Son Dakika
|
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Deprem turistleri ortalıkta yok, biz buradayız"
Mersin’de acı olay: 2 çocuk hayatını kaybetti
AKOM uyardı: İstanbul’da İzlanda soğuk hava dalgası etkili olacak
Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne ’yolsuzluk’ operasyonu: 10 gözaltı
Çin elektrikli otomobillere enerji tüketim sınırı getirdi
Zelenskiy’den Ukrayna’da barış açıklaması: "Yeni yıl öncesinde birçok karar alınabilir"
MİT yeni yılda eylem hazırlığında olan DEAŞ sempatizanını yakaladı
'Futbolda Bahis Soruşturması'nda yeni dalga!
Bahis soruşturması kapsamında 30 gözlemci, PFDK’ya sevk edildi
Sultangazi’de kuyumcu vurgunu: Altınları alıp kayıplara karıştı
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Radon Thermal Springs Near Bishkek Attract Visitors Year-Round
‘Recep dedesini’ görmek isteyen Dilek gözyaşlarını tutamadı
Esenyurt’ta servis minibüsünün kaza yaptığı bölge havadan görüntülendi
Annesi Güllü’yü öldürmekten tutuklanan kızının uyuşturucu testi negatif çıktı
Milli şair Mehmet Akif Ersoy mezarı başında anıldı
Beşiktaş’ın borcu 22 milyar 531 milyon 664 bin 293 TL
Libya askeri heyetinin cenazeleri Trablus'a getirildi
Uludağ’a yoğun kar yağdı, pistler doldu taştı
POLİTİKA
DTSO Başkanı Kaya: "Bu mesele sosyolojisi, ekonomisi ve siyaseti olan bir sorundur"
27 Aralık 2025 Cumartesi - 19:52:49
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, "Doğu Sorunu: Teşhisler ve Tespitler" raporunun 30. yılı dolayısıyla düzenlenen panelde yaptığı açıklamada, "Bu mesele sosyolojisi, ekonomisi ve siyaseti olan bir sorundur" dedi. DTSO ile Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı (DİTAV) tarafından, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde 1995 yılında hazırlanan "Doğu Sorunu: Teşhisler ve Tespitler" raporunun 30. yılı dolayısıyla düzenlenen "30. Yılında Doğu Raporu’ndan Bugüne" başlıklı panelde konuşan Kaya, raporun hazırlandığı dönemin koşullarına dikkati çekti. Kaya, 1990’lı yıllarda Kürt sorununun tamamen bir güvenlik ve terör meselesi olarak ele alındığını hatırlatarak, "Faili meçhullerin yaşandığı, güvenlikçi politikaların hakim olduğu bir dönemde, TOBB’un böyle bir çalışmayı gündemine alması önemli ve cesur bir adımdı" dedi. Raporun, sorunun yalnızca güvenlik başlığı altında ele alınamayacağını ortaya koyduğunu vurgulayan Kaya, "Bu mesele sosyolojisi, ekonomisi ve siyaseti olan bir sorundur. Bu çerçeve oluşturulmadan çözüm mümkün değildir" ifadesini kullandı. Bölgesel kalkınma politikalarına da değinen Kaya, yatırım teşviklerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin yeterince faydalanamadığını belirtti. Kaya, "Bölgesel kalkınma amacıyla uygulanan teşviklerden bölgenin yararlanma oranı yüzde 5’ler düzeyindeyken, Batı illerinde bu oran yüzde 65’lere ulaşıyor" diye konuştu. Eğitim ve temel tüketim harcamalarında da ciddi farklar bulunduğunu ifade eden Kaya, "Batı ile aramızda eğitim harcamalarında 26 kata, gıda harcamalarında ise 22 kata varan farklar var. Bu tablo, güvenlik merkezli bakış açısının bir sonucudur" değerlendirmesinde bulundu. "Diyalog ve müzakere önemlidir" Türkiye’de son dönemde Kürt sorununun çözümüne yönelik bir diyalog sürecinin konuşulduğunu dile getiren Kaya, bu sürecin önemine vurgu yaptı. Kaya, "İsmi ne olursa olsun, bugün diyalog ve müzakerenin konuşuluyor olması önemlidir. Ancak hala farklı bakış açılarına alan açmakta zorlanıyoruz" dedi.
27 Aralık 2025 Cumartesi - 16:03
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tıpkı 6 Şubat’ta olduğu gibi biz buradayız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay’ın Antakya ilçesinde 455 bininci afet konutu teslim töreninde yaptığı konuşmasında, "Devletle milleti karşı karşıya getirmeye çalışanların hiçbirisi yok ama biz buradayız"dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay’ın Antakya ilçesinde 455 bininci afet konutu teslim törenine katıldı. Atatürk Caddesi üzerinde toplanan kalabalığa seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan; afet konutu kura çekimi ve yapımı tamamlanan yatırımların toplu açılışını gerçekleştirdi. Adana, Adıyaman, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kayseri, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa ve Tunceli illerimizde yapımı tamamlanan; 95 bin konut ve 9 bin 501 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi. Depremin üzerinden 3 yıl geçmeden 455 bin deprem konutu edilmiş oldu. "Deprem turistleri ortalıkta yok, biz buradayız" Teslim töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendilerini eleştirenlerin ortalıkta olmadığına dikkat çekerek, "Hatırlarsanız altı Şubat’ta insanımız acı içindeyken buralara gelip ahkam kesenler vardı, seçimlerde bedava ev sözü verenler vardı. Enkazların önünde selfie çekip sosyal medyadan atanlar vardı. Afetzedelerimizin üzüntüsünü, içtenlikle paylaşmak yerine deprem gibi ortalıkta dolananlar vardı. Hükümet bu enkazın altında kalır diyerek tüm umutlarını bizim başarısız olmamıza bağlayanlar vardı. Yalan ve yanlış haberlerle ortalığı karıştırmaya çalışan provokatörler vardı. Gençler, biz canımızı dişimize takıp yaraları sarmak için ter dökerken yüzyılın felaketini istismar eden, vicdansızlar vardı. Sırf seçimlerde oy vermediler diye depremzedelerimize hakaret edenler, konakladıkları misafirhanelerden kovanlar vardı. Kardeşlerim bakın şimdi onların hiçbirisi ortalıkta yok. Deprem turistleri yok. Popülizm yapanlar yok. Seçim kazanmak uğruna halkımızı vaad uğruna tutanlar yok. Reyting peşinde koşanlar yok. Dezenformasyon yayanlar yok. Evleri, mültecilere verecek diyenler yok. Devletle milleti karşı karşıya getirmeye çalışanların hiçbirisi yokama biz buradayız. Sizlerle beraberiz. Tıpkı altı Şubat’ta olduğu gibi sizin yanınızdayız." dedi. "455 bininci konutu teslim emenin gururunu yaşıyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 455 bininci konutu teslim etmenin gururunu yaşadıklarını ifade ederek, "İşte bugün dünyada hemen hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı büyük bir başarıya Hatay’ımızda bizzat tanıklık ediyoruz. Depremin vurduğu on bir ilimizde yapımı tamamlanan 455 bininci afet konutumuzu hak sahibi kardeşlerimize teslim etmenin gururunu yaşıyoruz. Bu yuvalarda yepyeni bir hayatın sayfasını açacak tüm vatandaşlarımıza hayırlı, uğurlu olsun diyor, hanelerine kavuşan her bir kardeşime sağlıklı, mutlu, bereketli ömürler diliyorum. Rabb’im bu evlerde inşallah ağız tadıyla oturmayı nasip eylesin" şeklinde konuştu. "Müslüman kanından beslenenler mesai içerisinde" Erdoğan konuşmasında Müslüman kanından beslenenlerin, Müslümanları birbirine düşürmek için mesai içerisinde olduğuna dikkat çekerek, "Filistin, Irak başta olmak üzere gönül ve kültür coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin bizlere ihtiyacı var. Gözü düşmüş bölgemizde yaşananları, kimlerin hangi oyunları çevirdiğini, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu sizlerde görüyorsunuz. Müslüman kanından beslenenler, bizi birbirimize düşürmek isteyenler, çok büyük bir mesai içinde. Aramıza fitne sokmaya çalışanların, etnik köken mezhep inanç üzerinden bizi bölmeye çalışanların kimler olduklarını hepimiz biliyoruz. Onun için kan ve kaos tüccarlarının tuzaklarına karşı çok dikkatli olacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını birlik mesajı verdiği şu sözleriyle tamamladı. "Terörsüz Türkiye’den sonra terörün karanlık gölgesinin tamamen ortadan kalktığı, terörsüz bölgeye hep beraber kavuşacağız. Yeni Türkiye’nin, büyük Türkiye’nin inşasını hiç kimse engelleyemez. Unutmayın Hazreti Hızır Türbesi ne bizimdir. Habibi Neccar camisi bizimdir. Vakıflar köyü de bizimdir. Hasreti Musa ağacı da. Beyazıt-ı Bestami Türbesi de bizimdir. Ulu camiyi de. Türk, Arap, Kürt, Türkmen, Sünni Alevi, Nusayri beraberiz. Bu toprakların 1.000 yıllık sakinleriyiz. İnşallah daha nice asırlar boyunca barış içinde huzur içinde komşuluk ve kardeşlik hukuku içinde yaşamaya devam edeceğiz" Erdoğan’ın konuşmasının ardından anahtar teslim töreni gerçekleştirildi. (GF-
27 Aralık 2025 Cumartesi - 13:32
TVHB Başkanı Eroğlu: "Biz Akif’i unutmadık, yaşadığımız sürede unutmayacağız"
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Ali Eroğlu, "Biz Akif’i unutmadık, yaşadığımız sürede unutmayacağız, unutturmayacağız" dedi. Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Ali Eroğlu, İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’un ölüm yıl dönümü vesilesiyle açıklamalarda bulundu. Eroğlu, Mehmet Akif Ersoy’un veterinerlik mesleği yaptığına değinerek, "20 yıla yakın veteriner hekimlik yapıyor. Anadolu’yu karış karış geziyor, hatta Suriye, Şam, o taraflara da gidiyor. Arkadaşlar hatıralarında şöyle diyorlar; Eğer Akif, o zaman baytarlığın vermiş olduğu sorumlulukları yerine getirmek için Anadolu’yu karış karış gezmeseydi, Anadolu insanını tanıyıp, yakından tanıyıp görmeseydi ne İstiklal Marşı’nı ne de Çanakkale şiirini yazabilirdi. O, candan sevdi, onlardaki azmi inancı gördü ve hem Çanakkale’yi hem de İstiklal Marşı’nı yazdı" ifadelerini kullandı. Ersoy’un veteriner hekimlikte genel müdür yardımcılığı da yaptığını hatırlatan Eroğlu, "Ayrıca o yıllarda ülkemizde, özellikle İstanbul’da çeşitli derneklerde görev alıyor. Veteriner hekimlikle ilgili bir derneğimizin de bir dönem başkanlığını yapıyor. Mehmet Akif Ersoy 1889’da mülkiye mektebine giriyor. 2 yıl mülkiye mektebini okuduktan sonra yüksek kısmına geçmesi gerekiyor. Ancak o sırada babasını kaybediyor, evleri yanıyor ve eğer o zamanki ismiyle baytar mektebinde okuyanlara, mezun olanlara önemli bir maaş verileceğini duyunca mülkiye mektebinden veteriner baytar mektebine geçiş yapıyor" şeklinde konuştu. Veteriner hekimler olarak Ersoy’u yalnızca 27 Aralık’ta anmadıklarını dile getiren Eroğlu, "12 Mart’ta da İstiklal Maaşımızın kabul yılında da Çanakkale’de, Çanakkale zaferi dolayısıyla da sürekli andığımız, bu konuda da çeşitli etkinlikler yaptığımız bir değerimiz" diye konuştu. "Biz Akif’i unutmadık, yaşadığımız sürede unutmayacağız" Mehmet Akif Ersoy’un başarılarını anlatan Eroğlu, şu ifadeleri kullandı: "Mehmet Akif aynı zamanda 5 dil bilen birisi. Mütercim, hafız, bir dönem milletvekili yapıyor ve 1893 yılında da veteriner fakültesini birincilikle bitiriyor. Akif’in milli şair olarak aynı zamanda veteriner fakültesini birincilikle bitirmesi gibi birçok ilke imza atmış bir meslek büyüğümüz. Aynı zamanda da daha sonraki yıllarda uluslararası yarışmalarda da yer alıyor ve ülkemize uluslararası ödüllerini kazandıran bir değerimiz, bir büyüğümüz. Akif’i okuduğunuz zaman, anladığınız zaman orada sevgiyi, saygıyı, imanı, aşkı, vatan sevgisini görürsünüz. O açıdan yeni nesillerimizin bundan sonra da Mehmet Akif’i iyi anlamaları gerekiyor. İstiklal Marşı güzel okuma yarışmaları düzenleniyor ülkemizde. Biz Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak aynı zamanda İstiklal Marşı’nı anlama yarışmaları da düzenlemeli ve Mehmet Akif’i mutlaka anlamalıyız. Onun çileli hayatını görmeliyiz. Biz Akif’i unutmadık, yaşadığımız sürede unutmayacağız, unutturmayacağız. Bir kez daha rahmetle anıyorum."
27 Aralık 2025 Cumartesi - 12:57
Salihli SYDV mütevelli heyeti muhtar üyeleri seçildi
Manisa’nın Salihli ilçesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Mütevelli Heyeti’nde 2026 yılında görev alacak muhtar üyelerin belirlenmesi amacıyla seçim yapıldı. Seçim, Salihli Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplam 103 muhtardan, 95 muhtarın oy kullandığı seçimde Çayköy Mahalle Muhtarı Hamza Özbek, Kırveli Mahalle Muhtarı Mehmet Emin Kanat ve Kemerdamları Mahalle Muhtarı Ahmet Ayyıldız aday oldu. Yapılan oylama sonucunda 64 oy alan Çayköy Mahalle Muhtarı Hamza Özbek ile 63 oy alan Kırveli Mahalle Muhtarı Mehmet Emin Kanat, SYDV Mütevelli Heyeti’nin muhtar üyeliğine seçildi. Kemerdamları Mahalle Muhtarı Ahmet Ayyıldız ise 42 oy aldı. Salihli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Mustafa Torun, mütevelli heyetine seçilen muhtarlara görevlerinde başarılar dileyerek, seçim sonuçlarının hayırlı olmasını temenni etti.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
26 Aralık 2025 Cuma- 14:28
Bakan Tekin, "Eğitim-öğretim, ayrım gözetmeksizin hepimizin ortak alanıdır"
2
26 Aralık 2025 Cuma- 00:22
Malatya’da kaçan yarış atları karayoluna çıktı: 6 at telef oldu, 2 kişi yaralandı
3
25 Aralık 2025 Perşembe- 15:10
Faruk Çelik’ten hakkındaki iddialara cevap
4
01 Aralık 2025 Pazartesi- 09:43
Kamu parasıyla siyasi ölçüm: Sayıştay Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’ndeki usulsüzlüğü belgeledi
5
26 Aralık 2025 Cuma- 13:21
Bakan Kacır: "Askeri insansız hava aracı üretiminde dünya lideri olduk"
02 Aralık 2025 Salı - 21:59
Niyazi Nefi Kara: "Külçe altınları televizyonda gördüm"
Manavgat 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlayan duruşmada belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırılan tutuklu sanık Niyazi Nefi Kara, yeğenine herhangi bir görev ve talimat vermediğini, olaylardan bilgisinin olmadığını belirterek beraatını istedi. Duruşmanın görüldüğü salonun küçük olması nedeniyle sanık avukatlarının yanı sıra tutuklu yakınlarından sadece 1 kişinin alındığı duruşmada kimlik tespitinin yapılmasının ardından iddianame okundu. Mahkeme Başkanı, iddianamede yer alan olayları tek tek sorarken, görevden uzaklaştırılan örgüt yöneticisi sıfatıyla hakim karşısına çıkan Niyazi Nefi Kara, yeğeni Hüseyin Cem G.’ye herhangi bir görev ve talimat vermediğini, olaylarla ilgili ilgi ve bilgisinin olmadığını, baklava kutusuyla algı operasyonu yapıldığını, külçe altınları ise televizyonda gördüğünü anlattı. Niyaz Nefi Kara, suçsuz olduğunu belirterek beraatını istedi. Duruşmaya ise ara verildi.
02 Aralık 2025 Salı - 19:02
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Ülkemiz doğurganlık hızı en fazla azalan 5’inci ülke konumundadır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Ülkelerin son 7 yıldaki doğurganlık hızı değişimleri incelendiğinde; Çin, Güney Kore, Arjantin ve Kuveyt’ten sonra ülkemiz doğurganlık hızı en fazla azalan 5’inci ülke konumundadır" dedi.
02 Aralık 2025 Salı - 18:09
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Suriye Türkmenlerinden oluşan heyeti kabul etti
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Suriye Türkmenlerinden oluşan heyeti makamında kabul etti. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Suriye Türkmenlerinden oluşan heyeti makamında kabul etti. Topçu, Suriye’nin toprak bütünlüğünün vazgeçilmez bir unsur olduğunu ve İsrail’in yaptığı hain saldırılarla dünyayı hedef aldığını belirtti. İsrail’in saldırılarının sadece Gazze ile sınırlı kalmadığını, Suriye’nin toprak bütünlüğüne de göz diktiğini belirten Topçu, "Türkiye için 877 kilometrelik ortak sınırımızın ötesinde; tarihi, kültürel, kan, can ve din bağlarımız bulunan komşu Suriye’nin istikrarı, birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması vazgeçilmez bir önceliktir. Günümüzde İsrail’in Siyonist soykırım suçlusu Netanyahu hükümeti, Suriye’yi parçalamak amacıyla çeşitli etnik, mezhepsel ve dinsel temelli terör örgütlerini desteklemekte; uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararlarını açıkça ihlal etmektedir. İsrail, Suriye’nin sivil yerleşim yerlerini hedef alarak çocuk katliamlarına bu ülkede de devam etmektedir. Başta Gazze olmak üzere Lübnan, Suriye, İran ve Yemen’e yönelik işgal, ilhak ve hukuksuz saldırılara sessiz kalan tüm aktörler; İsrail’in Siyonist, bebek katili, soykırım suçlusu Netanyahu hükümetinin suç ortağı konumundadır. Suriye’deki Arap, Kürt, Türkmen ve farklı din-mezhep mensuplarının ortak düşmanı; Suriye’yi parçalayarak kendi kontrolünde terör devletçikleri kurmayı hedefleyen İsrail’in Siyonist Netanyahu hükümetidir. Suriye halkı; ülkesinin geleceği için bu ortak düşmana ve onun beslediği tüm ayrılıkçı terör örgütlerine karşı omuz omuza ve yan yana durmalı, vatanına ve geleceğine sahip çıkmalı; siyonist provokasyonlara karşı daima uyanık olmalıdır. Türkiye, devleti ve milletiyle, kardeş Suriye devletinin ve halkının yanındadır" ifadelerini kullandı. Ziyaret heyetinde Hacı Muhammed Emin (Suriye’de okul müdürü, Gaziantep’te muhasebeci), Bekir İlbeğli (Türkmen Dernekleri Federasyonu üyesi), Muhammed Ahmet (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üretim tesisi sahibi), Talat Kahya (Suriye Türkmeni, Gaziantep’te oto galerici), Ahmet Taha (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üreticisi), Muhammet Halil (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üreticisi), Alaaddin Çamur (Suriye’de zabıta müdürü, Gaziantep Devlet Hastanesi’nde tercüman), Abdullah Mustafa (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üreticisi) yer aldı.
02 Aralık 2025 Salı - 18:02
DEM Parti heyeti İmralı’dan döndü
DEM Parti heyeti, İmralı’dan döndü. DEM Parti İmralı heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar Faik Özgür Erol, İmralı’dan döndü. Heyet öğle saatlerinde İmralı’ya gitmişti.
02 Aralık 2025 Salı - 16:48
Su sıkıntısı yaşanan Yalova’da belediyenin önlem almadığı iddiası
AK Parti Yalova İl Başkanı Umut Güçlü, su sıkıntısı yaşanan kentte, Yalova Belediyesi’nin DSİ’nin 11 Nisan 2025’teki yazısına rağmen hiçbir önlem ve çalışma yapmamasını eleştirdi. AK Parti İl Başkanı Umut Güçlü, doluluk oranı yüzde 6’ya kadar düşen Yalova’da yaşanan su sıkıntısıyla ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi. AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan Güçlü, Yalova’da planlanan yeni barajla ilgili bilgi verdi. Gökçe Barajı’nın üstünde bir baraj yapımı için daha 2021 yılında sürecin başladığını ifade eden Güçlü, "Şu andaki durumu planlama raporu onaylandı. 2026 yılında proje ihalesi yapılacak. Allah kısmet ederse de 2027 yılında da yapım ihalesine çıkacak" dedi. Güçlü, Armutlu, Altınova, Çınarcık, Çiftlikköy, Esenköy, Kocadere, baraj, gölet projelerinin sürdürüldüğünü dile getirdi. "Kuyular devrede olsaydı 2 aylık daha suyumuz vardı" Güçlü, Yalova’da yaşanan susuzluktan Yalova Belediyesi’nin de sorumlu olduğunu belirtti. DSİ’nin 11 Nisan 2025 tarihinde yaşanacak su sıkıntısını öngörerek Yalova Belediyesi’ne gönderdiği yazıyı okuyan Güçlü, yazıda belediyeden Kurtköy Derivasyonu ve 24 adet derin kuyunun sondajına ait bilgiler ve susuzluğa karşı devreye alınmasının talep edildiğini belirtti. Buna rağmen Yalova Belediyesi’nin konuyla ilgili hiçbir adım atmadığını ifade eden Güçlü, şöyle konuştu: "11 Nisan’da DSİ Yalova’da yaşanacak durumu öngörüp bu kuyuların ne durumda olduğunu ve bunların reaksiyon içine alınmasını Yalova Belediyesi’ne bildiriyor. o günden itibaren de Yalova Belediyesi şu geldiğimiz güne kadar, geçen hafta valilikte yapılan toplantıya kadar, hiçbir hareket içinde bulunmuyor. 2014 senesinde yaşadığımız bu susuzluk aynısını bir daha yaşamıştık. Hatta o dip suyunu çekmeye kadar gitmiştik orada. O süreçte bu kuyuları açıyor ve bu kuyuları Yalova Belediyesi’ne devrediyor. 11 Nisan 2025’te de bunları ne durumdadır kontrol edin ve bunları devreye alın diye belediye iletiyor. Bunun hakkında herhangi bir çalışma yapılmıyor. Eğer 11.04.2025’te bu kuyularla ilgili gerekli çalışmaları yapıldı, tadilatları yapıldı. Aktif kuyular, hadi bir ay sonra devreye aldınız. Bu kuyular devrede olsaydı bizim şu an 2 aylık daha Yalova’da suyumuz vardı. Bu kuyularımızın çıkan su saniyede 245 litre. Yani 1 saniyede 245 litre su Yalova barajına gelecek. Bu kuyular devreye alınsa, bizim şu an susuzluk diye hiçbir sıkıntımız kalmayacak, kesintilere gidilmeyecekti." Tedbirlerle 20 günlük su var Güçlü, Gökçe Barajı’nın doluluk oranının yüzde 6 olduğunu ifade etti. Alınan tedbirlerle günlük 100 bin metreküp tüketimin 59 bin metreküpe düştüğünü kaydeden Güçlü, "Aşağı yukarı bir 20 günlük civarında bir su durumu mevcut. Bu kuyular ve derelerde devreye alındığında bu biraz daha bizi idare edecek. Zaten Meteoroloji de bir ağır bir yağış bekliyor" dedi. "Hiçbir cevap verilmiyor" Yalova Belediyesi’nin bu olayı uyarıya rağmen önemsemediğini belirterek, "Olayı önemsediklerini zannetseler şu an bu durumu yaşamazdık zaten. Yani Nisan’ın 11’inde yapılmış bir uyarı var. Bunları devreye alın, bunların bakımlarını yapın, kuraklık gelecek. Yani iklim durumu bu durumda diye açıklamalar yapılıyor. Yazı da gönderiliyor. Bununla alakalı hiçbir çalışma yapılmıyor. Hiçbir cevap da verilmiyor. Yani basına çıkıp, işte böyle böyle dendi de biz bunları bunları, kuyuları devreye alamadık, bundan dolayı alamadık, şöyle oldu, böyle oldu diye de bir açıklama da yapılmıyor" ifadesini kullandı. Güçlü, kendisi ve partinin milletvekillerin Ankara’da susuzlukla alakalı gerekli kurumlarla çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekledi.
02 Aralık 2025 Salı - 16:09
