.
10 binde bir görülen omfalosel hastalığıyla dünyaya gelen bebek sağlığına kavuştu
20 Aralık 2024 Cuma - 15:51 10 binde bir görülen omfalosel hastalığıyla dünyaya gelen bebek sağlığına kavuştu Elazığ’da bağırsakları karın duvarı dışında doğan bebek, dünyaya gelişinin 12’nci saatinde ameliyata alınarak sağlığına kavuştu. Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi’nde anne karnından takipli bir bebek, 10 binde bir görülen omfalosel hastalığıyla dünyaya geldi. Bağırsaklarının bir kısmı karın dışında gelişen ve üzeri amniyon kesesiyle örtülü olarak doğan bebek, 12’inci saatinde ameliyata alındı. 2 saat süren başarılı ameliyatın ardından bebek, sağlığına kavuştu. Bebeğin zamanında doğduğunu belirten Çocuk Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fikret Ersöz, “2 kilo 600 gramdı. Bebeğimizin karın duvarının bir bölümü gelişmediği için bağırsaklarının bir kısmı karın dışında gelişmişti. Karın dışında gelişen bağırsakların üzerini de amniyon kesesi örtmüştü. Bu durum çok nadir görülür. En kısa zamanda ameliyat olması gerekiyor. Ameliyat edilmeden yaşaması mümkün olmayan bir hastalık. Biz buna omfalosel diyoruz. Omfaloselin daha komplike olan hallerini de ameliyat ettik. Bu bebeğimizde gerçekten doğduktan sonra 12 saatinde 2 saat süren bir cerrahi operasyon geçirdi. Şu anda bebeğimizin genel durumu iyi ve besleniyor. Bebeğimiz anne karnındayken hastanemizde takipliydi. Bu hastalıkların yüzde 90’nından fazlası anne karnında tanı konuyor. Anne karnında, bebeğin doğduktan sonra omfalosel olacağı bildirilmiş. Dolasıyla kadın doğum kliniğini de kutluyorum. Onlarla her zaman temas halindeydik” dedi. Neonatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Meral Alagöz, “Omfalosel yaklaşık 10 binde bir ve iki sıklığında görülen karın duvarı defektinden bağırsaklar, karaciğer ve mide gibi organların dışarı çıkıntı yaptığı cerrahi bir patolojidir. 38 hafta 2 bin 600 gram doğan bebeğin anne karnında omfalosel olduğu tespit edilmişti. Buna genetik bazı bulgular eşlik edebiliyor. Bizim bebeğimizin sendromik ve genetik altyapısının olmaması büyük bir şanstı. Güzel bir cerrahi sonrası bebeğimizi hayata bağlamış olduk” diye konuştu. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İlkay Evrim Özden ise “Bebeğimiz kadın doğum ekibi tarafından anne karnında tanısı konduğu için sezaryene gittik ve önlemleri aldık. Omfalosel olarak doğdu. Tetkiklerini tamamladıktan sonra çocuk cerrahımız Dr. Fikret Ersöz tarafından ameliyata alındı. Özel serumla beslenen bebeğimiz şu anda annesini emiyor. Herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Yakın bir zamanda taburcu olacak” şeklinde konuştu.
Elazığ’da 10 binde bir görülen omfalosel hastalığıyla doğan bebek sağlığına kavuştu
20 Aralık 2024 Cuma - 15:45 Elazığ’da 10 binde bir görülen omfalosel hastalığıyla doğan bebek sağlığına kavuştu Elazığ’da, 10 binde bir görülen bağırsakları karın duvarı dışında doğan bebek, dünyaya gelişinin 12’nci saatinde ameliyata alınarak sağlığına kavuştu. Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi’nde anne karnından takipli bir bebek, 10 binde bir görülen omfalosel hastalığıyla dünyaya geldi. Bağırsaklarının bir kısmı karın dışında gelişen ve üzeri amniyon kesesiyle örtülü olarak doğan bebek, 12’nci saatinde ameliyata alındı. 2 saat süren başarılı ameliyatın ardından bebek, sağlığına kavuştu. Bebeğin zamanında doğduğunu belirten Çocuk Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fikret Ersöz, “2 kilo 600 gramdı. Bebeğimizin karın duvarının bir bölümü gelişmediği için bağırsaklarının bir kısmı karın dışında gelişmişti. Karın dışında gelişen bağırsakların üzerini de amniyon kesesi örtmüştü. Bu durum çok nadir görülür. En kısa zamanda ameliyat olması gerekiyor. Ameliyat edilmeden yaşaması mümkün olmayan bir hastalık. Biz buna omfalosel diyoruz. Omfaloselin daha komplike olan hallerini de ameliyat ettik. Bu bebeğimizde gerçekten doğduktan sonra 12 saatinde 2 saat süren bir cerrahi operasyon geçirdi. Şuanda bebeğimizin genel durumu iyi ve besleniyor. Bebeğimiz anne karnındayken hastanemizde takipliydi. Bu hastalıkların yüzde 90’nından fazlası anne karnında tanı konuyor. Anne karnında, bebeğin doğduktan sonra omfalosel olacağı bildirilmiş. Dolasıyla kadın doğum kliniğini de kutluyorum. Onlarla her zaman temas halindeydik” dedi. Neonatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Meral Alagöz, “Omfalosel yaklaşık 10 binde bir ve iki sıklığında görülen karın duvarı defektinden bağırsaklar, karaciğer ve mide gibi organların dışarı çıkıntı yaptığı cerrahi bir patolojidir. 38 hafta 2 bin 600 gram doğan bebeğin anne karnında omfalosel olduğu tespit edilmişti. Buna genetik bazı bulgular eşlik edebiliyor. Bizim bebeğimizin sendromik ve genetik altyapısının olmaması büyük bir şanstı. Güzel bir cerrahi sonrası bebeğimizi hayata bağlamış olduk” diye konuştu. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İlkay Evrim Özden ise, “Bebeğimiz kadın doğum ekibi tarafından anne karnında tanısı konduğu için sezaryene gittik ve önlemleri aldık. Omfalosel olarak doğdu. Tetkiklerini tamamladıktan sonra çocuk cerrahımız Dr. Fikret Ersöz tarafından ameliyata alındı. Özel serumla beslenen bebeğimiz şuanda annesini emiyor. Herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Yakın bir zamanda taburculuğu planlanmaktadır” şeklinde konuştu.