POLİTİKA
Kozan’da yeni muhtar 2 oy farkla seçildi 28 Aralık 2025 Pazar - 20:50:11 Adana’nın Kozan ilçesinde vefat eden muhtarın yerine yapılan seçimi, 6 aday arasında 2 oy farkla Soner Özev kazandı. Adana’nın Kozan ilçesinde bugün Mahmutlu Mahallesi sakinleri, yeni muhtarlarını belirlemek üzere bugün sandık başına gitti. Geçtiğimiz Haziran ayında muhtar Alper Hallaç’ın vefat etmesi üzerine Yüksek Seçim Kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda yeniden seçim yapıldı. 28 Aralık Pazar günü gerçekleştirilen oylama, sabahın erken saatlerinden itibaren büyük bir hareketliliğe sahne oldu. Kozan Şehit Lütfi Ölmez Ortaokulu binasında kurulan 6 sandıkta toplam 2 bin 161 seçmen oy kullanma hakkına sahipti. Saat 08.00’de başlayan oy verme işlemi, akşam 17.00 itibarıyla sona erdi ve hemen ardından oy sayım sürecine geçildi. Okul bünyesindeki 6 farklı sınıfta kurulan sandıklarda sayım tamamlandı. Resmi olmayan sonuçlara göre, muhtarlık yarışını 354 oy alan Soner Özev önde tamamladı. Özev’in en yakın rakibi olan Emine Atlı ise 352 oyda kaldı. Sadece 2 oy gibi kritik bir farkla muhtar seçilen Soner Özev, mahallenin yeni temsilcisi oldu. Seçime katılan diğer adaylar arasındaki oy dağılımı ise şu şekilde gerçekleşti: İsmet Hallaçlar 265 oy, Döndü Hallaç 258 oy, Yakup Ünsal 157 oy ve Bahadır İzgi ise 72 oy aldı. Seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından 2 oy farkla geride kalan Emine Atlı, rakibi Soner Özev’i tebrik etti. Atlı, "Soner kardeşimiz de bizim bir parçamızdır. Bu yarışı o kazandı. Mahallemiz adına hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum, kendisini tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı. Mahmutlu Mahallesi’nin yeni muhtarı olarak seçilen Soner Özev ise sandık sonuçlarının ardından destek veren ve vermeyen tüm mahalle sakinlerine teşekkür etti. Özev, seçim sonrası yaptığı ilk konuşmada, mahallenin gelişimi için el birliğiyle çalışacaklarının mesajını verdi. Özev, "Bundan sonra mahallemiz için çalışacağız. Hep birlikte, el ele vererek mahallemizi geliştireceğiz" şeklinde konuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: "Amaç, terörün olmadığı bir Türkiye’nin tesisidir"
28 Kasım 2025 Cuma - 13:51 MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: "Amaç, terörün olmadığı bir Türkiye’nin tesisidir" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın, "Amaç, terörün olmadığı bir Türkiye’nin tesisidir. MHP’nin bu hususta ilham aldığı kaynak kendi şanlı tarihimiz, binlerce yıllık devlet geleneğimiz ve yönetim anlayışımızdır" dedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Edip Semih Yalçın, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, sürecin Türkiye’nin ilerleyen dönemde lider ülke olma yolunda önemli bir adım taşıdığını belirtti. Bu konuda MHP olarak ellerini taşın altına koyduklarını ve hiçbir zaman arka planda bulunmayacaklarını vurgulayan Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da katkılarından dolayı teşekkür etti. "Terörsüz Türkiye, ülkenin her yanında coşku ve takdirle karşılanıp desteklenmektedir" Terörsüz Türkiye sürecinin Türkiye için bir dönüm noktası olacağını belirten Yalçın, "Son dönemde başlattığımız siyasi faaliyetler ve sosyal etkinlikler sırasında sevinçle görmekteyiz ki ’Terörsüz Türkiye’, ülkenin her yanında coşku ve takdirle karşılanıp desteklenmektedir. Terörsüz Türkiye, 21. yüzyılda lider ülke olma yolunda önemli bir kilometre taşıdır. Terörün olmadığı bir toplumsal hayat tarzı, domino taşı gibi öteki bölge ülkelerine de sıçrayacaktır. Terörsüz Türkiye olgusunun gerçekleşmesi, bölge barışının güçlenmesine katkıda bulunmakla kalmayacak, küresel barışa giden yolda önemli bir merhaleye ulaşılmasını sağlayacaktır. Türkiye sadece bölgesel bir güç değil, aynı zamanda süper devlet olmak için her türlü birikime sahiptir. Elbette süper devlet olmak için yapay zeka, yazılım ve uzay teknolojisi unsurlarda öne çıkmak yetmeyecektir. Nadir toprak elementlerine sahip olmak da kafi değildir. Askeri törenlerde sergilenen gelişmiş ve süper silahlar da bir ülkeyi süper devlet yapmaz. Siyasi ekonomik veya askeri herhangi bir uluslararası oluşumun üyesi, öncüsü olmak da lider ülke hedefine ulaşmaya yeterli değildir. Birinci Dünya Savaşı öncesinin yanlış konumlanmaları, İkinci Dünya Savaşı yıllarının zaman zaman haklı ama kayıplara yol açan ürkek politikaları, Türk siyasetinin önünde ders mahiyetindedir. Bölgede ve dünyada yeni paradigmalar oluşurken, yeni birliktelikler şekillenirken, Türkiye sahip olduğu tarihi birikimle yeni dünyada yerini alacaktır, almalıdır. Lakin Türkiye, yeni bölgesel ve küresel maceralara heveslenen bölgesel ve küresel aktörler karşısında ayakları yere basan tavır içinde olmalıdır. Türkiye’yi yönetme iddiasındaki siyasi partiler de bölgesel ve küresel konjonktürün gerekleri doğrultusunda akılcı politikalar üretmekle mükelleftir. Bu manada Cumhur İttifakı ve MHP, üzerine düşen mesuliyeti vukufla ifa etmektedir. Ordusu tecrübeli ve silahları güçlü, dinamik bir ülke de olsak ihtiyacımız olan, işe ’Terörsüz Türkiye’den başlamaktır" ifadelerini kullandı. "CHP’nin TBMM’de kurulan ’Terörsüz Türkiye’ komisyonuna katılması da samimiyetten değil, mecburiyettendir" Muhalefetin ‘Terörsüz Türkiye’ süreci için çaba göstermek yerine karalama kampanyası yürüttüğünü ve bu durumun ülkenin bütünlüğünü zarara uğrattığını vurgulayan Yalçın, "Vaktiyle Osmanlı ordusu savaştayken cephe gerisinde çıkarılan karışıklık ve içeride sergilenen ihanetlerin doğurduğu ciddi güvenlik sorunları daima hatırda tutulmalıdır. Sovyet zulmünden kaçıp bize sığınan soydaşlarımızın cellatlarına teslim edildiği ikinci büyük savaş yılları unutulmamalıdır. Terörsüz Türkiye, büyük devlet aklıdır. Mantığında ve temelinde büyük devlet aklı vardır. Binlerce yıllık Türk tarihinden süzülen devlet felsefesi ve yönetim anlayışı vardır. Buna karşılık milletin ve devletin ihtiyaçlarını dikkate alan sorumlu politikalarla halkın karşısına çıkması icap eden muhalefet partileri, Terörsüz Türkiye çabalarına destek vermek yerine karalama kampanyaları başlatmışlardır. Bu meseleyi kimi siyasi partilerin kar/zarar hanesine yazma noktasından görmesi, Türkiye’nin bekasına şaşı bakmaktır. Türkiye’nin geleceğini değil, kendi çıkarlarını öncelemektir. Bindiği dalı kesmek, kendi ayağına kurşun sıkmaktır. CHP’nin TBMM’de kurulan Terörsüz Türkiye komisyonuna katılması da samimiyetten değil, mecburiyettendir. Hatta yasak savmak içindir. CHP vaktiyle altılı, yedili masalar kurup DEM Parti’den oy rüşveti almasının mahcubiyeti içinde çarnaçar komisyonda yer almıştır. CHP, demokrasi istasyonundan kalkan Türkiye Yüzyılı trenini kaçırdığı takdirde sandıkta başına geleceklerin farkındadır. Mikro milliyetçi ve marjinal bazı particiklerse Türkiye Yüzyılı trenine binecek siyasi pasaport ve ehliyete sahip olmadıklarından, cibilliyetleri icabı lokomotifi ve kompartımanları taşlamaktadır" dedi. "Özgür Özel’in bu çapsız tutumu, bütün samimi, mütereddit ve kararsız CHP’lilerin kendi partilerinden ümit kesmelerine yol açmıştır" MHP ve Cumhur İttifakı ilerleme kaydettikçe başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere muhalefet kesiminin çırpınmaya ve batmaya başladığını belirten Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sözünü ettiğimiz bu siyasi çevreler, bilhassa MHP aleyhtarlığını köpürtmek için olanca marifetlerini kullanmaya çalışmakta, ancak çırpındıkça batmaktadır. MHP ve Cumhur İttifakı mesafe aldıkça bunlar gerilemekte, tel tel dökülüp tükenmektedir. Bazen Meclis kürsüsünden, bazen de sokaklarda avaz avaz bağırmaları, bir bardak suda fırtına koparmaya çalışmaları bu yüzdendir. Dün CHP’nin yanında saf tutup, CHP’nin kanatları altına sığınıp DEM Parti ile ‘al taviz ver oy’ yapanlar, genel başkanımızın çıkışı karşısında paniğe kapılmışlardır. Devlet Bahçeli, malum girişimiyle hem DEM Parti’ye PKK’nın olmadığı meşru bir siyaseti tercih etmekten başka seçenek bırakmamış, hem de DEM Parti karşıtlığından ziftlenmek isteyen çevreleri besinsiz bırakmıştır. Terörsüz Türkiye karşıtı mikro milliyetçi ve marjinal partilerin durumu, bir bakıma kara kışta yiyecek arayan aç tilkilerin evlere dadanmasına benzemektedir. Diğer taraftan mikro partilerin ‘karga’ kılavuzu CHP, Türkiye’nin ve bölgenin meselelerine odaklanmak yerine hala eski İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun ikbal ve istikbalini kurtarma derdindedir. Çünkü İmamoğlu’nun sermayesi CHP’yi rehin almıştır. Üstüne üstlük CHP’nin başı Özgür Özel siyasi fanatizmde zirve yapmış, partisinin standart oylarını konsolide etme kaygısıyla şedit, hırçın ve kavgacı bir dili itiyat haline getirmiştir. Oysa Özgür Özel’in bu çapsız tutumu, bütün samimi, mütereddit ve kararsız CHP’lilerin kendi partilerinden ümit kesmelerine yol açmıştır. Gerçek CHP’liler; mevcut yönetimin çözüm üretmeyen, iç barışı baltalayan, yetersiz ve kısır politikaları karşısında alternatif arayışına girmişlerdir. Kararsız seçmen huzur ve güven istemektedir. Barış ve uyum istemektedir. Siyasi partilerden iç ve dış politikayı doğru okumalarını beklemekte; ülke, bölge ve yerküre gerçeklerinin iyi analiz edilmesini beklemektedir. Tehditkar, kavgacı, intikamcı, huysuz üslup seçmeni kaçırmaktadır. Halkın sağduyu iklimine, çözüm üreten siyasete ve siyasetçiye ihtiyacı vardır. Ayrıca saldırgan ve çatışmacı politikalar, MHP’ye ve Cumhur İttifakı’na geri adım attıramayacaktır. Mikro partilerin karalama kampanyaları, iftira ve yalan siyasetleri Terörsüz Türkiye yürüyüşünü engelleyemeyecektir. MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın tekerleği tümsekte kalmayacaktır ama muhalefetin ahlaksız siyaseti kara saplanacaktır."
TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün halkların aynı safta yer almasını sağlayacağız"
28 Kasım 2025 Cuma - 13:16 TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün halkların aynı safta yer almasını sağlayacağız" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakmakta olduğuna dikkat çekerek, "Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil, terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün halkların aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız" dedi. Bir dizi temas için Adana’ya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Çukurova Üniversitesi Akademik Yıl açılış töreninde Birleşmiş Milletler (BM) ile terörsüz Türkiye sürecine değindi. Önümüzdeki dönemde dünyanın en fazla üzerinde konuşacağı alanlardan birinin küresel siyasal sistemindeki haksızlıklar, eşitsizlikler olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Aynı ekonomik sistemin kurumlarında olduğu gibi dünyadaki küresel sistemin de kurumları çatırdamakta. Fonksiyonlarını yitirmekte ve artık tamamen işlevsiz hale gelmektedir. Dünyanın en önemli örneği ise dünyada barışı ve insanlar arasında adaleti tesis etmek üzere kurulmuş olan Birleşmiş Milletler’in ve özellikle Güvenlik Konseyi’nin yapısının ortaya çıkardığı mahsurlardır. Sadece çevremizdeki iki büyük olaya baktığımız zaman Birleşmiş Milletlerin ne kadar işlevsiz hale geldiğini görüyoruz. Rusya ile Ukrayna arasında 3 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş ne yazık ki Birleşmiş Milletler tarafından tam tersine Güvenlik Konseyi’ne gelen kararlarda veto edilerek, savaşın devamı bir şekilde temin edilmiştir. Benzer şekilde iki yılı geride bıraktığımız İsrail’in Gazze üzerindeki baskıları, soykırımı ve işlediği insanlık suçları asla önlenememiştir. Bunun en temel nedenlerinden birisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve bu yapının da maalesef sadece güçlünün sözünün geçtiği bir yapı şeklinde mevcudiyetidir" ifadelerini kullandı. "İsrail ateşkesi sürekli ihlal etmekte" İsrail’in ateşkese rağmen insanları öldürmeye devam ettiğini belirten Kurtulmuş, "Dolayısıyla İsrail’in aleyhine bu süre içerisinde ne zaman Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na karar almak için müracaat edilirse, başvurulsa İsrail’in dayısı tarafından veto edilmiş ve soykırım bugüne kadar sürdürülmüştür. İsrail bir ateşkese razı olmuş görülse de ne yazık ki sürekli olarak ateşkesi ihlal etmekte ve insanları öldürmeye, insanları insan onuru dışında bir yaşama mahkum etmeye devam etmektedir. Dolayısıyla bu sistem böyle devam etmez. İnsanoğlu böylesine bir gayriadil küresel sistemin içerisinde bundan sonra adil ve onurlu bir geleceği asla tasavvur edemez, asla duramaz. Onun için diyoruz ki aslında güçlünün, kuvvetlinin sözüne zayıfı ise asla göz önünde bulundurmayan bu küresel sistem, siyasal sistem bütünüyle değişmeli ve dünya yeni bir siyasal yapıya kavuşmalıdır" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her uluslararası platformda dile getirdiği "Dünya beşten büyüktür sözünün sadece bir slogan olmadığını dile getiren Kurtulmuş, "Dünyanın yeni bir sisteme duyduğu ihtiyacın millet adına ve bütün insanlık adına dile getirilmiş bir temenni işidir. Sevgili gençler açıkça söylemeyi gerçek bir vazife telakki ediyorum. Biz görürüz, görmeyiz. Ama sizler mutlaka Birleşmiş Milletlerin dünya siyasal sisteminin değiştiğini göreceksiniz. Yeni bir Birleşmiş Milletler ve yeni bir dünya düzeni inşallah sizin zamanınızda kurulacaktır" şeklinde konuştu. "Terör belasını artık geride bırakıyoruz" Terörsüz Türkiye sürecine değinen Kurtulmuş, "İlk asrını geride bıraktığımız, yani yüzyılı artık aştığımız Cumhuriyetimizin maalesef 50 yılında ayaklarımıza pranga gibi vurulan, bu ülkenin ileriye gitmesini, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini temsil, teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyoruz. Türkiye’de emperyal projelerin bir şekilde kendi maşaları olarak kullandıkları bölünme ve parçalama siyasetlerinin bir unsuru, bir vekalet unsuru olarak gördükleri terör meselesini Türkiye bir daha asla canlanmamak üzere tarihe gönderiyor. Beraber yaşamış, aralarında şimdiye kadar hiçbir husumet, hiçbir kavga, hiçbir çatışma olmamış olan Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve bu topraklarda yaşayan bütün etnik ve mezhebi farklılıklar içerisindeki 86 milyon yurttaşımızın arasında ezeli ve ebedi kardeşliğimizi yeniden takdim ederek yolumuza devam ediyoruz. Aramızdaki birtakım nifak kapısında unsurları olan bu aparatları geride bırakıyoruz. Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleri, sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak, Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün halkların aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız. Allah yolumuzu açık etsin. Allah bu ülkeyi her türlü şerden korusun" ifadelerine yer verdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş:" Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün hakların aynı safta yer almasını sağlayacağız"
28 Kasım 2025 Cuma - 13:04 TBMM Başkanı Kurtulmuş:" Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak bütün hakların aynı safta yer almasını sağlayacağız" Bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini temsil teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyor olduklarına dikkat çeken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş," Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olarak müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleridir. Sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün hakları aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Adana’ya gelerek çeşitli temaslarda bulunurken, akademik yıl açılış töreninde Birleşmiş Milletler (BM) ile Terörsüz Türkiye konularında konuştu. Önlerinde dönemde dünyanın en fazla üzerinde konuşacağı alanların birinin uluslararası siyasetin küresel siyasal sistemin durumuyla ilgili haksızlıklar eşitsizlikler olduğuna dikkat çeken TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Aynı ekonomik sistemin kurumlarında olduğu gibi dünyadaki küresel sistemin de kurumları çatırdamakta. Fonksiyonlarını yitirmekte ve artık tamamen işlevsiz hale gelmektedir. Dünyanın en önemli örneği ise dünyada barışı ve insanlar arasında adaleti tesis etmek üzere kurulmuş olan Birleşmiş Milletlerin ve özellikle güvenlik konseyinin yapısının ortaya çıkardığı mahsurlardır. Sadece çevremizdeki iki büyük olaya baktığımız zaman Birleşmiş Milletlerin ne kadar işlevsiz hale geldiğini görüyoruz. Rusya ile Ukrayna arasında 3 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş ne yazık ki Birleşmiş Milletler tarafından tam tersine Güvenlik Konseyi’ne gelen kararlarda veto edilerek savaşın devamı bir şekilde temin edilmiştir. Benzer şekilde iki yılı geride bıraktığımız İsrail’in Gazze üzerindeki baskıları, soykırımı ve işlediği insanlık suçları asla önlenememiştir. Bunun en temel nedenlerinden birisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve bu yapının da maalesef sadece güçlünün sözünün geçtiği bir yapı şeklinde mevcudiyetidir"ifadelerini kullandı. "İsrail ateşkesi sürekli ihlal etmekte" Sözlerine devam eden Kurtulmuş, "Dolayısıyla İsrail’in aleyhine bu süre içerisinde ne zaman Birleşmiş Milletler genel kuruluna karar almak için müracaat edilirse, başvurulsa İsrail’in dayısı tarafından veto edilmiş ve soykırım bugüne kadar sürdürülmüştür. İsrail bir ateşkese razı olmuş görülse de ne yazık ki sürekli olarak ateşkesi ihlal etmekte ve insanları öldürmeye, insanları insan onuru dışında bir yaşama mahkum etmeye devam etmektedir. Dolayısıyla bu sistem böyle devam etmez. İnsanoğlu böylesine bir gayriadil küresel sistemin içerisinde bundan sonra adil ve onurlu bir geleceği asla tasavvur edemez, asla duramaz. Onun için diyoruz ki aslında güçlünün, kuvvetlinin sözüne zayıfı ise asla göz önünde bulundurmayan bu küresel sistem siyasal sistem bütünüyle değişmeli ve dünya yeni bir siyasal yapıya kavuşmalıdır" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her uluslararası platformda dile getirdiği dünya beşten büyüktür sözünün sadece bir slogan olmadığını dile getiren Kurtulmuş," Dünyanın yeni bir sisteme duyduğu ihtiyacın millet adına ve bütün insanlık adına dile getirilmiş bir temenni işidir. Sevgili gençler açıkça söylemeyi gerçek bir vazife telakki ediyorum. Biz görürüz, görmeyiz. Ama sizler mutlaka Birleşmiş Milletlerin dünya siyasal sisteminin değiştiğini göreceksiniz. Yeni bir Birleşmiş Milletler ve yeni bir dünya düzeni inşallah sizin zamanınızda kurulacaktır" şeklinde konuştu. "Terör belasını artık geride bırakıyoruz" Terörün bitmesiyle ilgili de konuşan Kurtulmuş, "İlk asrını geride bıraktığımız yani yüzyılı artık aştığımız Cumhuriyetimizin maalesef 50 yılında ayaklarımıza pranga gibi vurulan, bu ülkenin ileriye gitmesini, bu ülkenin insanlarının birlik, beraberlik içerisinde dünyanın en güçlü milletini temsil teşkil etmesini önleyen terör belasını artık geride bırakıyoruz. Türkiye’de emperyal projelerin bir şekilde kendi maşaları olarak kullandıkları emperyal projelerin bölünme ve parçalama siyasetlerinin bir unsuru, bir vekalet unsuru olarak gördükleri terör meselesini Türkiye olarak bir daha asla canlanmamak üzere tarihe gönderiyor. Beraber yaşamış, aralarında şimdiye kadar hiçbir husumet, hiçbir kavgaya, hiçbir çatışma olmamış olan Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve bu topraklarda yaşayan bütün etnik ve mezhebi farklılıklar içerisindeki 86 milyon yurttaşımızın arasında ezeli ve ebedi kardeşliğimizi yeniden takdim ederek yolumuza devam ediyoruz. Aramızdaki birtakım nifak kapısında unsurları olan bu aparatları geride bırakıyoruz. Bundan sonra bu memlekette bir tek kişinin dahi terör örgütlerine kaptırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkede asla ve asla terörün yabancı güçlerin mafyası olarak müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin topraklarında sadece birlik ve beraberlik türküleridir. Sadece kardeşlik türküleri söylenecek. Sadece bu ülkenin de değil terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bir bölgeyi kurarak Allah’ın izniyle bu bölgedeki bütün hakları aynı safta, aynı cephede, aynı hedef doğrultusunda yer almasını sağlayacağız. Allah yolumuzu açık etsin. Allah bu ülkeyi her türlü şerden korusun" diyerek sözlerini tamamladı.
Bakan Tunç: "Hakim ve savcılar hakkında açılan bin 861 soruşturma ve incelemeden bin 331’i neticelendirildi"
28 Kasım 2025 Cuma - 12:47 Bakan Tunç: "Hakim ve savcılar hakkında açılan bin 861 soruşturma ve incelemeden bin 331’i neticelendirildi" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu’nun hakim ve savcılarla ilgili 2023 yılından bu yana açılan bin 861 soruşturma ve inceleme dosyasından bin 331’ini neticelendirdiğini söyledi. Bakan Tunç, Afyonkarahisar’da gerçekleştirilen Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı’nda HSK’nın Türk yargısı ve adeletin sağlanmasındaki önemine dikkat çekti. Bakan Tunç, "2024-2025 ve 2026 yıllarında gerçekleştirilen denetim, araştırma, inceleme ve soruşturma faaliyetleriyle ilgili veriler, Teftiş Kurulu’nun adalet sistemimizin işleyişindeki kritik sorumluluğu da ortaya koymaktadır. Teftiş Kurulu’nda bir başkan ve üç başkan yardımcısı ile en son aldığımız 44 müfettişle birlikte 211 başmüfettiş ve müfettiş görev yapmaktadır. Bu sayıyı biraz daha arttıracağız" dedi. Bakan Tunç’tan Teftiş Kurulu üyelerine önemli çağrı HSK Teftiş Kurulu üyelerine seslenen Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Teftiş Kurulu’na 2024 yılında 919’u devir, bin 732’si yeni gelen olmak üzere toplam 2 bin 651 inceleme ve soruşturma dosyası gelmiş, bunlardan bin 756’sı sonuçlandırılmıştır. 2025 yılında ise 895’i devir, 966’sı yeni gelen olmak üzere toplam bin 861 inceleme ve soruşturma dosyası gelmiş, bunlardan bin 331’i neticelendirilmiştir. 25 Kasım 2025 tarihi itibarıyla Teftiş Kurulu’nda bulunan derdest inceleme ve soruşturma evrakı sayısı 530’dur. Bunlardan 9’u 2023, 79’u 2024 ve 442’si 2025 yılına aittir. Dolayısıyla bu sayıyı düşürmeye devam etmemiz lazım. Bu yeterli mi? Hiç devir olmaması lazım. Çünkü teftiş acil, soruşturma açtınız, hemen inceleyip neticelendirmeniz lazım. Beklememesi lazım. 2023 yılından 9 dosya, hemen gittiğinizde bunun sonuçlanması lazım, askıda kalmaması lazım. O hakim ve savcımız için dosyasının bekletilmemesi önemli. Belki de bir yaptırıma maruz kalmayacak ya da yaptırıma maruz kalacak, hatta meslekten çıkarılmaya varan bir sonuca maruz kalacak. O yüzden 2024’den kalan dosyanın kalmaması lazım. Bu çok önemli bir şey" dedi.
Bakan Göktaş: "Günümüzde hanelerin yüzde 57’sinde 18 yaş altı çocuk yok"
28 Kasım 2025 Cuma - 12:45 Bakan Göktaş: "Günümüzde hanelerin yüzde 57’sinde 18 yaş altı çocuk yok" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Demografik dönüşümün izleri hanelerimizde belirginleşiyor. Ortalama hanehalkı büyüklüğü 3,11’e gerilemiş durumda. Günümüzde hanelerin yüzde 57’sinde 18 yaş altı çocuk yok. TÜİK projeksiyonlarına göre önümüzdeki 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısı 900 bin azalacak. Şunu çok net ifade etmek isterim,; karşı karşıya olduğumuz bu gibi sorunların temelinde aile kurumunun zayıflaması yatıyor" dedi. Bakan Göktaş, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Selçuklu Kongre Merkezi’nde düzenlediği "Şehir ve Aile Şurası"nın açılışına katıldı. Bakan Göktaş, yaptığı konuşmada bugün aileyi konuşurken esasında şehirlerin geleceğini, ülkenin yarınlarını konuştuklarını belirterek, "İçinde bulunduğumuz çağda hızlı kentleşme, dijitalleşme ve küreselleşme gibi olgular hayatımızın her alanını değiştiriyor. Elbette şehirleşme, ekonomik gelişim ve modernleşme açısından pek çok fırsat sunuyor. Ancak bunun aile yapımız üzerinde önemli etkileri olduğunu da görüyoruz. Eskiden üç nesil bir arada yaşıyordu. Bugün ise evlilik yaşının artması, boşanma ve hiç evlenmeme oranlarının yükselmesinin de etkisiyle tek kişilik hane oranı yüzde 20’ye ulaşmış durumda. Bireyselleşme, sosyal izolasyon ve yalnızlık giderek artıyor. Modern şehir düzeni, iletişim teknolojilerinin gelişimi, yoğun iş temposu ve trafikte kaybolan saatler, ebeveynle çocuk arasındaki bağı zayıflatabiliyor. Bakın, Türk Dil Kurumu 2024 yılının kavramını ’Kalabalık yalnızlık’ olarak belirledi. Demografik dönüşümün izleri hanelerimizde belirginleşiyor. Ortalama hanehalkı büyüklüğü 3,11’e gerilemiş durumda. Günümüzde hanelerin yüzde 57’sinde 18 yaş altı çocuk yok. TÜİK projeksiyonlarına göre önümüzdeki 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısı 900 bin azalacak. Şunu çok net ifade etmek isterim, karşı karşıya olduğumuz bu gibi sorunların temelinde aile kurumunun zayıflaması yatıyor" ifadelerini kullandı. "Medya ve dijital platformlar, hız ve tüketim kültürünü merkeze alan bir düzeni dayatıyor" Küresel eğilimler ve popüler kültürün aileyi ve evliliği değersizleştiren bir algı oluşturduğunu söyleyen Bakan Göktaş, "Medya ve dijital platformlar, hız ve tüketim kültürünü merkeze alan bir düzeni dayatıyor. Ve tüm bunlara ek olarak, kadın ve erkek kimliğini belirsizleştiren cinsiyetsizleştirme söylemleri, aile yapısının en temel dayanaklarını hedef alıyor. Tüm bu dinamikler karşısında aile kurumunun ve demografik yapının güçlendirilmesi artık, toplumsal bir öncelik haline geldi. 2025 Aile Yılı, bu önceliği toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırdığımız ve ortak bir seferberliğe dönüştürdüğümüz bir dönüm noktası oldu. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planımız, politika ve projelerimizin temel çerçevesi oldu. Belirlediğimiz hedefler doğrultusunda kurumsal yapımızı güçlendirdik. ’Aile Dostu Ekosistem’ anlayışıyla aileyi koruyan, değerlerini yaşatan, kuşaklar arası dayanışmayı güçlendiren bir vizyonla çalışıyoruz. 2025 Aile Yılı toplumun tüm kesimlerinde büyük bir teveccühle karşılık buldu. Bakanlık olarak yıl boyunca 15 binden fazla etkinlik ve faaliyet gerçekleştirdik. Pek çok sektörde yaptığımız bin 926 indirim anlaşmasıyla çiftlerimizin evlilik hazırlıklarını kolaylaştırdık. Finansal desteklerden eğitime, kültürel etkinliklerden dijital dönüşüme kadar her alanda çalışmalar hayata geçirdik. Evlenecek gençlerimize ve çocuk sahibi olmak isteyen ailelere sağladığımız destekler, sadece bir kısmını oluşturuyor. Aileyi ve nüfus yapısını güçlendirmeyi, bütün toplumu kapsayan ortak bir hedef haline getirdik. Kamu kurumları, STK’lar, üniversiteler, iş dünyası ’Aile Yılı’na özgü çalışmalar yürüttüler" diye konuştu. Başkan Altay: "Şehirle aile arasındaki bağın yeniden güçlendirilmesi büyük bir zorunluluk" Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, "Bizim medeniyetimizde mukaddes kabul edilen, kökleri bin yıllık inanç ve kültür birikimine dayanan aile yapısı, ne yazık ki bugün ciddi tehditlerle karşı karşıyadır. Ailenin içi boşaltılmakta, insani değerler zayıflatılmakta, ben merkezli bir zihniyet güç kazanmaktadır. Bu nedenle aile mefhumuna daha geniş ve derin bir bakışla yaklaşmak zorundayız. Çünkü aile güçlenirse toplum güçlenir; aile çökerse toplum da çözülür. Bu meseleye ciddiyetle, hassasiyetle ve ortak bir vicdanla yaklaşmak hepimizin sorumluluğudur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2025 yılını ’Aile Yılı’ ilan etmesi, devletimizin bu konudaki kararlılığının açık bir göstergesidir. Cumhurbaşkanımız, bu hassasiyetin yalnızca bir yıla sığdırılamayacağını da belirterek 2026-2035 dönemini ’Aile ve Nüfus 10 Yılı’ ilan etmiştir. Bu karar, milletimizin geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etme iradesinin en güçlü ifadesidir. Bu noktada şehirle aile arasındaki bağın yeniden güçlendirilmesi büyük bir zorunluluk. Çünkü şehir, insanların nefes aldığı, çocuklarımızın büyüdüğü, ailelerimizin kök saldığı mekanlardır. Bu yüzden bir şehir ne kadar huzur ve güven verirse aileler de o denli huzurla ve güvenle geleceğe umutla bakarlar. Bizler de ’Aile Dostu Şehir’ anlayışımızı yerel yönetim anlayışımızın merkezine yerleştiriyoruz. Aynı bilinç ve kararlılıkla, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da aileyi merkeze alan güçlü adımlar atmaya devam edeceğiz" dedi. Konya Valisi İbrahim Akın ise, "Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2025 yılının ’Aile Yılı’ ilan edilmiş olması, şûramızın anlamını ve sorumluluğunu daha da artırmaktadır. Değişen toplumsal dinamikler karşısında aileyi desteklemek bugün hepimizin ortak görevidir. Bu itibarla şehir ve aile şûrası, şehirlerimizin geleceğine, aile yapımıza ve toplumsal bütünlüğümüze dair ortak bir iradenin somutlaşmış halidir. Şûramızda; yerel yönetimlerin aile odaklı hizmet kapasitelerinin artırılmasından, dijitalleşme ve sosyal destek mekanizmalarına, kültürel kimlik ve değer aktarımından aile içi risklerin önlenmesine, ruh sağlığı ve aile iletişiminden kırılgan grupların ailedeki yerine ve elbette ’Aile Dostu Kent’ yaklaşımına kadar geniş bir çerçevede ele alacağız" ifadelerini kullandı.
Yeni parti programının görüşüleceğıi CHP 39. Olağan Kurultayı başladı
28 Kasım 2025 Cuma - 12:05 Yeni parti programının görüşüleceğıi CHP 39. Olağan Kurultayı başladı Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 39. Olağan Kurultayı başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yeni parti programını delegelerin takdirine sunacaklarını belirterek, "Bu salondan bir iktidar perspektifi, bir iktidar yürüyüşü ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı için ortaya koyacağı bir hükümet programı ortaya çıkacak" dedi. ‘Şimdi iktidar zamanı’ sloganıyla düzenlenen CHP 39. Olağan Kurultayı, Atatürk Spor Salonu’nda başladı. Kurultayda divan başkanlığına delegelerin oylarıyla Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce seçildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, delegelerin tamamına yakınının hazirun listesine imzalarını atmasıyla toplantı yeter sayısının tamamlandığını söyleyerek, kurultayı açtı. Yeni parti programını delegelerin takdirine sunacaklarını aktaran Özel, "Yarın 81 ilden, Türkiye’nin dört bir yanından buraya koşup gelecek Cumhuriyet Halk Partililerin takip edecekleri bu salonda bugün delegelerimizle ve davetlilerimizle birlikte program çalıştayımızı yapacağız. Bildiğiniz gibi iki yıl önce bu salonda değişim kurultayımızda birtakım sözler, vaatler ve önümüze bir çalışma takvimi koyulmuştu. O takvimin içinde hiç şüphe yok ki en önemli iki hedefimiz, tüzüğümüzü değiştirmek ve programımızı yenilemekti" şeklinde konuştu. Özel, bugün yalnızca program detaylarına ilişkin konuşma taraftarı olduğunu aktararak, "Bugün programla ilgili detayların, programla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu perspektifin, Türkiye’nin önüne koyacağı yol haritasının önüne geçmemesi açısından konuşmamı sadece programla ilgili kısımlarla sınırlı tutacağım. Siyasi polemiklere, siyasi değerlendirmelere ya da önümüzdeki süreçle ilgili hep birlikte kararlılığımızı ifade edeceğimiz söylemlerin tamamını yarına bırakıyorum" ifadelerini kullandı. "100 yıl sonra ‘Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi bir kez daha kurtarır’ dedirtebilmenin esas yolunun bu çalışmalardan geçtiğini biliyorduk" Esas meselenin iktidar olmak olduğunu vurgulayan Özel, "Esas meselenin her şeyden kurtulmak için iktidar olmak, iktidar olmak için Türkiye’nin önüne Türkiye’nin sorunlarını çözecek hem kadroları, hem programı çıkarmak, bu programdan bir hükümet programı çıkarmak, o hükümet programının somut vaatlere evrilmesinin ve kamuoyunda ‘Evet, bizi bu program kurtarır, bu parti kurtarır, bu kadro kurtarır. 100 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi bir kez daha kurtarır’ dedirtebilmenin esas yolunun bu çalışmalardan geçtiğini biliyorduk. O kararlılıkla da bugün sizlerle buradayız, sizlerle birlikteyiz" şeklinde konuştu. "Güçlenen Türkiye’yi nasıl taahhüt edebiliriz, bugün burada bunları çalışacaksınız" Umudu örgütlemek için yola çıktıklarını söyleyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu salonda bugün ben birazdan aranıza katıldıktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokrasi ve adalet konusunda kurumların yıpratıldığı, kuralların esnetildiği, gevşetildiği, terk edildiği bir büyük çöküşe, bir yandan sokakta çetelerin dolaştığı, bir yandan insanların yarın evine ekmek götürüp götüremeyeceği kaygısını taşıdığı bir güvencesizlik ortamında başta mahkemelerde, hukukta, sonra ekonomide, sonra sosyal hayatta ve Türkiye’nin yarınlarında nasıl güvenli yarınları kurabiliriz, dirençli bir yurttaşı, güvenli yarınları ve kalkınan Türkiye’yi, güçlenen Türkiye’yi, kazanan Türkiye’yi nasıl sağlayabiliriz, nasıl taahhüt edebiliriz, bugün burada bunları çalışacaksınız. Bu çökmüş sisteme karşı umudu örgütlemek için yola çıktık. Bunun için demokrasiyi konuşacağız, hukuku konuşacağız. Demokrasinin önündeki en büyük engel olan seçim barajını konuşacağız. Sadece belli partilere yapılan Hazine yardımının nasıl siyasetin toplumsallaşmasının önünde engel olduğunu ve bunu nasıl aşacağımızı konuşacağız. Siyasetin finansmanını, Siyasi Ahlak Yasası’nı, GRECO kriterlerini de aşacak, Türkiye’de siyasetin hem finansmanını şeffaflaştıracak, hem yolsuzlukların önünü kesecek hem de bundan sonra her türlü tartışma ve ikili hukuk uygulamalarının önüne geçecek bir çalışmayı burada olgunlaştıracaksınız." "Vizesiz Avrupa’nın nasıl mümkün olduğunu bu salonda sizler olgunlaştıracaksınız" Dış politika perspektifinin de tartışılacağını anlatan Özel, "Türkiye’nin bundan sonraki hem dış politikasını, hem Avrupa’nın çok ihtiyaç duyduğu güvenlik kaygıları için en önemli müttefiki olabileceğini hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu cesur, kararlı ve doğru ilişkilerle ilerlediği Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinde gençler için yasaksız bir Türkiye, vizesiz Avrupa’nın nasıl mümkün olduğunu bu salonda sizler olgunlaştıracaksınız" açıklamasında bulundu. "Her şeye rağmen tartışmanın sesinin değil, içinin güçlü olduğu bir süreci birlikte örmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz" Özel, kurultayda CHP iktidarı için bir hükümet programının ortaya çıkacağını söyleyerek şunları kaydetti: "Bu salondan elbette bir program için beklenenden çok daha somut ama ‘Sorunlar nasıl çözülecek?’ meselesine didik didik baktığında belki bir parça soyut kavramlar çıkacak. Ama bu salondan bir iktidar perspektifi, bir iktidar yürüyüşü ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı için ortaya koyacağı bir hükümet programı ortaya çıkacak. Sonra bu programı burada bırakıp gitmeyeceksiniz. Bu programı zihninize, gönlünüze ve elinize alıp şehirlerinize gideceksiniz. Önce yöneticilerimizle, sonra 2 milyon üyemizle bir büyük ordu olarak ev ev, sokak sokak, dükkan dükkan, işçi servisinde, iş yerlerinin önünde, köylerde ve evlerde, Türkiye’nin en önemli seçmen gruplarından birisi olan, evinde çalışmayan, aslında ev işçisi olarak evdeki emeğiyle Türkiye’nin yarını çocuklarını yetiştiren ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin ulaşmakta güçlük çektiği ev kadınlarının kapısını çalacak, onun çocuğunun kreşini de, okul yemeğini de, barınma hakkını da, gelecek güvencesini de, bir dünya vatandaşı olması umudunu da onlarla birlikte öreceksiniz. Bu salondan Türkiye’nin gelecek iktidarının kararlılığını, o konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin inancını, birkaç gün içerisinde somutlaştıracağı ve zenginleştireceği kadrolarını ve bu konudaki yürüyüş ordusunun ilk harekete geçen takımını burada ağırlamaktan, bugün bu güçlü takımla, bu güçlü ekiple birlikte bunu her şeye rağmen oturup slogansız tartışmanın, sesinin değil içinin güçlü olduğu bir süreci birlikte örmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz." 3 gün sürecek kurultayın ilk gününde parti programı delegelere tanıtılacak. Ayrıca Parti Meclisi üye sayısının 60’dan 80’e yükseltilmesi ve gençlik kollarındaki yaş sınırının 18-40 aralığına çekilmesi gibi değişikliklerin de kurultayın ilk gününde yapılması planlanıyor. Bin 300’ün üzerinde delege, kuruytayda yeni parti programının yanı sıra, parti tüzüğündeki bazı maddelerde değişikliğe gidilmesi için de oy kullanacak.