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek "dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28’inci Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18’inci Dönem İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kura töreninin hayırlı olmasını dileyerek, "Eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak bugün mesleklerine ilk adımı atmaya hazırlanan 712 Hâkim, 492 Cumhuriyet Savcısı, 147 İdari Hâkim kardeşimizi tebrik ediyor; adalet yolundaki mesailerinde kendilerine kolaylıklar, üstün muvaffakiyetler diliyorum. Onları bugünlere getiren ailelerine, hocalarına ve meslek büyüklerine emek ve çabaları için ayrıca teşekkür ediyorum" dedi. Halihazırda ülke genelinde, 2 bin 415’i idari yargıda olmak üzere, toplam 25 bin 449 Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı’nın görev yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," 25 bini aşkın Hâkim ve Cumhuriyet Savcımızın, 9 bin 812’sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28 ve 18’inci dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5’inin kadın olması, ayrıca takdire şayandır, ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum. Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça, hamdolsun, çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık-kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki; kadınlar, kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı. Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz" diye konuştu. "Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda, edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz" diyen Erdoğan, "Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek; ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı "Yeni Türkiye’yi" inşallah herkes kabullenecek. Bilhassa kadınların, kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak. Buradan, ülkemizin dört bir yanında, en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu büyük ailenin fertlerinden aramızdan ayrılanları rahmetle yâd ediyorum. Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’la birlikte yargı camiamızın tüm şehitlerine Rabbim’den gani gani rahmet diliyorum" dedi. Kura çekimi bekleyenlere seslenen Erdoğan, "Sizler birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız. Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için, vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakârca çalışacaksınız. Şüphesiz mücadelelerin en faziletlisi, adalet uğruna verilen mücadeledir. Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak, bu mücadelenin kalbindesiniz. İbn-i Haldun’un veciz ifadesiyle "Adalet, halk arasına konulmuş bir terazidir." İşte bu terazinin dengesi, eğitimini aldığınız bilgiye dayanan, vicdanınızın rehberliğinde kaleminizden dökülen hükümlerle sağlanacaktır. Talip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifa etmenin yolu; çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçiyor. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin, bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki; meslek hayatınız boyunca, fikriniz de, zikriniz de, hükmünüz de daima adalet olsun. Cenab-ı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun." İfadelerini kullandı. "Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir" Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin, devlet ve toplum düzeninin mihveri olduğunu belirterek" Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Genceli Nizami, adaletin hayatımızdaki yerini bakınız nasıl tarif ediyor: "Memleketin direği adalettir her zaman, adalette nasibin saadettir her zaman". Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz, inancımızın da bir gereği olarak "mülk, Allah’ındır" diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet, mülkün temeli olduğu gibi, dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz adalete verdiği önemdir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzladığımızda; Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür bu sözümüzün arkasında durduk" dedi. Geride bırakılan 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptıklarını, en büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Âdil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. Reform çalışmalarını toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla, takvime dayalı süreli hedefler haline getirdik. Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken, diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız, yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224’e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den, 391’e yükseldi. 2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız, birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581’den 8 bin 681’e; idarî yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son iki buçuk yılda, adli ve idari yargıda 3 bin 470 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk" açıklamasını yaptı. Yargıda dosyaların kapatılma süresinin kısaltıldığını, bu alanda pek çok Avrupa ülkesinin geride bırakıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz, davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor. Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum: Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre, ülkemizde idarî yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum; bu süre Fransa’da 314, Almanya’da 308, İtalya’da ise 574 gündür. Bölge İdare Mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken; İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da ise 460 gündür. Türkiye, bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen, önümüzde halen uzun bir yol var. İnşallah, sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz" diye konuştu. "Hakimlik cüppesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez" diyen Erdoğan, "Hakimler-savcılar, yanılgı nedir bilmeyen "hakikat avcıları" da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan, varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte, hakim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin "merkezi figürü" haline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegâne formülü, adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl, bilgiden beslenmeli; vicdan, önyargıları reddetmelidir" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devleti ve toplumsal düzeni korumanın, adaleti tesis etmekle mümkün olacağını dile getiren Erdoğan yargı mensuplarının hedef alınmasına ilişkin," Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlettir, güçlü millettir, özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak, hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum. Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dâhil, herkesin saygı göstermesi gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu konuda yeterince özenli davranılmıyor. Özellikle son aylarda, yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun, siyasete hâkim olduğu görülüyor. Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir" dedi. Yargının siyasallaştırılmasını tehlikeli bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için, kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların, öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya "siyasallaştı" ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek, yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor .Bunu, son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim. Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak; sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Bakınız her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüs’el değildir. Hukuk devletinde, suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak, meşru çıkarı ve "Hakkın âli hatrını" korur. Bizim de sorumluluğumuz; hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz, tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz. Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç kardeşlerimin, meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum" şeklinde konuştu. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Programa, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çok sayıda yargı mensubu ve davetli katıldı. Programda dönem birincileri plaketlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldı. Daha sonra kura çekimi yapıldı.
02 Aralık 2025 Salı - 15:25
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "2002 yılında 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız birazdan çekeceğimiz kurallarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek "dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28’inci Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18’inci Dönem İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreninde konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, kura töreninin hayırlı olmasını dileyerek,"Eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak bugün mesleklerine ilk adımı atmaya hazırlanan 712 Hâkim, 492 Cumhuriyet Savcısı, 147 İdari Hâkim kardeşimizi tebrik ediyor; adalet yolundaki mesailerinde kendilerine kolaylıklar, üstün muvaffakiyetler diliyorum. Onları bugünlere getiren ailelerine, hocalarına ve meslek büyüklerine emek ve çabaları için ayrıca teşekkür ediyorum" dedi.Halihazırda ülke genelinde, 2 bin 415’i idari yargıda olmak üzere, toplam 25 bin 449 Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı’nın görev yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," 25 bini aşkın Hâkim ve Cumhuriyet Savcımızın, 9 bin 812’sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28 ve 18’inci dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5’inin kadın olması, ayrıca takdire şayandır, ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum. Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça, hamdolsun, çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık-kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki; kadınlar, kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı.Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz" diye konuştu."Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda, edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz." Diyen Erdoğan, "Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek; ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı "Yeni Türkiye’yi" inşallah herkes kabullenecek. Bilhassa kadınların, kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak. Buradan, ülkemizin dört bir yanında, en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu büyük ailenin fertlerinden aramızdan ayrılanları rahmetle yâd ediyorum.Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’la birlikte yargı camiamızın tüm şehitlerine Rabbim’den gani gani rahmet diliyorum" dedi.Kura çekimi bekleyenlere seslenen Erdoğan,"Sizler birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız. Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için, vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakârca çalışacaksınız. Şüphesiz mücadelelerin en faziletlisi, adalet uğruna verilen mücadeledir. Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak, bu mücadelenin kalbindesiniz. İbn-i Haldun’un veciz ifadesiyle "Adalet, halk arasına konulmuş bir terazidir." İşte bu terazinin dengesi, eğitimini aldığınız bilgiye dayanan, vicdanınızın rehberliğinde kaleminizden dökülen hükümlerle sağlanacaktır. Talip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifa etmenin yolu; çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçiyor. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin, bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki; meslek hayatınız boyunca, fikriniz de, zikriniz de, hükmünüz de daima adalet olsun. Cenab-ı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun." İfadelerini kullandı.- Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir.Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin, devlet ve toplum düzeninin mihveri olduğunu belirterek" Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Genceli Nizami, adaletin hayatımızdaki yerini bakınız nasıl tarif ediyor: "Memleketin direği adalettir her zaman, adalette nasibin saadettir her zaman". Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz, inancımızın da bir gereği olarak "mülk, Allah’ındır" diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet, mülkün temeli olduğu gibi, dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz adalete verdiği önemdir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzladığımızda; Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür bu sözümüzün arkasında durduk" dedi.Geride bırakılan 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptıklarını, en büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Âdil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. Reform çalışmalarını toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla, takvime dayalı süreli hedefler haline getirdik. Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken, diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız, yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224’e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den, 391’e yükseldi. 2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız, birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581’den 8 bin 681’e; idarî yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son iki buçuk yılda, adli ve idari yargıda 3 bin 470 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk" açıklamasını yaptı.Yargıda dosyaların kapatılma süresinin kısaltıldığını, bu alanda pek çok Avrupa ülkesinin geride bırakıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz, davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor. Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum: Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre, ülkemizde idarî yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum; bu süre Fransa’da 314, Almanya’da 308, İtalya’da ise 574 gündür. Bölge İdare Mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken; İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da ise 460 gündür.Türkiye, bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen, önümüzde halen uzun bir yol var.İnşallah, sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz" diye konuştu."Hakimlik cüppesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez. "diyen Erdoğan, "Hakimler-savcılar, yanılgı nedir bilmeyen "hakikat avcıları" da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan, varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte, hakim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin "merkezi figürü" haline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegâne formülü, adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl, bilgiden beslenmeli; vicdan, önyargıları reddetmelidir" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devleti ve toplumsal düzeni korumanın, adaleti tesis etmekle mümkün olacağını dile getiren Erdoğan yargı mensuplarının hedef alınmasına ilişkin," Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlettir, güçlü millettir, özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak, hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum. Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dâhil, herkesin saygı göstermesi gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu konuda yeterince özenli davranılmıyor. Özellikle son aylarda, yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun, siyasete hâkim olduğu görülüyor. Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir." dedi.Yargının siyasallaştırılmasını tehlikeli bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için, kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların, öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya "siyasallaştı" ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek, yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor .Bunu, son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim. Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak; sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Bakınız her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüs’el değildir. Hukuk devletinde, suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak, meşru çıkarı ve "Hakkın âli hatrını" korur. Bizim de sorumluluğumuz; hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz, tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz. Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç kardeşlerimin, meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum" şeklinde konuştu.Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Programa, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çok sayıda yargı mensubu ve davetli katıldı.Programda dönem birincileri plaketlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldı. Daha sonra kura çekimi yapıldı.
02 Aralık 2025 Salı - 15:19
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni Türkiye’yi herkes kabullenecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye'yi inşallah herkes kabullenecek "dedi.
02 Aralık 2025 Salı - 15:15
Bakırhan: "Görüşme tutanaklarının yalnızca üyelerle değil kamuoyuyla da paylaşılması, şeffaflık sağlanması ve toplumun rahatlaması için gereklidir"
DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "4 Aralık’ta komisyon yeniden toplanacak. Görüşme tutanaklarının yalnızca üyelerle değil kamuoyuyla da paylaşılması, şeffaflık sağlanması ve toplumun rahatlaması için gereklidir" dedi. Bakırhan, partisinin grup toplantısında konuştu. Bakırhan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeye değinerek, "4 Aralık’ta komisyon yeniden toplanacak. Görüşme tutanaklarının yalnızca üyelerle değil kamuoyuyla da paylaşılması, şeffaflık sağlanması ve toplumun rahatlaması için gereklidir. Bu toprakların yaralarını saran, özgürlüğü inşa eden demokratik raporlar bekliyoruz; çözüm odaklı raporların hızla yasalara dönüşmesi için ilk ve tarihi sorumluluk Sayın Kurtulmuş’ta ve komisyondadır" diye konuştu. Bakırhan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ’Stockholm sendromu’ söylemine ilişkin, "Biz Meclis’te barış için yasa konuşurken, sokaklarda barışı toplumsallaştırırken siz kürsüden neden bir halkı aşağılayıcı sözler kullanıyorsunuz? Biz bu coğrafyada halklar, inançlar, devrimciler, ezilenler olarak celladı mezarlıklarımızdan, faili meçhullerden, yakılmış köylerimizden, direndiğimiz o zindanlardan iyi biliriz. Cellatlığımıza soyunan çok oldu ama bizi kurban yapmaya kimsenin gücü yetmedi ve yetmeyecek. Cellat defterini açacaksak, geçmişi konuşacaksak hepiniz borçlu çıkarsınız" şeklinde konuştu. Bakırhan, Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminin yönetim arayışını sürdürdüğünü belirterek, "Kuzey ve Doğu Suriye’den özellikle Türkiye’ye uzanan bir dostluk eli var, artık bu elin tutulması gerekir. DEM Parti’nin bu hafta sonu düzenleyeceği uluslararası konferansa Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı İlham Ahmed davet edildi. İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelip gelemeyeceği konusunda henüz bir dönüş sağlanmadı. Bırakın gelsin, sorusu olan sorusunu sorsun, endişesini getirsin, diplomasi bunun için var. Çözümden kaçmak, Kürtlerin Suriye’de elde edeceği kazanımlardan kaçmak kimseye kazandırmaz; getirin, oturun, konuşun, anlaşın" diye konuştu.
02 Aralık 2025 Salı - 12:30
DEM Parti:"DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya hareket etti. "
DEM Parti:"DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya hareket etti. "
02 Aralık 2025 Salı - 12:30
Başkan Kurnaz: "Maksat hayvan sevmek değil, siyaset yapmak"
Samsun’un İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, geçen günlerde telef olan 9 köpek hakkında açıklamada bulunan CHP’li meclis üyelerine tepki göstererek, "Maksat hayvan sevmek değil, siyaset yapmak" dedi. Geçen günlerde İlkadım ilçesinin Kadamut Mahallesi’nde 9 köpek bir çöp konteynerinde telef olmuş halde bulunmuştu. Konu hakkında hem valilik hem de savcılık tarafından başlatılan soruşturma sürerken, köpeklerden alınan örnekler de adli tıp kurumunda incelemeye alındı. 5 gündem maddesinin görüşüldüğü İlkadım Belediye Meclisi Aralık Ayı Toplantısı’nda konuyu meclise taşıyan CHP’li meclis üyeleri, "Sorumlular bulunsun" yazılı afiş göstererek, köpeklerin neden öldüğünü sordular. Başkan İhsan Kurnaz da yaptığı açıklama ile iddialara cevap verdi. "Maksat hayvan sevmek değil, siyaset yapmak" Konunun CHP’liler tarafından siyaset malzemesi yapıldığına dikkat çeken Başkan İhsan Kurnaz, "Muhalefetin açıklamalarını esefle dinledim. Uzun süredir birbirimizi tanıyoruz. Nasıl gayret ettiğimizi siz de biliyorsunuz. Üzülerek şunu gördüm ki; maksat hayvan sevmek değil, siyaset yapmak. Orada 9 canımızın görüntüsü sizden fazla beni üzdü. Gördüm ki maksat hayvanları korumak değil. Maksat, ‘böyle bir şey yakaladık, bunun üstüne çullanalım, bunun üstünden siyaset yapalım.’ Bu hayvanlara hiçbir katkı sağlamaz. 17 ilçe içerisinde sokak hayvanlarını soğuktan, açlıktan, perişan olmaktan kurtaralım diyen bir belediyeyiz. 20 gün önce meclis üyeleri barınağa götürüldü. Oradaki şartları gördüler. Biz mükemmel bir şey yaptık demedik. Yeni başladık. İlgili kurumlar hayvan misafir etmeye başlayabileceğimizi söylediler, biz de başladık. Eksiklerimiz olabilir, çünkü tecrübemiz yok. Ama bu hayvanlarımız için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Hayvanlarımızı sokaklarda sefil olmaktan kurtaracağız. Eksiklerimizi de tamamlayacağız. Bunlar konuşuldu. Ancak o gün sanki burada bir hayvan katliamı yapılıyor gibi göstermek, insanları oraya toplayıp bir basın açıklaması yapmak beni çok üzmüştür. Benim olduğum yerde hiçbir canlıya kimsenin zarar veremeyeceğini siz de benim kadar biliyorsunuz. Siyaseten bunu yaptınız ve buna çok üzüldüm" diye konuştu. "Hayvanları SBB barınağına sevk ettik, rehabilite çalışmalarının ardından geri alacağız" Barınaktan kaçan hayvanların olduğunu ve barınakta gerekli yenilikleri yapmak için kurumların görüşleri neticesinde yenileme çalışmaları başlattıklarını belirten Kurnaz, "Bu görüntüler tabii ki hoş değil. Eğer personelimizden kaynaklı bir ihmal olmuşsa, valilik ve savcılık olayı soruşturuyor. Bu soruşturmalar bittiğinde hepsini bir araya getireceğiz. Kimin ne ihmali varsa sonunu kadar onun cezasını çekecektir. Asla buna müsamaha etme durumu söz konusu değildir. Sanki burada sistemli bir şekilde hayvanlara kötü muamele yapılıyormuş gibi lanse etmek doğru değil. Oraya getirdiğimiz hayvanlara gözümüz gibi bakıyoruz. Biz o hayvanları işkence yapalım diye mi topluyoruz oraya? Böyle bir şey mümkün mü. Hayvanlara mama aldık. Her sokak hayvanı yem yemiyor diye mama veriyoruz. Veterinerlik ve üniversitenin ilgili fakültesinin önerileri ile yeniden bir rehabilitasyon çalışması başlattık. Hayvanlarımızı SBB barınağına sevk ettik. Yakın zamanda 1 ay içerisinde tamamlayıp, tekrardan hayvanlarımızı misafir etmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Meclis, 5 maddenin ilgili komisyonlara sevk edilmesinin ardından sona erdi.
02 Aralık 2025 Salı - 12:01
NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Bakan Fidan’dan "adil, kalıcı bir barış" diplomasisi şart vurgusu
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 3 Aralık’ta Brüksel’de düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılacak. Toplantıda Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere Avrupa-Atlantik güvenliğine ilişkin kritik başlıkların ele alınması bekleniyor. Bakan Fidan’ın toplantı kapsamında NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas, Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Marta Kos, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Yvette Cooper ve İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares’in yanı sıra çeşitli mevkidaşlarıyla ikili temaslarda bulunması öngörülüyor. Geçen haziran ayında yapılan Lahey Zirvesi’nin sonuçlarının değerlendirileceği toplantı, Türkiye’nin 7-8 Temmuz 2026’da Ankara’da ev sahipliği yapacağı NATO Zirvesi’ne yönelik hazırlıklarda Dışişleri Bakanları düzeyindeki ilk görüş alışverişine zemin oluşturacak. İlk oturumun gündemi: Rusya-Ukrayna savaşı ve Avrupa-Atlantik güvenliği NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı iki oturum halinde yapılacak. İlk oturumda sadece NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları yer alacak. Bu bölümde İttifak’ın öncelikli gündem maddeleri ele alınacak; başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere Avrupa-Atlantik güvenliğinde son dönemde yaşanan gelişmeler masaya yatırılacak. Müttefik bakanların NATO’nun doğu kanadındaki gelişmelerin yanı sıra İttifak’ın güney yönlü politikaları, Balkanlar’daki durum ve Asya-Pasifik bölgesindeki dinamiklerin Avrupa-Atlantik güvenliğine etkileri hakkında görüş alışverişinde bulunmaları bekleniyor. Bakan Fidan’ın bu oturumda Türkiye’nin güçlü ve modern askeri kabiliyetleri ile savunma sanayisi aracılığıyla NATO’ya ve Avrupa güvenliğine yaptığı katkıları aktaracağı, Ankara Zirvesi hazırlıklarına ilişkin bilgi vereceği ifade ediliyor. Fidan’ın ayrıca NATO’nun Avrupa sütununu güçlendirmeye yönelik çabaların tekrara düşmeyen, tamamlayıcı nitelikte olması gerektiğini vurgulaması; AB’nin savunma girişimlerinin Birlik üyesi olmayan tüm NATO müttefiklerine açık tutulması gerektiğini dile getirmesi bekleniyor. Türkiye’nin savunma sanayii iş birliğinin önemine dikkat çekerek müttefikler arasındaki tüm engellerin kaldırılması beklentisini yinelemesi ve NATO’ya katkıları çerçevesinde bu yıl Ekim ayında ikinci kez üstlenilen KFOR Komutanlığı’na atıfta bulunması da öngörülüyor. İkinci oturum: NATO-Ukrayna Konseyi Toplantının ikinci ve son oturumunu NATO-Ukrayna Konseyi oluşturacak. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile AB Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın da katılması planlanan oturumda, Rusya-Ukrayna savaşındaki mevcut durum, barış çabaları ve Ukrayna’daki reform süreci görüşülecek. Bakan Fidan’ın bu oturumda Türkiye’nin Ukrayna’nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğini tekrarlaması ve Ukrayna’ya sağlanan yardımlara ilişkin bilgi vermesi bekleniyor. Fidan’ın ayrıca savaşın sonlandırılması ve "adil, kalıcı bir barış" için diplomasiye alan açılması gerektiğini vurgulayacağı; Türkiye’nin son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini aktararak barış sürecine her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğunu ifade edeceği değerlendiriliyor.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder