Son Dakika
|
Yalova polisi 4 ay önce aynı eve baskın yapmış
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan hain saldırıya tepki: ''Mücadelemizi devam ettireceğiz"
Yalova’da DEAŞ terör örgütüne operasyon: 3 polisimiz şehit oldu!
Türkiye’de kar esareti başladı, 15 ilde okullar tatil edildi
Veyis Ateş ve fenomen Taner Çağlı gözaltına alındı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Deprem turistleri ortalıkta yok, biz buradayız"
Mersin’de acı olay: 2 çocuk hayatını kaybetti
AKOM uyardı: İstanbul’da İzlanda soğuk hava dalgası etkili olacak
Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne ’yolsuzluk’ operasyonu: 10 gözaltı
Çin elektrikli otomobillere enerji tüketim sınırı getirdi
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Radon Thermal Springs Near Bishkek Attract Visitors Year-Round
Ümraniye’de gecekondu yangını: Ev kullanılamaz hale geldi
Erden Timur tutuklandı
Suriye’nin yeni banknotları tanıtıldı
Putin ve Trump, telefonda görüştü
TFF, hak mahrumiyeti cezası alan 70 futbolcunun cezasını onadı
Hamas, İzzeddin El Kassam Tugayları'nın Sözcüsü Ebu Ubeyde'nin öldüğünü doğruladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuveyt Veliaht Prensi el-Sabah ile görüştü
POLİTİKA
Milletvekili Tüfenkci: "Malatya’ya yakışır modern bir bölge müdürlüğü inşa ediyoruz"
29 Aralık 2025 Pazartesi - 23:15:29
AK Parti Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci, göreve yeni atanan TCDD 5. Bölge Müdürü Ahmet Sabancı’ya hayırlı olsun ziyaretinde bulunarak, yapımı devam eden bölge müdürlüğü binası, lojmanlar, misafirhaneler ve restorasyonu süren Malatya gar binasında incelemelerde bulundu. AK Parti Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci, 6 Şubat depremleri sonrası TCDD 5. Bölge Müdürlüğü’ne ait bazı binalar ve lojmanların hasar gördüğünü hatırlatarak, Malatya’ya yakışır modern bir bölge müdürlüğü inşa ettiklerini belirtip, "Depremlerden sonra bazı binalarımız hasar gördü. İhalesi yapılan ve yapımına başlanan yeni bölge müdürlüğü binamızla birlikte lojman ve misafirhanelerimizi de inşa ederek personelimizin barınma ihtiyacını karşılayacak önemli bir tesisi Malatya’ya kazandırıyoruz" dedi. Cumhuriyet ile birlikte kurulan ve Malatya’nın simge yapılarından biri olan gar binasının restorasyon çalışmalarına da değinen Tüfenkci, binanın çevre düzenlemesiyle birlikte 2026 yılının ortalarında hizmete alınacağını aktarıp, "Gar binamızın restorasyonu ve çevre düzenlemesini tamamlayarak Malatyalıların hizmetine sunacağız. Yakınında bulunan Ulaştırma Müdürlüğü binasının restorasyonu için de ihale sürecini başlattık" ifadelerini kullandı. Malatya için kritik öneme sahip projelerin yakından takip edildiğini belirten Tüfenkci, Beylerderesi Demiryolu Köprüsü’nün ihale süreci için çalışmaların ise sürdüğünü kaydederek, bakım atölyelerinin şehir dışına taşınarak demiryolu hat uzunluğunun artırılmasının hedeflendiğini bu kapsamda kısa orta ve uzun vadeli planlamaların devam ettiğini söyledi. TCDD 5. Bölge Müdürlüğü’nün hem Malatya hem de bölge için stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten Tüfenkci, "Türkiye genelinde demiryolu taşımacılığında yük kapasitesinin yaklaşık yüzde 30’u 5. Bölge işletmemiz tarafından taşınıyor. İskenderun-Malatya çift hatlı, hızlandırılmış tren projesinin ihalesi için de çalışmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 21:10
CHP Genel Başkanı Özel, Şehzadeler Belediyesini ziyaret etti
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın vefatının ardından Şehzadeler Belediyesi’ne taziye ziyaretinde bulundu. Kanser ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın vefatının ardından 3 gün boyunca Manisa’da taziyeye katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, taziye için Şehzadeler Belediyesini ziyaret etti. Şehzadeler Belediye Başkanı olarak seçilen Hakan Şimşek ve belediye meclis üyeleriyle bir araya gelen CHP lideri Özel, Başkan Gülşah Durbay’ın vefatının ardından orataya koydukları tutum için teşekkür etti. Özel’e ziyareti sırasında CHP Manisa İl Başkanı İlksen Özalper, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, CHP Şehzadeler İlçe Başkanı Mert Özkösemen de eşlik etti.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 20:21
AK Parti Vezirköprü’de teşkilat buluşması
AK Parti Vezirköprü 97. İlçe Danışma Meclisi Toplantısı’nda teşkilat çalışmaları masaya yatırılırken, birlik ve beraberlik vurgusu öne çıktı. Vezirköprü Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıda konuşan AK Parti Vezirköprü İlçe Başkanı Muzaffer Çil, göreve geldikleri süre içerisinde partiye bin 800 yeni üye kazandırdıklarını belirterek teşkilatın sahadaki gücüne dikkat çekti. Vezirköprü Belediye Başkanı Murat Gül ise ilçenin sorunlarına birlik içerisinde çözüm üretmeye devam edeceklerini ifade etti. Toplantıda söz alan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, geçen yıla kıyasla sorunların azaldığını görmenin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, Vezirköprü’ye yeni projeler kazandırmayı sürdüreceklerini söyledi. AK Parti Samsun İl Başkanı Mehmet Köse de Samsun genelinde ve Vezirköprü özelinde teşkilatların moral üstünlüğüne sahip olduğunu, bunun sahaya olumlu şekilde yansıdığını dile getirdi. Milletvekilleri Ersan Aksu ve Orhan Kırcalı ile MKYK Üyesi ve AK Parti Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz da konuşmalarında birlik, beraberlik ve dayanışmanın önemine dikkat çekti. Toplantı, soru ve görüşlerin alınmasının ardından sona erdi.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 19:50
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nijer Cumhurbaşkanı Tchiani ile görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nijer Cumhurbaşkanı Abdurrahman Tchiani ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Liderler Türkiye ile Nijer ikili ilişkileri ve bölgesel konuları ele aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye ile Nijer ilişkilerinin geliştirilmesine önem atfettiğini, Türkiye’nin her alanda Nijer’in yanında yer almaya devam edeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki enerji, madencilik ve savunma başta olmak üzere birçok alanda güçlü iş birliğini derinleştirmek için adımlar atmayı sürdüreceklerini ifade etti.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
29 Aralık 2025 Pazartesi- 13:13
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Eli kanlı canilerle mücadelemizi sınırlarımız içinde ve ötesinde kararlı bir şekilde devam ettireceğiz"
2
28 Aralık 2025 Pazar- 20:50
Kozan’da yeni muhtar 2 oy farkla seçildi
3
27 Aralık 2025 Cumartesi- 22:58
Camiler, konaklar ve kütüphaneler için yeni dönem başladı
4
28 Aralık 2025 Pazar- 16:02
Bakan Yumaklı: ’’Silvan Projesi tamamlandığında 305 bin kişiye istihdam sağlamış olacak’’
5
29 Aralık 2025 Pazartesi- 11:02
Zekbekci’den ‘Denizli Büyükşehir hastaneye su vermiyor’ çıkışı
25 Kasım 2025 Salı - 16:13
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kadına el kaldıranın eli de, vicdanı da kararmıştır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de, vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez" dedi.
25 Kasım 2025 Salı - 15:54
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kadına yönelik şiddet en başta ailenin huzuruna geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. Bu yılı aile yılı olarak ilan ettik"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla düzenlenen programa katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen programda konuşan Erdoğan kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye hem Cumhurbaşkanı olarak hem de iki kız babası olarak devam edeceğini söyledi."Gerek Cumhurbaşkanı olarak gerekse iki kız evladı babası olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim"Konuşmasının başında kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye durmadan devam edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün burada şiddet sebebiyle hayat yolculukları kesintiye uğramış, zorluklarla karşılaşmış, çoğu zaman göz yaşını içine akıtmış, derdini içine atmak zorunda kalmış tüm kadınlarla güçlü dayanışmamızı göstermek amacıyla bir aradayız. Öncelikle kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Aynı şekilde şiddete uğramış, yaşadığı travmalar sebebiyle sıkıntı çekmiş, kadınlık onuru incinmiş tüm hanım kardeşlerime geçmiş olsun diyorum. Konuşmamın hemen başında bir noktanın altını önemli çiziyorum. Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı olarak gerekse iki kız evladı babası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim" ifadelerini kullandı."Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır"Kadına ve çocuğa karşı şiddetin bir insanlık suçu ve insanlığa ihanet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğinde anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez. Önce insan diyen devlet felsefesinin temeline insanı yerleştiren özellikle de cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın mensupları olarak böylesi bir tavır zaten bize yakışmaz. Bu konuda siyasi hayatım boyunca büyük bir hassasiyet ve kararlılık içinde oldum. İnşallah bundan geri adım atmayacağız. Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Her türlü şiddetin mağduru olan kadınlar itirazlarını yükselttikçe inşallah değişim çok daha hızlı gerçekleşecektir. Sizler bu şekilde sağlam ve dirayetli durdukça biz de sizden aldığımız güç, cesaret ve ilhamla çok daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz" açıklamasında bulundu."Tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir"Kadına ve çocuğa şiddet sorununun rakamlar veya istatistikler üzerinden konuşulmasının doğru olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bunun sebebi Türkiye’nin bu meselede başkalarına kıyasla daha kötü bir durumda olması değildir. Tam tersine Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz. Bize örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı önleyici ve koruyucu düzenlemeleri hayata geçirmiş bir ülkeyiz. Son 23 yılda kadınlarla birlikte verdiğimiz mücadele sayesinde bu alanda büyük bir paradigma değişimine imza attık. Birazdan hukuki, idari ve iş hayatında yaptığımız düzenlemeleri sizlerle kısaca paylaşacağım. Burada mesele asla istatistikler veya istatistiki oranlar değildir. Burada esas mesele candır. Yaradılmışların en şereflisi olan insandır. Merhum Neşet Ertaş’ın ‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’ dediği o yüce ruhtur. Bir defa şunun anlaşılmasını isterim. Tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyor, şiddet kurbanı oluyorsa bu bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir. Gazetelerde okuduğumuz haberlerde seyrettiğimiz her bir şiddet olayının aslında yarım kalmış bir insan hikayesine, öksüz kalmış bir çocuğa, evlat acısı hiç dinmeyen anne babaya, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan bir an olsun çıkaramayız. Evet, tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir. Biz meseleye bu zaviyeden yani tamamen insan merkezine bakıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılara rağmen şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her müessif olayda hissediyoruz" diye konuştu."Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor"Dünyada her gün binlerce insan, bilhassa kadın ve çocukların farklı sebeplerle fiziki ya da psikolojik şiddete uğradığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Örneğin Avrupa’da her yıl 2 bin 300 kadın eşleri veya eski eşleri tarafından acımasızca öldürülüyor. Keza çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadın ve çocuklar çekiyor. İsrail’in son iki yılda Gazze’de katlettiği çocukların sayısı 20 binin üzerinde. Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bunlar vicdan sahipleri için ürkütücü rakamlar. İnsanlıktan nasibini almış bir kimse bu trajedilere kayıtsız kalamaz. Hal böyleyken uzun üzüntü ve utanç verici bir çifte standartla karşı karşıyayız. Gazze’li kadınlara yönelik barbarlık son iki yılda şahit olduğumuz üzere hak ettiği tepkiyi görmedi. Failin ve mağdurun kimliği verilecek tepkinin dozunu burada da belirledi. İsrail’in üzerinde ne yazık ki işlediği cinayetlerin vehametiyle orantılı bir baskı kurulmadı. Bunun vicdanlarda açtığı yarayı en iyi şu an bu salonda bulunan Gazze’li kardeşlerimiz biliyor. Burada çok açık ve net söylüyorum. Tepkilerinin ölçüsünü mağdurlar ve faillerin kimliklerine göre ayarlayanlar o suçu işleyenler kadar zulme ve adaletsizliğe ortak olmuşlardır" dedi."Kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir"Kadına ve çocuğa şiddeti belli bir bölgeye, ülkeye veya topluma mal eden yaklaşımların sorunun çözümü için katkı sağlamadığını söyleyen Erdoğan, sorunun çözülmesinden çok sorunun kronikleşmesine sebep olduğunu belirterek şöyle devam etti;"Aynı çevreler Gazze’li kadınları görmedikleri gibi bugün popüler kültürün mağdur ettiği kadınları kapitalist sistemin vahşi dişlileri arasında ezilen kadınları moda sektörünün metalaştırdığı kadınları da görmezden geliyor. Oysa kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir. Bunlarla mücadele etmek de insan olarak birbirimize karşı görevimizdir. Kadına şiddet gibi özünde insani bir meselenin ideolojik kavgalara meze yapılmasını, mevzi savaşlarına alet edilmesini bizler tasvip etmiyoruz. Gazze soykırımının bu konuda küresel düzeyde bir öz eleştiriye vesile olmasını diliyorum. Biz Türkiye olarak ülkemizde olduğu gibi dünyada da kalıpları zorlamaya ezberleri değiştirmeye konformistlerin rahatını bozmaya devam edeceğiz. Kardeşlerimi unutmayın zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadan hakkı savunacak hakikatleri her platformda gür bir seda ile haykıracağız. Bir kardeşiniz olarak sizlere sesleniyorum. Türkiye bugüne kadar hep yanınızda oldu. İnşallah hep yanınızda olacağız. Buradaki kardeşlerimin şahsında Gazze’nin cefakar, fedakar ve her biri direniş abidesi olan cesur kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.""Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır"Toplumun temeli olan ailenin de sosyal hayatın da kilit taşının kadın olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Eğer kadın mutluysa aile mutludur. Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır. Kadına yönelik şiddet en başta aileye, ailenin huzuruna, mutluluğuna, geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Şurası bir gerçek ki bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. İşte bu yıl ilan ettiğimiz gibi Aile Yılı olarak ilan ettik. Bir evin giriş veya bahçe kapısından ötesi kişinin mahremi olarak görülür ama zulüm, haksızlık varsa şayet kadına ve çocuğa yönelik şiddet söz konusuysa burada artık aile mahremiyetinden söz edilemez. Çünkü şiddet kişiyle sınırlı bir hadise değildir. Şiddet tüm toplumu ilgilendiren, tüm toplumu enfekte eden bir meseledir. Müdahale edilmeyen her şiddet olayı toplumda mayalanıyor, zamanla büyüyor, maalesef başka insanlara da sirayet ediyor. Şiddetin olumsuz etkilerine özellikle çocuklarda daha fazla şahit oluyoruz. Erken yaşlardan itibaren şiddetle karşılaşan, şiddete maruz kalan çocuklar daha sonradan meselelerini şiddetle çözmeye meyyal oluyor. Bu tür sorunları engellemenin yolu sevginin, saygının, hoşgörünün ve dayanışmanın sembolü olan aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Aileye sahip çıkmak ise tüm bireylerin içinde huzur bulduğu güvenli bir çatı inşa etmek demektir. Aileyi başta çocuklar olmak üzere herkesin yuvası haline getirebildiğimiz ölçüde koruyabilir, yaşatabilir, istikbale, güvenle taşıyabiliriz. Değilse zaten ağır saldırı altındaki ailenin zemin kaybetmesine mani olamayız" diye konuştu."Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor"Şehir hayatının sıkıntıları ve zorluklarıyla birlikte ailenin omuzlarına binen yükün de arttığına dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan şöyle devam etti:"Bu yükü sağlıklı bir şekilde taşınabilmesi için kadın ile erkek arasındaki rol dağılımının adaletli yapılması şarttır. Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer aldığı bir tabloda eski alışkanlıkların, eski davranış kalıplarının aynen devam etmesi beklenemez. Bilhassa çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde annenin yanı sıra babalara da önemli sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Dijital dünyadan doğan tehditler giderek artarken çocuklara kol kanat germek sadece annelerin değil babaların da birincil görevidir. Bu konuda geçen hafta yaptığım çağrıyı bugün tekrarlıyorum. Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor. Evlat sahibi tüm babalarımızdan eşlerine daha fazla yardımcı olmalarını, özellikle çocuklarının eğitimi ve yetiştirilmesi noktasında daha fazla yük almalarını, ellerini taşın altına daha fazla koymalarını istirham ediyorum.""Sıfır tolerans yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele ettik"Türkiye’nin son 23 yılda şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların hak ve hukuklarının teslimi konusunda gösterdiği başarının ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, "Sıfır tolerans yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle etkin bir şekilde mücadele ettik. İş hayatından siyasete, akademiden bürokrasiye, her alanda kadınları güçlendirmenin gayretinde olduk. Burada birkaç çarpıcı rakamı sizlerle paylaşmak arzusundayım. Bakınız, 2002’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 27,9’du. 2025 Eylül ayı itibariyle bu rakam yüzde 35,7’ye yükseldi. Aynı dönemde kadın istihdam oranı ise yüzde 25,3’den yüzde 31,8’e çıktı. 2002 genel seçimlerinde kadın milletvekillerinin sayısı 24, kadın temsil oranı ise sadece yüzde 4,4’tü. 2023 Mayıs seçimleriyle kadın milletvekillerinin sayısı 119’a, temsil oranı ise 5 kat artarak yüzde 19,83’e yükseldi. Kadın kamu çalışanlarının oranı ise ciddi artış gösterdi. 2024 yılı itibariyle yüzde 43,46’a ulaştı. Bu başarıların altına imzalarını atan tüm hanım kardeşlerimizi şahsım ve milletim adına yürekten tebrik ediyorum. Elbette sadece bunlarla sınırlı kalmadık. 2025’te Türk Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle kadına yönelik şiddetin engellenmesinde kritik bir eşiği aştık. 2012 yılında 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu yürürlüğe koyduk. Yine aynı yıl nüfusu 100 bini geçen belediyelere konuk evi açma zorunluluğunu getirdik. 2014’te ceza kanunumuzda yapılan düzenleme ile cinsel suçlara yönelik cezaları artırdık" açıklamasında bulundu."Şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik"2020’de 6284 sayılı kanun kapsamında ihtisas mahkemelerinin kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, "2021 ve 2022’de kadına karşı işlenen suçların cezalarını artırmak suretiyle caydırıcılığı güçlendirdik. 2023’te yayınladığımız Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle bu konudaki kararlılık ve hassasiyetimizi yeniden vurguladık. Şiddet önleme ve izleme merkezlerimizin sayısını 86’ya çıkardık. Bakanlığımıza bağlı 112 kadın konuk evimiz 81 ilimizde hizmet veriyor. Sayısını 432’ye çıkardığımız sosyal hizmet merkezi şiddetle mücadele irtibat noktalarıyla koruyucu ve önleyici hizmetlerimizi ulaşılabilir kıldık. ALO 183 hattıyla herhangi bir şiddet riskiyle karşılaşan kadınların 7 gün 24 saat esasıyla yanlarında olmayı sürdürüyoruz. Kadın destek uygulamamız KADES aynı şekilde kadınların hizmetinde. Birincil önleme faaliyetleri kapsamında şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik. Bütün bunların kıymetli kazanımlar olarak kadınların güvenli geleceklerine eşsiz katkılar sağlayacağını düşünüyorum" dedi."İlk hedefimiz toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir"Kararlılıkla 2007’den bu yana uygulanan kadına yönelik şiddetle mücadele ulusal eylem planlarının 4’üncüsünün geride bırakıldığını dile getiren Erdoğan, "5’inci Ulusal Eylem Planını ise bugün yayınladığımız genelge ile yürürlüğe koyduk. 5 hedef, 15 strateji ve 130 faaliyet başlığından oluşan yeni planımızın kadınlar başta olmak üzere tüm milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 2026-2030 dönemini kapsayan bu planla ilk hedefimiz toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir. Bu çerçevede şiddetsiz bir toplumun inşası için delile dayalı ve çok sektörlü politikalar geliştirecek farkındalığı artırıcı toplum temelli müdahaleler yürüteceğiz. Güvenli, kamusal, sosyal ve dijital alanların yaygınlaştırılması için geniş bir yelpazede çalışmalar gerçekleştireceğiz. İkinci hedefimiz olan etkin hukuki koruma ve adalete erişim kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkinliğini artıracak ceza adaleti sisteminin güçlendirilmesini temin edeceğiz. Risk odaklı ve uzmanlaşmış hizmetlerin etkili sunulması başlıklı üçüncü hedef bağlamında erken uyarı ve müdahale sistemlerini geliştireceğiz. Dördüncü hedefimizi şiddete maruz kalan kadınlar ve çocukları için sağlanacak psikolojik, sosyal ve ekonomik desteklerle çok boyutlu ve sürdürülebilir bir güçlenme ekosistemi olarak belirledik. Eylem planının beşinci ve son hedefi ise şiddet uygulayanlara yönelik davranışsal dönüşüm ve toplumsal katılımın sağlanmasıdır. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5’inci Ulusal Eylem Planımızın bir kez daha hayırlı olmasını diliyor, Aile Bakanlığımız başta olmak üzere bu önemli belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın tüm yönleriyle hayata geçirilmesini temenni ettiğini belirterek kadına yönelik şiddetin ‘insanlığa ihanet’ olduğunu vurguladı. Erdoğan, son olarak konuşmasını katılımcılara teşekkür ederek tamamladı.
25 Kasım 2025 Salı - 15:52
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İnsana, hele ki kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. İzan ahlak sahibi hiçbir erkeğin de eş, evlat, kardeş olarak menfi tutum içinde olması düşünüle
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla düzenlenen programa katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen programda konuşan Erdoğan kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye hem Cumhurbaşkanı olarak hem de iki kız babası olarak devam edeceğini söyledi."Gerek Cumhurbaşkanı olarak gerekse iki kız evladı babası olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim"Konuşmasının başında kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye durmadan devam edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün burada şiddet sebebiyle hayat yolculukları kesintiye uğramış, zorluklarla karşılaşmış, çoğu zaman göz yaşını içine akıtmış, derdini içine atmak zorunda kalmış tüm kadınlarla güçlü dayanışmamızı göstermek amacıyla bir aradayız. Öncelikle kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Aynı şekilde şiddete uğramış, yaşadığı travmalar sebebiyle sıkıntı çekmiş, kadınlık onuru incinmiş tüm hanım kardeşlerime geçmiş olsun diyorum. Konuşmamın hemen başında bir noktanın altını önemli çiziyorum. Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı olarak gerekse iki kız evladı babası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim" ifadelerini kullandı."Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır"Kadına ve çocuğa karşı şiddetin bir insanlık suçu ve insanlığa ihanet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğinde anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez. Önce insan diyen devlet felsefesinin temeline insanı yerleştiren özellikle de cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın mensupları olarak böylesi bir tavır zaten bize yakışmaz. Bu konuda siyasi hayatım boyunca büyük bir hassasiyet ve kararlılık içinde oldum. İnşallah bundan geri adım atmayacağız. Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Her türlü şiddetin mağduru olan kadınlar itirazlarını yükselttikçe inşallah değişim çok daha hızlı gerçekleşecektir. Sizler bu şekilde sağlam ve dirayetli durdukça biz de sizden aldığımız güç, cesaret ve ilhamla çok daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz" açıklamasında bulundu."Tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir"Kadına ve çocuğa şiddet sorununun rakamlar veya istatistikler üzerinden konuşulmasının doğru olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bunun sebebi Türkiye’nin bu meselede başkalarına kıyasla daha kötü bir durumda olması değildir. Tam tersine Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz. Bize örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı önleyici ve koruyucu düzenlemeleri hayata geçirmiş bir ülkeyiz. Son 23 yılda kadınlarla birlikte verdiğimiz mücadele sayesinde bu alanda büyük bir paradigma değişimine imza attık. Birazdan hukuki, idari ve iş hayatında yaptığımız düzenlemeleri sizlerle kısaca paylaşacağım. Burada mesele asla istatistikler veya istatistiki oranlar değildir. Burada esas mesele candır. Yaradılmışların en şereflisi olan insandır. Merhum Neşet Ertaş’ın ‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’ dediği o yüce ruhtur. Bir defa şunun anlaşılmasını isterim. Tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyor, şiddet kurbanı oluyorsa bu bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir. Gazetelerde okuduğumuz haberlerde seyrettiğimiz her bir şiddet olayının aslında yarım kalmış bir insan hikayesine, öksüz kalmış bir çocuğa, evlat acısı hiç dinmeyen anne babaya, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan bir an olsun çıkaramayız. Evet, tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir. Biz meseleye bu zaviyeden yani tamamen insan merkezine bakıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılara rağmen şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her müessif olayda hissediyoruz" diye konuştu."Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor"Dünyada her gün binlerce insan, bilhassa kadın ve çocukların farklı sebeplerle fiziki ya da psikolojik şiddete uğradığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Örneğin Avrupa’da her yıl 2 bin 300 kadın eşleri veya eski eşleri tarafından acımasızca öldürülüyor. Keza çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadın ve çocuklar çekiyor. İsrail’in son iki yılda Gazze’de katlettiği çocukların sayısı 20 binin üzerinde. Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bunlar vicdan sahipleri için ürkütücü rakamlar. İnsanlıktan nasibini almış bir kimse bu trajedilere kayıtsız kalamaz. Hal böyleyken uzun üzüntü ve utanç verici bir çifte standartla karşı karşıyayız. Gazze’li kadınlara yönelik barbarlık son iki yılda şahit olduğumuz üzere hak ettiği tepkiyi görmedi. Failin ve mağdurun kimliği verilecek tepkinin dozunu burada da belirledi. İsrail’in üzerinde ne yazık ki işlediği cinayetlerin vehametiyle orantılı bir baskı kurulmadı. Bunun vicdanlarda açtığı yarayı en iyi şu an bu salonda bulunan Gazze’li kardeşlerimiz biliyor. Burada çok açık ve net söylüyorum. Tepkilerinin ölçüsünü mağdurlar ve faillerin kimliklerine göre ayarlayanlar o suçu işleyenler kadar zulme ve adaletsizliğe ortak olmuşlardır" dedi."Kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir"Kadına ve çocuğa şiddeti belli bir bölgeye, ülkeye veya topluma mal eden yaklaşımların sorunun çözümü için katkı sağlamadığını söyleyen Erdoğan, sorunun çözülmesinden çok sorunun kronikleşmesine sebep olduğunu belirterek şöyle devam etti;"Aynı çevreler Gazze’li kadınları görmedikleri gibi bugün popüler kültürün mağdur ettiği kadınları kapitalist sistemin vahşi dişlileri arasında ezilen kadınları moda sektörünün metalaştırdığı kadınları da görmezden geliyor. Oysa kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı amasız, fakatsız karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir. Bunlarla mücadele etmek de insan olarak birbirimize karşı görevimizdir. Kadına şiddet gibi özünde insani bir meselenin ideolojik kavgalara meze yapılmasını, mevzi savaşlarına alet edilmesini bizler tasvip etmiyoruz. Gazze soykırımının bu konuda küresel düzeyde bir öz eleştiriye vesile olmasını diliyorum. Biz Türkiye olarak ülkemizde olduğu gibi dünyada da kalıpları zorlamaya ezberleri değiştirmeye konformistlerin rahatını bozmaya devam edeceğiz. Kardeşlerimi unutmayın zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadan hakkı savunacak hakikatleri her platformda gür bir seda ile haykıracağız. Bir kardeşiniz olarak sizlere sesleniyorum. Türkiye bugüne kadar hep yanınızda oldu. İnşallah hep yanınızda olacağız. Buradaki kardeşlerimin şahsında Gazze’nin cefakar, fedakar ve her biri direniş abidesi olan cesur kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.""Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır"Toplumun temeli olan ailenin de sosyal hayatın da kilit taşının kadın olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Eğer kadın mutluysa aile mutludur. Eğer kadın huzurluysa o ailede huzur vardır. Kadına yönelik şiddet en başta aileye, ailenin huzuruna, mutluluğuna, geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Şurası bir gerçek ki bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. İşte bu yıl ilan ettiğimiz gibi Aile Yılı olarak ilan ettik. Bir evin giriş veya bahçe kapısından ötesi kişinin mahremi olarak görülür ama zulüm, haksızlık varsa şayet kadına ve çocuğa yönelik şiddet söz konusuysa burada artık aile mahremiyetinden söz edilemez. Çünkü şiddet kişiyle sınırlı bir hadise değildir. Şiddet tüm toplumu ilgilendiren, tüm toplumu enfekte eden bir meseledir. Müdahale edilmeyen her şiddet olayı toplumda mayalanıyor, zamanla büyüyor, maalesef başka insanlara da sirayet ediyor. Şiddetin olumsuz etkilerine özellikle çocuklarda daha fazla şahit oluyoruz. Erken yaşlardan itibaren şiddetle karşılaşan, şiddete maruz kalan çocuklar daha sonradan meselelerini şiddetle çözmeye meyyal oluyor. Bu tür sorunları engellemenin yolu sevginin, saygının, hoşgörünün ve dayanışmanın sembolü olan aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Aileye sahip çıkmak ise tüm bireylerin içinde huzur bulduğu güvenli bir çatı inşa etmek demektir. Aileyi başta çocuklar olmak üzere herkesin yuvası haline getirebildiğimiz ölçüde koruyabilir, yaşatabilir, istikbale, güvenle taşıyabiliriz. Değilse zaten ağır saldırı altındaki ailenin zemin kaybetmesine mani olamayız" diye konuştu."Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor"Şehir hayatının sıkıntıları ve zorluklarıyla birlikte ailenin omuzlarına binen yükün de arttığına dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan şöyle devam etti:"Bu yükü sağlıklı bir şekilde taşınabilmesi için kadın ile erkek arasındaki rol dağılımının adaletli yapılması şarttır. Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer aldığı bir tabloda eski alışkanlıkların, eski davranış kalıplarının aynen devam etmesi beklenemez. Bilhassa çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde annenin yanı sıra babalara da önemli sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Dijital dünyadan doğan tehditler giderek artarken çocuklara kol kanat germek sadece annelerin değil babaların da birincil görevidir. Bu konuda geçen hafta yaptığım çağrıyı bugün tekrarlıyorum. Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor. Evlat sahibi tüm babalarımızdan eşlerine daha fazla yardımcı olmalarını, özellikle çocuklarının eğitimi ve yetiştirilmesi noktasında daha fazla yük almalarını, ellerini taşın altına daha fazla koymalarını istirham ediyorum.""Sıfır tolerans yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele ettik"Türkiye’nin son 23 yılda şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların hak ve hukuklarının teslimi konusunda gösterdiği başarının ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, "Sıfır tolerans yaklaşımıyla kadına ve çocuğa yönelik şiddetle etkin bir şekilde mücadele ettik. İş hayatından siyasete, akademiden bürokrasiye, her alanda kadınları güçlendirmenin gayretinde olduk. Burada birkaç çarpıcı rakamı sizlerle paylaşmak arzusundayım. Bakınız, 2002’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 27,9’du. 2025 Eylül ayı itibariyle bu rakam yüzde 35,7’ye yükseldi. Aynı dönemde kadın istihdam oranı ise yüzde 25,3’den yüzde 31,8’e çıktı. 2002 genel seçimlerinde kadın milletvekillerinin sayısı 24, kadın temsil oranı ise sadece yüzde 4,4’tü. 2023 Mayıs seçimleriyle kadın milletvekillerinin sayısı 119’a, temsil oranı ise 5 kat artarak yüzde 19,83’e yükseldi. Kadın kamu çalışanlarının oranı ise ciddi artış gösterdi. 2024 yılı itibariyle yüzde 43,46’a ulaştı. Bu başarıların altına imzalarını atan tüm hanım kardeşlerimizi şahsım ve milletim adına yürekten tebrik ediyorum. Elbette sadece bunlarla sınırlı kalmadık. 2025’te Türk Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle kadına yönelik şiddetin engellenmesinde kritik bir eşiği aştık. 2012 yılında 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunu yürürlüğe koyduk. Yine aynı yıl nüfusu 100 bini geçen belediyelere konuk evi açma zorunluluğunu getirdik. 2014’te ceza kanunumuzda yapılan düzenleme ile cinsel suçlara yönelik cezaları artırdık" açıklamasında bulundu."Şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik"2020’de 6284 sayılı kanun kapsamında ihtisas mahkemelerinin kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, "2021 ve 2022’de kadına karşı işlenen suçların cezalarını artırmak suretiyle caydırıcılığı güçlendirdik. 2023’te yayınladığımız Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle bu konudaki kararlılık ve hassasiyetimizi yeniden vurguladık. Şiddet önleme ve izleme merkezlerimizin sayısını 86’ya çıkardık. Bakanlığımıza bağlı 112 kadın konuk evimiz 81 ilimizde hizmet veriyor. Sayısını 432’ye çıkardığımız sosyal hizmet merkezi şiddetle mücadele irtibat noktalarıyla koruyucu ve önleyici hizmetlerimizi ulaşılabilir kıldık. ALO 183 hattıyla herhangi bir şiddet riskiyle karşılaşan kadınların 7 gün 24 saat esasıyla yanlarında olmayı sürdürüyoruz. Kadın destek uygulamamız KADES aynı şekilde kadınların hizmetinde. Birincil önleme faaliyetleri kapsamında şiddetin henüz ortaya çıkmadan bertaraf edilebilmesi amacıyla 6,8 milyon kişiye eğitim verdik. Bütün bunların kıymetli kazanımlar olarak kadınların güvenli geleceklerine eşsiz katkılar sağlayacağını düşünüyorum" dedi."İlk hedefimiz toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir"Kararlılıkla 2007’den bu yana uygulanan kadına yönelik şiddetle mücadele ulusal eylem planlarının 4’üncüsünün geride bırakıldığını dile getiren Erdoğan, "5’inci Ulusal Eylem Planını ise bugün yayınladığımız genelge ile yürürlüğe koyduk. 5 hedef, 15 strateji ve 130 faaliyet başlığından oluşan yeni planımızın kadınlar başta olmak üzere tüm milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 2026-2030 dönemini kapsayan bu planla ilk hedefimiz toplumun tüm kesimlerinde saygı kültürünü bir davranış biçimi haline getirmektir. Bu çerçevede şiddetsiz bir toplumun inşası için delile dayalı ve çok sektörlü politikalar geliştirecek farkındalığı artırıcı toplum temelli müdahaleler yürüteceğiz. Güvenli, kamusal, sosyal ve dijital alanların yaygınlaştırılması için geniş bir yelpazede çalışmalar gerçekleştireceğiz. İkinci hedefimiz olan etkin hukuki koruma ve adalete erişim kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkinliğini artıracak ceza adaleti sisteminin güçlendirilmesini temin edeceğiz. Risk odaklı ve uzmanlaşmış hizmetlerin etkili sunulması başlıklı üçüncü hedef bağlamında erken uyarı ve müdahale sistemlerini geliştireceğiz. Dördüncü hedefimizi şiddete maruz kalan kadınlar ve çocukları için sağlanacak psikolojik, sosyal ve ekonomik desteklerle çok boyutlu ve sürdürülebilir bir güçlenme ekosistemi olarak belirledik. Eylem planının beşinci ve son hedefi ise şiddet uygulayanlara yönelik davranışsal dönüşüm ve toplumsal katılımın sağlanmasıdır. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5’inci Ulusal Eylem Planımızın bir kez daha hayırlı olmasını diliyor, Aile Bakanlığımız başta olmak üzere bu önemli belgenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın tüm yönleriyle hayata geçirilmesini temenni ettiğini belirterek kadına yönelik şiddetin ‘insanlığa ihanet’ olduğunu vurguladı. Erdoğan, son olarak konuşmasını katılımcılara teşekkür ederek tamamladı.
25 Kasım 2025 Salı - 15:49
AK Parti MKYK toplantısı başladı
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Toplantı saat 15.40’ta başladı.
25 Kasım 2025 Salı - 15:39
Bakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Bayraktaroğlu’nu kabul etti
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu’nu kabul etti. Dışişleri Bakanı Fidan, Bakanlık binasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile bir araya geldi.
25 Kasım 2025 Salı - 15:25
DEM Parti Genel Başkanı Hatimoğulları’ndan ’İmralı görüşmesi’ açıklaması
DEM Parti Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın komisyonla yaptığı görüşmede, "Suriye sorununun çözümüne ışık tutacak önemli değerlendirmeler" yaptığını ifade ederek, "Kuzeydoğu Suriye özelinde ve Suriye’nin bütünü açısından çözüm sürecinin anahtarı olabilecek bir perspektifi ortaya koymuştur" dedi. DEM Parti Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Mecliste partisinin grup toplantısında konuştu. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu heyetinin İmralı’da Öcalan’la çok önemli bir görüşme gerçekleştirdiğini belirten Hatimoğulları, "Partimiz adına bu heyette Gülistan Kılıç Koçyiğit vekilimiz yer aldı. Bu heyette yer alan, giden komisyona burada bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bu görüşme Türkiye’nin barış ve demokrasi sürecine odaklanan yapıcı, kapsayıcı, umut verici bir niteliğe sahip olmuştur. Bu görüşme Türkiye’nin uzun süredir beklediği barış ve kardeşlik kapısını aralayan tarihi bir adım oldu. Bu görüşme sadece bir dinleme ve temas değil, halkların ortak geleceğini şekillendirecek bir diyalog köprüsüne dönüşmelidir. Görüşmenin içeriğine dair şüphesiz Meclis Başkanı ve komisyon gerekli paylaşımları yapacaktır" diye konuştu. Abdullah Öcalan’ın görüşmede, "Suriye sorununun çözümüne ışık tutacak önemli değerlendirmeler" yaptığını ifade eden Hatimoğulları, "Kuzeydoğu Suriye özelinde ve Suriye’nin bütünü açısından çözüm sürecinin anahtarı olabilecek bir perspektifi ortaya koymuştur. Bu görüşmede barışın sağlanması, komisyonun hukuki ve siyasi düzenlemeler üzerindeki çalışmalarını destekleyecek mahiyette değerlendirmeler yapmıştır. Barış ve demokratik toplum bu süreçte dün itibarıyla tarihi bir eşik, adım atılmış oldu. Türkiye halklarının geleceği için bu sürecin başarıya ulaşması şart. Başarıya ulaşmasının yolu iktidar ve muhalefetin süreci tam, açık ve cesurca sahiplenmesiyle, barışın daha çok toplumsallaşabilmesi için çalışmasıyla mümkündür. Bu komisyonda temsili bulunan bütün partilerin İmralı’ya giden komisyonda yer almasını elbette çok isterdik ama olmadı" dedi. Hatimoğulları, İmralı görüşmesine ilişkin bir soru üzerine komisyon başkanının komisyon toplantısı sonrasında görüşmeye ilişkin açıklama yapacağını belirterek, tutanakların açık olması gerektiğini ifade etti.
25 Kasım 2025 Salı - 14:53
Başkan Kocagöz, Kepez’i anlattı
Sürdürülebilir Ekonomi Topluluğu (SET), tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, belediyeciliğin yalnızca yol ya da park yapmak olmadığını belirterek, "Ben belediyecilik hizmetini, yarınımızın geleceği çocuklarımız, gençlerimiz, engellilerimiz, emeklilerimiz, yaşlılarımız ve tüm vatandaşlarımız için ne yapabiliriz diye bakarak tanımlıyorum" dedi. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, Sürdürülebilir Ekonomi Topluluğu’nun (SET) konuğu oldu. Kepez’in dününü, bugününü ve geleceğini anlatan Başkan Kocagöz, "Biz buraya yaptıklarımızı anlatmak için değil, sizlerin kıymetli fikirlerini almak için geldik" dedi. Kepez’de katılımcı belediyecilik anlayışını esas aldıklarına dikkat çeken Başkan Kocagöz, yaklaşık 700 bin nüfusu olan ilçenin 81 ili kucakladığını söyledi. Kepez’de deniz hariç her şeyin olduğunu ancak sosyal hayatın olmadığını vurguladı. 31 Mart Yerel Seçimlerine değinerek, genel seçimlerdeki 70 bin oy farkının üzerine 17 bin 500 oy farkı ile Kepez’de belediye seçimlerinin alındığını hatırlattı. Cezaevi sürecine de değinerek, destek olan herkese teşekkür etti ve "Sizlerin bu desteği beni Kepez için daha çok çalışmaya motive etti" dedi. Mali tabloya değindi Kepez’in mali bütçesine değinen Başkan Kocagöz, "Göreve başladığımda 1 milyar 226 milyon TL borcun olduğunu gördüğümde gerçekten çok şaşırdım çünkü bütün sosyal medya ve gazetelerde kasamız dolu şeklinde demeçler vardı. Bütçe 2 milyar 700 milyon TL, ve neredeyse yarısı borçtu, belediyenin banka hesapları hacizliydi. Bu durum beni gerçekten çok şaşırttı çünkü sosyal medyada ve bazı gazetelerde belediyenin kasasının dolu olduğu yönünde yanlış algılar vardı. Borç yükü ve kısıtlı kaynaklarla, öncelikli hizmetleri aksatmadan, yatırımları sürdürülebilir hale getirmek için yoğun bir tasarruf ve verimlilik çalışması yürüttük. Bugün bu borcu 490 milyon 428 bine düşürdük. 736 milyon borç ödedik. Bu şartlar altında borcun yüzde ikisini ödedik." diye konuştu. "Kendi üniformamızı kendimiz ürettik" "Kepez’in giderlerini düşürdük, gelirleri artırdık. Bunu nasıl yaptık?" diyerek sözlerini sürdüren Başkan Kocagöz, "Üniforma giderlerinin 20-24 milyon olduğunu gördüm. Hemen bir atölye kurduk ve kadın çalışan istihdamıyla üniformalarımızı kendimiz ürettik. Tasarruflarımızdan biri buydu" dedi. "Kepez’i su basmadı" Bütçeyi düzeltirken Kepez’in acil problemlerine de çözüm ürettiklerine değinen Başkan Kocagöz, "Seçim öncesi Kepez’de yaşanan sel felaketinde bir vatandaşımızı kaybettik. İlk çözüme kavuşması gereken sorunlardan birisi de buydu bizim için. Hemen mazgal temizleme aracıyla bütün mahallelerdeki mazgalları temizlettik. Fevzi Çakmak ve Ay Deresi’ndeki dere üzerine gecekondular yapılmış. Önce dere yatağındaki gecekondu sorununu çözdük. ASAT’ta bu konuda bize çok destek oldu. Aralık ayında aynı yağmur yağdı. Valimizde bu konuda bize teşekkür etti. Çünkü Kepez’i su basmadı" diye konuştu. "Çek, yaz, gönder" Kepez’deki acil sorunlardan birinin de temizlik olduğuna dikkati çeken Başkan Kocagöz, "Çöp konteynerlerinin üzerine yazdık. Çek yaz gönder, ve herkes Kepez’de belediye başkanı olsun dedik. Kepez’de problem mi var, insanlar çekiyor konumunu da atıyor ve biz anında müdahale ediyoruz. Çöp Taksi uygulaması başlattık. Temizlikle ilgili 89 şikayet geliyordu. Çöp kamyonu gerekli, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurduk ‘ret’ geldi. Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. Biz ne yaptık? Temizlik hizmet çalışmamızı vardiyalı hale getirdik" dedi. "Parklarımızı ışıl ışıl yaptık" Başkan Kocagöz, yarının geleceği çocuk ve gençlere daha güvenli alanlar oluşturmak için 100’den fazla parkın ışıklandırıldığını belirterek, "Parklarımızı ışıl ışıl yaptık. Karanlıktı parklar. Emniyetimizle iş birliği içinde gençlerimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için hep beraber mücadele etmeliyiz. Ben belediyeciliği yol yapmak, park yapmak olarak görmüyorum. Çocuklarımız için, gençlerimiz için, engellilerimiz için, emeklerimiz için, yaşlılarımız için, vatandaşımız için ne yapabiliriz diye bakıyorum" diye konuştu. Sosyal belediyecilik alanında yaptıkları çalışmalara da değinen Başkan Kocagöz, Mimar Sinan Kongre Merkezi’ni akademiye çevirdiklerini belirterek, "Müzik, sanat, resim, halk oyunları her şey bu akademide var. Geçenlerde Halk oyunları ekibimiz birinci oldu" dedi. Antalya’yı UNESCO Dünya Kitap okuma Başkenti yapma hedefine de değinen Başkan Kocagöz, "Bunu başaracağız. İnsan isterse yapar. Bu şehrin en önemli problemi kültür. Yerel yöneticilerinin esas görevi o şehre kültür vermektir" diye konuştu. "Kimse yatağa aç girmesin" Kepez’de sosyal belediyecilik ilkesiyle yürütülen hizmet çalışmalarına değinen Başkan Kocagöz, "Kepez’de bir tane çocuk yatağa aç girmesin. Bir insan yatağa aç girmesin. Ben siyasete insanlara hizmet etmek olarak bakıyorum" dedi. "Projeleri anlattı" Muhtar, kadın, genç, yaşlı, engelli ve siyasi partilerin mahalle temsilcilerinden oluşan Mahalle Meclisi, Ortak Buluşma Alanı, Emekli Lokalleri, Türkiye’nin tek Öğrenci Kent Lokantası, Yaşlı Dostu Kepez, Kepez Market ve engellilere yönelik projesini de detaylarıyla SET üyelerine anlattı. Siyasi partilerin hizmet için bir araç olduğunu da belirten Başkan Kocagöz, "Bizim için önemli olan önce insandır. Bizim kırmızı çizgilerimiz var, bayrağımız vatanımız, milletimiz ve insan" dedi. SET Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve iş adamı Ahmet Alper Alveroğlu, katılımlarından dolayı Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’e teşekkür etti. Başkan Kocagöz’ün Türkiye’nin en başarılı ilçe belediye başkanları listesinde yer almasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Sizleri kutluyorum. Gurur duyduk" dedi.
25 Kasım 2025 Salı - 14:52
Bakan Memişoğlu: "Hedefimiz küresel ölçekte söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmektir"
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, ‘Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık’ modelinin sağlık politikalarının ana omurgasını oluşturduğunu belirterek, "Hedefimiz küresel ölçekte söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmektir" dedi. Bakan Memişoğlu, Cumhurbaşkanlığı himayesinde Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nca (TÜSEB) Ankara’da bir otelde düzenlenen 11. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’na katıldı. Burada konuşan Bakan Memişoğlu, "Bugün burada bir araya gelen her bir katılımcı; yalnızca kendi ülkesinin değil, insanlığın sağlık geleceğine katkı sunma sorumluluğunu da omuzlarında taşımaktadır. Çünkü tıp, sınır tanımayan; dili, coğrafyayı ve kültürü aşan evrensel bir vicdan alanıdır. Türk Tıp Kurultayı ise bu evrensel sorumluluğun milli bir bilinçle ve küresel bir bakış açısıyla ele alındığı önemli bir buluşma noktasıdır" dedi. "Toplumu hastalığa değil, sağlığa hazırlayan bir yapıya dönüştürme gayreti içerisindeyiz" Memişoğlu, insanı merkeze alan, koruyucu ve geliştirici yaklaşımı esas alan, erişilebilirliği güçlendiren ve kaliteyi sürekli yükselten bir anlayışla çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, potansiyellerini bütüncül bir bakış açısıyla yeniden yapılandırdıklarını aktardı. Memişoğlu, "Son yıllarda yürüttüğümüz politikalarla, sağlık sistemimizi yalnızca bugünün ihtiyaçlarına cevap veren değil; geleceğin risklerini öngören, toplumu hastalığa değil sağlığa hazırlayan bir yapıya dönüştürme gayreti içerisindeyiz" ifadelerini kullandı. Güçlü sağlık sisteminin bilim ekosistemiyle mümkün olacağının altını çizen Memişoğlu, sağlıkta üretimi, teknolojik gelişimi ve bilimsel kapasiteyi stratejik bir öncelik olarak ele aldıklarını ifade etti. "Hedefimiz küresel ölçekte söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmektir" ‘Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık’ modelinin sağlık politikalarının ana omurgasını oluşturduğunu dile getiren Bakan Memişoğlu, "Bu modelle hedefimiz sadece hizmet sunan değil, aynı zamanda bilgi üreten, teknoloji geliştiren ve küresel ölçekte söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmektir. Sağlık bizim için yalnızca bir hizmet alanı değil, milletimizin geleceğine yön veren stratejik bir güçtür. Bu niyetle hayata geçirdiğimiz üreten sağlık vizyonu, sağlık sistemimizin dönüşümünde yeni bir eşiği ifade etmektedir. İlaçtan tıbbi cihaza, biyoteknolojiden ileri tanı yöntemlerine kadar geniş bir alanda bilimi, sanayiyi ve teknoloji geliştirme kapasitemizi aynı hedefte buluşturuyoruz. Fikrin ürüne, ürünün katma değere dönüşmesini mümkün kılan bu yaklaşım, Türkiye’nin sağlıkta tam bağımsızlık idealinin en somut zeminini oluşturmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. "Türkiye, sağlıkta sadece söz söyleyen değil, yön veren bir küresel aktör olmaya devam edecektir" Üreten sağlık vizyonunun Bakanlığın stratejik iradesi olduğuna dikkati çeken Memişoğlu, "TÜSEB’in bilimsel öncülüğü ve sizlerin kıymetli katkılarıyla daha da güçlenecek; Türkiye, sağlıkta sadece söz söyleyen değil, yön veren bir küresel aktör olmaya devam edecektir" şeklinde konuştu. "4 şehir hastanemizde daha teknoloji transfer ofisi kurarak, bu ağı 24 merkeze çıkarmayı hedefliyoruz" Şehir hastanelerinde kurulan teknoloji transfer ofislerinin bilginin ürüne dönüştüğü bir üretim üssü haline geldiğine değinen Memişoğlu, şöyle devam etti: "Bu merkezler sayesinde sahada görev yapan hekimlerimizin, akademisyenlerimizin ve araştırmacılarımızın geliştirdiği yenilikçi fikirler, artık daha hızlı şekilde projelendirilebilmekte, prototipe dönüştürülmekte ve yerli sağlık teknolojilerine katkı sunan ürünler haline gelebilmektedir. Böylece bilim insanlarımızın yalnızca düşünmesi değil üretmesi; yalnızca hayal kurması değil, hayata geçirmesi için güçlü bir zemin oluşturulmuştur. Yıl sonuna kadar 4 şehir hastanemizde daha teknoloji transfer ofisi kurarak bu ağı 24 merkeze çıkarmayı hedefliyoruz. Bu genişleme, destek mekanizmalarımızın daha da yaygınlaşmasını ve her bir fikrin sistem içinde karşılık bulmasını sağlayacaktır." "Ülkemizin gerçek gücü laboratuvarlarda, hastane koridorlarında, üniversite kürsülerinde ve bilimle yoğrulan zihinlerde filizlenmektedir" Klinik araştırmalarda da önemli çalışmalar yürüttüklerini aktaran Memişoğlu, "Sosyal Güvenlik Kurumu’nun klinik araştırmalarda hastanelerin hasta maliyetlerini karşılamaya yönelik düzenlemesi, bilim insanlarımızın önünü açan, araştırma süreçlerini cesaretlendiren ve üretim dinamizmini güçlendiren çok kıymetli bir adımdır. Bu sayede araştırmacılarımız daha özgür, daha sürdürülebilir ve daha sistematik bir şekilde çalışmalarını yürütebilmektedir. Bakanlık olarak yeni bir fikir ortaya koyan her bilim insanının arkasında duran, onu yalnızca teşvik eden değil, aynı zamanda destekleyen bir anlayışı kararlılıkla sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz ki, ülkemizin gerçek gücü laboratuvarlarda, hastane koridorlarında, üniversite kürsülerinde ve bilimle yoğrulan zihinlerde filizlenmektedir" değerlendirmesinde bulundu. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nın 11.’si bu yıl ilk kez "Üreten Sağlık" temasıyla düzenleniyor. Kurultaya Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Nobel ödüllü bilim adamı Aziz Sancar, ülkelerin sağlık bakanları ve çok sayıda sağlık alanında uzman isim katıldı. Açılış konuşmalarının ardından Bayraktar, Memişoğlu ve Sancar fuaye alanındaki stantları gezdi.
25 Kasım 2025 Salı - 14:22
Kotan: "Konyaaltı belediyesi olarak şiddetin her türlüsüne karşıyız"
Konyaaltı Belediyesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla farkındalık sergisi ve konferans düzenledi. Açılışta konuşan Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, "Sosyal Hizmet Uzmanlarımız ile kurumumuz içerisinde verdiğimiz eğitimler sonucu, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla farkındalık için bu sergiyi hazırladık" dedi. Konyaaltı Belediyesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla farkındalık sergisi düzenledi. Konyaaltı Belediyesi Sosyal Hizmet Uzmanları’nın koordinesiyle kurum içerisinde gerçekleştirilen eğitimler sonucu düzenlenen serginin açılışını Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan yaptı. Konyaaltı Belediyesi Ana Hizmet Binası içerisinde yer alan fuaye alanında yer alan serginin açılışına Başkan Kotan’ın yanı sıra, Konyaaltı Belediyesi Başkan Yardımcıları, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Öte yandan Konyaaltı Belediyesi içerisinde gerçekleştirilen farkındalık eğitimlerinin sonunda çoğunlukla erkek personelin hazırladığı farkındalık tabloları da sergideki yerini aldı. Başkan Cem Kotan; aile, kadın, sevgi, şiddet, çocuk, insan, erkek ve iletişim konularının ele alındığı tabloların parçalarını katılımcılarla birlikte birleştirdi. Tablolar, katılımcılar tarafından ilgiyle karşılandı. "Şiddete karşı eğitim ve çalışmalarımız devam edecek" Sergi açılışında konuşan Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, "Sergimiz bugüne özel, personelimizin hazırladığı bir sergi. Sosyal Hizmet uzmanlarımız ile kurumumuz içerisinde verdiğimiz eğitimler sonucu, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla farkındalık için bu sergiyi hazırladık. Kurum içindeki eğitimlerin bu şekilde sanata dönmesi bizim için ayrı bir onur kaynağıdır. Sergide emeği olan tüm çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum" dedi. Park ve Bahçeler, Fen İşleri ve Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde bu tip eğitimlerin gerçekleşmesinin ayrı bir anlam taşıdığını ifade eden Kotan, "Konyaaltı Belediyesi olarak şiddetin her türlüsüne karşıyız. Bu yüzden kurum içi ve kurum dışı eğitim ve çalışmalarımız devam edecek. Biz, pankarta yazdığımızda kaybettiğimiz kadınların sayısı 403’tü. Ne yazık ki 5 gün içerisinde bu sayı 411’e yükseldi. Maalesef ki kadın şiddetiyle alakalı Türkiye’de büyük bir sıkıntı var. Bununla ilgili eğitim çalışmaları çok önemli. Sadece kadınla ilgili değil şiddetin her türlüsü ve başta çocuklarımız olmak üzere de bu eğitimlerimiz devam edecek. Bu yüzden hem anlamlı hem de bir sosyal proje olarak karşınızdayız. Tekrar çalışma arkadaşlarıma ve eğitimi veren hocalarımıza çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. ‘Aile içi iletişimde şahitlik kavramı’ konferansı Açılış sonrası Konyaaltı Belediyesi Ana Hizmet Binası’ndaki Feslikan Salonu’nda ‘Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Aile İçi İletişimde Şahitlik Kavramı’ konulu konferansta Dr. Murat Kaplan konuşmacı olarak bilgilendirmelerde bulundu. Farkındalık amacıyla düzenlenen konferansa vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
25 Kasım 2025 Salı - 13:33
Güney Kore Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Myung’dan Kore gazilerine yakın ilgi
Güney Kore Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung, Ankara’da bulunan ‘Kore’de Savaşan Türkler Anıtı’nda gerçekleştirilen anma törenine katıldı. Myung, törende yakından ilgilendiği Kore gazilerine ginseng hediye etti. Güney Kore Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung ve eşi Kim Hea Kyung, resmi temaslarını sürdürdükleri Ankara’da ‘Kore’de Savaşan Türkler Anıtı’nı ziyaret ederek, anma törenine katıldı. Anıta çelenk sunulmasıyla başlayan tören, saygı duruşunun ardından iki ülkenin milli marşlarının okunmasıyla devam etti. Törene Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Güney Kore Cumhuriyeti’nden davetliler ile Kore gazileri ve aileleri katıldı. Cumhurbaşkanı Myung ve Bakan Güler, gazi ve aileleri ile yakından ilgilenerek selamlaştı. Kore gazilerine ve yakınlarına Kore ginsengi de hediye edildi.
25 Kasım 2025 Salı - 12:56
Bakan Işıkhan: "Kanser hastalığıyla mücadelede kullanılan ilaçlar başta olmak üzere 15 ilacı daha geri ödeme listesine aldık"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Sosyal Güvenlik Kurumumuzun düzenlemesiyle kanser hastalığıyla mücadelede kullanılan ilaçlar başta olmak üzere 15 ilacı daha geri ödeme listesine aldık" dedi. Bakan Işıkhan, sosyal medya hesabından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yeni düzenlemesine dair paylaşımda bulundu. Kanser ilaçları başta olmak üzere 15 ilacı geri ödeme listesine aldıklarını açıklayan Işıkhan, vatandaşların sağlığa ve ilaca erişimlerini kolaylaştırdıklarını belirtti. Bakan Işıkhan, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Sosyal Güvenlik Kurumumuzun düzenlemesiyle kanser hastalığıyla mücadelede kullanılan ilaçlar başta olmak üzere 15 ilacı daha geri ödeme listesine aldık. Bu adımımızla birlikte multıpl miyelom, hidradentitis suprivata, dev hücreli arterit, kronik demir yüklemesi tedavisinde kullanılan rapor ve reçeteleme kurallarını güncelledik, yeni tedavi seçenekleri sunduk. Vatandaşlarımızın sağlığa ve ilaca erişimini kolaylaştırdık. Bundan sonrasında da milletimizin hizmetinde çalışmaya devam edeceğiz."
25 Kasım 2025 Salı - 12:53
Bakan Ersoy: "Ayasofya’da gerçekleştirilen en kapsamlı restorasyon sürecini başlattık"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Mimar Sinan’dan bu yana Ayasofya’da gerçekleştirilen en kapsamlı, en geniş çaplı restorasyon sürecini başlattık" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ankara’da Vakıflar Genel Müdürlüğünce düzenlenen ‘Zamanın İzleri-Vakıf Medeniyeti Fotoğraf Yarışması’nın ödül törenine katıldı. Ersoy, törende yaptığı konuşmada vakıf kültürünün asırlardır toplumsal dayanışmayı, iyiliği ve insanı merkeze alan bir medeniyet anlayışını yaşattığını kaydetti. Bakanlık olarak vakıf kültürünü güçlendirmeye devam ettiklerini belirten Ersoy, "Ecdat yadigarı vakıflarımızı, vakıf eserlerimizi gelecek nesillere en doğru ve en sağlam şekilde aktarmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi. Restorasyon projelerinin önemine de vurgu yapan Bakan Ersoy, özellikle Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde yürütülen kapsamlı çalışmalara dikkati çekti. Ayasofya’nın ibadete açılmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu ve güçlü iradesi sayesinde gerçekleştiğini hatırlatan Ersoy, caminin UNESCO’daki statüsünün korunması için ciddi bilimsel çalışmalar yürütüldüğünü söyledi. "Ayasofya’da gerçekleştirilen en kapsamlı restorasyon sürecini başlattık" Ayasofya’da en geniş kapsamlı restorasyon sürecini başlattıklarını kaydeden Ersoy, "Cumhurbaşkanımız liderliğinde üstümüze düşen neyse yapmak için kollarımızı sıvadık ve Mimar Sinan’dan bu yana Ayasofya’da gerçekleştirilen en kapsamlı, en geniş çaplı restorasyon sürecini başlattık. Külliyenin her noktasında çalışmalar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz" dedi. Ayasofya’da mühendislik ve bilim odaklı restorasyon Bakan Ersoy, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde gerçekleştirilen güçlendirme, onarım ve koruma çalışmalarının mühendislik, sanat ve bilimin buluştuğu büyük bir seferberlik olduğuna vurgu yaptı. Ersoy, bilim heyetinin çalışmalarını Prof. Dr. Can Binan, Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın, Prof. Dr. Ahmet Güleç, Prof. Dr. Hasan Fırat Diker ve Doç. Dr. Mehmet Selim Ökten gibi isimlerin yürüttüğünü söyledi. Kubbe, minare ve dış cephede devam eden teknik işlemler hakkında bilgi veren Ersoy, deprem güçlendirme kapsamında kubbenin kurşun kaplamalarının yenilendiğini, mozaiklerin korunması için kurulan çelik konstrüksiyonun 43,5 metre yüksekliğe ulaştığını belirtti. Bakan Ersoy, zemini korumak için uygulanan çok katmanlı sistemin de Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin özgün dokusunun zarar görmemesi amacıyla titizlikle planlandığını aktararak, çalışmaların ibadet düzenini aksatmamak için yatsı sonrası başlayıp sabah namazına kadar sürdürüldüğünü sözlerine ekledi. Konuşmasında İzzet Keribar’a da atıf yapan Bakan Ersoy, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin restorasyonu tamamlandığında Keribar ile birlikte yeni fotoğraf çekimleri yapılabileceğini ifade etti. Ersoy, "İlk kitabın sergisini Cumhurbaşkanımız açmıştı; yeni fotoğraflardan hazırlanacak sergiyi de yine Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle açarız" dedi. Bakan Ersoy, tüm sanatçılara ve jüriye teşekkür ederek, yarışmanın vakıf kültürüne yönelik farkındalığı artıracak, topluma ilham veren ve gelecek nesiller için kalıcı bir hafıza oluşturan bir vesile olduğunu söyledi. Fotoğraf sanatının bu mirası geleceğe taşıyan gücüne de değinen Bakan Ersoy, yarışmayı vakıf medeniyeti ruhunun diri tutulmasına sağladığı katkı nedeniyle son derece anlamlı bulduğunu söyledi. Ersoy, vakfın sadece maddi bir bağış değil, insanın yüreğini, kalbini ve ruhunu da sonsuzluğa bağlaması olduğunu ifade etti. Vakıf geleneğinin yetimlerden yaşlılara, şehirlerden doğaya kadar insanlığın tüm kesimlerini düşünen bir medeniyet anlayışı oluşturduğunu kaydeden Ersoy, gerçek zenginliğin mal biriktirmekle değil paylaşmakla mümkün olduğunu dile getirdi. "Fotoğraf sadece görüntü değil, bir anın duygusunu, hafızasını ve hikayesini geleceğe taşıyan eşsiz bir sanat" Bakan Ersoy, yapay zeka çağında bile fotoğrafın sadece görüntü değil, bir anın duygusunu, hafızasını ve hikayesini geleceğe taşıyan eşsiz bir sanat olduğunun altını çizdi. Sergide yer alan fotoğrafların vakıf medeniyetinin toplumsal dayanışmaya, paylaşmaya ve insanı merkeze alan yaklaşımına dair güçlü tanıklıklar sunduğunu ifade eden Ersoy, ünlü isimlerden oluşan jüriye de teşekkür ederek, İzzet Keribar, Coşkun Aral, Merih Akoğul, Cengiz Karlıova ve Ali Can Atay’ın eserler arasında seçim yaparken zorlandığını söyledi. Ödüller sahiplerini buldu Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu ise törende yaptığı konuşmada, yarışmanın bu yıl iki ayrı kategoride düzenlendiğini hatırlatarak, ödül alan isimleri açıkladı. Aksu, ’Dijital Renkli ve Siyah-Beyaz’ ile bu yıl ilk kez açılan ’Mobil Fotoğrafçılık’ kategorilerinin büyük ilgi gördüğünü ifade etti. Aksu, "Bu yıl yarışmamıza ülkemizin dört bir yanından, Azerbaycan, Kıbrıs ve Balkanlar gibi kardeş coğrafyalardan gelen 2 bini aşkın fotoğraf, vakıf kültürünün yalnızca Anadolu’ya değil, gönül coğrafyamıza da sirayet eden evrensel bir değer olduğunu bir kez daha göstermiştir" dedi. Yarışmaya katılımın genişliğine dikkat çeken Aksu, ödül listesini de şu şekilde aktardı: "Dijital Fotoğrafçılık Kategorisi: Fatih Sultan Mehmet Han 1.’lik ödülü, Mimar Sinan 2.’lik ödülü, Bezmialem Valide Sultan 3.’lük ödülü." Aksu, Mobil Fotoğrafçılık kategorisinde ise vakıf ruhunun farklılık ve çeşitliliğini yansıtmak amacıyla üç özel ödül verildiğini belirterek, "Fahrettin Türkan Paşa Özel Ödülü, İzzet Keribar Özel Ödülü, Coşkun Aral Özel Ödülü" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, konuşmaların ardından ödülleri sahiplerine takdim etti.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder